diastolik basınç nedir / Diastolik Kan Basıncı Nedir? Neden Düşer Ve Neden Yükselir? - Sağlık Haberleri

Diastolik Basınç Nedir

diastolik basınç nedir

Diastolik Kan Basıncı Nedir? Neden D&#;şer Ve Neden Y&#;kselir?

Diastolik kan basıncı, kalbin gevşeme durumunda dahi damar duvarında yer alan basınç demektir. Diastolik değer şeklinde de yazılabilmektedir.

Diastolik Kan Basıncının Anlamı 

Diastolik değerin birimi milimetre cıva olmaktadır. Halk arasında küçük tansiyon olarak bilinmektedir. Dolayısıyla internet araştırmalarında da bu isimle görünmektedir. Tansiyonun normal değeri / mmHg şeklindedir. / mmHg değeri prehipertansiyon sayılmaktadır. Bunun üstüne çıkan değerler ise hipertansiyon olarak adlandırılır ve hastalık kategorisine girer. 

Diastolik Kan Basıncının Yükselme Nedenleri 

Dialostik kan basıncı bazı genetik ve çevresel etkenler nedeniyle yükselebilmektedir. Bunlar arasındaki en önemli iki sebep şunlar olmaktadır: Birinci dereceden akrabalarda yüksek tansiyon bulgusu, kişide hipertansiyon görülme olasılığını arttırmaktadır. 

Hipertansiyona yol açan diğer nedenler şöyle sıralanabilir: Aşırı tuz tüketimi, böbrek tümörleri, şeker hastalığı, gebelik, kilo fazlalığı, alkol ve sigara kullanımı, kolesterol yüksekliği olabilmektedir. 

Diastolik Kan Basıncının Düşme Nedenleri

Diastolik tansiyon 70 mmHg ve altına düştüğünde küçük tansiyon olarak adlandırılmaktadır. Hipotansiyon durumu bazı durumlarda küçük tansiyon düşüklüğünde ortaya çıkmaktadır. Buna yol açan nedenler şunlar olmaktadır: İlaç kullanımı, yaş ilerlemesi, kalp hastalıkları, beslenme alışkanlığı ve dehidrasyon şeklindedir. 

Dehidrasyon halk arasında pek bilinmeyen bir kavrama işaret etmektedir. Bu durum halinde ishal, kusma, terleme, damar yaralanması görülmektedir. Bunlar bedenin aşırı miktarda kan yahut sıvı kaybettiği durumlarda damar çeperine ulaşan basıncın azaldığının sinyalini vermektedirler. Azalan basınç neticesinde diastolik kan basıncı yani küçük tansiyon düşmektedir. 

Küçük tansiyon düştüğünde kişide baş dönmesi, görme bozukluğu, halsizlik, mide bulantısı meydana gelebilmektedir. Tedavi esnasında hastanın kaybettiği sıvıyı geri kazandırmak adına sıvı takviyesi yapılmaktadır.

K&#;&#;&#;k Tansiyon Nedir? K&#;&#;&#;k Tansiyon Nasıl &#;l&#;&#;l&#;r?

Kan basıncı, vücut sağlığının sürdürülmesinde kritik önemi olan mekanizmalarının başında gelir. Vücut dokularını meydana getiren hücrelerin yaşamlarını devam ettirebilmeleri için besinlerle alınan gıda maddelerine ve solunumla alınan oksijene ihtiyacı vardır. Vücuda alınan besin ve oksijen, kan vasıtasıyla hücrelere taşınır. Bu taşınma işlemi, kalbin her atışıyla gerçekleşen kan akışı yoluyla sağlanır. Tansiyon veya diğer adıyla kan basıncı, kanın dokulara taşınması sırasında damar çeperlerine uyguladığı basınca verilen isimdir. Belirli sağlık sorunları ise bu tansiyon değerini normalden fazla veya az düzeye getirebilir.

Küçük Tansiyon Nedir?

Sağlıklı bir kişide yapılan kan basıncı ölçümü esnasında iki farklı değer elde edilir. Bu değerlerden büyük olan ve sistolik tansiyon olarak adlandırılan değer; her kalp atışıyla atardamarlardan vücuda kan gönderilmesi esnasında damar çeperine yapılan basıncı ifade eder. Değerlerden küçük olan ise kalbin kasılması bittikten sonra, dinlenir haldeyken kanın damar çeperine uyguladığı basınçtır. Bu değere de küçük veya diyastolik tansiyon adı verilir. Sistolik ve diyastolik tansiyon değerleri, kişinin kalp-damar sağlığı başta olmak üzere genel sağlık durumu hakkında önemli bilgiler verir.

Sağlıklı bir insanda kan basıncı değerleri; büyük tansiyon , küçük tansiyon 80 mmHg civarında olarak izlenir. Büyük tansiyonun ve üstü; küçük tansiyonun ise 80 ve üstü değerlerde ölçüldüğü durumlarda yüksek tansiyon veya hipertansiyon rahatsızlığı söz konusu olur. Kan basıncı değerlerinin 90/60 mmHg ve altı ölçüldüğü durumlar ise düşük kan basıncı veya hipotansiyona işaret eder. Hem hipertansiyon hem de hipotansiyon tek başına hastalık değil, altta yatan başka nedenlere bağlı da gelişen rahatsızlıklardır. Bu bakımdan kan basıncı değerlerinin ölçümü, hastalıkların teşhisi adına önemli veriler sunar.

Küçük Tansiyon Nasıl Ölçülür?

Tansiyon; damarlardaki kan akışının bir manşon yardımıyla kısa süreli kesilip, kesintinin sona erdirilmesiyle kan akışının tekrar sağlandığı anda ölçülen basınç değeri ile belirlenir. Sıradan bir tansiyon ölçümünde, kişinin pazı bölgesine yerleştirilen manşonun şişirilmesi ile kol damarlarındaki kan akışı kesilir. Ardından, manşon yavaşça gevşetilerek kan akışına izin verilir ve bu esnada stetoskop vasıtasıyla nabız kontrol edilir. Kan akışının ilk algılandığı anda ölçülen basınç, büyük veya sistolik basıncı gösterir.

Kan akışının ilk duyulduğu anda sistolik tansiyon ölçülürken; duyulan akış sesinin kesildiği anda ölçülen basınç değeri ise küçük veya diyastolik tansiyonu gösterir. Günümüzde sistolik ve diyastolik tansiyon ölçümleri, elektronik tansiyon aletleri vasıtasıyla da yapılabilmektedir.

Küçük Tansiyon Düşüklüğü Ne Anlama Gelir?

Diyastolik tansiyonun 70 mmHg ve altında ölçüldüğü hallerde küçük tansiyon düşüklüğünden söz edilir. Hipotansiyon durumu sıklıkla hem sistolik hem diyastolik kan basıncı değerlerinde beraber izlense de belirli sağlık sorunlarında izole küçük tansiyon düşüklüğü de görülebilmektedir. Aşağıdaki koşullarda küçük tansiyon düşüklüğü görülebilir:

İlaç kullanımı: Kan damarlarında gevşemeye neden olan ilaçların kullanımı sonucunda diyastolik tansiyonda düşüş yaşanabilir.

İleri yaş: Yaşın ilerlemesiyle birlikte damarlarda sertlik süreci gerçekleştiğinden, kan damarları esnekliğini yitirir. Bu ise kalp atımıyla birlikte damar çeperine ulaşan basıncın azalması ve dolayısıyla diyastolik kan basıncında düşüş olarak izlenebilir.

Beslenme alışkanlığı: Özellikle günlük beslenme esnasında fazla tuz tüketen kişilerde damar esnekliği azalarak diyastolik kan basıncında azalma meydana gelebilir.

Kalp hastalıkları: Kalbin pompalama fonksiyonunda aksamalara neden olan kalp yetmezliği, kalp kapakçığı bozuklukları, bradikardi (kalbin yavaş atması) gibi rahatsızlıklarda diyastolik kan basıncı düşebilir.

Dehidrasyon: İshal, kusma, terleme, damar yaralanması gibi vücudun yoğun sıvı veya kan kaybettiği hallerde ve kaybedilen sıvı yerine yetersiz sıvı desteği alındığı durumlarda kan miktarı azaldığından, damar çeperine ulaşan basınç da azalarak diyastolik kan basıncında düşme görülebilir.

Küçük tansiyon düşüklüğü durumunda hastada halsizlik, baş dönmesi, görme bozukluğu veya gözlerde kararma, mide bulantısı gibi belirtiler görülebilir. Tedavide hastanın damar içi kan sıvı miktarının artırılması adına sıvı takviyesi verilmesi esas olup, yetersiz kaldığı hallerde kalp atımını destekleyici ilaç tedavileri verilebilir.

Küçük Tansiyon Yüksekliği Ne Anlama Gelir?

Diyastolik tansiyonun 90 mmHg veya daha yüksek olması halinde diyastolik hipertansiyon meydana gelir. Küçük tansiyon yüksekliği genellikle yüksek sistolik kan basıncına eşlik etmekle birlikte, seçilmiş vakalarda izole olarak diyastolik tansiyon yüksekliği olarak da izlenebilir. Aşağıdaki durumlarda küçük tansiyon değeri normalden yüksek ölçülebilir:

Hipertansiyon: Asıl sebebi tam olarak anlaşılamayan, ancak belirli risk faktörlerinin varlığında gelişme sıklığı artan, toplumda sık görülen sağlık sorunlarının başında gelen yüksek tansiyon hastalığında diyastolik kan basıncı sistolik basınç ile birlikte yükselir.

Obezite: Vücut ağırlığının çok yükseldiği durumlarda kan damarlarındaki basınç da artarak diyastolik kan basıncının yükselmesine sebep olabilir.

Böbrek hastalıkları: Böbrekler kan sıvısı miktarını ayarlayan temel organlardır. Bu anlamda, böbreklerdeki kanın süzülme fonksiyonunu aksatacak her türlü sağlık sorununun seyrinde kan sıvısındaki artışa bağlı yüksek tansiyon görülebilir.

Alkol ve kafein tüketimi: Bu maddelerin fazla tüketiminde kan basıncı yükselir. Tüketimin azaltılmasıyla kan basıncının normal değerlere çekilmesi mümkündür.

İlaçlar: Antidepresan, doğum kontrol hapı, amfetamin içeren ilaçlar ve nonsteroid antienflamatuvar (steroid dışı yangı önleyici) ilaçların kullanımında tansiyon yükselebilir.

Tansiyon yüksekliği durumunda kişide baş ağrısı, baş dönmesi, yüzde kızarma, gözlerde kan lekeleri ve burun kanaması gibi semptomlar ortaya çıkabilir. Tedavide tansiyonun normal değerlere inmesine yönelik egzersiz ve sağlıklı beslenme tavsiye edilir.

Sağlık Rehberi

Tansiyon Nedir?
Kan kalpten bütün vücuda organların oksijen ve besin ihtiyaçlarının karşılanması amacı ile pompalanır. Pompalanan kan vücudun her yerine damarlar aracılığı ile ulaştırılır. Tansiyon ya da kan basıncı, kalbin kanı pompalarken damar duvarında oluşturduğu basınçtır ve mm cıva (Hg) olarak ifade edilir. Büyük (sistolik) ve küçük (diyastolik) tansiyon olarak ikiye ayrılır. Büyük tansiyon, kalp kasılmasının bittiği anda ölçülen kan basıncı değeridir. Küçük tansiyon ise kalbin gevşediği andaki kan basıncını ifade eder.

Hipertansiyon nedir?
Kan basıncının /90 mmHg ve üzerinde olması durumuna hipertansiyon denir. 3 veya daha fazla sayıda yapılan ölçümlerde sistolik kan basıncının mmHg veya diyastolik kan basıncının 90 mmHg nin üzerinde olması veya her ikisinin bu değerler üzerinde olması teşhis için yeterlidir. İlaçlı tedaviye başlama sınırı ise sağlıklı yaşam önerilerine uyulmasına rağmen /90 ve altına inmeyen kan basıncı durumudur.
Bazı özel riskleri taşıyan hastalarda ise hekim daha düşük kan basıncında da kalp ve böbrek gibi hedef organları korumak üzere ilaç tedavisi başlayabilecektir.

Hipertansiyonun belirtileri nelerdir?
Kan basıncı yükseldiğinde baş ağrısı, baş dönmesi, bazen göğüste baskı hissi, nefeste daralma ya da çarpıntı, burun kanamaları görülebilir. Ancak çoğu hastada bu belirtiler olmaz, tesadüfen ölçülerek yüksek kan basıncı olduğu fark edilir. Hastalar yıllarca bu hastalığı fark etmeden yaşayabilir ve hastalığın yaptığı hasarlar ile karşımıza gelebilirler. Bu yüzden, erişkinlerin hiç değilse yılda en az 1 defa tansiyon kontrolü yaptırmasında fayda vardır. Kan basıncı belirtilerinin olmaması hasar vermediği anlamına gelmemektedir. Kan basıncı kılcal damarlardan başlayarak en büyük damar olan aortamıza kadar tüm damarlara zarar vermektedir. Damar duvarında kalınlaşma, dolayısıyla içinden geçen kanın azalması ve
damarın beslediği organın kansız kalması, ana büyük damarlarda sertleşme ve kalp yükünün artması gibi problemler hasta hissetmeden gelişebilmektedir.

Hipertansiyonun nedenleri nelerdir?
Yüksek tansiyon vakalarının % 90 ile % 95'inde sebep bilinmez, kan ve idrar tahlilleri normal çıkar, bu tip hipertansiyona tıp dilinde esansiyel hipertansiyon veya primer (birincil) hipertansiyon denilir. Geri kalan % 5 veya % 10 'luk hipertansiyon grubunda ise altta yatan başka bir hastalık veya hastalıklar vardır. Bu hastalıklar böbrek hastalığı (böbrek dokusu hastalığı ya da böbrek atar damarında darlık) ya da hormonal hastalıklardır (tiroid bezi bozukluğu, böbrek üstü bezi bozukluğu vs.). Bu hastalıklar dolaylı olarak hipertansiyona sebep olur. Bu tip hipertansiyona tıp dilinde sekonder (ikincil) hipertansiyon denilir.

Kan basıncı neden yükselir?

Kalıtım: Ailesinde yüksek tansiyon hastası bulunan kimselerde hipertansiyon gelişme riski artmıştır.

Yaş: Yüksek tansiyon genellikle 35 ile 50 yaşları arasında ortaya çıkar. Daha erken yaşta veya daha geç yaşta başlayan yüksek tansiyonun ikincil tansiyon olma olasılığı daha yüksektir ve kuşkulanıldığında da daha ileri tetkiklerin yapılması gerekmektedir.

Tuz: Dünya sağlık örgütünün önerdiği günlük tuz tüketim sınırı 6 gramdır. Yapılan çalışmalar Türk toplumundaki tuz tüketiminin günde 16 grama kadar çıktığını göstermektedir. En yüksek miktarda tuz kaynağı ise ekmektir. Bunun dışında hazır ve salamura gıdalar, fast food satın alarak tükettiğimiz besinler, soda, peynir, zeytin ve salça seçimimiz de tuz alımımızı etkilemektedir.

Şeker hastalığı: Şeker hastalarında yüksek tansiyonun ortaya çıkma riski, şeker hastası olmayanlara göre daha fazladır.

Şişmanlık: Fazla kilo tuz tutulumunu ve şeker riskini arttırarak yüksek tansiyona zemin hazırlar.

Sigara: Sigara, yüksek tansiyonun damarlar üzerindeki zararlı etkilerini hızlandırır.

Stres-sinir: Aşırı sıkıntılı bir yaşam biçimi, yüksek tansiyonun ortaya çıkması için zemin hazırlar.

Hareketsizlik: Düzenli yapılan egzersiz ve spor, yüksek tansiyonun kontrol altına alınmasını kolaylaştırır.

Alkol: Yüksek miktarda alındığı anda tansiyonda geçici düşmeye, fakat ertesi gün tuz tutulumu yaparak kan basıncında yükselmeye yol açar. Yüksek kalori içermesi nedeniyle kilo alımı ve şeker dengesinin bozulmasına neden olur.

Hipertansiyon hangi organlara zarar verir?
Yüksek kan basıncı kalp, beyin, böbrek, aort damarı, göz gibi hayati organları etkiler. Tedavi edilmemiş hipertansiyon, böbreklerden protein kaybına sebep olur ve sinsice ilerleyerek böbrek yetmezliğine yol açar. Bilinen bir böbrek rahatsızlığı veya şeker hastalığı varsa hipertansiyonun yaratacağı böbrek hasarına kişi daha da duyarlı olacaktır. Kan basıncı ne kadar yüksekse kalp krizi, kalp yetmezliği, felç, göz ve böbrek hastalıkları gelişme riski de o kadar yüksektir. Böbrek hastalığı ve kan basıncı yüksekliği arasında bir yumurta-tavuk tavuk-yumurta ilişkisi vardır. Belirtilmiş olduğu gibi kan basıncı ne kadar yüksekse böbrekte yaratacağı hasar da o kadar şiddetli olacaktır. Diğer yönden böbrek hasarı olan hastalarda böbrek hasar derecesine paralel olarak kan basıncı şiddeti artacaktır. Diyaliz aşamasına gelmiş hastaların %90'ının kan basıncı yüksektir. Kan basıncının kontrolü böbrek hasarı mevcut kişilerde çok önemlidir. Yüksek kan basıncı uygun hedeflere indirildiğinde, böbrek yetmezliğinin seyri yavaşlamaktadır. Kan basıncının böbreklerimize zarar vermesinin ilk bulgusu idrarda mikroalbuminüri dediğimizprotein kaybının başlamasıdır. Bu bulgu
aslında yüksek kan basıncının tüm damar sistemine zarar vermeye başladığının habercisidir. Kan basıncı düşürülmezse idrarda protein kaybı artacak, kreatinin seviyesi yükselecektir. Tedavide geç kalındığında böbreğe verdiği hasar geri dönüşümsüz hale gelecektir.

Hipertansiyonun tedavisi nedir?
Yüksek tansiyonun yol açtığı hastalık ve ölüm, erken tanı ve tedavi ile önlenebilmektedir. Önemli olan hastalığın ciddiyetini kabul etmek ve gereken önlemleri erken aşamada almaktır. Hastalık ömür boyu sürdüğü için tedavisi de ömür boyu olacaktır. Kan basıncını normale indirmek için evvela hayatımızda bazı değişiklikler yapmamız gerekir. Hipertansif hastalara önerilen ilaç dışındaki yaşam tarzı değişikliği olarak ifade edilen tedavilerin çoğu sağlıklı yaşam için normal bireylerde de geçerlidir. Şişmanlık, şeker hastalığı veya yağ metabolizması bozukluğu olan hastalarda yaşam düzeninin değiştirilmesinin önemi daha da artmaktadır. Yaşam düzeninin değiştirilmesi hipertansiyonu tek başına kontrol edebileceği gibi ilaç gereken durumlarda ilaç dozunun azaltılmasına da olanak sağlamaktadır. Yaşam tarzı değişimi içinde yer alan önlemler tuz tüketimini azaltmak, sigara kullanıyorsak kesmek ve alkolü sınırlamak, kilo fazlası varsa
uygun bir diyet ile kilo vermek, düzenli bir yaşam ve stresten uzak durmak ve düzenli egzersiz yapmaktır (örneğin haftada en az 3 gün, en az yarım saat tempolu yürüyüş yapmak gibi). Beslenme konusunda sebze ve meyveden zengin, haftada gün balık, yağ olarak zeytinyağı tüketilen Akdeniz tipi beslenme önerilmektedir. Son yıllarda önemli bir problem olan obezite ve şeker hastalığı gelişimini
önlemek üzere besinlerin glisemik indeksini de takip etmek kilo kontrolü ve diyabet gelişimi riskini azaltmak için önerilmektedir.

İlaç tedavisi
Sınırda ya da hafif dereceli hipertansiyonunuz var ise ilaca gerek kalmadan yaşam tarzınızda yapacağınız değişiklikler ile tansiyonunuz kontrol altında olacaktır. Ciddi hipertansiyon varlığında ise yaşam tarzı değişikliği ve ilaç tedavisi aynı anda başlanmalıdır. İlaç tedavisinde kullanılacak ilaçların cinsi, dozu ve çeşitliliği tamamen doktorunuzun kontrolü altında olmalıdır. Doktorunuz bu amaç için bazen bir, bazen de birden fazla ilaç kullanabilir. Takibimizde bazı hastaların ilaç sayısından endişe duyduğu veya mg olarak ifade edilen tablet dozlarını kıyasladıklarını görmekteyiz. Unutulmamalı ki hipertansiyon hastalarının üçte ikisi birden fazla ilaç kullanmakta ve etken maddeler çok farklı olduğundan bazen bir tableti mg bir ilaç, mg olan diğer bir ilaca eş güçte kan basıncını düşürebilmektedir. Hipertansiyon tedavisinde hasta ve hekim işbirliği çok önemlidir. Bu anlamda tedavi sorumluluğunu iki tarafın da üstlenmesi gereklidir.
En ideal olarak düzenlenen bir hipertansiyon reçetesi hasta diyete, ilaç alımına uymadığı sürece hedefe ulaşmayacaktır. Yapılan en büyük hata, tansiyon kontrol altına alındıktan sonra ilaca gerek kalmadığı düşünülerek ilacın azaltılması veya kesilmesidir. İlaç kullanımı sırasında önerilen saatlere uyum, uygun bir aletle tansiyonun takibi, herhangi bir yan etki görüldüğünde hekiminize geri dönmeniz, ilaçları bilgi vererek kesmeniz veya değiştirmeniz tedavi başarısını arttıracaktır. Unutmayınız iyi bir hasta hekim işbirliği ile kontrol altına alınamayacak hipertansiyon yoktur.

* Sayfa içeriği sadece bilgilendirme amaçlıdır.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir