engereğin gözündeki kamaşma özet / SON ADA by Deniz K

Engereğin Gözündeki Kamaşma Özet

engereğin gözündeki kamaşma özet

Yorum: 8

GölgelerGölgeler

Bazı kitaplar vardır. Görür görmez âşık olursunuz. Beğenmediğini yönleri de olsa kitabın bir şeylerine âşık olur ve ne olursa olsun okumak istersiniz.

Puan: 7 Yorum: 10

Edebiyat MutlulukturEdebiyat Mutluluktur

yıllarında her pazar yazdığı Edebiyat Notları yeniden düzenlenip, ara başlıklar eklenerek Edebiyat Mutluluktur’u oluşturmuştur.

Puan:

Zülfü Livaneli - Engereğin Gözündeki Kamaşma

0 ratings0% found this document useful (0 votes)
views82 pages

Description:

elinizden bırakamadan bir solukta okuyacağınız bir roman

Copyright

Available Formats

PDF, TXT or read online from Scribd

Share this document

Share or Embed Document

Did you find this document useful?

Description:

elinizden bırakamadan bir solukta okuyacağınız bir roman

Copyright:

Available Formats

Download as PDF, TXT or read online from Scribd
0 ratings0% found this document useful (0 votes)
views82 pages

Description:

elinizden bırakamadan bir solukta okuyacağınız bir roman

Copyright:

Available Formats

Download as PDF, TXT or read online from Scribd

Kamagma
Balkan Edebiyat Odiilii

Remzi Kitabevi

Aldmetler
Istanbul Sehri 22
Ey Benim Efendim 29
Bir Annenin Yiiregi 40
Avluda Bir Taht
Agaca Saklanan Riizgiir 59
Allahin Golgesi Olan Cocuk 68
Bir Kolenin Adanigi 81
Imparatorlu&n En Sigman Kadlni 90
Padigahim Cok Yaga
El
0lum Denilen Buyulu Geqit
Kankizil 0fke
Karanlik Kapi
Venedikli Biiyuk Valide
Leylek ve Yilan
Hayvanlar ve Melekler
Kurtulug Gunu

yiizyzlln biiyiik yazarlarz; ylldiz fallna, tarih ilmine

merakll Naima ve Evliya Celebi'nin rahat divanlarzndaki


kanaviqe yastlklara dayanmadan bu kitabl yazmam
mumkiin olamazdl. Esin kaynagl olan miithi2 usluplarl ve
alznfl yaptlg'lm ciimleleri icin onlarl tekrar tekrar saygzyla
anlyor ve bu romanln onlarzn biiyuk eseri yanmda,
alqakgoniillii bir dipnotu olarak algilanmaslnl diliyorum.

Gun kavu2urken koye bir adam geldi ve peygamber 01dug'unu soyledi. Koyluler adama inanmadzlar, "ispat et!"
dediler.
Adam kargzlarzndaki eski suru gosterdi ve, "Eg'er bu
duvar konugur ve benim peygamber oldugumu soylerse
inanzr mzslnzz?" diye sordu.
Koyluler, "Elhak inanlrzz!" dediler.
Adam duvara dondii ve elini uzatarak, "Konug ya duvar!" buyurdu.
Bunun uzerine duvar dile geldi ve 2oyle dedi:
"Bu adam peygamber degildir. Sizi kandzrzyor. Peygamber deg'ildir."

AlBmetler

Kimilerine eksik bir adam gibi goriinsem de, yiiregim '


biliyor ki, gu anda dunyada, yagaminin anlamina varmadan kader riizgsnnin oniinde siiriiklenip giden milyonlarca kigiye gore fazlaliklarim da var.
~liimliilerdepek ender rastlanan bir bilgi birikiminden
ve onseziden soz ediyorum. Zaman zaman bilgeligimin sinirlarini kavramakta giiqliik ~ektigrniitiraf etmeliyim.
Altin varak ustune iglemeler, nadide qiniler, murassa
sorgu~lar,kllaptan kaftanlar, sedef kakmalar, yeaim ve
akik siislemeler, samur kurkler arasinda ve Imparatorluk
bagkenti Konstantiniyye'nin dillere destan olmug sarayinda yagayan benim gibi bir soylunun herkesi gagirtmasi ve
saygili bir boyun egig yaratmasi gerekirken, nedense her
zaman boyle olmaz.
Osmanlicayla yetinmeyip Latin, Yunan, Italyan, Arap
ve Fars dillerinde arka arkaya dizdigim ve bin bir imayla
suslenmig nukteli sozlerim kargisinda lo@ kigi F z u m e
be1 be1 bakmakla yetinir; o zaman ben, yuksek bilginin bu
zavalli oliimluler i ~ i nfazla geldigini anlar ve dugiincelerimi beynimin kivrimlanna gomerek, kargimdakini bagig-

bir erkek olarak gormedikleri kugkusundan kurtuluyorum. Sopayla korkutulan guzel kadinlarin, kargimda yumugacik boyun egiglerinin tadini qikariyorum. Dunyanin
en guqlu erkegi olarak duyumsuyorum kendimi.
Kalin sopayi hafifqe dagilan saqlarinda, boyunlarinda,
huzurnarin omuzlannda, kollannda gezdiriyorum. l ~ i m
la doluyor.
Dunyanin her kogesinden toplanmig bu guzel luzlarin
ufak birer kusuru var. Hepsi biraz soluk renkli. Belki giinegi gormemelerinden ileri geliyor bu, ama ne yazik ki en
Hzel insan teni rengi olan kahverengi-siyah alagimindan
yoksunlar. Dunyanin kutlu bolgeleri iqinde en fazla Afrika'da rastlanan koyu ten, kalin dudak, kivircik saq gibi
ustiinlukler, bu sangin, qakir gozlu kizlarda gereken sayg y i ve hayranligi uyandiriyor mu, merak ediyorum. Zaman zaman bana gosterdikleri saygi, zekiimin ve bedenimin ustunluklerine degil de sadece elimdeki sopaya bagliymig gibi geliyor; hepsinden kugkularuyorum ama sonra
kimsenin bu kadar aptal ve kor olamayacagini diiguniip
avunuyorum.
Bu kadar mukemmel bir govdenin alt lusminda ufacik
bir eksikligin bulunmasi, kizlari boylesine derinden etkileyebilir mi bilemiyorum. Ona bakilirsa, dunyanin en miikemmel insani olan, beni bile golgede birakan Efendim hariq, herkesin ne igrenq kusurlari var!
Hatasiz yaratilmig olan tek kigi, benim Efendim: Padigah Hazretleri!
Ama o da bu kizlardan bazilarini kirk yilda bir goriiyor.
Bunun diginda, her giin baglarinda ben varim. Bir kaz
siiriisu gibi guduyorum onlari.

Cehaletleri ve aptalliklariyla alay etme hakkini elimde


tutuyorum. Kendilerine ogretilen garkilar, sabahtan akgama kadar igledikleri igne oyalari, bildikleri ve unuttuklan 15
yabanci diller ve haftada bir kez bahceye qikarildiklarinda
havuzda oynadiklan su perisi oyunlari bile benim mutlak
efendi iistunlugumu sarsamiyor.
Ksacasi, egsiz bir bilgi hazinesi, kiimil insan mertebesine ermig bir bilge, yerine gore hem gefkatli, hem acimasiz davranmasini bilen bir yonetici ve ilerleyen yagina ragmen giiqlu kaslarini ve Afrikali durugunu baginin magrur
dikligiyle tamamlayan ben, bu olumlu dunyada bir tek
efendinin onunde boyun egerek, erdemimin ve sadakatimin degerini arthriyor ve onun ovgulerine mazhar oluyorum.
Artik anlamaya bagladiginlzi ummak istiyorum. Eger,
pargomen iizerine nesih harfleriyle yazdigim bu notlan
okuyan sizler'de anlayigsiz ve cahil qikarsaniz, elimden
hiqbir sey gelmez. Ciinkii, ne yazik ki,size ulagabilecek bir
sopaya sahip degilirn.
Mutluydum ve omrum boyle sona erecek saniyordum,
ama yanilmigim. Cunku @nun birinde u@rsuzluk albmetleri baglayiverdi ve bununla birlikte de yalniz benim
degil, butiin imparatorluen huzurunu kaqiracak olaylar
baggosterdi.
Ilk igaret, bedenimin en degerli parqaslni sakladigim
kavanozun yere dugup parqalanmasiydi. Somaki mermerler uzerinde tuz buz olup zavalli et parqalarinin mecalsizce ortaliga yayilmasi bile felaketin on habercisi degilse, ne
uyarabilirdi bizi?
Ruyasinda devssii bir elin gokyiizunden giinegi kopa-

Paga, daha sonra kizin, ailesinin ve butiin taniklarin huzura getirilmelerini emretti.
18
Paganin huzurunda tir tir titreyen koylu luzi, lurk belik
saqi beline dek uzamig, gergin, yay gibi bir genq olmakla
onceleri epey utandiysa da, heybetinden iirktiie Paga'nin
israri uzerine hikiiyesine bagladi:
"Hint Padigalu, bizim Padigahimlza hediye fil yollamig.
Bizim oralarda konaklayinca cumle iilem bu filleri gormeye gitti. Biz de arkadaglarla birlikte oraya gittik. Kalabaligin arasina girdikqe hiqbir gey goremez olduk. Kimileri,
bu ne ulu hayvan boyle diye anlabp duruyorlardi, ama
ben bir gey goremiyordum. Hani nerede bu fil dediginiz,
diye soylenip araniyordum. Kimileri kolumdan qekip daha ileri gitmememi, fillere yaklagmamami soyledilerse de
ben gene bir gey goremedim. Derken bir damin golgesinin
alhna girmigim. Damin direkleri kocaman kocamandi. Bu
direklerden birisi bana dogru geldi, belimden kavradi ve
beni yukanya, damin iqine dogru goturdii. Sicak bir yerde
vicik vicik ete gomuldum. Medet medet diyerek qirpinmaya bagladim. Korkumdan bayilmigim. Sonra ayni diregin
belimden kavrayip yere indirdigini fark ettim. Beni alip
eve gotiirmugler. Ondan sonra karnim gigmeye bagladi. Iki
y11 gebelik qektikten sonra bu filcegizi d o e r d u m . Bir ay
yagadiktan sonra fil oglumu katleylediler."
l z hikilyesini anlattiktan sonra, fil oglunun bagina q6kup zari zari aglamaya bagladi.
Paga bu hiksyenin dogrulugunu sorduenda huzurda
bulunan butun Turhal, lnepazari ve Kazova ahalisi, yemin
ederek aynen boyle oldugunu anlattilar. Bunun uzerine
Paga, olayln duyulmasini onlemek iqin, tanikllk eden yet. mig kigiyi zincire vurdurup omur boyu zindana attirdi. Fil

yavrusunu ise iqi balla doldurulmug bir keqeye sardirip Istanbul'a, Efendimize gonderdi.
Ugruna can feda ettigimiz Efendimiz, sadece bizim degill gu koskoca dunyanin dortte birinin sultaniydi.
Allahin oviip de yarattigi bu cihan hiikiimdan, yalnlz
Istanbul ve Anadolu'nun degil; Eflak Bogdan'm, Kirim'in,
Misir Yemen illerinin, Mekke ve Medine'nin, Bagdat'in,
Cezayir'in, Belgrad'in, Macar Kralligi'nin, Moldova'nin,
Bosna Hersek topraginin ve Makedonya ovalarinin da sahibi, efendisi ve imparatoruydu.
~q kitaya yayilmig olan mulkunde yetmi9 iki millet
cem olmug, herkes kendi dilince konugup kendi dinince
ibadet ederek yagayip gidiyordu.
Ve Habegigtan qollerinden kaqirilip getirildigim on iki
yagimdan beri, benim vazgeqilmez, yoluna bag koydugum
Efendimdi.
Digerleri gibi Yukan Nil bolgesinden, Cad Goliilnden,
Kordofan'dan, Darfur'dan gelmemigtim ben.
Habegistan'dan gemilere doldurulmugtuk. Geminin
ambarinda balik istifi gibi ust uste yigilmig kalabalik arasinda, genq kadinlar ve erkekler qogunluktaydi.
Benim gibi ergenlik qaginda on beg, yirmi qocuk oldugunu hatirhyorum. Gemi ambari havasizdi, leg kokuyordu. Sert dalgalarin qarpmaslyla her yalpalanigimizda iqindekileri oldugu gibi digari qikaranlar, her geyi tiikendigi
iqin kuru kuru safra oerenler vardi.
Keskin kokudan nefes alamaz olmugtuk. Her sabah ambar kapagini aqiyor, gece olenleri suriikleyerek digariya qikanyor, denize atiyorlardi.
Bu olum gemisiyle ne kadar yolculuk ettigimizi bilmi-

defe iistune saldirip igini bitirmek istemigler. Soziine sad&


bir cihangir olan Iskender ise, "Ben Kaydefe'ye soz vzr24 dim," demig. "Asker toplayip iistiine gitmeyecegim. Yapamam."
Bunun uzerine Hazreti Huir, "Ey Iskender!" demig,
"Kaydefe'yi alt etmek istersen onun iistiine ordu salmana
gerek yok. Karadeniz'den bir yo1 acip sulanni Akdeniz'e
alutalim. Boylece Kaydefe'nin butiin iilkesi sular altinda
kalir; sen de hem soziinii tutmug, hem de ociinii a l m i ~
olursun."
Bu sozler fskender'in hoguna gidince, bilginler denizlerin Wksekligini olqmugler. Karadeniz, Akdeniz'den daha
yiiksek ~seafoodplus.info iizerine yedi yiiz bin guqlii kuvvetli adam toplayip Karadeniz'den bir yo1 kazmaya baglamiglar. Bu ~aligmageceli giinduzlii iiq yll siirmiig. Kana1 bitip
de Karadeniz'in suyuna yo1 verilince, cogkun deniz eski 1stanbul'u kaplamig ve Kaydefe'nin ulkesi sular altinda kalarak heliik olmug.
fate bu yuzden Istanbul gehrinin ortasindan, Karadeniz'
den Akdeniz'e akan Bogaz suyu gecer. Bu suya iki kiyidaki yalilarin, saraylarin, Bizans kiliselerinin, ozene bezene
yapilmig kogklerin ve goge uzanmig ince minarelerin golgeleri diiger.
Sarayburnu denilen yerdeki saray ise dunya harikasl
Ayasofya'nm yakinina kurulmug bir cennet mekanidir ve
benim kudretli Efendim, atalarinin yaptigi bu sarayda oturur.
Gorkemli sarayin kubbeleri, ahaap pencereleri, giille
iglemez muhkem kale duvarlari ve bah~elerindekiakasya, siimbiil, cam, selvi, erguvan agaclari.. . Kapi giriglerini
siisleyen mor salkirnlarln arasinda ve duvarlarin diginda

salinip duran kirmizi serpuglu, kavuklu, beyaz miicevveze


sarikli kalabalik; her dinden, her milletten kiginin harman
oldugu bir panayir yeri.. .
25
Mutluluk kapisindan iqeri girmesi yasak olan bu kalaballk arasinda kimler yoktu ki: Cenevizli elciler, Venedik'
in iinlu balyoslari ve maiyetleri, at kogturanlar, ellerini
gokyiiziine aqmig dua eden dervigler, hayrat qegmelerden
hayat s u p iqenler, yerleri siipuren lurmizi, mavi, turuncu ciippelerinin eteklerini toplaya toplaya yiiriiyenler, i i ~
-beg kigi kafa kafaya vermig konuganlar, keklik sekqli atinin gosteri~indenesrimig cakali siivariler, atlara bakan seyisler, ibrikqiler, iqoglanlan, oradan oraya kogu~turanagqi
yamaklari, oduncular.. .
Hele Sultanin bir ava qilugi vardi ki, gormelere degerdi:
Ikili iiqlii sira olmug, yan yana dizilmiq egkin atlari iizerinde sorguclu vezirler, beyler, saray ileri gelenleri, sag ,
kollanna birer ahci kug kondurmug dogancilar, one atdmak isteyerek iplerini geren av kopeklerini zor tutan zagarcilar, okqular ve tabii cihan hiikiimdan Efendimiz.. .
Altin murassa kogumlarla bezenmig kir kiiheylanin
iizerinde azametle oturan, iqine mavi atlas libas, ustune
samur kurk giymiq, bagrna sorguqlu beyaz sarik baglamig,
kuzgun karasi sakal ve biylklarinin yuziindeki nuru engelleyemedigi Padigahimiz, yedi bin kuluyla av seferine qikar, e n l e r c e donmez, Marmara'nin sik ormanli daglarini,
tepelerini boru sesleriyle inletir ve ciimle mahlfikatin aklina ziyan diiguriirdii.
0 u&rsuz alametler baglaylp da Istanbul hallu korku
iqinde kaldiginda, Ayasofya Camii'nin dort minaresinin

Onun hizmetinde geqirdigim yillar bana yeterdi.


Efendimizinvarligiyla gereflenmigtim. Bu aciz zenci ko32 le, bu eksik mahlilk, Padigahin liitfuyla, onun keremiyle
bir insan olmugtu. Hem de siradan bir kul degil, imparat o r l u e n en yiiksek mevkilerinde parlayan siyah bir yildiza doniigmugtu. Elbette ki bunda, benim Afrikali yeteneklerimin de pay1 vardi. Efendimin miilkunde, bana ogretilen her geyi, Latin, Arap, Fars, Yunan, Italyan dillerini,
fikih ve keliim bahislerini, Sadi-i Sirazi'den Hafiz'a, Hayyam'dan Celiileddin Riimi'ye, Imam Gazali'den Ibn-i Haldun'a, Eflatun'dan korlerin degnegi Omiro'ya kadar biitiin ustalari, bu diinyanin yarattigi biitiin bilgileri kivir lavir saqli kafamin iqine doldurmugtum. Kuran-1 Azimiig~an'i hatmetmig, Peygamber Efendimizin kutlu hadislerini
ezberlemigtim.
Sesim o kadar giizeldi ki, Ezan-i Muhammedi okudu&m zaman butiin muminler Biliil-i Habegi Efendimizin
mezarlndan kalkip o giizel sadasiyla namaza cagirdigim
sanarak gozyagi dokerlerdi. Ne de olsa Peygamber Efendimizi bile o kadar etkilemig olan Biliil-i Habegi Hazretleri
atam sayilirdi. Ayni muhtegem topragin insanlariydik.
Benim Efendim, bir engeregn goziinu kamagtiracak kadar parlak miicevherlerle siislii sorgucunu taktigi zaman,
dogan giineg utanir ve ona gipta ederdi.
0lmek istiyordum.
Bir yandan da olemeyecegim iqin kaderime lanet okuyordum. Her zaman yanimda ta9idigim kavanoz, mermerler ustiinde paramparqa oldugu iqin olmeye hakkim yoktu.
Bu cihani kaybettikten sonra, oteki cihani da kaybetme-

ye dayanamazdim. Herkes bilirdi ki, butiin organlari yerinde olmayan eksik adamlar Cenab-1 Hakkin cennetine
giremezdi. Orada benim gibi bir hadima yer yoktu.
33
Bu yiizden bir qocu@n kesilmig aletini kavanoza koyup boynuma asmigtim. Hep yanimda tagiyor, uyurken
bile boynumdan qikarmiyordum. Insana ne zaman Emr-i
Hak vaki olacagi belli degildi. 0bur diinyaya gittigim zaman, Afrika'dan gelirken kaybettigim gey elimde olacaktl.
Gerqi benimki degildi bu. Ciglik qigliga bagirtilarak hadim
edilen kara gozlu, kara derili bir erkek qocugundu, ama
gene de butiin organlar eksiksiz tamamlanmig oluyordu.
Tanrinin bana vermig oldugunu da bagkalan almigti nasil
olsa; bu yiizden fark etmezdi. Biz zenci hadimlarin kaderi,
birbirinin orgaruru tagimakti belki de. fjimdi buyiimug, koca adam olmug o qomk da bagkasinin organiru tagiyordu
ihtimal.
Zaten oyle uzun zamandir boynumda ashydi ki, artik
benim olmadigini bile unutmugtum.
Ne yazik ki yoktu artik. Kavanozu, sornaki mermerler
ustiinde parqalanip dagilmigti ve ben o telagla kiiqiik et
parqasini bulamamigtim.
Simdi en acele tarafindan, hayalari orak biqimi kesilip
qikarilacak bir qocuk gerekiyordu bana.
Onun aletini alip mucevher kakmali, kinlmaz bir kutu
iqinde saklayacakhm. Ancak ondan sonra olebilirdim.

Saraydaki derin sessizlikte, arada bir iq qekmeler, luqkiriklar, fisildagmalar duyar gibi oluyordum. Belki de Harem-i Humayun agliyordu.
Biliyordum: Kimse Padigahin kapatildigi odaya yaklagmaya cesaret edemezdi. Hem Padi~ahEfendimizden kor-

:%

karlardi, hem de onu hapseden zalirnlerden. Efendim merhametliydi, ama bu herkesin ondan korkmasina engel de34 gldi. Kendisinden onceki padigahlar gibi, tahta qikar qlkmaz hanedarun erkek uyelerini bogdurtmamigti o.
Merhametli yiiregi boyle bir zulmu kaldirmayacak kadar yuceydi. Elini akraba kanina bulamadi.
Bunun yerine, nizam-1 2lem iqin, onlarin gonul gozlerini aqmakla yetindi.
Bir gun saltanatla kan b a g olan herkes bir araya topland1 ve birer birer gozlerine mil qekildi. Kundaktaki bebekler bile kizgin 2iglerle kor edildi. Boylece dunya gozleri
kapanirken, gonul gozleri aqilmig oldu.
Efendimin merhameti sonsuzdu.
Onun yiice kigilig diginda kim akrabalanna boyle bir
iyilik yapar ve gozlerini luzgin millerle daglayarak canlaruu bagiglayabilirdi ki?
Ne var ki, bu acimasiz dunyada iyilik cezalandiriliyor!
Uzun omriimiin bana ogrettig gerqeklerden biri de bu.
Kotiilu@ yenmek, iyiligi yenmekten daha zor. Bu yiizden
iyiler savunmasiz oluyorlar, her tiirlu zarari gorebiliyorlar. Efendimizin agabeyi gibi, imparatorluktaki her tiirlu
mahliiku korkudan tir tir titreten hukumdarlara hiqbir kotiiluk erigmiyor. Kimse boyle bir geyi aklindan bile geliremiyor.
Cunku rahmetli Padigahimu o kadar giiqlu ve gozupekti ki, kargisinda soluk alip vermek bile miimkun degildi. Dunyaya gelmig insanlarin en @qlusii olarak bazen iki
a@r pehlivani kugaklarindan tutup havaya kaldiriveriyor,
bazen palasiyla koskoca bir merkebi tek vurugta ortasindan ikiye boluveriyordu.
Bir hukumdarln bu kadar kuwetli olduw goriilmiig

gey degildi ve tabii bu gosterileri seyredenler, onun giiciinden kuvvetinden oldu* kadar higmindan da qekini35
yor ve akla ziyan getirecek bir korkuya kapiliyorlardi.
Hiq saklim gizlim olmadan bu satirlari yazarken, benim bile zaman zaman korkuya kapildigimi itiraf etmem
gerekiyor. Kendimi, olgunlukla kabul edilecek bir olume
hazlrlamlg olmama ragmen, bazen elimde olmadan titremelere kapiliyor ve akil dig1 bir korkunun pen~esindekivranip duruyordum. Cunku Padigahim~inqevresinde gozle goriilmez bir dehget halesi vardi. Ister istemez etkileniyordunuz.
0 giinlerde, korkup korkmadlgimi soran Mevlevi dervigi ahretligime, "Korkmuyorum!" demigtim. "Ama levremdeki herkes k o r k t u e iqin benim de korkmam gerektigini dii~seafoodplus.infoa bu diigunce beni korkutmaya kadar variyor."
Aslinda bu cevap zekice hazirlanmigti, ama hiq de gerqegi yansitmiyordu. Diipeduz odum kopmaktaydi. Cunku Padi~ahEfendimizin keyifsiz bir zamaninda gozune
iligmek, seferdeki ordularla ilgili tatsiz bir haber aldi@anda yakuunda olmak, gereksiz bulduw bir soruyu sormak
ya da onun soru sorulmasin~istedigi anda suskun kalmak,
fazla bilgili ya da hepten cahil goriinmek, huzurunda esnemek, gozunu rahatsiz eden bir yiize ya da buruna sahip
olmak, hemen kapinin dibinde duran bostancilar tarafindan ve daha kelime-i gahadet getirmeye firsat bile bulamadan bo&luvermek demekti. Guzel guzel konugup giderken, bir anda neye ugradigini gagirip da 'Eghedii' deyip
sonunu getiremeyen ve tat11 canini teslim eden qok devlet
biiyii* gormugtiim. Siradan insanoglunun bagina gelebilecek birqok Bey, ecele goturen yolda bir i~aretolabilirdi.

mig de uykusuz kalmigsanlz, Padigahin huzurunda aniden


36 bastiran tatli uykuya kargi direnmeniz ve gozlerinize yerlegen mahmur bakigi silmeniz gerekirdi. ~ z e r i n eMekke'
nin Hacer-ul Esved'i oturtulmug gibi agirlagan gozkapaklariniz sizi dijrtnala giden olum atina bindirir ve o geceyi
suskunlar mahallesinde tamamlardiniz. Ya da esnemek gibi onune geqilemez bir durumu engellemek iqin saray ileri
gelenlerinin bagvurdue usulleri ogenmek ve mesela esneme duygusu kabardigi anda dilinizi dama@nlza sikica
bastirmak gibi hunerleri bilmeniz gerekirdi.
Soylu Habeg kanm Osmanli saraylnin asaletiyle birlegtirmig olan ben bile boylesine korktuema gore, siz varin
zavalli ayaktakimim ve sarayin aciz kullarini hesap edin.
Ne var ki, gimdi hapsedilen Padigahimiz, agabeyi gibi
zalim degl, adeta bir melekti. fmparator olmanin gereklerini yerine getiriyor, yerine gore kiminin boynunu vurdump kiminin gozlerine mil ~ektiriyor,kiminin de dilini
kopartip ahyordu, ama biitiin bunlar giindelik, siradan iglemler olarak kalip insanlann yiiregine ozel bir dehget salmiyordu.
Zaten bu diinyada adam oldiirmeyen hiikumdar mi
olurdu?
Simdi de bu iyi niyetinin cezasuu qekiyor ve zamantnda canini bagi~layipoldurtmedigi insanlar tarafindan kendi saraylna diri diri gomulmenin dayanilmaz acisini yagi.
yordu.
Ancak, saray adamlan kendiliklerinden boyle bir ige
kalkigmaya cesaret edemezlerdi. Bunlari mutlaka bir yiireklendiren vardi.
Bu kiginin kim o l d u e n u ogrenmeye ve kutlu Efendimi

tirmaya karar verdim. Bu karar yixegimdeki aciyl biraz


hafifletti.
37
Ne de olsa giinegi parlak Afrika kiyilarlnin ovuncii,
kutlu efendimiz Bil2l-i Habegi'nin mucizevi torunu H a b q
Aga ige el koyuyordu.
Daireme geqip Safiye'yi ~seafoodplus.info, on beg yaginda Kafkasya'nin sert riizgdrlarindan kopanlip alinmig
ve saraya getirilmig yay gibi bir cerkez klziydi. Simsiyah
uzun saqlari ve dag baglanndaki golleri andiran yegil gozleriyle belki haremin en giizel kizlanndan biri degildi, ama
yine de genqligi, tazeligi, qabuk qabuk telagli konugmasiyla kendini gosterirdi.
Haremdeki birqok kiz gibi onceleri qok aglamig, soma
Padigah Efendimizin yatagini ziyaret edecegi geceyi beklemig, ama onun hiq dikkatini qekmedigi iqin bu onura
erememig, bunun iizerine mutfaga odun tagiyan iriyan bir
Turk'le igi pigirmiati. Benim bu iligkiyi duymam uzerine
de delirtici korkulara kapilmig ve gelmesi mutlak olan acili
olumunu beklemeye koyulmugtu. Tam bu sirada Safiye'yi
odama qa@rtip bu suqu igleyenlere uygulanacak igkenceleri ve Sarayburnu'ndan bir quval iqinde denize atllmakla
sonu~lanacakolan kaderini kendisine ayrintilanyla anlatmig, luzin aklini iyice bagindan almigbm.
Bir ara ayaklarima kapanarak canini baBglamam iqin
yalvarmaya baglamgti. fgte o andan sonra hayatindaki tek
efendisi ben olmugtum. Emirlerime kogulsuz uyar, sarayda ve haremde ne olup bittigini haber verir, gozlerini, kulaklarini aqarak dolagtigi saray koridorlarlnin her turlii
mahrem bilgisini bana tagirdi.
Bir daha goriigmeyeceklerinden ve bir fisilti qikmaya-

Tutiin iqen birini bulup da oldiirmek oyle zevkli bir


oyun haline geldi ki, bostancilar gizlice evlerin damlanna
~ i k a rbacaklan
,
koklarlar, iqerde tiitun ya da iqki icilip iqilmedigini anlamaya qaliqirlardi. Koku geldiginden kugkulandiklan evleri basar, evin erkegini kapinin oniinde hemen idam ederlerdi.
Evde beksrlar kaliyorsa topunun kellesini koltuklarln ~ altlna
n
verirlerdi. Koltuk altina konulan kesik kafalarin
agzina birer tiitiin ~ u b u @sokuluyor, oyle teghir ediliyorlardi.
oyle bir devirdi ki, fstanbullu korkudan beti benzi solmu$ halde kendini evine atti mi rahat bir nefes alir, metbur kalmadlkqa bir daha da sokaga qikmamaya seafoodplus.info
Bir Padigahin elbette kullanni oldiirmeye hakki vardl;
onlann caninin, malinin, ~rzinin,inanqlarinin, dugiincelerinin, riiyalarin~nsahibiydi ve hikmetinden sual olunmaz,
her geyi bizden iyi takdir ederdi.
Kendileri genq yagta aniden vefat edince, gimdiki Pa&gahimiza taht yolu goriinmuqtii.
Padi~ahlnmiibarek naagi, topraga verilmek uzere IStanbul sokaklarindan gecirilirken, en sevdigi iiq klr atinin
ters eyerlenerek tabutunun oniinde yuriidigunu geren
balk her $eye ragmen gozyaglarini tutamamigh.
Harem-i Humayunda korkuya kapilan cariyelerin aghmalari siiriiyordu. Padigahin kaderinden qok, i ~ i n duge
tiikleri dehget duygusundan agladiklanni biliyordum. Yurekleri daglaniyordu. Ne olacakti gimdi? Allahin yer@ziindeki golgesi nasil adi bir cariye gibi hapsedilirdi? Bunu
bir tiirlii akillan almiyordu. Cariyeler, Padigah Efendimi-

saat sonunda bir erkek qocukla meyvelenirlerse, talihleri


degigiyordu, ama gehzidelerden dogan erkek ~ocuklar,bazen de bu luzlarin sonu oluveriyordu. Cunkii yeni Padigah
tahta ~ l k l pobur gehzideleri b o g d u r d u e zaman, onlarln
cariyeleriyle birlikte qocuklari da oldiiriiliiyordu. Bir gun
baklveriyordunuz ki, beq tane kiiciiciik tabut qikmlg saraydan. Anneleri olan cariyelerin kaqinilmaz kaderi ise hirer
Cuvala konulup Sarayburnu akintilarina birakilivermekti.
Bu kadersizler, dipteki sofjuk akintilara kaplhrken neler dugunurlerdi acaba? Bunu qok merak ederdim. Belki
de son kez ~ocuklukgunlerine donerek bir kilisenin @innuk kokulu logluena kapilir ya da Kafkas daglannln sert
riizgsrlanni duyarlardi yiizlerinde.
Efendimizin annelerinin ikamet ettigi dairenin onune
geldim ve bir sure bekledikten sonra Ana Sultanin, ~ i i y i i k
Validenin huzuruna girdim. Insanm iqine iqleyen soguktan korunmak iqin samur kurklere buriinmugtii. Miibarek
Fzunden, ne dugundiigiinii anlamak miimkun olmuyordu. Kimilerinin iigiiyiip kimilerinin yandigi bu garip a@stos a ~ d aValide
,
Sultan iigiiyenlerdendi demek ki.
Imparatorlu@n en guqlu kadtni oniinde saygiyla egildim. Insanin Fregini oyan delici baki~lariniyiizume dikmigti. Kiiqiik gozlerini lurpmadan bana baki~orduve ben
bu bakiglar kaqisinda tuhaf oluyor, her zaman iizerine titredigim iq dinginligimi ve yuzumdeki magrur ifadeyi koruyamlyordum. Buyiik Valide beni peri~anediyordu ve
bu konuda yalnlz degildim. Onun, herkes iizerinde inanllmaz bir etkisi vardi.
Katlanamadlgl tek Sey, biiyiik giicunu ve iktidarini bir
bagka kadinla paylagmak zorunda kalmaslydi. Hayat1 bo-

45

remin namusunu ve gerefini koruyacak ve bu u e r d a oleI

54
-

cektim.
"Bunlar da kim ola acep?" diye merakla yiiriiyiip vardim ki, bir de ne goreyim: Mutluluk kapisinin onunde, yalin kiliq yeniceriler durmuyorlar mi!
$eyhulislAm Efendinin ve obur ulemarun emriyle olsa
gerek, Osmanli tahti da qikarilip avluya konulmugtu. Gupe gundiiz avluda bu tahti gormemle, iqim bir tuhaf oldu.
Bu ikindi vakti, sarayda hiqbir kitabin yazmadlg igler
oluyordu.
Derken Buyiik Validenin, Kughane Kaplsi'ndan qktigiru ve elinden tuttugu minik torununu tahta do@ getirdig n i gordiim. Baginda muceweze biqiminde tiilbentli kirmizi serpug tagiyan yedi yagindaki masum oglancik, kagl
gozu yerinde, guzel bir qocuktu ve Padigah Efendimiz oglunu qok sever, ona en giizel taylari hediye eder, kucagina
alip sevdiginde onu yuregine sokmak isterdi. Gerqi bir seferinde harumlardan birisine hiddetlenip kucagindaki qoc u e firlattigi gibi atmig, qocuk da bagim havuza vurmugtu, ama Allahtan, hafif atlatarak mutlak bir oliimden kurtulmugtu; ancak boyle anlar enderdi.
Cocuk belli ki korkmugtu. Cevresindeki kiliqli, dev gibi, biyikll adamlara bakiyor, neler oldugunu anlayamiyordu. Ama korkan sadece o sabi veliaht degldi. Yeniqerilerden !jeyhulisliim Efendiye kadar herkesin benzi sapsarl
kesilmigti.
Bu@k Valide, yedi yagindaki qelimsiz Sehzadeyi tahtin
onune kadar getirdi. Kimse ne yapacagini bilrniyor, aglamak ister gibi alt dudagini buzen qocuga bakiyordu.
Bu sirada ulemadan bir efendi one qikti, q o c u e koltuk
altlamdan tutup bir tiiy gibi havaya kaldinverdi. Elleri-

21

nin arasindaki qocu&n urkmug yiizune bakarak, "Bismillah Padigahun!" dedi ve q o c u e Osmanli tahtina oturtarak
etegini optu.
55
0 anda $eyhulislbm Efendi, Kubbealti vezirleri, kazasker, yeniqeriler ve ben dahil hepimiz, egilerek, "Bismillah
Padigahlm!" diyerek, yedi yagindaki Sultana biat ettik ve
etegini hurrnetle optiik. Ciinku tahta o t u r d u e anda yedi
yagindaki subyan, Istanbul'un, Bagdat, Basra, Yemen'in,
Macaristan, I n m , Budin, Kanije, Ukrayna, Afrika'da Mslr, Sudan, Cezayir'e kadar uzanan topraklarln ve halklarm ve daha nice diyarln imparatoru olmugtu.
Ne var ki qocuk, bu dururnu kavrayamamigb. Biizulen
alt duda&, aglamak iizere o l d u e n u gosteriyordu.
$eyhulisl5m, "Padigah Efendimiz kalaballktan korkuyor!" diyerek biat torenini yanda kesti.
Biiyiik Valide torununu bagnna basarak gMiirdii.
Yavagqa mermer direklerin arkasina, Harem-i Humayuna dogru suzuldiim. 0 @n akgami nasll ettigimi bilemiyorum. Ategler iqinde yanmaya baglamigtlm. A e s t o s ayinin
sicagi yerine buzdan nefesler iifleyen ruzggrlar iqimi donduruyor, ama alev alev yanan alnimi serinletemiyordu.
Demek ki Efendimin igi bitmigti. Tahh ve imparatorlue,
kendi belinden inen yedi yagrndaki o&lcu@na geqmigti.
lnanamlyordum, aciz aklim bu b u 9 k deggikligi almiyordu.
Sanki stir borusu qalinmg ve 'israfil'in qagnsiyla uyanan cumle mahlfikat yerinden dogrulmugtu.
Meger bu bir gey degilmig. 0 akgam sfir borusunun
vurulmasiyla baglayan kiyameti, saray duvarlari diginda,
Asitane'nin sokaklarinda, yagli minarelerin koyu golgelerinde gormek de varmig kaderde.

i
i

0 m u r boyu bag koydugum yastigl slrilsiklam eden gozyaglarlm bir parqa dinerek dogruldugumda saraya akgam
56 kasveti qokmiig, her kogede yalulan qeraglar sarayin hiiziinlu karanliginl arttlrmaktan bagka bir ige yaramamigti.
Bir miiezzinin hiqkiran sesi akgam ezani okuyordu.
Efendimin akgam yemegini kendim goturemeyecektim. SoracaB yiirek daglayan sorulara cevap veremez, tahhna gul yanakli o&lcu&nun o t u r d u e n u ve arhk kendisinin Cihan Padigahi olmadlgini anlatamazdlm. Benim yiice Efendim, o@lcugu dogdu& giin ne kadar sevinmig ve
bebegi kucagma aldiktan sonra Osmanll tahtlnln vgrisini
herkese gostererek, ne buyiik eglenceler yapllmaslnl emretmigti.
$ehir meydanlamda cambazlann, hokkabazlarln hiinerlerini seyreden halk, lurk giin kirk gece, kuzu etli pilavlari, helvalarl doyasiya yiyip iqtikten bagka, yemek kaplannl da alip gotiirmiiglerdi.
Sehzddenin d o e g u gerefine alhn ve giimiiglerden yapilan nahiller oylesine biiyiik olmugtu ki, gehrin birqok sokagmdan geqememigti de, evlerin cumbalarlnl ylkarak yolu genigletmek zorunda kalmiglardi.
Harem-i Humayun bile genlenmig ve kadinlann, baglanna bezler ortiilmug bir musikiginas grubunu dinlemesine
izin verilmigti. Adamlar kalln bezlerin altinda udlar~ni,kanunlanni qahyor, arada bir nefessizlikten bogulacak gibi
olduklarinda baglanni yukan dogru kaldlrma gafletinde
bulunuyorlardl. 0 zaman biz de elimizdeki uzun sopalarla kalkan baalara vuruyor, bezi aqmalarma izin vermiyorduk. Ciinku Padigah Efendimizin haremini hiqbir erkek
gozu goremezdi. Bizlerse erkek degildik; ya da en azindan
oyle saniyorlardl. Bir erke#n organlariru orak b i ~ i mkesip
i

qlkarmakla butiin duygularlnl oldiiremeyeceklerini nereden bilebilirlerdi ki. Butun gun, diinyanln dort bir kogesinden seqilerek getirilmig nadide giizelleri ve onlarln giimiig 57
endamlarinin qiplakligini seyredip de heyecanlanmamak
mumkun muydii? Tag olsa cana gelirdi.
Hele Fransa'nin Nissa gehrinden getirilen ve Giilbeden
ad1 verilen on dart yaglnda bir dilber vardl ki, Padigah
yalvarthgl gibi benim de akllmi bagimdan almaktaydl.
Onun soylu atlar gibi gergin duran bedenini, ahu gozlerini ve dunyaya metelik vermeyen, Halifemize bile aldlrmayan bakiglarini gordiikqe kendimden geqerdim.
Ak gogsunde birer giil tomurcugu gibi patlamig memelerinin pembe ve diri qiplakligi kargislnda mest olurdum.
Sabah ruzgdnnln urperttigi @mug bedeninde dikiliveren
ayva tiiyleri yiiregime batardi. Hamamda kaynar sularla
ylkanip klpkirmlzl kesilene kadar keselerle liflerle ovulup
gizel kokular siirulerek Padigaha hazlrlandlgl giin herkes,
onun bugune kadar saraya gelmig en giizel luz o l d u e n a
yemin etmigti ve gobek taginda onun muhtegem qiplakli@ni goren harem h a l l u m tiimii ona aglk olmugtu bile.
Hasbahqeye d o e siizulerek ve saqina takili tiilleri
uqugturarak kogmasl yaninda, Efendimizin en sevdigi at1
olan, Acem $ahllnln hediyesi Daglar Delisi'nin rahvana
kalkmasi ahenksiz kalirdi.
Ya kokusu, ya herkesin aklina ziyan getiren tarqin, giil,
akasya ve siit bebegi kan~imlkokusu.. .
Bu koku en dini butun Miisliimanl bile oylesine bogazina kadar gunaha sokardl ki, kirk hatim indirse, yetmig
yedi yetim giydirse, Veysel Garani gibi klrk yll qolde gezse
bu giinahm baglglanmasl olanaksizdi.
Yalnlz Giilbeden bir tuhafti. Haremdeki i5biir genq ka-

yenisi atanm~seafoodplus.infohlar, Sadrazam can1iqin ugragmazlar. Hem zaten bizim Padisah istese bile bu igi yapacak

razamlarin kaderi boyleydi zaten. Imparatorlu&n ikinci


adarm olma zevkine erdikten sonra, ya Padigahin gazabina ugrayarak ya da askerin isyanina toslayarak kelleyi
vermek alinlarlnda yaziliydi. Bu igten kurtulup da eceliyle
olebilen Sadrazam qok talihli say~lmaliydi.
Daha sonra anlatildigina gore Istanbul sokaklarinda bu
korkunq igler olurken Sadrazam, tebdil kiyafet, yaninda en
has adamlari o l d u e halde, canini kurtarmak iqin sigmacak yer arar dururmug. Nereye gitse geri qevrilmig. Senin
yiiziinden bizim de canimlz tehlikeye girer, kellemiz gider, qoluk qocu&muz var Paga, demigler.
Boylece Sadrazam, garip ve biqare halde sarayina donmekten bagka qare bulamamig.
Orada kaderine lanet edip can korkusuyla titrerken, yeni Sadrazamdan haber gelmig. "Canini kurtarmak iqin askere para dagitmak gerek," demigler. "Sirin canini kurtarmak iqin ne kadar mali miilkii, paras1 varsa defter edip
hepsini teslim eder. Para vermeden kulun razi olmasi
miimkiin degildir," demigler.
Garip, hemen sakladigi yerlerden iiq yiiz kese a l t ~ nqikanp yollamak istemig. Sadrazamin gonderdigine Kethuda, "Bu son zamanda aldiginizdir," demig. "Bununla olmaz, hiqbir gey saklamayip mali cana siper etsen gerektir." Bunun iizerine Sadrazam can korkusundan iiq bin kese daha qikarip vermig. Kethiida bununla da yetinmeyince
saraylnin gizli kogelerinden bin kese daha qkarip can1 qekilircesine teslim etmig ve, "Vallahi de billahi de artik tek

meteligim yoktur. Allah kalbinize ilham-i merhamet ver-

bunlar olup biterken yeni Sadrazam, miiftiiden idam fetvasini istemigmig bile. Bundan haberi olmayan riigvetci,
gigman, garip Sadrazam, sarayinda rahatslz bir uykuya
dalmia. Adamlari da bir zarar erigmesin diye ayak ucuna
bag koymuglar.
Bu acayip gecede yedinci saat gelince kdbuslar gorerek
sicrayan, bir an uykuya dalip bir an havale geqirerek titreyen, tere batm~ggigman adamcagizi dizinden operek uyandlrmiglar. "Ne oluyor?" demesiyle birlikte uyku sersemi
ayaga kaldirmlglar ve koluna birisi girmig. Daha uyanamamig olan Sadrazam bir de doniip bakm~gki koluna giren kigi unlu qingene saray celladi. Nice vezir, paga boynu
sikarak canlarini almig olan korkunq qingene giiliiyormug.
Sadrazam ona, "Hay kahpe oglu!" der demez, "Vay benim
devletlfi efendim," diye alay edip Sadrazamin gogsiinden
opmiig.
Sadrazamin sol koluna da celladin yamagi girmig. Boylece qekerek, siiriikleyerek sarayin ahirina gotiirmiigler.
Burada cellat, Sadrazamin kafasindan kavugunu qikarip
kendi kafasina giyrnig ve adamcagizi salhanede debelenen bir manda gibi zorla odunluktan iqeri sokmuglar. Cellat biiyiik vezirin kafasina korkunq bir yumruk indirince
adamcaglz inleyerek yere qokmug, hemen kemendin halkasini boynuna takmiglar ve cellatla yamagi iki taraftan
qekip igini tamam eylemigler.
Gafil vezir kelime-i gahadet bile getiremeden obiir tarafi boylamig, ama adamcaglzi suskunlar mahallesine gotiiriip topraga vermeden once, intikam isteyen askere gos-

66

gey yaganmamigtir. Allah taksirahru affetsin, koca vezir


gozlerimizin oniinde gittikqe kiiqiilmeye bagladi. Bu gidigle suskunlar mahallesine gotiiriilecek bir parqasi bile
kalmayacakti.
Kalabahgm anaforuna kapilip kendimi Vezir-i Azamin
yaninda buldum. Delik degik bedeni, kanli bir et yiginina
donmugtu. Galeyana gelmig halk her tarafimdan bastinyor ve vezire biqak iigugturuyordu. Ruzgirslz qinardan ve
hdld cesede biqak sallayan kalabaliktan uzaklagmak istiyordum. Ellerim titriyordu.
Sonra birdenbire her geyin d u r d u e n u fark ettim. Giiriiltii biqakla kesilir gibi sona ermigti. Hiq kimse gik qikarmiyor, neredeyse sadece kemikleri kalrnig cesedin qevresinde halka olmug, sessizce duruyordu.
Kim emir vermigti de boyle birdenbire durmuglardi,
neden cesede biqak ugugturmeyi kesmiglerdi, bilinmez.
Kimsenin birbirinin yuziine bakmadigini fark ettim.
Biqkin kaylkqilar, sirik hamallan, baldiriqiplak berduglar,
hamamci ve tellak takimi, baglan takkeli medrese talehesi,
palabiyikli beyaz borklu yeniqeriler, ejderha balugli sipahiler, gogus bagir aqik leventler, dar sokak aralanm arginlamaktan helak olmug cigerciler, sakalar, yogurtqular, gerbetqiler, bedestenin efendi esnafi, kisacasi Konstantiniyye'
nin ahgap, islak, nemli evlerinde oturan, giinde beg vakit
namaz kilan ve sadik, bag1 yerde kullar olarak yagayip giden kim varsa, etleri yolunmug qiplak vezirin cesedi baginda qepeqevre halka olmug ve birbirinin yuzune bakmaktan ar ederek oylece bekliyordu.
Sanki yagarken onca nefret ettikleri zalim vezir, parqa-

f l,
d l

'J

I$

'

1'
I
' Z

1
i,

sorusuna can1 gonulden, "lyi bilirdik!" cevabi veriyor ve


sessiz sedasiz bir cenaze namazi kiliyordu.
67
Vezirin altinda yattigi yagli qinar, uqsuz bucaksiz dallarini Konstantiniyye'nin bu acayip cinayet gecesine salmigh
ve firtinalari, boranlan, ruzgiirlari yutan koca govdesiyle
kalabali@nustunii ortmeye qaligir gibiydi.
Derken kalabalik teker teker dagilmaya bagladi. Herkes
birer birer cemaatten kopuyor ve yere basmaktan bile qekinerek sessizce gehrin karanligina karigip gozden yitiyordu. Gozu kapali birisi, qevrede onca adam oldufjunu, gimdi de dagildigni mumkun degil anlayamazdi.
Hayaletler teker teker yok olup da p a r i n dibinde, ulu
vezirin kemikleriyle bagbaga kaldigimda, "Ah Padigahimiz ah!" diye inledim. "Bak bagirmza neler geliyor." Tam
bunlari soylerken Efendimin art& Padigah olmadigi geldi
aklima.
Nizami ilem kurallarina gore o art& bizim Padigahmiz ve Halifemiz degildi.
Yedi yaginda bir imparator vardi bagimizda.
Gene de eski Padigah, benim ugruna bag koydugum
Efendimdi.
Bunu dugundukten sonra kendi kendime, "Acaba?" diye sormadan edemedim. Acaba Efendimi bir daha Padigah
olarak azametle tahtinda otururken gorme bahtina erigebilecek miydim? Yoksa bu ig sonsuza kadar bitmig miydi?
Tam gozunii kulagini dart aqma donemiydi dogrusu.
Sarayda esen ruzgirlari iyi kestirmek gerekiyordu.
Vezirin ve riizgdr saklayan ulu qinarin yanindan geytan
gormiig gibi uzaklagip saraya donerken, kafam karmakan-

Boylece qocuk Padigah, giineg sen dogma da ben dogayim diyen bir giizellige ve heybete buriinmiigtii ki, go-

Allahzn Golgesi Olan


Cocuk

Yeni Padigah, Osmanli miilkunun imparatoru olma igini qok sevmigti, qiinku sabahtan abama kadar dilsizler ve
ciicelerle oynayabiliyordu.
Cuceler genellikle sultanlari eglendirir, dilsizler de
adam bogmakta kullanihrdi, ama bu da bir ~ e g i sultani
t
eglence sayilabilirdi.
~kiqinde yapmaya aligmig
;ok hoguna gidiyordu. On,
a gun oyununa ara verecek
bazi itjlere katlanacaktl.
finda an, sabah namazindan sonra ozen~ tnasirldnul.
.
lqine, inci iglenmig kiikiirt sans1ipekliden kibrit sirmali bir esvap, iistiine de benli erguvani kurk giydirildi. Bagina iiq sorguq takilmigti ki tepe sorgucunda yarim tavuk yumurtasi buyiikliigunde bir ziimriit bulunmaktaydi.
Mubarek kaglannin arasina, siyah miirekkeple Ism-i
Celslin ilk harfi olan Elif harfi iglenmig ve uzun kirpiklerinin dibine siirme qekilmigti.
vAUu,

renler 'Aleyke Avnullah' duaslni etmekten kendilerini ala- 69


mazlardi.
Padigah Efendimiz saltanat kayi@na bindirildi ve kiliq
kuganmak uzere Hazreti Eba Eyyub-iil Ensari Hazretlerinin turbesine goturuldii. Burada kiliq kuganan Padigahimiz bu kez biiyiik mirahorun yularindan tutup bagini qektigi, sorguqlu ve murassa eyerli bir kiiheylan iizerine binerek ve, "Padigahim qok yaga!" diye bagiran halluni selamlayarak sarayina dondii.
Artik taht yeni Sultanindi.
Tahta gkigi gerefine askere ciilQsbabisi da@hldi.
Cocuk Padigahin bir tek eksigi kalmigh: Siinnet olacaktl.
Biiyiik dugunler ve kutlamalarla bu iq de tamamlandi
ve bir paganin sikica tuttu* Sultan, cerrahbagi tarafindan
siinnet edildi.
Daha sonra Sultan1benim kucaglma verdiler ve yata&na Veotiiriiv vahrma serefine nail oldum.
Kucagimda tagidigim tuy gibi qocuk, bu topraklarda
yagayan Muslumanlarin, Yahudilerin, Hiristiyanlam, Mecusilerin Sultaniydi. Yeni Efendimi yatak dairesine gotiirup yahrdim ve uzerine atlas yorgan orttiim. Padigah Hazretleri yari uyku haline geqip siirmeli gozlerini kapatinca
vanindan avrildim ve Cihan Im~aratorunukucaEimda
ta"
gimig olmanin verdigi sarhoglukla sarayda dolagmaya bagladim. Do@su yiiregim kabarmigti, onurlanmigt~m.
Yeni Sultanin nasil buyuk bir gazi Padigah olacagi ve
Islam ordulariru kiiffar i~lerindenasil zaferden zafere suI

"

"Efendimiz, benim, kulunuz!"


Bunun uzerine eski Padi~ahheyecanlandi. Belli ki ge-

Bu du~uncelerleo gun akgam yemegini kendim gotiir74 durn. Efendimizin hapsedildigi odanln GnCne nobetqi ken-

imksn yoktu.
Sessizce odaya yaklagtim ve duvara yaslanip kulak kabarttim.
Efendimiz Kurani Kerim okuyorsa biraz dinleyecek,
ondan sonra yemegini verecektim.
Ama ne yazik ki efendimiz Kuran okumuyor, agliyordu.
Hl~hrlklarlduyunca once Gulbeden agliyor sandim,
aria hemen aklima geldi ki Giilbeden'in acayip huylarindan birisi de hi^ aglamamasiydi. Onu bebekliginden beri
aglarken ya da kahkaha atarak agiz dolusu e l e r k e n giiren olmaml~seafoodplus.infon, eski Padigahimlz olmaliydi. Biraz
dinleyince boguk sesini, tlkanarak konugmasini tanidlm.
Hem agllyor, hem de m ~ nmiril
l
bir geyler anlatiyordu.
Zavalll adamcagiz kadersizligine agllyordu belli ki.
k s k o c a tahtl bir gun iqinde kaybetmek kolay Sey degildi.
Ek~nunisin eskiler ne oldum degil, ne olaca@m demeli, diYe nasihat ederlerdi. Tahtin da, mahn mulkun de faydasl
yoktu insana.
Aglamaslnl anlamlgtim da, ne anlatiyordu acaba?
Konu~acakonca geyi nasil buluyordu? A@beyinin inanilmaz zulmiinu, kafes arkasinda cellat bekleyerek geqen
ylllarini mi hatirliyordu?
Yavagla Gksiirerek, "Efendimiz!" diye seslendim.
HlClurlklar kesildi ve biraz sonra onun deli& yaklagtigin1 anladim.

75

ligimi bekliyordu. Yemek tepsisine filan bo~vererekolam


biteni anlatmami istedi.
Zavalllnln h i ~ b i rgeyden haberi yoktu. Cinili odada
Gulbeden'le birlikte oturur, hi~kirarakve Kuran okuyarak
qile doldururken neler o l m u ~ t uneler!
Art& Padigah olmadigini soyleyip soylememeye
veremiyordum. Cunku hills askerlerinin, annesinin ya da
Sadrazamlnln kendisini kurtaracagini diiguniiyor olabilirdi.
Tekrar tahtina oturmaktan umudunu kesmemigti.
Benden ger~egiduydugu anda yikilacakti. ~ t yanda
e
da bir imparatora, tahtini kaybettigini soylemek diinyada
kaq kula nasip olmugtu acaba?
Eski Padigaha gehirde gorduklerimi anlattim. Buyiik
vezirin yakalanmasini, beygire baglanip gezdirilmesini,
sonra da ruzgdrsiz agacin altinda parqalaniglnl hikgye ettim.
Clkardlgl seslerden ve siklagan nefesinden eski Padi$ahin &ha& diigtugu belli oluyordu. Oysa boyle geylere
hi^ aldlrmazdi o. Bakigini begenmedigi adami cellada verirdi. Hakklnda dedikodu qikan vezir, hemen kapl dibinde
bo@luverirdi. Cingene cellat gece giinduz hazirdl ve her
gun yapacak ia ~ i k a r d ona.
i
Eski Padigah yuzlerce ki$iyi
bogdurtmugtu, kill bile kipirdamamigti. Ama gimdi kendisi de hiicrede olunca durum farkli goriinuyordu.
Tahttayken gahin kesilip diigiince kadin kucaglna yatlp
aglamak nasil bir igti?
Onca baa kestirdigin, ak sakalli veziri bogdurdugun zaman hlln kipirdamadi mi ey bahtsiz adam, diye ge~irdim

delikten iqeri surdum ve gittim. Sabaha kadar orada bek77


leyecek halim yoktu. Kendisi bilirdi.
Hem kimse sonsuza dek hukum surmemigti ki canim.
Bu dunya kurdun kugun dilinden bilir Hazreti Suleyman'a,
Misir'in firavununa, fskender-i Zulkarneyn'e, Harun Regid'e bile kalmamigti.
Bizimkine mi kalacakh!

Masumlann kellesi kesilip de cellat qegmesinde kiliqlar yi-

76 kandigi zaman, bir gun olur Hak bunun hesabini sorar dip

ye dugunmedin mi?
fngallah yeni Padigahimiz boyle olmayacakti. Bakiglanndaki muhabbet ve genq civan yuregindeki merhamet
onu buyiik ve bagiglayici bir Padigah yapacakh. l l i q torenine giderken atin ustiindeki dumgu bile Istanbul hallunin
yiiregne sevinq salmigh.
fki kaginin arasina is murekkebiyle qizilen Elif harfi,
sanki d o e a t a n alnindaymig gibi yakigmigti ve yiizune
Zuhre yildizinin gavki vurmugtu.
Hele o sorguq.. . Yalluz o sorgucun mucevherleri bile
engeregin gozunu kamaghrmaya yeterdi. G e n ~Padigahimiz tahta oturduNndan beri Anadolu'dan Rumeli'ye,
Arabistan qollerinden Grim kiyilanna, Girit'e, Kandiye'ye
kadar her yerde bayramlar yaplliyor, dualar ediliyordu.
Iyi ama butiin bunlari, zaten fellegin sillesini yemig zavalli babasina anlatmaya gerek var miydi ki?
Adamcagiz iyice fenalagacakh.
0 t e yandan da nasil olsa duyacakti. Bagina neler geldigini bir an once ogrenmesinde bir sakinca olamazdl.
"Efendimiz," dedim, "Osmanli tahti gehzsdenize muyesser oldu."
Bir an anlamadi sandim, qiinku delikten hiqbir ses gelmedi.
Tekrarladim. Kuquk oglunun tahta geqigini, kiliq merasimini, sunnet torenini anlattim.
Deligin otesindeki karanliktan yiirek paralayan bir qiglik yukseldi, sonra hiq ses gelmez oldu. Sadece hizli hizll
soludugunu duyuyordum.

Zuluflii baltacilar kogugunu geqip de kendi daireme


gelir gelmez dunyam karardi. Herhalde kapinin ardinda
bekliyorlardi ki iqeri girmemle birlikte harekete geqtiler.
Bagima yedigim darbelerle kendimi kaybetim. Ondan sonra neler o l d u e n u hiq hahrlamiyomm.
Bagimdaki agnyl bile unutturacak kadar keskin bir kuf
kokusuyla ayildi@mda, nerede oldugymu anlayabilmek
iqin bir sure gozlerimin o logluga aligmasi gerekti. Duvarlanndan sular sizan tag bir hucredeydim. Tepedeki demir
mazgaldan hafif bir iglk suziiluyordu iqeri. Sock tagin
iizerinde yatiyordum. Bagimda k a v u e m yoktu.
Bu mahzenin nerede oldugunu kavrayamiyordum. Sarayln altindaki mahzenlere mi atmiglardi beni, yoksa digar1 qikanp Yedikule Zindam'nin korkunq hucrelerine mi
kapatmiglardi?
Her ikisi de iyiye alamet degildi.
Cevreme bakindim. Demek ki ganli omriim burada tamamlanacak ve bu hucrede pis bir fare gibi geberip gidecektim.
"Bunu hak ettin ama geberesice ihtiyar!" diye soylendim kendi kendime.
Ben aciz kole, kim o l d u e m u sanmig da koskoca im-

paratorluk ailesinin iglerine kangma curetini bulmugtum


kendimde? Olup olacagi, Afrika'daki yoksul koyunden
alinip gemi ambarlarina tikilmig ve hadim edilerek lstanbul'a getirilmig bir koleydim ben. Pis ve agagilik bir kole.
Bagka hiqbir gey degil. lnsanlarin en agagili@,en adisi, ba$1 topukla ezilecek cinsten bir sumiiklubocek. Gulbeden'in
diktigi gomlekleri giymeye hazirlanan bir boz fare.
Bu dunyada Allahin en qok giicune giden gey, insanlarin hadlerini bilmeyip biiyiikluk taslamalanydi. Ben de
kendimi bir halt sanip, imparatorluk ailesiyle agik atmaya
kalkmigtim.
Bunlari dugundukqe iqime bir huzur yayildigini fark ettim. Kole, koleligini diigundukqe aslina donuyor ve kendini yeniden buluyordu. Butiin ijmriimii kole olarak geqirmigtim ve bu durum, iqine gomuluverdigirn ilik bir hamam gibi beni rahatlatiyordu. Dogdugumdan beri dayak
yemig, adam yerine konmamig, bacaklarinin araslndaki
organlan kesilmig, horlanmig, ava@lanmig, emir verilmig
hakaret edilmig, siivgiilerle anilmig, tiksinilmig, eline degmemeye qaligilmig bir adamin, son dakikalarinda kendi
gerqegine donmesinin huzuruydu bu.
Birazdan gelecek olan cellat bile onemli bir adami olduriir gibi degil, yo1 ustiinde gordugu bir pisligi kenara atar
gibi davranacakti.
Ciinku ben g e r ~ e kbir pisliktim. Hem de durumuna
bakmadan koskoca Valide Sultanin iglerine kangmaya curet eden bir pislik. Sesli sesli aglamaya bagladiglmi fark ettim. 0lecegim iqin uzulmuyordum, biitiin derdim Buyi~k
Valideyi bir kez daha goriip onun ayaklarina kapanarak
ne buyi~kbir hata igledigimi itiraf edebilmekti.
Bunu da kurtulmak umuduyla yapmayacaktim, qunku

(
t
t

'f
1

!(
)I

!
,

\
;

i\(
:(

zaten kurtulma ihtimali yoktu. Simdiden olmug sayilirdim. Sadece bu buyiik insana yaptigim ihanetten ne kadar
uziintii d u y d u e m u ve kendisine gonulden bagli aciz bir 79
kole o l d u e m u tekrarlamak istiyordum.
Siyah yagli ellerime bakiyor ve nefret ediyordum. Bacaklarim, govdem, kollarim bu dunyayi kirletmemesi gereken adi bir yaratigin organlariydi.
Cocukluktan beri bize ogretilen itaat ve kendi benligini
silme egitiminin geregini yerine getirememig ve bir anlik
gafletle, kendimi onlar gibi bir insan olarak gorme suqunu
iglemigtim.
0 kadar yuksek sesle aglamigim ki, bir sure sonra demir kapinin diginda, "Hey zirlama orda!" diye bir ses duydum. Birisi kapiya vuruyor ve susmami emrediyordu.
"Kapiyi aq!" dedim. "Aqarsan gonliinu h o ederim.
~
Ben
saraydan Habeg Aga!"
Digarida bir sessizlik oldu. Belli ki Turk muhafiz kapiyi aqip aqmamayi diigunuyor, mahzurlarmi ve yararlariru
tartlyordu.
Bir sure sonra, "Ben kapi falan aqamam!" dedi. "Vakti
gelince aqilir burasi!"
"Peki!" dedim. "0zaman Allah ruasi iqin nerede olduWmuzu soyle! Burasi neresi!"
Kapinin digindaki bekqi kaba kaba giildii ve, "Hem saraydanim diye ovunuyon, hemi de sarayin mahzenini bilmiyon!" dedi.
0 zaman biraz iqim rahatladi. Demek ki kendi qevremden ve dairemden qok uzakta degildim, ama olecek olduktan sonra ha orada ha burada ne fark eder diye diigundum.
Yuksek sesle Kuran'dan ayetler okumaya koyuldurn.

Bu olumlu dunyadan otekine huzurlu bir geqiqin gereklerini yerine getiriyordum.

Yoksa daha siradan olanlar gibi bah~edekicellat ta91nin iistiinde bavml kesip kdl<laruu cellat ce5mesinde mi ylkayacaklardi?
B~~~ kestimem zordu. Ciinku kesin kural sadece hanedan iCin gecerliydi: H i ~ b i hanedan
r
mensubunun kalu

Bir Kolenin Adanzgz


I

d6kulmez,
bogularak oldiiriiliirdii.
B~ neden boyleydi acaba? Kanlan ba9ka
m i ~ d i ~3
yoksa oyle oldu&nu sanmamizi mi istiyorlardl? Kanlannln, biz renciler @bi lurmizi oldu@nun godmesinden
mi korkuyorlardl?

,.L

q,&
'1

,
;
;A

I"

yh

Bir tarihte Galata taraflarindaki Mevlevf tekkesine gidip postnisin Efendiyle konu~maktanqok zevk allyordum.
Dunyaya metelik vermeyen ve ganla, sohretle, parayla ilgisi olmayan bu ak sakalli efendiyi saraya getirtme imkznlm yoktu. Sabahtan ak9ama kadar mevlevihanede ibadetle meggul olur, talebe yeti~tirirve dunyanln ge~icigaileleriyle pek ilgilenmezdi.
Giderken ona bir hediye gotiiremez, ama eli b o gitmek
~
geleneklere aylun oldugundan, yoldan kopardigim bir yeSil yapragi takdim ederdim: Benim bu berk-i sebz-i hakiranemi kabul etme yuceligini gosterirdi. Kuru ekmek ve
Sudan basks bir gey ge~mezdibogazindan. ~stiindekieski
bir abadan gayn bir gey giydigi de goriilmemigti.
Niye boyle yagadl@n~,
imkanlari varken neden &ha iyi
yiyip icmedigini, niqin kendisini soguktan koruyacak samur kiirke buriinmedigini sordugumda,
"Ozgurluk ve iktidar ugruna!'' diye cevap vermigti.
Ona gore ruh, diinya nimetlerinin tutsakligindan kurtuldukqa ozgurlegiyor, bagimsizlagiyor ve diinya yiiziinde
h i ~ b ikrala
r
ve imparatora nasip olamayacak bir buyuk iktidara kavu~uyordu.
EGK 6

Dedikleri bana kariglk geliyordu ama do@ bir yani da


vardi.
82

Biitiin diinyayi dolagsan, yedi iklim d6rt bucag tarasan


hiqbir geye ihtiyaq duymayan tek bir hiikiimdar bulamazdin. Hepsinin saraya, kumaga, silaha, hayvanlara, ikram
edecek yiyeceklere, cellatlara, askerlere, altina, giimiige ihtiyaci vardi. Bunlar olmadan hiikiimdarlik yapilamazdi.
Engeregin goziinu kamagbran gatafati yaratan da bunlard1 zaten!
Oysa Mevlevi derviginin omzunun opulmesi ve saygi
duyulmasi iqin bir tek qopu bile olmasi gerekmiyordu.
"Aslinda," diyordu '"varlik yokluktur, yokluk da varlik! Hepsi, goren goze bagli!"
Kendini feda etmenin, yiice bir varligin iqinde eriyip
gitmenin miithi9 hazzini yagiyordu. Allah onun iqin aradaki perdeyi kaldirmi~ve ona cemalini gostermigti. Kendi
benligini silip attigi iqin, artik oliimlii bir kul degil, Allahin
ta kendisiydi o.
Bundan biiyiik ozgiirliik ve iktidar mi olurdu!
Dervig, Tanri olmugtu.
Onunla ilerlettigim bu konugmalar ve Mevldna Celaleddin-i Rumi Hazretlerinin kitaplanni okumam beni
bambagka bir yola qekti.

1)

Mademki kendini, daha yiice bir varlik kargisinda silerek 0 yiicelige erigmek miimkiindii, o halde hen niye aynl
geyi yapmiyordum!
Dervigin kendini adadigi ve hizmet ettigi efendisi varsa, ki Allah h o, benim de bu diinyada kulu olmakla onurlandigim bir Efendim vardi.
v
1
1
1
.. ,
.
1

.. .

'

Allaha kargi nasil senlik-benlik olmazsa, bir tacidara ,


kargi da olmazdi.
Bu yiizden imparator ve ailesi kargisinda benligimi eritmeye, kendimi onlar gibi hissetmeye bagladim.
Ilk zamanlar bunun yararini da gordiim dogrusu.
Fedakarca baglili~imve benlikten uzaklagmig halim,
Efendimin dikkatini qekti, bana olan giivenini artirdi. Zindanda yatarken biitiin bunlari diigiinuyor ve nerede ne hata yaptigimi bulmaya qaligiyordum.
Belki de kendimi imparator gibi hissetmekte fazla aceleci davranmig ve bir kul iqin affedilme~ecekbir gurura
kapilmigtim.
Mev12na1ninve Mevlevi derviginin sozleri, herhalde bu
olmasa gerekti.
$u anda gozlerimden agagi sicim gibi inen yaglar bile
bu hatami bagiglatmaya yetmezdi.
Zindanda olmasam dogru Galata'ya gider, dervige her
geyi bir bir anlatirdim. 0 nasll olsa beni yakip kavuran bu
azaba bir Care bilirdi.
Yaklagan mutlak olumden qok, eksik bir adam olarak
olecegim ve cennete gidemeyecegim iqin kaygilaniyordum. Organlari tam olmayan biri cennete nasil girebilirdi
ki! Onca hay huy arasinda, kendime bir organ bulma igini
ihmal etmigtim.
Bir an, en yakinimdaki insanm, yani kapidaki vahgi
Tiirk'iin organini koparip almayi ve boylece cenneti garantilemeyi diigiindiim, ama adam oylesine iriyarl ve kuvvetliydi ki, onun organini almaya qaliglrken iri penqeleri
arasinda parqalanmak ve mevcut organlarimi da kaybetmek ihtimali yiiksekti.
Belki de benim durumumda olmayan kigiler, bu ' ' '

1
I

\
,

1 1

I
I

1 1

I '

11

/ ,

Cenneti garantilemek iqin tek giivenebilecegim gey, bir


yolunu bulup Safiye'yle gorugmek ve Safiye'nin Turk'u
kandirmasini saglamakti. Artik uyku ilaci mi verirdi, zehir
mi bilmem, ama Safiye iqin, bu kaba koylunun aklini bagindan alivermek, kizilcik gerbeti icmek kadar kolay, zevkli ve qabuk bir ugrag olsa gerekti.
Kapiya uzun sure vurduktan sonra Turk'iin dikkatini
qekebildim ve onun, "Ne var, niye rahat durmuyon?" diye
seslendigini duydum.
Bunun uzerine demir kapinin dibinden fisildayarak sarayda qok guzel bir cariyem oldugunu, eger ona haber verir ve benimle goriigtiiriirse kendisinin de memnun edilecegini soyledim. Uzun uzun Safiye'nin guzelligini, genqligini, kivrakligini ovdiim ve sonunda Tiirk'rin iqini giciklamay1 bagardim.
lyice anlamasl iqin adini birkaq kez tekrarladun, ona
nasil ulagacagini anlattim.
Sonra ortalik sessizlige gomuldu.
Padigah da hucredeydi, ben de! Kaderimiz birlegmig,
ikimiz de sarayin mahktimu olmugtuk.
Uzaklardan muezzinlerin okdugu yanik Ezan-1 Muhammedi sesleri geliyordu. Kiblenin yonunu kestirmeye
qaligarak akgam namazimi kildim. Secdeye vardim ve ateg
gibi yanan alnimi soguk taglara dayadim. Sonra, hem Allaha yalvarmak hem de biraz teselli bulabilmek iqin yiiksek
sesle Yasin-i Serif okumaya koyuldum.
Okudukqa ruhuma bir huzur yayiliyordu ve Arapqa
kutsal sozlere eglik eden ilahi ezgilerle gifa buluyordum.
Tam bu uhrevi iileme dalmig giderken kapinin aqildigiru fark ettim. Digandaki koridor logtu ve ben orada ki-

min durdugunu goremiyordum. Acaba Safiye mi gelmigti,


yoksa qingene cellat ve yamaklari mi?

t
I

!
1
$

1
*

r"
1

%
f f

i<'
II

Gelen her kimse iqeri girmek iqin acele etmiyordu. Kapiya dogru ilerlememle birlikte, insarun gozlerini kamaghracak bir mucize gormem bir oldu.
Valide Sultan Hazretleri butiin azametiyle durmug, bana bakmaktaydi.
$agkinli@mdanne yapacaii;imi seafoodplus.info, insanin yiiregini delip geqen kuqiik gozlerindeki sivri bakiglara daha
fazla dayanamadlm ve kendimi yere atip bagimi sert ve so@k taglara vurmaya bagladim.
Bir yandan da ne o l d u e n u tam anlamadigim karmakarigik lisanlarda dil dokuyor ve onun gibi muhtegem bir
devletlti yaninda benim nasil bir bocek, bir adi kole, yagamasi bile zararli bir mahluk oldu@mu anlatip duruyordum.
Sozlerin bir kismi ltalyanca olarak dokuluyordu agzimdan, bir lusmi Arapqa, bir lusmi da saray lisani olan Osmanlica.
Valide Sultan a y a w i kafamn ustiine koysun ve taglara
bastira bastira bir bocek gibi beni ezsin istiyordum.
Neden sonra Buyiik Validenin bir geyler soyleyip durd u e n u fark ettim: Ayaga kalkrnami istiyordu.
Dogrulup el kavugturdum, bagim onume egip sustum.
Buyiik Valide uzun bir sure beni esaslica suzdu, konugmadan dikkatle inceledi.
Besbelli ki bir karara varmaya qahgiyordu. Ben olu olarak mi daha ~ o igine
k yarardim, sag olarak mi?
Bu zindanda qingene cellada bogdurulup atilmam m

87

daha dogruydu, yoksa digari qikip Buyiik Valide hakkindaki soylentileri durduracak davran~~larda
bulunrnam
Neden sonra, "Aga," dedigini duydum. "Bir geyler geldi kulagima: Kotii geyler, tehlikeli, curetli sozler.. . once
kizdim, ama Safiye kulumun gelip yalvarmasi ve gozlerinden inci gibi yag dokmesi uzerine aragtirdim ve senin gibi
sad& bir kulumun bu zindanda haksu yere helak olmasina gonliim razi gelmedi. Kilina bir zarar erigmesin diye
buraya inmeye karar verdim." '
Biiyiik Valide devam edip bir ~eylerdaha soyliiyordu
ama ben art& onu duymuyordum.
Bagim omuzlarimin iizerinde kalabilecekti ve imparatorluk ailesine ba$jlili$jim~
bildirmem iqin bana bir firsat
daha veriliyordu.
Buyiik Validenin onunde secdeye kapanip, "Allah benim omrumden alip size versin devletlfim!" diyebildim.
"Canlmi yolunuza feda edecegim giin benim iqin vuslat
@nu olacaktir! Emredin kendi yiiregimi sokeyim, emredin kendi dilimi koparaylm! Tek benim sadakatimden
emin olun!"
Biiyuk Valide, zaten bundan emin oldugunu sijyledi ve
geldigi gibi sessizce qilup gitti.
Beni canevimden vurmug ve yiice gonullii1iiij;ii sayesinde, kendisi iqin gozunu lurpmadan can verebilecek olan
bir kole kazanmigti.
Bir sure hiicreden ~ikmadimve durumdan bir Qeyanlarnayan Turk'un gagkln bakiglari altinda once kurtuluguma,
sonra da Buyiik Validenin aziz atalarina iil kulhuvallah
bir elham okudum.
Gerqi bu atalar Musluman degil, Venedikli Hlristiyan-

dilar, ama yine de duanln dua oldugunu ve onlarin ruhuna kavugacagini tahmin ediyordum.
Beni hiicreden almaya gelmig olan sadik kulum Safiye'
ye dayanarak daireme giderken, iqim minnet ve ~iikranla
doluydu; onun ornzuna sanlip aglamak istiyordum.

89

I
I

la, Harem-i Humayundaki dehget dolu yiireklere cehennem korkulari saliyordu.

Efendimin talihsizlig do&muyla baglamig olmahydi,


qiinku dunyanin belki de en zalim hukumdannln kiiquk
kardegi olarak dogmak bahtsizhgina ugramigti. Tahta geqen herkesin kardeglerini bogdurdu& bu diinyanin ne
mene bir yer oludgunu anlamaya firsat bulamadan, neredeyse saray celladinin elinde can verecekti.
Agabeyi tahta geqer geqmez bir gece sabaha kargi tatli
uykusundan uyandlrillp fisildagan ve direklerin arkasindan saklanip bakan adamlar arasinda buyuk odaya gotiirulmug ve orada kardeglerinin bogazlanna kement geqirilerek bogulmalarini gordukten sonra, ip kendi bogazina ahlmig ve bu dunyayla oteki dunya arasinda sallanma
noktasina geldigi anda maharetli ve kudretli anasi tarafindan kurtarilmigh.
Tekrar yatagina goturuliirken zangr zangir titriyor ve
gozunun onunde bir uykudan bagka bir uykuya geqen
kardeglerinin morarmig suratlanni kovmak ister gibi qirpinip duruyor, aciyan bogazmin qikarabildigi son qigliklar-

0 gece gozlerine yerlegen dehget dolu balug bir daha 91


hiq silinmedi ve arada bir gozlerini belerterek bir noktaya
sabitlegtigini gorenler, urpererek, o kuquk qocu@n olumden kurtulug gecesinin korkusunu yeniden yagar oldular.
Sabah iki kiiqiik ceset, iki kuqiicuk tabuta konarak susmuglar mahallesine goturuldu~unde,$ehz%dekafes arkasina kapatilmig ve yillarca digari bir adim bile atmayaca@
hapisanesinde her an gelecek celladi bekleyerek qile doldurma donemine baglamigh.
Gunlerce ategler iqinde yatti. bldurulen kardeglerinin
adini sayikliyor, kendisini bogan cellattan kurtulabilmek
iqin kuquk ayaklariyla tekmeler salliyor, gerqekten de bogazina geqen ilmek sikrnaya ba~lamiggibi nefes alamayarak tikaniyor ve kipkirmizi kesilerek olumiin sinirlarinda
dolagiyordu. Ender olarak ayildigi zamanlarda da qevresine bog bog bakiyor, kimseyi tanimiyor, kendisine soylenen
sozleri anlamiyordu. Anasi, qocugu kurtarmak iqin her yolu denedi. Nefesi kuwetli hocalar gelip Sehzadeyi okuyup
uflediler, cerrahlar kan aldilar, sirtina kupa qektiler, kuquk
govdesini kafuru ile ovdular, ama ne yaptilarsa kar etmedi ve kuquk Sehzdde ategli hastaligi geqip kendine geldikten sonra da konugmayan, sik sik titreme nobtleri geqiren,
korku dolu bakiglarini duvarda bir noktaya dikip saatlerce
bakan ve sinek uqsa korkarak havalara siqrayan bir hasta
oldu qikh.
Kendisini Sehzdde olarak iyi yetigtirmeye qaligan, bin
bir turlu fenle ve bilgiyle donatmaya ugragan hocalarinin
sozlerini duymazdi bile. Ona Arabi, Farisi, Yunani dillerini ogretmeye qaligan hocalarinin yuziine bile bakmaz, ku-

leye bagvurarak onun iqini gciklamaya qaligiyorlardi, ama


Sehzilde, onlari, sanki odadaki bakir mangala ya da koge94 ye atilmig erguvan kaftana bakar gibi bombog gozlerle seyretmekle yetiniyordu.
Istanbul'un namli buyiiculeri, Sehzadenin baglanmig
dugumunii qozmek iqin olmadik biiyuler denediler, muskalar yazdilar, hatta daha once yapilmig bir buyu varsa
bozulsun diye odasina kurt luqi sakladilar, ama hiqbirinin
faydasi gorulmedi.
Eski yazmalardaki esrarli qarelere bile umut baglayan
Valide Sultan, yeni dogmug bir serqe yavrusu buldurdu.
Bu yavru, gafak vakti ari kovanina birakilarak biitiin arilara sokturuldu ve sonra serqe yavrusunun yarali bereli gigmig govdesi ezilerek macun yapilip Sehztidemizin kutlu
zekerine melhem olarak suriildu.
Ne var ki butun bunlar Sehzademizin daha da korkup
urkeklegmesinden bagka bir ige yaramadi.
Biitiin qareleri deneyip umutsuzluga dugen Buyiik Valide, belki Sehzadesinin nefsi uyarur diye lstanbul'un namli
civanlarlndan klz gibi ziiluflii oglanlar toplayip onun yataglna soktu. KIZ Yusuf'dan tut da Benli Ali'ye, Alhn Top'a
kadar baldinna hiz damgasi yemig ve defter-i hizana kaydolmug ne kadar y~iziinebakmaya luyilmayan, akillara durgunluk veren yak~cigiizel varsa toplanip Sehziideye sunuldu. Bunlar geytaxu dinden qikaracak rakslarla ve bin bir goz
alici hunerle fir donduler, ama hemen anlagildi ki Sehztidenin bu tarakta da hiqbir bezi yok. Kutlu agabeylerinin oglan
seven ve kadlnlara yaklagmayan tabiatmdan da hiqbir gey
almamig.
Bunun uzerine Sehziideden umut kesen Valide Sultan
Hazretleri bu igle bir daha ilgilenmedi.

*(
'1'

+<

,I.
1

bir yedi bela gorulmemigti. Hiicrede tek bagina geqirdigi


giinlerin acisini qikarir gibi uq dort cariyeyi birden k a d ~ n
yapiyor, Kuzey Afrika'dan gelmig esmer ve ategli cariyenin ustune Kafkasyaliyi sararak, kekik kokan daglarin havasini aliyor, onu birakir birakrnaz da so@kluk yerine,
Fransiz kizinin duru beyaz, mermere benzeyen teninde
gonlunii ferahlatiyor, baharatli kuzu dolmasinin ustune
kar gerbeti iqmig gibi oluyordu.
Sarayi dolduran yiizlerce cariye Efendimize yetmiyor
ve hep degigiklik istiyordu ki, bu meraki onu imparatorlu@n en gigman kadinini bulma inadina kadar gotiirdu.
Padigah igi giicu birakm~g,kendi mulkunun, belki de dunyanin en gigman kadinini bulmaya merak sardirmigti. Valilere nameler yaziliyor, buyiik gehirlere haberler gonderiliyor ve bulunan gigman kadinlar payitahtta kontrolden
ge~seafoodplus.info'nden, Arabistan'a kadar her kogeden gigman kadin yagiyordu, ama bu her bacagi fil gibi
olan iri kadinlar, Padigahi bir tiirlii hognut edemiyordu.
Sonunda aradigi, gene kendi payitahtinda, Istanbul'da
bulundu ve bir sabah saraya getirilip Padigaha takdim edilen Ermeni kadinln akillara durgunluk veren 9i~manliJSr

kargisinda herkesin dili tutulup lalii ebkem kalakaldi. Kadincagiz yuriiyemedigi iqin tahtirevanla taginiyor, ama bu
96 kuvvette dort levent bulunamadiindan, pazusuna giivenen sekiz-on levent nobetlege getiriyorlardi. Kadini bir biitiin olarak gormek imk2nsiz oldugundan, her bir yerine
ayri ayri bakiyordunuz. Sanki esvabinin altina bir siirii koyun, dana, buzagi sokulmugtu ve her biri kipir kipir ediyordu. Kadincagu natirlar tarafindan gobek tagina ancak
sigdirilarak arap sabunlanyla yikandi paklandi, misk yaByla ovuldu ve yillarca kipirdamadan yatacagi yatagina
tagindi. Tabiatiyla o Padigaha gidemeyecegi iqin Padkjah
onun odasina geldi ve gordiigii manzara kargisinda neredeyse dili tutularak, o kadina benzemeyen, ama kadinligin
derin karanllklarini olaganiistii govdesinde tagiyan varliga sokuldu ve onun icinde kayboldu gitti. 0 giinden sonra
da diinya @zeli, dal gibi genq kizlar ilgisini qekmez oldu.
Her gece sabirsizlikla, 2gik oldugu biricik kadininin yanina gidiyor, d o e m u n tersi bir oliim duygusuyla, sevgilisinin biitiin saltanati sigdiracak kadar genig ve bagiglayici
olan rahmine siginiyordu.
Orada her gece oliip her sabah yeniden dogmanin sihirli zevkini bulmugtu. Padigah Efendimizin gozdesi, biitiin

leyerek geqiriyordu. Giin boyunca koyun butlan. nar gibi


hzarmig tavuklar, Hicaz miihliyesi, piruhi, at kestanesi
sarmasi, iq baklali enginar dolmalan, sandal safalari, doldurulmug bamyalarin dizildigi patlican kebaplari, katmerler, helatiyeler, tepsi tepsi giillaqlar, cigerli ve kug uziimlii
iq pilavlar, her cins meyveden yapilan hogaflar, anberbars
ve limonlu menekge gerbetleri yatagina getiriliyor ve yeni

mahbube biiyiik bir hizla hepsini tiiketerek bog tepsileri


geri gonderiyordu.
Geceleri, Padigah Efendimizle meggul oldu@ iqin yiye- 97
miyordu, ama gun boyunca yedikleri, insan havsalasinin
alamayacagi ve halk arasinda agudan agiza efsane olarak
anlatilan bir mertebeye ulagmigti.
Osmanli miilku boyle bir gey gormiig degildi.
Bir kenara atilip yuzlerine bakilmayan cariyeler ne yapacaklarini gagirip Padigalun sevdigi gibi gigman olmaya
karar verdiler, ama gece giindiiz kusana kadar yedikleri,
bogazlarindan agagi ball1 bademler ittikleri halde, Ermeni
sevgilinin beyaz ve hagmetli kolunun kahnligina bile var-

,
I

may1 bagaramadilar.
Harem dairesi, iniltilerle, aglayiglarla doldu. Umutsuzluga kapilip Padigah Efendilerinin hasretinden Glum gerbetini iqenler, canina luyanlar da oldu, ama Efendimiz
bunlann hiqbirinin farkma varmadan kendisini, bingil bingil et yi$nlariyla qevrelenmig, sicak, nemli ve karanlik bir
rahme gommeye devam etti.
Yeni sevgili ortaya qiktigindan beri sakinlegmig ve omriinde ilk defa delirtici korkulari azalmigb.
lmparator ve imparatorluk mutluydu.

#I

i,
EGK 7

okgayarak yavag yavag agabeyinin olumiinu anlatmaya


koyuldu.
Sehz2de biraz yatigip annesinin ne dedigini anlad@ 99
zaman bile duyduklarina inanamadi. Herkesin bir olup
kendisine hile yaptigina ve bogmak iqin buyuk odaya go-

Padigahrm Cok Y U ~ U

Aslina bakarsanlz, kafes arkasindaki hucresinde gece


giinduz, her saniye olum bekleyerek qile dolduran Sehziidenin mutluluk donemi, bir gubat gecesi kudretli ve zalim
agabeyinin aniden oliimuyle baglamigti, ama genq SehzC
deyi buna inandirmak giiq olmugtu.
Bayginlik nobetleriyle, sayiklamalarla, sinir buhranlanyla geqen yagamina dugen bu ani yildirim, az kaldi Sehzsdenin yanm aklini da kaqirmasina neden olacakti.
Valide Sultanin gonderdigi kapiagasi, yatsl namazmdan epey sonra kafes arkasina girdiginde w i d e , qocuk'
lu&ndaki o megum @nu hatirlamig ve omrii boyunca
bekledigi olum aninin geldigini sanarak iki eliyle boynunu
kapayip miithig bir qghk atmigti. Kapiagasi diller dokuyor g,

I
I

I
I*,

/1

kendisini oradan oraya atiyor, annesinden yardim istiyordu.


Caresiz kalan kapiagasi, durumu Valide Sultana aktardl. Hucreye gelen anasi, boynuna sarilip hungiir hiingur
aglayan ve kendisini korumasini isteyen oglunun bagiru

turecegine iman etmigti. i i q yagindayken oglunu celladin


kemendinden kurtarmig olan annesi bile kendisini korumuyordu artik. 0 boylu poslu, levent endamli, bir luliq vuruguyla koca merkebi ikiye bolen zalim mi zalim, gaddar
mi gaddar agabeyinin olmesine imkan var miydi ki kendisini bu kuyruklu yalana inandirmaya qaligiyorlardi?
Agabeyinin olusunu gozleriylegormesi iqin buyiik odaya goturmek istediklerinde kapilara sarilip direndi, agladi,
bagirdi, yalvardi ve gitmedi. Sonunda qareyi zorla gotiirmekte buldular. Eline ayagina sarilan leventler Sehziideyi
surukleye suriikleye biiyiik odaya soktular. ~q yaglndan
sonra hayalinde her gun yagadigi sahne, gimdi ikinci kez
tekrarlaniyordu.
B u F k odanin ortasinda birisi yabyordu. Yuzu tiilbentle ortulmugtii.
Annesi, yaklagip tiilbenti aqmasini istemigti ondan.
"Aqamam!" diye haykirmigti. "Bana hile yapiyorsunuz.
Allah, agabeyime uzun omurler versin. 0 bizim Efendimiz, Padigahimiz, Halifemiz. Ben kimim ki onun yarunda?
Allah ona uzun omur versin."
0 zaman annesi, kolunu onun omzuna dolamig, cesede
dogru usul usul yiiriitmug, yanina gelince de tulbenti aqarak en buyiik oglunun, zalim Padisah'in sert qehresindeki
Glum agarmasiru gostermigti.
Agabeyinin, k2furu balmumu igiklar altinda, qenesi beyaz tiilbentle baglanmig ve agarmig yiizunu goriince Seh-

I I

l i t
I I

ziide yumruk yemig gibi


- olmug, kendini bilmeden o u@rsuz odadan digari dogru yiiriimiigtii.

Tam kapidan qikacagi sirada durmug, kendisine bir
oyun yapllip yapilmadigini anlamak iqin herkesin yuziine
tek tek bakmig, geri donup korka, korka agabeyinin yiizunu orten tiilbenti tekrar aqma cesaretini gostermigti.
Ancak bundan sonra diinyalar zalimi agabeyinin olumiine tam olarak inanmig ve o anda gelen bir nobetle zang r zangir titreyerek, iki kardegiyle birlikte bo&lmak uzere getirilip bogazina cellat kemendi geqirilen ugursuz odada ve idam hiikmunu veren Padigah agabeyinin olu bedeni yaninda tahta geqiqinin, her geyin tek ve mutlak sahibi,
hakimi olugunun ayirdina varabilmigti.
Saray e r k h teker teker oniinden ggiyor ve, "Bismillah Padigahim!" diye yeri opuyordu. Art& taht, tac ve koca
imparatorluk onundu. Milyonlarca insanin hayatlarinin,
. bedenlerinin ve ruhlarinin tek sahibiydi. Allahin yeryuzundeki golgesi ve cihana yayilmig milyarlarca Miisliima'
nin Halifesiydi. Dogu Roma topraklarinin, Misir'in, Macaristan'in, Mezopotamya ve Mekke'nin, Cezayir'in, Fas'in
Tunus'un, Elen topraginin Iskender'iydi.
Halife Hazreti Omerlin imamesini getirdiler. Bu imameyi Halife bin yil once kendi miibarek eliyle sarmigti ve
bin yildan beri aqilmadan, oylece, ilk sanldigi giinkii gibi
duruyor ve kutsal emanetler arasinda saklaniyordu. Sehziide, bagindan sarigini qikardi, heyecandan tir tir titreyerek Allahin resulu Hazreti Muhammed'in dokunmug oldugu kutsal Halife imamesini giydi ve o anda zehirli bir
engerek gibi yuregine qoreklenip kalmig olan ve bogazini
tikayan kugku ve korkularin birer birer yok olup gittigini
sezinledi.

devletin O'nun oldu


lerden O'nun adina ezanlar okunacak, iiq tuglu imparator-
luk bayragi O'nun isminin gerefiyle dikilecek, Tuna boylanndan Nil nehrine kadar dunyaya yayilmig olan tebaasi
O'nun tahta qikiqi onuruna golenler yapacak ve diigmamn
yiiregine korku salan kudretli ordusunun leventleri "Padigahim qok yaga!" haykinglariyla yeri go@ inletecek, mehterhaneler O'nun iqin vuracak, kuyumcular O'nun tugrasin1 taqiyan alhn ve pimug paralar kesecek, diinyanin butun krallari O'na elqileriyle hediyeler gonderecekti. Simdi,
yillardir kendisi iqin bir mezara donmug olan saray, ak sakalli vezirleri, geyhulisliirm, iilirnleri, pagalariyla oniinde
birer birer secdeye vanyordu.
0 zaman saray koridorlannda qinlayan muthig bir kahkahayla yiiregine kok salmi~olan karanllk zehirli tortulan
iqinden sokiip atti ve hepimizi tek tek siizerek, kanimlu
donduran gu ciimleyi soyledi:
'qlk once hanginizi katletsem acaba!"

I
.
at--

\, )
31

El

I
I

lqime, bir geyi eksik ya da yanlig yapmig olmanin o yiirek ezici duygusu yerlegmigti. Nerede ne hata yaptigimi
bilemiyordum. Osmanli sarayinin bahtla oliim arasinda
gidip gelen kanli sarkacinda yillarimi geqirdigim iqin kelleyi verecek bir hata yapmadigimm farkindaydim. Dikkatli davranmak ve fisiltilardan, yapraklar arasinda gezinen
riizgiirdan, baluglardan anlam qikarmak uzun yagamami
saglayan en onemli aligkanlikh. Yine de, oyle tehlikeli olmasa bile, u n u t t u e m bir ~eylervardi.
Hayallerin sisli dunyasi iqinde gezinirken, nasil oldu
bilmem, aklim Giilbeden'de diigiimlendi kaldi. Allahin
ovup de yarattigi bu nazenin giizelin hucrede qile doldurmak zorunda kalisi vicdanlann kabul edemevecegi bir

leyerek yagamak kolay olmasa gerekti.


Hem Padigah bu giizel perinin degerini de bilmezdi
ki Onun akli gigman gozdesindeydi.
Giilbeden'in bagagrilan artmig olmaliydi. Fare gomlegi

dikemedigine gore, surekli bag1 agriyor diye duguniirken,


neyi unuttugumu anladim. Giilbeden'le konugmak iqin bir
bahanem vardi. Ona fare gomlegi dikmesi iqin bez gotiire-
cektim.
Hemen harekete geqtim ve birkaq argin mermergahi bezini kivirarak qinili odadaki delien bagina gittim.
Padigahima seslendim.
Efendim biitiin giin beni beklemig olmaliydi. Sesimi
duyar duymaz deligin yanma geldi ve hiqbir gey soyleme
den elini delikten digari uzatti. Orta parmagnda murassa
yiiziik tagiyan o kemikli eli goriir gormez yiiregim buz kesildi. Afjustos ayinin kar serpintili garip riizgdmdan daha
iigiitiicii bir riizgdr esti iqimde. Ciinku Efendimin eli mezardan qikmig gibiydi. Bu kadar olume yakin bir el gormemigtim. Kani qekilmig, balmumu gibi sararmig bir eldi bu.
Ne yapacagimi bilemedim ve egilip Efendimin elini optiim. Soguktu ve ben bir tag1 oper gibi olmugtum.
Padigah Efendirniz elime yapigti ve sikmaya bagladi. Bu
kadar aci bir kuvveti oldugunu bilmiyordum. Sanki, kaqip
kurtulmamdan korkarmig gibi silu siki tutuyordu.
Bir sure boylece, hiqbir gey konugmadan kaldik.
Sonra her geyi anlatmami istedi. Hiriltili bir sesle konuguyordu. Dilimin dondugiince gordiiklerimi, sezdiklerimi
anlattim.
Tuhaf bir duygu iqindeydim. Sanki konugtuem adam
Padigah degildi. Eli ve sesi hiikumdara benzemiyordu. 0
kemikli el ve korkudan qatallagmig ses, mezardan dogrulmaya qaligan bir yan oliinun, aklini kaqirmig bir qilginin
olabilirdi ancak. Elimi siki siki tutan ve birakmayan bu
adam, benim yoluna bag k o y d u e m Efendim olamazdi.
dniinde hep secdeye kapanirdik ve bize hitap ederken bi-

fqeriye epeyce dinleyip de Giilbeden'den bir ses, bir


nefes ya da herhangi bir yaaam belirtisi alamayinca iyice
umutsuzluga diigerek, "Efendimiz," diye seslenmig ve
belki de onun yerine Gulbeden ses verir, belki o derin uykulardadir da benim biricik nazeninim deligin otesine gelir diye umutlanarak ve ihtiyar yiiregim gum giim Carparak beklemigtim, ama ne yazik ki inciler dizili kaftanin higirhsindan, gelenin, melek degil oteki oldugunu anlamigtim.
Geceleri Giilbeden'i sayiklayarak boliinen uykulanmdan kallup elimdeki gamdanin titrek aleviyle hiicrenin yanina kadar geliyor, kugluk vaktine, sabah namazina kadar
iqeriyi dinleyerek onun yagadigina dair kiiqiik bir belirti
bulmaya qaligiyordum.
Gulbeden'in Nissa'daki as11 adinin Veronica olduwnu
duymugtum. Melegime bu kadar yakigan bir ad bulunamazdi dogrusu ve sadece bu ad bile, onun bir azize oldu&nu, gokyiiziinden bizim gibi giinahkarlann arasina geCici olarak indigini kanitliyordu.
Ciinkii gerqek Veronica'ydl o!

1
I

fsa Peygamber, sirtina yiiklenmig haqiyla Golgotha'ya


do@u tirmalurken, bagina takilm~golan dikenli tacin dikenleri k u ~ u kbir kug tarafindan teker teker qikarilmig
ama bu bile Peygamberin yiiziine siiziilen kanlan onlemeye yetmemigti. Bunun iizerine kalabalik arasindaki bir biikire, elindeki ipek mendille Isa'run F z u n i i silrnig, sonra
gagkinlikla, Peygamberin yiizuniin mendile resmoldugunu gormugtii. Kalabaligin qigliklar atarak gahit oldu* bu
mucize sonunda mendile 'Vero kona', yani 'gerqek ikon'
demigler ve kiza da bu ismi vererek, onu Veronica olarak
kutsamiglardi.
Benim Veronica'm, diinyalar giizeli Giilbeden'im igte
bu mucizeden dogmugtu.
Yiiziindeki o sonsuz saflik ve qocuk masumiyeti beni
qildirtiyordu, qiinkii azize bile olsa her kadinin belden altinda Helenlerin keqi ayakli ilahi gibi vahgice soluk alip
veren ve agzina kan bulagmig bir hayvan yagadigina inaniyordum. Azizelerin gozlerine bu dunyanin farkinda olmayan safqa bir balug yerlegirken, kas~klan,kan, gozyagi, ter,
yagam ve oliim nabzlnin attl@bir ihtiras volkaniydi.
Benim Veronica'mda bu qeligki qildirhci boyutlara ula~ a c a kkadar keskindi ve onun bebek yiiziinii seyrederken,
kasiklarindan yukselen vahgi hayvan iniltilerini duymamla birlikte zavalli akhm bagimdan gidiyor, tir tir titremeye
bagliyordum.
Ne yazik ki giinlerce gecelerce beklememe ragmen hiicreden Gulbeden'imle ilgili bir yagam belirtisi alamadim.
Bazen hiq ses gelmiyor, bazen de Kuran okuyan ya da
yiiksek sesle iq geqiren korku iqindeki zalimin varligi duyuluyordu. Ne olmugtu giizelime? Giil fidani kadar nazik,
kirilgan ve gergin bedeni ne durumdaydi gimdi?
EGK 8


-

Cumleler ilerledikqe eli cendere gibi sikiyor ve parmaklarima kan oturtacak kadar bastiriyordu. Hull hlzh nefes
alip vermeye baglamigti.
"Hiq anne yavrusundan vazgeqer mi? Sefkatli Valide
Sultan Hazretleri de arslarunin, Cihan Hukumdarinin tekrar tahtina donmesi iqin her geyi hazirliyor! Sakin merak
buyurup, kendinize bir zarar vermeyin. Yureginiz ferah
olsun Padigahim," dedim. "Ben sizinle haberlegmeye memur lulindim. Slk slk ziyaretinize gelir, size hayirli haberBu sozlerim uzerine iqerden sesler duyuldu ve ben hukiimdann agladigru anladim. Minnet ve sevinq gozyaglan dokerken, yiiregi yumugamigtir diye Gulbeden'i bir kez
daha sordum.
Padigah hiqkiriklar arasmda, "lyi galiba!" diye minldandi. "Ne yiyor, ne iqiyor."
Saglunlik iqinde zuluflii baltacilar koegundan geqip
kendi daireme qekildim; orada biraz Kuran-1 Kerim okuyarak siikiinete kavugmak istediysem de gozumden a$a@
yuvarlanan yaglara engel olamadan, Gulbeden'i ve onun
artik neredeyse emin o l d u e m aci kaderini diiaunerek inledim durdum. Bunca gindur hiq sesinin solu@nun qikmamas1 hayra aliimet degildi. Konduramiyordum ama insanlar iqine kangmig bir melek olan sevgili kiiqu@imun,
zalim kaqigin penqeleri arasinda boynu silularak bir kogeye atilmig olmasi ihtimali hiq aklimdan qikmiyordu.
fqerdeki kill1 canavardan nefret ediyordum: Oylesine
koyu ve derin bir nefretti ki bu, her yanuni kapliyordu ve
ben aklimi ne okudugum Kuran-1KerimJe,ne sarayln giinliik iglerine, ne de olan bitene verebiliyordum.
Bir zamanlar nasil olup da boyle bir zalimi, bu kadar

1
Ir.

_
.
I
'

'

u.

degersiz bir insan musveddesini Efendim olarak kabul


edebildigime, @re@min hayranlik duygulanyla dolabildigine gagip gaaip kahyordum. Cunku masum insanlari
diirmekten zevk alan, kendi bag1 derde dugiince qocuklar
gibi hungiir hungur aglayan, gavur parasiyla metelik etmez bir zavalliydi bu.
Gulbeden gibi bir cennet giilunu solduracak kadar da
insafsiz ve zalimdi. Diigundukqe ofkem kabariyor, hiicredeki adi mahkiimu oldurecek gibi oluyordum.
Benim biitiin felaketlerim de onunla baglamamq miydi
zaten? Afrika'dan kaqirilip getirilmem ve yolda onca a a
veren iglernlerle, bacaklarimin arasi biberli sularla yikanarak, Allahin bana bah~ettigiorganlarimln biqakla kesilerek
allnmasi reva miydi?
Hem de butun bunlar, hucredeki o meczubun kadinlarina goz dikmememiz iqin yapiliyordu, ama ne yaparlarsa
yapsinlar benim nazli sevgilim Gulbeden'e duydugum erkekqe agkin onune geqememigler, onun tomurcuk gogiislerinin, tarqin, akasya, sut bebegi karigimi delirtici kokusunun, tiiller arkasinda golgelenen diri kalqalarinin kaninu
tutugturmasini engelleyememiglerdi.
Sarayin log ve nemli bo~lufpnda geqen hayahma, ziiluflii baltacilarin kogu$uyla, mutfak ve harem arasina sikigmig gunlerime, dagliq koyunu, pilav, zerde ugruna katlanilan el etek opmelere, lusacasi bu noksan, eksik, yanm,
aciz ihtiyarin katlandigi zillete oylesine aciyor ve yaniyordum ki, iqimden kendi kaderime aglamak geliyor ve art&
qok uzaklarda kalmig, hayal bile edemedigim ailemden,
koyiimden koparilip alinmamdaki haksizliga lanet okuyordum.
Kendi kendime aamak, iqime zehir alutmaktan farkslz-


-

Yeni biiyiik vezir, san sakalli, mavi gozlu bir Sirp.


Komiir rengi qocugun lstanbul'daki saray hayat1
bir qaligma ve egitim duzeniyle baglamig ve uyum saglamanin igiltili bigagiyla, g e ~ m i ~ i naite ne varsa kazinip qikarilmig, yerine lsliimi kurallar, Arapqa, Farqa, Tiirkqe, Latince ve Yunanca gibi diller, giirler ve meseller doldurulmugtu.
Haremde bunlarin hiqbiri ige yaramazdi ki.. . Harem
bir aglama ve hiizun dunyasiydi. Digaridakilerin hayalini
siisleyen, hatta Habsburg elqisini gairane agklara siiriikleyip aklini kaqirtana kadar zorlayan harem, higbir zaman
giizel kadinlann birer ku@ gibi siiziildu@, agk, $arkl,
raks cenneti degildi. Hamamin sicafpda tenleri kipkimi-

digi harem hayatmi, yiizlerce kadinla birlikte paylagar&


olene kadar siirdurmek zorunda kalan ve o duvarlarln ardin1 hi~birzaman gormeyen kadinlara iqim parqalanirdl.
1,

Hamam taslari, yiikluklerden qikan sabunlar, tig igleri,


iki ters bir duz yun orgiler, danteller, itjlemeler, suslemeler, atlas kumaq uzerine iglenen inciler bile katledilen gehziidelerin arkasindan quvala konularak denize atilan hamile cariyelerin qigligini ortmeye, saklamaya yetmezdi.
Harem kadinlarinin gozlerine yerlegen korku ve hiiziin, bir omur boyu surer giderdi. Bu nemli gozler, dip
aluntilarda yitip giden nice tazenin son yolculu@nu izlemiqti.
Cegmelerden akan sularin dondugu ve Karadeniz'den
gelen dev buz parqalannin Bogaz'i kapladigi, insanlarln
goz aqtirmayan kar firt~nasindandolayi digan qlkamadigi,
lstanbullularin delik degik ahgap evlerde bir uqtan bir uca
savuran dondurucu karayelden korunmak iqin mangallar
yakarak isinmaya cali$igi zemherilerde ve erbain doneminde, harem kadlnlan puslu giinegin dogguyla birlikte,
kurtjuni gokyiizuniin daha da kararttigl odalarda legenler
ve ibriklerle aptes alir ve gunun ilk namaziru kilmak iizere yiizlerini kibleye doniip, ahnlarini renkli Horasan seccadelerine koyduklarinda iqlerine yayilan huzuru, kederli
omiirlerinin en soylu ve en yuceltici ibadetinin odulu olarak goriirlerdi.
Agqilarin biiyiik kazanlarda pigirdigi yemekler, bakir
kaplar iqinde hareme getirilir; genq kizlar, yiizlerce qegit
patlican yemegini, daglig, karaman koyununu, borekleri,
zeytinyagli soguklari, bol gerbetli hamur tatlilarini yiye yiye gigmanlar ve zor nefes alan, hastalikli, sik sik havale geqiren, kalpleri agriyan ve bacaklan b o e m bo@m katlanmi9 kadinlar olarak hayatlarinin sona ermesini beklerlerdi.
Nasilsa buraya diigmiig Nissali Giilbeden gibi bir me-

Bir kez tattiktan sonra iktidardan ayrilmak istememig


ve Venedikli eski akrabalariyla kurdu* ticari iligkilerden
elde ettigi muazzam serveti ve siyasi giicii elinden kaqirmamak iqin, oliimii goze alacak kadar hirslanmigti.
Kocasi olup de bu+k oglu Padigah o l d u e zaman, kiiquk ogullar~ninidam edilmelerini onlemeye qaligmig, bunda bir dereceye kadar bagarili olmug, bazi ogullarm canavarin pencesinden kurtarabilmigti.
En qok korktugu gey, bir bagka kadinin, dort kitaya yayilan iktidarina ortak olmasiydi. Bu ortak, ancak oglunun
gonliinii kaptiracagi bir Hanim Sultan olabilirdi.
Bu biiyiik tehlikeyi onlemek iqin kiiciik yagtan beri oglunu kadinlardan uzak tutrnug, imparatorlugun en igvebaz oglanlarini onun koynuna sokarak, kadinlardan nefret
eden, sadece erkeklerle diigiip kalkan bir mizaca sahip 01masinl saglamigti.
Padigahlik makamina oturan giiqlii kuwetli Sehzbdenin kadinlarla hiqbir iqi kalmamig ve hareme bir kez olsun
u&amamigb.
Ciktigi butun seferlerden erkek sevgililerle donuyor
ve onlarla birlikte sarayina kapanarak, Istanbul hamamlarinda anlatilan birqok garip oykuye kaynaklik ediyordu.
Bu yiizden, bir giin olup gittiginde geride qocuk birakmamigti.
Onun yerine tahta qikan ikinci oglu da kadinlarla iqi
giicii olmayan, kendi halinde bir hasta iken, bir gece iqinde
azgin bogaya donup kadindan bagka gey gormez hale gelince, Valide Sultan iqin karanlik gunler baglamig, ne yapip
edip, kadin diigkunu oglundan kurtularak, kiifiik yagtaki
torununu tahta geqirmenin yollarlni arar olmugtu.

Cunku sevgililerinin etkisinde kalan Padigah, anasrna


tavlr aliyor, sozunu dinlemiyor, hatta onu surgiin ederek
saraydan uzaklaghrma heveslerine kapiliyordu.
Diinya hiikiimdari oglunu qinili odaya kapathrmayl
bagaran Biiyiik Valide, biitiin bu kadinlarln iqinde biriktirdigi intikam acisim, gigman sevgiliden qlkarmakta gecikmedi.
Padigahin hapsedildigi giiniin gecesi, gigman gozdenin
odasina gitti ve orada atlas yorganlar uzerine yayilmig yatan muhtegem kadina iki seqenek sundu:
"Saltanat giinleri bitti artik," dedi. "Ya bir quval iqinde
Sarayburnu akintdanni boylarsin ya da burada gece giinduz, dump dinlenmeden yemek yersin."
Daha gozdenin cevablni beklemeden, "Bunu iqine koi nereden bulaca@ bilmem ya!" diye mrdyacak ~ u v a lda
dandi.
Ne var ki olum korkusundan nefes darligina ugramg
olan gozde, yemekle olmek arasinda beklenen tercihini
yapti ve ne getirirlerse yiyecegine soz verdi.
Buyiik Valide, "Ama," dedi, "sana getirilen her geyi yiyecek ve bir saniye bile ara vermeyeceksin!"
Ecelin habercisi olan incecik, sinirli beden odadan qlktiktan sonra, digar~dabekleyen hizmetqiler gozdenin odasina en nadide yiyecekleri taglrnaya koyuldular.
Koyun butlari, zerde pilavlar, Iran qilavlar~,borekler,
piruhiler, iqine erik doldurularak biitiin olarak pigirilmig
hindiler, giillaqlar, baklavalar, muhallebiler atlas yorgarun
uzerine siralanmaya bag lad^.
Zavalli gozde, gelenleri biiyiik bir igtahla yiyor ve nasil
olsa gece uykuda her geyi ogiiterek tekrar acikacagmi dutjunuyordu ama Bii@k Validenin fenni her geyi diizenle-

mig ve onun uyumasina imkan vermeyecek her tiirlu onlemi almigti.


Hizmetqiler vardiyayla qaligiyor ve uykusu gelenin yerini yenisi alarak gozdenin yemesine iqmesine nezaret ediyorlardi.
Kadincagiz yemek yerken kendinden g e ~ i de
p biraz bag~ onune diigtii mu hemen uyandlnliyor ve agzina kaglkla
buryan etli pilavlar sokugturuluyordu. Bu ig iiq gun uq gece boylece devam etti.
Gozdenin altina surgii suriilerek her tiirlu ihtiyaci giderildi, ama bu sirada bile yemegi kesmesine izin verilmedi.
@n sonra atlas yorgan iizerindeki govde, bir insan
geklinden q~kmg,kiplurmlzi, soluyan, canli bir tepeye doniigmugtii.
Son saatlerinde bilincini yitirmig olan kadin, agzma sokulanlan yemeye devam etti ve qatlayip olmeden iiq saniye once ayllarak, "Bir parqa su!" diyebildi.
Bu dunyadaki son arzusu da bu oldu.
Biz butiin bunlan, aylar sonra, Biiyiik Validenin feci bir
gekilde olduruliigiinii izleyen giinlerde ogrenecektik.
Oglunun yerine tahta gedrdigi kiiqiik torununun da
annesinin etkisinde kalmasi iizerine yeni bir kadin rekabetiyle kar~ilaganBuyiik Valide, Padigah torununu kan kaybindan oldurmeyi bagaramayinca, helvacibagiya iki kavanoz zehir vermig ve bu ig bir cariyenin ihbanyla ortaya qikhktan sonra, gece vakti aqik birakilan kapidan iqeri slzan
yeniqeriler Valideyi odasinda kistirip gizli geqitten k a ~ m a slna izin vermeden yere yikmiglar ve ellerine geqen perde
kordonuyla oracikta bogmuglardi.
Anlatildigina gore Valide Sultan qok zor can vermig

ve bogma iglemi sirasinda agzindan burnundan kan figkirarak, gogsunun uzerine qokmiig bulunan yeniqerinin esvaplarini klzila boyamigh.
Daha sonra dillere destan olan servetinin Padigah hazinesine yazilmasi iqin sayim iglemleri baglayacak ve yuzlerce muhasebeci bu serveti yaziya dokmekten aciz kalacaklardi.
Sadece kendi yaptirdigi Valide Hanfin odalarinda yirmi sandik flori bulunacak, hesaba gelmez miicevherler,
kumaglar, gallar, ipekliler, samurlarla birlikte devlet hazinesine devredilecekti.
jktidar ugruna oz oglunu sapik yapan, oteki oglunu
tahttan indirip hapse attirarak feci sonunu hazirlayan, torununu oldurmek uzere tuzaklar kuran Venediklinin, y e
niqeriler elinde qirpina qirpina can verigi Istanbul halkinda
kugaktan kugaga, bir ibret oykusu olarak anlatilacak ve delik degik tahta evlerde oturan yoksullarin her zaman soyledigi, "Kefenin cebi yok. Oteki dunyaya hiqbir gey gotiiremezsin," yorumlarixun tekrarlanmasina yo1 a~acakh.

Leylek v e Yzlan

Firsat buldukqa eski Padigahin yemeklerini kendim g B


tiiriiyor ve yannndaki iqoglanlarini kovalayarak onun agzindan bir soz kapmaya qaligiyordum.
Bir yandan da validesiyle ilgili hayali haberler aktanyor ve annesinin ne yapip yapip onu kurtaracagni anlatiyordum.
"Muhterem annenizi bilirsiniz," diyordum. "Hiq anne
evladindan vazgeqer mi? Hele sizin gibi Cihan Padigahi
evladi olan bir anne.. ."
Padigah bunlara inanmak istedigi iqin, bu@k bir hevesle dinliyor ve heyecanlaniyordu.
Biiyiik Validenin, onu ortadan kaldirrrlak isteyenlerin
baginda geldigini tahmin etmesine imkiin yoktu.
Her giin ondan yiireklendirici niimeler ala ala, bu ige
kendisini iyice kaptirdi ve delikten qikip tekrar Padigah
olacagi giiniin hayalini kurmaya koyuldu. Umudu her geqen giin artiyordu.
Bir giin gidip, "Padigah Efendimiz," diyordum, "muhterem anneniz biraz once sizden soz aqhlar. Kendilerinin
dikkat qekrnemek iqin gelemedigini ve bu yiizden affi ga-

hane dilediklerini, ama sayili guniin qabuk geqecegini ve


sizi tekrar dort kitaya yayilmig imparatorluk tahtinda gor
mek iqin sabirsizlandiklanni, ancak bu kutsal amaca ulag- manin gun meselesi oldugunu bildirdiler."
Bu sozlerim uzerine eski Padigah boguk bo@k hiqlunyor ve elimi koparacak gibi sikarak, kurtulacag giinii bekliyordu.
Annesinin kendi katlini isteyenler arasinda oldu@nu
ogrenip biitiin umutlarlnln yikildigi giin yaninda olmali,
yuziinii gormeliydim.
0 giin duyaca@ acirun yo@nlu&, gimdiki umutlannin giiciine bagliydi. Ne kadar umutlanirsa, dugug o kadar
yikici olacakti.
Eskiler, yilan avlayan leylegin hikdyesini anlatirlardi:
Leylek gagasinda tagidigi yilan~gokyiiziinde qok yiikseklere tagir ve birden birakirdi ki diigup omurgasi dagilsin.
On uqurum yiiksekliginden diigen yilanin beli lurilinca da
avinin uzerine rahat rahat suziiliirdu.
Leylek, yilanl ne kadar yuksege qikarirsa, dugug o kadar korkunq olur ve kemiklerini paramparqa eden qarpmanin etkisi artardi.
Bu yiizden benim sevgili Padigahim da leylek gagasindaki yllan gibi gokyuziiniin umut doruklanna kadar yiikselmeli, hayaller iqinde yiizmeliydi.
Bunun iqin fazla ueagmama da gerek yoktu dogrusu.
Korkak ve zayif kigiligi, her umut i~iginadort elle sariliyor
ve bunlardan bir hayal dunyasi yaratiyordu. Korku, yuregini yufkalagtirmig ve qoktandir unuttugu bir duyguyu,
merhamet duyrna yetisini canlandirmigti.
Bu merhamet daha qok kendine doniiktu, ama gene de
bazi sorular sormasina yo1 aqiyordu.
EGK 9

I
I

II

I
I

1I

lii giizelliklerin bulundugunu anlatmaya qaligmig, ama ne


kadar anlattiysa da saf melekleri bu ige inandiramamig.
"Bunun uzerine iradesine en giivendikleri iki melegi
seqmelerini istemig ve onlar Harut ile Marut'u se~migler
ve Allah bunlan sinamak iizere Babil'e gondermig.
"Ey benim Padigahim, Harut'la Marut giindiizleri Babil
gehrinde icrayi hiikumet eder, geceleri de ism-i dzam duasin1 okuyarak gokyuzune qikarlarmig.
"Kimse onlann melek oldugunun farlunda degilmig ve
azgin Babil halk~,giinduz adalet dagitan meleklerin, geceleri, ismi-i dzam duasi okuyarak gokyiizune q~ktiginibilmiyormug.
"Harut ve Marut ad11 melekler, ilk giinler hiq giinah
iglememigler.
"Birer su damlasi kadar temiz ve berrak yagamiglar, ellerini, gonullerini ve zihinlerini harama uzatmamiglar.
"Taa ki Ziihre gelene kadar.. .
"Bir gun Ziihre adli, yakici giizellikte bir kadin qikagelmi9 ve kocasindan boganmak istedigini soylemig. Gozlerinde yildizlar uqugan, parlak siyah saqlari dalga dalga beline dokiilen ve gorenlerde dalindan koparilmig sulu bir
elma gibi kiitiir kiitiir digleme istegi uyanduan esmer tenli
bir giizelmig Zuhre.
"Gozlerinin geqici korlukle kararrnasini goze almayan
hiq kimse, Ziihre'nin yuzune uzun sure bakamazmig.
"Harut'la Marut bir goriigte vurulmuglar kadina. Yiireklerini yakici bir sevda kavurur olmug. fkisi birden kadinla yatmak istemigler. Kadina yalvarip yakariyorlarmig,
ama Zuhre razi olmamig; once dileklerini yerine getirmelerini emretmig.
"Harut'la Marut'un garap iqmelerini ve puta tapmalari-

ni teklif etmig. Kadinin aglundan bag1 donmug olan melekler, onun her dedigini kabul etmig, garap iqip putlara tapmaya baglamiglar. Kadin gene teslim olmamig ve her gece
goge qikarken okuduklari duayl ogretmelerini buyurmug.
Bunu da soylemigler ve Zuhre ism-i 2zam duasini okuyarak gokyiizune qilunca ulu Tanri onu bir yildiz yapip gokFziine asivermig. fgte geceleri miilkiiniiziin uzerinde parlayan Zuhre yildui, melekleri aldatan o gizel kadindir Padigahim.
"Kadin kaybolunca melekler ne giihah iglediklerini anlayip pigman olmu~larve fdris Peygambere bagvurup giinahlarinin bagglanmasi iqin yalvanglar. Yiice Allah dualarm kabul etmig ama dunya ve ahiret azaplanndan birini tercih etmelerini istemig. Melekler diinya azabini tercih
etmigler. Yuce Allah da onlarin Babil'deki bir kuyuya bagagagi asilip, kiyamet giinune kadar azap qekmelerini buyurmug. 0 tarihten beri Harut'la Marut bir kuyuda ters
asilmig olarak kiyamet giinunu bekler dururlarmig."
Bu hikdye iizerine Padigahlm iq geqiriyor, insanoglundaki nefs ve hirsln onu ne giinahlara suriikleyebildigine
gagirarak minnetle ellerirne sariliyor, bu meselleri anlatmaya devam etmemi istiyordu.
Bu meseli eskiden, onun imparatorluk gunlerinin debdebeli iaiklan alhnda anlatacak olsaydim sonunu degiatirir ve Ziihre'ye kavugmu~olan Harut'la Marut'u Allahin
da affettigni, onlari gokyiiziine alarak, orada sevdikleri
kadinla birlikte yagamalarina izin verdigini anlatirdim. Iki
suqlu melegin kiyamet e n i i n e kadar Babil'deki kor kuyuda bag agagi asili kaldigini saklardlm ondan. Ciinku Padigahim o zevk ve nege giinlerinde, sonu iyi biten hikdyeler
dinlemekten hoglanir, uziicii mesellere izin vermezdi.

rabagi, tazisi, kahverengisi, sansi, kizili, bozu (2n binlerce


kopek cirit atiyordu Istanbul sokaklarinda. Evlerdeki ye mek artiklarlnin bir kaba konarak kapinin oniine birakilmas1 iideti yuzunden sokaklan iggal eden kopek ordulari
aq kalmiyor, gehrin gerqek sahipleri olarak qilgin gibi oradan oraya kogugturuyorlardi. Zavalli Padigahin Istanbul
gehrinde bu kopekler kadar bile hukmunun kalmadigini
diigiindum. Bu adamcagiza aciyor mudum, kiziyor muydum, belli degldi dogrusu.
,

Orta Cami'ye akan kalabaligin icine dugtiim. Rumelili,


Afrikali, Asyali, Arap, Turk, Cerkez, Arnavut, Habegli
ne kadar insan varsa, yatsl namazi iqin, ulu minaresinde
Ezan-1Muhammedi okunan Orta Cami'ye akiyordu. Istanbul camilerinin doldugu, muezzin seslerinin semaya yaylldigi bir huzur aniydi bu. Sehrin Rumlan Ortodoks Kilisesi'ne, Yahudileri havralarina, Ennenileri de Katolik ve
Protestan kiliselerine giderler, istavrozlar, giinniikler, buhurdanliklar araanda ibadet ederlerdi.
Orta Cami'nin kandilleri, yatsl namazinin sunnetini ve
farzini eda eden Musliimanlann secdeye varig ve kalkiglanni aydinlattiktan ve cemaat saga sola selam verip ibadetini bitirdikten sonra kalabalik araslndan yuksek bir ses duyuldu:
"Halife Efendimizi ne hakla sarayinda hapis tutarlar?"
Bunun iizerine cami halki hep bir agizdan konugmaya
ve Padigahin hakk~niaramaya koyuldu. Bu haksizliga rlza
gostermeyeceklerdi. Sultan, onlann Halifesi ve Peygamber
Efendimizin golgesiydi. Halifenin adi bir kahkfim gibi hapsedilmesinin sirri ne olmak gerekirdi? Kim buna curet edebilmigti ve buna curet eden elin hrilmasi caiz degil miydi?

Birkaq gundur, Istanbul'un degigik bolgelerinde muhalif sesler yiikselmeye baglamig ve halk, Padigahlannln neden hapsedildigini sorar olmugtu. Anlagllan qocuk padigalun tahta qlklg1 gerefine dagltllan ulitfe az bulunmug, kimseyi hognut etmemigti. Bu flzden iqin iqin kaynayan bir
isyan seziliyordu ve saraya duyulan hognutsuzluk daha
qok camilerde ortaya qlkiyor ve bazilan uluorta, "Isliim
Halifesini ne hakla kendi sarayrnda diri diri gomduklerini?" soruyordu.
Bu sozleri yalnlz kendim duymamgtim. Sehre saldl@m
ulaklar ve iqoglanlarmdan gelen haberler de bir isyanln
yayilmakta o l d u e n u do@uluyordu.
Bunlarl anlattiglmda Padi9ahln korkacagmnl sandim.
Ciinku, "Bir yerde iki Halife varsa birini oldiiriinuz," hukmu gereg, qikacak bir kang~kllkeski Padigahln olduriilmesi sonucunu doeracakti. Ferman, tahta geqmig olan
oglundaydl ve onun ya da Valide Sultanln verecegi bir
emir, bu @ iqin yeterliydi. Saray, halktaki bu huzursuzlu& fark etmigti. Kangikllgin buyumemesi ve imparatorluga zarar gelmemesi iqin eski Padigahin ortadan kaldlnlmas1 gerekiyordu. Bu ihtimali diigunmek, Padigahln kalan
aklinl da kaqlrmasl sonucunu do@rurdu.
Ne var ki oyle olmadl. Padigah, halkln kendisini unutmadig1 ve hakklni aradigl haberlerine umutla sanldi. Heyecanlanmlgtl,delikten digan, "Demek kullarlm beni unutmamlg!" diye haykiriyordu. "Demek benim hesablml soruyorlar bunlardan!"
"Aman Padi~ahlm," diyordum, "susun, bunu duyan
olmasin, yoksa vucudunuza bir zarar erigir."
Demek ki can qlkmaymca, insandaki onur ve intikam

duygusu da qikmiyordu. Hayatla olum arasinda sallanip


duran, tahttan dugmug hukumdar bile, tebaasinin baglilik
giisterdigini duyunca, bu igin kendisi iqin ne kadar tehli-

'

keli oldugunu unutuyor ve onurunu kurtarabilecek olan


tek soylentiye dort elle sariliyordu.
Bu soylentiler kendisini oldurecek olsa bile, onurunu
kurtaracak son firsatti. Mahkfimun iqindeki hukumdarlik
kipirtilanni sezmek, yiiregnin derin kogelerine gizlenmig
onur kirintilarini fark etmek beni de bir tuhaf yapti. Yuregimin kabardigini hissettim, bunku bu aciz delikanli ne de
olsa, dunyanin en soylu sulalesinden geliyordu ve muhte$em atalan Istanbul fatihi Mehmet Han ve Kanuni Suleyman Han'in kanini tagiyordu.
Bunlari diigunup dururken, delikten digan gulkurusu
kaftarurun bir parqasinin uzatildigini goriip hayretten hayrete diigtiim.
Padigah, "Op!" diye emretti.
Ben ~agkinliktanoylece kalakaldim. ciinkii sesi bir anda degigmig ve hapiste yatan mazlum oglamn inlemeleri
yerine, geqmigteki kudretli imparatorun, dunyanin dortte
birinin sahibinin buyurgan sesi geqmigti.
Eski giinlerde onun etegini opebilmek gerefi u@na canimizi verebilirdik.
Delikten gelen padigah sesi butiin gorkemiyle, "opk6pek!" diye giirledi.
Bunun iizerine aklim bagimdan gitti, dizlerim korkudan tutmaz oldu ve giilkurusu kaftan1 ellerimin arasina
alip saygiyla optum, alnima gotiirdum.
Ellerimin arasindaki mucize kumag, tilsimh bir peygamber abasi gibi, beni tir tir titretiyordu.

Hayvanlar ve Melekler

Padigahin bu ofkesi ve azameti uzun siirmedi. Ertesi


gece, i ~ i m d ebir urpertiyle hucreye yaklaghgimda, onun
yine olumden korkan zavalli aciz bir delikanliya doniigtiigunu gordum ve nedense bu beni mutlu etmedi.
Onun titrek ve neredeyse benden bile korktu&nu ele
veren sesini duyrnak, intikam duygulariyla cogarak ona
zulmetmek isteg yerine, tam tersine bir iizuntii yaratiyor
ve beni utandinyordu.
Padigahima, issu ve tehlikelerle dolu saray gecelerinde Mevlsna Cellaleddin-i Rumi'nin huzur veren sozlerini
okumaya bagladim. &riinde ilk kez duydugu bu derin
hikmetlerle sarsildi@ru ve diigunmeye bagladigini goriiyordum.
Gecenin bir vaktinde ona, I'Melek bilgisiyle, hayvan da
bilgisizligiyle kurtuldu. insanoglu bu ikisi arasinda kegmekegte kaldi" beytini okudum. Heyecanlandi, ince ince
aglamaya bagladi.
Bir yandan da, "Bu benim kjte!" diyordu. "Keamekegte
kalan, ne hayvan ne insan, ne hukumdar ne kul, ne melek

F'
L

k
I

b,

Ama en korkunq krizi benlik bahsinde oldu.


"O'nun yanina iki ben si~maz,"diye okuyordum. "Sen,
ben diyorsun. 0 da ben diyor. Ya sen 01, ya 0 olsun ki bu
ikilik kalmasin. Fakat O'nun olmesi imktinsizdir. Bu ne hariqte ne de zihinde mumkun olur. Cunku 0 olmeyen bir
diridir. 0 kadar lutiifkbrdir ki imktin olmua olsaydi senin
iqin olurdu. Fakat madem ki O'nun olumu imkbnsizdir, o
halde bu ikilign yok olmasi ve O'nun sende tecelli etmesi
iqin, sen ol!"
Bu kanatli sozlere dalmig okurken, Padiaahin ne derece
dehget iqinde kaldigini fark edememigtim. Bir qiglikla kendime geldim. Dunyada hiqbir insanin qekmedigi bir aciyi
hissediyor gibiydi. h s a n qigligi degildi hanqeresinden qikan.
Elimdeki lambayi delige dogru kaldirdim. Titrek sari
igikta iqeriyi gormeye ~seafoodplus.info kuyunun dibinde, firlamia iki goz bana bakiyordu. Delirmig birinin gozleriydi
bunlar. Padiaah korkudan tir tir titriyordu.
Biraz yabginca, "0, diyerek oglumu anlabyorsun," dedi. "0,Padigah oldugu iqin benim oldurulmem gerekiyor.
Mademki iki ben bir arada olmaz.. ."
"Padigahim," dedim "Mevlbna hazretleri bunu Allah
iqin yaziyor. 0 , dedig Allah-u Teal&.Onun benliginde butiinlegmeyi anlatiyor."
Padigah, kisilmig sesiyle,
"Hayir," diyordu. "Sen de beni kandiriyorsun. Oysa
ogulcugum benim belimden inmedi mi? Dogdugu zaman
benim kucagima vermediler mi? Kuqucuk bir bebekken
oldurtse miydim? Ama ben onu buyuttum, besledim, korudum. Ogulcugum diye sevdim. Simdi onun yiizunden
beni nasil oldiiriirsuniiz?"

1
I

Aslinda Mevlbna'nm sozlerini yanli~yorumlamqti,


ama d i i ~ u n d i i gey
e dogruydu. fki halife, iki padigah bir
arada ya~ayamazdi.

"Lala, benim senden bagka kimsem yok!" dedi.
Halbuki ben lalasi degildim. Lala Sadrazamlara hitap
~seafoodplus.infozlikten ben kolesine "lala" demeye baglamigti.
0 zaman, omrunun ilk bolumunu kafes arkasinda cellat bekleyerek geqirmig, oglum yasindaki bu qocuga kargi
iqimden bir acima duygusu yukseldi. Zavalli, gimdi de ayni celladin kemendini bekliyordu. Padigahliginin ona kazandiracagi tek odiil, siradan bir urganla degil, ibrigim
kordonla bogulmak olacakti.
" ~ z u l m eoglum," dedim. "Allahin dedig olur."
Bir Padiaaha ilk defa "oglum" diyordum ve bundan ikimiz de garip bir huzur duyduk.
Gulbeden'in hazin sonunu diigunmeme r a e e n , Padi$aha ofkelenemiyordum. D u y d u e m derin merhamet, ona
kizmami engelleyen lahuri bir gal gibi her geyi ortmugtii.
"Lala," dedigini duydum, "Sana bir sir verecegim!"
"Hayrola Padigahim," dedim.
"Beni buraya kapattiklari gunden beri her gece riiyamda atalarimdan Mustafa'yi goriiyorum. Mektini cennet olsun, her gece riiyama girip bana elini uzatiyor ve ben
onun kutlu elini opmeye korkuyorum. Cunku sakalinda
kan var. Agzinin kenarindan sizmig bir kan sakalini kipluzil islatiyor. 0 kanin lgiltisini goriince atarmn elini opmeye
korkuyorum."
"Allah hayirlara getirsin Padigahim," diyorum. Osman11tahtindan geqmig birqok Mustafa'yi hatirlayarak, "Hangi ataruz bu?" diye soruyorum.

"Sehzhde Mustafa," diyor. "Buyuk atam Suleyrnan Han'


in oglu. Her gece riiyama girdigi yetrniyormug gibi, giinduzleri de aklima taluliyor, hep onu dugunuyorum ve ruhunun selamete kavugmasi iqin Kuran-1 Kerim okuyorum."
0 zaman Suleyman Han'in, kansi Hurrem'in aklina
uyarak bogdurdugu Sehzdde Mustafa'dan soz ettigini anliyorum. Padigahn yiiz yil once geqmig bir olayi diigunmesine anlam vererniyorum.
0 Mustafa ki yeniqerinin ve butiin imparatorluk miilkunun sevgilisiydi. Suleyman Han'in en buyiik ogluydu
ve ondan sonra Osmanli tahtina oturacagina hiqbir kugku
yoktu.
Padiqah, I1$ehziide, yiiregime oylesine yerle$i ki Siileyman Han atamdan da Hiirrem'den de nefret eder oldum,"
diyor. "Suleyman Han, karisinin aklina uyarak aslan gibi
oglunu kararg2hina qagirip yedi dilsiz cellada bogdurttu.
Hem de gozu onunde Hem de diqaridaki komutanlari
ve askerleri duymasin diye kat kat kumagla kaplanmig ses
geqirmeyen otaginda."
"Sultanim," diyorum, "babasina kargi hiqbir giinahi
olmayan Sehzddenin olumii, herkesin yuresni daglamig
ama elden ne gelir, Padigah fermani, Allah'in emridir. Herkesin tevekkulle uymasi gerekir."
"Gunahslz Sehzddenin babasinl gormek iqin koga koga
gelmesini diigiiniiyorum," diyor eski Padigah. "Korkacak
hiqbir geyi yok, yuregi sevinqle kabarmig. Babasina her geyi anlatacak, kendisine tuzaklar kuruldugunu, Hurrem ve
Riistem'in, 0 Rusla Sirbin, babaslni kendisine dugman etmek iqin yalanlar attiklanni anlatacak, ama qadira girer
girmez yedi dilsizle kargilagiyor ve baba diye feryat etmesine ragmen, o zalim Sultan, oglunu duymamig gibi bowl-

masini seyrediyor. Hem de Sehz5de aslanlar gibi doviigtii@ iqin guqten dugen dilsizleri igaretleriyle guqlendirerek.. . Allahtan dilegim Hiirrem adini alan Rus Roksalan'
la, ona yardim eden Sadrazam Slrp Riistem'i cehenneminde azaplarla inletmesi."
"Sultanim," diyorum "Hiirrem Sultan'm cehennemde
yandi@ni sanmiyorum."
Bu sozlerim uzerine eski Padigah aglamasuu kesiyor
ve, "Neden?" diye soruyor.
"0," diyorum "Sehzhde Mustafa'nin oz anasi degildi;
bu igi yaparken kendi oz ogullanmn, dogurdugu evlatlannin canini korumak isitiyordu. Bir anayi, evladim korudugu iqin suqlamak yanligtir."
Padigahin karigik zihninin dediklerimi anlamaya yetmedigni goriiyor ve ekliyorum:
"Eger beklendigi gibi en biiyiik ogul Sehzdde Mustafa,
sultan olsaydi, Osmanli kanunlari geregince ilk yapaca@
ig, kardeglerini bogdurtmak olacakh. Hangi ana oz qocugunu bogulmasini ister. Bu yiizden Hiirrem Sultan da
do@u olani yapti; kendi ogullarinin canini kurtarmak iqin
Padigahi kandirlp $ehz2de Mustafa'yi oldurttii. Sevgili oglu, sakat bir serqe yavrusu gibi dogmug olan Cihangir'ini
korumak iqin bunlan yapiyordu. Sakat yavrusunu korumak isteyen bir ana suqlanabilir mi?"
Eski Padigah, "H~cboyle dugiinmemigtim," diyor ve,
sonra ekliyor; "Ama bu tedbir de Cihangir'i kurtarmaya
yetmedi!"
"Evet," diyorum. "uvey agabeyi Mustafa'yl cok seven
Cihangir, kendisine taht hazirlamak iqin iglenen bu cinayeti kaldiramadi ve uziintiisunden oldu. Boylece cinayet
bogu boguna iglenmig oldu."
EGK 10

i
i&

Ve ey benim Sultanim, demek istiyorum, senin hanedaninin hem kendisine, hem bagkalama yaptigi zulum gim
- di mi aklina geliyor?
lnsanlari tavuk gibi bogazlattigin zaman yaklagbrmadigin diigunceler gimdi mi hucum etti aklina?
Suleyman Han deden, oglu Mustafa'yl devlet meselesi
iqin bogdurdu diyelim, peki arkasmdan cellat gonderip torununu niye oldurttii? Kocasmi yitirmig acili ananin elinden yavrusunu hile ile alip da yagli kementle bogdurtmaya utanmadi mi?
0 masum yavrunun ne giinahi vardi?
Osmanli siilalesi en buyiik kotiiliij$i kendi kendine
yapmadi mi?
Butiin bu lanetli sozleri yuttum, soyleyemedim.
Padigah agliyor, aslinda buyiik atasi Sehzsde Mustafa
yerine kendi kaderine yaniyordu.
Bana bir ogul gibi sij$nrnig ve dort elle bu Bciz zencinin
merhametine sanlmigti.
0 zaman onu kurtarmaya, qektijjj azabi bitirmeye karar verdim. 0 bana Sehzdde Mustafa'nin hazin hikayesini
anlatirken kafamda bir gimgek qakrnig ve onu zindandan
kurtaracak kesin qareyi bulmugtum.
oyle bir qareydi ki bu, hemen asesler gelecek, kapi baltalarla paramparqa edilecek ve Padigah Efendimiz bin bir
saygiyla yeniden tahtina oturacakb.
Bir kez tahtina oturduktan sonra, kendisini bu hale koyanlarin hepsini cellada verebilir ve tiirlu igkencelerle intikamiru alabilirdi.
Ona ihanet etmig bulunan saray ileri gelenleri bunu
bile bile Padigahi tahta oturtmakta tereddut etmeyecekti.
oliimleri pahasina da olsa yapacaklardi bunu.

Herhalde Padigahimiz tahtina oturduktan sonra, ken-


disine bu iyiligi yapan ve onu bir idam mahkilmuyken irnparatorluga kavugturan kulunu unutmayacakb.
Delige dogru egilerek,
"Efendimiz," dedim. "Sizi buradan qlkanp tahta oturtacak olan kesin qareyi biliyorum."
Heyecandan sesim kisilmigti, zor konuguyordum. Yiiregim sanki gogsumde degil de bogazimda atmaktaydi.
Kulaklarima kan hucum ettigini fark ettim.
Padigah da heyecanlanmig olmah ki titreyen bir sesle,
"Nedir?" diye sordu. "Tedbirin nedir?"
"Devletlilm," dedim, "gu andan sonra art& kendinizi
tahtta bilin."
Sablrsizlanan Padigah, "Anlat gunu mel'un, lafi geveleme!" diye bagirdi.
"O~ullariruz,"dedim. "Ogullam~z!"
Sonra da k u r d u e m plan1 Padigaha anlattim.
Osmanli hanedaninda Padigahimizin ogullarindan bagka erkek uye kalmamigti. Kardegleri daha once olduriilmug oldugu iqin, sulaleden imparator olabilecek hiq kirnse yoktu. Bu durumda, bu qocuklar zehirlenerek ortadan
kaldirilacak olursa, Osmanli hanedan~erkeksiz kalacak
ve kural geregi hapisteki Padigah qikarilarak tekrar tahta
oturtulacakb.
Ciinku Osmanli hanedaninin sona ermesi ve imparat o r l u e n bitmesi mumkun degildi.
Boyle bir durumda Padigahimiz tahta oturtulacak ve
hemen ondan erkek do1 alinmasina qaligilacakti.
Padigahimiza bu hainlifji yapanlar biie kurala kargi CI-

kamayacak ve boyunlanni cellata uzatarak, durumu kabul


edeceklerdi.

fermaniru imzalamakti. Onu boyle ac~maslzbir karar noktasina getirenler baakalariydi.

Benim mevkiimde birisi i ~ i ~ocuklari


n
zehirlemek igten

aitti. Butiin atalarinin gittigi yoldan gidecek, ogullarini ne


kadar severse sevsin y i i r e e i n sesini susturarak idam emrini verecekti. Ondan oncekilerin hepsi boyle davranmig-

Anlattiklarima oylesine dalmqim ki Padigahln sesini


neden sonra duyabildim.
"Sen bana evladimi katletmemi soyluyorsun!" diye
mirildaniyordu.
h. Cennet mekiln buyiik ataniz Fatih Mehmet'in kanun-

namesinden bu yana nizam-1 2lem iqin ve devletin bolunmemesi ugruna her baba oglunu, her agabey kardegini oldiirtmedi mi? Tahta gelen her hukumdar ne kadar erkek
akraba varsa cellada vermedi mi? Allah rahmet eylesin,
sizin kardegleriniz de gozunuzun onunde bo@lmadi mi?
Bu size, ulu atalarinlzdan bir vasiyettir ve kurtulugunuzun
da tek ~aresidir."
Padigah inliyordu. Onu inandirmak i ~ i ndil dokmeye
devam ettim. Tarihten ornekler verdim. Geqmia olaylari
anlattim. Kendisinin olumuyle koca imparatorluen yedi
yaglnda bir cocugun elinde telef olup gideceginden dem
vurdum. Sonu~taya baba olecekti ya da oellan!
"Hem tahta ~iktiktansonra daha ~ o oglunuz
k
olur Padigahim!" diye bitirdim sozlerimi.
Delikten "Git!" diye bir homurtu geldi. "Git, yann gel!
Aklim karigti!"
Oradan uzaklagirken, Padigahin onerimi kabul edecefjinden emindim. Bir baba olarak ogulcuklanna aciyordu
ama imparator olarak yapmasi gereken gey, onlarin idam

I
I
I

I
,

', '

Butiin geceyi, eski Padigahi tahtina oturtmug bir kul


olarak elime geqecek inanilmaz serveti nasil kullanaca@mi
hayal etmekle ge~seafoodplus.infoh, hayatini, tahtini ve tacini bana borqlu olacakt~.Onu yeniden yaratacak olan ki~iydimben. Dunya tarihine yeni bir yon verecek, Avrupa'
nin kaderini degigtirecektim. Beni kuquk gormug, zavalli
bir zenci kole olarak agaglamig olanlan dii$inuyor, yiiksek sesle guluyordum. Bundan sonra gorsiinlerdi bakalim
zenci agayl.
Padigahim tahta oturur oturmaz, kendisine bu oyunu
etmig olan hainleri cezalandiracak, bag ustiinde bag birakmayacakti. Tam olarak dugunmeye cesaret edemesem de
bu cezadan Biiyiik Validenin de nasibini alacagi belliydi.
Kendi kendime, "Tovbe, tovbe," diyor ama bir yandan da
ne kadar bastirmaya ~aligsam,arada bir degip geqiveren
bu dii~iinceniniirpertici hazzina birakiyordum kendimi.
Zindanda Validenin kargisinda ezildigim, baaimi taglara vurdufjum @nun zilleti aklimdan qikmiyordu. 0 anda
ayagini bagima koymasini ve qevire qevire ifjrenq bir bocek gibi ezmesini, zindanin so&k taglarina bulamasini is-

tiyordum ama bu benim fedak2rligimdan, saflifjimdanve


iyi niyetimden geliyordu. Galiba biraz korkmugtum da!
Ne var ki onun beni bu kadar agagilamasi gerekmezdi.
Ne de olsa o da Allahin oliimlu bir kuluydu, ben de!
Padigahim tekrar tahta oturduenda, kendisini kurtaran Habeg Agayi en genig yetkilerle donatacak, ben ona
tek tek, kendisine yapilan hainlikleri anlatacaktim. "Getirin gu gafilleri!" diye kiikreyecekti benim Efendim. Suqlular teker teker getirilecek, sapsan benizleriyle korku i ~ i n d e
titregecek, teker teker cellada verileceklerdi.
Buyiik Validenin idam~ndaise bagina dikilecek ve aya@mio menhus baginln ustune koyarak, kimin efendi oldu&nu iyice anlamasini saglayacakhm. Suskunlar mezarligina gitmeden onceki son anisi bu olacakti.
Belki de Padigah beni Sadrazam yapar ve boylece tarihteki ilk zenci Sadrazam olarak saltanat surer giderdim.
Hayallerimin ulagtigi nokta beni bile korkutrnaya bagla-

migti.
Ertesi giinu zor ettim ve deligin ba~inagittigimde Padigahn, "Nerede kaldin?" azarlamasiyla irkildim.
Besbelli ki Padigah bir an once tahta oturmak iqin
sabirsizlaniyordu.
"Cocuklara bir zarar irigtirmedin degil mi?" diye sordu.
"Hayu!" dedim. "Sizin emrinizi bekledim. Bugiin hallederim."
Kendi kendine giikrettigini duydum, daha sonra da ba-

d m . Ya ben aklimi kaqirmigtim ya da o!


Bir Osmanli Padigahi nasll olur da o@llarinm camnl,
tahttan iistiin goriirdii?

l?
I

Padigah, "Onlar," dedi, "benim belimden indi. Canimin parqalari. Hem qocuk oldurmek nasil bir gey hiq dugundun mu?"
"Efendimiz," diyebildim, "ama butun atalariniz.. ."
"Atalarim ne yapmigsa yapmg!" diye bagirdi. "Ben qocuklarimi olduremem!"
Aklim almiyordu, gagkinliktan konugamaz hale gelmigtim. Sinirden tir tir titremeye bagladim. Ellerime ayaklarima h2kim olanuyordum. Hucredeki meczubun aptalligi
yiizunden koskoca imparatorluk avuqlarimin arasindan
kayip gidiyordu.
Bir sure sonra kendi kendine konugur gibi,
"Sen hiq bogulan bir qocuk gordun mu?" diye mirildandigiru duydum. "Cocuen boynuna oturan ibri~imkordon sikigtikqa, bagina geleni kavrayamadan bakan masum
ela gozlerin nasil yuvalarindan u@adigini, bogazmdan $1kan kesik kesik inlemelerin nasil son bir hiriltiyla donugtiigunu, havayi doven minik ayaklarinin nasil qirpindigini
gordun mu? Hiq boyle bir gey geldi mi bagina?"
0 zaman Padigahin, kuqiiciik bir qocukken gozunun
onunde b o e l a n kardeglerini seyretrnenin korkunq azabindan h2l2 kurtulamadiifini kavradim.
&rii boyunca pegini birakmayan bu goriintii, yiiregini saran zehirli sarmagiklar gibi ona soluk aldirmamigb.
"Atalarim qocuklarin oliim emrini verdi ama hiqbiri
bir sabiyi, gunahsiz bir yavruyu oldurmenin ne demek oldugunu bilmedi, hiqbir atam boyle bir cehennemlik manzarayi seyretmedi. Ben kendi oz qocuklanma bunu yapamam. Onlarin narin boynuna ibrigim urgan attiramam.
Kendi olumum pahasina onlann canlarini koruyacagim.
Cok dugundiim tagindim. Gece boyunca duvarlari tirma-

layip ellerimi kanatbm, inleyip durdum, kolay mi sanirsin,


tahtla mezar arasinda sallanmak ne demektir bilir misin?
Ama aimdi rahatim, kararim karardir. Zinhar o@llanmm
kilina zarar irigmesin. Son sozum budur!"
Bu sozlerden sonra Padigahin ayaklarini suriiyerek
uzaklaghgmi duydum. Benim de aklim kangmigti doifrusu. Padigaha seslenip, qocuklarin ibrigim kordonla b o e l mayacagini sadece zehirlenecegini soylemek istedim, seslendim, yalvardim, qirpindun ama bir daha deligin oniine
gelmedi. Artik her gey bitmigti.
Elveda imparatorluk, elveda zenginlik hayalleri, elveda intikam!
Odama dondiigumde bagim donuyor, midem bulaniyordu. Karmakarigik duygular iqindeydim, kafami toplayip do@^ duriist diiaunemiyordum bile.
Sarayin sutunlu yollanna qiktim. Kogklerin arasindaki
bahqelerde dolagtim. Sarayburnu'nun egsiz deniz manzarasini ve engin mavilik iizerinde uqan beyaz marb suriilerini seyretmek bile yiiregimdeki galeyani bastirmaya yetmiyordu.
Butiin iktidar hayallerim yikilmigh yikilmasina ama bir
yandan da hucrede yatan adam Padigah degil, bir baba
olarak gozumde buyiimugtii. Kendini o@llarina feda ediyor ve uzatilmig olan tahti elinin tersiyle itiyordu.
Bu nasil bir insandi, bu nasil bir ruh yuceligiydi?
Dogrusu hiq beklemedigim bu karar kargisinda sarsilmigtim.
Istanbul, her zamanki gibi yine sisli sut beyazligina g 6
mulmekteydi. Sultan Suleyman Han'in, bagmimari Sinan'a yaptirttigi Suleymaniye gaheserinin minarelerine, kubbelerine baktim, hakanin ruhuna fatiha okudum ve biraz-

dan bu buyiik hanin torunu ugruna girigecegim geyden


urpererek titredim.
Bu yiice gonullu Padigah iqin bir geyler yapmam ve

onu kurtarmam gerekiyordu. Artik vakit gelmigti. Amacimi gerqeklegtirmek iqin Biiyiik Validenin dairesine dogru
yiuiidum.
Valide Sultan beni merakla kargiladi, qunku kapidaki
cariyelerine, Padigah Efendimizle ilgili qok onemli bir gey
soyleyecegimi bildirmigtim.
Samur kurklere buriinmu~olan Valide, sinirli, bembeyaz kesilmig zayif Yziinde kor gibi yanan gozlerini dikmig, konugmami bekliyordu.
"Sultanim bir maruzatim var," dedim.
oylece durdu, bir tek kelime etmeden devam etmemi
bekledi.
"Birkaq giindur gehre ulaklar saldim. Neler olup bitti@ni ogrenmeye qaligtim. Sonra kendim de Orta Cami'ye
gidip kulagimla igitmek istedim."
"Neyi?" diye sordu buyiik Valide.
"Istanbul hallu iqin iqin kayniyor. Sultanim, bir isyan

I
I

qikmak uzere!" diyebildim.


Valide one dogru egildi, eliyle yakamadan tuttu,
"Cabuk anlat!" diye fisildadi.
"Padigahin haksiz yere hapsedildiginden dem vuruluyor ve onu tekrar tahta geqirmek ihtimali konuguluyor," dedim. "Tecriibeli babasi dururken yedi yagindaki
bir qocu@n hiikiimdarligirun uygun olmayaca@ni soyluyorlar."
"Asker tayfasi da buna dahil mi?"
"Evet devletlQm,en qok onlar bu igin peginde!"

Bu sozlerim uzerine Valide Sultan bir sure gozlerini


kapatti. Arkasina yaslandi. Diigiindii, diigiindii, neden

sonra gozlerini aqtiginda benim orada olmama gagmig go- 4
I

riindu.
"Cikabilirsin Aga!" dedi.
Artik beni unutmugtu. Akli yeni sorunla ilgiliydi ve
ben geri geri qikarken, onun duvara dikili kalmig baluglarinda oglunun alum fermanini okudum.
Artik eski Padigahi hiq kimse kurtaramazdi.
Daha dogrusu ancak oldiirerek kurtarabilir ve qektigi
azaba bir son verebilirdi.
Odama gittim. Orada gSh gozyagi dokerek, gsh Kuran
okuyarak sabaha kadar inledim durdum. Padigahn hucresine gidecek @zum yoktu. Ne soyleyecegimi bilemiyordum. Bu davranigimla onu kurtarmig oluyordum, ama
olum fermanini muhurlemek de bana duamiigtii.
Sabah olmak iizereydi. Koca saray yine oliim sessizligi
iqindeydi.
Sanki kimse nefes almiyordu artik.
Kopekler bile havlamiyor, sabah kargalari otmuyordu.
Ayaklanm beni kendiliginden qinili odaya gotiirmug.
Birden kendimi pencerenin baginda buldum. Bir sure ses
qikarmadan d u m p iqeriyi dinledim. Hiqbir ses gelmiyordu.
Neden sonra biitiin cesaretimi toplayarak,
"Efendimiz!" diye seslendim.
Bir higirti oldu. Efendimin uyumadan biitiin gece beni
beklemig oldu@nu anladim.
"Efendimiz," dedim, "siz dunyanln en ganl~sulalesinden gelen biiyiik bir hiikiimdarsiniz. Yuksek daglann lug1

"Kegke gu anda sen hiikiimdar olsaydm da ben kulun


olarak bunlan sana ogiitleseydim," dedi ve aglamaya bagladi.

gun kaq krala boyun egdirdigni anlattim durdum, ama


hepsi nafileydi. 0lumle burun buruna gelen gens adami
bunlar ilgilendirmiyordu bile.
0 zaman tekrar Istanbul ahalisinden, onu ne kadar sevdiklerinden, tekrar tahta qikarmak iqin harekete geqtiklerinden soz edip,
"Kullanniz size sonuna kadar bagli kalacaktir ve ilerde buyiik bir Padigah olarak arulacaksimz Sultanun!" dedim.
"Sehit Padigah.. ." diyerek diizeltti.
Sonra halk arasinda neler konuguldu@nu biraz daha
anlatrnami buyurdu.
Ona hayal giiciimiin elverdig her tiirlii yalani soyleyerek, butun evlerde onun iqin dua edildigini, camilerde
onun kurtulugu isin mevlitler okutuldugunu, hallun girn-

diden onu bir ermig Padigah gibi gordiijjunii anlatmaya


koyuldum.
Diinyanm biiyiik krallari, diigmanlari da olsa boyle bir
Padigaha kargi savagmaktan geref duyduklariru belirtiyorlardi.
Tarihe kahraman ve gefkatli bir Padigah olarak geqecekti.
Bunun uzerine o kemikli elin yine delikten digari uzandigini gordum. Elimi tuttu, iqeri do@ qekti ve omriim boyunca inanamayacagim bir gey yaparak benim yagli ve siyah elimi optu Padigah.
Dondum kaldim.
"Sago1 lala!" dedi.
"Allah sana metanet versin yavrum," dedim.
Elimi geri qektigimde, gozyaglanndan sirilsiklam oldu@nu gordum.
Yiiregim parqalanarak oradan uzaklagip odama gittim,
rahlenin kargisina qokiip, omriim boyunca hiq anlamadigim, ancak son demlerinde F c e ruhunu tanima olanaa
buldugum bu ermig Padigah iqin Kuran okumaya bagladim.
Derken miibarek gafak aqildi ve gehrin minarelerinden
sabah ezani okuyan miiezzinlerin sesleri duyuldu.
Aptes alip sabah namazimi luldim. Secdeye bag koyarken bile aklim namazda degil, Padigahin hiicresindeydi.
Yiiregim pir pir ediyordu, kulagimi kabartmig, digaridan
gelecek en ufak bir sesi dinliyordum.
Boylece bir saat daha bekledim ve hafif iqim geqer gibi
oldugu zaman tag duvarlara siiriinen kumaglann ve hafif
ayak seslerinin farkina vardim.

Birden o sessizlikte kut! diye bir ses duyuldu. Padigahin kapatildigi hucrenin kapisi baltalarla parqalaniyor olmaliydi.
Bu korkunc sesler saray duvarlarini zangir zangir titretirken, firlayp hiicrenin onune kogtum.
Cinili odanin onune toplanmig olanlann benizleri sapsariydi. Seyhulisliimve vezirler, iki asesin baltalarla kapiy
yikmasmi izliyorlardi.
fqerden hiqbir ses gelmedig dikkatimi qekti.
Cingene cellat, yamaklariyla birlikte tir tir titriyor, elindeki ibrigim kordonu ne yapaca@ru bilemiyordu. Her an
orada kaqmak ister gibiydi.
Kapi devrildi ve iqerinin kandil yanan loglugunda bir an
hic kirnse eoriinmedi. Vezirler k a ~ i v adoEru bir adim ativ,

fster istemez hepirniz, Padigahn ulu soyunu ve h a peygamberin doemundan bin u~ yuz, Peygamberin hicretinden yedi yuz yil sonra hanedaru kurmug olan biiyuk dede-
si Osman Bey'i dugunduk.
Sogut'te baglayan devlet kurma macerasi, Konstantiniyye'nin almigi ve imparatorluk ordularinin dort kitada
at kogturmasiyla cihan egemenligine doniigmiigtii, ama
gimdi bu gorkemli atalar, idam hucresinin onunde gururla
bekleyen genq Padigahi kurtarmaya yetmiyordu.
Bu hali goren herkesin yiiregine bir korku diigtii. Ama
en qok cellat korkmug olmali birden kaqmaya bagladi.
Asesler gidip celladi yakaladilar. Adamcagiz,
'Yapamam. Elimde de@l, yapamam!" diye luqlurarak
agliyordu.
Padigah herkesin yiizune tek tek bakh. Derine batrnig
ategli gozleriyle hepimizi siizdu.
Gozleri benim uzerimde biraz daha fazla durdu sandim, ama emin olamadim. Gur ve kendinden emin bir sesle Allahin bir ve Muhammed'in onun elqisi oldugunu soy-

nunda gelmigti i@eve bu korku yiizunden ya aklini tamamen kaqirmi~ya da korkudan bayilmig olmaliydi.
fqerden ses gelmemesinin bagka bir anlami olmaz diye
diigiinurken, yanildi@mianladim.
Padigah kapida gorundii. Zaylflamig, avurdu avurduna geqmigti, ama dimdik duruyordu. ~zerindekigiilkurusu kaftan1 diizeltmig, sakallarini taramig ve bagindaki ipek
sari@ozenle sarmayi ihmal etmemigti.
Simdi kapida sanki idama hazirlanan degil de yabancl
elqileri kabul eden bir Padigah duruyordu.

ve onurlu davranacagiru, kendisi dahil, hiq kimse tahmin


edemezdi.
Yere diz qoktii. Bagindan sangini kendi elleriyle qikardl, yere koydu ve boynunu egerek celladin kemendine
do@ uzatti.
Cellat, elleri titreye titreye yaklagh. Yamaklariyla birlikte ibrigim kordonu Padigahin boynuna geqirdiginde ben
bagimi qevirdim. Gozlerimden iki sirali yag dokuluyordu.
Hiqbir ses duyulmadi. Kimse kipirdamadi, bir gey soylemedi, nefes bile almadi.

Demek ki vakit tamamdi.


Bir sure digari qikmaya cesaret edemedim. Ne yapacaI58 @mi, nasil davranaca@mi bilemiyor, o d a m iqinde ~ u p i nip duruyordum.

Roman iizerine.. .

Footer menu

Yorum: 5

SerenadSerenad

Türk edebiyatının en duygusal yazarlarından biri olan Zülfü Livaneli tarihin acımasızın sayfalarında başrolünde yine insan olan farklı bir aşk hikayesi ile okurlarını cezbediyor.

Puan:

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir