bazı kelimelerin türkçe karşılığı / Yabancı Kelimelere Karşılık Üreteyim Derken Kendini Trolleyen TDK'dan 25 Bombastik Kelime

Bazı Kelimelerin Türkçe Karşılığı

bazı kelimelerin türkçe karşılığı

Türkçesi Varken &#; Yabancı Sözcüklere Türkçe Karşılıklar

Türk Dil Kurumu&#;nun Yabancı Sözcüklere Karşılık Bulma Komisyonu&#;nun yabancı sözcüklere Türkçe karşılık olarak önerdiği kelimelerin listesi.

Aşağıda yer alan ilk listede Türkçe sözcüklerin yabancı dillerdeki karşılığı, ikinci listede ise yabancı sözcüklerin Türkçe karşılığı alfabetik sıra ile verilmiştir.

Türkçe -> Yabancı Kelime

&#; A &#;

  • acayip: Eksantrik
  • açık: Dekolte
  • açık giysi: Dekolte
  • adım: Etap
  • adım adım: Step by step
  • ağaç parkı: Arboretum
  • akıtma: Enjeksiyon
  • aktarım: Virman
  • alıştırma: Workout
  • alıştırma: Oryantasyon
  • alıştırma: Rodaj
  • alıştırma dönemi: Rodaj
  • ana haber sunucusu: Anchorman
  • antrenman: Workout
  • aracı (kurum veya şirket):Factoring
  • aracılık: Factoring
  • arınık: Steril
  • art bölge: Hinterland
  • askısız: Strapless
  • aşınma payı: Amortisman
  • aşırı: Ekstrem
  • aşırı: Maksimalist
  • aşırma: Plâjirizm
  • at gezdirmeliği: Padok
  • atıcı: Şutör
  • atış alanı: Poligon
  • Avro: Euro
  • ayakça: Pedal
  • ayırma: Triyaj
  • ayinle ilgili: Ritüel
  • aykırılık: Anomali

&#; B &#;

  • bağlantı : Link
  • banyo kabini: Shower screen
  • basamak: Etap
  • başkalaşım: Metamorfizm
  • başkalaşma: Metamorfoz
  • başlık: Antet
  • başlıklı: Antetli
  • başlıksız: Antetsiz
  • bayağı: Kitsch
  • bayağılık: Kitsch
  • bayi: Corner
  • bayilik vermek: Corner vermek
  • belgegeçer çevirgesi: Faks modem
  • belirsizlik hâli: Volatilite
  • benzetim: Simülâsyon
  • benzetimlik: Simülâtör
  • benzetim sineması: Simülâsyon sineması
  • bezekli: İllüstratif
  • bezeme: İllüstrasyon
  • bezenti: Garnitür
  • bezeyici: İllüstratör
  • biçim değişimi: Transfigürasyon
  • biçimleme: Figürasyon
  • biçimsel: Formel
  • biçimsel olmayan: Enformel
  • bilgi çarpıtma: Dezenformasyon
  • bilgilendirme: Enformasyon
  • bindirim: Remix
  • bir gecelik: 0/N (over night)
  • birleşik: Kombine
  • birleşim: Kombinasyon
  • birlikte yaşama: Cohabitation
  • bitirme tezi: Lisans tezi
  • bitki aktarımı: Transplântasyon
  • bitki nakli: Transplântasyon
  • bitki varlığı: Flora
  • boğumlanma: Artikülâsyon
  • boyut: Format
  • boyutlar: Format
  • buharlı hamam: Sauna
  • burgaç: Türbülâns
  • buzlu çay: Ice-tea
  • büküm: Viraj
  • büyük mağaza: Mega store

-C-

  • casusluk: Espionnage
  • cilt: : Volüm

-Ç-

  • çağcıl müzik: New age
  • çardak: Pergola
  • çarpsma: Crash-test
  • çaşıtlık: Espionnage
  • çevirge: Modem
  • çevre: Periferi
  • çıkartma: Sticker
  • çıkış işlemi: Check-out
  • çıkış özeti: Epikriz
  • çıkmalık: Podyum
  • çırpıcı: Mikser
  • çivileme: Smaç
  • çivileyici: Smaçör
  • çizgi: Kulvar
  • çokgen: Poligon
  • çözücü: Dekoder

-D-

  • dağ yürüyüşü: Trekking
  • dalış: Plonjon
  • danslık: Dansing
  • değişim: Metamorfizm
  • değişken ölçü: Eşelmobil
  • değişme: Metamorfoz
  • deneme çekimi: Casting
  • denetim bağı: Bandrol
  • denetim noktası: Check-point
  • denetim pulu: Bandrol
  • deneyci: Ampirist
  • deneycilik: Ampirizm
  • deneye dayalı: Ampirik
  • deniz tedavisi: Thalassotherapie
  • derece: Grado
  • derin dondurucu: Deep-freeze
  • derin düşünme: Meditasyon
  • dev şar: Megapol
  • dev şehir: Megapol
  • dış hissedar: Outsider
  • dış ticaret serbestliği: Liberasyon
  • dilim: Episot
  • dinleme salonu: Oditoryum
  • dizüstü: Labtop
  • dizüstü bilgisayarı: Labtop
  • doğum incinmesi: Birth travma
  • doku aktarımı: Transplântasyon
  • doku nakli: Transplântasyon
  • dolaşım: Sirkülâsyon
  • dolmuş: Charter
  • dolmuş uçak: Charter
  • doruk: Maksimum (maksimal)
  • dorukçu yaklaşım: Maksimalist
  • duruklaştırma: Maksimizasyon
  • doruklaştırmak: Maksimize
  • etmek
  • doruk noktası: Maksimum (maksimal)
  • dönemeç: Viraj
  • dönen top: Ribaunt
  • dönen topa çıkmak: Ribaunta çıkmak
  • dönen top mücadelesi: Ribaunt
  • mücadelesi
  • dönen topu kapmak: Ribaunt almak
  • döviz: Forex
  • durgül: Sit-com
  • durum güldürüsü: Sit-com
  • duş kabini: Shower screen
  • duvar topu: Squash
  • duyar: Sensor
  • duyurum: Sirküler
  • düğüm: Nod
  • düğümcük: Nodül
  • dünden bugüne: Retrospektif
  • düşen (piyasa): Bearish
  • düşmek: Kadük olmak
  • düşmüş: Kadük
  • düşmüş olmak: Kadük olmak
  • düzenleyici: Regülâtör
  • düzey: Grado

-E-

  • egemen güçler: Establishment
  • eğilim: Tandans
  • eğlence evi: Lokal
  • eğlence yeri: Lokal
  • eğlendinlen alanı: Rekreasyon
  • ekranda: On screen
  • el bilgisayarı: Notebook
  • eleme: Triyaj
  • elmek: E-mail
  • emir eri: Plânton
  • en aza indirmek: Minimize etmek
  • en çok: Maksimum (maksimal)
  • engel: Bariyer
  • engelleme: Filibustering
  • en uygun: Optimal
  • en uygun duruma getirme: Optimizasyon en uygun duruma getirmek: Optimize etmek en üst: Maksimum (maksimal)
  • en üst düzey: Maksimum düzey
  • en üst seviyeye çıkarma: Maksimizasyon
  • en üst seviyeye çıkarmak: Maksimize etmek
  • en yüksek: Maksimum (maksimal)
  • e-posta: E-mail
  • eskilik: Antikite
  • estireç: Vantilâtör
  • eşitlemek: Egale etmek
  • eşleme: Senkronizasyon
  • eşlemek: Senkronize etmek
  • eş zaman: Senkron
  • eş zamanlı: Senkronik
  • eş zamanlılık: Senkroni
  • eş zamanlılık: Senkronizm
  • etkisizleştirilmiş: Nötralize
  • etkisizleştirme: Nötralizasyon
  • etkisizleştirmek: Nötralize etmek
  • ev: Lokal

-F-

  • fabrikadan satış merkezi : Outlet çenter
  • fark: Spread
  • fıkra: Anekdot
  • fikir üretme: Workshop
  • fikir üretme toplantısı: Workshop
  • fizik tedavi: Fizyoterapi
  • fizik tedavi uzmanı: Fizyoterapist
  • fotokurgu: Fotomontaj
  • frenci: Gardıfren
  • fren görevlisi: Gardıfren

-G-

  • garip: Eksantrik
  • gecelik: 0/N (Over night)
  • geçerlilik: Valör
  • geleceklik hakkı: Self-determinasyon
  • genelge: Sirküler
  • gerçek: Reel
  • gerçekleştirme: Realizasyon
  • gerdirme: Lifting
  • geri ödeme: Rambursman
  • geriye dönük: Retrospektif
  • geriye dönüş: Flash-back
  • germe: Stretching
  • gezgin satıcı: Plâsiyer
  • giriş işlemi: Check-in
  • girişken: Agresif
  • gizlem: Esoterik
  • gizlemli: Esoterik
  • gök evi: Plânetaryum
  • görevdeşlik: Sinerji
  • gösterge: Endeks
  • gösterge: İndikatör
  • gösterge çizelgesi: Skala
  • gösterge çizgisi: Referans çizgisi
  • göz bağcı: İllüzyonist
  • göz bağcılık: İllüzyon
  • göz kalemi: Eyeliner
  • göz yangısı: Konjonktivite
  • güçlendirme: Shape master
  • güdümleme: Manipülâsyon
  • güdümlemek: Manipüle etmek
  • gümrüksüz mağaza: Free-shop
  • güneş odası: Solaryum

-H-

  • hacim: Volüm
  • halk oylaması: Referandum
  • halk oylamasına gitmek: Referandum yapmak
  • halk oylaması yapmak: Referandum yapmak
  • hatalı yürüme: Step
  • hava burgacı: Türbülâns
  • hava dolaşımı: Sirkülâsyon
  • hayvan varlığı: Fauna
  • hedef: Destinasyon
  • hesap belgesi: Dekont
  • hızlı: Swift
  • hikâyecik: Anekdot
  • hileli yönlendirme: Manipülâsyon
  • hileyle yönlendirmeManipülâsyon
  • hileyle yönlendirmek: Manipüle etmek
  • hoş koku: Aroma
  • hoş kokulu: Aromatik

-I-

  • ısı tedavisi: Termoterapi
  • ışıklı teker: Laser-disc
  • ışıldak: Projektör
  • ışın tedavisi: Radyoterapi
  • ışın tedavi uzmanı: Radyoterapisi

-İ-

  • içgösterir: Transparan
  • iç hissedar: Insider
  • idman: Workout
  • iğne vurma: Enjeksiyon
  • iğne yapma: Enjeksiyon
  • ihraç izni: İhraç lisansı
  • ikili sigorta: Reasürans
  • ikili sigorta şirketi: Reasürans şirketi
  • ikili sigorta yapmak : Reasüre etmek
  • ikinci kırdırma: Reeskont
  • ileri gelenler: Establishment
  • ileri teknoloji: High-tech
  • ilgileşim: Korelâsyon
  • ilişim: Link
  • ilişme: Protez
  • ilk çağ: Antikite
  • ilke söz: Motto
  • ilk örnek: Arketip
  • imce: Paraf
  • imcelemek: Parafe etmek
  • imceli: Paraflı
  • imcesiz: Parafsız
  • imza belgesi: İmza sirküleri
  • incinme: Travma
  • inçık: Step
  • indirim: Iskonto
  • indirim saatleri: Happy hour
  • intihal: Plâjirizm
  • ithal izni: İthal lisansı
  • iyimser: Optimist
  • iyimserlik: Optimizm
  • iz düşümü: Projeksiyon
  • izin belgesi: Lisans

-K-

  • kamu denetçisi: Ombudsman
  • kâr amaçlı satış: Realizasyon
  • karıştırıcı: Blender
  • karşı casusluk: Kontrespiyonaj
  • kavrayış: Nosyon
  • kaykaç: inline skate
  • kaymalık: Paten
  • kaynak: Referans
  • kaynak gösterme: Referans
  • ken düşler: Otomatik
  • kendiişlerlik: Otomasyon
  • kendiliğinden: Spontane
  • kendiüretir: Otoprodüktör
  • kesik: Kupür
  • kesin uyarı: Ültimatom
  • kestirim: Projeksiyon
  • kesyap: Kolâj
  • kırdırma: Iskonto
  • kırkyama: Patchwork
  • kısa koşu: Sprint
  • kısa koşucu: Sprinter
  • kısa süreli film: Kısa metrajlı
  • film
  • kıyı: Periferi
  • kıyı bankacılığı: Off shore
  • kızdırıcı: İrrite edici
  • kızdırmak: İrrite etmek
  • kimyasal (kimyevî) tedavi: Kemoterapi
  • kodamanlar: Establishment
  • koku tedavisi: Arometrapi
  • kollayıcı: Küratör
  • konak: Etap
  • konut: Rezidans
  • kopuntu: Diaspora
  • kopyalama: Klonlama
  • kopyalamak: Klonlamak
  • koruma: Bodyguard
  • koruma: Hedging
  • koruma aracı: Eskort
  • korumalık: Bodyguardlık
  • koşmalık: Parkur
  • koşu yolu: Parkur
  • köklü: Radikal
  • kökten: Radikal
  • köktenci: Radikal
  • köktencilik: Radikalizm
  • köktendinci: Fundamentalist
  • köktendincilik: Fundamentalizm
  • kötümser: Pesimist
  • kötümserlik: Pesimizm
  • kredi açıcı: Kreditör
  • kurgu: Montaj
  • kurgucu: Montajcı
  • kurgu masası: Montaj masası
  • kurgu odası: Montaj odası
  • kurmak: Monte etmek
  • kurtarımcılık: İrredantizm
  • kurum: Establishment
  • kuşak: Jenerasyon
  • küçük gazete: Tabloid
  • kümelenme: Konstellâsyon
  • küt inici: Smaçör
  • küt inme: Smaç

-M-

  • mahallî: Lokal
  • makaslama: Röveşata
  • makaslama vuruş: Röveşata
  • malî: Finansal
  • malî destekçi: Finansör
  • malî işler: Finans
  • maliye: Finans
  • mayalanma: Fermantasyon
  • merkezkaç: Santrifüj
  • mevcut durum: Statüko
  • mini gösterici: Monitör
  • mini put: İdol
  • mütecaviz: Agresif

-N-

  • nakit kartı: Cash cart
  • nesil: Jenerasyon
  • niceleyici: Kantitatif
  • nicelik: Quantite
  • niteleyici: Kalitatif
  • nitelik: Kalite
  • nitelikli: Kalifiye
  • niteliklilik: Kalifikasyon
  • nüfus: Popülâsyon

-O-

  • olay fotocu: Paparazzi
  • olay fotoculuk: Paparazzilik
  • oran: Rasyo
  • organ aktarımı: Transplântasyon
  • organ nakli: Transplântasyon
  • oyma baskı: Estamp
  • oyunca: Skeç
  • oyuncu seçimi: Casting

-Ö-

  • ödeme: Rambursman
  • öfkelendirici: İrrite edici
  • öfkelendirmek: İrrite etmek
  • önceden satış: Alivre
  • öncü: Avangart
  • öndelik: Avans
  • öndelik çekmek: Avans çekmek
  • öndelik vermek: Avans vermek
  • ön doğru: Postülât
  • ön içki: Aperitif
  • ön kesinti: Stopaj
  • ön yetkinlik: Ön lisans
  • örtülü: Undercover

-P-

  • paraca desteklemek: Finanse etmek
  • paraca desteklenmek: Finanse edilmek
  • paracı: Monetarist
  • paracılık: Monetarizm
  • para desteği: Finansman
  • para destekçisi: Finansör
  • para dolaşımı: Sirkülâsyon
  • para işleri: Finans
  • parayla desteklemek: Finanse etmek
  • parayla desteklenmek: Finanse edilmek
  • parça: Fragman
  • parça: Modül
  • parçacık: Partikül
  • parçalı sistem: Modüler sistem
  • pasçı: Pasör
  • pasveren: Pasör
  • pazarlama: Marketing
  • peynirli kek: Cheese cake
  • pilot köşkü: Kokpit
  • piyasa kurucu: Market maker

-R-

  • rapor yazıcı: Raportör
  • renk uzmanı: Colorist
  • resimleme: İllüstrasyon
  • resimleyici: İllüstratör
  • resmî olmayan eğitim: Enformel eğitim
  • ruh göçü: Reenkarnasyon

-S-

  • sabit fikir: İdefiks
  • sağlığa uygun: Hijyenik
  • sağlığa uygunluk: Hijyen
  • sağlık bilgisi: Hijyen
  • sağlık havuzu: Jakuzi
  • sağlık koruma: Sanitasyon
  • sağlıklı: Hijyenik
  • saklı yazı: Kripto
  • saldırgan: Agresif
  • saplantı: İdefiks
  • sarsıntı: Travma
  • satım: Dealing
  • satış işlem odası: Dealing room
  • satış odası: Dealing room
  • saydam: Transparan
  • sayfa düzeni: Mizanpaj
  • seçkinler: Establishment
  • sefer: Ekspedisyon
  • serbestlik: Liberasyon
  • sergilik: Stant
  • ses çevirgesi: Voice modem
  • seslendirici: Dublâjcı
  • seslendiricilik: Dublâjcılık
  • seslendirme: Dublâj
  • ses yoğunluğu: Volüm
  • seviye: Grado
  • sıhhî: Hijyenik
  • sınır: Limit
  • sınırlamak: Lokalize olmak
  • sınırlandırılmış: Lokalize
  • sınırlandırmak: Lokalize etmek
  • sınırlı uyuşturma: Lokal anestezi
  • sinirlendirici: İrrite edici
  • sinirlendirmek: İrrite etmek
  • sokak basketbolü: Black top
  • soyutlamak: İzole etmek
  • sözçatar: Stand-up komedyen
  • su bahçesi: Akualand
  • süreç: Proses
  • süzek: Filtre

-Ş-

  • şeffaf: Transparan
  • şeklî: Formel
  • şeklî olmayan: Enformel
  • şerit: Kulvar
  • şerit perde: Jalûzi
  • şifreli yazı: Kripto
  • şirketler birliği: Konsorsiyum
  • şişirme haber: Asparagas

-T-

  • takaslama: Swap
  • takımca tekelleşme: Oligopolleşme
  • takım tekeli: Oligopol
  • takımyıldız: Konstellâsyon
  • takıntı: Obsesyon
  • takıntılı: Obsesif
  • takma: Protez
  • tanıtımlık: Jenerik
  • tanıtma kartı: Kartvizit
  • tanıtmalık: Prospektüs
  • tanıtma yazısı: Jenerik
  • tarafsız: Nötr
  • tarafsızlaştırılmış: Nötralize
  • tarafsızlaştırma: Nötralizasyon
  • tarafsızlaştırmak: Nötralize etmek
  • tarife: Prospektüs
  • tarih yanılgısı: Anakronizm
  • taşımalık: Konteyner
  • tatbilir: Gurme
  • tavsiye mektubu: Referans
  • mektubu
  • tedavi: Terapi
  • tedavi uzmanı: Terapist
  • telif hakkı: Royalty
  • ters repo: Reverse repo
  • tınlaşım: Rezonans
  • tıpkıçekim: Fotokopi
  • tırmanış: Eskalâsyon
  • toplu: Kombine
  • toplu akın: Kombine akın
  • toplu bilet: Kombine bilet
  • toplu savunma: Kombine
  • savunma
  • toplu yarış: Kombine yarış
  • tuğla oyunu: Brick game
  • tuhaf: Eksantrik
  • tüylü top: Badminton
  • tüzük: Regülâsyon

-U-

  • uç: Ekstrem
  • uç: Limit
  • uçrak: Eksantrik
  • uçuş kartı: Boarding cart
  • uranlık: Pankart
  • uygun değer: Optimum
  • uyum: Oryantasyon
  • uyuşturma: Anestezi
  • uzaktan komut: Telekomand
  • uzman: Eksper
  • uzman incelemesi: Ekspertiz
  • uzman raporu: Ekspertiz raporu
  • uzun koşu: Maraton
  • uzun koşucu: Maratoncu
  • uzunluk: Metraj
  • uzun süreli film: Uzun metrajlı
  • film

-Ü-

  • üçlü alan: Triyaj
  • üst denetçi: Süpervizör
  • üst sınır: Limit
  • üstsüz: Topless
  • üst yetkinlik: Yüksek lisans

-V-

  • vadeli döviz ticareti: Forward
  • varış yeri: Destinasyon
  • varlık: Popülâsyon
  • varlık kartı: Clip cart
  • var olan durum: Statüko
  • vasıflı: Kalifiye
  • vasıflılık: Kalifikasyon
  • verimsiz: Steril
  • vurmalı (çalgı): Perküsyon
  • vurucu: Şutör
  • vuruk: Travma
  • vuruk bilimi: Travmatoloji

-Y-

  • yabancı para: Forex
  • yakmalık: Krematoryum
  • yalıtım: İzolâsyon
  • yalıtkan: İzolâtör
  • yalıtma: İzolâsyon
  • yama işi: Patchwork
  • yanılmaca: İllüzyon
  • yanılsama: İllüzyon
  • yanıltma haber: Dezenformasyon
  • yankı bilimi: Akustik
  • yankılanım: Akustik
  • yanlık: Garnitür
  • yansıtıcı: Reflektif
  • yansıtım: Projeksiyon
  • yansız: Nötr
  • yansızlaştırılmış: Nötralize
  • yansızlaştırma: Nötralizasyon
  • yansızlaştırmak: Nötralize etmek
  • yapboz: Puzzle
  • yapı: Konstrüksiyon
  • yayımcı: Editör
  • yayımlayan: Editör
  • yayın dışı: Off the record
  • yaylım ateş: Salvo
  • yazıcı: Printer
  • yelpaze: Skala
  • yelveren: Vantilâtör
  • yeni dalga: new wave
  • yeraltı müziği: Underground
  • müzik
  • yeraltı sanatı: Underground sanat
  • yeraltı sineması: Underground
  • sinema
  • yerel: Lokal
  • yer hizmetleri: Handling
  • yerleştirme: Enstalâsyon
  • yerleştirmek: Monte etmek
  • yetiştirici: Monitör
  • yetki belgesi: Lisans
  • yetkilendirme: Otorizasyon
  • yetkinlik: Lisans
  • yıllık: Almanak
  • yıpranma payı: Amortisman
  • yırtıcı: Agresif
  • yoğunluk: Volüm
  • yol: Kulvar
  • yonga: Çip
  • yozlaşma: Dejenerasyon
  • yozlaşmak: Dejenere olmak
  • yozlaşmış: Dejenere
  • yozlaştırmak: Dejenere etmek
  • yönetme kolu: Joystick
  • yönetmelik: Regülâsyon
  • yönleyici: Navigatör
  • yumru: Nod
  • yumrucuk: Nodül
  • yüksek teknoloji: High-tech
  • yükselen (piyasa): Bullish

-Z-

  • zarar kesme: Stop-loss
  • zekâ düzeyi (ZD): IQ
  • zevksizlik: Kitsch
  • zıpzıp atlama: Bungee- jumping
  • züppe: Snop
  • züppelik: Snobizm

Diğer Liste: Yabancı Kelime -> Türkçe

  • absürt -> saçma
  • adapte olmak -> uyum sağlamak
  • add-drop -> ekle-bırak
  • adisyon -> hesap fişi
  • advisor -> danışman
  • ajitasyon -> kışkırtma
  • aktif -> etkin
  • aktivite, faaliyet -> etkinlik
  • akustik -> yankı bilimi
  • ambiyans ->hava, ortam
  • analiz -> çözümleme
  • angaje olmak -> bağlanmak, üstlenmek.
  • anons etmek -> duyurmak
  • antipatik -> sevimsiz, itici
  • approve -> onay
  • asistan -> yardımcı
  • bodyguard -> koruma
  • bye bye -> hoşça kal
  • caterıng -> yemek hizmeti
  • center -> merkez
  • chapter -> bölüm
  • cv -> özgeçmiş
  • çip -> yonga
  • copy-paste -> kopyala-yapıştır
  • data -> veri
  • database -> veritabanı
  • deklare etmek -> bildirmek
  • demagoji -> lafazanlık,laf ebeliği
  • demonstrasyon -> gösteri
  • departman -> bölüm
  • deplasman -> yabancı saha
  • dinamik -> devingen
  • direkt -> doğrudan
  • distribütör -> dağıtımcı
  • dizayn -> tasarım
  • Belgelik -> belge
  • download etmek -> indirmek
  • dublaj -> seslendirme
  • dubleks -> iki katlı
  • driver -> sürücü
  • eksper -> uzman
  • ekstra  -> fazladan
  • ekstre -> hesap özeti
  • elastik -> esnek
  • elimine etmek -> elemek
  • e-mail -> e-posta, e-ileti
  • emergency -> acil
  • empoze etmek -> dayatmak
  • entegre olmak ->bütünleşmek
  • essay -> deneme
  • etik -> ahlak
  • feedback -> geribildirim
  • finish -> bitiş, varış
  • fizibilite -> uygulanırlık
  • fonksiyonel -> işlevsel
  • full -> tam, dolu
  • full-tıme -> tam gün
  • global -> küresel
  • globalleşme -> küreselleşme
  • gramer -> dil bilgisi
  • illegal -> yasadışı
  • imitasyon -> taklit
  • izolasyon -> yalıtım
  • jenerasyon -> nesil, kuşak
  • kalifiye -> nitelikli
  • komik -> gülünç
  • komisyon -> yarkurul
  • kompleks -> karmaşık
  • komünikasyon -> iletişim
  • kongre -> kurultay
  • konsensus -> uzlaşma
  • konsept -> kavram, içerik
  • koordinasyon -> eşgüdüm
  • kriter -> ölçüt
  • laptop -> dizüstü bilgisayar
  • legal,kanuni -> yasal
  • link -> bağlantı
  • lokal -> yerel
  • mantalite, zihniyet -> anlayış
  • marjinal -> aykırı, sıra dışı
  • medico -> sağlık merkezi
  • memory stick -> bellek çubuğu
  • mesaj -> ileti
  • midterm -> ara sınav
  • monoton -> tekdüze
  • nick name -> takma ad
  • objektif -> nesnel
  • okeylemek -> onaylamak
  • onlıne -> çevrimiçi
  • optimist -> iyimser
  • orjinal -> özgün
  • paradoks -> çelişki
  • parametre -> değişken
  • partner -> eş
  • part-time -> yarı zamanlı
  • perspektif -> bakış açısı
  • pesimist -> karamsar
  • pragmatik -> yararcı
  • prestij, itibar -> saygınlık
  • prezentasyon -> sunum
  • prınt out -> çıktı
  • prınter -> yazıcı
  • proficiency -> yeterlilik
  • provokasyon -> kışkırtma
  • rasyonel -> akılcı
  • referans -> kaynak, öneren
  • revize etmek -> gözden geçirmek
  • save etmek -> kaydetmek
  • scanner -> tarayıcı
  • seans -> oturum
  • section -> grup
  • security -> güvenlik
  • sembolik -> simgesel
  • sempatik -> sevimli, canayakın
  • sinerji -> dayanışma
  • slayt -> yansı
  • software -> yazılım
  • spesifik -> özgül, belirli
  • sponsor -> destekçi
  • spontane -> kendiliğinden
  • star -> yıldız
  • start almak -> başlamak
  • syllabus -> izlence
  • tımıng (tayming) -> zamanlama
  • transfer -> aktarım
  • trend -> eğilim
  • versiyon -> sürüm, uyarlama
  • vizyona girmek -> gösterime girmek
  • workshop -> çalıştay

İngilizcede Karşılığı Olmayan Türkçe Kelimeler ve Kullanımlar

Diller bulundukları coğrafyadan, ortak kültürden, oranın gelenek ve göreneklerinden etkilendikleri için her kelimenin ya da söylemin başka bir dilde karşılığı olmaması çok normal. Türkçede de böyle kelimeler mevcut. İngilizce her ne kadar dünyanın en zengin dillerinden birisi de olsa, bazı Türkçe kelimelere birebir karşılık bulmakta çaresiz kalabiliyor. Karşınızda sizler için hazırladığımız İngilizcede karşılığı olmayan kelimeler listesi!

“KOLAY GELSİN”

Karşı tarafın sıkıntı çekmeden, rahatça işini halledebilmesi için söylenen bir cümle. İngilizcede “May it be easy, good luck” gibi cümlelerle biraz anlamı karşılanabilir ama yine de tamamen aktarılmak istenen Türk hissiyatını yansıtması mümkün değil.

“GÜLE GÜLE KULLAN”

Bizdeki anlamı gerçekten bir şeyi gülerek, mutlu olarak kullanmak. İyi dilek ve temenni içeriyor. Genelde yeni bir şey satın alındığında söylenir. Ancak İngilizcedeki zorlama karşılıklar yüzeysel duyguyu iletmekten öteye gidemiyor. “Enjoy it” (keyfini çıkar) eşleniği bir söylem gibi görünse de bizimki kadar sık dile getirilmiyor ya da aynı bağlamda çok kullanılmıyor.

“ELİNİZE SAĞLIK”

Yemekten memnun kalıp sofradan kalkarken veya takdir edilen bir emeğe methiye düzmek amacıyla söylenen bu teşekkür sözü de İngilizcede karşılığını bulamayanlardan. “Thanks for the good breakfast/lunch/dinner” vb. yemek temelli betimlemelerde bulunulabilir veya “Appreciate the work/effort/job” gibi minnettarlık göstergeleri kullanılabilir ancak bu kadar kısa şekilde hem teşekkür etmek hem de karşı tarafın becerisini övmek için bir çeviri mevcut değil.

“HOŞ BULDUK”

“Hoş geldiniz” diyerek insanları buyur ettikten sonra duyduğumuz “hoş bulduk” da çevirisiz kalan cümlelerimizden. Birine “Welcome” diyince aldığımız karşılık genelde “Welfound” değil, “Thank you” oluyor ancak bizde teşekkür etmek anlamından çok memnun kalma, geldiği için mutlu olma anlamı taşıyor. Dolayısıyla direkt bir karşılığı olmadığını söyleyebiliriz.

“AMCA, HALA, DAYI, TEYZE, BACANAK, GÖRÜMCE, BALDIZ, ELTİ”

Akrabalık ilişkilerine önem veren ülkelerde başı çekiyoruz. Durum böyle olunca her akrabamızı da farklı şekilde isimlendirmişiz. Evlenerek yasal yolla akraba olunan herkesin sıfatını sonuna “in-law” ekleyerek durumu kurtarıyor İngilizler. Gelin tarafıysanız damat tarafının kız kardeşi sizin için “sister-in-law” oluyor ama bizde bu “görümce” olarak geçer. Gelinin kız kardeşi de damat için “baldız” olur ancak İngilizce karşılığı yine sister-in-law. Yetmezmiş gibi amca ve dayıyı “uncle”, hala ve teyzeyi de “aunt” ile geçiştirmiş İngilizce dili. Anlayacağınız akrabalık ilişkileri söz konusu olunca Türkçe daha zor.

“PİNEKLEMEK”

Genel olarak “uyuklamak” anlamı ile bilinse de bir diğer anlamı “hiçbir şey yapmadan oturmak, boşa zaman harcamak” olarak yer bulmaktadır kendisine. İngilizce olarak “drowse, doze”  fiilleri uyku anlamını verse de geri kalan anlamları için farklı kelimeler kullanmak gerekiyor. Yani tam olarak “pinekleme” anlamlarını karşılamıyor.

“İŞTE”

Boş anlamı olan ancak her yerde kullandığımız bir kelime “işte” ve cümleden çıkardığımızda anlam hiç bozulmuyor. Buna rağmen çok sık kullanıyoruz. “Eh işte, iyi gibi işte, işte tam bunu diyordum” gibi pek çok farklı bağlam içinde kullanabiliyoruz. İngilizcede de bazen “well” gibi kelimeler boş bir anlam ile kullanılabiliyor ama bizim kadar her yerde kullanmıyorlar. İşte tam olarak size söylemek istediğim bu!

“FALAN”

Avrupa Yakası dizisi ile hayatımızın vazgeçilmezi haline gelen, “işte” gibi, belirgin bir anlamı olmayan güzel kelimelerimizden biri de “falan”. Örneklendirme çoğaltırken, anlatmaya gerek duyulmayan isim ve tarih anlatımlarında çok tercih ediliyor. İngilizcede buna karşılık gelen bir kelime yok. Ancak birkaç sözcük öbeği ile desteklenebilir. “Falan filan” şeklinde ikileme gibi de tercih edilen bu kelime günlük hayatın değişilmez bir öğesi. Yalan falan söylemiyoruz, gerçekten öyle!

“ÜŞENMEK”

Bir diğer adı da “erinmek” olan ve bir işi yapma isteği duymama hali anlamına gelen fiilimizin de tam bir karşılığı yok. “Too lazy to do” gibi tembellik etme şeklinde çevrilebilir ama tam olarak karşılamıyor. Üşengeçliği tembellik besler ancak kelime anlamı olarak birebir değiller.

Bunlar İngilizcede karşılığı olmayan kelimeler, peki ya Türkçede karşılığı olmayan yabancı kelimeler? Bırakın EF ile yurt dışı eğitim, sizi maceradan maceraya sürüklerken istediğiniz dili de size öğretsin.

Etiketler: İngilizce sertifikası, Diller, Kelimeler, İkinci dil, Deyimler, Kelime öbekleri, İfadeler

İngiltere'ye yelken açın, tüm kelimeler karşılık bulsun!Detaylı bilgi

EF GO blog bülteni ile seyahat, dil ve kültür hakkında en son haberleri alıfunduszeue.info kaydet

Dünyayı keşfedin ve yurt dışında bir dil öğrenin

Detaylı bilgi

Türkçedeki yabancı kökenli sözcüklerin Türkçe karşılıkları

Osmanlı Türkçesi sözleri
ve onların imce çevirileri Osmanlı Türkçesi sözlerin
çağdaş yazımları Çağdaş Türkçe karşılığı اندالabdalgezginعبثabesanlamsız, saçma, boşآب حياتabıhayatbengisu, dirim suyu, yaşam suyuعبوسabus1)somurtkan
2)asık (yüz)عجائبacayip1) şaşırtıcı, yadırgatıcı, şaşılan
2) olağandışıعجلهacele1) tez, ivedi
2) tezelden, ivedilikleعجمىacemitoy, ustalaşmamış, beceriksizعجزهacezedüşkünlerعاجلacil1) ivedi
2)
çabucakعاجزaciz1) güçsüzlük
2)
beceriksizlik
3)
düşkünlükعاجزâciz1) güçsüz
2)
beceriksiz
3)
düşkünعجولacultez canlı, ivecenعجوزهacuzekocakarıآداب معاشرتadabımuaşeretgörgüعضلهadalekasعدالتadalettüreآدابadap1) töre
2) yol yordamعداوتadavetyağılıkعددadetsayıعادتâdet1) görenek, töre
2)
alışkanlık, alışkı
3)
aybaşıعادتاâdetaneredeyse, bayağı, sankiعاديadi1) düşük nitelikli
2) aşağılık, bayağı
3)olağan, sıradanعادلadildoğru, haktanır *عفوaf1) görevden alma
2) bağışlamaآفاقیafaki1) gelişigüzel, amaçsız
2) nesnelآفتafet1) kıran, yıkım
2) çok güzel (kadın)عفو ايتمكaffetmek1) bağışlamak
2) görevden almaعافيتafiyetsağlık, esenlikاغيارağyaryabancılar, eller, el, başkalarıاهالىahali1) toplum, topluluk
2) yerlilerأحبابahbaparkadaş, tanış, biliş, gönüldeş, dostعهد ايتمكahdetmekant içmekاحفادahfadtorunlar, soyآهیahieli açıkآخرahirsonعهدahit1) antlaşma, sözleşme
2) ant
3) çağ
آخذهahizealmaçأحكامahkâmyargılarاخلاقahlak1) erdem
2) töre, aktöre
3)
alışkanlıkاحمقahmakbeyinsiz, bönاحرارahrarözgürleştirilmişاحرضahrazdilsiz-sağır (kimse)اخشابahşapağaç, tahtaاحوالahvaldurum, durumlarعائداتaidat1) ödenti
2)kesenek **
عائديتaidiyet1) ilişkindir, değginlik
2) ilgi
عائلهaileocak ** عائدaitilgili, ilişkin, ilişikعقبندهakabindehemen sonra, ardından, ardı sıraعقد ايتمكakdetmeksözleşme, antlaşma(yapmak)عاقبتakıbetson, sonuç, sonunda, önünde sonundaعقلakıl1) us
2) bellek
3) öğüt
عقيدهakideinanç, öğretiعابدهabideanıt, yapıtعاقلakil1) bilgin, bilge, bilgiç
2) sağduyulu
عقيمakimkısır, verimsiz, sonuçsuzعكسakis1) yankı, tepki
2) yansıعقدakitsözleşme, bağıtعقل سليمaklıselimsağduyuاقرانakranyaşıtاقسامaksambölümlerعكسیaksiters, geçimsizعكس العملaksülameltepkiاعلیâlâ1) iyi, çok iyi
2) üstünعلائم سماalaimisemagökkuşağı, ebemkuşağıعلاقهalakailgi, ilişkiعلامتalametbelirti, gösterge, im, izعلامت فارقهalametifarikasimge, belirteç, gösterge, ayırtaçعلى العجلهalelaceleivedilikle, çabucak, çarçabukعلى العادةaleladesıradan, olağanعلى الاصولalelusul1) üstünkörü, gelişigüzel
2) yöntemine göreعالمâlem1) evren, yaratkı
2) eğlenti
3) el günآلتaletaraç, aygıtعلم شمولâlemşümulevrensel, yaratkılıkعلناalenenaçıkça, açıktan açığaعلنیaleniaçık, ortadaعليهaleyhkarşı, karşıtعاليâliyüce, yüksek, uluعالمalimbilgin, bilgiçاعمیâmâgörmez, görme engelliكلمهamaancak, yalnızعملهameleişçiعمليamelî1) uygulamalı
2) kılgılıkعملياتameliyatişlemceعمليهameliyeişlemعميقamikderinعاملamil1) etken, işleyici
2) işçi, yapan (kişi), etkenآمرamirbuyurucu, baş, buyurganعاميانهamiyanesıradan, bayağıcaعمهammekamuعمود فقاريamudufıkariomurga, belkemiğiعنعنهananegelenekعنعنویananevigelenekselآنیani1) birden, ansızın
2) beklenmedikآنیaniapansızعرضaraz1) belirti
2) bulguاراضیarazi1) toprak
2) yerعربدهarbedeçatışmaآرضیهardiyeyığımlıkعارضهarızaaksaklık, bozuklukعریضهarızabozukluk, aksamaعرفةarifeöngünعرشarşgök, gökyüzüعرضarz (I)sunma, anlatma, bildirmeعرضarz (II)en, genişlikأرضarz (III)yer, yeryüzü‎‎‎ارزوarzuistek, isteme, dilek, eğilim, yönelmeآساasadeğnekعصبیasabisinirli, öfkeliعصبيتasabiyetsinirlilikاصالتasaletsoylulukاعصابasapsinir, sinirlerآثار عتيقهasarıatikaeski çıkarmalarاصغریasgarien az, en aşağı, en düşük, en altأصلasıl1) kök, kaynak
2) gerçeklik
3) gerçekاصلليasıllıkökenli, uyrukluاصلسزasılsız1) dayanaksız, kaynaksız
2) uydurma, yalanعصرasıryüzyılعاصیasibaşkaldıran, dikbaşlıاصيلasilsoyluعسكرasker, süer ** اصلیaslibirincil, köklü, başعصریasriçağdaş, çağcılعاشقâşık1) tutkun, vurgun
2) ozan
3) sevgen **
عشيرتaşiretoymakعشقaşksevi *عطالتatalet1) tembellik, gevşeklik, uyuşukluk
2) dinginlik, durağanlık, süredurumعتهatehbunama, bunaklıkعطفاatfendayanarak, göreعطفatıf1) yöneltme, çevirme2) göndermeعاطلatıl1) işe yaramaz, işgörmez
2) süreduranآتیatigelecekعوانهavaneyardakçılar, kafadarlarعودتavdetdönüşعيانayanbelli, açıkعيان بيانayan beyanapaçık, açık seçik, besbelliعيناaynenolduğu gibiعينaynıbenzeri, özdeşعينى,عينيتayni(yet)nesnesel, özdeşlikعياشayyaşiçkiciعيوقه چيقمقayyuka çıkmak1) göklere çıkmak, ortaya çıkmak, yükselmek
3) yayılmak
اعضاazaüyeعظمتazamet1) ululuk
2) çalım, kurumاعظمیazamien çok, en üst, en büyük, en yüksekعذابazapezinçعزلazilgörevden almaعزیمتazimetgidişبادرهbadiredar geçit, dar boğaz, sıkıntıبحرbahirdenizبحثbahis1) konu
2) sözبقایاbakâyâkalıntıباقیbaki1) artan, kalan
2) kalımlı, ölümsüzباكرbakirel değmemiş, işlenmemiş, bozulmamış, dokunulmamışباكرهbakirekız, kız oğlan kız, erdenبقيهbakiyekalan, artanبقليهbakliyebaklagilبالغbaliğ1) erişkin, erin, yetişkin
2) varan, bulanبانیٖbanikurucu, kuranبابbap1) kapı
2) bölüm
3) konuبارزbarizaçık, belirginبصيرتbasiretsağgörüبسيطbasit1) yalın, yalınç **
2) kolay
3) sıradanباطلbatılboş, dayanaksızباطنیbatıniiçrekبایعbayi1) satıcı
2) satış yeriبعضاbazenkimi kez, arada, arada bir, ara sıraبعضbazı1) kimi
2) birtakımبدلbedel1) karşılık, eşdeğer
2) tutarبدنbedengövdeبدخواهbedhahkötü yürekli, kötücülبدرbedirdolunayبئيسbeissakıncaبقاbekakalımبکارتbekâreterdenlikبلاغتbelagat1) iyi konuşan (kimse)
2) sözbilimبلاهتbelahetalıklıkبلدهbeldekentبلدیهbelediyeyerel yönetimبراتberataklanmaبيانbeyansöyleme, bildirmeبياناتbeyanatdemeçبيان نامهbeyanname ***bildirge, bildiriبياضbeyazakبين المللbeynelmileluluslararasıبيضیbeyzisöbe, yumurtamsıبدایتbidayetbaşlama, başlangıçبحقbihakkınadamakıllı, iyiceبلا استثناbilaistisnaayrıksızبالعكسbilakistersineبلا واسطهbilavasıtadolaysız,doğrudan, doğruca, dümdüzبالجملهbilcümlebütünبالفرضbilfarzdiyelim ki, sözgelişiبالفعلbilfiiledimli olarak, doğrudanبالخاصهbilhassaözellikleبالالتزامbililtizambile bile, isteyerekبالاستفادهbilistifadeyararlanarakبالمقابلهbilmukabele1) karşılıklı olarak
2) ben de, siz deبالعمومbilumumbütünبناءbinayapıبناءbinaen1) -den dolayı, -den ötürü
2) dayanarakبناء عليهbinaenaleyhdolayısıyla, bundan dolayıبالطبعbittabidoğal olarakبذاتهbizatihikendisi, kendiliğindenبالذاتbizzatkendisi, aracısızبخارbuharbuğuبحرانbuhranbunalım, bunluk**, sıkıntıبخورbuhurtütsüبرجburçdönenceبطلانbutlangeçersizlik, çürüklükبعدbud1) boyut
2) uzunlukبلوغbüluğergenlikبنيهbünyeyapıجامعهcamîatoplulukجاهلcahilbilgisiz, eğitimsizجاسوسcasusçaşıtجاذبcazipçekici (ilgi),alımlı,uygun (değer), elverişliجبراcebrenzorlaجلسه‎celseoturum‎جمعيتcemiyettopluluk, dernekساقط جنينceninisakıtdüşükجنوبcenupgüneyجراحتcerahatirinجوابcevapyanıtجهانcihanevren, yeryüzüجهازcihazaygıtجهتcihetyön, yanجلدciltderiجسمcisimvarlıkجوارcivardolaylarıجملهcümletümceجثهcüssegövdeخارجdahildış, dışarıداخلیهdahiliyedışişleriدائرdairilişkinدائرهdaireyuvarlak, döngeدارالفنونdarülfünunbilgieviضربdarpvurma, çarpma, vuruş‎دفdeftepme, kovma‎دفينdefingömme, toprağa vermekدفعه, کرهdefa, kerekezدلالتdelalet1) işaret, iz, imge
2) aracılık, kılavuzدفينهdefinegömüدليلdelilkanıtدرجهderece1) basamak, aşama
2) birim
sıcakölçerدرسdersöğrenceدواdevaçözümدورdevirçağدورانdevranyeryüzü, evrenدورهdevre1) dönem
2) dönüş, döngüدماغdimağbeyin, bilinçدرايتdirayetdayanıklılık, güçlüدیارdiyarbölge, yurt, ülke‎دنیاdünyayeryüzü, evrenدولdüvelülke(ler)ابعادebatboyutابدیebedîsonsuz, sürekli, kalıcıابوینebeveynanne babaابلهeblehbön, aptal, beyinsiz, ‘’akılsızاجدادecdatata, cetاجلecelölümاجنبىecnebiyabancı, elاداeda1) davranış, tavır
2) işve, nazادبیاتedebiyatyazınادواتedevataraç gereçاديبedipyazar, yazıncıافراطefratbirey(ler), kişi(ler)اهميتehemmiyetönemالبسهelbisegiysiامرemirbuyruk, komutامنيتemniyetgüvenlikالبسهendişekaygı, sıkıntıاثرeseryapıtاسيرesirtutsakاثوابesvapgiysi, giyecekفقيرeşya1) nesne
2) varlıkاطفالetfalçocukاطرافetrafortalıkاوراقevrakbelgeاولevvelönceایامeyyam1) çıkarcı
2) devirاذاezaacı, sıkıntı, üzüntüاز جملهezcümle1) belli başlı, başlıca, topluca
2) sonuç olarak
3) örneğin, örnek olarakفعالfaaletkinفرقfark1) ayrık, ayrım, ayrışma, ayrılık
2) değişikفاحشfahişaşırı, aşkınفخریfahrionursalفاءقfaiküstün, gelişmiş, yetenekliفقيرfailyapan, eden, işleyen, sorumlu (kimse)فائضfaizgetiri, ürem **فقطfakatancak, yalnızفقيرfakiryoksulفانىfaniölümlü, gelip geçici, kalımsızفرضیfarazivarsayım(sal)فكرfarzgerek, gereklilik, zorunlulukفقيرfasık1) sapkın, sapkın
2) fasık‎فایدهfasılaralık, bölüm, pay, dönemفسیحfasihaçık, düzgün, anlaşılabilir‎فایدهfaydayarar, kazanç, asıفضيلتfazileterdem, üstünlük, ‘’seçkinlikفضلهfazla *çok, aşkın, ‘’artıkفجیعfecikorkunç, acıklı, üzücüفن fenn *, علم ˤilm *fen, ilimbilimفلاحfelah1) kurtuluş
2) başarı
3) iyilik, mutlulukفلاكتfelaketyıkım, ‘’kötülükفناfena1) kötü, olumsuz, niteliksiz, başarısız
2) üzücüفراغتferagatvazgeçme, el çekmeفراستferasetanlayış, kavrama, sezgi, sezişفرتfertbireyفزعfezauzayفيضانfeyezantaşkınفرقتfırkatayrılıkفرصتfırsat1) koşul, olanak
2) uygunlukفطرتfıtratyaradılış, doğa (kimse)فكرfikirdüşünceفی الحقيقهfilhakikadoğrusu, gerçektenفعلfiileylemفرارfirarkaçış, kurtulmaفتنهfitnegeçimsizlik, kargaşa, arabozan (kimse)فياتfiyatdeğer (ürün), eder, karşılıkفحشfuhuşazgınlık, taşkınlıkفضولىfuzuligereksiz, yersiz, boşu boşunaفجورfücurazgınlık, taşkınlıkغدارgaddaracımasız, taş yürekliغافلgafilönlemsiz, boş bulunma, aymazlık, uygunsuzغائلهgailesıkıntı, üzüntüغليانgaleyantaşkınlık, kaynama, coşma, ayaklanmaغالباgalibasanmak, görünüşe bakılırsaغالبgalipkazanmak, yenmek, üstünlükغليظgaliz1) kaba (aşağılama), çirkin, uygunsuz, yakışıksız
2) yoğunغمgamkaygı, üzüntü, acı, sıkıntı, karamsarlıkغنىganibol, çokغرابتgarabetyadırganıcıغربgarip1) sıradışı, şaşırtıcı, alışılmamış
2) yoksul, yoksun, kimsesiz, düşkünغرقgark1) batma, batırılma, boğulma
2) bol, çokغربgarpbatıغيرgayriolmayan, başka, dışıغداgıdabesinحاجتhacetgerek, gerekçeحاجتhacim1) yoğunluk
2) büyüklük
3) oylumحادثهhadiseolayحافظهhafızabellekخفيفhafifyeğni ** حفرياتhafriyatkazıحقhakpay‎‫حقارة‬hakaretaşağılamaحقيقتhakikatgerçek, doğrulukحاكمhâkimyargıçحال hâl *, وضعيت vazˤiyet *hâl, vaziyetdurum‎‎خلفhalefardıl, sonrakiخليطهhalitaalaşım‎حلقhalkulus, toplulukحماستhamasetyiğitlilik, yüreklilikحماراتhamaratbecerikliحاملهhami1) koruyan, kollayan, gözeten, destek çıkan
2) kayıran, kayırıcı (kimse)حاملهhamiltaşıyıcı,taşıyan, elinde bulunduranحاملهhamilegebeحميتhamiyet1) yurtsever, ulus sever
2) gayretliحملهhamle1) atılım
2) saldırıحانطالhantalağır, yavaşحبسhapis1) tutsak, tutuk, kapatma
2) alıkoymaخرابharapyıkıkخرابهharabeyıkıntıحرارتhararetısı ¹, sıcaklık ² جرجامقharcamagiderخرجراهharcırahyollukخارقهharikaolağanüstüخرجharç1) ödeme, gider
2) vergiحركتhareketdevinim ** حرفharfses, imce ** خارجhariçdış, dışarıخارجيهhariciyedışişleriخاصhas1) özgü
2) katışıksızخسارhasarbozma, yıkma, kırma, dökmeحسب حالhasbihalsöyleşiحسرتhasretözlemحساسhassasduyarlıحشرهhaşereböcekخطا *hata1) yanlış, yanılgı, yanlışlık, yanılsama
2) suçخاطرهhatıraanıحيات, عمر ömr *hayat, ömüryaşam, dirim, dirlik‎خایرhayıryardım, iyilikحيثيتhaysiyetsaygınlıkحضمhazım(etmek)sindirimهديهhediyearmağanحدتhiddetkızgınlık, öfkeحكایهhikâyeöyküخلافhilafkarşıtهلالhilalayحسhisduyguخواجهhocaöğretmen, öğretici, öğretenحقوقhukuktüzük, tüze **خصوصhususkonuخصوصىhususi1) özel
2) ayrıcalıkحضورhuzurdirlik, erinç ** حجرهhücregöze ** هجومhücumsaldırı‎حكومةhükûmetyönetim, erk‎خلاصةhülasaözet‎حرhürözgür, bağımsız‎حریتhürriyetbağımsızlık, özgürlükحرمتhürmetsaygıخسرانhüsrandüş kırıklığıهویتhüviyetkimlikاحزانhüzünsıkıntı, üzünç **اصرارısrarüsteleme‎‎اداریidare, idariyönetsel, yönetimsel, yönetme, yürütmeافادهifadeaçıklama, anlatı, anlatım‎افلاحiflahdüzelme, kurtulma, iyileşme‎افلاسiflasbatık, batkınlıkافراغifrağ, istifra1) çevirme
2) boşaltma, kusma, öğürme, dökme, bulantı (mide)‎‎ادمانidmançalışım, alıştırmaابتدائیiptidaiilkel‎اجراicra, icraatuygulama,yürütme,yapma, eylem, çalışma, uygulamaاجتماعiçtimatoplantıاجتماعiçtimakavuşumاجتماعیiçtimaitoplumsalادعاiddiasavادعاidrak1)anlama, kavrama, akıl erdirme
2) kavuşturma, imgelemeاخلال‎‫‬ihlâlbozmaافتخارiftiharövünmeاحتراصihtirastutkuاحتياجihtiyaçgereksinme ya da gereksinimاختيارihtiyaryaşlıاحتياطihtiyat1) yedek
2) sakınma‎اقتدارiktidarerk, yönetimاقتباسiktibasalıntıعلاوهilaveekالهامilhamesin‎التجاilticasığınma‎التفاتiltifatövgü, beğenmeالتحاقiltihakkatılma, karışma, katılım‎‎التهابیiltihapyangı, irinاعمارimarbayındırlıkامكانimkânolanakاملاimlayazımامتحانimtihansınav, yazılı‎امتناimtinakaçınma, sakınmaامتيازimtiyazayrıcalıkانحصارinhisartekelانسانinsan *kul * ‎انشاinşayapı, yapım, kurma, yaratma, yapılandırmaانطباعintibaizlenimارتباطirtibat1) iletişim, bağlantı, ulaşım
2) ilişikانتحالintihalaşırmaارتفاعirtifayükseklikارثیırsikalıtlık, kalıtımlıkاسمisimadاسكانiskanyerleştirme, yurtlandırma, konaklatmaانصاتisnatdayatma, dayandırma‎اسرافisrafsavurganlık, tutumsuzluk'‎استفادهistifadeyararlanmaاستراحتistirahatdinlenmeاستثناءistisnaaykırıاستشارهistişaredanışma, görüş sormaعصيانisyanbaşkaldırı, asilikاشتغالiştigaluğraş, uğraşı, ilgilenmeاشتراكiştirakortaklıkاتحافithafadama, sunmaاعتبارitibarsaygınlık‎اتلافitlaföldürme, yoketme, katletme, kaldırma‎اتفاقittifakbirlik, bağdaşım, bağdaşma, anlaşma, uzlaşma, birleşme‎‎اتحادittihatbirlik, birleşmeایضاحizahaçıklama‎اضافتizafetgörelikاظهارizharbelirtme, gösterme, ortaya çıkma, açığa vurmaازدواجizdivaçevlilikقابليتkabiliyetyetenek, yeti‎قبولkabulalma, onaylama, onama, istemeقدرkaderyazgı ** ‎قدمةkademebasamak, aşamaqaffa *kafabaşكافیkâfiyeter(li)قهرkahırüzüntü, sıkıntı, derin acıقاعدهkaide1) kural
2) ayaklık, duraç, tabanlıkقائمkaim1) geçerli, geçer, kullanılan
2) var olan, ayakta duranكائناتkâinatevrenقلبورkalburelekقلبkalpyürekقمرkamerayكاملkâmil1) bütün, eksiksiz, yetkin, tam
2) ağırbaşlı, erişkin, olgun, bilgili (kimse)کاموسkamussözlükقناعتkanaatyeterlilik, yeterli bulma, inanma kanıklıkقانونkanunyasa, kuralقانون اساسىkanunuesasianayasaقافيهkafiyeuyakكانون اولkanunuevvelaralıkكانون ثانیkanunusaniocakقسوتkasvet1) sıkıntı
2) karanlıkکشفkaşifbulgucuكاتبkatipyazman‎قویمkavimbudun, topluluk‎قوسkaviseğiklikكلمهkelimesözcükکنفkenefayakyoluكسادkesat1) durgun, azlık
2) yokluk, kıtlıkكشيفkesif1) yoğun, sık
2) kalınکشفkeşifbulgu, buluşکتومketumağzı sıkıكذاkezaböyle, böylece, şöyle, öyleceقرائتkıraatokumaقصاصkısasödeşmeقرمزیkırmızıkızıl, alقسمkısım1) bölüm, aşama, evre
2) pay
قطعهkıta1) anakara
2) dörtlük
3) bölük, birlik (ordu)قوامkıvam1) yoğunluk
2) koyuluk (sıvı)قيافتkıyafetgiysi, kılıkقيامkıyam1) ayağa kalkma
2) girişim
3) kalkışmaكتابkitapbetik ** كفرküfürsövme, sövgüقصورkusurbozukluk, elverişsiz, noksanقوتkuvvetgüç,erkكرهküreyuvarلطيفهlatifeşakaلسانlisandilلغاتlügatsözlükلزوملو *lüzumlugerekli‎ماجراmaceraserüvenمعاشmaaşaylıkمعبدmabettapınakمادیmaddîözdeklik ** مفصلmafsaleklemمغدورmağdurkıygın ** مغلوبيتmağlubiyetyenilgiمحفوظmahfuzsaklıمخلوقmahlukyaratıkمحصولmahsulürünمخصوصmahsusözgüمحزونmahzunüzgün, üzüntülü‎مقامmakamorun‎مقبولmakbulbenimsenmiş, ilgi görenمعقولmakuluygun, elverişliمقصدmaksat, gaye, hedefamaç, erekمع مافيهmamafihdurum böyleyken, bununla birlikte (bağlaç)معنیmânaanlamمعنویmanevîtinsel ** مانعmaniengel‎معرفتmarifetbeceri, yetkinlikمعروفmaruf1) tanındık, bilinen, ünlü
2) beğenilen, uygun görülenمصرفmasrafgider, harcamaمطبهmatbaabasımeviمطبوعmatbubasılı, basma (yazım)mavi *mavigökçe ** ماضىmazi1) geçmiş
2) eskiمجازmecaziğretileme, eğretilemeمجبورmecburzorunluمجموعهmecmuadergi, yayınمجهولmeçhulbilinmeyenمدنیmedeniuygarمدنيتmedeniyetuygarlıkمفهومmefhumkavram‎مكتبmektepokulمکروهmekruh1) iğrenç
2) yasak, yasaklıملكهmelekealışkanlıkmelez *melezkırmaمملکتmemleketülke, yurtمراسمmerasimtörenمرحلهmerhaleaşama, evre, bölümمرثيهmersiyeağıtمرتبهmertebeaşama, evre, konum, bölümمسافهmesafeuzaklıkمثلاmeselaörneğinمسئلهmeselesorunمسعودmesutmutluمسئوليتmesuliyetsorumlulukمشغولmeşgul1) uğraşma, uğraş
2) oyalamaمشهورmeşhurünlüمشروباتmeşrubatiçecekمتانتmetanetdayanma, dayanıklılık, sağlamlıkموقعmevkiˤمكان mekân *mevki, mekânyer, konumموجودیتmevcudiyetvarolma, varlık, varoluşموجودmevcutelde olan, var olan, bulunanميدان meydân *, ساحه sâhameydan, sahaalanميل *meyileğim, eğilimمزارmezargömüt ** ‎مقياسmikyasölçek, boyut‎ملیmilliulusal‎‎ملیتmilliyetuyrukمنطقهmıntıkabölgeمصراعmısradizeميراثmiraskalıt ** مسافر *misafirkonukمثال *misalörnekمسکين *miskinuyuşuk, mıymıntıمعامله *muameledavranışمعماmuammabilmeceمعاصرmuasırçağdaş, güncelمعاون *muavinyardımcıمعجزه *mucizetansık ** مغدیmugaddibesleyiciمغالطهmugalatayanıltmacaمغنی muganni, muganniyemuganni, muganniyeşarkıcıمغایرتmugayeretaykırılıkمغایرmugayiraykırıمغبرmuğberküskün, gücenmiş, dargınمغلق *muğlak1) belirsiz, anlaşılmaz, karışık (iş, söz, konu)
2) çapraşıkمخابرهmuhabereiletişim, iletişmemuhaceretmuhaceretgöçmuhacimmuhacimsaldıran, saldırıcımuhacirmuhacirgöçmenmuhaddepmuhaddepdış bükeymuhafaza *muhafazakorumamuhafazakâr *muhafazakârtutucumuhafızmuhafızkoruyucumuhakeme *muhakemeyargılama, uslamlamamuddat *müddetsüreمحقق *muhakkakkesin(likle)muhakkikmuhakkiksoruşturmacımuhalmuhalolanaksızmuhallaffat *muhalefetkarşıtlıkmuhammenmuhammenoranlanan, ön görülenmuhammesmuhammesbeşgenmuhamminmuhamminön görenمحاربه muhârebe, حرب harbmuharebe, harpsavaşmuharipmuharipsavaşçımuharrermuharreryazılı, yazılmışmuharrikmuharrikkışkırtıcı, ayartıcımuharrişmuharriştırmalayan, irkiltenmuhassamatmuhasamatçarpışmamuhasaramuhasarakuşatmamuhasebe *muhasebesayıcılıkmuhasebeci *muhasebecisayıcımuhassırmuhasırkuşatanmuhassalamuhassalabileşkemuhassasmuhassasayrılmışmuhatmuhatkuşatılmışmuhavvilmuhavvildönüştürenmuhavvilemuhavviledönüştürücüمختلفmuhteliftürlü, çok sayıda, birçokmuhtemelmuhtemelolasıمحتوياتmuhteviyatiçindekilerمقدسmukaddeskutsal, kutluمقاولهmukavelesözleşmeمنتظم *muntazamdüzgün, düzenliمربعmurabbadördülmurafaamurafaaduruşmaمعتدلmutedilılım(lı)مطلقmutlaksalt, saltıkمطلقاmutlakakesinlikleموفقيتmuvaffakiyetbaşarıمبالغهmübalağaabartmaمجادله *mücadeleçaba, uğraşmücerritmücerritsoyutمدافعهmüdafaakoruma, savunmaمداخله *müdahalekarışma‎مدرسmüderriseğitimci, eğitmen, öğretmenمدت *müddetsüremudrirmüdrirsidik söktürücümuebbet *müebbetyaşam boyu, sonsuz, kalıcımueccelmüeccelertelenmişmueddepmüeddepuslumuelleffatmüellefat(yazılı) çıkarmamuellif, muharrirmüellif, muharriryazarmuemmenmüemmensağlanmışmuennesmüennesdişilمؤسسهmüessesekurummuessifmüessifüzücümuessirmüessirdokunaklımuessismüessiskurucumueyyidemüeyyideyaptırımmufekkrirehmüfekkiredüşünce gücümuferrihmüferrihiç açıcımufrettmüfrettekilmuflismüflisbatkınمهم *mühimönemliمكافاتmükâfat1) ödül
2) karşılık
مؤمنmümininanan, inançlıمناقشه *münakaşatartışma, söz dalaşıمناسبت *münasebetilişkiمراجعتmüracaatbaşvurumürekkebmürekkepbirleşmiş, birleşikmurrettipmürettipdizgiciمسابقهmüsabakakarşılaşmaمسامحهmüsamahahoşgörü, dözümmusavimüsavieşit,eş, eşleşen, denk‎مشرفmüsrifsavurgan, tutumsuz‎مثبتmüspetolumlu, kanıtlanmış, doğrulanmışمستحكمmüstahkemsağlamlaştırılmış, desteklenmiş‎مستقبلmüstakbelilerideki, gelecektekiمستهجن *müstehcenuygunsuzمستشارmüsteşar *danışmanمسوده *müsvedde1) taslak 2) örnekmuşabbih, mumassilmüşabih, mümasilbenzermuşşabbahatmüşabehetbenzerlikmüşahhasmüşahhassomutمشكلmüşkülgüç, güçlük, çetinmuşkul-pesendmüşkülpesentgüç beğenen, titizmuşrikmüşrikçoktanrıcımüştakmüştaktürevmuştehimüştehiisteklimuştekimüştekiyakınan, sızlananmuştemilatmüştemilateklentimuşterek *müşterekortakmuşterekenmüşterekenortaklaşamuşteri *müşteri1) alıcı, alımcı
2) tüketicimut'amüt'ageçici kazançمطالعهmütalâa1) okuma
2) düşünce
3) irdelemeمتارکهmütarekeateşkes, (silah) bırakışmamuteadditmüteadditçok, birçokmuteaffinmüteaffinkokuşuk, pis kokulu, kokuşmuşmuteahhid *müteahhitüstenci, yüklenicimuteahhidlikmüteahhitliküstencilik, yüklenicilikmuteakibenmüteakibenarkadanmuteakibmüteakipsonra, ardındanmutealiyemütealiyedeneyüstücülükmuteallikmüteallikilişkin, ilgilimuteammimmüteammimyaygınlaşmış, genelleşmişmutearifemütearifebelit ** mutebakimütebakikalanmutebasbısmütebasbısyaltakçımutebeddilmütebeddildeğişen, kararsızmutebessimmütebessimgülümseyen, güleçمعتبرmutebersaygın, geçerli olan, sözü geçer, güvenilir, inanılırmutecanismütecanisbağdaşıkmutecasirmütecasiryeltenenmutecavizmütecavizsaldırganmutedeyyinmütedeyyindindarmuteessirmüteessirüzüntülümutefekkirmütefekkirdüşünürمتفرقmüteferrikdağınıkmutehammilmütehammildayanıklımuteharrikmüteharrikdevingen, oynarمتخصصmütehassısuzmanمترجمmütercimtercümanmuteşşebbismüteşebbisgirişimcimütevâzî *mütevazıalçakgönüllümuteveffamüteveffaölü, ölmüşmuttefik *müttefikbağlaşık, yandaşمذاكرهmüzakeregörüşme, danışmamuzayyadehmüzayedeaçık arttırmaمزمنmüzminsüreğennadir *, ender *nadir, enderseyrekنغمهnağmeezginafile *nafileboşunaنقلاnakiltaşımaنقلیهnakliyetaşımacılık‎‫ناموس‬namusarنصيحت *nasihatöğüt‎نظریاتnazariyatkuram, düşünceناظرnazırbakanنفس *nefessoluknesiçnesiçdokunesl *nesilkuşakنتيجه *neticesonuçنوعnevitürnezifnezifkanamanısfnısıfyarı(m)نهايت *nihayetson(unda)نكاح *nikâhdüğünنسبت *nispetoran‎‫نشان‬nişansimge, belirti, iz, işaretنطق *nutuksöylev‎نسخnüsha1) örnek
2) sayı (basım-yayın)‎نقطهnoktaimragmen *rağmenkarşınراحتrahaterinç, erinçli *راقمrakımyükseklik, yükseltirakip *rakipkarşıdaşرایجrayiçsatış değeriرأیreyoyرئيسreisbaşkanروایتrivayetsöylentiruh *ruhtin ** rutûbet *rutubetyaşlık, ıslaklıkرؤيا *rüyadüşصفحهsafhaaşama, evre, bölümsahil *sahilyaka, kıyısahip *sahipiye ** sahte *sahtedüzmece‎ساكنsakindurgunصميمىsamimiiçtenصرفsarf1) tüketme, kullanma
2) öne sürmeسطح sathsatıhyüzeyسيارهseyyarearabaسبب *sebepneden, gerekçeسفالتsefalet1) yokluk, yoksunluk
2) düşkünlük, aşağılıksafaratsefaretbüyükelçilikسلامتselametesenlikسماsemagökسنه *seneyıl‎‎سربستserbestbağımsız, özgürseviye *seviyedüzeyصحتsıhhatsağlıksihr *sihirbüyüصحبت*sohbetsöyleşiسؤالsualsoruسهولتsuhulet1) kolaylık, yumuşaklık, uygunluk
2) akıcı (konuşma)صلحsulhbarışsunîsuniyapma, yapayسکوتsükûtsessizliksürˤat *sürathızşâhid *şahittanıkşair *şairozanشرقşarkdoğuşart *şartkoşulşatafat(lı)şatafat(lı)gösteriş(li)‎شفافşeffafsaydamşehir *şehirkent‎سلفseleföncel, önceki ‎‎شوقşevkistekشیşeyvarlık, nesneصلهsılabuluşma, kavuşmaشعارşiar1) ayırıcı özellik
2) ülkü, ilkeشدتşiddet1) sertlik, aşırılık, katılık
2) güçlüشمالşimalkuzeyşuˤûr *şuurbilinçşübheli *şüphelisanıktabaqqa *tabakakatmanطبيعت *tabiatdoğaطبيعى *tabiidoğma, doğal‎تابعيتtabiiyet1) bağlılık, bağımlılık
2) uyruktaˤbîr, ifâde*tabir, ifade *deyiş * تحققtahakkuk1) gerçekleşme, yerine getirme
2) kesinleşme, onaylama‎تحكیمtahkimsağlamlaştırma, berkitme, güçlendirmetahlil *tahlilinceleme‎تحلیهtahliyesalıverme, boşaltmatahmin *tahminkestirim *‎تخريبtahripkırma, dökme, yıkma, bozma, çarpıtma‎تحصيلtahsilalma, getiri, elde etme, toplamaتحتtaht *orun *تقاصtakasdeğiş tokuştaˤkib*takipizlem, gözlemطلبtaksirönlemsizlik,özensizlik, ön görmeyerekطلب*talepistekطلبهtalebeöğrenciتعليماتtalimat1) yönerge, yönlendirme
2) komutaتميمtamimgenelgeتعمير taˤmîr *, تعديلات taˤdîlât *tamir, tadilatonarımtaraf *tarafbuluntaraftar *taraftarbulundaştarih *tarihgünay ** tasalluttasallutsarkıntılıktasavvurtasavvurcanlandırma, tasarıtasdîk *tasdikonaytashîhtashihdüzeltmeتصوير *tasvirbetimlemeطيارهtayyareuçakتوصيه *tavsiyesalıkتعادلteadüldenklikتعمداteammü(den)1)tasarlayarak
2)bilinçli, bilerek
3)isteyerek, düşünülerekتعاملteamül1) yapılageliş
2) tepkime, davranıştebessümtebessümgülümsemeتبديلtebdildeğişiklikتبليغtebliğbildiri, iletme, ulaştırmaتبريك *tebrikkutlamaتجلىtecellibelirmeتجسمtecessümgörünmetecrübe *tecrübedeneyimtechîzât *teçhizatdonanımتداویtedaviiyileştirme, sağaltımتدبيرtedbirönlem‎تدريساتtedrisateğitim, öğretimteferruatteferruatayrıntıتفسيرtefsir1) yorum
2) açıklama‎تدريساتtehditgözdağı, korkutmaتهدیدtekamülevrim, gelişim, gelişme, olgunlaşmaتقاعدtekaütemekliliktekeffültekeffülyükümlenmeتكليف *tekliföneritekrar *tekraryineتكذيبtekzipyalanlamaتلاش *telaştasa, kaygı‎تأليفtelifuzlaştırmaتمییزtemiz1) arı, duru
2) kirsiztenâsübtenasüpuyumتنويرtenvir1) aydınlatma, ışıklandırma
2) bilgilendirme, bilgi verme, aydınlatmaتنبيه *tembihuyarıtercîh etmek *tercih etmekyeğlemektercüme *tercümeçeviriterreddut *tereddütduraksamatertip *tertipdüzentesir *tesiretkiteselli *teselliavunmaتسترtesettürörtünmeteşhis *teşhistanıتشكيلteşkiloluşum,oluşma, varolma, kurmaتشكيلteşkilat1) oluşum, kurum
2) örgütتشرين اولteşrinievvelekimتشرين ثانیteşrinisanikasımتشويق *teşviközendirme, kışkırtmaتأییدteyitdoğrulama, doğrulatma, gerçeklemeتحفtuhafgarip, alışılmamış, şaşırtıcı‎‫طمطراق‬tumturakgösterişعمومىumumigenel, kamusal‎اصولusulyavaş, ağırusûl *usulyöntem, yol, yordam, izlenceunvan *unvansanuslup *üslupbiçemvaˤd *vaatsözvakˤâ *vakaolayvakûrvakurağırbaşlıvasf *vasıfnitelikvasıtavasıtaaraçvâsivâsienginvatan *vatanyurtvatandaş *vatandaşyurttaşvaz geçmek *vaz(geçmek)caymakوضيفهvazifegörevve *veile, yenevehmvehimkuruntuvilâyet*vilayetilيئسyeisumutsuzluk, karamsarlıkيعنیyanisonuçta, sözün özü, doğrusuزائلzailyok olan, ortadan kalkanضمير *zamiradıl *ذاتzatkimse, kişi, kendi, özüذاتاzaten *doğrusu, özde, gerçekteزاویهzaviye1) açı
2)anlayış, görüş, bakış açısı, yaklaşım

T&#;rk&#;eye Ge&#;miş Yabancı S&#;zc&#;klerin T&#;rk&#;e Karşılıkları

Türkçe’ye geçmiş yabancı sözcüklerin Türkçe karşılıkları

Günümüz dünyası artık çok daha evrensel. Bu da kültürler arası etkileşimin çok daha yoğun olduğu bir dünya demek. İlerleyen teknoloji ve iletişim alanındaki sınırları ortadan kaldıran gelişmelerin de bunda etkisi büyük. Söz konusu durumun izlerini en iyi gözlemleyebileceğimiz yer ise dil. Bazen farkında dahi olmadan kullandığımız kelimeler yabancı kökenli olabiliyor. Artık bize normal gelen bu Türkçeye giren yabancı kelimeler aslında başka dillerin dilimize uyarlanmış halleri. Dikkat edilmeden kullanılırlarsa, dilde bozulma yaratabiliyor.

Türkçe sözlükler

Bu çok yeni bir durum değil elbette. Özellikle Türkiye gibi pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış, kıtalar ve denizler arasında kalmış bir ülkede sadece son yıllarda değil geçmişten gelen ve dilimize yerleşmiş yabancı kelimeler çok sayıda bulunuyor. Bu sözcüklerin çoğunun kökenini ya da kelime anlamını tam anlamıyla bilmesek de günlük yaşantımızda ve yazı dilinde çokça kullanıyoruz. Fakat yabancı kökenli sözcüklerin anlamlarını doğru bilmek ve Türkçede karşılıklarını da öğrenerek ana dilimizi geliştirmek oldukça kıymetli. Bu noktada Ali Püsküllüoğlu’nun Türkçedeki Yabancı Sözcükler Sözlüğü kıymetli bir kaynak olarak karşımıza çıkıyor. Yazarın ayrıca Dil Devrimi ile Türkçeye kazandırılmış sözcük ve terimleri öğretmeyi amaçladığı çalışması Öz Türkçe Sözlük de kitaplıkta mutlaka bulunması gereken kaynaklardan biri.

Dilimizdeki yabancı kökenli sözcüklerin tarihi

Dilimizdeki yabancı kökenli sözcüklerin tarihi

Dilimize giren yabancı kelimeler arasında bazıları geçmişte dile eklenmiş ve çoktan dile yerleşmiş; kimileri ise son yıllarda kullanılmaya başlanmış durumda. Özellikle günlük hayatta kullanılan İngilizce kelimeler bu grupta hatırı sayılır bir yer kaplıyor. Diğer yandan bir kültürün gelişmişlik seviyesi onun dilindeki kendine özgü kelimelerin çokluğu ile ölçülüyor. Hal böyle olunca da dildeki özgünlük bir kat daha önem kazanıyor.

Türkçe üzerinde en çok etkiye sahip olan diller

Türkçe özellikle Batı kaynaklı dillerden aldığı sözcüklerin yıllar içinde yoğunlaştığı bir dil. Bu durumu incelerken belli bir dilde yabancı sözcüklerin bilhassa hangi alandaki kelimeler olduğuna dikkat edersek bu dilin milleti ile nasıl bir ilişkiye girildiğini anlamak da kolaylaşıyor.

Örneğin; Türkçe üzerinde en çok etkiye sahip dillerden birisi Fransızcayı ele alalım. Özellikle Cumhuriyet öncesi dönemde dilimize yerleşmiş Fransızca sözler sayıca bir hayli fazla. Bu kelimelerin büyük bir çoğunluğu ise fen ve doğa alanına ait kelimeler. Bunun sebebini şöyle açıklamak mümkün: Bilindiği üzere ’da Tanzimat Fermanı ilan edildi. Bu ferman, yönetimi iyileştirmeye yönelik bir tür çabaydı. Bu değişiklik eğitim ve bilim alanında da önemli girişimleri beraberinde getirdi ve böylece dönemin kültür ve bilim merkezi olan Fransa ile yakın temaslar kuruldu. İşin nihayetinde ise bugün sıkça kullandığımız “ajanda, bronşit, dejenere, disiplin, feodal, geometrik, laik, klinik, meridyen, mesaj, portre, salon, seminer, sekreter, termal, virüs, volt” gibi Fransızca kökenli kelimeler dilimize yerleşti.

İtalyancadan Türkçe’ye geçen sözcükler

Bu konudaki bir diğer saptamayı da İtalyanca özelinden gösterebiliriz. İtalyancadan dilimize geçen sözcüklerin çoğunlukla denizcilik, müzik ve moda alanında olduğunu söylemek mümkün. Bunda Osmanlı döneminde Venedikliler ve Cenovalıların denizcilik alanında oldukça aktif olmalarının etkisi büyük elbette. Bu sebeple Türkçe “Abluka, antika, balo, berber, conta, çimento, dalyan, entrika, filika, fiyonk, forsa, gondol, iskele, kamara, levent, martı, parola, reçine, salamura, toka, vida” gibi İtalyanca kökenli kelimelerle tanışmış ve yıllar içinde bu kelimeleri benimseyerek günlük hayatın bir parçası haline getirdi.

İngilizce kökenli kelimelerin Türkçe’deki yoğunluğu

Özellikle son yıllarda İngilizce kökenli kelimelerin Türkçedeki yoğunluğunun artış gösterdiği de bilinen bir gerçek. Bunu hem konuşma dilinde hem de yazı dilinde gözlemlemek mümkün. Bu kelimeler artık o kadar yaygın hale geldi ki kulağa çok sıradan geliyor. Öte yandan bu kadar yaygın kullanılması dilin arılığını giderek bozuyor. Örneğin “tamam” yerine “okey”, “hizmet” yerine “servis”, “bilgilendirme” yerine “briefing” demek ya da “bakkal, çarşı, pazar” gibi farklı kullanımları varken “market” kelimesini kullanmak günlük dilde çokça yapılan hatalar olarak karşımıza çıkıyor.

Yabancı kelimelerin Türkçe karşılıkları

Peki, yabancı kelimelerin yerine hangi Türkçe karşılıklarını kullanabiliriz? Gelin çok yaygın olarak kullanılan örnekler üzerinden bir liste yapalım

  • • Fuel oil – Yakıt yağ
  • • Dekor – Süs
  • • Kampüs – Yerleşke
  • • Sponsor – Destekçi
  • • Spesiyal – Özel
  • • Defans – Savunma
  • • Detay – Ayrıntı
  • • Enternasyonal – Uluslararası
  • • Pozisyon – Durum
  • • Lider – Önder
  • • Organize – Düzenleme
  • • Doküman – Belge
  • • Egzersiz – Alıştırma
  • • Format – Biçim
  • • Ambargo – Yaptırım

Büyük Türkçe Sözlük dil konusunda kendini ve bilgisini geliştirmek isteyenler, yabancı kökenli sözcüklerin Türkçe karşılığını ararken zorlananlar için kıymetli bir kaynak olarak dikkat çekiyor.

Türkçe’deki yabancı kökenli sözcüklerin miktarı

Türkçedeki yabancı kökenli sözcüklerin miktarı

Türk Dil Kurumu’nun yaptığı araştırma raporları gösteriyor ki ’lı yıllarda dilimizde sözcüğün 33’ü Türkçe, 67’si yabancı kökenli sözcüklerden oluşuyordu. Bundan yaklaşık 70 yıl sonra Türk Dil Kurumu’nun kurulması ve dilde sadeleştirme çalışmalarıyla Türkçe sözcük oranı yüzde 43’e ulaştı. Dil Devrimi’nden sonra ise, ’e gelindiğinde, bu oran yüzde 85’i buldu. En son senesinde yapılan çalışmaya göre sözlükteki toplam sözcük sayısı ve bunların tanesi Türkçe. Yani söz konusu oran tekrardan düşmüş durumda.

Türkçe’yi doğru ve etkin kullanmak

Eğer Türkçe konusunda kapsamlı bir araştırma isterseniz Yaşar Çağbayır’ın hazırladığı Ötüken Türkçe Sözlük isimli çalışmasını edinebilirsiniz. Türkçeyi doğru ve etkin kullanmak isteyen ve metin çalışmaları yapan herkesin elinin altında bulunması gereken bu eserde Göktürk, Eski Uygur, Hakaniye, Oğuz, Eski Anadolu, Osmanlı, Çağdaş Türkiye Türkçesi ile Anadolu, Rumeli, Kıbrıs ve Kerkük ağızlarından alınan kelimeler sadece bugünkü anlamlarıyla değil, kullanılmaya başlandıkları ilk dönemlerden bugüne kazandıkları bütün anlamlarıyla veriliyor.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası