bandırma fay hattı / Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Marmara'da stres taşıyan fay hatlarını açıkladı

Bandırma Fay Hattı

bandırma fay hattı

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ DEPREM SEMPOZYUMU

MARMARA BÖLGESİNDE  DİRİ FAY SİSTEMLERİ VE DEPREMSELLİK
KUZEY ANADOLU FAY SİSTEMİ (KAFS) BATI KESİMİNİN (MARMARA YANAL GENİŞLEME SİSTEMİ) ÖZELLİKLERİ

Edincik (Balıkesir) – Çifteçeşmeler (Balıkesir) Fay Zonu: Bandırma batısında, Kapıdağ yarımadasından başlayan, Edincik ve batıda Çirkinçavuş-Çifteçeşmeler arasında uzanan K65D genel gidişli yaklaşık 30 km uzunluktaki kırık zonu, Edincik-Çifteçeşmeler fay zonu olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. ). Morfolojiyi denetlemesi, Kuvaterner yaşlı çökelleri etkilemesi ve üzerindeki tarihsel depremler nedeniyle, söz konusu fay zonu diri fay olarak kabul edilmiştir.

Manyas (Balıkesir) Fayı: Doğuda Mustafakemalpaşa ile batıda Gönen arasında uzanan yaklaşık 70 km uzunluktaki BKB-DGD gidişli kırıklardan oluşan fay Manyas fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. ). Bu fayın kuzeyinde Manyas gölü, güneyinde ise Manyas yer alır. Bu zonun içindeki en belirgin parça, güneyden kuzeye doğru Mustafakemalpaşa'dan geçen ve yaklaşık 25 km uzunlukta olan Çörtük-Çeltikçi parçasıdır.  Manyas fayının Beyköy-Azatlı arasındaki ikinci parçası D-B doğrultulu ve 19 km uzunluktadır. Manyas fayının Kepekler-Gönen arasında uzanan 42 km'lik diğer bir parçası D-B genel gidişlidir (Şaroğlu vd. ). Manyas fayının Gönen-Salur arasında uzanan 21 km'lik bölmü en belirgin izlenebilen parçasını oluşturur. Manyas depreminde (Ms=) en fazla hasar, bu parça boyunca yoğunlaşmıştır. Manyas fayı, Kemalpaşa çayı ve Canbalı deresini 1 km sağ yönde ötelemiştir. Bu veriler, fayın normal bileşenli sağ yönlü doğrutu atımlı fay karaketerinde olduğunu göstermektedir (Şaroğlu vd. )

Yenice (Çanakkale) – Gönen (Balıkesir) Fayı: Yenice-Gönen arasında uzanan ve K65D genel gidişli yaklaşık 70 km uzunluktaki fay Yenice-Gönen fayı olarak adlandırılmıştır (Herece , Şaroğlu vd. ). Manyas fayı, Gönen-Çakmak arasında güneye sıçrayarak, Yenice-Gönen fayı olarak devam eder. Söz konusu fay, Küpçıktı, Korudeğirmen köyünden geçerek, Gönen güneyini izler, Muratlar, Gaybular, Ortaoba, Çamköy, Kuduzlar, Karaköy boyunca gözlenir ve Çakırlar'a kadar devam eder. Daha sonra Yenice güneyinden geçerek batıda Sazak batısına kadar uzanır. Morfolojik şekiller, Yenice-Gönen depremi (Ms=) yüzey kırığı (Ketin ve Roesli ) ve fay düzlemi çözümleri (McKenzie ), fayın sağ yönlü doğrultu atımlı bir fay ve diri fay olduğunu açıkça ortaya koymuştur.

Ulubat (Bursa) Fayı: Bursa batısında, Ulubat gölü güneyi boyunca uzanan yaklaşık 30 km uzunluktaki fay, Ulubat Fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. ). Fay, Çalı-Hasanağa arasında D-B gidişli, Hasanağa-Doğancı arasında, K65D gidişli olup, Ulubat Gölü'nü güneyden sınırlar. Morfolojik veriler, fayın eğim atımlı normal fay olduğunu göstermektedir.

Saros Körfezi – Gaziköy (Tekirdağ) Fayı: Gelibolu yarımadasının doğusunda, Gaziköy-Saros körfezi arasında, yaklaşık 45 km uzunlukta ve K64D gidişli fay, Saros Körfezi-Gaziköy fayı olarak adlandırılmıştır (Kamil ve Şentürk , Şaroğlu vd. ). Bu bölümde, kademeli sıçramalar yapan ve biribirini tamamlayan birçok sağ yönlü doğrultu atımlı fay bulunmaktadır. Gaziköy-Evreşe güneyi arasında fay, Eosen yaşlı birimler ile Miyosen-Pliyosen yaşlı birimleri birbirinden ayırır. Fay, Saros körfezi bölümünde 6 km'lik bir uzunluk boyunca alüvyonda izlenebilmektedir. 

Marmara Denizi: KAF, Dokurcun vadisinden sonra, Sapanca-Çınarcık ve Geyve-Gemlik olmak üzere iki ana kola ayrılmaktadır. Marmara Denizi'ne ulaştıktan sonra gerek denizde gerekse batı Marmara bölgesinde KAF'ın devamı olarak yorumlanabilecek çok sayıda fay yer almaktadır (Şaroğlu vd. ). Marmara Denizi içinde çok sayıda bağımsız fakat birbirini tamamlayan fay yer almaktadır. Dokurcun vadisinden sonra iki ana kola ayrılan KAF'ın Geyve-Gemlik arasındaki D-B gidişli güney kolu Gemlik körfezinde Marmara Denizi içine girer. Şaroğlu vd. (), K65D gidişli Edincik-Çiftçeşmeler fayının Gevye-Gemlik fayının devamı olabileceğini ileri sürmektedir.

Geyve (Sakarya) – Gemlik (Bursa) Arası: Akyazı güneyinde, Beldibi civarında ikiye ayrılan KAF'ın güney kolunun Geyve ovası güneyi - Mekece-İznik gölü güney kıyısı - Gemlik körfezi arasında uzanan yaklaşık km uzunlukta K72D gidişli kademeli faylardan oluşan bölümü, Geyve-Gemlik arası bölüm olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. ). Geyve güneyinde, Çenge köyü yakınlarında belirginliğini yitiren fay, batıda Mekece civarında yeniden görünür.

Sapanca (Sakarya) – Çınarcık (Yalova) Arası: KAFZ'nun doğuda Sapanca ile batıda Gölcük arasında yer alan yaklaşık km uzunlukta ve D-B genel gidişli birkaç parçadan oluşan bölümü, Sapanca-Çınarcık arası bölüm olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. ). KAF, Karapürçek ile Sapanca arasında, Akyazı ovasında belirgin olarak izlenemezken, daha batıda Sapanca gölü güneyinde belirgin olarak görünür. Söz konusu fay, Sapanca ile Gölcük arasında yaklaşık 55 km uzunlukta, Gölcük-Çınarcık arasında yaklaşık 70 km uzunluktadır. Gölcük-Çınarcık arasındaki K80D gidişli parça İzmit körfezinin güneyini denetler.

Etili (Çanakkale) Fayı: Etili - Ezine arasında uzanan ve genel gidişi K70D olan yaklaşık 50 km uzunluktaki fay Etili fayı olarak adlandırılmıştır (Şaroğlu vd. ). Fay, Etili-Aşağıçevik arasında K64D, Aşağıçevik-Bayramiç arasında K45D, Bayramiç-Ezine arasında K75D gidişlerine sahiptir. Şaroğlu vd (), Yenice-Gönen ve Sarıköy faylarının sağ yönlü olması nedeniyle Etili fayının da sağ yönlü olabileceğini   belirtmişlerdir.

Sarıköy (Balıkesir) Fayı: Sarıköy ile Çan arasında uzanan ve genel gidişi K45D olan yaklaşık 60 km uzunluktaki fay Sarıköy fayı (Şaroğlu vd. ) ya da Sarıköy-İnova fayı (Herece ) olarak adlandırılmıştır. Fay, doğuda Gönen çayını keserek Sarıköy ovasını kuzeyden sınırlar, Armutlu köyü batısında Tahtalı çayını izleyerek Pençe çayı boyunca devam eder ve GB'da İnova düzlüğünü doğudan sınırlar. Fay, ovada, batı yönünde km sıçrama yaparak Yukarıinova kuzeyinde, İnova düzlüğünü batıdan sınırlayarak GB'ya 16 km devam ederken, Samateli civarında belirginliğini kaybeder. İnova-Çan arasında, km genişlikte birbirine paralel beş ana kırıktan oluşur. Morfolojiyi denetlemesi, Kuvaterner yaşlı çökelleri kesmesi ve Biga depremi (Mw=), Sarıköy fayının diri fay olduğunu gösteren en önemli verilerdir. Fay, sağ yönlü doğrultu atımlı bir faydır.

BÖLGEDE  MEYDANA GELEN  TARİHSEL DEPREMLER 

Tarihsel Dönem Depremleri: İstanbul, Doğu Marmara, İzmit, Balıkesir, 10 Eylül Karesi, 1 Haziran Biga, 25 Mayıs İzmit, 10 Haziran Saros, 6 Mart Biga, 19 Mart Biga, 29 Temmuz Trakya, 2 Eylül İzmit, 26 Kasım Trakya, 22 Mayıs Marmara, 5 Ağustos Mürefte, 10 Temmuz İstanbul depremleri 

Aletsel Ölçülen Dönem Depremleri: 18 Aralık Ayvalık (Ms=), 9 Ağustos Şarköy-Tekirdağ (Ms=), 4 Ocak Gönen-Balıkesir (Ms=, Ms=), 6 Ekim Edremit Açıkları (Ms=), 18 Eylül Yalova–Çınarcık (Ms=), 6 Ekim Karacabey-Bursa (Ms=), 27 Mart Saros (mb=), 17 Ağustos Gölcük-Kocaeli (Mw=), 12 Kasım Düzce-Bolu (Mw=) depremleri 

Kaynak :

 Demirtaş, R.  Türkiye Diri Fayları, Deprem Etkinlikleri, Paleosismolojik Çalışmalar ve Gelecek Deprem Potansiyelleri.
 F. Tuba Kadirioğlu, Recai F. Kartal, Tuğbay Kılıç, Doğan Kalafat, Tamer Y. Duman, Selim Özalp, Ömer Emre, An Improved Earthquake Catalogue (M ? ) For Turkey And Near Surrounding (). 2nd European Conference on Earthquake Engineering and Seismology, İstanbul Aug. ,Page (Proceedings Book)

funduszeue.info

GÜNEY MARMARA BÖLGESİ’NDE TARİHSEL VE ALETSEL DÖNEMLERDE OLUŞAN DEPREMLERİN
                                   SİSMOLOJİK VE JEOLOJİK İNCELEMESİ

H. Haluk SELİM1,2, Haluk EYİDOĞAN3ve Okan TÜYSÜZ

 Güney Marmara Bölgesi’nde sismik aktiviteye Kuzey Anadolu Fayı’nın güney koluna  ait faylar neden olmaktadır. Güney kol üzerinde meydana gelen tarihsel ve aletsel  dönemlerdeki depremler Yenice-Gönen, Manyas-Mustafakemalpaşa, Uluabat ve Bursa fayları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Tarihsel dönemdeki depremler MS yılları  arasında 33, , , a, b, a ve b tarihlerde bölgede bilinen ve tarihsel
kayıtlara geçmiş, en önemli hasar yapıcı ve yıkıcı depremlerdir. Bunlardan ve yıllardaki depremlerin Mustafakemalpaşa-Bursa arasında meydana geldiği belirtilmektedir.  Aletsel dönemdeki depremler ise ve sonrası yıllarda Yenice-Gönen depremi (M=7,2), Manyas depremi (M=6,9), Gönen depremi (M=5,6) ve Manyas  Gölü depremleridir (M=5,1). Bunlardan , ve depremleri Yenice-Gönen fayının kuzey kolu üzerinde oluşmuştur. Yenice-Gönen fayının kuzey kolu sıçramalı ve  bindirme bileşenli sağ yanal atımlıdır. Gönen havzasında meydana gelen bu depremler, havzada sıkışma ile oluşan basınç sırtı yapılarını oluşturmuştur. depremi ise, YeniceGönen fayının güney kolu üzerinde meydana gelmiş ve Manyas Gölü’nün güneyindeki  yerleşim alanlarını hasara uğratmıştır. Yenice-Gönen fayının güney kolu ise normal  bileşenli sağ yanal atımlıdır. Manyas-Karacabey havzasında meydana gelen Manyas  depremi, havzanın pull-apart olarak açılması nedeniyle oluşmuştur. Aletsel döneme ait  depremler için yapılan fay düzlemi çözümleri, KAF’a ait güney koldaki fayların tektonik özellikleri ile benzerlik sunmaktadır. Bölgedeki depremler hem doğrultu atımlı hem normal  bileşenli doğrultu atımlı hem de eğim atımlı faylar üzerinde meydana gelmektedir. Bu  durum Güney Marmara Bölgesi’ndeki Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolunu oluşturan  fayların her an hareket edebilecek kadar aktiviteye sahip olduğunu göstermektedir.

Güney Marmara’daki sismik aktiviteye neden olan fay kuşakları ve kırıklar, Kuzey Anadolu Fay Zonu’nun güney  koluna ait fayları işaret etmektedir. Güney kol üzerinde meydana gelen tarihsel ve aletsel dönemlerdeki depremler;
Yenice-Gönen fayı, Manyas-Mustafakemalpaşa fayı, Uluabat fayı ve Bursa fayları üzerinde yoğunlaşmaktadır. Bunlardan Yenice-Gönen fayı kuzey ve güney olmak üzere iki kola ayrılır. Kuzey kol morfolojik, sismolojik ve jeolojik özellikleri ile bindirme bileşenli sağ yanal atımlı bir faydır. Güney kol ise morfolojik, sismolojik ve jeolojik özellikleri  ile normal bileşenli sağ yanal atımlı bir faydır. Yenice-Gönen fay zonu inceleme alanında sıkışma bölgesi olan Gönenhavzası içerisinde yer alır. Yenice-Gönen fay zonunun uzandığı güney kol ise inceleme alanının pull-apart stilde açılan  Manyas-Karacabey havzası içerisinde yer alır. KAF’ın güney koluna ait diğer faylardan Manyas-Mustafakemalpaşa fayı  ve Uluabat fayı normal bileşenli sağ yanal atımlı, Bursa fayı ise normal faydır (Selim, ) (Şekil 1). Deprem  aktivitesine neden olan bu fayların günümüzde de etkinliğini sürdürdüğü bilinmektedir.

1 1 İTÜ, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, , Maslak/İstanbul 2 Kocaeli Üniversitesi, Mühendislik Fakültesi, Jeoloji Müh. Bölümü, Vinsan/Kocaeli 3 İTÜ, Maden Fakültesi, Jeofizik Müh. Bölümü, , Maslak/İstanbul 
Şekil 1. Kuzey Anadolu Fayı’nın güney koluna ait faylar ve bölgede gelişen havzalar (Selim, ).
Tarihsel dönem
Tarihsel döneme ait çalışmalar Ergin vd. (), Soysal vd. (), Ambraseys ve Finkel ()’de toplanmıştır.  Tarihsel kayıtlar bu bölgede büyük ve yıkıcı depremlerin olduğunu göstermektedir. Şekil 2’de harita üzerinde episentır
dağılımları verilmektedir. Güney Marmara’nın deprem aktivitesi yüksektir ve dönem dönem tekrarlanma aralığı  olmamasına rağmen depremlerde artış söz konusudur. Tarihsel depremler MS yılları arasında; MS33, , ,
a, b, a ve b tarihlerdeki depremler olarak bölgede bilinen ve tarihsel kayıtlara geçmiş en önemli  hasar yapıcı depremlerdir. I0 (Şiddet) IX ve X hasar şiddeti ile verilen depremlerin etkileri, özellikle Bursa’da
günümüzde bile görülebilmektedir.
Şekil 2. Güney Marmara Bölgesi’nde 32 AD – AD yılları arasında gözlenen M≥6 deprem aktivitesi ( Ambraseys  ve Finkel, ).  6 Eylül Io = IX : Erdek’te tahribat yapmış, yüzeyde yarıklar açılmıştır. Denizde sismik dalgalar oluşmuş, özellikle  Bandırma ve Erdek’te hasar meydana gelmiştir (Ergin vd.,).
28 Şubat Io = IX : Deprem gündüz saatlerinde oluşmuş, yaklaşık 50 sn sürmüş, Bursa’da dükkan ve ev  yıkılmış kişi yaşamını yitirmiştir. Gün bitimine kadar 5 artçı şok olduğu belirtilir. Özellikle Uluabat Gölü civarında
hasar daha fazla görülmüştür. Gölün güneyinde kaya düşmeleri gözlenirken, diğer lokalitelerde yeraltı sularının yüzeye fışkırdığı belirtilmektedir. Bu deprem İnegöl, Yenişehir, Kütahya Afyonkarahisar, Akşehir, Gelibolu, Trakya ve
İstanbul’da hissedilmiştir (Ambraseys ve Finkel, )
11 Nisan Io = X : 28 Şubat ’teki depremden 44 gün sonra gece ’da şiddetli bir deprem daha olmuş, yaklaşık 2 saat sonra da 30 sn süren ve öncekine nazaran daha şiddetli olan ana şok meydana gelmiştir. a ve b depremlerinde Bursa’da, etrafa kükürt kokusu yayılmıştır. Yangın ve yıkımdan dolayı depremin oluşturduğu en büyük  hasar Bursa’da görülmüş, Bursa içinde yaklaşık kişi, Bursa dışında kişi yaşamını kaybetmiştir. Sonraki 15  saat içinde artçı sarsıntı hissedilmiştir. Çok sayıda hamam ve Timurkapı, Geyvehanı kapısı, Şadırvanlı Kapı  çarşıları ile Bursa Kalesi yıkılmıştır. Ayrıca yerlerde çatlak ve yarıkların oluştuğu, suların fışkırdığı ve Uludağ’danyoğun bir şekilde kaya düşmelerinin olduğu belirtilmiştir (Sandison, ). Şekil 3. a Bursa depremi eşşiddet haritası ( Sieberg, ).
Bu depremlerin; Şekil 3’de Sieberg () deprem eşşiddet haritası ve Barka ()’ya göre a depreminin Mustafakemalpaşa-Uluabat faylarında oluştuğu, b depreminin de Bursa fay zonunda meydana geldiği belirtilmiştir (Şekil 4 ).
Aletsel Dönem
yıllarında bölgede meydana gelen depremlerin, Taymaz vd. (), McKenzie () ve Kalafat ()  tarafından yapılan fay düzlemi çözümleri incelendiğinde; bu depremlerin hem doğrultu atımlı, hem de eğim atımlı
faylarda oluştuğu görülebilir (Şekil 5)
Şekil 4. Marmara Bölgesi’ndeki tarihsel depremler ve aktif faylar (Gürbüz vd., tarafından Barka ’den  geliştirilmiştir) (Sarı elipsler; ile yılları arasındaki yüzey kırığı görülen tahmini alanları, kalın siyah çizgiler;
jeofizik ve jeolojik yöntemlerle tanımlanan aktif fayları, kırmızı çizgiler ise bu yüzyılda meydana gelen depremlerin
yüzey kırıklarını göstermektedir)
Şekil 5. Güney Marmara’daki bazı önemli depremlerin fay düzlemi çözümleri,
1. 18 Mart Yenice-Gönen depremi, M=7,2 (McKenzie, ).
2. 3 Mart Yenice-Gönen depremi, M=5,9 (Taymaz vd., ).
3. 9 Haziran Manyas gölü depremi, M= 5,1 (KRDAE, ).
4. 6 Ekim Manyas depremi öncü şoku, M=5,1 (Kıyak, ).
5. 6 Ekim Manyas depremi ana şok, M=6,9 (Taymaz vd., ).
yıllarında meydana gelen depremlerin başında Yenice-Gönen depremi (M=7,2) gelir. Bu deprem Yenice-Gönen fay zonunda meydana gelmiş olup, P dalgası ilk hareket yönüne göre fay düzlemi çözümü sağ yönlü
doğrultu atımlı bir fayı işaret etmektedir (McKenzie, ). Aynı zamanda Ketin ve Roesli () tarafından, Muratlar Köyü yakınında bir yolun 1,5 m güneybatıya doğru sağ yanal ötelendiği tespit edilmiştir. Pınar (), bu depremin 30
km2  lik hasar alanı oluşturduğunu ve oluşan deprem fayının 80 km den daha uzun olduğunu belirtmiştir. Yenice
ilçesinde ev hasar görmüş, kişi ölmüştür. Gönen’de ise ev hasarlı olup 16 kişi yaşamını yitirmiştir. Şekil 6. yıllar arasında M≥4 olan depremlerin episentır dağılımları ( ISC, ).
Ancak 09/06/ tarihinde bölgede M=5,1 büyüklüğünde merkez üstü Manyas Gölü’nün kuzeybatısı olan bir depremmeydana gelmiştir. Bu deprem çevre iller ve Marmara Bölgesi’nde yoğun bir şekilde hissedilmiş, Bandırma, Gönen ve
Manyas ilçeleri ile bunlara bağlı köylerde halk paniğe kapılmıştır. Depremin artçı şokları incelendiğinde Manyas Gölü’nün kuzeybatısında yer alan Yenice-Gönen fayının kuzey kolunun hareket ederek bu depremi meydana getirdiği
ortaya çıkmaktadır (Şekil 7).
Şekil 7. 9/6/ tarihli M=5,1 büyüklüğündeki deprem ve artçı depremlerin episentır yerleri (KRDAE, )

yılında meydana gelen depremde Yenice ile Gönen arasındaki Yenice-Gönen fayının kuzey kolu kırılmıştır.   yılında ise oluşan depremde Yenice-Gönen fayının güney kolu hareket etmiştir. Daha sonra ’da Gönen ilçesinin
kuzeydoğusunda bir deprem meydana gelmiş ve yine muhtemelen kuzey kol kırılmıştır. ’te ise yukarıda belirtildiği  gibi Yenice-Gönen fay zonunun kuzey kolunun devamı 5,1 büyüklüğünde bir depremle hareket etmiş ve kırılmıştır. Bu durum Güney Marmara Bölgesi’ndeki fayların her an hareket edebilecek kadar aktiviteye sahip olduğunu  göstermektedir.
Bu döneme ait bir diğer deprem ise Manyas depremidir. Depremin dalga şekli modellemesi (cisim dalgaları P ve SH) ile fay düzlemi çözümü eğim atımlı normal faylanmayı işaret etmiştir (Taymaz vd., ). Ana şoktan 1 dk 23 sn
önce Ms=5,1 büyüklüğünde bir öncü şok meydana gelmiş, hemen sonra da Ms=6,9 büyüklüğündeki ana şok yaşanmıştır. Manyas ve Uluabat gölleri arasında sular fışkırmış, bazı sıcak sular ve soğuk su kaynakları kurumuş ya da
suları artmıştır (Öcal vd.,). Ketin () deprem sonrası saha gözlemleri ile, kuzeybatı-güneydoğu doğrultusunda  sıçramalı özellikte deprem kırıklarının oluştuğunu tespit etmiştir. Yazar kırıkların kuzeyle ° lik açılar yaptığını ve
tansiyon çatlakları olduğunu vurgulamaktadır. Bu depremde bilinen bir başka özellik ise; Gönen’in kuzeyinden doğudaki Mustafakemalpaşa’ya kadar uzanan ve sıçramalı türde kırıklar içeren 40 km uzunluğunda ve km
genişliğindeki kuşak, depremi sağ yönlü bir fayın neden olabileceği izlenimi uyandırmakla beraber, P ve SH  dalgalarının modellemeleri sonucu elde edilen duyarlı odak mekanizması çözümlerinin tam tersine, normal bir faylanma
oluşumu görülmektedir. Bu deprem neticesinde Manyas Gölü’nün güneyinde bulunan köylerde hasar oranı % 99 olup 17 kişi hayatını kaybetmiştir. İnceleme alanındaki faylarda oluşan zaman aralığındaki son önemli deprem,
Ms=5,6 büyüklüğündeki Gönen depremidir. Bu deprem dalga şekli modellemesi ile fay düzlemi çözümü, ters  faylanma (bindirme) karakterinde olup, bir miktar doğrultu atım bileşeni olan bir fay geometrisi sunar (Taymaz vd.,
). yılları arasında, büyüklüğü M≥4 olan depremler, Şekil 6’daki deprem episentır dağılımında da  görüldüğü gibi, Güney Marmara’daki bir dönem aktif olan fay zonları, ile arasında hasar yapıcı ve yıkıcı
bir deprem üretmemişlerdir.
Sonuçlar
Güney Marmara Bölgesi’ndeki sismolojik veriler, bölgedeki depremlerin KAF’a ait güney kol üzerinde meydana  geldiğini göstermektedir. Bölgede tarihsel dönemdeki depremler Mustafakemalpaşa ile Bursa arasında oluşmuştur.
Aletsel dönemde oluşan hasar yapıcı ve yıkıcı depremler ise genellikle Gönen havzası içerisinde yer alan Yenice-Gönen  fayı üzerinde meydana gelmiştir. Gönen havzasında yer alan Yenice-Gönen fayının jeolojik özelliklerine göre, havza bir sıkışma rejimi etkisi altındadır. İnceleme alanında aletsel döneme ait depremlerin sismolojik ve jeolojik özelliklerine  göre hasar yapıcı ve yıkıcı depremler, hem doğrultu atımlı hem de eğim atımlı faylar üzerinde meydana gelmiştir.
KAYNAKLAR
1. Ambraseys, N.N. and Finkel, C.F., Long-term seismicity of Istanbul and the Marmara Sea region, Terra
Nova,3,
2. Barka, A.A., Neotectonics of the Marmara Region, Active Tectonics of the northernwestern Anotolia-the
Marmara poly-project, ETH, Zurich,
3. Ergin, K., Güçlü, U. ve Uz, Z., Türkiye ve civarının deprem katoloğu. İTÜ. Maden Fak., Arz Fiziği
Enstitüsü yayınları, No: 24, s.
4. Gürbüz, C., Aktar, M., Eyidoğan, H., Cisternas, A., Haessler, H., Barka, A. A., Ergin, M., Türkelli, N., Polat, O.,
Üçer, S. B., Kuleli, S., Barış, S., Kaypak, B., Bekler, T., Zor, E., Biçmen, F., Yörük, A., The seismotectonics of
the Marmara region (Turkey): Results from a microseismic experiment. Tectonophysics, ,
5. ISC, Uluslararası Sismoloji Merkezi verisi, funduszeue.info, Berkshire, İngiltere.
6. Kalafat, D., Anadolu’nun tektonik yapılarının deprem mekanizmaları açısından irdelenmesi, İ.Ü. Deniz
Bilimleri ve İşletmeciliği Enstitüsü, Doktora Tezi, s.
7. Ketin, İ., 6 Ekim Manyas Depremi esnasında zeminde meydana gelen tansiyon çatlakları. T.J.B, 10, 1-
2,
8. Ketin, İ., Roesli, T., Macroseismische untersuchungen über das Northwest Anatolishe beben von 18 Mart
, Eclogae Geolog. Helv., 46, 2, Basel,
9. Kıyak, Ü., Kuzey Anadolu Fay zonunun batı uzantılarının incelenmesi. İst. Üniv., Fen Bil. Enst., Doktora
Tezi, xxiii+s, İstanbul.
K.R.D.A.E., Boğaziçi Üniversitesi, Kandilli Rasathanesi, Deprem Araştırma Merkezi verisi,
funduszeue.info, İstanbul.
McKenzie, D.P., Aktive tectonics of the Mediterranean Region, Geophys. J. R. Astr. Soc., 30,

Öcal, N., Üçer, S.B. ve Taner, D., Manyas-Karacabey depremi 6 Ekim , MEB, B.Ü Kandilli
Rasathanesi Sismoloji Yayınları, No:
Pınar, N., Le seisme de Yenice du 18 Mars et la ligne de fractures de Yenice-Gönen , Revue Facult. Sci.
Uni. İstanbul, A, 18,
Sandison, D., Notice of the Earthquakes at Brussa. The Quaternely Journal of the Geological Society of
London, 11,
Selim, H.H., Kuzey Anadolu Fayı’nın güney koluna ait Yenice-Gönen, Manyas-Mustafakemalpaşa, Uluabat
ve Bursa faylarının morfolojik, sismolojik ve jeolojik özellikleri. İTÜ, Avrasya Yer Bilimleri Enstitüsü, Doktora Tezi,
xxvi+s, İstanbul.
Sieberg, A., Erdbebengeographie, In: Gutenberg (Editör), Handbuchder Geophysik, Band IV, Borntrager,
Berlin,
Soysal, H., Sipahioğlu, S., Kolçak, D., Altınok, Y., Türkiye ve çevresinin tarihsel deprem katoloğu.
TÜBİTAK proje No: TBAG
Taymaz, T., Jackson, J., McKenzie, D., Active Tectonics of the north and central Aegean Sea. Geophys. J.
Inst., ,

MARMARA'DA  DEPREM ÖNGÖRÜLERİ

Neden uzmanlar İstanbul'da büyük bir deprem bekliyor? Aynı fay üzerinde olmasına rağmen neden uzmanlar Adapazarı'nda ya da Düzce'de veya Bolu'da değil de İstanbul'da deprem bekliyor? Neden İstanbul'da beklenen depremin büyük olacağı söylenir, başlıktan da anlaşılacağı üzere? İstanbul metropol olduğundan, İstanbul'da deprem beklemenin daha matah bir şey olmasından değil. Pek çoğunuzun yaşadığı bu şehir hakkında bilmeniz gerekenleri size herkesin anlayabileceği bir dille izah edeceğim.

Öncelikle baştan başlayayım. Ayağımızı bastığımız yerin derinlerinde magma var. Bu magma sıvıya yakın bir madde. Haliyle anakara bunun üzerinde yüzüyor fakat anakara dediğimiz şey tek bir parça değil. Pek çok levhadan oluşuyor. Bunlardan bir tanesi de Anadolu levhası. Bu levhalar uzaydan bakıldığında birbiryle birleşik gibi görünse de birleşik değil. Milyonlarca yıl önce tek parçaymış ama parçalana parçalana bugünkü haline gelmiş. Arabistan levhası, Afrika levhası, Anadolu levhası, Avrasya levhası bunlar birbirinden ayrı ve bağımsız kara parçalarıdır. Birbirine temas eden bu levhalar arasındaki sınır niteliği taşıyan derin yarıklara (kırıklara) fay hattı denir.

Dünyanın çekirdeğinin manyetik alan üretmesi neticesinde bu levhalar birbirini bir mıknatıs gibi iter. Bizim anadolu levhamızı da alttan Arabistan levhası ve Afrika levhası itiyor.

North Anatolian FaultBu resme bakarsanız türkiye'nin fay hatlarını görebilirsiniz.

Resimde north anatolian fault dediği kuzey anadolu fay hattıdır. O hattın üst kısmı Avrasya levhası, alt kısmı da Anadolu levhasıdır. Üst kısım sabittir, hareket edemez. haliyle bizim anadolu levhası büyük stres altında kalarak batıya doğru hareket eder. Bu hareket senede 3 ila 5 cm arasındadır. Bazen fay hattında takılmalar olur ve itildiği için hareket etmesi gereken levha hareket edemez. Basınç iyice artar ve bir anda aniden fayın birbirine takılan yüzeyi kırılıp fay bir anda metre ileri atar kendini. Yani levya senede yavaş yavaş gitmesi gereken 2 metrelik yolu 30 saniyede alır ve bu da büyük sarsıntılara yol açar. İşte 17 ağustos gecesi tam olarak olan budur. Atım metre olmuştur ve süreç 45 saniyedir. Bir ağacın dalı üzerine kar birikir birikir ve aniden çatırt diye kırılır ve ağacı çok pis sallar. Deprem de bunun aynısıdır.
İşte geldik zurnanın zırt dediği yere. Bir fay hattı üzerinde bazen logaritmik büyüklüklerde aynı eksenli depremler oluşur. Bu depremler için periyodiktir denebilir. Bu tip depremlere deprem fırtınası denir. Yani bir fay hattının bir ucunda büyük bir deprem olur. Bir kaç on sene sonra az ilerisinde, sonra az ilerisinde derken belirli aralıklarla depremin bir fay hattı boyunca tren gibi ilerlediği görülür. İşte biz buna deprem fırtınası deriz.

Dünyada deprem fırtınasının en bariz örneklerinden biri kuzey anadolu fay hattı üzerinde görülmektedir.

Sadece aletsel dönem olan sonrasını ele aldığımızda kuzey anadolu fayındaki deprem fırtınasını inceliyoruz. Ha bu arada fay hatlarını da tek bir bütün olarak düşünmeyin. Fay hatları da uc uca eklenmiş kibrit çöpleri gibidir. Ama parça parçadır. Her bir parçaya segment denir. Deprem olduğunda genelde sadece bir segment kırılır. 17 ağustos depreminde izmit segmenti kırılmıştır. segmentin bir ucu Yalova'da, diğer ucu Adapazarı'nda olduğu için depremde asıl sarsıntıyı Yalova-İzmit-Adapazarı yaşamıştır ve bu yüzden 17 Ağustos Depremi hem Gölcük hem İzmit hem de Adapazarı depremi diye anılmıştır.

İşte deprem dizileri bir fay hattını oluşturan bir segmentte başlar ve segment segment zıplayarak devam eder.

Kuzey Anadolu Fayı üzerindeki deprem fırtınasına gelirsek, bu deprem fırtınası 7 nin üzerindeki depremler için ele alınmıştır.

Aletsel dönemden başlıyoruz. yılında Kuzey Anadolu Fayının en uç kısmında Erzincan depremi oldu. Depremin büyüklüğü idi. Erzincan depremi olunca, haliyle erzincan segmentindeki enerji boşaldı. Bu enerji nereye gitti dersiniz? Bu enerjinin bir kısmı titreşime dönüşerek dünyayı titretti. Bir kısmı da fay hattı doğu-batı yönünde burulduğu için hemen batıdaki segmentte depolandı. Bu Erzincan'ın batısı için felaket demekti. Yani kısacası segment üzerindeki enerjiyi tıpkı bir bayrak yarışı gibi hemen batısındaki segmente aktardı.

Aradan 4 yıl geçmişti ki Erzincan segmentinden aktarılan enerji hemen batıdaki Niksar segmentinde ortaya çıktı. Sene , Niksar 'lık bir depremle yerle bir oldu.

Tabi Niksar segmenti de aynı bayrak oyununa devam etti ve elindeki enerjiyi hemen batısında bulunan Tosya-Ladik segmentine verdi. Niksar depreminin üzerinden bir yıl geçmiş, sene olmuştu. Tosya-Ladik arası 'lik bir depremle sallandı. Bu segmentteki enerji de hemen batısındaki Gerede-Bolu segmentine aktarıldı.

senesinde Bolu-Gerede 'lik bir depremle sallandı. Enerji yine her zamanki gibi batıya kaçtı. Çünkü arap levhası güzel Anadolumu batıya ittiriyordu.

Aradan 13 sene geçmişti ki Bolu Gerede segmentinin hemen bitişiğindeki Bolu - Abant segmenti senesinde 'lik bir magnitüdle kırıldı.

Takvimler senesini gösterdiğinde tıpkı bir tsunami gibi ilerleyen deprem fırtınası Apadazarı'nda ortaya çıktı. Adapazarı 'lik bir depremle yıkıldı.

Yine uzun yıllar deprem olmadı. Deprem İzmit segmentini senesinde 'lük bir depremle yerle bir etti. Bu kısmı zaten hepimiz biliyoruz.

Her depremden sonra açığa çıkan enerji jeofizik mühendisleri tarafından modellenerek haritası çıkarılır. Deprem olan segmentte enerji kalmaz, o segmentte bir daha kolay kolay deprem olmaz uzun yıllar. Ama tüm enerji segmentin ucundaki diğer segmentlere kayar.

İşte size yukarıda bahsettiğim depremler sonrasında meydana gelen enerji yığılmalarının resmi

Depremlerde enerji yığılması
ve depremleri arası. Bakın nasılda her bir depremden sonra bütün enerji segmentin diğer ucuna birikip o bölgeleri tehlikeye atıyor.

En son yılına ait bir modellemede enerji son olarak İzmit'te birikmiş değil mi arkadaşlar. En alttaki model resminde Erzincan'da ve İzmit'te hayvani bir enerji var. Bu modelden bir yıl sonra, yani 'te Erzincan yerle bir oldu. 7 sene sonra da İzmit yıkıldı.

İzmit segmenti, üzerindeki enerjiyi nereye verdi dersiniz? Tabi ki İstanbul'da adaların altından geçen Marmara Denizi segmentine. Aha resmi. Bildiğin Google Earth'te bile bariz bir şekilde, Marmara Denizinin altında hemen görülebiliyor bu fay hattı (Marmara Segmenti). işte o koyu kısım.

İşte sevgili dostlarım, uzmanların İstanbul'da deprem bekleme sebebi budur. Uzmanların İstanbul'da büyük bir deprem bekleme sebebi de bu deprem fırtınasının 7'nin üzerinde oluşudur.

Bazı arkadaşlar şöyle düşünebilir. "Deprem Erzincan'dan başlayarak İzmit'e kadar geldi, sonra İzmit'te yön değiştirerek tekrar doğuya yöneldi. 17 Ağustos Depreminden sonra meydana gelen 'lik düzce depreminin de sebebi budur."

Hepiniz merak ediyorsunuz, 17 Ağustos Depreminden sonraki modelleme çalışmasını. Onun da resmi burada.

99 depremi modellemesiBakın 12 bar enerji Düzceye birikmiş. Sonrasında bu enerji Düzce Depremiyle göç etti doğuya. Peki ya Gebze'de biriken o enerji nerede? İşte o enerji İstanbul segmentinde sevgili kardeşlerim. Çok fazla ömrü kalmadı, yakında deprem olacak. Ama İzmit, Adapazarı ve Yalova'da deprem olmaz yıl. Şu an Marmara Bölgesinin en güvenli yerleri buralar. İstanbul bıçak sırtında.
İstanbul segmentinin kurtuluşu yok. Bak aradan da 20 sene geçmiş. Bence en fazla senesi var. Siz siz olun marmara kıyılarında uzaklaşın. Özellikle Pendik, Maltepe, Kartal kıyılarında oturanlarla Zeytinburnu, Bakırköy ve Avcılar kıyılarında oturanlar kuzeye kaçsın. 17 ağustos depreminde Avcılar, depremin odak noktasına Zeytinburnu'ndan, Kadıköy'den ve Bakırköy'den daha uzak olmasına rağmen daha çok zarar gördü. Sebebi söylendiği gibi avcıların zemininin sağlam olmaması değil yansıyan ve kırılan deprem dalgalarının tamamen tesadüfi olarak avcılarda çarpışması idi. Yani dalgalarının ne zaman nere çarpışacağı belli olmaz, kıyılardan uzukta durmakta fayda var.

Not: Kuzey Anadolu Fay Hattı Bingöl'den başlar ve İstanbul'u geçerek Ege Denizine (Saros Körfezi) kadar ulaşır. Bu hat boyunca onlarca segment vardır ve bu segmentlerden sadece iki tanesi son yüzyılda kırılmamıştır. Birisi Yedisu segmentidir diğeri Doğu Marmara (Adaların altı) segmentidir.

Detaylı Bilgiler:
Öncelikle depremin ve fay hattının ne manaya geldiğini açıklamak lazım. Dünya üzerindeki bütün tektonik aktivitelerin tek nedeni dünyanın bir ateş topu halinde olmasıdır. Bildiğimiz güneş gibi, diğer yıldızlar gibi ateş topundan bir gezegendir dünya, tek farkı dışındaki ince, kabuk dediğimiz ve üzerinde gezip yürüdüğümüz kısmın soğumuş olması. Dıştan içe doğru soğuyor dünya. Dünyayı ele aldığımızda soğumuş kısımla soğumamış kısmın oranı bir portakalın kabuğuyla içindeki yediğimiz meyve kısmının oranı kadar. Yani gezegene göre kabuk çok ince. Yanan kısımda çok büyük bir ısı var, bu da manyetik alanların ve elektrik akımlarının meydana gelmesine neden oluyor. Bu manyetik alan ve konveksiyon akımları denen elektrik akımları kabuğun farklı yönlere hareket etmesine neden oluyor. Eskiden tüm kıtalar sadece Afrika levhasına bağlıymış, oradan zamanla kopa kopa bugün ki şekle gelinmiş. Afrika ortada hala sabittir ve bu yüzden afrikada deprem olmaz. Çünkü o duruyor yerinde. İşte bu hareket neticesinde depremler oluşuyor. Milyonlarca sene evvel Bitlis Okyanusu diye bir yer varmış mesela doğu anadoluda. Afrikadan kopan arap levhası yukarı, yani kuzeye doğru hareket etmiş ve Bitlis Okyanusunun üzerini kapatmış. Sonrasında gidecek yer bulamayınca bu sefer kabarmaya başlamış ve bugünkü güney doğu anadoludaki sıradağlar oluşmuş. Aynı şekilde afrika levhasının da kuzeye hareketi Toros Dağlarını oluşturmuştur. Belli bir zaman arap levhasının hareketi Bitlis Okyanusunun kapanmasına ve sıradağların oluşmasına neden olduktan sonra bu sefer Anadolu'yu batıya itmeye başlamış. Anadolu da koparak batı yönde bir hareket kazanmış. 4 milyon yıldır süren bu hareket Anadolu'yu doğu batı yönünde ikiye bölmüş. Bingöl'den başlayan ve Ege Denizine kadar uzanan bu kırık Kuzey Anadolu Fay Hattı oluyor. Fay hattı dediğimiz şey biraz önce bahsettiğim yer kabuğunun kırılmasıdır. Bildiğimiz bir kırıktır bu hat. Bu kırıkların arası boş olduğu için içerisine su dolar, su magmanın olduğu sıcak kayaçlara kadar iner, ısınır ve tekrar ısındığı için demlikten fışkıran sıcak su buharı gibi yukarı fışkırır. Bizler de bunlara kaplıca deriz. Kuzey anadolu fayının geçtiği bütün şehirlerde kaplıcalar vardır. Erzincan, Reşadiye, Havza, Adapazarı gibi. Bu hattın kuzey kısmı hareket etmiyor. Hareketli kısım güney kısmı. Türkiye her yıl ortalama 20 milimetre batıya ilerliyor. Tabi fay hattının her iki yüzeyi de pürüzlü olduğu için bazen birbirine takılıyor, kenetlenme oluyor ve gitmesi gereken yolu gidemiyor. Mesela yılda 2 metre ilerlemesi gereken fay takıldığı için ilerleyemiyor, takılan girinti ve çıkıntılar yıllık birikime dayanamayınca bir anda kırılıyor ve bu da çok büyük sarsıntılara neden oluyor. Deprem tam olarak budur. yılda olması gereken 2 metrelik hareket bir kaç saniye içinde olunca bunun adı deprem oluyor.

Kuzey anadolu fayının ilginç yönü üzerinde bir deprem fırtınası taşıması. Deprem fırtınası demek bir fay hattı boyunca birbirine benzer depremlerin ilerlemesi demektir. yılında Erzincanda büyüklüğünde bir deprem meydana geldi. Bu depremde bir sonraki depremi tetikledi ve üç yıl sonra yani senesinde 'lık Niksar depremi oldu. Ondan da bir yıl sonra, yılındaki 'lik Tosya depremine neden oldu. Ardından yılındaki 'lik Bolu depremi meydana geldi. Fay hattı 13 yıl sakin kalabildikten sonra yılında 'lik Abant depremi meydana geldi. Bundan da tam on yıl sonra senesinde Adapazarı depremi oldu. Sonrasında da, 22 yıl sonra hepimizin bildiği büyüklüğündeki Gölcük depremi oldu. Yani yılında Erzincan'dan başlayıp sürekli batıya ilerleyen bir deprem fırtınası 60 senede Gölcük'e kadar ulaştı. Uzmanların İstanbul'da deprem beklemesinin sebebi de budur zaten. Fırtına İstanbul'un kapısını çaldı. Fay sürekli enerjisini her bir depremden sonra batıya aktardı. Gölcük'ün de batısında İstanbul var.

Tezimde ben birbirinden bağımsız pek çok çalışmayı bir araya getirdim. Açıkcası yeni bir şey keşfetmedim fakat ayrı ayrı yerlerde birbiriyle ilgisi olmayan fakat ortak noktası İstanbul depremi olan bir kaç parçayı bir araya getirdim ve bir puzzle gibi oturduğunu gördüm. İstanbul'un deprem tehlikesini yorumlamanın iki zor yanı var. Birincisi İstanbul'u etkileyecek olan fayın Marmara Denizi altında olması. Marmara Denizi'nin altındaki fayın nereden geçtiği senesine kadar bilinmiyordu bile. 99 depreminden sonra ana hatlarıyla keşfi yapıldı. Kuzey anadolu fayı Adapazarı'ndan üç kola ayrılıyor esasında. Kuzey kol izmit körfezi, adalar ve Florya açıklarından gidip Tekirdağa ulaşıyor. Bu kol adaları ve İzmit körfezini yaratan yapı. Orta kol ise Gemlik körfezinden geçerek Bandırma üzeriden Çanakkale tarafına gidiyor. İşte bu iki fay kolu Marmara Denizini oluşturan faylardır. Yani kuzeyle orta kol birbirinden uzaklaştığı için arada çökme oluyor ve suyla dolup deniz oluşuyor. Bu iki fayın arasında pek çok küçük parçalar var. M.S. yılından bu yana İstanbul'da hasar yapıcı 34 deprem olmuş. Bu depremlerin hangileri hangi kolda veya bu iki kol arasındaki hangi parçalarda oluşmuş bunları bilmemiz gerekiyor. Eğer Marmara Denizi'nin dibini metre metre inceleyebilseydik işimiz çok kolay olurdu. Bu işin birinci zor kısmı.

İkinci zor kısmı ise eski İstanbul depremleriyle ilgili kaynaklara ulaşamamak. Kaynaklar var, fakat alfabe de dil de değişmiş. Ben tez çalışmam sırasında istanbul depremiyle ilgili türkçe bir kaynak buldum. Zamanın idarecilerinin hazırlattığı bir rapor. Fakat çok değil sene öncesinde yazılmış bu raporu bugün anlamak mümkün değil. Dil değişmiş, alfabe değişmiş, ülkenin adı değişmiş. Kaynaklar nerede ve nasıl ulaşılır bunları bilmek çok güç. Bu da işin ikinci zor kısmı.

Yukarıda bahsettiğim gibi Marmara Denizi altındaki fay haritası yeni yeni yapılmış. Tarih kitaplarından depremleri derleyip bugünkü fay haritasıyla karşılaştırıyoruz ve o günkü hasara ve etki alanına bakarak hangi depremin hangi kolda olduğunu tespit ediyoruz. Elimizde Marmara Denizi fay haritasıyla ilgili altı bölüm var. Diyoruz ki bu depremler bu altı parçada olmuş. Mesela yılında meydana gelen deprem İstanbul'u etkilemiş. Ama istanbuldan ziyade Kocaeli'ni daha çok etkilemiş. Yani bu deprem olsa olsa Körfez segmentinde olmuştur. depreminde İstanbul'da ölen insanlar olmuş fakat Edirne'de deprem daha çok hasar yapmış. Bu depremin batı marmara segmentinde olduğu anlamına geliyor.

İşte bu altı bölgenin (segmentin) tüm depremlerini tablo halinde listeliyoruz. Sonra bu listelere tarihleri giriyoruz ve kaçar yıl arayla bu parçalar kırılmış bunu buluyoruz.

7'nin üzerindeki depremleri dikkate aldığımızda, körfez segmentinde; , , , , , yıl arayla deprem olmuş. Yani 99 depreminden önce yıl kırılmamış. aradan 14 sene geçti. Körfez parçası muhtemelen yıl daha kırılmadan kalacak. Yani körfez periyodu ortalama yıl civarında ve henüz yılında. Bu tehlikesiz olduğu anlamına geliyor.

Oradan adalar segmentine geliyoruz. yıl, yıl ve yıl var depremlerin arasında. Şu an 'üncü yılında olduğu için döngüsünün son demlerinde. İşte bu yüzden adalar fayı çok tehlikeli bugün. Üzerinde çok uzun bir yılın yüklemesi var. 99 depreminden sonra körfez fayının adalar fayına yüklediği enerjisi göz ardı etsek bile zaten periyodunun sonuna gelmiş.

Bunun gibi Florya'nın açığındaki fayın da ortalama periyodu yıl ve bugün bu fay 'uncu yılında. Yani bu bölge de kırıldı kırılacak bir durumda.

Silivri açıklarındaki diğer fay kolu, yani fayın Marmara Denizi içerisinde kuzeye bükey yaptığı parçadaki periyotta yaklaşık yıl ve orası da bugün yılında.

Batı marmara fayında da periyot yıl ve şu anki süre yılda.

Son olarak Gaziköy civarındaki parçanın da periyodu yıl civarında. Fakat orası sakin. En son depreminde kırıldığı için henüz periyodunun yılında. Yani bugün artık deprem beklememiz gerekmeyen bir parça. Daha önünde sene var.

Fakat adalardan Gaziköy'e kadar giden dört parça fay periyotlarını ya doldurmuşlar ya da doldurmak üzereler. Özellikle adalar fayı çok tehlikeli bir süreçte.

Eğer Marmara Denizinin altındaki fay ağını daha ayrıntılı bir biçimde bilseydik çok daha iyi analizler yapabilirdik. Fakat bugünkü gelinen noktada 10 yıl öncesine göre çok iyi sayılır.

Yukarıdaki kısım sadece bir çalışmaydı. Tarih ve jeofizik biliminin birleştirilip yorumlanmasıydı. Bir de sadece jeofizikle ilgili, kesin verileri ele alıp Gutenberg ve Richter tarafından geliştirilen ve depremlerin periyotlarını ve tekrarlama sayılarını veren logaritmik formülleri kullandığımızda da yukarıdaki sonuçlarla birebir örtüşen veriler elde ediyoruz. Aynı şekilde tamamen bağımsız bu çalışmada da adalar fayı, orta marmara ve kuzey kol ve batı marmara yüksek derecede deprem riski taşıyor. Tam olarak rakamları vermek gerekirse, için körfezde yüzde 0, yani imkansıza yakın. Adalarda yüzde 79, orta marmarada yüzde 63, kuzey bükeyde yüzde 66, batı Marmara'da yüzde 65, ve Gaziköy'de yüzde

Tarihsel verileri ayrı olarak incelediğimizde ortadaki dört parça çok tehlikeli, Körfez ve Gaziköy tehlikesiz görünüyor. Bunu bir kenara bırakıp Richter ölçeğinin mucidi olan Richter ve Gutenberg'in bağıntısını kullanarak tamamen yeni nesil, kesin, aletlerle kaydedilmiş depremler üzerinden hesaplamalar yaptığımızda yine Körfez ve Gaziköy fayları tehlikesiz, diğer ortadaki dört fayın da çok tehlikeli olduğunu görüyoruz. için yapılan risk analizleri bu sonucu verirken bunu için ele aldığımızda adalar fayındaki risk yüzde 85 oluyor. Diğer üç tehlikeli parça da aynı oranda artıyor.

Bu iki çalışmadan bağımsız, hatta jeofizikten bağımsız olan ve genellikle istatistik biliminde kullanılan student T testi denen fonksiyonel bir bağıntıyı kullanarak, yine eski depremlerin hesabı üzerinden yeni depremleri tahmin etmeye çalıştığımızda da bu altı bölge için aynı yüzdelik sonuçlara ulaşıyoruz. Yani bu üç çalışmada da risk aynı noktaları aynı derecede işaret etmektedir. Kırmızı alarm veren bölge adalar fayıdır. Buna bir de 99 depreminin direkt olarak adalar fayına yükleme yaptığını eklersek sonuç daha da vahim görünüyor. Ama işin en kötü yanı, adalar fayı kırıldığında enerjisini zaten kırılma periyodunu doldurmuş, kırılmanın eşiğine gelip enerjisini orta marmara fayına verecek olması. Onun da kısa bir zaman içerisinde kırılıp kuzey bükeye, onun da yine kısa bir zaman sonra kırılıp batı marmara fayına enerjisini vermesi. Yani önümüzdeki en fazla yıl içerisinde İstanbul'da tüm Marmara kıyılarını etkileyecek en az 4 büyük depremin olacak olması anlamına geliyor bunlar.

Şimdi sorulara gelecek olursak;
-Marmarada kesinlikle deprem olacak mı?
Evet, kesinlikle olacak. Marmara Denizi bir iç deniz. Neden orada iç deniz olmuş, çünkü kuzey anadolu fayı üç kola bölünüp biribirinden uzaklaşmış. Üç kolun arası açılmış ve içeri çökmüş. Orası da haliyle deniz olmuş bu açılmadan dolayı. İmralı adasının kuzeyinden İstanbul Boğazı'na uzanan bir nehir yatağı kalıntısı vardır mesela marmara denizinin dibinde. Milyonlarca yıl önce Adapazarı'na kadar tek parça halinde gelen fay o bölgede üçe ayrıldığı için orta kısım çökmüş. Bu şu demek, eğer orada bu üç kol bir deniz yapmışsa bunu yapmaya devam edecektir. Sürekli büyük depremler olacak, sürekli zemin parçalanarak dibe çökecektir. Marmara'da deprem olmayacağını iddia etmek zirvesinde krater gölü olan bir dağın eskiden volkanik bir dağ olmadığını iddia etmek gibidir. İstanbul Boğazı, Marmara Denizi içerisindeki adalar, İzmit ve Gemlik körfezleri, Sapanca gölü, Çanakkale Boğazı, Saros Körfezi, Manyas Gölü tesadüfen olmuş şeyler değidir. Bu coğrafik birimler neden Bolu'da yok, ya da Tosya'da yok. Çünkü fay oralarda tek parça, yani sadece deprem yapıyor. Ama üçe ayrılınca işte, böyle karaları birbirinden ayırıp ortasını suyla dolduruyor. biz de buna deniz, göl, boğaz diyoruz.

-Elinizdeki verilere göre sizce deprem ne zaman olacak?
Herkesin bu konuda çok farklı tahminleri var. Bu konuda uzman olmuş insanlar bile farklı kanaatlere sahip olabiliyor. Deprem olacak diyenler olmayacak diyenleri tedbirsizlikle suçlarken diğerleri de onları halkı korkutmakla suçluyor. Kişisel tahminim en geç yılına kadar adalar fayının yaklaşık - arası bir büyüklükle kırılacağı yönünde. Bana bunu söyleyen birbirinden farklı üç bilim var. Tarih, jeofizik ve istatistik bilimleri.

-Bu deprem olacaksa en tehlikeli iller hangileri?
Yine geçmişteki depremleri inceleyip gelecekti depremeler için senaryo yazabiliriz. Tabi ki adalarda meydana gelebilecek bir deprem en çok İstanbul'u etkileycektir. Özellikle İstanbul kıyıları ya devlet eliyle doldurulmuş ya da doğal olarak dolmuş alüvyon zeminler. Her ikisi de sağlam değil. Marmara Denizi'ne kıyısı olan ve düz olan bütün semtler ve mahalleler zaten direkt olarak depremin merkezi oluyor. Pendik'ten Üsküdar'a, Sarıyer'den kıyı boyunca Avcılar'a kadar olan tüm sahil şeridi tehlike altında. Çünkü alüvyon arazi demek çamur demektir. Tepelik arazi demek kayalık demektir. Kaya depremin sarsıntısını emebiliyor ama çamur tam tersi deprem sarsıntısını daha da büyütüyor. Hele ki çamur üzerinde yüksek katlı bir bina varsa bu felaket üstüne felaket anlamına geliyor. Nedeni, atıyorum Bakırköy sahilinde katlı binalar var fakat o bölge alüvyon bir zemine sahip. Alüvyon, yani çamur çok sallanan bir malzemedir. Ama 7 katlı bina büyük bir kaya gibi olduğu için sallanamaz. Yani çok sallanabilen bir zemin üzerine sallanamayan bir yük koyuyorsunuz. Bu durumda rezonans denen bir olay oluyor. Çamur sallanıp bina sallanamadığı zaman deprem sallayamadığı binayı dibinden kesiyor. Zemin kattan bina kesiliyor. Deprem fotorağraflarına dikkat ederdeniz binaların önce zemini yıkılır. İşte binaların zemin kattan yıkılma sebebi budur. Önce zemin kat göçer. Bazen bina zeminin üstüne göçüp kalır, üst katlar yıkılmaz. Bina zemin katın üstüne göçtüğünde deprem devam ediyor olursa bu sefer deprem yine sağlam kalan ilk katı keser. Böyle kese kese tüm binayı yok eder.

İstanbul dışında, Bandırma, Gebze, Bursa ve Yalova bölgesi de olası bir İstanbul depreminde büyük zararlar göreceklerdir. Tarihi depremlere baktığımızda bu sonuca varmak çok kolay oluyor. İzmitte meydana gelen bir deprem Avcılar'ı yıkabiliyorsa adalarda meydana gelen bir deprem de tabiyatıyla Yalova'ya rahatlıkla zarar verebilir. Bu illere Tekirdağ'ı da orta zarar görecek şekilde ekleyebiliriz.

-İstanbul'da tehlike altındaki ilçeler hangileri?
Buna yukarıda cevap verdim sanırım. Devamen, Moda sahilinde büyük apartmanlar var. Buralar lüks semtler ama binalar eski. İnsanlar adalar manzarası için milonlarca liraya 20 yıllık daire alıyorlar. Hem olası depremin merkez üssüne çok yakın, hem yüksek katlı binalar hem de deniz kumuyla, burgusuz demirle ve en iyi ihtimal b12 betonla yapılmış binalar. Bugün b12 betonla kaldırım bile yapılmıyor. 99 depreminden sonra hepsi yasaklandı. Binalarda en az b25 beton kullanılıyor. Bu gibi İstanbul'un marmara sahilinde bulunan düz araziler üzerine yapılmış 3 - 4 katın üzerindeki, 15 yaşından büyük binaların gelecekte bir gün meydana gelmesi beklenen adalar depremine dayanabilmesi imkansız gibi gözüküyor.

-Kentsel dönüşümü yeterli görüyor musunuz?
Bu konu hakkında yeterince bilgim yok açıkcası. Kentsel dönüşüm şimdiye kadar hem hükümetçiler hem mualifler tarafından siyasi malzeme olarak yorumlandı. İstanbul'u çok iyi bilen bir insan değilim. Zeytinburnu'nda, Veliefendi Hipodromu'nun üst taraflarında başlamış bir kentsel dönüşüm gördüm. Zeytinburnu gibi tehlikeli bir bölge adına sevindirici bir gelişme. Oradan ilerde hemen Yedikule'de sanırım bir hayli dönüşüm yapılmış. Fakat anadolu kısmında, artık bu muhitlerin lüks olmasından mıdır nedir pek kentsel dönüşüm yapıldığını göremiyorum. Tam manada kentsel dönüşüm yapılmıştır denebilmesi için İstanbul'un anadolu ve avrupa yakasında e-5 karayoluyla marmara denizi arasında kalan kısımda 'dan önce yapılmış bina kalmaması gerekir. Bina sağlamlığından bahsederken sürekli senesini milat kabul etmemin nedeni zemin etüd raporunun zorunluluğu, deniz kumunun, burgusuz demirin, beton kalitesinin gerçek manada gözden geçirilip tüm binaların sağlam yapılmasıdır bu tarihten sonra. Bugün Türkiye'nin hangi iline giderseniz gidin sonrası yapılmış binaların kirişlerini, kolonlarını matkap bile zor deler. Bir de aynı matkapla öncesinde yapılmış bir binanın kolonunu delin ve matkabın hiç zorlanmadığını kendi gözlerinizle görün.

-Can ve mal kaybını en aza indirmek için çözüm önerileriniz?
İşin bu kısmında tabi ki devlete ve belediyelere büyük görev düşüyor, zaten bu olası depremle iligili konuşan herkes aynı şeyi vurguluyor. Lakin halka da büyük görev düşüyor. Caddebostan'da, oldukça lüks ama eski bir apartman ev sahiplerinin ortak kararı neticesinde yıkıldı ve yeniden yapılmaya başlandı. Kendisini düşünmeyen insanları malasef başkaları, yani devlet ve belediye hiç düşünmüyor. Burada moda sahilinde de lüks ve eski binalar ki oradaki binaların hemen hemen hepsi eskidir, aynı şekilde ev sahipleri tarafından yıkılıp yeniden yeni deprem mevzuatına uygun yapılabilir.

Bugün bir deprem olsa en büyük yıkım adalar ilçesinde olacak. Muhtemelen İstanbul'un geri kalanı kendi derdine düşeceği için, adalarda da yeterince hastane, can kurtaran, doktor, arama kurtarma ekibi olmadığı için adalarda büyük sıkıntılar çıkacak. Ki buna bir de İstanbul'un anadolu yakasından deniz altından adalara giden elektrik hatlarının kopma ihtimalini de eklersek adalar tam bir mahrumiyet bölgesi olacak. Zaten oradan insanların da kaçması çok zor.

depreminde İzmit, Yalova ve Adapazarı gibi İstanbul'a nazaran daha küçük şehirler zarar gördü. İstanbul'un hastaneleri, ambulansları, arama kurtarma ekipleri, iş makinaları o şehirlere akın etti. İstanbul sağlam kalmıştı, çok büyük bir şehirdi, çok az zarar görmüştü ve o küçük şehirlere çok yakındı. Fakat İstanbul'da deprem olduğunda, zaten normal bir günde tıkalı olan istanbul trafiğinin nasıl olacağını siz düşününün. O zaman Bolu'dan nasıl ambulans ve iş makinası İstanbul'a ulaşacak. Atıyorum öyle bir deprem olduğunda zaten İstanbul itfayesinde çalışan itfayecilerin çoğu kendi dertlerine düştüğü için işe gitmeyecekler. Herkes yakınına, akrabasına ulaşmaya çalışacak. Şehre kara yoluyla giriş çıkış imkansız olacak.

Devlet kurumları arasında bu gibi felaketlerde en büyük görevi şimdiye kadar hep türk silahlı kuvvetleri üstlenmiştir. Hava, kara ve deniz birlikleri türk silahlı kuvvetleri içerisinde çok kordinelidir. Görev tanımları bellidir. Kim ne yapacak bilir. Kimsenin o gün işe gelmeme şansı yoktur. Ama devletin malesef diğer kurumları arasında böyle bir koordine yoktur. Buna tıkanan trafiği, göçen viyadükleri, patlayan doğal gaz hatlarını, göçen binalardan sızan doğal gaz yüzünden çıkan yangınları ve zehirlenen depremzedeleri, deprem olduğu için görevinin başına gelemeyen itfaiyeciyi, ambulans şoförünü, doktoru, hemşireyi, sivil savunma memurlarını eklersek tam bir kaos ortamı olacağını görebiliriz. Ama en kötüsü dediğim gibi çevre illerden gelen yardımların, çevre illerde kullanılacak hastanelerin İstanbul'u kurtarmak için çok yetersiz kalacağı gerçeğidir.

Çözüm bellidir. 2 kere 2 nin dört olması gibi olacak depremde, yıkılacak bina da bellidir. herkes üstüne düşen görevi yerine getirmeli. Halk deprem sırasında ne yapacağını şöyle bir düşünmeli ve devlet kurumları bir birlerini arasındaki koordineyi iyi sağlamalıdır.

Kaynakça : Bülent Bayarslan, Çağrı Mert Bakırcı, Evrim Ağacı, “Beklenen Büyük İstanbul Depremi, Nedenleri, Mekanizmaları ve Bilimin Beklentileri Üzerine”, funduszeue.info

AYRICA BAKINIZ

funduszeue.info

Deprem, yer sarsıntısı veya zelzele, yer kabuğunda beklenmedik bir anda ortaya çıkan enerji sonucunda meydana gelen sismik dalgalanmalar ve bu dalgaların yeryüzünü sarsması olayıdır. Sismik aktivite ile kastedilen meydana geldiği alandaki depremin frekansı, türü ve büyüklüğüdür. Depremler sismograf ile ölçülür. Bu olayları inceleyen bilim dalına da sismoloji denir. Depremin şiddeti Moment magnitüd ölçeği (ya da eskiden kullanımda olan Richter ölçeği) ile belirlenir. Bu ölçeğe göre 3 ve altı şiddetteki depremler genelde hissedilmezken 7 ve üstü şiddetteki depremler yıkıcı olabilir. Sarsıntının şiddeti Mercalli şiddet ölçeği ile ölçülür. Depremin meydana geldiği noktanın derinliği de yıkım kuvvetine etkilidir ve yer yüzüne yakın noktada gerçekleşen depremler daha çok hasar vermektedir.

Dünya yüzeyinde gerçekleşen depremler kendilerini bazen sallantı bazen de yer değiştirme şeklinde göstermektedir. Bazen yeryüzüne yakın bir noktada güçlü bir deprem gerçekleştiğinde tsunamiye sebep olabilir. Bu sarsıntılar ayrıca toprak kayması ve volkanik aktiviteleri de tetikleyebilir.

Genel olarak deprem sözcüğü herhangi bir sismik olayın -Doğal bir fenomen olarak gerçekleşmiş veya insanların sebebiyet verdiği- ürettiği sismik dalgaları adlandırmak için kullanılır. Depremler genellikle kırıkların (fay hatları) çatlamasıyla oluşur. Bunun yanı sıra volkanik faaliyetler, toprak kaymaları, mayın patlamaları veya nükleer testler sonucunda da gerçekleşebilir.

Deprem Kırık Türleri

Üç çeşit kırık tipi bulunmaktadır. Bunlar; Eğim atımlı ters kırık, eğim atımlı normal kırık ve doğrultu atımlı kırıklardır.
Yeryüzünde pek çok deprem eğim atımlı ve doğrultu atımlı faylardaki kırıklar sonucunda meydana gelmektedir.

Artçı Depremler

Ana depremden sonra meydana gelen sarsıntılara artçı sarsıntı denmektedir. Artçı sarsıntılar ana depremin hissedildiği merkezde gerçekleşir ancak şiddet olarak ondan daha küçüktür. Eğer artçı sarsıntı ana depremden daha şiddetli gerçekleşirse bilinmelidir ki artçıdan önce meydana gelen deprem ana deprem değil öncü sarsıntıdır ve artçı sarsıntı adı verilen sarsıntı aslında ana depremdir.

Deprem Fırtınası

Belirli bir bölgede meydana gelen depremler dizisidir. Artçı sarsıntılardan farkı tek bir depreme bağlı olmayışlarıdır. Esas depremden sonra ondan daha yüksek şiddette artçılar meydana gelmezken deprem fırtınalarında bu mümkündür. Deprem fırtınasına örnek olarak yılında Yellowstone Ulusal Parkında meydana gelen sismik aktiviteleri verebiliriz.

Depremlerin Büyüklüğü ve Gerçekleşme Sıklığı

Dünyada her yıl yaklaşık deprem meydana gelmekte ve bunların kadarı hissedilmektedir. [4] Guatemala. Şili, Peru, Endonezya, İran, Pakistan, Portekiz, Türkiye, Yeni Zelanda, Yunanistan, İtalya, Japonya ve ABD gibi ülkelerde sıklıkla ve küçük şiddetlerde depremler meydana gelmektedir. Büyük şiddette depremler az sıklıkla gerçekleşir. Örneğin; Kabaca günde 10 kez gerçekleşen depremlerin çoğunun 4 büyüklüğünde olması 5 büyüklüğüne göre daha olasıdır. Yine örneğin; İngiltere'de her yıl büyüklüğü arası depremler, 10 yıl içinde büyüklüğünde depremler görülürken ve üstü büyüklükteki depremler yılda bir görülebilmektedir. Buna Gutenberg-Richter kuralı denilmiştir. Yine USGS'ye göre yılından bu yana yılda ortalama 18 adet büyüklükleri arasında deprem meydana gelirken ve üstü bir deprem yılda ortalama yalnızca bir kez gerçekleşmektedir. Yakın tarihte ise ve üstü büyüklükteki depremlerin sıklığının azaldığı görülmektedir.

Yapay Depremler

Depremlerin büyük çoğunluğu Dünyadaki tektonik tabakaların hareketi sonucu meydana gelir. Bunun yanı sıra insanlar da deprem oluşumuna neden olabilir. Büyük barajlar ve köprüler inşa ederken, toprağı delerken, kömür madeni kazarken veya petrol kuyuları açarken insanlar yapay depremler yaratabilir. En bilinen örneklerden biri yılında Çin'in Sichuan kentindeki Zipingpu Barajının çökmesi sonucu oluşan ve 69, kişinin ölümüne sebep olan yapay depremdir.

Deprem Ölçümleri ve Yerlerinin Belirlenmesi

Depremler sismometrelerle uzun mesafeler boyunca ölçülür çünkü sismik dalgalar Dünyanın iç kısmı boyunca hareket halindedirler. Depremin kesin şiddeti Moment magnitüd ölçeği numaralandırması (ya da eskiden kullanımda olan Richter ölçeği) ile tespit edilir. Buna göre 7 ve üstü depremler yıkıcı türlerdendir. Hissedilen şiddet ise Mercalli şiddet ölçeği ile ölçülür. ( şiddeti) Her yer sarsıntısı değişik tipteki sismik dalgaların farklı hızlardaki hareketini meydana getirir: Boylamsal (P-dalgaları), Enlemsel (S-dalgaları) ve bir takım yüzey dalgaları. Sismik dalgaların yayılma hızı ortamın yoğunluğu ve esnekliğine göre 3 km/s ile 13 km/s arasında değişebilir. Yeryüzünde S-dalgalarına oranla P-dalgaları çok daha hızlı ilerler. Rasathaneler ile depremin merkez üssü arası uzaklık farkı ölçülmekle birlikte deprem odağının derinliği de kabaca ölçülür. Depremler sadece şiddetlerine göre kategorilendirilmez. Bunun yanı sıra nerede meydana geldikleri de önemlidir. Dünya sismik aktivitelerle birlikte coğrafi ve politik olarak Flinn-Engdahl bölgeleri (F-E bölgeleri)'ne ayrılmıştır. Daha aktif alanlar daha küçük alanlara bölünmüştür. Pek aktif olmayan kuşaklar ise geniş F-E bölgeleri oluşturur.

Depremlerin Sonuçları

Sallantı ve yeryüzünün çatlaması

Sallantı ve yeryüzü çatlamasına bağlı olarak binaların ve dikili yapıların zarar görmesi depremlerin en temel sonuçlarından biridir. Sonucun ciddiyeti; depremin Richter ölçeğine göre şiddeti, merkez üsse olan uzaklığı ve yerel jeolojik, jeomorfolojik durumlarına bağlı olarak dalga yayılımı arttıran yahut azaltan karmaşık bir birleşimdir. Yer sarsıntısı zemin hızlanması ile ölçülür. Bölgeye özgü jeolojik, jeomorfolojik ve yapısal özellikler düşük şiddetli depremlerde bile güçlü şiddette bir sallantıya sebep olabilir. Buna amplifikasyon etkisi denmektedir. Yer çatlakları baraj, köprü, nükleer tesis gibi büyük ve geniş yapılar için büyük tehlike oluşturmaktadır.

Heyelan ve çığlar

Depremler ardından gelen pek çok ve sürekli artçı sarsıntı, volkanik dağların aktif hale geçmesi, kıyıya vuran güçlü dalgalar ve orman yangınları sonucu heyelanlar meydana gelebilmektedir. Heyelanlar deprem sonrası yardım için orada bulunan personel için de önemli bir tehlikedir.

Yangınlar

Deprem ardından elektrik hatları ile gaz borularının zarar görmesi sonucu yangınlar çıkabilir. Yine depreme bağlı olarak su borularının da zarar görmesi durumunda depremlere zamanında müdahale etmek zorlaşabilmektedir. Örneğin; San Francisco depreminde ölümlerin çoğu durdurulamayan yangın sonucunda gerçekleşmiştir.

Zemin Sıvılaşması

Zemin sıvılaşması sallantı sonrası suya doymuş tanecikli materyallerin sıkılığını kaybetmesi ve katı halden sıvı hale geçmesi şeklinde görülebilir. Bu durumda binalar ve köprüler çökebilir ya da bulunduğu noktaya batabilir. Örneğin; Alaska Depreminde pek çok yapı toprağın sıvılaşması sonucu çökmüştür.

Tsunami

Tsunamiler okyanus ya da denizlerin tabanında oluşan depreme bağlı taban çökmesi, zemin kaymaları gibi meydana gelen tektonik olaylar sebebiyle denizde açığa çıkan enerji sonucunda meydana gelen uzun periyotlu deniz dalgasını temsil eder. Tsunamiden sonra oluşan dalganın diğer deniz dalgalarından farkı, su zerreciklerinin sürüklenmesi sonucu hareket kazanmasıdır. Derin denizde varlığı hissedilmezken, sığ sulara geldiğinde dik yamaçlı kıyılarda ya da V tipi daralan körfez ve koylarda bazen 30 metreye kadar tırmanarak çok şiddetli akıntılar yaratabilen bu dalga; insanlar için deprem, tayfun, çığ, yangın ya da sel gibi bir doğal afet haline gelebilmektedir. ve üstü büyüklükteki depremler tsunami oluşturmaya daha müsaittir.

Seller

Seller de deprem sonrası oluşabilen tehlikelerden biridir. Sellere nehir ve göllerin kapasitelerinden fazla su taşımaları sonucunda taşmalarının yanı sıra deprem sırasında barajların yıkılması veya hasar görmesi de sebep olabilir.

Gelgit Kuvveti

Depremlerin gelgit kuvvetlerini oluşturdukları da tespit edilmiştir.

İnsana etkileri

Depremler hastalık, temel ihtiyaç eksikliği, yaşam kaybı, yüksek sigorta primleri, genel mülke zarar, yollarda ve köprülerde hasar ile binalarda çatlak ve yıkılmaya sebep verebilir. Volkanik faaliyetleri harekete geçirerek var olan hasardan çok daha fazlasına sebep olabilir.

Ölçülmüş En Büyük Derpremler

Yeryüzünde ölçülmüş en büyük deprem, 22 Mayıs tarihinde Şili'nin Cañete kentinde meydana gelen büyüklüğündeki depremdir. Enerji boşalımı olarak bakıldığında ise bir sonraki en büyük deprem ile 27 Mart tarihinde Alaska'da gerçekleşmiştir. Yeryüzünde ölçülmüş en büyük 10 depremin tamamı ve üstü büyüklükteyken buna paralel olarak en çok can kaybına sebebiyet vermiş depremlerden biri de bunlar dışında yılında Hint Okyanusunda meydana gelen depremdir.

Kaynakça: Wikipedia katılımcıları, 'Deprem', Vikipedi, Özgür Ansiklopedi, 1 Aralık , UTC, funduszeue.info?title=Deprem&oldid=

/BANDIRMA GERÇEK / DERLEYEN. OZAN OZANCA- MEHMET LEVENTOĞLU

Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, Marmara'da stres taşıyan fay hatlarını açıkladı

Maraş depremlerinin ardından deprem riski olan bölgeler ve alınması gereken önlemler gündemde. Deprem uzmanları da konuyla ilgili görüşlerini açıklamaya devam ediyor. Marmara Denizi'nde 9 Nisan'da meydana gelen büyüklüğündeki depremi yorumlayan Prof. Dr. Şener Üşümezsoy, bu depremin Yalova-Çınarcık'ta kırılan fayın Esenköy-Teşfikiye-İmralı hattının batısında olan bir deprem olduğunu açıkladı.

Yeniçağ'dan Merve Kızılalp'e konuşan Üşümezsoy özetle şunları söyledi:

"Deprem hattı Çınarcık'ta yılında kırılan depremin hattıdır. Bu hattın devamı olarak Esenköy-Bandırma'ya dönen bir hat. Bu hattın diğer bir kolu ise İmralı Adası'ndan geçmektedir.

Kuzey Marmara'da ise Orta Marmara'daki 'lik deprem olacak yerde, Silivri ve Kumburgaz çukurunun olduğu yerde, fay hattı Eylül ayında kırılmıştır. Bu fay hattı Kumburgaz çukurunda Büyükçekmece'de bitmektedir.

Doğuya yani İstanbul'a doğru Büyükçekmece ve Yeşilköy arasında bir fay hattı söz konusu değildir. Orada olan ve orta sırtı kestiği söylenen Yeşilköy ve Büyükçekmece arasındaki fay Adalar fayının devamıdır. Adalar fayının ölü olduğu gibi bu fay da tamamen ölüdür.

Yani Marmara Denizi'nin orta sırtında Kumburgaz Çukuru ve orta sırttaki iki fayı birleştiren 50 ve 70 kilometrelik fayda 7 ya da 'lik bir deprem hipotezi çürümektedir.

yılında kırılan Çınarcık fayı ise mavi ile gösterilmiştir. Ölü Adalar ise beyaz ile gösterilmiştir. Ölü fayların yan altı bir bileşeni yoktur. Orta Marmarayı kesen bir sırtı da bulunmamaktadır. Bu açıklamayı bir çok kez yapmış olmama rağmen Kahramanmaraş'taki deprem sonrası sürekli toplumun yanıltılmaması gerekir.

Çınarcık fayından güney batıya İmralı'ya ve Bandırma'ya giden fay hattı ise kırmızı ile gösterilmiştir. Yıldızla gösterilen deprem İmralı çukurunun sınırında bulunan kesimde yer almaktadır.

İmralı çukurundaki fay hattı mavi ve beyaz ile gösterilenler 'te, 'de ve 'da kırılan faylardır. Kırmızı çizgi ise Kumburgaz fayıdır. Yalova Çınarcık'tan Esenköy'e gelen fay hattı ile Gemlik ve Mudanya fay hattı ile stres taşıyan fay hattı olarak tanımlanmaktadır." (Kısa Dalga)

Aykan: “Marmara’nın unutulan fay hattı kendini hatırlattı”

TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilcisi Aysun Aykan Gönen’de geçtiğimiz günlerde meydana gelen 4,8 büyüklüğündeki depremi değerlendirdi. Gönen’deki Sarıköy Fayının 7,2 büyüklüğünde deprem üretebilecek potansiyelde bulunduğunu belirten Aykan, “Balıkesir Gönen depremi uyarıcı bir deprem olarak algılamamız lazım” diye konuştu.
Balıkesir genelinde gelecekte yıkıcı deprem üretebilecek 20 fay zonunun bulunduğunu kaydeden Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilcisi Aysun Aykan, yapılan paleosismolojik ve jeolojik çalışmalara göre; bu fayların çoğu 7 ve 7,2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahip olduğuna vurgu yaptı. Balıkesir’deki fayların iyi takip edilmesini de sözlerine ekleyen Aykan Balıkesir’in Bandırma, Gönen, Karesi ve Edremit ilçelerinin büyük deprem riski altında olduğunu ileri sürdü.

"Kuzey Anadolu Fay hattına dikkat"
Türkiye’deki deprem riskinin önemine değinerek sözlerine başlayan Jeoloji Mühendisleri Odası Balıkesir İl Temsilcisi Aysun Aykan, “Türkiye’de 24 İlimiz, 80 ilçemiz, mahallemiz doğrudan diri fay hatları üzerindedir. Bugün ülkemizde Kuzey Anadolu Fayı'nın kuzey kolu üzerindeki depremin İstanbul’a etkilerini konuşuyoruz; ama Güney Marmara’da, Kuzey Anadolu Fayı'nın Güney Kolu üzerinde unutulan, uzun yıllar sessiz ve tehlikeli fay hatları var! Kuzey Anadolu Fayı'nın Kuzey kolu kadar güney kolu da tehlikelidir” diye konuştu.

"Balıkesir'de deprem üretecek 20 fay zonu var"
Balıkesir özelindeki deprem riskini de ele alan Aysun Aykan, “Balıkesir ili deprem tehlikesi çok yüksek bir ilimiz; çünkü Türkiye'nin ve dünyanın en aktif fayı olan Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolu buradan geçmektedir. Antik çağlardan beri bölgede yerleşim alanları olması ve bu kentlerde yaşanan depremlerin kayıt altına alınarak arşivlenmesi de tarihsel deprem kataloglarının oluşturulmasına büyük ölçüde katkıda bulunmuştur. Balıkesir ilimizde gelecekte yıkıcı deprem üretecek 20 fay zonu bulunmaktadır. Yapılmış olan paleosismolojik ve jeolojik çalışmalara göre; Bu fayların çoğu Mw=7 ve Mw=7,2 büyüklükte deprem üretme potansiyeline sahiptir” ifadelerini kullandı.

“’dan beri orta büyüklükte depremler oluyor”
Son dönemde Balıkesir genelinde yaşanan depremlere dikkat çeken Aykan, “Balıkesir’de uzun zamandır bir deprem yoğunluğu var; özellikle yılında BalıkesirAltıeylül'de Mw=5 büyüklüğünde deprem ile başlayarak Balıkesir Karesi depremleri ile devam eden, Mw= büyüklükte Sındırgı, Mw=5 büyüklüğündeki Dursunbey depremi ve en son Mw= büyüklükte GönenTahtalı Depremi ile devam eden bir deprem aktivitesi oldu. Uzun süredir deprem yoğunluğu olduğu için bölgedeki depremler halkımızı korku ve paniğe sevk ediyor. Bu büyüklükte depremler bu bölgede her zaman olabilir; çünkü deprem üretme potansiyeline sahip çok sayıda diri fay var” diye konuştu.

“Bu fay üstünde daha büyük depremler olabilir”
Gönen Tahtalı’da meydana gelen deprem hakkında da bilgiler veren Aykan, “GönenTahtalı'da meydana gelen deprem Sarıköy Fayının deformasyon alanında gerçekleşmiştir. Sarıköy Fayı yaklaşık 66 km uzunluğundadır, maksimum 7,2 büyüklüğünde deprem üretme potansiyeline sahiptir. Depremin olduğu Sarıköy Fayı'nın güneyindeki YeniceGönen Fayında yılında Mw=7,2 büyüklükte bir deprem olmuş ve yaklaşık kişi yaşamını yitirmişti. Tarihsel dönemde Sarıköy Fayı üzerinde meydana gelen depremlerde can ve ekonomik kayıpların yaşandığı bilinmektedir. Bu fay üzerinde daha büyük depremler olabilir! Bu yüzden bu depremi uyarıcı bir deprem olarak algılamamız gerekiyor” değerlendirmesinde bulundu.

"Bandırma, Gönen, Karesi ve Edremit riskli”
Balıkesir genelinde deprem riski taşıyan ilçelerin durumu hakkında bilgiler veren Aykan, “Balıkesir ‘de yerleşim birimlerinden geçen; YeniceGönen Fayı, BalıkesirGökçeyazı Fayı, Edremit Fayı ve Bandırma Faylarının sismik tehlikesi yüksektir! Bandırmanın yerleşim birimlerinden geçen, Edincik Fayı, Bandırma Fayı, Sinekçi Fayı üzerinde tarihsel ve aletsel dönemlerde meydana gelen depremlerde can ve ekonomik kayıplar yaşanmıştır. Sinekçi Fayı, Tarihsel Dönemde MS yılında, bazı çalışmalara göre (Ambraseys & Finikel, ) Bölgede yıkıcı deprem üretmiştir; bu yüzden buralara çok dikkat edilmesi gerekiyor” dedi.

“Depremden korkuyoruz ama önlem almıyoruz”
Ülke genelinde olduğu gibi Balıkesir’de de depremlerin devam etmesine rağmen önlem alınmadığının altını çizen Aysun Aykan, “Her depremden sonra korkuyoruz; Fakat gerekli önlemleri almıyoruz. Kentlerimizin içerisinden diri fay geçen yerleşim alanlarında; depreme hazırlıksız bir şekilde yaşamlarımızı sürdürüyoruz. Depremde can ve ekonomik kayıpların yaşanmaması için, yapılacakların başında, deprem risk azaltma çalışmalarının bir an önce uygulanması gerekiyor. Diri fay zonları üzerinde kalan yapı stokunun belirlenmesi, yapıların gerekiyorsa güçlendirmesi veya yıkılması şeklindeki kentsel dönüşüm çalışmalarına hız verilmesi gerekiyor” bilgisini verdi.

Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm Balıkesir haberleri, bu bölümde funduszeue.info editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. Balıkesir Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

Bandırma depremi

Haberin Devamı

Bandırma depremi
Deprem denince Bandırmalıları çok yakından ilgilendirmesi nedeniyle bazı sempozyumlarda veya panellerde olsun ilgisizlik nedeniyle boş kalan salonun hemen tamamen dolu olmasına şaşırmadım.

*

Hele Balıkesir Üniversitesi Jeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. İbrahim Türkmen sinevizyon gösterisinde Türkiye fay haritasında kıpkırmızı bir hat gösterdi ki, salon adeta nefesini kesmiş “çıt” çıkmıyordu. O kırmızı kuşak büyük Erzincan depreminin yaşandığı Doğu Anadolu’dan başlıyor Karadeniz’e paralel uzandıktan sonra Ege Bölgesi’nin neredeyse tamamıyla birlikte Güney Marmara’yı da içine alıyor. Bunun içinde Bandırma’da var; yani Bandırma 1. derece deprem bölgesi içinde yer alıyor. Bu gerçek çok iyi biliniyor da Bandırma tedbirini buna göre alıyor mu? Mesela kent imar edilirken bu gerçek nereye kadar kendisini gösteriyor. Bandırma Kent Konseyi Başkanı, CHP’li Belediye Meclis Üyesi ve İmar Komisyonu Başkanı Mimar Şerafettin Engüdar konuşmasında mimarların, mühendislerin öncelikle can kaybını önleyici tasarımlar yapması gerektiğine dikkat çekerken inşaatların planlama safhasında depreme karşı en iyi şekilde nasıl projelendirilmesi gerektiği konusunda bilimsel açıklamalarda bundu. Zaten Prof. Dr. İbrahim Türkmen de yerel yönetimlerin deprem konusunda hassas davranması gerektiğini vurgulamıştı. Yerel yönetimlere, yani belediyelere “DİKKAT EDİN” diyordu.

*

Haberin Devamı

O zaman Bandırma’ya bir bakalım, Bandırma yerel yönetimleri deprem konusuna ne kadar ‘DİKKAT’ etmişler! Mesela; daha önce kat olan 5 metrelik sokaklara kat imar izni verilirken deprem gerçeğini yok mu farz etmişler? Tabi konu sadece bugünün meselesi değildi. Kurtuluş Savaşı sırasında işgalci Yunan kaçarken Bandırma’yı ateşe vermişti.
Özellikle enkaz yığınına dönen Hacı Yusuf Mahallesi adeta dümdüz olmuştu. Bu güzelim mahallede yapılaşma başlayınca Hükümet Konağı, Tekel İdaresi gibi resmi binaların yanında 2 katlı bahçeli villa tipi evler yapılmıştı. yılından sonra sanki deprem gerçeği yokmuş gibi çok katçılık moda oldu.

*

Haberin Devamı

Kaldı mı bugüne 2 katlı bahçeli bir yapı? Bunları deprem değil; belki de mimarlar, mühendisler, belediye imar komisyonları ve çoğunluk partisinin meclis üyeleri yıktı! Yerlerine çirkin mi çirkin bir karışlık sokaklara, heyelan bölgesi dâhil katlı binalar yapıldı. Bunlar yapılırken Bandırma 1. derece deprem kuşağı içinde değil miydi? Yıkım bugün hala devam ediyor. 2 katlı Evler Mahallesi’nin hepsi de bahçeli olan evler 4 kata çıktı. Hava Üssü izin verse 8 kat işten bile değil.
Hacı Yusuf Mahallesi’nde ’li yıllarında yapılan 2 katlı villa tipi 2 katlı bahçeli evleri deprem yıkmadı ki! Bandırma 1. derece deprem kuşağından çıktı da haberimiz mi olmadı 2 katlı yerlere son yılda kat imar izni çıktı? Kent merkezinde metrelik sokağa 8 kat imar izni verilirken deprem gerçeği yok muydu?
Son kırk yılda hangi belediye iş başına gelse, bugünkü belediye dahil, binaların boyu hep yukarıya doğru uzadı.
Yetmedi galiba şimdi de 5 katlı Bandırma 15 Eylül Üniversitesi çatısına çelikten kat çıkılıyor. Belediye meclislerinde, imar komisyonlarında; mimarlar, mühendisler ve müteahhitler oldukça deprem gerçeği zor anlaşılır.

#Bandırma#Erdem &#;zcan#Deprem

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası