panik ataktan kurtuldum / Panik atak, Anksiyete ve OKB'den tamamen kurtuldum. | DonanımHaber Forum

Panik Ataktan Kurtuldum

panik ataktan kurtuldum

Panik atak, Anksiyete ve OKB'den tamamen kurtuldum.

Sevgili dostlar, Mart ayında başlayan pandemi sebebi ile ilk panik atağımı evde spor yaparken yaşamış durumda bulundum. Hayatım tabiri caiz ise "cin çarpmışa" döndü 2 ay içerisinde. Her türlü testi yaptırdım ve sonuç alamıyordum. O kadar kötü oldum ki ağzıma 1 kaşık yemek sokamaz duruma gelmiştim 4 senedir disiplinli vücut geliştirme yaparken. Ani kilo kaybı, sürekli ataklar, sürekli panik hali, aile fertlerine "ya virüs bulaşmışsa, ya aileme bir şey olursa ya bana bir şey olursa" diye düşünceler. Hayatım zindana çevrilmişti. Herkesin yaptığı gibi soluğu psikiyatri servisinde aldım.

Psikiyatri "kliniğine" girdiğimde odaya girdim bir sandalyeye oturdum ve karşımda oflayıp poflayan bir hanımefendi ile karşılaştım. Hemen sorunlarımdan bahsettim hafif bir tebessümle karşıladı beni (bu bir alay şeklindeydi.) Sorunlarımı anlatırken benimle göz teması kurmayıp hemen eli reçetesine ve kalemine gitti yüzüme bile bakmadan 2 tane ilaç yazdı. Şu ilacı 6 ay kullanıcaz şu ilacı da atak gelince içeceksin dedi. Ben hastalığımın ne olduğunu sorduğumda bu çok ciddi zor bir hastalık diyip benim çaresizlik duygumun pekişmesinin ilk tohumlarını attı bilinçaltıma. Elime tutuşturulmuş reçete ile eczanenin yolunu tuttum. Tanıya baktığımda "anksiyete bozukluğu" yazıyordu. Eczaneye gidip ilaçları aldım lakin kendime yediremediğim için 2 hafta boyunca içmedim.

2 hafta boyunca evde sürekli hüzünlü, kederli bir ruh haline büründüm akıl hastası mı oldum ben diye. Çünkü bir hekim uzman statüsüyle bana tanı damgasını çakmıştı. Nasıl hasta olurum ruh hastalıkları çok kötüdür korkunçtur diye düşünerek daha da dibe battım. Zaten anksiyete problemleriyle uğraşırken birçoğunuzun şu an düşündüğü "bir de depresyona girmişin" gibi hissediyordum kendimi. Yapı olarak araştırmayı çok seven, çok boyutlu düşünen, her şeyi neden sonuç ilişkisine bağlayan mantıklı bir insanım. İlaçları içmediğim sürece hepinizin yaptığı gibi arama motoruna "anksiyete nedir, nasıl kurtulunur, geçer mi, antidepresan nedir vs. vs" binlerce sorular araştırmalar yapmaya başladım ve her ulaştığım bilgi zihin dünyamın gırtlağını sıkacak derecede beni kedere sürüklüyordu çünkü internette bu sorunlardan "ruh kanseri" olarak bahsediyorlar, çözüme dair hiçbir elle tutulur bir şey bulamıyorsunuz aksine daha da kötü hissediyorsunuz çünkü "belki de hiçbir zaman geçmeyecek bir hastalığa yakalandım hayatım böyle geçecek" moduna giriyorsunuz bu yolda çözüm arayıp bulamayan insanları gördükçe internet ortamlarında. Youtube'a girip güzel diksiyonlu ve zarif oturuşlu psikiyatristlerin videolarını dinledikçe daha da kötü oluyorsunuz ve altındaki yorumları okudukça insanlar "20 senedir ilaç kullanıyorum düzelemedim" gibi şeyler yazdıkça siz daha fena oluyorsunuz.

Velhasıl kelam hayatımda daha önce böyle bir problemle hiç karşılaşmamıştım ve ayakta duracak gücüm yoktu. Evet psikiyatriniz reçetenize bir tanı koyar ve siz ondan kurtulmaya çalışırsınız. Fakat psikiyatri kliniğine gidip tanı almış insanlar tanıda "panik bozukluk" yazsa bile bir sürü sorunla iç içe olduğunu bir süre sonra farketmeye başlarlar. Çünkü bu sorunların hepsi birbiriyle içi içe geçmiştir.

Öncelikle ne yaşadığımı bilmeniz kendi sorununuzun bunlar olup olmadığını anlamakta çok işe yarayacaktır.

Aklımdan sürekli tedbir almamı gerektirecek ve kaygı dolu düşünceler geçiyordu ve bunları düşünürken ataklar yaşıyordum. Bazen hiçbir şey düşünmezken ataklar yaşıyordum ve sürekli bir şey olacakmış gibi hissediyordum. Psikolojik sorunlara sahip insanlar tek bir tanı alsalar bile şu yazdığım cümlede kendilerini rahatlıkla görüp "aaa ben de böyleyim" diyebilirler.

Yaşadığım fiziksel belirtileri sıralarsam (insanlar bunları çok merak ederler kendi sorunlarıyla bağdaştırabilmek için). Sürekli bir çarpıntı hissi, vücudumu dinleme, ellerimde titremeler, ter basmaları, üşümeler, odaklanamama sorunu, insanların dediklerini anlayamama, okuduğun şeyi 10 kere okuyunca zar zor anlayabilme, özellikle kalp çarpıntılarının kulaklara vurması, vücudun hep sallanıyor olması, ellerin ayakların uyuşması ve bunun üstüne oturduğundaki gibi bir uyuşma olmaması, nefesin kesiliyormuş hissi ve sürekli bir şey olacakmış gibi yerinde duramama.

Çıldırmanın eşiğinde olduğumu hissediyordum, tüm hayatım tepetaklak olmuştu. Hayatta en önem verdiğim şeylerden biri olan aklımı kaybettiğimi düşünüyordum. Sanki beni başka bir şey kontrol ediyormuş gibiydi ve çaresizlikten "antidepresancığa" başladım.

Özellikle internette araştırdığınızda bu sorunların kesin sebebi bilinmemekle birlikte "serotonin düşüklüğü, nörotransmitter sorunlar, genetik yatkınlık vb. vb. elimizde olmayan sebepler ile bağdaştırılıp sizi çok fazla çaresizliğe sürükleyen bilgilere rastlarsınız. Yazının şu anından itibaren psikiyatriye ilgi duyan (ben çok fazla ilgi duyardım psikiyatriye bu sorunları yaşamadan önce, hayrandım bu alana) arkadaşlar ve psikiyatristlerin tepkisini çekeceğimi bile bile ve "sen ne anlarsın ordan" diyeceklerini bile bile yazıyorum ki çok uzun süren araştırmalarım sonucunda neredeyse her türlü kan değerini, vücuttaki sorunları ortaya çıkaran eksik ve fazla maddeleri ölçebilen tıbbın ne hikmetse serotonini ölçemediğini ve serotonin düşüp yükselmesinin halen bir HİPOTEZ ile açıklanıp, bu hipotezin medikal bir tedaviyi başlatmak için yeterli bir dayanak olarak görülmesini farkettim. Doktor, eğer hasta isem tahlil yap ve ıspatla. (Bunları iyileşme sürecine girdikten sonra fark ettim.)

Dikkat ederseniz bir psikiyatri kliniğine gittiğinizde diğer tıp alanlarında olduğu gibi tahlil,tetkik, gözlem vesaire yoktur. Doktorun karşısına geçer sorununuzu anlatırsınız ve reçetelenip postalanırsınız. Bu bile kafanızda bazı soru işaretleri oluşmasına yetecektir.

Lakin o zamanın getirmiş olduğu çaresizlik duygusu ile birlikte ben de hepinizin yaptığı gibi ilaçları içmeye başladım. Prospektüsü elime alıp okumaya başladığımda hepinizin kaygısının arttığı gibi benim de arttı çünkü yan etkilerinde yazılanları burda ilaç kullanan tüm arkadaşların bildiğine eminim ve herhangi bir antidepresanın prospektüsünü internetten bulup okursanız "cici yan etkileri" görürsünüz. (Bu arada bu yan etkiler zaten insanların kurtulmaya çalıştığı fiziksel belirtilerin ta kendisidir yani kafanızda bir soru işareti daha oluşması için bir sebep daha.) Fakat öyle bir çaresizlik içerisinde oluyoruz ki denize düşen yılana sarılır misali isterse 10 tane ilaç versinler içip kurtulmak istediğimizin farkındayım. Diğer verilen ilacı da arkadaşlar bilirler antidepresanlara "alıştırmak" için verilen bir ilaçtır ve uzun süre kullanılmaz.

Gel zaman git zaman ilaç kullanmaya başladım fakat forumlardaki arkadaşların yazdığı gibi ne doz arttırmak ne ilaç değiştirmek (hepsi doktor kontrolünde) hiçbir sorunuma etki etmiyordu. Bu arada aynı sorununuzu birebir 10 tane psikiyatri uzmanına anlatın neredeyse hepsi farklı sorunu farklı farklı teşhis edeceklerdir yani hepsi aynı teşhisi koyamazlar. Çünkü tamamen kanaate dayalı bir felsefi bakış açısıyla tanı konuyor. Bol bol psikiyatri gezmiş arkadaşlar beni iyi anlarlar a kliniğinde depresyon tanısı alırken b kliniğinde başka bir tanı alırsınız aynısını bile anlatsanız.

İlaçlar etki etmedikçe çöküntüm katlanılamaz bir boyuta geldi ve benim maddi olarak terapi alabilecek gücüm yoktu. Ki zaten bu sorunları yaşayan arkadaşlar aşırı kaygılı hissetikleri için pandemi sürecinde terapilere bile yaklaşmakta çok güçlük çekerler. Yavaş yavaş artık hayatım böyle geçicek, düzelemeyeceğim kimse düzelememiş, terapisinin saati Tl olan bir psikoloğa mı gitsem yemeğimden kısıp vesaire derken günlük işlerimi yapmaktan tamamen çok uzaklaşmıştım ve eskisi gibi değildim. Kendimde bir gelecek göremiyordum ve kendimi tamamen hasta olarak ilan etmiştim. Bu hastalık algımın pekişmesi tanını koyulduktan sonra olmasıyla iyice alevlenmişti. Madem serotonin düştü ise bu ilaçları kullanınca düzelmem gerekiyordu fakat aylarca bir sürü doz farklı ilaç farklı hekim denememe rağmen hiçbir sonuç alamadım. Çaresizliğimin son anlarında artık hastalığımı kabul edip ömrümün sonuna kadar sanki Ali Rıza Bey gibi tekerlekli sandalyede oturan bi ruh hali ile Youtube'da gezinirken o çok sosyetik giyinen, terapisinin dudak uçuklattığı, diksiyonu harika, gel benden terapi al diye bol bol reklamı olan psikiyatristlerin videolarının altındaki çaresiz insanların yorumlarının arasında bazı insanların "Psikolog İzzet Güllü'yü izleyin" yazması dikkatimi çekmişti.

İlk başta "yine bir psikiyatrist veya psikolog süslü süslü giyinip aynı şeyleri ısıtıp ısıtıp önüme koyarak hiçbir faydası olmayan bilmediğim bir şey söylemeyecek edasıyla üzerinde durmadım ve açıp bakmadım. Bir süre sonra hala yerimde saydığımı farkedince bu insana da bir bakayım içimde kalmasın modu ile videolarını izlemeye başladım ve başlamam ile o ilk şoku yaşadım. Farklı şeyler söylüyordu ve ilgimi çekmişti. Videolarının altındaki yorumlara baktığımda insanların iyileştiklerini, iyileşmeye başladıklarını yazmalarıyla şaşırmıştım. "İnsan video izleyerek nasıl düzelir" diye düşünmüştüm sizin de düşünebileceğiniz gibi. Fakat başlamam o başlamam ki hayatımda ilk defa umutlanmıştım ve bu umutlarımın boşa çıkmaması için çabaladım. Çabam neydi biliyor musunuz? Tüm psikiyatri sektörünün neredeyse tersini söyleyen, psikoloji (ki kendisi de psikologtur) ve psikiyatriye ağır ithamlarla suçlamalarda bulunarak bas bas bağırarak tüm sektörün tepkisini çeken bir adamdı.

Belirtmek isterim ki ben ne reklam aldım, ne burada bir insanı yüceltmeye çalışıyorum ne de kendim bir ilgi çekme peşindeyim. Aslında ben gayet bencil bir insanım. Kendim iyileştiğim için "banane canım isteyen kendi kuyusunda boğulsun ben kurtuldum mu kurtuldum" diyip çekip gidebilecek bir insandım fakat bu sorunları yaşadığım için bu sorunları yaşayan arkadaşların hissettikleri çaresizlik duygusunu ve acılarını iliklerimde cayır cayır hissettiğim için duyarsız kalamıyorum. Dostlar, bunca sene antidepresan içip kiminiz ilaç ve terapi alıp yine bir sonuç alamadığınızı biliyorum. Eğer alabilmiş ve düzelmiş insanlar varsa ne mutlu çünkü ben bu kadar acının çekilmesini istemiyorum kim nasıl iyileşiyorsa öyle iyileşsin ilaç iyileştirecekse iyileştirsin terapi iyileştircekse iyileştirsin umrumda değil. Ben faydaya bakan bir insanım yani sonuç odaklıyım iyileşiyim de nasıl olursa olsun. Ben yaşadığım tüm sıkıntılardan bu psikolog sayesinde kurtuldum. İster buraya çok ünlü bi psikiyatrist gelip sen ne diyorsun diyip (altta yatan mesleki menfaat kaygısıyla) beni eleştirsin. İster yeni psikiyatrist adayı arkadaş gelip boş boş konuşma desin. Ben sorunumdan kurtulmanın yöntemini sizinle paylaşmak istedim sizi hiç tanımasam da çünkü çektiğiniz acıları anlayabilen insanlar birbirlerini iyi anlarlar. Hepinize geçmiş olsun diliyorum. Fakat şu cümlemi de yazmadan geçemeyeceğim (ki bu cümleyi arkadaşlar daha sonradan anlayacaklar) SİZ HASTA DEĞİLSİNİZ. Sağlıcakla kalın.

Panik ataktan nasıl kurtuldum?

Telefonum çalıp açtığımda karşımda titrek ve kaygı dolu bir ses tonuyla Ömer Bey ile mi görüşüyorum demişti.

Evet Buyrun benim dediğimde, yaklaşık 10 yıldır panik atak sorunu yaşadığını, doktor doktor gezdiğini fakat derdine bir çare bulamadığından bahsetmişti. Bana bir arkadaşının tavsiyesi ile ulaştığını bu hastalikla baş edecek gücünün kalmadığını söylemişti.

Anlaşılan Hem maddi hem manevi olarak çok yıpranmıştı. Her gece gelen çarpıntılar sonucu "kalp krizi geçiyorum" düşüncesiyle eşini uyandırıp evinin yakınındaki acil servise götürmesini söylüyordu. Yapılan tetkikler sonucu herhangi birşeyinin  olmadığını, durumun psikolojik olduğunu söylüyordu doktorlar.

Fakat nafile doktorlara inanmıyor, başka hastanelere doktorlara gidiyor, ya gözlerinden birşey kaçtıysa, ya hastaysam, düşüncesini bir türlü kafasından atamıyordu.

Zaman zaman nefes almakta güçlük yaşıyor, bazen ise vücudundaki uyuşmalar ve çevresine karşı yabancılaşma hissiyle baş etmeye çalışıfunduszeue.infonun diğer ucundaki hanfendi yaşamış olduğu bu sıkıntıları anlattıktan sora acaba ben ömür boyu böyle mi olacağım düzelebilecekmiyim? Sorusunu yöneltmişti.

Bende elbette düzelebileceğini, uyguladığımız Bilişsel Davranışçı Terapi Yönteminin Ne kadar etkili bir yöntem olduğunu, ve yaşadığı durumun nedenlerini anlattım. Seanslarla yol kat edebileceğimizden ve panikatak sorunu yaşayan bir çok kişinin bu durumdan kurtulduğunu normal yaşamlarına döndüğünden bahsettim.

Terapi seanslarımıza başlayıp ilerledikçe verdiğimiz bilişsel ev ödevleri düşünce günlükleri, yaşamsal hedefler, ve oluşturduğumuz bir çok çözüm önerilerini hayata geçirdikçe aslında kontrolün kendisinde olduğunu anlamaya başlamıştı. Kısa süre içerisinde panik nöbetleri azalmış, rahat bir şekilde tek başına dışarı çıkabilir duruma gelmişti. Yaşama daha pozitif bakabilmeyi öğrenmişti.

Geçmişin yükünü omuzlarından yere bırakmayı öğrendiği andan itibaren "an" da kalmayı başarmıştı. Son seansımızda bana soylemek istediginiz bir şey var mı? Demiştim. Danışanımın verdigi cevap; Şimdi panik ataktan tamamen kurtuldum teşekkür ediyorum Ömer Bey, iyiki karşıma çıktınız demişti. Pes etmeyip yılmadan mücadele ettiği için bende kendisini tebrik etmiştim.

Evet yukarıda panikataktan muzdarip bir danışanımın öyküsünü paylaştım. Panikatağın bilinç altında yatan kaygı korku öfke travma olumsuz yaşantılardan kaynaklandığını bilmek ve sorunu en temelinde çözümlemek tedavide oldukça önemlidir. Düzelmek için sadece ilaçlara bel bağlamak malesef hayal kırıklığına uğratmaktadır. Bu yüzden Etkili yöntemler olan Bilişsel davranışçı terapi, EMDR (göz hareketleriyle duyarsızlaştırma ve yeniden işleme), EFT (Duygusal özgürleşme tekniği) gibi yöntemlerle çalışmak oldukça etkili ve çözüm odaklıdır.

kere kalp krizi geçirdim! Evet! Ama hiçbirinde de ölmedim! Çünkü onlar kalp krizi değil, panik ataktı! O atakları boşu boşuna yaşamışım, meğer tedavisi varmış! Diyeceğim o ki, bu berbat şeyden hepiniz kurtulabilirsiniz!
Ben Oya Özdilek. 10 yıl boyunca Posta Gazetesi'nin sağlık sayfası editörlüğünü yaptım. Bu sayfayı yapmam boşuna değildi. Çare bulamadığım panik atak dönemimde, bana neler olup bittiğini anlamak için gece gündüz tıbbi yazılar okurdum. yılları arasını tam bir panik atak halinde yaşamış bir panikzedeyim ben, daha doğrusu eski bir panik atak hastası. 4 yılını boşa harcamış bir panik atak kurbanı!
Panik atağın, bir 'İmdat, ben baş edemiyorum artık, bana yardım edin!' haykırışı olduğunu unutmayın! Zaten bütün panik ataklılar, 'yaşadıkları olumsuzluklar bittikten sonra, tam düzlüğe çıktıklarında panik atakların başladığını' söylüyorlar. Bende de öyle olmuştu. Psikolojik, ruhsal bir tükenişin işareti bu

Birkaç gün olarak planladığı "panik atak yazı dizisi" gördüğü yoğun ilgi üzerine 27 gün süren yazar Oya Özdilek başından geçenleri ve panik atak hakkındaki gerçekleri sizinle paylaşıyor.

Panik Atağı Nasıl Yeneriz

Panik atak sırasında ortaya çıkan bedensel duyumların (çarpıntı, nefes darlığı, bayılma hissi gibi) yarattığı korku panik bozukluğun sürmesindeki en önemli etkenlerdendir.

Daha önce farkında olmadığımız ya da önemsemediğimiz birçok bedensel duyum, panik atak geçirdikten sonra tehlikeli olduklarına dair gelişen inançla çok önemli hale gelir ve panik hastaları olası bir panik atağa hazırlıklı olabilmek için bedensel duyumlarını izlemeye başlar, kontrol altında tutmaya çalışırlar.

Panik atakla baş etmek, panik atağı düzeltmek için bedensel duyumların yaklaşan bir tehlikenin habercisi olmadığını kavramak, bunları kendi başlarına bir sıkıntı kaynağı olarak görmemek gerekir.

Panik bozukluğu tedavi ederken, panik atağınızla baş etmek, panik atağınızı geçirmek için korkunuzu tetikleyen özgün bedensel duyumlarınızı tanımalısınız. Panik atak sırasında ayrımına vardığınız ilk bedensel duyum, kaygılandığınız bedensel duyumlar panik atak tedavisinde yol gösterici olacaktır.

Fobi tedavilerinde özgül bir durum ya da özgül bir bedensel duyumla ardı ardına karşı karşıya gelmeniz kaygınızın azaltılmasında büyük öneme sahiptir. Yaşadığınız bedensel duyumlar size rahatsızlık vermediği anda panik atak tedaviniz tam anlamıyla başarılmış olacaktır.

Soluğunuzu 40 saniye tutarak soluksuz kalma egzersizleri, başınızı sağa sola çevirerek yapılan baş dönmesi egzersizleri, birkaç merdiven inip çıkarak kalp hızınızı arttırma egzersizleri gibi farklı yöntemler tedaviniz sırasında psikiyatristiniz tarafından uygulamalı olarak size gösterilecektir. Bunları yaptıkça panik atak sırasında gerçekleşmesinden korktuğunuz bayılma, boğulma, kalp durması, çıldırma, kontrolünüzü kaybetme gibi durumların olmadığını görecek, bedensel duyumlarla olası tehlike arasında kurduğunuz ilişkiyi giderek önemsemez olacaksınız.

Bedensel belirtilerden korkuldukça ve bunlardan kaçınmaya çalışıldıkça panik bozukluğu tamamen düzeltmek, tam anlamıyla yenmek mümkün olmaz.

Panik atakta bedensel duyumlardan kaçınırken farkında olmadan bedensel duyumları doğuran bir takım etkinliklerden de kaçınılır. Merdiven çıkmak, spor yapmak, heyecanlı bir film izlemek, kafeinli ya da sıcak bir şeyler içmek, hızlı yürümek, koşmak gibi eylemler bunlar arasında sayılabilir. Bu etkinliklerden kaçınma davranışı sürdükçe panik atak geçirme olasılığınız kaybolmayacaktır. Panik atak tedavisinde psikiyatristiniz bunlar üzerinde de ayrıntılı duracaktır.

Kaygı doğuran durumlarda aşamalı ve ardı ardına karşı karşıya gelme, panik atak tedavisinin içinde önemli yere sahip olmakla birlikte tedavide son nokta için beklenti kaygısının da ortadan kaldırılması gerekir.

Belli durumlarda, durumun içindeyken kaygı duymasanız da söz konusu duruma girecek olma düşüncesi kaygı oluşturuyorsa bu beklenti kaygısıdır.

Panik atak hastaları beklenti kaygısını yenmek için güvenlik davranışları geliştirirler. Güvenlik sağlayan bir takım nesneleri sürekli yanında taşımak (su, cep telefonu, tansiyon aleti gibi), dikkatini dağıtacak davranışlar geliştirme (içinden şarkı söyleme, kulaklıkla müzik dinleme, yolculukta yanındakiyle sürekli konuşma gibi), doktorundan ya da yakınlarından hastalığıyla ilgili güvence isteme, yalnız kalamayıp güven veren birinin eşlik etmesine ihtiyaç duyma, metro, otobüs, sinema gibi yerlerde çıkışlara yakın oturma, alkol ya da ilaç kullanımı ile kaygıyı dağıtmaya çalışma, çevreyi denetim altında tutmaya çalışma (otomobilde camı aralık bırakma, gece yatarken ışığı ya da televizyonu açık tutma, banyoya girerken kapıyı kapatmama gibi) bunlar arasındadır.

Panik ataktan tümüyle kurtulmak için bilinçdışında üretilen bu savunma davranışları tamamen yok edilmelidir.

Panik atağı durdurmak, panik atakla baş etmek, panik atağı düzeltmek, panik atak tedavisi için doğru soluk alıp vermeyi öğrenmek çok önemlidir. Burada hiperventilasyonun panik bozukluğundaki önemi ve rolüne değineceğiz.

Genel olarak iki tür soluk alıp verme yöntemi kullanırız. Göğsün yukarısından yaptığımız solunum torasik, göğsün aşağısından yaptığımız solunum diyafragmatik soluk alıp vermedir. Torasik solunum yüzeysel ve hızlı, diyafragmatik solunum derin ve yavaştır.

Psikolojik ve psikiyatrik çalışmalar özgüvenli, duygusal açıdan dengeli ve sağlam kişilerin diyafragmatik solunum, edilgen, bağımlı, korkulu ve utangaç kişilerin torasik solunumu kullandıklarını göstermektedir.

Göğüsten hızlı ve yüzeysel soluk alıp vermeyle giden torasik solunum kaygı uyandıran tehdit hallerinde kısa süreli, olağan bir tepkidir. Kaygı ve korkular bilinçdışında yer ettiğinde torasik solunum bir yaşam biçimi haline gelir. Yavaş ve derin soluk alanların ise kalp hızları da düşer, kalp sağlığı için de koruyucu etki gösterir.

Panik atağı düzeltmek, panik atağı durdurmak için solunumu kontrol etmek, diyafragmatik solunuma geçerek solunum hızını düşürüp hiperventilasyona son vermek olmazsa olmazdır.

Aşırı soluk alıp verme baş dönmesi, sersemlik, uyuşukluk ve karıncalanma hissi, terleme, göğüste sıkışma, nefes darlığı gibi panik atak bulgularını ortaya çıkarabilir.

Panik atak sırasında hiperventilasyon gelişmekte, aynı zamanda hiperventilasyon eğilimi olanların panik bozukluğa daha sık yakalandıkları bilinmektedir. Dakikada üzerindeki solunum sayısı hiperventilasyon olarak isimlendirilir. Normal zamanlarda nefes alıp verirken göğsünüzün üst bölümünü kullanıyorsanız hiperventilasyona daha yatkın olabilirsiniz.

En doğru solunum şekli diyafram kaslarını kullanarak karnınızdan soluk alıp vermenizdir. Başparmağınız boynunuzun tam altında, diğer elinizin serçe parmağı da göbek deliğiniz üzerinde iken, solunum sırasında karnınızın inip çıktığını görüyorsanız solunumunuz diyafram solunumudur.

Günde 2 kez 10 ar dakikalık diyafram solunumu egzersizleri yapmanız panik ataklarınızı kontrol altına almada oldukça etkili bir yöntemdir. Burundan 3 saniye süreyle nefes almak, 3 saniye beklemek ve ağzınızdan 3 saniye içinde yavaşça nefes vermek ve bunu karın solunumu şeklinde yapmak panik atak tedavisinde size çok yol aldıracaktır. Gün içinde kaygılı hissettiğiniz ya da kaygı doğuran durumlarla karşılaştığınızda bu egzersizler herkes için olumlu sonuçlar doğurur.

Bu pratik önerilerle panik ataklar ile baş edemediğinizde panik atak tedavisi için psikiyatristiniz ilaç tedavileri, hipnoz-hipnoterapi ve bilişsel davranışçı terapi ile size en uygun tedavi yöntemini sunacaktır.

Panik atağı nasıl yeneceğinizi öğrenmek, panik atağı yenmenin yollarını bulup uygulamak ve panik atak nasıl düzelir sorusunun cevabını almak, hızlı ve etkin panik atak tedavisi için Antalya psikiyatri merkezimiz uzman psikiyatrist ve psikoterapist kadrosuyla yanınızdadır.

Panik Atak Tedavisi Antalya, Antalya Panik Atak ve Antalya Psikiyatri Merkezi.

Lara, Muratpaşa, Antalya.

Psikiyatri Uzmanı Filiz Uluhan.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası