pay kelimesinin eş anlamı / Pay Eş Anlamlısı - Pay Kelimesinin Eş Anlamlısı Nedir? | NTV Haber

Pay Kelimesinin Eş Anlamı

pay kelimesinin eş anlamı

kaynağı değiştir]

Toplumun doğru işleyişi açısından Platon aklın ve mantığın temel alınması gerektiğini ve varlığın gerçeğine uygun olarak hareket edilmesi gerektiğini iddia eder, aynı şekilde her insanın da kendi doğasına uygun olan işlevi yerine getirerek yaşaması gerekmektedir. Platon bu noktada şairleri oldukça suçlu bulur (o dönemde şairler sadece şiir değil komedi ve trajedi de yazıyorlar, şarkılar besteliyorlar, oyunlarının yapımlarını üstleniyorlardı) ve ideal şehirden dışarı sürer, çünkü şairler yanlış görünümleri gerçek gibi göstermekte, mağaranın içindeki insanlara dışarıdaki gerçeği gördükleri hissini vermekte, çok derinlikli şeyler söylüyormuş gibi görünseler de ne söylediklerini bilmemektedirler. Platon ideal şehirdeki eğitimin nasıl olması gerektiğini tartışırken uzun uzun gençlerin beden, müzik, şiir eğitimlerinin nasıl yapılması gerektiğini oldukça detaylı biçimde inceler çünkü bedeni fiziksel ve sanatsal aktivitelerle biçimlendirmenin insanın bedeniyle ruhu arasındaki ilişkiye yönelik olduğunu, dolayısıyla ruhun doğasına uygun biçimde yaşamını sürdürebilmesi için bedenin de ruhun eğilimlerine uygun olarak şekillendirilmesi gerektiğini söyler. Şairler oldukça güzel "görünümler" üretmektedirler ancak bunları gerçeklerden farksızmış gibi sundukları için insanları kandırmaktadırlar.

Bu anlamda Platon belki de tarihte ilk defa sanatsal güzellik deneyimiyle bilimsel gerçeklik deneyimi arasında temel bir bağ olduğunu iddia etmiş ve estetik deneyimlerle gerçek arasındaki ilişkiyi felsefenin bir problemi haline getirmiştir. Platon'a göre doğru sanat gerçeğe ulaşmaya çalışan, onu "taklit eden" (mimesis), gerçeği görünümlerde, algılanan şeylerde yeniden üreten sanattır. Algıladığımız şeylerle oynayıp sanki doğru bir şey söylüyormuş gibi yapan şairler Platon'un ideal şehrinden kovulurlar. Aslında Platon'un zamanında (hatta neredeyse yüzyıla kadar) günümüzdeki anlamıyla "sanat" ve "sanatçı" kavramları yoktur ve Platon pek çok yerde bir şey "yapmaktan" bahsederken örneğin marangoz, ressam, şair ve at yetiştiriciliğini bir tutar çünkü hepsinin bir çeşit "tekhne" yani "iş" olduğunu, hepsinin kendine ait bir ideası, dolayısıyla bilgisi olduğunu iddia eder. Fakat, şairlere yanlış görünümleri gerçek gibi gösterdikleri için kızarken, bir anlamda gerçekle bir ilişki kuran özel bir "yapma" deneyimi olarak sanatı diğer "iş"lerden ayırt etmekte, "sanat" ve "sanatçı" kavramlarının temelini atmaktadır. Platon sanatın gerçekle özel bir ilişki kuran, gerçeği deneyimlememize imkân sağlayan özel bir üretim olduğunu varsaymaktadır. Nitekim bu nedenle de Platon'un eserleri sanat eseri olarak okunmalıdır, çünkü Platon çok büyük ihtimalle doğru biçimde sanat yapmaya çalışmakta, yani gerçeğe en yakın görünümler üretmeye çalışmaktadır. Ancak felsefe dışında hiçbir çaba gerçekten doğruya ulaşamaz, yalnızca onu taklit edebilir. Dolayısıyla Platon kendi metinlerinin "felsefe" olduğunu düşünmemektedir, bu metinler ancak felsefenin gerçeğinin, yani insanların birbirlerinin düşüncelerini tartışarak ortak bir gerçeğe varmaya çalıştıkları sürecin birer taklididir.

Varlık, Metafizik, Bilgi[değiştir

Platon

Platon veya Eflatun
Plato Silanion Musei Capitolini MCjpg

Silanion tarafından Akademi için yapılmış büstün Roma dönemi kopyası (y.&#;MÖ ), Musei Capitolini

Tam adı Platon veya Eflatun
Doğumu Πλάτων
MÖ / veya /
Atina, Yunanistan
Ölümü MÖ / (y.&#;80 yaşlarında)
Atina, Yunanistan
MilliyetiYunan
ÇağıAntik Yunan felsefesi
BölgesiBatı felsefesi
OkuluPlatonizm
İlgi alanları
Önemli fikirleri

Platonizm

Etkiledikleri

  • Hemen hemen sonraki tüm Batı ve Orta Doğufelsefesi ile teolojisi, özellikle Platonculuk, Aristotelesçilik dahil, Eski Akademi, Akademik kuşkuculuk, Orta Platonculuk, Neoplatonizm, Kilise Babaları ve Hristiyan Platonizmi, Keldani Kahinleri, Gnostisizm, Hermetizm, İslami Platonizm, Bizans felsefesi, Floransa Akademisi ve Rönesans Platonizmi, Cambridge Platonizmi, Modern Platonculuk, Gelenekçi Okul

Platon veya Eflatun (Yunanca: Πλάτων, Plátōn; MÖ / veya / – /), Antik Yunanfilozofu ve bilgesi.

Dünyada üniversite düzeyindeki ilk kurumlardan biri olan (ve bu kurumlara günümüzdeki adını veren) Akademi'nin kurucusu olan ve düşünce tarihinde bir dönüm noktası teşkil eden Platon, felsefe ve bilim tarihindeki pek çok tartışmanın temellerini atmış, Hristiyanlık ve İslam gibi pek çok dini de derinden etkilemiştir. Hocası Sokrates ve öğrencisi Aristoteles ile birlikte felsefe tarihinin en etkili ismidir ve iddialarının büyük bir kısmı bugün hâlâ önemini korumakta, tartışılmakta ve çoğu düşünceye katkıda bulunmaktadır. İngiliz matematikçi ve filozof Alfred North Whitehead "Avrupa felsefe geleneğiyle ilgili yapılabilecek en güvenilir genel nitelendirme, Platon'a ait bir dizi dipnottan oluştuğudur.", demiştir.[2]

Çağdaşlarının aksine, eserlerinin tahminen hepsi günümüze kalabilmiş olan Platon genellikle kendi çevresinden (ya da kendi için önemli) karakterlerden oluşan, belirli bir mekanda ve zamanda geçen, bir konu etrafında insanların tartıştığı ve birbirlerine karşı argümanlar vererek iddialarını çürütmeye veya ispatlamaya çalıştığı, çeşitli şakalar ve göndermeler de içeren, tiyatro metinlerine oldukça yakın kurgusal diyaloglar yazmıştır. Çoğunun ana karakteri Sokrates olan bu diyaloglar uzunluk, konu ve işleniş açısından büyük farklılıklar göstermektedir. Bu nedenle Platon'un etik, estetik, metafizik, politika gibi farklı alanları işlediği bu metinlerde pek çok düşünceyi hayatı boyunca tekrar tekrar değerlendirdiği, düşüncelerini değiştirdiği veya yeniden ele aldığı düşünülmüş, diyalogların kronolojisi, nasıl yorumlanması gerektiği, hangi iddiaları Platon'un kendisinin savunduğu, ya da Platon'un diyaloglarında yazmadığı düşünceleri olup olmadığı tartışma konusu olmuştur[3] ve olmaya devam etmektedir.

Politik felsefenin kurucusu kabul edilen Platon'un, sadece akıl aracılığıyla bilinebileceğini iddia ettiği tümel gerçekler olan "idealar" teorisi, ruhun akıl, duygular ve arzulardan oluşan üç parçası olduğu ve bu parçalar arasında aklın yönetimine dayanan bir uyum kurulması gerektiği iddiası ve bu teoriler üzerine kurduğu etik ve politik düşünceleri tarih boyunca akıl, ruh, beden, tümeller, ahlak ve devlete dair tartışmalarda oldukça etkili olmuştur. En sık okunan ve temel düşüncelerinin çoğunu açıkladığı düşünülen diyalogları Devlet, Sokrates'in Savunması, Phaidon, Şölen, Theaetetus, Menon, Parmenides, Protagoras ve Timaeus olan Platon'un bunlar dışında asıl Sokrates'in bir konu hakkında konuştuğu kişinin verdiği cevapları çürüterek o insanı kendini sorgulamaya ve böylece felsefe yapmaya yönlendirme sürecini tasvir ettiği eğlenceli diyalogları tarih boyunca oldukça popüler olmuşlardır. Sokrates'in yanı sıra kendinden önce gelen Heraklit, Parmenides, Pisagor gibi filozoflardan da etkilenen Platon'un bu filozoflara yer verdiği metinleri aynı zamanda haklarında günümüze çok az şey kalmış olan bu filozoflara tanıklık ederek kaynak oluştursa da, Platon'un metinlerinin kurgusal metinler olduğu unutulmamalıdır.

Platon'un aşk üzerine Şölen adlı bir diyaloğu ve diğer diyaloglarında bu konuda çeşitli iddiaları bulunsa da, hiçbiri günümüzdeki anlamıyla "Platonik aşka" karşılık gelmemektedir. Platon gerçek aşka bedensel hazlara yönelerek değil ruhsal bir yolla gerçeğin, güzelin, iyinin kendisine dönük bir yönelimle ulaşıldığını iddia ettiği için zaman içerisinde 'Platonik aşk' terimi günümüzde 'romantik ya da cinsel bir karşılık beklenmeyen aşk' anlamı kazanmıştır, oysa Platon cinselliğe ya da romantik ilişkilere karşı çıkmamaktadır.

Hayatı[değiştir kaynağı değiştir]

Platon'un felsefesi temel olarak Phaidon'da açıkladığı, algılanan şeylerle düşünülen şeyler arasındaki ayrıma dayanır. Bilginin nesnesinin, yani bilebileceğimiz şeylerin yalnızca düşünülen şeyler olabileceğini söyleyen Platon, algıladığımız şeylerin ancak kanıların, kanaatlerin, görüşlerin, sanıların nesnesi olabileceğini iddia eder. Herakleitos'tan etkilenerek algıladığımız her şeyin durmadan değişim içinde olduğunu, fakat bilginin değişmeyen, sabit bir şey olması gerektiğini, dolayısıyla bilgiye ancak düşüncede ulaşılabileceğini düşünmektedir.

Belki de en etkili ve en önemli teorisi olan idealar teorisini hiçbir zaman tam olarak ana tartışma konusu olarak eserlerinde yazmamış, Phaidon ve Devlet gibi bazı eserlerinde var olduklarını var saymış, Parmenides diyaloğunda ideaların ne olamayacaklarına dair iddialara yer vermiş, orta dönem eserlerinden sonra son dönem eserlerinde açıkça idealardan çok az yerde bahsetmiş; ancak ideaların varlığına olan inancından hiç vazgeçmemiş görünmektedir. Bu nedenle Platon'un idealar teorisini tamamlanmamış, ucu açık ve keşfedilmeyi bekleyen pek çok tarafı olan bir teori olarak düşündüğü, bir çeşit felsefi proje ya da soru olarak ele aldığı varsayılabilir.

Antik Yunanca idea eidos "görünen" demektir ve buna ek olarak, 'form, biçim, tür' anlamları da vardır. Devlet kitabında Platon güzel olan pek çok şey gördüğümüzü, bunlarda ortak olan güzel diye bir şeyin var olduğunu, bu nesnelerin ne kadar güzel oldukları değişirken onlarda ortak olan güzelin değişmeyen, mutlak ve tam anlamıyla güzel, "güzelin kendisi" olduğunu iddia eder. Bu anlamda idealar algıladığımız nesnelere algıladığımız özelliklerini kazandıran, o özelliklerin "kendisi" olan mutlak değişmeyen düşünce nesneleridir. Algıladığımız nesneler bir özelliğe sahip olduklarında o özelliğin ideasına "katılmakta", ondan "pay almaktadırlar" (methekein). Fakat Platon bu 'katılma'nın metafiziksel olarak nasıl bir şey olduğuyla ilgili bir teori vermemiş olsa da Timaeus'ta niteliklerin nasıl oluştuklarını açıkladığı kısım dolaylı olarak bu soruya cevap gibi görülebilir. Timaeus diyaloğunda nitelikler daha temel elementlerin geometrik özelliklerinden yola çıkarak açıklanırlar ve temel elementlerin bütün meydana gelme biçimlerini belirleyen demiurgos yani "sanatçı, zanaatkar, ya da yaratıcı" varoluşun bütün hallerini varlığa yani idealara bakarak var ettiği için, algıladığımız nesnelerde beliren bütün nicelikler demiurgosun yaratım sürecinde idealara "bakarak" yarattığı tikel varoluşlarının bizim algımıza yansımalarıdır.

Platon ideaları bir özelliğin ölçüldüğü mutlak standart olarak da düşünmektedir. Bir anlamda, ilk dönem diyaloglarında pozitif bir iddiada bulunmuyor gibi görünse de, Sokrates " nedir?" sorusuna cevap isterken tümel tanımlar beklemekte ve aslında bir kavramın bütün nesnelerini içeren tümel ifadelere ulaşmaya çalışmaktadır. Bu açıdan idealar teorisinin Sokrates'e ait olabileceği, ya da Sokrates'in idealar teorisinin farklı bir versiyonuna inandığı öne sürülmüştür. İdeaları algı yoluyla değil düşünce yoluyla bildiğimizi iddia eden Platon, Menon ve Phaidon diyaloglarında ideaları doğduktan sonra öğrenmediğimizi, fakat onlara ruhumuzda zaten sahip olduğumuzu, fakat doğarken beden maddi yapıda olduğu için ruhtaki bilginin unutulduğunu, felsefe yoluyla ruhtaki bu bilginin tekrar ortaya çıkarılarak 'hatırlanabileceğini' iddia eder. İronik bir biçimde tarihte ilk üniversitenin kurucusu olan Platon 'bilgi aktarma' anlamında eğitimin imkânsız olduğunu söylemektedir, bilgi aktarılan bir şey değil, zaten ruhta olan ideaların tekrar ortaya çıkarılması, hatırlanmasıdır. Devlet diyaloğunda felsefi sürecin diyalektik yani kelimenin o günkü anlamıyla "tartışma" olduğunu, farklı hipotezlerin karşılaştırılarak en sonda hipotetik olmayan bir ve temel gerçeğe ulaşma süreci olduğunu söyler. Bu hipotetik olmayan gerçek, diğer bütün gerçekliğin nedeni olan idealardır.

Ancak idealara ulaşmanın nasıl bir şey olduğu çok açık değildir. Platon ideaların ne olduğunu söylemektense onları ve onlarla ilgili çeşitli özellikleri var sayar. Şölen diyaloğunda aşktan bahsederken aşk ideasına nasıl ulaşılacağını dört aşamada betimlemiştir. Önce bir insana aşık olarak tikel ve algıyla kavranan aşkı tanırız, sonra bu tikel algısal aşkın başka insanlardaki başka biçimlerine bakarak genel algısal aşkın ne olduğunu anlarız, sonra genel aşkı soyutlayarak düşünsel ve genel olan aşka ulaşırız. Bu düşünsel ve genel aşkı araştıra araştıra en sonunda genelin tamamına hakim olan tek bir aşka varırız. İşte bütün aşkın nasıl olacağını belirleyen, aşkın bütün durumlarında "görünen" fakat kendi hiç değişmeden kalan gerçek aşk, "aşkın kendisi" odur. Devlet diyaloğunda idealar hem nesnelerin bir özelliğe sahip olmalarının nedeni, hem de buna dair bizdeki bilginin nedeni olarak açıklanmaktadır, dolayısıyla bir şeyin gerçek olabilmesi ancak idealar tarafından sağlanmasıyla mümkündür. Gerçeği düşünsel nesnelere dayandırdığı için kimileri Platon'u "idealist" olarak adlandırırken, kimileri de tümel özelliklerin zihnimizin dışında var olduğunu iddia ettiği için "realist" olduğunu söylemiştir.

Platon ideaların algıyla kavranamayacağını iddia ettiği fakat onların var olan nesneler olduklarını söylediği için pek çok insan tarafından "idealar dünyası" diye "üçüncü bir dünyanın" (algısal ve zihinsel dünyaya ek olarak) varlığını iddia ettiği şeklinde yorumlanmıştır, fakat bu yorum yanlıştır çünkü Platon hiçbir metinde ideaların hacme sahip uzayda yer kaplayan cisimler olduğunu iddia etmez, dahası algısal ve zihinsel olan şeylerin de iki ayrı "dünya" olduğunu iddia etmez, tam tersi Timaeus'ta yalnızca bir evrenden bahseder. İdealar, fiziksel nesnelere karşıt olarak fiziksel olmayan, dolayısıyla fiziksel nesnelerin değişmek, ortaya çıkmak ve yok olmak gibi "kusurlarına" sahip olmayan mükemmel varlıklardır, hatta kelimenin tam anlamıyla varlığın kendisidirler. Devlet diyaloğunda idealar arasında bir seviye ilişkisi olduğunu da iddia eden Platon, iyi ideasının en üstte, varlıktan bile ötede olması gerektiğini, çünkü varlığın varlık olmasını iyi ideasının sağladığını iddia eder. Bu iddianın kanıtı Platon'un metafiziğin en temel sorularından biri olan "neden hiçbir şey yerine bir şey var?" sorusuna cevabıdır: bir şey vardır çünkü bir şeyin var olması hiçbir şey olmamasından daha iyidir, dolayısıyla hiçlik yerine varlığın olmasının nedeni iyi ideasıdır. İyi ideası diğer her şeyi belirleyen temel idea olduğu için, bütün idealar ve bütün varlık iyidir.

Platon ideaları ortaya atarken kendi zamanında popüler olan sofistlerin ortaya attığı pek çok soruna çözüm üretmeyi amaçlamaktadır. Bu sorunlardan birisi bir özelliğin nasıl birden fazla nesnede olabildiği sorunudur. "Birden fazla nesneye atfedilebilen özellikler" anlamında tümellerin ne oldukları tam da Platon'un idealar teorisini ortaya atmasıyla felsefenin konusu haline gelmiştir. Ayrıca sofistler retorikle yani inandırıcı konuşma yöntemleriyle pek çok yanlış iddiayı doğruymuş gibi göstermektedirler, Platon ise mantık temel alındığında gerçeğin idealara varacağını iddia etmektedir. Ayrıca Platon idealar teorisi sayesinde sadece fiziksel özelliklerin değil, ahlaki ve estetik kavramların da tümel olduklarını iddia edebilmiş ve evrensel ahlaki yasaların ya da güzelliğin ne olabileceğini tartışmaya açabilmiştir. Bu anlamda Platon idealar teorisiyle çok fazla problemi çözmeye çalışmaktadır, teorinin "bitmiş" bir halini hiçbir zaman sunmaması bu çabasına bağlı olabilir.

İdea nedir sorusuna Platon'un cevabı "gerçek olan şey" gibi görünüyor. İdeaların zamandan ve mekandan bağımsız, tümel, mükemmel, mutlak, değişmeyen, ortaya çıkmayan veya yok olmayan fakat yalnızca "var" olan şeyler olduğunu; ancak düşünce yoluyla, saf akıl ile bilinebileceklerini, varoluş halindeki algıyla kavranan her şeyin ve onlara dair bilgimizin nedeni olduklarını söylemiştir. Fakat idealarının bir çeşit "öteki dünya" ya da "ruhlar alemi" gibi yorumlanması Orta Çağda yaygınlaşan Hristiyan ve İslam inanışlarının ruh ve evren anlayışlarından kaynaklanmaktadır. İdealar soyut nesneler olsalar bile zihinsel nesneler değillerdir, dolayısıyla bu anlamda hayal edilemezler, zihinsel olarak görselleştirilemezler, öyle görünüyor ki Platon'a göre sadece düşünülebilirler, bilinebilirler ve söylenebilirler. Dolayısıyla Platon'un ne kadar "zihinsel" bir şeyden bahsettiği yoruma açık olsa da tarihte pek çok insan ideaları zihinde inşa edilen nesneler olarak yorumlamış, dolayısıyla Platon'un gerçeğin sadece zihnin içinde olan şeyler yoluyla anlaşılacağını iddia ettiği, ya da gerçekliğin tamamının zihnin içinde olduğunu söylediği sonucuna varmış, kimi bu sonucu desteklemiş, kimi eleştirmiştir. Platon'un gerçekten ne dediği ise hâlâ yoruma açıktır ve bu felsefe tarihini kateden önemli sorulardan biri gibi görünmektedir.

Ruh[değiştir

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.