azak kalesi hangi antlaşma ile verildi / Küçük Kaynarca Antlaşması - Vikikaynak

Azak Kalesi Hangi Antlaşma Ile Verildi

azak kalesi hangi antlaşma ile verildi

I. ULUSLARASI KARADENİZ TARİHİ SEMPOZUMU BİLDİRİLER KİTABI EDİTÖRLER Kenan İNAN Deniz ÇOLAK TRABZON 2020 BİR OSMANLI KALESİNİN KAYBI: AZAK KALESİ’NİN OSMANLI HAKİMİYETİNDEN ÇIKIŞ SÜRECİ Ümran Karadeniz (Manisa Celal Bayar Üniversitesi/Dr. Arş. Gör./[email protected]) Özet Osmanlı sınır savunma sisteminin temelini oluşturan serhad kaleleri, Osmanlı topraklarının muhafazasında önemli rol oynamıştır. Sınır hattında yer almayan ve iç kale olarak tabir edilen kalelere kıyasla, asker, mühimmat ve tahkimat bakımından daha fazla özen gösterilmiştir. Azak Kalesi de bu serhad kalelerinden biri olarak Osmanlı topraklarının kuzeydoğu sınırının en uç noktasında yer almaktaydı. 1475 yılında Osmanlı hakimiyetine giren Azak, sınır bölgesinde bulunması bakımından önem arz etmekle birlikte, ilk yıllarda güvenlik hususunda herhangi bir tehlikenin söz konusu olmaması nedeniyle daha ziyade ileri bir karakol noktası olmuştur. Bu bölge üzerinden düzenlenen seferlerde ikmal üssü ve askeri destek birimi olma rolünü üstlenen Azak, XVI. yüzyılın ikinci yarısında başlayan ciddi saldırılar karşısında, sınır kalesi olarak ön plana çıkmıştır. Ortalama 250 yıl Osmanlı hakimiyetinde kalan Azak, ilk kez Don Kazaklarının saldırıları neticesinde elden çıkmış; 1637-1642 tarihleri arasında Don Kazaklarının kontrolünde kalmıştır. Bu dönemden sonra Osmanlı Devleti tekrar Azak’a hakim olmuş; ancak 1695-1696 Rus muhasaraları neticesinde kaleyi bir kez daha kaybetmiştir. 1711 Prut Antlaşması ile Azak’ta yeniden tesis edilen Osmanlı gücünün ise ömrü uzun olmamış ve 1736 Rus muhasarası sonucunda kale tamamen kaybedilmiştir. Karadeniz’in güvenliği açısından önem arz eden bu kalenin, üç kez elden çıkması, ilk aşamada Osmanlı Devleti’nin yeterli desteği vermediğini akla getirmektedir. Ancak bu durumu tespit etmek için kalenin saldırılar karşısındaki durumunun ve devletin kale üzerindeki tutumunun incelenmesi gerekmektedir. Bu bildiride, bahsi geçen üç muhasara dönemi ele alınarak Azak Kalesi’nin kaybedilmesine neden olan etkenler açıklanmaya çalışılacaktır. Anahtar Kelimeler: Azak Kalesi, Don Kazakları, Rus, Muhasara, Karadeniz Abtract The border forts which form the basis of the Ottoman border defense system, played an important role in the preservation of the Ottoman lands. Azov Fortress which is one of these border forts, located at the extreme point of the northeastern border of the Ottoman lands. Azov, which came under Ottoman rule in 1475, was important due to its location in the border region, but it became more of an outpost in the first years in the cause of the fact that there was no danger of security. Azov assumed the role of being a supply base and military support unit in the campaigns organized over this region. In the face of serious attacks that began in the second half of the sixteenth century, it came to the fore as a border fortress. Azov which remained under Ottoman rule for an average of 250 year, for the first time was out of Ottomans hand as a result of the Don Cossacks' attacks. The fortress remained under the control of the 382 Ümran Karadeniz Don Cossacks between 1637-1642. After this period, the Ottoman Empire reigned Azov; however, 1695- 1696 lost the fortress once again as a result of Russian battles. The Ottoman power, which was re- established in Azov with the Treaty of Prut of 1711, did not last long. As a result of Russian conquest in 1736, the fortress was completely lost. The fact that this castle, which is important for the security of the Black Sea, was out of hand three times suggests that the Ottoman Empire did not provide sufficient support in the first stage. On the other hand, in order to determine this situation, the position of the castle against the attacks and the attitude of the state on the castle should be examined. In this paper, the three siege periods mentioned will be discussed and the factors that cause the loss of Azov Fortress will be explained. Key Words: Azov Fortress, Don Cossacks, Russian, Siege, Black Sea Giriş Don Nehri’nin Azak Denizi’ne döküldüğü bölgede kurulan en eski şehrin tarihi, MÖ. III. yüzyıla uzanmaktadır. Tarih boyunca farklı kavim ve toplumlara ev sahipliği yapan bölge, uzun dönem önemli ticaret noktalarından biri olma vasfı ile ön plana çıkmıştır. XIV. yüzyılın başlarında, Ceneviz kolonisi olarak tanınmaya başlayan Azak’ta, Venedikliler de ticari faaliyetlerde bulunmuştur. Cenevizli ve Venedikli tüccarların, Azak ticareti üzerindeki egemenlikleri, XV. yüzyılın son çeyreğine kadar devam etmiştir. Bu dönemde, Karadeniz’in güney sahillerini hakimiyeti altına almış olan Osmanlı Devleti, Karadeniz’in kuzey sahillerini de ele geçirip bölgedeki ticareti kontrol altına almayı ve nihayet Karadeniz’i bir “Türk Gölü” haline getirmeyi planlamış; bu kapsamda 1475 yılında düzenlediği bir deniz seferi ile önce Kefe’yi, ardından Azak’ı ele geçirmiştir.1 Osmanlı hakimiyetine geçen Azak, balık, havyar, yağ, hububat, kereste, hayvan ve bilhassa esir ticareti bakımından önemli bir yer olmakla birlikte2 bu dönemde ticaret yollarının değişmesi dolayısıyla eski önemini kaybetmiştir. 3 Osmanlılar zamanında Azak’ta sadece köle ticareti büyümüş ancak genel anlamda ticaret gelişim gösterememiştir. Bu açıdan Azak, ticari niteliğinden ziyade askeri bakımdan bir kontrol noktası ve saldırı merkezi olarak ön plana çıkmıştır. Rus topraklarına yapılan akınlarda Tatarların toplanma ve hareket noktası olan Azak 4, Osmanlı Devleti’nin kuzey-doğu yönünde gerçekleştirdiği seferlerde ise lojistik bir üs olarak kullanılmıştır.5 İlerleyen dönemlerde bu bölgeye yapılan saldırıların 1 Osmanlı hakimiyetinden önce Azak’ın tarihi hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Ümran Karadeniz, “Karadeniz Savunmasında Azak Kalesi (1686-1739) – Teşkilat ve Organizasyon”, (Doktora Tezi), Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019, s.1-5. 2 Akdes Nimet Kurat, Türkiye ve İdil Boyu (1596 Astrahan Seferi, Ten-İdil Kanalı ve XVI-XVII Yüzyıl Osmanlı- Rus Münasebetleri), (Ankara: TTK Yayınları, 2011), s.51. 3 Mustafa L. Bilge, “Azak”, Türkiye Diyanet Vakfı İslam Ansiklopedisi (TDVİA), 4, 1991, s.300. 4 A. A. Novoselyskiy, XVII. Yüzyılın Birinci Yarısında Moskova Devleti’nin Tatarlarla Mücadelesi, trc.: Kemal Ortaylı, (Ankara: TTK Yayınları, 2011), s.392. 5 Azak, Astrahan Seferi’nde ikmal ve lojistik üs olarak kullanılmıştır. Kurat, Türkiye ve İdil Boyu, s.106; Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Mühimme Defterleri (MD), VII/1554, 2599 Bir Osmanlı Kalesinin Kaybı: Azak Kalesi’nin Osmanlı Hakimiyetinden Çıkış Süreci 383 kaynağını ise, Kazaklar ve Ruslar teşkil etmiştir. Ciddi saldırılar neticesinde, Karadeniz’in güvenliği açısından önemli olan serhad kalelerinden biri haline gelmiş; Osmanlı Devleti’ne kuzey-doğu yönünden yapılan saldırılarda düşman askerlerinin aşması gereken ilk engeli teşkil etmiştir. Don Kazaklarının Azak Kuşatması (1637) Don Nehri ile Azak Denizi bölgesine yönelik Kazak akınları, XVI. yüzyılın ikinci yarısında, kendini göstermeye başlamıştır. Tatarlar üzerine akınlar düzenleyen Don Kazakları, bu sırada Azak Kalesi’ne de saldırılarda bulunmuştur. Ancak bu saldırılar, bölgeyi zapt etme niyetiyle yapılan düzenli ve kapsamlı kuşatmalar olmamışlardır.6 Don Kazaklarının 1637 tarihinde Azak üzerine düzenledikleri saldırı ise kaleyi ele geçirmek üzere düzenlenen, planlı bir hareket niteliği taşımaktadır. Bu anlamda, Don Kazaklarının zaferi ile sonuçlanan kuşatma, Osmanlı Devleti için beklenmedik bir sonuç olmuştur. 1637 yılındaki Azak kuşatmasının Don Kazaklarının lehine sonuçlanmasında birçok farklı unsur etkili olmuştur. Bu bakımdan öncelikle saldırı öncesinde, Don Kazaklarının ve Osmanlı Devleti’nin genel durumunun değerlendirilmesi, kuşatma şartlarının daha iyi anlaşılmasını sağlayacaktır. Don Kazakları, Moskova’dan bağımsız olmalarına karşı, XVI. yüzyılın ikinci yarısından itibaren tahıl, silah, barut ve diğer önemli ihtiyaçlarını karşılamak üzere Rusya’ya yakınlaşıp IV. İvan zamanında resmen çarın emrine girmişlerdir.7 Bu bakımdan Don Kazaklarının, Kırım Hanlığı ve Osmanlı topraklarına yönelik akınlarından, Moskova sorumlu tutulmuş; Kazak akınları hususundaki şikayetler, Rus hükümetine yapılmıştır. Moskova ise her defasında, Kazakların kendi başlarına hareket ettiklerini ve kendilerini dinlemediklerini söyleyerek, sorumluluğun Don Kazaklarına ait olduğunu bildirmiştir.8 Öte yandan Rus sınırlarına yapılan Tatar akınlarından bunalan Moskova hükümeti, bu akınların geri püskürtülmesi için Don Kazaklarından yardım almış ve karşılığında para, gıda ve mühimmat desteği sağlamaya devam etmiştir.9 Sürekli Tatar akınları ile meşgul olan Don Kazakları, Tatar akınlarının Azaklılar tarafından başlatıldığına ve Azak’ı ele geçirmeden bu akınlara son 6 XVI. yüzyılın ikinci yarısı ile XVII. yüzyılın ilk yarısında Tatarlar ve Don Kazakları tarafından karşılıklı düzenlenen saldırılar hakkında bkz. Novoselyskiy, XVII. Yüzyılın Birinci, s.10-40, 67-81, 162-171, 218-238, 245-253, 326-368. 7 Sinan Yüksel, “Don Kazaklarının Azak’ı İşgalleri (1637-1642)”, Tarih Araştırmaları Dergisi, 30/49(2011), s.207-208; A.P. Novoseltsev, “XV. Yüzyıl ile XVI. Yüzyılın İlk Yarısında Rus-Türk İlişkileri”, Türk-Rus İlişkilerinde 500 Yıl 1491-1992, Ankara, 12-14 Aralık 1992, (Ankara: TTK Yayınları, 1999), s.78; A. Yu. Tihonov, “Azovskoye Sideniye”, Voprosı İstorii, 8 (1970), s.101. 8 Don Kazak akınlarına karşı Moskova’nın aldığı tedbirler için bkz. Yüksel, “Don Kazaklarının Azak’ı”, s.208-209; Novoselyskiy, XVII. Yüzyılın Birinci, s.138-139, 141-142. 9 Yüksel, “Don Kazaklarının Azak’ı”, s.207-208; Tihonov, “Azovskoye Sideniye”, s.101. 384 Ümran Karadeniz vermenin mümkün olmadığına; Azak’ı aldıkları takdirde Tatarların kendilerine tabi olacaklarına, hatta Kırım’ın bile çarın emrinde olacağına inanıyorlardı.10 Bu bakımdan Azak üzerine bir sefer düzenlemeyi planlayan Kazaklar, Moskova’nın da desteğini beklemiştir. Ancak Osmanlı Devleti’ne karşı bir hareket içinde bulunmayı göze alamayan Moskova hükümeti, Kazakları, Azaklılarla barış içinde yaşamaları konusunda ikaz etmiştir.11 Moskova, Osmanlı ile olan mevcut barışın devam etmesi yönünde çaba sarf ederken bu dönemde Azak’a karşı düzenlenecek bir saldırı karşısında, Osmanlı Devleti ve Kırım Hanlığı’nın da destek veremeyecek durumda oldukları görülmektedir. Lehistan ile 1634’te barış antlaşması imzalayan Osmanlı Devleti, İran ile büyük bir savaşın içine sürüklenmiştir. İran ile mücadele devam ederken, Erdel’de Rakoçi tarafından başlatılan bir halk ayaklanması çıkmıştır. Osmanlı Devleti için sorunlar bunlarla da sınırlı kalmamıştır. Kırım Hanı İnayet Giray, Nogay Tatarlarını da yanına alarak Boğdan prensi Kantemir Mirza’ya karşı sefere çıkmıştır.12 Neticede bu şartlar altında Azak Kalesi hem Osmanlı ordusunun hem de Kırım Hanlığı ordusunun korumasından ve ayrıca Nogay Tatarlarının desteğinden mahrum kalmıştır. Burada şunu belirtmek gerekir ki, Azak Kalesi’nin muhafazası Osmanlı garnizonu tarafından sağlanmakla birlikte, kalenin savunmasında Azak Tatarları olarak anılan Küçük Nogay Tatarları ile Kırım Tatarları önemli bir yere sahipti. Bu durumda Osmanlı Devleti, Azak ve çevresini koruyabilmek için diplomatik yolları kullanmayı denemiş; Foma Kantakuzin’i 1637 yılında elçi olarak Moskova’ya göndermiştir. Kantakuzin’den Don Kazaklarının durumu hakkında bilgi edinmesi ve Rus hükümetini, Don Kazaklarının Azak’a saldırılarını engellemesi hususunda ikna etmesi istenmiştir. Ancak Don bölgesi üzerinden Moskova’ya gidecek olan Kantakuzin, Kazaklar tarafından ele geçirilmiş ve Moskova’ya gitmesine izin verilmemiştir. Bununla birlikte Kantakuzin’in Don’da bulunduğu tarihten daha önce Kazaklar, Azak’ı alabilmek için hazırlıklarına başlamıştır. Osmanlı ile ilişkilerini bozmak istemeyen Moskova hükümeti ise, Kazaklara Azak’ı almaları konusunda müsaade etmemiştir. Bu bakımdan Don Kazakları ilk aşamada Moskova’nın desteği olmadan harekete geçmiştir.13 1637 ilkbaharına gelindiğinde genel durumun Kazakların lehine olduğu açıkça görülmektedir. Savunmanın zayıf olduğu bir dönemde harekete geçen Kazaklar, 21 Nisan 1637’de kaleyi kuşatmıştır.14 Kuşatma sırasında savunmaya devam edebilmek için dışarıdan desteğe muhtaç olan Osmanlı askerlerine, Kerç, 10 Yüksel, “Don Kazaklarının Azak’ı”, s.209; Novoselykiy, XVII. Yüzyılın Birinci, s.255. 11 Yüksel, “Don Kazaklarının Azak’ı”, s.210; Novoselykiy, XVII. Yüzyılın Birinci, s.255. 12 Yüksel, “Don Kazaklarının Azak’ı”, s.210; Tihinov, “Azovskoye Sideniye”, s. 100; İsmail Hakkı Uzunçarşılı, Osmanlı Tarihi, XVI. Yüzyıl Ortalarından XVII. Yüzyıl Sonuna Kadar, III/II, (Ankara: TTK Yayınları, 2003), s.13-14. 13 Yüksel, “Don Kazaklarının Azak’ı”, s.211; Tihonov, “Azovskoye Sideniye”, s.101. 14 Tihonov, “Azovskoye Sideniye”, s.102. Bir Osmanlı Kalesinin Kaybı: Azak Kalesi’nin Osmanlı Hakimiyetinden Çıkış Süreci 385 Taman ve Temrük’ten 4.000 kişilik bir birlik gönderilmeye çalışılmıştır. Ancak durumu öğrenen Don Kazakları aceleyle harekete geçmiş ve yardım için gelen Osmanlı müfrezesini yenilgiye uğratmıştır.15 Bunun yanında kuşatma sırasında Kazaklar para, barut ve yiyecek hususunda sıkıntı yaşamaya başladıkları dönemde Voronej’den 49 gemilik bir filo ile birlikte barut, top güllesi, arkebuz ve nakid para gönderilmiştir. Kazaklar, bu malzemeler sayesinde kuşatmaya devam edebilmiş ve aralarında lağım işinde uzman olanlar tarafından kazılan lağımın patlatılmasıyla surlarda büyük bir gedik açılmıştır. Bu gedik sayesinde kaleye giren Don Kazakları Azak’ı ele geçirmiştir.16 Azak’ın ilk kez elden çıkışında savunmada yaşanan birçok zafiyet, kalenin kaybına neden olmuştur. Öncelikle Kırım Tatarları ve Azak Tatarları, Azak savunmasına yardımcı olamamıştır. Bunun yanında Osmanlı Devleti içinde bulunduğu savaş nedeniyle kaleye gerekli desteği verememiş; Azak yakınındaki Osmanlı kalelerinden yapılan yardım ise kaleye ulaştırılamamıştır. Buna karşın Don Kazakları, Lehistan hükümetinin zulmünden kaçan Zaporog Kazaklarının Don Nehri tarafına gelmesiyle kuvvetlerini arttırma fırsatı bulmuştur. 17 Öte yandan mühimmat hususunda ise Moskova’nın desteğini almıştır. Bu şartlar altında Azak garnizonu, kuşatma sırasında dışardan yardım ve takviye alamazken Don Kazakları, Moskova hükümeti tarafından gönderilen mühimmat ve para sayesinde kuşatmaya uzun süre devam edebilmiştir. Tabi, Rus hükümetinin ikili siyaseti de bu kuşatmada etkili olmuştur. Zira Moskova’nın, Osmanlı ile olan ilişkileri iyi yönde devam ederken bir Osmanlı kalesine karşı yapılan Kazak saldırısını desteklemek yerine engelleyerek Osmanlı’nın yanında olduğunu göstermesi gerekirdi. Nitekim Don Kazaklarının Azak’ı zaptı sonrasında Osmanlı Devleti tarafından Moskova’ya gönderilen mektuplarda bu hususa özellikle değinilmiştir.18 I. Petro’nun Azak Seferleri (1695-1696) 1637 yılında Azak’ta başlayan Don Kazaklarının hakimiyet dönemi yaklaşık beş yıl sürmüştür. XVII. yüzyılın sonlarına doğru ise Karadeniz’in kuzeyinde bu defa Rus tehdidi ön plana çıkmaya başlamıştır. Önceleri Osmanlı Devleti’ni karşısına alma cesaretini gösteremeyen Ruslar, bu dönemde Karadeniz’e inme gayesiyle harekete geçmiştir. 1683 tarihinde Avrupa’da, Osmanlı Devleti’ne karşı kurulan Kutsal İttifak’a 1686 senesinde katılan Rusya19, 1687 ve 1689 yıllarında 15 Tihonov, “Azovskoye Sideniye”, s.102-103 16 Evliyâ Çelebi, Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Bursa-Bolu-Trabzon-Erzurum-Azerbaycan- Kafkasya-Kırım-Girit, haz.:Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, 2, (İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2008), s.136; Tihonov, “Azovskoye Sideniye”, s.103. 17 B. V. Çebotarev ve L. M. Kazakova, “Azov-Gorod Krepkiy”, Voprosı İstorii, 8(1967), s.211. 18 Yüksel, “Don Kazaklarının Azak’ı”, s.215; Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Yabancı Arşivler Fonu, Rusya Federasyonu Arşivi (YB), 1/15. 19 Rusya’nın Kutsal İttifak’a katılımı hakkında bkz. Sabire Arık, “Polonya Kralı III. Jan Sobieski Hükümdarlık Dönemi (1674-1696)”, Tarih Araştırmaları Dergisi, XXIV/38 (2005), s.226-230. 386 Ümran Karadeniz Kırım’a saldırmış; ancak başarısız olmuş20 ve akabinde Özi ve Azak kalelerine yönelmiştir. 1694 sonbaharında Çar Petro, doğrudan Osmanlı Devleti’ne saldırmak üzere sefer hazırlığına başlamıştır. Azak ve Özi kalelerini ele geçirmeyi planlayan Petro, iki ayrı birlik hazırlamıştır. Rusların düzenlediği seferin esas saldırı noktasını teşkil eden Azak Kalesi’ne, Petro’nun bizzat katıldığı bir birlik, sevk edilmiş; askeri operasyonların yönetimi ise, Patrick Gordon, Franz Lefort ve Avtonom Mikhail Golavin’in idaresine verilmiştir.21 1695 seferi için Rusların ilk planı, kaleye öncü birlik göndererek asıl ordu gelene kadar kalenin abluka altına alınmasını sağlamaktı. Ancak gönderilen öncü birlik, asıl ordu birliğinden sadece bir gün önce kaleye ulaşabilmiştir.22 Böylece kuşatma öncesinde, bir öncü birliğin Azak’a ulaşıp ablukaya alması planı uygulanamamıştır. Osmanlı Devleti, kuşatma başladıktan kısa bir süre sonra, kaleye takviye birlik, mühimmat ve zahire yerleştirebilmiştir.23 Rus çarı ise, kuşatma şartlarını lehine çevirmek adına, Azak savunmasının öncü kuleleri olan Don Nehri üzerindeki Şâhî ve Sultaniye kulelerini ele geçirmek üzere harekete geçmiştir. 14 Temmuz’da, her iki kuleyi de kontrol altına alan Ruslar24, muhasarayı devam ettirebilme için önemli bir avantaj sağlamıştır. Bu kuleler sayesinde çar, Don Nehri’nden mühimmat dolu gemilerini getirip kule dibine bir ordu yerleştirmiş; kaleyi, bu taraftan da dövmeye başlamıştır.25 Osmanlı Devleti ise Rusların, Kazaklarla birlikte Azak’a saldıracağını ilk kez 1692 senesinde haber almıştır.26 Bu tarihten itibaren kalenin tamir ve tahkimi için gayret edilmekle birlikte kuşatma öncesinde kalenin yapısal olarak tamire muhtaç olup güçlü bir savunmaya hazır olmadığı görülmektedir.27 Ancak kuşatma sırasında dışarıdan yardım alan kale garnizonu, uzun dönem savunmaya devam edebilmiş ve karşı saldırılarda bulunabilmiştir. Temmuz başında başlayan Azak kuşatması üç ay sürmüştür. I. Petro, Osmanlı garnizonunun mukavemetini 20 Kırım Seferleri hakkında bkz. Muhamet Şen, “Rusya’nın Kırım’ı İşgal Teşebbüsleri Karşısından Kırım Hanlığı Kuvvetlerinin Perekop Zaferi”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XII/1 (2012), s.503-516. 21 Piyotr Avakov, “Severo-Vostoçnoe Priazove v Sostave Rossiyskogo Gosudarstva v Kontse XVII – Naçale XVIII v.: Zavoevaniye, Kolonizatsiya, Upravleniye”, (Doktora Tezi), Yujnıy Federalnıy Universtet, 2011, s.104. 22 A. Stoyanov, “Russia Marches South: Army Reform and Battlefield Performance in Russia’s Southern Campaigns, 1695-1739”, (Doktora Tezi), Leiden Üniversitesi, 2017, s.114. 23 Silâhdâr Fındıklılı Mehmed Ağa, Nusretnâme, İnceleme-Metin (1106-1133/1695-1721), haz.: Mehmet Topal, (Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi, 2018), s.205. 24 Silâhdâr, Nusretnâme, s.206; Patrick Gordon, Dnevnik: 1684-1689, (Moskova, 2009), s.376. 25 Silâhdâr, Nusretnâme, s.206-207. 26 Üsküdarî Abdullah Efendi, Vâkıʻât-ı Rûz-merre, haz.: Erhan Afyoncu, III, (Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi, 2017), s.261. 27 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Maliyeden Müdevver Defterler (MAD),17904/50-2, 3; Silâhdâr, Nusretnâme, s.202-203. Bir Osmanlı Kalesinin Kaybı: Azak Kalesi’nin Osmanlı Hakimiyetinden Çıkış Süreci 387 kıramamış; Eylül sonunda bu koşullar altında kuşatmayı kaldırmak zorunda kalmış ve Ekim başlarında ordu çekilmeye başlamıştır.28 Ruslar için 1695 seferinin tek başarısı, Don Nehri üzerindeki iki kulenin ele geçirilmesi olmuştur. Bunun dışında Ruslar, ilk kuşatma girişiminde tam anlamıyla başarısız olmuştur. 1695 senesindeki Rus geri çekilmesinin temel nedeni askeri yetersizliktir. Kuşatma askerleri, Azak’ı tamamen abluka altına almak ve kaleye gelen desteği kesmek için yetersizdi.29 Her şeyden önce denize kıyısı olan bir kaleyi kuşatan I. Petro’nun en önemli eksiği, Don Nehri ağzını kapayan ve Osmanlı takviye kuvvetlerinin Azak’a girişini engelleyen bir filoya sahip olmayışıydı. Rusların başarısız olmasına neden olan bir diğer unsur ise, kuşatmanın tek bir komutan kumandasında gerçekleşmemiş olmasıdır. Askeri operasyonların yönetimini, Gordon, Lefort ve Golavin’in ortak idaresine bırakmıştır. Bu durum, alaylar arasında uyumsuzluğa neden olmuştur.30 Diğer yandan Azak Kalesi’ni savunan Osmanlı askerleri, kuşatmanın zayıf olması nedeniyle dışarıdan yardım alabilmiş ve neticede uzun süre saldırılara karşı dayanabilmiştir. Ancak kuşatmanın başında kalenin, savunma için hazır olmadığı görülmektedir.31 Öte yandan bu sıralarda Avusturya Seferi’ne hazırlanan Osmanlı Devleti, Kırım Hanı’nın Tatar askerleriyle birlikte sefere katılmasını istemiştir. Böylece Azak Kalesi, büyük ölçüde Kırım Tatarlarının desteğinden de mahrum kalmıştır.32 Burada Osmanlı Devleti’nin Rus tehdidini ciddiye almadığı açıkça görülmektedir. Büyük bir Rus saldırısına ihtimal vermeyen Osmanlı sultanı, kalenin büyük bir desteğe ihtiyacı olmadığını düşünmüş olmalıdır. Neticede, Ruslar başarılı bir kuşatma gerçekleştirememiş; bu bakımdan kuşatma başladıktan sonra Azak’a yerleştirilen takviye asker ve mühimmat sayesinde kale, uzun süre savunulabilmiştir. Azak’tan vazgeçmeyen I. Petro, gelecek yıl, daha büyük bir orduyla Azak’ı ele geçirmeyi planlamıştır. Öncelikle ilk kuşatmadaki başarısızlığın temel nedenleri tespit edilmiş ve telafi edilmeye çalışılmıştır. Öncelikle Azak Filosu adıyla bir filo hazırlanmış; aynı zamanda sadece Petro’ya karşı sorumlu olan bir kuşatma komutanı tayin edilmiştir.33 Osmanlı tarafında ise, 1695 senesi saldırısının verdiği zarar telafi edilmeye çalışılmış ve yeni bir saldırı için hazırlıklara başlanmıştır. Ancak, 1696 senesi Haziran ayı geldiğinde bu hazırlıklar, hala sonuç vermemiştir.34 28 Silâhdâr, Nusretnâme, s.213-214. 29 Pavel Osipoviç Bobrovskiy, İstoriya 13-go Leyb-Grenaderskogo Erivanskogo Ego Veliçestvo Polka za 250 let, I, (St. Petersburg, 1892), s.77; Gordon, Dnevnik, s.385-386. 30 Bobrovskiy, İstoriya 13-go, s.87. 31 Karadeniz, “Karadeniz Savunmasında Azak”, s.156-157, 162-163. 32 Karadeniz, “Karadeniz Savunmasında Azak”, s.155-156. 33 Bobrovskiy, İstoriya 13-go, s.87. 34 Karadeniz, “Karadeniz Savunmasında Azak”, s.170-178. 388 Ümran Karadeniz Haziran ayı başlarında kuşatma faaliyetine başlayan Ruslar, 15 Temmuz 1696’da kaleyi tamamen kuşatmıştır.35 Kuşatma başladıktan sonra ise Osmanlıların kaleye takviye birlik ve mühimmat yerleştirmesi mümkün olmamış; hem denizden hem de karadan dışarı ile bağlantısı kesilen kale garnizonunun kurtuluşu imkansız hale gelmiştir. Nihayet kale, mukavemet edememiş ve teslim olmuştur. 36 Ruslar, ilk kuşatmadaki başarısızlıklarını, bir sonraki sene telafi edebilmiş ve kaleyi ele geçirmeyi başarmıştır. Rusların bu sefer için yeni bir donanma ile birlikte süvari ağırlıklı bir ordu oluşturması37, kalenin dışarı ile bağlantısının kesilmesini önemli ölçüde etkilemiştir. Ayrıca, 1695 senesinde Osmanlı’dan alınan Don Nehri üzerindeki iki kuleye ilaveten Kalança adasında yeni bir kale inşa eden Ruslar 38, Azak’ın dışarısı ile olan tüm iletişimini kesmiş ve saldırı başladıktan kısa süre sonra Azak’ı, ele geçirmiştir. 1696 senesinde Azak garnizonunun savunmada başarısız olmasının en önemli nedeni, 1695 kuşatmasından sonra kalenin gereği gibi tamir ve tahkim edilememiş olmasıdır. Aynı dönemde ikinci Avusturya Seferi’ne hazırlanan Osmanlı Devleti, Azak savunmasını güçlendirmeye çalışmış; bu hususta gerekli asker ve mühimmat tedariğinin görülmesi için emirler vermiş; ancak bu emirler layığıyla yerine getirilmemiştir.39 Bunun yanında kuşatmayı yarıp kaleye takviye birlik ve mühimmat yerleştirilememiş olması, kalenin kısa zamanda elden çıkmasına neden olmuştur. 1696 kuşatması öncesinde Avusturya Seferi’ne hazırlanan Osmanlı sultanının, bir önceki sene olduğu gibi bölge savunmasının başında bulunması gereken Kırım hanını, batıdaki sefere çağırması da dikkat çekmektedir.40 Bu durum şüphesiz Osmanlının daha ziyade önem verdiği Avusturya Seferi’nde, Kırım Hanı’nın gücünden yoksun kalmak istememesinden kaynaklanmış olmalıdır. Gerçi, Rus çarı, Azak’a doğru gelirken, Kırım hanının Avusturya Seferi’nde bulunması doğru bulunmayıp kendisinin tüm Tatar askerleriyle Azak yardımına gitmesine, kendisinin tüm Tatar askerleriyle Azak yardımına gitmesine, daha önce karar verilmiştir.41 Ayrıca, 1695 senesinde Azak’ı ele geçiremeyen Rusların, savaş ve kuşatma hususunda askeri gücünün yetersizliği yanında gerekli tecrübe ve deneyime sahip olmadıkları düşünülmüş olmalıdır. Bu bakımdan 1696 senesinde Osmanlı Devleti’nin Azak’a daha az önem vermesi, aslında Rus tehdidine verdiği önem ile ilişkili olup Rus gücünü 35 F. Laskovski, Materialı Dlya İstorii İnjenernogo İskusstva Rossii, II, (St.Petersburg, 1861), s.75-76, ss.78-80. 36 1696 kuşatması hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Karadeniz, “Karadeniz Savunmasında Azak”, s.187-188. 37 Stoyanov, “Russia Marches South”, s.125. 38 Stoyanov, “Russia Marches South”, s.127. 39 Mustafa Nuri Paşa. Netâyicü’l-Vukûʻāt, I-IV, İndeksli Tıpkıbasım, haz.: Yılmaz Kurt, (Ankara: TTK Yayınları, 2014), s.275. 40 Silâhdâr, Nusretnâme, s.147; Nihal Metin, “Viyana Avusturya Kütüphanesi Nr. H.O.180D’de Kayıtlı Münşeât-ı Divân-ı Hümâyûn (Nâme-i Hümâyûn Sûretleri) (Muharrem 1099-Cemaziyelahir 1108/Kasım 1687-Ocak1697) (İnceleme-Metin)”, (Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2014, s.170-171. 41 Silâhdâr, Nusretnâme, s.147-148; Metin, “Viyana Avusturya Kütüphanesi”, s.173-175. Bir Osmanlı Kalesinin Kaybı: Azak Kalesi’nin Osmanlı Hakimiyetinden Çıkış Süreci 389 küçümsemesinden kaynaklanmıştır. Gelişen Rus gücü karşısında batıda Avusturya ile mücadele etmek daha önemli görülmüş ve bu savaş ortamı içinde, bir noktada Azak Kalesi’nin elden çıkma ihtimalini göze alınmıştır. Nitekim Osmanlı sultanı, 1696 senesinde Azak Kalesi elden çıkınca, …Azak gibi bir sedd-i İslâm göz göre eydî-i küffâra giriftâr oldı… sözleriyle vaziyeti ifade etmiştir.42 Kendisinin tüm Tatar askerleriyle Azak yardımına gitmesine, daha önce söylendiği gibi bir an önce Bucak’tan ihraç olunan Tatarların başına oğlu Şehbaz Giray veya Kaplan Giray’ı göndermesine karar verilmiştir. 1736 Rus Seferi ve Azak’ta Osmanlı Hakimiyetinin Sonu 1696 yılında Osmanlı’nın elinden çıkan Azak Kalesi, 1699 senesinde Karlofça’da yapılan görüşmelerle bir karara bağlanamamış43; 1700 yılında imzalanan İstanbul Antlaşması ile resmen Rus hakimiyetine geçmiştir.44 Fakat Rusların ilk Azak hakimiyeti uzun sürmemiştir. 1711 yılında, Osmanlı ile Ruslar arasında vuku bulan Prut Savaşı’nın değişen seyri neticesinde imzalanan Prut Antlaşması ile Moskova hükümeti, Azak Kalesi’ni tamamen Osmanlı’ya teslim etmeyi kabul etmiştir.45 Böylece Azak Kalesi, yaklaşık on beş yıllık bir aradan sonra tekrar Osmanlı topraklarına katılmış ve Osmanlı’nın Azak’ta son hakimiyet dönemi başlamıştır. Osmanlı Devleti daha önce iki kez kaybettiği Azak Kalesi’nin Karadeniz güvenliği açısından önemini daha iyi anlamıştır. Bu bakımdan 1711 sonrasında Azak’ta önemli bir tamir ve tahkim faaliyeti başlatılmıştır. Kalede başlanan tamir faaliyeti düzenli olarak 1736 senesine dek devam etmiştir. Fakat, bu süre içinde kimi zaman tamir için gerekli malzemenin tedariği sorun olurken kimi zaman da tamir hizmetinde görevli olanların işlerini ihmal etmeleri tamir ve onarım faaliyetlerinin geri kalmasına neden olmuştur.46 Osmanlı Devleti, Azak Kalesi’nde, bir önceki döneme nazaran daha sağlam bir askeri yapı oluşturup kaleyi tahkim etmeye çalışırken Ruslar, 1735 senesinde Karadeniz’e inme adına yeniden hazırlıklar yapmaya başlamıştır.47 Rus çariçesi 42 Nihal Metin, “Viyana Avusturya Kütüphanesi Nr. H.O.180D’de Kayıtlı Münşeât-ı Divân-ı Hümâyûn (Nâme-i Hümâyûn Sûretleri) (Muharrem 1099-Cemaziyelahir 1108/Kasım 1687-Ocak1697) (İnceleme- Metin)”, (Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2014, s.178-180. 43 Karlofça’da yapılan görüşmelerin ayrıntıları için bkz. Abdülkadir Özcan, “Karlofça Antlaşması”, TDVİA, XXIV, 2001, s.504-507. 44 İstanbul Antlaşması’nın tam metni için bkz. Muâhedât Mecmuâsı, III, (Ankara: TTK Yayınları, 2008), s.20. 45 Prut Seferi hakkında bkz. Akdes Nimet Kurat, Prut Seferi ve Barışı 1123 (1711), 1, (Ankara: Ankara Üniversitesi Dil, Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Enstitüsü Yayınları, 1951); Prut Antlaşması’nın metni için bkz. Muâhedât Mecmûası, s.222-229. 46 1713 yılı sonrasında Azak’da yapılan tamir ve tahkim faaliyetleri hakkında ayrıntılı bilgi için bkz. Karadeniz, “Karadeniz Savunmasında Azak”, s.207-217. 47 Rusya’da Karadeniz’e yönelik en önemli hazırlıklar çariçe Anna zamanında yapılmıştır. Bkz. Sinan Yüksel, “Çariçe Anna Zamanında Rusya’nın Karadeniz Politikası”, Mukaddime, 8/2, 2017, s.352. 390 Ümran Karadeniz Anna, Kırım ve Azak üzerine iki ayrı sefer düzenlemeyi planlamış ve 1736 ilkbaharında bu planı tatbik için harekete geçmiştir.48 Azak Kalesi etrafında ilk kez Rus süvarileri görülmeye başlandığında, kale içindeki askerler Ruslara bu durumun sebebini sormuş; “…bizim derdimiz Tatarladır, siz müsterih olun…” diye kağıtlar göndermişlerdir.49 Akabinde aniden başlayan Rus muhasarası karşısında Azak muhafızı Mustafa Paşa, kaledeki cebehâne, mühimmat ve muhafızın oldukça az olduğu ve bir an önce yardım gönderilmesi gerektiği konusunu merkeze arz etmiştir.50 Nihayet Mart 1736’da, Azak tarafından gelen muhasara haberleri üzerine İstanbul’da müşavere meclisi toplanmış ve sefer düzenlenmesi gerektiğine karar verilmiştir. 51 Ancak bu geç alınmış bir karardır. Zira uzun zamandır hazırlık içinde olan Rus ordusu, Azak’a saldırılara başlamış; Don Nehri üzerindeki Paşa ve Yeniçeri kulelerini52 herhangi bir direnişle karşılaşmadan ele geçirmişlerdir.53 Oysa Don Nehri üzerindeki kuleler, Azak’ın öncü savunma yapıları olmaları nedeniyle, Azak savunmasında bilhassa önemliydiler. Bu bakımdan Ruslar, ele geçirdikleri bu kale ve kuleler sayesinde, Azak’ı tam anlamıyla abluka altına alma fırsatını yakalamıştır. Mayıs ayında başlayan Azak kuşatması sırasında Rusların da kimi zaman asker ve mühimmat hususunda sıkıntılar yaşadığı görülmüştür. Ancak bu tip sorunlar, Rusların hızlı bir şekilde takviye destek alabilmeleri neticesinde kısa süre içerisinde çözümlenebilmiştir. Nitekim Mayıs ayı içinde Voronej’den gönderilen bir nehir filosu, bir yandan Ruslara mühimmat desteği sağlamış; öte yandan Azak’ı rahatlıkla dövebilecek bir yere yanaşıp dışarıdan herhangi bir yardım gelmesini önleyecek şekilde demirlemiş ve böylece kale, saatlerce top ateşine tutulabilmiştir.54 Kuşatma devam ederken Osmanlı Devleti, asker ve silah yetersizliğinden savunmada zorlanan Azak Kalesi’ne askeri yardım sağlamaya çalışmıştır. Kale garnizonuna yardım için Kapudan Paşa olan vezir Canım Hoca Mehmed Paşa donanma ile gönderilmiş55; ancak Azak’a ulaşan Mehmed Paşa kumandasındaki Osmanlı filosu, Don Nehri ağzında derinlik düştüğü ve kumla kaplandığı için kaleye ulaşamamıştır. Ayrıca Rus gemileri de filonun geçişine izin vermeyecek 48 A. B. Şirokorad, Rusların Gözünden 240 Yıl Kıran Kırana Osmanlı-Rus Savaşları, Kırım, Balkanlar, 93 Harbi ve Sarıkamış, çev.: A. Batur, (İstanbul: Selenge Yayınları, 2013), s.94. 49 Vakʻanüvs Subhî Mehmed Efendi, Subhî Tarihi Sâmî ve Şâkir Tarihleri İle Birlikte (İnceleme ve Karşılaştırmalı Metin), haz.: Mesut Aydıner, (İstanbul:Kitabevi Yayınları, 2007), s.293. 50 Vakʻanüvs Subhî Mehmed Efendi, Subhî Tarihi, s.293; Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Cevdet- Askeriye (C.AS), 44115, 53954 51 BOA, MD.CLXII/454 52 Stoyanov, “Russia Marches South”, s.210. 53 Stoyanov, “Russia Marches South”, s.209-210; Şirokorad, Rusların Gözünden, s.94. 54 Stoyanov, “Russia Marches South”, s.211. 55 Şem’dânizâde Fındıklılı Süleyman Efendi Mür’i’t-Tevârih, I, haz.: Münir Aktepe, (İstanbul: İstanbul Edebiyat Fakültesi Matbaası, 1976), s.42-43; Osmanlı Devleti’nin kaleye sağladığı askeri yardım hakkında bkz. Karadeniz, “Karadeniz Savunmasında Azak”, s.234-238. Bir Osmanlı Kalesinin Kaybı: Azak Kalesi’nin Osmanlı Hakimiyetinden Çıkış Süreci 391 şekilde demirlemiştir. Bu nedenle daha fazla mücadele edemeyen Mehmed Paşa, Azak’ı kaderine terk ederek geri dönmek zorunda kalmıştır. 56 Böylece Azak’a ulaştırması için kendisine verilen cebehâne, mühimmat, zahire, asker ve tamiratta kullanılacak alet ve ameleden hiçbiri kaleye ulaşamamıştır.57 Azak kuşatması Haziran ayının son haftalarına kadar devam etmiş; bu sırada atılan bir top güllesi ile Azak’ın barut deposunu patlamıştır. Patlama sonrasında Osmanlı garnizonu bir süre daha dayanmış; nihayet 1 Temmuz 1736’da Ruslar, Azak’ı işgal etmiştir.58 Osmanlı’nın 1736 kuşatmasındaki başarısızlığında dikkati çeken ilk husus, kalenin hazırlıksız yakalandığı söylemidir. Nitekim kale muhafızı da bahsi geçtiği üzere, kuşatma başladığı sırada, kaledeki silah ve askerin yetersiz olduğunu merkeze bildirmiştir. Ancak Osmanlı Devleti, 1736 yılına dek Azak Kalesi’nin tamir ve tahkimine önem vermiştir. Bu bakımdan Osmanlı merkezi hükümetinin aldığı tedbirlere rağmen kuşatma başladığında kalenin yeterli mühimmat ve askerinin bulunmaması, kalenin tahkim ve tamiri için görevlendirilen kimselerin keyfi davranışlarından kaynaklanmış olmalıdır.59 1736 yılında, Osmanlı’nın başarısız olmasının en önemli nedeni ise, harekete geçmek için geç kalınmış olmasıdır. Osmanlı Devleti, Ruslara savaş ilan edip Azak’a yardım gönderdiği sırada, Rus ordusu uzun süre önce hazırlıklarını tamamlayıp harekete geçmiş ve Don Nehri üzerindeki öncü kuleleri ele geçirmiş; hatta denizden de kaleyi sıkı bir ablukaya almıştır. Bu şartlar altında kaleye yardım ulaştırmak mümkün olmamıştır. Buna ilaveten muhasara sırasında barut deposuna isabet eden bir top sonrasında yaşanan patlama ile verilen kayıplar, kale garnizonunun kalan ümitlerini de tüketmiş ve neticede kale teslim edilmiştir. Sonuç Osmanlı topraklarının kuzey-doğu ucunda bulunan Azak Kalesi, 1637, 1695- 1696 ve 1736 tarihlerinde maruz kaldığı kuşatmalarda başarılı bir şekilde savunulamamış ve her defasında kale kaybedilmiştir. Kuşatmaların ve savunmaların seyrini belirleyen birçok farklı etken bulunmaktadır. Bir kalenin uzun süreli ciddi bir kuşatmaya direnebilmesi için öncelikle yapısal olarak sağlam v savunmaya elverişli olması gerekmektedir. Bunun yanında yeterli miktarda asker, cephane ve erzakının bulunması önemlidir. Son olarak kale muhafızının ve 56 Şirokorad, Rusların Gözünden, s.95; Stoyanov, “Russia Marches South”, s.212 57 Azak Kalesi’ne gönderilen ancak oraya ulaşamayan mühimmatı hakkında bkz. Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Baş Muhasebe Kalemi Defterleri (D.BŞM), 2034, s.2-6. 58 Nicolae Jorga, Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, 4, çev.: N. Epçeli, çev. kont.: K. Beydilli, (İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2009), s.349. 59 Tamir hususunda keyfi davranan Azak Kalesi binaemini hakkında bkz. Karadeniz, “Karadeniz Savunmasında Azak”, s.220, 224. 392 Ümran Karadeniz askerlerinin iş bilen ve tedbirli kimseler olması mühimdir. Bu özelliklere ilaveten, 1682’de telif edilmiş Umûr-ı Ahvâl-i Sefer isimli eserde ifade edildiği gibi kuşatma altındaki bir kaleye, gerekli yardım ulaşmadığı takdirde kale ne derece dayanıklı olursa olsun fethi kolay olurdu. Bu bağlamda Azak Kalesi’nin 1637, 1696 ve 1736 kuşatmalarındaki başarısızlığının temel nedeni kuşatmayı kırıp kaleye askeri yardım sağlayamamış olmasından kaynaklamıştır. Ancak 1637 ve 1696’da, Azak’ın kaybına neden olan asıl sebep Osmanlı’nın Azak çevresindeki tehdit unsurlarını göz ardı etmiş olmasıdır. 1711 sonrasında ise, her anlamda daha temkinli hareket edilip kalenin tamir ve tahkimi önemsenmişse de bu defa görevlilerin başına buyruk davranışları kontrol edilememiş ve 1736’da kale kaybedilmiştir. Bir Osmanlı Kalesinin Kaybı: Azak Kalesi’nin Osmanlı Hakimiyetinden Çıkış Süreci 393 KAYNAKÇA Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Mühimme Defterleri (MD), VII, CLXII Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Cevdet, Askeriye (C.AS), 44115, 53954 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Baş Muhasebe Kalemi Defterleri (D.BŞM), 2034 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Maliyeden Müdevver Defterler (MAD), 17904 Başbakanlık Osmanlı Arşivi (BOA), Yabancı Arşivler Fonu, Rusya Federasyonu Arşivi (YB), 1/15. Arık, Sabire. “Polonya Kralı III. Jan Sobieski Hükümdarlık Dönemi (1674-1696)”, Tarih Araştırmaları Dergisi, XXIV/38 (2005), s.213-238. Avakov, Piyotr. “Severo-Vostoçnoe Priazove v Sostave Rossiyskogo Gosudarstva v Kontse XVII – Naçale XVIII v.: Zavoevaniye, Kolonizatsiya, Upravleniye”, (Doktora Tezi), Yujnıy Federalnıy Universtet, 2011. Bilge, Mustafa L. “Azak”, TDVİA, 1991, 4, s.300-301. Bobrovskiy, Pavel Osipoviç. İstoriya 13-go Leyb-Grenaderskogo Erivanskogo Ego Veliçestvo Polka za 250 let, I, St. Petersburg, 1892. Çebotarev, B. V. ve L. M. Kazakova. “Azov-Gorod Krepkiy”, Voprosı İstorii, 8(1967), s.210-214. Evliyâ Çelebi. Günümüz Türkçesiyle Evliyâ Çelebi Seyahatnâmesi: Bursa-Bolu-Trabzon- Erzurum-Azerbaycan-Kafkasya-Kırım-Girit, haz.:Yücel Dağlı, Seyit Ali Kahraman, 2, İstanbul: Yapı Kredi Yayınları, 2008. Gordon, Patrick. Dnevnik: 1684-1689, Moskova, 2009. Jorga, Nicolae. Osmanlı İmparatorluğu Tarihi, 4, çev.: N. Epçeli, çev. kont.: K. Beydilli, İstanbul: Yeditepe Yayınevi, 2009. Karadeniz, Ümran. “Karadeniz Savunmasında Azak Kalesi (1686-1739) – Teşkilat ve Organizasyon”, (Doktora Tezi), Manisa Celal Bayar Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, 2019. Kurat, Akdes Nimet. Prut Seferi ve Barışı 1123 (1711), I, Ankara: Ankara Üniversitesi Dil, Tarih-Coğrafya Fakültesi Tarih Enstitüsü Yayınları, 1951. 394 Ümran Karadeniz Kurat, Akdes Nimet., Türkiye ve İdil Boyu (1596 Astrahan Seferi, Ten-İdil Kanalı ve XVI-XVII Yüzyıl Osmanlı-Rus Münasebetleri), Ankara: TTK Yayınları, 2011. Laskovski, F. Materialı Dlya İstorii İnjenernogo İskusstva Rossii, II, St.Petersburg, 1861. Metin, Nihal. “Viyana Avusturya Kütüphanesi Nr. H.O.180D’de Kayıtlı Münşeât- ı Divân-ı Hümâyûn (Nâme-i Hümâyûn Sûretleri) (Muharrem 1099- Cemaziyelahir 1108/Kasım 1687-Ocak1697) (İnceleme-Metin)”, (Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, 2014. Muâhedât Mecmuâsı, III, Ankara: TTK Yayınları, 2008. Mustafa Nuri Paşa. Netâyicü’l-Vukûʻāt, I-IV, İndeksli Tıpkıbasım, haz.: Yılmaz Kurt, Ankara: TTK Yayınları, 2014. Novoseltsev, A. P. “XV. Yüzyıl ile XVI. Yüzyılın İlk Yarısında Rus-Türk İlişkileri”, Türk-Rus İlişkilerinde 500 Yıl 1491-1992, Ankara, 12-14 Aralık 1992, Ankara: TTK Yayınları, 1999, s.73-78. Novoselyskiy, A. A. XVII. Yüzyılın Birinci Yarısında Moskova Devleti’nin Tatarlarla Mücadelesi, trc.: Kemal Ortaylı, Ankara: TTK Yayınları, 2011. Özcan, Abdülkadir. “Karlofça Antlaşması”, TDVİA, 2001, 24, s.504-507. Silâhdâr Fındıklılı Mehmed Ağa. Nusretnâme, İnceleme-Metin (1106-1133/1695- 1721), haz.: Mehmet Topal, Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi, 2018. Stoyanov, A. “Russia Marches South: Army Reform and Battlefield Performance in Russia’s Southern Campaigns, 1695-1739”, (Doktora Tezi), Leiden Üniversitesi, 2017. Şem’dânizâde Fındıklılı Süleyman Efendi. Mür’i’t-Tevârih, I, haz.: Münir Aktepe, İstanbul: İstanbul Edebiyat Fakültesi Matbaası, 1976. Şen, Muhamet. “Rusya’nın Kırım’ı İşgal Teşebbüsleri Karşısından Kırım Hanlığı Kuvvetlerinin Perekop Zaferi”, Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi, XII/1 (2012), s.503-516. Şirokorad, A. B. Rusların Gözünden 240 Yıl Kıran Kırana Osmanlı-Rus Savaşları, Kırım, Balkanlar, 93 Harbi ve Sarıkamış, çev.: A. Batur, İstanbul: Selenge Yayınları, 2013. Tihonov, A. Yu. “Azovskoye Sideniye”, Voprosı İstorii, 8 (1970), s.99-110. Bir Osmanlı Kalesinin Kaybı: Azak Kalesi’nin Osmanlı Hakimiyetinden Çıkış Süreci 395 Uzunçarşılı, İsmail Hakkı. Osmanlı Tarihi, XVI. Yüzyıl Ortalarından XVII. Yüzyıl Sonuna Kadar, III/II, Ankara: TTK Yayınları, 2003. Üsküdarî Abdullah Efendi. Vâkıʻât-ı Rûz-merre, haz.: Erhan Afyoncu, III, Ankara: Türkiye Bilimler Akademisi, 2017. Vakʻanüvs Subhî Mehmed Efendi. Subhî Tarihi Sâmî ve Şâkir Tarihleri İle Birlikte (İnceleme ve Karşılaştırmalı Metin), haz.: Mesut Aydıner, İstanbul:Kitabevi Yayınları, 2007. Yüksel, Sinan. “Çariçe Anna Zamanında Rusya’nın Karadeniz Politikası”, Mukaddime, 8/2 (2017), s.351-364. Yüksel, Sinan. “Don Kazaklarının Azak’ı İşgalleri (1637-1642)”, Tarih Araştırmaları Dergisi, 30/49(2011), s.205-218.

kaynağı değiştir]

Daha önceleri "Tana" adıyla bilinen Azak, XIII. yüzyıldan itibaren Karadeniz ticaretinin en önemli kenti haline geldi. Aynı yüzyılda Altınordu egemenliğne giren kale 1395'te Timur tarafından yıkıldı. Cenevizliler tarafından yeniden inşa edilen kale 1475'e kadar bu deniz gücün elinde kaldı.

Azak Kalesi II. Mehmet döneminde, 1475 yılında Gedik Ahmet Paşa'nın komutasındaki Kırım seferi sırasında ele alındı ve buradaki Ceneviz kolonilerine son verildi.

1637'de Kırım'da başgösteren karışıklıklardan faydalanan Don Kazakları, Rusya Çarlığı'nın da yardımıyla kaleyi ele geçirdilerse de Osmanlı Padişahı İbrahim'in (1640-48) Rusya Çarlığı'na verdiği ültimatoma savaşla karşı veremeyecek durumda olan Rusya Çarlığı, 1642'de kaleyi teslim etti.

İkinci Viyana Kuşatması'nı (1683) takip eden savaşlar sırasında Osmanlı Devleti'nin birçok cephede harp halinde olmasından faydalanmak isteyen Rus Çarı I. Petro 1695 yılında ani bir baskınla kaleyi almak istediyse de onbeşbin deniz, altmışbin kara askeri ve üç yüz toptan mürettep Rusya Çarlık ordusu Azak Sancakbeyi Mustafa Bey'in ve takviyeye gelen Trabzon Beylerbeyi Ali Paşa'nın emri altındaki Osmanlı ordusu karşısında ağır kayıplar vererek doksan altı günlük bir kuşatmadan sonra geri çekildi.

1695-96 kışını Don Nehri üzerindeki Voronej kentinde kurulan tersanede nehir donanması oluşturmakla geçiren ve kalenin bulunduğu bölgeye daha büyük yığınak yapan Çar I. Petro komutasındaki ordu 3 Haziran 1696'da taarruza geçti. İki aydan fazla bir süre dayanan Osmanlı kuvvetleri 6 Ağustos 1696'da teslim oldu.

Büyük Kuzey Savaşı sırasında Osmanlı Ordusu tarafından kuşatılan I. Pedro, müzakerede kalenin Osmanlı Devleti'ne geri verilmesini kabul etti.

1676-1681 Osmanlı-Rus Savaşı'nı kazanan Rusya Çarlığı, 13 Haziran 1700 tarihinde imzalanan İstanbul Antlaşması ile kaleyi aldı ve 1768-1774 Osmanlı-Rus Savaşı sonrasında Osmanlı ile Rus İmparatorluğu arasında imzalanan 21 Temmuz 1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşması'nın 20. maddesinde sonsuza kadar Rusya'da kalacağı belirtildi.[1]

Not[değiştir kaynağı değiştir]

Belgrad Antlaşması Nedir? Belgrad Antlaşması Tarihi, Maddeleri, Önemi Ve Sonuçları Kısaca Özeti

Haberin Devamı

Belgrad anlaşması Çarlık Rusya Osmanlı devleti ve Avusturya krallığı arasında imzalanan anlaşma olmaktadır. Belgrad Antlaşması sırasında Osmanlı devletine yardım etmek için Fransa sözcülük yapmıştır. Bu yardımları sayesinde Osmanlı devleti Belgrad Antlaşması sonucunda oldukça karşı çıkmıştır.

BelgradAntlaşması Tarihi ve Özeti

Belgrad Antlaşması 3 Ekim 1739 yılında imzalanması ve hayata geçmiş bir anlaşma olmaktadır. Anlaşma sırasına birçok yabancı diplomat ile birlikte Osmanlı devleti adında Fransa diplomatik tercümanları da katılmıştır.

BelgradAntlaşması Maddeleri

Belgrad Antlaşması anlaşma maddeleri oldukça Osmanlı devleti ile taraf bir anlaşma maddeleri olarak bilinmektedir. Osmanlı devleti hem Rusya hem de Avusturya’ya karşı ezici bir hâkimiyet kazanmıştır. Anlaşmanın maddeleri şu şekilde olmaktadır.

Rus hükümeti her türlü anlaşma koşullarına uygun davranacağını belirtmiştir. Kırım ve Eflak Buğdan’ı hak iddia etmemek üzere boşaltmıştır.

Azak kalesi Rus devletinde kalacak fakat Azak kalesi bir daha yapılmayacak üzere yıkılacaktır

Ayrıca Osmanlı devleti tarafından Kara deniz içerisin de her türlü savaş gemisi bulundurabilecektir. Fakat Rus denizciler her hangi bir şekilde Kara deniz için de gemi bulundurmayacaktır.

Rus yönetiminin birçok haklarına el konulacaktır. Ve Rus yönetimi bir daha Osmanlı toprakları üzerinde toprak hedefi gütmeyecektir.

Haberin Devamı

Belgrat Bölgesi Tekrar olarak Osmanlı devleti himayesi altında bırakılacaktır.

BelgradAntlaşması Önemi

Belgrad Antlaşması ile ilk olarak Osmanlı devleti kaybetmiş olduğu toprakları tekrar kazanabileceğini düşünmüştür. Ayrıca Osmanlı devleti bünyesinde yetiştirdiği özel askeri birliklerin batılılaşma ile oldukça yararlı olacağını da fark etmiştir. Belgrat anlaşması ile birlikte en önemli sonuç olarak Fransa’nın danışmanlığı almıştır.

Bu durum dolaylı yoldan Osmanlı devletinin ekonomisinin bağımsızlığı yönünden oldukça önemeli olmaktadır. Çünkü 1. Ahmet tarafından Fransa’nın Belgrad Antlaşması görüşmelerinde ki yardımından dolayı kapitülasyonlar devamlı olmuştur. Bu Belgrad Antlaşması öncesinde Fransa ile kapitülasyon durumu daha çok ömürlük şekilde olmaktaydı.

Haberin Devamı

BelgradAntlaşması Sonuçları

Belgrad Antlaşması ile birlikte Osmanlı devleti kaybettiği toprakları geri alabileceğini düşünmüştür. Bu durumun temelinde Osmanlı topraklarının aslında uygun askeri yöntem ve uygun diplomasi ile geri ve daha güçlü alınabileceği sonucu doğmuştur. Ayrıca Belgrad Antlaşması sonucundan Fransa’ya devamlı kapitülasyonlar verilmiştir.

Aslında Belgrad Antlaşması sonucunda ömürlük olarak Fransa gibi birçok devlet kapitülasyon vererek ekonomik yönden dışa bağımlık artmıştır. Belgrad Antlaşması Azak kalesi yıkılmış ve Ruslar üs yapmaz hale gelmiştir. Ayrıca uzun süre kayıp olan Belgrad tekrar Belgrad Antlaşması ile Osmanlıya katılmıştır.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası