fiilimsilerle ilgili hikaye / FiİLİMSİler test 10 sinif tüRKÇE) 1

Fiilimsilerle Ilgili Hikaye

fiilimsilerle ilgili hikaye


Fiilimsiler İle İlgili Hikaye Yazınız.

Dışarıda yazdan kalma bir gün  vardı . İnsanlar  sıcak günün  son demlerini yaşıyordu .  Biraz yürümeye başladım ve parka geldim . Parkta çocuklarını eğlendiren anneler, kitap okuyan  babalar vardı. Galiba kitap okuma oranı ülkemizde artmaya başlıyordu. Ben bunları düşünürken karşımdaki yabancı biri ile  kısa süreliğine bakıştık . Bu kişiyi tanıyordum sanki .  Yabancı kişi bana  gülümseyerek merhaba beni tanıdın mı dedi . Ben  ise hayır dedim .  Daha sonra konuşmaya başladık.

O kişinin çocukluk arkadaşım olan Şeyma olduğunu anladım.  Ayıp etmiştim kıza ama geri gönlünü almayı başardım. Ona gülümsemek çok yakışıyordu. Oturup sohbet etmeye başladık. Sararan  yapraklar  rüzgarın da esmesi ile  yerlere dökülüyor ve hava akşama doğru soğumaya başlıyordu. Şeyma ile birlikte daha sonra yürüyüşe çıktık. İstanbul’u merak ediyordu Şeyma . Çünkü buraya okumaya gelmiş,  ailesi ise Kayseri’de kalmıştı. Ona İstanbul’un görülesi yerlerini gezdirdim. O da çok mutlu oldu. Daha sonra markete girdik ve marketten  yiyecek bir şeyler aldık. O sırada bir adam kasiyer kıza bu yazar kasada bir sorun var galiba dedi. Kız da hemen düzelteceğim diyerek cevap verdi. Adam bilmişlik yaparak  bana ver ben hemen düzeltirim dedi. Kız ise ona teşekkür etti ve kendisi yazar kasayı  düzeltti. Şeyma ile marketten çıktık. Şeyma  bana burada insanın  tanıdık dostunun olması çok güzel bir duygu dedi. Ben de gülümsemeye başladım. O da mutlu oldu.

Yürürken yanımızdan hızla bir araba geçti. Ne  bitmez, tükenmez bir trafiği vardı bu İstanbul’un. İnsandan  çok araba vardı sanki. Daha sonra Şeyma ile bir banka oturup marketten aldığımız yiyecekleri yedik. Akşama doğru oradan ayrıldık.

Not : İsim fiiller kırmızı ile , sıfat fiiller yeşil ile , zarf fiiller ise mavi ile gösterilmiştir .


FİİLİMSİLERLE İLGİLİ ETKİNLİKLER 4
1.ETKİNLİK
Aşağıdaki paragrafta bulunan isim fiillerin altını çiziniz.

Okumak tabiatı tamamlar, tecrübe ile de tamamlanır. İnsanın tabiat vergisi olan kabiliyetleri kendiliğinden çıkan bitkilere benzer; okumakla budanmaları lazımdır. Okumak, tecrübeyle sınırlanmaz da başına buyruk bırakılırsa dağınık yönlere yayılmış bir bilgi verir. Tecrübe ile yetişen kimseler, okumayı hor görürler. Basit kimseler ona hayrandırlar. Bilginler ondan faydalanırlar, çünkü okuma, sağladığı faydanın ne olduğunu öğretmez. Bu, insanın, göre göre, tahsile ihtiyaç duymadan onun ötesine varan bir kuvvetle elde ettiği, bir bilgeliktir. Kitapları, ne cerh etmek, ne yanlış bulmak için ne de zaten ispat edilmiş diye, olduğu gibi kabullenip, konuşmalarında sana konu olsun diye oku. Bazı kitaplardan insan yalnız zevk alır; bazılarını olduğu gibi yutar. Bazılarını geveler ve hazmeder. Yani bazı kitaplardan yalnız birtakım parçalar okunur; bazıları baştanbaşa, ama inceden inceye tetkik edilmeden, bazıları ise dikkat ve itina ile okunur. Bazı kitaplar da vardır, insan onları vekil vasıtasıyla yani başkalarının onlardan çıkardıkları parçaları okur. Bu ancak kitabın değeri ve konunun önemi az olduğu zaman yapılır. Çünkü böyle başkasının süzgecinden geçmiş, kitaplar, imbikten süzülmüş adi su gibi yavan olur.

2.ETKİNLİK
Aşağıdaki paragrafta bulunan sıfat fiillerin altını çiziniz.

Biz yaştakilerin gençlere hep nasihat vermek hevesinde olduğumuz bilinir. Biz, hayat yolunun ancak yarısına erişmiş insanlar, her zaman gençliğimizde kaybettiğimiz fırsatları ve boşuna harcadığımız gençliğimizi düşünerek dövünürüz. Fakat ikinci bir yaşama fırsatını yeniden bulursak, eskiden yürüdüğümüz yanlış yolları bırakarak bu seker engellere takılmadan, daha doğru ve düzgün yollardan yürüsek bugünkü kadar başarıya ulaşacağımız bile şüphelidir. Her şeye rağmen ikinci bir yaşama fırsatını elde etsek neler yapacağımızı yazmak, bu yollarda yeni yürümeğe başlayan gençliğe belki faydalı olabilir. İleriyi görüş, geriye bakış kadar emin değildir.

3.ETKİNLİK
Aşağıdaki paragraflarda bulunan zarf fiillerin altını çiziniz.

Benim işim gücüm kendimi incelemek: Yapacak başka işim yok zaten. Bakıyorum da öyle çürük taraflarım var ki söylemeye zor varıyor dilim. Sağlam oturaklı neyim var? Her an sendeleyip düşebilirim. Gözlerim bir şöyle görüyor, bir böyle. Açken başka adamım sanki, yemekten sonra başka. Keyfim yerindeyse, hava da güzelse kötü kişi değilim: Ama bir nasır canımı yakmayagörsün, asık suratlı, aksi, yanına yaklaşılmaz bir adam olurum. Aynı atın yürüyüşü bir rahat gelir bana, bir rahatsız; aynı yolu bir uzun bulurum, bir kısa; aynı biçim bir hoşuma gider, bir zıddıma. Bir gün her işe yatkınım, bir başka gün hiçbir şey gelmez elimden. Bugün sevindiğim şeye yarın üzülebilirim. İçimde durmadan değişen, ele avuca sığmayan bir sürü duygu. Kara kara düşünceler, derken bir öfke; ağlamaklı bir hâldeyken, birdenbire taşkın bir sevinç. Kitapları karıştırırken bakarım, dün içinde türlü güzellikler bulduğum, okudukça coştuğum bir yer bugün bir şey demez olmuş bana: Eviririm, çeviririm, orasını burasını okurum, nafile: O sayfalar boşalmış, yabancılaşmıştır artık benim için.

4.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde bulunan fiilimsin altını çizerek ne tür fiilimsiler olduğunu belirtiniz.
Eğer bir lise öğrencisi olarak görevimi yeniden yapacak olsam, eskiden ilgi göstermediğim veya güç bularak yalnız not almak için çalıştığım dersleri bu sefer daha çok çaba göstererek, onlara ilerde yararlı olabilecek bir yolda çalışırdım. Öğrencilere öğrencinin sevdiği ve ilerde kendine meslek olarak seçeceği alana yönelmenin doğru olmadığını anlatmak istediğim sanılmasın. Aksine ben öğrencinin öğrenim hayatından hoşlandığı ve büyük bir ilgi gösterdiği alanı kendisine meslek olarak seçmesini en fazla isteyenlerdenim. Sanırız ki bize en kolay gelen şeyi en iyi şekilde yaparız; fakat gerçekte ustalık didinerek kazanılır. Karşı koymasını, zorluklara ve karşı fikirlerle en iyi şekilde direnmesini bilen insanlar hayat savaşının kazananları olacaktır.

Her gün odama gelen öğrenciler bana okulda kendilerini ilgilendirmeyen bir sürü gereksiz ve boş şeyler okutulduğunu açarak dert yanarlar. Hayatın birçok işleri hoş değildir. Lisede okumak zorunda olduğum derslerin yarısı hoşuma gitmeyen ve sevmediğim şeylerdi, bu derslere, benim sevip sevmediğime bakmaksızın bütün dikkatimi vermemi beklerlerdi. Şimdi lisede iken bu hoşuma gitmeyen derslerin bana daha fazla okutulmasını istiyorum.

Zaman zaman çok defalar hiç hazırlıksız olduğum veya gayet az bilgim olan bir konu üzerinde bir yerde birkaç şey söylemek zorunda kalabilirim. Böyle zamanlarda lise öğrencisi iken okulda bir insana hep konuşmaya hazır bir halde bulunmayı öğreten metotlardan, -eğer bu metotları yalnız not almak için çalışmamışsam – yararlanırım. Geçen ilkbaharda mezun olduğundan beri kendisini görmediğim bir mühendis arkadaşıma rastladım “matematik” diye cevaplandıracağını sandığım şu soruyu sordum: “Eğer yeniden öğrenime başlaman gerekse hangi derslere daha çok değer verirdin?” Verdiği cevap şu oldu: “Eğer öğrenimimi yeniden yapmam gerekse muhakkak ki ilkin iyi konuşmayı ve iyi yazmayı öğrenirdim. Her gün bu alandaki birçok güçlüklerden bunalıyorum. Oğlum da mühendislik öğreniyor, fakat onun benim yaptığım yanlışlığı yapmasına fırsat vermiyorum. Beni bir yerde ansızın konuşmaya çağırdıkları zaman, dizlerim titremeye, sesim kesilmeye ve kelimeler boğazıma takılıp kalmaya başlıyor.” Bu eski okul arkadaşımın fikirleri çok doğru idi. Eğer yeniden bir lise öğrencisi olsaydım, hazırlıksız ve düzgün konuşmayı öğrenirdim.

FİİLİMSİLERLE İLGİLİ ETKİNLİKLER 4 CEVAPLAR

1.ETKİNLİK
Aşağıdaki paragrafta bulunan isim fiillerin altını çiziniz.
Okumak tabiatı tamamlar, tecrübe ile de tamamlanır. İnsanın tabiat vergisi olan kabiliyetleri kendiliğinden çıkan bitkilere benzer; okumaklabudanmaları lazımdır. Okumak, tecrübeyle sınırlanmaz da başına buyruk bırakılırsa dağınık yönlere yayılmış bir bilgi verir. Tecrübe ile yetişen kimseler, okumayı hor görürler. Basit kimseler ona hayrandırlar. Bilginler ondan faydalanırlar, çünkü okuma, sağladığı faydanın ne olduğunu öğretmez. Bu, insanın, göre göre, tahsile ihtiyaç duymadan onun ötesine varan bir kuvvetle elde ettiği, bir bilgeliktir. Kitapları, ne cerh etmek, ne yanlış bulmak için ne de zaten ispat edilmiş diye, olduğu gibi kabullenip, konuşmalarında sana konu olsun diye oku. Bazı kitaplardan insan yalnız zevk alır; bazılarını olduğu gibi yutar. Bazılarını geveler ve hazmeder. Yani bazı kitaplardan yalnız birtakım parçalar okunur; bazıları baştan başa, ama inceden inceye tetkik edilmeden, bazıları ise dikkat ve itina ile okunur. Bazı kitaplar da vardır, insan onları vekil vasıtasıyla yani başkalarının onlardan çıkardıkları parçaları okur. Bu ancak kitabın değeri ve konunun önemi az olduğu zaman yapılır. Çünkü böyle başkasının süzgecinden geçmiş, kitaplar, imbikten süzülmüş adi su gibi yavan olur.

2.ETKİNLİK
Aşağıdaki paragrafta bulunan sıfat fiillerin altını çiziniz.
Biz yaştakilerin gençlere hep nasihat vermek hevesinde olduğumuz bilinir. Biz, hayat yolunun ancak yarısına erişmiş insanlar, her zaman gençliğimizde kaybettiğimiz fırsatları ve boşuna harcadığımız gençliğimizi düşünerek dövünürüz. Fakat ikinci bir yaşama fırsatını yeniden bulursak, eskiden yürüdüğümüz yanlış yolları bırakarak bu sefer engellere takılmadan, daha doğru ve düzgün yollardan yürüsek bugünkü kadar başarıya ulaşacağımız bile şüphelidir. Her şeye rağmen ikinci bir yaşama fırsatını elde etsek neler yapacağımızı yazmak, bu yollarda yeni yürümeğe başlayan gençliğe belki faydalı olabilir. İleriyi görüş, geriye bakış kadar emin değildir.

3.ETKİNLİK
Aşağıdaki paragraflarda bulunan zarf fiillerin altını çiziniz.
Benim işim gücüm kendimi incelemek: Yapacak başka işim yok zaten. Bakıyorum da öyle çürük taraflarım var ki söylemeye zor varıyor dilim. Sağlam oturaklı neyim var? Her an sendeleyip düşebilirim. Gözlerim bir şöyle görüyor, bir böyle. Açken başka adamım sanki, yemekten sonra başka. Keyfim yerindeyse, hava da güzelse kötü kişi değilim: Ama bir nasır canımı yakmayagörsün, asık suratlı, aksi, yanına yaklaşılmaz bir adam olurum. Aynı atın yürüyüşü bir rahat gelir bana, bir rahatsız; aynı yolu bir uzun bulurum, bir kısa; aynı biçim bir hoşuma gider, bir zıddıma. Bir gün her işe yatkınım, bir başka gün hiçbir şey gelmez elimden. Bugün sevindiğim şeye yarın üzülebilirim. İçimde durmadan değişen, ele avuca sığmayan bir sürü duygu. Kara kara düşünceler, derken bir öfke; ağlamaklı bir hâldeyken, birdenbire taşkın bir sevinç. Kitapları karıştırırken bakarım, dün içinde türlü güzellikler bulduğum, okudukça coştuğum bir yer, bugün bir şey demez olmuş bana: Eviririm, çeviririm, orasını burasını okurum, nafile: O sayfalar boşalmış, yabancılaşmıştır artık benim için.

4.ETKİNLİK
Aşağıdaki cümlelerde bulunan fiilimsin altını çizerek ne tür fiilimsiler olduğunu belirtiniz.
Eğer bir lise öğrencisi olarak (zarf fiil) görevimi yeniden yapacak olsam, eskiden ilgi göstermediğim (sıfat fiil) veya güç bularak (zarf fiil) yalnız not almak (iism fiil) için çalıştığım (sıfat fiil) dersleri bu sefer daha çok çaba göstererek (zarf fiil), onlara ilerde yararlı olabilecek (sıfat fiil) bir yolda çalışırdım. Öğrencilere öğrencinin sevdiği (sıfat fiil) ve ilerde kendine meslek olarak (zarf fiil) seçeceği (sıfat fiil) alana yönelmenin (isim fiil) doğru olmadığını (sıfat fiil) anlatmak (isim fiil) istediğim (sıfat fiil) sanılmasın. Aksine ben öğrencinin öğrenim hayatından hoşlandığı (sıfat fiil) ve büyük bir ilgi gösterdiği (sıfat fiil) alanı kendisine meslek olarak (zarf fiil) seçmesini (isim fiil) en fazla isteyenlerdenim (sıfat fiil). Sanırız ki bize en kolay gelen (sıfat fiil) şeyi en iyi şekilde yaparız; fakat gerçekte ustalık didinerek (zarf fiil) kazanılır. Karşı koymasını (isim fiil), zorluklara ve karşı fikirlerle en iyi şekilde direnmesini (isim fiil) bilen (sıfat fiil) insanlar hayat savaşının kazananları (sıfat fiil) olacaktır.
Her gün odama gelen öğrenciler bana okulda kendilerini ilgilendirmeyen (sıfat fiil) bir sürü gereksiz ve boş şeyler okutulduğunu (sıfat fiil) açarak (zarf fiil) dert yanarlar. Hayatın birçok işleri hoş değildir. Lisede okumak (isim fiil) zorunda olduğum (sıfat fiil) derslerin yarısı hoşuma gitmeyen (sıfat fiil) ve sevmediğim (sıfat fiil) şeylerdi, bu derslere, benim sevip (zarf fiil) sevmediğime (sıfat fiil) bakmaksızın (isim fiil) bütün dikkatimi vermemi (isim fiil) beklerlerdi. Şimdi lisede iken bu hoşuma gitmeyen (sıfat fiil) derslerin bana daha fazla okutulmasını (isim fiil) istiyorum.
Zaman zaman çok defalar hiç hazırlıksız olduğum (sıfat fiil) veya gayet az bilgim olan bir konu üzerinde bir yerde birkaç şey söylemek (isim fiil) zorunda kalabilirim. Böyle zamanlarda lise öğrencisi iken okulda bir insana hep konuşmaya (isim fiil) hazır bir halde bulunmayı (isim fiil) öğreten (sıfat fiil) metotlardan, -eğer bu metotları yalnız not almak (isim fiil) için çalışmamışsam – yararlanırım. Geçen ilkbaharda mezun olduğundan (sıfat fiil) beri kendisini görmediğim (sıfat fiil) bir mühendis arkadaşıma rastladım “matematik” diye cevaplandıracağını (sıfat fiil) sandığım (sıfat fiil) şu soruyu sordum: “Eğer yeniden öğrenime başlaman (isim fiil) gerekse hangi derslere daha çok değer verirdin?” Verdiği cevap şu oldu: “Eğer öğrenimimi yeniden yapmam (isim fiil) gerekse muhakkak ki ilkin iyi konuşmayı (isim fiil) ve iyi yazmayı (isim fiil) öğrenirdim. Her gün bu alandaki birçok güçlüklerden bunalıyorum. Oğlum da mühendislik öğreniyor, fakat onun benim yaptığım (sıfat fiil) yanlışlığı yapmasına (isim fiil) fırsat vermiyorum. Beni bir yerde ansızın konuşmaya (isim fiil) çağırdıkları (sıfat fiil) zaman, dizlerim titremeye (isim fiil), sesim kesilmeye (isim fiil) ve kelimeler boğazıma takılıp (zarf fiil) kalmaya (isim fiil)başlıyor.” Bu eski okul arkadaşımın fikirleri çok doğru idi. Eğer yeniden bir lise öğrencisi olsaydım, hazırlıksız ve düzgün konuşmayı (isim fiil)öğrenirdim.

Edebiyatsultani.com başarılar diler.

fiilimlimsilerle ilgili etkinlikler 4 indir.

Yazdır

DENİZ YILDIZI

Yazı yazmak(isim-fiil) için okyanus sahillerine giden( sıfat-fiil )
bir yazar, sabaha karşı kumsalda dans edergibi hareketler yapan( sıfat-fiil )birini görür.Biraz yaklaşınca(zarf-fiil)  , bu kişinin sahilevuran( sıfat-fiil )denizyıldızlarını, okyanusa atan(sıfat-fiil)genç biradam olduğunu(sıfat-fiil ) fark eder. Genç adama yaklaşır:


- Neden denizyıldızlarını okyanusa atıyorsun?
Genç adam yanıtlar;
- Birazdan güneş yükselip (zarf-fiil), sular çekilecek.
Onları suya atmazsam ölecekler. Yazar sorar;
- Kilometrelerce sahil , binlerce denizyıldızı var.
Ne fark eder ki?
Genç adam eğilir, yerden bir denizyıldızıdaha alır, okyanusa fırlatır.
- Onun için fark etti ama...

Bu cevap bilgeyi şaşırtmış ne söyleyeceğini bilememiş. Geriye dönmüş, yazısının başına geçmek (isim-fiil) üzere kulübesine gitmiş. Gün boyunca bir şeyler yazmaya (isim-fiil) çalışırken ( zarf-fiil ) genç adamın görüntüsü gözünün önünden hiç gitmemiş. Aklından çıkarmaya (isim-fiil)çalışmış, ama bir türlü olmamış. Nihayet akşama doğru fark etmiş ki, bu gencin davranışının özünü kavrayamamış. Çünkü bu gencin asıl yaptığının (sıfat-fiil);  evrende bir gözlemci olmayı (isim-fiil) ve olup (isim-fiil) biteni (sıfat-fiil) gözlemeyi (isim-fiil )değil, evrende bir oyuncu olmayı (isim-fiil) ve fark yaratmayı (isim-fiil)seçmek ( isim-fiil)olduğunu (sıfat-fiil) sonradan anlamış ve utanmış. O gece sıkıntı içinde yatmış. Sabah olduğunda bir şey yapması (isim-fiil)gerektiğini bilerek ( zarf-fiil )yanmış. Yataktan kalkmış, giyinmiş, sahile inmiş ve o genci bulmuş. Ve bütün sabahı onunla okyanusa deniz yıldızı atarak ( zarf-fiil )geçirmiş.


nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır