kaynağı değiştir]
“ | Arapça kulağa daha hoş gelse de Farsça söyle—Aşkın başka birçok lehçesi vardır. | ” |
Rumi ve İran arasındaki bu kültürel, tarihi ve dilsel bağlar, Rumi'yi İranda ikonik bir şair yaptı.[96] Mevlana'nın şiirleri İran'daki birçok şehrin duvarlarında sergilenmekte, Farsça müzikle söylenmekte[96] ve okul kitaplarında okunmaktadır.
Rumi'nin şiiri, klasik İran ve Afgan müziğinin çoğunun temelini oluşturur.[97] Şiirinin çağdaş klasik yorumları İranlı Muhammed Rıza, Şehram Nazeri, Davud Azad ve Afganistanlı Muhammed Haşim Çeşti tarafından yapılmıştır.
Rumi, İbn Arabi türünden İslam filozofları sınıfına aittir.Bu aşkın filozoflar, Müslüman dünyasındaki geleneksel irfan, felsefe ve teozofi okullarında sıklıkla birlikte incelenirler.[73]
Mevlana, teozofisini (aşkın felsefeyi) şiirlerinin ve öykülerinin boncuklarına bir ip gibi yerleştirir. Onun ana noktası ve vurgusu varlığın birliğidir.
Mevlana'nın Müslüman bir alim olduğu ve İslam'ı ciddiye aldığı yadsınamaz. Bununla birlikte, manevi vizyonunun derinliği, dar anlayışlı mezhep kaygılarının ötesine geçti. Bir dörtlük okur:
Farsça:در راه طلب عاقل و دیوانه یکی است | Arayıcının yolunda, bilgeler ve çılgınlar birdir. |
—Quatrain |
Kuran'a göre Muhammed Allah tarafından gönderilen bir rahmettir.[75] Bununla ilgili olarak Rumi şöyle der:
"Muhammed'in Nuru, dünyada bir Zerdüşt'ü ya da Yahudi'yi terk etmez. Onun iyi talihinin gölgesi herkesin üzerine parlasın! O, saptırılanların hepsini çölden yola çıkarır."[76]
Ancak Rumi, İslam'ın üstünlüğünü şu sözlerle öne sürer:
"Muhammed'in nuru bin (ilmin) nuru oldu, bin dal oldu ki, dünya da âhiret de uçtan uca ele geçirildi. Muhammed böyle bir tek daldan perdeyi yırtarsa, binlerce keşiş ve rahip bellerinden batıl inanç ipini yırtarlar."[77]
Mevlana'nın şiirlerinin çoğu, dıştan dini riayetin önemini ve Kuran'ın önceliğini öne sürer.[78]
“ | Allah'ın Kuran'ına kaçın, ona sığının orada peygamberlerin ruhları birleşir. | ” |
Rumi şöyle diyor:
Ömrüm oldukça Kuran'ın kuluyum.
Seçilmiş olan Muhammed'in yolunun toprağıyım.
Eğer biri benim sözlerimden bunun dışında bir şey alıntılarsa,
Ondan ayrıldım ve bu sözlere kızdım.[80]
Rumi ayrıca şunları da belirtir:
“ | "İki gözümü bu dünya ve öbür dünya [arzularından] "diktim" - bunu Muhammed'den öğrendim."[81] | ” |
Mesnevi'nin ilk sayfasında Mevlana şöyle diyor:
"Hadha kitâbu 'l-mesnevî ve huve uSûlu uSûli uSûli 'd-dîn ve keşşâfu 'l-kur'ân."</br> "Bu, Mesnevi'nin kitabıdır ve (İslam) Dininin köklerinin kökleridir ve Kuran'ın Açıklayıcısıdır."[82]
yüzyıl İran'ının en önemli filozoflarından biri olan Hadi Sabzavari, Mesnevi ile İslam arasında şu bağlantıyı kurar:
Bu, [Kur'an'ın] ayetli tefsiri ve onun esrarengiz gizemi üzerine bir tefsirdir.
Kur'an'ın hazinesinde avlanmaya gelince, onda tüm [Kur'an'ın] eski felsefi bilgeliği bulunabilir; [Mesnevî] tamamıyla belagatli bir felsefedir.
Gerçekte, şiirin inci ifadesi, İslam'ın Kanun Hükmündeki şeriatı ile Tasavvuf ṭarīkatı ve İlahi hakikat'ı birleştirir. Yazarın başarısı, İlahi güç, içgörü, ilham ve aydınlanmayı Kanun, Yol ve Hakikat'i eleştirel akıl, derin düşünce, parlak bir doğal mizaç ve sahip olduğu karakter bütünlüğünü içerecek şekilde bir araya getirmesindedir.[83]
Seyyid Hüseyin Nasr şöyle diyor:
Bugün İran'da Rûmî üzerine yaşayan en büyük otoritelerden biri olan Hâdî Hâ'irî, yayınlanmamış bir eserinde, Dîvân'ın ve Mesnevî'nin kadar ayetinin, Kur'an ayetlerinin Fars şiirine pratikte doğrudan tercümeleri olduğunu göstermiştir.[84]
Mevlânâ, Dîvân'ında şöyle der:
Sufi, Ebu Bekir gibi Muhammed'e tutunur.[85]
Mesnevisi, büyük ölçüde Kuran ve hadislerden türetilen fıkra ve hikayelerin yanı sıra günlük hikayeler içerir.
Dünyada sevgi ve hoşgörü ikonlarından birisi ve dinler ve uluslar ötesi bir alim olan Mevlana kimdir? Küçükken ailesi ile Konyaya göç etmişti ama aslen Mevlana nereliydi? Hayatı nasıl geçmişti?
Mevlanayı anlatmaya başlamadan önce, kendisinin doğum yeri dahil, yaşamının birçok evresi hakkındaki bilgilerin tartışmalı olduğunun altını çizmek gerekiyor. Çünkü kendisinin yaşam öyküsünü kaleme alanların verdikleri bilgiler zaman zaman birbiriyle çelişiyor. O nedenle kendisi hakkındaki tek mutlak bilginin, ölüm tarihi ve yeri olduğu söyleniyor.
Ya olduğun gibi görün, ya göründüğün gibi ol. -Mevlana
Index
Hoşgörü ve barışın evrensel sembolü olan Mevlana Celaleddin Rumi, yüzyılda yaşamış ve tüm dünyaya mal olmuş bir İslam alimi, düşünür, şair, sufi ve mutasavvıf. Onu ve düşüncelerini herhangi bir kalıba sokmak, sınırlamak veya belli bir kesime atfetmek yanlış olur. Çünkü kendisi 66 yıllık yaşamı boyunca, Müslümanından Gayrimüslimine herkese dokunabilmiş, kim olursa olsun herkesi kucaklayabilmiş bir isim. Öyle ki eserleri, onlarca dile çevrilmiş, ardında bıraktığı sema geleneği UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’ne girmiş ve her yıl yapılan Şeb-i Arus törenleri ile de evrensel bir boyut kazanmış.
Asıl adı Muhammed Celaleddin olan Mevlana, Hicri takvime göre de bugünün takvimi ile 30 Eylül de Afganistanın Belh şehrindede doğmuş. Efendimiz anlamına gelen Mevlana ve Konyada yaşayıp burada vefat etmiş olmasına ithafen Anadolulu anlamına gelen Rumi isimleri ise ona sonradan yakıştırılan adlar.
Döneminin en büyük ilim insanlarından olan babası Bahaaddin Veled, Mevlananın hayatındaki ilk etkili figür ve öğretmeni olmuş. Kendisi Sultanül Ulema yani Alimlerin Sultanı lakabına sahip olsa da oldukça mütevazı biriymiş.
Zamanında yaşanan yoğun Moğol baskınları ve Bahaaddin Veledin diğer alimlerle arasında çıkan anlaşmazlıklar nedeniyle, Mevlana ve ailesi de Belhten göç etme kararı almış. Tüm aile Belhten yola koyulmuş ve Mekke, Nişabur, Bağdat, Şam gibi şehirlere uğraya uğraya Anadoluya varmışlar. Önce Malatyaya gelen daha sonra da Erzincan ve Karamana geçen Sultanül Ulema ve ailesi, Karamana yerleşme kararı almış. Babası, 18 yaşına gelen Mevlanayı burada Gevher Banu ile evlendirmiş.
O zamanlar Selçuklu egemenliğinde olan Anadolu toprakları, Konyadan yönetiliyormuş. Döneminin Selçuklu Sultanı Alaaddin Keykubat, Bahaaddin Veledi Konyaya huzuruna davet etmiş ve kendisini kapıda karşılamış. Hatta daha sonra Bahaaddin Veled adına bir medrese yaptırmış.
Bahaaddin Veledin de vefat etmesi ile Mevlana babasının yerine Konyadaki medresede ders vermeye başlamış. İşte Mevlana ismi ona medresede ders verdiği zamanlarda uygun görülmüş. Bir yıl sonra Konyaya babasını ziyarete gelen fakat ölüm haberini alan, ileride Mevlananın yetişmesinde büyük emeği olacak olan İslam alimi ve düşünür Seyyid Burhaneddine bağlanmış ve onun öğrencisi olmuş. Seyyid Burhaneddinin isteği üzerine fıkıh, tefsir ve usul dersleri almak için Halep ve Şama giden Mevlana, 7 yılın ardından Konyaya geri dönerek 40ar günden 3 kez çile çıkararak burada eğitim vermeye başlamış.
de Mevlananın yolu ileride hocası, dostu, sırdaşı, yoldaşı olacak Şems ile kesişmiş. Şemsin ölümüne kadar hiç ayrılmamışlar. Mevlananın tasavvufi fikirleri bu dönemde Şemsin etkisi ile şekillenmiş ve oturmuş. Detaylarını aşağıda bulabilirsiniz.
Mevlana, toplam iki evlilik yapmış. İlk eşi Gevher Hatundan, Sultan Veled ve Alaaddin adlı iki oğlu olmuş. Gevher Hatun vefat edince, Kira Hatun ile evlenen Mevlananın Emir Muzaafferudun Alim Çelebi ve Melike Hatun adında iki çocuğu daha olmuş. Bugün ise Mevlana Celaleddin Ruminin en az kuşağa kadar uzanan torunları bulunuyor ve Çelebi soyadını taşıyorlar.
Kendisi, Hicri Takvime göre ’de, Mevlevilerin Şeb-i Arus yani Düğün Gecesi dediği 17 Aralık de 66 yaşında vefat etmiş. Cenazesine Gayrimüslimler de dahil binlerce insan katılmış. Hatta Müslümanlar önce onları alandan kovmak istemişler fakat Gayrimüslimler, bize İsayı da, Musayı da Mevlana öğretti diyerek gitmeyi reddetmiş. Güzel insan Mevlana, ardında, büyük eseri Mesnevi dahil çok önemli eserleri ve bugünlere kadar gelecek olan müridlerini bırakmış. Şu anda türbesi, şimdilerde Mevlana Müzesi olan dergahın içinde bulunuyor. Asıl mezarı ise sandukasının altındaki odada yer alıyor.
Mevlana bugünkü Afganistan sınırları içinde doğmuş. Moğollar doğudan bastırdıkça zaman içinde daha güvenli olan batıya, Anadoluya kadar gelmişler. Ancak o dönemde Afganistan diye bir ülke yoktu. Ailesinin yaşadığı Belh şehri o zamanlar İrana bağlı olan Horasan Bölgesindeydi ve bölgede Türkler, Araplar ve Farslar beraber yaşıyordu.
O dönemde, Selçuklular’ın resmi dili de, o coğrafyada yaygın edebiyat dili de Farsçaydı. Mevlana Türkçe de biliyordu ancak eserlerininin bir kısmını Yunanca, Arapça, çoğunu ise Farsça kaleme almıştı.
Mevlana Divan-ı Kebir eserinde kökenleri ile ilgili şöyle demiş:
Her ne kadar Farsça söylesem de aslım Türk’tür. Mevlana
Çoğu düşünüre göre Mevlanayı Mevlana yapan kişi Şems-i Tebrizi. da İranın Tebriz şehrinde doğan Şems-i Tebrizi, gösterişe, makama önem vermeyen, sürekli seyahat eden, aşk ile Allaha ulaşılacağı düşüncesi ile ibadetlerini gizli yapan bir din alimi. Sürekli göçebe bir hal içinde şehir şehir gezen Şemsin yolu de Konyaya düşmüş ve Mevlana ile tanıştıklarında, sanki yıllardır birbirlerini tanıyormuşcasına yakın olmuşlar. Günlerce süren sohbetler etmeye başlamışlar ve zamanla Şems, Mevlananın hocası olmuş.
Şems ile Mevlana et ve kemik gibi yakın olduklarından, içinde bulundukları çevreler ilişkilerinden rahatsız olmaya başlamış. Bunun üzerine Şems, Konyayı sessiz sedasız terk edip Şama gitmiş. Mevlana arkasından o kadar üzülmüş ki Şemsin yokluğuna dayanamayıp oğlu Sultan Veledi Şemsi arayıp bulması için Şama göndermiş. Oğlu Şemsi bulmuş ve Mevlananın geri dönmesi çağrısını ona iletmiş. Şems de bu çağrıyı yanıtsız bırakmamış ve Konyaya geri dönmüş.
Ey Şems’im! Senin hasretin yanında Selahaddin Zerubumun gözyaşları, içimdeki ateşi bir nebze dahi söndüremiyor. İlla sen. Ancak sen. Ah bir gelsen. Mevlana
Sen nasıl bir pınarsın Mevlana’m, içtikçe daha çok susadığım. Şems
Mevlana, Şemsin yine çekip gideceğini bildiği için onu üvey kızı Kimya ile evlendirmiş. Fakat Mevlananın oğlu Alaaddin de Kimyaya aşık olduğundan aile içinde ipler gerilmiş. Sonunda da Alaaddinin de içinde bulunduğu bir çete Şemsi öldürmüş. Elbette Mevlana bu duruma kahrolmuş ve ölümüne kadar da Şems gibi bir hoca, dost, sırdaş, yoldaş asla bulamamış. Başka isimlerle onun yerini doldurmaya çalışmış fakat hiçbiri Şemsin yerini tutmamış.
Mevlanaya göre aşk, bizim bildiğimiz anlamda dünyevi bir aşk değildir sadece ilahi aşktır. Ondan başkasına aşık olmak geçici bir hevestir. Tanrı evreni aşk yüzünden yaratmıştır o yüzden de her şeyin temelinde sevgi vardır. Mevlanaya göre, gerçek aşk karşılıksız sevgidir.
Sevenler en sonunda bir yerlerde buluşmazlar. Onlar en başından beri birbirlerinin içindedirler. Mevlana
Mevlananın düşüncelerini ve kendinden sonra gelen Mevlevilik tarikatının temel aldığı inanç sistemi Tasavvuf inancı. Tasavvuf için mistisizmin İslamda karşımıza çıkan hali diyebiliriz. Tasavvuf inancına göre tüm canlılar, yaratanın suretidir, ondan bir parçadır. Evrende olan bütün şeyler onun yansımasıdır. Allahtan başka yaratan yoktur, o ezeli ve ebedidir, insan da Allahtan gelmiştir ve yine ona dönecektir. Tasavvuf inancı, işte bu mutlak gerçeğe göre bir yaşam sürdürmeyi gerektirir ve üç temel düşünceye dayanır: Zikir, sabır ve şükür.
Mevlana için yaşamın asıl amacı, var oluşun temeli olan tanrıya ulaşmak. Ona göre yaşam, ilahi olanın bir parçasıdır ve her zaman ona geri dönmeye çalışıyordur.
Mevlanaya göre, Allah, kendi sanat ve sıfatını göstermek isteyince dünyayı, kendi zatını göstermek isteyince Ademi yaratmış. O yüzden her insan yaradanın bir parçasıdır ve değerlidir. Mevlanaya göre, insan noksan bir varlık olduğu için hata yapabilir. Önemli olan hatayı kabul etmek, pişman olmak ve doğru yola yönelmektir.
Bir günah işlediğinde hemen tövbe et
İnsan suya düştüğü değil
Sudan çıkmadığı için boğulur. Mevlana
Mevlanaya göre ölüm kötü bir şey değildir, bir son da değildir. Onun için ölüm, yeniden doğma ve gerçek var oluştur. Ruhun, asıl çıktığı yer olan tanrıya kavuşmasıdır. O Allahı, ona kavuşacağı günü sabırsızlıkla bekleyen bir sevgili yerine koyar. Hatta ölümünden sonra, müridleri tarafından ölüm günü Şeb-i Arus yani Düğün Gecesi olarak anılmaya başlar.
Ölüm günüm düğün günümdür. Mevlana
Mevlananın en önemli eseri de tamamladığı Mesnevisi. Yaklaşık dört senede, katibi, dostu ve sırdaşı Çelebi Hüsameddin tarafından Farsça olarak kaleme alınan Mesnevi, aslında klasik doğu edebiyatında, kendine has bir nazım şekli olan bir şiir türünün genel adı. Her beytin aynı vezinde fakat ayrı ayrı kafiyeli olduğu bu şiir türü, uzun konuları anlatmak için tercih ediliyor. Mevlananın Mesnevisi de kendisinin tasavvufi fikir ve düşüncelerini hikayeler halinde anlatıyor. Toplam beyitten oluşuyor. 6 büyük ciltten oluşan Mesnevinin vezni ise Fâ i lâ tün- Fâ i lâ tün Fâ i lün. Şu anda bilinen en eski Mesnevi kopyası, Mevlâna Müzesinde bulunan tarihli nüsha.
-Mevlananın diğer eserleri ise kendisinin çeşitli konularda söylediği şiirlerini topladığı Divân-ı Kebir yani Büyük Defter,
-Başta Selçuklu hükümdarlarına ve devrin ileri gelenlerine nasihat için, kendisinden sorulan dini ve ilmi konularda açıklayıcı bilgiler vermek için yazdığı adet mektuptan oluşan Mektubat,
-Mevlananın çeşitli meclislerde yaptığı sohbetlerin, oğlu Sultan Veled tarafından toplanması ile meydana getirilmiş, cennet ve cehennem, dünya ve ahiret, mürşit ve mürid, aşk ve sema gibi konuların işlendiği Fîhi Mâ Fih,
-Adından da anlaşılacağı üzere Mevlananın Yedi Meclisi’nin, Yedi Vaazının not edilmesinden meydana gelmiş olan Mecâlis-i Seba (Yedi Meclis).
Yukarıda bahsettiğimiz gibi, Mevlananın babası, Bahaaddin Veled, döneminin ünlü alimlerinden biriymiş. Ünü Belhten Anadoluya kadar uzanıyormuş. Selçuklu sultanlarından Sultan Alaaddin Keykubat, Bahaaddin Veledi Konyaya huzuruna davet etmiş, sarayının gül bahçesinde, yani bugünkü Mevlana Dergahının olduğu yerde onun adına bir medrese yaptırmış. Elbette sonrasında da saltanat, Mevlanaya çok saygı duymuş ve korumuş. Tabi Mevlana asla bu ayrıcalıktan kendine pay çıkarmaya kalkmamış. Kendisi babası gibi oldukça mütevazı, dünyanın cazibelerine kapılmadan, bir lokma bir hırka felsefesi ile tam bir derviş hayatı sürmüş.
Kendisinden sonra bir tarikat haline gelen Mevlevi Tarikatı, Anadolu Beylikleri döneminden Osmanlı’nın son dönemlerine kadar aktif bir şekilde toplumu ve sarayı etkilemiş. Elbette tarikatının en yoğun olduğu bölge her daim Mevlana’nın şehri Konya olmuş. Mevlana’nın mezarının da burada olması ve üzerine bir de türbe yapılmasıyla Konya, Mevleviliğin merkezi haline gelmiş.
yüzıl arasında Mevlevilik, köylere kadar yaygınlaşmış. Osmanlı padişahları arasında, Mevleviliği en çok benimsediği bilinen padişahlar III. Selim ve V. Mehmet Reşad olmuş. Özellikle aleni bir şekilde Mevlevi olduğunu ilan eden tek padişah olan V. Mehmet Reşad, mevlevihanelere çokça yardımda bulunmuş.
yüzyılda, kasabalara ve şehirlere İstanbul Galatada bir örneğini bulabileceğini gibi Mevlevihaneler açılmış. Şu an dünyadaki tüm mevlevihanelerin nerelerde olduğunu görmek için tıklayın.
Her sene Aralık ayında yani Mevlana Celaleddin-i Rumi’nin ölüm yıl dönümünde Şeb-i Arus törenleri oluyor. Şeb-i Arus, düğün gecesi anlamına geliyor. Çünkü Mevlanaya göre ölüm ruhun, Allaha yani asıl sevgiliye kavuşması. Asla bir yok oluş değil daha güzel bir hayatın başlangıcı. den beri UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası Temsili Listesi’nde olan ve her sene Aralık haftasında düzenelenen Şeb-i Arusta, Sema törenleri gerçekleşiyor. Bu dönem, Konyanın en hareketli zamanı. Çok büyük hazırlıklar oluyor, tüm Türkiye’den ve dünyadan Konya’ya turistler geliyor.
Gitmeden Konyada Gezilecek Yerler yazımıza da bakmayı ihmal etmeyin.
Sema nedir?, Mevlana ile tasavvuf inancının Mevlevilik adı altında bir tarikat haline gelmesi, Semadaki semboller gibi konuları işlediğimiz yazımız Sema Hakkında Bilgi için tıklayın.
Hamdım, piştim, yandım. Mevlana
Mevlevi tarikatı, Mevlevi'nin ölümünden sonra yılında müritleri tarafından kurulmuştur.[98] Tarikatın ilk halefi, 'te Rumi'nin genç ve hayatta kalan tek oğlu Sultan Veled'in ( öldü) ölümünden sonra, halk arasında mistik Mesnevi Rebabnamenin yazarı Hüsameddin Çelebiidi.[99] Tarikatın liderliği o zamandan beri kesintisiz olarak Konya'da Mevlana'nın ailesinde tutuldu.[] Semazenler olarak da bilinen Mevlevi Sufileri, zikirleriniSema şeklinde gerçekleştirmeye inanırlar.
Geleneğe göre, en sevdiği enstrüman ney olmasına rağmen, Mevlana'nın kendisi rebāb çalan önemli bir müzisyendi.[]Sema'ya eşlik eden müzik, Maṭnawī ve Dīwān-e Kabīr'den ya da Sultan veled'in şiirlerinden oluşur.[] Mevlevilik, Osmanlı İmparatorluğu'nda köklü bir Sufi tarikatıydı ve tarikatın üyelerinin çoğu, Halifeliğin çeşitli resmi görevlerinde görev yaptı. Mevleviliğin merkezi Konya idi. İstanbul'dasemā'nın halka açık olarak yapıldığı Galata Kulesi yakınında bir de mevlevi dergahı vardır. Mevlevi tarikatı her kökenden insanı davet eder:
“ | Gel, gel, her kimsen | ” |
Osmanlı döneminde Mevlevi, hepsi Galata Mevlevihanesi'nde gömülü olan Şeyh Galib, Ankaralı İsmail Rusuhi Dede, Esrar Dede, Halet Efendi ve Gavsi Dede de dahil olmak üzere çok sayıda önemli şair ve müzisyen yetiştirmiştir.)[] Mevlevi müziğinde özellikle ney müziği önemli bir yer tutar.
Modern, laik Türkiye Cumhuriyeti'nin kurulmasıyla birlikte Mustafa Kemal Atatürk, dini kamu alanından çıkarmış ve onu yalnızca kişisel ahlak, davranış ve inançla sınırlandırmıştır. 13 Aralık 'te bütün tekkeler ve zaviyeler ile ziyaret yapılan hürmet merkezlerini kapatan bir kanun çıkarıldı. Yalnızca İstanbul'da 'den fazla tekke ve çeşitli cemiyetlerin bir araya geldiği küçük merkezler vardı; bu kanun tasavvuf tarikatlarını feshetti, tasavvufi ad, unvan ve unvanlarına ait kıyafetlerin kullanılmasını yasakladı, tarikatların malvarlığına el koydu, tören ve toplantılarını yasakladı. Kanun, Tarikatları yeniden kurmaya çalışanlara da cezalar verdi. İki yıl sonra, 'de Konya'daki Mevlâna Türbesi'nin Müze olarak yeniden açılmasına izin verildi.[]
'lerde Türk hükûmeti Konya'da Semazenlerin yılda bir kez gösteri yapmasına izin vermeye başladı. Mewlānā festivali Aralık ayında iki hafta boyunca yapılır; bunun doruk noktası 17 Aralık'ta, Mevlana'nın Urs'u (Rumi'nin ölüm yıl dönümü), Mevlana'nın Tanrı ile birleştiği gece olan Šabe Arūs (شب عروس) (Farsça "evlilik gecesi" anlamına gelir) olarak adlandırılır.[] 'te Semazenlerin ilk kez Batı'ya seyahat etmelerine izin verildi. yılında UNESCO, Türkiye'nin " MevleviSema Töreni"ni İnsanlığın Sözlü ve Somut Olmayan Mirasının Başyapıtlarından biri olarak ilan etmiştir.[]
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası