roksan ne demek / Türkçe › Yunanca çeviri: Roksan ne demek, Roksan anlamı

Roksan Ne Demek

roksan ne demek

Sürdürülebilir yaşamla, sürdürülebilir giyimle farkındalık yaratan Mah-roc bizlere, dünyanın birden farklı yerinde kullanılmayan kumaşlara nasıl hayat verildiğini gösterdi. Bunu gösterirken de hikayelere tanıklık etmemizi sağladı. Gelin birlikte Mah-roc markasının felsefesini keşfedelim ve kurucusu Roksan Sarfat'tan hikayesini dinleyelim!

  • Bize biraz kendinizden bahsedebilir misiniz?

Birden fazla kültürün olduğu bir aileden geliyorum. Ailem 30 yıldan fazladır tekstil işinde olduğundan dolayı bütün çocukluğum atölyelerde geçti.  Karmakarışık ve farklı ülkelerde yaşayan bir aileden gelmem beni hep daha çok seyahat etmeye, daha fazla gözlemlemeye yöneltti. 

İtalya’da moda ve tekstil tasarımı okudum. Mezun olduktan sonra tasarımcı olarak Türkiye’nin önde gelen fast fashion markalarında yaklaşık 7 sene çalıştım. İşlerim sırasında çok fazla seyahat ettim. Dünya’nın bir çok ülkesinde aşırı üretim ve aşırı tüketimi görme şansım oldu. Yaşama tarzım ve Mah-roc bilinç altım ve deneyimlerimin birleşmesi ile bugün ki hallerine evrildi.

  • Sürdürebilir giyimi markanıza taşımak fikrinin hikayesi nasıl başladı?
Hızlı moda, aşırı tüketim, geldiğimiz üretim koşulları, eşitsizlik için bir şey yapmam gerekiyordu ve deneyimlerimi bildiğim, tanıdığım bir alanda kullanmaya karar vermem ile başladı.

  • Dünyanın dört bir yanından istenmeyen kumaşları yeniden kullanıma sunma süreci nasıl işliyor? 

Çok seyahat etmekle işliyor. Amaçsızca değil araştırarak ve tabii kazandığım iş deneyimleri sayesinde atılan kumaşları çok uzun bir süre topladım. Yeni bir hayat kazanmaları gerektiğini düşündüğüm sırada onlarla çalışmaya başladım. 

  • E- ticaret sitesi mi yoksa mağaza mı sizi hedef kitlenize ulaştırıyor?

E-ticaret ile başladık. Bizim için iyi gidiyor. Fakat pop-up etkinliklere ağırlık verdiğimiz bir sene geçirdik. Kumaşları yakından görmek, dokunmak çok daha farklı bir deneyim. Pop-up eventler de çok başarılı geçiyor.

  • Ürünlerinizin  yansıttığı yaşam tarzından bahsetmek isterseniz neler demek istersiniz? 

Sürdürülebilir bir yaşam için farkında olun. Bilinçli tükettin. Herhangi bir şey satın alırken gerçekten ona ihtiyacınız var mı diye bir kere daha kendinize sorun.  

  • Yansıtmak istediğinizin karşı tarafa geçtiğini hangi noktada hissediyorsunuz?

Gelen güzel mesajlarla.

  • Sürdürebilir yaşamın Türkiye’deki yeri sizce nasıl? Yeterince farkındalık yaratıldı mı?

Çok başındayız. Eğitim seviyemizin yeterli olmadığını düşünüyorum. Biz hep geriden gelen bir ülke olduk ama umudum var.

  • Eko gelişim, tasarım & özelleştirmenin markanızdaki yeri nedir? Daha çok markanın da bu yaklaşım ve hassasiyetle üretim yapması için sizce  neler yapılmalı?

Atılan kumaşlar zaten ana malzememiz. Her üründen birer tane oluyor.  İki kişi aynı çantaya sahip olamıyor. Doğal olarak kişiye özel bir tasarım haline gelmiş oluyor. 

Gerçekten çevreye verdikleri zararın farkına varmaları gerekiyor. Malzeme seçiminde bilinçli davranmaları lazım. Bir ürün üretirken 10 defa numune değil belki 1 defa yapıp onun üzerinden doğru kararlar ile gitmeleri gerekiyor. Dediğim gibi her şey farkındalıkla başlıyor. Dünyada binlerce örnek var.  

  • Koleksiyonunuz nelere göre şekilleniyor?

Koleksiyonumuz tamamen bulduğumuz kumaşlara göre ve geldiği yerdeki hikayelere göre şekilleniyor. 

  • Online olarak başlayan satış serüveninizi neden Balat’a taşıdınız?

Balat biraz şans oldu. Babamın çocukluk hayali olan bir yer aldık. Bize verdiği alanı araştırma, tasarım, üretim için bir atölyeye çevirdik. Burası ailede herkesin kendine zaman verdiği bir yer. Benim alanım gerçek bir işe dönüşünce online'a taşıdım diyebilirim. 

  • Kendi markasını kurmak isteyenlere lokal ve butik üreticilere üç tavsiye vermek istesiniz neler olurdu?

Çok okuyun.

Gitmek istediğiniz yer için çalışın, iş deneyimi olmazsa olmaz.

Gözünüzü açın, seyahat edin, açık olun.

  • Dünyaca zor zamanlardan geçmekteyiz. Bu süreç markanızı nasıl etkiledi? Bundan sonrası için nasıl bir yol izlemeyi düşünüyorsunuz?

Yapmak istediğimiz bir çok şey vardı. Daha çok araştırmak, öğrenmek. Sadece üretelim ve satalım dünyasında değiliz.  Biz zaman bulamadığımız ve yapmak istediklerimiz üzerine çalışarak geçiriyoruz.  Bu dönem bir daha gelmeyecek o nedenle iyi değerlendirmek de bizim elimizde. Bundan sonrasında ise insanları daha çok bilinçlendirmek için farklı yollar izleyeceğiz.

  • Karantina sürecinde evde kalırken motivasyonunuzu nasıl sağladınız?

Kendime zaman tanıyorum ve pozitif kalıyorum. Aylardır seyahat halindeydim. Dinlenmeye ihtiyacım vardı. Yapmak istediklerime odaklanarak motive oluyorum.



“Tarihine yabancı hiçbir dile (hiçbir söz edimine,hiçbir söz dağarcığına) sahip değiliz.”

Jacques Derrida

Türkiye’deki Yahudilere dair gözlemlerini, balonlar içindeki sözleriyle dillendiren İrvin Mandel’le, isimleri ve çizimleri üzerine söyleştik.

İsminizin anlamıyla başlayalım mı söze?

Bunu sorduklarında her zaman “Bilmiyorum” dedim. Bugün, siz gelmeden Google’a baktım, en az yedi-sekiz anlamı varmış: deniz dostu, domuz dostu, yeşil ırmak; efendim, yakışıklı E, bu işime geldi. Çok farklı anlamları var ama galiba orijini İngilizcede, Anglosakson bir isim.

İsminizin anlamını daha önce hiç merak etmediniz mi?

Bugüne kadar hiç araştırmamıştım, çünkü emindim ki hiçbir anlamı yok. Hâlâ da bir anlamı olduğundan pek emin değilim. İnternetten anlamını aradığınızda o kadar çeşitli sonuçlar çıkıyor ki, çok ciddiye almamak lazım.

Sizin için neden bu ismi seçmişler? İrvin ailenizden birinin ismi miymiş?

Hayır, ailede hiç kimsede bu isim yok. Baba tarafım Aşkenaz benim, Aşkenazlarda yaşayan dedenin adı çocuklara verilmiyor. Ben doğduğumda iki dedem de hayattaydı, dolayısıyla onların adı bana verilmedi. Babamın babası, bu ismi bulmuş benim için – o ara aklına nasıl gelmişse

Soyadınızın bir anlamı veya bildiğiniz bir hikâyesi var mı?

Mandel, Almanca badem demek. Çok yaygın bir Alman Yahudi soyadıdır. Benim babamın anne tarafı Rus kökenli. Ukrayna’dan, pogromlardan kaçanlardan. Babaannem burada doğuyor ya da çok çok küçükken geliyor. Babamın baba tarafı ise, Avusturya Macaristan İmparatorluğu’ndan gelme. Alman kültürüyle yetişmiş. Dedem, imparatorluk parçalanınca Polonya tarafında kalıyor, yaşamını orada devam ettiriyor. Sonra buraya geliyor. Tam olarak ne zaman geldiği net değil. Babam da Polonya vatandaşıydı. Fakat savaştan sonra Polonya vatandaşlığından çıktı, komünist olmak burada iyi görünmüyordu. Abisi Fransa’ya göç etti, Fransız oldu. Ablaları evlilikten dolayı Türk oldular. Böyle oldu…

Türkiye’de ‘İrvin Mandel’ adını taşıyor olmak nasıl bir durum?

Zor. Ben 40 küsur senedir bu ismi Türkiye’de taşımakta çok zorlandım. Bir kere, telaffuzu zor; beş harf ama her zaman karıştırıyorlar. Genelde “Irvin” diyorlar, “İrbin” diyorlar. Bizim cemaat de dahil olmak üzere, ismimi düzgün telaffuz eden pek yok. Eskiden bundan sıkılıyordum. Üzülüyor insan, sonuçta bir ismin var ve kimse söyleyemiyor. Şimdi eğleniyorum. Komik oluyor, davetiyeler geliyor, bir bakıyorum ismim ‘w’ ile yazılmış ya da sonuna bir ‘g’ eklenivermiş…

Askerliğinizi yaparken isminizin başına neler geliyordu?

Ben Yurt dışında çalışmıştım, o yüzden kısa dönem, 55 gün askerlik yaptım. Bir çavuş vardı, sürekli ismimi söylüyordu. Doğru söylüyor gibi geliyordu. Bir gün elindeki kâğıda baktım ismimi nasıl yazmış diye. ‘İribin’ yazmış. Meğer öyle diyormuş ama ben ‘İrvin’ duyuyordum.

İsminizin başkaları tarafından anlaşılamayınca, Yahudi olduğunuzu söylüyor musunuz?

E tabii, yanına hemen ekliyorum. Neden yabancı bir isim? Daha geçen gün işyerime misafirler geldi. “Hoşgeldiniz” dedim, kartımı verdim. Kadın oturduktan beş dakika sonra “İrvin Bey Türkçe biliyor mu?” dedi ortağıma. Algılar böyle. Fakat Türkiye’de bu isim Yahudilere de yabancı, buradaki Yahudiler genelde Sefarad oldukları için Yıllar önce Yahudi bir müşterim beni Ermeni sanmıştı, çünkü bu ismi daha önce duymamış.

Siz çocuklarınız için daha önce duyulan isimler mi seçtiniz?

Bizim çocukların isimleri biraz daha Türkçe. Biri Selen, biri Roksan. Her ülkeye uyabilen isimler olduğunu düşündüğümüz için bunları seçtik. Telaffuzu kolay, çok yabancılık çekmezler.

Bu “yabancı olma”, “yabancılık çekme” hali, tüm dünyadaki Yahudi cemaatleri açısından ortak ve sizin de katkı sunduğunuz Yahudi mizahı açısından önemli bir konu…

Ben burada yaşayan bir Yahudi’yim. Yahudi yaşamını görüyorum, yaşıyorum. Evrensel anlamda böyle bir mizahın var olduğunu düşünüyorum. Dünyada Aşkenazlar çoğunlukta olduğu için onların ağırlığı var. Bu öğrenilmiş bir şey değil gibi geliyor bana. Ben de “oturayım da mizahçı olayım” diye uğraşmadım. Bu kendiliğinden geldi. Gözlemleriniz yaşadığınız toplumla ilgili olduğu zaman, otomatik olarak oradan toplumun gözlemiyle yaratılmış mizah ortaya çıkıyor. Sonrasında da Yahudi mizahı yapıyor oluyorsunuz. Oturup çalışılıp yapılmıyor.

Fakat üzerinde çalışılan çok belirgin figürler var, ‘Yahudi annesi’ tiplemesi gibi…

Ben o tipler üzerinden gitmiyorum. Masaya, Yahudi annesi veya Yahudi tüccar çizmek için oturmuyorum. Fakat gözlemlerimin içinden Yahudi annesi veya Yahudi tüccar da çıkıyor, her türlü insan çıkıyor.

Yahudi tüccar’dan hareketle, Yahudilerin zengin ve cimri olduğu yüklemesi, antisemit söylemde sıklıkla yer alıyor. Sizin antisemitizmle ilgili hassasiyetleriniz var mı?

Onların söylemi benimkinden farklı tabii. Ben o konularda hassasım. Mizah yapmakla alay etmek ya da küçük düşürmek birbirinden çok farklı, ve ikincisi benim alanım değil. Hiciv ağırlıklı mizah yapıyorum ama ölçüyü korumaya çalışıyorum. Kimseyi kırmadan, küçümsemeden Politik de çiziyorum ama onları gazetede (Şalom) yayımlamıyorum, Facebook’a filan koyuyorum. Günümüz Türkiye’sinde her şeyi söylemek, eleştiri yapmak kolay değil. Kulağımı çektiler bir defa. Bir karikatürümü Oda TV şu başlıkla yayımladı: “Tayyib’i çok kızdıracak bir karikatür. Yahudi cemaatinin gazetesi Şalom’un çizeri İrvin Mandel Tayyib’i çok kızdıracak bir karikatür çizdi.” Bu biraz olay oldu. Karikatürü kullanmak için benden izin almışlardı ama böyle bir başlıkla çıkaracaklarını düşünemedim.

Karikatür çizmeye ne zaman, nasıl başladınız?

Küçüklüğümden beri çizgi romana merakım vardı; onları kopyalayarak, onlara bakarak çizerdim. Fakat düzenli çizim yapmaya ’te, Şalom’da başladım. O zaman Şalom altı sayfa çıkardı, siyah-beyaz, kötü baskı Gazeteyi canlandırmaya çalışıyorlardı. Ben de Türkiye’ye yeni dönmüştüm. Çiziktirdiğimi bilen biri, onlara beni tavsiye etmiş. “Çizer misin?” dediler, “Olur” dedim. Editoryal karikatüre başladım. Faks yok, internet yok Dedim ki, “O hafta yayımlanacak makaleleri bana gönderin, onların arasından seçeyim, çizeyim.” Kurye Kemal Bey (Karataş) işyerime getirirdi yazıları, zarf içinde ben de çizip yine kuryeyle gönderirdim. Bir süre sonra aksamaya başladı, devreden çıktım. 92 yılında geri döndüm ama o arada İzel (Rozental) başlamıştı editöryal çizmeye. Benim canım da bant yapmak istiyordu. ‘Mozotros Ailesi’ni çizmeye başladım, o gün bugündür her hafta çiziyorum.

Mozotros’ ne demek?

‘Bizimkiler’ demek. Bizim aileden hareketle başlattım bu bandı, o yüzden bu ismi verdim. Kısa bir süre sonra bunu sadece bizim aileyle değil, Yahudi cemaatiyle devam ettirdim. Şimdi Türkiye’deki Yahudi cemaatini içine alan, temsil eden bir ifade oldu. Gündelik hayat, bayramlar, yeni yıl vs. üzerine çiziyorum.

Cemaatin sorunlarına değiniyor musunuz?

Sorunları nedir ben de pek bilmiyorum. Cemaatin pek içinde değilim. Hayatın akışı içindeki olaylar benimkiler. Çizdiklerimin %99’u yaşanmamıştır ama yaşanmaya çok yakın şeylerdir; çizerken “Mutlaka birileri yaşamıştır” diye de düşünmüşümdür.

Karikatürlerinizin yayımlandığı Şalom gazetesinin bir mensubu olmak sizin için ne ifade ediyor?

Şalom’un 85’ten beri yakaladığı ivmeyi takip ediyorum. Müthiş bir gelişme içinde. Bugünkü Türkiye’de Agos, Şalom şu anda geniş toplumun medyasının çok daha üstünde bir kalitede gazetecilik yapıyorlar bana göre. Anaakım medyada birilerinin suyuna giden, doğru olmayan, sansasyonel haberler yayımlanabiliyor fakat Şalom’un öyle bir kaygısı yok. Ciddi, güvenilir, amatör ama gayet profesyonelce bir şeyler yapıyorlar. Oradaki yazarların yazıları yerel medyada referans alınmaya başlandı. Bu çok önemli.

Kategoriler

Toplum

Etiketler

İsimler Hikayeler

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası