el ala suresi arapça / A'LA suresi | A'LA oku A'LA arapça türkçe

El Ala Suresi Arapça

el ala suresi arapça

Kuran-ı Kerim’in suresi olan A&#;lâ Suresi, Mekke’de nazil olmuştur ve 19 ayettir. A&#;lâ Suresi Anlamı, Arapça-Türkçe okunuşu ve Diyanet Meali ve Fazileti

A&#;lâ Suresi; Mekke döneminde inmiştir. 19 âyettir. Sûre, adını birinci âyette yer alan ve Allah Teâlâ’yı niteleyen “el-A’lâ” kelimesinden almıştır.

A’lâ, kelime anlamı olarak en yüce demektir. A&#;lâ Suresi, Kuran-ı Kerimde sıralanış olarak suredir.

A&#;lâ Suresi Arapçası: سورة الاعلى

Sure: A&#;lâ Suresi

Hakkında Bilgi

A&#;lâ Suresi adını, ilk ayetteki &#;A&#;lâ&#; kelimesinden almıştır. &#;A&#;lâ&#;, &#;yüce&#; anlamına gelmektedir. Allah&#;ın yüceliğini ifade etmektedir. A&#;lâ Suresi &#;Sebbih&#; adıyla da anılmaktadır. 19 ayetten oluşmaktadır ve Mekke&#;de inmiştir.

Kuran-ı Kerim&#;deki sıralamaya göre suredir. Nüzul sırasına göre ise 8. suredir.

A&#;lâ Suresi Fazileti ve Sırları 

A&#;la Suresi Peygamber (s.a.v) Efendimizin vitir namazlarında okuduğu bir suredir.

Hz. Ali (r.a) Efendimizin rivâyetine göre, Resûlullâh (S a.v), A&#;la Sûresini çok severdi:

Resulullah (s.a.v), bu süreyi yani Sebbihisme Rabbikel&#;a&#;la suresini okumayı çok severdi.

Hz. Peygamber (Aleyhisselâm) Kur&#;ân&#;dan uzun sûrelerden okuyamayacağını ifâde eden ihtiyar birine Sebbihisme Rabbikel&#;a&#;la suresini oku buyurmuştur.

Ala Suresinin Vitir namazında okunması

Enes Bin Malik (R.A.) şöyle demiştir:

&#;Hz. Peygamber Efendimiz, yatsı namazından sonra üç rek&#;ât vitir namazı kılardı.

Birinci rek&#;âtta “Sebbihisme rabbikel&#;a&#;lâ” Sûresini okur, ikinci rek&#;âtta, “Kul yâ eyyühel kâfirun” Sûresini okur, üçüncü rek&#;âtta da “kul hüvallâhü ehad” sûresini okurdu”.

بِسْمِ اللهِ الرَّحْمنِ الرَّحِيمِِ

A&#;lâ Suresi Arapça, Latin Harfli Okunuşu ve Türkçe Meali

Bismillâhirrahmânirrahîm

Besmele

Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla…

A’lâ 1. Ayet: Sebbihisme rabbikel a’lâ.
Rabbinin “Âlâ” ismini tesbih et.

A’lâ 2. Ayet: Ellezî halaka fe sevvâ.
O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır.

A’lâ 3. Ayet:Vellezî kaddera fe hedâ.
O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir.

A’lâ 4. Ayet:Vellezî ahracel mer’â.
Ve O ki, yerden mera (yeşillikler) çıkardı.

A’lâ 5. Ayet: Fe cealehu gusâen ahvâ.
Sonra da onu siyah atık haline getirdi.

A’lâ 6. Ayet: Se nukriuke fe lâ tensâ.
(Kur’ân’ı) sana, Biz okutacağız, bundan sonra sen unutmayacaksın.

A’lâ 7. Ayet: İllâ mâ şâallâh(şâallâhu), innehu ya’lemul cehra ve mâ yahfâ.
Ancak (bu) Allah’ın dilediği şeydir. Muhakkak ki O, açık ve gizli olanı bilir.

A’lâ 8. Ayet: Ve nuyessiruke lil yusrâ.
Ve kolay gelmesi için Biz (O’nu), sana kolaylaştıracağız.

A’lâ  9. Ayet: Fe zekkir in nefeatiz zikrâ.
O halde, eğer zikir fayda verecekse zikret (zikri öğret, öğüt ver).

A’lâ Ayet: Se yezzekkeru men yahşâ.
Allah’a karşı huşû duyan kişi zikir yapacaktır (ve tezekkür edecektir).

A’lâ Suresi Ayet: Ve yetecennebuhâl eşkâ.
Ve şâkî olan, ondan (zikirden) içtinap edecek (kaçınıp zikretmeyecek).

A’lâ Ayet: Ellezî yaslân nâral kubrâ.
Ki o (şâkî), büyük ateşe atılacak.

A’lâ Ayet:Summe lâ yemûtu fîhâ ve lâ yahyâ.
Sonra onun içinde (ateşte) ölmez ve de hayat bulmaz.

A’lâ Ayet: Kad efleha men tezekkâ.
Nefsini tezkiye eden kimse felâha (kurtuluşa) ermiştir.

A’lâ Ayet: Ve zekeresme rabbihî fe sallâ.
Ve (o nefsini tezkiye eden) Rabbinin İsmi’ni zikretti ve de namaz kıldı.

A’lâ Ayet:Bel tu’sırûnel hayâted dunyâ.
Hayır, siz dünya hayatını üstün tutuyorsunuz (tercih ediyorsunuz).

A’lâ Ayet: Vel âhıratu hayrun ve ebkâ.
Ve ahiret hayatı daha hayırlıdır ve bâkidir (devamlıdır).

A’lâ Ayet: İnne hâzâ le fîs suhufîl ûlâ.
Muhakkak ki bu, evvelki sahifelerde de elbette var.

A’lâ Ayet: Suhufi ibrâhîme ve mûsâ.
(Hz.) İbrâhîm’in ve (Hz.) Musa’nın sahifelerinde de vardır.

 

funduszeue.info&#;u Facebook&#;tan takip etmeyi unutmayın!

Ala Suresi Oku - A'l&#; Suresi Anlamı, Tefsiri, T&#;rk&#;e ve Arap&#;a Okunuşu (Diyanet Meali)

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Nisan 15,

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Ala Suresi, mushaftaki sıralamada seksen yedinci, iniş sırasına göre sekizinci sûredir. Tekvîr sûresinden sonra, Leyl sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır. Peki, Ala Suresi anlamı ve fazileti nedir? Ala Suresi Türkçe ve Arapça okunuşu nasıldır? Sizler için Ala Suresi diyanet meali ile tefsiri ile ilgili tüm detayları bir araya getirdik.

Haberin Devamı

Mekke döneminde inen Ala Suresi, adını birinci âyette yer alan ve AllahTeâlâ’yı niteleyen “el-A’lâ” kelimesinden almıştır.

Ala Suresi Anlamı

A’lâ, en yüce demektir. Sûrede Allah, vahiy ve Kur’an, peygamber ve tebliğ görevi, tebliğ karşısında insanların takındıkları farklı tavırlar ve bunun ebedî hayattaki sonuçları ele alınmıştır.

Ala Suresi Fazileti

Kaynaklarda, Hz. Peygamber’in A‘lâ sûresini okumaktan büyük zevk aldığı; vitir, bayram ve cuma namazlarında onu okuduğu bildirilmektedir (bk. İbn Kesîr, VIII, ; Emin Işık, “A‘lâ Sûresi”, DİA, II, ).

Ala Suresi Diyanet Meali

Yüce Rabbinin adını tespih et. ﴾1﴿ O, yaratıp şekillendiren, âhenk veren ve düzene koyandır. ﴾2﴿ O, (her şeyi) ölçüyle yapıp yönlendirendir. ﴾3﴿ O, yeşil bitki örtüsünü çıkaran, sonra da onları çürüyüp kararmış çörçöpe çevirendir. ﴾﴿ Sana Kur'an'ı okutacağız ve sen onu unutmayacaksın. ﴾6﴿ Ancak Allah'ın dilediği başka. Şüphesiz O, açık olanı da bilir, gizliyi de. ﴾7﴿ Biz seni en kolay olana kolayca ileteceğiz. ﴾8﴿ O halde, eğer öğüt fayda verirse, öğüt ver. ﴾9﴿ Allah'a karşı derin saygı duyarak ondan korkan öğüt alacaktır. ﴾10﴿ En büyük ateşe girecek olan en bedbaht kimse (kâfir) ise, öğüt almaktan kaçınır. ﴾﴿ Sonra orada ne ölür (kurtulur), ne de (rahat bir hayat) yaşar. ﴾13﴿ Arınan ve Rabbinin adını anıp, namaz kılan kimse mutlaka kurtuluşa erer. ﴾﴿ Fakat sizler dünya hayatını tercih ediyorsunuz. ﴾16﴿ Oysa âhiret, daha hayırlı ve süreklidir. ﴾17﴿ Şüphesiz bu hükümler ilk sayfalarda, İbrahim ve Mûsâ'nın sayfalarında da vardır. ﴾﴿

Haberin Devamı

Ala Suresi Türkçe Okunuşu

1.Sebbihısme rabbikel'a'la.
2.Elleziy haleka fesevva.
3.Velleziy kaddere feheda.
4.Velleziy ahrecelmer'a.
5.Fece'alehu ğusaen ahva.
6.Senukriüke fela tensa.
7.İlla ma şaallahü innehu ya'lemülcehre ve ma yahfa.
8.Ve nüyessirüke lilyüsra.
9.Fezekkir in nefe'atizzikra.
Seyezzekkerü men yahşa.
Ve yetecennebühel'eşka.
Elleziy yaslennarelkübra.
Sümme la yemütü fiyha ve la yahya.
Kad efleha men tezekka.
Ve zekeresme rabbihi fesalla.
Bel tü'sirunelhayateddünya.
Vel'ahıretü hayrün ve ebka.
İnne haza lefissuhufel'ula.
Suhufi ibrahiyme ve musa.

Ala Suresi Arapça Okunuşu

Ala Suresi Oku - Alâ Suresi Anlamı, Tefsiri, Türkçe ve Arapça Okunuşu (Diyanet Meali)

Ala Suresi Tefsiri

Tesbîh, Allah’ı kendisine lâyık olmayan isimlerden, niteliklerden ve eylemlerden tenzih etmek, O’nun böyle kusurlardan uzak olduğunu kabul ve ifade etmektir. “Uygun şekil verme” diye çevirdiğimiz 2. âyetteki tesviye kavramı, Kur’an’da genellikle Allah’ın, yarattığı varlığa, onun varlık türünün gerektirdiği yapıyı, şekli vermesi, uygun forma kavuşturması” anlamında kullanılmaktadır. Bu âyette ise “sevvâ” fiilini –nesnesi belirtilmediğinden– “her şeye uygun şeklini verme” olarak anlamak gerekir (ayrıca bk. Hicr 15/29).

Haberin Devamı

Allah’ın yol göstermesinden (3. âyet) maksat, yarattığı şeylerin tabiatını belirleyip onu hedefine doğru yöneltmesidir. Şevkânî âyeti şöyle yorumlar: “Allah varlıkların cinslerini, türlerini, niteliklerini, ne yapacaklarını, ne söyleyeceklerini, ecellerini takdir etmiştir; her birini yapabileceği, kendisine uygun olan davranışlara yöneltmiş ve yaratıldığı amaç istikametinde hareketini kolaylaştırmış, din ve dünya işlerinde yapması gerekeni ona ilham etmiştir” (bk. V, ).

4 ve 5. âyetler, Allah’ın baharda yeşil bitkileri bitirip vakti gelince onları kapkara bitki kalıntısı haline getirmesi şeklinde açıklandığı gibi mecazen “canlı varlıklara hayat veren ve zamanı gelince onları öldüren” anlamında da yorumlanabilir. Bazı çağdaş yorumcular 5. âyetin, kömür madeninin teşekkülüne işaret ettiğini ileri sürmüşlerdir. Buna göre ilâhî kudret önceleri her türlü bitkileri, ağaçları yetiştirip uzun zaman sonra bunları kömür haline getirmiştir, âyet bu olayı ifade etmektedir. Zira kömür yataklarının daha önceki jeolojik dönemlerde yaşamış olan dev bitkilerle ormanların geçirdiği değişikliklerin ardından yer altında basınç ve ısı etkisiyle kömüre dönüşmüş olduğu bilinmektedir. Cansız madde olan taş ve topraktan yemyeşil otların ve ormanların çıkması nasıl Allah’ın kudretini gösteren bir olaysa onların zamanla taş kömürüne dönüşmesi de öylece O’nun kudretini gösteren bir olaydır (bk. Elmalılı, VIII, ; Emin Işık, “A‘lâ Sûresi”, DİA, II, ).

Haberin Devamı

Hz. Peygamber ilk dönemlerde kendisine gelen Kur’an vahyini ezberleme konusunda oldukça aceleci davranıyor, bir kelime veya harfi kaçırma korkusuyla Cebrâil vahyi henüz tamamlamadan tekrar etmeye çalışıyordu. Bu sebeple Resûlullah’a Kur’an okurken acele etmemesini emreden ve onu unutmayacağı konusunda güvence veren Kıyâmet 75/ âyetleriyle, “Sana Kur’an’ı okutacağız ve Allah dilemedikçe unutmayacaksın” meâlindeki bu sûrenin 6. âyeti inmiştir. Böylece bir taraftan Hz. Peygamber bu davranışından vazgeçirilmiş oluyor, diğer taraftan da vahyin korunmasının güvenceye alındığı bildiriliyordu (Şevkânî, V, ). Hz. Peygamber’in unutmaktan korunmuş olması da Allah’ın kudretini gösteren delillerdendir. Peygamberin şahsında gerçekleşen bu ilâhî mûcizenin sırrı, Kur’an’ı okuma ve ezberleme tarzında ümmetin hafızalarında sürekli olarak tecelli etmektedir. 7. âyette unutturmama garantisine, “Allah dilemedikçe” şeklinde yapılmış bulunan istisnâ hususunda müfessirler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazıları bu istisnanın neshe delâlet ettiğini yani “Allah herhangi bir hükmü yürürlükten kaldırmak istediği zaman onu peygambere unutturur” mânasına geldiğini ifade ederler. Bazı âlimlere göre ise bu âyet –tıpkı “Gerçek şu ki, biz dilersek sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız” (bk. İsrâ 17/86) meâlindeki vb. âyetlerde (meselâ bk. Hûd 11/) olduğu gibi– peygamberin unutmasını Allah’ın hiç dilemediği, dolayısıyla onun da hiçbir zaman unutmadığı” anlamına gelir (bk. Şevkânî, V, ; Elmalılı, VIII, ). Bize göre “Sizler ancak rabbinizin (bunu) dilemesi sayesinde dileyebilirsiniz” (İnsan 76/30) âyetinde olduğu gibi burada da bir ilâhî kanuna, bir ilkeye atıf yapılmaktadır. Kulunu yaratılış amacına uygun olarak şekillendiren ve donatan Allah’tır. O böyle yapmasaydı insan böyle olmazdı; düşünemez, konuşamaz, aklında tutamaz, unutamazdı. 6. âyete göre Resûlullah, kendisine okutulanı (Kur’an’ı) asla unutmayacaktır; ancak bu, Allah istediği için böyledir; unutmasını isteseydi elbette unutacaktı.

Haberin Devamı

Müfessirler, “Sana kolaylık ve huzurun yollarını açacağız” meâlindeki 8. âyeti de Hz. Peygamber’in şahsına özgü olarak değerlendirip kolaylaştırmayı “Allah’ın onu, beşerî bir çaba göstermeden Kur’an’ı ezberlemeye, dinin kurallarını uygulamaya, kendisini cennete götürecek amelleri yapmaya muvaffak kılması” şeklinde yorumlamışlardır (Zemahşerî, IV, ; Râzî, XXXI, ). Şevkânî ise “din ve dünya işlerinden hangisine yönelirse o yolda muvaffak kılması” anlamında yorumlamıştır (bk. V, ).

Önceki âyetlerde kurtuluşun, nefsi ve malı arındırıp âhirete hazırlıklı gitmekte olduğu bildirilmişti. âyette ise insanların genellikle geçici dünya hayatı ve zevklerini âhirete tercih ettikleri hatırlatılmaktadır. Oysa âhiret hayatı daha hayırlı, kalıcı ve sonsuzdur. Bu durum, –yüce Allah’ın rahmetinin bir tecellisi olarak– inkârcıları bir kere daha uyarmak, müminlere de böylesi yanlışlardan uzak durmaları yolunda telkinde bulunmak üzere âyette vurgulu bir şekilde ifade edilmiştir (ayrıca bk. A‘râf 7/; Yûsuf 12/; Duhâ 93/4).

Haberin Devamı

“Kitaplar” diye çevirdiğimiz suhuf kelimesi kitapla eş anlamlı olan sahîfenin çoğuludur. Bu bağlamda kitap, Allah tarafından peygamberlere gönderilen vahyi ifade eder. Buna göre her iki âyette yer alan suhuftan maksat, “Hz. İbrâhim ve Hz. Mûsâ’ya verilen kitaplardır. Bu iki peygambere nisbet edilen sahîfeler, geçmiş vahiylerin sadece birer örneğini teşkil eder. Çünkü vahiy bunlarla sınırlı değildir. İsimleri bildirilen başlıca kitaplar, Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an’dır. Sahîfelerden 10’unun Hz. Âdem’e, 50’sinin Şît’e, 30’unun İdrîs’e, 10’unun da İbrâhim’e verildiği rivayet edilir (bk. Zemahşerî, IV, ).

 Şuarâ sûresinin âyetinde olduğu gibi bu son âyetler de vahyin tek kaynaktan, Allah’tan geldiğini ve ilâhî dinlerin iman, ibadet ve ahlâk konularında aynı prensipleri, evrensel gerçekleri ve değerleri getirdiğini ifade etmektedir. Konuyla hiçbir alâkası olmadığı halde bu âyetlerden, Kur’an’ın lafız değil, mâna ve hüküm olduğunu, bunun ise belli bir dile ait bulunmadığını, başka peygamberlere gönderilmiş kitaplara da Kur’an denilebileceğini ve Kur’an’ın namazda her dilden okunabileceğini söyleyenler, peşin hükümlerine sonradan kanıt arama yoluna girenlerdir. Söyledikleri doğru olsaydı bile okumak için –sıradan insanların çevirileri değil– eski peygamberlere gönderilen vahyin asıl metinlerine ihtiyaç olur, yalnız bunlar okunabilirdi. Bu da –o metinler mevcut olmadığı için– fiilen imkânsızdır.

A'la Suresi Okunuşu! A'la Suresi oku, dinle, meali, anlamı, tefsiri, fazileti

A'la Suresi, Mekke döneminde inmiştir. 19 ayettir. Sure, adını birinci ayette yer alan ve AllahTeâlâ’yı niteleyen “el-A’lâ” kelimesinden almıştır. A’lâ, en yüce demektir.

A'la Suresi dinle (Mehmet Emin Ay)

A'la Suresi Arapça okunuşu

A'la Suresi Diyanet meali

﴾1﴿ Yüce rabbinin adını takdis ve tenzih ederek an.

﴾2﴿ Yaratıp uygun şekil veren;

﴾3﴿ Ölçülü ve amaçlı yapan, yol gösteren;

﴾﴿ Yeşil bitkileri çıkartan, sonra onları kapkara bitki kalıntısı haline getiren (rabbinin adını).

﴾﴿ Sana okutacağız ve Allah öyle dilemedikçe unutmayacaksın. O, açık olanı da bilir, gizli olanı da.

﴾8﴿ Sana kolaylık ve huzurun yollarını açacağız.

﴾9﴿ O halde öğüt ver; öğüt mutlaka fayda sağlar.

﴾10﴿ Allah’tan korkan öğüt alacaktır;

﴾11﴿ Ebedî mutluluktan nasibi olmayan da ondan uzak durur.

﴾12﴿ İşte en büyük ateşe girecek olan odur.

﴾13﴿ Sonra orada ne ölür ne de yaşar.

﴾﴿ Doğrusu arınan ve rabbinin adını anıp namaz kılan kurtuluşa ermiştir.

﴾16﴿ Fakat siz dünya hayatını tercih ediyorsunuz.

﴾17﴿ Oysa âhiret daha hayırlı ve süreklidir.

﴾﴿ Bunlar önceki kitaplarda, İbrâhim ve Mûsâ’nın kitaplarında da vardır.

Mushaftaki sıralamada seksen yedinci, iniş sırasına göre sekizinci sûredir. Tekvîr sûresinden sonra,

nden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (Şevkânî, V, ).

Sûrede Allah, vahiy ve Kur’an, peygamber ve tebliğ görevi, tebliğ karşısında insanların takındıkları farklı tavırlar ve bunun ebedî hayattaki sonuçları ele alınmıştır.

Kaynaklarda, Hz. Peygamber’in A‘lâ sûresini okumaktan büyük tat aldığı; özellikle vitir, bayram ve cuma namazlarında onu okuduğu bildirilmektedir (bk. İbn Kesîr, VIII, ; Emin Işık, “A‘lâ Sûresi”, DİA, II, ).

A'la Suresi dinle (İshak Danış)

Tesbîh, Allah’ı kendisine lâyık olmayan isimlerden, niteliklerden ve eylemlerden tenzih etmek, O’nun böyle kusurlardan uzak olduğunu kabul ve ifade etmektir. “Uygun şekil verme” diye çevirdiğimiz 2. âyetteki tesviye kavramı, Kur’an’da genellikle Allah’ın, yarattığı varlığa, onun varlık türünün gerektirdiği yapıyı, şekli vermesi, uygun forma kavuşturması” anlamında kullanılmaktadır. Bu âyette ise “sevvâ” fiilini –nesnesi belirtilmediğinden– “her şeye uygun şeklini verme” olarak anlamak gerekir (ayrıca bk. Hicr 15/29).

Allah’ın yol göstermesinden (3. âyet) maksat, yarattığı şeylerin tabiatını belirleyip onu yaratılış gayesine, hikmet ve hedefine doğru yöneltmesidir. Şevkânî âyeti şöyle yorumlar: “Allah varlıkların cinslerini, türlerini, niteliklerini, ne yapacaklarını, ne söyleyeceklerini ve nihayet ecellerini takdir etmiştir; her birini yapabileceği, kendisine uygun olan davranışlara yöneltmiş ve yaratıldığı amaç istikametinde gelişmesini kolaylaştırmış, din ve dünya işlerinde yapması gerekeni ona ilham etmiştir” (bk. V, ).

4 ve 5. âyetler, Allah’ın baharda yeşil bitkileri bitirip vakti gelince onları kapkara bitki kalıntısı haline getirmesi şeklinde açıklandığı gibi mecazen “canlı varlıklara hayat veren ve zamanı gelince onları öldüren” anlamında da yorumlanabilir. Bazı çağdaş yorumcular 5. âyetin, kömür madeninin teşekkülüne işaret ettiğini ileri sürmüşlerdir. Buna göre ilâhî kudret önceleri her türlü bitkiyi, ağacı yetiştirip uzun zaman sonra bunları kömür haline getirmiştir, âyet bu olayı ifade etmektedir. Zira kömür yataklarının önceki jeolojik dönemlerde yaşamış olan dev bitkilerle ormanların geçirdiği değişikliklerin ardından yer altında basınç ve ısı etkisiyle kömüre dönüşmüş olduğu bilinmektedir. Cansız madde olan taş ve topraktan yemyeşil otların ve ormanların çıkması nasıl Allah’ın kudretini gösteren bir olaysa onların zamanla taş kömürüne dönüşmesi de öylece O’nun kudretini gösteren bir olaydır (bk. Elmalılı, VIII, ; Emin Işık, “A‘lâ Sûresi”, DİA, II, ).

Hz. Peygamber ilk dönemlerde kendisine gelen Kur’an vahyini ezberleme konusunda oldukça aceleci davranıyor, bir kelime veya harfi kaçırma korkusuyla Cebrâil vahyi henüz tamamlamadan tekrar etmeye çalışıyordu. Bu sebeple Resûlullah’a Kur’an okurken acele etmemesini emreden ve onu unutmayacağı konusunda güvence veren Kıyâmet 75/ âyetleriyle, “Sana Kur’an’ı okutacağız ve Allah öyle dilemedikçe unutmayacaksın” meâlindeki bu sûrenin 6. âyeti inmiştir. Böylece bir taraftan Hz. Peygamber bu davranışından vazgeçirilmiş oluyor, diğer taraftan da vahyin korunmasının güvenceye alındığı bildiriliyordu (Şevkânî, V, ). Hz. Peygamber’in unutmaktan korunmuş olması da Allah’ın kudretini gösteren delillerdendir. Peygamberin şahsında gerçekleşen bu ilâhî mûcizenin sırrı, Kur’an’ı okuma ve ezberleme tarzında ümmetin hafızalarında sürekli olarak tecelli etmektedir. 7. âyette unutturmama garantisine, “Allah dilemedikçe” şeklinde yapılmış bulunan istisnâ hususunda müfessirler farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bazıları bu istisnanın neshe delâlet ettiğini yani “Allah herhangi bir hükmü yürürlükten kaldırmak istediği zaman onu peygambere unutturur” mânasına geldiğini ifade ederler. Bazı âlimlere göre ise bu âyet –tıpkı “Gerçek şu ki, biz dilersek sana vahyettiğimizi ortadan kaldırırız” (bk. İsrâ 17/86) meâlindeki âyette ve benzerlerinde (meselâ bk. Hûd 11/) olduğu gibi– peygamberin unutmasını Allah’ın hiç dilemediği, dolayısıyla onun da hiçbir zaman unutmadığı” anlamına gelir (bk. Şevkânî, V, ; Elmalılı, VIII, ). Bize göre “Sizler ancak rabbinizin (bunu) dilemesi sayesinde dileyebilirsiniz” (İnsan 76/30) âyetinde olduğu gibi burada da bir ilâhî kanuna, bir ilkeye atıf yapılmaktadır. Kulunu yaratılış amacına uygun olarak şekillendiren ve donatan Allah’tır. O böyle yapmasaydı insan böyle olmazdı; düşünemez, konuşamaz, aklında tutamaz, unutamazdı. 6. âyete göre Resûlullah, kendisine okutulanı (Kur’an’ı) asla unutmayacaktır; ancak bu, Allah istediği için böyledir; unutmasını isteseydi elbette unutacaktı.

Müfessirler, “Sana kolaylık ve huzurun yollarını açacağız” meâlindeki 8. âyeti de Hz. Peygamber’in şahsına özgü olarak değerlendirip kolaylaştırmayı “Allah’ın onu, beşerî bir çaba göstermeden Kur’an’ı ezberlemeye, dinin kurallarını uygulamaya, kendisini cennete götürecek amelleri yapmaya muvaffak kılması” şeklinde yorumlamışlardır (Zemahşerî, IV, ; Râzî, XXXI, ). Şevkânî ise “din ve dünya işlerinden hangisine yönelirse o yolda muvaffak kılması” anlamında yorumlamıştır (bk. V, ).

“Öğüt mutlaka fayda verir” şeklinde çevirdiğimiz ifadeye göre burada belli bir grup değil, öğüde muhatap olan herkes kastedildiği için muhatapların sayısı az veya çok olsa da bir kısmının öğütten mutlaka yararlanacağı kesindir. Nitekim âyette bu husus açıkça ifade edilmiştir. Ancak bu âyet “Öğüt fayda verirse öğüt ver” şeklinde de anlaşılmıştır. Buna göre âyetin lafzından, öğüt verilebilmesi için verilecek öğüdün muhataba fayda sağlamasının şart koşulduğu anlaşılırsa da müfessirler, öğüt fayda verse de vermese de peygamberin öğüt vermekle yükümlü olduğu, âyetin böyle anlaşılması gerektiği kanaatindedirler. Râzî, öğüt vermenin veya hakikati anlatmanın ilk etapta gerekli (vâcip) olduğunu, tekrarının gerekli olmasının ise öğüdün yarar sağlaması ve böylece amacın gerçekleşmesi durumuna bağlı bulunduğunu belirtmiştir (XXXI, ). Buna göre Hz. Peygamber’in Allah’tan aldığı tâlimatı muhataplara duyurması onun misyonunun gereğidir. Öğüt vermenin faydalı olacağı kanaatine varıldığı takdirde devam etmek de vâciptir. Ancak inkârda kararlılık gösteren, gerçekle alay eden insanlara öğüt vermek onların inkâr ve inatlarını arttırmaktan başka bir şeye yaramaz. Bu yüzden Allah, “O halde bizi anmaktan yüz çevirenden … sen de yüz çevir” buyurmuştur (bk. Necm 53/29).

âyetlerde öğüdün herkese fayda vermeyeceği, ondan ancak Allah’tan korkanların faydalanacağı, Allah’tan korkmayan, isyan ve günah batağına saplanmış olan bedbahtların ise ondan kaçacakları bildirilmiştir. âyet verilen öğütten kaçmanın, hakikate sırt çevirmenin sonuçta insanı cehenneme sürükleyeceğini haber vermektedir.

“Sonra orada ne ölür ne de yaşar” meâlindeki âyet azabın ebedîliğini ve korkunçluğunu ifade etmektedir. Cehennemdekiler ölmezler, yaşarlar; ancak çektikleri dikkate alındığında bunun olumlu anlamıyla yaşamak olmayacağı da muhakkaktır. Buna karşılık âyetlerde öğütlere kulak veren, kalplerini şirk, günah ve kötü ahlâkın kirlerinden temizleyen, namaz kılıp sadaka ve zekât vermek suretiyle nefsini arındıran kimselerin kurtuluşa erecekleri bildirilmiştir.

âyette “arınan” diye tercüme ettiğimiz tezekkâ fiili, “insanın nefsini kontrol altına alması, her türlü şirk, kötülük ve günahtan uzaklaşması, Allah’ın birliğine iman edip dinin emir ve yasaklarını yerine getirmesi” anlamına geldiği gibi “zekât vererek arınmak” mânasına da gelir. Ancak Mekkî sûrelerde yer alan “zekât” tabirleriyle (Zâriyât 51/19; Meâric 70/24), sonraları hükümleri etraflı olarak belirlenmiş şekliyle zekât değil, mutlak anlamıyla malî içerikli dinî görevler kastedilmiştir. Çünkü kurumsal anlamda zekât Medine döneminde farz kılınmıştır (bk. Tevbe 9/). Şu halde âyetteki tezekkâ kelimesi hem malı haramlardan ve kul haklarından hem de nefsi günah kirlerinden arındırmayı ifade eder.

âyette Allah’ın adını anan ve namaz kılan kimsenin kurtuluşa ereceği bildirilmiştir. Ancak burada geçen, “namaz kılma” olarak çevirdiğimiz sallâ fiiliyle ilgili de farklı yorumlar yapılmıştır. Bazı müfessirlere göre bundan maksat bilinen beş vakit namazdır; bazılarına göre bayram namazı, bir kısmına göre de “salât” kelimesinin sözlük anlamı olan duadır (Taberî, XXX, ). Beş vakit namaz Mekke döneminin sonlarına doğru farz kılındığına ve bu sûre de oldukça erken bir dönemde indiğine göre, buradaki salât kavramını da beş vakit namaz olarak değil, ilk müslümanların Hz. Peygamber’in örnekliğinde yerine getirdikleri günlük ibadet olarak anlamak uygun olur (bu konuda bk. Kâmil Yaşaroğlu, “Namaz”, DİA, XXXII, ).

Önceki âyetlerde kurtuluşun, nefsi ve malı arındırıp âhirete hazırlıklı gitmekte olduğu bildirilmişti. âyette ise insanların genellikle geçici dünya hayatı ve zevklerini âhirete tercih ettikleri hatırlatılmaktadır. Oysa âhiret hayatı daha hayırlı, kalıcı ve sonsuzdur. Bu durum, –yüce Allah’ın rahmetinin bir tecellisi olarak– inkârcıları bir kere daha uyarmak, müminlere de böylesi yanlışlardan uzak durmaları yolunda telkinde bulunmak üzere âyette vurgulu bir şekilde ifade edilmiştir (ayrıca bk. A‘râf 7/; Yûsuf 12/; Duhâ 93/4).

diye çevirdiğimiz

kelimesi dönemin örfî kullanımında kitapla eş anlamlı olan

enin çoğuludur. Bu bağlamda kitap, Allah tarafından peygamberlere gönderilen vahyi ifade eder. Buna göre her iki âyette yer alan

tan maksat, “Hz. İbrâhim ve Hz. Mûsâ’ya verilen kitaplardır. Bu iki peygambere nisbet edilen

eler, geçmiş vahiylerin sadece birer örneğini teşkil eder. Çünkü vahiy bunlarla sınırlı değildir. İsimleri bildirilen başlıca kitaplar, Tevrat, İncil, Zebur ve Kur’an’dır. Sahîfelerden 10’unun Hz. Âdem’e, 50’sinin Şît’e, 30’unun İdrîs’e, 10’unun da İbrâhim’e verildiği rivayet edilir (bk. Zemahşerî, IV, ).

Şuarâ sûresinin âyetinde olduğu gibi bu son âyetler de bütün peygamberlere vahyin tek kaynaktan, Allah’tan geldiğini ve ilâhî dinlerin iman, ibadet ve ahlâk konularında aynı prensipleri, evrensel gerçekleri ve değerleri getirdiğini ifade etmektedir.

A’La Suresi Okunuşu Ve Anlamı: T&#;rk&#;e Tefsiri, Arap&#;a Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

Son Dakika Haberler

SurelerA’La Suresi Okunuşu Ve Anlamı: T&#;rk&#;e Tefsiri, Arap&#;a Yazılışı, Fazileti, Diyanet Meali

-

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası