mutasavvıf kime denir / Mutasavvıf Ne Demek, Tdk Sözlük Anlamı Nedir? Mutasavvıf Kime Denir?

Mutasavvıf Kime Denir

mutasavvıf kime denir

İlk Mutasavvıflar

İlk mutasavvıflardan; Ahmed Yesevî, Süleyman Hakim Ata, Şâh İsmâil Safavî Hatayî, Devlet Mehmed Âzâdî ve Mahdumkulu hayatları, edebi ve tasavvufi kişilikleri, özellikleri

Ahmed Yesevî, XI. asrın sonları veya XII. asrın başlarında Sayram&#;da doğmuştur, Yedi yaşında iken babası İbrahim&#;in vefatı üzerine ablası Gevher Şehnaz ile birlikte Yesi şehrine giderler. Bundan sonra Şeyh Arslan Baba, Hicaz&#;dan gelerek onun manevî babası olur. Ahmed Yesevî &#;nin Türk illerinde bilinen menkabevî hayatına göre; &#;Hz. Muhammed, bir savaş esnasında sahabesiyle birlikte aç kalır ve bu sıkıntıdan kurtulmak için Allah&#;a dua ederler. Allah&#;u Teâla da, Cebrail vasıtasıyla onlara cennetten hurma gönderir. Hurmaları yerlerken hurmalardan birisi yere düşer. Cebrail o zaman; &#;Bu hurma Türkistan&#;da doğacak olan Ahmed Yesevî&#;nin kısmetidir.&#; der. Hz. Muhammed, hurmayı Ashab&#;dan olan Arslan Baba&#;ya vererek zamanı geldiğinde Ahmed Yesevî&#;ye vermesini emir buyurmuştur ki:

&#;-Benden sonra Ahmed adlı bir çocuk doğacak. O, ümmetimin seçkinlerindendir; git, onu bul ve bu hurmayı ver.&#;
Menkabe çerçevesinde Hz. Muhammed&#;in duasıyla uzun yıllar yaşayan Arslan Baba, sonunda Türkistan&#;a gelerek yetim Ahmed&#;i bulur. Bu sırada Ahmed, Yesi&#;de mektebe gidiyordu. Arslan Baba, çocuğa selâm verdi. Çocuk selâmı alırken;
&#; Baba! emanetim hani!
diye sordu, Arslan Baba da hayretle:
&#; Bunu nereden biliyorsun? deyince Ahmed de;
&#; Bunu bana Allah bildirdi, cevabını verdi.
Bundan sonra, henüz çocuk yaşta olan Ahmed, Arslan Baba&#;nın telkinleriyle yetişmeye başlar.
Sonra Arslan Baba&#;nın irşadiyle Buhara&#;ya gider. Şeyh Yusuf Hemedâni&#;ye intisap eder. Onun vefatı üzerine Yesi&#;ye döner ve Yesevî Tarikatını kurar. Bu da gösteriyor ki, Türkler ile İslamiyet arasında kurulan organik bağ, sonradan ortaya çıkmamış olup İslamiyet&#;in başlangıç yıllarına, ta Hz. Muhammed&#;e kadar uzanmaktadır. Bu arada Ahmed Yesevî, günlük hayatında boş durmaz, tahtadan kepçe ve kaşık yapıp satar, böylece geçimini de sürdürmeye çalışır.

Ölümünden iki yüz yıl sonra rüyasına girdiği Timurlenk&#;e zafer müjdesi vermiş, o da kazandığı zaferden sonra bugünkü Türkistan&#;daki Ahmed Yesevî Türbesi&#;ni yaptırmıştır.

Ahmed Yesevî&#;nin Yesi&#;de irşada başladığı dönemde, Türkistan&#;da Yedi-Su havalisinde kuvvetli bir İslamlaşma cereyanıyla birlikte İslam ülkelerinin her yanına yayılan bir tasavvuf cereyanı vardır. Medreselerin yanında kurulan tekkeler tasavvuf cereyanının merkezleri idiler. İşte bu şartlar altında Ahmed Yesevî, Taşkent ve Sirderya çevresinde, Seyhun&#;un ötesindeki bozkırlarda yaşayan göçebe Türkler arasında kuvvetli bir nüfuz sahibi olmuştu.

Çevresindeki yerli halk zümresi; -İslamî ilimleri, Arapça ve Farsçayı öğrenmiş olmalarına rağmen- İslam esaslarını, tarikat âdab ve erkânını sade bir dille ve Türk halk edebiyatından alınmış nazım şekilleriyle yazdığı manzumelerle anlatıyordu. &#;Hikmet&#; adı verilen bu manzumeler, dervişleri vasıtasıyla geniş bir coğrafyaya dağılan Türk ülkelerine yayılırken Yesevîlik de bir tarikat hâlini almıştır.

Yesevîlik an&#;anesine göre Hz. Muhammed&#;e ve onun sünnetine son derece bağlı olan Ahmed Yesevî, Peygamberin 63 yaşında vefat etmesi sebebiyle altmış üç yaşına geldiğinde Tekkesinin avlusunda ve yeraltında bir Çilehâne hazırlatır ve ömrünün geri kalan kısmını orada geçirir (Erarslan ). Bu Çilehane dönemi, gerçek anlamda Ahmed Yesevi&#;nin en verimli ve üretken bir dönemidir. Çünkü o, burada bir yandan ders verir, eserlerini hazırlar, Türk-İslam dünyasının bütün coğrafyalarına gitmek üzere bir &#;irşad kadrosu&#; yetiştirir, diğer yandan da halk için sohbetlerde bulunur. Ahmed Yesevi&#;nin bir beytinde yüz yirmi yaşına girdiğini ifade ettiğine göre yılları arasında Yesi&#;de vefat ettiğini söyleyebiliriz.

İslamiyet&#;in, Orta Asya&#;da yerleşip yayılmasında Ahmed Yesevî&#;nin rolü büyüktür. Yesevî tarikatında şiirlerin sazla söylenmesi, hatta dini raksların mevcudiyeti, güzel sanatlara yakınlığı ve temayülü olan Türklerin ruhunda derin izler doğurmuş ve onların İslamiyet&#;e büyük alâka göstermelerine yol açmıştır.

Ahmed Yesevî, İslam&#;ı şeriat ve tarikat ağırlığıyla benimsemiştir. Ayrıca Yesevî bu kısacık hayatta Allah&#;a varmanın yolunun aşk yolu olduğunu söylemiştir. Ancak bu yol, çok çetindir. O, &#;Nefsi öldürmek, aşk ateşinde yanmak ve benlikten uzaklaşmakla ancak sevgi bağına girilebilir. Üstün insan olmanın ve saadete ermenin yolu budur.&#; der.

Yesevî&#;nin şiirleri didaktik (öğretici)tir. Ayrıca saf ve samimî bir lirizm taşıyan bu şiirlere &#;Hikmet&#; adı verilmiş ve bunların tamamı &#;Divân-ı Hikmet&#; adı altında toplamıştır. O, bu şiirlerinde, dini-ahlakî öğütleri, Allah&#;a olan kulluk borcunu ödemesi, Allah ve Hz. Muhammed sevgisini, ahiret âlemi gibi hususları asıl hareket noktası olarak ele almıştır. Yesevî, şiirlerini Türkçe yazmıştır. Bu Türkçe, devrin Türk yazı dili olan Hakâniye Türkçesidir.

XII. asırda kurulmuş olan Yesevî tarikatı; Horasan, İran, Azerbaycan, Anadolu&#;da ve Balkanlar&#;da yayılma imkânı bulmuş; Anadolu&#;da teşekkül eden bütün tarikatlara da temel olmuştur. Bu cümleden olarak Anadolu&#;nun Türkleşmesi ve İslamlaşması bağlamında görevlendirilen Alp Erenlerden Horasanlı Hacı Bektaş Velî de Ahmed Yesevî&#;nin 6. Postnîşîni, Lokman Perende tarafından özel olarak yetiştirilmiş olup; fikir, muhteva, metot, prensip, iman ve aksiyon itibariyle Ahmed Yesevî yolunda idi. Hatta &#;Ahmed Yesevî&#;nin Divân-ı Hikmet&#;i ne ise, Hacı Bektaş Velî&#;nin Makalât&#;ı da odur.&#; diyebiliriz. Her ikisi de, Türk milletinin millî-dinî muhtevada birlik ve beraberlik içinde olmaları için çalışmışlar ve başarıya ulaşmışlardır. Bundan böyle Anadolu ve Balkanlar&#;da yetişen bütün mutasavvıflar Ahmed Yesevî yolunda yürümüşlerdir.

Ahmed Yesevî&#;nin iki mühim eseri vardır. Bunlar da; Divân-ı Hikmet ve Fakr-nâme&#;dir.


IX.-X. asırlarda Türklerin batıya yönelişlerindeki en önemli merkezlerden biri de Harezm&#;dir. Harezm; zaman içerisinde hem ticarî, hem siyasî ve hem de kültürel bakımdan doğu dünyasının önemli bir merkezi olmuştur. İbn-i Sina, Doktor Ebul-hayre&#;l-Har, riyaziyeci Ebu Nâsr Arran, felsefeci Ebu Sahi Maziran ve El- Birimi gibi meşhur ilim adamları da bu muhitte yetişmişlerdir (Caferoğlu ). Hoca Ahmed Yesevî&#;nin halifesi ve müridi Süleyman Hakim Ata (Bakırganı) gibi şahsiyetlerin sade Türkçe söylenmiş hikmetâmiz şiirleri de bu muhitte Türk dili ve kültürünün kök salıp boy atmasına vesile olmuştur (Caferoğlu ).

Kaynaklarda Süleyman Bakırgan&#;m hangi tarihte ve nerede doğduğuna dair kesin bir bilgiye rastlanılmamaktadır. Bununla beraber Harezm&#;de yaşadığı, Hoca Ahmed Yesevî&#;nin en sadık müridi olduğu ve hikmetleriyle hem Yesevî&#;nin &#;Hikme geleneği&#;ni sadıkâne bir şekilde devam ettirdiği ve hem de sade bir dille halkı İslam yolunda irşada çalıştığı ve H. (M. )&#;de vefat ettiği bilinmektedir.

Birtakım şüpheleri taşımakla birlikte Süleyman Hakim Ata&#;ya ait olduğu ifade edilen Bakırgan Kitabı, Ahir Zaman Kitabı ve (Bibi) Meryem Kitabı olmak üzere üç eseri vardır. F. Köprülü, bu eserlerin müstakilen Bakırganî&#;ye ait olmadığını, de ğişik zamanlarda yazılmış, halk arasında rağbet bulan sufiyane şiirler ve ilâhîle: mecmuası olduklarını ifade eder (Köprülü ). Ancak bu eserler birer mec mua ise hangilerinin Bakırganî&#;ye ve hangilerinin de diğer Yesevî tarikati mensu bu şairlere ait olduklarını tespit etmek güçtür. Burada da tıpkı Yunus&#;un şiirlerin seçmedeki güçlük gibi bir müşkilat vardır. Kuvvetle muhtemel olmalıdır ki bu eserlerdeki şiirlerin ekserisi Bakırgan&#;a aittir.

Süleyman Bakırganî&#;nin şiirlerinde hâkim olan üslup Yesevî&#;nin &#;Divân-ı Hik met&#; üslûbudur. F. Köprülü, bu üslûp benzerliğini bir ayniyet gibi görür ve Yese vî tarikatının adabı olarak yorumlar (Köprülü ). Bakırganî de tıpkı şeyh Hoca Ahmed Yesevî gibi sade bir dille şiirler yazmış ve bu şiirlerde derin tasavvufî manalar ifade etmek yerine, daha zahidâne bir şekilde Allah, peygamber ve Ve liyullah&#;a duyduğu sevgi, vecd ve muhabbetten söz etmiştir. Ayrıca, cennetin nimetlerinden ve hoşluğundan, cehennemin korkunç azaplarından bahsetmektedir Şeyhi Ahmed Yesevî&#;ye beslediği muhabbet ve bağlılık, şiirlerinde önemli bir ye: tutar. Ayrıca Hızır Aleyhisselâm&#;a da oldukça ehemmiyetli bir yer ayırmıştır.

&#;Seherde uyanıp durma
Hakk&#;ı zikret Ölümü düşün gönlünü uyar
Hakk&#;ı zikret Karanlık mezarının namazla çıranı yak
Gönül çerağını namazla nurlandır Hakk&#;a bak

Uykunu haram et uzun gecelerde
Malından zekat ver bu dünyada
Kıyamet&#;te verecek sana Hakk orada
Oğul kızın ilim öğrensin ver üstada&#; (Güzel ).


Şah İsmâil, hem Divân tarzında, hem halk şiiri, hem de dini-tasavvufi Türk Edebiyatı sahasında muhtelif türlürde şiirler söyleyen, asıl şairlik yönünü de bu tür şiirleriyle sağlamıştır.

Anadolu&#;daki Şii-Alevî kesimi üzerinde bu şiirleri vesilesiyle ortaya koyduğu tesiri ve imajı bugün de devam eden bir şair ve devlet adamıdır. Hatayî, Habîbî, ve Nesîmî tesirinde yetişmişler şair olması sebebiyle hurûfi inanışların etkisi altında da kalmıştır.


Devlet Mehmed Âzâdî, Türkmenlerin Göklen Boyu&#;nun Gerkez aşiretinden bir ailedendir. Şâir, öğrenimine köy okulunda başlamış, daha sonra Hive medreselerinden birinde öğrenimine devam etmiştir. yılında ölmüştür. Türkmenlerin büyük şairi Mahdumkulu&#;nun babasıdır (Türkmen 55). Azadî&#;nin şairliğinde; Firdevsî, Hoca Ahmet Yesevî, Nizamî, Sâdî, Câmî, Nevaî gibi şairlerin etkisi görülür.

Azadî&#;nin eldeki bütün şiirleri &#;Vagz-ı Azad&#; adlı eserde toplanmıştır. Bu eser, &#;Hekayatı Cabir Encar&#;, &#;Rubagıyet Ezruyı ve Doga&#; adlı bölümlerinden ve birkaç şiir, mesnevî, rubaî ve gazelden ibarettir. Vagz-ı Azad dört bölümden oluşmaktadır. Eserin üçüncü bölümü âlimler ve ilim üzerinedir. İlimden kast edilen din ve Allah üzerine olan âli ilimlerdir.

Şâir, âlimlerden insanlığı, şeriatı halka anlatmalarını ister. Azadî, devrinin en önemli şairlerindendir. Azadî, Mahdumkulu&#;nun babasıdır. O, oğlunu da kendisi gibi mükemmel bir şekilde yetiştirip, onun da şair olmasını sağlamıştır.


Mahdumkulu, Devlet Mehmed Azadi&#;nin oğludur. O, tahminen &#;te Hazar Denizi kıyılarında bulunan Etrek Çayı civarında bir yerde doğmuştur. Mahdumkulu, şair ve âlim bir zat olan babasından ilköğrenimini almış, Buhara ve Hive&#;de de iyi bir medrese öğrenimi görmüştür. Burada Arapça, Farsça ve edebî Doğu Türkçesini öğrenmiştir. Nizâmî, Sâdi, Fuzûli, Nevâyi gibi Türkçe ve Farsçanın klasiklerini tanımıştır. O; Türkmenistan, Özbekistan, Afganistan ve İran&#;ı dolaşmıştır. Türkmenistan&#;da Ahmed Yesevî temsilcisi ve Nakşibendi şeyhidir (Biray 16). O, tahminen &#;li yıllarda vefat etmiştir.

Mahdumkulu&#;nun Divânı&#;na bir bütün olarak bakıldığı zaman onun; Yunus Emre Divânı ile büyük benzerlikler içinde ve XVIII yüzyıl Türkmenistan&#;ında yaşayan gerçek anlamda bir Ahmed Yesevî ve Yunus Emre takipçisi olduğu görülür (Güzel ). Çünkü her üçünün de beslendiği kaynak Kur&#;an ve hadislerdir. Mahdumkulu; İslam dininin itikat, ibadet ve ahlakî umdelerini eserlerinde, tıpkı Yunus Emre gibi dantel dantel işlemiştir. Böylece O, XVIII. yüzyılda Türkmenistan&#;da, bir Yunus ekolünün temsilcisi ve Dini Tasavvufî Türk Edebiyatının da mümtaz şahsiyeti olmuştur.

&#;Köp yiğitler gelip geçti cihandan
Niyetine göre ikbâl bolmadı
Gerdîşi kec kahpe felek elinden
Ertiri şâd bolan öylen gülmedi&#; (Güzel ).

Kaynak: seafoodplus.info Abdurrahman GÜZEL, Türk Halk Şiiri

Sufi Ne Demek, TDK S&#;zl&#;k Anlamı Nedir? Sufi Kime Denir?

Buna göre Sufi sözcüğünün bir inanç olduğunu görmek mümkündür. Yani Sufilik kavramı dikkat çekici bir yaşam tarzını niteler. 

Sufi Ne Demek, TDK Sözlük Anlamı Nedir? 

Sufi, inancı sağlam olan ve Allah yolunda ilerleyen kişiler için tercih edilen bir kelimedir. Bu kelimeyi TDK ile açıklamak gerekirse şu ifade karşımıza çıkar;

- Yoğun şekilde ibadet eden kimseler, 

- Mutasavvıf.

Sufi Kime Denir?

Sufi olarak nitelenen kişiler ibadetlerini daha inançlı bir şekilde yaparlar. Ayrıca bu kelime mutasavvıf olarak da bilinmektedir. Yani Sufiler yoğun bir şekilde ibadet yapmaları ile tanınırlar. Buda sağlam inançları olduğunu gösterir.

Sufi Bakış Açısı ve Özellikleri Nelerdir?

Sufiler manevi inancın tatmininden büyük bir mutluluk duyarlar. Bunun için bu kişiler için manevi huzur her şeyden önce gelir. Ayrıca Sufiler için hayatın daha anlamlı geçtiğini söylemek mümkündür. Yani bu inanca sahip olanlar hatalarını ve günahlarını kolayca fark etme yetisine sahiptirler. Amaçları ise daha çok amel işlemek ve hayırlı bir insan olmaktır. 

En bilinen Sufiler ise Yunus Emre ve Mevlana şeklindedir. Zaten onların yaşayış tarzlarına bakıldığında Sufilik hakkında bilgi sahibi olmak mümkündür. Bu kişiler çevreleri içinde iyilik yapmayı ve hayırlı birer insan olmayı arzu ederler. Bundan dolayı Sufilik inancı son derece yaygın olarak sürmüştür. 

Sufi Sözcüğünün Kökeni

Sufi sözcüğü köken olarak Arapça olarak bilinir. Bu Arapça kökenli sözcüğün dilimize geçmesi ile kullanımı artmıştır. Zaten dilimize geçmiş olan birçok Arapça kelime vardır ve bu kelimeleri birçok yerde kullanmak mümkündür. 

Mutasavvıf ne demek TDK?

Tasavvuf ehli olan, herhangi bir tasavvuf yolunda mertebe kat etmiş kişilere mutasavvıf denilmektedir.

Mutasavvıf şairler kimlerdir?

&#;Mutasavvıf şairler&#; kategorisindeki sayfalar

  • Aba-Puş Balı Sultan.
  • Abdullah Bosnevi.
  • Abdülahad Nûrî
  • Âdem Dede.
  • Ahmed Eflâkî
  • Ahmed Yesevî

Hangi ünlü mutasavvıflardan Iğdır?

Türk tasavvuf tarihinde mutasavvıf denildiğinde ilk akla gelenler herbiri bir tarikat önderi olan Hoca Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlânâ Celaleddin Rumi ; Hacı Bektaş-ı Veli ve Hacı Bayram-ı Veli gibi İslam büyükleridir.

Dinde mutasavvıf ne demek?

Mutasavvıf (Arapça: متصوف), tasavvuf ehli olan, herhangi bir tasavvuf yolunda mertebe kat etmiş kişidir.

Mutasavvıf anlamı nedir?

Mutasavvıf; tasavvuf inançlarını benimseyip kendini Allah&#;a ve Allah&#;ın hikmetine vermiş, tasavvufla uğraşan kişilere denir.

En önemli mutasavvıflar kimlerdir?

Türk tasavvuf tarihinde mutasavvıf denildiğinde ilk akla gelenler her biri bir tarikat önderi olan Hoca Ahmet Yesevi, Yunus Emre, Mevlânâ Celaleddin Rumi, Şeyh Bedreddin, Hacı Bektaş-ı Veli ve Hacı Bayram-ı Veli gibi İslam büyükleridir.

Şathiye üstadı kimdir?

Şathiye çok derin tasavvufi konular işleyen felsefi şiirlerdir. Kaygusuz Abdal ve Yunus Emre şathiye yazmıştır.

Ilk sûfî kimdir?

&#;Sûfî&#; lâkâbıyla ilk anılan zât; bir rivâyete göre Câbir b. Hayyân (ölm/), bir başka rivâyete göre ise Ebû Hâşim&#;dir. Her ikisi de Kûfe&#;li olduklarından, &#;sûfî&#; kavramının önce Kûfe ve Basra&#;da ortaya çıktığı söylenebilir.

Ilk mutasavvıf şair kimdir?

Kurucusu yüzyılda Doğu Türkistan&#;da yetişen Hoca Ahmet Yesevi&#;dir.*Tekke Edebiyatı, Anadolu&#;ya y.y.&#;dan itibaren gelişmiştir. Bu edebiyat şairleri tarikat merkezi olan tekkelerde yetişmiştir.

Mutasavvuf ne demek edebiyat?

Gafletten uzak olarak her an Hakk&#;ı zikreden, kalbini manevi kirlerden temizleyen ve Allah&#;tan başka her şeyi gönlünden çıkaran, ruhunu Hakk&#;kın zikri ile süsleyen tasavvuf ehline mutasavvıf denir.

Mutasavvıf nedir tarih?

Tasavvuf kelime anlamı itibariyle Tanrı&#;nın varlığını birliğini niteleyen ve bunu açıklayan dinsel felsefi akım olarak bilinir. Tasavvuf kelimesinin kökeni Arapçadır. Tasavvuf demek takvaya erişebilme sanatı olarak adlandırılır.

Tasavvufi düşüncenin tarikat dönemi şahsiyetleri kimdir?

XI. yüzyılın ikinci yarısından sonra yaşayan ve Orta Asya Türkleri&#;nin dinî-tasavvufî hayatında son derece etkili olan mutasavvıf şairlerimizden birisi Ahmed Yesevî olmuştur. Tasavvufî cereyan Anadolu&#;da Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî (ö. ), Sührevsıdî (ö. ), Fahreddîn-i Irâkî (ö.

Alperen olarak bilinen mutasavvıf kimdir?

Ahmet Yesevî&#;nin takipçileri ve Orta Asya&#;dan batıya doğru hareketin dinamik unsurları olarak Horasan Erenleri ve/veya Alperenler olarak adlandı- rılan dervişler, Yesevî&#;nin etkisiyle dinî-tasavvufi bir gelenek oluşturmuş, aynı zamanda Anadolu&#;da tekke-tasavvuf geleneği içinde şiir, müzik ve ilahilerle, insanlar ve &#;

Şathiye kimin eseri?

Şathiye çok derin tasavvufi konular işleyen felsefi şiirlerdir. Kaygusuz Abdal ve Yunus Emre şathiye yazmıştır.

Kosmanin ilk Dortlugu nasil olur?

İlk dörtlüğün kafiye örgüsü xaxa ya da aaab biçiminde olur. Diğer dörtlüklerin ilk üç dizesi kendi arasında kafiyelenir, dördüncü dize birinci dörtlüğün son dizesiyle kafiyelenir.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir