süleymaniye camii kaç minareli / Süleymaniye Camii - Vikipedi

Süleymaniye Camii Kaç Minareli

süleymaniye camii kaç minareli

Süleymaniye Camii

Bu madde İstanbul'daki cami hakkındadır. Aynı adlı diğer camiler için Süleymaniye Camii (anlam ayrımı) sayfasına bakınız.

Süleymaniye Camii,Kanuni Sultan Süleyman adına 1551-1557 yılları arasında İstanbul'da Mimar Sinan tarafından inşa edilen camidir.[2]

Mimar Sinan'ın kalfalık devri eseri olarak nitelendirilen Süleymaniye Camii, medreseler, kütüphane, hastane, sıbyan mektebi, hamam, imaret, hazire ve dükkânlardan oluşan Süleymaniye Külliyesi'nin bir parçası olarak inşa edilmiştir.

Yapısal özellikleri[değiştir

        SÜLEYMANİYE CAMİİ

 

 

        Biliyorsunuz kentlerin mutlaka görülmesi gereken yerler listesi vardır. İstanbul için bu listenin birinci sırasında Süleymaniye Camii bulunuyor. Osmanlı döneminin bu mimari şaheserini mutlaka görmeniz gerekiyor. 

 

         Dönemin Osmanlı padişahı Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle 1551-1558 yılları arasında dünyaca ünlü Osmanlı mimarı Mimar Sinan tarafından yapılan Süleymaniye Camii, bir mimari şaheser. Genel kanı bu caminin Sinan'ın kalfalık döneminin eseri olduğu esas ustalığının Türkiye'nin Avrupa topraklarındaki sınır kenti Edirne'de yer alan Selimiye Camii olduğu ifade edilir.

 

         Süleymaniye Camii, Klasik Osmanlı mimarisinin en önemli örneklerinden biri. Her biri 3 şerefeli 75 metre yüksekliğinde 4 minareye sahip olan caminin kubbesi 53 metre yüksekliğindedir. Görende hayranlık duyguları yaratan bu camiye yakın bir başka camiye uğramanızda da yarar var. 

 

        Prof. Sıddık Sami Onar Caddesi üzerinde bulunan 1 numarada yer almaktadır. Osmanlı İmparatorluğun 10. Padişa­hı, Kanuni Sultan Süleyman'ın emriyle büyük mimar, Koca Sinan tarafından 13 Haziran 1550 yılında Muhteşem Süleymani­ye Camii'nin temeli atılmış, böylece İstan­bul'un en güzel yerlerinden birinde inşasına başlanan mabedin temeline ilk taşı, büyük alim Şeyhül'İslam Ebussuud Efendi koymuştur.

 

        Cami, devrin kısıtlı imkânlarına rağ­men yedi yıl gibi çok kısa bir sürede ta­mamlanmış, 7 Haziran 1557'de büyük bir törenle kapısı, Mimar Sinan tarafından açılarak hizmet vermeye; dünyanın her ta­rafından ziyaretçi celbetmeye,onların dik­katlerini çekmeye başlamıştır.

 

         Mabedin, 59 milyon akçeye mal olduğu zikredilmekte, Hammer ise, maliyetinin 700.000 duka altını olduğunu ifade etmekte; bugünkü para ile bu meblağ tahminen iki trilyonu aşmaktadır 1.

 

        Cami, 1660 yılında yangından zarar görmüş ve onarılmıştır. Sade bir yapıya sahip olan Muhteşem Süleymaniye, özel­likle Sultan Mecid zamanında tamir yerine tahrif edilmiştir. Ayasofya'nm tamiri için dışardan getirilen Fossati adındaki mü­hendis, fil ayaklarından başlamak suretiy­le kemerlere kadar macun kullanarak yağ­lı boya ile perişan etmiştir. Daha sonra bu boyalar büyük bir müşkilatla temizlenmiş­tir.

 

        İç avlusu Birinci Dünya Savaşı'nda sa­raçhane olarak kullanılan cami, bir yangın daha atlatmış ve son olarak 1956 yılında Vakıflar tarafından, minareleri, kubbe ve kemerleri esaslı bir şekilde tamir edilmiş­tir.

 

        Mabedin bir ana kubbesi, iki yarım kub­besi ve iki çeyrek kubbesi ile on küçük kub­besi vardır. Ana kubbe dört filayağına; kubbe kemerleri ise, dört büyük granit sü­tuna istinat etmektedir. 32 pencereli kubbe 27,25 metre çapında ve yerden 53 metre yüksekliktedir. Sedanın aksini kuvvetlen­dirmek için kubbenin içine ve köşelere, ağızı iç tarafa açık bir şekilde yerleştirilen 50 cm. boyunda 64 küp bulunmakta, bu say­ede hassas bir akustik meydana gelmekte­dir.

 

        Yaklaşık 3500 metrekarelik iç alana sahip olan caminin uzunluğu 59, eni 58 met­re olup238 pencereden ışık almakta, kıy­metli granit ve mermer sütunlara dayanan hünkâr ve müezzin mahfili bulunmakta, minber ve mihrap ise gayet güzel mermer işçilikleriyle dikkati çekmektedir.

 

        Müezzin mahfilinin sağında madeni şe­bekelerle çevrili bulunan bölüm, 1918 yılı­na kadar kütüphane olarak kullanılmış; mevcut kitaplar aynı tarihte, Süleymaniye Medreseleri'nde te'sis edilen Umumi Kü­tüphaneye nakledilmiştir. Beş kapısı bulu­nan camiin ön kısmında, mihrabın üstün­de çok güzel renkli pencereler bulunmak­tadır. Devrin tanınmış üstadı İbrahim Us-ta'nın eseri bulunan söz konusu pencere camlarından giren güneş ışığını Mimar Si­nan Şehper-i Cibril'e2benzetmektedir.

 

        Cami içinde çok kıymetli dört büyük granit sütun bulunmakta, bunlardan biri İskenderiye'den, diğeri Baalbek'ten3 hususi gemilerle getirilmiş, geri kalan iki tanesinden biri İstanbul'da Kıztaşı'ndan, diğeri Saray-ı Amire'den alınarak camiye nakledilmiş, hazırlanan yerlerine konmuş­tur. Her biri 9,02 metre yüksekliğinde 1,14 metre çapında ve 40-50 ton olan bu dört sü­tunu Mimar Sinan, Dört Halife'ye benzet­mektedir.

 

        "Oldu Kabe bu Cami-i mevzun, Çihar-yar oldu bu dört sütun"

 

        Mabed'in zemini mermerlerle döşen-mişn ve etrafı 28 kubbeli revaklarla çevril­miş üç kapılı geniş bir iç avlusu vardır. Mezkûr kubbe kemerleri 24 sütuna dayan­makta olup 12 tanesi granit, 10 tanesi mer­mer ve iki tanesi de somaki mermer sü­tunlardır4.

 

        2500 metrekarelik alana sahip olan av­lunun ortasında bulunan şadırvan, mer­mer işçiliği yanında Avrupa yakasından getirilen cami suyunu taksimatta dikkati çeker. Caminin kendi haşmetine uygun tarzda yapılan dört minaresi ve on şerefesi bulunmaktadır. Minarenin ikisi üçer şere-feli diğer ikisi ise ikişer şerefelidir. "Camii minareleri" ve "Harem Minareleri" diye adlandırılan minareler, Kanunî'nin, İstan­bul'un fethiyle dördüncü padişah; on şerefe de, Osmanlı İmparatorluğunun 10. padişa­hı olduğuna işaret etmektedir5.Semaya doğru yükselen minareler iki elini kaldıra­rak dûâ eden şahsa benzemektedir. Camide, bir is odasının bulunduğunu, sağlanan düzenli bir hava akımı sayesinde burada toplanan isten külliyetli miktarda mürekkebin yapıldığını, bunun yanında örümceklerin Camiye girip ağ örmelerine engel olmak için muhtelif yerlerde deve kuşu yumurtalarının asılmış olduğunu hayretle öğrenmekteyiz.

 

        Camideki yazılar, meşhur hattat Ah­met Karahisarî ve talebesi Hasan Çelebi'nin eseridir. Son asırda Kazasker Mustafa Efendi de bazı yazılar ilave etmiş­tir. Yazıların bir kaç tanesi hariç tümünün metni Kur'an-ı Kerim'den alınmış, ustalık­lı bir şekilde işlenmiştir. Yazıların mana­ları, bulundukları yerle oldukça uyum ve aheng içinde bambaşka bir hususiyet arzeder. İç avludan camiye girilen kapının üze­rinde yazılan kitabe, sağ-orta-sol olmak üzere üç bölüme ayrılır. Birinci bölümde Kanunî'nin vasıfları sayılmakta, ikinci bö lümde onun şeceresi (soyu) silsile halinde belirtilmekte, üçüncü bölümde ise, salta­natın devamına ve geçmişlerin ruhlarına duadan sonra mabedin üstün nitelikleri, ne niyetle ve ne zaman yapıldığı belirtilmek­tedir.

 

        Mihrabın önündeki türbe, kendi para­sıyla cami inşa ettiren Kanuni Sultan Sü­leyman'a, yanındaki türbe de hanımı Hürrem Sultan'a aittir. Mimar Sinan ise, cami bahçesinin dışında İstanbul Müftülüğü'nün yânında mütevazi bir türbede yatmakta, türbenin üzerinde Osmanlıca bir kitabe bu­lunmaktadır.

 

       Yaklaşık 6000 metrekarelik alana sa­hip olan cami bahçesinin 11 kapısı bulun­maktadır. Bahçenin etrafında Süleymani­ye Medreseleri diye meşhur olan beşi lise seviyesinde, biri fakülte biriside ihtisas bö­lümü olmak üzere yedi medrese te'sis edil­miştir.

 

      Caminin sağ tarafında bulunan bina­lar, Evvel ve Sani medreseleri ile Sibyan Mektebi iken daha sonra Süleymaniye Kü­tüphanesine tebdil edilmiş, bir bölümü de çocuk kütüphanesi olmuştur. Köşede bulu­nan tıp medresesi, doğum evi olarak, onun karşısındaki bimarhane ise askeri matbaa iken son yıllarda Kız Kur'an Kursu olarak hizmet vermektedir.

 

        Caminin kuzey cihetindeki binalar, ön­celeri imarethane iken daha sonra Türk-İslam Eserleri müzesi olarak kullanılmış ve        1984     yılında Süleymaniye Kütüphanesi'ne devredilmiştir. Sol taraf­taki Salis ve Rabi medreseleri ile mihrap yönünde bulunan Dar'ül-hadis oldukça meşhurdur.

Böylesine güzel bir mabedin hizmetine 275 kişlik bir kadro tayin edilmiş idi. İstanbul'un en büyük camii olan Süleymaniye'yi ziyaret edenlerin çoğunluğunu yabancılar teşkil etmektedir.

 

        Vakıflar tarafından 2007 yılında restorasyonuna alınan cami, 2010 yılında bitirilerek ibadete açılmıştır.

 

1.C. Esad ARSEVEN Türk Sanatı Tarihi, s.168

2.Şehper: Kuş kanadının en uzun tüyü; Cibril: Cebrail (AS.)

3.Baalbek: Suriye'de Antilübnan dağlarının garp eteklerinde Şam Humus demiryolu üzerinde bulunan ve çok eski zamanlardan beri di ni bir merkez olarak şöhret yapmış bir şehirdir.

4.Ö.L. Barkan, Süleymaniye Camive İmareti İnşaatı, c.I, s.73.

5.Hadîka, c.I, s.17.

 

Sinan'ın mimari sırrı asırlardır çözülemiyor

Depremlere rağmen hiç hasar görmedi

Osmanlı dönemi mimarisinin en önemli eserlerinden biri olan Süleymaniye Külliyesi, İstanbul'da meydana gelen yüzün üzerindeki depreme rağmen hiç hasar görmedi. Kanuni Sultan Süleyman tarafından 1551-1557 yılları arasında yaptırılan Süleymaniye Camisi'nin yüksekliği 53 metre, 27,5 metre çapında olan büyük kubbesi, tıpkı Ayasofya'da olduğu gibi yarım kubbe ile dayanıklaştırıldı.

Sinanın mimari sırrı asırlardır çözülemiyor
Süleymaniye külliyesi

Caminin avlusunun 4 köşe noktasında yer alan birbirinden farklı boyutlardaki minarelerden avlunun kuzey bölümünde yer alanları ikişer şerefeli ve 56 metre boyunda inşa edildi.Camiye bitişik olan 76 metre yüksekliğindeki diğer iki minare ise üçer şerefeli yapıldı. Caminin ana kubbe kasnağında Mimar Sinan'ın hesaplarına göre iyi bir aydınlatma sağlamak amacıyla 32 pencere açıldı.

Sinanın mimari sırrı asırlardır çözülemiyor
Süleymaniye Külliyesi

Mimar Sinan, cami içindeki yağ lambalarından çıkan isleri bir bölgeye toplayacak hava akımını hesaplayarak, isleri, caminin ana giriş kapısının üzerinde bir odaya topladı. Bu isler, caminin içerisini çevreleyen tezyinat işlemeleri ve hattatların kullanması için mürekkep yapımında kullanıldı. Cami avlusunun çevresinde toplamda 28 revak bulunurken, dikdörtgen bir şema üzerinde kurulan bu avlunun tam ortasında caminin şadırvanı yer alıyor. Kanuni Sultan Süleyman ile eşi Hürrem Sultan'ın türbeleri de yine Süleymaniye Camisi'nin dış avlusunda bulunuyor.

Mimarlık tarihinin şaheseri: Selimiye

Mimar Sinan'ın "ustalık eserim" dediği Edirne'deki Selimiye Camisi, Türk-Osmanlı sanatının ve dünya mimarlık tarihinin baş eserlerinden kabul ediliyor. Sultan 2. Selim tarafından yaptırılan ve 4 minaresiyle göze çarpan eser, kurulduğu yerin seçimiyle, Mimar Sinan'ın aynı zamanda usta bir şehircilik uzmanı olduğunu da gösteriyor.

Sinanın mimari sırrı asırlardır çözülemiyor
Selimiye Camii

Kesme taştan yapılan cami iç bölümüyle 1620 metrekare, avlusuyla birlikte 2475 metrekarelik alana inşa edildi. Yerden yüksekliği 43,28 metre olan kubbe, 31,30 metre çapıyla dikkati çekiyor. Ayasofya'dan daha büyük olan kubbesi, 6 metre genişliğindeki kemerlerle birbirine bağlanan 8 büyük fil payeye oturuyor. Köşelerde dört, mihrap yerinde bir yarım kubbe merkezi kubbeyi destekliyor.

Sinanın mimari sırrı asırlardır çözülemiyor
Selimiye Camii

Mimari özelliklerinin erişilmezliği yanında taş, mermer, çini, ahşap, sedef gibi süsleme özellikleriyle de son derece önemli olan Selimiye Camisi, mihrap ve minber mermer işçiliğinin şaheserleri arasında bulunuyor. Osmanlı ve dünya sanatında ayrı bir yeri olan sır altı tekniğiyle İznik'te yapılan çini süslemeleri, 16. yüzyıl çiniciliğinin en güzel örnekleri olarak kabul ediliyor.

"Gördüğünüz her şeyin mutlaka bir hesabı vardır"

Süleymaniye Camisi'nin mimarisi üzerine uzun yıllardır araştırmalar yürüten ve statiğini çözen İnşaat Yüksek Mühendisi Vahit Okumuş, Mimar Sinan'a, Mimar Sinan değil Filozof Sinan dediğini çünkü filozofların unvanının olmadığını dile getirdi. Mimar Sinan'ın sadece mimar değil aynı zamanda iyi bir mühendis olduğunu ifade eden Okumuş, Sinan'ın mühendisliğin her dalında hesaplar yaptığını, "birim daire metodu" adında kendine özgü matematiğinin bulunduğunu anlattı.

Sinanın mimari sırrı asırlardır çözülemiyor

Sinan'ın hiç bir taşı veya şekli, hesap yapmadan yerine koymadığını aktaran Okumuş, "Gördüğünüz her şeyin mutlaka bir hesabı vardır. Sinan, zemin mühendisliğini, depremi biliyor. Topraktan camilerini ısıtıyor. Süleymaniye Camisi'nde is odası vardır. Hep sorarlar bana 'is odasını anlat' diye. Ben anlatamam diyorum. Yerini biliyorum, nasıl bir şekli olduğunu biliyorum. Bizden öncekiler sadece 'Burada is odası, isler burada toplanıyor. İslerden mürekkep yapılıyor' diye anlatıyor. Caminin her tarafında kandil yakılıyor. Bunlar is odasına nasıl gidiyor? Niye başka yerleri islemiyor. Araştırıyorum ve henüz bulmuş değilim. Bunun bir bilimi var." diye konuştu.

"Nargileyi akustik için içmedi"

Mimar Sinan'ın caminin ortasında akustiği ölçmek için nargile içtiği hikayesinin anlatıldığını hatırlatan Okumuş, şöyle devam etti:

"İs nereye gidiyor? Onun sistemini öğrenmek istiyor. Ama uyduruyoruz. Uyduruk, uyduruk laflarla Sinan'ın asıl değerini kaybediyoruz. 'Üç minaresi var, minaresinde üç de şerefesi var, bunlar da padişahları temsil eder' gibi hikayeler, rivayetler uyduruyoruz. Onun asıl gerçeğini, matematiğini, mimarisini bulamıyoruz. Sinan'ın mimarisine yetişilmez, bugün de kimse yetişemez.

Çünkü Sinan'ın kendi matematiği, doğal matematiktir. Geometriyi kullanarak çözümler üretir. Geometri insanı yanıltmaz, matematik yanıltır. Geometri yanıltmadığı için de doğal statiği bulmuş, bu statik sonucunda da doğal mimariyi bulmuştur. Önce onun matematiğini bilmeniz lazım, ondan sonra o matematik sizi yönlendirecek."

Süleymaniye Camisi'ndeki kubbesinde küpler olduğunu hatırlatan Okumuş, bu küplerin sadece akustik için değil statik onu oraya koymaya mecbur ettiği için yerleştirildiğini, onu oraya koyarken bütünü düşündüğü için akustik için de kullandığını aktardı.

Sinanın mimari sırrı asırlardır çözülemiyor

"Sinan öyle bir akustik oluşturmuş ki, hoca konuştuktan 3 saniye sonra sesi en sona geliyor. Bu ne demektir biliyor musunuz? Havada sesi asmak demektir. Bunu nasıl asıyor, bilmiyoruz." diyen Okumuş, sözlerini şöyle sürdürdü: Sinan'ın akustiğinin, mimarisinin, vefatının üzerinden 430 yıl geçmesine rağmen hala çözülemediğini belirten Okumuş, Sinan'ın eserlerinin korunmasına ilişkin ise şunları dile getirdi:

"Bilmediğiniz bir şekilde eserlerine müdahale etmeyin, eklentiler yapmayın, değişik malzemeler kullanmayın. Bunu söylüyoruz ama minarelerin boylarını uzatmışlar, betondan duvarlar örmüşler hatta basamak yapmışlar. İnsanın içi acıyor. Restorasyonlarda bilmeden değişik malzeme kullanıyorlar ve değiştiriyorlar. Gördüğünüzü en azından değiştirmeyin. Onarırken bir yerini bozuyorlar. Akustik öyle bir şey ki caminin içinde bir yeri değiştirirseniz, örneğin dolaplar yaparsanız, ayakkabılar koyarsanız strüktür bozulur."

"Matematiği karmaşık değil ancak ulaşabilmek zor"

Okumuş, Sinan'ın matematiğinin çok karmaşık olmadığını ancak ulaşabilmenin zor olduğunu ifade ederek, "Bugünün bütün yapılarını bu sistemle çözebilirsiniz ve doğru çözersiniz. Köprüleri dünya çözemez, sadece Sinan çözmüştür. Sinan sıfır hata ile çözmüştür. İstediğiniz yükü taş köprünün üzerinden geçirebilirim. Sinan'ın yaptığı minareler büyük bir depremde yıkılırsa, İstanbul'da taş taş üstünde kalmaz.

Sinan bu kadar iyi hesap yapar ve çok iyi deprem bilgisi vardır. Bütün büyük eserleri taneli dolgu zemin üzerine yapılır. Mühendislikte denilir ki dolgu zemin üzerine bina yapılmaz. Sinan özellikle yapıyor. Niye yapıyor? En büyük deprem, kayma depremidir. Aşağıda toprak kayar, kayarken taneli olduğu için yavaş yavaş üstü harekete geçirir. Deprem ivmesi falan uydurmadır ama Sinan biliyor ve bundan ders çıkaracağız. Dünyaya mimarisinden çok bilimine ulaşmamız ve tanıtmamız lazım." dedi.

Fotoğraflar: Alamy 

False

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası