hagb ne zaman başlar / denetim süresi ne zaman başlar | Avukat Alper Sarıca

Hagb Ne Zaman Başlar

hagb ne zaman başlar

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Nedir? (CMK )

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, sanık hakkında hükmolunan cezanın belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaması, denetim süresi boyunca kasıtlı bir suç işlenmez ve yükümlülüklere uygun davranılırsa ceza kararının ortadan kaldırılması ve davanın düşmesine yol açan bir cezanın bireyselleştirilmesi kurumudur (CMK md). Erteleme, takdiri indirim gibi bireyselleştirme kurumlarında mahkeme kararı birtakım hukuki sonuçlar doğrururken, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunda ortada sonuç doğuracak bir mahkeme hükmü yoktur. Mahkeme, hukuk sisteminde sonuç doğuracak şekilde kararını henüz açıklamamış, açıklamayı geri bırakmıştır.

HAGB kararı, kişinin medeni, siyasi veya özel yaşamına hiçbir kısıtlama getirmeden adeta sanığa ikinci bir şans tanır. HAGB kararı, suç işleyen kişinin hayatına ceza hukuku müdahalesini adeta askıya almaktadır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Şartları

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için birtakım şartların bir arada bulunması gerekir. sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu maddesinin HAGB kararı için aradığı tüm şartlar vücut bulmadan, hakim, HAGB kararı verme yetkisine sahip değildir. Bu şartlar şunlardır:

HAGB Kararı için Suça Dair Şartlar Nelerdir?

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilemeyecek Suçlar

Bazı suçlar açısından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyeceğine dair özel kanunlarda düzenlemeler vardır. Aşağıdaki hallerde sanık hakkında HAGB kararı verilemez:

  • sayılı Disiplin Mahkemeleri Kanunu md. 63/2 gereği, bu kanun kapsamındaki disiplin suçlarının ceza miktarı ne olursa olsun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Ancak, disiplin suçu tarihinden önce işlenmişse hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümleri uygulanabilir.
  • Karşılıksız çek keşide etme suçu,
  • İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu,
  • Disiplin veya tazyik hapsi gerektiren fiiller (Örneğin, taahhüdü ihlal veya nafaka borcunun ödenmemesi suçu nedeniyle hükmedilen tazyik hapsi; duruşma disiplinine aykırılık nedeniyle hakim tarafından hükmedilen disiplin hapsi).
  • Anayasanın üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlar (CMK md/14).

Özellikle belirtelim ki, sayılı Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar bakımından sayılı Kanun m/2-b maddesi ile yapılan değişiklikle birlikte HAGB hükümleri uygulanabilmektedir. Örneğin, propaganda, örgüt üyeliği, örgüte yardım etme suçu vs. gibi suçları işleyenler diğer şartlar varsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumundan faydalanabilirler.

Hapis Cezasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

HAGB kararı verilebilmesi için mahkemenin yaptığı yargılama neticesinde hükmettiği ceza hapis cezası ise, 2 yıl veya daha az süreli hapis cezası olmalıdır. 18 yaşından küçük çocuklar açısından da aynı ceza miktarı geçerlidir. Suçun niteliğinin (yukarıda açıkladığımız istisnalar hariç), taksirle veya kasten işlenmesinin hiçbir önemi yoktur, önemli olan cezanın miktarıdır. Ceza Muhakemesi Kanunu, 2 yıl veya daha az ceza miktarını mutlak nitelikte bir ölçü olarak kabul etmiştir. Bu yüzden, örneğin, kasten adam yaralama, taksirle adam yaralama, hırsızlık suçu, dolandırıcılık suçu, hakaret suçu, mala zarar verme suçu, tehdit suçu, şantaj suçu, uyuşturucu madde kullanma gibi suçlar nedeniyle hükmedilen hapis cezaları süre koşulunu sağladığı takdirde sanık hakkında HAGB kararı verilebilir.

Adli Para Cezasında Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Adli Para Cezası, doğrudan verilebileceği gibi hapis cezasından da çevrilebilen bir ceza yaptırımıdır.

Mahkeme yargılama neticesinde sanık hakkında doğrudan sadece adli para cezasına veya hapis cezası ile birlikte doğrudan adli para cezasına hükmetmiş ise, bu para cezası hakkında da HAGB kararı verilebilir. Burda dikkat edilmesi gereken husus, adli para cezasının doğrudan verilen bir adli para cezası olmasıdır. Hapis cezasından çevrilen adli para cezaları için hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir. Bir örnek vermek gerekirse, hakaret suçunda mahkeme sanığa 3 ay ile 2 yıl arası hapis cezası veya adli para cezası verebilir. Mahkeme hapis cezası vermek yerine doğrudan adli para cezası verirse hükmedilen adli para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Fakat, mahkeme adli para cezası vermek yerine önce 4 ay hapis cezası verip daha sonra verdiği hapis cezasını adli para cezasına çevirirse, artık bu adli para cezası açısından HAGB kararı verilemez.

HAGB Kararı için Sanığa Dair Şartlar Nelerdir?

Hakkında HAGB Kararı Verilecek Sanığın Daha Önce Kasıtlı Bir Suçtan Mahkum Olmaması

Sanığın daha önce kasten işlediği bir suçtan dolayı kesinleşmiş mahkumiyeti varsa hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemez. Önceki mahkumiyetinin hapis cezası veya adli para cezası olmasının veya cezanın miktarının hiçbir önemi yoktur. Sanığın önceki mahkumiyetine esas suç kasten işlenmişse hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir.

Taksirle işlenen suçlar bakımından sanık hakkında önceden kesinleşmiş mahkumiyet kararı olsa bile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir. Örnek vermek gerekirse, trafik kazası, iş kazası veya başka bir taksirli fiil ile ölüm veya yaralama suçlarından mahkum olmuş bir kişi hakkında sonraki kasıtlı suçu nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

Sanık kasıtlı bir suçtan mahkum olmadığı halde adli sicil kaydında denetimli serbestlik tedbiri varsa, HAGB kurumundan faydalanabilir. Örneğin, sanığın adli sicil kaydında uyuşturucu madde kullanma suçundan tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri yer alsa bile, bu tedbir hukuki niteliği itibarıyle ceza olmadığı için sanık hakkında HAGB kararı verilebilir.

Sanığın kasıtlı bir suçtan dolayı sabıkası olsa bile, sayılı Adli Sicil Yasasının Geçici 2. maddesi hükümleri uyarınca silinme koşulları oluşan adli sicil kayıtları hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilirken dikkate alınmaz.

Sanık daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olsa dahi, mahkumiyetin üzerinden tekerrür hükümlerinin uygulanması için gerekli olan süre geçmiş ise, daha önce işlenmiş olan bu suç da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine engel değildir.

Hak yoksunluklarını kural olarak sayılı Yasanın maddesinde cezanın infazı ile sınırlandıran, doğmuş hak mahrumiyetlerini ortadan kaldırmak için Adli Sicil Yasasına eklediği 13/a maddesi ile yasak hakların geri verilmesi müessesini kabul eden ve sayılı TCY’nın maddesinde tekerrür hükümlerinin uygulanması açısından infazdan itibaren beş ve üç yıllık süreler öngören yasa koyucunun, bir kez mahkûm olan bir kişinin ömür boyu bu mahkûmiyetinin olumsuz sonuçlarından etkilenmesi gerektiğini kabul ettiği düşünülemez. Bu nedenlerle, yeni yasa dönemindeki mahkûmiyetler açısından da, belirli sürelerin geçmesi ile bu mahkûmiyetlerin maddenin uygulanmasına yasal engel oluşturmayacağını kabulde zorunluluk bulunmaktadır. Bu itibarla, tarihinden sonra işlenen suçlardan dolayı mahkûm edilen sanıklar yönünden, sayılı TCY’nın tekerrür hükümlerinin uygulanması için maddesinde öngörülen sürelerin nazara alınması ve bu sürelerin geçmiş olduğu hallerde önceki mahkûmiyetin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşularının değerlendirilmesi yönünden engel oluşturmayacağının kabulü adalet ve hakkaniyete uygun olacaktır (YCGK-K/13).

Özelllikle belirtelim ki, adli sicil kaydındaki mahkumiyetlerin suç tarihinden sonra kesinleşmesi halinde suç tarihi itibarıyla sanığın kasten işlediği suçtan dolayı kesinleşmiş mahkûmiyet hükmünün bulunmadığı kabul edileceğinden, suç tarihinden sonra kesinleşen mahkumiyetler hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmesine engel teşkil etmeyecektir (Y11CD-K/).

Suç Nedeniyle Mağdurun Uğradığı Zararın Giderilmesi

İşlenen suç nedeniyle mağdur veya kamu bir zarara uğramışsa, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için uğranılan bu zararın giderilmesi gerekir. Suç nedeniyle oluşan zarardan kasıt, doğrudan suçun neden olduğu maddi zararlardır. Manevi zararlar uğranılan zarar kapsamında değildir. Zararın giderilmesi, zararın konusu olan şey aynen verilebiliyorsa aynen iade yoluyla, aynen iade edilemeyecek bir şey ise tazmin suretiyle giderilmesi yoluyla mümkün olur. Örnek vermek gerekirse, cep telefonu çalınan kişiye cep telefonunun aynen iade edilmesi veya bedelinin ödenmesi zararın giderilmesi olarak kabul edilir. Suç nedeniyle oluşan dolaylı zararlar, CMK md. ’deki “uğranılan zarar” kapsamına dahil değildir. Örneğin, işlenen suç nedeniyle mağdurun çalışamaması, iş güç kaybı “uğranılan zarar” kavramına dahil olmayan dolaylı zararlar olarak kabul edilmektedir.

  • Zararın Tespiti ve Bilirkişi İncelemesi: Ceza hakimi, zararı basit bir şekilde araştırmalı ve yaklaşık bir miktar belirlemelidir. Zarar miktarı açık değilse zararın belirlenmesinin tarafların subjektif adaletine terkedilmemesi gerekir. Ceza mahkemesi, suç nedeniyle oluşan zararı yaklaşık olarak tespit ederek ceza uyuşmazlığını çözmelidir. Bazen zararın yaklaşık olarak tespit edilmesi dahi hakimin bilgisini aşan bir teknik bilgi gerektirebilir. Bu durumda da mahkeme, zararın yaklaşık olarak tespiti için bilirkişi incelemesi yaptırarak zararı tespit etmelidir.

  • Mağdurun Uğradığı Zararın Kısmen Giderilmesi: Mağdurun uğradığı zarar tamamen değil, kısmen giderildiği takdirde HAGB kararı verilebilmesi için mağdurun HAGB kararı verilmesine rıza göstermesi gerekir. Mağdur veya müştekinin, zarar kısmen karşılandığında onayı yoksa sanık hakkında HAGB hükümleri uygulanamaz. Mağdur veya müştekinin zararın kısmen ödenmesini kabul etmesi, HAGB kararı verilmesine rıza gösterdikleri anlamına gelmez. Zararın kısmen tazmini halinde HAGB hükümlerinin uygulanması için mağdur veya müştekinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesine ayrıca ve açıkça rıza göstermesi gerekir.

Ceza hakiminin yaptığı bu tespit kesin nitelikte bir tespit olmayıp ayrıca hukuk mahkemesinde tazminat davası açmaya engel değildir.

Kamunun veya mağdurun uğradığı zararın denetim süresi içinde taksitlerle ödenmesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

Bazı suçların özelliği gereği, kamunun veya kişilerin suç nedeniyle uğradığı bir zarar olmayabilir. Bu durumda uğranılan zararın giderilmesi koşulu, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi için şart olmaktan çıkar.

“Uğranılan Zarar” kavramının iyi anlaşılabilmesi için örnekler;

Mühür Bozma (Fekki) Suçu: Dükkanı mühürlendiği halde mührü söken kişi, mühür fekki suçunu işlediği halde bu suçta hiç kimsenin suçtan dolayı maddi zararı oluşmaz (Y10CD-K/).

İmar Kirliliği Suçu: İmar kirliliğine neden olma suçunda ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirerek /5. maddesindeki özel düzenlemeden yararlanma imkanı bulunan fail hakkında maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi mümkün değildir (YCGK-K/).

Hakaret suçu: Hakaret suçunda müşteki belgeye dayalı bir zararı olduğunu ispatlayamazsa, manevi zarar “uğranılan zarar” olarak kabul edilemez. Bu nedenle giderilecek zarar olmadığından HAGB kararı verilmelidir. (Y2CD-K/).

Mahkemece Sanığın Tekrar Suç İşlemeyeceği Kanaatine Varılması

Mahkeme, sanığın duruşmadaki tutum ve davranışlarını, kişilik özelliklerini göz önüne alarak yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varırsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verir. Hemen belirtelim ki, yargıç, sanığın davranışlarını ve kişiliğini sübjektif kriterlere göre değerlendiremez. Yargıtay’ın yerleşik içtihatlarına göre sanığın duruşma tutanaklarına yansıyan olumsuz bir davranışı ve bilinen olumsuz bir kişilik özelliği yoksa, yargıç HAGB kararı vermelidir.

Sanığın Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına Onay Vermesi

Sanık, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul etmediğini beyan ederse yargıç, HAGB kararı veremez. Çoğu sanığın “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeli miyim” şeklindeki sorusu ile karşılaşılır. HAGB kararı verilmesini kabul edip etmemeyi somut olaya göre değerlendirmek gerekirse de, davaların büyük bir çoğunluğunda HAGB kararı verilmesini kabul etmek sanığın lehinedir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması HAGB Nedir

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Denetim Süresi İçinde Yeniden Suç İşlenmesi

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde sanık 5 yıl süreyle denetime tabi tutulur. 18 yaşından küçük çocuklar için denetim süresi 3 yıldır. Sanığın bu denetim süresi içinde kasten bir suç işleyip işlememesine göre iki sonuç ortaya çıkar:

  • Sanık denetim süresi içinde kasten bir suç işlemez ve yargıcın belirlediği diğer yükümlülüklere uygun hareket ederse açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesine karar verilir. Dava düştükten sonra yargılanan kişi davadan önceki hukuki durumuna geri döner.

  • Sanık, denetim süresi içinde kasıtlı bir suç işler veya hakimin belirlediği yükümlülüklere aykırı hareket ederse açıklanması geri bırakılan hüküm mahkeme tarafından açıklanır.

Denetim süresi içerisinde yeniden kasıtlı suç işleyen sanık hakkında açıklanması geri bırakılan hüküm aynen açıklanır. Suç işleyen sanık hakkında daha önce verilen ceza seçenek yaptırımlara çevrilemez, ertelenemez. Hükmün açıklanması, mahkeme tarafından yeniden duruşma açılması suretiyle yapılır. Deneme süresi içerisinde suç işlenmiş olması nedeniyle yeniden duruşma açılmasının amacı, oluşan yeni durum karşısında duruşma açıldığından ve yargılamaya devam olunduğundan sanığın bir şekilde haberdar edilmesini ve bu şekilde savunma hakkının kısıtlanmasını önlemektir. Bununla birlikte, duruşmanın usulüne uygun olarak sanığa bildirilmesine karşın duruşmaya katılmaması halinde, önceki savunması ile yetinilerek, hüküm kurulabilecektir. Ayrıca maddedeki yaptırımların yalnızca adli para cezası veya müsadereyi içermemesi nedeniyle CMK’nın maddesinin uygulanma koşulu da bulunmamaktadır (Y3CD-K/).

Denetim süresi içinde suç işlemediği halde hakimin belirlediği denetimli serbestlik yükümlülüklerini yerine getirmeyen sanık hakkındaki hükmün de açıklanmasına karar verilir. Ancak, bu durumda hükmü açıklayan mahkeme sanığın cezasının yarısına kadar olan bir kısmının infaz edilmemesine karar verebilir. Mahkeme, koşulları varsa suç işlemeyen ancak yükümlülüklere aykırı davranan sanık aleyhine hükmedilen hapis cezasını erteleyebilir veya adli para cezası gibi seçenek bir yaptırıma çevirerek yeni bir mahkumiyet hükmü de kurabilir.

Denetim süresi içinde yeniden suç işlenmesi halinde, işlendiği iddia edilen ikinci suçun mahkumiyetle kesinleşmesinden sonra işlenen ilk suç nedeniyle verilen HAGB kararı açıklanabilir. Nitekim, Yargıtay işlendiği iddia edilen ikinci suç kesinleşmediği halde, birinci suç nedeniyle verilen HAGB kararının açıklanmasını hukuka aykırı bulmuştur (YCGK-K/25, Y15CD-K/).

Önemle belirtmek gerekir ki; tarihine kadar işlenen suçlarda birden fazla kere hükmün açıklanmasının geri bırakılması verilebilir. Bu tarihten sonra işlenen suçlarda birden fazla kere HAGB kararı verilmesi kanuni düzenleme nedeniyle mümkün değildir.

HAGB Kararına Uyulmaması Nedeniyle Dosyanın Açılması ve Hükmün Niteliği

Sanığın HAGB kararına uymaması, yani denetim süresi içinde suç işlemesi veya yükümlülüklere aykırı davranması halinde hükmün aynen açıklanmasına karar verilir. Hakim, özellikle denetim süresi içerisinde suç işlenmesi halinde, içeriğinde değişiklik yapmadan hükmü açıklamalıdır. Hükümdeki hata veya eksiklikler kanun yolu muhakemesi vasıtasıyla giderilmelidir. Örneğin, mağdurun zararı giderildiği halde etkin pişmanlık hükümlerinden yararlandırılmayan kişiye ilişkin hukuka aykırılık HAGB kararı açıklanırken düzeltilemeyecektir. Açıklanan bu hükme karşı istinaf kanun yoluna başvurularak hata veya eksiklikler giderilecektir.

Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkûm olunması durumunda hükmün açıklanabilmesi için bu ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi ve kasıtlı bir suç olması yeterlidir. Deneme süresi içerisinde işlenen ikinci suçun bu süre içerisinde kesinleşmesi gibi bir zorunluluğa madde metninde yer verilmemiştir. Ancak mahkeme sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra hükmü açıklayabilecektir. İkinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin bir önemi yoktur. İkinci suçun şikâyete bağlı veya resen soruşturulan bir suç olması da sonuca etkili değildir. Yine ikinci suçtan mahkûmiyetin adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK’nın maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş olmasının da önemi olmadığı gibi kesin nitelikte olmasının da bir önemi yoktur. Kanun koyucu ikinci suçun kasıtlı bir suç olmasını yeterli görmüş, ikinci suçtan verilecek mahkûmiyet hükmünün niteliği konusunda bir sınırlama getirmemiştir. İkinci suçun taksirle işlenmesi durumunda ise, bilinçli taksir de olsa hüküm açıklanamayacaktır.

Denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi nedeniyle, açıklanması geri bırakılan hükmün aynen açıklanıp açıklanmayacağı hususunda öğretide; “Burada yanıtlanması gereken sorun, sonradan koşullarının gerçekleşmiş olması nedeniyle mahkemenin hükmü açıklaması gereken durumlarda, önceki hükümde bir değişiklik yapıp yapamayacağı ve bu çerçevede hapis cezasının ertelenmesine ya da seçenek yaptırıma karar verip veremeyeceğidir. Biz, mahkemenin önceki kararında bir değişiklik yapamayacağı ve bu nedenle de bu aşamada erteleme ya da başka bir yaptırıma karar veremeyeceği düşüncesindeyiz.” ; “Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması hâlinde, mahkeme hükmü açıklar. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar veren hâkim ile hükmü açıklayan hâkimin farklı olması hâlinde, hükmü açıklayan hâkim açıklanmayan hükümde veya hüküm fıkrasında hukuka aykırılık tespit etse dahi hükmü değiştiremez; sadece açıklar. Bu hata ancak kanun yolunda giderilebilir.” şeklinde görüşler bulunmaktadır.

CMK’nın / maddesine göre; mahkemenin, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere bilerek aykırı davranması hâlinde hükmü aynen açıklamakla yükümlü olduğu, kendisine yüklenen yükümlülükleri elinde olmayan sebeplerle yerine getiremeyen sanığın ise durumunu değerlendirerek, cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşulların varlığı hâlinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar verebileceği anlaşılmaktadır. Öte yandan, ilk hükümde uygulama şartlarının oluşmasına rağmen fark edilmeyen veya uygulanması unutulan nitelikli bir hâlin, hükmün açıklandığı sırada uygulanarak sanık hakkında daha ağır bir cezaya hükmolunabileceğinin kabul edilmesi mümkün değildir. Kişilerin işledikleri birtakım suçlardan dolayı adli yönden lekelenmemeleri için bir fırsat ve bu anlamda sanık ile Devlet arasında imzalanmış bir sözleşme anlamına gelen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulandığı hâllerde, sanık denetim süresi içerisinde bir daha kasıtlı bir suç işlememeyi taahhüt ederken, Devlet ise sanığa lekelenmeme hakkı tanımakta ve belirli bir süre içerisinde kasıtlı başka bir suç işlememesi hâlinde cezanın düşürüleceğini taahhüt etmektedir. Sanığın Devlete verdiği sözü tutmayıp denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlemesi durumunda ise, kanun koyucu açıklanması geri bırakılan cezanın aynen açıklanması yaptırımını öngörmüştür. Dolayısıyla açıklanması geri bırakılan hükümde değişiklik yapılmak suretiyle sanığın daha fazla cezalandırılmasına karar verilmesi, bir nevi sözleşmeye aykırılık anlamına geleceği gibi kişilerin Devlete ve adalete olan güvenlerinin de sarsılmasına neden olacağı ortadadır. Diğer yandan, ilk hükümdeki hukuka aykırılıkların ileride sanık tarafından kazanılmış hak konusu olma ihtimali de göz önüne alındığında, mahkeme tarafından uygulanması unutulan veya fark edilmeyen herhangi bir hususun ancak aleyhe başvuru olması hâlinde temyiz veya istinaf yoluyla giderilebileceği, özellikle sanık aleyhine olacak şekilde hükmün düzeltilemeyeceği veya değiştirilemeyeceği kabul edilmelidir (YCGK-K/).

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararına İtiraz, İstinaf ve Temyiz

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı, kararın duruşmada öğrenilmesinden veya tebliğ edilmesinden itibaren 7 gün içinde itiraz edilebilir. Hagb kararına karşı kural olarak istinaf veya temyiz başvurusu yapılamaz. Ancak, istisnai bazı hallerde HAGB kararına karşı suç vasfına yönelik istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurmak mümkündür. Örneğin, hırsızlık suçundan mahkumiyetine karar verilerek HAGB kurumu uygulanan sanığın işlediği suçun hırsızlık değil de yağma olduğunu iddia eden müdahil taraf (şikayetçi olup davaya katılan) HAGB kararına karşı suç vasfına yönelik olarak istinaf veya temyiz yoluna başvurabilir.

HAGB kararı, kural olarak itiraz kanun yoluna tabidir. Kararı veren mahkeme hangisi ise o mahkemeye dilekçe verilerek HAGB kararına itiraz edilebilir. Kararı veren mahkeme itirazı önce kendisi değerlendirir ve itiraz üzerine yapacağı inceleme ile kendi verdiği kararı düzeltebilir. Hagb kararı veren mahkeme, kararına yapılan itirazı yerinde görmezse itiraz dilekçesini itirazı incelemeye yetkili mahkemeye gönderir.

HAGB kararına itirazı incelemeye yetkili mahkemeler şu şekilde belirlenir (CMK md. ):

1- Asliye Ceza Mahkemesi’nin Hükmettiği HAGB Kararına Yapılan İtirazı İncelemeye Yetkili Mahkeme: HAGB kararı, Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilmişse, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itirazı incelemeye yetkili mahkeme, o adliyedeki Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Aynı adliyede Ağır Ceza Mahkemesi yoksa, Asliye Ceza Mahkemesi’nin yargı çevresinde bulunduğu Ağır Ceza Mahkemesi’ne itiraz edilebilir.

Hemen belirtmek gerkir ki, Çocuk Mahkemeleri ve Fikri Sınai Ceza Mahkemeleri, Asliye Ceza Mahkemesi derecesinde kabul edilir.

Asliye Ceza Mahkemesi’nin HAGB Kararına İtirazı İncelemeye Yetkili Mahkemeler İçin Örnekler: Örnek İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği HAGB kararına yapılan itiraz, İstanbul Ağır Ceza Mahkemesi’ne yapılmalıdır. Örnek 2: Büyükçekmece Asliye Ceza Mahkemesi’nin verdiği HAGB kararına itirazı incelemeye yetkili mahkeme, Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Çünkü, Büyükçekmece Adliyesi’nde Ağır Ceza Mahkemesi yoktur, bu nedenle Büyükçekmece Adliyesi’nin yargı çevresinde bulunduğu Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi, HAGB kararına yapılan itirazı incelemeye yetkilidir.

2- Ağır Ceza Mahkemesi’nin Hükmettiği HAGB Kararına İtiraz: Herhangi bir Ağır Ceza Mahkemesi’nin hükmettiği HAGB kararına itirazı incelemeye yetkili mahkeme, HAGB kararını veren mahkemeyi sıra numarası olarak izleyen Ağır Ceza Mahkemesi’dir.

Ağır Ceza Mahkemesi’nin HAGB Kararına İtirazı İncelemeye Yetkili Mahkemeler İçin Örnekler: Örnek Bakırköy 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği HAGB kararına karşı yapılan itiraz, Bakırköy 2. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından incelenir. HAGB kararı veren Ağır Ceza Mahkemesi o adliyedeki tek Ağır Ceza Mahkemesi ise, HAGB karına itirazı incelemeye yetkili mahkeme o adliyeye en yakın Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Örnek Silivri Ağır Ceza Mahkemesi’nin verdiği HAGB kararına karşı itirazı incelemeye yetkili mahkeme Bakırköy Ağır Ceza Mahkemesi’dir. Silivri Adliyesinde tek Ağır Ceza Mahkemesi mevcut olduğundan en yakın Ağır Ceza Mahkemesi Bakırköy Adliyesi’ndedir.

Yargıtay kararlarına göre HAGB itiraz dilekçesi incelemek üzere kendisine gönderilen mahkeme, itiraz edilen kararı hem usul hem esas açısından denetimden geçirecektir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına itiraz, henüz etkin bir kanun yoluna dönüşmüş değildir. Yapılan itirazlar hakkında dosya üzerinden inceleme yapılarak karar verilmektedir.

HAGB kararına karşı temyiz yolu kapalı olup bu kararlara ancak itiraz edilebilir. Fakat, sanığın temyiz dilekçesi itiraz dilekçesi olarak kabul edilmeli ve itirazı incelemeye yetkili mahkemeye gönderilmelidir (Y15CD-K/).

HAGB Kararına İtiraz Halinde Aleyhe Bozma/Değiştirme Yasağı

Aleyhe bozma/değiştirme yasağı, yalnızca sanık lehine temyiz veya istinaf başvurusu yapıldığında, hükmün sanık aleyhine sonuç doğuracak şekilde değiştirilememesidir. Örneğin, şantaj suçu nedeniyle sanık 1 yıl hapis cezasına mahkum edilmiş ve yalnızca sanık lehine istinaf başvurusu yapılmışsa; istinaf mahkemesi, sanığa az ceza verildiği kanaatinde olsa bile aleyhe bozma/değiştirme yasağı nedeniyle hükmü bozamayacaktır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz halinde, aleyhe bozma/değiştirme yasağı ilkesi dikkate alınır. Yargıtay kararlarında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kanun yoluna sanık lehine başvurulduğunda, bozma üzerine verilecek cezanın ilk verilen cezadan daha fazla olamayacağını kabul etmektedir:

sayılı CMK ‘nın / maddesine göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararlarının, sayılı CMK’nın ile maddeleri arasında düzenlenen ve olağan kanun yollarından olan itiraz kanun yoluna tabi olduğu, Ceza Muhakemesi Kanununda itiraza ilişkin düzenlemeler arasında ceza miktarı yönünden karar verme yasağına ilişkin herhangi bir açıklamaya yer verilmediği, aleyhe bozma yasağına ilişkin olarak düzenlemenin, olağan kanun yollarından olan temyize ilişkin hükümlerin yer aldığı sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan sayılı Ceza Muhakemeleri Usulü Kanununun maddesinin 4. fıkrasında ve tarihinde yürürlüğe giren sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun /4. maddesinde belirtildiği, bununla birlikte ceza hukukunda kanunilik ilkesinin bir sonucu olarak yasaklanan ve kanunda açıkça suç olarak gösterilmemiş olan bir fiilin, kanunda yer alan ve söz konusu fiile en çok benzeyen suça ilişkin hükümler uygulanmak suretiyle cezalandırılması şeklinde tezahür edebilecek kıyas metodunun ceza hukukunun aksine ceza muhakemesi hukukunda kural olarak serbest olduğu ve ceza muhakemesi hukukunda genişletici yorum yapılabileceği gözetildiğinde aleyhe bozma yasağının düzenlediği sayılı Kanunun 8. Maddesi uyarınca halen yürürlükte bulunan sayılı CMUK’nın /son maddesinin, itiraz kanun yolunda uygulanması mümkün olduğundan, somut olayda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı aleyhine yalnızca sanık tarafından itiraz kanun yoluna başvurulduğu, bu sebeple aleyhe değiştirme (bozma) yasağı gereği ilk verilen ceza miktarından daha fazla cezaya karar verilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi… (Yargıtay Ceza Dairesi - Tarih: , Karar/)

Yargıtayın aleyhe bozma yasağı ilkesinin sadece temyiz (CMK md/4) ve istinaf (CMK md) kanun yolları için açıkça düzenlendiğini, hagb kararına itiraz halinde ilkenin uygulanabileceğine dair açık bir yasal hüküm olmadığından ilkenin itiraz kanun yolunda uygulanamayacağına ilişkin görüşler olsa da Yargıtay uygulaması aleyhe bozma yasağının uygulanacağı yönündedir.

HAGB Kararı Aleyhine Kanun Yararına Bozma Başvurusu

Kanun yararına bozma, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen mahkeme kararları aleyhine gidilebilen bir kanun yoludur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, itiraz edilmeyerek veya itiraz edildiğinde itirazı incelemeye yetkili merciinin red kararı ile kesinleşir. Kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı “kanun yararına bozma” yoluna başvurulabilir. Ancak, hagb kararı aleyhine yasa yararına bozma kanun yoluna gidildiğinde, kanun yararına bozma konusu edilen kararın içeriği (esası) denetlenemez. Kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay tarafından yapılacak inceleme, Hagb kararının biçimsel şartlarının oluşup oluşmadığının denetlenmesinden ibaret olacaktır. Yargıtay, kanun yararına bozma başvurusu üzerine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında aşağıdaki noktaların kararda hukuka uygun tatbik edilip edilmediğini denetleyecektir:

  • Hükmedilen ceza miktarının hagb uygulaması için uygun olup olmadığı,
  • Sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin olup olmadığı,
  • Zararın giderilip giderilmediği,
  • Suçun hagb uygulanamayacak istisnai bir suç olup olmadığı,
  • Denetim süresinin doğru tayin edilip edilmediği
  • Hakimin kararda hagb koşullarını değerlendirip değerlendirmediği.

Yargıtay kanun yararına bozma başvurusu üzerine yukarıdaki noktalarda hukuka aykırılık tespit ederse, hukuka aykırılık yeni bir yargılamayı gerektirdiği takdirde yeniden yargılama yapılarak karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verir. Yargılama yapılmasını gerektirmeyen hallerde ise hukuka aykırılık Yargıtay ilgili ceza dairesince veya Ceza Genel Kurulunca doğrudan karar verilerek giderilir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması ve Tutuklama Nedeniyle Tazminat

Kural olarak, haksız bir şekilde uygulanan arama, elkoyma, yakalama, gözaltı ve tutuklama gibi koruma tedbirlerinin mağduru, devletten maddi ve manevi tazminat talep edebilir (CMK md). Hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde; 5 yıllık deneme süresini iyi halli geçirip hakkındaki davanın düşmesine karar verilen sanıklar, haksız tutuklama vb. gibi kişi özgürlüğünü sınırlayan koruma tedbirleri nedeniyle maddi ve manevi tazminat talep edebilirler. Ancak, bu kişilerin tazminat talep edebilecekleri süre; HAGB kararı ile hükmedilen hapis veya adli para cezası infaz edilmiş olsaydı, infaz kanunu gereği cezaevinde geçirilecek süreyi aşan kısma denk gelen tutukluluk süresidir (Yargıtay CD - Karar: /, Karar: /).

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi halinde, ancak deneme süresi sonunda davanın düşmesine karar verilmesi durumunda fazladan tutuklu kalınan süreler için tazminat talebi değerlendirilebilir (Y12CD -K/). Örneğin, 1 yıl 8 ay hapis cezası verilen davada 6 ay tutuklu kalan sanık hakkında hagb kararı verilmiş olsun. Bu sanık hakkında 5 yıllık deneme süresini iyi halli geçirmesi nedeniyle davanın düşmesine karar verilse bile, hakkında hükmedilen ceza infaz edilmiş olsaydı tutuklu kaldığı süre olan 6 aydan daha fazla bir süre cezaevinde kalacağından tutukluluk nedeniyle tazminat isteyemez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Memurluğa Etkisi Nedir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, yargılanan kişiye verilen ikinci bir şanstır. HAGB kararı, kişinin mevcut hukuki statüsünde olumsuz bir değişiklik olmaması için düzenlenmiş bir kurumdur. Hakkında HAGB kararı verilen kişinin devlet memurluğu, milletvekilliği, avukatlık veya başkaca bir kamu hizmeti ifa etmesinin önünde hiçbir yasal engel yoktur. Hakkında HAGB kararı verilen kişinin mahkumiyete esas cezası ne olursa olsun memuriyetten veya başkaca bir kamu görevinden atılması mümkün değildir.

Ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilse bile, cinsel suçlar açısından sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun /E maddesi uygulanarak memuriyetten çıkarma kararı verilebilmektedir.

Davacı hakkında her ne kadar hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş ise de çocuğun basit cinsel istismarı suçunu işlediğinin ceza mahkemesi kararı ile ortaya konulduğu anlaşıldığından, sayılı Kanun’un 98/b maddesi uyarınca görevine son verilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmamaktadır (Danıştay Daire-K/).

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması mı Cezanın Ertelenmesi Kararı mı Sanık Lehinedir?

Hapis Cezasının Ertelenmesi kararında mahkemenin verdiği karar, hukuk sisteminde derhal sonuç doğurmaya başlar. Ceza erteleme kararı bir cezanın infazı şeklidir. Halbuki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında ortada hukuki sonuç meydana getirecek bir mahkeme kararı mevcut değildir. Bu nedenle hapis cezasının ertelenmesi halinde sanığın cezası infaz edildiğinden infaz aşamasında birtakım kısıtlamalarla karşılaşacaktır, hatta bazı haklarını kullanmayacaktır. Örneğin, yargılama neticesinde hükmedilen 2 yıl hapis cezası ertelenen sanık deneme süresi içinde milletvekili veya devlet memuru olamaz. Ama HAGB kararı verilmişse milletvekilliği veya devlet memurluğu önünde hiçbir engel yoktur.

Her iki kavramı karşılaştırmak için bir ceza avukatı ile görüşünüz veya hapis cezasının ertelenmesi hakkında yazdığımız yazıyı inceleyiniz.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Adli Sicil Kaydına İşler mi? (Sabıka Kaydına İşlenir mi?)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, Adli Sicil Kaydı (Sabıka Kaydı) kayıtlarında görünmez. HAGB kararları, adli sicil kaydında bu hükümlere özgü bir sisteme kaydedilir. Bu nedenle e-devlet üzerinden alınan sabıka kaydında veya adliyeden alınan adli sicil kaydında HAGB kararı gözükmez. Bu kayıtlar, hakim veya savcı tarafından bir soruşturma veya kovuşturma ile bağlantılı olarak CMK maddede belirtilen yukarıda açıkladığımız hususların tespiti amacıyla kullanılabilir.

HAGB Yargıtay Kararları

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Yargıtay Kararları


Kasten Yaralama Suçunda Zarar ve Hagb

Yargıtay Ceza Genel Kurulunun gün ; gün ve gün sayılı kararlarında da belirtildiği üzere; sanığın mağdura yönelik eylemi neticesinde basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde yaralanmasına neden olduğu; bununla ilgili katılan tarafından sarfedilen en azından hastaneye gidiş geliş masraflarının ödenmesi yönünde herhangi bir girişimde bulunulmadığı gibi şikayetçilerin şikayetinin devam edip sanıklar tarafından zararlarının giderildiğine dair dosya kapsamında bilgi ve belge bulunmadığı, bu nedenle sanıklar hakkında sayılı CMK’nin maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif koşullarından olduğu kabul edilen suçun işlenmesiyle mağdurun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi şartının yerine getirilmediği anlaşılmaktadır. (Yargıtay 3. Ceza Dairesi - Karar: /).

HAGB Denetim Süresi İçinde İşlenen İkinci Suçun Özellikleri

Denetim süresi içinde kasıtlı bir suçtan mahkûm olunması durumunda hükmün açıklanabilmesi için bu ikinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi ve kasıtlı bir suç olması yeterlidir. Deneme süresi içerisinde işlenen ikinci suçun bu süre içerisinde kesinleşmesi gibi bir zorunluluğa madde metninde yer verilmemiştir. Ancak mahkeme sanığın denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suçtan verilen mahkûmiyet kararının kesinleşmesinden sonra hükmü açıklayabilecektir. İkinci suçun doğrudan ya da olası kastla işlenmesinin bir önemi yoktur. İkinci suçun şikâyete bağlı veya resen soruşturulan bir suç olması da sonuca etkili değildir. Yine ikinci suçtan mahkûmiyetin adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK’nın maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş olmasının da önemi olmadığı gibi kesin nitelikte olmasının da bir önemi yoktur. Kanun koyucu ikinci suçun kasıtlı bir suç olmasını yeterli görmüş, ikinci suçtan verilecek mahkûmiyet hükmünün niteliği konusunda bir sınırlama getirmemiştir. İkinci suçun taksirle işlenmesi durumunda ise bilinçli taksir de olsa hüküm açıklanamayacaktır (Ceza Genel Kurulu-K/).

Hakim Sanığa HAGB’den Yararlanmak İsteyip İstemediğini Sormalıdır

sayılı CMK’nin /5. maddesi uyarınca 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması; mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması; sanığın kabul etmesi ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. İncelenen dosyada sanığa yüklenen “resmi belgede sahtecilik” suçu nedeniyle meydana gelen somut bir zarar bulunmadığı ve kanaat oluşması nedeniyle cezasının ertelendiği de dikkate alınarak; sabıkası bulunmayan sanığın hukuksal durumunun belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilerek hakkında verilecek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğinin sorulması gerektiği gözetilmeden, ‘‘talep etmediğinden’’ şeklindeki yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar : /).

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Hukuk Mahkemesini Bağlamaz

Ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlanan kararı, kesinleşmiş bir mahkumiyet niteliğinde olmadığı gibi, TBK’nun maddesi anlamında hukuk hakimi yönünden bağlayıcılığı yoktur.

Ceza dosyasının incelenmesinde, ceza mahkemesince hangi ifadelerin hakaret suçunu oluşturduğu, davalının leh ve aleyhine tanık beyanlarının hangisine üstünlük tanındığı, hangi tanık beyanına neden itibar edildiği de tartışılmadan, genel ifadelerle davalının cezalandırılmasına karar verilmiştir. Olayın akabinde sıcağı sıcağına Savcılık soruşturmasında alınan ilk tanık ifadeleri ve yargılama sırasında dinlenen tanık ifadelerinin birlikte değerlendirilmesinde, davalının davacıya yönelik hakaret mahiyetinde söz ve davranışının varlığının sübut bulmadığı anlaşılmaktadır. Yukarıda anılan kanun hükmü gereği, açıklanması geri bırakılan mahkumiyet hükmünün, hukuk hakimi yönünden bağlayıcılığı da yoktur.

Şu halde, mahkemece yukarda açıklanan olgular gözetilerek davalı yönünden davanın reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi ile davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması doğru olmamış ve kararın bu sebeple bozulması gerekmiştir. (Yargıtay 4. Hukuk Dairesi - K. /).

Zararın Giderilmesi Talebinin Müşteki/mağdur Tarafından Kabul Edilmemesi

Sanık, mağdurun zararını gidermek istemiş, ancak mağdur zararın karşılığı olan parayı almayı kabul etmemiştir. Mahkemenin sanığa ödeme yeri göstermesi gerekir. Sanığın zararı ödemesi halinde ceza indirimi uygulanmalıdır (Yargıtay 2. Ceza Dairesi - / karar).

Ödeme Yapılabilmesi İçin Suç Nedeniyle Oluşan Zararın Tespit Edilmesi

Suç nedeniyle oluşan zarar tam olarak bilinmiyorsa, hakim zararı yaklaşık olarak belirleyip sanığın belirlenen zarar miktarını ödeyip ödememesine göre, sanığın HAGB kararı verilmesi talebi hakkında karar vermelidir. Bazen zararın tespiti, hakimin genel bilgisini aşan teknik inceleme gerektirebilir. Bu durumda hakim, yaklaşık zararın tespit edilmesi için bilirkişi incelemesi yaptırmalı, sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verip vermeyeceğini kararlaştırmalıdır (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Esas No: /, Karar No: /13; Yargıtay 2. Ceza Dairesi - Esas No/, Karar No: /).

Ceza Muhakamesi Kanunu (CMK) /6-c maddesi gereği giderilmesi gereken zarar basit bir yöntemle tespit edilmesi mümkün olan zarardır. Mevcut olayda vergi inceleme raporu ve benzeri delillerle ortaya çıkan kamunun uğradığı zararı ödeyip ödemeyecekleri sanıklardan sorulmalı, ödedikleri takdirde HAGB kararı verilmelidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - / karar).

Silinme Koşulları Oluşmuş Sabıka Kaydı HAGB Kararı Verilmesine Engel Değildir

Sanığın önceki mahkumiyetine esas sabıka kaydının (adli sicil kaydının) adli sicil kaydından silinmesi koşulları oluşmuşsa, artık sanığın sabıkası olduğu gerekçesiyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemesi hukuka aykırıdır. Önceki mahkumiyete esas adli sicil kaydının silinmesi koşulları oluşmuşsa, sabıka kaydında mahkumiyet bilgilerinin yer almasının önemi yoktur, sanık hakkında HAGB kararı verilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Esas No: /, Karar No: /).

Denetim Süresinde Yeni Suç işlenmesi Halinde Hükmün Açıklanması

Denetim süresi içerisinde yeni bir suç işlenmesi halinde açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanır. Yeni bir suç işlenmesi nedeniyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kaldırılarak hükmün açıklanmasına karar verildiğinde, bu yeni verilen hükümde ceza seçenek yaptırımlara çevrilemez ve ertelenemez. Cezanın ertelenmesi veya seçenek yaptırımlara çevrilmesi ihtimali, sadece sanığın denetim süresi içinde suç işlememesi ancak belirlenen yükümlülüklere aykırı davranması halinde mümkündür (Yargıtay 7. Ceza Dairesi - / / Yargıtay 2. Ceza Dairesi / karar).

Somut olayda hükümlü denetim süresi içerisinde yükümlülüklere aykırı davrandığından hükmün açıklanmasına karar verilmiştir. Açıklanması geri bırakılan hüküm açıklanırken hüküm fıkrası değiştirilemez. Ancak, hüküm açıklandıktan sonra yükümlülüklere uymayan sanık hakkında hakim cezanın yarısına kadar olan kısmının infaz edilmemesine veya cezanın ertelenmesine veya adli para cezasına çevrilmesine karar verebilir (Yargıtay Ceza Dairesi - / kararı).

Kasten Yaralama Suçunda Zararın Giderilmesi

Suçun niteliği ve korunan hukuki yarar bakımından kasten yaralama suçu objektif olarak zarar meydana getirmeye elverişlidir. Kasten yaralama suçu nedeniyle mağdurun vücut bütünlüğünde, sağlığında ve algılama yeteneğinde bozulma meydana geldiğinden, ortaya çıkan bu bozulmanın giderilebilmesi için tedavi uygulanması gerekmektedir. Başka bir ifade ile kasten yaralama suçu hükmün açıklanmasının geri bırakılması yönünden maddi zarar oluşturmaya elverişli bir suçtur. Sanık tarafından bu zarar karşılanmadan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif şartlarından olan, mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi şartının yerine getirildiğinden bahsetmek mümkün değildir.

Kasten yaralama suçunda maddi zararın belirlenmesinde ise, mağdurun vücut bütünlüğünde, sağlığında ve algılama yeteneğinde oluşan bozulmanın giderilebilmesi için yapılan giderler esas alınmalıdır. Tedavi amacıyla yapılan her türlü harcama maddi zarar kapsamında değerlendirilmelidir. Buna göre zarar miktarının hesaplanmasında, tedavi giderleri ve sağlık merkezine gitmek amacıyla yapılan ulaşım harcamaları gibi giderler esas alınmalıdır. Bununla birlikte dolaylı zararlar, maddi zarar kapsamına dahil edilmemelidir.

Kasten yaralama eylemi sonucu mağdurun basit bir tıbbi müdahale ile giderilebilecek ölçüde hafif şekilde yaralanması durumda ise; somut olayda maddi zararın bulunup bulunmadığı araştırılarak, sonucuna göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının objektif kriterlerinden olan zarar konusu ele alınmalıdır. Yargılama konusu somut olayın özellikleri değerlendirilmeden, ilkesel olarak basit tıbbi müdahale ile giderilebilecek şekilde kasten yaralama suçlarında maddi zararın oluşmadığını kabul etmek isabetli bir yaklaşım değildir (Yargıtay CGK - / esas).

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Şartlarının Oluşması ve Hakimin Takdiri

Sanık yararına madde gereği 1/6 indirim yapılırken ve TCK madde gereği erteleme kararı verilirken sanık hakkında mahkemenin olumlu düşünceleri esas alınmış, aynı kararda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemesinin gerekçesi olarak sanığın olumsuz davranışları gösterilmiştir. Mahkeme, sanık hakkında HAGB kararı verilmemesine yol açan olumsuz davranışın ne olduğunu açık açık göstermelidir (Yargıtay Ceza Dairesi - / karar).

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilmesi İçin Zorunlu Haller

Tehdit ve hakaret suçunun somut olarak meydana getirdiği maddi bir zarar somut olayda mevcut değildir. Bu nedenle sanıktan zararın giderilmesini istemek mümkün değildir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmelidir (Yargıtay 5. Ceza Dairesi - /).

Uyuşturucu madde kullanma suçu nedeniyle sanık hakkında daha önce denetimli serbestlik ve tedavi tedbiri uygulanmamışsa, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi zorunludur (Yargıtay 10 Ceza Dairesi - / karar).

Kesin Nitelikte Önceki Adli Para Cezası HAGB Kararı Verilmesine Engel Değildir

Sanığın eski mahkumiyetinin kesin nitelikte para cezasından ibaret olduğu ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyeceği nazara alındığında, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması hususunda, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı biçimde yetersiz gerekçeyle sabıkalı olduğundan bahisle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 8. Ceza Dairesi - Karar: /).

HAGB Kararından Sonra Suç İşlenmesi ve Dava Zamanaşımı

Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulu’nun tarih / esas, /99 karar sayılı ilamında da; hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin davalarda dava zaman aşımı süresinin ne zaman duracağı ve ne zaman işlemeye başlayacağını tartışmıştır. Anılan kararda; “Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zaman aşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zaman aşımı süresi yeniden işlemeye başlar” hükmüne yer verilmiştir. Olayımızda, sanık Umut’un eylemine uyan kasten yaralama suçunun TCK’nın 66/1-e maddesi uyarınca 8 yıllık dava zaman aşımına tabi olduğu, aynı maddenin 2. fıkrasına göre de yaş grubunda olan sanık hakkındaki dava zamanaşımının bu sürenin yarısı olan (4) yıllık süreye karşılık geldiği, Aynı Kanunun 67/4. maddesi uyarınca da dava zaman aşımını kesen sebeplerin varlığı halinde bu sürenin (6) yıla kadar uzayacağı, bu duruma göre; suçun işlendiği tarihinde başlayan dava zaman aşımı süresinin tarihinde dolduğu, ancak Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulu’nun anılan kararı nazara alındığında, sanık hakkında verilen ‘hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına’ ilişkin kararın kesinleştiği tarihi ile 2. suçu işlediği tarihleri arasında dava zaman aşımı süresinin 7 ay 13 gün süreyle durduğunun kabulü gerektiği, bu sürenin olağanüstü zaman aşımı süresine eklenmesi halinde sanık hakkında açılmış bulunan kamu davasının tarihinde, zamanaşımına uğradığı anlaşılmıştır (Yargıtay seafoodplus.info Dairesi - Karar: /).

sayılı CMK’nun inci maddesinin 8 inci fıkrasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi halinde sanığın beş yıl süreyle denetime tabi tutulacağı, bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verilebileceği, denetim süresi içinde dava zamanaşımının duracağı; fıkrasında, sanığın denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlememesi ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranması halinde açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak davanın düşmesi kararı verileceği; 11 inci fıkrasında ise denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı öngörülmüş, denetim süresinin hangi tarihleri kapsadığı, dava zamanaşımının ne zaman durup ne zaman işlemeye başlayacağı hususlarında açık bir düzenlemeye yer verilmemiştir. CMK’nun /12 nci maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir. İtiraz durumunda merci tarafından itirazın kabul edilerek kararın kaldırılması her zaman mümkündür. Bu nedenle denetim süresinin başlayabilmesi ve denetimli serbestlik tedbiri olarak öngörülen yükümlülüklerin yerine getirilmesinin istenebilmesi için kararın kesinleşmiş olması gerekir. İtiraz sürecinde dava zamanaşımının durması gerektiğine ilişkin bir hüküm de bulunmadığından, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımının, kararın itiraz edilmeksizin yahut itirazın reddine karar verilerek kesinleştiği yani uygulanma kabiliyeti kazanıp denetim süresinin başladığı tarihten itibaren durmaya başlayacağı kabul edilmelidir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesiyle kovuşturma geçici olarak durmakta olup ancak denetim süresinin sonunda yahut denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbiri olarak öngörülen yükümlülüklere aykırı davranılması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ortadan kaldırılarak hüküm kurulabilmektedir. Durma nedeni ortadan kalktığında zamanaşımı süresinin tekrar işlemeye başlayacağı gözetildiğinde, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbiri olarak öngörülen yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde denetim süresi sonunda, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde ise yeni suçun işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte dava zamanaşımı süresi yeniden işlemeye başlayacaktır. Ceza Genel Kurulunun gün ve sayılı kararında açıklandığı üzere, denetim süresi içinde işlenen suçun kesinleşmesine kadar dava zamanaşımının duracağına ilişkin açık bir kanun hükmü bulunmamaktadır. İhbar olunan suçun kesinleşmesi şartının yorum yoluyla dava zamanaşımını durduran izin, karar yahut bekletici sorun olarak mütalaa edilmesi de mümkün değildir. Kanun koyucu hükmün açıklanmasının geri bırakılması halinde özel bir durma nedeni ihdas etmiş ve dava zamanaşımının sadece denetim süresi içinde duracağını kabul etmiştir. Bu nedenle denetim süresi içinde işlenen suçun kesinleşmesine kadar geçen sürede hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu suçun dava zamanaşımının işlemeye devam ettiği kabul edilmelidir. Bu yorum kanun koyucunun amacına daha uygun olacağı gibi yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle oluşacak “hukuki güvenlik” ilkesini zedeleyici sonuçların bertaraf edilmesi bakımından da en uygun çözüm yolu olacaktır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi durumunda dava zamanaşımı, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği tarihte durmaya başlayıp, denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranılması halinde yeni suç işlendiği veya denetimli serbestlik tedbiri yükümlülüklerine aykırı davranıldığı tarihte yeniden işlemeye başlayacaktır. Anayasanın 38/4 ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 6/2 nci maddelerinde düzenlenmiş bulunan “masumiyet karinesi” gereğince suçluluğu kanunen sabit oluncaya kadar herkesin masum sayılacağı cihetle, hükmün açıklanabilmesi için denetim süresi içinde işlendiği ihbar olunan kasıtlı suçla ilgili mahkumiyet kararının kesinleşmiş olması gözetilmelidir (Yargıtay Ceza Genel Kurulu – Karar No/).

Sanığa yüklenen ve sayılı TCK’nin 7/2. maddesi uyarınca uygulanması gereken aynı Kanunun 86/1 ve 87/3. maddelerine uyan vücutta kemik kırığına neden olacak biçimde kasten yaralama suçu için, sayılı TCK’nin 66/1.e ve 67/ maddelerinde öngörülen 12 yıllık uzamış zamanaşımının, kasten yaralama suçunun işlendiği gününden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleştiği ve zamanaşımının durduğu günü ile hükmün açıklanmasına neden olan suçun işlendiği ve zamanaşımının tekrar işlemeye başladığı günü ile dava dosyası inceleme için henüz dairemize gönderilmeden tarihine kadar geçen toplam sürede dolmuş olduğu gözetilerek; Sanık müdafînin istinaf itirazları bu itibarla yerinde görülmekle; sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun /1-a. maddesi aracılığıyla aynı Kanunun maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca düzeltilebilir nitelikte bir yanılgı olduğundan, istinaf yoluna başvurulan mahkûmiyet hükmünün KALDIRILMASINA, ancak bu husus yeniden yargılamayı gerektirmediğinden sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun, sayılı Kanunun maddesiyle değiştirilen /1-a maddesi aracılığıyla aynı Kanunun maddesinin birinci fıkrasının (a) bendi uyarınca, sanık Süleyman Yıldırım hakkında, katılan Ahmet Turan Motor’u vücudunda kemik kırığına neden olacak biçimde kasten yaralama suçundan açılan kamu davasının, sayılı TCK’nin 7/2. maddesi uyarınca uygulanması gereken aynı Kanunun 86/1 ve 87/3. maddelerinde öngörülen cezanın üst sınırına göre, anılan Kanunun 67/ maddesinde öngörülen 12 yıllık uzamış zamanaşımının dolmuş olması nedeniyle sayılı TCK’nin 66/1 ve CMK’nin /8. maddeleri uyarınca DÜŞMESİNE karar verilmiştir (İstanbul BAM Ceza Dairesi - Karar No/).

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı ve Zarar Kavramı

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, Sayılı CMK’nın maddesinde sayılan nesnel ve öznel koşulların değerlendirilip buna dair gerekçelerin gösterilmesi gerektiği, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmadığı, bu sebeple hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi için aranan Sayılı CMK’nın /6-a. maddesinde gösterilen, “kasıtlı suçtan mahkum olmama” nesnel koşulunun bulunduğu, aynı Kanun’un /6-c. maddesinde gösterilen ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair nesnel koşullardan bir diğeri olan suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesinde esas alınacak zararın, kanaat verici basit bir araştırmayla belirlenecek maddi zararlar olduğu, ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşulun aranmayacağı, mühür bozma suçunun da zarar doğurmaya elverişli suçlardan olmadığı gözetilerek, Sayılı CMK’nın /6. maddesinin ( b ) bendinde belirtilen, “kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması” öznel koşulunun oluşup oluşmadığı değerlendirilerek sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, “kurumun zararının giderilmediği” biçimindeki yeterli olmayan gerekçeye dayanılarak sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararında Yargıcın Takdir Hakkı

sayılı kanunun /5. maddesi uyarınca 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına dair mahkumiyet hükmünün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. İncelenen dosyada, duruşmada gözlemlenen olumlu hal ve hareketi gerekçe gösterilerek sanık hakkında takdiri indirim maddesi uygulandığı, adli sicil kaydına göre kasıtlı bir suçtan sabıkasının bulunmadığı ve yüklenen mühür bozma suçundan kaynaklanan somut bir zararın da bulunmadığı, gözetilerek, sanığın hukuksal durumunun belirtilen yasal ölçütlere göre değerlendirilmesi yerine “sanığın şahsi halleri ve adli sicil kaydı göz önüne alınarak” denilmek suretiyle yasal olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Silinme Koşulları Oluşmuş Adli Sicil Kayıtları HAGB Kararına Engel Değildir

Sanığın dosya içerisindeki adli sicil kaydında suç tarihinden önceki mahkumiyet hükümlerinin silinme koşullarının oluştuğu, güncel adli sicil kaydında bu mahkumiyet hükümlerinin bulunmadığı, sanığın katılanın zararını da giderdiğinin anlaşılması karşısında, Sayılı CMK’nin maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının subjektif şartının oluşup oluşmadığı tartışılarak, sanık hakkında maddesinin uygulanıp uygulanmayacağının karar yerinde değerlendirilmemesi hukuka aykırıdır (Yargıtay 3. Ceza Dairesi -Karar: /).

HAGB ve Cezanın Ertelenmesi Kararlarının Uygulama Önceliği

Suça sürüklenen çocuk açısından yapılan incelemede, her üç müştekiye yönelik hırsızlık suçu açısından giderilmesi gerekli somut (maddi) bir zarar bulunmadığı, suça sürüklenen çocuğun kayden sabıkasız olduğu, CMK’nın maddesinin 6. fıkrasının (b) bendinde yer alan ölçütün değerlendirilerek, “duruşmadaki tutum ve davranışları” lehine görülerek Sayılı TCK’nın maddesiyle cezadan indirim yapıldığı, suça sürüklenen çocuğun tekrar suç işlemeyeceği yolunda kanaate ulaşılarak tayin edilen cezanın ertelendiği, erteleme müessesesinden daha lehe olduğunda kuşku bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılması koşullarının oluştuğu gözetilmeden ve bu husus tartışılmadan “suça sürüklenen çocuk’un adli sicil kaydında görünen birden fazla HAGB niteliğindeki kayıtların suça sürüklenen çocuğun’un kurumun getiriliş amacına aykırı hareket ettiği mahkememizce değerlendirilerek CMK’nın vd. maddelerinin uygulanmasına yer olmadığına” şeklinde hüküm kurulması hukuka aykırıdır (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Hükmün Açıklanması ve Adli Para Cezası Gibi Seçenek Yaptırımlara Çevrilmesi Şartları

Sanığın trafik güvenliğini tehlikeye sokma olarak tespit edilen eyleminden dolayı TCK’nın /3,, maddeleri gereğince 25 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına karar verilmiş ise de, CMK’nın maddesinin fıkras fıkrasında, denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suçun işlenmesi veya denetimli serbestlik tedbirine dair yükümlülüklere aykırı davranılması halinde mahkemece hükmün açıklanacağı belirtilmiş olup, bu iki halin gerçekleştiğinin saptanması durumunda, mahkemece yapılacak işlem, önceden verilen ancak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına konu olması sebebiyle hukuki varlık kazanmayan hükmün açıklanmasından ibarettir. Bu iki şarttan birine aykırılık sebebiyle hükmün açıklanması halinde mahkemece, uygulanmasında yasal zorunluluk bulunduğu halde, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesi sebebiyle uygulanamayan yasal hükümler hariç olmak üzere önceki hükümde bir değişiklik yapılamayacağı, TCK’nın 50/3. maddesi uyarınca, daha önce hapis cezasına mahkum edilmemiş bulunan onsekiz yaşını doldurmamış veya altmışbeş yaşını bitirmiş sanıkların kısa süreli, diğer sanıkların ise otuz gün ve daha az süreli hapis cezalarının aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı yaptırımlara çevrilmesi zorunlu olup, suç tarihinde sabıkasız olan sanık hakkında açıklanması geri bırakılmış olan hükümde belirlenen 25 gün hapis cezasının, aynı maddenin birinci fıkrasında yazılı seçenek yaptırımlardan birine çevrilmesi gerektiğinin gözetilmemesi isabetsiz olup bozmayı gerektirmiştir (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

Uyuşturucu Kullanma Suçunda HAGB Zorunluluğu Halleri

Sanık hakkında aynı suçtan açılmış başka dava yoksa veya sanık bu suçu daha önce işlediği suçtan dolayı verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbirinin infazı sırasında işlemiş değilse, bu suç nedeniyle tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmamış olan sanık hakkında, sayılı Kanun’un maddesi ile değişik TCK’nın maddesi ve aynı Kanun’un maddesi ile eklenen sayılı Kanun’un geçici 7. maddesinin 2. fıkrası uyarınca, madde hükümleri çerçevesinde “hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına”, karar verilmesinde zorunluluk bulunması nedeniyle hükmün bozulması gerekmiştir (Yargıtay Ceza Dairesi - Karar: /).

HAGB Kararının Tarihinden Önce Kesinleşmesi veya Denetim Süresinin İyi Halli Bitirilmesi

CMK’nın maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/ tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan sayılı Kanun’un maddesiyle “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” cümlesi eklenmiştir. Bu düzenleme nedeniyle adli sicil kaydında daha önce verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı bulunan sanık açısından bu karara bağlı denetim süresi içerisinde işlediği kasıtlı suç nedeniyle yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilemeyecektir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesinin karma yapısı nazara alındığında yapılan bu değişikliğin sanık aleyhine olduğunda ve bu nedenle incelemeye konu suçların bu tarihten sonra işlenmesi gerektiğinde kuşku yoktur. Peki adli sicilde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kayıtlar yönünden nasıl bir yol izlenmelidir. İkinci suç tarihi yasal değişikliğin yapıldığı 28/06/ ve sonrasında olsa bile, adli sicilde bu tarihten önce verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kayıt varsa, bu kayıt ikinci suç yönünden engel teşkil edecek midir? Engel teşkil edecekse bunun sınırı nedir? Kanun koyucunun bu düzenlemesinden sanığı sorumlu tutabilmek için “kanunu bilmemek mazeret sayılmaz” ilkesi de nazara alındığında sanık, hem yasal değişikliği hem de adli sicilde yer alan kaydın bu tarihten sonra kesinleştiğini bilmelidir. Adli sicildeki kayıt bu düzenlemeden önce kesinleşmişse sanık yönünden ikinci suç için yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel teşkil etmeyecektir. Sonuç olarak CMK’nın maddesinin sekizinci fıkrasına birinci cümlesinden sonra gelmek üzere, 28/06/ tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan sayılı Kanun’un maddesiyle eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” şeklindeki düzenleme, incelemeye konu suç tarihinin ve adli sicilde yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair kaydın kesinleşmesinin 28/06/ ve sonrası olması halinde uygulanabilecektir. Bu açıklamalar ışığında; sanığın adli sicil kaydında yer alıp kasten yaralama suçlarından kurulan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin Bolvadin Sulh Ceza Mahkemesinin 28/04/ tarihli ve / esas, / sayılı kararlarının, 28/06/’ten önce 15/06/’de kesinleşmesi, ayrıca bu kararların kesinleşmesinin üzerinden 5 yıllık denetim süresinin de geçmesi karşısında; incelemeye konu hükümler yönünden, yeniden hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesine engel teşkil etmeyeceği gözetilmedir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar No/).

Sanığın sabıkasında görülen ilamın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olması, CMK’nın /8. maddesine sayılı Yasanın maddesiyle “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.” cümlesi eklenmiş ise de, Adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilamın sayılı Yasanın maddesinin yürürlük tarihinden önce kesinleşmesi ve engel oluşturmaması karşısında, sanık hakkında CMK’nın /6. maddesi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları gözönünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapılarak, hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile ilgili bir karar verilmesi gerekirken “denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıma karar verilemeyeceği gözetilerek” şeklindeki kanuni olmayan gerekçeyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay 4. Ceza Dairesi - Karar: /).

Sanığın HAGB’yi Kabul Ettikten Sonraki Celsede Avukatının HAGB İstememesi

sayılı CMK’nin sayılı Kanun ile değişik /5. maddesi uyarınca mahkemece hükmolunan iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezasına ilişkin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için, sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması, mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması ve suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi gerekmektedir. İncelenen dosyada, defter ve belgeleri ibraz etmeme suçu neticesinde oluşan herhangi bir somut maddi zarar bulunmadığı gibi adli sicil kaydına göre engel mahkûmiyeti olmayıp, hakkında takdiri indirim maddesi uygulanarak cezası ertelenen sanığın, Sarıkamış Asliye Ceza Mahkemesi huzurunda talimat yoluyla alınan tarihli sorgusunda, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmasını kabul etmesine karşın, sanık müdafinin hükmün verildiği tarihli oturumda müvekkili olan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümlerin uygulanmasını kabul etmediği yolundaki sanığın aleyhine sonuç doğuran beyanı sanıktan sorulup, sonucuna göre CMK’nin maddesinin uygulanıp uygulanmayacağına karar verilmesi gerekirken, “sanık müdafinin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını istemediği” şeklindeki yasal olmayan gerekçe ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi, bozma nedenidir (Yargıtay CD-Karar : /49).

HAGB Kararının Memuriyete Etkisi İle İlgili Danıştay Kararları

  • İnfaz koruma memuru olarak atanması gereken davacının Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nin maddesi gereği memurluğa atanmasının uygun olmayacağına ilişkin davalı idare tarafından işlem tesis edilmiştir. Memur Sınav, Atama ve Nakil Yönetmeliği’nin “Özel şartlar” başlıklı 6. maddesinin birinci fıkrasının 5/d bendinde; koruma güvenlik görevlisi ile infaz ve koruma memuru kadrolarına atanabilmek için “Güvenlik soruşturması olumlu olmak” şartı vardır. Davacı hakkında 11 yıl önce 18 yaşından küçük olduğu bir dönemde işlediği görevli memura mukavemet suçu nedeniyle 1 yıl hapis cezası ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Davacı hakkında hagb kararı verilmiş olması, denetim süresinin geçmiş olması, söz konusu fiilin niteliği ve aradan geçen süre göz önüne alındığında hakkında yapılan “güvenlik soruşturmasının olumsuz sonuçlanması” gerekçesi ileri sürülemez. Davacının memuriyet atamasının yapılması gerekir (Danıştay Daire - Karar: /).

  • sayılı Yasa’nın 48/A-5, 98/b maddeleri uyarınca tesis edilecek işlemlerin tamamen ceza yargılamasının sonucuna bağlı olması ve işlem tarihinde davacı hakkında kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı bulunması nedeniyle dava konusu hukuka uygun olarak tesis edilmiş ise de; mahkumiyet hükmü davacının başvurusu üzerine uyarlanmış ve sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun maddesi uyarınca davacı hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Hagb kararı verilmesi nedeniyle davacının memuriyet görevine son verilmesi hukuka aykırıdır (Danıştay Daire - Karar: /).

  • Polis Meslek Yüksekokulları Giriş Yönetmeliği’nin 8. maddesinin (h) bendinde; TCK maddede belirtilen süreler geçmiş olsa bile; üst sınırı bir yıl veya daha fazla hapis cezası öngörülen kasten işlenmiş suçlar ile sayılı Devlet Memurları Kanununun 48/A-5 maddesinde sayılan suçlardan dolayı, a-) affa uğramış veya yasaklanmış haklar geri verilmiş olsa dahi mahkûmiyeti bulunmamak, b-) hükmün açıklamasının geri bırakılmasına karar verilmemiş olmak, c-) devam etmekte olan bir kovuşturma bulunmamak veya kovuşturması uzlaşma ile neticelenmemiş olmak şartları aranmaktadır. Somut olayda; kullanmak için uyuşturucu ve uyarıcı madde satın almak, kullanmak veya bulundurmak suçundan yargılanan davacının “güvenlik soruşturmasının olumsuz olması” gerekçe gösterilerek Polis Meslek Yüksek Okulundan ilişiği kesilmiştir. Davacı yargılama neticesinde beraat ettiğine göre, hakkındaki güvenlik soruşturmasının olumsuz neticelendiğinden bahisle ilişik kesme işlemi hukuka aykırıdır (Danıştay 8. Daire - KARAR: /).

  • Disiplin cezaları ve ceza verilmesine neden olan eylemler memurların çalıştıkları kurumun düzenine aykırı fiilleri nedeniyle kendilerine uygulanan zorlayıcı önlemler niteliğindedir. Disiplin cezasını gerektiren fiilin niteliğine göre ceza yargılamasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiş olması disiplin hukuku yönünden ortada bir ceza mahkumiyeti bulunmadığından bahisle disiplin cezası uygulanmaması sonucunu doğurmayacaktır. sayılı ilk ve Orta Tedrisat Muallimlerinin Terfi ve Tecziyeleri Hakkında Kanunun “meslekten çıkarma” cezasının uygulanacağı halleri düzenleyen 27 nci maddesinde “Gerek talebeye karşı ve gerek hariçte muallimlik sıfatı ile telif edilmeyen iffetsizliğin sabit olması” hali sayılmıştır. İşlenen fiilin niteliğinin yürütülen görevin gerektirdiği niteliklerin kaybedilmesi mahiyetinde olduğu hallerde fiilin karşılığı disiplin cezasının uygulanması yargı kararıyla suçun sabit olması hususu dikkate alınarak kamu görevlisinin tabi olduğu mevzuat yönünden değerlendirilmelidir. 17 yaşındaki öğrencisiyle cebir, tehdit ve hile olmaksızın cinsel ilişikte bulunan öğretmenin sayılı Yasada karşılığını bulan fiilinin sübut bulduğu sonucuna varılmakta olup, anılan Yasanın 27/1 maddesi uyarınca tesis edilen işlemde hukuka aykırılık görülmemiştir (Danıştay Daire - Karar: /).

  • Davacı polis memuru iken, dolandırıcılık suçundan kesinleşmiş mahkumiyeti nedeniyle görevine son verilmiştir. Davacının uyarlama talebiyle yaptığı başvuru üzerine hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmiştir. Devlet memurlarının sayılı Yasanın 98/b maddesi uyarınca görevlerine son verilmesi işleminin sebep unsurunu maddede sayılan ve memuriyete engel kabul edilen bir suçtan mahkumiyet ve bu mahkumiyete ilişkin kesinleşmiş bir mahkeme kararı oluşturmaktadır. Bu durumda davacının memuriyetine engel olacak nitelikte bir suçtan mahkum olduğundan söz edilemeyeceğinden, polis memuru davacı hakkındaki göreve son verme işleminin iptali istemiyle açılan davanın reddine karar verilmesi hukuka aykırıdır (Danıştay Daire - Karar No: /).

Avukat Sanık Adına HAGB İstemediğini Beyan Edemez

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumuna ilişkin bu genel açıklamalardan sonra uyuşmazlık konusu bakımından “Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanının olmaması” şartının nasıl anlaşılması ve uygulanması gerektiği ile sanık müdafisinin sanık adına bu yönde bir beyanda bulunup bulunamayacağı hususunun ayrıca ele alınıp değerlendirilmesi gerekmektedir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir değerlendirme yapılması için, maddede öngörülen şartların oluşup oluşmadığı ve bu hükmün uygulanıp uygulanmayacağı hâkim tarafından her olayda resen değerlendirilip takdir edilmeli ve denetime imkân verecek biçimde kararda gösterilmelidir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için; objektif koşulların gerçekleşmesi ile birlikte “Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmasına” ilişkin takdire dayanan subjektif koşulunda gerçekleşmesi gerekmektedir.

sayılı Kanun’un 7. maddesi ile sayılı CMK’nın maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendinin sonuna “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” cümlesi eklenmiş olup, Kanun koyucu bu değişikliğin gerekçesini “…Uygulamada hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesiyle yargı yoluna müracaat hâlinde beraat edeceğini düşünen sanığın bu hakkı elinden alınmaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları itiraza tabi olup; uygulamada itiraz mercii kararları şeklen incelemektedir. Her iki durumda da sanığın suçsuzluğunu ispat amacıyla kararı temyiz incelemesine götürmesi mümkün değildir. Bu sebeple sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı olduğunu beyan etme ve dolayısıyla temyiz mahkemesinde beraat etme hakkının elinden alınmaması düşüncesiyle anılan hükmü ihdas eden madde eklenmiştir.” şeklinde açıklamıştır. Bu bağlamda, suça ve sanığa ilişkin diğer şartlar gerçekleşmiş olsa dahi sanığın kabul etmediğine dair beyanının olması durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyecektir.

sayılı CMK’nın maddesinin 6. fıkrasının (c) bendinin son cümlesinde “Sanığın kabul etmemesi” ibaresine yer verildiğinden, madde metnindeki cümlenin lafzından kanun koyucunun “olumsuz bir şart” getirdiği ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını değil uygulanmamasını şarta bağladığı, açıkça reddetmediği durumlarda sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebileceği anlaşılmaktadır. Bu bağlamda, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini kabul edip etmediği hususunda susması veya açıkça reddettiğine dair bir cevap vermemesi durumunda hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecektir. Nitekim, Yargıtay Ceza Genel Kurulunun tarihli ve sayılı kararında sanığın, açıkça kabul etmeme yönünde irade beyan etmemesi hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebileceği ifade edilmiştir.

Bu kapsamda; öncelikle hazır bulunan sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun anlam ve sonuçları hakkında bilgilendirilmesi, bu husustaki iradesinin belirlenmesi bakımından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini isteyip istemediğinin sanıktan sorulması ve kabul edip etmediğine ilişkin yapılan açıklamanın duruşma tutanağına geçirilmesi gerekli olup açıkça hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmesini kabul etmediğine dair beyanda bulunmayan sanık hakkında, diğer şartların varlığı hâlinde hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi mümkündür.

Sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanı niteliği itibarıyla şahsa sıkı surette bağlı bir hak ve yetkidir. Şahsa sıkı surette bağlı haklar kanunda tek tek sayılmamakla birlikte genel olarak öğretide, kişinin sadece kendisinin kullanabileceği, başkasına devredilemeyen ve miras yoluyla geçmeyen haklar olarak açıklanmaktadır. Evlenme, nişanlanma, nişanı bozma, evlat edinilmeye razı olma ve şikâyetten vazgeçme gibi bu tür haklar insanın kişiliğini yakından ilgilendirdiğinden, bunların kullanılmasına karar verme yetkisi başkasına bırakılmamıştır. Ancak, Yargıtay’ın yerleşmiş uygulamalarına göre, vekil aracılığıyla kullanılabilen şahsa sıkı sıkıya bağlı haklar ancak vekâletnamede bu hususta özel bir yetkinin bulunması hâlinde vekil tarafından kullanılabilir. Bu hakların vekil aracılığı ile kullanıldığı hâllerde ya bu hususta avukata verilmiş özel bir yetki bulunmalı ya da bu yetki bulunmaksızın avukat tarafından gerçekleştirilen işleme hak sahibi sonradan izin vermelidir.

Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediği yönündeki beyan hakkı tıpkı ifade ve sorgu gibi şahsi bir haktır ve sanık tarafından kullanılmalıdır. Sanık müdafisi nasıl ki temsilcisi olduğundan bahisle sanığın yerine sorgulanamaz ise sanığın yerine hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanda da bulunamaz. CMK’nın maddesinin altıncı fıkrasının (c) bendinin “Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.” şeklindeki düzenleme ve aynı Kanun’da, duruşmalarda sanığı temsil eden sanık müdafisinin sanık adına hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul edip etmediğine dair beyanda bulunabileceğine ilişkin bir usul kuralının yer almaması, kanun koyucunun hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeme yetkisini münhasıran sanığa vermesinin bilinçli bir tercih olduğunu göstermektedir. CMK’nın /4. maddesinde ek savunma hakkına ilişkin olarak müdafisinin sanığa tanınan haklardan onun gibi yararlanacağını kabul eden kanun koyucu, sanık müdafisin de hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair bir beyanda bulunabileceğine ilişkin olarak benzer bir düzenleme yapma imkanına sahipken bu yola başvurmamak suretiyle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının kabul etmeme hakkının sanığa ait olduğunu belirtmiştir.

Ceza muhakemesi hukukunda kural olarak kıyas yapılabilmesi mümkün ise de suçta ve cezada kanunilik ilkesinin bir sonucu olarak hak ve özgürlükleri sınırlayıcı hükümler ile yalnızca belli kişi veya durumlar için öngörülen istisnai nitelikteki hükümlerin uygulanmasında kıyas veya kıyasa yol açacak şekilde genişletici yorum yapılamaz. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmeme de yalnızca sanığa tanınan şahsa sıkı sıkıya bağlı haklardan olup vekâletnamede buna ilişkin özel yetki bulunmadığı sürece söz konusu hakkın kullanılması müdafiye devredilemez. Zira şahsa sıkı sıkıya bağlı haklarda hakkın devredilemeyeceğine dair kurala ancak yasal düzenleme ile istisna getirilmesi mümkündür. (Yargıtay Ceza Genel Kurulu - Karar : /).

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasının Avantajları

  • HAGB kararıyla ortada bir mahkumiyet hükmü olmadığı için kişi masumiyet karinesinden yararlanmaya devam eder. Bu nedenle HAGB kararı, kişinin hayatına hiçbir şekilde olumsuz etkide bulunmaz.

  • HAGB kararı adli sicil kaydında özel bir bölüme kaydedildiğinden normal sabıka kaydında gözükmez.

  • HAGB kararı ileride suç işlenmesi nedeniyle açıklanır, HAGB kararı açıklandığında kişinin kararı temyiz hakkı mevcuttur. Yani, kararın Yargıtay’da bozulması için kişiye yeni bir şans tanınır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, bir kereye mahsus olmak üzere yargılanan şahsın kişisel ve sosyal hayatını bozmadan sürdürebilmesi için imkan tanıyan önemli bir ceza usul kurumudur.


Avukat Baran Doğan

UYARI

Web sitemizdeki tüm makale ve içeriklerin telif hakkı Av. Baran Doğan’a aittir. Tüm makaleler hak sahipliğinin tescili amacıyla elektronik imzalı zaman damgalıdır. Sitemizdeki makalelerin kopyalanarak veya özetlenerek izinsiz bir şekilde başka web sitelerinde yayınlanması halinde hukuki ve cezai işlem yapılacaktır. Avukat meslektaşların makale içeriklerini dava dilekçelerinde kullanması serbesttir.

Makale Yazarlığı İçin

Avukat veya akademisyenler hukuk makalelerini özgeçmişleri ile birlikte yayımlanmak üzere [email protected] adresine gönderebilirler. Makale yazımında konu sınırlaması yoktur. Makalelerin uygulamaya yönelik bir perspektifle hazırlanması rica olunur.

Hagb Kararına Uyulmaması Nedeniyle Açılan Davanın Sonucunda Ne Olur?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB); mahkemece verilen sonuç cezanın sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder (CMK m/5). Buna göre; sanık hakkında yapılan muhakeme sonucunda hükmolunan ceza iki yıl veya daha az bir süreli hapis veya adli para cezası ise mahkeme belirli şartların bulunmasıyla bu mahkumiyet hükmünü açıklamayacak; hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verebilecektir.

Daha iyi anlaşılabilmesi adına sanık hakkında yapılan yargılama sonucunda mahkeme kişinin suçu işlediğinin sabit olduğu kanaatine ulaşmış ve cezaya hükmetmiştir. Ancak hukuk sistemimizin bireylere tanıdığı bir imkan doğrultusunda söz konusu mahkumiyet hükmü açıklanmamış; bir başka deyişle hukuki sonuç doğurması engellenmiştir.

Hakkında HAGB kararı verilen sanık kararın tefhim veya tebliği ile itiraz kanun yoluna başvurabilecektir. Bu süre içerisinde kişi karara karşı itirazda bulunmazsa veya itirazının yetkili mahkemece reddedilmesi halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşecektir. Böylece sanığın denetim süresi başlayacak ve yükümlülüklerine uyması, tekrardan suç işlememesi gerekecektir.

Peki Bu Halde Kişinin Hangi Yükümlülüklere Uyması Gerekir? 

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesi ile sanık beş yıl süreyle denetime tabi tutulacaktır. 5 yıllık süre hakimin takdir yetkisinde değildir. Kanunun lafzı açıktır. Kişi beş yıl içerisinde kasıtlı olarak bir suç işlerse hakkında verilen HAGB kararı bozulacaktır. Denetim süresi içerisinde sanığın taksirli bir suç işlemesi kişinin Hagb’sinin bozulmasına yol açmayacaktır.

Bu 5 yıllık süre içerisinde kişi bir yıldan fazla olmamak şartı ile belirli yerlere gitmekten yasaklanma, bir meslek öğrenmek ve sair tedbirlere tabi tutulabilir. Sanık bu süre içerisinde belirtilen yükümlülüklerine uygun davranmalıdır.

Denetim süresi içinde kişinin kasten yeni bir suç işlemesi  halinde hükmü aynen açıklanacaktır. Bir başka deyişle; sanık Hagb kararının kesinleştiği tarihten itibaren beş yıllık süre içerisinde kasıtlı olarak bir suç konusu eylemi gerçekleştirirse mahkeme Hagb kararı vermeden önce kişinin ilgili suçu gerçekleştirdiğini sabit görerek ulaştığı sonuç cezayı hiç değiştirmeden açıklayacaktır. Burada kanun mahkemeye bir takdir hakkı tanımamıştır.

Özellikle belirtmem gerekirse; sanığın kasten yeni bir suç işleyip işlemediği yapılan yargılama sonucunda (kanun yolları da tüketilerek) verilen hükmün kesinleşmesi ile belli olur. Sanık hakkında verilecek olan hüküm kesinleşmedikçe; suç işlediğinden bahsedilemez.

Kişinin denetim süresi içerisinde denetimli serbestlik tedbirlerine ilişkin yükümlülüklerine aykırı davranması halinde mahkeme:

1- Yine yukarıda bahsettiğimiz gibi hükmü aynen, hiç değiştirmeden açıklayabilir.

2- Kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkumiyet hükmü kurabilir.

Daha anlaşılır olabilmesi adına bir örnek verelim: Tehdit suçunu işlediği gerekçesiyle hakkında altı ay hapis cezasına hükmedilen sanığın şartları bulunduğu için HAGB kararı verilmiştir. Ancak sanığın 2 yıl sonra bir kavgaya karışması sonucunda şüpheli sıfatıyla hakkında soruşturma başlatıldığını ve yargılama sonucunda ceza aldığını varsayalım. Burada ikinci mahkumiyet kararını veren mahkeme Hagb kararını veren mahkemeye ihbarda bulunacaktır. Mahkeme de bu ihbar doğrultusunda hükmü aynen açıklayacaktır. Yani tehdit suçundan dolayı 6 ay hapis cezası açıklanacak ve hukuki sonuç doğuracaktır. Sanık hükmün açıklanmasından sonra elbette şartları varsa süresi içerisinde istinaf ve temyiz kanun yollarına başvurabilecektir.

Örneğimizi ikinci ihtimale karşı biraz değiştirirsek; sanık kendisine 1 yıl süre için boşandığı eşinin konutuna gitmemesi gerektiği yönünde bir yükümlülük öngörmüşse fakat sanık da bu süre içerisinde eski eşinin evine gitme davranışını gerçekleştirmişse bu halde mahkeme yine altı aylık hapis cezasını aynen açıklayabilir. Ya da somut olaya göre ( kişinin neden yükümlülüğünü yerine getiremediği, haklı bir nedeninin bulunup bulunmadığı vs. nedenlerle bu konudaki değerlendirmesi sonucunda vereceği karara göre) altı aylık hapis cezasının 3 aylık kısmının infaz edilmemesine ya da hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlar uygulanarak örneğin altı aylık hapis cezasının adli para cezasına çevrilmesine karar verebilecektir.

Bu durumda mahkemenin bir takdir yetkisi bulunmaktadır. Fakat belirtmemiz gerekirse; kanun lafzı gayet açık olduğu üzere; sanığın ilgili süre içerisinde yükümlülüklerini yerine getirememesi aranmıştır. Bir başka deyişle kişi elinde olmayan veya haklı nedenlerle yükümlülüklerini ihlal etmiş olması gereklidir. Aksi halde mahkemenin nihai kararı aynen açıklaması zorunludur.

Hagb Kararı Sonucunda 5 Yıl İçerisinde Suç İşlenirse Ne Olur?

Sanık 5 yıllık denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlerse mahkeme açıklamayı geri bıraktığı hükmü aynen, değiştirmeden açıklar. Bu halde aynen açıklanan mahkumiyet hükmü hukuki sonuç doğurur. Kanun yollarına başvurulması durumunda kararın kesinleşmesi ile cezanın infazı gerçekleştirilir.

Hagb Kararı Verildikten Sonra Denetim Süresi Ne Zaman Başlar?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması müessesesi ile ilgili önemli konulardan birisi de denetim süresinin ne zaman başlayacağı konusundadır. 5 yıllık denetim süresi; Hagb kararı verildiğinde değil; kararın sanığa tefhim (duruşmada yüzüne karşı okuma) veya tebliği tarihinden itibaren yedi günlük süre içerisinde itiraz etmemesi halinde veya itiraz etmesi sonucunda itirazın reddedildiği tarihi izleyen gün başlayacaktır.

HAGB Kararı Bozulduktan Sonraki Sürece İlişkin Yargıtay Kararları

“Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmesinden sonra, denetim süresi içerisinde kasıtlı bir suç işlenmesi nedeniyle açıklanmasına karar verilecek yeni hükmün, Yargıtay incelemesine tabi olacak ve kesinleşmesi halinde infaza verilecek hüküm olacağı,

Bu nedenle kararın dayandığı tüm kanıtların, bu kanıtlara göre ulaşılan sonuçların, iddia, savunma, tanık anlatımları ve dosyadaki diğer belgelere ilişkin değerlendirmeler ile sanığın eylemlerinin ve yüklenen suçların unsurlarının nelerden ibaret olduğunun, hangi gerekçeyle hangi delillere üstünlük tanındığının açık olarak gerekçeye yansıtılması ve bu şekilde cezanın şahsileştirilmesi gerekirken,

Açıklanan ilkelere uyulmadan, önceki karara yollama yapılmak suretiyle, Anayasanın ve sayılı CMK&#;nın 34, ve maddelerine aykırı davranılması BOZMAYI gerektirmiştir.” (Yargıtay 4. CD., E. / K. / T. )

“Kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde bulundurmak ve kullanmak suçundan sanık &#;&#;in, sayılı Türk Ceza Kanununun /1 ve maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, sanık hakkındaki hükmün sayılı Kanun’un maddesi ile eklenen sayılı Kanun&#;un geçici 7/2. maddeleri gereğince açıklanmasının geri bırakılmasına dair &#; 2. Asliye Ceza Mahkemesinin 09/01/ tarihli ve / esas, /20 sayılı kararının kesinleşmesini müteakip,

Sanığın denetim süresinde kasıtlı bir suç işlemesi nedeniyle hakkındaki hükmün açıklanmasına ve sayılı Türk Ceza Kanununun /1 ve maddeleri uyarınca 10 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına dair..” (Yargıtay CD., E. / K. / T. )

“Kasten yaralama suçundan sanık &#;&#;ın, sayılı Türk Ceza Kanunu&#;nun 86/2, 86/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince ,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına, sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu&#;nun maddesi gereğince hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin &#; (Kapatılan) 2. Sulh Ceza Mahkemesinin tarihli ve /60 Esas, / Karar sayılı kararının tarihinde kesinleşmesini takiben,

Sanığın denetim süresi içerisinde tarihinde işlediği kasıtlı suçtan mahkum olduğunun ihbar edilmesi üzerine, hakkındaki hükmün açıklanmasına ve sanığın sayılı Kanun&#;un 86/2, 86/3, 62/1 ve 52/2. maddeleri gereğince ,00 Türk lirası adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin karar verilmiştir.” (Yargıtay 1. CD., E. / K. / T. )

Bu yazımızda kısaca “Hagb kararı bozulunca ne olur?”  sorusunun cevabını vermeye çalıştım. Bu konuda hukuki bir sorununuz varsa uzman bir ceza avukatı ile beraber hareket etmek olası hak kayıpları yaşanmaması adına faydalı olacaktır.

Av. Oktay Altunkaya

ankaraavukat

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) &#; CMK

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB), sanığa verilen ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise, gerekli olan koşulların varlığı halinde verilecek hükmün açıklanmasının 5 yıl süreyle geriye bırakılmasına denir. HAGB, yargılaması yapılan fail hakkında kurulacak hükmün, belli şartlara bağlı olarak, daha sonraki bir zamana bırakılmasıdır. İlk defa suç işleyen kimse açısından, ceza hükmü kurulmasının fail açısından yarardan çok zarar getireceği düşüncesiyle kabul edilmiş bir kurumdur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun Maddesinin 5. ve devamı fıkralarında düzenlenmiştir. Bu düzenlemeye göre sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının (HAGB) şartları;

  • Sanık daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olmalı
  • Mahkemece, sanığın yeniden suç işlemeyeceği kanaatine varılmalı
  • Mağdurun ve kamunun uğradığı zarar tamamen giderilmiş olmalı
  • Sanık hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararını kabul etmiş olmalı

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için taraflardan birisinin talepte bulunmasına gerek yoktur. Ancak sanığın bu kurumun uygulanmasını kabul etmesi gerekir, mahkeme verilen sonuç cezanın 2 yıl ve daha az hapis ve/veya adli para cezası olduğunu belirlerse uygulanmalıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için gerekli olan şartlardan verilen cezanın süresi, sanığın sabıkalı olması veya zararın giderilmemesi gibi durumlarda mahkemenin kararında bu kurumun uygulanıp uygulanmayacağının tartışarak, belirtilen şartların gerçekleşmesi durumunda anılan kurumun uygulanıp uygulanmayacağını tartışması gerekir.

hukmun aciklanmasinin geri birakilmasi hagb

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Nedir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu esasında yargı düzenimizde var olan takdiri indirim, hapis cezasının tedbir ve seçenek yaptırımlara çevrilmesi, erteleme gibi suç ve cezanın bireyselleştirilmesi kurumlarından birisidir. Ancak, diğerleri gibi kurulan hüküm sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamaktadır. Denetim süresinin şartlara uygun olarak geçirilmesi halinde geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılır ve davanın düşmesine karar verilir. HAGB, “hükmün açıklanmasının geri bırakılması” ifadesinin kısaltmasıdır. HAGB kararı verilen sanığa ilişkin ceza, belli bir denetim süresi içerisinde sonuç doğurmaz. Bu süre içinde kasıtlı olarak bir suç işlenmezse ya da HAGB şartlarına uyulursa, ceza kararı ortadan kaldırılır. Bu durumda, dava düşer ve ceza bireyselleştirilmiş olur.

HAGB kararı; sanığın cezasını, cezaevi yerine toplum içerisinde çekmesini sağlayan bir ceza davası kararıdır. Amacı sanığı ıslah etmektir. Eğer kanundaki şartlar sağlanırsa ve belirtilen denetim süresi içerisinde sanık kendi yükümlülüklerine uygun davranırsa işlediği suç bakımından herhangi bir sorumluluğu doğmaz ve sanık ceza almaz. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun hükmün açıklanması ve hükmün açıklanmasının geri bırakılması başlıklı maddesinin 5. ve devamı fıkralarında düzenlenmiştir.

Madde – Hükmün Açıklanması ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

“…

(5) Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmamasını ifade eder.

(6) Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı verilebilmesi için;

a) Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,

b) Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması,

c) Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi, gerekir. Sanığın kabul etmemesi hâlinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.

(7) Açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükümde, mahkûm olunan hapis cezası ertelenemez ve kısa süreli olması halinde seçenek yaptırımlara çevrilemez.

(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tâbi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.

(9) Altıncı fıkranın (c) bendinde belirtilen koşulu derhal yerine getiremediği takdirde; sanık hakkında mağdura veya kamuya verdiği zararı denetim süresince aylık taksitler halinde ödemek suretiyle tamamen gidermesi koşuluyla da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilir.

(10) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlenmediği ve denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranıldığı takdirde, açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

(11) Denetim süresi içinde kasten yeni bir suç işlemesi veya denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere aykırı davranması halinde, mahkeme hükmü açıklar. Ancak mahkeme, kendisine yüklenen yükümlülükleri yerine getiremeyen sanığın durumunu değerlendirerek; cezanın yarısına kadar belirleyeceği bir kısmının infaz edilmemesine ya da koşullarının varlığı halinde hükümdeki hapis cezasının ertelenmesine veya seçenek yaptırımlara çevrilmesine karar vererek yeni bir mahkûmiyet hükmü kurabilir.

(12) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.

(13) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, bunlara mahsus bir sisteme kaydedilir. Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hâkim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir.

(14) Bu maddenin hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin hükümleri, Anayasanın üncü maddesinde koruma altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlarla ilgili olarak uygulanmaz.”

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı her ne kadar teknik anlamda bir ‘hüküm’ niteliğinde değilse de, içinde askıda olan bir hüküm barındırdığından ceza ve idare hukuku bakımından bir çok soruna neden olmaktadır. Uygulama noktasında halen uyumsuzluklar yaşanmaktadır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Şartları Nelerdir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, Ceza Muhakemesi Kanunu ile belirli şartlara tabi tutulmuştur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için aşağıdaki şartların birlikte gerçekleşmesi gerekmektedir. Bu şartlar;

  • Sanığa işlediği suç neticesinde kesin bir mahkumiyet hükmü verilmesi
  • Sanık ve mağdur arasında bir uzlaşmanın sağlanamamış olması
  • Sanığa hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması
  • Sanığın işlediği suçun özel kanunlarda düzenlenen istisna suçlardan olmaması
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması
  • Mahkemece, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılması
  • Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi
  • Sanığın kendisi hakkında verilecek HAGB kararına rıza göstermesi
  • Sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmemiş olması

şeklindedir. Kural olarak bütün suçlara karşı HAGB kararı verilebilir. Ancak bazı kanunlarda belli istisnalar vardır. Yine sanığın işlediği suçun cezası hapis cezası veya adli para cezası olmalıdır ve bu ceza iki yıl veya daha az süreli bir ceza olmalıdır. Sanığa ilişkin en önemli şart ise sanığın da HAGB kararını kabul etmiş olmasıdır. Eğer sanık bu kararı kabul etmezse mahkeme kendiliğinden ve zoraki olarak sanığa HAGB kararı veremez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararını İçin Gerekli Koşullar

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması için üç ön şartın gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan birisi, suç uzlaşma kapsamındaki suçlardan ise, uzlaşma hükümlerinin öncelikle uygulanması ve taraflar uzlaşırlarsa düşme kararı verilmesi, uzlaşamazlarsa davaya devam olunarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanma olanağının tartışılmasıdır. Ön şartlardan bir diğeri, sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmasını kabul etmesidir. Ön şartlardan sonuncusu ise sanığın suçunun sabit olması ve sanık hakkında mahkûmiyet hükmü kuruluyor olmasıdır. Sanık hakkında mahkumiyet hükmü değil de, güvenlik tedbiri kararı verilir ise, HAGB kurumunun uygulanması söz konusu olamaz.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, CMK ile belli şartlara tabi tutulmuştur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için aşağıdaki koşulların birlikte gerçekleşmesi gerekir.

  • Sanığın İşlediği Suça Verilecek Cezaya İlişkin Şartlar

Mahkeme yaptığı yargılama sonucu, yüklenen suçu sanığın işlediğini anlarsa, sanık hakkında mahkumiyet hükmü kuracaktır. Kurduğu hüküm sonucu tüm artırım ve indirimler uygulandıktan sonra verilecek sonuç cezanın 2 yıl veya daha az hapis cezası veya adli para cezası olduğunu görürse hükmün açıklanmasını geri bırakabilecektir. Bu sürenin tarihinden önce çocuklar hakkında işlenen suçlar yönünden 3 yıl olduğuna dikkat edilmelidir. Sanık hakkında, kanun hükmü gereği uygulanamayacak belli hükümlerin, yasaya aykırı biçimde uygulanması sonucu olarak verilen netice ceza 2 yıl hapis cezasının altına düşmüş ise, bu durumda sanığın iki defa atıfetten yararlandırılmaması için Yargıtay, yanlış olarak verilen ceza ile ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmayacağına karar vermiştir.

Hapis ile birlikte ceza verilmekte ise, bu 2 yıllık sınırın belirlenmesinde hapis nazara alınacaktır. Yine hüküm bir bütün olduğundan, hükmün bir kısmı ile ilgili HAGB kararı verilip, bir kısmı ile verilmemezlik yapılamaz. Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası olması, bu değerlendirme, yeni sistemde cezaların içtimai müessesine yer verilmemesi nedeniyle, her suç yönünden ayrı ayrı hükmedilen ceza miktarı nazara alınmak suretiyle belirlenecek, sanığın birden fazla suçtan mahkumiyeti halinde, bu mahkumiyetlerin toplamı nazara alınmayacak, ancak bu olgular, sanığın suç işleme hususu yönünden değerlendirilebilecektir. Burada sanığın işlediği suçun kasıtlı veya taksirli olmasının veya iştirak halinde işlenip işlenmemesinin bir önemi yoktur. İstisnalar dışında her suçla ilgili verilen mahkumiyet kararında, hükmün açıklanması geri bırakılabilir. Ayrıca sanığın üzerine atılı suçun kanunda öngörülen cezasının da önemi yoktur. Burada önemli olan, sanık hakkında sonuç olarak belirlenen cezadır, bu cezanın 2 yıl veya daha az olması gerekir.

sayılı Kanuna 23/6/ tarih ve sayılı Kanunun Maddesi ile eklenen Ek 4. Maddeye göre, sırf askeri suçlarda, bu 2 yıllık süre 6 aydan daha az hapis olarak uygulanacaktır. Başka bir deyişle, sırf askeri suçlarda, ancak 6 ayın altındaki hapis cezaları ile ilgili HAGB hükümleri uygulanacak, 6 ay ve daha fazla hapis cezaları için uygulanmayacaktır. Buradaki süre sınırlamasının tüm askeri suçlar için değil, sadece sırf askeri suçlar için söz konusu olacağına dikkat edilmelidir. Ancak diğer askeri suçlarla ilgili hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için fiilin, disiplini ağır şekilde ihlal etmemesi veya birliğin güvenliğini tehlikeye düşürmemesi ya da birliğin muharebe hazırlığını veya etkinliğini zafiyete uğratmaması ya da büyük bir zarar meydana getirmemesi ile fiilin savaş veya seferberlikte işlenmemesi koşullarının birlikte gerçekleşmesi gerekir.

CMK&#;ya göre, sanık hakkında verilen mahkumiyet hükmünün açıklamasının geri bırakılabilmesi için faille ilgili üç şartın gerçekleşmesi gerekir. Bunlardan ikisi objektif, diğerleri ise subjektif şartlardır.

  1. Sanığın Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasını Kabul Etmesi: sayılı Yasa ile CMK&#;nın maddesine &#;Sanığın kabul etmemesi halinde, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmez.&#; hükmü eklenmiştir. Bu maddeye göre, sanığın savunması alınır iken, suçunun sabit olması halinde hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul edip etmediği hususu sorulacaktır. Her ne kadar maddede sanığa sorulmadan söz edilmiş ise de, kanaatimizce sanık bulunabiliyor ise, öncelikle sanığa sormak gerekir. Ancak aramalara rağmen sanık bulunamıyor ve sanığın da müdafii var ise, sanık müdafiine de sorulması yeterlidir. Ancak Yargıtay bu konudaki beyanın kişiye sıkı sıkıya bağlı haklardan olduğunu, hak sahibinin açık beyanı ya da açıkça (varlığı halinde) vekaletnamede bu hususta vereceği yetki ile vekilin kullanabileceğini kabul etmektedir. Sanık hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin uygulanmasını kabul eder ise, diğer şartlar da gerçekleşir ise bu kurum uygulanabilir, ancak sanık hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmez ise artık uygulanmaz ve hüküm açıklanır.
  2. Sanığın Daha Önce Kasıtlı Bir Suçtan Mahkum Olmamış Olması: Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, sanığın sabıka kaydına göre, daha önce işlemiş olduğu kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olması gerekir. Bu kasıt doğrudan kasıt olabileceği gibi, olası kasıt da olabilir, Her ikisi de, anılan müessesenin uygulanmasına engel teşkil eder. Sanığın daha önceden taksirli suçtan mahkum olması önemli değildir. Sanık daha önceden adi veya bilinçli taksirli bir suç işlemiş olsa bile, sanık hakkında ikinci suçtan verilen hükmün açıklanması geri bırakılabilir. Sanığın daha önceden işlemiş olduğu suçun ne kadar süre önce işlenmiş ve kesinleşmiş (veya infaz edilmiş) olması gerektiği konusunda değişik görüşler ileri sürülebilir. Yargıtay Ceza Genel Kurulu bu konuyu tartıştığı kararında, YTCK döneminde işlenen suçlar açısından infazdan sonra sayılı TCK&#;nın maddesinde belirtilen tekerrür sürelerinin esas alınmasının hakkaniyete uygun bir çözüm olacağını kabul etmiştir.

  3. Sanığın Yeniden Suç işlemeyeceği Hususunda Kanaat Gelmiş Olması: Mahkeme duruşma süresince sanığın kişiliğini inceleyecek, duruşmadaki tutum ve davranışlarımı değerlendirecek ve gelecekte, sanığın yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunu sezecek ve bir daha suç işlemeyeceği konusunda vicdani kanaate ulaşırsa, bu durumda hükmün açıklanmasını geri bırakacaktır. Bazen Yargıtay&#;ın sanığın hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilecek suçla birlikte işlediği suçun niteliği gereği, bu kanaatin oluşmayacağını öngördüğü durumlar olabilmektedir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, hakimin takdirine bağlı bir karardır, ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilmeden hükmün açıklanması halinde, Yargıtay mahkemenin gerekçesini değerlendirecek ve bu gerekçenin yeterli olup olmadığını belirleyecektir. Özellikle hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilirken, kanundaki tabirlerin tekrarının gerekçe olmadığı ve &#;taktiren&#; denmesinin yeterli olmadığı göz önünde tutulmalıdır. Sanığın önceden işlediği kasıtlı suç, CMK&#;nın /6a. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına engel olmayacaksa da, takdirin belirlenmesinde belirleyici olabilecektir.

  • Suç Nedeniyle Uğranılan Zararın Giderilmesi

CMK&#;nın /6a. maddesine göre, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebilmesi için, suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi de gerekir. Öncelikle, zararın giderilebilmesi için, ortada ölçülebilir ve giderilebilir bir zararın, daha açık bir deyişle somut bir zararın bulunması gerekir. Ortada somut bir zararın olmadığı suçlarda, örneğin ruhsatsız silah bulundurma veya taşıma suçlarında, bu şartın gerçekleştiği kabul olunmalıdır.

Mağdurun ya da kamunun uğradığı &#;zarar&#; kavramından maddi zarar anlaşılması gerekir. Artık Yargıtay uygulaması da bu şekilde oturmuş durumdadır. Yargıtay Ceza Genel Kurulu ve Dairelerce de benimsenen uygulamaya göre hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinde dikkate alınacak zararın maddi zarar olup manevi zararı kapsamaz. Zararın miktarı nasıl belirlenecektir? Sanık ile mağdur zararın miktarı konusunda anlaşırlarsa, kanaatimizce mahkeme bu miktara müdahale etmeyeceklerdir. Ancak sanık ile mağdur zararın miktarı konusunda anlaşamazlar ise, mahkeme bu konudaki tüm bilgi ve belgeleri toplayarak, zarar miktarını belirleyecek ve sarıktan bu miktarı ödemesi istenecektir. Mağdur bu miktarın gerçek zarardan daha az olduğu düşüncesinde ise zararın geri kalan kısmı için hukuk mahkemesinde dava açabilecektir.

Bir kısım suçlarda zararın belirlenmesi teknik bir konudur, örneğin kaçakçılık suçunun işlenmesiyle kamunun mahrum kaldığı gümrük vergi tutarının belirlenmesi teknik bir konu olup, yıllara göre değişkenlik arz etmesi ve eşyanın niteliğine göre farklı tarife ve cetvellere tabi bulunması nedenleriyle bu tutarın herkes tarafından kolayca belirlenmesi mümkün değildir. Bu nedenle gümrük idaresince alınması gerekip de alınamayan gümrük vergileri hesaplatılmalı ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesini talep eden sanığa bu miktar bildirilip, zararı karşılayıp karşılamayacağı açıkça sorulduktan sonra bu konuda bir karar verilmelidir.

sayılı CMK&#;nin /5. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilebilmesi için, aynı maddenin 6. fıkrasında zararın ödenmesi koşulu öngörülmüş ise de, bu koşulun aranabilmesi için suçun niteliği veya işleniş biçimine ve doğurduğu sonuçlarına göre ortada maddi bir zararın bulunması zorunludur. Aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya maddi zararın tazmin suretiyle giderilmesinin söz konusu olmadığı suçlarda, örneğin tehdit, hakaret gibi suçlarda, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının şartlarından olan bu husus varsayılabilir. Yargıtay da aynı görüştedir.

  • Sanık Hakkında Daha Önceden Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilmemiş Olması

tarihli Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun&#;un maddesiyle sayılı Kanunu&#;nun maddesinin sekizinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere &#;Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez&#; cümlesi eklenmiştir. Söz konusu değişiklikle, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık hakkında denetim süresi içinde bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği düzenlenmiştir. İşlediği suçlardan dolayı sanık hakkında birden fazla hükmün açıklanmasının geri bırakılması karar verilmesi şeklindeki uygulamaya son verilmesi amaçlanmıştır.

Kişinin işlediği ikinci suçun denetim süresi içinde işlenip işlenmediğinin önemi bulunmamaktadır. Daha önceden işlenen suçlar bakımından da bu yasak uygulanacaktır. Burada önemli olan, denetim süresi içinde bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilememesidir, bu karara esas suçun ne zaman işlendiği önemli değildir. Başka bir deyişle, sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilerek, bu karar ile belirlenen denetim süresi içerisinde, kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha HAGB kararı verilemez, bu süreçte de olsa taksirli suç- tan HAGB kararı verilmesine herhangi bir engel bulunmamaktadır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilemeyecek Suçlar

Kural olarak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumu, TCK’da ve ceza hükmü içeren diğer kanunlardaki tüm suçlarda uygulanır. Ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmayacağı konusunda kanunda açık düzenlemenin olduğu durumlarda, bu kurumun uygulanması olanağı bulunmamaktadır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kurumunun uygulanmayacağı suçlar;

  • İki yıl üstü süreli hapis veya adli para cezası gerektiren suçlar
  • Anayasa’nın maddesinde koruma altına alınan inkılap kanunlarında yer alan suçlar
  • sayılı Sporda Şiddet Ve Düzensizliğin Önlenmesine Dair Kanun kapsamındaki suçlar
  • Şike ve teşvik suçları
  • sayılı Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkında Kanun kapsamında disiplin suç ve cezaları
  • Kullanmak için Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Satın Almak, Kabul Etmek veya Bulundurmak ya da Uyuşturucu veya Uyarıcı Madde Kullanmak Suçu
  • İmar Kirliliğine Neden Olma Suçu
  • İcra İflas Kanunu’nda Yer Alan Suçlar
  • Disiplin Hapsi ve Tazyik Hapsi Gerektiren Fiiller

hakkında HAGB kararı verilemez. Bu sayılan suçlar açısından cezanın miktarının veya sanığın kabul etmesinin önemi yoktur.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararında Denetim Süresi Ne Kadardır?

Mahkeme tarafından hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinde, sanığın 5 yıl süreyle denetim süresine tabi tutulmasına karar verilir. Bu 5 yıllık süre, suç tarihinde 18 yaşından küçük olan çocuklar hakkında ÇKK’nun Maddesi uyarınca 3 yıl olarak uygulanır. Bu 3 ve 5 yıllık süreler takdire bağlı olmayan, belirlenmesi zorunlu olan sürelerdir. Hakim bu süreleri azaltamaz veya artıramaz.

HAGB kararı verildikten sonraki denetim süresi;

  • Yetişkinler için 5 yıl
  • Çocuklar için ise 3 yıldır.

Sanık bu sürede gözetim altında tutulur. Böylece sanığın toplum içerisinde iyileşme süreci takip edilir.

Mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile birlikte 1 yıldan fazla olmamak üzere denetimli serbestlik tedbirine hükmedebilir. Bu durumda denetimli serbestlik tedbirine hükmetme ve en fazla 1 yıla kadar olmak üzere süre belirlemek konusunda, hakimin takdir hakkı mevcuttur. Ancak mahkemenin takdir hakkı bulunsa da 1 yıldan fazla süreyle denetimli serbestlik tedbirine karar veremez.

Mahkeme denetimli serbestlik tedbiri olarak;

  • Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,
  • Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,
  • Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kalınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine karar verebilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verdikten sonra, bu karara karşı 7 gün içerisinde itiraz yoluna başvurulabileceği, başvurulabilecek mercii ve başvuru usulü de, CMK&#;nın maddesi uyarınca hükmün son bölümünde yer verilecektir.

hukmun aciklanmasinin geri birakilmasi hagb sicil

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararının Sonuçları Nelerdir?

Mahkeme HAGB kararıyla, sanığın suçu işlediğini sabit görerek sanık hakkında bir cezaya hükmetmekte; ancak verdiği HAGB kararı ile hükmedilen bu ceza sanık hakkında hukuki bir sonuç doğurmamaktadır. Bir başka deyişle, sanık hakkında HAGB kararına hükmedilebilmesi için mahkeme tarafından sanığın suç işlediğinin sabit görülmesi ve sanık hakkında bir cezaya hükmolunmuş olması şarttır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık, denetim süresi içerisinde kasten bir suç işlemezse ve yükümlülüklerine uygun davranırsa dava düşer yani sanığa herhangi bir ceza verilmez. Sanığın sicili temiz kalır. Ancak ceza davasının yargılama giderleri sanığa yükletilir ve sanık bunları ödemek zorundadır.

Kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararları bunlara mahsus sisteme kaydedilmek üzere Adli Sicil İstatistik Genel Müdürlüğü&#;n gönderilir (CMK m/13). Bu kayıtlar, ancak bir soruşturma veya kovuşturmayla bağlantılı olarak Cumhuriyet savcısı, hakim veya mahkeme tarafından istenmesi halinde, bu maddede belirtilen amaç için kullanılabilir. Cumhuriyet Başsavcılıkları ile Adli Yargı İlk Derece Ceza Mahkemeler Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik&#;in maddesi uyarınca hükmün açıklanması ya da düşmesi kararı verilmesi gereken hallerde dosya yeni bir esasa kayıt edilmelidir.

HAGB Kararı Verilen Kişiye Yeniden HAGB Kararı Verilebilir Mi?

tarihli Resmi Gazete yayımlanarak yürürlüğe giren sayılı Türk Ceza Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun&#;un maddesiyle sayılı Kanunu&#;nun maddesinin sekizinci fıkrasının birinci cümlesinden sonra gelmek üzere &#;Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.&#; cümlesi eklenmiştir. Bu düzenleme ile tarihi sonrasında işlenen suçlar yönünden aynı sanık hakkında aynı denetim süresi içinde birden fazla HAGB kararının verilmesi yasaklanmıştır. Söz konusu değişiklikle, hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilen sanık hakkında denetim süresi içinde bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemeyeceği düzenlenmiştir.

Kişinin işlediği ikinci suçun denetim süresi içinde işlenip işlenmediğinin önemi bulunmamaktadır. Daha önceden işlenen suçlar bakımından da bu yasak uygulanacaktır. Burada önemli olan, denetim süresi içinde bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilememesidir, bu karara esas suçun ne zaman işlendiği önemli değildir. Başka bir deyişle sanık hakkında daha önceden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilerek, bu karar ile belirlenen denetim süresi içerisinde, kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha HAGB kararı verilemez, bu süreçte de olsa taksirli suçtan HAGB kararı verilmesine herhangi bir engel bulunmamaktadır.

CMK m/8:

(8) Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının verilmesi halinde sanık, beş yıl süreyle denetim süresine tabi tutulur. Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez. Bu süre içinde bir yıldan fazla olmamak üzere mahkemenin belirleyeceği süreyle, sanığın denetimli serbestlik tedbiri olarak;

a) Bir meslek veya sanat sahibi olmaması halinde, meslek veya sanat sahibi olmasını sağlamak amacıyla bir eğitim programına devam etmesine,

b) Bir meslek veya sanat sahibi olması halinde, bir kamu kurumunda veya özel olarak aynı meslek veya sanatı icra eden bir başkasının gözetimi altında ücret karşılığında çalıştırılmasına,

c) Belli yerlere gitmekten yasaklanmasına, belli yerlere devam etmek hususunda yükümlü kılınmasına ya da takdir edilecek başka yükümlülüğü yerine getirmesine, karar verilebilir. Denetim süresi içinde dava zamanaşımı durur.’’

HAGB Kararının Niteliği Nedir? HAGB Kararı Bir Hüküm Müdür?

Hüküm, mahkemenin kendi önündeki davayı doğrudan veya dolaylı olarak çözen, ceza davasını sona erdiren bir kararıdır. Bununla birlikte HAGB kararı CMK m’te sayılan hüküm çeşitlerinden birisi değildir. CMK Maddede sayılan hüküm çeşitleri;

  • Beraat,
  • Ceza verilmesine yer olmadığı,
  • Mahkumiyet,
  • Güvenlik tedbirine hükmedilmesi,
  • Davanın reddi
  • Davanın düşmesi birer hükümdür.

Bu anlamda HAGB kararı bir hüküm değildir. Bu nedenle sanık hakkında bir hukuki sonuç doğurmaz ve yine sanık herhangi bir hak yoksunluğuna uğratmaz. Sanık hakkında bir hüküm kurulmuş olmakla beraber, açıklanması geri bırakıldığından, bu hüküm sanık açısından mahkumiyete ilişkin bir sonuç doğurmayacaktır. Dolayısıyla sanık hakkında kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü olmadığından sanık, hükümlü sıfatını almayacaktır. Sanık hakkında mahkumiyet hükmü verilmemiş gibi bir sonuç doğacaktır.

Diğer taraftan hükmün açıklanmasının geri bırakılması sadece bir usul hukuku kurumu olmayıp sonuçları itibariyle maddi ceza hukuku açısından da neticeler meydana getirdiğinden aynı zamanda bir maddi ceza hukuku kurumudur. Yine mahiyeti itibariyle hükmün açıklanmasının geri bırakılması bir genel veya özel af da değildir.

HAGB Kararına İtiraz Edilebilir Mi? Herhangi Bir Kanun Yolu Var Mıdır?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı, CMK’nın / Maddesi uyarınca itiraz yasa yoluna başvurulabilir. Dolayısıyla mahkemece açıklanması geri bırakılan hüküm bir mahkumiyet hükmü niteliğinde olmadığından ve yasanın maddesi açık olduğundan mahkeme tarafından verilen HAGB kararına karşı istinaf veya temyiz kanun yoluna başvurulamaz. Fakat mahkeme CMK’nın / maddesine göre bir düşme kararı verirse verilen bu karar için istinaf ve temyiz yoluna başvurulabilecektir. HAGB kararlarına CMK m/12 uyarınca itiraz edilebilir. Bu itirazın kime karşı ve nereye yapılacağını kısaca şöyle açıklayabiliriz:

  • Asliye Ceza Mahkemesinin verdiği HAGB kararına karşı, Asliye Ceza Mahkemesinin bağlı olduğu üst mahkeme olan Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir.
  • Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği HAGB kararına karşı numara olarak takip eden Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir.
  • Bir yerde tek Ağır Ceza Mahkemesi varsa en yakın Ağır Ceza Mahkemesine itiraz edilebilir.

Anayasa Mahkemesi’nin 20/7/ tarihli ve E.: /, K.: /88 sayılı Kararı ile hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebileceğini düzenleyen CMK maddesinin fıkrası iptal edilmiştir. Bu Kararın Resmi Gazete’de yayımlanmasından başlayarak dokuz ay sonra yürürlüğe gireceği hüküm altına alınmıştır.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına itiraz edilebilir.

HAGB Kararına Kanun Yararına Bozma Başvurusu

Kanun yararına bozma, istinaf veya temyiz incelemesinden geçmeden kesinleşen mahkeme kararları aleyhine gidilebilen bir kanun yoludur. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı, itiraz edilmeyerek veya itiraz edildiğinde itirazı incelemeye yetkili merciinin red kararı ile kesinleşir. Kesinleşen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına karşı “kanun yararına bozma” yoluna başvurulabilir. Fakat, Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı aleyhine kanun yararına bozma kanun yoluna gidildiğinde, kanun yararına bozma konusu edilen kararın içeriği (esası) denetlenemez. Kanun yararına bozma talebi üzerine Yargıtay tarafından yapılacak inceleme, hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının usulü şartlarının oluşup oluşmadığının denetlenmesinden ibaret olacaktır. Yargıtay, kanun yararına bozma başvurusu üzerine hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararında aşağıdaki noktaların kararda hukuka uygun tatbik edilip edilmediğini denetleyecektir:

  • Hükmedilen ceza miktarının 2 yıldan az olup olmadığı,
  • Daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyetinin olup olmadığı,
  • Zararın giderilip giderilmediği,
  • Suçun HAGB uygulanamayacak istisnai bir suç olup olmadığı,
  • Denetim süresinin çocuklar için 3 yıl, yetişkinler için 5 yıl olup olmadığı,
  • Hakimin kararda HAGB koşullarını değerlendirip değerlendirmediği.

Yargıtay kanun yararına bozma başvurusu üzerine yukarıdaki noktalarda hukuka aykırılık tespit ederse, hukuka aykırılık yeni bir yargılamayı gerektirdiği takdirde yeniden yargılama yapılarak karardaki hukuka aykırılığın giderilmesi için dosyanın mahkemesine iadesine karar verir. Yargılama yapılmasını gerektirmeyen hallerde ise hukuka aykırılık Yargıtay ilgili ceza dairesince veya Ceza Genel Kurulunca doğrudan karar verilerek giderilir.

HAGB Kararının Diğer Mahkemelere ve Diğer Davalara Etkisi Nedir?

Kural olarak hukuk ve idare hakimi hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı ile bağlı değildir. Çünkü HAGB kararı günışığına çıkmış, açıklanmış, denetimlerden (yargı yolundan) geçerek kesinleşmiş, infaz edilebilir bir karar olmadığından, kural olarak HAGB kararının hukuk mahkemeleri ve idare mahkemelerinde bir bağlayıcılığı yoktur.

Ancak HAGB kararında yer alan maddi vakıalar hukuk mahkemelerinde ve idari yargıda da dikkate alınmaktadır. Hukuk mahkemeleri ve idari yargı hükmün açıklanmamasını gerekçe göstererek HAGB kararını yok sayamaz. Hukuk mahkemeleri ve idare mahkemeleri HAGB ilamını normal ilam gibi değerlendiremezler. Ancak HAGB dosyasında yer alan “hakaret içeren sözler, fiili saldırı, haksız tecavüz, görevi ihmal” vs. eylemlerini hukuk mahkemeleri ve idari yargı kendisini değerlendirerek sonuca gider.

Özetle HAGB kararı hukuk ve idare mahkemelerini bağlamaz; ancak HAGB dosyasında yer alan somut maddi vakıalar/deliller her hâlükârda dikkate alınır. HAGB dosyasında yer alan maddi vakıayı esas alarak hukuk mahkemesi tazminat takdir edebilir, idari yargıda memurun görevden ihracına onay verebilir.

HAGB Denetim Süresi İçinde Herhangi Bir Suç İşlerse veya Yükümlülüklerine Uymazsa Ne Olur?

Sanığın denetim süresi içerisinde yeniden kasıtlı bir suç işlemesi halinde mahkemece açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen (mahkumiyet) hüküm açıklanacaktır. Sanığın yeniden kasıtlı bir suç işlediği ancak kesinleşmiş mahkeme kararı ile sabit olacağından hükmün açıklanması için ikinci suç nedeniyle verilen mahkumiyet kararının kesinleşmiş olması gerekir. İkinci suçun denetim süresi içerisinde işlenmesi yeterlidir, kararın bu süre içerisinde kesinleşmiş olması zorunlu değildir. Burada denetim süresi içerisinde işlenen kasıtlı suçun cezasının türü ve miktarı önemli değildir. İkinci suçun şikayete bağlı veya re&#;sen soruşturulan bir suç olması da sonuca etkili değildir. Yine ikinci suçtan mahkumiyetin adli para cezası ya da hapis cezası olması yanında TCK&#;nun maddesindeki seçenek yaptırımlara çevrilmiş olmasının da önemi olmadığı gibi kesin nitelikte olmasının da önemi yoktur.

Kanun koyucu ikinci suçun kasıtlı bir suç olmasını yeterli görmüş, ikinci suçtan verilecek mahkumiyet hükmünün niteliği konusunda bir sınırlama getirmemiştir. Kanun koyucunun amacı farklı yönde olmadığından, CMK&#;nun maddesinden önce düzenlenen sayılı Çocuk Koruma Kanununun maddesinin 6. fıkrasında olduğu gibi denetimli serbestlik süresi içerisinde işlenen ikinci suçtan verilecek mahkumiyetin niteliği konusunda kısıtlayıcı bir hükme yer verilmemiştir. Bu nedenle failin denetim süresi içinde işlediği kasıtlı suçla ilgili mahkûmiyetinin kesin nitelikte olması halinde de hükmün açıklanmasına karar verilmesi gerekir. Denetim süresinde işlenen kasıtlı suç ile ilgili hükmü veren mahkemenin, kararı kesinleştiğinde açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen hükmü açıklaması için kararının kesinleşme şerhini içerir onaylı bir suretini eklemek suretiyle kararı veren mahkemeye ihbarda bulunması gerekir. sayılı Kanunun maddesinin sayılı Kanun ile değiştirilmeden önceki halinde, denetim süresi içinde işlenen suç nedeniyle hükmün açıklanabilmesi için hapis cezasına mahkumiyetin zorunlu olduğuna dikkat etmek gerekir.

Hakkında denetimli serbestlik tedbirine hükmedilmesi halinde, sanık denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülüklere uygun davranır ve denetim süresi içerisinde yeniden kasıtlı bir suç işlemez ise açıklanması geri bırakılan hüküm ortadan kaldırılarak, davanın düşmesi kararı verilir.

Denetimli serbestlik tedbirleri, Denetimli Serbestlik Hizmetleri Yönetmeliği hükümleri çerçevesinde Denetimli Serbestlik Müdürlüğü tarafından infaz edilecektir. Söz konusu Yönetmeliğin maddesine göre; denetimli serbestlik yükümlülüğünün infaz edilmesi halinde kayıt kapatılarak durum Cumhuriyet Başsavcılığı aracılığıyla mahkemeye bildirilecektir. Bu bildirim ile birlikte sanığı denetimli serbestlik tedbirini usulüne uygun şekilde yerine getirdiği anlaşılacaktır. Denetim süresi içerisinde yeniden kasıtlı bir suç işlemediği de tespit edilir ise kamu davasının düşmesine karar verilecektir.

Güvenlik Soruşturmasında HAGB Kararı Çıkar Mı?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı özel bir sicilde tutulur. İlgili hakim ve savcılar hariç hiç kimse kişi hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararına ulaşamaz. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı kişinin adli sicil kaydında yer almaz. Bu nedenle kişi hakkında yapılan güvenlik soruşturmasında hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının çıkmaması gerekir. Fakat birçok kurum alım yaparken güvenlik soruşturması kapsamında HAGB kararlarına ulaşmakta ve bu karar güvenlik soruşturmasını olumsuz etkilemektedir.

HAGB kararı CMK kapsamında kişi hakkında hukuki sonuç doğurmaz. Ancak birçok kurum HAGB kararına dayanarak kişilerin güvenlik soruşturmasını olumsuz sonuçlandırmaktadır. HAGB kararı neticesinde güvenlik soruşturması olumsuz sonuçlanan memur adaylarının 60 gün içinde İdare Mahkemesinde yürütme durdurma istemli iptal davası açması gereklidir. İdari davada mahrum kalınan parasal ve özlük haklar talep edilmelidir. Bu nedenle süreci idare hukuku avukatı ile yürütmeniz tavsiye edilir.

Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Memurluğa Etkisi

Kamu hizmetine girme, Anayasal bir hak olarak güvence altına alınmıştır (AY. md. 70). Buna göre &#;Her Türk, kamu hizmetine girme hakkına sahiptir. Hizmete alınmada görevin gerektirdiği niteliklerden başka hiçbir ayrım gözetilemez.&#; Devlet Memurları Kanunu&#;nun (DMK) md. 48/A bendinde ise, &#;&#;TCK&#;nin maddesinde belirtilen süreler geçmiş olsa bile; kasten işlenen bir suçtan dolayı bir yıl veya daha fazla süreyle hapis cezasına ya da affa uğramış olsa bile devletin güvenliğine karşı suçlar, Anayasal düzene ve bu düzenin işleyişine karşı suçlar, zimmet, irtikap, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık suçlarından mahkum olmamak&#; devlet memurluğuna giriş için aranacak genel şartlar olarak belirtilmiştir. Görüldüğü gibi, DMK, belirli suçlara ve belirli süreden fazla cezaya mahkumiyeti memuriyete girişe engel olarak kabul etmiştir.

Danıştay, kamu görevlisi olan sanık hakkında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilmiş olması karşısında, artık bu aşamada memur olma şartını yitirdiğinden söz edilemeyeceğine karar vermiştir. Konuya, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararına bağlanan hukuki sonuçlar bakımından yaklaşılarak çözüm bulunması gereklidir. Bilindiği üzere, hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmü niteliğinde olmadığından ve kurulan mahkumiyet hükmü, CMK&#;nin maddesi anlamında &#;hüküm&#; niteliğine sahip bulunmadığından mahkumiyet kararının hukuki sonuçlarını da doğurmayacaktır. Bunun doğal bir sonucu olarak da hakkında hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı verilen kişi; kanun karşısında hiç suç işlememiş olduğundan memur olabilme şartlarını taşıdığı kabul edilmelidir. Bir diğer anlatımla, DMK&#;nin maddesinde belirtilen affa uğramış olsa bile memuriyete engel olarak kabul edilen suçlardan birini işlediği iddiasıyla dava açılan kişi hakkında hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilmesi halinde, bu kişi yine de devlet memuru olabilecektir.

Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması Ceza Muhakemesi Kanunu madde de düzenlenmiştir. Sanığa verilen ceza, 2 yıl veya daha az süreli hapis veya adli para cezası ise, gerekli olan koşulların varlığı halinde verilerek hükmün açıklanmasının 5 yıl süreyle geriye bırakılmasıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının memurluğa etkisi hakkındaki emsal  karar yazımızda paylaşılmıştır. tarih ve sayılı Çocuk Koruma Kanunu (ÇKK) ile Türk hukukuna kazandırılmıştır. Bu madde kapsamında;

  • Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması  kişi hakkında hüküm ve sonuç doğurmaz.
  • Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararına sadece itiraz edilebilir. (Temyiz, istinaf mümkün değildir.)
  • Adli sicil kaydında görünmez.
  • Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında bir hüküm değildir.
  • İlgili hakim savcılar hariç ulaşılması mümkün değildir.
  • Ceza Muhakemesi Kanunu kapsamında yasal süresi geçtikten sonra dosyanın düşmesine karar verilir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı sanığın yüklenen suçu işlediği sabit olduğu ve yükümlülük yüklediği için beraat kararı niteliğinde değildir. Nitekim bu yükümlülüğün yerine getirilmesi sonucunda verilecek davanın düşmesi kararı da beraat hükmünü niteliğinde değildir. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılmasının memurluğa etkisi bu sebeple önemlidir. Zira bu sebeple devlet memuru olamayan veya memur olup ilişiği kesilen bir çok kişi vardır.

Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Kararının Disiplin Hukukuna Etkisi

Sanığın kamu görevlisi olması durumunda, hakkında hükmün açıklanmasının ertelenmesi kararı verilmesine sebep olan fiil aynı zamanda disiplin cezasını da gerektirebilecektir. DMK&#;nin &#;Cezai kovuşturma ile disiplin kovuşturmasının bir arada yürütülmesi&#; kenar başlıklı / maddesine göre, &#;Aynı olaydan dolayı memur hakkında ceza mahkemesinde kovuşturmaya başlanmış olması, disiplin kovuşturmasını geciktiremez. Memurun ceza kanununa göre mahkum olması veya olmaması halleri, ayrıca disiplin cezasının uygulanmasına engel olamaz.&#;

Kamu görevlilerinin eylemlerinden doğan ceza muhakemesi ve disiplin cezası uygulaması, birbirine paralel olarak yürüyen iki ayrı süreçtir. İdarenin iç işleyişine ilişkin olan disiplin cezası ile korunmak istenen hukuki değerin ceza normu ile korunan hukuki değerden farklı olduğu kuşkusuzdur. Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı verilmeden önce muhakeme sürecinde tüm deliller toplanmış, değerlendirilmiş ve sanığın müsned fiili işlediğine kanaat getirilerek mahkemece bir mahkumiyet hükmü kurulmuştur. Ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasının ertelenmesine dair kararıyla kamu görevlisi sanığın disiplin soruşturmasına konu olan fiili işlediği tespit edilmiş olup, bu durumda idare ilgili hakkında henüz disiplin soruşturması açmamış ise soruşturma açmak; disiplin soruşturması açmış ise bunu ceza mahkemesinin kararı ışığında neticelendirmek özellikle de burada toplanan ve somut olayı temsil eden delillere göre soruşturmayı sonuçlandırmak durumundadır.

Ceza mahkemesinin hükmün açıklanmasının geriye bırakılması dair kararı disiplin soruşturması açısından delil niteliğinde olup; disiplin hukuku açısından bu delilin görmezden gelinmesi mümkün değildir. Ancak, hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararının kesinleşmiş bir mahkûmiyet hükmü niteliğinde olmadığı unutulmamalı; mutlaka disiplin cezası verilmesi gerektiği düşünülmemelidir.

Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması Kararının Avukatlığa Etkisi

Avukatlık Kanunu&#;nun &#;Ceza kovuşturmasının disiplin cezalarına tesiri&#; başlıklı maddesinde, disiplin işlem ve kararına konu teşkil edecek bir eylemde bulunmuş olan avukat hakkında aynı eylemlerden dolayı ceza mahkemesinde dava açılmış ise &#;avukat hakkındaki disiplin kovuşturmasının ceza davasının sonuna kadar bekletileceği&#; düzenlemesine yer verilmiştir. Bu kural gereğince, aynı zamanda disiplin suçu oluşturan fiil sebebiyle hakkında ceza davası açılarak sonucunda hükmün açıklanmasının ertelenmesine karar verilmiş bir avukat hakkındaki disiplin soruşturmasının karara bağlanması için denetim süresinin sona ermesi ve kesinleşmiş bir mahkumiyet hükmünün varlığı beklenerek sonucuna göre disiplin hukuku yönünden karar verilmelidir.

sayılı Kanun&#;un geçici 2. maddesi gereğince, hükmün açıklanmasını isteyip temyiz eden avukatlardan, disiplin kurulu tarafından kınama ve para cezası ile cezalandırılan avukatlar hakkındaki disiplin hukukuna ilişkin kararlar, ceza mahkemesi kararı kesinleşmeden disiplin cezası uygulanamayacağından hukuka aykırı hale gelecek olup; bu kişiler baro organlarına seçilme hakkına yeniden kavuşmuş olacaktır. Belirtilen imkânın, sadece hakkında kınama ve para cezası uygulanmış olanlar bakımından geçerli olup, tedbiren işten yasaklananlar ve haklarında avukatlığa engel bir suçtan dolayı son soruşturma açılmasına karar verilmiş olanlar için böyle bir imkan bulunmadığı da ileri sürülmektedir.

HAGB Kararı Yargıtay Kararları

Yargıtay CD, tarih ve / E., / K.

  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
  • CMK Madde

… Dosya kapsamından, olan suç tarihi itibariyle 31/2. maddesi kapsamında bulunan suça sürüklenen çocuk … hakkında, tarih, / Esas ve /67 Karar sayılı kararla hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıllık denetim süresi öngörülmesine karar verildiği, kararın tarihinde kesinleştiği, suça sürüklenen çocuğun tarihinde konut dokunulmazlığının ihlali suçu nedeniyle TL adli para cezası ile cezalandırılmasına dair Aliağa Asliye Ceza Mahkemesinin / Esas ve / Karar sayılı ihbar yazıları uyarınca duruşma açılarak, suça sürüklenen çocuğun savunması alınmak suretiyle geri bırakılan hükmün açıklanmasına karar verildiğinin anlaşılması karşısında, tarih sayılı Yasa ile değişik sayılı Çocuk Koruma Kanununun maddesinde yapılan değişiklik ile çocukların tarihinden sonra işledikleri suçlarda verilecek olan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin kararlarda denetim süresinin 3 yıl olarak öngörüldüğü, lehe yorumla, temyiz incelemesine konu hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin karar tarihi olan tarihi itibariyle de suça sürüklenen çocuk hakkında 3 yıl denetim süresi uygulanması gerektiği, bu halde mahkemece  suça sürüklenen çocuğun adli sicil kaydı getirtilip incelenerek, kararın kesinleşme tarihi olan tarihi üzerinden 3 yıllık denetim süresi içinde kasıtlı ikinci suç nedeniyle hapis cezası ile mahkumiyet almadığının anlaşılması halinde, sayılı CMK’nın / maddesi de dikkate alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, yanılgılı değerlendirme ile denetim süresinin 5 yıl olarak kabulü ile bu süre dikkate alınarak tarihinde işlenen kasıtlı ikinci suç nedeniyle verilen TL adli para cezası ile mahkumiyete ilişkin ilam esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, suça sürüklenen çocuk … müdafiinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan, diğer yönleri incelenmeyen hükmün açıklanan nedenle tebliğnameye aykırı olarak BOZULMASINA, …


Yargıtay 7. Ceza Dairesi T. / E. ve / K.

  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
  • CMK Madde

Sayılı kararına göre: “Sanığın geçmişteki sabıkalı hali de göz önüne alınarak koşulları oluşmadığından&#; şeklinde gerekçe gösterilmiş ise de, sanığın adli sicil kaydında mahkumiyete esas teşkil eden hükümlülüğünün bulunmadığı ancak, önceki eylemi nedeniyle hagb’ye dair karar bulunduğu, bu karar kasıtlı suçtan mahkumiyet anlamında olmadığından hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının yeniden değerlendirilmesine engel teşkil etmediği gözetilmediği.&#;”


Yargıtay Hukuk GK, tarih ve / E., / K.

  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
  • CMK Madde

… Ceza hakiminin beraat kararı verirken delilleri takdir konusundaki kanaati, hukuk davasında etkili değildir. Hukuk hakimi hak arama özgürlüğü ile kişilik haklarının sınırlarını belirlerken dayanılan kanıtların iddiayı kanıtlayacak güçte olmasını aramayacaktır. Çünkü hukuk hakimi iddiayı değil, hak arama özgürlüğünün hukuka uygun olarak kullanılıp kullanılmadığını araştırma ödevi altındadır. Bu nedenle şikayet hakkını haklı gösterecek kesin kanıtlar olmasa bile bir takım güçsüz kanıtların (emarelerin) bulunması yeterli olacaktır. Kesin kanıtların aranması şeklindeki bir kabul halinde ise hak arama özgürlüğünün kullanılması kısıtlanmış olacaktır. …

Öte yandan, Hukuk Genel Kurulu’nun gün ve E/, K/30 sayılı ilamında vurgulandığı üzere, maddi olgunun belirlenmesi yönünden hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının, kesinleşmiş bir ceza hükmü olmadığından, hukuk hakimini bağlamayacağının kabulü gerekir.

Yukarıdaki açıklamaların ışığında somut olayın incelenmesinde; davalı ve onyedi (17) arkadaşı Bayındırlık ve İskan Bakanlığı’na verdikleri şikayet dilekçesinde, Urla Kadastro Müdürlüğü’nde kontrol mühendisi olan davacının, çeşitli mazeretler ileri sürerek işlemleri geciktirdiğini, işyerinde huzursuz bir ortam oluşturduğunu iddia etmişlerdir. Duruşmada dinlenen davalı tanıkları ise, davalının iddialarını destekleyen açıklamalar yapmışlardır.

Buna göre, yukarıda açıklanan ilkeler gözetildiğinde, davalının şikayet hakkını, şikayeti haklı gösteren emarelere dayalı kullandığının kabulü gerekir.

Ayrıca, davalı ceza mahkemesinde davacıya karşı iftira suçunu işlediği gerekçesiyle cezalandırılmış ise de ‘’hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına’’ karar verdiğinden, yukarıda belirtildiği üzere, bu karar hukuk hakimini bağlamaz.

Yerel mahkemece, yukarıda yapılan hukuki ve maddi saptamalar gözetilerek, davanın tümden reddedilmesi gerekirken, hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davalının manevi tazminat ile sorumlu tutulmuş olması doğru değildir.

Hak böyle olunca; yerel mahkemece, Hukuk Genel Kurulu’nca benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.


Yargıtay 4. CD, tarih ve / E., / K.

  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
  • CMK Madde

… Sanığın sabıkasında görülen ilamın hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olması, CMK’nın /8. maddesine sayılı Yasanın maddesiyle ‘’Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez.’’ cümlesi eklenmiş ise de, suç tarihi itibariyle adli sicil kaydında yer alan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilamın engel oluşturmaması, tehdit suçu nedeniyle dosyaya yansıyan ve talep edilen somut (maddi) bir zararın bulunmaması, manevi zararın ise hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının geri bırakılmasının uygulanmasına engel oluşturmaması karşısında, CMK’nın /6. maddesi uyarınca, sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak, yeniden suç işleyip işlemeyeceği konusunda bir değerlendirme yapıldıktan sonra, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasıyla ilgili bir karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, ‘’Her ne kadar mağdurun sanıktan zarar tazmini konusunda bir talebi olmamış ve sanığın kişilik özellikleri ce yargılamanın devamı sırasındaki davranışları itibariyle yeniden suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat oluşmuş olsa bile, sayılı CMK’nın /6-a maddesindeki ‘’daha önce kasıtlı bir suçtan mahkum olmamış olma’’ koşulunu sağlamayan’’ şeklindeki kanuni olmayan gerekçeyle, CMK’nın /5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,…


Yargıtay Ceza Dairesi Tarih, /E. / K.

  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
  • CMK Madde

Kurulan hükmün hukuki bir sonuç doğurmamasına imkan veren ve bu yönüyle sanıklar lehine olduğu hususunda şüphe bulunmayan hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanıklar hakkında uygulanabilmesi için, diğer koşulların varlığının yanında, “Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın, aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen giderilmesi” gerektiği, ölüm ile sonuçlanan olay nedeniyle mahkemece tali kusurlu kabul edilen sanıkların kayden sabıkasız oldukları katılanlar vekilinin 15/12/ tarihli celsede, &#;Katılanların müteveffanın desteğinden mahrum kalmaları haricinde zararları yoktur. Henüz dava açmadık. Bir miktar belirlemedik. Bunun dışında beyan edebileceğimiz bir zarar yoktur,&#; şeklinde beyanda bulunduğu, CMK&#;nın maddesinde belirtilen zararın &#;dorudan maddi zarar&#; olduğu bunun dışında kalan ve yoksun kalınan kar ile diğer zararların CMK&#;nın maddesinde öngörülen zararı kapsamadığı, ancak hukuk mahkemelerinde dava konusu yapılan bu zararın istenebileceği anlaşıldığından, sanıklar hakkındaki hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair Sivas 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 10//02/ tarihli ve / esas, /67 sayılı karara yönelik sanıklar müdafinin itirazının reddi yerine, yazılı şekilde kabulüne karar verilmesinde isabet görülmediğinden;

Kanun yararına bozma talebine atfen düzenlenen tebliğnamedeki bozma isteği, incelenen dosya kapsamına göre yerinde görüldüğünden, Sivas 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 21/03/ tarihli ve / değişik iş sayılı kararının CMK&#;nın maddesi uyarınca KANUN YARARINA BOZULMASINA, müteakip işlemlerin mahallinde yapılmasına, dosyanın mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 20/02/ tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.


Yargıtay 3. Ceza Dairesi Tarih, /E. /K. sayılı kararı;

  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
  • CMK Madde

Sanığın adli sicil kaydındaki Samsun 2. Sulh Ceza Mahkemesinin sayılı TCK&#;nin /4, /1 maddeleri uyarınca verilen adli para cezasına ilişkin ilamın mahkemesinden onaylı bir sureti getirtilerek adli sicilden silinme koşulları oluşup oluşmadığı araştırılmadan &#;sanığın daha önceden kasıtlı bir suçtan mahkum olmuş olması&#; gerekçesiyle sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Bozmayı gerektirmiş, katılan vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebepten sayılı Yasanın 8/1. maddesi ile yürürlükte bulunan sayılı CMUK&#;un maddesi uyarınca isteme aykırı olarak BOZULMASINA, gününde oybirliğiyle karar verildi.


Danıştay DairesiEsas No: / Karar No : /8

  • Hükmün Açıklanmasının Geriye Bırakılması
  • CMK Madde

Güvenlik Soruşturması ve Arşiv Araştırması Yönetmeliği’nin 1. maddesinde; “Bu Yönetmeliğin amacı; yetkili olmayan kişilerin bilgi sahibi olmaları halinde Devletin güvenliğinin, iç ve dış menfaatlerinin, ulusal varlığın ve bütünlüğün zarar görebileceği veya tehlikeye düşebileceği bilgi ve belgelerin bulunduğu bakanlıklar ile kamu kurum ve kuruluşlarının gizlilik dereceli birim ve kısımlarını belirlemek, Türk Silahlı Kuvvetlerinde, emniyet ve istihbarat teşkilatlarında, ceza infaz kurumları ve tutukevlerinde çalışacak personel hakkında yapılacak güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasını düzenlemektir.” hükmüne, “Tanımlar” başlıklı 4. maddesinin (g) bendinde; “Güvenlik soruşturması: Kişinin kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığının, kolluk kuvvetleri ve istihbarat ünitelerinde ilişiği ile adli sicil kaydının ve hakkında herhangi bir tahdit olup olmadığının, yıkıcı ve bölücü faaliyetlerde bulunup bulunmadığının, ahlaki durumunun, yabancılar ile ilgisinin ve sır saklama yeteneğinin mevcut kayıtlardan ve yerinden araştırılmak suretiyle saptanması ve değerlendirilmesini,” tanımına yer verilmiş, “Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında araştırılacak hususlar” başlıklı maddesinde de; ”Güvenlik soruşturması ve arşiv araştırmasında kişinin içinde bulunduğu ortam da dikkate alınarak: a) Kimlik kontrolü, kimlik kayıtlarının doğruluk derecesi, uyrukluğu, geçmişte yabancı bir devletin uyrukluğuna girip girmediği, b) Kolluk kuvvetleri tarafından halen aranıp aranmadığı, kolluk kuvvetlerinin ve istihbarat ünitelerinin arşivlerinde bilgiler bulunup bulunmadığı, adli sicil kaydının ve hakkında bir tahdidin olup olmadığı, c) Yıkıcı faaliyetlerde bulunup bulunmadığı ve sayılı Atatürk Aleyhine İşlenen Suçlar Hakkında Kanuna ve Atatürk ilke ve inkılaplarına aykırı davranıp davranmadığı. d) Şeref ve haysiyetini ihlal edecek ve görevine yansıyacak şekilde kumara, uyuşturucuya, içkiye, paraya ve aşırı bir şekilde menfaatine düşkün olup olmadığı, ahlak ve adaba aykırı davranıp davranmadığı, e) Yabancılarla, özellikle hasım ve hasım olması muhtemel Devlet mensupları ve temsilcileriyle ilgili derecesinin iç yüzü ve nedeni, f) Sır saklama yeteneğinin olup olmadığı, araştırılır.” kuralı yer almıştır.

Davacının güvenlik soruşturmasının olumsuz olarak nitelendirilmesinin ve dava konusu işlemin dayanağı olan Tarsus 1. Asliye Ceza Mahkemesinin tarihli, E/, K/ sayılı kararı incelendiğinde, davacının söz konusu cezayı almasına neden olan yaralama olayının arkadaşıyla şakalaşmasının ciddiyete dönüşmesi üzerine meydana geldiği, daha önceden tasarlanmış olmayıp, anlık gelişen bir durum olduğu görülmektedir.

Bu durumda, davacının yaralama suçundan dolayı 11 ay 20 gün hapis cezası ile cezalandırılması ve Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılmasına karar verilmesinin, fiilin niteliği ve olayın oluş şekli göz önünde alındığında Güvenlik Soruşturmasının Olumsuz sonuçlanmasına yol açmayacağı sonucuna ulaşılmıştır.

Bu itibarla, davacının infaz ve koruma memuru öğrenciliğine geçici kabulüne dair Bakanlık olur’unun iptali ile infaz ve koruma memuru öğrenciliğiyle ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında ise hukuki isabet bulunmamaktadır.


HAGB Kararına İtiraz Dilekçesi Örneği

                          NÖBETÇİ AĞIR CEZA MAHKEMESİNE

                                      Gönderilmek Üzere

…….(HAGB Kararını Veren Mahkemenin Numarası Yazılacak) ASLİYE CEZA MAHKEMESİ’NE

……(HAGB Kararını Veren Mahkemenin Bulunduğu İl Yazılacak)

HAGB KARARINA

İTİRAZ EDEN SANIK : Adı ve Soyadı (T.C. Kimlik No) Adres

SANIK MÜDAFİ           : Av. Umur Yıldırım

Koç İkiz Kuleleri B Blok Kat:4 Daire:7, Çankaya

DAVACI                          : Kamu Hukuku

SUÇ                                  : TCK m’te düzenlenen ‘’Hakaret Suçu’’

İTİRAZ NEDENLERİ :

  • Müvekkilimin şahsı hakkında tayin edilen …/…/…. tarihli HAGB kararına rıza göstermemekle birlikte beraatini talep etmemize rağmen, Sayın Mahkemece müvekkilim adına HAGB kararı verilmesi açıkça hukuka aykırıdır.
  • Müvekkil hakkında beraat kesilmesi gerekirdi. Zira elde edilen deliller incelendiğinde müvekkilin suçu işlemediği noktasında kuvvetli deliller vardı.

HUKUKİ NEDENLERİ : TCK (m) ve ilgili mevzuat.

SONUÇ VE İSTEM     : Yukarıda kısaca açıklanan nedenlerle müvekkilim hakkında verilen mahkumiyet HAGB kararına itirazımızın kabulü ile müvekkilimin beraatine karar verilmesini, saygılarımla vekaleten arz ve talep ederiz. …/…/….

                                                               Sanık Müdafi

                                                           Av. Umur Yıldırım

                                                                        İmza

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Hakkında Sık Sorulan Sorular

HAGB bozulması durumunda ne olur?

HAGB bozulması durumunda hüküm açıklanır. Yani hakkınızda ceza verilir. Bu cezaya karşı istinaf ve temyiz kanun yoluna başvurabilirsiniz.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması para cezası ödenir mi?

Para cezası hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verildiyse para ödenmez. 5 yıl boyunca ertelenir. Eğer başka suç işlenmezse karar tamamen ortadan kalkar.

HAGB sonrası suç işleme durumunda ne olur?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına kararı sonrasında kasten bir suç işlenirse hüküm açıklanır. Hem ilk suçtan hem de ikinci suçtan yargılanırsınız.

Hükmün açıklanmasının geri birakilmasi ne zaman başlar?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararın kesinleşmesiyle başlar. Karar ceza mahkemesinin karar vermesi sonrası itiraz süresi geçtikten veya itiraz edilip reddedildikten sonra kesinleşir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması memuriyet konusunda engel olur mu?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması bazı suç tipleri bakımından memuriyete engel oluşturabilmektedir. Bu nedenle her suç tipi için ayrı ayrı ele almak gereklidir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hangi madde de düzenlenmiştir?

Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması CMK maddede düzenlenmiştir.

Hagb 5 yıl doldu ne yapmalıyım?

HAGB kararı 5 yıl dolduktan sonra düşürülür. Bunun için HAGB kararını veren mahkemeye dilekçe ile başvurmanız gereklidir.

HAGB kararı zamanaşımını keser mi?

Hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararı teknik anlamda CMK bakımından bir karar olmadığından ve askıda bir karar olduğu için TCK 67 bakımından bir zaman aşımı süresini kesen bir karar değildir.

2 defa Hagb kararı verilebilir mi?

CMK uyarınca bir kişiye birden fazla HAGB verilemez. Fakat bu hüküm tarihinden önce işlenen suçlar bakımından uygulanmaz. Yani öncesi suçlar bakımından ikinci defa HAGB kararı verilebilir.

HAGB kararı ne zaman silinir?

Hagb kararı kararın kesinleşmesinden 5 yıl sonra silinir. Silinmesi için kararı veren mahkemeye dilekçe ile başvurmanız gereklidir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması hangi madde?

HAGB kararı CMK madde de düzenlenmiştir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması para cezası ödenir mi?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verildiğinde para cezası ödenmez. 5 yıl boyunca ertelenir. Bu süre içinde yeni bir suç işlenmezse para cezası düşer.

Hükmün açıklanmasının geri birakilmasi ne zaman başlar?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararın kesinleşmesinden itibaren başlar. Karar yerel mahkeme kararına itiraz edilmezse kesinleşir ya da itiraz edilir ve reddedilirse kesinleşir.

Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda sanığa verilen ceza iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası ise ve kanunda sayılan diğer şartlar sağlanmış ise mahkeme Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması(HAGB) verebilir.

Örnek vererek açıklayacak olursak; mahkeme sanığın suç işlediğine kanaat getirir. Ancak bu suçun karşılığı 2 yıl ve daha az süreli hapis ya da adli para cezasıdır. Bu durumda gerekli şartlar oluşursa mahkeme hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verir. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması bir bakıma mahkeme tarafından verilen hükmün askıya alınmasıdır. Bu karar verildikten sonra belirlenen denetim süresi içinde suç işlenmediği takdirde dava düşer ve mahkumiyet hükmü ortadan kalkar. Yani kişi bu denetim süresince suç işlemediği takdirde hiç ceza almamış ve beraat etmiş gibi olur.

HAGB Kararının Tam Olarak Anlamı Nedir?

HAGB kararı ilk defa suç işlemiş ya da bir şekilde suça karışmış kişilere verilen ikinci bir şans gibidir. Mahkemenin sanığa &#;Evet sen bu suçu işlemişsin. Ancak hakkında daha önce bir hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verilmemiş. Sana vereceğim ceza iki yıl ya da iki yılın altında yahut para cezasıdır. Daha önce kasıtlı olarak hiç bir suç işlememişsin. Bununla birlikte mağdurun zararlarını da gidermeyi kabul ettin. Senin hakkında olumlu düşünüyorum ve sana 5 yıl denetim süresi veriyorum. Bu 5 yıl içinde suç işlemezsen hakkında vermiş olduğum mahkumiyet kararını tamamen sileceğim ve beraat etmiş gibi olacaksın. Ancak 5 yıl içinde başka bir suç işlersen sana verdiğim bu ceza ve işlediğin yeni suçun cezasını çekeceksin.&#; demesidir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararı Verilebilmesi İçin Gereken Şartlar Nelerdir?

Mahkemenin sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı verebilmesi için bazı şartlar mevcuttur. Bu şartları şu şekilde sıralamak mümkündür;

  • Sanık hakkında HAGB yasağının bulunmaması gerekir.
  • Sanık hakkında verilen cezanın iki yıl ya da iki yıldan daha az olması ya da adli para cezası olması gerekir.
  • Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkumiyeti bulunmaması gerekir.
  • Sanık, mağdurun veya kamunun zararlarını gidermiş olması gerekir.
  • Sanığın yeniden suç işlemeyeceği yönünde mahkemede kanaat oluşması gerekir.
  • Sanık, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmesi gerekir.
  • Sanık hakkında daha önce verilen bir hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı olmaması gerekir.

HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) Kararı Denetim Süresi Kaç Yıldır?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) denetim süresi;

  • Sanık suç tarihinde 18 yaşından küçük ise (SSÇ ise) denetim süresi 3 YIL&#;dır.
  • Sanık suç tarihinde 18 yaşından büyük ise denetim süresi 5 YIL&#;dır

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararına İtiraz Mümkün Müdür?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararına itiraz etmek mümkündür. Ancak HAGB kararı istinaf edilen kararlardan değildir. Bu sebeple itirazla birlikte karar kesinleşecektir.

HAGB Kararına Kaç Gün İçinde İtiraz Edilmelidir?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması(HAGB) kararına karşı tebliğ ya da tefhim&#;den itibaren 7 gün içinde itiraz edilmesi gerekir. Aksi takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı kesinleşir.

HAGB kararına karşı itiraz dilekçesinin ceza davalarında tecrübeli avukat tarafından hazırlanması hayati önem taşımaktadır. Avukat Feyza Hazartarafından hazırlanan Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) itiraz dilekçe örneğine tıklayarak ulaşabilirsiniz.

HAGB Ne Demek?

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararı İtirazı Hangi Mahkemeye Yapılır?

Sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı;

  • Asliye Ceza Mahkemesi tarafından verilmişse itiraz mercii; Ağır Ceza Mahkemeleridir.
  • Ağır Ceza Mahkemesi tarafından verilmişse itiraz mercii; kararı veren Ağır Ceza Mahkemesi&#;nin numarasını takip eden bir üst numaralı mahkemedir. Örneğin kararı 1. Ağır Ceza Mahkemesi vermişse itiraz mercii 2. Ağır Ceza mahkemesi olacaktır. Kararı veren mahkeme o adliyedeki son Ağır Ceza Mahkemesiyse itiraz merci 1. Ağır Ceza Mahkemesi olacaktır. Kararı veren mahkeme ilgili yerdeki tek Ağır Ceza Mahkemesi olması durumunda ise itiraz mercii en yakın yerdeki Ağır Ceza Mahkemesi olacaktır.

SIK SORULAN SORULAR

HAGB Kararı 5 Yıl Geçtikten Sonra Silinir Mi?

Sanık 5 yıllık denetim süresi içinde bir suç işlemediği takdirde hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı silinecektir.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararından Sonra Denetim Süresi İçinde Suç İşlenirse Ne Olur?

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararından sonra 5 yıllık denetim süresi içinde tekrar suç işlendiği takdirde mahkeme geri bırakmış olduğu hükmü açıklar. Bunun yanı sıra kişi işlediği yeni suçtan da yargılanır ve cezalandırılır.

HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) Kararı Memuriyete Engel Olur Mu?

Memuriyete engel hal için kasıtlı bir suçtan dolayı 1 yıl üzeri ceza almak gerekir. HAGB kararı infaz edilmeyen bir karardır. Bu sebeple kişi hakkında verilmiş hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı memuriyete engel teşkil etmez.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Kararı Adli Sicile İşler Mi? (Sabıka Kaydına İşler Mi?)

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması(HAGB) kararı sabıka kaydına işlemez. Çünkü hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararının kendine özgü işlendiği bir sistem vardır.

HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması)&#;yi Kabul Etmek Suçu Kabul Etmek Anlamına Gelir Mi?

Mahkemede hakim duruşma esnasında sanığa &#;Hakkında HAGB (hükmün açıklanmasının geri bırakılması) kararı verilmesini kabul ediyor musun?&#; şeklinde bir soru sorabilir. Uygulamada çoğu sanık bunun ne anlam ifade ettiğini bilmez. HAGB&#;yi kabul etmek suçu kabul etmek anlamına gelmez. Bu sebeple yargılama esnasında hakimin sorduğu soruya kabul ediyorum cevabını vermek doğru olacaktır.

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması (HAGB) Alan Kişi Hakkında İkinci Kez HAGB Kararı Verilebilir Mi?

tarihine kadar sanık hakkında birden fazla kez HAGB kararı verilebilirken bu tarihten sonra işlenen suçlarda ikinci kez HAGB kararı verilemez.

Müşteki HAGB (Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması) Kararına İtiraz Edebilir Mi?

Müşteki, davada katılan sıfatı almışsa hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararına itiraz edebilir.

Denetim Süresi İçinde Mahkeme (HAGB) Hükmünü Açıkladıysa Ne Olur?

Mahkeme, denetim süresi içinde hükmü açıklamışsa, sanık tekrar bir suç işlemiş demektir. Mahkeme hükmü açıkladıktan sonra sanık açıklanan kararı istinaf etme hakkına sahiptir.

Hükmün açıklanmasının geri bırakılması (HAGB) kararı çoğu zaman sanıkların kafasını karıştıran bir uygulamadır. Bu konuda detaylı bilgi almak için ceza davalarında tecrübeli bir avukat ile görüşmeniz yararınıza olacaktır.

Ücretli danışmanlık veya avukatlık hizmeti almak için Hazar Hukuk Bürosu ile iletişim kurabilirsiniz.

38 39

AVUKAT FEYZA HAZAR

HAZAR HUKUK BÜROSU

bursaavukat

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir