Telefona Bakmanın Zararları

Telefonlar akıllandıkça hayatımızın her alanında elimizden düşmüyor. Tuvalette dahi birçok kişi telefonunu kullanma gereksinimi duyuyor. Uzmanların yaptığı açıklamalara göre tuvalette telefon kullanmanın inanılmaz zararları bulunuyor.

Telefonlar akıllandıkça hayatımızın her alanında elimizden düşmüyor. Tuvalette dahi birçok kişi telefonunu kullanma gereksinimi duyuyor. Uzmanların yaptığı açıklamalara göre tuvalette telefon kullanmanın inanılmaz zararları bulunuyor.

Telefonla tuvalete gittiğinizde çok büyük riskleri de göze alıyorsunuz. Tuvaletlere oranla 18 kat daha fazla bakteri bulunan telefonlar, kullanıcıların sağlığını riske atabilecek kadar tehlikeli görünüyor. Tuvalete girdiğinizde de elinizde bulundurursanız telefonlar tamamen bakteri yuvası haline geliyor.

Üniversiteden Doktor Simon Park, cep telefonlarının iletişim amacı olmasıyla birlikte kullanıcılarının kişisel izlerini de taşıdığını belirtti. Yani telefonlara yiyecek ve içecekler de bulaştırılıyor. Mikropların en çok yayıldığı yer olarak bilinen tuvaletler, telefonunuza çok hızlı bir şekilde yapışacak ve çoğalarak tehdit oluşturacaktır.

Bu tür kirli bölgelere girdiğinizde telefonunuzu dışarıda bırakmalısınız. Bildiğiniz gibi hastalık ve virüslerin en kolay yayılma yolu insandan insana geçiştir. Şahsınıza ait telefonu birden fazla kişi kullanıyor ise, mikropların artma ve bir takım hastalıkların size geçme olasılığı daha yüksek oluyor.

Akıllı telefonunuzun ekranı ve arka kasasınız temizlemek için ekran temizleyici spreyler kullanmalısınız. Islak mendillerin telefona zarar verdiğini ve çizik oluşmasına sebep olduğunu bilmenizde fayda var. Telefonunuz için bu tür özel spreyler her zaman daha güvenli olacaktır.

Telefonunuzun hoparlör bölgesinde bulunan bakteriler, kulağınızda herhangi bir enfeksiyona neden olabilir. Bu mikroplardan korunmak için telefon görüşmelerinizi kulaklık aracılığı ile yapmanızı öneriliyor.

Kaçımız uyandıktan hemen sonra telefonlarımıza uzanmaktan suçluyuz? E-postayı kontrol etmek, sosyal medyada gezinmek ve en son haberlerin ne olduğunu görmek çok cazip olabilir. Elbette, telefonlarımız daha üretken olmamıza ve yaşam kalitemizi artırmamıza yardımcı olabilir, ancak aynı zamanda, özellikle ilk iş olarak onları kontrol ettiğimizde, dikkatimizi dağıtmanın ve stresin de önemli bir kaynağıdır. Beyin Sinir ve Omurga Cerrahı Op. Dr. İsmail Bozkurt konu hakkında bilgiler verdi.

Sabah ilk uyandığınızda beyniniz derin uyku durumunda oluşan delta dalgalarından, bir tür hayal kurma durumunda ortaya çıkan teta dalgalarına geçer. Beyin daha sonra siz uyanıkken, ancak rahatken ve fazla bilgi işlemediğinizde alfa dalgaları üretmek için hareket eder. Şimdi, ilk iş telefonunuzu kapıp hemen çevrimiçi dünyaya dalarak, vücudunuzu önemli teta ve alfa aşamalarını atlamaya ve doğrudan delta aşamasından tamamen uyanık ve tetikte olmaya (beta durumu olarak da bilinir) geçmeye zorlarsınız.

Bu durumları atlayarak ve uyandıktan hemen sonra telefonunuzu kontrol ederek, beyninizi dikkat dağıtmak için hazırlamış olursunuz. Sabah ilk iş olarak olumsuz bir şey görmek veya okumak, stres tepkinizi tetikleyebilir ve günün geri kalanında gergin olmanıza neden olabilir. Benzer şekilde, yanıtlanmamış iş e-postaları görürseniz, hala yatakta yatarken bile yanıt vermek zorunda hissedebilirsiniz. 

Sabah ilk uyandığınızda, yaratıcı beyniniz en uyumlu durumdadır, bu nedenle bu zamanı hayatınız için istediğiniz koşulları yaratmak için kullanmak önemlidir. Artık kendinize zaman ayırdığınıza göre, beyninizi daha az uyarıcı - ancak daha faydalı - faaliyetlerle iyi olması için eğitin. İşte sabaha daha olumlu bir şekilde başlamak için birkaç ipucu:

Ayarlarınızı ve çevrenizi düzenleyin.

Yatmadan önce telefonunuzu uçak moduna alın. Alarmınız bu ayarda çalışmaya devam eder ancak uyanır uyanmaz mesaj veya bildirimlerle karşılanmazsınız. Daha da iyisi, telefonunuzu kapatabilir veya başka bir odada şarj edebilir ve klasik bir çalar saat kullanabilirsiniz. Bu şekilde, cazibeyi neredeyse tamamen ortadan kaldırırsınız.

Başka bir şey yapmayı planlayın.

Sabahınızı nasıl geçireceğinize dair bir plan yapmazsanız, eski alışkanlıklara geri dönmek ve ilk iş olarak telefonunuzu kullanmaya geri dönmek kolaydır. Sabahları bu zamanı aşağıdakiler gibi daha yapıcı faaliyetler için kullanmayı düşünün:

Egzersiz yapmak.
Aileyle zaman geçirmek.
Bir podcast veya müzik dinlemek veya sanat eserine bakmak.
Etrafınızdaki gerçek dünyayı takdir etmek.
Günlük programınıza bakmak ve görevleri önceliklendirmek.
Dikkatlice bir fincan kahve yapın.

Kaçınız yatmadan önce son bir kez telefona bakanlardansınız? Bu alışkanlığınızdan hemen vazgeçmenizde fayda var.

Çağımızın hastalığı ya da alışkanlığı diyebileceğimiz bu davranış; tablet, bilgisayar ve telefonlarımızla haşır neşir olduğumuz günden bu yana normal karşılanıyor. Oysa tüm bu cihazların ekran tasarımlarındaki mavi ışık, güneş varken bile oldukça güçlü. Bir de onları gece, her yer karanlıkken kullandığımızda, aynı ışığın gözlerimizi ne kadar etkileyebileceğini hiç düşündünüz mü? Belki bu durumdan rahatsız olanlarınız bile olmuştur.

Vücudumuz doğal olarak, gün boyunca uyanık olmamız ve geceleri dinlenmemiz gereken bir döngüyü takip eder. Fakat tam uykuya hazırlanırken ekrana bakmak, uyku moduna girmiş beynin karışmasına sebep olur.

Gece ekrana baktığımız anki durum, sabah güneşi gördüğümüz anki durumla eş değerdir. Göz kamaşır ve ardından vücuda uyku sinyalini veren melatonin hormonunun salgılanması durur. Akıllı telefon ışığı, melatonin üretimini bozar ve tıpkı jet lag gibi uyku döngüsünün bozulmasına neden olur.

Bu durum da, uykuya dalmayı zorlaştırıp, iyi ve sağlıklı bir uyku almanızı engelleyeceği için ilerleyen zamanlarda daha önemli sağlık problemlerine yol açabilir. Bu nedenle gün boyu gözünüzü ayırmadığınız telefonlarınızla en azından uyku öncesi aranıza bir mesafe koymaya gayret gösterin.