Kopmak Ingilizce

breaking off. breaking away. rupture. snap. split. split-up. sunder. sunderance.

breakaway. rupture. breking off. snap.

breaking off. coming apart. break away. rupture. severance. snap.

break off. break. detach. come off. tear. part. rupture. separate. sever. snap. split. sunder.

break. sever. snap. tear. to come off. to break off. to snap. to break out. to ache badly.

to break in two. to break. to snap. to break out. to ache violently. break away. come off. detach. dissaffiliate. draw apart. fall asunder. rupture. scoop. snap at sb. split off. tear.

Bir cümlede Kopmak kullanım örnekleri ve çevirileri

Tanrım, gerçek dünyadan bir süre kopmak muhteşemdi.

God, it was so nice to get a break from reality for a little while.

Kopmak üzere

You won' t make it!

Tamamen kopmak istiyor.

He wants a clean break.

Radikal sanatın metodik amacı tam da bu aşinalıktan kopmak değil miydi?

Was it not precisely the rupture with this familarity which was the methodical goal of radical art?

Bir düşünsenize, sizi dış dünyaya bağlayan, beyninizdeki o biteviye dırdırdan bütünüyle kopmak nasıl bir şey olurdu?

Imagine what it would be like to be totally disconnected from your brain chatter that connects you to the external world.

Kıyamet kopmak üzere, efendim.

Fat's in the fire, sir.

Cool Breeze, bulunduğunuz bölgede fırtına kopmak üzere ve çamaşırları ipe asmaktan nefret ediyoruz.

Cool Breeze, a storm front's about to hit your area and we'd hate to leave that laundry on the clothesline.

İp kopmak üzere.

The rope is about to fall apart!

# Bizim gibi kopmak istiyorsanız

If y'all want to party like us

Kafası neredeyse kopmak üzereymiş.

His head was almost cut off.

Uzaklarda şimşekler çakıyordu,... ve ben Bayan Fenning'e tam da bir fırtınanın kopmak üzere olduğunu söylüyordum ki, kahvaltı odasının zili çaldı.

There was thunder in the distance, and I was just saying to Mrs. Fenning that there was a storm brewing, when the morning room bell rang.

Bilmiyorum, bu gece kopmak istemiyorum

I don' t know, I' m feeling kinda cozy tonight

Kopmak... sadece senden değil ama o dönem herkesten, bu sanki kendi kendini cezalandırmak gibiydi.

To break off... not only with you, but with everybody in that time, that was like self-punishment.

Kucağımda bebek vardı ve kollarım kopmak üzereydi.""

I had the baby, and my arms were just about falling off.”

22 Elihu konuşmasının sonuna geldiğinde bir fırtına kopmak üzeredir. Yehova, kasırganın içinden bizzat konuşur: “Bilgisizce sözlerle takdiri (öğüdü) karartan bu adam kim?

22 A storm starts brewing as Elihu completes his speech, and Jehovah himself speaks out of the windstorm: “Who is this that is obscuring counsel by words without knowledge?

Bu yüzden kopmak yok.

So no breaking.

Neden birbirimizden kopmak zorundaydık?

Why should we be torn from each other?

Bir yandan eleştiri yer değiştirmekte ve doğduğu topraktan kopmaktadır.

On the one hand, we see criticism displacing itself and detaching itself from the ground where it had first arisen.

Bunlardan kopmak istiyorum artık.

I just want to cut loose.

Bu bağlamda istisna kavramı bir muğlaklığa işaret eder: İstisnai durumda bu bağ kopmaktadır.

However, we cannot but agree with Agamben in insisting on an ambiguity: in the state of exception this link breaks down.

Matthew'dan birdenbire kopmak Thelma'yı yıkmıştı; bunun nedenini bilmemek ise katlanılır gibi değildi.

To be suddenly cut off from Matthew was devastating; and not to know why, unbearable.

Bence kopmak üzere.

I think they're weakening.

Çünkü kopmak üzere olan gürültüyü ben kaldıramam.

because I can't take the heat that is about to come down on me.

Benden kopmak istemiyor musun Walt?

You don' t wanna lose contact with me, Walt?

Haziran 1918'de bu İki parti arasındaki ilişkiler kopmak üzereydi.

In June 1918, however, relations between these two parties were also near to breaking-point.