kulaktan kulağa oyunu söylenecek sözler / Kulaktan kulağa kuşaktan kuşağa atasözleri - Timeturk Haber

Kulaktan Kulağa Oyunu Söylenecek Sözler

kulaktan kulağa oyunu söylenecek sözler

 

Mİsketle KÜltÜrÜ SÖylemek: Cİlle

“Cordoba Animasyon Ekibi ile Söyleşi”

Betül Havva YILMAZ*

Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi/Journal of Turkish World Studies, XI/1 (Yaz ), s

Söylemek Birine, birilerine belki de hayatın ta kendisine bir sözü bir şekilde
söyleyebilmek. Söylenmek isteneni usulca fısıldamak, ya da cesurca haykırmak.
Belki zamanın rüzgârına teslim edip unutulmasına engel olamamak, belki de tarihin
sayfalarına kazıyarak kuşaktan kuşağa nesiller boyu yaşamasını sağlamak.

Söylemek çeşitlidir. Bir söz bin şekilde, bin şekille söylenir. Medeniyetin baş¬
langıcından beri söylenecek sözler türlü şekillerde ifade edilmiştir, edilmektedir.
Söz, kâh kulaktan kulağa yayılan efsanelerin diliyle, kâh bir varmış bir yokmuş diye
başlayan münezzeh bir zaman ve zeminde yaşanan olaylar silsilesiyle, kâh sazın sesi
eşliğinde öğrenilerek zihinlere işleyen hikâyelerle ya da aynı telden çıkan ezgilerle;
kâh kilimdeki bir motifle, yazmadaki bir oya ya da kumaştaki bir işlemeyle, belki bir
kıyafet veya takıyla belki de perdenin arkasında ele alınan Karagöz-Hacivat tasvirle¬
riyle dile getirilmiştir. Beyitle, bentle, dörtlükle, hikâye ya da romanla söylenmiş,
söylenmektedir. Günümüzde sözün en çok kişiye en çok şekilde söylenebildiği dil,
kuşkusuz televizyonun-internetin dilidir. Bu dili kullanarak dünün, bugünün, ge¬
leceğin; doğunun, batının ve her ikisinin söylenmiş söylenecek en güzel sözlerini en
güzel şekilde söyleyen yapımlardan biri TRT Çocuk ekranlarında yayınlanan
Cille’dir.

Cille’nin senaristi Arif SAĞLAM, kendi söz söyleme şekillerini şu şekilde ifade
ediyor:

11 İnsan sevdiği, inandığı şeyleri paylaşmak ister. Biz de Cille projesi kapsamında
içinde bulunduğumuz coğrafyanın kültürünü, mimarisini, giyim kuşamını, insanını,
yani “biz”i anlatan, bizim yaşantımıza, anılarımıza bir parça temas eden bir eser
koymaya çalıştık.

İnsanın zihnindeki imajlar üzerinden düşündüğünü göz önünde bulundurarak,
anlatmak istediklerimizi çizgi film üzerinden vermeye çalıştık. Zira çocukların he-

' Ege Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü, Türk Halk Bilimi Anabilim Dalı Yük¬
sek Lisans Öğrencisi, [email protected]

nüz “eşya ” ile ilgili fikirleri netleşmediği için hedef kitle olarak onları, yani gelecek¬
teki bizleri seçtik.”

Söz söylemek söyleyecek sözü olanın marifetidir elbet. Cille de söyleyecek sözü
olan genç bir ekibin, Türk mitolojisinin sesiyle hayat verdiği bir çizgi film. Peki, ne¬
rede gizlidir bu çizgi filmi, Cille’yi, örneklerinden farklı kılan keramet?

Tanıdık Şekilde, Aşina Sözlerle Söylemek:

Adını misket oyununa Bursa yöresinde verilen isimden alan Cille, ilk bakışta
daha önce yayınlanmış pek çok çizgi filme benzetilecek kadar alıştığımız bir yapıda
aslında. İçinden farklı güçleri olan çeşitli hayvanların çıktığı toplara sahip olmak
üzere yollara düşen birkaç çocuğun maceralarını anlatıyor gibi yalnızca. Bu yönüyle
benzer bir hikâyeyi anlatan ve çocukları fazlasıyla etkileyen bir Japon çizgi filmini
getiriyor akıllara. Cille, bazı kimseler tarafından bu sebepten sert eleştirilere maruz
kalıyor; Japon özentisi olmakla suçlanıyor hatta. Tutumun tasvip edilemez halini
şimdilik bir tarafa bırakarak sormak gerek: söylenenlerde doğruluk payı var mıdır
acaba?

Bildiklerimizden sıyrılıp yeni sorular sorarak ulaşabiliriz bu sorunun cevabına.
Söz konusu farklı güçleri olan çeşitli hayvanlar neden topta taşınıyor mesela? Amaç
hayvanların güçlerini yarıştırıp onları çarpıştırmaksa hayvanlar silindirde, küpte, bir
çantada ya da herhangi başka bir şeyde de taşınabilirdi pekâlâ. Hayvanların toptan
çıkıyor olmaları başka bir şeye mi dalalettir yoksa? Sorunun cevabı hemen her top¬
lumun en eski bilgisiyle ilişkili aslında. Dönmek.

İnsanoğlu, tarihin en eski çağlarında, dünyanın düz olduğunun sandığı zaman¬
larda gerçek bir bilgiye sahipti. Her şey dönmekteydi. Gün geceyi, mevsim mevsimi,
bir yıl bir diğerini takip etmekteydi. Ve bu böylece sürüp gitmekteydi. Zaman, düz
giden bir çizgide değil başladığı yere dönen dairevi bir yolda seyretmekteydi. Bunu
keşfeden insan bütün evreni bu döngüyle ilişkilendirmişti. Kendi dilimizden örnek
verecek olursak evren sözü evirmek, çevirmek sözleriyle doğrudan ilişkiliydi ve
dünyanın simgesi kabul edilen büyük yılan yani ejder kelime olarak evrenle yani
evrilmekle aynı köktendi. Ne tesadüftür ki kuyruğunu yutarak bir daire oluşturmuş
ejderha pek çok kültürde sonsuzluk işaretiydi. Felek dahi dönmekteydi ve bütün
şikâyet onun bu engellenemeyen hareketi üzerineydi. Velhasıl-ı kelam insanoğlu
neredeyse ezelden beridir ki evreni, zamanı hep daire, küre, belki de top şeklinde
tahayyül etmişti. Kim bilir belki de yüzlerce asırdır kitleleri topla oynanan oyunlara
müptela eden, o oyunlarda kendini gösteren bastırılamayan topa hâkim olabilme
isteği aslında zamana, evrene hükmedebilme niyetiydi.

Zaman, evren yani top üzerinde tam bir hâkimiyet hiçbir zaman mümkün ol¬
mamıştır ne yazık ki o hep bildiğini okumuştur, hep sahip olunamayan olmuştur.

Belki de ona hâkimiyetin ancak ve ancak Alaaddin’in sihirli lambasının içinden çı¬
kan cin misali içinden çıkacak bir şey vasıtasıyla mümkün olabileceği fikri bu sebep¬
ten peyda olmuştur. Peki, topun içinden çıkacak o “şey”in hayvan olarak tasavvur
edilmesiyle vakt-i zamanında yılların, ayların hayvanlarla ilişkilendirilip hayvan
figürleriyle temsil edilmiş olmasının bir ilişkisi var mıdır yoksa sadece tesadüf deyip
geçilmeli midir? Peki, bu fikri, toptan çıkan hayvanların mücadelesi fikrini, ilk kul¬
lananlar oldukları için yalnızca Japonlara mal etmek yerinde midir? Pek çok kültür¬
de küçük yuvarlak cisimlerle oynanan oyunlardan biri olan misket oyununun ki çiz¬
gi filmin adı da bu oyundan gelmiştir, bu çizgi filme ilham olabileceği göz ardı mı
edilmelidir? Takdir sizlerindir.

Cille çizgi filminin yapıldığı Cordoba Animasyon’da çizgi film yapımcılarından
biri olan Muhammet Musab GÜNDÜZ Pokemon’a benzetilme konusunda şunları
söylüyor:

11 Pokemon’a benzetiliyor olmakla ilgili herhangi bir rahatsızlığımız yok. Çünkü
yuvarlak bir cisim içinden çıkmış olan yaratık fikri aslında bir tarz, bir ekol. Sinema¬
da aksiyon nasıl bir tarzsa; aksiyon içinde polisiye film nasıl bir tarzsa bu da onun
gibi aslında. Polisiye film en nihayetinde aksiyonla aynı noktalarda ilerler ama ken¬
dine has değişik noktaları vardır. Bizim çizgi filmimizde de öyle bir yöntem kulla¬
nıldı.

Bir ekol içinde farklı bir şey yapmaya çalıştık. Örneğin Cille ’deki yaratıkları¬
mız Pokemon ’dan farklı olarak toplara hapsediliyorlar bunun da önemli bir sebebi
var. İşte böylesi bazı ayrı özelliklerimiz var. Avatar’dan da etkilendiğimiz söylenebi¬
lir ama Avatar’daki dört elementi biz mesnevinin dört elementi gibi algıladık. Söy¬
lemek istediğim benzetilmek bir sıkıntı değil çünkü biz esasında söylemek istediği¬
miz her şeyi kendi üslubumuzla söyledik.”

Sözü Simgelerle Dillendirmek:

Cille’de söz, alıştığımız bir şekilde söylenmekteyse de ekranda daha evvel gö¬
rülmeyen lakin ardında derin anlamlar bekleyen şekillerin varlığı fark edildikçe,
belli oluyor Cille’deki sözün esas mahiyeti de

Maceraya esas şeklini veren, yolculuğun sebebi olan kadim sır, rastlantı mıdır,
bir ağaç tarafından açıklanır. Bu ağaç kökü yeraltını, gövdesi orta dünyayı, dalları
yukarı dünyayı temsil eden ve her üç dünyayı birleştiren Dünya Ağacı’nı hatırlatır.
Evreni simgeleyen daire şeklindeki şaman davulunu da tam ortadan bölen bu ağaç
geçmiş-şimdi-gelecek ya da ecdat-şimdiki nesil-gelecek nesil anlamlarını taşır. Zaten
kadim sır tam da bu üç zamanın, üç kuşağın hikâyesini fısıldamaktadır.

Hikâyenin geçmişi, ecdat zamanında insanlar ve Ezakiler arasında demirciler
vadisinde yaşanan savaş; hikâyenin şimdisi, kısa bir barış döneminin ardından yeni¬
den başlayan huzursuzluğu yok etmek için Kadu’ya verilen sır ve Cillelerin yapılma¬
sı; hikâyenin geleceği ise sırrın bozulmaması için yola çıkan Müdrik, Kayra, Talu ve
Solin’in maceralarıdır. Bütün bunlar aslında bildiğimiz çok eski bir efsaneyi anım¬
satır. Tıpkı bildiğimiz o efsanedeki gibi bir setin iki tarafı ayırması, Ezakilerin efsa¬
nede adı geçen ırkla benzerlik taşıması, olayın demirciler vadisinde yaşanması sadece
bir tesadüfün eseri midir yoksa sözün simgelerle dillendirilmesi midir? Çizgi filmde
Selçuklulara ait motiflerden müteşekkil evlerin içi-dışı, kahramanların üstü-başı da
sözün dile geldiği diğer simgelerdir.

Senaryo ekibin araştırma sorumlusu Ercan KAYA da gördüklerimizin doğrulu¬
ğunu sözleriyle destekliyor:

“Araştırmalarımızı Türk-Orta Doğu medeniyetleri üzerinden yaptık. Çizgi
filmde kullanılan mekânlar ve ev tasarımları Anadolu Selçuklu mimarisinden izler
taşımaktadır. Kıyafetler üzerindeki motifler ve kıyafet tasarımları Türk-İslam kültü¬
ründen esinlenerek tasarlanmıştır. ”

Cille nin yapımcısı Hasan AŞIK, çizgi filmde Selçuklu Motiflerinin kullanılma¬
sıyla ilgili şunları söylüyor:

“Bize ait değerlerden Osmanlı, Selçuklu ondan öncesi hemen tartışılıyor. Biz
Selçukluyu seçmeyi uygun gördük. Selçuklu mimarisini ve motiflerini almayı uygun
gördük. Çünkü hemen hemen Arapların da, İranlıların da, Osmanlıların da üzerine
oturmuş olduğu temel bizim incelediğimiz kadarıyla Selçuklulardır. Onun üzerine
bir şeyler geliştirebiliri dedik. Mimariyi oradan almaya çalıştık. Kümbetleri alalım
üst üste oturtalım dedik. Aslında Cille köyündeki evlerin hepsini ayırdığınızda bir
kervansaray çıkıyor ortaya.

Cille çizgi filminin fanı olan on çocuk ‘bu evler nerden?’geldi diyerek Selçuk¬
luları araştırmaya başladıklarında üç kadim medeniyetin bir araya gelerek nasıl bü¬
yük bir imparatorluğu kurabildiklerini görecekler. Bu bile bizim için yeterli. ”

Sözü İsimlere İşlemek:

“İsimler büyülüdür, yalnızca büyülü mü aynı zamanda büyücüdür funduszeue.infoş
yazar. Hakikaten öyle olmalı zira varlığa ait ne varsa bir parçası da isimde var. Parça
bütünün bilgisine sahiptir ya sözün ilk söyleyicisi de isimdir aslında. İsmin büyüsü
ve büyücülüğü sayesinde isim sahibinin kadehinden içilir bir yudum da olsa. Yalnız
ve ancak o kişi ismiyle müsemmaysa. Cille kahramanları da müsemmadırlar ki
isimlerinden bir fikir ediniyoruz haklarında: Müdrik, Solin, Talu ve Kayra.

Müdrik, isminin kökündeki “derk etmek’, yani “anlamak’ eyleminin hakkını
veren; hayatı, sırrı idrak etmiş bir kişidir. Kahramanların bilgesidir. Solin, isminde
gizli olan “ilginç ve bu ilginç olanı “aramak’ manalarını da beraberinde taşır. Bu
manalar aslında onun mayasındadır. O, kahramanların araştırmacısı ve kâşifidir.

Talu isminin “deniz, büyük nehir anlamını dış görünüşüyle ele vermektedir. Lakin
sadece deniz kadar büyük olan cüssesi değil aslında yüreğidir. O, kahramanların has¬
sasiyetidir. Kayra sözü “ihsan anlamındadır, şahsı da gerçek manada bir ihsandır.
Yolun sonunda yolculuğun onun yüzü suyu hürmetine yapıldığı anlaşılacaktır. Kay¬
ra; yolun başı, sonu, kendisidir.

Bunlar ve bunlara ekleyebileceğimiz daha pek çok örnekle görüyoruz ki Cille
ekibi, sözünü büyülü ve büyücü olan isimlere de işlemiş, isimlerle de söylemiş. Ercan
KAYA’nın belirttiği gibi “Cille’de kullanılan bütün isimler eski Türkçe ve Osmanlı-
ca’dan seçilmiş. “Bunlar için sözlükler taranmış ve ortaya çıkan kelime havuzundan
seçilen isimler kullanılmış.

Sessizce Söylemek, Sözü Gizlemek:

Aslında söz, söylenenden fazlasıdır; sözün aslı söylenmemiş olandır.

Bin şekilde, bin şekille söylenen sözün bin birinci söylenme şekli gizli oluşu,
belki de yokluğudur. Cille de söylenenlerin ardında söylenmemiş, gizli sözler de
mevcuttur.

Cille iıin sırrındaki dört elementten yapılmış on iki cillenin peşinden yollara
düşen dört kahraman, Simurg misali dört elementin kendisidir. Müdrik topraktır.
Toprağın ağırlığına, sabrına sahiptir. Gerçekçidir, kararlıdır, güçlü iradelidir. Solin
ateştir. Ateşin canlılığına, tutkusuna sahiptir. Yeni fikir ve kavramlarla ilgilenir, hem
yaratıcı hem ilham vericidir. Talu sudur. Suyun derinliğine, sakinliğine sahiptir.
Duyguları engin, sezgileri kuvvetlidir. Kayra ise havadır. Havanın bağımsızlığına,
sonsuzluğuna hâkimdir. Akıllıdır, meraklıdır, hızlıdır.

Amma ve de lakin dört elementin ta kendisi olan bu dört kişi devrin tamam¬
lanması için azdır. Dört maddi düzenin sayısıdır oysa daireyi kapatacak, döngüyü
tamamlayacak manevi güçlere de ihtiyaç vardır. Dönmeyi söyledik. Daireden, top¬
tan bahsettik. Zaman dedik, evren dedik. Ve felek dedik. Döngüyü tamamla¬
mak ancak yaratılışın sayısına ulaşmakla mümkün olabilecektir. Yaratılışın sayısı
feleğin katlarına denktir, yedidir. Cille de zaten dördün değil yedinin hikâyesidir.

Bugüne dek söylenmiş pek çok sözün aksine Cillenin sözü “öteki” dememek¬
tedir. Esasında her şey aksiyle var olabilir. Bütünlük ancak zıtların birbirini tamam¬
lamasıyla oluşabilir. Belki de bu sebepten Cille yalnızca Kayra, Solin, Talu ve Müd-
rik’i değil Rehzen, Ahendil ve Gabi’yi de söylemiştir. Karşı karşıya duran, taban ta¬
bana zıt olduğu sanılan bu kahramanlar aslında birbirlerinin yarım kalmış yanları
gibidir. Onların değil karşı karşıya durmaları yan yana olmaları bile döngünün ta¬
mamlanması için yetmemektedir. Onlar iç içe girmeli, zıtlıklar karşılıklı eksiklikleri
gidermeli ve yaratılış nihayete ermelidir. Belki yine bu sebepten Cillenin haritası
“Kayra-Solin-Talu-Müdrik-Rehzen-Ahendil-Gabi” düzleminde Müdrik’i yani topra¬
ğı tam da ortaya alacak biçimde her iki tarafın da birbirini tamamlaması şeklindedir.

Cille tam da yedi sayısı gibi dört elementi kuşatan ve duyusal güçlere karşılık
gelen maddi dörtlemeyle birlikte yaratıcı ilkelerin üçlüğünü de içeren yaratılışın
tamamını, dairenin tamamlanan devrini söylemiştir

Devrin Tamam Olması, Misketle Kültürü Söylemek: Cille

Söylemek, çeşitli şekillerde söylemek, söyleyecek söz sahibi olabilmek.

Yalnızca gemilerini yakanların değil, söyleyecek sözü de olanların bir araya
geldiği ismiyle müsemma Cordoba Animasyon’un belki de en güzel sözü Cille
Cille nin sanat artisti Hakan KOCAELİ sözü şöyle bağlıyor:

“Türk tarihindeki, mimarisindeki ve mitolojisindeki öğeleri, çocukluğumuzda
oynadığımız misket (cille) oyununa, fantastik bir bakış açısıyla yedirerek, dinamik,
hareketli, bize ait, yani Türk malı bir macera çizgi dizisi yaratmaktı niyetimiz” ve
ekliyor:

“Son zamanlarda iyice unutulmaya yüz tutmuş görkemli tarihimizden, motifle¬
rimizden, inanılmaz zengin mitolojimizden beslenen, günümüzü yakalayan çizgiler¬
de filmler üretmeliyiz. Öküz başlı balığı, Enkidu'yu, yaratıcı, farklı, yeni, garip bir
biçimde tekrar tekrar çizmeliyiz, yaratmalıyız. Çocuklara unutulmuş olanı tekrar
sevdirmeliyiz. Bu konuda dünyada oldukça geride kaldık. Ama adım atmadan da bir
yere gidemeyiz değil mi ?”

Bizimki de onların attığı adım misali. Söylenesi sözümüzü kendi söyleme şek¬
limizle söyleyebilmeye gayret ettik. Dönüşümüzü gerçekleştirip başladığımız yere
geldik sürç-ü lisan ettikse affola.

Kulaktan kulağa oyunu

Çalıştığım şirketlerden birinde üst ve alt kademeler arasında ciddi iletişim sorunu vardı.

Bir toplantıda Genel Müdür sordu: “Karlılık neden bu kadar düşük?”
&#; Pazar payını artırmak için çok taviz verdik. Fiyatları düşürdük, vadeleri artırdık.
&#; Sermayedarlar bizim başarımızı, yatırımlarının dönüş oranı ile ölçüyorlar. Dolayısıyla, pazar payı satın alalım derken karlılığımızı bu kadar göz ardı etmemeliyiz.” dedi Genel Müdür.

Bu mesaj, kulaktan kulağa aktarıldı. Alt kademelere şöyle yansıdı. “Artık pazar payı değil, karlılık peşinde koşacağız”. Müşteri ile temas eden elemanlar da vadeleri kıstılar, iskontoları azalttılar.

Sonuçlar:

  • Bir anda düşen pazar payı,
  • Yeterince artmayan karlılık,
  • Ay sonu raporlarını görünce mutsuzluğu artan üst yönetim,
  • Sürekli hedeflerin değişmesi nedeniyle hep “başarısızlık duygusu” yaşayan ve mutsuz olan alt kadro.
  • “Kulaktan kulağa oynamak iyi değildir” dersi alan ben.

Tweet

Etiketler: hedef, iletişim, karlılık, pazar payı

Kategori: İş hayatı, pazarlama

Kulaktan kulağa kuşaktan kuşağa atasözleri

Türkçe ilk atasözü örneklerine Orhun Yazıtları'nda, Kâşgarlı Mahmut'un Divân-ü Lügati't Türk'ünde ve Dede Korkut Hikâyeleri'nde rastlanmaktadır.

Kuşaktan kuşağa ve kulaktan kuylağa aktarılarak günümüze kadar gelen bu sözler, sözlü edebiyatın temelinde önemli bir yer teşkil ederken birbirinden ilginç sözlerle de eğitici ve öğretici bir yapıya sahip.

Tüm dünyada ulusların atasözlerinin benzerlik göstermesi ve pek çogunun müsterek kullanılması ise siyasî, sosyal, kültürel, dinî ve ekonomik açıdan yüzyıllar boyunca karsılıklı etkileşim içinde olmalarının bir sonucu.

Dünyanın neresine giderseniz gidin ortak sözleri dinlediğinize şahitlik edebilirsinizBu rastlandı da anormal bir durum değil. Nasıl mı? İşte örnekler:

Zamanındaki bir dikis ileride dokuz defa dikmekten kurtarır. (İngiliz)
Bir misal yüz nasihat. (Urdu)
Seytan aciz kalınca, kadını elçi gönderir. (Rus)
Kadının sofusu, seytanın maskarasıdır. (Türk)
Bir musibet bin nasihatten yegdir. (Türk)
Yagmur yagarken küpünü doldur. (Orta Asya)
Yagmur yagarken küpleri doldurmalı. (Türk)
Uzaktaki menzile erismek istiyorsan atını yavas sür. (Azerbaycan)
Acele ile menzil alınmaz. (Türk)

Kadınlarla ilgili farklı milletlerin atasözlerine yansıyan ortak temalar ise dikkati çekiyor.

Seytan kadın yutsa hazmedemez. (Polonya)
Bir kadın öldügü zaman dünyadan bir kavga eksilir.(Almanya)
Kadın mükemmel bir seytandır. (Fransız)
Kadını sırdas eden tellal aramaz. (Türk)

Tercüme faaliyetlerinin en yaygın olduğu ve Türk edebiyatının Batı kültüründen en çok esinlendiği dönem olan 19 ve nci yüzyıllarda ataböslerinin benzer kalıplara oturması hiç de şaşırılacak durum değil. Öyle ki o dönem başta olmak üzere ünlülerin sözleri de çevirilere konu olurken ortak mesaj kaygısının da ön planda olduğu dikkatlerden kaçmaz:

Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir. (Ziya Pasa)
Olmaya devlet cihanda bir nefes sıhhat gibi. (Kanuni Sultan Süleyman)
Altın prangalar demir olanlardan çok daha kötüdür. (Gandhi)
Ey hekim, kendini iyi et. (HZ. İsa)
Hoslanmadıgına sabretmedikçe hoslandıgını ele geçiremezsin. (HZ. İsa)
Sabır imanın yarısıdır. (HZ. Muhammed)
Ya hayır söyle ya sus. (HZ. Muhammed)
Misafirlik üç gündür, bundan fazlası sadakadır. (HZ. Muhammed)
Veren el alan elden üstündür. (HZ. Muhammed)
Borç agır bir yüktür. (HZ. Muhammed)

Evlilik ihmal edilmemiş:

Türk atasözleri ve deyimlerinde evlilik kurumu değişik yönleriyle ayrıntılı olarak işlenmiştir.

“Bekâr gözü kör gözü”
“Bekârın parasını it yer, yakasını bit”
“Bekârlık maskaralıktır”
“Varsa eşin rahattır başın, yoksa eşin zordur işin”
“Evlenenle ev alana (yapana) Allah yardım eder”

 Eş seçme aşamasına müdahale eden atasözleri

Atasözü eş seçmede kız ve erkek çocuğu serbest bırakmayı öngörüyorsa da, genelde atasözlerinde gençlerin evlenmelerine müdahale edildiği gözlenir:

“Kızı kendi havasına bırakırlarsa ya davulcuya varır, ya zurnacıya”
“Kızı kendi keyfine koysalar çalgıcıya varır”
“Ergen gözü ile kız alma, gece gözü ile bez alma”

Kerdişlik duygusu ihmale gelmez:

“Allah kardeşi kardeş, keselerini ayrı yaratmış”
“Kardeş kardeşin ne öldüğünü, ne onduğunu ister"
“Kardeş kardeşi bıçaklamış, dönmüş yine kucaklamış”
“Dost kazan, anan düşman doğurur”

MUHTEVASI SAKLI SÖZLER

 

" Kahvemize şerbet, muhabbetimize bereket kattınız. "

 

" Ölüm haktır, kalanlara nasihattır.

İnsan, ayrılığın geçici olduğunu bilse de, acısını çekecektir. "

 

" Usta ve çırak yanyana kalmışlar.

Bakmışlar ki batmışlar.

Çırak ' herşey bitti ne olacak ' demiş.

Usta ' Bir çay koyda, Yeniden Başlayalım.' demiş.

 

" İyi şeyler ucuz, ucuz şeyler de iyi olmaz. "

 

" Her yolcu, o yolun yolcusu ile karşılaşır. "

 

" Senin vazgeçtiğin, başkasının hazinesidir. "

 

" Sultan Süleyman vasiyetinde;

'Tek elimi tabuttan dışarı çıkarın ki,

cihan padişahı Kanuni’nin bile

dünyadan eli boş gittiğini görsünler…”  demiş. "

 

" Hayat, yazdığımız çizdiğimiz gibi olmuyor.

Hem hizmet, hem cam kenarı. Hayal "

 

" Göz görmeyince gönül katlanırmış derler. "

 

Maskeler insanları gizler.

Maske takınca herkes birbirine benzer.

Bunu takınca görünmez olur ve onun ardında istediğiniz her şeyi yapabilirsiniz.

Tek adam ve tek yüz olursunuz. "

 

" Sürekli yaptığımız şey neyse biz oyuz.

O zaman mükemmellik bir eylem değil, bir alışkanlıktır. " 

 

Bazıları mevcut şeylere bakarlar ve neden var diye sorarlar.

Ben olmayan şeyleri hayal eder ve neden yok diye sorarım. "

 

" Her zaman doğruyu söyle.

Ne dediğini hatırlamak zorunda kalmazsın. "

 

" Yanılgı insanlar içindir.

Ama silginiz kaleminizden önce bitiyorsa

biraz fazlaca yanlış yapıyorsunuz demektir. "

 

" Bir amacın başarı limitini kendi inancımız belirler. "

 

" Sultan Fatih, hocası Akşemsettine sordu.

- İnsan açlığa ne kadar dayanabilir.

- Ölünceye kadar. "

 

" Güneşi gözden kaçırdım diye gözlerini kapatırsan,

yıldızları da göremezsin. "

 

" Umutlarınız sonsuzluğa uzanan gökyüzündeki yıldızlar kadar sonsuz olsun.

Mutluluklar yağan yağmur kadar bol ve sınırsız.

Güzellik, sevgi hepimizi aşacak kadar büyük olsun.

Yarınlarımızın bugünden daha güzel olması dileğiyle. "

 

" Hani bir şehri anlatırken ne çok şey vardır yazacak.

Eğer siz görebildiyseniz çok yeri vardır anlatacak.

Sokakları, köprüleri, meydanları, alışveriş merkezleri

ve içinde yaşanan onca hikâyesiyle başlı başına bir meseledir bir şehri anlatmak.

En zor olanı bir insanı anlatmaktır.

Kolay mı bir insanı tanımak ve bir kâğıda dökmek. "

 

" Önce insan bulunur. Sonra âşık olunur.

Önce aşk yaşanır. Sonra ayrılık.

Aşk delilik ya, sonra tekrar aşık olunur.

Sonra âşıkken sevgili olunur.

Âşık olmak benlik birliğidir.

Ayrılmak benliği bulmaya bir kaçış.

Sonra anlarız iki benden bir ben çıkıyor.

İki yarım bir tam oluyor.

Nasıl ki insan kendini bölemez, diğer yarısından da ayrılamaz. "

 

" Aşk kozanın kelebeğe dönüştüğü evredir.

Hem acı, hem de çirkinlik içerebilir.

Kozanın kelebek olduğu an, aşkın sevgiye döndüğü andır.

Hiçbir şey yıkamaz onu.

Aşk delirme hali.

Sevgi gelişme ve güzelleşme halidir. "

 

" Seni seviyorum demek,

sevgili için gerektiğinde ölüme giderken bile

çocuk saflığıyla gülümseyebilmektir.

Seni seviyorum demek korkmaktır.

Yitirmekten, incitmekten korkmaktır.

Seni seviyorum demek en kısa özlemlerde bile

bir gece vakti bıçakla delik deşik edilmiş kadar acıtılmaktır. " 

 

" İnsanın hayatta tek bir şeye ihtiyacı vardır.

Seveceği bir şey.

Bunu veremezsen yerine umut verirsin.

Bunu da veremezsen yapacak bir iş verirsin. "

 

​" Dışarıda olup biteni izlerken düşündüm de.

Her şeyi erteleyebilirsin.

Ama bir tek şeyi değil.

Birine seni seviyorum demek için yarını bekleme. "

 

​" Hepimiz bir bataklıkta yaşıyoruz.

Ama bazılarımız yıldızlara bakıyor.

Farkımız bu…"

 

" O kadar çabuk unutuyoruz ki.

Tepkilerimiz o kadar az ki.

Göz kanıksıyor.

Her şeye alışıyoruz.

Tepkisiz kalıyoruz. "

 

" Söylediklerinden çok,

sakladıklarına kulak vermeli insan."

 

" Tatlı tatlı yemenin, acı acı geğirmesi olur. "

 

" Söz gümüşse, sükût altındır. "

 

" Ağaca balta vurmuşlar, sapı bedenimden demiş. "

 

" Her ne kadar konuşursan konuş,

konuştuğun karşındakinin anladığı kadardır."

 

" En yüksek uçan martı,

en uzağı görendir. "

 

Uçmak, bir yerlerden bir yerlere ulaşmak için

kanat çırpmaktan ibaret olamaz.

Bunu bir sivrisinek bile yapabilir. "

 

" Düşüncelerinize vurulan zincirleri kırın.

Göreceksiniz ki,

Bedeniniz de zincirlerini koparıp atacaktır."

 

" İşin sırrı, sınırları sırasıyla ve sabırla aşmaya çalışmakta. "

 

"  Kaçmak korkuya çare değil. 

Devekuşu misali. Ölüm çok yakın bizlere.

Üstüne gitmeli gerçeklerin.

Belki şu mezardaki insan, bizim bastığımız toprağa basmıştı bir zamanlar.

Gülüp eğleniyordu. Ağlayıp hüzünleniyordu. Belki aşıktı. Belki mutluydu.

Belki de kahkahaları göklere yükseliyordu.

Ama şimdi ne kaldı?

Şu anda toprak altında. Belki de çoktan yok olmuş.

Hangi güzel göz ki yere akmadı.

Hangi güzel yüz ki toprak olmadı. "

 

" Bir zamanlar bir cam ustası, işlenmemiş cam parçasını ateşin tam ortasına bıraktı.

Cam alevlerin dansına katılıp, çok geçmeden kordan bir ırmak oldu.

O zaman usta, onu alevlerin arasından çekip aldı.

Ve hiçbir yerde yazılı olmayan, ama bir destan gibi kuşaktan kuşağa aktarılıp,

kötülüklere bir zırh olsun diye, minicik maviliğe sığdırdığı onca iyi dileğin büyüklüğüyle

bir mavi boncuğa dönüştürdü.

İnanıyoruz ki, incelikle yaklaşılan herşey,

bir pirinç tanesi bile,

büyük sevgiler taşıyan köprüler kurabilir.

Engelleri az, köprüleri bol bir dünya temennisiyle. "

 

" Bir mum, diğer bir mumu tutuşturmakla

ışığından hiçbir şey kaybetmez. "

" Uzaklarda gördüğün bir gülü elde etmek için,

Kır çiçeklerini ayaklarının altında ezme! "

 

" Bilgi sahibi olmadan, fikir üreten bir toplum olmamalıyız. "

 

" Sevgiyi yaşamak, hayata en iyi meydan okumaktır. "

 

" Allah'ın gülü dikenli yarattığına şaşacağımıza,

dikenlerin arasında gül yarattınğına şaşalım. "

 

" Güzel bir gülüş, karanlık bir odaya giren güneş gibidir. "

 

" Taklitler daima asıllarını yüceltir, taklit edeni değil. "

 

" Çoğumuzun içinde küçük, küçücük bir kulübesi vardır.

Ve zaman zaman oraya sığınırız bizler. "

 

" Yıllara değil, gidilen yola bak. "

 

" Tüküreceğin yüze bakma, bakacağın yüze tükürme. "

 

" Müzik değişince dans değişir. "

 

" Büyük sorular sorarsan, büyük cevaplara da hazır olacaksın. "

 

" Göze batan çivi çekici yer. " 

 

" Çay koy, yeniden başlıyoruz. "

 

" Ettiğin Her Dua

Derdine Deva, Sağlığına Şifa,

Gözüne Nur, Gönlüne Huzur,

Heybene bereket 

Ailene Ve Sevdiklerine Mutluluk Getirsin. "

 

" Herkes aya benzer.

Çünkü herkesin kimseye göstermediği bir karanlık yüzü vardır."

 

" Yaşamdan yakınmamızın nedeni,

karşılaştığımız zorlukların büyüklüğü değil, gücümüzün azlığıdır. "

 

" Uçurtmalar rüzgar gücüyle değil,

o güce karşı uçtukları için yükselirler. "

 

" Bir öyküyü iki kez anlatmayı isteyebiliriz

ama birden fazla dinlemeye istekli olmayız. "

 

" Dağları yüksek gösteren ovalardır. "

 

" Olabilir olan bir şeyi yapabildiğinize kendinizi inandırırsanız

ne kadar güç olursa olsun onu başarırsınız.

Fakat dünyada en basit işi yapamayacağınızı sanırsanız

onu yapmanıza imkan kalmaz

ve küçük tepecikler bile karşınıza aşılmaz dağlar gibi dikilir. "

 

"Fazla samimiyet, tez ayrılık getirir."

 

" Ne demişti Mahmut Hoca :

Okul dört tarafı kapalı, üstünde damı olan yer değildir.

Okul her yerdir. Önemli olan öğrenmek, öğretmek beraber olmak ve bir gaye için savaşmaktır.

- Evet doğru. Hocamız öyle demişti.

-Varmısınız kendi okulumuzu kendimiz kuralım.

-Nerede ? nasıl?

-Neresi olursa olsun… ne fark eder? Dağ, taş , orman. Önemli olan beraber olabilmek. Okuyabilmek. Bunun savaşını vermek. Bu savaşa Varmısınız..

-Varız…"

 

" Asla unutmayın!

Dünya, Hangi fırtınalar ve deniz canavarlarıyla karşılaştığınızla değil,

gemiyi limana sağ salim ulaştırıp ulaştırmadığınızla ilgilenir. "

 

ÇOBAN YILDIZININ YOLCULUĞU

“ Çünkü gökyüzü tüm bedeniyle cömerttir gerçekten görmek isteyene” Milyonlarca aynı, ama bir tane farklı yıldız var Samanyolunda.

Hepsinin başlangıçları Samanyolundaki yerlerini belirliyor.

“Ayrıcalık” tek kelimeyle gökyüzünden gözlere çekilen bu ışıklı ziyafeti daha da bir doyumsuz kılıyor. Milyonlarcası Samanyolunda yansıyan ışıkla parlarken,sadece bir tanesi bu yansımadan sıyrılıyor, kendi ışığını yansıtıyor. Gökyüzü, tüm bedeniyle bu ışıklı senfoniye eşlik ediyor Gökyüzü, yeni yıldızların melodisini çalmaya hazırlanıyor.

Mükemmel bir başlangıç için gökyüzüne doğru yol alıyoruz.

Biletleriniz “GÖKYÜZÜNDE VAROLMAK” sırasından mı olsun?

Yoksa; “GÖKYÜZÜNDE PARLAMAK” sırasından mı?

TERCİH SİZİN! "

 

" Dostlarınla öyle yaşa ki,

düşman olduğunda hakkında söylenecek bir şey kalmasın.

Düşmanlarınla öyle yaşa ki, onlarla dost olduğunda yüzün kızarmasın. "

 

 

BİR AFRİKA ATASÖZÜ

 

" Sabah bir ceylan uyanır Afrika’da. Kafasında tek bir düşünce vardır.


En hızlı koşan aslandan daha hızlı koşabilmek, yoksa aslana yem olacaktır.

Her sabah bir aslan uyanır Afrika’da.


Kafasında tek bir düşünce vardır. En yavaş koşan ceylandan daha hızlı koşabilmek, yoksa açlıktan ölecektir.

İster aslan olun, ister ceylan olun hiç önemi yok.

Yeter ki güneş doğduğunda koşuyor olmanız gerektiğini, hem de bir
önceki günden daha hızlı koşuyor olmanız gerektiğini bilin.

Yaşam adlı koşuyu ne kadar güzel anlatmış Afrika atasözü 

Bir önceki günden daha hızlı koşmak gerekmektedir.

Çünkü eğer aslansanız ve en yavaş koşan ceylanı bir önceki gün yakalamışsanız ve bugün bir ceylan yakalamak niyetindeyseniz, artık bilmelisiniz ki en yavaş ceylan sizden daha hızlıdır.

O halde düne göre hızınızı arttırmanız gerekmektedir.

Yok, eğer ceylansanız ve henüz aslana yem olmamışsanız, hızınızı düne göre mutlaka arttırmalısınız. Çünkü sıra size gelmiş olabilir.
Yani…

Hayat koşusunda, devam edebilmenin tek koşulu var… Dünden daha hızlı olabilmek…

Bakın bakalım şimdi kendi kendinize…

Ondan, şundan, bundan değil “dünden” hızlı mısınız? "

 

"    Akıllı insanlar yeni fikirleri tartışırlar.
          Normal insanlar sonuçları tartışırlar.
          Küçük insanlarsa başka insanları tartışırlar. "

 

" Kaybettiğinizde, aldığınız dersi de kaybetmeyin. "

 

" ESKİ BİR TAPINAK YAZITI

Gürültü, patırtının ortasında sükûnetle dolaş; sessizliğin içinde huzur bulunduğunu unutma.

Başka türlü davranmak açıkça gerekmedikçe herkesle dost olmaya çalış.

Sana bir kötülük yapıldığında verebileceğin en iyi karşılık unutmak olsun.

Bağışla ve unut. Ama kimseye teslim olma, içten ol; telaşsız, kısa ve açık seçik konuş.

Başkalarına da kulak ver.

Aptal ve cahil oldukları zaman bile dinle onları; çünkü dünyada herkesin anlatacak bir öyküsü vardır.

Yanlız planların değil, başarılarının da tadını çıkarmaya çalış.

İşinle ne kadar küçük olursa olsun ilgilen; hayattaki dayanağın odur.

Seveceğin bir iş seçersen, yaşamında bir an bile çalışmış ve yorulmuş olmazsın.

İşini öyle sev ki, başarıların, bedenini ve yüreğini güçlendirirken verdiklerinle de yepyeni hayatlar başlatmış olacaksın.

Olduğun gibi görün ve göründüğün gibi ol. Sevmediğin zaman sever gibi yapma.

Çevrene önerilerde bulun ama hükmetme. İnsanları yargılarsan onları sevmeye zamanın kalmaz.

Ve unutma ki, insanlığın yüzyıllardır öğrendikleri, sonsuz uzunlukta bir kumsaldaki tek bir kum taneciğinden daha fazla değildir.

Aşk'a burun kıvırma sakın; o, çöl ortasındaki yemyeşil bir bahçedir.

O bahçeye layık bir bahçıvan olmak için her bitkinin sürekli bakıma ihtiyacı olduğunu unutma.

Kaybetmeyi ahlaksız bir kazanca tercih et. İlkinin acısı bir an, ötekinin vicdan azabı bir ömür boyu sürer.

Bazı idealler o kadar değerlidir ki, o yolda mağlup olman bile zafer sayılır.

Bu dünyada bırakabileceğin en iyi miras dürüstlüktür.

Yılların geçmesine öfkelenme; gençliğine yakışan şeyleri gülümseyerek teslim et geçmişe.

Yapamayacağın şeylerin yapabileceklerini engellemesine izin verme.

Rüzgârın yönünü değiştiremediğin zaman, yelkenlerini rüzgâra göre ayarla. Çünkü dünya, karşılaştığın fırtınalarla değil, gemiyi limana getirip getiremediğinle ilgilenir.

Ara sıra isyana yönelecek olsan da hatırla ki, evreni yargılamak imkânsızdır. Onun için kavgalarını sürdürürken bile kendi kendinle barış içinde ol.

Hatırlar mısın doğduğun zamanları: Sen ağlarken herkes sevinçle gülüşüyordu.

Öyle bir ömür geçir ki, herkes ağlasın öldüğünde, sen mutlulukla gülümse.

Sabırlı, sevecen, erdemli ol. Eninde sonunda bütün servetin sensin.

Görmeye çalış ki, bütün pisliğine ve kalleşliğine rağmen dünya yine de insanoğlunun biricik güzel mekânıdır. "

 

" Bir kuş uçmak istiyor,

Kalmış geride kopmuş sürüsünden,

Sevgiliye kavuşma azminde…

Bak!

Nasıl da ıslak, çekingen

Diğer yarısına kavuşmak için kanat çırpıyor.

“Aşka uçamadıktan sonra kanatlar neye yarar?” der Mevlana

“Aşka vardıktan sonra kanadı kim arar?” der Yunus

“Aşka uçma, kanatların yanar” der Şirazlı Sadi

Korkma Süleyman! Sür elini ateşe

Kül ol ki, yan ki,  kavrul ki, ölmeden ölesin

Öğrenmelisin! Hiçbir şey seni yakamasın, kavuramasın

Hiçbir şey o masum kahraman evlatlarımıza dokunamasın

Ölmeden ölmeyi bilmek her daim diri olmaktır Süleyman

Her daim kıbleyi vicdanından yana tutmaktır Süleyman

Dön Süleyman, dön

Suda donmadan

Ateşte yanmadan

Fırtınada kaybolmadan

Götür evlatlarını evine

Dönmek kabiliyet değil, olgunluktur Süleyman "

KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN

 

" Boş teneke, çok ses çıkarır. "

 

" Düşüncelerine dikkat et, çünkü duygularına dönüşür.

Duygularına dikkat et, çünkü davranışlarına dönüşür.

Davranışlarına dikkat et, çünkü alışkanlıklarına dönüşür.

Alışkanlıklarına dikkat et, çünkü karakterine dönüşür.

Karakterine dikkat  et, çünkü kaderine dönüşür. "

 

" Mazeret üreten aziz olmaya,

İş üreten, aziz olmaya namzettir.

İş üretmekten, mazeret üretmeye fırsat bulamayanların,

İmkanlar ayağına gelir.

Ne demiş Ziya paşa;

- Ayinesi iştir kişinin. Lafa bakılmaz.

Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde"

 

 

" Vaktiyle biri mi söylemişti yoksa bir yerlerde mi okumuştum. Hatırlayamadım şimdi. Şiirdi belki de. Parayla her şeye sahip olunacağı söylenir ama olunamaz diyordu. Yiyecek satın alabilirsin ama iştah alamazsın. İlaç alırsın ama sağlık alamazsın. Bilgi alırsın ama bilgelik alamazsın. Gösteriş alırsın ama güzellik alamazsın. Eğlence alırsın ama neşe alamazsın. Tanıdık alırsın ama dost alamazsın. Hizmetçi alırsın ama sadakat alamzsın. Boş vakit alırsın ama huzur alamazsın. Parayla her şeyin kabuğunu alır hiçbir şeyin çekirdeğini alamazsın. "

 

" Bir bilgeye sormuşlar.

Efendim! Mutluluğun sırrı nedir diye

O da demiş ki;

- Cahille tartışmayacaksın.

Ama efendim bu kadar olmaz ki mutluluğun sırrı demiş soruyu soran.

Bilge;

- Haklısın evladım demiş. "

 

" Yavru deve annesine sormuş

Anne demiş, bizim niye hörgücümüz var?

Oğlum demiş. Biz çölde çok uzun süre susuzluğa dayanırız.

Anne demiş, bizim niye boynumuz bu kadar uzun?

Biz demiş çölde uzaktan gelen tehlikeleri çok iyi görürüz.

Anne demiş, bizim toynaklar niye bu kadar geniş?

Oğlum demiş, biz çölde çok iyi gezeriz.

Sonra demiş annesine; peki biz Atatürk orman çiftliğinde ne yapıyoruz?

Ülkeye bir bakın.

Ülke Atatürk orman çiftliğinde yaşayan develerle dolu.

Adam belki başka bir yerde harikalar yaratacak.

Ama sistem almış adamı bir yere koymuş.

Adam mutsuz. Ve mutsuzluğunu herkese yansıtıyor."

 

" Kazandıkça bölüşemiyorsan elini sorgula.

Konuştukça kırıcı oluyorsan dilini sorgula.

Yürüdükçe menzilden çıkıyorsan yolunu sorgula.

Ömür geçtikçe yerinde sayıyorsan gününü sorgula.

Sevildikçe vefasızlaşıyorsan gönlünü sorgula.

Hangi halde olursan ol sonunu sorgula…

funduszeue.infoa "

 

" Bazen diyorumki,

Ne olacak söyle gitsin.

Sonra diyorum ki;

Söyleyince ne olacak. Sus bitsin "

 

" Ateş, saatlerce yanar suyu ısıtır da,

Su bir saniyede ateşi söndürür.

Vefasızlık başka türlü tarif edilemez"

 

" Olgun ve akıllı kişilerde, zerre kadar kibir bulunmaz.

Meyvesi çok olan ağacın dalı, başını yere eğer.

Sadi Şirazi "

 

" Yürüyelim be USTA

Nasıl olsa, taşı olan taş, başı olan baş koyar yolumuza elbet "

 

" Çok fazla anlam yüklemeyin dünyaya.

Yarısı şükür, yarısı sabır. Yarısı teselli, yarısı kahır.

Kimseyi de bilmeden, acımasızca yargılamayın. Herkesin derdi, kendine ağır "

 

" Bir avcı varmış. Dağda yürüyor.

Bir bakmış. Ağacın dibinde kuş var. Böyle küçücük.

Daha yeni böyle. Tüyleri yok.

Hava da buz. Kışın. Titriyor hayvan.

Almış bunu. Az ilerde hayvan pisliği varmış. 

Oraya, cort diye sokmuş bunu.

Tabi hayvan böyle sıcağı görünce, sabaha kadar donmaktan kurtulmuş.

Sabah, bir kurt oradan geçerken,

Bir bakmış. Pisliğin içinde bir tane kuş yavrusu.

Tutmuş bunu, böyle pislikten çıkarmış. Lönk diye yutmuş sonra.

Hayat gibi işte yani.

Böyle seni her pisliğe sokanı düşmanın,

Her pislikten çıkaranı da dostun zannetme "

 

" Şimdi, yokluk içinde mükrim olabilmek, kolay bir şey değil.

Bir şey varsa elinizde hani paylaşırsınız ama, olmayınca neyi paylaşırsınız.

İşte ne kadar varsa

Bir lokmaysa onu paylaşırsınız. Bir elmaysa onu paylaşırsınız.

Ama, ondan daha önemlisi, onun yanına azık olarak, katık olarak koyduğunuz başka değerler vardır.

Bir ev sahipliğidir, bir sevgidir, bir anlayıştır, bir muhabbettir, onlarla birlikte bir elma, on elma olur.

Bir lokma on lokma olur. Yani bir çorba bir kebaba dönüşür.

Onu yaşayabiliyorsanız, maddi olan sınırlı olan da bereketlenir. Çoğalır. Artar "

 

 

" Ata kızarak, eşeği yol arkadaşı seçenin gideceği yer ahırdır "

 

 

" Yere düştüğünde değil, Ayağa kalkmadığında kaybedersin "

 

 

" Sabah uyandığında iki seçeneğin var.

Ya uyumaya devam edip hayal görürsün.

Ya da uyanıp o hayalin peşinden gidersin.

Seçim senin "

 

" Zamandan tasarruf edemezsin. Ya sarf edeceksin. Ya da İsraf. "

 

 

" Anası ölen çocuğa isim bulmuşlar. ÖKSÜZ demişler.

Babası ölen çocuğa bir isim bulmuşlar. YETİM demişler.

Lakin; evladını ölen bir babaya bir isim bulamamışlar. "

 

" Bir adamın yürümezse bindiği at,

Sözüne gitmezse kazandığı evlat,

Denginde değilse, aldığı avrat,

Ondan sonra yeri yurdu sat.

Kendini de götür denize at "

 

" Mal sahibi, Mülk sahibi, hani bunun ilk sahibi,

Mal da yalan, Mülkte yalan. Var git sen de biraz oyalan

Oyalan da boş olmasın değil mi? "

 

 

" Yaşadıklarım benim sınavım olabilir!

Bana, o anlarda nasıl davrandığınız da sizin sınavınızdı! " 

 

" Dert devaya davettir diye bir sözü var Mevlana'nın,

Karadut lekesi, karadut yaprağıyla çıkar.

Donmuş bir insanı buzla çözebilirsin.

Eline yapışan hamuru, unla çözersin.

Dolayısıyla, dert nerden geliyorsa, deva da onun içinde.

Onunla yüzleşebilirsen,

Yani sana acı veren şeyin, senin sınavın olduğunu görürsen,

Ve onun da devasının da onunla birlikte geldiğini görürsen,

Hayatta en büyük korkun, Ve en büyük kaygın, en büyük gücüne, en büyük özgürlüğüne dönüşüyor.

Yeter ki; gözünün içine samimiyetle bak "

 

 

" Sağıra sözünü, köre yüzünü süsleme.

Eşeğe altın semer vurup, kendisini yarış atı zannettirme.

Cahile akıl verip, günü geldiğinde kendine aptal dedirtme.

Kimseye hak ettiğinden fazla verip, sonunda kendini değersiz hissetme.

Vefasıza, vefa gösterip, sonradan yazıklar olsun deme.

Fedakardır iyiler. Ama sonunda onlar üzülürler.

En iyisi sen üzülmeden, cahili alim etme.

Mutlu olmak istiyorsan, haddini bildir hadsize.

Daha da mutlu olmak istiyorsan, otur üstüne bir de baklava ye "

 

 

" Çölde yürürken aniden idrarını boşalttı Katır.

Ve yerde biriken idrarın üstüne bir saman çöpü düştü.

Onun da üzerine bir kara sinek kondu.

Etrafına söyle bir baktı, kimseler yok.

Denizler hakimi, Kaptan-ı Deryayım dedi sinek.

İşte kibirlinin hali budur. "

 

" Ömrümüzün çok kısa bir özeti.

Okulu bitir.

Işıltılı hayaller kur.

Çalış, kazan, biriktir, yaşlan.

Ve birikiminin birçoğunu yiyemeden öl.

Vallahi yazık bize.

Ne diyordu Neyzen Tevfik?

Öleceğiz bir gün, gömecekler.

Birkaç gün övecekler.

Sonra kalan malını bölecekler.

Hatta memnun kalmayıp, üstüne bir de sövecekler "

 

" Bu dünyanın sefasını süren;

Biri delilermiş. Biri de velilermiş.

Deli altın görmediği için, onun telaşesi yokmuş.

Veli; yani Allah'a hakiki anlamda imanı olan da, kainatı idare edene inandığı için, telaşesi yokmuş.

Orta akıllılar; aman nasıl olacak? Efendim kıtlık mı olacak? Savaş mı çıkacak? telaşı ile perişan bir hayat sürerler. "

 

 

" Ölüm kimseye yakışmaz.

Lakin bazıları vardık ki;  kendilerine ölümü yakıştırırlar.

Öyle güzel ölürler ki

Memleket için. Bayrak için. Susmayacak ezanlar için ölürler "

 

 

" Eğer ertelediğin şey, mutluluğun ise; 

Unutma ki;

Kaybedeceğin şey, koca bir hayat olur. "

 

" Sinirliyken cevap verme!

Mutluyken söz verme!

Üzgünken karar verme! "

 

" On yaşında, gül gibi kokarsın.

Yirmi yaşında, bal olur yenilirsin.

Otuz yaşında, yük biner omuzlarına.

Kırk yaşında, sızı iner dizlerine.

Elli yaşında, kimse bakmaz yüzüne.

Altmış olunca, atarlar çuvala.

Yaş yetmiş olunca, takarlar resmini duvara.

İnsanlığın özete bu olsa gerek "

 

" Kurt ile eşek tartışıyormuş.

Kurt, çimen yeşildir demiş. Eşek, çimen sarıdır demiş.

Tartışma uzamış.

Konu Aslan krala gitmiş.

Aslan, eşeğe özgürlük vermiş. 

Kurt, bir ay hapis cezası almış.

Kurt  -  Kralım demiş. Sende mi, çimeni sarı görüyorsun.

Kral  -  Yok demiş. Çimen yeşildir. Ama sana bu cezayı, eşekle tartıştığın için veriyorum. "

 

" Allah, kuluna iki tane göz verir. Görsün diye.

İki tane kulak verir. Duysun diye.

İki tane el verir. Tutsun diye.

Bir tane kalp verir. Eşini çok sevsin diye "

 

" Öyle bir zamandayız ki; 

Yiğit belli değil, Mert belli değil.

Herkes, yarasına merhem arıyor.

Dert belli değil, Derman belli değil.

Yüreğinde kor ateş olup ta, sevdiklerine zemzem olanlara selam olsun. "

 

" Ne demiş Hazreti Mevlana.

Dost ise düşünme, Ver ömrünü gitsin.

Dost değilse bekletme, yol ver gitsin. "

 

" Yarım asır bir firavunla aynı yastığa baş koyan Asiye'nin cennete gittiği,

Dokuzyüz elli sene, bir peygamberle aynı yastığa baş koyan Nuh a.s'ın eşinin cehenneme gittiği,

Hiç kimsenin garantisinin olmadığı, imtihan dünyasında yaşıyor.

Yarabbi. İmtihanımızı kolaylaştır. "

 

" Sevildiğin yere sık gidip gelme.

Bal olsan, tadına doyarlar oğul.

Güvenip kimseye sırrını verme.

Tutamaz dilini. Yayarlar oğul. "

 

" Fare delikten bakar. Evin hanımı bir fare kapanı kuruyor.

Koşarak, tavuğa, keçiye, ineğe gider.

Ortak cevap verir hepsi. Kusura bakma. Bu bizi ilgilendirmiyor. Senin problemin derler.

Gece olur. Gece karanlığında bir ses duyar evin hanımı.

Gelir kapanın yanına. Kapana bir yılanın kuyruğu sıkışmıştır.

Evin hanımını yılan sokar. Zehir yayılmadan doktora giderler.

Doktor, sıcak tavuk suyu çorbası yapın dediğinde, ilk iş tavuk kesilir çorba için.

Ziyaretçi sayısı arttıkça, keçi kesilir, ikram edilir.

Bir süre sonra, evin hanımı ölür.

Cenazede ikram için, evin ineği kesilir.

Bugün, bizi ilgilendirmiyor dediğimiz problemler, gün gelir bize zarar verir. "

 

" Matematiğin babası Harezmi'ye sormuşlar.

- İnsan nedir?

Demiş ki;

Ahlaklıysa 1 eder.

Yakışıklıysa bir 0 ekleyin yanına. 10 eder.

Varlıklıysa bir 0 daha ekleyin. eder.

Soylu ise bir 0 daha ekleyin, eder.

Fakat ahlak olan 1 giderse, insanın değeri gider. Geriye anlamı olmayan üç tane 0 kalır. "

 

 

" Karınca, yere dökülen baldan az alır, tadı hoştur.

Geri döner. Bal yığınının içine girer. İçine girince ayakları batar. Çırpınarak ölür.

Hikmet ehli der ki;

Dünya bal gibidir. Kim yetecek kadar alırsa, kurtulur.

Kim de içine girerse, sonu karınca gibi olur. "

 

" Ne demiş Atalarımız?

Tatlı söz, yılanı deliğinden çıkarır.

Bir söz ki; insanı bir ömür bahtiyar eder.

Bir söz ki; insanı bir günde ihtiyar eder.

Ağzımızdan çıkacak sözlere dikkat "

 

" Musa'dan yana olmak yetmez. 

Firavunun karşısına da çıkmak gerek. "

 

" Parayı koyacağın yer ceptir.

Kalp değil yani.

Servet elde etmeye heves ettik.

Ve bu arada dedik ki; servetimiz olursa rahat olur.

Eee rahat olursak ne olur?

İbadetimiz, iyiliğimiz çok olur zannediyorduk.

İş bildiğiniz gibi değil.

Servetiyle insanın gafleti artar.

Rahatı artınca da hastalığı artar.

Başa bela olur.

Servet gaye olmamalı.

Mal, ömrün rahatı içindir.

Ömür, mal biriktirmek için değildir. "

 

" Hayatımın bir parçası olmak istiyorsan, Kapı açık.

Hayatımdan çıkmak istiyorsan, Kapı açık.

Ama sakın, kapının önünde durma. Yolu kapatma. " 

 

" Erkekler trenlere benzerler.

Yirmi yaşındaki erkek, Banliyö treni gibidir. Her istasyonda durur.

Otuz yaşındaki erkek, Posta treni gibidir. Bazı istasyonlarda durur.

Kırk yaşındaki erkek, Ekspres treni gibidir. Çok büyük garlarda durur.

Elli yaşındaki erkek, Manevra yapan lokomotif gibidir. Boşuna gider gelir.

Yetmiş yaşındaki erkek, kaza geçirmiş tren gibidir. Depoya çekilir.

Kadınlar kıtalara benzerler.

Yirmi yaşındaki kadın, Afrika gibidir. Bir çok yeri keşfedilmemiştir.

Otuz yaşındaki kadın, Hindistan gibidir. Sıcak, bereketli ve esrarengiz.

Kırk yaşındaki kadın, Amerika gibidir. Teknik bakımından mükemmel.

Elli yaşındaki kadın, harp sonrası Avrupa gibidir. Birçok yerleri tahrip edilmiştir.

Yetmiş yaşındaki kadın, Sibirya gibidir. Herkes bilir. Ama kimse gitmek istemez. "

 

" Yağmuru seviyorum diyorsun.

Şemsiyeni açıyorsun.

Güneşi seviyorum diyorsun.

Gölgeye kaçıyorsun.

Rüzgarı seviyorum diyorsun.

Pencereni kapatıyorsun.

Beni de sevdiğini söylüyorsun.

İşte ben bundan korkuyorum. "

 

" TEK HECE (AŞK)

Var mı beni içinizde tanıyan?
Yaşanmadan çözülmeyen sır benim.
Kalmasa da şöhretimi duymayan,
Kimliğimi tarif etmek zor benim

Bülbül benim lisanımla ötüştü.
Bir gül için can evinden tutuştu.
Yüreğine Toroslar'dan çığ düştü.
Yangınımı söndürmedi kar benim

Niceler sultandı, kraldı, şahtı.
Benimle değişti talihi bahtı,
Yerle bir eylerim taç ile tahtı,
Akıl almaz hünerlerim var benim

Kamil iken cahil ettim alimi,
Vahşi iken yahşi ettim zalimi,
Yavuz iken zebun ettim Selim\'i,
Her oyunu bozan gizli zor benim

Yeryüzünde ben ürettim veremi.
Lokman Hekim bulamadı çaremi.
Aslı için kül eyledim Kerem'i.
İbrahim'in atıldığı kor benim

Sebep bazı Leyla, bazı Şirin'di.
Hat\'rım için yüce dağlar delindi.
Bilek gücüm Ferhat ile bilindi.
Kuvvet benim, kudret benim, fer benim

İlahimle Mevlana\'yı döndürdüm.
Yunus\'umla öfkeleri dindirdim.
Günahımla çok ocaklar söndürdüm.
Mevla\'danım, hayır benim, şer benim

Benim için yaratıldı Muhammet!
Benim için yağdırıldı o rahmet!
Evliyanın sözündeki muhabbet,
Enbiyanın yüzündeki nur benim

Kimsesizim hısmım da yok, hasmım da
Görünmezim cismim de yok, resmim de
Dil üzmezim, tek hece var ismimde
Barınağım gönül denen yer benim

CEMAL SAFİ  "

 

" Eğer karşınızdaki insan, 

Sürekli sen demek yerine ben diyorsa,

Bir noktada şu soruyu sormalıyız.

Gitmeli miyim? Kalmalı mıyım?

Çünkü bazen, güçlü olmak demek vazgeçebilmektir.

Çünkü her tercih bir vazgeçiştir.

Yani,

Kusur bulanların yanında huzur bulamazsınız "

 

 

" Üşümesin diye üstünü örttüğünüz birinin cenazesine katılmadan,

Dünyayı anlayamazsın "

 

 

" Bazen ne yaparsan yap, her şey olacağına varıyor.

Çok da zorlamamalıyız hayatı.

Elimizden geleni yaptıktan sonra,

Akışına bırakabilmeyi öğrenmeliyiz.

Ne demiş Mevlana,

Kısmet etmişse Mevla,

El getirir, Yel getirir, Sel getirir.

Kısmet etmemişse Mevla,

El götürür, Yel götürür, Sel götürür. "

 

 

" Herkesi memnun edemezsin bu hayatta.

Ne demiş Sadi Şirazi.

Bin doğru yapsan da, bir yanlışını konuşur insanlar.

Yani sen, bir insanı kırk yıl sırtında taşıdıktan sonra, biraz indirsende senden kötüsü olmaz.

Bırak Hasan, Osman, Sinan seni yanlış bilsin. Allah doğru bilsin yeter. "

 

 

" Babam, keşke şimdi hayatta olsaydı.

Beni azarlasaydı.

Zamanın değerini iyi anlamalı insan.

Zaman geliyor. İnsan babasının azarını özlüyor. "

 

" Yanlışı gördüğünüz yerde elinizle.

Elinizle yapamıyorsanız dilinizle.

Ona da gücünüz yetmiyorsa, kalbinizle buğz edin.

Ki bu da imanın en zayıf derecesidir. "

 

" En lezzetli yemekleri ye.

En rahat ve geniş evde uyu.

En zengin biçimde yaşa. 

Dedi Lokman Hekim oğluna.

Oğlu da dedi ki;

- Ben nereden bulayım en lezzetli yemekleri?

Çok acıkıpta yersen her yediğin en lezzetli olur dedi Lokman Hekim.

- O kadar rahat yatağı nereden bulayım dedi oğlu babasına

Hak edip, yorulur yatarsan çok güzel olur uyku. Yatak'ta çok rahat olur dedi.

- O kadar zenginliği nereden temin edeyim deyince

Kimsenin malında gözün olmazsa, dünyanın en zengini sensin dedi Lokman Hekim.

Asıl zenginlik işte budur. "

 

 

" Sabaha çıkacağımızı bilmediğimiz halde, çalar saati kurup uyumaktır UMUT.. "

 

 

" Şu sahte dünyada gözün kalmasın.

Dışın alsa bile için almasın.

Makamın, şöhretin varsın olmasın.

Hedefe yürüyen adam ol yeter. "

 

 

" İt paçamızı ısırır diye, biz de iti mi ısıralım.

O itin yolu.

Ya bizim yolumuz ne o vakit.

Bizim yolumuz dervişlik yolu.

Bu yolda dövülmek te var. Sövülmek te. "

 

" Gelen belaya bakıp da sızlanmasın.

Gönderene bakıp sevinsin.

Allah sana bir dert gönderiyorsa, muhakkak karlı çıkan sen olursun.

Allah kuluna zulmetmez. 

Bela gönderilmeyen kul gözden düşmüş demektir.

Allah korusun. "

 

" Dün gelip geçti.

Yarının var mı?

Güvenme gençliğine.

Ölenler hep ihtiyar mı?

Çekme dünyanın nazını.

Kıl beş vakit namazını.

Yarın kılarım diyenin, bugün kıldık namazını.. "

 

" Demişler ki; filanca seni gıybet ediyor.

Kendi defteridir. İstediğini yazar demiş.

Bir başkasına demişler senin gıybetini ediyor diye.

Tatlı göndermiş bir tabak.

Duydum ki sevaplarınızı bize hediye etmişsiniz

Bu hediye onu karşılamasa da lütfen kabul buyurun.

Teşekkür ederim demiş.

Biri demiş ki, illa gıybet edecek olsam anamı, babamı gıybet ederim.

Sevaplarım bari onlara gitsin derim. "

 

" Ayağını sıcak tut. 

Başını serin.

Yaşamak istiyorsan düşünme derin. "

 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası