glenn meade kitapları pdf / Eski Kitaplarım - Eskiden günümüze kitaplar - Threads Tagged with glenn meade

Glenn Meade Kitapları Pdf

glenn meade kitapları pdf

Glenn Meade - İkinci Mesih

Eski gazeteci ve uluslararas ne sahip yazar Glenn Meade, ylnda rlanda'nn bakenti Dublin'in Finglas kasabasnda dodu. Irish Times ve Irish Independent gazetelerinde yazd. lk roman Kar Kurdu'yla hreti yakalayan Glenn Meade'in romanlar, yirmiden fazla dile evrildi. Yazarlnn yan sra eitim pilotu olarak da alan Meade, 'lerin ortalarndan, ilk romanm yazana kadar () Dublin'deki Strand Tiyatrosu'nda kendi yazd bir dizi oyunun ynetmenliini de yapt. Uzun yllar pilot eitmeni olarak alan Glenn Meade'in uluslararas baar kazanan romanlar, olaylarn getii Rusya, Msr, srail, Avrupa ve ABD'de titiz aratrma ve incelemelerin rndr. Glenn Meade'in daha nceki romanlar; eytann Mridi, Buz Kapan, 8. Gn, Brandenburg, Kar Kurdu, Sakkara 'nn Kumlar.

AL CEYAT AKKOYUNLU
ylnda stanbul'da dodu. St. Joseph, Boazii niversitesi ve Diplomatische Akademie'yi bitirdi. Elli yanda kendini i hayatndan emekli edip, eviriye balad. Kendi yazd bir romanla birlikte, aralarnda Hayatm, Bill Clinton; 8. Gn, Glenn Meade; Leyleklerin Uuu, Jean-Christophe Grang ve Long John Silver, Bjrn Larsson'un da olduu altma yakn evirisi yaymland. Evli ve bir ocuk babasdr.

Baz srlarn asla aklanmamas gerekir. yle srlar vardr ki, ardnda saklananlar renmek insan inand her eyi sorgulamaya yneltir.

Her zamanki gibi, teekkr etmem gereken kiiler var. israil'de arkeolog, yazar ve biliminsan Hanan Eshel. Amerika Birleik Devletleri'nde birok sorumu sabrla yantlayan ve bana doru ynleri gsteren John Wood; Aramice uzman Douglas Stuart; Kumran'da geirdii gnlerin anlarn benimle cmerte paylaan Jeff Fisher; yazar Bart Ehrman. talya'da, Vatikan Basn Brosu ve bana zamanlarn ayran, yardm eden uzmanlardan oluan yazlmayacak uzunlukta bir liste. ten teekkrlerimle.

u byk yazar geleneini srdrp, btn yanllardan benim deil, tekilerin sorumlu olduunu sylemek, suu bakalarna atmak isterdim ama doru olmazd. Bazlarndan onlar, bazlarndan da ben sorumluyum, diyerek kendimi salama alaym. Elizabeth Lacy ile Marion Mc Donald' unutmadan tabii - szm tuttum. Kitapta sz edilen eski Roma kalntlar ve yeralt geitleri, keza Kumran'daki eski Hristiyan yerleimi ve Ma'lula ky gerektir. Atba kodlamas gerek bir ifredir ve baz l Deniz Parmenleri'nde bu ifreyi bulan nl evirmen, karlat gerein bir gn dnya iin son derecede nemli bir kehanet ya da aklama oluturacan tahmin etmitir.

Beni szcklerin gururlandran

yeterli olamayaca ve yaamn

lde

yksnn

en nemli parasnn sevgi olduunu imdiden bilen olum Neal'e

Bazen, gemii gml brakmak daha hayrldr; cesedin kemikleri arasndan ok karanlk ve tehlikeli srlar kabilir. Jean Paul Cade

"Alattin'in maarasnda bir hazine bulduk. Tomarlardan byk blm Hz. sa'nn devrinden kalm gibi. Bu metinleri dilimize evirmek iin elimizden geleni yapacaz ama bu ok g olacak. yle ya, bu eski parmenlerde hangi gizli mesajlarn saklandn kim bilebilir? Yazlanlarn bir gn dnyay artmayacan kim iddia edebilir?"
Peder De Vaux, ylnda srail'de, Kumran Vadisi'nde bulunan l Deniz Parmenleri zerinde alan uluslararas uzmanlar ekibinin ba.

Dou Kuds srail Leon Gold yaayacak iki dakikas kaldn bilmiyor, srtyordu. "Sana hi bacaklarnn harika olduunu syleyen kt m?" diye sordu, yannda oturan, arpc gzellikteki gen kadna. Gold yirmi yandayd; yank tenli, yakkl, kasl, ailesi srail'e g etmi New Jersey'li bir gen adam. Askeri plakal Dodge kamyonetiyle portakal bahelerinin yanndan geerken, ak camdan ieriye szlen tatl kokuyu soludu, sonra da yannda oturan kadnn vcudunu inceledi. Er Rachel Else gerekten sarscyd. Onba Gold, gen kadnn niformasnn bacaklarndan yukarya syrlm eteine, st dmesi iliklenmemi gmleinin arasndan grnen gsne bakt. Rachel onu ylesine ldrtyordu ki, dikkatini yapaca ie, yaklak elli kilometre uzaktaki bir srail askeri karakoluna mhimmat gtrme grevine veremiyordu. nlerinde, dne kvrla giden bir yol vard. "Ee, kimse bacaklarnn harika olduunu sylemedi mi?" diye srar etti.
15

Rachel'm dudaklar minik bir tebessmle kvrld. "Sen syledin ya. Be dakika nce, Leon. Yeni bir ey sylesene." Gold gzlerini dikiz aynasna evirince, hzla kaybolmakta olan Kuds'n camlarn ve parltl kubbesini gnein tututurduunu grd. Yksek vergileri, homurdanan Yahudileri, kavurucu sca yetmiyormu gibi, bir de Filistinlilerle bitmek tkenmek bilmez srtmeler yaayan bu Tanr'nn cezas lkede kalmasnn tek bir nedeni vard. srailli kadnlar. Tek kelimeyle, harikaydlar. stelik srail Ordusu da bu konuda payna dene sahipti. Bir sonraki kurbannn Rachel olacandan emindi Gold. Yol rampaya sarar, kumlu l havas da portakal kokusunun yerini alrken, vitesi kltt. "Pekl, gzlerinin batan kardn, vcudunun harika grndn syleyen de oldu mu?" "Bunlar da syledin, Leon. Kendi kendini tekrarlyorsun." "Er Else, benimle yemee kacak msn, kmayacak msn?" "kmayacam. Gzlerini yoldan ayrma, onba." "Gzlerim yolda." "Bacaklarma bakyorsun." Gold yine srtt. "Hey, bacaklarn gzlerimi ekiyorsa yapacak bir ey yok demektir, deil mi?" "Yoldan ayrma, Leon. Bir arparsan, ikimiz de yanarz." Gold dikkatini kumlu tepelerin arasnda ykselen yola verdi. Rachel olduka etin bir cevize benziyordu ya, elinde hl oynanmam bir koz daha vard. Dnemece girerken, kamyoneti arampole yaklatrd. Lastikler boa dnd, akltalar aadaki kayalk yara utu. Gen kzn sesi korku yklyd. "Leon! Yapma!" Lastikler bir daha cayrdarken, gen adam srtmay srdrd. "Yemek iin ne demitin? Haydi, kurtar beni u sefaletten. Evet mi, hayr m?"
16

"Leon! Tanrm!" n camdan darya bakyordu. Gen adam direksiyona aslp kamyoneti arampolden uzaklatrrken, gzlerini yola evirdi. lerideki dnemeten beyaz bir Ford pikap kyordu. Gold btn gcyle frene basarken, kan dondu; sonunun geldiini anlad. ki araba da arpmaktan kurtulmak iin uuruma doru direksiyon krarken, Dodge kaymaya balad. Pikap durmay beceremeyen ekspres tren gibiydi; sonra birden her ey sanki ar ekimde gerekleti. Pikaptakileri ak seik grebiliyordu Gold. ndeki kabinde yetikin, arkadaki ak blmde de iki gen: sandklarn zerine ilimi bir delikanlyla, bir de kz. ki araba lastiklerini cayrdatarak birbirlerinin yanndan geerken, ocuklarn yzndeki tebessm dehete dnt. ki aracn arka taraflar bir an arpnca birbirine vuran demirlerin tangrts duyuldu, Gold haykrd, Dodge bolua uarken yzn yalayan esintiyi hissetti. l Rachel'mkine karp kan dondurucu bir dete dnt. Kamyonet burun st yarn dibine aklp, yakt deposu alev alrken sesleri birden kesiliverdi. Kamyonetin antipersonel maynlar hemen patlad, Gold'la Rachel'm gen ve salkl bedenlerini birer avu kemikle kle eviren gmbrt Kuds'n yirmi be kilometre tesine kadar ulat.
* * *

Hurda Renault'sunda yol alan Katolik papaz ak camdan kendini duyuran patlamayla sarsldnda, pikabn iki yz metre gerisindeydi. Basn kulak zarlarn zorlarken btn gcyle frene bast. Yal Renault kayarak durdu. Havaya ykselen portakal rengi alev topunu, peinden gelen yal duman bulutunu grnce benzi soldu. Gayriihtiyari gaza bast, Renault ne atld. Yarn kenarna vardnda freni kkledi ve arabasndan atlad. Alevlerin askeri kamyonun gvdesini sardn fark

edince arabann iindekiler iin hi umut kalmadn anlad. Dikkatini yarn daha da ilerisinde ters dnm, yolcu kabininden dumanlar kan pikaba evirdi. stavroz kard, bombo gzlerle kaza mahalline bakt. "Tanrm, ruhlarmza efaat et." Plan beklenmedik ekilde ters gitmiti. Niyeti hi de byle deildi. Eer pikaptakilerin eceli geldiyse elden ne gelirdi -arabann iindeki iki bin yllk paha biilmez hazine birka insann hayatna deerdi- ama aklna hi de bylesine kanl bir katliam getirmemiti. Pikaba yaklat. Kamyonetteki maynlardan geri kalanlar da alev alrken, kulaklar sar edici bir dizi patlama oldu. melmek zorunda kald. Birka saniye sonra, gzlerini yeniden ters dnm Ford pikaba evirdi. Duman dolu kabinin iindekileri seebiliyordu. lerinden biri kurtulmak iin n cam lgnlar gibi tekmeledi. Biraz tede, enkazn ortasnda, gen bir erkekle bir kzn yaylm bedenleri duruyordu. Patlamalar dinince, ayakland. Baklar yeniden yanan pikaba gitti. Umutsuz yolcu tekme atmay brakmt, vcudu hareketsizdi. Kabin iindeki duman younlarken, papaz n camn iine skm, deri harita antasn fark etti. O antada daha o sabah Kumran'da ortaya karlan bir tomar eski parmen bulunduunu, pikaptakilerin deerli yklerini Eski Eserler Mdrl'ne gtrmek iin Kuds'e gittiklerini biliyordu. Ancak papaz, parmen tomarnn zerindeki bilgilerin asla gidecekleri yere varmamalar iin elinden geleni yapmaya kararlyd. Roma'dan gelen emir akt. Bu, btn dnyadan saklanmas gereken, mthi bir srd. Alevler harita antasn yalamaya balad. "Tanrm, ltfen." Kayalardan aaya, pikabn enkazna doru inmeye koyuldu.
18

Yirmi Yl Sonra

2
Roma Her ey bir kehanetle balad. Bazlar o gece yars, istine apeli'nde yaanan o tuhaf olayn Nostradamus tarafndan bildirilen, gereklemesi gereken bir iaret olduunu sylyordu. Baka belirtiler de vard. Sanki frtna patlamak zereymi gibi, Kutsal Kent sknete brnmt; oysa o akam hava akt ve batdan hafif bir rzgr esiyordu. Roma'nn her zamanki saldrganl ve karmaas durulmu, dingin bir suskunlua dnmt. Anayollarda ve Tiber Nehri boyunca, srcler zaman zaman arabalarn kenara ekiyor, farlarn kapatp radyolarn ayorlard. Youn bir kalabaln biriktii San Pietro Meydam'nda medya ekiplerinin uydu antenleri sanki tanrsal bir iaret beklermi gibi, ge ynelmiti.
19

Televizyonlarn gl ark lambalar istine apeli'ni aydnlatrken, kentin genelev mahallelerindeki khne barlarda fahieler bile ilerinden balarn kaldryor, televizyon ve radyolardan gelen haberlere kulak kabartyordu. Ne de olsa, kehanete gre, hangisi seilirse seilsin, sonuncu papa olacakt, Kyamet Gn'yle o yzleecekti. Dnyann drt kesinden yz milyonlarca insan endieyle seim haberini bekliyordu. Papa leli yirmi sekiz gn olmutu. Kkl riteller tamamlandktan, cesedi tahnit edildikten, papalk mhr sklp cenazesi topraa verildikten sonra, Kutsal Kardinaller Meclisi'nin yz yirmi yesi krmz serpularn ve krmz ipek harmanilerini giymi, istine apeli'ne doluarak Balk'nn Pabular'ran yeni sahibini semeye koyulmu

Eski apelde, ahap masasnn banda otururken, gzleri duvara, Michelangelo'nun Kyamet Gn'nlin dehetini aktaran gl resmine dnd. Umberto Cassini sanki kendi dehetini yayor gibiydi. Papa seimleri frtnal, hatta zaman zaman kargaa dolu bir tarihe sahipti. karartc bir gerei hatrlad: 'deki Kardinaller Meclisi elli drt gn srm, bu sreteki kararszlk Kilise'yi neredeyse mahvedecek hale gelmiti. Bu gece sanki yine yle bir kbus frtnas yaanacak gibiydi. Kardinaller Meclisi'nin Camerlengo'su, yani nazr olarak, eski papann yerine birisinin seilmesi grevinin btn sorumluluunun kendi omuzlarna yklendiinin bilincindeydi. Oysa birka saat nce tamamlanan yirmi dokuzuncu seimden de bir papa kmamt. Alnn kurulayp, efaatine en fazla ihtiyacmz olduu u anda, Tanr Kilisesini terk mi etti ? diye dnd. Balca adaydan hibiri seimi kazanmaya yetecek seksen oyu toplayamamt. Durum neredeyse iki haftadr byleydi, adaylarn ald oylar hemen hemen eitti ve krdm zmek imknszd. Kardinaller Meclisi'nin kargaaya teslim olduu akt. Seimin gece yarsna doru bir sonuca varmas iin dua etmiti. inde bulunduklar kmazdan kurtulmak amacyla kardinallerden biri, teki adaya bir drdncy, zerinde uzlaacaklar birini nermiti: Amerikal Kardinal John Becket. Strateji belliydi - Becket oylar blecek, bylece dm zlm olacakt. Dudaklarn asabice yalad. Gece yarsna altm dakika kalmt ve bu gerginlik onu ldrecekti. Kardaki masalardan birinde oturan John Becket'a bakt. Etkileyici biriydi. Uzun boylu, zayf, sarn, mavi gzleri drst bakl; grn olarak Hz. sa gibiydi sanki. Teni olduka yankt, ellerinde de bir iiye yakacak sert nasrlar grlyordu. Bu kiliseyi ina edebilecek cinsten, gl eller. Yine de adamn grnmnde nedense bir
22

lard. Yirmi dokuz gizli oylamadan sonra, yeni bir papa semeyi baaramadlar. Saat on ikiyi vurmasna ramen hl bir aday zerinde karara varamadklarndan, kilise beinci haftaya da ndersiz girmek zereydi. Roma'nm endieli papazlar ayn grteydiler.. Gece yars olmadan bir karar vermek gerekiyordu.

Kardinal Umberto Cassini kalp krizi geirmek zere olduunu dnd. Kahverengi gzleri sulanan, ksa boylu, sska bu Sicilyal glmsemesiyle tannrd ya, o srada hi de glmyor, yanaklarndan aaya ter damlalar szlyordu. Gmbr gmbr atan kalbinde de gerginliin szs vard. On drdnc yzyldan kalma grkemli istine apeli'nin havas ter kokuyordu. Btn pencereler, btn kaplar kilitlenmi, klar yaklmt. apelin iinde nemli s yirmi be dereceyi bulmutu, gergin havada bir beklenti vard. Cassini duvardaki saate bakt. Gecenin on biriydi.

soyluluk vard. Yaknnda bulunan herkes Becket'n inanlmaz derecede gl fiziksel varlnn farkna varrd. Onu tanyanlar benzersiz kiiliinden ve karizmasndan bahsederdi. ChicagoTu bir avukatn olu olan bu bilge ve inanl papaz, vatan Amerika'mn sunduu konforlara srt evirmi ve kendini tmyle dine adamt. Dardan olduu iin, elli yedi ya, papalk iin yetersiz grnyordu. Cassini oylamann nasl sonulanacan merakla dnd. Kardinaller dua etmek ve Kutsal Ruh'tan ilham alabilmek iin ekilmilerdi. imdi de dnyorlar, katlanm oy pusulalarn nce altn bir tabaa, sonra da altn kadehe yerletirerek, kutsal grevlerini yerine getirdiklerini gsteriyorlard. Ardndan vakur admlarla kendilerine ayrlm masalarn ardndaki koltuklarna yrdler, tabak ve kadehin gerisinde oturan Oy Saycnn pusulalar denetleyip oylar saymasn beklediler. Dakikalar ilerlerken Cassini gsndeki istavrozu asabice mncklamaya koyuldu. Oy Sayclarn ilerini tamamladklarn grd. lerinden birisi, elinde sonucun yazl olduu ktla yanma geldi. Kdn katlarn endieyle ap yazy okurken, yumruk yemi gibiydi. Kardinal John Becket - 81 oy. Bekledii sonu deildi, kesinlikle deildi. Becket sadece oylama kalbn batan aa deitirmekle kalmam, seimi de kazanmt. Beklenmedik sonuca ramen, iinde ferahlama hissetti. Derin bir soluk ald, gsndeki arlarn usulca ekildiini duydu. Oy Sayc sonucu ilan etti. "Kardinal Becket, 81 oy." teki kardinallerin aldklar oylarn okunmas hi nemli deildi sanki; bir mucize gereklemi, apelin iindeki gerginlik bir anda yok olmutu. Btn baklar, akn grnen, evresindeki tehlikeyi hissedip kaacak yer bulamayan biri gibi oturduu yerde kalan John Becket'a dnd. Kardinal gzlerini yumdu, sessiz bir duaya dalm gibiydi.

Umberto Cassini elimsiz vcuduna ramen hametle ayakland. Tren grevlisi ve Oy Saycyla birlikte Becket'n yanna yrd. Gelenek uyarnca, seilmi papann cevaplamas gereken Latince soruyu sordu. "Pek Saygdeer Kardinal Hazretleri, Kilise kurallarna uygun olarak yaplan seim sonucunda, papalk grevini kabul ediyor musunuz?" Becket sessizdi, gzleri hl kapalyd. Cassini sorusunu gergince tekrarlad: "Pek Saygdeer Kardinal Hazretleri, Kilise kurallarna uygun olarak yaplan seim sonucunda, papalk grevini kabul ediyor musunuz?.." Becket cevap vermedi. Cassini apeldeki havann gerildiini hissetti. Becket gzlerini ar ar at. Ayaa kalkt, Cassini'yle yanndakilere tepeden bakt. st duda terden parldyordu. "Nazr, kardinal kardelerimin bana gsterdii gven beni derinden etkiledi. Kendimi ne derece naiz hissettiimi ifade etmeye kelimeler yetmez. Byle bir sonucu gerekten beklemiyordum. ok ardm." Sustu, derin bir nefes ald. "Papalk grevini kabul edeceim, Nazr. Kabul ederken alacam ad da " Sesi titredi, delici mavi gzleri heyecandan yaard. "Ltfen balayn. Ama devam etmeden, papalk adm semeden nce, buradaki herkese ok nemli bir ey aklamam gerek. imdiye kadar hi kimseye anlatmadm, son derecede zel bir ey. Kalbime gmdm, artk aklamak zorunda olduum bir sr." Beklenmedik szlerinin etkisi sarscyd. Sanki herkes rktc bir itiraf bekliyormu gibi, apele akn bir sessizlik kt. Cassini'nin kaygl gzleri nce apelin iinde epeevre oturmu kardinallerin hayret yansyan yzlerinde gezindi, duvardaki saate -gece yarsna geliyordu- gitti, sonunda da Becket'a dnd. "Bala, John, ama kurallar ak. Protokole gre onayn"
23

"Kurallarm farkndaym, Nazr. Ama Kutsal Ruh konumaya zorluyor beni. Ve konutuktan sonra, kardinal kardelerimden bazlarnn beni Papa setiklerine piman olmalarndan korkuyorum." apelde bir lm sessizlii hkimdi. Sanki birisi el bombasnn pimini ekmiti ve herkes bombann patlamasn bekliyordu. Cassini yreinin hzlanan vurularn dinleyerek kaygyla soluk ald. "Peki, aklamak istediin nedir?" John Becket bir sre konumad, ardndan da gzlerini kardinallerin yzlerinde gezdirdi. "ok zaman nce, papaz olarak kendi kendime bir sz verdim. Eer bir gn Balk'nm Pabular'n giyeceksem, baz kiisel amalarm gerekletirmek iin elimden geleni yapacam szn. Bu amalar hayatmn hedefi oldu." Grkemli apelin iindeki btn gzler Becket'm zerine kilitlendi. Amerikal olduu, Chicago'da doduu ancak konuunca belli oluyordu. talyancas olduka akcyd ama Amerika, dilinin zerinde bir vize mhr gibiydi sanki. "Kilise bir kayadr; kayann da biimlendirilemeyeceinin farkndaym. Ne var ki kendi kendime Kilise iinde yeni bir drstlk, bir gerek a aacama sz verdim. Eer bir gn sa Mesih'in vekili olarak seilirsem, papalk dnemimin sizlerin yardmn ve desteini gerektirecek yeni bir balang olacana yemin ettim." apelin ii rktecek kadar sessizdi. "Bu gece, Michelangelo'nun Yaradl ve Tufan manzarasnn altnda oturur, Kyamet Gn'nn bu rktc grntlerine tank olurken, birazdan nereceklerimin biroklarnzca tehdit olarak alglanacandan kukum yok. Oysa emin olun, hi de yle deil. Mesih'in byle olmasn isteyecei, Kilise'nin de buna gerekten ihtiyac olduu inancndaym. Kendi kendime verdiim sz, uydu: Mutlak aklk ve drstlk. Artk yalan olmayacak. Cemaatimizden ya da dnyadan gizlenen srlar olmayacak. Kilise hepimizin; sadece Vatikan' ynetenlerin deil."
24

akn kalabalktan bir kuku dalgas geti. Yal kardinallerden biri, "Neyi nerdiini aklar msn?" diye sordu, protokol kurallarn hie sayarak. "Vatikan'n kaplarn halk denetimine amamz m?" "Niyetlerimden birisi de bu," dedi, Becket kararllkla. "Hibir ey saklanmayacak. Arivlerimizde gizlediimiz en karanlk srlar bile aklanmal." Kalabalktan derin bir i eki duyuldu, ardndan da sessizlik. Becket'm karsnda duran Cassini gsnn patlamak zere olduunu sand. Kilise tarihinde byle bir ey hi olmamt. "Ya Vatikan maliyesi?" diye sordu bir baka kardinal. "Aklanacak." Dinleyiciler arasndan, duyduklarna inanamyorlarm gibi, bir mrlt ykseldi. Ardndan Becket'm kararl sesi scak ve kalabalk apele yayld. "Hz. sa yalan sylenmesini mi istiyordu? Sr saklanmasn m? Biz yneticilerin az sk, dar kafal brokratlar ya da banka yetkilileri gibi davranmasn ister miydi? stediine inanamam. Her eyden nce Mesih geree inanyordu, bizim de inanmamz gerektii gibi." Bu kez baka bir yal kardinalin sesi duyuldu. "John, dnyann renmemesi gerekecek kadar dehetli eyler vardr." Becket yal kardinale bakarken, szleri herkese ynelikti. "Yani, Vatikan'n dnyann bilmesini istemeyecei baz eyler var, demek istiyorsunuz. Daha balangta sr olarak saklad, cemaatin asla renmemesi gereken yanllar yapt. Oysa, bilmeleri gerek. Sadece Katoliklerin deil, her yerdeki Hristiyanlarn. Arivlerimiz onlar da ok ilgilendirecek. Dnyann her tarafndaki Hristiyanlar ayn ortak amac paylayor, onun iin Kilise adna gizli tutulmu karanlk srlar bilmeye haklar var."

Dinleyicilerini szd, sanki yakaryormu gibi, kollarn at. "Cemaatten iledikleri gnahlar itiraf etmelerini isterken, kendi gnahlarmz gizliyoruz. Tanr'nn arzusu bu olabilir mi? Beni setiniz ve papal kabul ederken niyetlerim de bunlar. Bu niyetler yeni bir gn, hepimizi Hz. sa'nn davranlarna dndrecek yeni bir balang olacak. Diyeceim budur." Sanki konuan papa deil de, bizzat eytann kendisiymi gibi, yal kardinallerden bazlar derinden sarslm grnyorlard. Oysa ilerinden ou gerekten etkilenmiti, sanki taze bir rzgr km ve Vatikan'n kfl koridorlarnda bir kasrga gibi esmiti. Hepsi de evresine karizma ve kararllk yayan bir insanla kar karya olduklarnn farkndayd. Umberto Cassini'dehet iindeydi, birden youn bir korku duydu. Ban kaldrd, delici ve drst mavi gzlerini kardinallere diken John Becket'a bakt. "Korkularnza gelince, tek bir soru soracam. Cesaretiniz yok mu, kardelerim? Tanr bize bu yk vermi olabilir. Ama unutmayn, bu yk tayacak gc de balayacaktr. Ruhani nderlie seilmeyi kabul ediyorum. Ego recipero in nomen of verum. Gerek adna kabul ediyorum. Ve setiim ad da Celestine olacak."

Toyota Land Cruiser ldeki yolda zplaya sarsla ilerliyordu, yol bitince Cane konta kapad, el frenini ekip cipten indi. Mezar bir kayaln dnemecindeydi, Lut Gl'nden yaklak alt kilometre tede. Tatan yaplm kenarln ii akltalaryla doldurulmutu, huzurlu bir mezara benziyordu. Aada dere yata, yukarda da kumlu rzgrla arada dolanp duran bir ahin. Hayattan acmasz bir ders almt: Keder, tanmas en g hatr. Bugn, ruhlaryla konumaya her zamankinden ok ihtiyac vard. Land Cruiser'm arkasna doru yrrken Bat eria'nm akkor gneini tepesinde hissetti. Otuz dokuz yandayd ve baz kadnlarn ekici bulduklar gven dolu, ocuksu bir grn vard. Ac dolu gemiini gizleyen bir grn. Yank tenli bedeni ar iilie hi yabanc deildi. zerindeki arkeolog kl -paalar kesilmi, tozlu keten pantolon ve ypranm deri izmeler- sahada bitkin drc bir almaya tanklk ediyorsa da, vcut yorgunluu yerine hissettii ey gl bir cokuydu. Tam da bugn -yldnmnde- artc bir hazine bulmutu. Gzlerini yakc gneten korumak iin elini siper edip evresine baknd. ldeki srt yaklak yirmi be mil tedeki Kuds'e bakyordu. Eski kent bir scak dalgasnn ortasnda titreiyor, nl Kubbet-s-Sahra'nm altn kubbesi ayna gibi parlyordu. Bugn uzun zamandr bekledim, ama gerekleeceine de hi inanmadm. Land Cruiser'm arka kapsn at. Arka koltuun zerinde bir demet beyaz zambak ve su dolu litrelik bir plastik ie vard. ieklerle suyu dikkatle alp, yzn yeniden mezara evirdi. Gzleri suland. Annesiyle babasnn tra27

3
Kuds'n 30 km dousu Lut Gl yaknlar, srail Eskiler mezarlarn evresinde llerin ruhunun dolatna inanrd. Mezarla doru giderken, Jack Cane bunun doru olmasn umuyordu.

jik lmlerini hatrlamad tek bir gn yoktu. lmleriyle yaad o gl kayp duygusu hayatn mutlak biimde deitirmiti. stelik, tam da bugn, syleyecek nemli szleri vard. llerin ruhlar canllarn szn duyabilir mi? Benimkilerin duyduuna inanmak isterim. Duygularnn etkisinde, mezara doru yrd.

yksek cretli Parisli mankenler. Cmertliinden yararlandklar adam havuzun banda, tek bana dikiliyordu. Keten takm elbiseli Hasan Malik ban kaldrp ge bakt. zerinde bedeninin ve duygularnn mutlak denetimine sahip insanlarn dingin skneti vard. Grm geirmi, gl yz, hareketli ve zeki gzleri hibir eyi karmyor gibiydi. O gzler o srada muhteem yol arkadana deil, ufuk izgisine evriliydi; teknenin Bell yapm helikopteri srail kysndan yaklayordu. Kendini dnyann on-on iki bakentinde evinde hissederdi: New York'ta, Trump Kulesi'ndeki at katnda, Londra ve Cannes'daki evlerinde, Roma dndaki saray yavrusu villasnda; ancak hibirinde rahat deildi. Ruhu Kuds'n tesinde uzanan, Bedevi atalarnn kavruk llerine aitti. Gerek bir yoksulluk iinde bymt, oysa altndaki atei yakan, bakalarnn dlerinde bile gremeyecekleri zenginliklere sahip klan da bu gerek yoksulluktu. Bir tarafna yatan ve inmeye hazrlanan Bell'in pervanelerinden kan takrty duydu. Helikopter hafif bir sarsntyla inmeden nce k gvertenin zerinde bir sre asl kald. Alan yolcu kapsndan kardei Nidal indi. Yirmi sekiz yandayd, ocuksu yz neredeyse hasta grnecek kadar gergindi. zerinde koyu renk bir Armani takm, yakas ak beyaz ipek gmlek vard ve sakal zenle kirpi lmt. Zeytin yeili, fkeli gzleri evresindeki dnyaya kukuyla bakar gibiydi. Hasan Malik kardeinin yaklamasn bekledi, sonra da her iki yanandan sevgiyle pt. "Ee?" "Cane, Kumran'dan ayrld," dedi Nidal. "Mezara gidiyor. Pilotumuz srail hava trafik kontrolnden Kuds zerinde uma izni ald." "Gzel." Kardeinin peinden helikoptere yrd, ondan sonra binip kapy kapatt. Pilot helikopteri scak, mavi
29

4
Akdeniz Tel Aviv sahilinin iki mil a, srail Suudi krallarna layk bir yatt bu; ama teknenin sahibi doduunda metelie muhta biriydi. Cilal kromlar parldayan beyaz narin tekne gece yarsndan hemen sonra srail sahilinin ana demirlemiti. Bir helikopter pisti, iki bar, bir balo salonu ve konuklar martacak bir dzine lks kamarasyla son teknolojiye sahip, elli milyon dolarlk bir yat. O len, parlak krmz Honda jet ski teknenin evresinde kkryor, Akdeniz'in parlak mavisini kprtyordu. Jet skilerin zerindeki gl kuvvetli koruma, aralarnda nl bir Paris restoranndan ayartlm birinci snf bir Fransz ann da bulunduu dzine mrettebatn arasndayd. O hafta sonunun zel konuklar teknenin kmdaki turkuvaz havuzun evresinde gnelenen, bikinili gzel kadnd. lerinden biri etkileyici bir orta sayfa yldzyd, teki ikisiyse yzleri Botticelli'nin meleklerinden de gzel,

ge doru havalandrd. Hasan saatine bakt. leden sonra be. On be dakika daha, sonra hay aletleriyle yz yze gelecekti. Ne derdi, babas? Gemiimizden asla kaamayz. Kamak istemiyordu. stemiyordu, nk gemi yreine saplanan bir haner gibiydi, intikam diye haykran bir yara gibiydi. stelik o yarann cn nasl alacan da ok iyi biliyordu. nce Jack Cane'i kullanacam. Sonra da onu ldreceim. Gl GE motorlar helikopteri kaldrp yolcular Kuds'n Altn Kubbe'sine doru gtrd.

ki! Cebinden eski bir deri czdan karp at. O gazete kuprnn yirmi yllk, ypranm fotokopisini, saklad atlak plastik klfndan karp dzeltti. Gzleri sayfay tararken, szckleri ezbere biliyordu: Jerusalem Post nl Amerikan arkeologla kars, korkun bir kazada ld . Dn leden sonra, Kumran yaknlarndaki ssz bir yolda be kii ld, iki kii de ar yaraland. Kuds polisi srail ordusuna ait bir kamyonla arpp dere yatana uan kamyonetteki iki erkekle bir kadnn aldklar yaralardan ldklerini bildirdi. lenler New Yorklu saygn arkeolog Robert Cane (69), ei Margaret ve yerli Bedevi kazc Besim Malik olarak akland. Kamyonetin ak blmnde bulunan 19 yandaki iki gencin -hela Raul ve Jack Cane- tedavileri devam ediyor. Polis cephane ykl askeri kamyondaki patlama sonucunda len iki kiinin kimliklerinin henz belirlenemediini belirtiyor. Bay Robert Cane'in Kumran'daki uluslararas kaz almalarna katld biliniyor. Cane ve yardmcs daha o sabah eski bir parmen bulmulard ve kaza srasnda sz konusu parmeni srail Eski Eserler Mdrl'ne gstermek zere Kuds'e gidiyorlard. Polis eski parmenin alevler sonucunda yanmasndan endieleniyor. Cane'in meslektalarndan olan ve Vatikan tarafndan Kumran kazlarnn egdmyle grevlendirilen Peder Franz Kubel'in lm haberlerini duyunca oka girdii bildiriliyor. "Korkun bir haber. Robert Cane mkemmel bir insan ve son derecede saygn bir arkeologdu. Yokluu hep hissedilecek. " Yerli src Besim Malik geride bir e ve ocuk brakt.
31

5
Jack Cane mezar tann karsndaki kayaya iliti. Elindeki iekleri akltalarm evreleyen dzgn ta kenarln iindeki kavrulmu, snger dolu kaba yerletirdi. Su iesini at, kabn iindeki sngerler suya doyana kadar dkt. Bo plastik ieyi yanma brakrken baklar yontulmu granit kitabe zerinde, acsnn kaznd harflerde gezindi. Burada, ac bir ekilde len, Robert ve Margaret Cane'in ansna. Huzur iinde yatn. Sizi hep zleyecek, hep sevecek Olunuz Jack. Onlar hl zlyordu, hep zleyecekti. lmleri geride ylesine derin bir keder, o kadar korkun bir ac brakmt

Kupr yeniden katlayp gzlerini yumdu. O d mezar ziyaret ettiinde ska grrd, imdi de grmeye balad. Yine on yedi yandayd, lk bir ilkbahar gn Kumran'daki kampta duruyor, eski ykntlarn zerindeki tepeyi ter iinde kazan annesiyle babasn izliyordu. Dnde, annesiyle babasnn yanma varmak iin yama yukar kouyordu. Berikiler onu gryor, ellerini sallyor, karlamak iin kollarn ayordu. Oysa Jack yaklatka, annesiyle babasnn grntleri siliniyordu. Krptrd gzlerinin yaardn hissetti. D neden grdn biliyordu. Annesiyle babasn ok severdi. Babas arkeoloji konusundaki heyecann paylamaya her an hazr, delici mavi gzl, kahkahas bulac, sabrl ve iyi huylu bir adamd. kk elmackkemikleri ve kestane salaryla, annesinin yz ok gzeldi. Jack'in belleindeki anne, herhangi bir gnn skntsn yok edecek scaklkta, neeli bir kadnd. niversiteden bir arkada bir gn, "Btn aileler kafay yemitir, ilevi bozuktur. Ama ilerinde kafay tekilerden daha ok yemi, ilevi daha bozuk olanlar da vardr," demiti. Jack'in hi byle bir tecrbesi yoktu, ocukluu inanlmayacak kadar mutlu gemiti. Annesiyle babasnn kazlarna elik edip Gney Amerika'ya, Msr'a, Roma'ya, srail'e gitmi, onu sevmekten ve bylemekten vazgemeyen iki kiiyle daha on alt yandayken dnyann yarsn grmt. Gzlerini bir daha yumunca yeniden on dokuzuna dnd, gemii onu bir sel gibi kaplad.

24

o gn asla unutamyordu, sanki kzgn bir demirle beynine dalanm gibiydi. Annesi, babas ve yerli srcleri Besim Malik n taraftaki kabindeydi. Jack arka taraftayd, kamyonetin ak blmesinde; komiser yardmcs babas ay nce yakndaki Kibbutz'a atannca tant srailli Lela Raul ile gevezelik ediyor, glyordu. Lela zeki ve iyi bir kzd, ikolata renkli gzleri, ekici dudaklar ve uzun siyah salaryla, on dokuzluk hantal, srk gibi uzun boylu bir delikanlnn ban dndrecek biriydi. Altlarndaki kamyonet birden kontrolden kt; yolcularn lklarn, arabann yolun karsna kayp dere yatana utuu, ters dt zamanki mide bulantsn hatrlyordu. Bir taraflarda korkun bir patlama oldu, yannda devrilip kalan Lela'yla birlikte kamyonetin arkasndan utular, sonra da arabann asisi alev alev yanmaya balad. Umutsuzca debelenerek ayaa kalkmaya abalad, oysa sol baca paralanm, dizinin altndaki derin yaradan oluk gibi kan boalmaya balamt. Duyamyordu, kulaklarnda ac veren ziller nlyordu. Korkun arlar iinde, ters dnm kamyonete ulaabilmek iin ateten duvara doru umarszca srnd, ama artk ok geti. Alev alm sar salaryla kamyonetin camn lgnca trmalayan annesinin dehet verici halini grd. Babas var gcyle aracn kapsna yklenirken, n kabin dumana bouldu. Bilincini yitirip her ey silinmeden nce duyduu son ses, annesiyle babasnn ac dolu lklaryd.
33

Kendine geldiinde son derece bitkindi, yan bana diz km, yzn tokatlayan bir Katolik papaz grd. "Beni duyuyor musun? Uyan. Uyan, ltfen." Peder John Becket' tand, ama sesini belli belirsiz duyuyordu. Kaz alannda alan birka Katolik din adamndan birisiydi. Biraz tede, dorultulup srt bir kayaya yaslanm, ba bir tarafa dm, bilinsiz Lela'y grd. Onun banda da baka bir papaz vard, tatan yontulmu gibi sert bir yz olan, kzl sal birisi. Bir jokey gibi ksa boylu ve zayft. Jack adamn Katolik delegasyonuyla birlikte gelen arkeolog olduunu hatrlad. Becket, "Kk hanm beyin sarsnts geirmi, ama nefes almasnda bir sorun yok," dedi. "Yanndaki de Peder Kubel. Arabayla buradan geiyormu. Peder Kubel ilk yardm konusunda uzman, arkadanla ilgilenecektir. yileeceini sylyor, Tanr'ya krler olsun. Beni anlyor musun?" Ban sallad, ufak tefek papazn Lela'nm yzn tokatladn, uyandrmaya altn grd. "Ya ya annemle babam?" Peder Becket gzlerini kamyonet enkazna evirdi. Yank et kokusu burnunu yaknca, Jack de dehetle arabaya bakt. Biri kapy zorlayp amaya alm ama baaramamt; n cam ksmen paralanm, gsterge tablosunun plastikleri erimi, kapkara ttyordu. Annesini de srcy de gremedi, oysa babas kapal kapnn hemen yanndayd, yanm, kmre dnmt. Papazn kl renkli yzndeki ifade her eyi sylyordu. "Kapy zorlayp biraz aralayabildim, ama oksijen girince kabindeki yangn iyice azd. Gerekten ne diyeceimi bilemiyorum. Hepsi ld." Sonra Jack'in ba dnd, gzleri krpt, karanlklara gmld.
18

Uyandnda, kendini Kuds'teki bir hastanede, youn bakm biriminde buldu. Hemen yannda, Lela'nm babas oturuyordu. Uzun boylu, incecik, yank yzl ve koyu renk, yumuak gzl bir adam. "Nasl gidiyor, Jack?" Gitmiyor. Cevap vermekte zorlandn fark etti. Hayatnda en fazla deer verdii iki kiiyi yitirmiti, usuz bucaksz bir keder iindeydi. Komiser muavini Raul, "Beyin sarsnts yznden gn bilinsiz yattn. krler olsun, patlamadan sonraki iitme kaybn geti, doktorlar da konuabileceini sylediler. Konuabilecek durumda msn, Jack?" "Ne hissettiimi bilemiyorum." "Bunda alacak bir ey yok, byk bir travma geirdin." "An annemle babam kurtarlamad, deil mi?" Raul yzn ast. "Maalesef hayr, Jack. Srcleri de ld, Besim Malik. Korkun bir trajedi. Kaza yerinde aratrma yaptm; lastik izleri askeri srcnn yolun ters tarafnda olduunu gsteriyor. Alevler kabine ulanca, her de ieride kald." Jack iinde tarifsiz bir kederle ban evirdi. Raul koluna dokundu. "Lela seni soruyor. Baka bir birimde ve hzla iyileiyor. Son birka gndr gelip seni kontrol etti, ama sen hep uyuyordun. stediin zaman gelip seni grmeye can attn biliyorum. yi arkada olduunuzu duydum. Lela senden iyi bahsediyor." Jack bayla onaylamay yeledi; yreine bir arlk kmken, konuamayacakt. "Anlalan Lela da, sen de hayatnz Peder Becket'a borlusunuz, Jack. Tam o srada orada olmas byk ans. Bir de Peder Kubel, tabii." Duraklad, sonra dikkatle devam etti. "Babann bulduu parmen, Jack. Lela parmenin n kabinde, bir harita kutusunun iinde olduunu syledi." "Doru."
35

"Bulamadm da. Olay yeri uzmanlar da kutunun kalntlarn belirleyemedi. te yandan, arabann n cam ksmen paralanm. Dnyorum da, kazadan sonra harita kutusunu grm olabilir misin, Jack?" "Hayr, grmedim. Peder Becket annemle babam kurtarmak iin kapy zorladn sylemiti. Cam da o krm olmal. Balayn, komiser Raul, ama u anda pek konuacak durumda deilim." "Tabii deilsin. Sylemem gereken bir ey daha var: Babann meslektalar kazann olduu yerde bir ant mezar yaptrmay nerdi. Annenle babann ok sevdii Kumran'a bakan, ok gzel bir yer." "E evet, tabii." "te yandan, annenle babann ldkten sonra yaklmak istediklerini deduydum. Kllerinin bu kadar zaman geirdikleri kutsal topraklara serpilmesini istiyorlarm. Oysa srail'de l yakmaya pek iyi gzle baklmaz; kald ki, bunu yapacak tesis de yok." "Bil Bunu bilmiyordum." "Bakarsn son arzularn yerine getirmek iin sembolik bir ey yaparz. Annenle babann bedenleri ylesine yanm ki, geriye maalesef klden baka pek bir ey kalmam. O kllerin bir kavanozda toplanmasn salayabilirim." Jack etkilenmiti, gzyalarn tutmaya abalyordu. Vcudu yara bere iindeydi ya, dayanlmas en g olanlar iindeki yaralard. "Ben ok iyi olur." "Sz veriyorum, ant mezara iyi baklacak. Araplarla Yahudiler llere kar ok saygldr. Ayn saygy dirilere de gsterebilseler." Hzla ayaa kalkt, sonra da, "Son bir soru, Jack," dedi. "Bir daha ban artmayacam, sz. Kamyonetin son zamanlarda bakma girip girmediinden haberin var m?" "Bilebildiim kadaryla, hayr. Neden?" Komiser yardmcs dudaklarn dnceli dnceli bzd. "Emin misin? Mesela, frenlerde mekanik bir arza var myd?"

"San sanmyorum. Neden sordunuz?" Beriki bir sre dnd, sonra ban sallad. "Hi. Kendine iyi bak, anladn m? Gl olmaya al, Jack. Annenle baban gl olman isterdi."

ki gn sonra, hastane odasnn dnda bir koltua kurulup bacan yastklara dayam, dalgn dalgn Kuds'n tesindeki kavruk tepelere bakyordu. zntden uyumu gibi otururken ayak sesleri duyup, bakt. Yannda, elinde kahverengi bir kesekd tutan ksa boylu, sska, kzl salar seyrelmeye balam bir papaz duruyordu. Peder Kubel'di adam, Lela'yla ilgilenen arkeolog. Elindeki kesekdm masann zerine brakrken, Jack sararm parmaklarndan adamn sigara tiryakisi olduunu anlad. "Biraz meyve," dedi papaz, Alman aksanyla, beceriksizce. zgn grnyordu. "An annenle baban iin ok zldm sylemek istedim. yi insanlard. Baban iyi bir arkeologdu. Onunla almak bir onurdu." "ok naziksiniz. Size teekkr borluyum." "Peder Becket'la birlikte annen ve baban kurtarmak iin elimizden geleni yaptmz bilmeni isterim. Gerekten de, stlerim yok olan parmen ve o korkun kaza hakknda bir rapor yazmam istediler. Kilise iinde kalacak bir belge, tabii, kamuoyuna ak olmayacak. Yine de, stlerim neler olduunu bilmek istiyor. Babann vard sonular kaz almas iin son derecede nemliydi." Bir an tereddt etti. "Gerekten zgnm. Eer Peder Becket'la elimizden baka bir ey gelseydi, emin ol, yapardk." Jack gzyalarn durdurmaya abalad. "Yaptklarnz iin ikinize de kran borluyum." Papaz elini delikanlnn omzuna koydu. "Acn hafifletmeyeceinden eminim, ama annenle baban btn dualarmzda hatrlayacaz, Jack."
37

Drt gn sonra, baca iyileinceye kadar koltuk denekleriyle bouacam bilerek, hastaneden taburcu oldu. Cenaze treninin son ayrntlaryla urat. Basit bir tren olacakt, yine de Robert ve Margaret Cane'in ldkleri dere yatana hkim yolun zerinde, dua etmek iin iki yz akn kii toplant. Anlarna kk bir ta dikilmiti, dualar nihayet sona erdiinde Jack gelenlerin ellerini dalgnca skt. Komiser yardmcs kalabalk dalana kadar bekledi, Jack'in omzuna dokunup annesiyle babasnn birka avu klnn konduu kavanozu uzatt. "Hi olmazsa, annenle babann istediklerini yapacak zamann olacak, Jack. Seni grmek isteyen birisi daha var, onun iin seni yalnz brakyorum." Sonra Raul .gitti ve bir ses, "Merhaba, Jack," dedi. Dnnce Lela Raul'le karlat. Beyaz bir gazl bez alnn kapatm, berelerle dolu gzel yz gerilmiti. Kazadan beri kz ilk kez gryordu, yrei hoplar gibi oldu. "Lela, seni yeniden grmek ne gzel." Sarldlar, gen kz yanandan pt. "Ne diyeceimi bilemiyorum, Jack. Ben de oku atlatamadm. Hastanedeyken gelip seni grmek istedim, ama ilk gnler ziyareti kabul etmiyorlard. Her seferinde, kapn alnca aralktan seni grmeye altm." Jack'in elindeki kavanoza baknca sesi zayflad, sonra uzand, parmaklarn Jack'inkilere dedirdi. "Senin iin ok g olmal. Sadece bir dostun olduunu bilmeni istiyorum." Gen kzn yzne, kayg ykl ikolata renkli gzlerine bakt. "Sen naslsn, Lela?" "Kendimi ok daha kt hissettiim anlar oldu." "Peki, ya Besim Malik'in ailesi? Babalarnn kaybndan yklm olmallar." "ok dncelisin. Babam almaya altklarn sylyor, hepimizin urat gibi."
38

Sanki ekleyecei baka bir ey varm gibi ifadesi deiti; yine de sessizliini korudu. "Benim iin bir ey yapar msn, Lela?" Gzlerini kaldrp Jack'e bakt kz. "Tabii. Ne istersen." "Babann arabasn al ve beni buradan gtr." "Nereye?" Kendini bitkin hissediyordu. "Nereye olursa. Yapmam gereken kiisel bir ey var, ama henz hazr deilim buna."

Be dakika sonra, Lela babasnn mavi Escort'unun direksiyonundayd, Kumran'a giden tozlu yolda ilerliyorlard. "nmzdeki gnlerde ne yapacan dndn m, Jack?" "Annemle babamn maliknesini bir dzene sokmam gerek. Malikne, iin akas tabii. New York'un kuzeyinde, bir patikann dibinde kck bir ev. Varlk olarak fazla bir ey biriktirmediler. Mesleklerinden pek para kazanmadlar, ama arkeoloji onlar iin ok ey ifade ederdi." "O ev bydn yer mi?" "ou kez annem ve babamla birlikte giderdim. Eitimimin byk blmn dolaarak tamamladm. Sanrm Kumran'da kendimi New York'un kuzeyinde olduundan daha rahat hissedeceim." "Ne yapmay dnyorsun?" Kararsz gzlerle gen kza bakt, sonra sakin bir sesle, "u anda bilmiyorum, Lela. Belki Amerika'ya dner, eitimimi tamamlarm." Lela uzand, Jack'in elini tuttu. "Senin iin kayglandm sylememe izin var m?" "Ben de kendim iin kayglanyorum." "Bana yazar msn? Ltfen." "Tabii." "Pek inandrc deilsin."

"Bala, Lela. Sanrm aklm hep buralarda." "Babam o parmenin alevler iinde kalm olabileceinden bahsetti mi? Uzmanlar deri harita kutusunun izine rastlamam." "Syledi." "Peder Becket'la Kubel'a da enkazda bir eyler grp grmediklerini sormu, ama onlar grmediklerini iddia etmiler. Babam kazadan hemen sonra oraya gelen teki srcleri de sorgulad, ama bir ey kmad." Gen adamn kalar atld. "Yoksa babann haritay birinin aldn dndn m sylemek istiyorsun?" "Hayr, ama ou polis gibi babam da doutan kukucudur. Elinde parmenin alevlerden yandn kantlayacak ipucu yok;bu da onu rahatsz ediyor." "Peki, bana neden pikabn tamir edilip edilmediini sordu? Neredeyse baban kazann sabotaj olmasndan kukulanyor diye dnecektim." Kzn yz karard. "Ba bana kalrsa, bundan pek emin deil, Jack. En azndan, elinde kant olmad kesin." "Ne var? Benden bir ey mi saklyorsun?" "Hayr, syledim sana, babamn her zamanki kukular, ite. zerinde alt her konuda da ayn ey. Aslnda uzmanlarn harita kutusundan en azndan baz paralar bulacaklarn umuyordu." "Annem, babam ve Besim Malik tannmayacak derecede yandlar. Deri bir harita kutusu nasl kurtulsun?" "Haklsn. Bana kalrsa, parmende neler yazl olduunu hi renemeyeceiz." "u anda, onun bile pek nemi yok. Babam duysa, bu sylediimi asla balamazd ya. O parmeni bulduu iin nasl da heyecanlyd. O yazlardan nemli bir eyler kmasn umuyordu. Artk dere yatana dnebilir miyiz, Lela? imdi daha iyiyim."

"Tabii." On dakika sonra yolun kenarna ekip, motoru susturdu. leden sonra gnei hl scak, gkyz bulutsuzdu, sert bir yel l okuyordu. Uzakta, lolaan n iinde artc Kumran uzanyordu. Kamyonetin enkaz ukurdan karlmt ama yangnn brakt kara lekeler hl belirgindi. Jack rperdiini hissetti. Gen kz, "yisin ya?" diye sordu. "Buraya dnmenin iyi fikir olduundan emin misin hl? Kendine ikence etmeni istemiyorum, Jack." "Sebebi nedir, bilemiyorum, ama kendimi burada, onlar yitirdiim yerde onlara daha yakn hissediyorum; bu dediim mantkl geliyor mu?" Lela eline dokundu, yzne bakt. "Sana bir ey syleyebilir miyim? Annem ldnde, kederin son derece kiisel bir duygu olabileceini rendim. Sevdiin insan gnn birinde kapdan kp gidiyor ve sen onu bir daha gremiyorsun. Bu kadar ani, bu kadar beklenmedik olduu iin geride ylesine ok cevapsz soru, o kadar ok sylenmemi ey kalyor ki! Bazen almak ok, ama ok g. imize kapanyor, olanlardan hi bahsetmiyoruz. Ama konumak istei hissettiin ya da sadece dinleyecek birini aradn an haber vermen yeter, Jack." Kzn eline yapt, sarlmasn, kucaklayarak teselli etmesini istedi, ama hi zaman deildi. Elindeki kl kavanozunu skca tuttu ve arabadan inmeye davrand. "Beni bir dakika bekler misin?" "Ne yapacaksn?" "Annemle babamn yapmam isteyecekleri bir ey."

Yzn Kumran'a ve Lut Gl'ne evirdi. Bylesi bir veda sahnesinden rkyordu. Kavanozu ap, eline bir avu kl dkt, parmaklarnn arasndan akmasna, tatl esintiye karmasna izin verdi. Kller uutu, Kumran'n mandalina renkli tepelerine doru uzaklat.
41

Sevdiim iki insandan geriye sadece bu kadar m kald? diye dnd. Benim ve onlarn hayatlar toza m dnt? Son kller de parmaklarnn arasndan szlnce, tozlu gri elini kaldrp yzne srd. Neden srdn bilmiyordu, bunun sadece bir anlna kendini lenlere yaklatrdn hissetti. Daha fazla dayanamad, bir hkrk nbetine yakaland, vcudu kasld. Ondan soma tek hatrlad Lela'nm yannda bitmesi, kollarn ona dolamas ve hibir ey sylemeden tutmasyd. Orada gen kza tutunarak, ylesine kald, sanki dnyada birbirlerinden baka bir eyleri yokmu gibi, l rzgrnda sallandlar. Sonunda, Lela kollarn zd ve yumuak hareketlerle Jack'in yzn sildi. Gen adama bakan kahverengi gzleri nemliydi, Jack'in elini tuttu. "Benimle gel." "Nereye?" 7 "Sen gel, Jack." Elini tutup, otomobile gtrd. Motoru altrd, hi konumadan arabay douya, Kumran'a doru evirip, toprak bir yola sapt. Burada, Lut Gl'nn manzaras insann ban dndryordu. Motoru durdurdu. Jack'e dndnde, nemli gzleri onunkilerle bulutu. "Benimle sevimeni istiyorum, Jack." Jack'in parmaklar Lela'nm bluzunun dmelerini anca gen kzn gsleri, ikolata renkli dolgun meme ular ortaya kt, Lela elini Jack'in ensesine gtrd, koltuunu geriye yatrrken, onu kendine ekti, a dudaklar delikanlnn dudaklarn buldu, kulak memelerini, boynunu pt. "Lela" "Ltfen sus. Bunu bunu daha nce hi yapmadm, ama birbirimizi bir daha grmeyecek bile olsak, bu an paylamamz istiyorum. Acn unutmana yardm etmek istiyorum. Seni dndm bilmeni. Bunu sevimi olmak iin yapmyorum." "Ya neden?"
42

Kk elleri Jack'in yznn evresini dolat, bir trna dudaklarnda oyaland. "nk bu anda ylesine ne yapacan bilmez haldesin ki! nk bu anda, hl bu dnyadan birilerine balanabileceim, sevildiini bilmen gerekiyor. Bana sahip ol, Jack. Ltfen, sahip ol bana. Seni dndm bilmeni o kadar istiyorum ki!" Uzand, Jack'in elini tutup memesinin zerine getirdi, sonra yeniden dudaklarn arad. Jack bencillikten uzak bu sevgi gsterisine daha fazla direnemedi. Ve Lut Gl'ne tepeden bakan scak ve tozlu bir yolda, hayatnda ilk kez seviti.
* * *

Gzlerini at, gemiin uzaklamasn bekledi. Geni ve tozlu boluun tesine, Kuds'e bakt. Lela, imdi neredesin? Tepesinde dolanan bir ahin, lyla dncelerini bld. Annesiyle babasnn lmn izleyen o birka ay, sadece strabn gmmek amacyla yapmamas gereken eyler yapt, umursamazlkla dolu bir dnemdi. Hayatnda, unutmak istedii bir dnem. Gzlerini mezar tama evirdi. Baba, anne, sonunda aradm buldum ve bir parmen kardm. Kazdaki herkes ok heyecanland. Bakanmz, Profesr Green bunun ok nemli bir keif olabilecei kansnda. Ne kadar heyecanl olduumu tahmin edemezsiniz. Bilmenizi istedim. inden, ocuk gibiyim, diye dnd. Sanki snav sonularyla anne ve babasn etkilemeye alyor gibiydi. Oysa hayatn paylaan o iki kiiyle heyecann da blmeye ok ihtiyac vard. Zihninde bir an canland. On beinci ya gnnde, Kahire dnda, gneli bir k gn. Keops piramidi evresindeki eski bir nekropolde kaz yapan babasna yardm ederken, kahve yapmak, ene almak ve yemek iin mola veriyorlar. O sralarda arkeolojide

kariyer yapmann gl ekimini hissetmeye balam. Eski mezarlar, taa ya da papirse kaznm gizemli iaretler, deerli sikkeler, mcevher paralar, insan kemikleri ve krk kaplar - maceralar macera yapan, bunlard. Oturup sohbet ederlerken babas Msrllarn lmden sonra hayat konusundaki sarslmaz inanlarndan sz ediyor. Sanki babas birden bir ebeveyn olarak faniliinin bilincine varm gibi geliyor ona. Robert Cane babal ellisindeyken tatm, etkisinde kalmt. Oluna hayrand, younluuyla bazen rktc olabilecek bir sevgiyle seviyordu Jack'i. O gn de, duygulu babann masmavi gzleri nemlenmiti sanki. "Seni sevdiimi bilmeni istiyorum, Jack." "Ben de seni seviyorum, baba." "Neye inanfrm, biliyor musun? Sevginin asla lmediine. Burada olmamzn tek nedeni bu. Sevgiyi yaratp beslemek iin. Bana kalrsa, lmden sonra hayata inanan dier btn uygarlklar gibi Msrllar da haklyd. nsanlar olarak alglamann kenarndan bile geemeyeceimiz baka bir boyut var, ister cennet de, ister nirvana, ya da herhangi bir baka ad tak, ama bu Tanr'mn yaratt, yeniden buluup sevgimizi yenileyeceimiz bir boyut. Sylediklerimi anlyor musun, Jack?" "Sanrm, anlyorum." "Baka neye inanrm, biliyor musun?" "Neye, baba?" "Bir kez o boyuta girdiimizde, bir daha dn olmadna. Bir daha bu dnyadaki hayatn ve geride kalan sevdiklerimizin paras olamayz. Ama onlar gzleyebiliriz, en azndan yeniden kavuuncaya kadar, ruh olarak buluabiliriz." Robert Cane ban evirip Keops piramidinin gl grkemine bakt, duyguland. "Eskiler, llerin ruhlarnn mezarlarn evresinde dolatklarna inanrlard. Buradayken,
44

bazen ben de ayn eyi hissediyorum. Ensemdeki tyler dikiliyor; sanki bu dnyaya ait olmayan, gl ve mkemmel bir ey bana dokunmu gibi. Neredeyse ller bize dokunuyormu gibi." "Fiziksel olarak m demek istiyorsun?" Babas glyor. "Hayr, hayr, o anlamda deil, Jack. Ama ruh dnyasnn iimizde igd ya da heyecan gibi duygular uyandrabileceine ya da doad grntler artrabileceine inanyorum. Koruyucu meleklerden, kendilerini gzeten doast bir ey bulunduundan bahseden, insanlar duymusundur. Ona benzer bir duygu. Kt bir eyle karlamak zere olduunu haber veren, srtndan aaya inen bir soukluk, sezgiden te bir ey. Bo odada bir varlk hissetmek gibi. Saanak gibi esen bir rzgr, ama ortada rzgr falan yokken." "Bandan byle eyler geti mi, baba?" "Bazen. Hatrlarm, bir zamanlar babamn mezarnn banda oturuyordum. Benim iin g bir dnemdi, uramam gereken sorunlar vard ve gidip yardm isteyeceim kimse de yoktu. O gn, babamn varln kuvvetle duydum, ruhumda, yaknmda olduunu hissettim. Tekinsiz, ama eliyle omzuma dokunduundan eminim. Teselli aradmda her zaman yapt gibi. Bana bakar ve, 'Bob, aklndaki her neyse, benimle paylaman ve ykn bir blmn bana brakman istiyorum,' derdi. yle yapardm, o da hep paylard. O gn de ayn eyi hissettim." Babas duraklad, olunun gzlerine bakt. "Jack, inanlarn, gelecekte tutacan yolu, hatta varlnn nedenini sorgulayacak bir yatasn. Btn bunlar bymenin paralar. Ama u konuda inan bana, lmden sonra hayat var." Kolunu olunun omzuna doluyor, skca sarlp gz krpyor. "yleyse, bana bir sz verir misin? Gn gelip de gittiim zaman, beden olarak yannda bulunmasam da, ruhumun burada olacan bilmeni istiyorum. O zaman da konuabilirsin benimle. Anlatmak istediin her eyi, tartmak

istediin her konuyu, gelip mezarmn bana otur ve anlat. Annene de. Dinliyor olacaz, tamam m? Bizi grp dokunamayacaksn, ama biz yannda duracaz. Bunu sakn unutma, Jack." Yllar sonra, babasnn btn bunlar sadece oluna kk bir emniyet supab; annesiyle babas gittikten sonra, acsn hafifletecek bir mihenk ta vermi olmak iin mi sylediini dnyordu. Cevab bulamayacakt; tek bildii, konumann ie yaradyd. Baz insanlar kpekleriyle konuurdu, kimileri de aynadaki akisleriyle. Annesiyle babasnn mezarna dnp anlatt, sonrasnda da kendini daha iyi hissetti. Hoa kaln baba, anne. Yine konnuruz. Yine de, bu dnyaya ait olmayan bir biimde dinlendiine inansa da, kafasnda hl kuku tohumu benzeri sorular vard. Yeniden buluacamz doru mu? Bu dnyada beslediimiz sevgi sonsuza kadar yaar, bu evrenin tesine, lmszle eriir mi? llerine syleyecei szleri tamamladktan sonra bo su iesini ald, kalkp Land Cruiser'a doru dnd. Bir grlt duyup, ban kaldrd. Bu kez iittii ahin deildi, madeni eekars gibi bir ey, uzak bir helikopter, gkyznde bir nokta. Elini gzlerine siper edip lekeye bakt; grlt azald, sonunda da kayboldu.

Motorlarn sl durunca, peinde Nidal, helikopterden indi. Kavurucu leden sonra gnei cierlerini soluksuz bir aksa da btn hayatlar boyunca l denen bu frnn iinde yaamlard. Uzakta, Cane'in Land Cruiser'mdan ykselen toz bulutunun Kumran'a doru kaybolmasn seyretti. Sanki ne olduunu bilmedii bir eye kulak veriyormu gibi l rzgrnn mrltsna kulak verdi. Oysa ksack bir an hayaletimsi sesler duyar gibi oldu. O parlayp snen ani anmsamalardan birinde, yeniden on be yanda, babasnn ucuz blucinlerini ve ypranm sandaletlerini giymi, Kumran'daki harabeleri kazan yoksul bir Arap ocuuydu. O gnden bugne o kadar ok ey olmutu ki! Mezarlara doru yrd. akltalaryla doldurulmu dzenli erevenin iine braklm zambaklara bakt. Annebabas oktan lm, kireli topraa gmlmt. lk len babasyd, Jack Cane'in babasyla ayn gn, ayn kazada. O gn asla unutmayacakt. Asla. O gece annesi Kuds'teki bir kuzeninin yanma gitmi, bir daha da dnmemiti. Polisin Hasan'a anlattklarna gre, kendini asmt. Neden astm biliyordu Hasan. Bedevi bir ana, kocas ve geliri olmadan ksr bir hayat yaamaktansa, lm yelerdi. Kardei Nidal'le kz kardei Fevziye'yi teselli etmek mmkn olmad. Hasan' da yle. Ne var ki ilk gnlerin uyuukluu geince, iinde korkun bir kararlln kvlcmlar akt. Kk Nidal'le Fevziye'yi yetimhanenin kaderine brakmayacakt. Bir arada kalacaklard. nce annesiyle babasn gmd, ardndan da onurunu. Kuds sokaklarnda dilenmeye, karnlarn ancak alktan lmeyecek kadar doyurmaya altlar. Nidal ve Fevziye'yle birlikte pis eiklerde uyudular, sanlarn cirit att aralklarda, p kutularnda yemek art aradlar. K gelince, kardeleri mesin diye kirli ce47

7
Hasan Malik yerden bin be yz metre yukardaki helikopterden bakp, Land Cruiser'm uzaklamasn izledi. Pilota dnp ban sallad; on dakika sonra helikopter kumlar savurarak mezarlarn yaknnda bir yere kondu.
46

ketini onlara rtt, kendisi souktan dondu. Nidal bandan beri salksz bir ocuktu. Sokaklarda yetersiz beslenerek geirdii gnler pek yararl olmam, hastalk nbetlerinin birkanda lme olduka yaklamt. Buna ramen, sanki kck karnnda bir ate yanyormu gibi, hayatta kalmay baard. ok zaman olmutu ya, ne derdi babalar. Gemiimizden asla kaamayz. Batan da yazamayz, diye dnd Hasan. Oysa geleceimizi deitirebiliriz. Ve gelecei deitirirken de gemiimizin yanllarn dzeltebiliriz. Koluna dokunan Nidal aabeyini dnden kopard. "Randevumuza gecikiyoruz, Hasan." "u anda, bizim iin en nemli randevu bu." Nidal aabeyinin sesinin ok sakin, ama her zamanki gibi son derece tehlikeli olduunu dnd. Gzleri kararllkla parldyordu. "Tabii, Hasan. Haklsn." "Sen helikoptere dn. Ben hemen gelirim." Nidal tek kelime etmeden ekildi. Hasan kardeinin helikoptere doru yrmesini izledi. Nidal'in sprge sap gibi sskaln grmek iindeki korumaclk drtsn uyandryordu. Havada bir kuun ln duydu, ban kaldrp baktnda, tepesinde daireler izen ahini grd. O aran nemli olduunun bilinciyle, dikkatini toplamaya alt. Acele edilecek bir an deildi; tam tersine, tadn karmak gerekiyordu. nk Roma'da olanlar her eyi deitirmiti. Deitirdiinden emindi. Dnd, Robert ve Margaret Cane'in mezarlarna bakt. inde bir fke dalgas kabarana kadar, uzun uzun bakt. Hi konumadan, ayan kaldrd, ezilmi bir yeil sap ve beyaz iek peltesine dnene kadar ayakkabsyla zambaklar ezdi. zerlerinde tepinip, tekmeler att, akltalarn datt.
48

Kendini iyice kaybedip mezarlarn zerine az dolusu tkrd. Sonra yeniyle dudaklarn sildi, kardeinin peinden helikoptere yrd.

8
Kumran Lut Gl, srail "Gerekten inanlmaz. te, kendin bak, nce senin grmeni istedim, Jack. Ne de olsa, bunlar bulan, sensin." Ellerine beyaz lateks eldivenler geirmi olan Jack Cane, byteci skca kavrad. "Bu sylediklerinizden emin misiniz, Profesr?" Heyecan giderek artarken, iki bin yllk parmenin zerindeki soluk izgileri inceledi. Masann zerine ksmen alm parmenin kenarlar yzlerce yl toprak bir mlekte gml kalmann etkisiyle sepya rengine dnmt. ki adam, Profesr Green'in, bavuru kitaplar bulunan sandklar, bir kamp yata, bir masa ve katlanabilir iskemlelerle tka basa dolu adrndaydlar. Jack, tepede sallanan btan gaz lambasnn nda, elindeki byteci kullanarak parmenin zerindeki yazlar okumaya alt. Gzlerinin nnde, zerlerindeki tozlardan temizlenmi eski Aramice harflerden soluk satrlar duruyordu. "Gerekten emin misiniz?" "Neden emin miyim, Jack?" diye sordu Profesr Donald Green kalarn atarak. "evirinizden."

Green'in keyfinin kat sesindeki fkeden belliydi. "Elbette eminim. Herkes yattktan sonra, Yasmin'le birlikte kalp, zerinde altk. Parmenin be santim kadarn temizleyince -zarar vermek korkusundan daha fazlasn yapamazdm- ortaya kan metni zmeye giritim. Emin olmasaydm, Yasmin'i gnderip seni uyandrmasn ister miydim?" Jack uykulu gzlerini ovuturdu, Green'in sitemini duymazdan gelip btn dikkatini nndeki yazlara vermeye abalad. Ne de olsa, saat sabahn beini gemiti. "Uyandrdnza sevindim, Profesr. Zaten yar uyanktm, uyku tutturamyordum. " Profesr Green evresine enerji saan, dev gibi bir adamd. Saygn grnml, kr salyd, srtndaki haki renkli tropikal gmlein apoletlerinden birinin dmesi kopmu, sarkyordu. Yarm gzln kard, heyecanla bam sallad. "Pekl, devam et. nc ve drdnc satrlar evir." "Sabrl olun, Profesr. Benim basit Aramice bilgim sizinkinin yanna bile yaklaamaz, stelik yazlardan bazlar da ok silik." Btn cokusuna ramen, zihni uyumu gibiydi. Krk kiilik ekiptekilerin ou gibi, ge saatlere kadar kalm, Kumran maaralarndan birinde bu parmenin bulunmasn biralarla kutlamt. Profesrn yeeni gelip uyandrdnda, yataa uzanal ancak iki saat olmutu. Profesr omzunun zerinden bakp, "stersen, ne yazdn syleyeyim sana" dedi. "Hayr," dedi Jack, "Galiba sktm." Parmenin zerindeki silik izgileri incelerken, sesi aknlktan bouk bouktu. "Tanrm, haklsnz. nanamyorum." Profesr heyecanla, "Tabii haklym," dedi. "Kumran'da buna benzer baka bir belge bulunmad. kimiz de bunun benzersiz bir parmen olduunu kesinlikle biliyoruz." Jack, Green'in hakl olduunu dnd. Kumran vadisinde, buradan iki yz metre tede bir yerde Bedeviler
50

ylnda o nl l Deniz Parmenleri'nden yzlerce tomar bulmulard. ou M ila MS 70 yl arasnda yazlm ve Eseniler tarafndan gmldkleri yerde binlerce yl kalmlard. Tomarlar dnyay yerinden oynatacakt. Deri parmenler, papirs ve bakr tomarlar Esenilerin, Hz. sa dneminde de var olan hogrsz Yahudi dini topluluunun hayatn anlatyordu. Bulunanlarn arasnda Eski Ahit'in baz blmleriyle, Yeni Ahit'in hi bilinmeyen ksmlar vard. Parmenlerin onarlmas ve evirisini Kuds'teki bir Fransz-Arap lahiyat Okulu olan cole Biblique'in mdr Peder Roland De Vaux stlenmiti. Katolik papazlarn egemenliinde, bu i on yllarca srm ve srekli tartma konusu olmutu. Sonunda, Vatikan'n btn belgelerin kamuoyuna aldm aklamas iin, tomarlarn bulunmasnn zerinden elli yl gemesini beklemek gerekmiti. Ne var ki De Vaux'nun almasndaki yavalk ve bu almay saran ar gizlilik merak, kimi st dzey Vatikan yetkililerinin parmenlerde aklanan baz zarar verici bilgileri insanlktan saklamak istedikleri grn daha da krkledi. Bu gr asla dorulanamasa da, l Deniz Parmenleri ylesine zengin bir kaynakt ki, ilk parmenin bulunmasndan altm yl sonra bile kazlar hl devam ediyordu. imdi de eski parmenlerden birini bulup kartan oydu, Jack Cane. Oysa bu, dierlerinden ok, ama ok farklyd. Bir gn nce, leden sonra, kaz alannn A Blgesi'olarak adlandrlan gney blmnde, Kumran'n grntsn oluturan birok maaradan birini aratrrken, iki kar uzunluunda, pimi topraktan yaplp mhrlenmi bir kap bulmutu. Mhr skt, kabn iiinden drlp kranm bir keten beze sarlm tek bir deri parmen k51

t. Parmen databilecek gibi, ama salam grnyordu. inde bir heyecan kabard. Malzemenin durumuna ve yaznn Aramicesine bakldnda, bunun da nce bulunmu parmenlerle ayn dnemden kald anlalyordu. Profesr Green zarar vermeden yapabileceinin azamisini gze alp, deri tabakann be santimlik ilk ksmn anca, parmenin ksmen hasarl olduunu grdler. zeri yazl parmenin baz blmleri yok olmu, yerlerinde delikler ya da kenar trtkl boluklar kalmt, ancak yine de baz szck kmelerini skmek mmknd. zellikle de ikisi, ikinci satrdaki belli belirsiz okunabilen iki szck sanki yerinden frlam, Cane'in nabzm hzlandrmt. Yeshua HaMeshiah Yeshua HaMeshiah - sa Mesih. Hz. sa. Tek ve basit bir nedenle, bu ismin parmende bulunmasnn son derece nemli olduunun farkndayd Jack. Son altm ylda ortaya karlan l Deniz Parmenlerinin ou Yahudi belgeleriydi ve ilerinde Hristiyanlkla ilgili pek bir ey yoktu. Bulunan parmenin ve on binlerce tomar parasnn hibirinde Hz. sa'nn adna rastlanmamt. Ne ona, ne de mritlerine herhangi bir gnderme yoktu. Bugne kadar. Profesr, "zerinde ak var m?" diye sordu. "Var." Cebinden kullanlmaktan anm, drt parmak uzunluunda bir Gerber kard. Keskin ulu titanyum ba minik paralar toplamak iin kullanrd. "Buyurun," diyerek aky Profesr'e uzatt. Profesr aknn ucuyla parmenin kenarn kaldrrken heyecan artyordu. "lk satrlar oluturan cmlelere bir bak. Kelimeler seilebiliyor. Bu parmende ok tuhaf
52

"ncil tarihi bilginizden eminsiniz, deil mi?"

"Nasl?" "Abuk sabuk szler gibiydi. Tamam, parmendeki delikler dnda Aramice harfler okunaklyd, ama grebildiim birka kelimenin anlam yoktu. Sanki birbirine kartrlm ya da yabanc bir dilde yazlm gibi." Ba ve iaretparmaklarn bastrarak gzlerindeki uykuyu kovmaya alt. "Bitkinliimden olmal. Uyumayal yirmi drt saat oluyor, gzlerim bilardo topu gibi." Jack elindeki byteci brakt. "Bu gece elinizden geleni yaptnz. Parmenin geri kalann skmek iin uzman yardm alrz. Yoksa devam edip, parmene zarar vermek yazk olur." Profesr soluunu boaltt. "Ben de yle dndm. Her neyse, ok artc bir bulu. Yllardan beri bulunmu tomarlarn iinde bir kere bile Hz. sa'nn ad gemiyor. Oysa o ad ite burada, aka okunuyor. Benzersiz bir belge buldun, Jack, bizzat sa'nn zerine yeni ve ok nemli bir k tutabilecek bir belge. Srtnn svazlanmasn hak ettin." Jack'in omzunu svazlad "Teekkrler, Profesr." "Daha da nemlisi, bu bulu sa'nn varln kantlamaya yarayacak. ncil dnda, byle salam bir kanta pek rastlanmyor. Bana kalrsa, yalnz bu bile ayr bir kutlama yapmaya deer." Portatif karyolasnn yan bandaki eski deri sanda doru gitti. "Ekiptekiler haberi aldklarnda daha da aracaklar. Benimle bir kadeh ier misin? ersin, tabii." Jack not almay tamamlayp yorgunca glmsedi. "Pas gesem, alnr msnz, Profesr? Yatmadan nce yeterince bira imitim zaten. Yarn uzun bir gn olacak." "Bylesi bir an karmak sz konusu olamaz." Sandktan bir Wild Turkey iesiyle iki kadeh kard. "Kolunu karartmak zorunda brakma beni."
55

Yal profesr glmsedi, elini soktuu cebinden bir Blackberry kard. "Teknoloji tanmdr." "Kontrol ettiniz mi?" "Dnemin uzman olabilirim, ama ben bile ikinci kez kontrol ederim. Kesinlikle emin olabilmek iin internette iki kusursuz ncil sitesine girdim." "Ne grdnz?" "Hz. sa genellikle Tiberiye'de, olduka ufak bir blgede dolar biliniyordu. Oysa hem Kaysariya hem de Dora yz kilometre uzakta, Akdeniz'in kysnda. O dnemde Dora, Roma denetiminde bir Suriye kenti. Halk Yahudi deil. Tam tersine, Yahudilerle kavgal insanlar. Kaysariya'ise Samara eyaletinde. Krlerle hastalar iyiletirmede baarsz olmaya gelince" Ellerini ap, omuzlarn silkti. "Dediim gibi, ok artc. Bir anlam ifade etmiyor. ncil aratrmaclarnn kafasn kartracandan eminim." Jack gzlerini ovuturdu, parmenin zerindeki yazlara bir daha bakp ban sallad. Green Aramice konusunda uzman olduundan, bir yanl ihtimalinden sz edilemezdi. "Bilmece gibi olduu kesin, Profesr." Profesr yenilgiye uram gibi, okuma gzlklerini masann zerine att. "Beynim allak bullak oldu bile." Jack tulumunun cebinden derisi ypranm bir defter kard. "Metni deftere kopyalamamn bir sakncas var m?" "Bulan sen olduuna gre, istediini yap. Ben sadece parmenin geri kalanndan szckleri yerine yerletirmemize imkn verecek daha fazla bilgi karmay umuyorum. Ama gerei sylemek gerekirse, vazgeip ii oluruna brakmaya karar vermeden nce, parmeni biraz daha amay baardm. Grdm yazlar aklm kartrd."

Jack defteri cebine tktrrken, "yleyse, sadece bir kadeh," dedi. Green, Wild Turkey iesinin mantarn dileriyle karp tkrd ve kadehleri cmerte doldurdu. "Hemen mideye indir. oktan hak ettin, Jack." Jack ikiden bir yudum ald. "Teekkrler, Profesr." "Parmenin biliminsanlarmda heyecan uyandracana bahse girelim mi? Kim bilir, bakarsn iinde yerleik inanlara meydan okuyan ya da reddeden bilgiler, hatta tehlikeli bir eyler vardr? Aslna bakarsan, erefe kadeh kaldrmay neriyorum." "Neyin erefine?" Yal profesr glmsedi, kadehlerini tokuturdular. "Bu funduszeue.infode neler yazlysa, insanlarn akln bandan alacak."

"Yava olun, Profesr." "Yasmin?" "Ben almayaym. Ekip gittikten sonra yarm saatimi bo bira kutular toplamakla geirdim. Arkeolog olacak kadar talihli olamayan, basit amatrlkten teye gidemeyen benim gibileri sanki ev iinden kurtulamayacakm gibi geliyor." Kolunu amcasna uzatp, saatini gsterdi. "Biliyorum, bunun karlatn en inamlmaz buluntu olduunu sylemitin, ama saat sabahm beini geiyor. tekiler yatal saatler oldu. Yarn srail Eski Eserler Mdrl'nden geldiklerinde salkl grnmek istiyorsan, yatmann zaman geldi." Jack kadehindeki ikiyi bir dikite bitirdi. "Yasmin hakl, Profesr. Ben de gidip kafay vuracam." Profesr srtt. "Tabii ya, birinin keyiflendiini grnce, ty, yle deil mi?" Gen kadn Jack'e bakp gz krpt. "Amcam yatmaya ikna edersin, deil mi? Size iyi geceler, ben ortal toplayp yatacam." Sar salaryla arpc bir tezat yaratan koyu renk gzleriyle Jack'e son bir kez glmsedi, adrdan kt. Jack gen kadnn lolukta kaybolan endamn izledi. Profesr delikanlnn baklarn yakalayp, adrn giriini rtt. "Gzel bir kadn, yle deil mi, Jack?" "Hem de nasl." "Kardeimin Lbnanl kars gerekten ok gzeldi. Bu da Yasmin'in gzelliini aklyor. Ortadou ile Bat'nm birleimi ok egzotik karmlar yaratabiliyor. Bir de tabii, Yasmin'in Batl eitimi onu daha da ekici yapyor." Belli belirsiz glmsedi, kadehini dikip bitirdikten sonra yeniden ieye uzand. Sesinde ani, sinirli bir ton vard. "Bildiinden kukum yok ya, kar cinse kar hep bir zaaf duydum. evlilik ve ksa etekli gzel bir yz karsndaki zayflmdan belli zaten. Yine de sana arkadaa bir tavsiye."

9
Bir saniye sonra adrn giriini rten bez araland, ieriye gen ve ok ekici sarn bir kadn girdi. Kehribar rengi gzleri ve uzun siyah kirpikleri damarlarnda Arap kan aktn dndrse de, Yasmin Green ile ilgili her ey Batlyd. Gne yan ince bacaklarn akta brakan haki bir ort giymi, gmleini belinde dmleyerek przsz gbeini gzler nne sermiti. Glmsedi, Amerikan aksanyla, "Siz ikiniz hi uyumayacak msnz?" dedi. "Bitkin olmalsn, Donald Amca. Sen de yle, Jack." Hl heyecandan yerinde duramayan Green, yeenine sanki deliymi gibi bakt. "Uyku mu? Bu bulutan sonra kim uyuyabilirmi ki? Bir kadeh daha, Jack." Kadehlere biraz daha Wild Turkey boaltt.

57

"Nedir, Profesr?" "Kardeime kazda alt sre boyunca kzn bir ahin gibi izleyeceime sz verdim." Wild Turkey'den bir yudum ald, sanki birden tad bozulmu gibi yzn buruturdu. "Galiba sana gerei syleyip, srtmdaki yk atmam daha iyi olacak" Sanki piman olmuasma, sesi kslp snd. "Neyse, bo ver. Unut gitsin." "Hangi gerei?" diye sordu Jack. "Neyi unutaym?" Yal profesr rahatsz grnyordu. "Benim asl sylemek istediim, buradaki herkesin etek giymi her eyi dzmeye hazr, ehvet dkn pezevenkler olduu. Ben dahil. Seni de onlardan biri olarak grmek niyetinde deilim, Jack. Byle dnemeyecek kadar uzun zamandr tanrm seni." "Gvenoyu iin teekkrler, ama benim de bazen yle arzularm oluyor." Profesr gszce glmsedi. "in iine kadn girdiinde, hepimizin olmuyor mu sanki? Ama ben Yasmin'in herhangi bir ekilde istismar edilmesini istemiyorum. Anlyor musun?" "Yasmin ka yirmi be mi? Bana kalrsa ne istediine kendi bana karar verecek yaa oktan gelmi." "Evet, tabii, ama " Jack kadehini brakt, konuya devam edemeyecek kadar bitkindi. "Bir baka sefer imek zere ienin tpasn kapasanz, Profesr? Bana gelince, yatmadan nce kafam boaltmak iin birka adm yryeceim." Green, Jack'in omzunu svazlarken sesi ikiden pelteklemi gibiydi. "Pekl, ama iyi i becerdiini sylemem gerek, Jack. Annenle baban burada olsalard eminim gurur duyarlard. Bunu grememeleri ne yazk. leli yirmi yl getiine inanmak mmkn deil. Hl zlyorum onlar." "Hepimiz zlyoruz."
58

Green elini indirdi. "yi geceler, Jack." "yi geceler, efendim." adrn azndaki rty aralarken, Green'in sesini duyup durdu. "Bu arada, haberleri dinleyemeyecek kadar meguldn, diye dnyorum." Jack arkasna dnd. "Hangi haberleri?" Yal adam kadehini kafasna dikti. "Seninkiler ld srada burada, Kumran'da alan Amerikal papaz." Jack bayla onaylad. "John Becket. Ne olmu?" "Adam kendini papa setirmi."

10
Balangta karanlk vard ve Tanr yaratt. Gnein solgun klar ufkun zerinden bakarken, Jack kayalk yamac trmand, yalnz grnts afan turuncu alaznn zerine dt. O eski szlerin, imdiye ne kadar uygun geldiklerini dnyordu. te yandan, kafas hl Wild Turkey yznden nlad iin, bir zamanlar New York'ta dinledii o komedyenin szlerini de hatrlad: Balangta hibir ey yoktu ve Tanr yaratt. Yine hibir ey yoktu ama, en azndan ok daha iyi grlebiliyordu. Her hatrlaynda tebessm ederdi. Yamacn tepesine vardnda, Tiberiye l'nn manzarasna bakmak ve soluklanmak iin duraklad. Gs gmbrdyordu ya, nedeni trmann gl deil, damarlarnda dolaan neeydi. Doan gne Edom Dalar'nin ardnda kaybolmutu. rperdi. l havas hl gecenin soukluunu koruyordu; aalara, pas rengini alm kayalklarla tal, kavruk te-

pelere, uzakta, deve ve kei srlerinin benekledii Bedev kamplarna bakt. Palmiyelerin evreledii bir vadinin tesinde, ln snrn izen dev kayalarn gne altnda kaldklarn grd. Bu lkeyi seviyorum. Gizemini, bakrms n, inanlmaz tarihini seviyorum. Ar ar soluklanarak, kocaman bir kayann zerine bada kurdu. Deniz seviyesinin metre altndaki Lut Gl afan aydnlnda sakindi. Bir sszlk grnts, ama tuhaftr, buras kendini Tanr'ya en yakn hissettii yerdi. yle ok dindar olduundan deil. Daha ok, ruhsal anlamda. Babasnn da dedii gibi, bazen din cehenneme gidemeyecek kadar korkaklar iindir; oysa ruhaniyet oraya gidip gelmileri ilgilendirir. Burada, kutsal topraklarda, iman anlamak daha kolay geliyordu ve tarih havadaki bir koku gibiydi; cierinize her hava doldurduunuzda, bu kokuyu solurdunuz. Buras brahim'le Yakup'un lkesiydi, sa'nn doduu, gnn alnda uyuduu, armha gerildii topraklard. Kuzeyde Eriha uzanyordu. Ve Jack'in otuz kilometre arkasnda da Kuds'n altn yaldzl tapma. Talarn grltsn duyunca dnd, Yasmin Green'in, uzun sar salar kehribar a dalm, beli ak, kamptan tepeye doru trmandn grd. Gbek deliine ilitirdii gm kabaray gremese de, kendine kar drst olduunda, o gbei pmekle ilgili dleri vard. Ve eer gerekten drst olacaksa, ok daha fazlasn dlemiti. te yandan, Yasmin Green iki ay nce kazya katlal beri, ekipteki her erkein benzeri dler grdnden de emindi. Gen kadn ban kaldrp onu grd, elini sallayarak seslendi, "Gnaydn, Jack." Jack de elini kaldrd, kalp atlar biraz hzland, Yasmin'in tepeye varmasn bekledi.

Kz geldi, gneten yanm bacaklarn kvrarak yanma, kayaya yerleti. Elindeki iki Heineken kutusundan birini uzatt. "Bu ikisi kald, yatmadan nce benimle son bir yudum alrsn diye dndm." "Batt balk yan gider." Gen kadn kkrdad. "Donald Amca'ya uyumasn syledim, ama ben uyku tutturamadm. Ya sen?" Cevap vermeden nce souk Heineken'den bir yudum ald. "Buluumdan sonra hl ayaklarm yere demedi. Geveyebilmek iin biraz hareket edeyim, dedim." "Ben de. Akln buralarda deil gibi. Ne dnyordun, Jack?" "Gerekten mi?" Gzlerini manzaraya evirdi. "Yirmi yl nce, on dokuz yamdayken, babam buraya yakn bir kazda alyordu; ben de arada bir buna ok benzeyen bir tepeye trmanr, yanmda gzel bir kzla byle otururdum. Sevitiim ilk kzd ve ondan ok holanrdm." Yasmin birasndan bir yudum alp, glmsedi. "On dokuz, ha? Bu zamanda olsa, ge balamsn, derdim. Kz anlatsana." "Ad Lela Raul'du." Gzlerini ufka dikti. "Oralarda, bir srail yerleiminde oturuyorlard. Babas buralarn polis komiseriydi." "imdi nerede, haberin var m?" "ok zaman nceydi, Yasmin. En son iittiime gre, babas gibi polis olmu, ama ok nce ayrlmlar buradan." "Annenle babann ld yeri ziyaret ettiini duydum. Gemii dnmenin nedeni bu olabilir mi?" "Herhalde." Yasmin bira kutusunu brakt, Jack'in koluna dokundu. "Arkadan Buddy annenle babandan hep iyi bahsediyor. Donald Amcam da yle. kisini de zlyor olmalsn." "Sadece mzdk ve sanrm birbirimize ok yakndk."
61

Yasmin dudan srnca, pembe dudak boyas parldad. "Buraya trmandm grnce, yanma gelmek istedim. Bir sakncas yok, deil mi? Yoksa dncelerini mi blyorum?" Saknca m? Jack onu sadece grmekle heyecanlanyor, belli belirsiz parfmn soluyabiliyordu. afan aydnlnda altn rengini alm kusursuz bacaklarna bakt. Kaz ekibinde, grnne nem veren ok az kadndan biriydi Yasmin. Ekipteki kadnlardan sofu Yahudi olan ikisi kaz srasnda uzun, gsterisiz elbiseler giyiyordu. tekiler, eitli milletten niversite rencisi ya da mezunlar, krekle almaktan enmedikleri gibi, makyajn varln oktan unutmu, bol elbiselerle pasakl postallar giymeye almlard. Oysa Yasmin, maaralarda srnerek, otomobil lastiinden yaplm ve gufa ad verilen sepetlerle toprak tayarak geirdikleri koca bir gnden sonra bile, bakml grnmeyi bir ekilde beceriyordu. Erkeim diyen herkesin dikkatini ekecek bir mknats gibiydi. "Dorusunu sylemek gerekirse, geldiine sevindim." "Donald sonunda yatt m?" "Umuyorum. Ama yanndan ayrldmda hl ayaktayd." Yasmin glmsedi, elini uzatp Jack'in koluna dokundu. "Yerinde duramyor olmalsn. Donald arkeologlarn yzyllardr sa'nn varlnn somut bir kantm aradklarn, ama pek baaramadklarm anlatt. Sylediklerine baklrsa, Hristiyanlarn Torino Kefeni'ne ve istavroz paralarna bunca nem vermelerinin nedeni de buymu. inden bir ses, bulduun parmenin tarihte r aacak bir belge olacan sylyormu. Ne hissediyorsun?" Yasmin'in elinin hl kolunun zerinde olduunu hissediyordu. "Sanki piyangoda byk ikramiyeyi kazanm gibiyim."
18

Gen kadn cebinden kard, deriden ve parlatlm elikten yaplm bileklii avucunda tuttu. "Umarm fazla gen ii grnmez, ama bu senin." "Nedir?" "Kuds pazarndan aldm sama bir ey. ine istediin yazy kazyorlar. Yazlar oku." Jack afan loluunda, bileklikteki yazy belli belirsiz seebildi: ARKEOLOJ SARSAR. Bira kutusunu brakt, bileklii bileine takp glmsedi. "Seni hatrlatacak. Teekkrler, Yasmin." Kz glerek onun kolunu svazlad. "Hey, gnn adam oldun diye kaz hayran gen kz rol oynamyorum. Sadece bundan sonra karna kacak btn n ve konferans turlarn hak ettin, demek istedim." Eildi, Jack'i yanandan pt. "Gerekten. ok altn." Elini yanana gtrd, Yasmin'in dudaklarn hissetti. "te imdi byk ikramiyeyi gerekten kazandma inandm." Gen kadn gld, yzne den salar arkaya itti. Benden en az on ya daha gen, diye dnd Jack. Bir nemi olabilir mi? Yasmin'in onu bir daha pmesini, dudaklarnn dokunuunu hissetmeyi istiyor, bunun sadece ikiden olmadn biliyordu . Geen yllarda kimini nemsedii, kimini nemsemedii kadnlar girmiti hayatna, ama hibiri doru kadn deildi. Yasmin Green'in o kadn olup olmadm gerekten bilemiyordu, ama bir kadnla birlikte olmayal o kadar zaman gemi ve kadn dokunuunun yumuakln ylesine zlemiti ki! Birden zihninde bir imek akt. "ok sessizletin. Bir ey mi oldu?" diye sordu Yasmin. "Btn bunlar Buddy Savage m ayarlad? afak ziyaretini. pc?" "Buddy mi? Bunu nereden kardn?"

63

"Muzip herifin biridir. Bazen glmek iin, insanlar olmayacak eyler yapmaya zorlar. Bir seferinde, bir Maya kazs srasnda gittiimiz bir Meksika barnda beni sarho edip, kalarm tra etmeye kalkmt." Gen kadn gld. "Buddy ile iyi arkada msn?" "Arada bir hl babam gibi konuur. O zaman ben de ona babalk derim." Kz uzand, Jack'in ellerini avularnn arasna ald. Sonra dudan srd ve sakin bir sesle, "Beni kimse zorlamad, Jack," dedi. "Kantlayabilirim." Yaklat, dudaklarndan pnce, Jack gen kadnn dudaklarnn ehvetli basksn hissetti. Sutyen giymemiti, Jack pamuklu gmlein altndan memelerinin kabarkln, gsne dayanan meme ularnn sertliini duydu. Nabz hzlanrken Yasmin glmseyerek ekildi. "imdi inandn m? Senden holanyorum, Jack Cane. Bir itirazn yoksa tabii?" "Ben de iimden geleni syleyeyim mi? Amcann adrnda, aramzda bir eyler hissetmitim. adrdan karken, hl yatmadn, bir araya gelip konumay umdum. Oysa Donald ar koruyucu grnyor." Yasmin iaretparmam Jack'in dudaklarnda gezdirdi, azndan usulca pt, ksk sesle, "Donald'a aldran kim?" dedi. Ayaa kalkt, bira kutularn alp gz krpt. "Yorgun bir kz ok mutlu ettiniz, Bay Cane. Ama uyku zaman gelmi bile." Jack de kalkt. "Beni yatracak msn, yoksa ilk bulumada ok fazlasn m istiyorum?" "Talihin ne getireceini bilemezsin. Aaya inerken, ayan bastn yere dikkat et." Gen kadnn yumuak, narin parmaklarn kendi parmaklarnda hissetmek hotu. Tulumunun tozlarn rpt, ancak Yasmin'in peinden yamaca adm atma frsatn bile
64

bulamadan, Bedevi kazclarn ba Yusuf'un harmanisinin eteklerini tutarak kayalklardan trmandn grd. "Bay Cane, Bay Cane Her yerde sizi aradm." Yusuf yanlarna ulaana kadar beklediler. Trmann glnden adamn yanaklar imiti, gs inip kalkyordu. "Ltfen, Bay Cane, ikiniz de benimle gelmelisiniz. Korkun bir ey oldu." Uzanp kolunu tuttuu, srklemeye alt Jack, "Sakin ol, Yusuf," dedi, "Nedir, bu kadar nemli olan?" Yusuf'un szleri kesik kesikti. "Profesr Green, Bay Cane. ldrlm. Parmen de yok!"

26

Kumran srail srail polisinin Bell helikopteri, inerken havalandrd toz girdabnn ortasna kondu. Pervanelerin sl dinince, mfetti Lela Raul yolcu kolluundan indi. ikolata rengi gzl, atkuyruu biiminde balanm kestane sal, otuzlarnn sonunda bir kadnd. Yaknda bir yerde toplanm gazetecileri, onlarn arasndaki televizyoncular ve hepsini geri itmeye alan polisleri grd. Biraz tede polis Ford'u duruyor, yerel karakoldan gelmi be alt niformal polis memuru da dikilmi sohbet ediyor ya da sigaralarn tellendiriyordu. Ray Ban gne gzln takarak onlara doru yrd. Uzaktaki bir yamata bir Bedevi oban keilerini otlatyor, evrede kavruk tepelerden, yarlm tmseklerden baka bir ey grnmyordu. Bir saniye kadar sonra srail Hava Kuvvetleri'nin bir kkreyerek vadinin stnden geti, ardnda bir sarsnt ve gk grltsn andrr bir patlama brakarak yukar dnp bir mermi gibi ykseldi. Patlama uzaktaki keileri datt, Lut Gl'n evreleyen tepelerde yankland. rdn snrna bylesi yakn bir yerde hava devriyeleri allm bir eydi. I;18'i

69

Lela, gazetecilerin ve televizyoncularn topland tarafa bakt. Onlarla konuan niformallardan birinin gbei biradan sarkk, tknaz bir polis temeni olduunu grd. Dilerinin arasna bir kalem sktrm, eline bir defter almt. Temen kalabalktan ayrld, azndaki kalemi karp, saygyla kasketine dokundu. "Mfetti Raul, geldiiniz iin teekkrler." "Temen Mosberg. Medya akallar cesedin evresini sarm bile." Adam glmsedi. "Kt haber bazlar iin hep iyi haberdir. ok ilgi var, hatta Kuds'ten baz yabanc muhabirler bile gelmi. Sanrm cinayet ve arkeoloji her zaman bir araya gelmiyor. Ceset urada, yakndaki adrda." Lela yaklak yz metre tede bezden yaplm, insan boyunda, basit adrlar olduunu grd. En yakndakinin giriinde iki polis nbet tutuyordu. Daha sada, park etmi iki drtekerin ve bir Opel minibsn yannda iki portatif kabin ve tuvaletin duvarlarna dayanm bir sra kazma ve krek grd. Kabinlerden birinin dnda toplanm, geliini bekleyen, eitli yalarda sivillerden oluan bir grup da vard. "Merak ettiyseniz, syleyeyim," dedi Mosberg. "Hepsi de arkeoloji ekibinden. Adli tp uzmanmz Yad Hershel'i tamyorsunuzdur. ncelemesini bitirmek zere. Buralar bilir misiniz, mfetti?" Kz ban sallad. "yle denebilir. Yaknlardaki bir kibutzda otururken, bu tepelere trmanarak bydm. Bana kurbandan bahsetsene." "efiniz sylemedi mi?" "ounu anlatt, ama ben yerinden duymak istiyorum." Mosberg cebinden bir pipo kard, elini siper edip ucuz bir akmakla yaktktan sonra birka nefes ekti. "len, Donald Green adl bir Amerikal profesr. Arkeoloji kazsnn baym."
18

Lela, temenin peinden adrlara doru yaklarken, "Nasl lm?" diye sordu. "Sabah aldan biraz nce, gsne saplanan bir akyla." "aknn sahibi belli mi?" "Ekibinden birinin aks olduu anlalyor. Jack Cane adl bir Amerikalnn. Bulduu bir kalnty incelemesi iin, aky profesre verdiini iddia ediyor." Lela gzlerini kaldrd, "Nasl bir kalnt?" Temen parmayla vadiyi gsterdi. "Tam urada, tepelerin dibine yakn bir yerde, A Blgesi olarak bilinen kaz alannn gneyinde toprak kap iinde deri bir parmen bulmu. Kumran kaz blgelerine ayrlr. rnein, kamp B3 Blgesi'nde." "Neden bahsettiini biliyorum," dedi mfetti. "Sen devam et." "Dediklerine gre, Green, Cane'in bulduu parmeni grnce ylesine heyecanlanm ki, neredeyse altna karacakm. ok nemli bir bulu olduunu hemen anlam. Milattan sonra birinci yzyl. Bu blgede byle bir sr parmen bulundu. Yllardan beri birok tartma yaratan l Deniz Parmenleri. Anlalan, son bulunan parmen ok nemli bir eymi; en azndan Cane yle diyor." "Neden?" "Bana kalrsa, size kendi anlatsn, daha iyi, mfetti. Konunun uzman deilim, onun iin btn bu velveleyi anlayamyorum." Portatif kabinlerin dnda bekleen sivillere yaklarlarken, Lela onlarn yzlerini inceleyip Mosberg'e, "Katil Jack Cane mi?" diye sordu. "ler burada biraz atallayor ya. Olmadn iddia ediyor. Altya aa yukar yirmi kala Green'i canl braktn ve gnein douunu izlemek iin kampn dousundaki tepeye trmandn sylyor. Green'in yeeni var, Yasmin, o da saat alt gibi Cane'in yannda, tepede olduunu syle72

di. Anlattklarna gre, yaklak yirmi dakika nce amcasn Cane'in bulduu parmeni incelerken grm." "Altya yirmi kala? Arkeologlarn gece vardiyasna kaldklarn bilmiyordum." "Dediim gibi, Green parmenden ok heyecanlanm. Btn ekip gecenin ge saatlerine kadar kutlam." "Profesrn yeeni Cane'in hareketlerine tanklk ediyor mu?" "Pek deil. Bana kalrsa, Yasmin Green onu tepede grmeden nce, Cane'in hesabn veremedii bir be ya da on dakika var. Cane bulduu parmeni dnerek kampta gezindiini, daha sonra da tepeye trmanmaya karar verdiini anlatt. Bana sorarsanz, btn bunlar fazla ak grnyor." "Elimizde cinayet nedeni var m?" "Daha yok. Buradakilerin ortak dncesi Green'in kaba davrand ve ekiptekilerle her zaman anlaamad. Kafas bozuksa, insana pislik gibi davranrm. Kstah diyorlar onun iin, rahatsz edici de. Duyduum, ama bir hanmn yannda tekrarlayamayacam bir sr baka sfat daha var." "Baklanp ldrlmeyi hak edecek kadar m rahatsz ediciymi?" Temen omuzlarn silkti. "Profesrle Cane arasnda mesleki rekabet var m?" diye sordu Lela. Mosberg kafasn kad. "kisinin arkeoloji konusunda bazen kedi kpek gibi ekitiklerini duydum. Ama dediklerine gre, parmen hakknda deil. Green parmenin bulunmasyla havalara umu." "Kimden duydun?" "tekilerin bazlarndan." Gen kadn kabinlerin yannda toplanm yirmi, yirmi be kiiye bakt. "Ekipte kimler var?"
18

"srail Eski Eserler Mdrl'nn destekledii uluslararas bir kaz. Toplam krk kii, otuzu erkek, gerisi kadn. Sekizi srailli, tekiler Amerikal, ngiliz, talyan ve Fransz. Aralarnda bir Filistinliyle bir Lbnanl bile var; bir de eekilik yapan on, on iki Bedevi. Herkes aknlk iinde." "Bedeviler?" Mosberg omuz silkti. "Baz Bedevilerle Filistinlilere davranlarmzdan, topraklarna el koyup zerinde yerleimler kurmamz yznden hkmeti sorumlu gren bir sr srailli tanyorum." "Buna bir diyeceim yok. Devam et." "Yine de, buradaki airetler kendi ilerine bakan, dzgn ve zararsz insanlar. Kaz ekibiyle tartma ya da anlamazlk olmam. Duyduklarma bakarsak, birinin gsne bak saplamak iin bir neden yok." adrn yanna geldiler. niformal nbetiler selam durdu. Lela ipularn korumak iin kumlarn zerine tutturulmu plastik rtler grd. "Pekl, gsndeki ba hak etmek iin profesr neler yapm, bir bakalm."

12
"Kendim yapsam, daha iyisini beceremezdim. Tek bir darbe. Bak doruca kalbe saplanm." Adl tp patologu adrn ortasnda duruyordu. Yad Hershel kei sakall, srekli srtmasyla lm elenceli bulduu kans uyandran ufak tefek bir adamd. Green'in cesedi nnde yatyordu, stn ksmen rten kanl beyaz arafn bir ucu da Hershel'in elindeydi. "Tabii lm abuk, ama bir o kadar da strapl olmu olmal."
73

Lela nndeki cesedi inceledi. Krlam salar yele gibi kabark, iri ve etine dolgun Amerikal profesr yaklak yz, yz on kilo arlnda grnyordu. Gzleri yuvalarndan frlamt, yznde, sanki lm hi beklemiyormu gibi akm bir ifade vard. Gen kadn Green'in gsne saplanm Gerber marka aky inceledi. Yaradan szan kanlar yol yol phtlamt. Lela ban evirdi, insan boyundaki geni adra bakmaya koyuldu. Bir kede kamp yata, dierinde bir sandk, yatan yannda da tka basa kitap ve defter dolu birka raf. Hemen beride eski bir masa, onun zerinde de rm bir malzeme ktlesini andran, drlm bir kme grd. Yerde de pimi topraktan, eski grnl bir kap yatyordu. Ban sallad. "Grdklerim bana yeter. Baka ne anlatacaksn, Yad?" Hershel araf cesedin zerine rtt. "lm sabah saat bele alt arasnda gereklemi. aknn sap parmak izi brakmayacak ekilde silinmi. adrn giriine giden drt ayr ayak izi bulduk, ama iki yanlarndaki silme izlerine bakarak, hepsinin katilin uzaklamasndan sonraya ait olduunu kardk. Yer sprlm, muhtemelen cinayetten hemen sonra. Karm bu kadar temiz olsun isterdim dorusu." "Baka?" "adrn dnda, sada, bir ift ksmi izme izi, kimin olduunu karmaya alyoruz. Parmak izine gelince, hepsini bulmak istesek, en az bir ylmz alr. Kitap raflarnda, sandkta, hatta yerdeki bezde. Buras ne de olsa profesrn alma odas. Her an, ekipten birisi geliyormu. Sadece adrn orta direinden yirmi ayr parmak izi topladk." Lela toprak zeminde kzl bir kitle grp diz kt, parmann ucuyla dokunup burnuna gtrd. "Kahve lekesi," diye srtt Hershel. "Kontrol ettim."
74

Gen kadn ellerini ovuturup ayaa kalkt, dikkatini masaya ve zerindeki rm eye evirdi. "Nedir bu?" "Parmenin sarl olduu keten bez. Kavanozun iinden km. Parmak izi iin bunu da inceleyeceiz." Gen kadn keten parasnn zerine eilip soludu. Kuma toprak ve rutubetle kark, eski kokuyordu. "Masada parmak izi var m?" "Sryle." Plastik bir ipucu torbas alp Lela'ya gsterdi. "Yerde bir de bunlar bulduk." Mfetti torbann iindekilere bakarken birka santimetre boyunda, solmu gazete parasna benzeyen, sepya renginde birtakm eritler grd. "Nedir bunlar?" "Sanrm, eski parmen krntlar. Tomardan dm olmal." "Sence burada bouma falan olmu mu?" diye sordu Lela. "Bouma izi pek yok. Torbadakileri inceleyeceim. Parmenin yan belirlemek iin karbon tarihlemesi bile yaptrabiliriz." "Pekl, bana ne zaman bir eyler anlatabileceksin, Yad?" "Mosberg'e de dediim gibi, otopsinin bu akam yaplmas gerekecek. Gerisi, yarn bir vakit." Mosberg, "Bir eyler karabilmek iin adamlarmdan ikisini yerli Bedevilerle konumaya gnderdim," dedi. "imdilik, her attmz karavana." "Tank falan? Birileri bir ey grm m, Yad?" "Asl sorun, herkesin ok fazla itii ve Cane ile Yasmin dnda hepsinin yataa devrilmi olmas." "Bu ikisinin arasnda bir ey var m?" Mosberg bir kez daha omuz silkti. "yle diyen kimse yok, ama ikisi sabahn altsnda tepede konuuyorsa, bunun bir nezaket sohbeti olacan sanmam. Buddy Savage sabah alt gibi, Profesr Green'in adrnn giriindeki per75

denin rzgrda aklamasyla uyandn sylyor. Dediine gre, sesten uyuyamaynca, nedenini anlamak iin kalkm ve Green'i gsnde bakla yerde yatar bulmu. tekileri uyandran, Bay Savage. Daha sonra, parmenin yok olduu anlalm." "Ne demek, yok olduu?" "alnm, kaybolmu, her neyse. Adamlarm btn adrlar, her kabini arad. Kampta parmenden iz yok." "Sence parmen hrszl Green'in lm nedeni olabilir mi?" Mosberg ensesini kad. "Mmkn olabilir. Adamlarm hl kaz ekibini sorguluyor. Hepsini bitirip bir sonuca varmamz uzun srebilir." Lela, Hershel'e bakp ban sallad. "Teekkrler, Yad." "Rica ederim." Hershel srtp, iinin bana dnd. Lela Mosberg'e, "Buddy Savage denen adam sorguladn m?" diye sordu. Adam bayla onaylad. "Anlattklar geree uyuyor gibi. Kabinlerden birine bir sorgu odas kurdum. stediiniz herkesle orada konuabilirsiniz." "yleyse, hemen balayalm." adrdan i aydnla kan Mosberg'i izledi. Kzl sal, tknaz bir adam nbetilere yaklanca bir dalgalanma oldu. Altmna merdiven dayam grnyordu, zerinde haki bir askeri gmlek, amurlu spor ayakkablar ve diz boyu sahra pantolonu vard. Banda da, arkaya kayklm, zerinde "NYPD" yazl bir beyzbol kasketi. Amerikan aksanyla seslenirken, gergin olduu belliydi. "Hey, Mosberg. Bu kahrolas scan altnda daha ne kadar pineklememiz gerektiini syler misin? Tanr akna, insanlar kaynyor. Herkesin ifadesini almadn m daha?" Mosberg, "Sizi daha fazla bekletmemeye alacaz, Bay Savage," dedi. "Ancak Mfetti Raul sizin ve btn herkesin ifadesini gzden geirmek isteyecektir. Onun iin, bir yere kaybolmayn."

"Kim kayboluyor? Uykuya ihtiyacmz var bizim, gezmeye deil." "Bu hanm Mfetti Raul, dosyayla o ilgilenecek." Amerikal Lela'ya dnp elini uzatt. "Sizi tandma sevindim, mfetti. Belki de pek o kadar sevinmedim. Burada olanlardan sonra hepimiz oku hl atlatamadk." Lela adamn gzlerinin altndaki koyu halkalara bakt. "Siz, cesedi bulan Bay Savage olmalsnz." Adam elindeki CocaCola kutusundan bir frt ekti. "Doru iitmisiniz, olduka sarscyd. Profesr Green ile uzun bir dostluumuz vard. Bu arada, adm Buddy. Sizlerin onu kimin ldrm olaca konusunda bir fikri var m?" "Henz yok." Savage bo CocaCola kutusunu avucunda ezdikten sonra, zensizce yere frlatt. "Dinleyin, mfetti. teki herkes gibi, Mosberg'e bildiim her eyi anlattm. Gerekten de her birimizle yeniden konumak niyetinde misiniz?" "Evet, muhtemelen konumam gerekecek, Bay Savage." Savage soluunu yorgunca boaltt, kasketini karp parmaklarn seyrelmeye yz tutmu kzl salarndan geirdi. "yleyse, hepimize bir iyilik yapp, bu ii bir an nce bitirseniz? Profesre saygmz sonsuz, ama ekibin byk ksm gece hi uyumad. Yklmak zereler." "Elimden geleni yaparm, Bay Savage." "Bunu unutmayacam." Kasketini yeniden bana yerletirip, dierlerinin yanna yrd. "Demek Buddy Savage, bu," dedi Lela. "Evet, stelik haksz da saylmaz. Buradaki herkesi drt saatten beri tutuyoruz, stelik ou dn gece doru drst uyumam. Hepsi bitkin." "yleyse, ii hzlandrmaya bakalm." Ekip yelerine bir gz att. Bu sefer de pantolondan bozma keten ort giymi, yank tenli birinin kabinden ktn grd. Adam Lela'ya
77

doru bakmadan, ekiptekilerden biriyle konumaya giriti. Mosberg, "Bu da Jack Cane," dedi. "Evet, tandm onu." Mosberg'in kalar atld. "Yoksa tamyor muydunuz?" "Baka bir hayattan, ok uzun zaman nceden." Gne bulutlarn arasndan grnnce, gne gzlklerini takt. "Galiba eski bir arkadal hatrlamak iin ok uygunsuz bir zaman."

13
Kulbede st' izik bir masa ve birbirinden farkl iki iskemle dnda eya yoktu. Bir kede st ste ylm, arkeolojik blge haritalar, dier tarafta, ileri ekip yelerinin topraktan kard etiketli toprak kaplarla, anak mlek paralaryla ve hayvan kemikleriyle dolu, st ak tahta sandklar. Lela kulbede yalnzd, parmaklaryla masann zerine vurdu. Sorgulanacak kiiler listesinde sra Jack Cane'e gelmiti. Mosberg ekipteki dierlerini sorgulamay srdrrken, Lela da Yasmin Green ve Buddy Savage ile konumutu. Yasmin trafii durma noktasna getirecek bir vcuda sahip, arpc bir kadnd. Onunla yapt konumann satr aralarndan, Yasmin'in Jack Cane'den holand izlenimini edinmiti. Bir ara ikisinin yatp yatmadklarn tahmin etmeye altysa da, bu dnceyi zihninden hemen kovdu. Cinayetle bir ekilde balantl olmad srece, onu hi ilgilendirmeyecek bir eydi. Buddy Savage bambaka bir trd. Lela'ya, baz barlarda rastlad, nne kan her bo kadn tavlamak umu-

duyla daha yakkl erkeklerin yanna taklan adamlar hatrlatyordu. Oysa btn bunlarn gerisinde, Savage'n keskin zekl olduunu da tahmin edebiliyordu. Savage ile Yasmin'in cinayet saatindeki hareketlerine gelince, btn bunlarla daha sonra, btn ipularn toplamay tamamlaynca ilgilenecekti. Soruturma srecinde tuttuu tm notlar nndeydi ya, sayfalar kartrrken yazdklarna bakmyordu bile. Midesinin bir yerinde, heyecan ve gerilim karm, tuhaf bir duygu vard. Jack Cane ile son kez nerede vedalatm tmyle hatrlyordu: Yirmi yl nce, Tel Aviv Havaalan'nda. Darda ayak sesleri duyuldu, kapnn tokma sarsld, kap alrken Lela'nm yrei tekledi.

eriye Jack girdi. zerinde pamuklu kumatan, apoletli bir gmlek vard. Devety renkli ortu ksa, l postallar da tozla kaplyd. Salkl ve yank, daha yal ama yakkl grnyordu. Hatrlad o delikanl yz gitmi, yerine onu olgunlatran ince izgiler, gzlerin evresindeki gne krklar gelmiti. Salarnda da bir gm lt. "Merhaba, Jack." Beriki olduu yerde kald, ban sallad. "Lela Raul, inanamyorum. Seni daha nce grdmde gzlerime inanamadm. Bunun bir cinayet soruturmas olduunu dnnce sylemesi biraz garip olacak, ama seni yeniden grmek ok gzel." Lela da kalknca, arkadaa el sktlar. "Seni grmek de ok gzel, Jack." Jack gen mfettiin kolunu tuttu. "Uzun zaman oldu. yi grnyorsun, aslnda" "Daha yal m grnyorum?" "ok daha ho, diyecektim. Polis olmusun. stelik de, mfetti. Babann seninle gurur duyduundan eminim. Sahi, o nasl?"
79

18

"Kuds dnda bir emekliler kampnda ve her zamanki gibi, ok iyi. Sonunda vurmalar gerekecek." "Evlendin mi?" "Boandm, ocuum yok. Jack konumay ok isterdim, birbirimize anlatacak ok ey olmal, ama nce iimi yapmam gerek. Sana baz sorular sormak istiyorum. Temen Mosberg'e sylediklerinin zerinden geeceiz." "Tabii, anlyorum. Ama Mosberg'e her eyi anlattm." "Katlanacaksn, Jack. Bir kez de kendi kulaklarmla iitmek istiyorum. Ne dnyorum, biliyor musun? Bylesi bir keif insanlarn iindeki en kt yanlar ortaya karabilir. Kskandrr, kefin getirecei hayranl ekilmez klar. Kavgalara, tartmalara yol aabilir." Jack'in yz karard. "Sz nereye getirmek istediini pek anlayamadm. Ama haklsn. Tek fark, Profesr Green ile ben bulduum parmen konusunda tartmadk, Lela. Eer merak ediyorsan syleyeyim, onu ben ldrmedim. Sana ldrmeme nedenlerimi aklayabilirim. Birincisi, bir insan ldrebileceimden kukuluyum. kincisi, byle bir ey bulmak, her arkeologun ddr. Oscar kazanmakla e. Medyann, bilim evrelerinin, herkesin dikkatini eker." Lela camdan darya, toplanm gazetecilerle televizyonculara bakt. "Medyann daha imdiden heyecanlandn grebiliyorum." "Lela, bu benim baarmak iin canm diime taktm cinsten bir keif. Meslek hayatmn zirvesi olacak, mezar tama yazlmasn isteyeceim cinsten bir baar. Green'i ldrmekle btn bunlar neden tehlikeye ataym?" Lela yeniden pencereden darya, gneten kavrulmu tepelere bakmadan nce verecei cevab dnd, sonra Jack'e dnd. "Buraya yakn oturur, yaplan btn kazlar izlerken, parmenlerin ok nemli birer buluntu olduunu renecek kadar bilgi sahibi oldum. Peki ama, senin bulduun tomar bu kadar zel yapan ne?"

Jack'in sesi heyecandan kvlcmland. "Dnemezsin, Lela. Bu yzyln en sarsc bulularndan birisi olabilir. Ya da imdiye kadarki." "O kadar nemli mi?" "Parmende Hz. sa'nn adn grdk; bu da gerekten inanlmaz bir ey. Neden, biliyor musun?" Lela arkasn dnd, defterini ald. "Hayr, bilmiyorum. Peki, nedenini parmeni nerede bulduunu gstermeye giderken, yolda anlatsan?"

14
"ou insan neyi anlamakta zorlanyor, biliyor musun? l Deniz Parmenleri'nin byk blm Yahudilerle ilgili. lerinde Hristiyanlkla ilgili neredeyse hibir ey yok." Jack elinde gl bir elektrik feneriyle uzaktaki yara giden patikada yrrken, izmeleri akltalarn gcrdatyordu. "Bulunan parmenler baz Eski Ahit blmlerinin kopyalaryla, imdiye kadar bilinmeyen baz Yeni Ahit kaytlar dnda, ou Hz. sa'yla aa yukar ayn dnemlerde ve ayn blgede yaayan ve Eseniler olarak bilinen dindar bir Yahudi topluluun hayatyla ilgili." Lela ban sallayarak onaylad. "Tamam, bu kadarn biliyorum. Burada bulunan yazmalarn dini metinleri, ilahileri, iirleri, gnlk hayatla ilgili yorumlar, hatta kehanetlerle kyamet gn dncelerini ierdiini de. Bir de, hibir yere ait olmayan, eitli metinleri." Jack, "Tamam," diyerek glmsedi, topran eimini izlerken sesi heyecandan titriyordu. "Hatrlyorsun. Ama asl
81

dikkat ekici olan, dier btn l Deniz Parmenleri'nde sa'nn adna tek bir kez bile rastlanmamas. Belgelerden hibirinde ona ya da mritlerine atf yok." "Oysa senin bulduunda var." "Evet. Bomba gibi." "Parmeni nasl bulduunu anlatsana." "Dn, leden hemen sonrayd. Yasmin'le birlikte urada, A Blgesi'nde 14 numaral maaray kazyorduk." nlerinde dikilen kefeki tandan yar gsteriyordu. "Den kayalar maaramn giriini kapatm, ekipten bazlar da talar temizlemiti. Asl ilgin olan ne, biliyor musun?" "Ne?" "Benim bulduumun, babamn bulduu parmenin, yani elli yl nce ortaya karlan ilk tomarlarn hemen yaknnda olmas." "Peki, neler hissettin?" "Gerei sylemek gerekirse, kendimi zel biri hissettim, Lela. Gerekten bambaka. Sanki babamn yllar nce brakt yerden alp devam ediyormuum gibi geldi, dediim sama elbette." "Annenle baban hl zlyor olmalsn." Jack glmsedi. "Hem de nasl. Aa yukar her gn mezarlarn ziyarete gidiyorum. Biraz oturup, konuuyorum onlarla. Ve her zamanki gibi, dinlediklerine inanyorum. Dinlediklerini dnmek istiyorum. Btn bunlarn arkasnda ok daha byk bir ey olduunu. Kt bir gnde, iimde bir ses byle bir ey olmadn sylese de." Lela koluna dokundu, bayla yreklendirdi. "Devam et." "le yemeine gitmek zereyken, Yasmin bir delik daha amamz istedi, ylesine. Atk." "yi ama, Yasmin arkeolog deil. Sadece merakl bir amatr, yanlyor muyum?"
18

"Kaz ekibindeki bazlar gibi. Profesr lise andan beri baz kazlara katlp yardm ettiini, ailesinden bakalaryla birlikte altn sylerdi. Sahadaki hemen herkes kadar alt, neredeyse ayn tutkuyla." "Amerikal, deil mi?" "Amerikan pasaportu tayor. Babas New Yorklu da, annesi Lbnanl." Lela admlarn Jack'e uydurdu. "Ee?" "Kaz srasnda pek bir ey bulamamtm. Ocak sonundan beri buradaydk, ok kazmamza ramen, gsterebileceimiz buluntular dakeisi kemikleri ve birinci yzyldan kalma anak mleklerdi. Dne kadar en byk baarm bulduum bir tabletti - zerinde alveri listesine benzer yazlar bulunan, eski bir anak paras. O zaman iin alldk bir ey: nsanlar mlek paralarn bloknot gibi kullanrd." "Ama son bulduun, o farklyd, deil mi?" "Dediin gibi. Topra yarm metre kadar kaznca, kreim sert bir cisme dedi. Bakar bakmaz toprak bir kap olduunu anladm. Blgede bulunan ou nemli parmen toprak kaplarda ya da testilerde sakland iin heyecanlanverdim. Bu sefer talihim yaver gitmiti. Kabn iinde, keten bir kumaa sarlm parmen vard." "Ka senelik olduunu tahmin edebiliyor muydun?" Jack bayla evetledi. "Blgede bulunan benzeri parmenleri incelediimden, en az iki bin yllk olduunu tahmin ettim. Karbonla gerek ya ortaya kar." "Uzmanlarm Profesr Green'in adrnda, yerde baz parmen krntlar buldu. Bu kazda bulunmu tek parmen olduuna gre, seninkinden olmas muhtemel. Yine de inceletip, karbonla yan belirleyeceiz." "Gzel. Baz tccarlar bir deer bise de, bu blgede bulunan parmenlerin ou gibi bunun da parasal bir kymeI i olamaz."
83

"Hangi tccarlardan bahsediyorsun?" Elli metre tedeki dar bir boaza giden meyilde trmanrlarken, Jack alnndaki terli sildi. "alnt parmen ve eser ticareti yapanlardan. l Deniz Parmenleri de dahil, tarihi eser ticareti yapan koca bir kalabalk var. Bildiinden eminim." "Bedevi airetlerini de katyor musun?" "Tabii. Bu blgedeki parmenlerden ounu bulanlar, onlar. Bedevilerden bazlar ganimet iin hazine yamalyor. Yere gml eserleri bulmak iin yararlandmz iaretlerden bazlarn kullanrlar." "Ne demek bu?" "rnein^ yuva delikleri gibi. Vahi yaratklar toprakta tneller aarken, darya attklar toprakta anak mlek paralar ya da sikkeler olabiliyor, bu da blgenin kazlmas iin iyi bir iaret. Bazen biz de aradmz byle buluruz. Anlayacan, Bedeviler adrlarn vadide kurar, sonra da adrlarn altnda kalan topra kazarak hayvan yuvalarna ulamaya alrlar. Talihleri varsa, deerli bir eyler bulur, sonra da delikleri yeniden doldurur, adrlarn ykar ve baka yere giderler. ok akllca." Lela ban sallad, "Bunu daha nce de duymutum," dedi. "Bulduklarndan nemli olanlar tccarlara, varlkl zel koleksiyonculara ya da kilise temsilcilerine satarlar. anak mlek, Roma dneminden kalma ya da dini buluntular, belgeler. Aklna ne gelirse." Tal yamac trmanrken yavalad, szlerini srdrd. "Sen buna hrszlk diyebilirsin, ama bural Bedeviler aslnda hibir ey almadklar iddiasnda. Bu topraklar sa'dan ok nce, binlerce yldan bu yana onlarn blgesi olmu. Bulduklarnn yasal sahipleri olduklarn dnrler."
84

"Sence, Profesr Green'in lmnn nedeni parmen hrszl olabilir mi? "Hey, polis olan sensin, Lela. Profesr ld, parmen de kayp. Basit mantk, cinayet nedeninin parmen olduunu sylyor. Yoksa, kim onu ldrmek istesin ki?" "Aklnda birisi var m?" "Sadece Tanr bilir. Yine de, ne kadar aksi bir herif olursa olsun, kaz yneticisini baklayp ldrecek bir ekip yesi dnemiy oru m. " "Peki, ya zel buluntularda uzmanlam hrszlar?" "Belki. yi ama, deerli bir ey bulduumuzu bu kadar abuk nasl rendiler?" Lela cevap vermeyi dnd, ardndan, "Metnin ieriine dnelim," dedi. "Mosberg'e Green'in metnin bir blmn evirmeyi baardn sylemisin." "Parmen az ok iyi durumda grnyordu ama Green zarar vermek korkusundan tmyle amak istemedi. Yine de tepedeki drt satr okunaklyd, Aramice yazlmt ve Yeshua HaMeshiah, sa Mesih ya da Hz. sa'nn adn belirtiyordu." "Metinde tam olarak ne yazlyd?" Jack duraklad, defterini karp at. "Dinle, 'Bu yk sa Mesih olarak bilinen kiiyle ilgilidir. Kaysariya'dan adnn nlendii Dora'ya gittiinde, btn vaatlerine ramen krleri ve hastalan iyiletirmeyi hi baaramad. Ksa sre sonra Romallarca Dora'da tutukland, yarglanp sulu bulundu ve infazna karar verildi,' diyor." Jack ban kaldrd. "Green metni tuhaf bulmutu, ben de yle. Tutuklanmas bir yana, ncil'de sa'nn Dora ya ila Kaysariya'y ziyaret ettii konusunda en ufak bir bilgi yok. sa Tiberiye civarnda olduka dar bir alanda dolard. Dora ve Kaysariya yaklak yz kilometre tede, farkl Roma eyaletleri. te yandan krlerle hastalar iyiletirememe konusunu da anlayamadk. Dediim gibi, ok tuhaf.

Metnin tmn evirebilseydik, belki de ncil'deki yerleik varsaymlar aydnlatyor olacaktk." "Yazdklarn defterime kopyalamamn bir sakncas var m?" "Yok tabii." Jack defterini uzatt. Lela metni defterine geirdi. "Metnin tarih bakmndan nemli olabileceini dnyor musun? Hatta son derece deerli olduunu?" "Dnyorum, Lela." "Kaz alamnda baka Aramice uzman var m?" "Buddy Savage uzman olmasa da yeterince bilgisi var. Bir de, Wolfgang diye, Aramice konusunda olduka iddial bir Alman var, ama burada deil, Mnih'e gitti. Bir iki tane de branice uzman var. Neden sordun?" "Profesr, Savage'm fikrini ald m?" Jack bir kan kaldrd. "aka m ediyorsun? Akama hangi gmlei giyeceini bile soramazd Savage'a." "Neden?" "Saygszlk etmek istemem, ama Green kstah bir pezevenkten farkszd. Kendi aklnn herkesinkinden stn olduunu dnr ve pek kimseden fikir almazd." "Kusursuz bir ekip yneticisi gibi gelmiyor bana." "Her eyden nce, kaz masraflarn karlayacak fonlar bulmutu. Sponsorlar da onun eseriydi, onun iin patron o oldu." "Sponsorlar kim?" "Amerika'dan varlkl hayrseverler. Bu ilerin siyasetine girmek istemem, ama gemite de bu blgede yaplan bir sr kazy desteklediklerini sanyorum. Bana kim olduklarm, bunu neden yaptklarn da sorma. Bana kalrsa ilerinden bazlar adlarnn duyulmamasm istemi olmal. Buddy Savage daha fazlasn bilebilir. ou kez yazmalarda Green'e yardm ederdi." "Peki, ya dini inanlar?" "Ne demek istiyorsun?"
18

"Ekibin iinde zellikle gl inanlar nedeniyle buraya gelmi olan var m?" Gen adam omuzlarn silkti. "Bana kalrsa Hristiyan olsun, Yahudi ya da Mslman olsun, ilerinden yars dine merakl. teki yars da renmek ve kaznn zevkini karmak iin burada. Bir de gen ve tasasz olduklar iin, yataa birini atmaya gelenler de var." Lela glmsedi, en az krk metre dimdik ykselen yara yaklatklarnda Ray Ban'ini kard. Aada, yarn bir blmnn ok nceleri ykld yerde, saa sola dalm kireta ktleleri grnyordu. Jack ne dt, sada, iki metre geniliindeki arala yneldi. Yirmi adm sonra, patika bir maarann aznda bitiverdi. Kiretalar toplanp sada bir tmsek oluturulmu, den kayalar temizlenmiti. "Hazineyi burada buldum, ite. Kapal yerlerden rahatsz olur musun, Lela?" "Klostrofobin var m, diye soruyorsan, cevabm arada bir. erisinin ne kadar dar olduuna bal." "Pek kk deildir, ama bana tutunman daha iyi olacak. eride kazdmz ukurlar var da." Dnd, elini gen kadna uzatt. "Hazr msn?" Lela gzlerini Jack'inkilere dikti. "Sen hazrsan." Jack gzn krpt, dudann kenarnda belli belirsiz bir tebessm vard; Lela onun elini kavrad, soluunu tuttu ve peinden maaraya adm att.

15
I -ela maarann iinde, yerde kazlm birok ukur grd, lack elinde feneriyle yol gstererek, ukurlarn evresinden geerek ilerledi. Yaklak bir metre geniliinde, bir o kadar
87

derin bir ukurun banda durdu. ukurun hemen arkasnda, kan killer bir tmsek oluturmutu. "te, defineyi bulduumuz yer buras." Sesi maarada yankland. "Kavanozun iinde sadece tek bir parmen mi vard? Bu, her zaman rastlanan bir ey midir?" "Bazen tek bir parmen kt olur, kimi zaman da ayn yerden bir tomar kabilir. Yirmi satrdan oluan bir tek sayfaya rastladmz gibi, bir araya getirilip drlm onlarca sayfa da grdk. Genel bir kural yok." Lela fenerin altnda dizlerinin zerine kt, dne kadar iinde kavanozu barndran bir metrelik ukuru inceledi. Avucuna doldurduu kumlar parmaklarnn arasndan akitti; ellerini birbirine vurduktan sonra doruldu. "Profesr en son ne zaman grmtn?" "Kutlamak iin hep birlikte bir eyler itik, sonra ben de dahil, herkes saat drtle be arasnda yatmaya gitti, profesr de parmeni incelemeye devam ediyordu. Yasmin gelip, amcasnn beni hemen grmek istediini, metinde bulduu bir eyi bana gstereceini sylediinde, uyuyordum. Profesrle saat altya yirmi kalaya kadar konutuk." "Nasld?" "Sanki bulutlarn zerindeymi gibi. Halini aklayacak baka bir yol olamaz. Heyecandan uuyordu." "Tartma, filan?" Gen adam bir kan kaldrd. "aka m ediyorsun? Tartlacak ne olabilirdi ki? Profesr bulunan parmenin Hz. sa'nn varln kantlamaya yarayacan dnyordu. Herkesin dndnn tersine, bu konuda pek fazla arkeolojik kant yok. Tamam, ncil var, ama ncil'in dnda Hz. sa'nn hayatndan sadece eski ama bilinen tarihilerin ikinci elden kaytlar sz ediyor. sa'dan ve onunla ilgili belirli olaylardan bahseden bylesi bir parmen bulmak, eer gerekse tabii, ok salam bir kant olacaktr."
88

"Sen parmenin gerek olduuna inanyor musun?" "Evet, inanyorum. Gerekten dikkat ekici bir parmen. imdiye kadar arkeoloji ncil'le taban tabana zt hibir ey bulmad. Oysa bu parmen tam da yle." "Green bulutan kendine pay karmaya alt m?" "Hayr, Lela. Hedefe ulatm iin mutluydu ve durmadan kutluyordu beni." "Profesrn yanndan tam altya yirmi kala ayrldndan ok emin gibisin." "Green'in adrndan karken saatime baktm. Hemen yatmaya gitmekle gnein douunu seyretmek arasnda karar vermeye alyordum ve hl heyecanlydm." "karken, Green'in adrnn yaknnda hi kimseye rastladn m?" "n cin top oynuyordu. Herkes yatmaya gitmiti." "Yasmin hari." "yle." Lela sakin bir sesle, "Profesrle fikir ayrlklarnn olduunu sylediler," dedi. "Green bazen geinilmesi g biri olabiliyordu. Huysuz, hatta saldrgan. Aramzda ufak tefek tartmalar oldu tabii, ama onu ben ldrmedim, Lela." "Profesr l bulunduunda saat altyd. Onu canl gren son insan sensin." "Ee?" "Mosberg senden ve tekilerden sonra Profesr Green'in adrna gelenlerden birinin senin ellerinde kan grdn anlattn sylyor, Jack." "Green'in yarasnn kann dindirmeye alan herkesin eli kanlyd." "Yani Yasmin ve arkadan Buddy'nin mi?" "Yasmin'in deil, baylmt. Anlalan kan grmeye dayanamyor. Amcasnn kanl gsn grmek fazla gelmi olmal. Ama Buddy'yle ben profesr kendine getir18

meye altk. Artk yapacak bir ey kalmadna yzde yz emin olamyorduk, bu yzden kalbini yeniden altrmak istedik." "Bu karar hanginiz verdi?" "Ben. Bak hareketlerimize engel oluyordu ama daha fazla zarar veririz korkusuyla yerinden karmaya ya da oynatmaya cesaret edemedik. O yzden de btn abamz ok g oldu, ellerimiz, stmz bamz da kan iinde kald." "Bak senindi." "Beni adrna ardnda profesre vermitim. Metni okumak amacyla parmeni usulca amakta kullanyordu. O kadar yorgundum ki, geri istemeyi unuttum." "zerinde hi parmak izi bulmadk. Senin izin bile kalmam. Sap tertemizdi." "Odann her yerinde parmak izim vardr. Hemen her gn giderdim profesrn adrna." "Gnein douunu seyretmek iin tepeye trmanmadan nce ne yaptn?" "Kampn iinde dolatm, biram bitirdim, kendi kendime glmsedim. Talihime hl inanamyordum." Lela derin dncelere dalarak, gzlerini yerdeki ukura dikti. "Arkadalarnla, Buddy ve Yasmin'le de konutum. Her ikisi senin anlattklarm dorulad. te yandan, Mosberg de profesrn adrndan kp, yamacn tepesine kadar gittiini syledi. Acele etmeden gidince, yaklak on dakika srm." "Ee?" "Sen tepeye trmanmaya baladnda, saat kat?" "Sanrm, altya eyrek vard." "Yani, tepeye altya be kala vardn. Yasmin yanma geldiinde saatin aa yukar altya on kala olduunu sylyor. Ksacas senin nerede olduunun kesinlikle belli olma18

d en az be dakika var. Mosberg aradaki be dakikann Profesr Green'i ldrmeye yeterli olacam dnrken hakl olabilir. Sen, profesr canl gren son kiisin." Jack'in ene kaslar gerildi. "Sylediklerini duyuyorum, Lela. Ama ben masumum. Sana gerei sylyorum." Gen kadn maarann ilerine son bir kez bakt. "Grdklerim imdilik yeterli, Jack." Jack ne dt, gne na ktlar. Lela adrlarla kabinlere doru baktktan sonra, Jack'e dnd. "Ba baa konuabilmemiz iin Mosberg ve tekilerden uzaklamak istedim." "Neden?" Gen mfettiin baklar kararlyd. "Eski dost olduumuz iin, Jack, daha herkesi sorgulamadmz bilmeni istedim; o yzden profesr kimin ve neden ldrd konusunda salam bir ipucu bulma ihtimali hl mevcut. Bu arada nterpol'e ve polis rgtlerine bir blten gnderip eski belge veya parmen satclarna dikkat etmeleri iin uyaracaz. Elimizden gelen her eyi yapacaz. Bunlar iyi haberler." "Ya kt haber?" "Temen Mosberg'e gre, ba zanl sensin."

16
Roma Vatikan Ktphanesi'nin arkasnda, Cortile del Belvedere olarak bilinen ak avlunun yaknnda etraf yksek duvarlarla evrili, granitten yaplm ve giriinde herhangi bir levha

91

olmayan kunt bir bina vardr. Orada alan bir avu sekin, binay L'Archivio Segreto Vaticano olarak bilirler: kasalar geni bir tarihi hazine koleksiyonu ve Katolik Kilisesinin saysz srlaryla dolu olan Vatikan Gizli Arivleri. Kardinal binann salam mee kaplarndan girerken saat leden sonra ikiyi biraz geiyordu. Silahlar pek gze batmayan muhafzlarn yanndan geerek, mermer koridora girdi. zerinde daha teye gemek isteyen her ziyaretinin imzalamak zorunda olduu defterden baka hibir ey grnmeyen masann banda oturan nezaretiyi grmezden geldi. Kardinal olduu gnden bu yana, yllardan beri defteri imzalamam, kimse de ona itiraza yeltenememiti. Buraya ilk kez gen bir Amerikal papaz olarak, Papalk Hukuk Okulu'nda alrken, arivlerdeki eski kararlarla ilgili kaytlar incelemek amacyla gelmiti. O dnemde eya ortaa andrrken, imdi her ey moderndi, fotokopi makineleri, bilgisayar terminalleri, CocaCola otomatlar ve gn boyunca fokurdayan kahve makineleriyle eksiksizdi. Ban yerden kaldrmasa da Kardinaller Meclisi yesi bir kardinalin birden ortaya kmasnn arivlerde alan herkesi asabiletirdiinin farkndayd. Buradakilerin ou dnyann en gizli arivlerini yneten olduka gen, rahat giyimli ilahiyatlar ve nezaretilerdi. Kocaman bir saat ve oymal taht bulunan bu odada ariv bakan oturur, belgeleri sadece burada grme ayrcalna sahip olan bir avu sekin biliminsamnm istedii kaytlar bulup sessizce getiren yardmclarn denetlerdi. Bu koullarda bile, aratrmaclarn grebileceklerinin bir snr vard. Baz ok gizli dosyalarn alabilmesi iin, Papa'nm zel izni gerekliydi. Kardinal zerine dnen gzlere aldrmadan binann arka tarafna doru yrd. Vatikan arivleri artc srlar deposu gibiydi. Otuz mil uzunluundaki raflar tarihsel nemi son derece byk kitaplarla, parmen ve elyazmalaryla doluy

du. Burada uzun sre nce unutulmu gnahlar, tutulmam vaatleri, balanan gnahlar ve kilise yasalarnn zel istisnalarn ayrmtlandran filer vard. On beinci yzyldan beri kardinaller meclisi toplantlarnn kaytlar buradayd. Dahas, hem de ok fazlas vard: Engizisyon belgeleri, on nc yzylda Moollar hakknda istihbaratlar, Jeanne d'Arc hakknda kilise raporlar -cad grlerek yaklmasna hizmet etmi yazmalar-, Napoleon'dan Hitler'e, Luther'den Calvin'e uzanan geni bir belgeler deposu. Dnyann sonuna dair en kbusumsu izimlerin, nc nnocentus dneminden kalma iblislerin, peri vcutlu, hayvan suratl kadnlarn ve vampirlerin resimlerinin sakland dosyalar. UFO'larla, dini tecelli ve ifaatlarla, eytani cinnetler ve ruh kovmalarla ilgili dosyalar, olaanst Kilise srlarn ve kehanetlerini ieren elik kutular. Kardinal, Vatikan'n kskanlkla muhafaza ettii ve zerine Kilise'ye inanc bina ettii nemli kutsal emanetlerin ve kalntlarn da farkndayd: Hz. sa'nn zerine gerildii armhn ba ksmna ait bir parack, Vaftizci Yahya'nn kafatas, sa'nn harmanisi, Bakire Meryem'in pelerini, Mecdelli Meryem'in aya, bir de Kurtarc'dan kalan tek para olduu iddiasyla Roma'nm kuzeyinde, Calcate'de bir tapnakta, zerinde som gmten iki melein bulunduu, yakut ve zmrt kakmal bir mahfazada korunan, Hz. sa'ya ait snnet derisi. Kardinal kameralardan olabildiince kanacak yolu bilerek, raflarn arasndaki koridorlardan ilerlemeyi srdrerek binann merkezine yaklat, kt hretli Borgia'larm zel apelinin nnden geti. ou en bilimsel yntemlere bile meydan okuyacak mor bir kfle kapl on binlerce belgeyi barndran, Parmenler Salonu adl yksek tavanl maaraya girdi. Buras mezar hcrelerini anmsatacak kadar rutubetli bir yerdi ya, yine de gizli arivlerin kapanm bir gemiin deposundan ok daha fazlas olduunu biliyordu.
93

Burada saklananlar Kilise'nin ada faaliyetleriyle ilgili en gizli kaytlard: ilikileri, mali giriimler, bazlar son derece tartmal ve yasad, kimileri mafyay da ilgilendiren, adli kovuturmayla, hatta cinayetle sonulanan saysz yatrmlar. Gizlenen btn bu srlar ok iyi biliyordu, nk be yl boyunca Vatikan Bankas'nda yetkili bir konumda bulunmutu. O gnler, tehlikeli bir dnem ve unutmay yeleyecei karanlk bir ad. Sonunda hedefine, binann arka tarafnda, yllarn karartt ift kanatl mee kaplarla korunan kk odaya ulat. Kapnn zerindeki plastik levhada talyanca ACCESSO LIMITATO yazlyd, Snrl Giri. Bordo cppesinin alndan kard desteden bir anahtar seti, kilide sokup evirdi. Gcrdayarak alan kapdan geerek, zamann unutulduu duygusu veren odaya girdi. Mee lambri kapl duvarlar, tozlu raflar, zerinde pirin lambalar bulunan, iki ceviz masa. Yrd ve lambalardan birinin dmesini evirdi. Ne aradn ok iyi biliyordu; karton kutuyu grnce, bulunduu raftan indirdi, masann zerine gtrp lambann na brakt. Kutunun iindeki birka dosyann tepesinde krmz bir sicimle balanm, byk bir dme boyunda balmumu mhrle tutturulmu bir elyazmas duruyordu. Mhr sknce, balmumu paralanp yere sald. Paralar dikkatle toplayp cebine yerletirdikten sonra, dosyann kaim kapan at. Dosyann iinde, daktiloyla yazlm ilk sayfada u balk vard: Aklanmam Kumran Parmenleri Hakknda Rapor. Hepsini ezbere bildiinden, bir sonraki sayfann balklarn okumak ksa srd: 1. Gizli tutulmu Kumran tomarlar ve parmen paralarnn listesi. 2. Tomarlarn ierdii sarsc aklamalar (doru evirileri ve bilinen tarihi ve arkeolojik verilere gndermelerle).
18

3. kinci Mesih ile ilgili arpc aklamalar ve Bay Robert Cane'in ortaya kard ilk parmenin nemi. 4. Tartmal /zararl parmen ieriklerinin gelecekte aklanmamas iin Kilise'nin almas gereken nlemler. 5. Sonu ve neriler. Kardinal elyazmasm usulca kapatt, dudaklarn bzd ve sanki omuzlarnda byk bir arlk varm gibi, soluunu boaltt. Sonra cppesinin dmelerini hzla zp belgeyi altna saklad. Vatikan ktphanesinden herhangi bir ey almak byk gnaht. Ne var ki Kardinal, Katolik yetimhanesinde Tanr'nn koruyucu kucan arayp bulduu o eski gnlerden beri Kilise'yle evliydi. nanl sadakati bu basit yetimin Amerikal saygn bir kardinal, Kilise'nin prensi olmasn salamt; buna karlk bu, ilemekten hi piman olmayaca bir gnaht. Elyazmasmdaki sayfalarda ne yazdn kimse bilmeyecekti. Hibir zaman. Pirin lambay sndrd. Sonra girdii gibi sessizce kt, kapy kapatp anahtar kilide soktu.

17
Kumran srail Buddy Savage frene basnca Toyota cip bir toz bulutu iinde durdu. Toz dalrken Nazlat ky olarak geen adr k95

meini ve tuladan yaplm kaba kulbeleri inceledi, sonra omzunun zerinden, "Pekl, imdi kalkabilirsin artk," dedi, "Etraf temiz. Bu insanlarn nasl byle yaadklarn anlayamadm bir trl." Jack arka koltuktan ban kaldrd, dorulup oturdu ve drbne uzand. "Ne demek istiyorsun, Buddy?" Buddy, Marlboro Light'mdan bir nefes ekti, enesiyle derme atma kulbe ve adr kmesini gsterdi. "Tamam, ou gebe, bin yldr byle yayorlar, ama buras boklukent. Akarsuyu yok, elektrik yok, yamur yadnda da kum batakla dnyor." Jack drbn Nazlat'a evirdi. "Bir de iyi tarafndan bak. Emlak vergisi yok, elektrik-su faturas yok, im bimek gerekmiyor." Buddy sigaradan bir nefes daha ekti. "Peki her kenefe gidecein zaman elinde krekle le yollanmak nasl?" "Yalandka huysuzlayorsun, Buddy, haberin var m?" "Hey, bak, kumda ukur kazarak otuz yl geirip, elindeki nasrlardan ve srtndaki ardan baka gsterecek bir ey olmad zaman, hayatn kk konforlarnn tadna varmay reniyorsun. Elektrik , kenefte sifon, souk bira gibi." Jack, Nazlat'a bakyordu. Etrafta polis falan gremedi, sadece saa sola dalm, otlayan develerle keiler. Bir de kasalar ypranm plastik varillerle dolu, biri krmz, teki beyaz, iki tozlu, yamru yumru Nissan kamyonet vard. "Ee, mfettile nasl geti," diye yoklad Buddy. "Ondan hl holanyor musun?" "Lela'yla ok eskiden tanmtk, Buddy." Buddy srtt. "Kadnlarla ilgilenmenin zaman geldi de geiyor. Yllardr kafan ie gmdn. Oysa imdi birden ufukta iki scak pili beliriverdi. Talihli olmak diye buna derim ben."
96

"Lela buraya ii iin geldi, Buddy, eski dostluu canlandrmaya deil." "Peki eskiden aranzda ne oldu? Yattnz m? Haydi, anlat babana." Jack drbn indirdi. "Rahat brak beni. Yirmi yl nceydi ve ikimiz de ocuktuk. Dnmemiz gereken ok daha ciddi eyler var, Buddy." "Hey, endielenmekten vazge, senin ya da ekipten herhangi birinin Green'i ldrm olmas imknsz. Polisler bunu er ya da ge anlayacaktr." Jack drbn yanma brakt. "imden bir ses, Mosberg'in ayn dnceyi paylamadn sylyor." "yleyse, herifin aptal olmas gerek. Sen ve mfetti tam olarak neden bahsettiniz?" "Son grmemizden bu yana olanlar batan sona konutuumuzu syleyemem. ok daha profesyonelceydi, cinayetle ilgiliydi." "Demek Mosberg senin balca zanl olduun kansnda. Peki, Lela ne diyor?" "Bir ey demedi. Bu beni daha da kayglandryor ya. Bir ekilde onu susuz olduuma inandrmam gerekecek." Buddy bir kan kaldrd. "Demek seni arabann arkasnda saklamam istemenin nedeni bu? Sulu biri asla byle yapmazd, deil mi?" Jack arka kapy serte at. "ok komik. Yasmin'e Bedevi'yle konumasn, becerebilirse bir eyler renmesini syledim. Polis grnce, adamlarn enelerini kstklarn bilirsin. Sanki mafyann suskunluk yasas omerta gibi. Yine de bildikleri bir ey varsa, bize anlatacaklarn umuyorum." Buddy omuz silkti. "Denemeye deer, diyorsan." Jack arabadan indi. "Kampta beni soran olursa, biraz uyumak istediimi sylersin. Soran mfettise, bana cebimden ulaana kadar oyala onu." "Kalmam istemediinden emin misin?"
97

"mz birlikte kaybolursak, Lela ve Mosberg daha da kukulanr. Dnnce olanlar anlatrm sana Buddy, sz." Savage, Toyota'y vitese takt, elini bana gtrp sahte bir selam akt. "Kendine dikkat et, anlald m?" "Yine baladn, babalk. Babam gibisin." Toyota uzaklarken, toprak yolda elini gzlerine siper etti. Seyrek l otlarn yiyen bir kei srsnn yanndan geti. Yalnayak be alt ocuk belirip etrafn sard, para istedi. "Selam! Bahi! Bahi!" Jack, "Selam," diye cevap verirken balarn okad, cebinden kard bir avu bozukluu yere sanca, ocuklar paralarn peine dt. Kei klndan yaplm, Bedevi iilerden sorumlu ii ba Yusuf'a ait olduunu bildii adrdan Yasmin'in ktn grd. Gen kadn hasr apkasn sallayp hzla yanna geldi. "Tanr'ya kr, gelebildin, Jack." "Ne oldu?" Jack'in elinden tutup, adra doru yrd. "Kendi kulaklarnla iitsen, daha iyi olacak. Yusuf polise anlatmak istemedii baz eyler biliyor. stelik, syleyeceklerine asla inanamayacaksn."

dan neredeyse ikiye katlanmt. nlerine bir tas olgun incir koyduktan sonra, cam bardaklara buhar tten, kpkrmz ay doldurdu. adrdan karken, Yasmin'le Jack'in karsnda, krmz halnn zerine bada kurup oturmu Yusuf'a bir eyler syledi. Renkli bir harmani giymi Yusuf konumaya balaynca, azndaki gm di parldad. "Annem annenizle babanz sevgiyle hatrlyor, Bay Cane; ldkleri gnk zntsn de." Jack scak ayndan bir yudum alp, sa elini kalbinin zerine gtrd. "Gzel szleri beni duygulandrd." Yusuf sessiz kald. Kr sakal ve koyu ceviz rengi cildiyle yetmie yakn gsteriyorsa da, Bedevi reisinin daha ellilerinde olduu yolunda rivayetler vard. Bir baka rivayete greyse sekiz karsndan krk ocuu olmutu. Kaz alannda alan "oullarnn" saysna -en azndan alt- baknca, Jack dedikodulara inanmak eilimindeydi. Yusuf'la ailesinin yaadklar kei kl adrn ii bal dkp yalanacak kadar temizdi. Alak bir am masann zerindeki su dolu kaplarda ieklerden koparlm tayapraklar yzyor, yanan kehribar renkli mumdan da evreye bal kokusu yaylyordu. Jack ev sahibine saygsn gstermek iin bir incir ap, iindeki krmz eti emdi. Bedevilerle sabrl olmak gerekirdi. "Ne haberlerin var, Yusuf?" Bedevi reisi incirlere uzand. "Size syleyeceklerimi o kadn polisin bilmesini istemedim. Airetimin gelenekleri arasnda sraillilere yardm etmek yok. Bedeviler arasnda, Arap topraklarna el koyduklar iin sraillilerden nefret edenler var." Jack dev adrn dier bir kesinden gelen kadn kahkahalaryla ocuk konumalarn duydu. "Bana bildiklerini anlat, Yusuf." Bedevi reisi harmanisinin kvrmn dzeltti, annesinin ),ittiinden emin olabilmek iin evresine baknd. "Bedevi

18

Kumran srail Bileklerinde soluk airet dvmeleri tayan Arap kadn en az doksanlarnda olmalyd. Siyahlar giymi, romatizma 98

airetlerinin Lut Gl'nde bulduklar deerli eserlerden haberiniz vardr." "Tabii var." "Baz Bedevilerin deerli eyler bulup, sraillilere haber vermeden byk paralar karsnda zel koleksiyonculara sattklarn ikimiz de biliyoruz. Halkm bu topraklar zerinde doutan haklar olduunu dnyor. Orada bulduklar herhangi bir eyin kanunen onlara ait olduunu da." Jack bayla onaylad. srail yetkililerinin yasad kazlar asla durduramayacaklarnn farkndayd. "Btn bunlar anlatmann amac ne, Yusuf?" "Duyduuma gre, srailliler katilin siz olduunuzdan kukulanyorlarm, Bay Cane." Gen adam bu civarlarda Yusuf'un kulana gelmeyecek fazla bir ey olamayacam dnd. Yine de, haberlerin yaylma hz karsnda armt. "Nereden duydun?" Yusuf bir el hareketiyle, soruyu bir sinekmi gibi kenara itti. "Sizin katil olmadnz biliyorum, Bay Cane. Kannzda cinayet yok. Bylesi bir sulama hakszlk olur. Bu yzden size yardm etmek istiyorum. En kk kzm bir eyler biliyor, Bay Cane." Jack birden heyecanland. "Ne biliyor?" Bedevi airet reisi ellerini rpt. Yal kadn adrn giriindeki rty anca, Yusuf, "Safa'y getir," dedi.

mda tlbentten barts vard; Yusuf'un nnde eildi. "Baba." "Yanma otur, Safa. Dostlarma grdn her eyi anlat." Kk kz babasnn yanma yerleti. Tereddt ettiini grnce, babas elini skt. "Anlat onlara, kzm." Kzcaz Yasmin'le Jack'e baktktan sonra, yumuak bir Arapayla konutu. "Bu sabah, her zamanki gibi babamn keilerine bakmak iin iki erkek kardeimle birlikte gneten nce uyandm. Kzl kayalarn arkasnda otlayan srlerden birine gz kulak olmak benim grevim. Bu sabah kampnzdan birinin ayrldn ve le doru yrdn grdm." Jack kk kzn nereden bahsettiini biliyordu. Kzl kayalar ln balad yerde doal bir snr izen, pas renkli dev kayalardan oluan yarm bir emberdi. "Devam et, Safa," diye yreklendirdi Yusuf kzn. "Kimi grdn?" "Kadn myd, yoksa erkek mi, bilemiyorum. Fazla k yoktu. Ama her kimse, kayalarn hemen tesinde, bir otomobilin yannda iki adamn bulunduu yere varnca, durdu. O iki adama aceleyle bir ey verdi, sonra hzla kampa dnd. Adamlarn arabaya binip gittiklerini grdm." Jack iinde titreen heyecanla Yasmin'e baktktan sonra kk kza dnd. "Anlattklarndan emin misin?" "Kesinlikle eminim." Yusuf sze girdi. "Kzm arabadaki o iki kiiyi ilk kez grmyor, Bay Cane." "Ne demek istiyorsun?" Yusuf kzma dnp bayla iaret etti. "Anlat Safa" "Amcam Velid ikisini de tanyor." Jack Yusuf'tan aklamasn istemeye frsat buIamadan, adam kznn kolunu svazlad. "Haydi git Safa. Annenin yanna dn. Gerisini ben anlatrm."

19
Kz on yandan fazla gstermiyordu, kakao rengi gzleri muhteemdi. zerinde basit bir pamuklu harmani, ba

"Peki, baba." Kk eilip kt. Yusuf, "Anlatacaklarm kzmn duymasn istemiyorum, Bay Cane," dedi. "Hibir ey anlamadm." "Bir itirafta bulunacam. Kardeim Velid'i tanmazsnz. Oturduu yer buradan ok uzak deil. Yllardan beri bu tepelerde ufak parmen paralar buldu, ancak hibirini sraillilere gtrmedi, Suriyeli bir kaakya satt." Yusuf'un tereddt ettiini grnce, Jack bam yana yatrd. "Seni dinliyorum, devam et." "Kzmn grd o iki adam Velid'in bulduklarn almak iin arada bir buraya gelir." "Nereden biliyorsun?" "Safa'nm birini tarifinden ve kullandklar eski beyaz Mercedes'ten. Araba geerken, kzm kayalardan birinin arkasna sinmi ve yolcu koltuunda oturann yzn grm. Kr sakall, orta yal bir adam. Banda geni siyah eridi olan, byk bir beyaz hasr apka varm. Bana Velid'le sk sk konuurken grdm adam hatrlatyor. Buraya genellikle beyaz Mercedes'iyle gelir." "Kim bu adamlar?" "Suriye'nin yeralt dnyasndan sulular. Arada bir Bedevilerden eski eserler alp, byk krlarla zengin koleksiyonculara satarlar." "Onlar da Bedevi mi?" Yusuf bayla onaylad. "Yerleik Bedevi. Snrdan gemek iin nbetilere rvet verirler." "Kimin namna altklarn biliyor musun?" "Halkmdan biri olmadndan eminim. Kesinlikle. Velid'e telefon ettim. Kuds'te, arkada ziyaretindeymi. Bu adamlarn parmeni almak iin ya kendi kararlaryla geldiklerini ya da kaz ekibinden birisiyle ortak olduklarn dnyor. Adamlarn profesr ldrebilecek kadar acmasz olduunu syledi."

Jack duyduklarm sindirebilmek iin bir sre durakladktan sonra, dnceli dnceli, "Kzn ayn insanlar olduundan nasl bu kadar emin? Ik da iyi deilmi," dedi. "Kzm apkal adamn topalladn ve olak olduunu anlatt. Bu da Velid'in i yapt kaaklardan birine uyuyor. Bakn, bu herif bundan yllarca nce bir srail maynna basm, eli ve baca kt biimde yaralanm. Bacan srdnden, Arapa Aksak Ayak adn takmlar. Oysa o, kendine Paa dedirtiyor." Yasmin, "Tanr akna, btn bunlar polise anlatmalsn, Yusuf," dedi. Yusuf'un yz karard, ban sallad. "Onlara hibir ey syleyemem. Halkm ispiyoncu deyip, lanetler beni." Gen kadn gzlerini yal Bedevi'ye dikti. "lemedii bir su iin hapse girecek masum bir kiiyi kurtarmak pahasna da olsa m?" "Grtlamn kesilmesi pahasna da olabilir. Yine de o ikisini bulmanza yardm etmek istiyorum. O adamlar gerek birer katil. Ve galiba nerede olduklarn da biliyorum." "Nerede?" diye sordu Yasmin. "Velid am dnda, Ma'lula yaknlarnda Aziz Pavlus adl bir Katolik manastrndan sz etmiti." Jack duyduklarn bir dnd. "Ma'lula'dan bahsedildiini duymutum," dedi. "Drdnc yzyldan kalma bir Hristiyan yerleimi. Dnyada Aramice konuulan ok az yerden birisi." Yusuf bayla onaylad. "sa'nn konutuu dil. Kumran'da bulunan bir sr tomarn yazld dil." "Devam et." "Velid kaaklarn getirdikleri tomar ve parmen paralarnn evirisini oradaki yal bir keiin yaptn anlatt. Bir din adamnn cinayetle hi ilgisi olmamas gerekir. Bu adamlarn iledikleri cinayetleri renince, belki de vicdannn sesine uyup size yardma karar verir. Sizin adnza,

yle olmasn umarm, Bay Cane. Katil olduunuza inanmyorum. Yine de, eer sraillileri de katil olmadnza inandrmak istiyorsanz, o zaman Ma'lula'ya gidip, o iki adam bulmalsnz. rdn ve Suriye'de lden gemek yarm gnnz alr, fazla deil." "Ekiple birlikte Petra'ya gittiimiz zamandan kalma rdn vizem var," dedi Jack. "Ancak Suriye vizesi almaya almak, zaman kayb olur. Amerikan pasaportumda, srail gmrnn damgas var. Suriyelilerin bana vize vermeleri sz konusu deil. srail'den ve srail'de bulunmu herkesten nefret ediyorlar." Yusuf, "ln her zaman Bedevilere ait olduunu unutuyorsunuz, Bay Cane. Hibir snr, airetimi istedii yere gitmekten alkoyamaz. Ama eer hanm da bizimle gelmek niyetindeyse, o zaman yolculuun bir blmnde pasaportlarnza ihtiya olacak demektir. Hem stelik bu, tehlikesiz bir yolculuk da olmayacaktr." Jack'in kalar atld. "Ne demek istiyorsun, Yusuf?" "Sizi Ma'lula manastrna gtrecek bir yol biliyorum."

"Cane'in adrn ve btn kamp aradm, hibir yerde bulamadm. Adamlarmdan bazlarn tepeleri aramaya bile gnderdim, ama onu gren olmam." Lela ayaa frlad. "Ya Savage'la Yasmin Green?" "Bayan Green iki saat kadar nce cipiyle Nazlat'a gitti. Yarm saat sonra dnd, ardndan bir kez daha o tarafa gitti. Adamlarmdan biri Savage'm da Bayan Green'den ksa sre sonra Nazlat'a gidip dndn syledi." "Savage'la Green buradan ayrlmadan nce, arabalarnn ii kontrol edilmi mi?" Mosberg mahcup bir ifadeyle, "Hayr, mfetti," dedi. "Byle bir talimat yoktu." Lela defterini fkeyle gmleinin cebine tktrp kapya yrd. "Cane'i aramaya devam et, Mosberg." Hzla Savage'm adrna yneldi. adrn rtsn kaldrdnda, Amerikal yatana srtst uzanm, elindeki dergiyi kartryor, bir yandan da kutudan bira iiyordu. Tembelce ayakland. "Sizin iin ne yapabilirim, mfetti?" "Jack Cane nerede?" Adam omuz silkti. "Hey, nereden bileyim. Son grdmde bir saat nceydi, adrmdayd. Neden, ne oldu ki?" "Cane nerede, dedim, Savage. Sakn beni aptal yerine koymaya kalkma." "Neden bahsettiinizi bile anlamyorum, mfetti." Lela o anda inen bir helikopterin grltsn duydu. Pervaneler vzldayp susarken, adrn bezi dalgaland. Birka saniye sonra adrn rts yana ekildi ve Mosberg grnd. "nemli bir ziyaretiniz var, mfetti."

20
Komiser Yardmcs Mosberg kapy vurduunda, Lela portatif kabindeki masann bana oturmu, notlarn gzden geiriyordu. "Rahatsz ettiim iin balayn, ama Jack Cane ile yeniden konumak istediinizi sylemitiniz, mfetti." "Doru." "Gitmi." "Ne demek, gitmi?"

Lela adrdan knca amiri Bamfetti Danni Feld'in helikopterden inip, sessizce dnen pervanenin altndan eilerek getiini grd. Adam hzla Lela'nm yanma geldi. ze

rinde her zamanki kusursuz polis niformas yerine sivil giysilerin olmas, beklemedii bir anda arldn gsteriyordu. Gen kadnn yanma vardnda doruldu, elini kaldrd. "Mfetti Raul." "Bugn izinli olduunuzu sanyordum, efendim." Feld pervanenin rzgryla havalanm salarn bouna yatrmaya alyordu. "Ben de yle sanmtm. Soruturma nasl gidiyor?" "Hl kant topluyorum." Bamfetti Lut Gl manzarasn izleyerek ban kad. "ok ilgin bir dosya olmal, Lela, bu kadarn syleyebilirim." "Efendim?" Feld dnp gzlerine bakt. "Bizzat Mossad'm ba tarafndan acil olarak arldm. Seni hemen grmek istiyor. Son derece nemli olduunu syledi." Gen kadn ne diyeceini bilemedi. srail'in ulusal gvenlik rgt dnyann en iyi ve en gizli tekilatlarndan biri olarak tannrd. "Cinayet soruturmasnn tam ortasmdaym. Mossad benden ne isteyebilir?" Feld baparman helikoptere evirdi. "Tanr bilir. Bana kalrsa, Tel Aviv'de sylerler. Hemen oraya gitmen gerekiyor."

le Via della Conciliazione'ye sapt. O sabah, ofrl limuzinin arka koltuunda geni omuzlu, solgun tenli, ak yeil gzl, kzl sal iriyar bir adam oturuyordu. Sean Ryan bandaki monsenyr birettasm* karp, nemli alnn mendiliyle kurulad. Daha nisan ay olmasna ramen, bulutsuz hava yirmi dereceyi bulmu, Tiber kenarndaki aalar iek amt. evresinde iki bin yllk bir tarih uzanyordu; eski ykk ant ve tapmaklardan dzensiz bir danklk, ortalarnda da nl Kolezyum'la Forum. Turist gzyle Roma grkemli ve soyluydu ya, Ryan burann en sefil ve gnahkr kentlerden olduunu, iki bin ylda baz eylerin hi deimediini biliyordu. mparator Caligula dneminde olduu gibi imdi de Via Claudia zerinde, kadn kyafeti giyip, fahie olarak hizmet sunan sapklar vard. Daha on drt yama yeni girmi siyah gmen kzlar, mterileriyle kent sokaklarnda ve parklarda ilikiye giriyordu; tpk Sezarlar dnemindeki ncelleri gibi. O zamankiler azat edilmi siyah klelerdi; imdiyse Afrika'dan gelmi yoksul snmaclar. Mercedes Via della Conciliazione zerinde sessizce Vatikan'a doru szlrken, Ryan dalgn dalgn camdan darya bakt. Grkemli San Pietro Bazilikas'na giden geni caddenin iki yan cicili-bicili hatra eya dkknlaryla, kahvehane ve dviz brolaryla doluydu. Aziz Petrus'un mparator Neron'un kararyla armha gerilip ikence grdkten sonra paralanm cesedinin atld, imdi de Hristiyanln sembol olarak bilinen tepedeki kimsesizler mezarlndaki kabrine bir ta atm uzakta varlna izin verilen bu ticaret anlayn hi onaylamyordu ama bugn bambaka kayglar vard. Kardinal Cassini'yle grmesi len saatinde gerekleecekti. Ryan Papa'nm ve Vatikan devletinin korunmasm* Biretta: Monsenyrlere zg drt keli apka, (.n.)

21
Roma Vatikan diplomatik plakas takm, altn sars ve beyaz flamal zarif siyah Mercedes yumuak bir fren sesiy

dan sorumlu Vatikan Merkezi Gvenlik Brosu'nun bayd ve Kardinaller Meclisi'nin bakannn onu yanma armasnn nemli nedenini merak ediyordu. Kendi kiisel gemii tuhaf bir karm gibiydi. Yirmi sekiz yanda ar alkol aldktan sonra kulland arabayla hamile karsnn ve iki yandaki olunun lmne neden olduu gne kadar, eitli ilere girip km, rlanda polis tekilat An Garda S'ochna'da dedektiflik grevinde bulunmu, ar sklet boksr, keskin nianc, kumarbaz, ayya ve zampara olmutu. O gnden sonra, Ryan iin Tanr'nm elinden baka kendini brakacak bir yer olmamt. Ksa sre sonra da papazl semiti. San Pietro Meydam'na yaklatklarnda, arabann nndeki gvercinleri seyretti, ardndan da mendilini cebine yerletirdi. Otomobil Vatikan'n n kapsndan girmedi -buras haclarla turistler iindir- ve saa sapt. ndirilmi bariyerin banda mavi niformal svire muhafz nbet tutuyordu. Ryan ortaadan kalma giysileri ve bacaklarna smsk yapan pantolonlarnn altndan kabaran mahrem organlaryla gerekten gln grndklerini dnd. Gerek gvenlik bylesine ortalkta olmazd tabii: Kapnn iinde, sadaki uzun ve gri tulal yapnn iinde Merkezi Gvenlik Brosu'nun ar silahlarla donatlm, sivil giyimli grevlilerinden bir birlik grev bandayd. Ayn anda, gvenlik binasnn kaps ald, deri ceketinin altnda, klf iinde Baretta tayan bykl bir adam kt, Mercedes'in iindekileri dikkatle inceledi. Ryan, Angelo Butoni'yi grr grmez tand. Gvenlik brosunun gen dedektiflerinden biriydi, Ryan'm otomobil camn atn grnce, eliyle selam verdi. "Monsenyr Ryan, sizi grmek her zaman zevktir." "Angelo, ok naziksin. ler youn galiba?" Adam sahte bir zntyle gzlerini kaldrd. "Her zamanki iler. Emrettiiniz gibi, gvenlik devriyelerini artrdmza memnun olacaksnz."

Ryan glmsedi. "Senin iin dert deil, Angelo olum. Byle devam et." svire muhafzlarndan biri bariyeri kaldrnca, Ryan'm Mercedes'i Vatikan'a girdi.

22
Kardinal Umberto Cassini, Aziz Petrus Meydam'na bakan alma odasnda, Brezilya maunundan yaplm ssl masasnn ardnda oturmu, evrak incelerken, tavana kadar ykselen mee kaplar sessizce ald, ieriye siyah cppeli bir piskopos girdi. "Monsenyr Ryan geldiler, Kardinal Hazretleri." On sekiz ayarlk altn kalemini sumeninin zerine brakan Cassini yorgun grnyordu. "yi. Adam bekletmeyelim. eri gnderin." Piskopos eilip ekildi. Cassini kalkt, arkasndaki kitapln bana gitti. Krmz deri kapl bir kitabn zerinde bir yere bast, hafif bir tkrt duyuldu, btn kitaplk menteelerinin zerinde dnerek ald. Kardinal bir kordonu ekince, k yand. Vatikan'n iine dalm tneller ve rentinin bir paras olan tatan bir dner ya ve aaya yneliyordu. Bir girintide, nik tu takmyla, Cassini'nin zel kasas yi girince, kasann kaps ald. merdivenler labimerdiven yukarzerinde elektroduruyordu. ifre-

Kasann iinde, zerinde gelimi bir gvenlik zinciri bulunan kahverengi deriden bir evrak antas grnyordu. antay alp alma masasnn zerine brakt, sonra ak balkon kapsna kadar yryp aaya bakt.

Yeni Papa'nm seimini ynettii gnden beri hayat gerekten telal gemiti, aklnda bunca nemli konu vard, boynundaki istavrozu kaygyla elledi. Kapnn aldn duyup dnnce, Ryan'm ieriye girdiini grd. Boksrlere zg krk burnu ve salkl vcuduyla ellisini gstermeyen Ryan glmseyerek ilerledi. Cassini karsndakinin iten ve samimi scaklnn farkndayd. Yine de, bu scakln ardnda bak gibi keskin bir zeknn ve aptallara tahamml edemeyen bir huysuzluun gizlendiini biliyordu; bu iki zellii Gvenlik Brosu'nun ba olarak Ryan'm ok iine yaramt. Cassini balkon kapsndan odann ortasna yrynce Ryan yaklat, diz kp kardinalin yzn pt. "Kardinal Hazretleri." "Bu kadar abuk gelebildiin iin teekkrler, Sean. Eer istersen, masann zerinde kahve var." Ryan ayaklarnn zerinde doruldu. "Hayr, teekkr ederim. Ben hl ay yeliyorum, Kardinal Hazretleri. Romallar dnyann yarsn fethetmi olabilirler, ama iyi bir fincan ay yapmay hl beceremiyorlar." Cassini masann karsndaki ku kanad arkalkl, krmz deri koltuklardan birine oturmasn iaret etti. "Seni neden arttm merak ettiinden eminim." Ryan karsna baknca, Kardinal'in gecenin yarsn uyumadan geirmi gibi, gzlerinin altnda siyah halkalar olduunu grd. Bir yandan da aralk kitapl, arkasndaki gizli geidi ve Cassini'nin alma masasndaki kahverengi deri gvenlik antasn gzden karmad. Gvenlik blmnn ba olarak Cassini'ye kasa seimi konusunda yardm etmi, yllar nce de kasay bizzat kurmutu. Oysa kasay kitapln arkasna yerletirmek Cassini'nin fikriydi. Ryan Sicilyal ufak tefek kardinalin Vatikan'n gizli geitler labirentinden geerek muhtelif b-

rolara gitmekten, merdivenleri inip kmaktan, bir eit gelimi saklamba oynayan kk bir ocuk gibi zevk aldn da biliyordu. "Aklma gelmedi deil." Cassini eliyle itince, yerine oturduunu belirten hafif bir tkrt dnda kitaplk sessizce kapand. "Konuya girmeden nce, senden istemek zorunda olduum bir ey var." "Kardinalim?" "Yapacamz konuma ve sana gstereceklerim kesinlikle gizli kalmal. Son derece nemli. Sanrm, nedenini sonra anlayacaksn." "Tabii, Kardinalim nasl emrederlerse." Cassini boynundaki istavroza asabice dokundu, masann zerindeki evrak antasna bakp iini ekti. "Gzel. Papa Hazretleri'nin Kilise'nin gelecekte tutaca rota, zellikle de gizli Vatikan arivlerinde bulunan btn dosyalar aklama konusundaki niyetini ifade ettiinin farknda olmalsn." Ryan ban sallayarak dorulad. Papa'nm szleri yangn gibi yaylm, Vatikan'n koridor ve brolarnda baka hibir ey konuulmaz olmutu. "Cesurca bir karar, Kardinalim." Cassini masasnn zerinden nefis bir iilik rn olan gm bir mektup aaca ald. Sap geyik boynuzundan yaplm mektup aaca bir nceki papann armaanyd, parlak aznda Cassini'nin byk nem verdii "Tanr'nn sadk ve grevine bal hizmetkrna sonsuz sevgiyle" kazlyd. Kardinal, aacan ucunu Ryan'a evirdi. "Gerekten de cesurca bir karar, Sean. Bu arada, Altnc Celestine adn aldn da unutmamak gerek. Latince Celestine fevkalade iyi ya da melek anlamna gelir." Ryan, "Son Celestine'in tarihte papalktan kendi arzusuyla ekilen tek papa olduu doru mu?" diye sordu. "Farkl biri olduu kesin: bir on nc yzyl hayalperesti, khini, if acs."

"Bir de tabii, eer byle bir ey mmknse, isteksiz bir papa; en azndan Kilise tarihinde. Denildiine gre zenginlik ve iktidar peinde komakla, Tanr'ya ibadet arasnda hibir ortak nokta olmadna inanrm." Bir kan kaldrd. "Gerekten. Kilise'yi sa'nn gerek yoluna dndreceini vaat ettiinden, daha imdiden bazlarnn yeni papaya kinci Mesih adn taktklar yolunda dedikodular duydum. Bir de, gizli arivlerimizi btn Hristiyanlara aarak bir eit geni din birlii inancna neden olduu iin. En azndan, bana yle geldi. Soylu bir niyet olduuna kuku yok, ama eer tarihi gz ard etmezsek, gereklemesini olduka g gryorum." Ryan ban sallad. "Dediiniz dedikodular ben de duydum. Bu arada birka szn esirgemezin ondan Deccal olarak sz ettiini de sylediler." "Yetkililerin hepsi tasarlarn onaylamayacak olsa da, Papa Hazretleri sz kanun saylan dnyadaki son mutlak hkmdarlardan birisi. Kardinaller Meclisi'nden bazlarnn gl uyarlarna ramen, kararn deitirmeye yanamad." "Peki yleyse, arivler ne zaman aklanacak?" diye sordu Ryan. "Papa Hazretleri aklamay San Pietro Meydam'nda yapmak niyetinde. Zamann henz sylemedi, ama bana kalrsa fazla srmez, hatta bir haftay bile bulmaz." "Btn bunlarn benimle ne ilgisi olduunu sorabilir miyim?" Kardinal derin derin soludu, mektup aacan masann zerine brakt. "En basit deyimiyle, Papa Hazretleri'nin bu niyetinin hayatn tehlikeye atmasndan korkuyorum." "Nasl atacak?" "Gizli dosyalardan bazlarnn kamuoyundan bilerek gizlenecek derecede nazik tarihi ve doast olaylar ierdiini tahmin ediyorsundur. Ayrntlarna fazla girmeden de olsa,

aklanacak bilgiler olduka sarsc olacak. Ve eer dorusunu sylemek gerekirse, nazik Vatikan dosyalarmzdan bazlarnn aklanmasn istemeyecekler de kacaktr." "Bu bahsettikleriniz kimler, Kardinalim?" diye sordu Ryan. Kardinal elini kaldrd. "Bunu daha sonra konuuruz. Senin de bildiin gibi, kendimi Vatikan'da srlardan bazlarn bilen yetkililer arasnda sayarm. Srlarn daha iyi saklayan ok az kurum vardr. Arivlerimiz belki de dnyann en gvenle korunan arivi. te yandan da, kendimizi Papa Hazretleri'nin isteklerine hazrlamamz gerekiyor." "yi ama, hayat neden tehlikede olsun ki?" Cassini deri evrak antasn eline alm, zincirli kilidini tkrdatrken, rahatszl yznden okunuyordu. Cppesinin altndan kard anahtarla kilidi at, antadan kard krmz deri kapl dosyann zerindeki balmumundan Vatikan mhr sklm olsa da, mumlu sicimin dm yerli yerindeydi. Parmayla dosyann kapana vurdu. "Dosyann iindekileri okuduunda anlayacaksn. Aklanacak Vatikan dosyalarndan bazlarnn listesi. Bu listeyi incelemen iin sana verirken, protokoln bana tand yetkiyi kullanyorum. Ariv yneticisi - b u konudan haberi yok- sadece belgeleri Papa Hazretleri adna incelediimi sanyor." Beriki diliyle dudaklarn slatt. "Ne gibi belgelerden bahsediyorsunuz?" "Son derece gizli, biraz evvel sylediim cinsten. Papa Hazretleri'nin gvenliinden sorumlu olduuna gre, bu konudaki tehlikelerin farknda olman gerekir. indekileri okuduktan sonra da, tehlikenin gerekten ok byk olduunu kabul edeceinden kukum yok." Keyifsizce glmsedi. "Normal artlarda, bu dosyann iindekiler asla -tekrar ediyorum, asla- aklanamaz. Okuyunca, nedenini anlayacaksn. Sz konusu gelimelerden bazlar uzun zaman tesine, hatta Hz. sa'dan nceki d

nemlere uzanyor, kimileriyse daha gncel. Ve sen, Sean, imdi bu srlardan bazlarn renmenin tatsz ayrcaln yaayacaksn." Deri dosyay masann ortasna itti. Boynuz sapndan tutarak parlak mektup aacan ald ve usta bir bilek hareketiyle mumlu ipi kesti. Ryan, "Bak kullanmasn bilmek diye buna derim, ben," dedi. Kardinal skntyla glmseyerek dosyay Ryan'a doru itti. "Damarlarmdaki Sicilyal kan olmal, Sean." Gl parmaklaryla dosyay kaldran Ryan da rahatszd. "Neden iimde kt bir his var?" Cassini belgeleri iaret etti. "imdi okumana bak, Sean. Sonra konuuruz."

"nancn sarsyor mu?" rlandal elini alnna gtrd. "Ha hayr. Uzun zamandr papazm, inancm iyice kk sald, ama gerekten sarsldm. Okuduklarm beni derinden korkuttu." "imdi Papa Hazretleri'nin hayatnn neden tehlikede olduunu da anlam olmalsn." "Bu durumdan haberdar edildi mi?" Kardinal ktlar dosyaya yerletiriyordu. "Tabii. Seildikten sonra da syledim ona. Yine de kararndan dnmyor. Konuyu kendi kiisel sava olarak gryor." Ryan'm yz hl kl rengiydi, ban serte sallad, "Tanr ahidimdir, Kardinalim, ama beni gerekten kayglandrdnz. Bu yazlardan bazlar ortal altst edecek." "Bu yzden de srlar akladktan nce ve sonra Papa'nin hayatta kalmasn salamamz gerekiyor." Dosyay evrak antasna yerletirip, antay kilitledi. Krmz deri ciltli kitaba basnca kitaplk yine olduu yerde dnd. Kardinal gizli geide girdi, evrak antasn zel kasasna brakt, kmadan nce de sndrd. Ryan, "Uyguladm gvenlik nlemlerinin gereinden de sk olduunu bilmenizi isterim," dedi. "Yine de, aklnza gelen dzenlemeler varsa, gz nnde bulunduracam." Cassini'nin ittii kitaplk belli belirsiz bir tkrtyla yerine oturdu. "Seni tam da bunun iin arttm. Bir deyim var, bildiinden eminim. Tanr'y ne gldrr, biliyor musun?" "Plan yapan insanlar," dedi Ryan. Cassini glmsemeden ban sallad, koltuuna yerleti. Sevgili mektup aacan byk bir zenle sumeninin zerine yerletirdi. "Doru. Oysa ben plan yapmaktan holanrm. Gvenliin sadece kusursuz olmasn istemiyorum, Sean. Papa Hazretleri'nin evresinin hava bile szdrmayacak kadar kapatlmasn istiyorum. Uzmanlna bir sz sylediimi sanma, ama emin olmak iin aldn g

23

Ryan, Kardinal Umberto Cassini'nin alma odasnda, dosyann kapan kapatt. Elleri titreyerek gzlerini kaldrd; yz kl rengini almt. Karmakark duygularn etkisinde, sarslm grnyordu koca rlandal. On be dakika gemiti ama zamann aktn hissetmemiti. Soluunu, "Tanrm, " diye boaltt. "Okuduklarm gerekten doru mu?" Kardinal sakince, "Her kelimesi gerek. imdi iinde bulunduumuz durumun ciddiyetini kavrayabildin mi?" Ryan ban sallayamayacak kadar aknd. Sonunda konumay baard. "Kutsal Bakire, korkun bu. Gerekten korkun."

venlik nlemlerini bir kez daha gzden geirmemiz gerek. nmzdeki gnlerin tehlikelerle dolu olacan dnyorum. O lgn katilin, Mehmet Ali Aca'nn ne kadar kolay hareket ettiini hepimiz hatrlyoruz." "Kardinal Hazretleri'nin o gnden bu yana gvenlik nlemlerimizin byk lde iyiletirildiinden emin olmalar gerekir." Kardinal koltuunda ne doru eildi. "Evet, bundan eminim. Ama hataya izin veremeyiz. zellikle de bu koullar altnda." rlandalnn kalar atld: "Kardinalim hangi koullardan sz ediyorlar?" "Ruhban snfnn iinde yeni papamzdan byk bir saygyla bahseden, onu neredeyse Hz. sa gibi grenler olabilir." "Evet, ben de duydum." "John Becket'n dierlerine benzemedii kesin. Onu daha gen bir papaz olduu dnemlerde tanyanlar bile hep doast bir havas olduunu sylyor. nsanlar ifresini bir trl zemezmi. Ona yaklasalar da, btnyle tandklarn iddia edecek kadar yaklaamazlarm. Anlalan, kozlarn gstermekten holanmyor." ini ekti ve avucunun iiyle masann zerine vurdu. "Oysa tarihten bahsederken, iki eyi atladn, Sean. Birincisi, Celestine adl son papa paral katiller tarafndan ldrld. Bu da sanki kt bir kehanet gibi." "Kehanet mi?" "Sizin rlandal Aziz Malachy'nin nl kehanetini hatrlyor musun, Sean? Bizim John Becket dnyann son papas olacakm."

nk alma odasnda, masasnn ardndayd. ifte buzlu cam titreterek aan ve Romallarn tufa adn verdikleri youn trafik grlts olmasa, kk meydann grnts keyifli olabilirdi. Kap ald ve sekreteri grnd. Ask yzl bu talyan Cizvit'in elindeki tepside duman tten bir fincan kakao ile tatl biskvi dolu bir tabak, koltuunun altnda gazeteler ve gizli gvenlik dosyalar vard. Hepsini masann zerine brakt. "stediiniz atlak klasr, Monsenyr ve gnlk gazeteler." "nemli bir ey?" "Yeni Papa hakknda beklenen, her zamanki haberler." Neesizce glmsedi. "Sanki basnn yazaca baka bir ey yokmu gibi." "Teekkrler, Guido." Papaz ekilirken, Ryan gazetelerle dergilere ve tatl biskvilere bakmadan kakaosunu yudumlad. Medyann her zamanki lm ve ykm haberleri iini karartmaktan baka bir eye yaramayacakt. stelik, Umberto Cassini'nin gsterdii gizli belgelerin rahatszlndan sonra. Yerinden kalkt, pencerenin yanna gelip, iki svire muhafznn nbet tuttuu parke ta kapl meydanca bakt. Vatikan Gvenlik Brosu'nun yz akn erkek ve yirmi be kadar kadndan oluan bir kadrosu vard. Gvenliin son derece nemli olduu dnemlerde, kadnlarn zellikle yararl olduklarn dnyordu. ou kez rahibe kyafetine brnp, cppelerinin altnda gl tabancalarla papann evresindeki kalabalklara kolaylkla karabildiklerini hatrlaynca, keyiflendi. Sol tarafn svazlaynca, hafif bir ikinlik hissetti. Ceketini geri att. Pantolonunda, Galco yapm, mesleine uyacak gibi siyah deriden, kk bir klf tayordu. Klfn iinde de yanndan hi ayrmad, 40 kalibrelik Glock 27 tipi kk bir

Sean Ryan yarm saat sonra Vatikan duvarlarnn hemen iindeki Umbria binasnn nc katnda, kk ve da

tabanca. Silah klfndan kard. Son derece gvenli bir silah olan yar otomatik Glock arzusuna gre zel deiimden gemi, n yetersiz olduu durumlarda kullanlmak zere titanyumdan gece gr dzenei, daha geni bir arjr, iri ellerine uyacak ve birka at daha yapmasna yarayacak zel yapm bir Pearce kabza eklenmiti. Cebinde tad deri bir klfta da yedek arjr bulunuyordu. Tanr adam olmakla zerinde dolu silah tamak arasnda bir eliki grmezdi, nk tabanca Papa'nm hayatn korumak iindi. Her zaman keskin bir nianc olmasna ramen, ldrmekten nefret etmesinin yansra, hayatnda bir kez bile bir hayvana ate etmemiti, lam faresine bile. Yine de, yirmi be metre uzaklktaki standart hedefin ortasna birka mermi gmebilmesi yeterince etkileyiciydi. stelik Glock'un 40'lk kalibresi olaanst etkili olabiliyor, bir 45'lik kadar zarar verebiliyordu. Tabancasn klfna soktu. Emrindeki gvenlik grevlilerinin ou eski talyan polis dedektifleri ya da Carabinieri ad verilen jandarmalard, kimi de bu ii yapmak zere zellikle grevlendirilmi profesyonellerdi ve her biri Papa'y ve Vatikan' korumak, paha biilmez sanat eserleriyle dini emanetlerin gvenliini salamak amacna sk skya bal, sadk uzmanlard. Ald nlemleri Cassini ile birlikte gzden geirmiler, Kardinaller Meclisi'nin bakan da grdklerinden mutlu olmutu. Ryan, Cassini'nin her eyin gerektii gibi yapldndan emin olmann tesinde bir kaygs olmadn biliyordu. Masasnn bana dnp koltuuna yerleti ve gemi krk yl boyunca eitli papalar ldrmek ya da zarar vermekle tehdit eden lgn veya dengesiz kiiler konusunda btn ayrntlar ierdii iin atlak ad verilen klasr in

celemeye koyuldu. ou anonim, bazlar imzal yzlerce mektup vard dosyada. Baz tehditler akt, kesin lm bildiriyordu; kimileri ise daha rtlyd, lgn ve tehlikeli niyetleri satrlarn arasnda gizliydi. Bir de dnyann her kesinden gnderilen, sapk zihinleriyle Papa'y hedef seen tuhaf dini hizip ve tarikatlarn tehditleri vard. Mektuplar yazanlar iinde kimlii belirlenebilenler izlenip kayt altna alnm, yanlarna da o lkenin polisinin ya da istihbarat yetkililerinin hazrladklar raporlar eklenmiti. Gvenlik Brosu Batl istihbarat rgtlerinin ouyla iliki halindeydi ve tehdit mektuplarndan birer kopyay soruturma iin ilgili lkeye gnderirdi, mektuplarn asl da Ryan'm brosunda kalrd. Dosyalar yeniden gzden geirdi. Mektuplar Amerika'dan, Avrupa'dan, Asya'dan, Orta ve Uzakdou'dan geliyordu. Yazanlardan ounun kak olduu akt. Birinin papay ldrmek istediini dnmek bile artcyd ama doruydu ite. On dakika kadar sonra, okumasn bitirdii srada kap vuruldu ve sekreterinin endieli yz grnd. "Monsenyr, saat teki grmenizi teyit ettirmek iin biraz nce Papalk brosuna telefon ettim." "Aferin, Guido." Aklnda, yeni patronuyla grmek istedii bir dizi gvenlik konusu vard. "zgnm, ama Papa Hazretleri son anda grmeyi iptal ederken bir neden de bildirmedi. imdi de karmzda ok nemli bir gvenlik sorunu grnyor." Ryan panik iinde ayaa frlad. "Anlat!" "Randevu sekreteri Papa Hazretleri'nin dairesinde bulunmadn syledi. Btn binay aram, Vatikan'daki btn brolara telefon etmi, ama bulamam. Sekreteri hi bu kadar endieli grmemitim." "Neden bahsediyorsun, sen? Anlat abuk, Guido!" "Grne gre Papa Celestine kaybolmu!"

24
Vatikan Ayn anda, iki yz metreden de daha yakn bir mesafede, istine apeli'nin serin tonozlar altnda, basit beyaz bir harmani giymi bir adam vard. apel o sabah ziyarete kapal olduundan, Michelangelo'nun tavann,ya da Botticelli'nin meleklerini hayranlkla izleyecek turist kalabalklar yoktu. apelin iinde gen bir hizmetkr sunan zerindeki taze iekleri dzenliyordu sadece. Arkasna baknca harmanisinin kukuletasyla yznn yarsn rtm, uzun boylu, iriyar biriyle karlat. Kalarn att. "zr dilerim, ama u srada apel ziyarete ak deil." Harmanili adam kukuletasn indirip glmsedi. ok scak, ok ekici bir glmseme, en souk yrei bile eritecek bir tebessm. "apelin bo olacan dnmtm. zr dilerim." Hizmetkr utancndan kpkrmz oldu. "Pa Papa Hazretleri. Ltfen balayn. Sizi tanyamadm." Papa yumuak bir sesle, "Balanmas gereken benim, olum," dedi. "apeli ziyaret edebileceimi dndm. alman engellediysem, zr dilerim." "Hayr, tabii hayr. Ben suna toplarken apeli ziyarete kapatyoruz. Ltfen kaim, Papa Hazretleri." Papa ban sallad. "Dua etmek iin bir sre yalnz kalmak istiyorum. En ok yarm saat. Olabilir mi?"

"Tabii ki olur. Mutluluk duyarm, Papa Hazretleri." Adam diz kp yzn perken Papa tevazuyla glmsedi; hizmetkr kp kap yanklanrken John Becket apel'de yalnz kald.

Michelango'nun lgn dehasnn miras olan istine apeli'ne her zaman hayran olmutu. Hayatnn on yln srtst yatarak, duvarlara ve tavana resimler izerek geiren, bunun karlnda sadece yiyecek ve kalacak bir yerle yetinen, bunlar Tanr adna yapan biri. Ban kaldrp tavandaki canl renklere bakt. eitli renklerle farkl biimlerin bir araya gelip inanlmaz bir btnlk yaratmalarna her zaman ayordu. Bunlarn hepsi ona bu evrende ok fazla rastlant olduunu da hatrlatrd. Paralanp birlemeler, fiziin doann varln bylesine incelikle dengelemesi. lahiyat okulundayken, Vatikan'daki rasathanelerinden g aratran, cevaplar bulmaya alan Cizvit dnrlerin ok zaman nce kefettiklerini yeniden renmiti: Var olmaya balayan her eyin bir nedeni olduu, evrenin var olmaya balayp, bir nedene dayand. Bu dnya gdmsz, rastlantsal bir doann rn deildi. nsan vcudunda her bir hcrede bile btn ansiklopedilerden daha fazla bilgi bulunduuna gre, byle olamazd zaten. Bizler maymun, kaza rn ya da doann garip yanllar deil, Tanr tarafndan bilerek ve bir amaca ynelik yaralm varlklardk. Bunlara btn yreiyle inanyordu. Seildii gnden beri buraya dnmek, burada tek bana dua etmek istemiti. Sunan nnde diz kmek zereyken, harmanisinin iine srtnen bir ey hissetti. Ne olduunu hatrlad. Vatikan sekreterlerinden birinin getirdii bir zarf. "Size bir mektup, Papa Hazretleri. Getiren hanm acil ve

kiisel olduunu, sadece sizin tarafndan okunabileceini syledi. Mektubu hemen okumak isteyeceinizi syledi." Harmanisinin iinden dz beyaz zarf kard. Ad, mavi mrekkeple Papa Hazretleri, Papa Celestine VI, diye yazlm, zarfn sol st kesine de Kiiye zel ibaresi eklenmiti. Zarf merakla at. inden elle yazlm bir sayfayla katlanm bir gazete kupr kt. Yazlanlar okuduka, yz kl rengine kesti. Titrek elleriyle iki gn ncenin tarihini tayan talyanca kupr at. Makale talyanlara zg dramatik bir balk tayordu: "SRAL'DE BULUNAN K BN YILLIK GZEML PARMEN VAH BR CNAYETTEN SONRA KAYBOLDU"

Dakikalar sonra, duasn bitirirken, Vatikan iinde alan bir zil sesi duydu. Ne yapmas gerektiini biliyordu. Mermer karolarn zerinde dorulurken, apelin kar tarafnda eski ahap kapy grd. Kapnn bahelere, oradan da Vatikan'n dou giriine aldn biliyordu. Kapya doru yrd, tokman evirince kendini Vatikan baheleriyle uraan din adamlarnn vestiyer olarak kulland tandk koridorda buldu. Bir duvardaki engellerde bir sra eski cppe ve kei giysisi, yerde de ift ift amurlu izme vard. Kendi harmanisini karp, kahverengi giysilere brnd. Yzn kukuletasyla rttkten sonra, kapy ap darya kt.

Uzunca bir sre ylece, derin bir aknlk iinde kald, haberle yazy okudu, yznde sonsuz bir kuku, gzleri bir kttan dierine gidip geldi. Sonra yine titreyen parmaklarla her ikisini katlad, sarsaka zarfa yerletirdi, zarf da harmanisinin altna saklad. Kendi ikiyzllnn darbesini hissediyordu. Kilise'nin en karanlk srlarn aklamasnda srar ederken, kendi karanlk srlarm saklamaya alyorum. Sadece beni deil, Kilise'yi de ykabilecek bir srr. apelin serinliine ramen terliyordu, elini alnna gtrd. Bu basit harekette bir strap ifadesi vard; sonra harmanisini usulca kaldrd ve yerde bada kurdu. Bylesi durumlarda, onu her zaman rahatlanan tek bir sma vard. Yere, sunan nne uzand, karmst yatarak terli yzn mermer zeminin souuna bastrd. Gzlerim yumdu, Aziz Augustine'in szlerini hatrlayarak duaya balad: Yreimde sadece senin bilebilecein srlar var, Rabbim.

25
Be dakika sonra, ba ne eik, cppesi bacaklarm dverek muhafz kulbesinin nnden geiyordu. Yanndan yzlerini fsltyla sohbete emi iki rahibe geti. Her ikisinin de kyafetlerinin altnda tabancalar olduunu dnp kendi kendine glmsedi. Vatikan Gvenlik Brosu'nun rahibe kyafeti giymi kadn grevliler kullandn iitmiti. Roma'daki din adamlar arasnda revata olan bir espriye gre de, Sean Ryan'm adamlar btn papaz ve rahibe giysilerini gvenlik amacyla satn aldklarndan, dkknlarda yeni bir harmani ya da papaz cppesi bulmak imknszd. ki svire muhafznn ve sivil giyimli bir memurun nbet tuttuu dou giriine yaklarken, Vatikan'dan kma-

run girmekten daha kolay olacan umuyordu; gerekten de yanlarndan geerken muhafzlar hibir ey demediler. Kutsal Kent din adamlaryla doluydu ve bu kan da onlardan biriydi ite. Roma'nm kalabalktan kaynayan sokaklarna doru ilerlerken, sanki zgrln kutlamak istiyormu gibi, cierlerine derin soluklar ekiyordu. Vatikan'n sessiz duvarlarndan sonra, kentin hareketliliiyle trafiinin grlts bir tula gibi arpt yzne. Hava scak ve tozlu, sokaklar yaya ve otomobillerle canlyd. Balangtan beri, Roma'y dnyann en lgn ehri olarak gryordu. Her otomobil srcs kakt ve dar ara sokaklarda manevra yapmaktan her otomobilin yan aynalarndan biri eksikti. Sabrszlk ve testosteron havada elektrik gibi atrdyordu. Sevsin sevmesin, buras artk onun kentiydi ve Aziz Petrus'un halefi olarak ona aitti. Douya doru yrmeyi srdrerek bir kprden geti. Kalabaln arasndan kendine bir yol amaya alrken, btn bunlarn ne kadar sama olduunu dnd. Gya Roma'nm en iyi korunan adamyd, ama koruyucularn atlatmt ite. Bu durum onu ne rktyor, ne de keyiflendiriyordu; hatta gelen geenlerden birinin bile kp gerek kimliini anlamamasna da aldrmad. Uzunca bir stire yrd, bir kebamda dikilen iki gencin yanndan geti. ocuklar onu grnce dudak bkp nazar iareti yaptlar. Bu eski Roma detinin de farkndayd: Romallar Vatikan'daki din adamlarn ya sever ya da onlardan nefret ederdi. Bir sre sonra Via Cavour'daki kalabalklar arkasnda brakt, bir arala sapnca da gen kadn grd. Kadn duvara dayanmt, ayakkablar yksek topukluydu, elinde beyaz antas, cep telefonunu kulana dayamt. Koyu sal ve gzeldi, ksa siyah bir etek, blucin kumandan ceket, iine de gslerini gsteren dar ve beyaz bir bluz giymiti. antasnn zerinde Gucci yazyordu ya, Becket bunun yoksul Afrikal gmenlerin arka sokaklarda

turistlere sokuturmaya altklar ucuz bir taklit olduundan emindi. Kadn onu grd, cep telefonunu kapatp salnarak yaklat. "Merhaba, Peder." "Merhaba, ocuum." "Benimle biraz zaman geirmek ister misin, Peder?" Becket kalakald. Fahienin nerisine ard iin deil. Yakndan baknca, enesinin sol tarafnda kt bir rk grmt. Hasar kaln makyajla gizlenmi olsa da, hl belliydi. Kadm sanki abas bile g geliyormu gibi, zoraki glmsedi. "Ne dersin, Peder? Evim yaknda. Birlikte hoa vakit geiririz. Hayatnda grmediin eyler tattrrm sana. Gzlerin yuvalarndan urayacak." Gen kadnn i iin bir din adamn tavlamaya almasnn ne anlam ifade ettiini biliyordu Becket. Papazlar da insand. Bazlarysa, belki de fazla insan. Gen kadnn gzlerinin iine bakp, usulca, "Adm ne, ocuum?" diye sordu. "Maria. Ya seninki?" Gen kadnn yzndeki rkleri incelerken iinde gl bir fke kabard. "Sana bunu kim yapt? Cann kim actt?" Maria cevap vermedi. Becket sorusunun hassas bir noktaya dokunduundan emindi. Yzn incelemek iin elini usulca uzatrken, kadm geriledi. Birden savunmaya geti, "Bana dokunma," dedi. "Senin tedavi olman gerek, ocuum. enen " "Benimle yatmak istiyor musun, istemiyor musun?" dedi kadm fkeyle. Bu akszlle de armad -ok daha beterini duymutu- ama tuhafna giden, durumun glnlyd. Tam urada, bir Papa gen bir kadndan sevime teklifi alyordu. "Anla ltfen, ben sadece sana yardm etmek istiyorum."

"yleyse bana bir iki smarlasan? Kede bir kahvehane var. Bir kahve bile idare eder." "Param yok, ocuum. Ltfen brak, yzne bakaym." Kadm bir i kmayacam anlaynca sokak aralnn iki ucuna bakp, "Dinle, yardmna ihtiyacm yok," dedi. "Pezevenkler burada iyilik timsali bir labunyanm ilerini engellediini grrse, sana da aynn yapmaya kalkarlar, Peder. Yaylan." Gidip duvara dayand, bir sigara yakt. Becket arkasndan seslendi. "yi ama, gerekten bir doktora grnmen gerekiyor." Kadm sigarasndan bir nefes ekti. "Ben iyiyim. Dediimi duymadn m? Buralar tehlikeli yerlerdir. Kaybol haydi." Arala iki gen girdi. Adnn Maria olduunu syleyen kadm yzne yapmack bir tebessm yerletirip gelenlere yaklat. "Hey, siz ikiniz gzel bir gece geirmek ister misiniz?" Becket yreindeki fkeyi bastrmaya alt. Nerede olduunu anlamak iin ban kaldrp araln adna bakt, grdn ezberleyip, hzla uzaklat. ple kapl bir yan sokaa girince, terasl bir evin nnde durdu. ift kanatl kaps mavi boyalyd, kum tandan yaplma eski duvarlar en azndan yzyldan kalma grnyordu. Kapnn yanndaki zincire aslnca, ieride bir yerden bir zil sesi duyuldu. Birka saniye sonra, ekilen srgleri iitti. Alan ift kanadn arkasnda bir kadm duruyordu. Orta yal, koca gsl ana kadm ziyaretisine glmsedi. "Evet?" Becket azn amadan ban kaldrd. Kadm kukuletann altndaki yz grnce elini azna gtrd. "John!" Becket'm aln terden parldyordu. "Mektubunu aldm. Konumamz gerek, Anna." Kadm kimsenin onlar bir arada grmediinden emin olmak iin sokan iki ucunu aratrd, sonra ekilip Becket' ieri ald.

48

rdn, saat Jack, Ford kamyonetin iinde terden srlsklamd. Yaklak yz elli, yz altm kilometre nce rdn'e girmilerdi. Yusuf bir l yolunda hzla ilerlerken tozlu cama l sinekler yapyor, akam gnei frn gibi styordu. Yusuf, "Havalandrma kaput," diye haber verdikten sonra panelden gelen clz serinlie az dolusu kfretti. Camlar ak brakmlard ama yine de hava hl kavuracak kadar scakt. Yolun iki yannda uzanan usuz bucaksz kum dzlklerinin yeknesaklm sadece etraf palmiyelerle evrili bir pnar ya da yolun kenarnda terk edilmi hurda aralar bozuyordu. Kamyonetin dar kabininde, Yasmin, Yusuf'la Jack'in arasna skmt. Dikiz aynasndan bir ift tyl zar sallanyor, panelin zerinde de Yusuf'un geni ailesinin fotoraflarndan baka bir ey grlmyordu. Bedevi direksiyonu sk sk kavram, gaz pedaln kklemiti. Ford l yolunu yutar gibi gidiyordu. "Bundan sonras daha tehlikeli olacak. rdn'e girmek kolayd, ama Suriye snrna geldiimizde sk sk askeri devriyelerle karlarz. Bir tanesine rastlarsak, brakn ben konuaym." "Madem yle diyorsun." Jack kabinin iindeki gerginlii hissedebiliyordu. Son yarm saattir yol iaretine rastlamamlard, haritas ya da GPS sistemi olmadan Yusuf'un yolunu nasl bulabildiini anlamyordu. Sonunda l corafyasnn adamn kannda olmas gerektiine karar verdi.

"Kayglanmayn, Bay Cane, siz ve haram gvendesiniz. Suriye ordusunda asker olan kuzenim bizi snrda karlamaya sz verdi." "Bizi yzst brakmaz, deil mi?" "Faysal m? Hayr. Son derece gvenilir biridir." Jack gevemeye altysa da bunun imknsz olduunu abuk anlad. Suriye snrn gizlice geerken yakalanmalar hapiste birka yl geirmek demekti. Yusuf gururla, "Suriye ordusu Bedevileri asker yapmaya baylr, rdnller, hatta srailliler de yle. Bedeviler kusursuz asker olur. Faysal da subay." "Onunla bulutuktan sonra ne olacak?" "Bizi MaTula'ya gtrecek." "Bana manastrdan biraz bahsetsene." "Tek bildiim, bir zamanlar bin yl nce yaplm bir Arap kalesinin paras olduu. Hristiyanlar iin ziyaretgh olan manastr hl kullanlyor." Jack alnndaki teri sildi. srail-rdn snrn Allenby Kprs'nden gemiler ve son drt saat boyunca da usuz bucaksz lde, bir dizi da yolundan ilerlemilerdi. Kumran'dan ayrlmadan nce, anta hazrlamas iin Yusuf Yasmin'i kampa gndermiti ve imdi de ayaklarnn arasnda Yasmin'in her ikisi iin temiz giysi, amar ve tuvalet malzemesi tktrd kk bir anta vard. Yusuf cam suyu butonuna basp, tozlu cama sadece birka gsz damla fkrnca, arabay yolun kenarna ekti, motoru alr brakp indi. "Ne oldu?" diye sordu Jack. "Cam suyu doldurmam gerek. Arkada plastik bidonda su var." Sonra ofr koltuunun altndan bir ift plakayla birlikte bir de tornavida kard. "Bu arada da Suriye plakas takmak lazm. Sahte deil, gerek, araba lkede de kaytl." "Herhangi birinde tat vergisi dyor musun?"

Bedevi gm diini gstererek gld. "dememeye alyorum, Bay Cane." "Snra ne zaman varacaz?" "Be dakika nce getik."

27
Yusuf kaputu kaldrrken Jack, Yasmin'e dnd. "Neyin var? Dalgn grnyorsun." "Yakalanrsak olacaklar dnmemeye alyorum. Suriye gizli polisiyle ilgili rktc eyler duymutum. Yllarca yarglanmadan hapsedilmi, hatta ikence grm insanlar." Gen adam ln frn scann kabine dolduunu hissedip ieden bir yudum su iti. "Kafan takma. Daha nce bu Aziz Pavlus manastrn duymu muydun?" "Hi." "Kapsama alannda olsak, internetten bakardk." Yasmin, "Bir deneyeyim," deyip kard cep telefonunun kapan at. "Hi sevinme," dedi. "Sinyal yok." Darda, Yusuf kaputun altndaki iini tamamlamt. Kapa arpp elindeki tornavidayla plakalar takmaya koyuldu. Jack Yasmin'e bakt, kusursuza yakn hatlarn, badem gzlerini ve yank tenini hayranlkla seyretti. "Bu arada, benimle gelmene ok sevindim." Kz glmseyip, Jack'in koluna dokundu. "Galiba iimdeki annelik gdsn harekete geiriyorsun. Kald ki, Yusuf'un dnda da bir yoldaa ihtiyacn var." Jack

Yasmin'in temasyla ayn elektrik akmn duydu. Gen kadm ortunu karm, yerine de btn vcudunu kaplayan bir didaa giymi, peesini ise daha indirmemiti. Didaa fikri, Yasmin'in dikkat ekmesini istemeyen Yusuf'tan kmt. Yusuf dnd ve src koltuuna yerleti. Eski plakalarn koltuunun altna saklarken, sesi ksk kt. "Sanrm misafirlerimiz var." Jack camdan darya baknca yreinin teklediini hissetti. Kumlarn zerinden hzla yaklaan, zerleri brandayla rtl, l kamuflaj renginde iki kamyon arkalarnda dev bir toz bulutu brakarak geliyordu. Kamyonlarn polis ya da askeri ara olduklar kesindi, zaten Jack de her birinin arka tarafndaki makineli tfeklerin banda birer kii grmt. "Umarm, senin u asker kuzeninle tanmak zereyiz." Yusuf'un yzndeki kan ekildi, ban hayr dercesine sallad. "Bunlar Suriye snr devriyesine benziyor." Kamyonlar onlara doru dnd, hzlannca brandalar dalgaland. Jack umutsuzca, "Geri vitese takp snr geemez misin?" diye sordu. "Artk ok ge." Yusuf'un sesindeki umarszlk belirgindi. "Tanr akna, deneyelim," dedi Jack. Yusuf geri vitese takt, motorun devrini ykseltti, tam yarm daire izmek zereyken, yksek kalibreli bir makineli takrdad, sa taraflarndaki l kumlar havaland. Bir saniye sonra grltl bir baka salvo nlerindeki yolu dvd, asfalttan paralar kopard. "Lanet olsun," diye szland Jack. "Adamlar ciddi." Suriye kamyonlar kkreyerek yaklat, nlerine geip yolu kesti. Yusuf yolun ortasnda frene yklenirken alt asker ellerindeki Kalanikoflar sallayarak kamyondan atlad, ilerinden biri bir eyler haykrd.
2 51

Yusuf'un yz terden srlsklamd. "Arabadan inip ellerimizi kaldrmamz sylyorlar." "Aralarnda kuzenin var m?" "Yok, Bay Cane." "Stk!"

28
Kamyonlardan birinden ocuk yzl bir temen indi, otomatik tabancasn dorultup Arapa, "Arabadan inin ve ellerinizi iyice kaldrn," diye bard. Yusuf arabadan inip emre uydu; ardndan da Jack'le Yasmin. Temen yaklat, karsndakiler! kukuyla szd. "Kimsiniz? Suriye topraklarnda ne aryorsunuz?" diye sordu. "Yolumuzu ardk, efendim," diye szland Yusuf. "Devriye kamyonlarn grr grmez anlamtm. Yolumu ardm." Temen uyankt. "Yol iaretleri dzgn. Nasl kayboldun?" "Okumam yazmam yok, efendim," dedi Yusuf. Temen tabancasn Yusuf'un yzne dorulttu, sonra da Jack'le Yasmin'e evirdi. "Ktlarnz greyim." Adamlarna, "zerlerini ve arabay arayn," emrini verdikten sonra silah Yasmin'e evirdi. "Sen, ktlarn ver." Jack'in alnnda ter damlalar birikti. ki asker yaklap erkeklerin zerlerini ararken, Yasmin'in yznn korkudan kasldn grd. Gen kadm el yordamyla pasaportunu ararken, bir baka asker de Kalanikof'unu zerine dorultmutu.

Temen uzattklar belgeleri inceledi. Jack'in pasaportunu grnce gzleri parlad. "Demek Amerikalsn?" dedi ngilizce. "Pasaport yle diyor." "Arapa konuuyor musun?" "Biraz." Adam gzlerini kst. "Pasaportlarnzda srail damgas var. Bu blgede ne aryordunuz?" "ofrn dedii gibi, kaybolduk." "Ama Arapa biliyorsun. Yol iaretlerini okuyabilirdin." Jack ban sallad. "Yazlar pek okuyamyorum." Temenin tokad Jack'in enesinde patlad. Jack darbenin sertliini, yaktn hissedip elini yanana gtrd. "Hey doru sylyorum. Suriye'ye girdiimizi gsteren hibir iaret grmedim." Temen tabancasn Jack'in bana dorulttu. "Yalanc. Doru syleyip sylemediini birazdan anlarz, Amerikal." "Temen Farsa." kinci kamyondan bir binba indi. Jack ylesine kayglyd ki, yan koltukta oturan adam grememiti. Binbann zerinde ts kusursuz bir niforma vard, koyu renk gzleri ve incecik byyla tehlikeli grnyordu. Ba ve iaretparmaklar arasnda zarife bir sigara tutuyor, tutsa inceliyordu. "Ben Suriye Gizli Polisi Muhaberat'tan Binba Harsulla. Konuklarmz kim, temen?" Binbann sesi alacak kadar yumuakt. Temen elindeki pasaportlar ona uzatt. "Yals Bedevi, rdn pasaportu tayor. Araba onun grnyor. Kadn Lbnanl, adamsa Amerikal." Sigarasn uzaa fiskeleyen binbann gzleri merakla ald. "Amerikal dedin, yle mi?" "Evet, komutanm." Binba srtt. "Bak imdi, bu ilgin ite." Jack'le Yasmin'e bakmadan nce, pasaportlar dikkatle inceledi. Sonunda,
2 51

gzleri Yusuf'u buldu. "Yolunu kaybettiini sylemitin, deil mi, ihtiyar?" "Evet efendim, kaybettik, tabii. Btn bunlar korkun bir yanllk." Binba kapatt pasaportlar avucuna vuruyordu. "Kayboldunuz, demek? Nedense kukuluyum. Siz Bedeviler bu l kr bir deveden de iyi bilirsiniz." Yusuf yalvarr gibi, "Ltfen, efendim. Allah ahidimdir ki sylediklerim doru. Yalan syleyemem." "Yaknda anlarz. Hepiniz tutuklusunuz." Kamyoneti arayan askerlerden birisi elinde birka ift plaka ve knnda kvrk bir Arap haneriyle yaklat. "Bunlar src koltuunun altnda bulduk, komutanm." Binba plakalar inceledi, sonra da fkeyle kumlara frlatt. Elindeki kvrk Arap hanerini kaldrd. "Bu ne ie yarayacak, Bedevi? Dilerini mi kartracaktn?" "Binbann da bildii gibi, halkmzn haner tamas gelenektendir." "Sahte plakalar da m gelenek?" Yusuf'un suratna vurdu. Yal Bedevi dudaklar kanayarak geriye doru sendeledi. Binba tabancasn karp alayla srtt. "Yalanlarn hayatna mal olacak, ihtiyar budala." Tabancasnn horozunu kaldrd, Yusuf'un kafasna dorulttu. Bir iki saniye iin gerekten ate etmeye niyetliymi gibi durdu, sonra yeniden srtarak horozu brakt. "Belki de seni ve arkadalarn karargha gtrp, gerei dayakla aa karmak daha elenceli olacak." Tabancasn klfna soktu, askerlerden birine dnp parmaklarn aklatt. "Bunlar kamyona bindir. Birisi de kamyonetle peimizden gelsin." "Emredersiniz." Temene seslendi. "Devriye gezmeye devam et. Blgede baka davetsiz misafir var m, bak."

"Emredersiniz komutanm." Temen selam aktktan sonra birinci kamyondaki askerlerinin yanma gitti. Binba Jack'e bakt. "Burada bulunmann nedenini kendi iyiliin iin aklayabileceini umuyorum, Amerikal. Syleyecek baka bir eyin var m?" "Eer varsa, Birleik Devletler konsolosuyla grmek istiyorum." Adam srtt. "Olduunu sanmam. Aslnda konsolos bile iine yaramaz. Hepiniz casus da olabilirsiniz. Ve Suriye devleti aleyhine casusluk yapmann cezas lmdr." Adamlarna dnp parmaklarn aklatt. "Kamyonun arkasna bindirin bunlar. Pisliklerden biri kamaya kalkarsa, hemen vurun."

rayna'da, Nazilere kar savaan Yahudi partizan grubuna ye olduu da kmt ortaya. Ari dosta koluna girince, terminale doru yrdler. "Ayn soruyu ben de sana sorabilirdim ya, cevabn bilmiyorum demek yalanclk olurdu. Haydi gel, arabam darda." Birka dakika sonra, Ari'nin kocaman Ford'unun iinde, sere serpe yaylm, Tel Aviv'in beyazlna doru gidiyorlard. "Karnla ocuklar nasl?" diye sordu Lela. "Anna hl tp sektrnde sekreterlik yapyor. nanmas g ama, Nathan da dokuzuna girdi. Geli on drt ve annesi kadar gzel. Tanr yardmcm olsun ama, her on dakikada bir ucuz tra losyonu srnm, sivilceli ocuklar kapm alyor." Gen kadm ciddileti. "Mesele nedir, Ari? Mossad bakan benimle neden grmek istiyor?" Adam ban sallad. "Bala, ama bunun iin patronla konumay beklemen gerekecek. Azm kapatmam sylendi. Bugn izin gnmd ve merkezden aradklarnda ailece zgarann banda, souk birann keyfini karyorduk." "Yine de konuyu biliyorsun, deil mi?" Ari'nin neeli yz dnceli bir ifadeye brnd. "Sulu durumuna dmemek iin bu soruya cevap vermemem gerek. Aldrma, birazdan renirsin, Lela. Onu brak da, bana biraz kendinden bahset." On be dakika sonra Ari, Herzliya'da beton bir binann zel parkna giriyordu. Mossad merkezinin tepesindeki direkte, ortasnda Davut'un alt keli yldz bulunan mavibeyaz srail bayra dalgalanyordu. Bariyerin banda bekleyen niformal ve silahl iki muhafz Ari'nin belgelerini ve Lela'nm kimliini inceledikten sonra, arabann gemesine izin verdiler.

29
Tel Aviv, srail Saat Lela Raul'u tayan helikopter pervane grltleri iinde Ben Gurion Havaalan'na kondu. Gen mfetti helikopterden indiinde iekli plaj gmlei giymi, ufak tefek ve gler yzl bir adamn pistten el salladn grd. Adam Lela'nm yanma geldi. "Seni grebildiime sevindim, Lela. Naslsn?" "Ari, burada ne aryorsun?" Ari Tauber'i grdne armt Lela. Birlikte Kuds emniyetinde alrken tanmlard ama Tauber bundan yllar nce bir ekilde Mossad'a gemiti. Bu arada da, her ikisinin dedesinin Uk 2 51

Ford binann girii nnde durunca, gsnde aprazlama bir makineli tabanca asl olan nbeti kaplar amaya geldi. Lela inerken, Ari, "Mossad bakann daha nce hi grm mydn?" diye sordu. "Hi grmedim." Ari srtarak Lela'nm omzunu svazlad. "yleyse birka ayrcalkl sekinin arama katlacaksn demektir. Haydi gel, seni en st kata gtreyim de bizzat Tanr'yla tan."

30
Julius Weiss zararsz grnl, eksantrik birine benziyordu. Souk gzl, delici bakl, iriyar adamn tek tutkusu srail'in gvenliiydi. HaMemuneh, yani sorumlu kii unvanyla general rtbesine sahipti, ama Mossad'm ba kesinlikle niforma giymez, ak yakal gmlek ve eskimi deri sandaletlerle dolamay yelerdi. O akamst, Ari Tauber Lela'y broya getirdiinde, Weiss alma masasnn ardnda oturmu, bir dosya inceliyordu. Gen kadn bakyla selamlad, elindeki dosyay kapayp alma masasnn arkasndan kt, konuunun elini skt. "Mfetti Raul. Yolculuunuz nasl geti?" "Buraya neden arldm bilsem, daha iyi geerdi." Weiss'in yznde bir tebessm belirip kayboldu. "Git kendine bir kahve al, Ari." "Tabii, efendim." Tauber kp, arkasndan kapy kapad. Weiss bir iskemle gsterdi. "Oturun, mfetti. Adm Julius Weiss ve Mossad'm bakanym. zerinde altnz
2 51

olayla ilgileniyorum. Kumran'da ldrlen, Profesr Green adl Amerikal arkeolog. Bu konuda bildiklerinizi bana anlatmak ister misiniz?" "Saygszlk etmek istemem efendim, ama bu polisin konusu." Weiss itiraz edilmesine alk deilmi gibi, kaln kalarndan birini kaldrd. "Ben de dosyay Mossad konusu yapyorum. Kumran'da bulunan eski bir parmen de alnm, deil mi?" "Evet." "srail topranda bulunan her eski kalnt, devletin maldr. Bu koullarda yaplan bylesi bir hrszlk da benim sorumluluuma girer. Daha nce konutuum amiriniz benimle kesin bir ibirlii yapacanz syledi. Eminim, size de sylemitir." Lela meydan okurcasna, "Evet, syledi," dedi. "Ama sylemesi Mossad'm polis konularna burnunu sokmasndan holanacam anlamna gelmez." Weiss telefonunun ahizesini kaldrp Lela'ya uzatt. "Galiba amirinizi arayp, tavsiyesini size de tekrarlamasn istemem gerekecek." Lela gzlerini Weiss'm lazer gibi delici baklarndan karmad. "renmek istediiniz nedir?" Weiss sznn gemesinden memnun, ahizeyi yerine brakt. "Hepsini, mfetti, hibir ey atlamayn."

On dakika sonra, Lela btn bildiklerini anlatmt. Weiss iittiklerini zihninden geirerek, nndeki not defterine bakt, gen mfettiin Jack Cane'den ald parmen evirisini okudu. Sonunda, ban kaldrp, "Doru anladm, deil mi: Bu grnte tuhaf satrlar ve Hz. sa'ya atfn dnda, parmende ne yazldn kimse bilmiyor, doru mu?"

Lela bayla onaylad. "Cane parmene zarar vermeyi gze almadan, eski deriyi daha fazla aamadklarn, ama profesrn bu parmenle Hz. sa'nn gerekten de yaadnn reddedilemeyecek ekilde kantlanacana inandn sylyor. Dediine gre, bylesi kantlara pek rastlanmyormu." "Parmenin yan karbon testiyle belirlemek frsat bulamadlar, deil mi?" "Hayr, bulamadlar. Polis uzmanlar topladmz parmen paracklarn karbon testinden geirecek. Jack Cane birinci yzyldan kalma birok parmen rnei grd iin, bunun da o dneme ait olduundan emin grnyordu." Mossad bakan derin bir soluk verdi, ellerini ensesinde kavuturarak arkasna yasland, eski sandaletlerinden birini masann zerine kaldrd. "imdi de parmen alnd, bir adam ldrld ve balca zanl kayboldu. Pek iyi grnmyor, ne dersiniz?" "Grnmyor." Lela, taban grlen, ypranm sandaletlerin iddetle tamire ihtiyac olduunu dnyordu. "Bu arada, babamz tanrdm, mfetti. Alt Gn Sava'nda birlikte hizmet etmitik. Yiit ve onurlu bir askerdi. Ona gerekten hayrandm." "Teekkr ederim." Weiss ayaa kalkt, pencerenin yanna kadar gidip arkasn dnmeden, "Eer babanzn zelliklerinden yarsn aldysanz," dedi, "konuyla ilgilenmeye devam etmenizi istiyorum. Ama bundan byle konu sadece polisin ii olmayacak, mfetti, Mossad da ilgilenecek. Cane'in buluu srail devletini byk lde etkileyebilir." Lela'nm kalar atld. "Aklayabilir misiniz?" Weiss bam sallad. "Aklayacam. Ama zamannn geldiine karar verince. imdilik, soruturmann basit bir cinayetten ok daha derin olduunun anlalacan sylememe izin verin."

"Bir cinayet soruturmasnda dosyann herhangi bir yan hakknda bilgi sahibi olmamaktan holanacam sanmyorum." Weiss pencerenin yanndan ayrld, serte,. "Neden holanp holanmayacanzn hi nemi yok," dedi. "Hl soruturmay srdrmenizi, Mossad'la birlikte almanz istiyorum. Sadece kusursuz bir mfetti olduunuzu bildiimden deil, Jack Cane'i tandnz iin de." "Bunu kim syledi?" "Adamlarm Komiser Yardmcs Mosberg'le grt. Sizce, Cane'in bu cinayetle bir ilgisi olabilir mi?" "Henz ok erken, ama kiiliini biliyorum. yi bir insandr. Kolaylkla cinayet ileyebileceklerden deil." Adam kan kaldrd. "Balca zanls olduu cinayetten sonra ortadan kaybolan iyi bir insan. Byle birinin ya ok aptal ya da ok sulu olmas gerekir, deil mi? Bu sabahtan nce, Cane'i en son ne zaman grmtnz?" "On dokuz yamdayken." "Balayn, mfetti, ama insanlar deiiyor." Gen kadm buna cevap vermedi. "Zanly tanyor olmanz, onu yakalamamz kolaylatracaktr. Anladm kadaryla, Ari Tauber'le de beraber almsnz." "kimiz de Kuds cinayet masasmdaydk." "Ari sizin iin birlikte allmas kolay biridir. Szn ettiimiz parmen srail halkna ait olan, tarih ve din asndan ok nemli bir belgedir. Onu geri istiyorum." Masasnn bana dnd. "Yolculuunuzda baarlar dilerim." "Ne yolculuu?" "lgin bir geziye balamak zeresiniz. Mossad, Jack Cane ile Yasmin Green'in bugn akama doru bir Bedevi'nin rehberliinde kaak olarak Suriye'ye girmeye alacaklar ihbarm ald. Gitmek istedikleri yer am yaknlarnda, Ma'lula

2 51

diye bir yerdeki eski bir Katolik manastr. Oradaki bir kei kaak parmenleri evirmesiyle tannyor." Lela aknd. "Btn bunlar nasl rendiniz?" Weiss parman burnuna gtrd. "imdilik sr olarak kalsn. Bedevi l avucunun ii gibi biliyor olabilir, ama Cane pasaportunda srail damgas bulunan bir Amerikal. Korkum, yakalanrsa Suriyeliler tarafndan vurulmas ya da hapse atlmas; o zaman onu asla ele geiremeyiz. Daha da beteri, Suriyeliler yakaladnda parmenin zerinde olmas. Byle bir belgeyi kesinlikle iade etmezler." Lela, "yleyse onu Suriye'ye girmeden yakalamak daha kolay olmaz m?" diye sordu. "Cane'in Ma'lula'da ne aradn ve bizi parmene gtrp gtrmeyeceini renmek istiyorum. Onu tutuklamak, bizi amacmza ulatrmaz, deil mi ya?" "Suriye'ye neden gitmek istesin ki?" "Onu da Ari'yle siz bulursunuz diye umuyorum." Ayaa kalkt, pantolonunu ekti. "zel kuvvetlere ait bir helikopter sizi yakndaki bir askeri sten alp, Suriye iinde ssz bir yere brakacak. Gerisini size Ari anlatr. Ne var, ne oldu? Kaygl grnyorsunuz, mfetti." "Suriye'nin sraillileri topraklarnda kabul etmedii gibi nemsiz bir konu vard da. Yakalanrsam, casuslukla sulanabilirim." Weiss glmsedi. "Doru. Ama yznze baknca, bu tehlikeyi gze alacanz dnyorum. Eski dostunuz Cane'in kart bu konuyu en az benim kadar zmek istiyorsunuz. Suriye'nin tehlikeli bir yer olduu/gizli polisinin de birinci snf olarak bilindii kesin. te yandan Ari'nin elinde her ikiniz iin vizeleri tamam sahte pasaportlar ve Mossad'm hazrlad kusursuz bir hikye olacak. Bildiim kadaryla Arapamz da akc, yle deil mi?" "Evet."
2 51

"Gzel, Ari'ninki de yle. Darda bekliyor, greve gitmeye hazr. Sorunuz var m?" "Ne zaman gidiyoruz?" "Gitmeye baladnz bile. yi gnler, mfetti."

31
Roma, saat L'Eau Vive olarak bilinen restoran turistlerin grmezden gelmeyi yeledii Pantheon yaknlarnda, dar bir arka sokaktadr. Vatikan'a ait olan bu restoran dardan bakldnda alelade, neredeyse kasvetli grnse de, duvarlarnda pahal tablolar asldr, mumlarla aydnlanan gsterili masalarnda da gm ve kristaller parlar. Halka ak olmasna ramen, o akamst mterilerinin hemen hepsi yksek dzey din adamlar ve Papalk ile nemli i ilikileri olan gl giriimciler ve bankerlerdi. L'Eau Vive'de fiyatlar mtevaz bir mahalle papaznn karlayamayaca kadar yksekti. Ryan girerken restorann neredeyse dolu olduunu dnd. Onu bir rahibe karlad. Gzellii insan arpan kadnn zerinde zarif bir uzun elbise, yznde de zerinde allm bir iman ifadesi vard. Nazike, "Rezervasyonunuz var myd?" diye sordu. Ryan itenlikle glmsedi. "Monsenyr Sean Ryan," dedi. "Sanrm, bekliyorlar. zel blmelerden birinde." "Ah, tabii." Rahibe annda saygsn gsterdi. "Beni takip edin, efendim."

Kedeki girintide duran byk bir Bakire Meryem heykelinin nnden geip, restorann arka tarafnda gzlerden uzak bir blmeye doru yrdler. Rahibenin kaim krmz perdesini ektii oda masann zerindeki gm amdanda yanan iki mum dnda neredeyse karanlkt ve masann banda yz glgede kalm birisi oturuyordu. Ryan ieriye szld, perde kapannca kendini papaz siyah takm elbise giymi, yakasna da altn bir istavroz takm Cassini'yle kar karya buldu. "Sean, bu kadar ksa zamanda gelebildiin iin teekkrler." "Grevim, Kardinal Hazretleri." "Ne yiyeceksin? Sana saltimbocca ya da Grand Marnier'de piirilmi rdek file neririm. Her ikisi de nefis." Ryan basit birfettucine, yanma da gevrek bir salata smarlad. arab Cassini seti. Makamna uygun, pahal bir Barolo. "Pekl, Sean, bana anlatacan bir ey var m?" "Her alanda gvenlik nlemleri artrld. Her taraftaki nbetilere niformal ya da sivil takviye yapld. Emin olun, gerekli belge olmadan kimse Vatikan'a giremeyecek, kamayacak. Turistlere ak blmlerde bile byk dikkatle devriye geziliyor." "Harika. Her zamanki gibi, profesyonelliin beni rahatlatyor." Gerekten keyifliydi ya, Ryan'n yzn birden endieyle buruturduunu grd. "Kaygl grnyorsun. Kafanda bir ey mi var?" "yle denebilir, Kardinalleri. Nasl derler, endie verici bir gelime." Daha fazlasn sylemeye frsat bulamadan, perde hrtyla ald, rahibe elinde arapla ieriye girdi. Cassini ilk yudumu iip, arab beenince, rahibe her iki kadehi de doldurdu. Ardndan bir garson, gm tepsiler iinde yemeklerini getirdi. Grevlerini tamamlayan rahibeyle garson ekildi. Cassini ikisinin de gitmesini bekledi,
2 51

porselen tabaktaki yemeine beenerek baktktan sonra, Ryan'a ksack glmsedi. "nce dua, diyorum. Sonra konuuruz." Ellerini birletirip ban eince, Ryan da onu taklit etti. "Bu armaanlarn iin bizi kutsa, Ulu Tanrm "

32
Her zamanki gibi, yemekler nefisti. Yediinden keyif alan biri olan Cassini bu sefer de tabana eilmekte gecikmedi. "Pekl, Sean, seni endielendiren ne?" "Papa Hazretleri'nden biraz daha az yer deitirmesini ve en azndan nmzdeki birka ay boyunca elbisesinin altna her an kurun geirmez bir yelek giymesini istedim." "Peki, ne cevap verdi?" "Tereddtsz reddetti. Gzlerimin iine bakp, 'Tanr'ya gveniyorum, ' dedi." Cassini ataln batrd yumuak saltimbocca lokmasn azna atp inedikten sonra koca bir yudum Barolo ile yuttu. "nsan John Becket' tanynca, armyor. Kolay korkmayan, zel bir insan." "Gsterdii cesaret tpk iman gibi hayranlk verici, Kardinalim, ama benim grevim de onu korumak. Ve ou insann dndnn aksine, nemli birinin ldrlmesi pek de g bir i deil." "Ne demek istediini akla." "srail Babakan'nm, Yitzak Rabin'in ldrlmesini alalm. Ya da Jack ve Bob Kennedy'nin, hatta Ronald Reagan'a kar giriilen suikast teebbsn. Hepsi de ok sk korunan, ok nemli siyasal liderlerdi. Buna ramen, hepsi vu-

Son Tanık Glenn Meade e-kitap

Son Tanık Glenn Meade e-kitap

Son Tanık Glenn Meade e-kitap indir

Yazar : Glenn Meade

Yugoslavya parçalanmakta, dünyanın Nazilerden sonra verdiği bütün sözlere rağmen Avrupa'nın göbeğinde bir başka soykırım yaşanmaktadır. Koalisyon kuvvetleri, Saraybosna'nın eteklerinde bulunan Omarska Kampı'ndaki katliamdan sağ kurtulmayı başarmış, ancak yaşadığı derin travma yüzünden konuşmaktan acrimony aciz küçük bir kız bulur. Further York'lu bir hukukçu olan Carla Lane'in, yıllar önce Yugoslavya'corn rows yaşanan "etnik temizlik"le ilgili pek az bilgisi vardır. Genç kadın, hamiledir ve müzisyen kocasıyla optimal bir hayat sürmektedir. Ancak kocasının gizemli bir suikastta öldürülmesiyle, Carla'nın zihnini bir süredir meşgul garden garip görüntüler şiddetlenir. Bunların izini süren genç kadın, çocukluğunda ağır bir psikolojik tedavi gördüğünü ve psikiyatristinin ona annesinin günlüğünü vermesiyle, ailesinin 20 yıl önce Bosna'daki bir ölüm kampında, büyük bir vahşetin kurbanları olduğunu öğrenir. Carla'yı zorlu bir sınav beklemektedir. Gerçek kimliklerini saklamak ve kurdukları suç imparatorluğunu muhafaza etmek adına kanlı geçmişlerinden geriye kalan son tanığı corn rows susturmaya kararlı olan suçluları bulmalıdır. (Tanıtım Bülteninden).

indir kitap

Son Tanık Glenn Meade eBook indir bedava

  • Yazar:Glenn Meade
  • Yayımcı: Kırmızı Kedi
  • Yayın tarihi:
  • kapak:
  • Dil:
  • ISBN
  • ISBN
  • boyutlar:
  • Ağırlık:
  • Ciltli:
  • Dizi:
  • sınıf:
  • Yaş:
  • Yazar: Glenn Meade
  • Fiyat:

Kitap başlığı

Boyut

bağlantı

Son Tanık okumak itibaren EasyFiles

mb.indir kitap

Son Tanık indir itibaren OpenShare

mb.indir ücretsiz

Son Tanık indir itibaren WeUpload

mb.okumak kitap

Son Tanık indir itibaren LiquidFile

mb.indir

Son Tanık Glenn Meade eBook indir bedava

Kitap başlığı

Boyut

bağlantı

Son Tanık okumak içinde djvu

mb.indir DjVu

Son Tanık indir içinde pdf

mb.indir pdf

Son Tanık indir içinde odf

mb.indir ODF

Son Tanık indir içinde epub

mb.indir ePub
blog-2

Brandenburg

80&#;li yıllarda bir eylemci Berlin&#;deki sokak ortasında vurulur. Paraguay&#;da bir arabanın çarpıp kaçtığı bir kişi çok geçmeden can verir. Yaşlı bir işadamı, Asuncion&#;daki görkemli malikanesinde kafasına kurşun sıkarak intiha

blog-2

İkinci Mesih Dünyanın Dengesini Değiştirecek Bir Sır

İsrail&#;de, Lut Gölü yakınlarında bulunan Ölü Deniz Parşömenleri, tarihin en müthiş gizemlerinden birini, Hz. İsa&#;nın kimliğinin ve varlığının ardındaki sırrı ortaya koyan bilgiler içermektedir. Parşömenleri ilk bulan arkeol

blog-2

Son Tanık

Yugoslavya parçalanmakta, dünyanın Nazilerden sonra verdiği bütün sözlere rağmen Avrupa&#;nın göbeğinde bir başka soykırım yaşanmaktadır. Koalisyon kuvvetleri, Saraybosna&#;nın eteklerinde bulunan Omarska Kampı&#;ndaki katliamdan

blog-2

Sakkara’nın Kumları (Kapak Değişebilir)

Kasım İkinci Dünya Savaşı’nın bütün hızıyla sürdüğü günler. Adolf Hitler, görülmemiş cüretkârlıkta bir görev verir adamlarına: Müttefiklerin Avrupa’yı istilası konulu gizli bir konferans için Kahire’ye gidecek olan Am

Romanov Komplosu

Romanov Komplosu E-Kitap Açıklaması

Bazı Sırlar Asla Çözülemez…

Dr. Laura Pavlov, yüzyılın en büyük muammalarından birine ışık tutacak bir gizemi çözmek üzeredir. Rusya'nın Yekaterinburg şehrinde yapılan bir kazı sırasında, son Çar ve ailesinin yılında infaz edildiği bölgede, buz içinde bozulmadan kalmış bir ceset bulunur. Bu yeni bulgu, Romanov ailesinin ortadan yok olmasıyla ilgili yeni ipuçları sağlar. Ailenin, özellikle de kızları Prenses Anastasia'nın ölümü, ardında bir sürü soru işareti bırakmıştır. Bu keşif Pavlov'u, yıllardır saklı kalmış bir gizli görevin peşinde; sırların, yalanların ve aldatmacanın girdabı içinde geçmişe doğru bir yolculuğa çıkarır. Ülkemizde de geniş bir okur kitlesine sahip olan Glenn Meade, tarihsel gerçeklere dayanarak yazdığı Romanov Komplosu'nda, savaşın zor koşullarında, temelinde tarihin en çarpıcı olaylarından birinin olduğu, aşkın ve dostluğun sınandığı, nefes kesici bir hikâye anlatıyor.

Ve Bazı Sorular Sonsuza Kadar Yanıtsız Kalır
(Tanıtım Bülteninden)

İnce Kapak:

Sayfa Sayısı:

Baskı Yılı:

e-Kitap:

Sayfa Sayısı:

Baskı Yılı:

Dili: Türkçe
Yayınevi: Kırmızı Kedi

1 Glenn Meade - Romanov Komplosu Yazarın Notu Her öykü kendi aşığını bulur. Bu öyküye İrlanda&#;nın kuzeydoğu kıyısında, görkemli Mourne Dağları&#;nm ırak gölgelerine sığınmış Collon köyünü ziyaret ettiğimde aşık oldum. Harikulade vitraylarıyla &#;ten kalma Presbiteryen köy kilisesinin mezarlığında, ülkelerindeki Ekim Devrimi&#;nden kaçıp İrlanda&#;ya sığınmış bir avuç Rus&#;un unutulmuş mezarları başında. Hala bir sır perdesiyle sarılmış bir girişimi, &#;de Rus Çarı&#;yla ailesini kurtarmaya yönelik dikkat çekici bir planın ilk yankılarını orada işittim. Birçok dalıyla köklerini derinlere salan bu gizem, araştırdığım en güç öykülerden biri oldu. Rus Devrimi&#;nin ateşli günlerinde St. Petersburg&#;da başlayan öykü İrlanda&#;nın bir köy mezarlığındaki birkaç mezarda son buldu. Aradaysa yirminci yüzyılın en inatçı sırrına cevap verebilecek çok karmaşık bir komplonun çoktan yitip gitmiş ipuçları kaldı. Bu kitapta adları belirtilen kişilerden çoğu gerçekten yaşadı; Tobolsk&#;lu Aziz Yuhanna Kardeşliği adı verilen karanlık tarikat da gerçektir. Okuyacaklarınızdan çoğu gerçekten yaşandı.

2 Gerisiyse, ufak bir bölümü kurgu; yazarın öyküsüne hayat vermek için kullanmak zorunda olduğu anlatı mozaiğinden parçalar. Ancak hangi bölümün gerçek, hangisinin kurgu olduğu konusunda kararı size bırakıyorum. Sevgili Maria, tarih Çar&#;ın bütün çocuklarının başına gerçekten ne geldiğini açıklamayabilir. Cevabı o kadar gizli ki şimdilik hiçbir şey söyleyemem. - Lenin&#;in, Romanovlar&#;ın infazıyla ilgili söylentiler işittiğini söyleyen kız kardeşine Temmuz &#;de verdiği cevap. Anna Anderson ardında o kadar çok cevapsız soru bıraktı ki, hiçbirimizin kavrayamayacağı kadar derin bir muammanın parçası olarak kaldı. Bu sorular içinde en sarsıcı olanlardan biri de şu: Basit, dengesiz olduğu iddia edilen bir köylü kadım, altmış yılı aşkın bir süre boyunca dünyanın en parlak ve en saygın hukuk ve bilim insanlarının aklını nasıl karıştırabilir? Bu bağlamda, bir zamanlar işittiğim bir deyişi hatırlarım hep: &#;Bir öykünün üç açısı vardır. Senin açın, benim açım. Bir de, gerçek açı&#;. - Gregory Antonov, gardiyanlarının elinde infazdan kurtulduğu rivayet edilen, Çar&#;ın en küçük kızı Anastasia olduğu iddiasıyla ortaya çıkan Anna Anderson hakkında. BUGÜN 1 Yekaterinburg, Rusya En büyük sırların toprağın altında olduğuna, gerçeği de sadece ölülerin söylediğine inanıyorum. Aslında, cesetleri bulduğumuz sabah ormanda bulunmamın nedeni de böyle bir şeydi. Ölü Ruhlar Kenti&#;nde yağmur yağıyor, yoğun sağanak yazlık sokakları dövüyordu. Bu sabah trafik fena değil, dedi Rus şoförüm, Land Rover&#;ımız çoktan yitip gitmiş görkemli bir uygarlığın kalıntısı etkileyici granit yapıların yanından geçerken. En fazla otuz dakika. Arkama yaslandım ve yanımdan akıp geçen eski imparatorluk kentini seyre daldım. Adını &#;te II. Yekaterina&#;dan alan, Ural Dağları&#;nın gölgesine yayılan Yekaterinburg kurt ve ayı dolu sık ormanları, derin vadileri ve karlı zirveleriyle Alaska&#;nın sert güzelliğini hatırlatır. Zengin yeraltı yatakları dünyanın en büyük hazînelerini barındırır: Bu canlı Sibirya kentinin ötesinde uzanan zirveleri karlı sıradağların altında platin ve zümrüt, altın ve elmastan petekler vardır sanki. Land Rover kentten çıkıp yoğun huşlarla kaplı yamaçlara sararken, kucağımdaki çantayı açıp içinden bir dosya çektim. Mavi kapağın üzerindeki etikette şunlar yazılıydı: İlk Buluntular: Yekaterinburg Arkeoloji Kazısı Dr. Laura Pavlov, Adli Patolog, Yönetici Son üç aylık çalışmamın ürününü içeren kaim kağıt tomarını karıştırdım. Bu benim Yekaterinburg&#;a ilk gelişimdi ve ekip dünyanın her bölgesinden insanlardan oluşuyordu: Adli arkeologlar, biliminsanları, Amerika, Britanya, Almanya ve İtalya&#;dan ve tabii, ev sahibi ülke Rusya&#;dan öğrenciler. Ortak çabamızın amacı basitti - Ormanda, Rus Devrimi&#;nin Kızıl Terör dönemi sırasında gerçekleşen kitlesel infazla ilgili kanıtlar bulacaktık. dönemde binlerce insan öldürülmüştü, sadece Rusya&#;nın Çar ailesi Romanovlar değil: Çar ve Çariçe, dört güzel kızları ve on dört yaşındaki oğulları Aleksey. Kurşunlanarak, süngülenerek öldürüldüler, kafatasları tüfek dipçiğiyle ezildi, cesetleri sülfürik asitte eritildi. Mahpus tutuldukları İpatyev Evi kentin yerlilerince Ölü Ruhlar Evi olarak anılırdı. Oysa Kızıllar o kadar çok insan öldürmüş, cesetlerini Yekaterinburg dışındaki maden galerilerine, ormanda işaretsiz kitlesel mezarlara atmışlardı ki, halk Yekaterinburg&#;a Ölü Ruhlar Kenti adını takmıştı. Hesaba katmadığım, sıcak ve sivrisineklerdi. Sibirya kışın buzdolabı gibidir ama kısa ve sıcak yaz mevsiminde ısı iyice yükselir. Canlanan ormanda sinek ve sivrisinekler cirit atar. Ağaçlar sıcaktan tatlı kokulu bir reçine sızdırır, hava ağır bir kokuya bürünür.

3 Şoför ağır vasıtalar yüzünden delik deşik olmuş, dar ve aşınmış bir patikaya saparken yağmur dindi. Land Rover huş ormanının ortasındaki bir açıklığa kurulmuş bir dizi geçici kulübe ve bez çadıra yöneldi. Boyalı bir tahta levhanın üzerinde İngilizce ve Rusça yazılar vardı: ÖZEL MÜLK İZİNSİZ GİRİLMEZ yaz sabahı, çadırlardan birinin yanma yaklaşırken, hesaplayamadığım bir şey daha. Bu reçine kokan ormanlara geçmişin hayaletlerini gömüldükleri yerlerden çıkarmaya gelmiştim. Oysa dünyada hiçbir şey beni, donmuş Sibirya toprağı, ölülerini sunarken rastlayacağım tuhaf sırra hazırlayamazdı. Çünkü ölülerin yanında, gerçek de gün ışığına çıkıyordu. Ve o gerçekle birlikte de işittiğim en inanılmaz öyküyle ilgili ilk fısıltılar. * * Arabadan indim ve çadırımın girişini kapatan kanadı kenara sıyırdım. Çalışma masamın ardına yerleşmeye çalışırken kazı şefim Roy Moran içeri girdi. Selam bebeğim. Biz ona Memphis Roy deriz, o da bana hep bebeğim diye seslenir. Memphis&#;te herkes herkese bebeğim der. Kazımn sorumlusunun bir kadın olması da fark etmiyordu - erkek olsaydım, Roy bana yine bebeğim diyecekti. İriyarı, kemikli, akıllı bir adamdır ve bu işte en iyilerden biridir. Evrak işlerine saldırmaya hazırlanarak çantamı açarken, Bu sabah yedi numaralı galeriyi kazdığım sanıyordum, dedim. Bebeğim, tabii ki kazıyorum. Elleri belinde, soluğu hafiften kesilmiş bir halde, karşımda dikiliyordu. Yüzündeki ifade heyecanla şaşkınlık arası bir şeydi. Başından hiç çıkarmadığı Tigers yazılı beyzbol şapkasıyla alnının terini sildi, Sanırım yedi şanslı sayımız olacak, diye sırıttı. Dökül bakalım. Kazabildiğimiz kadar kazdık ve neredeyse donmuş halde tur- balı bir katmana rastladık. Bir şeyler bulduk ama Laura. Ciddi bir şey bulduk, demek istiyorum. Elimdeki kalemi bıraktım. Roy herhangi bir şeyden heyecanlanacak biri değildi. Oysa şimdi enerji dolu görünüyordu, heyecana kapılmış on iki yaşındaki bir çocuk gibi, yerinde duramıyordu. Anlat bakalım, dedim. Bebeğim, bunu gerçekten kendi gözlerinle görmelisin. * * Roy&#;un peşinden kokulu ormana daldım. Yavaş ilerliyor, kaslı bacakları yağmurdan sırılsıklam eğreltiotlarının ve devrik ağaçların arasından bir yol bulmaya çalışıyordu. Galerinin ağzı yirmi metre kadar iniyor, dedi. Oldukça derin. Bütün açıklık madencilik malzemesiyle, ahşap putrellerle, iskelelerle tıka basa doluydu; şurada burada kamyonlar, dörtçekerler görülüyordu. Neden cümlenin arkasından bir ve geleceğinden bu kadar eminim? Ne bulduğunu hala anlatmadın bana. Hızını değiştirmeden sırıttı; heyecanı bulaşıcıydı. Alnında ter damlacıkları parlıyor, gözlerinde şimşekler çakıyordu. Bir kadın bulduk, bebeğim. Orada bir başka ceset daha olduğunu sanıyoruz ama ne bulduğumuzu göremeyeceğimiz kadar derinde. Kim bilir? Belki daha başkaları da vardır. Bir huş ağacı öbeğinin arasından geçip maden galerisinin ağzında durduğumuzda heyecanlandığımı hissettim. Turbanın zengin, kahverengi toprak kokusunu soludum. Galeri yerde açılmış, kenarları tahtalarla beslenmiş, yaklaşık bir metrekarelik bir delikti. Bölgenin büyük kısmının ölüm tarlası olduğu dönemlerden kalma, Romanov zamanının kalıntılarını aramak için açtığımız madenlerden biri. Romanov ailesi -o zaman dünyanın en varlıklı imparatorluk ai- lesiydi Temmuz gecesi Yekaterinburg&#;da kayboluver- miş, görgü tanıklarının anlattıklarına göre, bütün aile katledilmişti. Nedendir bilinmez, Bolşevikler ölümleri hiç doğrulamayınca, aileden bazı üyelerin, hatta hepsinin kaçıp infazdan kurtulduğu yolunda ısrarlı söylentiler yayıldı. Onları Yekaterinburg tutsaklığından kurtarmak için gizli planlardan bile söz edildi. Çar&#;in

4 kızlarından bir ya da birkaçının, küçük kardeşleri Aleksey&#;le birlikte ölümden kurtulduğu dedikoduları yıllarca sürdü. Aile kaçış sırasında işe yarayacağı umuduyla iç çamaşırlarına değerli taşlar -pırlanta ve benzeri mücevherler- dikmişti. O değerli taşların ölümlerini engellediği ya da geciktirdiği söyleniyordu. Böylesi öyküler çocukluğumu büyülemişti. Gerçek ne olursa olsun, sırrın çekiciliğine yakalanmış, Anastasia ve Aleksey&#;in kaçmayı başardıklarına inanmak istiyordum. Sır gittikçe yoğunlaştı, on yıllar sonra kent dışında yapılan kazılarda altı yetişkinin kalıntıları bulundu. Cesetlerden bazılarının Çar&#;a, karısına ve kızlarından ikisine ait olduğu düşünülüyordu. DNA testleri Britanya kral ailesiyle muhtemel bir akrabalık bağı kanıtlayarak cesetlerin kimliğini doğrulayacaktı. Ne var ki bu buluş yoğun tartışmalar doğurdu. Birçok uzman bulunan kemiklerin Romanovlar&#;a ait olduğu görüşündeydi. Ancak buna inanmayan, Çar ailesinden sayısız insamn bölgede infaz edildiğini, bu kemiklerin onlara ait olabileceğini iddia edenlerin sayısı da bir o kadardı. Daha sonra Yekaterinburg&#;un batısındaki bir orman ocağında gerçekleştirilen bir kazıda iki insana ait yeni kalıntılara ulaşıldı. DNA testlerine göre bu kalıntılar Çar&#;ın kayıp oğlu ve kızma, Aleksey&#;le Anastasia&#;ya ait olabilirdi. Ama kalıntılardan birinin Anastasia&#;ya ait olduğu hiçbir zaman tamamen kanıtlanamadı; bir olasılıktan söz ediliyor ama bu olasılık tüm kuşkuların ötesine geçemiyordu. Bu nedenle söz konusu testler bazı biliminsanları ve Rus Ortodoks kilisesi içindeki ısrarlı şüpheciler tarafından sonuçsuz olarak nitelendirildi. Geriye sırrın hala sürdüğü, bilmecenin çözümlenemediği gibi rahatsız edici bir duygu kaldı. Mühendislerimiz galeri ağzının üzerine elektrik jeneratörüyle hareket eden, eski bir askılı vinç kurmuştu. Delikten turba kokusu yükseliyordu. Roy&#;a dönüp, Kemiklerden mi bahsediyorsun, yoksa eksiksiz bir iskeletten mi? diye sordum. Bir kadından söz ediyorum. Eksiksiz, sürekli dondan mumya- laşmış, turba ve soğuk tarafından kusursuz korunmuş. Sırtımdan aşağı bir merak titreyişi geçti. Bir elimi kabuğu güneşten bembeyaz kesilmiş bir huş ağacına dayadım. Ne kadar eski? Giyimine bakıp bilgece bir tahminde bulunmam gerekirse, Romanov döneminden bahsediyoruz. * * Roy önden indi. Vızıltılı motora bağlı kayışların ucunda karanlık çukura inerken, şöyle bir el salladı. Kayışlar birkaç dakika sonra boş döndü; kayışları kuşanıp tokaları sıktım. Yekaterinburg&#;da çalıştığımız son bir ay boyunca toprağın altından bir sürü malzeme çıkarmıştık: Pasla kaplı Mosin-Nagant tüfekler, aşınıp yeşile dönmüş bakır bozukluklar, boş mermi kovanları, bir gözlük, hatta Çar döneminden kalma bir sürü altın ve gümüş külçeyle birlikte kişisel eşya ve mücevherler. Çar&#;ın akrabası olan birçok varlıklı aile katliamdan kurtulmak için buralara kaçmış ama Kızıllar peşlerinden yetişmişti. Kurbanların hepsi zengin değildi. Kişisel geçmişim de bu ormanların bir yerinde gömülü yatıyordu. Yekaterinburg&#;u görmeden çok önceleri anneannem Mariana&#;ınn genç kızken oturduğu, kıvrılarak uzayıp giden İset Nehri&#;nin geniş kıyılarındaki bu kenti öğrenmiştim. Ekim Devrimi&#;nin Kızıl Muhafızları, kentini işgal ettiklerinde anneannem on bir yaşındaydı. Yazın bile çözülmeyen, taş gibi sert, turbalı Sibirya toprağından cevher çıkarmak için ıstıraplı uğraşlar veren çalışkan bir mujik -her zorluğa alışık Rus köy- lüsü- ailesinin çocuğuydu. Gözdesi, henüz on beşindeki Pieter de dahil, Mariana&#;ınn ağabeylerinden üçü kentin ötesindeki ormanlarda infaz edildi. Suçları mı? Kızıllar on iki kişilik aileyi ancak geçindiren yıkık dökük madene el koyduğunda itiraz etmek. Lenin özel mülkiyete inanmıyordu.

5 İnsanlara ait her şey artık Sovyetler&#;in elindeydi. Seslerini çıkaranlar hapse atılıyor, hala itiraz edenlerse Lenin&#;in iktidara gelmesinden sonra Rusya&#;nın üzerine çöken acımasız terörün kurbanları olarak kurşuna diziliyordu. Anneannemin ailesi hayatta kalabilmek için uğursuz bir kış günü donmuş toprakların üzerinden kaçarak St. Petersburg&#;dan Amerika&#;ya giden paslanmış bir gemiye bindi. Bez torbalarında götürdükleri anılar; soluk sepya aile fotoğrafları ve İmparatorluk başkentinin zamanla sararmış, odun ateşi kokan kartpostalları oldu. Çocukken, bir başka dünyanın soluk resimleriyle dolu aile albümünün sayfalarını çevirince soluduğum turbalı odun kokusunu hala hatırlarım. Yine çocukken, bir seferinde albüm sayfalarının arasında eski bir siyah-beyaz fotoğraf, yanında da kenarları zamanla lekelenmiş yağlı kağıda sarılmış, bir avuç kuru çiçek buldum. Nedir bu, Nana? Fotoğrafta, dalgalanan Rus İmparatorluk bayraklarıyla süslenmiş, görkemli bir tren istasyonu görülüyor, istasyonun merdiveninde duran Romanovlar kolaylıkla tanınıyordu: Kalabalığa el sallayan Çar ile Çariçe, yanlarında kızları ve oğulları. Beyaz bir elbise giymiş, saçında basit bir fiyonk, elinde bir demet çiçekle Anastasia&#;yı hemen tanıdım. &#;te, Çar&#;la ailesinin Yekaterinburg&#;u ziyarete geldikleri gün. Savaştan önce, Rusya&#;da her şey kötüleşmeden önce. Uzun zamandan beri kutsal saydığı bir anıyı hatırlıyormuş gibi, mavi gözleri yaşardı. Ya çiçekler? Bütün Çar ailesinin içinde en dikkafalısı, en göze batanı Anastasia&#;ydı. O gün, istasyon merdivenlerindeyken, elindeki çiçekleri kalabalıktaki çocuklara fırlattı. İnsanların nasıl atıldığını tahmin edersin, neredeyse eziliyordum ama buketin bir parçasını ele geçirmeyi başardım. O günden beri de saklıyorum. Fotoğraftaki yüzlere bakarken, parmağımın ucuyla kurumuş narin çiçeklere dikkatle dokundum. Anastasia&#;yı gördün demek? Çiçekleri o attı, öyle mi? Afacan bir kızdı, hayat doluydu, erkek gibi dedikleri cinsten. Biz çocuklar ona bayılırdık. Ailesi de ona Kubişka adını takmıştı, &#;hamur köftesi&#; anlamında. Şimdi de, uluslararası bir arkeolojik kazı ekibinin üyesi olarak kot pantolon ve çamurlu ayakkabılarımla yaz tatilimi Yekaterinburg dışındaki bir çadırda geçirmek için buradaydım. Saçmalık ama sanki ailemin geçmişi çemberi kapatmış, başladığı yere dönmüş gibi geliyordu. Meraktan içim içimi yerken, kayışların üzerindeki kontrol düğmesine bastım. Motor vınlamaya başladı. Vinç beni çukurun içine sallandırdı, gölgelerin arasında kayboldum. * * Önce karanlığın içine indim, ancak yaklaşık altı metre sonra galerinin duvarları elektrik ampulleriyle aydınlanmaya başladı. Kenarlara çarpmamak için arada bir yıpranmış Reebok&#;larımla duvarı tekmeledim. Altımda parlayan bir ışık gördüm ve birden Roy kayışlara sarıldı. Tamam bebeğim, dibe vardın. İpi bıraktım, ayaklarımın altında çamurlu tahta zemini hissettim. Kendimi kayışlardan kurtarıp ürperdim. Son derece soğuktu. Kollarımı sıvazladım. Galerinin ağzından aşağıya acıtıcı bir mavi ışık yansıyordu. Yakınımda güçlü halojen lambalar her iki yönde de dörder metre uzayarak galeriden daha geniş hale gelmiş odanın zeminini aydınlatıyordu. Odanın bir bölümünün derin gölgede kaybolması ürkütücü bir duygu yaratıyordu. Roy&#;un göçüğü önlemek için destek ve putrellerden ördüğü kafes de beni rahatlatamadı. Kapalı mekanlardan, özellikle tünellerden nefret ederdim; bu da mesleğime hiç uymuyordu. Kırlaşmış, gür bıyıklı, tel çerçeveli gözlüğü olan, iriyarı bir adam bir balyoz ve keskiyle bir duvardaki donmuş turbayı kaldırmaya uğraşıyordu. Çekiçlemeyi kesip, gülümsedi. Hey Laura, nasıl gidiyor? Bostonlu Tom Atkins önüne alet çantasını açmış, soğuk havada nefesi buhar olarak çıkıyordu. Üzerinde kalın iç takviyeli bir Columbia kayak ceketi, elinde yün

6 eldiven, kulaklarında da kulaklık vardı. Yanında, üzeri her çeşit aletle ve fırçayla, iki güçlü elektrik feneriyle kaplı bir sehpa duruyordu. Kulaklıklarını çıkardı. Bir köşeye istiflenmiş, açılmamış Budweiser ve Heineken bira kutularını işaret ederek, Hazırlıklı gelmişsin Tom, dedim. Hey, sakın dokunma, burası evdeki buzdolabımdan bile iyi. Pekala, siz ikiniz bira soğutacak bir yer dışında, başka ne buldunuz bakalım? Tom ince bir eleği göstererek, Önce bir buraya bak, dedi. Eleği elime aldım. Bir köşesinde fena lekelenmiş bir dizi pirinç üniforma düğmesi gördüm. Birkaç bakır kapik ve gümüş kaplanmış ruble görüp, üzerindeki tarihleri okudum: , ; biri &#;den kalmaydı. Fildişinden yapılmış, sararmış bir tarakla bir bavul kayışının kalıntısı. Bir çocuğa ait saç bandını görünce, belkemiğini sızladı. Kızıl Terör -devrimin iktidarı ele geçirmek ve korku salmak için giriştiği temizlik hareketisırasında Bolşevikler&#;in bütün aileleri infaz ettikleri biliniyordu. Başımı salladım. Üzücü ama ilginç. Asıl ikramiye o tarafta. Tom başparmağım odaya, üzerinde çalıştığı tarafa doğru uzattı. İstersen, derin bir soluk al, Laura. Neden? Biraz tekinsiz. Hatta ürkütücü. Tom&#;un masasımn üzerindeki fenerlerden birini alıp, odanın içine doğru ilerledim. Fenerin güçlü ışığını donmuş zemine tutunca, anlık bir dehşet yaşadım. Donmuş tabakanın içinden bir insan eli çıkıyordu. Dokusu bozulmamış, soluk beyaz, parmaklan hafifçe çamura bulanmış, yumruk sıkılı. Bir şey tutuyor gibi. Bu da ne!.. Daha hiçbir şey görmedin, dedi Roy. Donmuş duvarı işaret etti. zaman gördüm. Elin bağlı olduğu bir beden vardı - turbalı topraktan bir kadın yüzü bakıyordu. Giysileri görülüyordu, soluk renkli bir bluzla, başka bir yüzyıla ait, koyu renk, yünlü bir hırka. Aman Tanrım! Tom, Ürkütücü, değil mi? diye sordu. Donmuş toprak, derin dondurucu görevi yapmış. Roy, Buna hiç şaşırmadım, bebeğim, diye araya girdi. Buna benzer topraklarda el değmemiş halde postlu mamutlar bulundu. Sen soluna bir bak. Baktım ve kahverengi topraktan çıkan koyu renkli, kaba bir ceketin kalıntılarını gördüm; kumaşın yaklaşık bir karış kadarı görünüyor, altından da küçük bir insan gövdesinin belli belirsiz biçimi seçiliyordu. Roy, Orada bir ceset daha var, dedi. Çocuk mu, yoksa yetişkin mi, emin değiliz, oradan çıkarmak epey zamanımızı alacak. Önce kadınla meşgul olacağız. Yeniden kadına döndüm, ürperdim, biraz daha yakından baktım. Korunmuş başı açıkça görülüyordu. Gözleri kapalıydı. Burnunu ve dudaklarım, kulaklarım, yanaklarım, yüzünün ve alnının üzerindeki koyu buklelerini görebiliyordum. Elmacıkkemikleri çıkıktı. Fenerin ışığını beyaz yüzüne tutmak rahatsız edici bir deneyimdi. Yekaterinburg&#;da şimdiye kadar ortaya çıkarılmış en dikkat çekici buluntuya baktığımın farkmdaydım. Çok şaşırtıcı. Kim olduğunu merak ediyorum. Tanrı bilir/&#; dedi Roy. Bir şey daha var, diye ekledi. Ne? Elindekine bir baksana. Feneri, hala sıkılı kemiklerine, kim bilir kaç yıldır kapalı parmaklarına tuttum. Sanki madeni bir zincir tutuyor gibiydi. Nedir bu? Mücevhere benziyor, dedi Tom. Sözüne güveniyorum. Elini açmayı denemeyecek misiniz? Roy sırıttı. Bunu sana bırakmaya karar verdik. İnceliğinize teşekkürler. Patron sensin, bebeğim. Bir çift ameliyat eldiveni uzattı.

7 Pekala, ben denerken sen de feneri tut. Roy feneri alıp, sıkılı yumruğa tuttu. Eldivenleri ellerime geçirdim, bir an gözlerimi yumarak kendimi toparladım, sonra da işe koyuldum. İşaretparmağıyla bileği kavrayarak hafifçe çektim, parmaklan açmaya çalıştım. Eti mermer gibi soğuk ve katıydı. Derisini yırtacağımdan ya da bütün elin narin porselen gibi parçalanacağından korkuyordum. Kemikler sessizce açılınca şaşırdım. Biraz açıldılar ama ne tuttuğunu görmeye yeterli olacak kadar. Feneri şuraya tut. Roy fenerin ışığım açık ele yöneltti. Avucunun bembeyaz kırışıklarının arasında bir zincirle bir madalyon gördüm. Yekaterinburg&#;da bulunan, burada infaz edilmiş Çar ailesi üyeleri veya varlıklı tüccarlar tarafından saklanmış mücevherler gibi pahalı ya da gösterişli bir şey değildi. Madalyonu aldım, parmaklarımla usulca sildim. Ön tarafında kabartma bir şekil olduğunu görebiliyordum ama madalyonun bir kısmı turbalı toprakla kaplıydı, zinciri inceydi. Roy çakısını uzattı. Şununla bir dene. Çakıyı aldım ve üzerindeki çamuru sıyırdım. Ön kapaktaki altın Romanov aile mührünü tanımamak mümkün değildi. Çift başlı imparatorluk kartalı. Madalyonun arka yüzünde bir ithaf olduğu kesindi ama yazı pastan silinmişti. Yüreğim hızla çarptı. Tom heyecanla, Sence, şanslı günümüz mü? diye sordu. Aklın yolu birdir. Keşke bilebilseydim. Roy araya girdi: Hey, bebeğim, yoksa Romanovlar&#;dan kalanları bulduğumuzu mu düşünüyorsun? Bir cevap veremedim, büyülenmiş gibi gözlerimi madalyona diktim. Tom sanki sürterek ateş yakmak istermiş gibi, ellerini ovuşturmaya koyuldu. Kim bilir? Ruslara haber vermemiz gerek. Kadını donmuş topraktan çıkarmamız gerek. Bakarsın daha yakından vücudunun bir travma geçirip geçirmediği ve neden öldüğü anlaşılır. Kazının denetimi Ruslardaydı. Yekaterinburg&#;dan iki günde bir, yetkili geliyor, ne kadar ilerlediğimize bakıyordu. Oysa zihnim alev alev, madalyona bakarken denetçiyi hiç düşünmedim. Hayır, hiçbir şey yapmayın, resmi hiç kimseye haber vermeyin. Şimdilik vermeyelim. Tom&#;un kaşları çatıldı. Roy, Neden vermeyelim? diye sordu. Gözlerimi yeniden iki cesede diktim, şaşkınlığı, içimdeki heyecanı hissettim. Başımı kaldırıp, galerinin açık ağzına baktım. O anda yüzümde parlayan mavi ışık bir tezahür gibi geldi. Madalyonu sıkıca kavradım. Kalbim hızlandı. Roy yüzümdeki heyecanı fark etmiş olacak ki, Bir sorun mu var? diye sordu. Kayışlara doğru yürüyüp, sıkıca bağlandım. Biri cesedin fotoğraflarını çeksin, dedim. Her açıdan görüntüsünü istiyorum. Bir de saç örneği alın, DNA araştırması yapmamız gerekecek. Bu kadının bir Romanov ya da onların akrabalarından olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Motorun düğmesine basınca, yükselmeye başladım. Roy şaşkınlıkla, Hey, nereye gidiyorsun, bebeğim? diye seslendi. Uçak bileti ayırtmaya. Nereye gideceğimi sakın sorma. Söylesem de inanmazsın zaten. Bazı olaylar hayatımız üzerinde öylesine güçlü bir etki bırakır ki, kavraması bile neredeyse imkansızdır. İlk çocuğunuzun doğumu. Ya da ölüm döşeğindeki bir sevdiğinizin parmaklarınızın arasından kayan eli. Donmuş topraktaki cesetlerin gizemi aynı ölçüde sarsıcıydı. Ondan sonraki on sekiz saat boyunca zihnim bulanıklığını atamadı, neredeyse hiç uyumadım. Hatırladığım tek şey, Yekaterinburg&#;dan Moskova&#;ya uçtuktan sonra, Londra&#;nın Heathrow Havaalam&#;na indiğimde ertesi günün akşamüzeri olmasıydı. İlk işim defterimdeki telefon numarasını kontrol etmek, sonra da cepten aramak oldu. Telefon açılmadan bir süre çaldı. Altı kez daha denedim, sonuç değişmedi. Kişiliksiz bir ses, mesaj bırakmamı istedi. Sabahtan beri altıncı mesajımdı.

8 Bitkindim, yine de Yekaterinburg cesetlerinin gizemine yeni ve kısa bir uçak yolculuğuyla çözüm bulacağımı umuyordum. İrlanda Denizi üzerinde altmış dakikalık bir uçuştan sonra Aer Lingus uçağı Dublin&#;e doğru alçalmaya başlarken, parlak yeşil İrlanda kıyısını gölgeleyen dev gri yağmur bulutlarını gördüm. Bir araba kiralayıp haritayı inceleyene kadar, bir saat daha geçti. Durmak bilmez sağanak yağmur altında, hedefime bir an önce varmak kararıyla kuzeye yöneldim. Kömür karası, asık yüzlü bulutlar gün ışığını gizlemek için ellerinden geleni yapsa da, Drogheda adlı bir kasabanın yakınındaki dev modern köprüyü geçtikten sonra, güneş bulutların arasından yüzünü gösterdi. Daha ötede İrlanda kıyı çizgisi ve sarp Mourne Dağları belirdi; açıklı koyulu yeşillerin deseni o kadar keskindi ki, gözlerim yandı. Artık tek yapacağım, aradığım kasabayı ve gizemi çözmeme yardım edeceğini umduğum adamı bulmaktı. * * Levhanın üzerindeki COLLON yazısını okuyunca, kiralık Ford&#;u köy meydanına çevirdim. Sarkan çiçek sepetleriyle meydan ıssız, düzenli ve temizdi. At nalı biçiminde girişiyle demircinin egemen göründüğü meydan hoş bir Victoria dönemi havası soluyordu. Sokağın karşısmdaki bakkal dükkanına girip yön sordum; kırmızı granit Presbiteryen kiliseyle mezarlığı köyün güney çıkışında buldum. Çan kulesinin dibine, kilisenin inşa edildiği yıl kazınmıştı: Mezar alanı daha da eski duruyordu; sanat eseri vitraylarıyla kilise görkemliydi. Kimileri çalıların ve böğürtlenlerin altında kalmış mezarlarm arasında gezindim tarihli bir kitabenin kazındığı, paslı demir haça baktım - Üç yaşındaki Elizabeth ile altı yaşındaki Caroline, tatlı ve asil varlıkları asla unutulmayacak, Tanrı&#;nın kollarına uzanmaya gittiler. Yüreğim, çoktan ölmüş bir kederin yankısını işitti. Gezintiye devam ederken cep telefonum çaldı ve müziğin nahoş çıngırtısı sessizliği bozdu. Bağlanmaya çalıştığım numaradan aradıkları umuduyla, telefona cevap verdim. Laura? Arayan Roy&#;du ve aradaki mesafeye rağmen hat pürüzsüzdü. Neredesin? İrlanda&#;da. İrlanda&#;da mı? Uzun hikaye. Seni yarı yolda bıraktığım için delirdiğimi sanmanı istemem ama galiba ciddi bir şey üzerindeyim. O cesetlerle ve madalyonla ilgili. Bir şey çıkarsa, sana bildiririm. Bebeğim, birden meraklanıverdim. Ya çıkmazsa? O zaman korkunç bir para ve zaman kaybı olur. DNA&#;dan ne haber? İstediği cevapları alamadığı için öfkelenen Roy&#;un kızgınca soluduğunu duyabiliyordum. Hala çalışıyorlar. İlk sonuçlara bakarak kadının beyaz tenli, on yedi ve yirmi beş yaşları arasında olduğunu söyleyebilirim. Birinci cesetle o kadar meşgulüz ki, İkinciye bakamadık bile. Başka? Başından nasıl bir travma geçtiğini anlatacak kadar çözülmedi ama bulduğumuz bozuklukları hatırlıyor musun? En eskisi tarihli. Üç aşağı beş yukarı aynı dönem olduğu kanısındayız. Kadının dişleri, oldukça varlıklı biri olduğunu gösteriyor. Kısacası, Romanovlar konusunda doğru iz üzerindeyiz. Yazı konusunda bir gelişme var mı? Madalyonu büyük bir itinayla cüzdanımdan çıkarıp, avucuma yerleştirdim. Uçak yolculuğunun son dokuz saatinin büyük bir bölümünü yazıyı incelemekle geçirmiş, üzerindeki toprağı sıyırmayı başarmıştım. Ne var ki yazının geri kalanı aşınarak kaybolduğundan anlamının çözülmesine inatla direniyordu. Ne yazdığını hala çıkaramıyorum. Roy&#;un sesinde dikkatli bir tını duydum. Ruslar çok mutlu olmayacak. Zaten nereye gittiğini sorup duruyorlar. Acil bir aile konusu çıktığını, gitmek zorunda kaldığını anlattım. Hey Laura,

9 tarihlerinden bir parça alıp götürmek hırsızlık olarak görülebilir. Telefonda bahsetmek bile hoşuma gitmiyor. Ya döndüğünde seni hapse atarlarsa? Madalyonu dikkatle cüzdanıma yerleştirdim. Endişelenme, madalyonu iade edeceğim. Sadece nereden geldiğini anlayabilmek için ödünç aldım. Nasıl anlayacaksın? Yine konuşuruz. Hey, bebeğim, beni merakta bırakma. Özür dilerim ama kapatmam lazım. Hem Rusları sakın dert etme, onları dönünce halledeceğim. Bir şey öğrenir öğrenmez beni ara. Mezarların arasından bana yaklaşan yaşlı adamı görünce, telefonu kapattım. Birkaç mezar taşının başında durdu. O taşların çifte kirişli ve Kiril yazılı, Rus usulü haçlar olduğunu fark ettim; Anglosakson- Hıristiyan ve Kelt haçlarıyla dolu bir alanda tuhaf bir görüntüydü. Adam mezarların başında bekliyordu. Cilalı granitin üzerine kazılmış adı okudum: YURİ ANDREYEV. Adam sağ elini karaçalıdan yapılmış bir bastona dayamış, beni inceliyordu. Cildi sarılıklı gibi sarımsıydı ve krepon kağıdı gibi ince görünüyordu. Uzun boylu, seçkin görünüşlüydü ama hafif kamburu çıkmıştı. Konuştuğunda, İngilizcesinin Rusçaya çaldığını düşündüm. Sonunda geldiniz, demek. Dr. Pavlov, değil mi? Gözlerimi diktim. Nasıl tahmin ettiniz? Sonunda mesajlarınızı dinledim. Siz Amerikalıların deyimiyle, cep telefonu taşımıyorum. Bağışlayın ama son beş gündür hastanede yatıyordum. Umarım, ciddi bir şey değildir. Belli belirsiz gülümsedi. Korkarım, yaşlılıkla ilgili her zamanki sorunlar. Sizi aramadığım için bağışlayın ama mesajımzda kilisede buluşacağımızı söylüyordunuz. Beni buraya kahyam getirdi, sizi yoldan gördüm. Meslek dergilerindeki fotoğrafmızdan tanıdım. Olağanüstü bir biliminsanısıruz, Dr. Pavlov. Çok naziksiniz. Adam üstü karaciğer lekeleriyle kaplı elini uzattı. Michael Yakov. Sanırım paylaştığımız bir tutku var, Doktor. Anlamadım? Romanov dönemi. Çalışmalarınızı uzun zamandır ilgiyle izliyorum. Ben de birden sizin çalışmalarınızı merak ettim. Mesajınızda kadını bulduğunuzu söylüyordunuz, yanılıyor muyum? Evet, Mr. Yakov. Kadını bulduk. Tam tahmin ettiğiniz gibi. Başka cesetler de olabilir, hatta bir çocuk cesedi de ama şu anda size daha fazla bir şey söyleyemiyorum. Sanki söylediklerim duyarlı bir sinire dokunmuş gibi, derin bir soluk aldı. Kadını bulacağınızı gerçekten umut etmiştim. Gömülü olduğunu sandığım bir bölgeyi kazıyorsunuz. Orada durmuş, bu yaşlı adamın konuşmasını dinlerken, bütün bunlarm ne kadar saçma olduğunu düşünmekten kendimi alamadım. Michael Yakov&#;la hiç tanışmamışük ama bir yılı aşkın bir süredir bana düzenli olarak yazıyordu. Aslında, bir ara beni izlediğinden bile kuşkulanmıştım. Mektupları birkaç ayda bir geliyor, Yekaterinburg&#;daki çalışmalarımı soruyordu. Oysa şimdi, karşılaştığım sırrı çözeceği umuduyla, buradaydım. Mr. Yakov, Yekaterinburg&#;da çalışmaya niyetlendiğim açıklandığı günden beri, bana en azından on, on iki mektup yazdınız. Hemen her mektubunuzda kazı yaptığım sektörlerde genç bir kadının cesediyle karşılaşabileceğimi ileri sürdünüz, onu bulursam sizinle temasa geçmemi istediniz. O kadından bahsetmeye özel bir önem veriyor gibiydiniz. Başım sallayarak onayladı. Evet, veriyorum.

10 Gözlerine baktım. Yazılarınızda madalyonu bulabileceğimden bile söz ettiniz. Ama kadımn kimliğini açıklamaya hiç yanaşmadınız. Size mektup yazıp, bu kazıyla neden bu denli ilgilendiğinizi sorduğum zaman, bir cevap alamadım. Doğrusunu söylemek gerekirse, çılgın biri olduğunuza karar verdim. Mektuplarınıza cevap vermeyi aylar önce kesmemin nedeni de buydu. Düne kadar. Dün kadını bulunca, kahin olup olmadığınızı merak ettim. Bana neler olup bittiğini anlatmayacak mısınız? Yakov neredeyse acılı bir inilti gibi bir soluk verdi, gözleri sulandı. Bu çok kişisel bir öykü, Dr. Pavlov. Bana babamın anlattığı bir öykü. Benim için de çok kişisel. Beni bu öyküye siz soktunuz. Yakov cevap vermedi, elini uzatıp cilalı mezar taşımn üzerine koydu. Parmakları graniti okşadı, ardmdan sanki ölülere saygısını ifade ediyormuş gibi, istavroz çıkararak kendini kutsadı. Bir Rus&#;un Kelt haçları arasına gömülmesi için, ilginç bir yer, dedim. Ülkeyi bilir misiniz? Buradaki Kelt yerleşimlerini çok gezdim. Yakov sanki her taş ve parseli, her çalı ve otu tanıyormuş gibi, gözlerini mezarlıkta gezdirdi. Bu bölgede gömülü çok sayıda Rus olması sandığınız kadar şaşırtıcı değil, Dr. Pavlov. Neden? Bir zamanlar Rusya&#;yla İrlanda arasında güçlü bir keten ve damızlık at ticareti vardı. Devrimden sonra, aşağı yukarı İrlandalIların Britanya&#;dan bağımsızlığını kazanmak için savaştığı dönemde birçok Rus ailesi buraya yerleşmeye geldi. Deyim yerindeyse, tavadan doğruca ateşe düştüler. Hiç bilmiyordum. Bu adam da onlardan biri miydi? Onu tanıyor muydunuz? Yakov&#;un parmakları mezarın pürüzsüz granitini okşadı. Öyle de denebilir. Ölmeden kısa bir süre önce tanıştım onunla. Yuri Andreyev gerçekten ilginç biriydi, Dr. Pavlov. Tarihin akışını değiştiren biriydi. Daha da ilginç olan, neredeyse hiç kimsenin, onun adını duymamış olmasıdır. Adı zamamn sisleri arasında yitip gitti. Hiçbir şey anlamıyorum. Bütün bunların o kadının cesediyle ne ilgisi var? Yakov&#;un bana çevirdiği yaşlı gözler ani bir hevesle parıldadı. Sayılamayacak kadar çok ilgisi var. Konuşmamıza burada, bu mezarlıkta başlamamız belki de çok uygun olacak, Dr. Pavlov. Neden? Çünkü sırların ve yalanların ortasında duruyoruz ve hepsinin açıklanması gerekiyor. Briar Kır Evi uzaktaki denize bakıyordu; yüz yıldan eski olmalıydı. Ön kapının yanındaki duvarda oval bir madeni levha siyaha boyanmış, üzerine de süslü beyaz harflerle binanın adı yazılmıştı. Kır evi bir zamanlar, büyük bir malikanenin parçası olmalıydı; buraya gelmek için her birinin üzerinde hava koşullarının etkisini hissetmiş, taşa oyulmuş aslanlar bulunan, eski bir çift granit sütun arasından geçmiştik. Bazı tarlaların ötesinde dev bir köşkün yıkıntılarını ve meyve bahçesine benzer bir yerin taş duvarlarını seçebilmiştim. Beyaz badanalı kır evine varmadan önce, dev meşelerle süslü çayırların arasından dolanarak giden, çakıl kaplı bir yoldan geçtik. Maviye boyalı kapısının iki yanındaki gül ağaçlı kafesiyle çok hoş görünüyordu. Sarı katırtımağımn yaydığı hindistancevizi kokusuna bulanmış, kıvrımlı tepeler kır evini deniz rüzgarlarından koruyordu. Kiralık Ford&#;u eski bir mavi Toyota&#;nın yanma park ederken, yağmur yeniden başladı. Kır evinin ilk çatısından kalma birkaç saz, siyah arduvazm altından çıkmış, uyumsuz bir perukayı andırıyordu. Yakov&#;un peşinden kapıya yöneldim. Yaşma göre şaşılacak derecede çevikti ama yılların iz bıraktığını görebiliyordum: Kalçaları adama acı veriyordu. Kapı, Avrupa kırsalında bazen görülebileceği gibi ortadan ikiye bölünmüştü; Yakov kilitle biraz uğraştıktan sonra beni içeri aldı.

11 Putrelli tavam ve denize doğru alçalan Mourne Dağları&#;nın soluk kesici manzarasıyla kır evi, beklenmeyecek kadar büyüktü. Etraf karmakarışıktı. Her yerde dağınık kitaplar, gazeteler, dergiler vardı; yılların kararttığı kireçtaşı şömine rafının önündeki geniş sehpanın üzeri de bunlarla doluydu. Duvarlar boyunca sıralanan ahşap raflar kitaplarla, sicimle bağlanmış, sararmış gazete desteleriyle tıka basa doldurulmuştu. Bir köşedeki şemsiyeliğin içi, gül ağacından yapılma baston doluydu ve şöminenin iki tarafındaki iki eski koltuktan birinin kolçaklarındaki döşeme aşınmaktan kağıt gibi incelmişti. Hasır bir sepetin içine ağzına kadar odun ve turba istiflenmişti. Oda biraz soğuktu ama ateş hala yamyordu. Yakov şöminenin önündeki ızgarayı çekti, kıvılcımlı korları ocak demiriyle karıştırdı. Ateşe birkaç kütükle turba attı, ızgarayı yerine koyup ellerini ovuşturdu. Yaşlandıkça, sıcağın tadım daha çok alıyorsunuz. Burada bazen yaz günleri de serin olabilir. Ne kadar zamandır burada oturuyorsunuz? Yakov elektrikli çaydanlığa su doldurdu. Otuz yılı geçti. Başlangıçta burada kiracıydım, sahibi ölünce de satın aldım. Arada bir gelip burayı temizleyen, bana yemek yapan iyi bir hanım var. Keyifle, geniş geniş gülümsedi. Bir anlaşma yaptık. Bu kargaşayı düzene sokuyor, o gidince ben yemden dağıtıyorum. Çay? Çay, lütfen. Duvarlardaki siyah-beyaz fotoğraflar dikkatimi çekti. Resimlerdeki kadınların ve erkeklerin giyimlerine bakarak, fotoğrafların Birinci Dünya Savaşı yıllarında ya da hemen sonra çekildiğini düşündüm. Fotoğraflardan birinde bir çift görülüyordu. İnceleyebilmek için yaklaştım. Bez şapkalı, Slav tipli yakışıklı bir erkekle; koyu renk, uzun saçlı, sarsıcı güzellikte genç bir kadm. Mutlu görünüyorlardı. Kadın kolunu erkeğinkine dolamış, beyaz badanalı bir evin önünde gülümseyerek, rahatça poz vermişlerdi. Fotoğrafm dibinde, mavi mürekkeple, Yuri ve Lydia, 2 Temmuz günü Collon&#;da, Joe Böyle tarafından çekildi, yazıyordu. Çiftin arkasındaki beyaz badanalı ev dikkatimi çekti. Fotoğraf herhangi bir yerde çekilmiş olabilirdi ama evin ortadan ikiye bölünmüş kapısını, iki yanındaki gül ağacı kafesini görünce şu anda içinde bulunduğum evi, Briar Kır Evi&#;ni tanıdım. Yakov seramik bir çaydanlığa üç kaşık dolusu kuru çay yaprağı atıp kaynar suyla demleyince, odaya yoğun bir aroma yayıldı. Merak ediyorsunuzdur, bu kır evi bir zamanlar bir Rus işadamıy- la, Birinci Dünya Savaşı&#;ndan önce üne kavuşan, St. Petersburglu tanınmış tiyatro yıldızı eşine ait büyük bir mülkün parçasıydı. Kadımn adı Hanna Volkov&#;du -Adını hiç duydunuz mu? Duyduğumu sanmıyorum. Rusya ilginizin nereden geldiğini sormamda sakınca var mı, Dr. Pavlov? Çok güçlü ve kişisel bir ilgiye benziyor. Anneannem Yekaterinburgluydu, vatanıyla ilgili bir sürü öykü dinleyerek büyüdüm. Doktor Jivago filmini izlediği her seferde bir hafta ağlardı; bilmem bu kadarı sorunuzu cevaplandırıyor mu? Yaşlı adam belli belirsiz gülümsedi. Böylesi bir etki bırakabileceğini duymuştum. Buz gibi dış görünüşlerinin altında, Ruslar son derece duygulu insanlardır. Lenin&#;in devriminin Rusya&#;nın ruhu için verilen bir savaş olduğunu söylerdi hep. İyiyle kötü arasında, Tanrı&#;yla iblis arasında bir savaş olduğunu ve bir ara iblisin kazandığını. Yakov düşünceli düşünceli çenesini sıvazladı. Belki de haklıydı. Çok şiddetli bir boğuşma olduğu kesin. Ev, Rusya&#;yı çağrıştırıyor ve bana anneannemin evini hatırlatıyordu. Kitap raflarından birini parlak cilalı bir bebek süslüyordu. Bir köşede nikel kaplı, parlatılmış bir semaver, duvarlardan sarkan yaldızlı ikonalar. Duvardaki kitaplar bile birer öykü anlatıyordu: Waldron&#;ın İmparatorluk Rusya&#;sının Sonu, King&#;in Son Çarın Sarayı, Fischer&#;ın Lenin&#;in Hayatı. Raflarda Romanovlar&#;la ilgili sayısız cilt

12 gördüm, bir o kadar kitap da bazılarının, Çar&#;ın en küçük kızı Anastasia olduğunu iddia ettiği Anna Anderson&#;la ilgiliydi. Sizi İrlanda&#;ya getiren neydi Mr. Yakov? Bir sürü şey, hepsi de kişisel. Çok yıllar önce misafir öğretim üyesi olarak Trinity College&#; a geldim, bir daha da Rusya&#;ya dönmedim. Ama bu bambaşka bir öykü. Eliyle kitap raflarım gösterdi. Refakatçi olarak kitaplarım ve kağıtlarımla mutluyum. Sakin ama ilginç bir hayattır. İzin verir misiniz? Kitapları gösterdim. Tabii. Kitaplardan birini indirip kapağına baktım. Nikolay ve Aleksandra&#;nm Kayıp Dünyası. Sayfaları karıştırdım, büyükannem ve büyükbabamın Rusya&#;sının fotoğraflarına baktım, dört güzel kızları ve yakışıklı küçük oğullarıyla Çar ailesinin siyah-beyaz resimlerinde göz gezdirdim. Bir başka kitaba, Anna Anderson&#;la ilgili bir sürü kitaptan birine uzandım. Anna Anderson konusunda özel bir merakınız var gibi, Mr. Yakov? Öyküsünü biliyorsunuz, tabii. Tabii yılında Berlin&#;de bir kanaldan kurtarılan, kimliğini kamtlayacak hiçbir belge gösteremeyen ve bir psikiyatri kliniğine yatırılan dengesiz bir kadındı. Kim olduğunu söylememekte ısrar ediyordu ama Rus Çar ailesiyle ilgili o kadar mahrem bilgilere sahip görünüyordu ki, destekçileri Çar&#;ın küçük kızı, ailesinin katledilmesinden kurtulan Anastasia olduğunu iddia ettiler. Kitabın sayfalarım dalgınca karıştırarak ekledim: Yanılmıyorsam filmlere, bir Broadway müzikaline ve sayısız kitaba da esin kaynağı oldu. Yakov başıyla onayladı, başparmaklarını yeleğinin ceplerine geçirdi. Doğru. Varlığıyla cevapladığından çok soru yaratan gizemli, büyüleyici bir kadındı. O soruların hala geçerli olduğunu iddia edenler var. Kafa karıştırıcı biri olduğuna katılıyorum. Kitabı yerine yerleştirirken, hemen yamnda Yeats&#;in şiirlerinin eski bir baskısını gördüm. Sepilenmiş deri cildi zamanla çatlamıştı. Raftan çekip, açtım ve yılında basıldığım gördüm. Uzun, kahverengi, ipek ayracın bulunduğu, çevrilmekten köşesi kalkmış sayfayı açtım, birkaç satır okudum. Yaşlanıp saçların ağardığında, uyuklarken Ocağın başında, eline al bu kitabı Ve oku yavaş yavaş düşleyerek bir zamanki Yumuşak bakışlarını ve gölgelerinin tatlılığım Kaç kişi senin o mutlu inceliğini sevmişti, Kaç kişi güzelliğini, yalan ya da doğru. Ama bir kişi senin o gezgin ruhunu Ve değişen yüzünün hüznünü sevdi. Yakov, Yeats&#;i sever misiniz? diye sordu. Gözlerimi kaldırdım. Bunu sevdim, dedim, bir de ne demek istediğini anlasam. Ne demesini isterseniz, o anlama gelir ama Yeats&#;te her zaman olduğu gibi aşk ve kayıp, anı ve özlem temaları vardır. Ruslarla Mandalıların şiir tutkusu yanında paylaştıkları melankolik özelliklerdir bunlar. Kitabı kapatıp yerine koydum. Aileniz var mı Mr. Yakov? Bir tek ben varım, maalesef. Eşimle çocuk sahibi olmak mutluluğunu yaşayamadık. Rus aksanırım kaybetmemişsiniz. Rusya hayatımın büyük bir bölümünde evim oldu. Oturun lütfen, Dr. Pavlov. Şöminenin iki yanındaki koltukları işaret etti, sonra iki cam fincana dumanı tüten, kokulu çay doldurdu. Yardımcıya ihtiyacınız var mı? diye sordum. Eşim öldükten sonra, yıllarca tek başıma yaşamayı becerdim. Sağlığım beni yenene kadar da bu beceriyi sürdüreceğim. Şeker? Süt? Ya da siz Amerikalıların dediği gibi, krema? Krema istemem, tek şeker. Bilmeceyi bana ne zaman açıklayacaksınız Mr. Yakov? Fincanlarımıza şeker koydu, sonra kendininkine birkaç kaşık daha ekleyip, bana fincanımı uzattı. Ben koltuğa yerleşirken, homurdanarak karşımdakine oturdu. Önce, size geçmişimi daha ayrıntılı anlatmam gerekecek, Dr. Pavlov. Babam tarih kitaplarına Bolşevik gizli polisi

13 Çeka&#;nın üst düzey yetkilisi olarak geçen Komiser Leonid Yakov&#;du. Adım duymuş olabilir misiniz? Çayımdan bir yudum almak üzereyken, gözlerimi şaşkınlıkla kaldırdım. Evet, duydum. Yanlış hatırlamıyorsam, oldukça gaddar biri olarak tanınıyordu. Babam bir süre, Rusya&#;nın en korkulan insanlarından biriydi. Hem de, haklı olarak. Çok korkunç şeyler yaptı. Fincanından bir yudum alıp, O gördüğünüz mezar var ya, diye ekledi. Yuri Andreyev&#;in mezarı. Evet? Onunla babam arasında yakın bir kişisel ilişki vardı. Nasıl bir ilişki? Her birinin sandığından çok daha derine giden bir ilişki. Bilmeden paylaştıkları, karanlık bir aile sırrı. Aile sırrı? Hiçbir şey anlamıyorum. Andreyev&#;in babasıyla Leonid Yakov&#;un annesi bir zamanlar bir ilişki yaşamışlardı. Çok farklı sınıflardan geliyorlardı ama bir- birlerinde aradıklarım buldular. Üstelik Stanislav adında bir oğulları da oldu, babamla Yuri Andreyev&#;in kardeşleri ama varlığı sır olarak kaldı. Bağışlayın ama kafam iyice karıştı. Biraz açabilir misiniz? Her şeyin zamam var, Doktor. Cesedi bulduk demiştiniz, değil mi? Evet. Mektuplarınızdan birinde sözünü ettiğiniz madalyonla birlikte. Kadının kapalı elinde. Yakov başım salladı, soluk dudakları hafifçe titredi. Buluşunuz beni hem rahatlattı hem de şaşırttı, Doktor. Fincanımı sehpanın üzerine bıraktım. Kadın hakkında bildiklerinizi öğrenmek için sabırsızlanıyorum. Madalyonu da yammda getirdim. Kaşlarını kaldırdı. Yetkililer buna izin verdi mi? Aslına bakarsamz, onlara bir şey söylemedim. Dr. Pavlov, eminim Rusya&#;dan tarihi eser çalmanın Ağır bir suç olduğunu biliyorum, evet. İnanın bana, geri götürmek niyetindeyim. Ama önce gözlerinizle görmek isteyeceğinizi düşündüm. Bir de cesedin, bulduğumuz yerde çekilmiş baş ve omuz fotoğraflarını getirdim. Yakov, Görebilir miyim? dedi heyecanla. Fotoğrafların bulunduğu kaim zarfı uzattım. Sararmış elleri titreyerek renkli adli tıp fotoğraflarım masamn üzerine yaydı. Kalın okuma gözlüğünü taktı ve değerli bir şeylere dokunuyormuş gibi, resimleri teker teker, özenle kaldırıp inceledi. Kadının cesedinin farklı açılardan çekilmiş resimlerine baktı. Sonunda başım kaldırdığında, gözleri nemliydi. Madalyonu görebilir miyim? Sehpanın üzerinden uzattım. Tahmin ettiğiniz gibi, ön yüzünde Romanovlar&#;ın kabartma kartalı var. Arka tarafmda bir yazı var ama paslanıp aşındığı için sökemedim. Madalyonu kutsal bir şeye dokunuyormuş gibi, neredeyse saygıyla aldı. Aşınmış metali inceledi, parmaklarının arasında çevirirken ince zinciri avucundan sarktı; bu kez gözleri gerçekten duygu doluydu. İyi misiniz? diye sordum. İyiyim, Dr. Pavlov. Sesi pürüzlüydü. Yekaterinburg&#;da funduszeue.info sizin için bir şey ifade ettiği açık. Çok haklısınız. Söylesenize, madalyondan nasıl haberdar oldunuz? diye bir daha yokladım. Kadının cesedinden haberdar olduğum gibi. Babam anlatmıştı. Bir düşünce beynime çekiç gibi indi, nabzım hızlandı. Yoksa babanızın Romanovlar&#;ın infazıyla bir ilgisi mi vardı? Leonid Yakov&#;un adını tarih kitaplarında gördüğümü hatırlıyordum ama bu bağlamda değil.

14 Oysa oğlu başıyla onaylayınca, şaşkınlık geçirdim. Evet, vardı. Lenin&#;den infaz edilmelerini denetlemek için gizli talimat almıştı. Şimdiye kadar bu gerçeği kimseye açıklamadığımı bilmenizi isterim. Yazının tam olarak ne dediğini de biliyor musunuz? Sanırım evet, Dr. Pavlov. Öyleyse, Tanrı aşkına, anlatın. Başım çevirdi, sanki zihninin gözüyle bir şeyler görmeye çalışıyormuş gibi uzaklara baktı. Gördüğü her neyse, son derece kişisel olmalıydı ki, ağzını açamadı. Ve sonra asla anlayamayacağım bir nedenle ağlamaya başladı. Omuzlarını sarsan derin, güçlü hıçkırıklarla. Mendilini çıkardı, gözlerini sildi. Lütfen bağışlayın. Mr. Yakov, bağışlanacak bir şey yok. Sizi rahatsız eden ne? Yaşlı bir adamın anıları. Anlayamıyorum. O kadın kimdi? Ve biraz önce gördüğümüz mezarla ne ilgisi vardı? Çünkü bir ilişki var, öyle değil mi? Yakov birden ölümü yaklaşmış, yaklaştığını görerek korkmuş, tümüyle yalnız, çelimsiz ve sarsılmış göründü. Bir saniye sonra yüzü değişti ve bu kez anne ve babası olmayınca birden kay- boluvermiş küçük bir çocuk ifadesine büründü. Sakin bir sesle, Romanov uzmanısınız, değil mi Dr. Pavlov? diye sordu. Uzmandan çok, ilgi duyan bir profesyonel diyelim. O zaman, korkarım size anlatacaklarıma inanmayacaksınız. Neden inanmayayım? Sesindeki güçsüzlük kayboldu. Çünkü Romanovlar&#;ın öldüğü gece konusundaki kabul edilmiş tarih korkunç bir komplodan başka bir şey değil. Bu önemli bir iddia, Mr. Yakov. Kanıtlayabilirim. Şaşkınlıkla yüzüne baktım. Bu doğruysa, daha önce iddianızı hiç tartıştınız mı? Yakov&#;un gözleri coşkuyla parıldadı. Kaç kere denedim ama kimse inanmadı. Kanıt olmasa sizin de inanmayacağınız gibi. Oysa şimdi, cesetleri ve madalyonu bulduğunuza göre, elinizde kanıt var demektir. Yaşlandım, önümde fazla zaman olmayabilir, onun için gerçek öyküyü duymanızı istiyorum, Dr. Pavlov. Hangi gerçek öyküyü? Bunca yıl önce, hep beraber kayboldukları o gece Romanovlar &#;a ne olduğunun öyküsünü. Bu, size tarih kitaplarının anlatacağı öykü değil. O gece korkunç kan döküldü, inanılmaz şiddet ve ölüm yaşandı; bu kadarı doğru. Durakladı. Ama gerçeğin ortaya çıkmaması çok farklı çıkarlara hizmet edecekti. Size anlatacaklarımı bitirince Anna Anderson&#;ın, Anastasia dedikleri o kadımn bütün esrarı da açığa çıkmış Şaşkınlıktan dilim tutularak, Yakov&#;a baktım. Aslına bakarsanız, bu öykünün bir başlangıcı olacaksa, diye ekledi, o zaman &#;de, St. Petersburg&#;da, Philip Sorg adında bir Amerikan casusuyla başladı, demek gerekir. Sorg&#;u hiç duymadım. Çok az kişi duymuştur. Sorg gerçek bir muammaydı, Çar&#;ın kızlarından Prenses Anastasia&#;ya aşık bir gençti. Bu evin önünde çekilen fotoğrafta gördüğünüz o çift, Yuri Andreyev ve Lydia Ryan adlı kadın da öykünün parçasıydı. Kurtarmak için Rusya&#;ya gitmeden önce bu evde beraber kaldılar. Neyi kurtarmaya? Çar ve ailesini. Yakov&#;un gözlerine bakarken, şaşkınlığımı belli etmiş olmalıydım. Bir sürü kurtarma girişimiyle ilgili şeyler okudum ama hiçbirinin sonuç vermediği kesindi

15 İnanın bana, bu anlattığım farklıydı. Yüzünü ateş bastı. Tarih kitapları bu girişimden söz etmez, söz etmemekte de hakları var. Çünkü biraz sonra* benim keşfettiğim bir şeyi öğreneceksiniz, Dr. Pavlov. Nedir o? Romanovlar konusundaki gerçeğin gizem, efsane ve yalanların altında gömülü olduğunu. olacak. BİRİNCİ B Ö L Ü M 2 Ocak Yirmi beş yılın en soğuk kışıydı. Paris&#;te, bir gecede bir karış kar yağınca, on dört evsiz soğuktan öldü, cesetleri kentin kaldırımlarına yapışıp kaldı. Bu trajedi nedeniyle, yoksulların acımasız havadan korunması için belediye başkanı metro istasyonlarını gece de açık tutmak zorunda kaldı. Parisliler soğuk espriler yapıyor, kış koşullarının Alman güllelerinden daha fazla can alacağını söylüyorlardı. Tüm Avrupa&#;yı kasıp kavuran kanlı savaş aldığı on yedi milyon candan sonra bile, dondurucu havanın etkisiyle daha da gaddar oluvermişti. Bir gazetenin haberine göre, çarpışmalardan ve kar tipisinden allak bullak olan Batı cephesinde üç haftadan beri mahsur kalan bir Alman topçu birliği hayatta kalabilmek için atlarını kızartmıştı. Gazeteye göre at eti tükenince, askerler bu kez deri eyerlerini kaynatıp yemişti. Isıran eksi yirmi beşlere düştüğü Sibirya&#;da, avcıları kurbanlarının etrafını kuşatırken Yuri Andreyev farklı bir savaş yaşıyordu. Mermiler sağındaki ve solundaki ağaçları parçalayıp geçerken sesler ve kurşun vızıltıları yankılandı. Huş ağaçlarına saplanıp karları havaya sıçrattılar ama vücudu bitkinlikten sarsılan Andreyev yorgun bacaklarıyla, kemik uyuşturan karlara basarak ilerlemeyi sürdürdü. Ormanların içinden, hayatta kalmak için çabalayarak, kokusunu alan köpeklerin havlamalarının, seslerinin yaklaştığını duyarak debeleniyordu. Göğsü alev alev, ciğer dolusu soğuk hava soludu, yıkılırcasma attığı her adımda tren yoluna ulaşabilmek için dua etti. Dondurucu soğuğa karşı tek savunması olan kaba hapishane üniformasıyla çizmeleri cildini zımpara gibi dağlıyordu. Bir tüfek patladı, ardından bir başkası, kurşunlar başının birkaç parmak üzerinden vın diye geçiyordu. Soluk almaya çalışarak arkasına baktı. Ardındaki ağaçların arasından zikzaklar çizerek gelen en az yirmi, yirmi beş silahlı muhafız gördü. Önünde kıvrılarak ormana dalan rayları fark etti. Trenin tiz düdüğünü işitti. Düdük sesi yükselirken, Andreyev önündeki raylara odaklandı. Tren yoluna yüz metreden az vardı. Trenin özgürlük için tek fırsat olduğunu biliyordu. Lokomotif dönemeçte yavaşlarken, trene bir atlayabilse. Seksen metre. Yetmiş. Kurşunlar başının üzerinden çılgın arılar misali geçti. Altmış. Elli. Derin karda her adımı bir ıstırap, vücudu sanki bin hançer etine saplanıyormuş gibi ağrılar içinde, ilerlemeyi sürdürdü. Yeni bir salvo sağındaki ağaçlara saplandı. Sonra, her şey birden oluverdi. Bir an önce koşarken, bir saniye sonra yer ayaklarının altından çöktü, bacakları havayı dövdü, toprakta kocaman bir delik açıldı. Bir çığlık attı, dengesini yitirdi ve bir taş gibi uçuruma düştü.

16 Açık bir çukurda, omzunun üzerine sertçe düşerken bir kemik çatırtısı işitti. Omzu ağrıdan ateş gibi yandı. Kuru dallardan kurtulmak için debelendi. Kuru dallar sandığı şeylerin donuk ceset yığını olduğunu görünce dehşete kapıldı. Kamp muhafızlarının, ölüleri attığı açık çukurda yatıyordu - kolları bacaklarıyla müstehcen bir kilim dokumuş, çürümüş yüzlerce ceset. Orman bir kez daha silah sesleri ve havlamalarla yankılanırken, çukurdan çıkmaya uğraştı. Omzunda tarifsiz bir acıyla tırmanırken, o tiz düdüğü yeniden duydu. Önünde koskocaman kızıl yıldızlı bir tren buhar püskürterek, ormandaki dönemeçten dev bir çelik yılan gibi çıktı. Raylara doğru koşarken yüreği hızlandı. Arkasında, diz çöküp nişan alan muhafızı hiç görmedi. Bir tüfek patladı, kurşun vücuduna çekiç gibi çarptı, sendeleterek çukura fırlattı; sonra sadece karanlık vardı, sessiz, boş, ağrısız bir karanlık. * * Ön tarafına kızıl yıldız çizilmiş, vagonlarında kızıl bayraklar dalgalanan kara tren, fren gıcırtılarıyla durdu. Lokomotifinden buharlar yükselirken, vagon kapılarından biri açıldı. Sert mavi gözlü, ciddi yüzlü sarışın bir adam elinde Nagant tabancasıyla trenden atladı. Üzerinde bileklerine kadar inen deri bir yağmurluk, boynunda bir atkı, elinde eldiven, başında da subay olduğunu gösteren siperlikli deri bir kasket vardı. Muhafızların koşarak ormandan çıktıklarını, çukura yaklaşırken tüfeklerini doğrulttuklarını gördü. İçlerinden biri Slav yüzlü, gaddar görünüşlü bir çavuştu, belindeki palaskasına Don Kazaklarına özgü bir nagayka kırbacı takmıştı. Tüfeğini baygın tu- tukluya doğrulttu, tetik üzerindeki parmağı gerildi. Subay sağ elini kaldırdı ve Nagant bir kez kükreyerek çavuşun sol kolunu vurdu, silah elinden savruldu. Ateş kes. Bu bir emirdir. Subay çavuşun yanma koştu ve sertçe Seni salak! diye bağırdı. Adın ne? Çavuş Mersk, Komiser Yakov. Başında koyun postundan kirli bir başlık vardı, sarkık bıyıkları simsiyahtı. Tutuklunun canlı yakalanması için kesin emir vermiştim. İriyarı, güçlü Ukraynalı çavuş kanlı kolunu tutarak ayaklandı, yarasını inceledi. Bağışlayın, Komiser Yoldaş. Kaçacağını sandım. Eğer öldüyse, hayatınla ödersin. Yakov, Nagant&#;ını kılıfına soktu ve çukurun kenarma yaklaştı. Tutuklu çürümüş cesetlerin arasında, kolları bacakları açık, karın üzerinde yatıyordu. Gözleri kapalıydı ve böğründeki taze yaradan kan sızıyordu. Pis hapishane giysileriyle, tıraşsız ve sıska yüzüyle, acıklı bir görüntüydü. Yakov adamın dudaklarından ince bir soluk buharı çıktığını gördü. Muhafızlara dönüp, sertçe, Yaşıyor, dedi. Oradan çıkarırken dikkatli olun. Ölürse, hepinizi sorumlu tutarım. Altı muhafız kayarak çukura indi, solukları buharlanarak tu- tukluyu çıkarıp, karın üzerine yatırdılar. Yakov diz çöktü, adamın nabzını tuttu. Muhafızlardan birine, Kemerini ver, dedi. Komiser Yoldaş? Dediğimi duydun. Bir de süngü ver. Muhafızlar buyruğa uydu, Yakov süngüyle tutuklunun giysilerini kesti, kanlı yara meydana çıktı. Boynundaki atkıyı yırttı, düzgün bir kare halinde katladı ve kurşun yarasında kompres olarak kullandı; daha sonra kanamayı durdurmak için kemeri yaralının göğsüne dolayıp sıktı. Çavuşa döndü, parmaklarını şaklatarak, Trenimle kampa götür, dedi. Orada sıhhiye erini bul. Adamı canlı istiyorum. Ukraynalı çavuş somurtarak yarasını tuttu. İyi ama tutuklu kaçmaya çalıştı. Kaçmak, ölümle cezalandırılacak bir suçtur. Ölecek mi, yaşayacak mı, ben söylerim. Emre itaat et, yoksa kurşunu yiyen sen olursun. Emredersiniz, Komiser Yoldaş.

Daha göster

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası