bebeklerde nabız kontrolü / Çocuk Kardiyolojisi - Çocuklarda Kalp Hastalıkları - Medicana

Bebeklerde Nabız Kontrolü

bebeklerde nabız kontrolü

Bebeklerde Bıngıldakfontanel Sorunları Erken Kapanma GeÇ Kapanma

Bıngıldağa Dokunmak Bebeğin Beynine Zarar Verir Mi?

Bıngıldak yumuşak ve esnektir ancak çok hassas ve korunaksız bir bölge değildir. Saç taramak, konak temizlemek, yıkamak, buraya dokunmak, okşamak gibi basit müdahelelerde zarar verilmesi söz konusu değildir. Çok sert darbe olmadıkça bıngıldak hasar görmez ve beyin dokusu zarar görmez. Zaten ilk 2 yaşta doktora her gittiğinizde, doktorunuz bıngıldak bölgesine dokunarak fontanel muayenesi yapacaktır.

Mesleki deformasyon olarak; ben de günlük hayatta sevdiğim bütün bebekler de ilk olarak bılgıldak bölgesini okşayarak, fontanel muayenesi yaparım.

Normal Bıngıldağın Özellikleri Nelerdir?

Arka bıngıldak bebek ilk doğduğunda üçgen şeklinde, cm (ortalama cm) genişliğindedir ve ilk 3 ayda kapanır. Doktorlar ilk 3 ayda arka fontaneli kontrol etsek de anne-babalar genelde arka bıngıldağı farketmezler.

Bıngıldak denildiğinde anne-babaların aklına gelen ön bıngıldaktır. Ön bıngıldak bebek ilk doğduğunda eş kenar dörtgen şeklinde, cm genişliğindedir.

Normal bıngıldak ne çok gergin ve şişkin ne de aşırı içe çökük olmamalıdır.

Öksürme, ağlama ve kusma sırasında bıngıldakta hafif kabarlık olur ancak daha sonra normale döner.

Bazen bıngıldakta nabız atıyor gibi hissedilir, buna pulsasyon denilir. Bıngıldak bebeğin kalp atışıyla hareketlendiği için normaldir. Ancak normalin dışında pulsasyon çok şiddetli hissediliyorsa mutlaka doktorunuza başvurun.

Bıngıldakta Normal Olmayan Durumlar ve Muhtamel Nedenleri

Bıngıldakta hissedilen nabızın (pulsasyonun) artması, şiddetli olması:

Bebek dik pozisyonda iken hafif bir pulsasyon (nabız) hissedilmesi normaldir. Şiddetli bir pulsasyon alınıyor olması kafa içi basınç artışı, arteriovenöz fistül, sinüs ven trombozu ve patent duktus arteriozus gibi durumları akla getirir.

Kafa içi basınç artışının en sık nedenleri;

  • menenjit ve ensefalit gibi beyin ve beyin zarı enfeksiyonları,

  • hidrosefali (beyin-omurilik sıvısın aşırı artması),

  • hipoksik iskemik hasar (oksijensiz kalan bebekte oluşan beyin hasarı),

  • travma ve kafa içi kanamadır.

 

Bıngıldağın erken kapanması veya küçük olması:

Yenidoğan bebekte bıngıldağın çapı cm arasındadır. En erken 3. ayda en geç ayda olmak üzere çoğunlukla aylarda kapanır.

Bıngıldağın (ön fontanel) doğumda 1 cm den küçük olması veya 3. aydan önce kapanması durumudur.

Bıngıldağın küçük olması veya erken kapanmasının başlıca nedenleri;

  • mikrosefali (küçük kafa) sendromları,

  • mikrosefali yapan TORCH enfeksiyonları

  • kraniosinostoz (kafa kemikleri arasındaki suturların kapalı olması)

  • konjenital hipertiroidi (doğuştan tiroid hormonunun yüksek olması)

Bütün bunların yanı sıra bıngıldak normalin varyantı olarak çok erken kapanabilir. Bıngıldağın erken kapandığı durumlarda bebeğin baş çevresi ölçümü günde bir takip edilmelidir. Eğer suturlar kapanmadı ise bebeğin beyin gelişimi normal olarak devam eder ve baş çevresi normal seyrinde büyür.

Bazen kontrole gelen annelerden duyuyoruz; ”Bıngıldağı erken kapandı, D vitaminini kestim.” Her ne olursa olsun D vitamini damlası kesilmemelidir. İlk 2 yaşta önerilen günlük iu D vitamini damlası kesinlikle bındağın erken kapanmasına neden olmaz.

Bıngıldağın geç kapanması veya büyük olması:

Bıngıldağın (ön fontanel) doğumda 6 cm den büyük olması veya aydan sonra kapanmaması durumudur.

Bıngıldağın büyük olması veya geç kapanmasının başlıca nedenleri;

  • kafa içi basınç artışı (menenjit, hidrosefali vb.)

  • subdural hematom (beyin kanaması)

  • konjenital hipotiroidi (doğuştan tiroid hormonunun düşük olması)

  • osteogenezis imperfekta (cam kemik hastalığı)

  • raşitizm (D vitamini eksikliği)

&#;ocuk Kardiyolojisi - &#;ocuklarda Kalp Hastalıkları

Çocuk Kardiyolojisi Nedir?

Çocuk kardiyolojisi, yeni doğan dönemindeki bebeklerden itibaren, 18 yaş bitimine kadar olan tüm bebek, çocuk ve ergen kişilerin kalp hastalıklarının teşhis, tedavi ve takibini yapan tıbbî birimdir.

Anne karnındaki ilk iki ay içerisinde hücrelerin farklılaşması ve gelişimlerini sürdürmesi ile kalp kendi gelişimini tamamlar. Başlangıçta tüp seklinde olan ilk kalp dokusu, yaklaşık 60 gün içerisinde 4 boşluklu ve 4 kapaklı bir çeşit mekanik kalp pompası haline gelir ve  çalışmaya başlar. Böylece anne karnından itibaren yaşamın sonuna kadar çalışmaya devam eder. Bazı kalp gelişim bozuklukları (anomaliler) özelliklede genetik olanlar, bebek daha anne karnında iken görülmeye başlar. Bu kapsamdaki pek çok yenidoğan kalp rahatsızlıklarının artık günümüzde daha anne karnındayken tanı alması mümkün olmaktadır. Doğuştan kalp hastalıklarının bazılarında bebek doğar doğmaz girişimsel işlemler veya cerrahi operasyon  gerekebilmektedir. Bu nedenle kalp anomalilerinin erken teşhis ve tedavisi oldukça önem taşımaktadır.

Çocuklarda Görülen Kalıtsal Kalp Hastalıkları

Çocuklarda kalp sorunları doğuştan (konjenital) ve sonradan görülen (edinsel) olarak iki ana grupta toplanmaktadır. Yetişkinlerin aksine çocukluk döneminde görülen kalp hastalıklarının büyük bölümü doğuştan kaynaklı olarak karşımıza çıkar. Doğuştan kalp rahatsızlıklarına sahip olan çocuklar, doğum esnasında kalplerinde yapısal birtakım problemler ile doğarlar. Bu anomaliler gebeliğin erken dönemlerinde, bazen de annenin henüz hamile olduğunun farkında olmadığı çok erken dönemlerde kalbin normal gelişiminin aksaması ile oluşmaktadır. Kalbin normal gelişimini bozan temel faktörün ya da faktörlerin ne olduğu çoğu kez bilinmese de bazı viral hastalıkların (kabakulak, soğuk algınlığına neden olan mikroplar, kızamık, kızamıkçık vb) neden olabildiği bilinmektedir.

Doğuştan kalp hastalıklarına neden olan diğer faktörler arasında bazı genetik hastalıklar da yer alabilmektedir. Bunlar arasında ritim bozuklukları ile kardiyomiyopi en sık görülenleridir. Öte yandan Down Sendromu ile Noonan gibi kromozom hastalıkları, kromozomlarda oluşan kırık ve kopmalara (mikrodelesyon) sebep olduğundan doğuştan kalp rahatsızlıklarının oluşma riskini artırmaktadır. Yine hamileliğin ilk üç ayında (birinci trimester) kullanılan ilaçlardan bazıları, bebeğin kalbinin gelişimine etki ederek doğuştan kalp hastalıklarına sebep olabilmektedir. Bunların dışında annenin diyabet gibi metabolik hastalıklara sahip olması, gebelikte sigara, alkol ya da uyuşturucu kullanılması ile X ışınlarına maruz kalınması da kalp problemlerine neden olabilmektedir.

Doğuştan kalp hastalıklarının pek çoğu doğumu takip eden ilk yıl içerisinde belirti verse de bir kısmı henüz bebek anne karnında iken fetal ekokardiyografi ile tespit edilebilir. Genelde bir yaşına kadar yapılan rutin muayene sırasında çocuk doktoru tarafından fark edilerek, çocuk kardiyolojisine yönlendirilme sonucunda da teşhisi netleşebilir. Bazı kalp hastalıkları, rahatsız edecek bulgu göstermeyip aile tarafından fark edilemeyebilir. Buna karşın bazı doğuştan kalp problemleri şu problemler ile kendini gösterebilir:

    • Sık nefes alıp verme,
    • Sık görülen solunum yolu enfeksiyonu,
    • Koşma ya da hızlı yürüme sonrası morarma,
    • Çarpıntı,
    • Kalpte üfürüm duyulması,
    • Bayılma,
    • Baş dönmesi,
    • Çabuk yorulma,
    • Yüksek tansiyon,
    • Göğüs ağrısı
    • Gelişim bozukluğu,
    • Kilo alamama.

İnfektif Endokardit Nedir?

Kalp kapaklarının, iç zarın ya da damarlarının tutulumu ya da iltihaplanması olarak tanımlanan bu kalp hastalığı nadir olarak görülen bir rahatsızlıktır. Normal kişilerin ağızlarında bulunan ve onlara etki etmeyen bazı bakterilerin, mantar ya da organizmaların, kalp hastalığı bulunan kişilere bulaşması, kana karışması ve üremesi ile nefes darlığı, ateş ve üfürüm gibi belirtilere neden olması şeklinde meydana gelmektedir. Bu nedenle kalp hastalığı bulunan çocuklarda ağız temizliğine yüksek seviyede önem verilmesi gerekmektedir.

Kalpte Üfürüm Nedir?

Çocuk kalp rahatsızlıkları arasında en sık karşılaşılanlardan biri de üfürüm görülmesidir. İlk olarak çocuk doktorundan duyulan bu kelime ebeveynlerin aklına "Üfürüm nedir?" sorusunu getirir.  Kalp hastalıkları arasında sıklıkla görülen üfürüm, uzman doktorun çocuğun kalbini dinlerken üfleme şeklinde farklı bir ses duymasıdır. Normal şartlar altında kalp dinlenirken, kapakların kapanma sesleri net olarak duyulur. Ancak bu kapak sesleri dışında duyulan şiddetli üfürümler, bir kalp hastalığının belirtisi olabilir. Bazı durumlarda ise bu üfürüm hafif düzeydedir. Bu nedenle üfürüm tipleri "masum" ve "patolojik" üfürüm olarak ikiye ayrılır.

Masum üfürümün varlığının nedeni çocuklarda göğüs duvarının yetişkinlere oranla çok daha ince olmasıdır. Zamanla çocuk büyür ve bu duvar kalınlaşır. Böylece üfürüm de kendiliğinden yok olur. Patolojik üfürüm durumunda ise kalpte yer alan delikler, kalp damarlarındaki darlık ve damar açıklıkları gibi yapısal bozukluklar şiddetli üfürüme neden olmaktadır. Kalpte üfürüm varlığı ve türü, uzman doktor tarafından kolaylıkla fark edilebilir. Bazı şüpheli durumlarda ise ekokardiyografi ile inceleme yapılabilir.

Yenidoğan Kalp Üfürümü

Yenidoğan bir bebek, kalp atışlarının sağlıklı ve olağan olup olmadığı açısından uzman doktor tarafından muayene edilir. Bu esnada kanın büyük damarlardan geçerken oluşan anafor sonucu farklı sesler çıkarması kalpte üfürüm anlamına gelir. Yenidoğan bebeklerde kalp atımlarının hızlı olması beklenen bir durumdur. Genelde bebeğin kalp atışı dakikada ile arasında değişir. Bu atım hızı, bebek ağladığı zamanlarda 'e kadar da çıkabilir. Böyle durumlarda kalp hızlı attığı için masum üfürüm oluşabilir. Üfürüm varlığı, fiziksel muayene esnasında anlaşıldıktan sonra EKG, Ekokardiyogram, göğüs röntgeni ya da kalp kateterizasyonu gibi görüntüleme teknikleri yardımı ile nihaî tanının konulması mümkün olmaktadır.

Çocuk Kalp Hastalıklarında Teşhis Yöntemleri Nelerdir?

Çocuk kalp hastalıklarında uygun tedavinin sürdürülebilmesi ve başarılı bir sonuç alınabilmesi için öncelikle doğru tanı konulması gereklidir. Bunun için öncelikle çocuğun aile öyküsü dinlenir, fizikî muayenesi yapılır ve uzman doktorun gerekli gördüğü durumlarda bazı testler uygulanır. Bu testler şunlardır:

Kalp elektrokardiyografisi: EKG olarak da bilinen bu yöntem ile vücudun farklı alanlarında cilt üzerine yapıştırılan elektrotlar sayesinde kalbin elektriksel aktivitesinin grafiksel olarak görülebilmesidir.

Holter EKG: Göğüs duvarına yapıştırılan elektrotlar aracılığı ile çalışan ve hastanın gün boyunca faaliyetlerini takip eden kayıt cihazı ile belirli aralıklarla ölçüm yapılarak kalbin durumunun gözlenmesidir.

Kalp kateterizasyonu ve anjiyografisi: Kalbin farklı alanlarındaki basıncın ölçülmesi için takılan kateter aracılığı ile kontrast madde verilmesi ve kalbin anatomik şekli ile boyutlarının gözlenmesidir.

Ekokardiyografi: EKO olarak da bilinen bu yöntem ile kalp boşluklarının boyutları, kalp kapakları, kalp içi basınç, kalp duvar hareketleri ve tek bir kasılma sırasında atılan kan miktarı takip edilebilir.

Telekardiyografi: Kalbin boyutlarının, bazı boşluklarda oluşan genişlemesinin ve görünümünün görüntülendiği kalp akciğer filmidir.

Renkli Doppler Ekokardiyografi: Ultrasonik ses dalgaları yardımı ile kalbin renkli şekilde 2 ya da 3 boyutlu olarak gözlenmesidir. Kalp kaslarının durumunu, kalp içerisindeki kanın akım hızının ölçülmesi, kalpteki boşluklarda bulunan basıncın ölçülmesi ile yapısal kalp problemleri bu yöntem ile teşhis edilebilir. Anne karnındaki bebeğin kalp sağlığı yanı sıra çocuğun göğsüne konan transduser adlı cihaz ile görüntüler elde edilmektedir.

Elektrofizyoloji: Boyun ve kasık bölgesindeki damarların içine yerleştirilen kılıflar aracılığı ile kalbe elektrot kateterler gönderilir. Kalp içerisinden alınan elektrik sinyalleri ile iletimin ve sağlıklı olup olmadığı değerlendirilmektedir. Diğer yöntemlerin açıklayamadığı çarpıntı, bayılma ve ciddi ritim bozuklukları gibi durumların teşhisinde ve tedavisinde tercih edilir.

Efor testi: Göğüs bölgesine yapıştırılan elektrotlar aracılığı ile nabız, tansiyon gibi pek çok verinin gözlenmesidir. Doğuştan kalp hastalıkları, kalbin kapasite ölçümü, aktivite sonucu gelişen semptomlar ile kalbin stres altındaki durumu bu test ile gözlenebilir.


Solunum Durması Nedir?

Solunum hareketlerinin durması nedeniyle vücudun yaşamak için ihtiyacı olan oksijenden yoksun kalmasıdır. Hemen yapay solunuma başlanmaz ise bir süre sonra kalp durması meydana gelir.

Kalp Durması Nedir?

Bilinci kapalı kişide kalp atımının olmaması durumudur. Kalp durmasına en kısa sürede müdahale edilmezse dokuların oksijenlenmesi bozulacağı için beyin hasarı oluşur. Kişide solunumun olmaması, bilincin kapalı olması, hiç hareket etmemesi ve uyaranlara cevap vermemesi kalp durmasının belirtisidir.

Temel Yaşam Desteği Nedir?

Yaşam kurtarmak amacı ile hava yolu açıklığı sağlandıktan sonra, solunumu ve/veya kalbi durmuş kişiye yapay solunum ile akciğerlerine oksijen gitmesini, dış kalp masajı ile de kalpten kan pompalanmasını sağlamak üzere yapılan ilaçsız müdahalelerdir.

BEBEKLERDE TEMEL YAŞAM DESTEĞİ ( YAŞ ARASI)

1. Kendimizin ve bebeğin güvenliğinden emin olunur,

Türk Kızılay Tüzüğü
2. Ayak tabanına hafifçe vurularak bilinç durumu kontrol edilir,
Eğer bilinç yok ise;
3. Çevreden yüksek sesle yardım çağrılır; aratılır.
4. Bebek sert zemine sırt üstü yatırılır
5.İlk Yardımcı temel yaşam desteği uygulayacağı pozisyonu alır (yerde uygulama yapacak ise diz çöker, masa v.b. yerde uygulama yapacak ise ayakta durur),
6. Bebeğin boynunu ve göğsünü saran giysiler açılır,
7. Ağız içi gözle kontrol edilir; hava yolu tıkanıklığına neden olan yabancı cisim var ise çıkartılır,
8. Hava yolunu açmak için, bir el bebeğin alnına, diğer elin iki parmağı çene kemiğine koyulup baş hafifçe yukarı geri itilerek eğilir, baş geri çene yukarı pozisyonu verilir,
9. Bebeğin solunum yapıp yapmadığı bak-dinle-hisset yöntemiyle 10 saniye süre ile kontrol edilir;
- Göğüs kafesinin solunum hareketlerine bakılır,
- Eğilip, kulağını hastanın ağzına yaklaştırarak solunum dinlenirken diğer el göğüs üzerine hafifçe yerleştirilerek hissedilir,
Solunum yoksa; ağız dolusu nefes alınır, ağız bebeğin ağız ve burnunu içine alacak şekilde yerleştirilir,
Bebeğin göğsünü yükseltmeye yarayacak kadar her biri 1 saniye süren 2 solunum verilir, havanın geriye çıkması için zaman verilir,
Kalp/Göğüs basısı uygulamak için bebeğin (iki meme başının altındaki hattın ortası göğüs merkezini oluşturur) göğüs merkezi belirlenir,
Bir elin orta ve ve yüzük parmağı bebeğin göğüs merkezine yerleştirilir
Göğüs kemiği 4 cm aşağı inecek şekilde ( yandan bakıldığında göğüs yüksekliğinin 1/3’ü kadar) 30 göğüs/kalp basısı uygulanır, bu işlemin hızı dakikada bası olacak şekilde ayarlanır,
Bebeğe 30 kalp masajından (göğüs/kalp basısı) sonra 2 solunum yaptırılır (30;2)
İlkyardımcı yalnız ise;  30;2 göğüs basısının 5 tur tekrarından sonra ’yi kendisi arar,
Temel yaşam desteğine bebeğin yaşamsal refleksleri ya da tıbbi yardım gelene kadar kesintisiz devam edilir.
Türk Kızılay Tüzüğü
Türk Kızılay Tüzüğü
Türk Kızılay Tüzüğü
Türk Kızılay Tüzüğü

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir