mucize uğur böceği ile kara kedi tüm dönüşümler / Tavşan Dönüşümü - Mucize- Uğur Böceği İle Kara Kedi - Video indir, izle ve paylaş

Mucize Uğur Böceği Ile Kara Kedi Tüm Dönüşümler

mucize uğur böceği ile kara kedi tüm dönüşümler

Roaar

İlk görünüm:Son görünüm:
"Kum Adam""Dilek Gerçekleştirici"

Kabul edildiği cinsiyet

Kadın

Sevdiği şeyler

Partiler
Nazik, özverili veya yardımsever olanlara yardım etmek

Sevmediği şeyler

Kaba, talepkar veya bencil olanlara yardım etmek

Yaşadığı yer

Paris, Fransa

Güçleri ve yetenekleri

Çarpışma
Uçma
Havaya yükselme
Soyutluk
Kameraya çekilememe


Roaar, kaplan mucizesine bağlı olan Yüceltme kwami'sidir. Kaplan mucizesini takan kişi, Roaar sayesinde kaplan temalı bir süper kahramana dönüşür.

Görünüm

Roaar 10 santimetre (veya 4 inç) boyundadır. Yüzünün alt kısmı ve göbeği daha açık bir tondadır. Açık turuncu gözleri ve iki sivri beyaz dişi vardır. Ayrıca yuvarlak siyah kaplan benzeri kulakları, başının üstünde üç dikey siyah çizgisi ve her yanağında bir bıyığı vardır. Son olarak, yuvarlak siyah uçlu ve ucun altında iki siyah çizgili uzun bir kuyruğu vardır.

Kişilik

Roaar hakkında meraktan bir şeyler yapmaya çalışması dışında pek bir şey bilinmiyor. Roaar talepkar veya kaba kişiler tarafından komuta edildiğinde yardımı reddedecek ve Chloé'ye yaptığı gibi onları pervasızlıklarından dolayı eleştirecektir. Diğer tüm kwamiler gibi, o da güçlerinin nasıl kullanılması gerektiği konusunda sorumluluk sahibidir.

"Crocoduel"de, Roaar'ın sert ve kendinden emin olduğu görülüyor. Mucizenin sesini yükseltmekten korkmayan birisi tarafından kullanılmasını tercih ediyor.

Yetenekleri ve Güçleri

Roaar uçabilir, havaya yükselebilir ve katı cisimlerin içinden geçebilir. Kendinden daha büyük ve/veya daha ağır nesneleri de taşıyabilir.

Bir kwami ​​olarak Roaar, Kaplan mucizesinin sahibini kaplan temalı bir süper kahramana dönüştürebilir. Kaplan mucizesini takan kişi, kullanıcının yumruğunda muazzam miktarda enerji toplamasına ve çok güçlü bir yumruk salmasına izin veren bir süper güç olan Çarpışma'yı kullanma gücünü kazanır.

Tarihi

2. sezondan önce

Yüceltme kavramı ortaya çıktığında, Roaar ortaya çıktı. Mucizevi mücevherler yaratılmadan önce, Roaar ve diğer kwamiler, insanlarla etkileşime giremeden tüm evreni dolaştı. Sonra, binlerce yıl önce, bir büyücü mucizeleri yarattı. Roaar, mucizesi giyilmediğinde, Usta Fu'nun Mucize Kutusunda saklanan kaplan mucizesinde uykudaydı.

2. sezon

2. sezon boyunca, Roaar kaplan mucizesinde uykudaydı.

"Kum Adam"da, Roaar diğer kwamilerle birlikte Mucizevi Kutu'da Nooroo'nun doğum gününü kutluyordu . Tikki ve Plagg geldiğinde de heyecanlandı. Tikki'nin getirdiği şeyin boya fırçası olduğunu düşündü ve emin olmak kalemle bir çizgi çizdi. Nooroo'yu bulma zamanı geldiğinde, Roaar pozisyon aldı ama onunla temas kurmak için onun yerine onu kullanan kişiyle temasa geçtiler. Sesini duyunca, onun kölesi olma düşüncesiyle ürperdi ve hepsi bağlantıyı kestiğinde keşfedilmesini engelledi. Nooroo yerine Nooroo'nun sahibiyle temasa geçerlerse, birinin akumatize edilmiş olması gerektiğini ve Tikki ile Plagg'ın kullanıcılarının tehlikede olacağını fark etti.

3. sezon

3. Sezon boyunca, Roaar kaplan mucizesinde uykudaydı.

"Kwami Avcısı"nda, Multi Fare'nin Tikki ve Plagg'ı kurtarma planını hayata geçirmesine yardım etmek için öbür kwamiler ile birlikte aktive edildi. Çatışma sırasında, Roaar yakalanan birkaç kwamiden biriydi, ancak Multinoir'in yardımıyla serbest bırakıldı. Kwami Avcısı'nın yenilgisinden sonra, Roaar ve diğerleri, planları başarılı olduğu için Marinette'i alkışladılar ve Mucize Kutusu'na geri döndüler.

"Mucize Kraliçesi"nde, Kraliçe Arı tarafından Stompp, Ziggy, Daizzi, Barkk, Mullo, Orikko ve Fluff ile birlikte onları ve mucizeleri Uğur Böceği ve Kara Kedi'ye karşı kullanmak amacıyla aktive edildi. Onu dönüştürmesi emredildikten sonra, Roaar, gerekli dönüşüm ifadelerini bilmediği için onu eleştirdi ve ardından diğer kwamilerle dönüşüm ifadesini derhal sakladı. Usta Fu'nun "Mucize Kutusunun Koruyucusu" unvanından vazgeçeceğini duyurması üzerine, o ve diğer kwamiler onu bunu yapmaması için ikna etmeye çalıştılar. Kaçmayı başaramayan Kraliçe Arı, hayal kırıklığı içinde mucizesini fırlattı. Daha sonra, Roaar, Uğur Böceği tarafından Mucize Kutusuna geri koyuldu.

4. sezon

"Gerçek"te, Marinette hevesle kutuyu keşfetmeye çalışırken, Roaar Mucize Kutusundan yanlışlıkla serbest bırakıldı. Bir video görüşmesi sırasında Roaar ve diğerleri, şaşkınlık içinde yeni gardiyanın bilgisayarının etrafında toplandılar ve arkadaşlarının neden hapsedildiğini merak ettiler. Marinette, Luka ile randevusu için ayrıldığında, Roaar ve diğer kwamileri Mucize Kutusu'na saklandılar. Kötü adamın yenilgisinden sonra, Roaar ve diğerleri Marinette'in Luka'dan gözyaşlarına boğulduğu için üzgün olduğunu gördüler, tam olarak nasıl yardım edeceğini bilmiyordu ama diğerlerine katıldı ve yeni koruyucularına bir grup sarılması verdi.

"Yalan" bölümünde, Roaar Marinette'in odasında görüldü.

"Sırlar Çetesi"nde, Roaar, gardiyan eve gelene kadar bazı kwamilerle konuşurken görüldü. Daha sonra, o ve diğerleri, Marinette'in, sonsuza kadar sırlarla ve yalanlarla dolu bir hayata mahkûm olmaktan duyduğu üzüntüyü dile getirdiğini duyar. Birinin geldiğini duyduklarında, kwamiler Mucize Kutusu'na saklanırlar ve Sırlar Çetesi yenildikten sonra Roaar ve diğerleri Marinette'in sırrını Alya'ya açmasına bakar.

"Bay Güvercin 72"de, Roaar, diğer kwamiler eğlenceye katılmaya karar verene kadar Barkk ile birlikte Marinette'in tasarım şapkalarından biriyle oynarken görülüyor. Daha sonra, Marinette'in iksir yapma girişimleri odasını dağıtan bir patlamaya neden olduğunda, onu geri koyar ve siper alırlar; sonra da Roaar temizliğe yardımcı olur.

"Öfkeli Fu" bölümünde, Usta Fu'nun geri döndüğünü duyan Roaar, kwami ​​yoldaşı ile birlikte, Marinette'in güvenlikleri için onları saklamaya çalışmasına ve yeni koruyucuları Mucize Kutusunu korumasız bırakmakla ilgili endişelerini dile getirmesine rağmen, onu görmek için büyük arzusunu dile getirdi. Roaar, kutuyu korumak için biri kalırsa, diğerlerinin de gidebileceğini fark etti, ancak hile yaparak hepsinin gitmesi için Marinette tarafından durduruldular ve ona "yavru köpek gözleri" uyguladılar ve Marinette isteksizce kabul etti. Ancak, Roaar ve kwamiler Marinette'in çantasındayken sessiz kalmakta zorlandılar ama Usta Fu'nun iyi olduğunu ve harika bir ressam olduğunu duydular.

Ancak eve döndüğünde, Roaar, Su-Han'ın, Usta Fu'nun olayından önceki bir önceki gardiyan olduğu için kutuyu geri almak için döndüğünü fark etti ve Su-Han'ın katılığıyla o ve kwamiler ne yazık ki kutuya döndüler. Uğur Böceği'nin itibarlı kötü adama karşı cesur eylemlerini gördükten sonra Su-Han, Usta Fu'nun seçiminin Roaar ve diğer kwamilerin Marinette ile kalmasına izin verecek kadar kötü olmadığını fark etti.

"Optigami"de, Roaar herkesin yaklaşan moda etkinliğine davet edildiğini duyunca heyecanlandı ve onların, yani kwamilerin de gidebileceğini düşündü. Ancak Marinette bunu hemen reddederek, mucizenin sahibi yanında olmadığı sürece hiçbir yere gidemeyeceklerini belirten kuralı hatırlattı.

"His Baloncu"da, Marinette Gölge Moth'un Mucize Kutusu'nu aldığına dair bir kabus gördükten sonra Marinette'in odasında ve Mucize Kutusunun orada olup olmadığını kontrol ettiğinde göründü.

Trivia

  • Roaar ilk olarak 31 Ağustos 'de ikinci sezon fragmanından ortaya çıktı.
  • Kaplanlar, diğer şeylerin yanı sıra gücü, enerjiyi ve korumayı temsil eder.
  • Adı "Roar"da bir kelime oyunu.
  • Kaplan, Çin zodyakının üçüncü hayvanıdır.
  • Plagg'dan sonra bir kediye dayanan ikinci kwamidir.
  • İngilizce dublajda, Roaar'a ilk olarak "Kum Adam"da duyulan erkeksi bir ses verildi. Ancak, "Mucize Kraliçesi"nden itibaren, Roaar ​​artık kadınsı bir sesle konuşuyor.

“MUCİZE: UĞURBÖCEĞİ İLE KARAKEDİ” ÇİZGİ FİLMİ ÜZERİNE ÖFKE DUYGUSU VE ŞİDDET DAVRANIŞI AÇISINDAN BİR ANALİZ Erkan YÜKSEL Anadolu Üniversitesi, Türkiye [email protected] Erkan YÜKSEL, Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi mezunudur. Yüksek lisans ve doktorasını aynı üniversitede tamamlamıştır. yılında Selçuk Üniversitesi İletişim Fakültesinde araştırma görevlisi olarak başladığı akademik kariyerine yılında Anadolu Üniversitesinde profesör unvanı alarak devam etmektedir. University of Texas at Austin’de misafir öğretim üyesi olarak bulunmuş olan Yüksel, Uluslararası Kıbrıs Üniversitesinde de bir yıl Gazetecilik bölüm başkanlığı yapmıştır. Yüksel, yılından bu yana Anadolu Üniversitesinde Basın ve Yayın Bölümü başkanlığı görevini yürütmektedir. Özet: Son yılların popüler çocuk çizgi filmleri arasında dikkati çeken Fransız yapımı aksiyon/macera türündeki animasyon filmi “Mucize: Uğur Böceği ile Kara Kedi”, öfke duygusu ve şiddet davranışı arasındaki ilişkinin sorgulanması adına örnek gösterilebilecek nitelikte önemli bir yapımdır. Çizgi film, Paris’te ortaokul öğrencisi Marinette ile Adrien’in gizli ve özel “kwamileri” aracılığıyla süper kahramanlar Uğur Böceği ve Kara Kedi’ye dönüşümlerini, birbirlerinin kimliklerini bilmeden birlikte kötülerle savaşmalarını ve platonik aşklarını konu alır. Bu çalışmada çizgi filmde sunulanlardan hareketle öfke duygusu ve şiddet davranış arasındaki ilişki sorgulanmaktadır. Çalışmada, öfke duygusunun gelişimi çizgi filmde sunulan metaforlarla ilişkilendirilerek açıklanmaktadır. Anahtar kelimeler: Birinci kavram, ikinci kavram, üçüncü kavram, beş kavramı geçmeyecek “MUCİZE: UĞURBÖCEĞİ İLE KARAKEDİ” ÇİZGİ FİLMİ ÜZERİNE ÖFKE DUYGUSU VE ŞİDDET DAVRANIŞI AÇISINDAN BİR ANALİZ seafoodplus.infoŞ Son yılların popüler çocuk çizgi filmleri arasında dikkati çeken Fransız yapımı aksiyon/macera türündeki animasyon filmi “Mucize: Uğur Böceği ile Kara Kedi”, öfke duygusu ve şiddet davranışı arasındaki ilişkinin açıklanması adına örnek gösterilebilecek nitelikte önemli bir yapımdır. Çizgi film, Paris’te ortaokul öğrencisi Marinette ile Adrien’in gizli ve özel “kwamileri” aracılığıyla süper kahramanlar Uğur Böceği ve Kara Kedi’ye dönüşümlerini, birbirlerinin kimliklerini bilmeden birlikte kötülerle savaşmalarını ve platonik aşklarını konu alır. Kötülerin arkasında ise gerçekte Adrien’ın babası olan, kötü kahraman olduğu zamanki adıyla Hawk Moth vardır ve kişisel olarak Uğur Böceği ve Kara Kedi’nin karşısına neredeyse hiç çıkmaz. Gizli bir yerde sakladığı milyonlarca siyah kelebek (akuma) arasından birini seçip bir şeylere sinirlenen, içerleyen ya da üzülen kişilere gönderir. Bu kişilerle bir anlaşma yapar: Uğur Böceği ve Kara Kedi’nin “mucizelerini” getirmeleri karşılığında onları “akumalayarak” (kelebeğin üzerindeki herhangi bir şeyin üzerine konmasıyla) süper güçlü kötü canavarlara dönüştürür. Anlaşmayı kabul eden kızgın kişiler, kendi kişiliklerine özgü, özel yetenekleri olan birer canavara dönüşürler. Ardından da sahip olduğu süper güçleri kullanarak etrafa kötülük saçarlar. Kendilerini kızdıran kişi ya da kişilerden öçlerini almaya çalışır, bu arada da kendisiyle mücadele için gelen Uğur Böceği ve Kara Kedi ile dövüşürler. Sonunda Uğur Böceği, canavarın üzerindeki akumalanmış cismi kırarak içindeki siyah kelebeği çıkartır. Elin salladığı “yoyo”su ile de siyah kelebeği yakalayarak beyaz bir kelebeğe dönüştürür ve onu özgürlüğüne kavuşturur. Kötü canavar birden başından geçenleri hatırlamayan normal bir insana dönüşürken yakıp yıktığı her şey de eski haline geri gelir. Hawk Moth bir kez daha başarısız olur ama mücadeleden vazgeçmez. Öfke duygusu ve şiddet davranışının literatürde tanımlanan gelişim süreci (aşamaları) açısından çok genel hatlarıyla yorumlamak gerekirse, sinirlendiğimiz pek çok durumda Hawk Moth’un gönderdiği kelebekler etrafımızda dolanır. Öfkemize teslim olduğumuzda birer canavara dönüşebiliriz. Öfke bize süper bir güç verir. Etrafı yakıp yıkarız. Sakinleştiğimizde ise belki her şey çizgi filmdeki gibi eskisi gibi olmaz ama yaptığımız birçok şeyi hatırlamayabiliriz. Bu çalışmada Türkiye’deki adıyla “Mucize: Uğur Böceği ile Kara Kedi” çizgi filminin sistematik rastsal örneklemle seçilen 10 bölümü üzerine içerik analizi uygulanarak psikoloji alanında tanımlanan öfke duygusu ve şiddet davranışının gelişimine ilişkin aşamalarla ilişkisi irdelenecektir. seafoodplus.infoTÜR TARAMASI Duygular ve Öfke Duygusu Literatürde insanların temel olarak sahip oldukları duygular farklı kaynaklarda yedi ya da sekiz olarak ifade edilmektedir. Sekiz duygu esas alınırsa bunlar şu şekilde sıralanabilir: Korku, öfke, sevinç, üzüntü, güven, iğrenme, beklenti ve şaşırma. Dolayısıyla öfke, aynen diğer duygularımız gibi temel insan duygularından yalnızca biridir ve diğer duygularımız kadar doğal bir duygudur. Korku gibi, sevinç gibi, üzüntü gibi bir duygudur. Diğer duygularımız ise bu temel duyguların bir karışımı olarak tanımlanır. Örneğin Plutchick’in Duygu Çarkıfeleği şekline göre aşk, sevinç ve güven duygularımızın bir karışımıdır (http 1; 2; 3). Pişmanlık, üzüntü ve iğrenme (tiksinti) duygularının bir karışımıdır. Öfke duygusu da aynı zamanda şu duygularımızla bağlantılı bulunur: Kıskançlık, üzüntü, merak, yalnızlık, itilmişlik, anlaşılamamak, hayal kırıklığı, haksızlık, sıkıntı, kaygı. İnsanı yöneten aslında duygularıdır. Öfke, hafif bir rahatsızlıktan, şiddetli kızgınlık ve hiddete kadar değişebilen bir duygudur. Diğer duygular gibi az ya çok öfkelenildiğinde bedende, fizyolojik ve biyolojik değişimler yaşanır. Öfke anı, bu duyguların tam bir esiri olmak ya da ona teslim olmak anlamına gelebilir. Öfke anında enerji hormonları olan adrenalin ve noradrenalinle beraber kalp hızı, kan basıncı ve vücut ısısı yükselir, göz bebekleri genişler, kaslar gerilir. Kanda glikoz oranı artar. Vücut, “savaş ya da kaç” kararına uygun hale gelir. Öfke duymak, patlamaya hazır bir yanardağ haline gelmeye benzer. Sıradan insanlar ona karşı koymakta zorlanır. Aslında öfke, son derece normal ya da yaşamın sürdürülmesi için gerekli bir duygudur. Çünkü tehditlere karşı uyum sağlama açısından doğal bir tepkidir. Saldırı anında saldırgan davranış ve duygular uyanır. Öfke, uyarıcı bir işarettir, bizi tehditlere karşı uyarır ve kendimizi korumamıza olanak sağlar. Ancak bizi rahatsız eden veya kızdıran her şeye fiziki olarak saldıramayız; sosyal normlar, yasalar ve genel geçer doğrular öfkemizin bizi ne kadar sürükleyebileceğini belirler. Öfke, en başta cesaret, enerji, güç, iktidar ve kontrol sağlama aracı olarak görülür. Canlılar dünyasında ve insanlık tarihinde cesaret, enerji ve güç elde etmenin, kontrol ve iktidarı sağlamanın en önemli aracı olarak öfke ve şiddetin kullanıldığı söylenebilir. Öfke, aynı zamanda kendini daha üstün görme “ödülü” sağlar. Bu “haklalıştarılmış” haklılık aslında bir tür sağlam olmayan benlik imgesi yaratır. Öfke, “karşıdakini korkutma” imkanı verir. Ancak bu da uzun vadede ilişkiyi kötü etkiler. Öfke, sahte bir kontrol algısı verir; daha derinde yatan depresyon, yalnızlık ya da yabancılaşma hissinden korur. Öfke, güç ve enerji sağlar. Öfkenin verdiği adrenalin daha güçlü hissetmeyi sağlar. Örneğin bir spor karşılaşmasında bir şeyleri başarmak için böyle bir hırsa ihtiyaç duyabiliriz. Ancak kontrolü elden yitirmediğimiz sürece; yani öfkelenip karşı takımın oyuncularına saldırmaya ya da hakeme bağırmaya başlamadığımız sürece ondan yararlanabiliriz. İnsan ilişkilerinde kullanılan öfke, geçici bir kontrol ya da iktidar sağlar gibi görünse de bu durum zamanla yalnızlaşmaya neden olur. Öfke karşısında saygı, boyun eğme ya da itaat olarak görünen şey aslında korku, kaygı ve nefret iklimdir. Tarihin yazdığı pek çok çatık kaşlı, asık suratlı, asabi, sinirli, öfkeli ismi hatırlayabiliriz. Ancak bunların hiçbiri tüm insanlık için saygı duyulan, sevgi beslenen, örnek gösterilen ve özlemle anılan isimler değildir. Korku ve nefret aynı zamanda “düşman” algısına dayanır. “Düşman” yoksa korku ve nefret de yoktur. Bu yüzden düşmanın önünü kesmek, onun saldırılarından her an korunmak düşünceleri, kronik öfkenin en önemli besin kaynağıdır. Kronik öfke zamanla algı, duygu, düşünce ve davranışların bozulmasına neden olur. Bu da haklıyı, doğruyu, gerçeği fark etmede sorunlar yaşamayı beraberinde getirir. Dahası, liderlik etmede sorunların baş göstermesine neden olur. Örneğin hayvanlar aleminde sürünün liderleri çoğunlukla “en öfkeli” hayvanlar değil, güçlerini en akıllı ve en kontrollü bir şekilde kullanabilenlerdir. İçimizde adım adım ama oldukça hızlı bir şekilde gelişen öfke duygusu, çoğu zaman anlıktır. Bir süre sonra kişi sakinleşir ve ne yazık ki gerçekten sakinleştiğinde kendini çok iyi hisseden öfkeli kişi bulmak neredeyse imkansızdır. Çoğu zaman öfkenin ardından kendimizi daha kötü hissederiz. Adrenalin patlamasının sonrasında yoksunluk yaşarız. Kendimizi çökkün, bitkin, yorgun hissederiz. Beden sistemimiz ve dolayısıyla sağlığımız bozulur. Aynı zamanda ilişkilerimiz yara alır. Sonuç olarak öfke, doğal ve karşı konulamaz bir duygudur; olumlu ve olumsuz pek çok yönünden söz edilebilir. Ancak öfkeni fark edilmesi, denetlenmesi ya da yönetimi büyük ölçüde kendi elimizdedir. Çünkü öfkenin kaynağı çoğunlukla kendi içimizdedir ve öfkemizi nasıl ifade edeceğimizi de “kendimiz” seçeriz. Öfke, yönetebildiğimiz sürece sağlıklıdır ve işe yarar. Kontrol edilemediğinde ise kişinin kendisi ve çevresi için zararlı olabilir. Bunun için öfkenin inkar edilmemesi, bastırılmaması, kabul edilmesi, tanınması ve kontrollü bir biçimde ifade edilebilmesi gerekir. Bu noktada öfke mekanizması üzerinde ayrıca durularak bu duygunun nasıl geliştiği ve gelişiminde neler yaşandığı açıklanabilir. Öfke Mekanizması Öfkelenen kişi, öfkelendiği anda genellikle kendini “masum” ya da “kurban” gibi hisseder. Başkalarının haksız davranışları, incitici sözleri onu öfkelendirmiştir. Belki de aklından şu geçer: “Beni aşağılayan bu durumu asla kabul edemem. Ancak karşı saldırıda bulunursam, intikamımı alırım ve kendimi daha iyi hissederim.” Aslında bunlar kişinin kendi yorum ve değerlendirmelerdir. Öfke duygusu, denizin üzerinde üst tarafı “öfke” olarak görünen bir “buz dağına” benzetilirse, denizin altındaki “ana gövdesi”nin büyük bölümünü düşünce yapısı oluşturur. Öfkelenildiğinde çoğu zaman mesele; olay, konu, durum ya da söz değildir. Kişinin bunlara ilişkin yaptığı değerlendirmelerdir. Dolayısıyla başkalarınca gözlemlenebilen davranışların altında, aynen bir buzdağının altı gibi algı, inanç, değer, düşünce ve duygularımızdan oluşan, başka unsurların etkilerine de açık bulunan karmaşık bir yapı bulunur. Öfke mekanizması genel olarak şöyle işler: Önce gerçek yaşamda bir olay, durum, söz ya da kişiyi gözlemler ya da algılanır. Bu algı, gerçek ya da gerçek dışı olabilir. Kişi içsel ve dışsal faktörleri dikkate alarak algısının gerçek olduğunu değerlendirerek yorumda bulunur. Bu süreçte devreye temel inanç ve değerler girer. Bunlarla düşünceler oluşur. Düşünceler, duyguları tetikler. Duygular da davranışları şekillendirir. Eğer tetiklenen duygular kızgınlık ve öfke şeklinde ise davranışlar da saldırı ve şiddet şekilde gerçekleşir. Puff ve Seghers’in “Öfke Kontrol Rehberi”nde açıkladığı gibi öfke artık bir “alışkanlık” haline geldiğinde, öfke bağımlısı kişi artık “sinirlenmek için” bir neden arar. Çünkü bir anlamda öfke, beynin ödül mekanizmasını tetikleyerek bağımlılık yaratır. En önemsiz şeyler bile bu tür kişileri öfkelendirmek için yeterlidir. Her türlü konuyla baş etmek için öfkeye başvurur. Öfkeyi enerji ve motivasyon aracı olarak kullanır. Güç ve güven toplamak için, kaygı ve korku duygusunu dindirmek için öfke duygusunu öne sürer. Öfke bağımlılığı giderek daha kötü bir hale gelir ve kişinin beyni artık öfke tarafından rehin alınır. Kronik öfke duygusu, çeşitli ölümcül kalp hastalıklarına yakalanma riskini normale kıyasla iki ile beş kat arasında yükseltir. Bir kişi ne kadar düşmanlık sergilerse, kalp hastalığı riski o kadar yükselir. Öfke, ayrıca metabolizmayı yavaşlatır. Bu da kilo almaya neden olur. Aşırı yeme isteği artar. Ülser, reflü gibi hastalıklara neden olacak asit salgıları yoluyla doğrudan sindirim sistemi etkilenir. Aşırı kas gerilmelerine bağlı olarak migren ağrıları başta olmak üzere baş ağrıları görülür. Kronik ağrılar gelişir. Öfke, aynı zamanda bağışıklık sistemini bastırır. Soğuk algınlığı, grip, solunum yolları sorunlarına karşı vücut savunmasız kalır. Kızgınlık deneyimini “hatırlamak” bile bağışıklık sistemini yaklaşık “6 saat” baskılar. Yüksek öfke, 50 yaşından önce ölme ihtimalini 5 kat artırır. Astım, göz tansiyonu, uykusuzluk, hafıza kaybı, diş gıcırdatma, kilo alma, cilt bozuklukları öfkenin neden olabildiği diğer rahatsızlıklardır. Öfke Duygusunun Kökenleri Literatürde neden öfkelendiğimiz sorusuna verilen yanıtlar, farklı yaklaşımlar bağlamında, oldukça geniş bir yelpazeye yayılır. Öfkenin buzdağının en derin nedeni “genler ve kişilik” olarak tanımlanır. Genler ve çocukluk dönemi öfkenin izlerinin arandığı ilk yerlerdir. Literatürdeki yaygın tanımlardan birine göre ebeveynlerine “güvenli bağlanma” yaşayan çocuklar öfkelendiklerinde, bunu doğrudan ifade etmeye daha yatkın görünürler. Sağlıklı ailelerde yetişen çocuklar, kişiler arası çatışmaları saygı ve sakinlik ortamı içinde çözme yeteneğine sahip olurlar. Birisi gerçekçi bir endişe gösterdiğinde iş birliği içinde konuyla ilgili alternatif olasılıkları düşünür ve iş birliği içinde mantıklı çözümler üretmeye çalışırlar. Güvensiz çocuklarda ise çatışmaların çözüm yolu daha farklıdır. Karşılıklı çatışmak, kaçınmak, köstek olmak, eleştirmek, saldırmak, zorlamak, kontrol etmek, güç sergilemek onlar için “sıradan”, “normal” ya da öğrenilmiş davranışlar olabilir. Ebeveynlerin çocukların duygusal hayatlarına dokunmamış, onlarla duygular hakkında konuşmamış, empati kur (a)mamış olmaları önemli bir faktördür. Ebeveynlerin tutarsız davranışları da dikkati çeker. Bir gün çocuk mızmızlandığı için ona boyun eğip ertesi gün öfke patlaması yaşayarak “disiplin” yöntemlerine başvuran ebeveynler dengesiz tutum ve davranışlar sergiler. Çocuğun davranışlarını izlemeye zaman ayırıp olumlu davranışlarını ödüllendirmek yerine, soruna yol açtığını düşündükleri davranışlarını daha çok fark ederek onları cezalandırma yolunu izlerler. Bir durumda boyun eğici, bir durumda cezalandırıcı olarak çocuğun hayatında dengesiz bir rol çizerler. Çocuk, istediği şeyleri elde etmek için çeşitli saldırgan tavırlar kullanarak ebeveynleriyle mücadele etmeyi öğrenir. Saldırgan çocuklar, bu davranışlarının kendilerini olumlu sonuçlara götürdüğünü tecrübe ederek öfkeyi bir “ödül mekanizması” olarak kullanma alışkanlığı geliştirebilirler. Diğer insanlara karşı oldukça şüphelidirler. Sürekli tetiktedirler. Başkalarına yönelik düşmanlık algısı içindedirler. Her an başlarına kötü bir şeyin gelebileceğine inanırlar. Kimin dost kimin düşman olduğunun ayırdına varmakta zorlanırlar. Sınırlı sayıda kişiyle dostluk kurarlar. Akranlarından övgü aldıklarında şaşkınlık ve hatta düşmanlık bile gösterebilirler. Çünkü kendileriyle aynı çerçevede olmayanları “düşman” olarak görme eğilimindedirler. Bir türlü kendilerini “güvende”, “sakin” ve “huzurlu” hissetmezler. Bu bağlamda öfke kontrolünün ailede, çocuk yaşta başladığı söylenebilir. Çünkü sağlıklı aile ortamında yetişen çocukların öfke duygusunu yönetebilme ve başkalarıyla ilişkilerini geliştirebilme yetenekleri daha üstündür. Bu nedenle çocuklara duygularını yönetme öğretilmelidir. Duygular hakkında konuşmaya vakit ayrılmalı, onların duyguları fark edilmeye çalışılmalı ve duyguları fark etmesine yardımcı olunmalıdır. Bu sayede empati ve iletişim becerileri geliştirilmelidir. Sonuç olarak kimi çocukların “asabi” doğdukları ifade edilir. Kimilerince de “yetiştirilme tarzı” ve “ebeveynlerin tutumları” da oldukça önemlidir. Özellikle yıkıcı, kaotik ve duygusal ilişkilerde başarılı olmayan ailelerde yetişen çocuklar öfke sorunları yaşar. Çünkü “Çocuk ne görürse onu taklit eder”. Kişilik ve karakter, duygusal işleyiş ve alışkanlıklar, inanç ve tercihler gibi unsurların tümü çocukluk döneminde şekillenir. Duygular hakkında konuşulmayan, empati eksikliği yaşanan, çatışma çözme stratejileri yanlış uygulanan çocuklar kendilerini nasıl ifade edebilecekleri konusunda zorlanırlar. Bir başka neden “sağlık durumu”dur. Sağlık durumu, hormonları ve dolayısıyla vücut kimyasını, neye nasıl tepki verildiğini etkiler. Birtakım hastalıklar, açlık, uykusuzluk gibi nedenler öfke duygusuyla doğrudan ilişkilidir. Öfke hissinin yoğun yaşanmasının bir diğer nedeni de depresyon hali olarak gösterilir. Depresyondaki kişiler öfke hissine daha kolay kapılır ve bu duyguyu daha sık yaşarlar. Depresyonun getirdiği düşünce kalıpları, öfke duygusunu tetikler. Normal şartlarda üzerinde durulmayacak küçük bir memnuniyetsizlik, o anda onu daha derin, duygusal ve önemli başka bir durumla ilişkilendirildiği için birden öfke artışına neden olabilir. Öfkenin büyük kısmı, başkaları bizi eleştirdiklerinde, bize katılmadıklarında ya da istediğimiz gibi davranmadığımızda özgüven kaybına karşı savunmamız şeklinde gelişir. Değersizlik duygumuzu başkasını suçlayarak kazanmaya çalışır; adeta kendimizi kandırırız. Belki de öfke duygusunu kendimize zarar verecek ölçüde yaşamamak için asıl yapmamız gereken özgüvenimizi, özsaygımızı biraz daha yukarılara yükseltmektir. Bu sayede başkalarının yaptıkları ve söylediklerini üzerimize alınmakta o kadar da hevesli olmayabiliriz. Sınır ve sorumluluklarımızın farkında olmamız ve “hayır” silahını etkin bir şekilde kullanabilmemiz ikili ilişkilerimizde bize büyük yarar sağlar. Bir başka unsur olarak “çevresel nedenler”; örneğin trafik, hava şartları, içinde bulunulan ortam, yere tükürenler, politik baskılar, kuyrukta beklemek de öfke duygusu üzerinde etkilidir. Aynı kişi farklı ortamlarda farklı tepkiler üretebilir. “Ev ve iş koşulları” da önemli bir faktör olabilir. İşlerin istendiği gibi gitmemesi, tartışma, rekabet, dedikodu, terfi, ücret azlığı, fiziki yetersizlikler, maddi yetersizlikler, çalışma düzeni, mobing öfkeye neden olabilir. Ayrıca “istismar” ya da “travma” yaşamak da öfke yaratır. Dolayısıyla öfke duygusunun bireyden kaynaklanan, ortamdan ya da diğerlerinden kaynaklanan pek çok nedeni olabilir. Bunlardan başka, “bilişsel çarpıtmalar” ya da “kusurlu düşünceler”, öfke duygusunun başlıca nedenleri olabilir. Çünkü bir olaya sinirlenmeden önce onun ne olduğunun farkına varmak ve yorumlamak gerekir. Öfkeye neden olan belli başlı düşünsel nedenler şunlardır: 1.Öfke duygusuna kapıldığımızda aslında işler istediğimiz gibi gitmemiştir. Öfke anında bir şeyler olmuş ve o sırada bize ya da sevdiklerimize “kötü” davranmışlar, “kötü” söz söylemişlerdir. seafoodplus.info, ihtiyaç ve beklentilerimize itaat etmemişlerdir. seafoodplus.infoç ve değerlerimize dokunmuşlardır. seafoodplus.infoızlığa uğramışızdır. Düşündüğümüz ve beklediğimiz gibi adil, adaletli, eşit ya da dürüst davranmamışlardır. seafoodplus.infoara uymamışlardır. Keyfi bir durumla karşılaşmışızdır. Kaba ya da kötü muamele edilmişizdir. seafoodplus.info de reddedilmişizdir. Engellenmişizdir. Görmezden gelinmişizdir. İhmal edilmişizdir. seafoodplus.info edilmişizdir. Saldırıya uğramışızdır. Düşmanca bir tavır gördüğümüz kanısına varmışızdır. 8.Küçümsendiğimizi, aşağılandığımızı, önemsenmediğimizi, ciddiye alınmadığımızı düşünmüşüzdür. seafoodplus.info gördüğümüzü, başkaları tarafından kullanıldığımızı, sömürüldüğümüzü, takdir edilmediğimizi, beğenilmediğimizi düşünmüşüzdür. Saygısızlık, sevgisizlik, vefasızlık, kıymet bilmezlik, değer bilmezlik, nankörlük gördüğümüzü değerlendirmişizdir. Canımız yanmıştır. İncinmişizdir. Hayal kırıklığına uğramışızdır. İçimiz acımıştır. Yapacak bir şeyimiz olmadığını düşünmüşüzdür. Oysa bu durum, boyun eğilebilecek, izin verilebilecek, görmezden gelinebilecek, bir kenara bırakılabilecek, “es” geçilebilecek, “bu sefer de böyle olsun” denilebilecek, “masum” bir durum değildir. Bizi, varlığımızı, kim olduğumuzu, insanlığımızı, kamusal duruşumuzu tehdit etmişler. Saldırmışlardır. Lekelemişlerdir. İnkâr etmişlerdir. Oysa onlara var olduğumuzu, kim olduğumuzu ve ne olduğumuzu göstermemiz, hissettirmemiz gerekir. Sonuç olarak yaşanan durumla ilgili olumsuz bir takım düşünce ve değerlendirmelere sahip olmak öfkeye neden olur. Öte yandan literatürdeki açıklamalardan bir kısmı da kusurlu düşüncelere işaret eder. Bunları da belli başlı düşünce yapıları olarak maddeler halinde şu şekilde sıralamak mümkündür: 1.“Kutuplaştırmak” ya da her şeyi “siyah-beyaz” olarak değerlendirmek, “ya hep ya hiç” diye düşünmek 2.Aşırı genellemek seafoodplus.infozları Aşırı Büyüterek Abartmak, Olumluları Aşırı Küçülterek Hafife Almak 4.Cımbızlayarak Olumsuza Odaklanmak seafoodplus.infoyu Geçersiz Kılmak, Göz Ardı Etmek seafoodplus.infoçlara Atlamak: Akıl Okumak, Zihin Okumak seafoodplus.infoçlara Atlamak: Falcılık Yapmak, Boşluk Doldurmak, Senaryo Yazmak seafoodplus.infoal Mantık Yürüterek Olumsuz Çıkarımda Bulunmak seafoodplus.infoacılık, mükemmeliyetçilik, “-meli”, “-malı” kurallar Olumsuz etiketlemek Kişiselleştirmek, üzerine alınmak Toptancılık, yumurtaları aynı sepete koymak, olumsuz yargıya varmak. Kusurlu ‘kader’ inancı, ne yapsam değişmeyecek Başkalarını suçlamak, sorumluluk almamak Sürekli kötülük beklemek Kusurlu ‘her şey yolunda’ inancı, kontrol düşüncesi. Sonuç olarak davranışçı bilişsel yaklaşım çerçevesinde insanın düşüncelerinden sorumlu olduğunu değerlendirmek öfke kontrolü konusunda önemli bir avantaj sağlar. Çünkü davranışçı bilişsel yaklaşım, insanın düşüncelerini kontrol ederek duygularını kontrol edebileceğini savunur. Böylece özgürce seçim yapabilme hakkının bireyde olduğunu söyler. Eğer kusurlu ya da çarpık düşünceleri değiştirmek mümkün olursa, öfke de azaltabilir ve kontrol edebilir. Öfke duygusunun dışa vurumunda en uç nokta ise şiddet davranışıdır. Şiddet “Öfke” ile “şiddet” birbiriyle “yakın akraba” görülür; ancak şiddet için hissedilmesi gereken tek duygu öfke değildir. Şiddet eyleminin arkasında daha başka duyguların da ona eşlik edebileceği belirtilir. “Şiddet”, bireyin fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik yönden zarar görmesiyle ya da acı çekmesiyle sonuçlanan ya da sonuçlanması muhtemel hareketleri, buna yönelik tehdit ve baskıyı ya da özgürlüğün keyfi engellenmesini de içeren, fiziksel, cinsel, psikolojik, sözlü veya ekonomik her türlü tutum ve davranış olarak tanımlanır. Dünya Sağlık Örgütünün tanımına göre şiddet, “fiziksel güç veya iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açması ya da açma olasılığı bulunması” durumudur. Hukukçular açısından ise şiddet eylemleri “insanın, benzerlerine karşı giriştiği, onlarda önemli ya da önemsiz hasarlar veya yaralar oluşturan, saldırganlık ve hoyratlık ifade eden hareketlerdir.” Şiddet; karşıdakine tekme, tokat atma gibi fiziksel bir boyutta sergilenebilir. Ancak sözlü olarak bağırmak, çağırmak gibi yollarla, duygusal ya da psikolojik boyutta uygulanan baskıyla, ekonomik anlamda çıkarılan sorunlarla ve cinsel boyutta tacizden tecavüze kadar farklı biçimlerde de şiddet görülebilmektedir. Toplumsal hayatta şiddeti en çok yaşayan gruplar çocuklar, kadınlar ve yaşlılardır. Genel olarak bu kişilerin maruz kaldığı şiddet “aile içi şiddet” olarak tanımlanır. Ancak daha özel olarak “kadın yönelik”, “çocuğa yönelik”, “yaşlıya yönelik”, “engelliye yönelik”, “hayvanlara yönelik” “kamu mallarına yönelik”, “akranlar arası”, “kardeşler arası”, “mülteci”, “LGBT”, “flört şiddeti” ya da “kişinin kendine yönelik şiddeti” gibi farklı şiddet tanımları da dikkati çeker. Şiddeti, gerçekleştirilen eyleme ya da kullanılan şiddet araçlarına göre tanımlamak da mümkündür. Örneğin kavga, cinayet, bıçak ya da silahlı şiddet gibi tanımlarda da bulunabilir. “Şiddet mağdurları” ölüm dışında birçok yönden ciddi ve uzun süren sonuçlar yaşayabilir. Şiddetin görünmeyen psikolojik etkileri dışında, şiddet mağdurlarında kafa, göz, kulak, göğüs ve karın yaralanmaları, vücutlarında şişlikler, morluklar, kesikler, yanıklar, kırık kemikler ve dişler gibi fiziksel yaralanmalar gözlemlenebilir. Dolayısıyla yalnızca karşıdakini dövmek değil, onu zorda bırakacak, acı çekmesine neden olabilecek, özgürlüğünü elinden alacak her türlü tutum ve davranış da “şiddet” olarak tanımlanabilir. Uygulanan şiddetin tipine göre yapılan sınıflamada şu şiddet türlerinden söz edilir: 1) Fiziksel şiddet 2) Cinsel şiddet 3) Duygusal şiddet 4) Ekonomik şiddet 5) Siber şiddet Türü her ne olursa olsun şiddet, çağdaş toplumsal uzlaşma tarafından hoş görülmez, haklı bulunmaz ya da onaylanmaz. Bu yüzden pek çok şiddet eyleminin yasal yaptırımı söz konusudur. Buna karşın toplumda şiddet eylemlerinin önünü almak ne yazık ki mümkün olamamaktadır. Literatürde şiddetin kökenleri insanlığın başladığı tarihe, “Habil ile Kabil’in hikayesi”ne dek uzar. Belki de kıskançlık nedeniyle Kabil’in Habil’i öldürmesi, kutsal kitaplara göre insanlık tarihindeki “ilk cinayet” vakasıdır. İnsanın insanı öldürmesi bütün kutsal kitaplarda yasaklanmış olsa da tarih boyunca şiddetin her türü dünya sahnesinde yaşanmaya devam etmiştir. Şiddet en başta toplumsal yaşamda otoriteyi sağlamak için bir araç olarak kullanılmıştır. Tarihte belki de her türden şiddetin en acımasız biçimde yaşandığı dönem, İkinci Dünya Savaşı dönemidir. O dönem için bilimsel ve teknolojik olarak belki de dünyanın en ileri toplumlarından biri sayılabilecek Alman toplumunun demokratik seçimlerle başa getirdiği kişi olan Adolf Hitler’i dünyada belki de tanımayan yoktur. Almanya aslında çok zengin bir kültüre sahiptir. Belki adlarını biliyorsunuzdur; Richard Wagner, Ludving van Beethoven, Johann Sebastian Bach, Wolfgang Amadeus Motzart gibi sanatçıların, Immanuel Kant, Arthur Schopenhauer, Friedrich Hegel, Karl Marks, Friedrich Nietzsche, Max Weber, Wolfagang von Goethe ve adını sayamadığımız daha pek çok değerli felsefeci ve düşünürün vatanıdır Almanya… “Peki, nasıl olmuş da böyle bir toplum, Hitler ve onun komutanlarını, askerlerini yetiştirmiş ve onlar da dünyanın en acımasız şiddet eylemlerinin kahramanları haline gelmiş, Alman halkı da bu durumu desteklemiş, karşı çıkmamış ya da çıkamamıştır?” Literatürde dikkati çeken Alman toplumunu, Hitler ve yönetimini sorgulayan bu tür sorular sosyoloji ve psikoloji alanı başta olmak üzere pek çok araştırmaya konu olmuştur. İnsanı, doğasını ve toplumu anlamaya yönelik pek çok eser Dünya Savaşları sırasında yaşananlar üzerine yapılan değerlendirmelerle ortaya konulmuştur. Hitler’in psikolojik tahlili, toplumsal yapı analizi, medya ve propaganda çalışmaları, algı ve etki araştırmaları başlıca inceleme konuları olmuştur. Dünyada belki de üzerinde en fazla araştırma yapılan alanlardan biri şiddettir. Her ne kadar çözümlemede bulunulmuş, araştırma yapılmış, farklı görüş ve iddialar ortaya atılmışsa da dünya üzerinde şiddeti sona erdirmek halen mümkün olamamıştır. Günümüzde şiddetin nedenlerine odaklanan literatürdeki çalışmalara bakılacak olursa öne çıkan başlıca nedenler şunlardır: 1.Çevresel nedenler: Sosyo ekonomik, yabancılaşma, göç, medya. seafoodplus.infosal nedenler: Kendini gerçekleştirme ihtiyacının karşılanmaması, uyuşturucu ve ateşli silahlara kolay ulaşma, sosyal düzensizlik, eğitimsizlik, sosyal ve sportif faaliyet alanlarının yetersizliği, ekonomik kazanç ve sosyal statü edinme çabası. seafoodplus.info kaynaklı nedenler: Psikolojik ve maddi ihtiyaçların karşılanmaması, aile içi bozuk iletişim, ihmal, istismar, yetersiz gözetim, uygunsuz aile disiplini, anlaşmazlık, çatışma, şiddet gösteren aile bireyi, aşırı beklenti, küfür ve kavga, kalıtsal hastalık, yoğun stres, ebeveynin ya da bir yakının kaybı. seafoodplus.infoel nedenler: Okul başarısızlığı, dikkat eksikliği, hiperaktivite bozukluğu, okulda psikolojik ihtiyaçların karşılanmaması, akran kabulü, arkadaş edinememe, iletişim problemleri, cinsel istismar, hakaret, önemsenmeme, madde bağımlılığı. Dolayısıyla şiddetin tek bir duygusu olmadığı gibi tek bir nedeni olmadığını da vurgulanabilir. Şiddet eylemlerinin bu karmaşık yapısı, şiddetle mücadelede yaşanan sorunların başlıca nedeni olarak gösterilebilir. Buna karşın şiddetle mücadelede birey, aile ve toplum tabanlı farkındalık ve bilinçlendirme faaliyetlerinin önemi açıktır. Türü ya da adı her ne olursa olsun şiddet şiddettir. Şiddetle mücadele topyekûn ve çok yönlü bir mücadele alanıdır. Medyada Şiddet Gösterimi Şiddet eylemlerinin arkasında aranan nedenlerden biri de kitle iletişim araçlarında şiddetin gösterimidir. Bu bağlamda medya içeriklerinde sunulan şiddetin, bireylere örnek olduğu, şiddeti normal hayatın bir parçası haline getirdiği ve hatta şiddeti cazip bir halde sunduğu başlıca eleştirilerdir (Kurşun, ; Erdem, ). Aslında medyanın en yaygın kullandığı çekicilik unsurlarından ikisi cinsellik ve şiddettir. Başka bir deyişle medya daha fazla kitleye ulaşabilmek için bu iki unsurun cazibesinden yararlanır. Literatürde medyada şiddet gösterimini konu alan pek çok çalışma bulunur. “Kültürel göstergeler ve ekme kuramı” ya da “yetiştirme kuramı” başta olmak üzere, “kullanımlar ve doyumlar” ile izleyici “alımlama” araştırmaları ile medyadaki şiddetin boyutları ortaya konulmaya ve irdelenmeye çalışılır. “Şiddetin pornografisi”, “şiddetin estetik bir şekilde sunumu” sıkça ele alınan, tartışılan, eleştirilen konulardır (Erdem, ; Özer, a). Literatürde şiddet gösteriminin insanlar üzerindeki etkilerini değerlendiren pek çok kuram ve hipotezden de söz edilebilir (Özer, a; Özer, b; Kurşun, ). Özer (b) bunları üç ana başlıkta ele alır: “Davranışsal Etkiler Kuramları, Bilişsel Kuramlar ve Duygusal Kuramlar”dır. Özer (b)’in sınıflandırmasına göre davranışsal etkiler kuramları, medyada sunulan şiddeti izledikten sonra, bireylerin davranışlarındaki değişiklikleri ölçmeye odaklanan araştırmaların dayandığı kuramsal temelleri ifade eder. Bilişsel kuramlar; duyarsızlaştırma, sosyalleşme, bilişsel olarak hazır hale getirme, sosyal biliş ya da şema, bilişsel yetenekler ve kavram erişebilirliği kuramlarından oluşmaktadır. Duygusal kuramlar, sosyal karşılaştırma, heyecan transferi, çocuklarda korku tepkileri ve genel uyarılmışlık halinden oluşmaktadır. Ayrıca Özer (b) bunlara dördüncü başlık olarak Öğrenme ve Oluşum Kuramını da ekler. Belli başlı noktalarıyla ifade edilecek olursa, televizyonda şiddet gösteriminin etkilerini irdeleyen “uyarma kuramı”, televizyonda şiddet izlemenin saldırgan davranışları artırdığını ileri sürer. “Duyarsızlaştırma kuramı” ise uyarma kuramının aksine şiddet içerikleri ile aşırı yüklemenin insanları ve çocukları “hiper-aktif” yapmak yerine onlar üzerinde “anestezi” etkisi oluşturarak şiddete karşı duyarsızlaştırdığını savunur. “Katharsis (arınma) kuramı” da bireyin içinde var olan ya da biriken öfke duygusunu, televizyonda izledikleri şiddet gösterimi ile boşalttıklarını ifade eder. Ancak “saldırgan örnekler kuramı” bu düşüncenin tam tersini savunur. Televizyonda izlenen şiddetin heyecanı artırdığını ve katalizör görevi görerek şiddet eylemlerini tetiklediğini kaydeder. “Kısıtsızlaştırma ya da engelleme hipotezi”, toplumda öğretilen şiddet karşıtı değer ve düşüncelerin televizyondaki şiddet gösterimiyle değerini yitirdiğini ve ödüllendirici etkiye sahip televizyondaki şiddet gösteriminin daha sonraki davranışlara ve ilişkilere yansıdığını savunur. “Deneysel öğrenme kuramı” da küçük yaştaki çocukların televizyonda gördükleri şiddeti oyunlarına, söz ve davranışlarına yansıttığına işaret ederek onlar üzerindeki olumsuz etkilerine odaklanmaktadır Kurşun, ). Kurşun ( 57), çocukların izlediği çizgi filmlerde şiddet unsurlarının abartılı ve sık bir biçimde kullanılmasının çocukların ilgisini çekme amacı taşıdığını belirterek şöyle kaydeder: “Bu filmlerde şiddet, içeriğine eğlenceli nitelikler yüklenerek zararsızmış gibi sunulmaktadır. Çizgi filmin kahramanları ve etrafındaki karakterler filmin komiklik düzeyini arttırmak için abartılı birçok şiddete maruz kalmasına rağmen gerçek hayattaki gibi zarar görmemekte ve ölümcül şiddete rağmen film kurgusu içinde hayatlarına devam etmektedirler. Çizgi filmlerde eğlence ve komiklik unsurunu içinde barındıran ve mutlu şiddet olarak adlandırılan bu şiddet türü çocuklar üzerinde birçok olumsuz etkilere neden olmaktadır. Çünkü gerçek ile kurmaca arasında ayrım yapamayacak derecede bilişsel yetileri gelişmemiş çocukların izledikleri bu şiddet içerikli çizgi filmler onların davranışlarına, oyunlarına, diğer çocuklarla ilişkilerine ve hatta şakalarına yansımaktadır.” Kurşun ()’un araştırma sonuçlarına göre medyadaki şiddet gösteriminin insandaki şiddet eğilimini beslediği, insanları suç işleme ve şiddete başvurmaya yatkın hale getirdiğini anlaşılmaktadır. Çünkü çocuklar televizyonda gördüklerini “rol model” olarak benimsemekte, arkadaşlarıyla yaptıkları oyunlarda sözlü ya da davranışsal olarak kullanmakta, suç teknikleri çocuklara öğretilmekte, suçlular daha sempatik gösterilmekte ve bir anlamda da duyarsızlaştırma kuramı işlemektedir. Kurşun ( ) şöyle demektedir: “Araştırma sonuçları temel alındığında medyadaki şiddet ile toplumda gözlenen şiddet arasında doğrudan bir ilişkinin olmadığı ancak, medyadaki şiddetin bireyin şiddete yönelik tutum ve davranışlarına etki ettiği anlaşılmaktadır.” Peki, yukarıda anlatılan yapısıyla, öfke duygusu ve şiddet davranışı, son yılların en popüler çocuk çizgi filmlerinden bire olan “Mucize: Uğur Böceği ile Kara Kedi”de nasıl sergilenmektedir? Bu problem konusunu ele almadan önce literatüre dayalı olarak söz konusu çizgi filmi de tanımlamak yerinde olacaktır. Mucize: Uğurböceği ile Kara Kedi “Mucize: Uğur Böceği ile Kara Kedi” isimli popüler çizgi film genel olarak “iyiler” ve “kötüler” arasındaki mücadeleyi esas alır. Öfkesine yenik düşen insanlar karanlık tarafın esiri haline gelir. Tekrar kurtarılana kadar geçen sürede canavarlaşır. Süper kahramanların mücadeleleri sonrasında yenilgiye uğradıklarında kötülüğe dair tüm izler silinir ve her şey eski haline geri döner. Hiç kimse olup bitenleri hatırlamaz. Fransız yapımı çizgi film, Paris’te ortaokul öğrencisi Marinette ile Adrien’in gizli “kwamileri” aracılığıyla süper kahramanlar Uğurböceği ve Kara Kedi’ye dönüşümlerini, birbirlerinin kimliklerini bilmeden birlikte kötülerle savaşmalarını ve platonik aşklarını konu alır. Kötülerin arkasında ise gerçekte Adrien’ın babası olan, kötü kahraman olduğu zamanki adıyla Hawk Moth vardır. Hawk Moth, Uğurböceği ile Kara Kedi’nin karşısına neredeyse hiç çıkmaz. Gizli bir yerde sakladığı milyonlarca siyah kelebek (akuma) arasından birini seçip bir şeylere sinirlenen kişilere gönderir ve onlarla bir anlaşma yapar. Uğurböceği ile Kara Kedi’nin “mucizelerini” getirmeleri karşılığında onları “akumalayarak” (kelebeğin üzerindeki herhangi bir şeyin üzerine konmasıyla) süper güçlü kötü canavarlara dönüştürür. Anlaşmayı kabul eden kızgın kişiler, kendi kişiliklerine özgü bir canavara dönüşür ve artık sahip olduğu süper güçleri kullanarak etrafa kötülük saçar. Ardından devreye giren Uğurböceği ile Kara Kedi onunla mücadeleye girişir. Sonunda Uğurböceği, canavarın üzerindeki akumalanmış cismi kırar ve içindeki siyah kelebeği özgürlüğüne kavuşturarak elindeki yoyosu ile beyaz bir kelebeğe dönüştürür. Kötü canavar birden başından geçenleri hatırlamayan normal bir insana dönüşürken yakıp yıktığı her şey de eski haline geri gelir. Hawk Moth bir kez daha başarısız olur ama mücadeleden vazgeçmez. Bu genel tema üzerine gelişen olaylar dizinin ilerleyen bölüm ve sezonlarında giderek karmaşıklaşır. Çizgi filmin özgün adı “Miraculous: Tales of Ladybug and Cat Noir” ya da kısaca “Miraculous” şeklindedir. Wikipedia’dan edinilen bilgiye göre Fransız yapımı aksiyon/macera animasyon dizisi, yapımcılığında Zagtoon, Method Animation ve Toei Animation, ayrıca SAMG Animation, Güney Kore'den SK Broadband ve İtalya'dan De Agostini gibi uluslararası şirketler yer alır. PGS Entertainment tarafından dağıtılır, Bandai ise oyuncak üreticilerde baş partnerleridir (http 4). Çizgi filmin ilk gösterimi 19 Ekim ’te Fransa’da gerçekleşmiş, 26 bölüm süren ilk sezonun ardından ’da ikinci sezon, ’da üçüncü sezon ve yılında yine dördüncü sezon gösterime girmiştir. Türkiye’de ise ilk üç sezon Türkçe’ye çevrilerek gösterime girmiştir (http 5). Öte yandan Vikipedi’deki dizi hakkındaki açıklamaya göre çizgi filmin Thomas Astruc of France'in yarattığı konsept üzerine kurulu olduğu belirtilmektedir. Aslında çizgi filmin kökeni daha eskilere dayanmaktadır. Japon kökenli Toei 'de reklam amaçlı bir anime video yayınlamıştır. Ekim 'teki yeni fragmandan sonra yeniden tasarlanmıştır. Dizinin orijinal halinde konspet politik olayların gençler ve genç-yetişkinlere gösterilmesidir. Sosyal ağlardaki başarısızlığının ardından dizi hedef kitlesini daha genç izleyicilere çevirmiştir. Çizg filmin kahramanları hakkında kısa bir bilgi vermek gerekirse şöyle tanımlanabilir: seafoodplus.infotte Dupein-Cheng (Uğur Böceği): Çizgi filmin başkahramanı, Paris’te makaronlarıyla ünlü pastane sahibi Fransız bir baba ile Japon annenin, Dupond Kolejinde öğrenim gören, moda tasarımcısı olma hayali kuran genç kızlarıdır. Ailenin tek çocuğudur. Belki de dünyanın en iyi kalpli insanıdır. Her zaman nazik ve cömerttir. Başkalarına yardım etmeye son derece hevesli ve cesaretlidir. Adrien’a aşıktır ama bunu ona söyleyemez. Aile işine yardımcı olur. Sakarlıklarıyla dikkat çeker. Kwamisi sayesinde süperkahraman Uğur Böceği’ne dönüşür ve korkusuzca, güçlerini ve zekasını kullanarak, kendisi gibi süperkahraman olan Kara Kedi ile birlikte Paris’i kötülüklerden korur. Kara Kedi’nin gerçek kimliğinin Adrien olduğumu bilmemekte, Adrien de Uğur Böceği’nin gerçek kimliğinin sınıf arkadaşı Marinette olduğunu bilmemektedir. seafoodplus.info Agreste (Kara Kedi): Çizgi filmin ikinci başkahramanı, varlıklı moda tasarımcısı Gabriel Agreste’nin tek oğludur. Babasının kendisi için uygun gördüğü program dahilinde lüks konaklarında hizmetkarlarıyla birlikte yaşamaktadır. Aslında babası oğlunun dış dünyaya açılmasına, okula gitmesine karşı çıkmaktadır ama o okula gitmekte ısrarcıdır. Boş zamanlarında babasının tasarladığı kıyafetler için modellik yapmakta, fotoğrafları Paris’i süslemektedir. Annesi bilinmeyen bir nedenle ölmüştür. Babası ise herkesten gizli bir şekilde, konaklarının gizli bir bölümünde, Hawk Moth adlı kötü kahramana dönüşmektedir. Bütün amacı Uğur Böceği ve Kara Kedi’nin güçlerine sahip olmaktır. Bu sayede tüm güçleri eline geçirecektir. Oysa savaştığı kişinin kendi oğlu Adrien olduğu bilmemektedir. Çünkü Adrien, başkalarıyla karşılıksız yardım etme isteği sayesinde sahip olduğu kwamisi ile kötülere karşı savaşan Kara Kedi’ye dönüşmektedir. Adrien olarak fotomodellik yapmaktadır ama Kara Kedi olarak Uğur Böceği’ne aşıktır. 3. Tikki ve Plagg: Uğur Böceği sihirli gücünü Marinette’e sağlayan Tikki’dir. Plagg de Kara Kedi gücünü vermektedir. Her ikisi de filmin başkahramanlarının kwamileridir. seafoodplus.info (Efendi) Fu: Kwamilerin koruyucusudur. Kwami okulunda bir kaza sonucu iki kwami onun hatası yüzünden kaybolmuştur. Şimdi onları bulmak zorundadır. Ancak oldukça yaşlıdır. Bu yüzden bu görevde Tikki ve Plagg’i yardımsever iki genci seçerek onlara vermiştir. Onların Paris’i korumalarına yardımcı olmaktadır. Kendisinin özel kutusunda sakladığı üç kwamisi daha vardır. Gerekli durumlarda onları da Maritte’e vererek arkadaşlarının süper güçlere sahip olmasını ve ona yardım etmesini sağlamaktadır. Kwamilerin tarihi, kwami okulu ve yaşanan kazanın ne olduğu, Hawk Month’ın kaybolan iki kwamiyi nasıl aldığı ve özel kitaba nasıl sahip olduğu gibi konular belirsizdir. Adrien’ın annesinin ölümünün de bu gizli geçmişle ilgili olabileceği düşünülmektedir. Ancak pek çok nokta filmde bir sırdır. 5. Alya ve Nino: Marinette’in en yakın ve en çok güvendiği sınıf arkadaşlarıdır. Alya, Uğur Böceği’ne ilişkin bir internet bloğuna sahiptir. Gerekli durumlarda Uğur Böceği, Alya’ya Usta Fu’dan emanet aldığı kwamiyi vererek Rena Ruge (Tilki kız)’a dönüşmesini sağlamaktadır. Aynı şeklide Nino da Kaplumbağa’ya dönüşmektedir. Görevleri bitince kwamileri Uğur Böceği’ne teslim etmektedirler ama onun gerçekte sınıf arkadaşları Marinette olduğunu asla bilmemektedirler. seafoodplus.info, Layla ve Kagami: Aynı sınıfta öne çıkan diğer kızlar olarak tanımlanabilir. Hepsi de Adrien’a aşıktır. Cloi, Adrien’ın tek çocukluk arkadaşıdır. Belediye Başkanının kızıdır. Oldukça bencil, ukala ve egoist söz tavırlarıyla dikkati çeker. Sık sık öfkelenir. Layla, çizgi filmdeki en yalancı kızdır. Japon asıllı Kagami ise eskrim alanında en iyi olmayı amaçlamaktadır. Bu kahramanlar filmde kötü canavarlara ya da Uğur Böceği’nin onlara emanet verdiği kwamilerle koruyuculara dönüşebilmektedirler. seafoodplus.info Moth: Filmin baş kötü kahramanıdır. Moda tasarımcısı Gabriel Agreste, tüm kwamileri ele geçirmek üzere insanların öfke ve kızgınlıklarını kullanarak onlara gönderdiği güve kelebekleri sayesinde iletişim kurmakta, onlarla sözlü olarak bir anlaşma yaparak onlara istedikleri kötü güçleri vermektedir. Eşinin nasıl öldüğü ve sahip olmak istediği bu güçlerle tam olarak ne yapacağı bilinmemektedir. İnsanlardan uzak bir yaşam sürmekte, oğlu Adrien’ın da bu şekilde kontrolü altında yaşamasını beklemektedir. Bütün karanlık yüzüne karşın ünlü bir moda tasarımcısı olması da ilginç bir durumdur. İnsanların zayıf anlarını yakalayarak onların içine kötülük tohumları ekerek canavarlara dönüşmelerini sağlamakta usta görünmektedir. Kendi dönüşümünü kayıp kwamilerden biri olan Nooro ile gerçekleştirmekte ve onu kötüye kullanmaktadır. Kayıp ikinci kwami Duusu (Tavus Kuşu) kwamisine da sahiptir. Onu da kimi zaman sektereninin kullanarak kötülükte kendisine yardımcı olduğu görülmektedir. Filmde daha pek çok karakter sahneye çıkmaktadır. Bunlarla ilgili ayrıntılı bilgiye internet üzerinden pek çok blog ve internet sitesinden erişebilmek mümkündür (http 6, 7). Sonuç olarak buraya kadar öfke duygusu ve şiddet davranışı tanımlanarak, son yılların dikkati çeken popüler çocuk çizgi filmlerinden biri olan “Mucize: Uğur Böceği ile Kara Kedi” ele alınmıştır. Bu bağlamda bu çalışmanın problemi söz konusu çizgi filmde öfke duygusu ve şiddet davranışının nasıl sergilendiğinin ortaya konulmasıdır. 3.YÖNTEM Bu çalışmanın genel amacı, “Mucize: Uğur Böceği ile Kara Kedi” çizgi filminde öfke duygusu ve şiddet davranışının nasıl sergilendiğinin aşağıdaki alt sorular çerçevesinde açıklanmasıdır. 1.Çizgi filmdeki olay kurgusu nasıldır? 2.Öfkelenen kişiler kimlerdir? 3.Öfke düşüncesi (çarpık düşünceler) nelerdir? 4.Öfkelenen kişinin temel inançları (şema alanları) nelerdir? seafoodplus.infoanan (üzerine Howk Moth ile öfke anlaşması yapılan) eşya nedir? 6.Öfkelenen kişiye (Hawk Moth tarafından) verilen özel güç nedir? seafoodplus.infoanan eşyayı kim bulmaktadır? 8.Öfkeli kişiyle mücadelede kullanılan “şanslı tılsım” nedir? 9.Öfkenin dinmesiyle (akumanın serbest bırakılarak uzaklaşmasıyla) yaşanan gelişmeler nelerdir? Çalışmada yukarıdaki sorulara yanıt vermek üzere betimleyici bir araştırma yöntemi olarak içerik analizinden yararlanılmıştır. Literatürde ele alınan ve yukarıdaki araştırma sorularına da temel olan konular çalışmada içerik analizi uygulamasının kategorileri olarak değerlendirilmiştir. İçerik analizi uygulamasına konu etmek üzere çalışmada öncelikle evren ve örneklem tanımlarına ihtiyaç duyulmuştur. Bu bağlamda çizgi filmin ülkemizde gösterime giren her biri 26 bölümden oluşan 3 sezonluk tüm içeriklerine internet üzerinden erişilmiştir (http 8). Bu liste üzerinden maliyet ve kontrol unsurları ile bildiri çalışmasının zaman sınırı çerçevesinde örneklem alınması yoluna gidilmiştir. Çalışmada yargısal örnekleme tekniğiyle, sistematik olmasına da dikkat edilerek her sezondan ve 25’inci bölümler içerik analizi uygulamasına konu edilmiştir. Her sezonunun ilk bölümünün en çarpıcı bölüm olacağı, ilk bölümlerde daha özel konuların işleneceği varsayılarak birinci bölümün ardından üçüncü bölüm değerlendirmeye alınmıştır. Sonrasında ise her 5 bölümde bir incelemeye konu edilmiştir. Dolayısıyla her sezondan 7 bölüm olmak üzere 21 bölüm içerik analizi ile incelenmiştir. Öte yandan çizgi filmin Netflix ve Disney Channel’daki bölümlerine ilişkin sıralamasının birbirinden farklı olduğu belirlenmiştir. Bu bağlamda, alınan örneklemde, daha geniş izleyici kitlesine seslendiği varsayılan Disney Channel’daki sıralama esas alınmıştır (http 9). seafoodplus.infoAR Çalışmada öncelikle örneklem alınan her bölüm baştan sona izlenerek içerik analizi uygulamasına konu edilen kategoriler bağlamında notlar alınmış, daha sonra ikinci izlemede kodlamada bulunulmuş, üçüncü izleme ile de kodlamaların kontrolü sağlanmıştır. Örneklem Alınan Bölümlerin Olay Kurguları Çizgi filmdeki olay kurgusu genel gözlem çerçevesinde kodlanmıştır. Buna göre genel olarak birinci sezondan başlayarak üçüncü sezonda daha karmaşık hale gelmiş olsa da şu temel olaylar üzerine kuruludur: 1. Okul ve öğrenciler arasındaki ilişki ve duygular. 2. Paris’te öfkelenerek akumalanan ve kendisine verilen güçle şiddet davranışları sergileyen bir kişi. 3. Uğur Böceği ve Kara Kedi’nin akumalanan kişilerle mücadelesi. İkinci sezonda kötülerle mücadele eden kwami sayısı artarken, üçüncü sezonda tüm kwamilerin aynı bölümde sahneye çıktığı görülmektedir. Üçüncü sezonda oyuncu, kahraman sayısı, verilen güçler, mücadele süresi ve biçimi daha karmaşık ve renkli hale gelmektedir. Öfkelenen Kişi İncelenen 21 bölüm içinde öfkelenerek bu duygusunu şiddete dönüştüren toplam 22 karaktere rastlanılmıştır. Bunlardan 9’u “sıradan biri” olarak değerlendirilmiştir. Bunun anlamı şehirde yaşayan herhangi biri, ana kahramanlardan birinin yakını (annesi, babası, kardeşi vs) ya da okuldaki bir öğretmendir. Sekiz bölümde öfkelenen kişi ana kahramanların sınıf ya da okul arkadaşları olan öğrencilerdir. 3 bölümde “tanınan biri”; belediye başkanı, ünlü bir gitarist ya da heykeltıraştır. Bir bölümde de Hawk Moth, oğluna kızdığından dolayı öfkelendiği için kendi kendini akumalamaktadır. Tablo 1. Öfkelenen kişi Öfkelenen kişi Frekans Sıradan biri (M. babası, çocuk, vatandaş, kardeş, öğretmen) 9 Öğrenci 8 Tanınan biri (Ünlü, belediye başkanı, sanatçı) 3 Diğer (Hawk Moth) 1 Öfke Düşüncesi Çizgi filmde genel olarak öfke duygusunun altında yatan pek çok düşünceye bir arada vurguda bulunulduğu belirtilebilir. Bununla birlikte, genellikle değinilen 8 farklı öfke düşüncesi tespit edilmiştir. Neredeyse her bölümde “mutlakçılık, mükemmeliyetçilik, -meli-malı kurallar” nedeniyle birisi öfkelenmektedir (f: 21, %). İkinci sıradaki öfke nedeni olumsuzlukları aşırı büyütmek, abartmak ve olumluları aşırı küçülterek hafife almak şeklinde tanımlanabilmektedir (f: 18, %85,7). Kutuplaştırmak ve aşırı genellemede bulunmak da öne çıkan öfke nedenleri arasında gösterilmektedir. Tablo 2. Öfke düşüncesi Öfke Düşüncesi Frekans Sütun % 1 Mutlakacılık, mükemmeliyetçilik, “-Meli”, “-Malı” kurallar 21 2 Olumsuzları Aşırı Büyüterek Abartmak, Olumluları Aşırı Küçülterek Hafife Almak 18 85,7 3 Kutuplaştırmak, Siyah-Beyaz, “Ya Hep Ya Hiç” Diye Düşünmek 16 76,2 4 Aşırı genellemek 15 71,4 5 Kişiselleştirmek, üzerine alınmak 12 57,1 6 Olumsuz etiketlemek 11 52,4 7 Başkalarını suçlamak, sorumluluk almamak 11 52,4 8 Toptancılık, yumurtaları aynı sepete koymak, olumsuz yargıya varmak. 10 47,6 (N=21) Yukarıdaki sıralama çizgi filmdeki karakterlerin “en çok neden dolayı öfke duydukları” sorusuna bir yanıt olarak verilebilir. Gerçek hayatta öfke duygusunun ardında hangi düşüncelerin ne derece etkili olduğuna ilişkin bir ölçüm sonucu yoktur. Bu belki de kişiden kişiye, durumdan duruma değişebilir. Ancak çizgi filmde mutlakçılık ve mükemmeliyetçilik gibi neyin nasıl olması gerektiğine ilişkin kuralların ve yüksek standartların önemli bir şekilde öne çıkarılması, nelere öfke duyulması gerektiğine ilişkin çocuklara yönelik bir modellemede bulunulduğu izlenimi uyandırabilmektedir. Özellikle yarışma ve rekabet içerisindeki gençlerin yenilgiye uğramaları durumunda başvurdukları araç, öfke olarak dikkati çekmektedir. Her ne kadar filmin sonunda öfkelenen kişi yaptıkları hatırlamasa bile çok kötü şeyler yapmış ve süper kahramanların müdahaleleri sonucu ancak durdurulabilmiştir. Filmi izleyen her yaştaki çocukların bu bağlantıları kurup kuramayacakları önemli bir soru olarak akla gelmektedir. Temel İnançlar (Şemalar) Çizgi filmde temel inançlar, literatürdeki şema alanlarına ilişkin kategoriler çerçevesinde kodlanmıştır. Buna göre tüm bölümlerde öne çıkan iki şema alanı bulunmaktadır. “Zedelenmiş sınırlar şema alanı” içinde tanımlanan “haklılık / büyüklenmecilik” kategorisinin tüm bölümde dikkati çektiği belirlenmiştir. Aynı şeklide “aşırı duyarlılık ve baskılama şema alanı” içinde de “cezalandır (ıl)ma / acımasızlık” kategorisi yine tüm bölümde bulunmaktadır. Ne de olsa “iyi” ile “kötü”nün kavgasının verildiği çizgi filmde bu temel alanlara vurguda bulunulması şaşırtıcı bulunmamaktadır. Kendini bir şekilde haklı gören kişi, acımasızca karşı tarafı, kim olduğuna bakmadan cezalandırmak istemektedir. Onu “yenmek” ya da “eski durumuna getirmek için” ise süper güçlerin onunla kavga etmesi gerekmektedir. Öte yandan “acımasız yüksek standartlar ve aşırı eleştirellik”, “yetersiz öz denetim- öz terbiye”, “duygusal yoksunluk”, “karamsarlık, kötümserlik, hayata katlanamama” gibi kategoriler de çizgi filmde öne çıkan başlıca çarpık inanışlardır. Tablo 3. Şemalar seafoodplus.infouk ve Reddedilme Şema Alanı Frekans Sütun % seafoodplus.infoal Yoksunluk 10 47,6 seafoodplus.info İzolasyon/ Yabancılaşma 5 23,8 3.Güvensizlik/ kötüye kullanma, 4 19,0 seafoodplus.infouluk/ Utanç 3 14,3 seafoodplus.info edilme/ İstikrarsızlık 2 9,5 seafoodplus.infouş Özerklik ve İş Yapma Becerisi Şema Alanı Frekans Sütun % seafoodplus.infomedik Olaylar Karşısında Dayanıksızlık 8 38,1 seafoodplus.infoğımlılık/ Yetersizlik 6 28,6 seafoodplus.infoğımlılık/ Yetersizlik 6 28,6 seafoodplus.infoşarısızlık 5 23,8 seafoodplus.infoşmemiş Benlik / Yapışıklık 4 19,0 seafoodplus.infonmiş Sınırlar Şema Alanı Frekans Sütun % seafoodplus.infoılık/ Büyüklenmecilik 21 seafoodplus.infoiz Öz-denetim/ Öz-terbiye 12 57,1 seafoodplus.infoşkaları Yönelimlilik Şema Alanı Frekans Sütun % seafoodplus.infoınma/ Onay/ Kabul Arama 8 38,1 seafoodplus.info Eğme 2 9,5 seafoodplus.infoi Feda Etme 2 9,5 5.Aşırı Duyarlılık ve Baskılama Şema Alanı Frekans Sütun % seafoodplus.infondır (ıl)ma/ Acımasızlık 21 seafoodplus.infoımasız Yüksek Standartlar/ Aşırı Eleştirellik 17 81,0 seafoodplus.infoarlık/ Kötümserlik/ Hataya katlanamama 9 42,9 4.Aşırı Sorumluluk/ Duyguları Bastırma 8 38,1 Öfke duygusu üzerine Hawk Month ile kurulan bağlantı ve yapılan anlaşma çerçevesinde çizgi filmde süper güçlere sahip olan “kötü karakterler”, genellikle acımasız duygular içinde, karşı tarafı cezalandırma isteği duyan ve bu duygularını dizginlemeyerek dışa vuran kişiler olarak karakterize edilmektedir. Bunun altında aşırı duyarlılık, aşırı eleştirellik, aşırı yüksek standartlar, karamsarlık, kötümserlik, aşarı sorumluluk ve duyguları bastırma dikkati çekmektedir. Hayal kırıklığına uğrayan, üzülen ya da yenilen kişilerin genellikle “mağdur” olarak yalnız kaldıkları (belki de kendi kendilerine düşünceye daldıkları) anlarda üzerlerine konan güve kelebeği, Hawk Moth ile iletişim kurmalarına, onun kendilerini manipüle eden düşünceleriyle öfkelerine kabartmalarına neden olmaktadır. Bu sayede Howk Moth’tan aldıkları (bir anlamda da öfkelerinden aldıkları) cesaret, süper güç ve enerjiyle adeta “canavarlara” dönüşmektedirler. Literatürdeki açıklamalar da öfke duygusunun altında bir duruma ilişkin düşüncelerimizin öfke duygusu ile ilişkili olduğunu ifade etmektedir. Karşıdan aldığımız mesajları kendi inanç ve düşüncelerimizle değerlendirerek öfke duygumuzla neyi nasıl yapacağımıza karar verebildiğimiz söylenebilir. Çizgi filmdeki yorumuyla, hoşlanmadığımız bir durumla karşılaştığımızda bizi manipüle eden düşüncelere kulak verdiğimizde, bu düşünceler bizi öfke duygusuna taşımakta, Hawk Moth ile yapacağımız anlaşma çerçevesinde de öfkemizi şiddet davranışı olarak dışa vurabilmekteyiz. Nitekim filmde, öfkelendiği halde akumalar etrafında dolansa bile Marinette’in öfkesini kontrol edebildiği ve kamuların öfkelenmediği için üzerine konmadığı da görülmektedir. Çünkü akumalar ya da bizi şiddet davranışına götürebilecek manipülatif düşünceler, ancak onlara kulak verirsek, değer verirsek bizim üzerimizde bir etkiye sahip olabilmektedirler. Öte yandan öfkenin başkalarını cezalandırma ya da kontrol etme aracı olarak gösterilmesi, çizgi filmin en temel unsurudur denilebilir. Haklılık ve büyüklenmecilikle birlikte bu durum, toplumun ya da dış dünyanın pek de güvenli bir yer olmadığı, orada güvenilebilecek pek kimse bulunmadığı gibi bir algıya da neden olabilmektedir. Çünkü çizgi filmde Marinette ve Adrien dışında neredeyse herkes bir şekilde öfkelenmekte, akumalanmakta ve şiddet eylemlerinde bulunabilmektedir. Şiddetin ardından süper kahramanların her şeyi eski haline dönüştürmeleri de özellikle çocuklar için “şiddet davranışında bulunsalar bile hiçbir şey olmamış gibi” hayatlarına devam edebilecekleri izlenimi de uyandırabilecek niteliktedir. Akumalanan Eşya Genel olarak çizgi filmde nelerin akumalanarak (güve kelebeğinin üzerine konduğu eşya) öfkelenen kişinin Hawk Moth ile nasıl iletişim kurduğu da ayrı bir kategori olarak değerlendirilmiştir. Bu bağlamda her bölümde akumalanan eşyanın değiştiği belirlenmiştir. Akumalanan eşya günük hayatta öfkelenen kişinin üzerinde ya da elinde bulundurduğu herhangi bir şey olabilmektedir. Bunların doğrudan öfke duygusuyla ilişkili olmadığı sonucuna ulaşılmıştır. Çizgi filmde güve kelebeğinin üzerine konduğu eşyalar şunlardır: “Şemsiye, fotoğraf, düdük, gitar, taş, oyuncak ayı, yüzük, kitap, top, kalem, kar küresi, küpe, gül, telefon, kamera, eldiven, broş.” Verilen güç Çizgi filmin farklı bölümlerinde öfkelenen kişiler Hawk Moth ile yaptıkları anlaşma çerçevesinde, filmdeki karakteriyle de ilişkili bulunan kimi “süper kötü canavarlara” dönüşmektedirler. Kimi zaman boyları uzamakta ve acayip görünümlü birer dev insanlara dönüşmektedirler. Kimi zaman ise sıra dışı kostümlere ve doğa üstü güçlere sahip kişiler olarak kötülükte sınır tanımamaktadırlar. Her seferinde ellerinde kullandıkları bir “silah” bulunmakta, özellikle üçüncü sezonda bu silahlar farklı niteliklerdeki ışın silahları şeklinde karşımıza çıkmaktadır. İncelenen bölümde 17 farklı süper kötü güç tanımlanmıştır. Bunlar şöyle sıralanabilir: 1. Fırtına, kar, buz oluşturabilme 2. Güvercinlerle uçabilme 3. Ok atarak aşkı ve dostluğu yok etme 4. Turnuvayı kazanma 5. Taştan adam olma 6. Kitabın içinde resme dönüştürme 7. İnsanları kötü kişilere dönüştürme 8. Bir şeyler yedikçe çoğalan bir sürü sapoti (küçük oyuncaklar) 9. Hayalet olabilme Her yeri buza çevirme Öptüğü kişileri kopyalama Sarmaşık şato inşa etme Deve dönüşme Oyuncakları canlandırma Başkasının yerine geçebilme Herkesin kendi gibi olmasını sağlama İnsanları yutma Sonuç olarak “süper kötü” olmanın sağladığı süper güçlerin her birinin birbirinden farklı olduğu anlaşılmaktadır. Çizgi film serisinin devamı açısından bu durum aslında çizgi filmdeki yenilik, farklılık, ilginçlik, nadirlik gibi unsurlarla ilişkilendirilebilir. Dolayısıyla bir gereklilik olarak da tanımlanabilir. Bu özelliklerin oldukça “yaratıcı” olduğu da değerlendirilebilir. Akumanın Bulunması Çalışmada, akumanın; yani kötü güve kelebeğinin saklandığı eşyanın yerini tahmin eden süper kahramanın kim olduğu da incelenmiştir. Buna göre filmin baş kahramanı olan Uğur Böceği, incelenen 21 bölümden 19’unda akumalanan eşyanın yerini tahmin etmiştir. Aslında o eşyayı Kara Kedi’nin yardımıyla ele geçirmek ve kırarak içindeki kelebeği serbest bırakmak ve sahip olduğu “yoyo” ile kötü kelebeği iyi kelebeğe dönüştürerek özgür bırakmak onun sorumluluğundadır. Dolayısıyla bir anlamda sorumluluğunun gereği olarak kötü kelebeğin nerede olabileceğini de tahmin etmektedir. Bu eylemleri gerçekleştirirken “şanslı tılsımı” kullanarak elde ettiği eşyayı akıllı bir şeklide kullanması, akıllı bir şekilde akumalanan eşyanın yerini tahmin etmesi, onun üstün yanlarına işaret etmektedir. Bir genç kız olarak Uğur Böceği bu sorumluluğu, akıllılığı ve sezgi gücü ile bir erkek olan Kara Kedi’den daha üstün konumda bulunmaktadır. Belki de çizgi filmin bu nedenle de kız çocuklarının daha fazla ilgisini çektiği söylenebilir. Ancak buna ilişkin bir kanıt elimizde bulunmamaktadır. Öte yandan incelenen bölümler arasında yalnızca birinde Kara Kedi akumalanmış eşyanın nerede olduğunu tahmin etmekte, bir bölüde de böyle bir durum bulunmamaktadır. Şanslı Tılsım Uğur Böceği, süper kötülerle mücadele ederek onları normal hayata döndürmeye ve Paris’i korumaya çalışırken “yoyo”su aracılığıyla “şanslı tılsım” özelliğinden de yararlanır. Sıkıştığı bir anda Şanslı Tılsım’ın yardımından yararlanır. Neredeyse her bölümde tekrarlanan bu sahnede kendisine “gökyüzünden (bilinmeyen bir yerden, bilinmeyen bir şeklide)” bir eşya gönderilir. Bu eşyanın ne olduğu içerik analizi kategorilerinden biri olarak kodlanmıştır. Bu eşyalar şunlardır: “Kaşkol, kaşık, bozuk para, elma şekeri, sprey boya, saç düzeltme jeli, kıyafet, bisiklet pedalı, çatal, radyatör, çaydanlık, kırık bir tabak, bir paket tuz, tenis raketi, tişört, yelkenli kayık, yazı malzemeleri, hortum, ayna” Yukarıda tanımlanan her biri birbirinden farklı eşyaların öfke davranışı ve öfkenin sona ermesi ile aralarında bir ilişki olmadığı sonucuna varılmıştır. Bu eşyaların akumalanan eşyalar gibi filmdeki farklılığı yaratan noktalar olarak görüldüğü, ilginçlik, nadirlik, bilinmezlik ve sürpriz gibi unsurları filme sağladığı değerlendirilmektedir. Sonuçta olanlar Filmin sonunda kazanan iyiler olur; Uğur Böceği ile Kara Kedi bir şekilde Hawk Moth’un minapüle ettiği öfkesine hâkim olamayan kötüleri alt eder ve onları kötü eden şeyi; yani üzerlerine konan kelebeği özgür bırakarak kötülüğü yok ederler ve her şey eski haline geri döner. Öfkesi nedeniyle Hawk Moth ile anlaşma yaparak kötülüklerde bulunan kişi ise öfkesine neden olan akuma özgürlükleştikten sonra neler yaşadığını, neler olup bittiğini hatırlamayan biraz “şaşkın”, biraz “masum” ve belki de “iyi” bir insana dönüşür. Paris’te de kötülüğün bozduğu, yıktığı, kırdığı her şey “sihirli bir sözcüğün ardından” eski haline geri döner. Filmde aslında Marinette de sakarlık yapar, hata yapar, eleştirilir, aşağılanır ama öfkesine hâkim olmaya çalışır görünür. Kimi zaman o da duygularının peşinden gider; aşkının, kıskançlığının, öfkesinin yansımaları görülür. Ancak o duygularını en uç noktaya kadar vardırsa da sonunda kontrol eder. seafoodplus.infoÇ VE ÖNERİLER Öfke duygusunun son derece doğal bir duygu olduğu hatırlanacak olursa, meselenin bu duyguyu nasıl yönetileceği olduğu vurgulanabilir. Öfke ile ilgili normal olmayan şey, öfke duygusunun saldırganlık ve şiddete dönüşmesidir. Dolayısıyla öfke duygusunu yok etmek ya da ortadan kaldırmak mümkün değildir ama bu duyguya verilebilecek tepki kontrol dâhilindedir. Öfke duygusunun altındaki kusurlu düşünceler ve temel inançlar bağlamında Mucize: Uğur Böceği ile Karakedi çizgi filmine bakılacak olursa, öfke duygusunu yaşayan, yalnız kalan ve düşüncelere dalan kişilerin zihinlerinde telepatik bir şekilde duydukları ses, onlara sahte bir güç ve öç alma vadeden Hawk Moth’un manipülatif sesidir. İçinde bulundukları “hak etmediklerini düşündükleri” durumdan, saldırgan davranışlarla çıkabilecekleri yanılgısıyla çevrelerine korku saçarlar. Öfkeyi bir güç ve iktidar aracı olarak kullanmaya çalışırlar. “Mağdur” olmak yerine, “kötü kahraman” olmayı tercih ederler. Gerçeklerle yüzleşmek, anlayış göstermek, öfkelerini daha iyi olabilmek için kullanmak yerine “kötü” olmayı kabul ederek kontrolsüz bir güçle “herkesten üstün ve haklı olduklarını” yaptıkları haksızlıklarla kanıtlamaya çalışırlar. Oysa diğer yandan onları bu derece öfkelendiren manipülatör, Hawk Moth’tur ve onun asıl amacı, bu kişileri kullanarak kendi elde etmek istediği şeyi; yani Uğur Böceği ve Kara Kedi’nin güçlerini ele geçirmektir. Hawk Moth için öfkelenen kişilerin, o kişilerin haklı ya da haksız oluşlarının, etrafa verdikleri zararın ya da başka hiçbir şeyin önemi yoktur. Hawk Moth, deyim yerindeyse, asla empati yapmaz, son derece bencilce davranır. İnsanların zaaflarını kullanarak onları kendi amaçları için manipüle ederek kullanır. Ne kadar yenilse bile, asla sihirli güçleri ele geçirme hayalinden vazgeçmez. Hawk Moth, doğrudan Uğur Böceği ile Kara Kedi’nin karşısına çıkacak, her seferinde onlarla çarpışacak güç ya da cesarette de değildir. Her yenilgiden sonra ne kadar kızsa bile, Uğur Böceği ve Kara Kedi ile savaştırmak üzere yeni kurbanlar arar. Bir bölümde Uğur Böceği ile Kara Kedi, Hawk Moth’u köşeye sıkıştırırlar ama o kaçmayı başarır. Çizgi film birinci sezondaki bölümlerde belirli bir düzen içinde tekrarlayan kurgu ile ilerlerken, ikinci ve daha sonra üçüncü sezonda daha karmaşık bir hale gelir. Kwamilerin sayısı artarken, savaşılan düşman daha güçlü hali gelir. Aşk ve şiddet filmin bitmeyen iki olgusudur. Aşıklar kavuşamaz ve düşmanlar kavga eder. Filmdeki kavga sahnelerinin sayısı ve süresi üçüncü sezonda en üst seviyeye ulaşmıştır. Kadın-erkek ilişkileri açısından film değerlendirilecek olursa, orta gelir düzeyinde, fırıncı bir ailenin tek kızının, zengin ve ünlü, ailenin tek oğluna olan aşkı ile süper kahramanlar Kara Kedi’nin Uğur Böceği’ne olan aşkı filmde konu edilmektedir. Marinette, Adrien’a aşıktır; Kara Kedi de Uğur Böceği’ne. Ancak Adrien’ın etrafında başka kızlar da vardır ve Marinette, Uğur Böceği olarak sorumlulukları nedeniyle birinci sezonda kıskançlık duyduğu diğer kızlarla Adrien’ın yakınlaşmasın üçüncü sezonda ses çıkarmamakta, hatta birlikte vakit geçirmelerine imkan tanımaktadır. Çünkü Uğur Böceği olarak sorumlulukları aşkından önce gelmektedir. Aynı şeklide Kara Kedi de filmin başından beri Uğur Böceği’ne aşıktır ama onun gerçekte kim olduğunu öğrenmesi durumunda hem kendisinin hem de Uğur Böceği’nin süper güçlerini yitireceğini bildiği için bu isteğini baskılamak zorundadır. Birinci sezonda bu duygusal ilişikler ön planda iken son sezonda mücadele ve şiddet daha hakim bir konu haline gelmiştir. Animasyon tekniğinin de üçüncü sezonda daha zengin bir hale geldiği belirtilebilir. Öte yandan çizgi filmin Japon’ya da yayınlanmış olan ilk hali ile kıyaslanırsa, ilk bölümden bu yana tüm animasyon içeriğinin oldukça güçlü ve gösterişli olduğu söylenebilir. Çizgi filmin sezonları arasında dikkati çeken değişimin ve şiddet unsurunun dozunun giderek artmasının devamlılık unsuru açısından anlaşılır olduğu belirtilebilir. Başka bir deyişle film, eğer sona ermeyecekse, benzer konuların tekrarıyla ancak bir yere kadar gidebilir. Eğer uzatılmak istenirse de yeni karakterlerin eklenmesi ve yeni olay kurgularının geliştirilmesi doğal görülebilir. Burada eleştirilebilecek unsur ise daha fazla saldırganlık ve şiddet unsurlarının çizgi filme eklenmiş olmasıdır. Aslında filmde başından beri sevgi, iyi niyet, kötülük ve öfke gibi pek çok duygunun sergilendiği belirtilebilir. Bu bağlamda çizgi filmin gençlerden çok çocukların ilgisini çeken yapısı nedeniyle, çizgi filmde çocuklara öğütlenen ya da örnek gösterilen şeyin ne olduğuna bakıldığında, sınıf arkadaşıyla yaşanan aşk, anne-babadan gizlenerek gerçekleştirilen süper kahramanlık davranışları, Paris’i kurtarmaya çalışmak, kötülerle tek başına savaşmak, askerin, polisin, devlet adamlarının bile yardım beklediği kişiler olmak, sonunda da hiçbir şey olmamış gibi hayata devam etmek, okula geri dönmek, gizli bir aşk yaşamak, bu aşkın peşinden gitmek çocuklara mutlaka açıklanması, anlatılması, eşlik edilerek izlenmesi gereken bir film olduğu sonucuna varılabilir. Öte yandan medyada şiddetin sunumuna ilişkin kuramsal yaklaşımlar bağlamında irdelenecek olursa, medyanın iki çekicilik unsurunun; yani cinsellik ve şiddetin ikisinin birden bu çizgi filmde kullanıldığı vurgulanabilir. Çizgi filmin ilk halinin “tutmamasının” ardından bu yeni sürümü, büyük bir beğeni kazanarak geniş kitlelerle buluşmuştur. İlk halinde hangi unsurların bulunduğu ve aradaki farkların neler olduğu bilinmese de popüler halinin aşk, sevgi, saldırganlık, öfke ve şiddet duygularını ön plana çıkardığı bir gerçektir. Peki, çözüm nedir? Öncelikle medyadaki şiddet içeriklerinin düzenlenmesi, denetlenmesi ve kontrolü konusunda pek çok öneride bulunulabilir. Gerekli yasal ve teknolojik düzenlemelerle bu konuda kimi adımlar atılmakta, ancak diğer yandan da medyada şiddet gösterimi bir şekilde devam etmektedir. Burada bu alana yönelik müdahaleden çok ebeveynlere yönelik kimi önerilerde bulunmak daha kısa vadede daha anlamlı olabilir. Bilgin Ülken () doktora tezinde son yıllarda dikkati çeken televizyon izlemede anne-baba aracılığı üzerinde durmuştur. Bu araştırmada televizyonu çocukla birlikte konuşarak, değerlendirerek, eleştirel bir şeklide izlemenin çocukların izlediklerini yorumlamaları üzerinde oldukça etkili olduğu sonucuna ulaşılmıştır. Evinç ve arkadaşları () da medyadaki şiddet gösteriminin uzun dönemli etkilerinin çocuklar üzerinde görüldüğüne işaret ederek ebeveynlerin çocukla birlikte televizyon izlemelerini tavsiye etmektedirler. Çünkü ebeveynlerin gösterilen olaylar hakkında görüş ve eleştirilerini dile getirmeleri, olayların gerçekçiliği, adil olup olmadığı, sonuçlarıyla ilgili eleştirel yorum yapmalıdırlar. Bu rehberlik, özellikle yaş arasındaki çocukların kurmaca olan ile gerçek olan arasındaki ayırımı yapmalarını kolaylaştıracak ve saldırgan karakterlerle özdeşim kurmalarını önleyebilecektir. Anne babanın, çocuğuyla seyrettiği şeyleri konuşarak tartışması, nasıl anlaması gerektiği konusunda da yol gösterilmesi, neleri süzüp neleri alması gerektiği konusunda ona eşlik ve rehberlik edilmesi bu konuda bilinçlenmesini sağlayacaktır. Özellikle öfke duygusunun gelişimi, farkındalığı, şiddet davranışı ve olup bitenlerin Uğur Böceği ile Kara Kedi çizgi filmi üzerinden değerlendirilmesi, Hawk Moth ile yapılan anlaşma, ona teslim olma, akumanın üzerine konması ve öfke duygusunun gelişerek kontrolsüz bir şekilde şiddet davranışının ortaya çıkması, sonrasında Uğur Böceği ile Kara Kedi’nin ortaya çıkması ve kötülerle mücadele etmesi ve sonrasında hiçbir şey olmamış gibi yollarına devam etmeleri, ebeveynler tarafından yorumlanması ve açıklanması gereken başlıca durumlar olarak ifade edilebilir. KAYNAKLAR Baltaş, Z. ve Baltaş, A. (). Stres ve Başaçıkma Yolları. Baskı. İstanbul: Remzi Kitabevi. Bilgin Ülken, F. (). Televizyon İzlemede Anne-Baba Aracılığı ile Çocukların Saldırgan Davranış Arasındaki İlişki. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Boysan, M. (). Üniversite Öğrencilerinde Erken Dönem Uyumsuz Şemalar, Başa Çıkma Stilleri ve Öznel İyi Oluş Arasındaki İlişkilere Yönelik Bir Model Sınaması. Yayımlanmamış Doktora Tezi. Ankara: Ankara Üniversitesi Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Burns, D. (). İyi Hissetmek-Yeni Duygudurum Tedavisi. Çev.: E. Tuncer, Ö. Mestçioğlu, İ.E. Atak ve G. Acar. Baskı. İstanbul. Psikonet. Burns, D. (). Birlikte İyi Hissetmek. Çev.: G. Acar, İ.E. Atak, Ö. Mestcioğlu, E. Tuncer. İstanbul: Psikonet. Cloud, H. ve Townsend, J. (). Sınırlar. Çev. İ. İbik. İstanbul: Koridor. Cüceloğlu, D. (). Keşkesiz Bir Yaşam İçin İletişim. Remzi Kitabevi, İstanbul. Cüceloğlu, D. (). İnsan ve Davranışı. Baskı. İstanbul: Remzi. Cüceloğlu, D. (). Korku Kültürü. İstanbul: Remzi Kitabevi. Çakır, Z. (). Antisosyal Kişilik Bozukluğunda Erken Dönem Uyumsuz Şemalar, Algılanan Ebeveynlik Stilleri ve Şema Sürdürücü Başa Çıkma Davranışları Arasındaki İlişkiler: Şema Terapi Modeli Çerçevesinde Bir İnceleme. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Dağtaş, E. (). “Popüler Kültür Ürünü Olarak Tarihi Çizgi Romanda Şiddetin Kullanımı: Tercüman Gazetesinde Yayımlanan “Kara Orkun” Örneğinde Bir Çözümleme”, Medyada Şiddet Kültürü- Bu Öyküde Sen Anlatıyorsun. Ed. Ö. Özer. Konya: Literatürk. De Vreese, C. H. (). Framing Europe: Television News and European Integration. Amsterdam: Aksant Academic Publishers. Dökmen, Ü. (). Varolmak Gelişmek Uzlaşmak. Baskı. İstanbul: Sistem. Dökmen, Ü. (). Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati. 4 Baskı. İstanbul: Sistem. Dökmen, Ü. (). Sanatta ve Günlük Yaşamda İletişim Çatışmaları ve Empati. 4 Baskı. İstanbul: Sistem. Eken, E. (). Üniversite Öğrencilerinde Erken Dönem Uyum Bozucu Şemalar ile Romantik İlişki Eğilimleri Arasındaki İlişki: Şema Terapi Modeli Çerçevesinde Bir İnceleme. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İzmir: Ege Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Erdem, M. N. (). Medya içeriğinde şiddetin sunumu üzerine argümantatif bir çalışma. Manas Sosyal Araştırmalar Dergisi 9 (2), Esmergül, Ö. (Ed.). (). Müşhis Psikoloji Sevme Kusurları. İstanbul: Destek. Eurobarometer (). “Public Opinion in the European Union,” Standard Eurobarometer Brussels, Belgium: European Opinion Research Group. Evinç, Ş.G., Akdemir, D. ve Foto Özdemir, D. (). “Şiddet, Çocuk ve Medya”, Medyada Şiddet Kültürü-Bu Öyküde Sen Anlatıyorsun. Ed. Ö. Özer. Konya: Literatürk. Gör, N., Yiğit, İ., Kömürcü, B. ve Şenkal Ertürk, İ. (). Geçmişin Mirası ve Geleceğin Haritası: Erken Dönem Uyumsuz Şemalar. Nesne Psikolojisi Dergisi 5 (10), Hatipoğlu Yanık, D. (). Erken Dönem Uyumsuz Şemalar ile Mizah Arasındaki İlişki. Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Okan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Iyengar, S. & Adam, S. (). “News Coverage of the Gulf Crisis and Public Opinion: A Study of Agenda-Setting, Priming, and Framing”, Communication Research, 20 (3), Kağıtçıbaşı, Ç. (). İnsan ve İnsanlar. İstanbul: Evrim Basım Yayım Dağıtım. Kaya, A. (Ed.) (). Kişilerarası İlişkiler ve Etkili İletişim. 6. Baskı. İstanbul: Pegem Akademi. Kaypakoğlu, S. (). Kişilerarası İletişim. İstanbul: Derin. Kurşun, H. (). Medyadaki Şiddet Olgusunun Toplumsal Hayata Yansıması Hakkında Niceliksel Araştırma: Gaziantep İl Örneği, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi. İstanbul: Maltepe Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. Lelord, F. ve Andre, C. (). “Zor Kişilikler”le Yaşamak. Çev. R. Madenci. Baskı. İstanbul: İletişim. Markham, U. (). Zor İnsanlarla Başa Çıkma Yolları. Çev. A. Başçı. 5. Baskı. İstanbul: Remzi Kitabevi. Özer, Ö. ve Saraçer Üçer, N. (). “Baba 1 ve Kurtlar Vadisi Irak Filmleri Örneğinde Sinemada Şiddet Kullanımı”, Medyada Şiddet Kültürü-Bu Öyküde Sen Anlatıyorsun. Ed. Ö. Özer. Konya: Literatürk. Özer, Ö. ve Gerasimova, S. (). “Yetiştirme Kuramı: Televizyonunun Yetiştirme Rolüne İlişkin Türkiye ve Rusya’da Yapılan Araştırma”, Medyada Şiddet Kültürü-Bu Öyküde Sen Anlatıyorsun. Ed. Ö. Özer. Konya: Literatürk. Özer, Ö. ve Birsen, H. (). “İnternet Aracılığıyla Şiddet İçerikli Oyun Oynamayla İlgili Kullanım ve Doyumlar Kuramı Çerçevesinde Yapılan Araştırma”, Medyada Şiddet Kültürü-Bu Öyküde Sen Anlatıyorsun. Ed. Ö. Özer. Konya: Literatürk. Özer, Ö. (Ed.), (a). Medyada Şiddet Kültürü-Bu Öyküde Sen Anlatıyorsun. Konya: Literatürk. Özer, Ö. (b). “Medyada Sunulan Fiziksel Şiddetin Etkilerini Açıklayan Psikolojik Kuramlar”, Medyada Şiddet Kültürü-Bu Öyküde Sen Anlatıyorsun. Ed. Ö. Özer. Konya: Literatürk. Özmen, E. (). Geçinilmesi Zor İnsanlarla Geçinme Sanatı. 2. Baskı. İzmir: Psikoloji-Psikiyatri Kitapları. Özmen, E. (). Kendini Tanıma Rehberi. 2. Baskı. Ankara: Turkuaz Bilişim & Bilgisayar Puff, R. ve Seghers, J. (). Öfke Kontrol Rehberi. Çev. B. Tamer. 8. Baskı. İstanbul: Olimpos. Tarhan, N. (). Mutluluk Psikolojisi ve Stresle Başa Çıkma. Baskı. İstanbul: Timaş. Townsend, J. ve Cloud, H. (). Sınırlar. Çev. İ. İbik. İstanbul: Koridor. Tuna, Y. (). “Duygular”, Birey ve Davranış. Ed. S. Ünlü. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. Tuna, Y. (). “Kişilik”, Birey ve Davranış. Ed. S. Ünlü. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. Tuna, Y. (). “Normal Dışı Davranışlar”, Birey ve Davranış. Ed. S. Ünlü. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi. Young, J.E. ve Klosko, J.S. (). Hayatı Yeniden Keşfedin. Baskı. Çev. seafoodplus.info ve D. Güler. İstanbul: Psikonet. Yüksel, E. (). Etkili İletişim Teknikleri Dersi Notları. Eskişehir: Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi. İnternet Kaynakları: http 1: seafoodplus.info#; http 2: seafoodplus.info yakindan-taniyin http 3: seafoodplus.info http 4: seafoodplus.info:_U%C4%9Fur_B%C3%B6ce%C4%9Fi_ile_Kara_Kedi http 5: seafoodplus.info:_Tales_of_Ladybug_%26_Cat_Noir_episodes http 6: seafoodplus.info; http 7: seafoodplus.info http 8: seafoodplus.info http 9: seafoodplus.info#Disney%20Channel

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir