"Alevilerin Kuran anlayışı, algılayışı, yorumu ve uygulaması ne Sünni ne de Şii İslam anlayışına benzer. Aleviliğin İslami mezhep-tarikat ve yorumlardan çok farklı olmasının nedeni de budur. Bu yüzden Başbakan'ın 'Kuran sizin de kitabınız değil mi?' sorusunun bir cevaba ihtiyacı var: Okullarda okutulacak olan Kuran bizim kitabımız değil."
bianet'e konuşan Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği Başkanı Ali Kenanoğlu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a böyle cevap verdi.
Erdoğan'ınCumhuriyet Halk Partisi (CHP) Lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu kastederek "Kur'an seçmeli ders oluyorsa Alevilik de seçmeli ders olsun diyor. Kur'an, Alevi kardeşlerimin kitabı değil mi? Buna cevap ver Kemal Efendi" diye sorması üzerine Hubyar Sultan Alevi Kültür Derneği'nden de açıklama yapıldı.
Kenanoğlu asıl talebin okullarda ne Aleviliğin, ne Sünniliğin ne de Kuran'ın bir ders olarak okutulması olduğunu söyledi.
Okulların bilimin temel alındığı alanlar olması ve devletin, inanç ve ibadet organizasyonlarından elini çekmesi gerektiğini belirten Kenanoğlu, "Din tamamen sivil hayata bırakılmalıdır" dedi.
Kuran'ın ders haline dönüşmemesi gerektiğini tekrarlayan Kenanoğlu, "Ancak Kuran mutlaka seçmeli ders olacaksa o zaman Alevilik de olacak" diye konuştu.
Kenanoğlu, Alevilik dersinin nasıl olması gerektiği konusunda örnek olarak Almanya'yı gösterdi.
"Alevilik dersini ancak Alevi öğretmenler verebilir. Ders, Alevilerin hazırladığı müfredata göre olmalıdır. Almanya'da bunun örneği var. Okutulan ders kitabını Almanya Alevi Birlikleri Federasyonu hazırlıyor, öğretmenleri kendileri buluyor; devlet maaşını ödüyor."
Kimsenin kimseye "Bu kitap sizi de temsil ediyor" deme hakkı olmadığını belirten Kenanoğlu, "Aleviliğin kendine öz anlayışını ancak Aleviler bilir" dedi.
Kenanoğlu, Başbakan'ın "Ya Kuran sizin de kitabınız değil mi?" diyerekşimdiden Alevi çocukları ve aileleri üzerinde bir idari baskı oluşturduğunu, bu ve benzeri baskılar nedeniyle Alevi çocuklarının bu dersi seçmeme tercihinin önünün kesildiğini söyledi.
Alevilere göre İslam ve onun kutsal kitabı Kuran, Muhammed Peygamber'den sonra müdahalelere uğramış ve aslının dışına çıkartılarak değiştirilmiştir.
Alevi topluluğu, Kuran'ın Ömer, Osman ve özellikle de Maviye ile Yezit zamanında değiştirildiğine ve birçok ayetinin yok edildiğine inanır. Bu nedenle de Kuran'larını "Telli Kuran" ve "Kuranı Natık" olarak adlandırırlar.
Ozanların, pirlerin deyişlerini, sözlerini Kuran'ın ayetleri olarak kabul ederler. Ünlü ozanlarından Nesimi bunu şu sözlerle özetlemiştir: "Biz bir Kur'an okuruz, bir Kur'an'a benzemez."
Aleviler; camiyi ve mescidi değil, cemevi ve dergâhları-tekkeleri ibadethane olarak görür.
Camilerde kılınan namazı değil, cemevlerinde ve dergâhlarında yaptıkları cemi ibadet olarak kabul ederler. Ramazan orucunu değil, Hızır ve Muharrem orucunu oruç olarak tutarlar.
Kenanoğlu Aleviliğin farkını şöyle anlattı:
"Kâbe'yi, kıbleyi insanın cemali olarak gören ve bu sebeple de ibadetinde yönünü İnsan'a dönen, yaradılıştan, ölüme kadar bütün yaşam ve uygulamalarında Sünni anlayışının belirlediği ve olmazsa olmazlarını ret eden bir toplumdur Aleviler.
Müziği ret eden bir İslam anlayışı karşısında, bağlamayı ve kemanı ibadetin içine sokmuştur. Resmi kabul etmeyen, hele hele ibadet edilen yerde resme ve heykele kesinlikle yasak koyan bir uygulamaya karşı tüm ibadethanelerin içine kendince kutsal saydığı değerlerin resimlerini asmıştır, heykellerini koymuştur.
Kadınlı erkekli ibadeti esas saymıştır. İçkiyi bırakın ibadetinde, günlük yaşamda bile haram kılan bir inancın aksine, "dolu" ve "dem" diye nitelediği içkiyi içer. Kimi bölgelerde cem ibadeti esnasında da dem olarak alınır.
Alevilerin büyük çoğunluğu İslam'ın özünü taşıdıklarını ve yansıttıklarına inanır. Ancak İslam'ın beş şartını ve onun şekli ibadetini ve ibadethanelerini (cami, mescit) kabul etmezler."
Kenanoğlu şöyle dedi: "Sayın Başbakan'ın merakını giderdiğimizi umut ediyoruz. Şimdi bu Kuran dersleri bizim Kuran anlayışımıza göre mi verilecek, Sünni - Şii anlayışa göre mi?" (IC)
“Kuran benim kitabımdır, ona inanıyorum. Kurana göre yaşamak istiyorum,” diyen bir Müslümana sözümüz olamaz. Araplar Kuran’a ve içindeki ayetlere inanıp birebir uygulayarak yaşamaktadır. Müslümanlık, Kuran’a inanmaktır. Kuran’da var olan ayetlere harfiyen uymaktır. Adam “ben Müslümanım böyle yaşamayı bana inancım, Kuran izin veriyor” demekte. Bu şekilde konuşan bir Müslümana kimsenin bir şey demeye hakkı olamaz.
Sözüm “esas Müslüman biziz” diyen takiyyeci Alevilere, madem “esas Müslüman sizsiniz” kitabınız da Kuran, neden Müslümanlar gibi Kuran’a göre yaşamıyorsunuz? Müslümanlığı kabul etmiş bir toplumun yaşamını Kuran’a göre dizayn etmek kadar doğal bir şey olamaz. “Esas Müslüman biziz” diyen Aleviler Kuran bizim kitabimiz derler ama Kuran’a göre de yaşamazlar. Çünkü kuran Alevilik ve Alevilerin yaşam tarzı ile tamamen zıttır.
Kendilerine “esas Müslüman biziz” diyen Aleviler takiyye yaparak Kuran değiştirilmiştir yalanını tekrarlayıp dururlar. Bulunduğumuz çağda Kuran’ın meallerini, orijinalini ve farklı dillerde olanları rahatlıkla bulabilirsiniz. Kuran değiştirildi söylemi gerçek değildir. Var olan Kuran orijinalidir. Bundan dolayıdır ki bütün Müslümanlar Kuran’a inanırlar. Yaşam tarzlarını da Kuran’a ters düşmeyecek şekilde dizayn ederler.
Yerküredeki insan nüfusunun yarısını kadınlar oluşturuyor. Alevi inancında kadın erkek ayırımı yoktur. Can vardır “Eri erden ayıran kördür” söylemi bundan kaynaklıdır. Birlikte semah dönerler, birlikte inançlarını yaşarlar. Alevilikte kadın ve erkek eşittir. Kuran’a göre ise kadın ile erkek eşit yaratılmamıştır. Alevi inancı ile Kuran’ın kadına bakış açısı tamamen birbirine zıttır.
İşte kurandan kadın hakları konusunda belli başlı ayetler:
Bakara: Kadınlarınız, sizin için bir tarladır. O halde tarlanıza dilediğiniz gibi varın.
Bakara : iki kadının şahitliği, bir erkeğin şahitliğine denktir.
Bakara Kadınları nikâhlamak istediğinizi (onlara) sezdirmenizde ya da böyle bir isteği gönlünüzde saklamanızda sizin için bir sakınca yoktur.
Bakara : Kendilerine el sürmediğiniz, mehirlerini tespit etmediğiniz kadınları boşamanızda sizin için bir sakınca yoktur.
Nisa: Erkekler, kadınlardan üstündür, çünkü Allah onları birçok şeylerde kadınlardan üstün etmiştir, çünkü onlar, kadınları, mallarıyla geçindirirler, doyururlar; iyi kadınlar da itaatli olurlar ve Allah, onların hakkını nasıl korumuşsa onlar da, kocaları yanlarında olmasa bile, iffetlerini korurlar. Kadınlarınızın nüşuzundan (serkeşliğinden) korkunca onlara öğüt verin, onları yatakta yalnız bırakın, dövün onları. Eğer itaat ederlerse artık onların aleyhine başka bir yol aramayın. Şüphesiz Allah çok yücedir, çok büyüktür.
Nisa: İçinizden özgür mümin kadınları nikâhlamaya güç yetiremeyenler, o zaman sağ ellerinizin malik olduğu inanmış cariyelerinizden (alsın.)
Nisa-3: Eğer yetim (kız)lar konusunda adaleti yerine getiremeyeceğinizden korkarsanız, bu durumda, (onlarla değil) size helal olan (başka) kadınlardan ikişer, üçer, dörder olmak üzere nikâhlayın.
(Nisa, 4/3): Eğer (birden çok evlilikte kadınlar arasında) adaleti gerçekleştirmekten endişe ederseniz, bir kadınla veya eliniz altında olan cariyelerle yetinin.
Nisa Erkeğe iki, kadına bir birim miras düşer.
Başlarına bir kadını geçiren bir kavim asla iflah olmaz. / İbni Hanbel Müsned 5/43,50; Tirmizi Fiten Nesai Kudat:8; Buhari Fiten
Kim ki karısına itaat ederse Allah (cc) onu yüzüstü Cehenneme atar. / İbn Arrak II, Erkeğe hanımını ne sebeple dövdüğü sorulmaz. (Ebu Davut nikâh 43)
Ahzâb: “Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana ganimet olarak verdiği ve elinin altında bulunan cariyeleri, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle beraber göç eden kızlarını sana helal kıldık. Allah bağışlayandır, merhamet edendir.” Köle ve Cariyeler savaş ganimetidir. Savaşta ganimetlerin nasıl paylaşılacağını Allah açık açık anlatmıştır.
Kuran insanın köle olarak kullanmasını savunur.
(Kölelere iyilik edin!) [Nisa 36]
(Yanlışlıkla bir adam öldürenin, bir köle azat etmesi gerekir.) [Nisa 92]
Yemin kefareti için, on fakiri yedirmek veya giydirmek yahut bir köle azat etmek gerekir.) [Maide 89]
(Bedel vererek kölelikten kurtulmak isteyenlerin bedellerini kabul edin!) [Nur 33]
(Savaşta alınan esirlere iyilik edin veya fidye alarak bırakın!) [Muhammed 4]
Kendilerine “esas Müslüman biziz” diyen Aleviler sizin insana bakış açınız Alevi inancına göre mi yoksa Kuran’a göre mi? Eğer Kuran’a göre ise siz Müslümansınız hayır biz bu ayetleri ret ediyoruz diyorsanız siz Alevisiniz Müslüman değilsiniz.
“Her ne olursan ol,
Ya olduğun gibi görün,
Ya da göründüğün gibi ol” Mevlana.
Ey Alevi gençliği inancınızı yaşamak istiyorsanız; takkiye yapan kendi aslını inkâr eden, hem Aleviyim hem Müslümanım diyen haramzadelerden yolunuzu ayırmak zorundasınız. Arınmak zorundasınız. Alevilikte yalan söylemek yoktur, Alevilikte ikircilik yoktur. Hem Aleviyim hem Müslümanım diyenlerin içi başkadır, dışı başkadır. Bunlar dürüst davranmıyorlar yalan söylüyorlar, Eline, Diline, Beline sahip ol söylemi özü ve sözü bir olanlar içindir.
Ey Alevi gençliği “hem Aleviyim hem Müslümanım” diyenlerin başı Kuran’a bağlıdır. Bunlar özünde Alevi olamamışlar. Bunların Aleviliğe katacak hiçbir şeyleri yoktur. Alevilik İslam’dır demek Aleviliği yok saymaktır.
Ey Alevi gençliği tarihinizle yüzleşin ile yıllarında bin Alevi Müslümanlar tarafından katledildi. Atalarımız hırsızlık, yolsuzluk yapmadılar, başkalarının namusuna göz dikmediler, başkalarının topraklarını işgal etmediler. Atalarımız inançları uğruna katledildiler. Atalarımız İslam’ı kabul etmedikleri için Müslümanlar tarafında katledildiler.
Ey Alevi gençliği Alevilik korkakların, namertlerin inancı değildir.
Ey Alevi gençliği Alevilik Pir Sultan’lar, Bedreddinlerin, Hallacı Mansurların yoludur. Ne demiş Pirlerimiz: “Dönen dönsün ben dönmezem yolumdan.” Aleviyiz Müslüman değiliz.
Barış Aydın
Please follow and like us:
Aleviler ve Kur’an’ Kerim
Aleviler, Kur’an’n Tanr tarafndan gönderilen son kutsal kitap olduuna inanrlar. Ayn ekilde Kur’an’dan önce gönderilen dier kutsal kitaplarn (Zebur, Tevrat, ncil) da hak olduuna inanrlar. Ancak bu kutsal kitaplardan ve özelikle de Kur’an’dan ne anlalmas gerektii konusunda gerek Sünnilerden, gerekse iilerden farkl düünürler. Bu farklln en güzel ifadelerinden biri Seyyid Ali Sultan’n dizelerindedir:
“
Biz bir ayet okuruz, hiç Kur’an’a benzemez
Bu bizim imanmz kör imana benzemez.
“ (Cem Dergisi, say , s. 35)
Osmanl eyhülislam ve müftülerinin bir ksmnn Aleviler hakknda söyledikleri; “Kur’an’ istihfaf ederler (hafife alrla)” eklindeki iddia tamamen iftiradan ibarettir. Aslnda bu iddialarn temelinde yatan gerçek eyhülislam ve müftülerin kendi zahiri (dünyevi) anlaylarn Alevilere dayatma ve böylece onlar da Sünniletirme veyahut bu olmazsa onlar katletme arzulardr.
Aleviler, Sünniler veya iiler gibi Kur’an’n zahiri anlamlarna taklp kalmazlar. Ondaki özü temel alrlar. Kur’an’n batni (gizemci, içsel, görünmeyen)/ içsel anlamlarna ulap her çada yeniden yorumlanmas ve zamann koullarna göre yeni batan deerlendirilmesi gerektiine inanrlar. Çünkü bilirler ki, Kur’an’daki ayetlerin pek çou batni manalar içerir. Yine bilirler ki, Kur’an’n pek çok ayeti zamana ve mekana kaytldr. Dahas sadece indii dönemdeki insanlar ilgilendiren, sadece Araplara özgü olan; dolaysyla tüm çalara ve tüm çorafyalara amil (içine alan, kaplayan, kapsyan) olmas mümkün olmayan ayetlerin toplam Kur’an’n büyük bölümünü oluturur.
Bu hususlar ayrntlandrmadan önce slam tarihi boyunca sürekli gündemde bulunan bir konuyu deinmek yerinde olacaktr.
Kur’an’n Korunmuluuna Dair
Hicr Suresi’nin 9. ayetinde öyle denilmektedir: “Kur’an’ (zikri) kesinlikle biz indirdik; elbette yine onu biz koruyacaz.”
Bu ayete dayanarak müslümanlar, Kur’an’n Tanr tarafndan korunduuna dolaysyla onu deitirmeye/tahrif (kalem kartrma, deitirme) etmeye kimsenin gücünün yetmeyeceine inanmaktadrlar. Ancak, Kur’an’n deitirilme ve tahrif edilme tehlikesinin bulunmad, çünkü Allah’n onu koruduu yönündeki inanca ramen ilk müslümanlarn Kur’an’ koruma altna almak için harekete geçtiklerini ve böyleve Kur’an’n bir komusyon tarafndan önce toplanp mushaf (türlü sayfalardan oluan kitap) haline getirildiini, Halife Osman döneminde de kitaplatrlp çoaltldn bilmekteyiz. Burada kurumsal olarak iki soru gündeme gelmektedir.
Birincisi; madem Kur’an’ Tanr korumaktadr; niçin insanlar onun tahrif edilebilecei, unutulabilecei kaygsyla onu mushaflatrm ve sonra da kitaplatrmlardr? Tanr’nn vaadine ramen niçin böyle davranmlardr? Tanr’ya güvenmemi olacak deildirler ya
kincisi; kur’an’n lafznn (söz, kelime) deimemi olmasnn pratikte ne yarar vardr? Ortada tek bir Kur’an olmasna karn birbirine çok uzak görülere sahip müslümanlarn mevcudiyeti; onlarca mezhep, tarikat, cemaat, merep funduszeue.infon varl hiç deimemi Kur’an’a ramen nasl açklanabilir? Hemen hemen okuyan herkesin farkl eyler anlad, farkl görüler edindii ve hatta birbirine zt hükümler çkard Kur’an’n lafzan deimemi olmasnn klgsal/pratik deeri nedir? ayn kitaba bakp birbirlerini kafirlikle itham edecek kadar farkl eyler anlayan insanlar için Kur’an’n hiç deimemi/tahrif edilmemi olmasnn ne anlam vardr?
Bu sorular bata müslüman aratrmaclar olmak üzere konu ile ilgilenen tüm biliminsanlar tarafndan olumlu veya olumsuz, daha dorusu slam teolojisinin lehinde veya aleyhinde yantlanmaya çalmaktadr. Bu konudaki tartmalarn sürgit devam edecei muhakkaktr. Ancak bizce birinci soruya/sorular öbeine verilecek yant u olmaldr: Tanr’nn Kur’an’ koruma vaadi, müslümanlarn onu korumalar yoluyla gerçeklemitir. Müslümanlar bir anlamda Tanr’nn vaadinin gerçeklemesinde vesile rolü oynamlardr. Tanr’nn vaadina güvenmemek bir tarafa onun onun vaadinin gerçeklemesini salamlardr.
Yine bizce ikinci soruya, ya da sorular öbeine verilebilecek yant da o olabilir: Kur’an’dan herkesin farkl eyler olmas, bu farkllklar ar düzeyde dahi olsa, Tanr’nn insanlar ve insanl tekdüzeletirmemek, farkl yorumlarn oluumuna imkan salamak için Kur’an’ deyim yerindeyse bilinçli olarak/isteyerek elastiki (batni) anlamlar mündemiç klmasndan dolaydr.Bu, Tanr’nn insanlara rahmetidir. Yani Tanr, bizzat kendisi insanlarn/müslümanlarn farkl fikirlere/farkl din anlaylarna sahip olmalarn murad etmektedir.
Tüm bu tartmalara karn Aleviler; Kur’an’, Allah’n funduszeue.infoed’e gönderdii son ilahi kitap olarak kabul ederler. Bu konuda Sünni ve ii müslümanlarla aralarnda bir fark yoktur.
Bununla birlikte yukarda da söylediimiz gibi Alevilerin Kur’an’a yaklamlar son derece farkldr. Aleviler; kur’an’n yüzeyselanlamndan ziyade içsel (batni) anlamnn önemli olduunu savunurlar. Kur’an’n pek çok ayetinin Sünni ve iilerce yanl yorumlandn/anlaldna inanrlar. Onlarn, sadece yüzeysel/zahiri/dsal anlamlarla yetindiklerini, içsel (batni) anlamlara ulaamadklarn ileri sürerler. Nitekim Kur’an’n yüzeysel (zahiri) anlamlarnn yannda içsel anlamlarnn da olduunu bizzat Kur’an’n kendisi söylemektedir.
Sünni ve ii müslümanlar, Kur’an’n her hükmünün ve her ayetinin her çanda ve her çorafyada geçerli olduunu yani Kur’an’n tümüyle Evrensel ve zaman üstü olduunu ileri sürerler. Ancak yine de Kur’an’daki pek çok hükmü funduszeue.infomadklar hükümlerin aslnda uygulanamaz hükümler olduunu görmek istemezler. Üstelik bu gerçei asrlardr söyleyen Alevilere, batni kimselere kar da geçmite olduu gibi bugün de mütecaviz (saldrc, saldrgan, satakan) bir tutum sergilerler.
Tekraren ifade edelim ki, Aleviler; Kur’an’daki pek çok ayetin yerel anlaml ve kimi ayetlerin de zamana kaytl olduunu/hükümlerinin geçersiz hale geldiini savunurlar. imdi bu savlar teker teker ele alalm.
Kur’an’n Batni Amlamlar vardr
Kur’an’n batni (içsel) anlamlarnn olduu sav Kur’an kaynakldr. Nitekim Al-i mran Suresinde öyle denilmektedir: “Onun ayetlerinin bir bölümü muhkem (anlam açk) dir. Onlar kitabn anasdr. Öbür ayetlere müteabih (içsel anlam olan) tir Onun yorumunu ise ancak Tanr ve bilimde derinleenler bilir” (Al-i mran Suresi, funduszeue.info)
Ayrca yine Zümer Suresi’nde öyle denilmektedir: “Allah, sözün en güzelini, birbirine benzer iç içe anlamlar içeren (mesani)/batni anlamlar olan bir kitap halinde indirmitir” (Zümer Suresi; ayet)
Bu ve bunun gibi pek çok ayet Alevilerin savlarnn dayanadr. Aleviler, Kur’an’n gerçek yorumunun ve içsel anlamnn bata funduszeue.info olmak üzere tasavvufi derinlii olan kiilerce kefedildiini/kefedileceini savunurlar. Nitekim funduszeue.infoed, funduszeue.info’yi ilim ehrinin kaps olarak nitelemi ve ona Kur’an’ anlamak noktasnda en yüksek payeyi vermitir. Onu kendi yerine vasi tayin etmesi de bu nedenledir. Kukusuz Kur’an’, funduszeue.infoed’in yerine vasi tayin ettii bir kiiden daha iyi hiç kimse yorumlayamaz. Bu nedenledir ki, funduszeue.info, “Ene Kur’an’u natk” “Ben konuan Kur’an’m.”demitir.
funduszeue.info, bu sözü Sffn Sava srasnda askerlerinin mzraklarnn uçlarna Kur’an sayfalarn taktran Muaviye’nin hilesine kanp savamaktan vazgeçen ve “Biz Kur’an’a saldramayz” diyen kendi askerlerini ikna için söylemitir. Fakat bir ksm askerler, funduszeue.info’nin bu sözüne ramen savamaktan vazgeçip Muaviye’nin sava kazanmasna neden olmulardr. Bu olay Kur’an’n siyasete alet edilmesinin ilk örneklerinden biri olarak tarihe geçmitir. funduszeue.info de bu tavryla dinin ve kutsal deerlerin siyasete alet edilmesine ilk kar çkanlardan olarak tarihçe kaydedilmitir. Alevi inancna göre funduszeue.info, Kur’an’n ta kendisidir. Bugün Kur’an’dan anlalan yazl bir belgedir. Ancak, funduszeue.info’nin o yazl belgenin konuan, cisimlemi ve muahhas halidir. Alevilerin, funduszeue.info’yi gerçek Kur’an/mücessem ve müahhas Kur’an olarak gördüklerinin en edebi ifadelerinden biri Virani Baba’ya aittir (smail Onarl, Alevilik’te Nevruz Nedir?, s. ):
Ali ncil, Ali Tevrat,
Ali Zebur, ali Kur’an,
Ali Fazl’ur Rahman,
Ali’dir sümme vech’ul-lah.
funduszeue.info’nin bu üstün niteliinin bir yansmas olarak Aleviler, onu övmek , yüceltmek konusunda görkemli ve edebi anlamda olaanüstü sözler söylemilerdir. Onun, Kur’an’n batni yorumu olan hakimiyetini ve böylece dinin gerçek boyutunu kefetmesini anlatan, edebi olarak bu gerçeklere dikkat çeken görkem yüklü iirlerden biri de ahkulu Sultan Dergah post sahibi Hilmi Dedebaba’ya aittir (Hüseyin Bal, Alevi slam Yolu, s. ):
Ali evvel, Ali ahir,
Ali tayyip, Ali tahir,
Ali batn, Ali zahir,
Ali göründü gözüme.
Ali candr, Ali canan,
Ali rahim, Ali rahman,
Ali dindir, Ali iman,
Ali göründü gözüme
Kur’an’n batni anlamlarnn olduunun kantlarndan biri de baz surelerin balarnda yer alan harflerdir. Elif, Lam, Mim; Elif, Lam, Ra; Ha, Mim; Ta, Ha, vb. kimi harflerin ne anlama geldii hususunda Kur’an yorumcularnn bir sürü sav bulunmakta ve bunlarn hiçbiri birbiriyle uyuamamaktadr.
Kur’an’n içsel anlamlarnn olduunu yani müteabih olduunu kabul eden ve bu yönde çok ciddi ve bilimsel aratrmalar yapan çada (yaayan) Sünni din bilginleri de bulumaktadr.Özelikle Fazlur Rahman, Yaar Nuri Öztürk ve Hasan Elikbu konuda öne çkmaktadr.Hatta Yaar Nuri’ye göre Kur’an’n yüzde doksan müteabih, baka bir ifadeyle içsel anlamldr. (Yaar Nuri Öztürk, Kur’an’daki slam, s. )
Bugün modernist tabir edilen kimi Sünni din bilginleri tarafndan yeni yeni ortaya atlan bu görülerin Alevi önderleri yüzyllardr dile getirmektedir. Kur’an’n zahiri (dsal) anlam ve yorumlarn sadece bu çada deil geçmi dönemlerde de toplumsal yaam balamnda pek çok sorunlara yol açt tarihsel olarak sabittir. Yüzyllar sonra da olsa Sünni ve ii din bilginleri Alevi yaklamnn dorluunu kabul etmek zorunda kalacaklardr, kalmaktadrlar. Fazlur Rahman, Yaar Nuri Öztürk vb. din bilginlerinin çabalar (Bu bilginlerin çalmalar genelde Kur’an’n hukuksal ve sosyal alanlarla ilgili ayetleriyle snrl kalsa da son derece önemli bir gelimedir. Bilindii gibi Aleviler, sadece hukuksal ve sosyal anlamda deil ibadetler ve akaid (tapnma kurallarn tümü) ile ilgili ayetlere de batni (içsel) yorumlar gelitirmilerdir.) Alevileri hakl çkarmaktadr. Gerçi Aleviler, Sünni din bilginlerinden kendilerinin hakl olduunu kabul etmelerini beklememekte ve buna gereksinim duymamaktadrlar. Onlar zaten tarihsel ve bilimsel olarak hakl olduklarn bilmektedirler. Bu bili sadece bilme düzeyinde deil, bir iman mertebesindedir.
Aleviler; Kur’an’n batni anlamlarna uymay ilke edinmiler, zahiri anlamlara boulan ve dini dar kalplara hapsedip her türlü gelimenin önüne engel olarak koyan kimi banaz din bilginlerine yüzyllar boyu kar çkmlardr. Bilindii gibi bu kar çklarnn bedelini de çok ar bir biçimde ödemilerdir ve hala da ödemeye devam etmektedirler. Hallac- Mansur’un aslarak idam, Seyyid Nesimi’nin derisinin yüzülmesi gibi olaylar milyonlarca elim olaydan sadece ikisini tekil etmektedir.
Kur’an’n Tarihsel Ayetleri Vardr
Kur’an’n pek çok ayeti tarihseldir. ndii dönemle ilgili ve günümüze dair hiçbir ilevsellii bulunmayan ayetlerin toplam Kur’an’n önemli bir bölümünü meydana getirmektedir. funduszeue.infoed ve ashabnn yaad ve bir daha benzerlerinin dahi yaanmasna olanak bulunmayan bir sürü tarihsel olay Kur’an’da uzun uzadya anlatlmaktadr. Kur’an’n yorumlanmas ve açklanmas çalmalarnda tarihsellikten kastedilen hükümlerinin geçersiz hale gelmesi durumudur. Böylesi ayetlerin varl modernist yorumcular tarafndan kabul edilmekle birlikte geleneksel Sünni din bilginlerinin tümü bunu reddetmekte ve Kur’an’da bulunan bütün ayetlerin geçerliliini sürdürdüü, kyamete dein de sürdürecei inancn savunmaktadr.
Oysa Kur’an’n kendisi zamanla kimi hükümlerinin geçersiz hale gelebileceini örenmektedir. Nitekim bakara Suresi’nde öyle denilmektedir: “Biz bir ayetin hükmünü yürürlükten kaldrr veya onu unutturursak mutlaka daha iyisini veya benzerini getiririz. Bilmez misin ki Allah her eye güç getirendir..” (bakara Süresi: ayet)
“Biz bir ayetin hükmünü baka bir ayetle deitirdiimiz zaman-ki Allah neyi indireceini çok iyi bilir-sen ancak bir iftiracsn dediler. Hayr; onlarn çou bilmezler.” (Nahl Suresi: ayet)
Kuransal olarak Kur’an, kendi ayetlerini bazlarnn zamanla geçersiz hale gelebileceini söyleyerek (ki bu duruma Tefsir literatüründe nesh denmektedir.) tarihsellii kabul etmektedir. Günümüzde kimi modernist Sünni din bilginleri artk bunu kabul edip bu balamda yeni yorumlar gelitirmeye çaltrmaktadrlar. Bu cümleden olarak söyleyelim ki; Kur’an’daki hukuksal ve sosyal anlam ve hüküm içeren pek çok ayetin hükmü kalkmtr. Özelikle miras, kadnn statüsü, ceza hukuku, cariye hukuku vb. konulardaki ayetlerin uygulanabilirlii kalmamtr.
Aleviler, bu gerçei yüzyllardr söylemektedir. Onlar, Kur’an’n bir öüt kitab olduunu kabul etmiler ve onu bir dogma eklinde görme yanlna dümemilerdir. Kur’an’n ortaya koyduu ahlaki ve kimi inançsal esaslar, evrensel ve zaman üstü olmakla birlikte hukuksal ve sosyal alanlardaki ayatlerin, indii dönemde geçerli olduunu, sonraki zamanlarda yeni koullarla birlikte yeni hükümlere ulalmas gerektiini ve bunun da ancak aklla yaplabileceini srarla savunmulardr. te Seyyid Nesimi’nin sözleri:
()
“Din-ü iman-ü hacc-ü erkan- zekat
Bahs ü da’vi eriat kamu güftar nedir?
lm-ü Kur’an-u dais-ü va’z ile ders
Cümle bir mani imi bunca bu tekrar nedir?
lm-i tevhid okuyan medrese ilmin okumaz
Gör ki bu ravzada ol srr ile esrar nedir?
()
Sözlerim cümle hakikattr sözüm anlayana
Özümü bilmeyene cümle bu güftar nedir?
Bu bala sadece iki örnek vererek kapatalm. Kur’an’da kadnlarn tankl o dönem Arap toplumunun koullar gerei erkeklerin tanklnn yars kabul edilmektedir. Oysa Kur’an’dan evvel kadnlarn hiçbir biçimde tanklklar kabul edilmiyordu.
“Ey inananlar, belirlenmi bir süre için borçlandnz vakit onu yazn Erkeklerinizden de iki tank bulundurun. Eer iki erkek bulunmazsa rza göstereceiniz tanklardan bir erkek ile biri yanlrsa dierinin ona hatrlatmas için iki kadn olsun” (Bakara Suresi: ayet)
Çamzda hiçbir entelektüel müslüman kadn Kur’an’da yazyor diye kendi tanklnn yarm kabul edilmesine raz olamaz. Görüldüü gibi bu ayette o dönemin toplumsal koullarna göre hüküm verilmitir. Kadn o dönemde Arap toplumunda, sosyal yaamda erkee oranla asla kyas edilemeyecek derecede geri planda, hatta hiç yok hükmünde idi. böyle olunca da sosyal olaylarda –ki burada ticari bir durum söz konusudur. Tankl erkek kadar muteber olmuyordu. Ne var ki sonraki dönem din bilginleri bu ayetten yola çkarak kadnlar her türlü hukuksal olayda yarm tank kabul etmeyi kurallatrlmlardr. Ancak zaman denilen olgu bu sakat anlay geçersiz hale getirmitir. Gerçi hala günümüzde bile kimi eriatç çevreler bu hükmü savunmaktadr ama yaklamn gerçek yaamda hiçbir uygulanabilirlii kalmamtr. Erkeklerin birden fazla kadnla evlenebilmelerine ilikin durum da ayndr. Kur’an’n bu konudaki hükmü de artk geçersizdir. Hiçbir mülüman kadn bir erkein ikinci, üçüncü veya dördüncü kars olmay sindiremez. Bunu hiçbir çada kadna slam’n hükmü diye kabul ettiremezsiniz.
Kur’an’daki bir der çarpc örnek de, kadnn boanma sonras beklemesi gereken süre ile ilgilidir.
“Boanm kadnlar kendi balarna üç ay halibeklerler. Eer onlar gerçekten Allah’a ahiret gününe inanmlarsa , rahimlerinden Allah’n yarattn gizlemeleri kendilerine helal olmaz” (Bakara Suresi ayet)
Görüldüü üzere Kur’an indii dönemin koullar gerei kadnlarn boanma sonras üç adet dönemi (üç ay) beklemeleri ve hamile olup olmadklarnn net bir biçimde anlamalarn, hamile iseler çocuunun babasnn kesin bir ekilde aça çkmasn salamalar yani gizlememelerini söylemektedir. Yeni bir evlilikten önce bu, kouldur. Eer bu koula uyulmazsa çocuun nesebinin tesbiti olanakszlaacaktr. Ancak bilindii üzere bu durum tamamen o dönemin artlarn yanstmaktadr. Bugün teknoloji son derece ilerlemi ve bir kadnn hamile olup olmadn anlamak için üç ay beklemeye gerek kalmamtr. Dolaysyla Kur’an’n bu hükmü ve hükme temel tekil eden bu ayeti zaman tarafndan nesh edilmitir. Bilimsel ve teknolojik gelimeler Kur’an’n kimi ayetlerini bu ekilde geçersiz klmaktadr. Ancak yüce Allah’n vahyi sadece Kur’an’dan ibaret deildir. Yani Kur’an’la son bulmu deildir. Bunu bizzat Kur’an’n kendisi ilan etmektedir.
“De ki; Rabbimin sözleri için denizmürekkep olsa, rabbimin sözleri tükenmeden önce deniz mutlaka biter. Bir o kadarn daha getirsek de yetmez.” (Kehf Suresi: ayet)
“ayet yeryüzündeki aaçlar kalem, deniz de arkasndan yedi deniz katlarak (mürekkep olsa) yine Allah’n sözleri bitmez. Kuku yok ki, Allah mutlak galip ve hikmet sahibidir. (Lokma Suresi: ayet)
Demek ki, yüce Allah’n vahyi yani sözleri Kur’an’la bitmemitir. Kur’an, vahyin sonu deildir. Allah’n vahyi sonsuzdur ve süreklidir. Anlald üzere vahiy devam etmektedir. Peki, bu vahyi içerii nedir? artk yeni bir peygamber gelmiyeceine göre –ki Kur’an böyle söylemektedir. Devam etmekte olan vahy, peygamberi/nebevi bir vahy deil, baka türde bir vahydir. Bizce bu, Tanr’nn insan oluna ihsan ettii en büyük nimmet olan aklla alnan bir vahydir. Ancak bu akl her bireyde bulunan akl deil, evrensel akldr, ortak akldr. nsanolu bu aklla, Allah’n diledii kadar ve diledii sürede yeni bilgilere ulamakta, yeni keifler yapmakta ve Tanr’nn en büyük kutsal kitab olan evren/evrendeki yaam okumaktadr. Bu okuma edimi (yaplm, amel, gerçeklemi i) Allah’n izniyle olmakta, dolaysyla bu okuyu , tanrsal vahyi sürekliliini ifade temektedir. nsann, evreni ve ondaki yaam okumasndan bilim ve bilgi aça çkmaktadr.
Bilim ve bilgi ise ayette iaret edilen “Allah’n tükenmeyen sözleri” dir. Yani sona ermeyen vahyidir. O halde bilime uymak, Allah’n sonsuz ve snrsz vahyinden nasiplenmektir. Bu noktada Kur’an’n, “Hiç bilenlerle bilinmeyenler bir olur mu?” (Zumer Süresi: 9. ayet) eklindeki ayeti hatrlanmaldr. Yine Alevilerin, serçemesi Hünkar Bekta Veli’nin; “Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlktr” sözü unutulmamaldr.
Kur’an’n Yerel/Mekana Kaytl Ayetleri Vardr
Kur’an, yüce Allah’n insanlara öüt olmak üzere gönderdii son Tanrsal bildirgedir.çerii itibariyle bütün kutsal bildirgeler gibi evrenseldir. Ahlak ve inanç esaslar bütün insanl ilgilendiren özeliklerdir. Kimi hukuki ilkeler de evrenseldir. Suçun ahsilii ve suçta orantl ceza verme ilkesi gibi. Ancak kabul etmek gerekir ki, Kur’an’da mekana kaytl yani yerel ayetler de vardr. Kur’an’n tümünün evrensel olduunu iddia etmek her türli ciddiyetten uzaktr. Kur’an’da çalar üstü gerçeklere iaret eden ayetler bulunduu gibi sadece Araplar, hatta indii dönemdeki Araplar ilgilendiren ve dier topluluklar için hiçbir kuramsal ve klsal (pratik) anlam olmayan ayetlerde vardr.
Bu düüncemizin kayna da Kur’an’dr. Nitekim Kur’an’da yüce Allah öyle seslenmektedir: “Kentlerin anas (Mekke) ve onun çevresinde bulunanlar/yaayanlar uyarman ve asla kuku olmayan toplanma günüyle onlar korkutman için sana böyle Arapça bir Kur’an vahyettik/açkladk.” (ura Süresi: 7. ayet)
Bir baka ayette ise öyle buyrulmaktadr: “Bu, kentlerin anas (Mekke) ve çevresinde bulunanlarn/ yaayanlarn uyarman için sana indirdiimiz ve kendinden öncekileri dorulayc kutlu bir kitaptr.” (En’am Suresi. ayet)
Açkça görülmektedir ki, Kur’an’n asli/birincil muhatab Mekke ve çevresinde bulunanlardr. Mekke ve çevresinde bulunanlardan kastedilen ise dorudan doruya Araplardr. Bu sav destekleyen önemli iaretlerden biri de Kur’an’n dilinin Arapça olmasdr. Kur’an’n Arapça bir kitap olarak indirilmesinin nedeni açklanrken asli/birincil muhataplarnn Araplar olduu meydana çkmaktadr. te Kur’an’n diliyle ilgili açklamann bulunduu bir ayet: “Eer biz onu yabanc dilde bir Kur’an yapsaydk, elbette öyle diyeceklerdi: Ayetleri ayrntlandrmal deil miydi? Arap’a yabanc dilde kitap olur mu?” (Fusilet Süresi: ayet)
Kur’an’n dilinin Arapça olmasnn nedeni daha pek çok ayette anlatlmaktadr. Ancak verdiimiz örnekler göstermektedir ki, Kur’an’n dilinin Arapça olmas bouna deildir. lk ve asli/birincil muhatab olan Araplarn dilinin Kur’an’n dili olmas gerçei bizi u noktaya götürmektedir:
Gayet doal olarak Kur’an’da sadece asli/birincil muhataplar ilgilendiren ve onlardan bakas için hiçbir kuramsal ve klgsal (uygulamal) anlam bulunmayan ayetler vardr. Bu durum, onun evrensel bir kitap olmas özellii ile asla çelimemektedir. Çünkü evrensel olan onun mesajdr, ruhudur, özüdür, ortaya koyduu genel hükümlerdir. Her bir ayeti, her bir hükme evrensel olamaz. Bu, toplumsal açdan olanakszdr. Kur’an, ilk muhataplar olan Araplarn yaamndan somut olaylardan örnek alarak kimi sosyal düzenlemeleri ortaya koymutur. Bu sosyal olaylarn birebir karlnn bütün dünya toplumlarnda mevcut olmas olanakszdr. Kur’an’n tüm ayetlerinde Arap kültürünün, Arap anlaynn derin izleri bulunmaktadr ki, bu durum yadrganacak bir ey olmayp son derece doal bir özelliktir.
Araplarn günlük yaamlarnda cereyan eden olaylar temelinde ihdas edilen sosyal ve dinsel kurallar bütün insanlk için birebir geçerli ve her çorafyada tatbiki zorunlu ilkeler olamaz. Nitekim tarihsel olarak da görmekteyiz ki, slam’ kabul eden pek çok gayri Arap topluluk, kimi slami kurallar kendi toplumsal yaplarna uygulamaya çalmlardr. Bunun en büyük ve en çarpc örnei ise slam’n Türk kültürü ile yorulmasndan doan Alevi yoludur.
Kur’an’da sadece Araplar ilgilendiren ayetlerden çok çarpc ve hiçbir tevile (çevri) olanak brakmayacak kadar net birkaç ayetle bu konuyu sonlandralm.
“içinizden zhar yapanlarn kadnlar, onlarn analar deildir. Onlarn analar ancak kendilerini douran kadnlardr. Kukusuz onlar çirkin bir söz ve yalan söylüyorlar. Kukusuz Allah, affedicidir, balaycdr. Kadnlardan zhar ile ayrlmak isteyip de sonra söylediklerinden dönenlerin karlaryla temas etmeden önce bir köleyi özgürlüe kavuturmalar gerekir. Size öütlenen budur. Allah yaptklarnzdan haberi olandr. Bulamayan kimse/buna gücü yetmeyen kimse eiyle temas etmeden önce ard ardna iki ay oruç tutar. Buna da gücü yetmeyen altm yoksulu doyurur. Bu, Allah ve elçisine inanmanzdan dolaydr. Bunlar Allah’n hükümleridir. nanmayanlar için ac bir azap vardr.” (mücadele Süresi: ayetler)
Öncelikle bu ayetlerin ini nedenini açklayalm. Araplarda, baka bir toplulukta bulunmayan bir gelenek vard:zhar gelenei. Bu gelenee göre bir adam karsna “sen bana anamn srt gibisin” deyince kadn o erkee haram saylr ve ebediyen kocas tarafndan terk edilmi olurdu. funduszeue.infoed’in arkadalarndan Evs bin Sabit de karsna kzp bu sözü söylemiti. Kars Havle, funduszeue.infoed’e gidip genç yanda kocasna hizmetler ettiini, çocuklar olduunu, imdi bu ihtiyarlk zamannda kocasnn bu sözü söyleyerek kendisini perian ettiini anlatt ve funduszeue.infoed’en tekrar kocasna dönmesi için hüküm istedi. funduszeue.infoed ise “sen ona haramsn.” dedi. Kadn, küçük çocuklarna üzüldüünü söylüyorve kendi lehinde bir hüküm vermesini Tanr elçisinden tekrar tekrar istiyordu. Sonunda funduszeue.infoed’e vahiy hali belirdi ve bu ayetler indi.Böylece Tanr, Araplara özgü eski bir gelenein yanl bir kandan ibaret olduunu, bu tür sözlere kadnn kocasnn anas olmayacan bildirdi.
Görüldüü gibi zhar gelenei Araplara özgüdür. Dolaysyla Kur’an’n bu ayetleri de Araplara özgüdür. Türkler veya dier müslüman halklar için bu ayetlerin kramsal ve klgsal olarak hiçbir anlam yoktur. Çünkü Türklerde ve dier müslüman halklarda böylesi bir gelenek yoktur. Kur’an’da daha pek çok konularda böylesi ayetler vardr. Kz çocuklarnn utanç nedeni saylp diri diri gömülmesi, ba açk olmann cariye (köle kadn) ve hayat kadn olmaya iaret addedilmesi gibi durumlar baka topluluklarda, sözgelimi Türklerde yoktur. Dolaysyla Türkler için baa örtü almak özgür olmaya da iaret saylamaz. Gerçi artk günümüz Araplar için de böyle bir durum söz konusu deildir. Dolaysyla ba örtme diye bir buyrua da artk gerek yoktur. Kald ki bugün pek çok Sünni din bilgini ba örtme ile ilgili ayetlerin bir buyruk deildir, bir öüt/tavsiye olduunu ve ba örtmenin dinsel anlamda hiçbir cezasnn bulunmadn dile getirmektedir. Kz çocuklarnn diri diri gömülmesi geleneinin yasaklanmas da, bu gelenek sadece Araplarda olduu için Araplara özgüdür. Türkler veya dier müslümanlar topluluklar için bu türden ayetlerin krgsal karl yoktur.
Yine Kur’an’da insanolunun bilemeyecei sadece Tanr’nn bilebilecei kimi konularn olduu –ki bunlara Kur’an literatüründe gayb (bilinmeyen, gizli) denmektedir, -bilinmektedir.
Bu konular; kyametin ne zaman kopaca, yamurun yamas, ne zaman ölünecei, nerede ölünecei, rahimlerde bulunanlarn mahiyeti (Burada kastedilen çocuklarn cinsiyetidir.) vb. dir.
Söz konusu ayetler öyledir: “Kyamet vakti hakknda bilgi Tanr’nn katndadr. Yamuru O yadrr. Rahimlerde olan O bilir. Hiç kimse yarn ne kazanacan bilemez. Yine hiç kimse nerede öleceini bilemez. Kukusuz Tanr hereyi bilendir, hereyden haberi olandr.” (Lokman Süresi: ayet)
“Her diinin neye gebe olduunu, rahimlerin neyi eksiltip neyi azaltacan Tanr bilir. Onun katnda her ey bir ölçüye baldr.” (Rad Süresi: 8. ayet)
te görüldüü gibi bu iki ayette belirtilen olaylar artk insanolu için gayp (bilinmeyen) eyler deildir. Ancak Kur’an’n indii dönemdeki insanlar bunlarn hiçbirini gerçekten bilmiyorlard. Fakat insanolu Tanr’nn izni ile ve onun bitip tükenmeyen vahyinin/sonsuz ve sürekli vahyinin (Bilim ve teknoloji) yol gösterilicii ile geçmite bilinmeyen kimi konular artk tüm çplakl ile bilinmektedir. Yamurun ne zaman yaacan insanlar için artk meçhul deildir. Gelien bilim ve teknoloji sayesinde hava tahmin raporlar ile hava durumu ve iklimsel özelikler yüde yüze yakn bir oranla bilinmekte ve bu bilgi ile tarmsal, snai ve sosyal planlar yaplmaktadr. Hatta insanolu gelitirdii teknoloji ile artk yapay yamur bile yadrabilmektedir. Artk insanolu, anarahmindeki çocuun sadece cinsiyetini deil, yaam boyunca hangi hastalklara yakalanacan, saçnn rengini, sakat doup domayacan, kaç kilogram arlkta olacan vb. bilinmektedir.
Sraladmz bu özelikler inanc zayf kimseler için inkara zemin oluturabilir. Ancak Kur’an’n gerçek ilevini ve Tanr’nn onu indirmekle neyi amaçladn, yine yüce Allah’n kendilerine ihsan ettii anlama gücü ve sezgi yetenei ile kefedip bilenler böylesi bir inkar çukuruna dümek bir tarafa Tanr’ya ve onun dinine olan imanlarn güçlendirirler. (Mustafa Cemil Klç, Laik Türkiye çin Yükselen Alevilik, s. )
Bu incelemede Kur’an’daki birkaç ayet temel alnarak Kur’an’n tarihsellii, batnilii, yerellii gibi konular çerçevesinde Alevilerin Kur’an’a dair gelitirdikleri yaklam irdelemeye çaltk. Sözkonusu konulara kant tekil eden onlarca-yüzlerce ayet vardr. Lakin biz burada, meselenin anlalmas noktasnda kifayet (yeterli, kafi) arzettii için sadece birkaçn sunmakla yetindik.
te, Alevi yoluna intisap (balama, girme) eden gerçek müminler, zahiri (dsal) salktan kurtulup batni derinlie ulaarak Kur’an’n ne amaçla indirildii ve Tanr’nn insanlardan ne istediini gerçek boyutlarla kefetmi, yüce Allah’n bitip tükenmeyen vahyine teslim olup hakiki slamc olma mertebesine ulam kimselerdir. Onlar, büyük Hünkar’n, “Bilimden gidilmeyen yolun sonu karanlktr.” Sözüne boyun eerek bilimin aydnlatc ikliminde yaamaktadrlar.
Aleviler, insann yeryüzünde Tanr’nn tecellisi olduuna inanmakta dolaysyla insan okumann, onu anlamaya çalmann ve insan insan yapan en önemli deer olan akla teslim olmann gerçek mümin olmak demek olduuna iman etmektedirler.
Sözlerimizi yine Alevilerin serçemesi Hünkar Bekta Veli’nin bir sözü ile bitirelim. “Okunacak en büyük kitap insandr.”
Alevi Ritüellerinde Kur’an’n yeri
Alevi ritüelleri denilince ilk akla gelen Cem ayinidir. Cem ayini Aleviliin temel ibadetidir. Cemsiz Alevilik olmaz. Dolaysyla Cem, Alevileri dier inanç topluluklarndan ayran en temel unsurlardandr. Hadisenin daha da berraklamas için söyliyelim ki, samimi bir Alevi için cem ayininden daha yüce ve kutsal bir ritüel/ibadet yoktur. Tpk Muharrem orucundan daha kutsal ve yüce bir oruç olmad gibi. Ve yine insanlarn kalbini/gönlünü kazanmaktan daha kutsal ve yüce bir hac olmad gibi. Bu söylemlerin Sünni ve ii müslümanlar için ne denli artc olduu ortadadr. Ancak bunlar Alevilerin asla vazgeçemiyecekleri ve asla terketmeyecekleri olmazsa olmaz ilkeleridir. Bunlardan yahut bunlarn herhangi birinden taviz veren ya da bunlarn birincil olma özelliini ikincilie indirgeyen bir kimsenin Alevi olmas imkanszdr. Bu giriten sonra cem ayininde Kur’an’n yerini (lütfen dikkat, Kur’an’da cem ayininin yeri deil, cem ayinlerinde Kur’an’n yeri) ele alalm:
Cem ayininde Kur’an’dan kimi bölümler okunmaktadr. Bunlar; fatiha Süresi, hlas Süresi ve Nur Süresi’nin 35, ayetleri ve Kerbela katliam için söylenen mersiyeden funduszeue.info Hüseyin ve dava yoldalarnn maruz kald susuzlua dikkat çekmek için, Tanr’nn hereyi (çanllar) sudan yarattn bildirdii söz konusu ayettir. Bahse konu Sure ve ayetlerin tümü Türk dilinde okunmaktadr. Bunlarn dnda hemen hemen bakaca hiçbir ayet okunmaktadr. (Cem balamadan evvel Mürit veya Pir yapt dinsel açklama/mesaj hariç.)
Cemlerde asl yer deyilerin /nefeslerindir. Okunan Kur’an ayetlerinden kat be kat fazla deyi ve nefes okunmaktadr. Bu deyi ve nefeslerin büyük bölümü de ah smail Hatai’ye aittir. Özelikle Balkanlardaki ve dier bölgelerdeki pek çok Alevi topluluk için Hatai nefesleri/deyileri okumak, Kur’an okumak gibi kutsal addedilmektedir. Bu o denli güçlü bir inantr ki, Aleviler; ah smail Hatai nefeslerini /deyilerini okuduklarnda dorudan doruya “Kur’an okuduk.” (Rza Zelyut, “ah smail’in iirleri”, Güne Gazetesi, ) demektedirler. Gerçekten de Alevi inancnda yedi ulu ozana ait deyiler/nefesler ayet gibidir, Kur’an’n özü’nü tekil etmektedir. O denli kutsal ve mübarektirler.
Seyyid Ali Sulatn’n;
“
Biz bie ayet okuruz, hiç Kur’an’a benzemez
Bu bizim imanmz kör imana benzemez.
“
Demesindeki hikmetlerden biri de budur.
Gayet serahatle bilinmekteyiz ki, yedi ulu ozann tüm deyileri/nefesleri, Vahdet-i Vücud anlay çerçevesinde Allah akn anlatan, Ehl-i Beyt sevgisini konu alan, edep ve ahlak öütleyen kutsal iirlerdir. Bu balamda Kur’an’n içerii ile de zaten örtümektedir. Yani bir anlamda bu iirler Kur’an’n lirik (çok etkili, çokun) ve manzum (iir biçiminde yazlm) tefsiri ginbidir.
Ayrca yeri gelmiken hemen belirtelim ve anmsatalm ki, yedi ulu ozan ve özelikle ah smail Hatai, Alevi inancna göre funduszeue.info Ali’nin don deitirmi/baka bir klkta tekrar dünyaya gelmi halidir. funduszeue.info Ali’nin “Enne Kur’an’u Natk” (“Ben konuan Kur’an’m”) dedii düünüldüünde yedi ulu ozann da aslnda funduszeue.info Ali gibi “konuan Kur’an” olduklar anlalmaktadr. Dolaysyla onlarn deyileri/nefesleri de tpk Kur’an gibi kutsal ve mübarektir. O halde onlarn deylerini/nefeslerini okumann Kur’an okumak gibi olduuna inanlmas Alevi teolojisi açsndan düünüldüünde son derece doru ve tutarldr. Bu cümleden olarak ve daha açk bir biçimde söyleyecek olursak bize göre yedi ulu ozann deyilerini/nefeslerini okumakla Kur’an okumak arasnda hiçbir fark yoktur. Lakin yine de zarureten ifade etmeliyiz ki, bu sözlerimiz zahirde kalan eriat ehli için deil, ancak batla vasl olan tarikat ehli için bir anlama sahiptir. Zahirilerin bizi anlamas imkan dahilinde deildir. Anlamayacaklar için de mütecaviz bir tutum taknmalar artc olmayacaktr. Bu hazin gercei Seyyid Nesimi, Hallac- Mansur, Pir Sultan Abdal gibi Alevi ulularn balarna gelenlerden gayet net bir biçimde bilmekteyiz.
Sonuç
Aleviler ve Kur’an konusunu ulatmz sonuçlar maddeletirerek sürdürelin:
1-Kur’an, Allah’n gönderdii son kutsal kitaptr.
2-Allah’n vahyi Kur’an’la son bulmu deildir. Vahiy süreklidir. Çünkü vahiy rahmettir. Ve Tanr’nn rahmeti sonsuzdur. Ancak sürmekte olan vahiy nebevi/peygamberi bir vahiy deildir. Çünkü peygamberlik funduszeue.infoed’le sona ermitir. Tanr’nn sonsuz olan vahyi bilimdir. Bilime uymak, Allah’n insanoluna bahettii en büyük nimmet ve lütuf olan akla uymak demektir. Nitekim Kur’an’da ; “akln iletmeyenlerin üzerlerine pislikler yadrlaca” buyrulmaktadr. te bu nedenle Hünkar Bekta Veli; “limden gidilmeyen yolun sonu karanlktr.” demektedir.
3-Kur’an, bir öüt kitabdr.
4-Kur’an’dan öüt alabilmek için onu anlamadmz bir dilde deil anadilimizde okumalyz.
5-Kur’an’n ayetlerinin çou müteabihtir. Bu nedenle yorumu da kiiden kiiye veya sahip olunan anlaya ya da yaanan yere ve mensup olunan topluma göre farkllk arzetmektedir.
6-Kur’an’a dayanarak din devleti talep etmek, anti laik sistem isteminde bulunmak (eriatclk yapmak) Kur’an’ anlamak veya maksatl bir biçimde saptrmak demektir.
7-Yedi ulularn deyileri/nefesleri okumak da Kur’an okumak gibi sevap ve mübarektir.
Sözlerimizi ilim ehrinin kaps, “Kur’an-u Natk”, mücessem ve müahhas Kur’an, ah- Merdan funduszeue.info Ali için söylenen Kaygusuz Abdal, Virani Baba ve Seyyid Nesimi’ye ait üç nefesle nihayete erdirelim:
Ali’ye ismullah derler,
Yüzüne secde derler,
Ta yerine koyarlar,
Koyamazsn demedim mi?
Bu Kaygusuz ezeliden,
Himmet alm ol veliden,
Oku ilmini Aili’den,
Doyamazsn demedim mi?
Kaygusuz Abdal
Ali ncil, Ali Tevrat,
Ali Zebur, Ali Kur’an,
Ali Fazlur rahman,
Ali’dir sümme vech’ul-lah!
Virani baba
Ey benim ahm, snacam,
Fazl rahmanm Ali!
Selam ey ah- Merdan Ali!
Selam ey Fazl- Yezdan Ali!
Seyyid Nesimi
Kitap: Alevi ibadetlerinin islam’daki yeri
Yazar: Mustafa Cemil Klç
Dizgi ve Düzenleme: Veysel Çokun
Ekleyen: Seyyid Hakk
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası