selam olsun sana selam olsun geceye ve aya / Veda Hutbesi Oku Veda Hutbesi Türkçe Okunuşu

Selam Olsun Sana Selam Olsun Geceye Ve Aya

selam olsun sana selam olsun geceye ve aya

ABBAS

Haydi Abbas, vakit tamam;
Ak&#;am diyordun i&#;te oldu ak&#;am.
Kur bakal&#;m çilingir sofram&#;z&#;;
Dinsin art&#;k bu kalp a&#;r&#;s&#;.
&#;u a&#;ac&#;n gölgesinde olsun;
Tam kenar&#;nda havuzun.
Aya haber sal ç&#;ks&#;n bu gece;
Görünsün &#;öyle gönlümce.
Bas k&#;rbac&#; sihirli seccadeye,
Göster hükmetti&#;ini mesafeye
Ve funduszeue.info&#;p tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Be&#;ikta&#;'tan
Ya&#;amak istiyorum gençli&#;imi yeni ba&#;tan.
 

 

BUGÜN HAVA GÜZEL

Bugün hava güzel,
Bugün içim içime s&#;&#;m&#;yor.
Annemden mektup ald&#;m,
Memlekette gibiyim.
Allaha çok &#;ükür karn&#;m tok;
Elimi uzatsam kahve fincan&#; dudaklar&#;mdad&#;r.
Ku&#;lar kaçm&#;yor benden;
Bir güvercin kanad&#;nda ok&#;uyorum
Göklerin mavili&#;ini.
Serçelerin c&#;v&#;lt&#;s&#;yla siniyor içime
A&#;açlar&#;n ye&#;illi&#;i.
Bulutlar&#;n ipek gölgesi
Çocuklar&#;n yüzünde h&#;&#;&#;rd&#;yor.
Çember çeviriyorum çocuklarla beraber
Elime çember almadan.
Dü&#;üncelerimi nura garkeden güne&#;e sor,
Bu Nisan rüzgar&#; da &#;ahadet eder,
Bütün insanlar&#; karde&#; biliyorum,
Cümlenin sa&#;l&#;&#;&#;na duac&#;y&#;m.
&#;ayet ölürsem,
Helalla&#;maya vakit kalmadan,
Hat&#;rdan ç&#;karmay&#;n beni;
Dünyaya benden selam olsun,
Her nefes al&#;p veri&#;iniz.
 

 

DESEM K&#;

Desem ki vakitlerden bir nisan ak&#;am&#;d&#;r,
Rüzgarlar&#;n en ferahlat&#;c&#;s&#; senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini.
Ormanlar&#;n en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopard&#;m çiçeklerin en solmaz&#;n&#;.
Topraklar&#;n en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tatt&#;m yemi&#;lerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar laz&#;m,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir &#;eysin;
Nimettensin, nimettensin!
&#;nan bana sevgilim inan,
Evimde &#;enliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski &#;arap.
B&#;rak ben söyleyeyim güzelli&#;ini,
Rüzgarlarla, nehirlerle, ku&#;larla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
&#;ayet sesimi farkedemezsen
Rüzgarlar&#;n, nehirlerin, ku&#;lar&#;n sesinden,
Bil ki ölmü&#;üm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelli&#;ini.
Ve neden sonra
Tekrar duydu&#;un gün sesimi gök kubbede,
Hat&#;rla ki mah&#;er günüdür,
Ortal&#;&#;a dü&#;mü&#;üm seni ar&#;yorum.
 

 

GÜN EKS&#;LMES&#;N PENCEREMDEN

Ne dogan gune hukmum gecer,
Ne halden anlayan bulunur;
Ah aklimdan olumum gecer;
Sonra bu kus, bu bahce, bu nur.

Ve gonul Tanrisina der ki:
- Pervam yok verdigin elemden;
Her mihnet kabulum, yeter ki
Gun eksilmesin penceremden!

 

 

HÂTIRALAR

Bilmem ki hâtiralar,
Ne istersiniz benden,
Gelir gelmez sonbahar?

Bu kanad çirpis neden?
Cama vuracak ne var
Ey eski hâtiralar

Sanmayin güller açar,
Bülbül degildir öten;
Bu rüzgâr baska rüzgâr.

Ne istersiniz benden,
Bilmem ki hâtiralar,
Gelir gelmez sonbahar?

 

 

Karasevda

Bir kere sevdaya tutulmaya gör;
Ate&#;lere yand&#;&#;&#;n&#;n resmidir.
A&#;&#;k dedi&#;in, Mecnun misali kör;
Ne bilsin alemde ne mevsimidir.

Dünya bir yana, o hayal bir yana;
Bir me&#;aledir pervaneyim ona.
Alt&#;nda bir ömür döne dolana
A&#;lad&#;&#;&#;m yer penceresi midir?

Bir kö&#;eye mahzun çekilen için,
Yemekten içmekten kesilen için,
Sensiz uykuyu haram bilen için,
Ayr&#;l&#;k ölümün di&#;er ismidir.
 

 

ÖLÜM

I

Sözünde durmadi mavi gökler;
Gün karariyor gitgide ölüm.
Aksam yeli nedameti söyler;
Nedamet yer etti bende ölüm.

Ne yapsam, gün dogmuyor gönlümce;
Sudur akar kendi bildigince,
Hangi pencereye kossam gece;
Gitmiyor bu can bu tende ölüm.

Ne vefasiz geçmisten hayir var,
Ne gelecekler imdada kosar,
Çoktandir tekneyi aldi sular;
Çoktandir ümitler sende ölüm.
 

 

ÖLÜM

II

Ek kurumaz menbai sükûtun,
Isigi günesten zinde ölüm,
Altinda su alçalan bulutun.
Sendedir umdugum müjde ölüm.

Aynada zifiri bir gecedir,
Bütün zulüm bu suçsuz kalbedir,
Sabir tesbihim kopmak üzredir.
Ne gün kalkacak bu perde ölüm?

Ne gün aslina dönecek bu ten?
-Tas, toprak, çiçek, su veya maden-
Ruha ebediyeti vadeden
Efsanevi yalan nerde ölüm?
 

 

ÖLÜMDEN SONRA .

Öldük, ölümden bir &#;eyler umarak.
Bir büyük bo&#;lukta bozuldu büyü.
Nas&#;l hat&#;rlamazs&#;n o türküyü,
Cök parças&#;, dal demeti, ku&#; tüyü,
Al&#;&#;t&#;&#;&#;m&#;z bir &#;eydi ya&#;amak.

&#;imdi o dünyadan hiç bir haber yok;
Yok bizi anyan, soran kimsemiz.
Öylesine karanl&#;k ki gecemiz,
Ha olmu&#; ha olmam&#;&#; penceremiz:
Akan suda aksimizden eser yok.
 

 

OTUZ BE&#; YA&#;

Ya&#; otuz be&#;!
Yolun yar&#;s&#; eder.
Dante gibi ortas&#;nday&#;z ömrün.
Delikanl&#; ça&#;&#;m&#;zdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün ya&#;&#;na bakmadan gider.

&#;akaklar&#;ma kar m&#; ya&#;d&#; ne var?
Benim mi Allah&#;m bu çizgili yüz?
Ya gözler alt&#;ndaki mor halkalar?
Neden böyle dü&#;man görünürsünüz,
Y&#;llar y&#;l&#; dost bildi&#;im aynalar?

Zamanla nas&#;l de&#;i&#;iyor insan!
Hangi resmime baksam ben de&#;ilim.
Nerde o günler, o &#;evk, o heyecan?
Bu güler yüzlü adam ben de&#;ilim;
Yaland&#;r kayg&#;s&#;z oldu&#;um yalan.

Hayal meyal &#;eylerden ilk a&#;k&#;m&#;z;
Hat&#;ras&#; bile yabanc&#; gelir.
Hayata beraber ba&#;lad&#;&#;&#;m&#;z
Dostlarla da yollar ayr&#;ld&#; bir bir;
Gittikçe art&#;yor yaln&#;zl&#;&#;&#;m&#;z.

Gökyüzünün ba&#;ka rengi de varm&#;&#;!
Geç farkettim ta&#;&#;n sert oldu&#;unu.
Su insan&#; bo&#;ar, ate&#; yakarm&#;&#;!
Her do&#;an günün bir dert oldu&#;unu,
&#;nsan bu ya&#;a gelince anlarm&#;&#;.

Ayva sar&#; nar k&#;rm&#;z&#; sonbahar!
Her y&#;l biraz daha benimsedi&#;im.
Ne dönüp duruyor havada ku&#;lar?
Nerden ç&#;kt&#; bu cenaze? Ölen kim?
Bu kaç&#;nc&#; bahçe gördüm tarumar?

N'eylersin ölüm herkesin ba&#;&#;nda.
Uyudun uyanamad&#;n olacak.
Kimbilir nerde, nas&#;l, kaç ya&#;&#;nda?
Bir namazl&#;k saltanat&#;n olacak.
Taht misali o musalla ta&#;&#;nda.
 

 

Yanl&#;&#; Bilmesinler Beni

Bahçem a&#;açlardan, çiçeklerdendir;
Evim ta&#;tan yap&#;lm&#;&#;.
Annem karde&#;im gibi severim
A&#;açlar&#;, ta&#;lar&#;, çiçekleri;
Hepsine dair hat&#;ralar&#;m var,
Kimi ac&#; kimi tatl&#; hat&#;ralar.
Bu a&#;aç servi olmadan,
Bu ta&#;a kitabem yaz&#;lmadan,
Bu çiçek kabrime çelenk diye getirilmeden,
Söyleseniz onlara ku&#;lar.
Yanl&#;&#; bilmesinler beni.

 

 

Sahabeler… 

Onlar yemekle değil, yememekle doyuyordu. Kafaların bu kadar maddeyle kuşatıldığı, her şeyi maddede arayan, gözlerin ve akılların dört bir yanımızı böyle kuşattığı bir asırda nasıl anlayacağız yememenin yemek olduğunu, orucun onların ruhlarını uçurduğunu, zekâtın ruhlarına kat kat kanatlar takıp kanatlandırdığını, haccın onlar için hacdan öte olduğunu? 

Kim söyleyecek bize? Abdestin bengisu, ölümsüzlüğün suyu olduğunu. Hz Peygamberin (asm) abdest suyunun damlalarını paylaşırlardı. Ellerine, yüzlerine değdirdikleri yerlerde pırıl pırıl bir güzellik meydana gelirdi. Hz. Zeynep’e atmıştı ya birkaç damla bedi’ül-cemâl olmuştu. Güzelliği dillere destan olmuştu. 

Şimdi Resulullah’ı (asm) görsek de, biz bu dünyevi gözümüzle, kalbimizin imanla tam münevver olamayan gözümüzle görsek, sırrına erebilir miyiz acaba!.. 

Gözün arkasındaki kalple, o kalbin imanıyla bakanlar görebiliyordu Onu… Selman gibi, “Bu simada yalan yok” diyordu. Halid bin Velid gibi, elini sıkı sıkı tutup bırakmıyordu. Söz istiyordu. Geçmiş yılların açık hesabını kapatmak istercesine bir müjde istiyordu. Dudaklarından dökülecek bir söz, bir berat bekliyordu. Ve dökülüyordu o inci taneleri.

“İslam geçmiş hayatınızın bütün günahlarını siler.” diyordu Hz. Peygamber (asm). İslam’la müşerref olunca sahabe oldu onlar…

Hz. Hatice, evinin önünde bir taşın üstünde bekliyordu güneşin altında. Birisi ona böyle durmamasını söylediğinde, biliyorsunuz ne demişti Hz Hatice: “Sevdiğim insan, şu an çölde güneşin altında. O gelsin, o zaman gölgeye birlikte geçeriz.”

Kelime-i şahadet, onların dilinde bir başka güzeldi. Söylediler mi, kâinatla beraber söylerdi onlar. Habbap, şehit edilmek üzereyken dünyanın en güzel sözünü söylüyordu. “Müslüman olduktan sonra ölümün şekli, ölümün renginin ne önemi var?” diyordu. “Habbaplar ölsün, O’nun ayağına bir diken batmasın.” diyordu. Bu sözü söylemek, tekrar etmek bile zor şimdi. Nasıl çıkmış ağızdan, nasıl yaşamışlar bunları dolu dolu? 

Şimdi konuşmak değil, düşünmek vakti. Aramızdaki mesafeleri ölçmek vakti. Biz neredeyiz, onlar neredeler? Hz. Peygamberin (asm) sohbetinde, O canlı güneşin sofrasında doyan insanlar bunlar. Öylesine doydular ki, dünyalara sığmadılar. Ellerindeki hurmaları fırlattılar da “Cennetin kokusunu alıyorum” dediler. Fırladılar er meydanına. Kimi elli, kimi yetmiş mızrak, ok yarası aldılar. Sarsılmadılar, düşmediler, yıkılmadılar. Hangi destan, hangi kahraman anlatabilir bu kahramanları?..

Sözümüz, insan güzeli, Rasulullah’ın (asm) sohbet arkadaşlarına, sahabelere, o ince insanlara, nurdan halkalara olsun. Rasulullah’ın (asm) peşinden koşarken taklidini yaptığı, sağa sola yalpalar vurup yürüdüğü Hasan, Hüseyinlere olsun… Cennet çocuklarına olsun, cennet gençlerine olsun. Yüreği pır pır Onun için atan Hz. Aişelere olsun. Vefat ettiği gün, dünyanın başına yıkıldığını, hiç kimsenin böyle bir derdi, böyle bir kalbi taşıyamayacağını o güzelim ifadeleriyle dile getiren Hz. Fatımalar üzerine olsun. Ebubekirlerin, Ömerlerin, Osmanların, Alilerin üzerine olsun.

Sonra sonra, her asrın, o yolun izini takip eden dertlilerinin, sevdalılarının, gözyaşı ummanında boğulanlarının, sadıklarının, sıddıklarının, yalan dünyanın gerçek kahramanlarının üstüne olsun. 

Salât-u selam olsun. Gökler dolusu, yerler dolusu… Gözünün bir bakışını, elini bir kaldırışını, aya doğru uzatışını bir hayal edebilsem gecenin bir vaktinde… Öyle kalabilsem… Hayalimde öyle bir resim oluşturabilsem ki, hiç silinmesin. Baştanbaşa hayalimi o resim süslesin.

Ey sevgili Rasul (asm)… Senden uzak, senden yoksun bir kâinat, bir dünya düşünmek, karartıyor, mahvediyor her şeyi.  

Çöllerde unutma bu kum tanesini… Unutmazsın ya sen hiç birisini… “Bu da bizim çölümüzdendir.” dese o mübarek dudakların, bizim için de söyleyebilse, dudaklarından dökülebilse o billur kelimelerin, yetecek bu hasret, ruhumuzun dinmeyen sızılarını dindirmeye. Bir damlanın göle, bir kumun çöle hasretini dindirmeye yetecek. Yeter… Göklerin mavi mavi baktığı, toprağa, göle, çöle, ağaçlara, insanlara…

Rahmet ol, düş başımızın üstüne. Gir kalbimize, yıka bizi. Ey rüzgâr, nereye götürürsen götür, o çölden ayrı düşürme bizi. Bir kum tanesinin dileği, çölden ayrı kalmamak, çölün kumlarından uzaklara düşmemek olabilir ancak. 

Çöl, kum taneleriyle çöldür. Göl, damlalarıyla göldür. Gül yapraklarıyla güldür. Gün, anlarıyla dündür. Bu ânı, yaşadığımız her bir ânın çölüne, gölüne alıver, katıver de gitsin… Bir an, ebedî bir an olsun. Bir kum, çöl olsun. Bir damla göl olsun. Gökler rahmet olsun.

Sahabelerin en gerisinin de en gerisinde de olsa yerimiz; bir yerimiz olsun. Vahada değil, çölde de olsa o yerimiz, razıyız. Bir damlanın, bir kum tanesinin, bir hava zerresinin dileği ne olabilir ki başka?

Bir yerde duamız kabul oluyorsa şayet, onların hürmetinedir, bileceğiz. Senin sonsuz şefkatinin ve rahmetinin Allah katındaki geri çevrilmeyen iltimasıdır bileceğiz.

Sevgilim!.. Efendim!.. Affedilmeyi, hatıralarına layık kalabilmeyi çok isterdim. Kusurlu bir kul olarak yine seni seven, yine seni sevmeye çalışan bir kalbin senin için attığını, seni andığını ifade etmek istedim. 

Sonsuz salât-u selam olsun. Dilimizden dökülen senin için bir kelam da bizden bu olsun, sana ulaşsın Ulaşırsa, çöl benim olur,  dünyalar benim olur. 

Dünyamsın… Dünyamın temeli, direğisin Sen… Rahman’dan armağansın. Hatırana saygısızlık, kusur etmişsem affını dilerim. Kırık dökük kelimelerle ama diri bir kalple, sonsuz salât-u selamlar ederim. Kabulünü dilerim. 

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası