resimlerle atatürk devrimleri / Atatürk Devrimleri - Vikipedi

Resimlerle Atatürk Devrimleri

resimlerle atatürk devrimleri

Atatürk’ün devrimleri Batı’ya değil, Türk Tarihi’ne dayanır

2014-12-Cengiz-Ozakinci-01

Cengiz Özakıncı “Batı’dan Alındığı Savlanan Atatürk Devrimleri’nin Türk Tarihi’ne Dayanan Kökenleri” konulu konferansında Atatürk Devrimleri’ni anlayabilmek için, bu devrimlerin toplumda hangi dönüşümlere yol açtığını bilmemiz gerektiği gibi, kökenlerini de bilmemiz gerektiğini belirtti.

Özakıncı, Atatürk’ün devrimlerini Türk Tarihi’ne dayandırmasının, Türkleri ‘Barbar ve insanlığın kanseri’ olarak niteleyen Batı’ya yanıt niteliğinde de olduğunu vurgularken, konuyu daha derinleştirerek, Türklerin insanlık tarihine kazandırdıkları pek çok ögenin Batı ve Avrupa tarafından esin kaynağı olarak benimsendiğini ve kullanıldığını da belgelerle dile getirdi. Bütün Dünya’nın internetteki http://www.butundunya.com adresinden görüntülü olarak da izleyebileceğiniz konferansında Özakıncı, Atatürk Devrimleri’nin Türk Tarihi’ndeki köklerini, görseller ve tarihsel belgelerle şu başlıklar ve bilgilerle açıkladı:

LAİKLİK

“Meclis’in 01.11.1922 günü verdiği kararla Saltanat ile Hilafeti (Yani dünya yönetimiyle din yönetimini) ayırması; dünyada Türkler Laik Devrim yaptı diye duyuruldu.

Fransız Devrimi’nde bile Tuğrul’un etkisi vardır.

Tuğrul Bey’in devrimi yalnızca Atatürk’ün laiklik devrimine değil, Fransız Devrimi’ne de örnek olmuştur.

Bu karar Atatürk’ün mecliste yaptığı uzun konuşma sonunda verilmiş; tarihi ders diyebileceğimiz bu konuşmada, Atatürk, İslam Dünyası’nda Saltanat ile Hilafet’in din işleri ile devlet işlerinin tarihte ilk kez Türklerce, Selçuklu döneminde birbirinden ayrıldığını ve bunun bir kaç yüzyıl boyunca sürdüğünü anlattıktan sonra; ‘İşte biz de simdi aynen öyle yapmalı, din işiyle devlet işlerini, aynen atalarımızın yaptığı gibi ayırmalıyız’ demiştir. Atatürk, bu devrimci atılımın esin kaynağının, tümüyle ve yalnızca Türk Tarihi, Selçuklu Dönemi’nde Tuğrul Bey’in yöntemini örnek alarak yaşama geçirdiğini özellikle vurgulamıştır.

Türkiye’de 1922’de gerçekleşen bu laik devrimin kaynağı, Batı değildir, Fransız Devrimi değildir, esin kaynağı tümüyle Türk/Selçuklu Tarihi’dir. Ve vahye dayalı dinlerde laiklik Selçuklu/Türk buluşudur. Türklerin insanlığa armağan ettiği bir yönetim ilkesidir. Dünyada vahye dayalı din devletlerinde ilk laik devrim, Tuğrul Bey tarafından gerçekleştirilmiştir.

Laiklik, sanıldığı gibi, 1789 Devrimi’nde somutlaşan bir Fransız buluşu değil; 1060 tarihli Selçuklu Devrimi’nde somutlaşan bir Türk buluşudur ve dünya çapında patenti, Tuğrul Bey’e aittir. Laikliği Fransızların icat ettiği bir uydurmadır. Fransız Devrimi’nde bile Tuğrul’un etkisi vardır. Tuğrul Bey’in devrimi yalnızca Atatürk’ün laiklik devrimine değil, Fransız Devrimi’ne de örnek olmuştur. Fransız Devrimi’nin düşünsel temellerini kuran isimlerden Fransız doğubilimci Joseph de Guignes’in de eserlerinde övgüyle Tuğrul Bey’in yaptıklarından söz ettiğini görüyoruz.

Yani Fransız Devrimi’nde Türk etkisi, Tuğrul Bey’in damgası var.”

EĞİTİM VE ÖĞRETİMDE LAİKLİK İLKE VE DEVRİMİ

“Laiklik kuşkusuz, yalnızca din ve devlet işlerinin ayrılması değildir; akılcı ve bilimsel eğitim olmadan laiklik olamaz.

2014-12-Cengiz-Ozakinci-02

Atatürk’ün akılcı bilimsel eğitim devriminin kaynağı da Batı değil, Tuğrul Bey’in ölümünden bir kaç yıl sonra, l068’de Karahanlılar Devlet Başkanı’nın özel danışmanı olan Bilge Türk Yusuf’un Türkçe olarak yazdığı Kutadgu Bilig isimli kitaptır. Atatürk’ün eğitim öğretimde laiklik, yani akla ve bilime dayalı eğitim öğretim ilke ve devriminin kökenlerini, Atatürk Devrimleri’nden yaklaşık 850 yıl önce yazılmış bu kitapta görebiliyoruz.

Türk Karahanlı Devlet Başkanı’nın özel danışmanı Türk Bilge Yusuf, 1068-70’lerde yazdığı Kutadgu Bilig kitabında, devlet başkanına uygulamasını öğütlediği ilkeler, tümüyle akılcı bilimsel laik eğitim öğütleridir.

Yusuf’un Akılcı Bilimsel Eğitim öğütlerini, ilk basımı 2000 yılında yayımlanan İslam’da Bilimin Yükselişi kitabımda ‘Proto-Atatürkçü’ (Ön-Atatürkçü) ilkeler olarak niteledim ve Atatürk’ün akılcı bilimsel eğitim devriminin Türk Tarihi’ndeki kökü, kaynağı olarak gösterdim.

Atatürk’ün laik akılcı bilimsel eğitim devriminin kökü, Batı’ya değil, 900 yıl önceki Türk Tarihi’ne dayanmaktadır.

Atatürk’ün akıl ve bilimle ilgili pek çok sözü, Türk Bilgesi Yusuf’un 850 yıl önce Kutadgu Bilig’de dile getirdiği devletin akılcı bilimsel yani laik eğitime yönelmesi öğüt ve ilkesinin, yüzyıllar sonra Atatürk’te dile gelmesi, yeniden yaşama geçirilmesidir. Atatürk’ün laik akılcı bilimsel eğitim devriminin kökü, Batı’ya değil, 900 yıl önceki Türk Tarihi’ne dayanmaktadır.

Atatürk, 1930’da büyük bir bölümünü bizzat yazdığı kitaba Medeni Bilgiler (uygar bilgiler) adını vermişti; ne ilginç bir rastlantıdır ki, Yusuf’un 1070’lerde yazdığı kitaba verdiği Kutadgu Bilig adı da, günümüz dilinde kutlu uyum bilgisi, uygarlık bilgisi yani medeni bilgiler anlamına gelmektedir.”

CUMHURİYET DEVRİMİ

“Atatürk, Cumhuriyet Devrimi’ni açıklarken, kaynağı yine Selçuklu’dur. Başkent Ankara’da ilan ettiği Cumhuriyet’in kökenini de yine Batı’ya değil, 1340’larda bir Selçuklu Beyliği olan Ankara’daki Ahi Cumhuriyeti’ne dayandırmıştır. Atatürk’ün 7 Mayıs 1924 günlü Cumhuriyet Gazetesi’nde yayımlanan açıklaması şöyledir:

‘Ben Ankara’yı coğrafya kitabından ziyade tarihten öğrendim ve cumhuriyet merkezi olarak öğrendim. Hakikaten, Selçuki idaresinin bölünmesi (inkisamı) üzerine Anadolu’da teşekkül eden küçük hükümetlerin isimlerini okurken bir “Ankara Cumhuriyeti”ni görmüştüm. Tarih sahifelerinin hana bir cumhuriyet merkezi olarak tanıttığı Ankara’ya ilk defa geldiğim o gün de gördüm ki aradan geçen asırlara rağmen Ankara’da hâlâ o cumhuriyet kabiliyeti devam ediyor. Türkiye’nin hemen bütün bölgelerini (menatıkını) gezdiğim ve gördüğüm için hükmettim ki, o zaman isimleri cumhuriyet olmayan diğer yerlerin bugünkü halkı da aynı kabiliyetten asla uzak değildir.

Beni, Türkiye’nin en münasip merkez Ankara olabileceğini düşünmeye sevkeden ilk vesile çok eskidir ve bilimseldir (fennidir).’

Atatürk, üzerine basa basa, ‘Cumhuriyetimizin kaynağı kendi öz tarihimizde, 1343-1354 arası Selçukluların bir beyliği, “Ankara Cumhuriyeti” vardır, işte Cumhuriyetimizin kökü budur’ diyor.”

GİYİM KUŞAM VE ŞAPKA DEVRİMİ

2014-12-Cengiz-Ozakinci-03

“Bugün çağcıl Batılı giysi denilenlerin hiç biri Batı icadı değildir. Ceket, gömlek, pantolon, binlerce yıl önce Asya’daki Türklerin giyimidir. Batı, ceket gömlek, pantolon ve fötr şapkayı, İskit dedikleri Saka Türkleri’nden görüp almıştır. İskit dedikleri Saka Türklerinin ceket, pantolon ve şapka giydiği, Yunanların ise kumaşa sarındıkları; 2500 yıl önceye tarihlenen alçak kabartmalarda, anıtlarda, resimlerde, mozaiklerde, paralarda, açıkça görülmektedir. Resimli Yunan vazolarında ve eski Yunan’dan kalma anıtlarda, ceket, pantolon, fötr şapka yoktur. Eski Roma’yı yansıtan sanat yapıtlarında ceket, pantolon, fötr şapka yoktur. Bizans mozaiklerinde ceket, pantolon, fötr şapka yoktur.

2014-12-Cengiz-Ozakinci-04Buna karşılık, İ.Ö. 500’lere tarihlenen Issık Göl dolayında bulunmuş şimdi Rusya’da Hermitage Müzesi’nde korunmakta olan Altın Elbiseli Adam, ceketlidir, pantolonludur. Bu tüm dünyaca bilinen bir örnektir.

Pazırık’ta bulunan yine İ.Ö. 500’lere tarihlenen halıda resmedilmiş atlının giyimi de ceket pantolondur. Bu örnekler, Batı buluşu sanılan ceket, pantolon, fötr şapka gibi, giysilerin, kökeninin Asya Saka İskit Türk giyimi olduğunun yadsınamaz kanıtıdır.

Fötr şapkanın kökeni de yine Saka/İskit denilen Türklerdir. Fötr şapka denilen, kökende Kırgız Başlığı’dır. Görüntüler bunu kanıtlamaktadır.

2014-12-Cengiz-Ozakinci-051000 yıl önceki Batı sanat yapıtlarının hiç birinde fötr şapka görülmeyişi, daha sonra tek tük görülen ilk fötr şapkaların da tam Kırgız Başlığı biçiminde oluşu, savımızın kanıtıdır. Örnek, Fransa Kralı XI. Louise’in başlığının Kırgız modeli olduğu apaçık ortadadır.

Atatürk fes yerine fötr şapka yerleştirirken, bu şapkanın Türk kökenlerini vurgulamış ve 1923 Ocak Şubat Eskişehir-İzmit konuşmalarında “Buhara’da, İran’da, Afgan’da şapka giyerler ve şapka ile namazlarını kılarlar” tümcesini kullanmıştır.

Buhara Türk başlığını örnek göstermiş; Türk Tarihi’ne gelenek ve göreneklerine dayandığını vurgulamıştır. Kadın giyimiyle ilgili konuşmalarında da yine, geleneksel Türkmen kadını giyimini örnek vermiştir.”

YAZI VE DİL DEVRİMİ

“Türkler, Arap yazısı kökenli yazıdan önce, Orhun ya da Göktürk Abecesi diye adlandırılan yazıyı kullanmışlardı. Bu yazının İ.Ö. 700’lerin Etrüsk yazısıyla benzeştiği, çok bilinen, çok dile getirilmiş bir olgudur. Ancak ben, 1994’te yayımlanan “Dil ve Din” adlı kitabımda, Orhun/Göktürk denilen yazıdaki damgaların, Etrüsk’ten 3000 yıl daha eski, Sümer Uygarlığı’yla bağlarını somut olarak gösterdim. Kitabımın ilgili sayfalarındaki görüntüleri karşılaştırınca; bu açıkça anlaşılmaktadır. Yazı Devrimi’nin gerekçeleri, nedenleri, sonuçlarını da bu kitabımda ayrıntılı olarak inceledim. Ancak Arap kökenli yazının bırakılıp, Latin kökenli Türk Yazısı’na geçilmesi, Latin yazısının Asyalı kökleri bilindiğinde, yazı devriminin Türkün bir cebinden çıkanın öteki cebine girmesi gibi bir olay olduğu görülecektir.

ResimDil Devrimi’nin nedenlerini ve sonuçlarını, 1994’te yayımlanan “Dil ve Din” kitabımda ayrıntılarıyla işledim. Bu devrimin kaynağı da yine bir Selçuklu/Türk; Karamanoğlu Mehmet Bey’dir.

Atatürk, 1270’lerde Selçuklu Türk Karamanoğlu Mehmet Bey’in, “Bundan böyle her yerde Türkçe konuşulacak” buyruğunu yüzyıllar sonra yaşama geçirmiştir. Dil Devrimi Batı öykünmesi değil, kökü Türk tarihinde olan bir devrimdir.”

YURTTAŞLIK DEVRİMİ

“Atatürk, 1919’dan başlayarak, bütün konuşmalarında, ırk ayrımından uzak durmuş; bütün Türkiye halkını “özkardeşler” olarak nitelemiştir. Bunu Bütün Dünya Dergisi’nde yayımlanan, “Kandaşlık, Dindaşlık, Yurttaşlık” başlıklı yazımda ve diğer yazılarımda, örneklerle anlattım. Atatürk’ün ırkçı olmadığı apaçık ortadadır.

Pek çok yazar, Atatürk’ün ırka değil kültür birliğine önem verdiğini, 80 yıldır döne döne vurgulamıştır. Atatürk’ün ırkçı olmadığını söylemek yeni bir şey söylemek değildir. Atatürk’ün ırkçı olmayışı, kendini ayrı ırktan olarak tanımlayanları bile özkardeş, yurttaş sayan tutumu, Türk Tarihi’ne dayanmaktadır.

İskit/Saka Türkleri, aşiret toplumundan yurttaş toplumuna geçişi sağlayan “Varsayımsal Kandaşlık” kurumunu icat etmişlerdir.

“Atatürk, 1919’dan başlayarak, bütün konuşmalarında, ırk ayrımından uzak durmuş; bütün Türkiye halkını “özkardeşler” olarak nitelemiştir.

2014-12-Cengiz-Ozakinci-06

Bu uygulamanın adı, kısaca “kankardeşliği”ndir; “Antlı İçrektik” kurumudur. Bu yöntemle, başka ırktan insanlar, kanlarını bir kupaya damlatıp karıştırıp içerek, o andan itibaren ırk ayrımı gütmüyor, birbirlerini kandaş, soydaş sayarak, kaynaşıyorlardı.

Atatürk’ün, 1932 yılında Diyarbekir gazetesinde, ırk soy ayrımcılığına karşı demeci şöyledir: ‘Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, İstanbullu, Trakyalı ve Makedonyalı hep bir ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarlarıdır.’

Atatürk, Türk için belli bir antropolojik tanım yapılamayacağını, sarı saçlı mavi gözlü Türk olduğu gibi kara kaşlı kara gözlü Türk de bulunacağını, bunun. Türklerin dünyanın her yerine dağılıp o yöre yerlileriyle karışmış olmasından kaynaklandığını, tasada ve kıvançta ortak olmanın ulus oluşturmak için en önemli öge olduğunu vurgulamıştır.

Atatürk’ün yaptığı devrimlerin gerçekten de Türk tarihinde öncülleri, kökenleri, kaynakları ve bilinci vardır. Atatürk hiç bir devrimi yoktan var etmemiştir. Kendi tarihimizden esinlenmiştir, beslenmiştir; bu onun değerini küçültmez, tam tersine diyebiliriz ki, Atatürk, yaşadığı dönemde, Türk tarihinin gerçek anlamda tarih bilinci taşıyan tek lideriydi.

Türkiye ve dünya, bugün hala yaptıklarını konuşuyor. Bizler de onu yaptıklarını her gün daha büyük bir ilgiyle irdelemeyi, anlamayı sürdüreceğiz.”

SEMİNER VİDEO

https://www.youtube.com/watch?feature=player_embedded&v=lgzIdurFYjQ

 

Cengiz ÖZAKINCI, “Bütün Dünya”, Aralık 2014

[email protected]

Atatürk Hakkında bilmek istediğiniz herşey
Atatürk Devrimleri

Atatürk Devrimleri

“Gün gelecek şimdi hepimizin hayal sandığınız reformları ben gerçekleştireceğim. Mensup olduğum millet bana inanacaktır." Mustafa Kemal Atatürk

Devamını Oku

Devrimlerin Temeli

Devrimlerin Temeli

"Yaptığımız ve yapmakta olduğumuz devrimlerin amacı, Türkiye Cumhuriyeti insanlarını tam anlamında çağdaş ve bütün anlam ve biçimleriyle uygar bir toplum haline getirmektir. Devrimlerimizin temel ilkesi budur”. Mustafa Kemal Atatürk

Devamını Oku


Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri

Cumhuriyet ve Atatürk Devrimleri

“Uçurumun kenarında yıkık bir ülke... Türlü düşmanlarla kanlı boğuşmalar... Yıllar süren savaş.... Ondan sonra içerde ve dışarıda saygı ile tanınan yeni toplum, yeni devlet ve bunları başarmak için aralıksız inkılâplar!... İşte, Türk genel inkılâbının kısa bir ifadesi...” Mustafa Kemal Atatürk

Devamını Oku

Türk İnkılabının Evrenselliği

Türk İnkılabının Evrenselliği

“Çünkü Türk Milleti’nin karakteri yüksektir. Türk Milleti çalışkandır. Türk Milleti zekidir. Çünkü Türk Milleti, millî birlik ve beraberlikle güçlükleri yenmesini bilmiştir. Ve çünkü, Türk Milleti’nin yürümekte olduğu terâkki ve medeniyet yolunda, elinde ve kafasında tuttuğu meşale, müspet ilimdir”. Mustafa Kemal Atatürk

Devamını Oku



Atatürk ve Kadın Eğitimi

Atatürk ve Kadın Eğitimi

“Kısacası kadın meselesinde cesur olalım, kuruntuyu bırakalım, açılsınlar, onların zihinlerini ciddî ilimler ve fenler ile süsleyelim, şeref ve gurur sahibi olmalarına birinci derecede önem verelim.” Mustafa Kemal Atatürk

Devamını Oku

Yazı Devrimi'nin Önemi Üzerine

Yazı Devrimi'nin Önemi Üzerine

“Arkadaşlar: güzel dilimizi ifade etmek için yeni harfleri kabul ediyoruz. Bizim güzel ahenkli ve zengin dilimiz yeni Türk harfleriyle ortaya çıkacaktır." Mustafa Kemal Atatürk

Devamını Oku

Atatürk'ün Hukuk Alanında Getirdikleri

Atatürk'ün Hukuk Alanında Getirdikleri

“Cumhuriyet kanunlarında bir muvaffakiyet ve bir güzellik görülüyorsa, bu şahsıma değil, doğrudan doğruya Türk İhtilâlinin büyük lideri Gazi Mustafa Kemal Paşa hazretlerine aittir. Büyük liderden aldığım maddî ve manevî feyz ve ilhamladır ki bu kanunları hazırladım." Mustafa Kemal Atatürk

Devamını Oku

Atatürk Devrimleri

1930'da Kanada'da yayımlanmış bir karikatür: Québec'te bir kadın, Türk kadınlarının oy hakkına sahip olduğunu öğrenir. Québecli kadınlar 25 Nisan 1940'ta oy kullanma hakkını kazandı.
Atatürk'ün Adana'da bir beceri programındaki öğrencileri ziyareti.

Atatürk Devrimleri ya da Atatürk İnkılâpları (Atatürk Reformları, Kemalist Devrim, Türk Devrimi, Cumhuriyet Devrimi vb. adlarla da anılır), I. Dünya Savaşı'ndan sonra teokratik ve çok ulusluOsmanlı Devleti'nin laik, demokratikulus devletTürkiye'ye dönüşmesiyle sonuçlanan, Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu ve ilk cumhurbaşkanı olan Mustafa Kemal Atatürk'ün kişiliği, önerileri, girişimleri ile gerçekleştirilmiş toplumsal, kültürel, yasal ve iktisadi bir dizi düzenlemenin genel adıdır.

Kimi kaynaklara göre devrimler, 1919'da ülkenin Müttefikler'e teslim olmasından sonra Anadolu'daki direniş hareketinin Mustafa Kemal tarafından örgütlenmesiyle başlamıştır.[1] Kimileri ise millî bir meclisin toplanıp vergi ve vatana ihanete ilişkin kanunlar yayımlaması, sonrasında ise anayasal nitelikte Teşkilât-ı Esasîye'yi yayımlamasını devrimlerin başlangıcı kabul eder.[1]

I. Dünya Savaşı'nın ertesinde ülkenin işgaline karşı direnmekle sınırlı bir kitle hareketi dışında eski rejimin yıkımını tetikleyen herhangi bir başkaldırı ya da kitle hareketi mevcut değildi. 1923'e kadar eski rejimin içerisindeki bir grup, ikinci bir iktidar merkezi yaratıp toplumsal dokuyu yavaş yavaş değiştirerek iktidara yerleşmiştir ve bundan ötürü 1919-1923 arası dönem "pasif devrim" olarak adlandırılır.[1] İktidarın ele geçirilip geleneksel aristokrasinin ortadan kaldırılmasıyla merkezi millî devlet güçlendirilmiş; daha sonra sanayi başlatılmıştır.[1]

Atatürk Devrimleri'nin tarihsel bir süreç olarak, Osmanlı Devleti'nde 1839 yılında başlayıp 1876'da I. Meşrutiyet'in ilanı ile son bulan Tanzimat Dönemi'ndeki yenilik ve modernleşme hareketlerinin devamı olduğu görüşü yaygındır.[2] Ancak Mustafa Kemal Atatürk, meşrutiyet aydınlarının hedefleriyle yetinmemiş; modernistlerin önerdiği Latin harflerine geçiş, Batı'dan yurttaşlık yasası alınması, medreselerin ve tekkelerin kapatılması önerilerinin ötesine geçerek cumhuriyetin ilanı, hilafetin kaldırılması, laiklik ve kadınlara siyasal haklar tanınması devrimlerini de hayata geçirmiştir.[2]

Atatürk rehberliğinde gerçekleştirilen birtakım devrimler, Müslüman toplumlardaki muhafazakâr ve İslamcı çevrelerce eleştirildi ve din aleyhtarı icraatlar olmakla itham edildi. Pakistan'ın ilk dışişleri bakanı Muhammed Zafirullah Han, 1951'de Pakistan başbakanının talimatı üzerine Türkiye'ye resmî bir ziyarette bulundu. Kendisi hatıralarında Atatürk sonrası Türkiye'yi şöyle anlatmaktadır: "Atatürk devriminden sonra, İslam ülkelerinin genel kanısı, Türkiye'de dini değerlere saygısızlık ediliyor şeklindeydi. Ama benim gördüklerim bunun tam tersiydi ve söylentilerin sadece bir itham olduğunu gördüm."[3]

Amacı[değiştir

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.