rüyada tanımadığın bir kızla ilişkiye girmek / Что такое любовь?(Ask Nedir?)

Rüyada Tanımadığın Bir Kızla Ilişkiye Girmek

rüyada tanımadığın bir kızla ilişkiye girmek

TURKEY-CHAT

Что такое любовь?

Любовь это забвение себя

Что такое любовь? А что такое Бог? Я вспоминаю, как Григорий Богослов в четвёртом веке сказал, что если собрать всё-всё, что мы знаем о Боге в одну книгу, то мы получим идола, а не Бога. Нам очень дороги формулировки, но есть территория, где любое название будет сужать значение.

Любовь – это место, в котором тебя самого нет вообще, нет ни капельки, а есть – только тот, кого любишь.

Меня поразило, когда узнал, что слово «свобода» своими английскими и немецкими корнями уходит в древне-санскритские слова «любить», «быть любимым»… Вот так носители исчезнувшего языка понимали, что есть предельная свобода – это свобода от себя самого – то есть как раз любовь. Вся прочая «свобода» – всё равно ввергает в кучу разных несвобод – потому что много хочется и уже от всего того, что хочется, очень зависишь.

Митрополит Антоний Сурожский, которого я обожаю, рассказывал, как однажды к нему привели мальчика – он был не в себе, сумасшедший, и родители мальчика сказали владыке Антонию: «Понимаете, умер его папа, а он не верит. Ему много раз объясняли, а он не верит». И Сурожский вместо того, чтобы убеждать мальчика, спросил его: «Почему ты, когда люди говорят тебе, что видели, как отца хоронят, утверждаешь, что он всё же не умер»? А он ответил: «Он не умер, потому что никогда не жил».

Отец мальчика не жил, потому что вся его жизнь была подчинена быту, заботам по дому, телевизору, работе, успехам на ней…

Иногда я себя спрашиваю, когда в своей жизни я переживал Царствие Небесное, когда я был очень-очень счастлив, когда я ЖИЛ, что это были за моменты? И я отвечаю себе, что это было тогда, когда я умел забыть себя, когда целиком переносился в другого человека. Это и было жизнью. Это – я любил.

В отличие от человека, который то живёт, то просто существует, мир вокруг, кажется всегда, живёт. Воздух, дерево, небо – обладают такой цельностью, такой интенсивностью жизни, они ведь, никогда ничего не откладывают на потом, они всегда присутствуют здесь, сейчас, целиком… Эта цельность – тоже любовь.

Этой цельности можно учиться у мира вокруг. Человек слишком раздроблен, а мир вокруг – всегда целен. Но пока человек цельным не станет, пока разные кусочки себя не соберет в одно, пока не добёрётся до какой-то своей предельной глубины – весь мир будет для него маленьким… Он и любить не сможет, потому что любовь взрывается на той твоей глубине.

Мир вокруг не думает о себе, мир вокруг себя отдаёт. Вот что происходит, когда становишься сам цельным – начинаешь отдавать. Простите, что так много говорю, а ведь дело всего лишь в трёх евангельских словах: «Бог есть Любовь».

Когда любишь женщину, этой любовью начинает просвечивать весь мир вокруг. Ведь это не оттого, что женщина собой всё заполонила, хотя такое бывает, но это другое, не любовь, это оттого, что любовь к ней, желание отдать себя и свою жизнь этому человеку ввергли тебя в такие глубины себя самого, в такой уровень самозабвения, что ты больше самим собой ничего себе загораживаешь, и тогда во всем уже видишь Бога – Любовь.

Я проверял это много раз. Любовь – может просвечивать в каждом миллиметре мира вокруг, и ты не убежишь от этого света. А может не показывать носа, если смотришь только на себя.

0

Gözyaşları için kısa komik ifadeler: 100 ifade örneği

Komik şakalar yüzleri güldürür yüzünüze neşe katın. Kahkahaların insan beyni ve vücudu için en iyi ilaç olduğu bir sır değil. İyi bir mizah anlayışı özel bir hediyedir ve kendinize gülebilmek bir yetenektir. Bu yüzden bu materyalde biz sizin için yüzlerce kısa komik cümleden oluşan eğlenceli bir seçim hazırladık.

İLK 100 kısa komik cümle

  • Birçok popüler şarkının sözlerini nasıl hatırlayabildiğimi merak ediyorum. yıllar önce, bazen neden yan odaya gittiğimi hatırlayamadığımda?
  • Aşk uzun ve tatlı bir rüyadır ve evlilik bir çalar saattir.
  • Dünya olabilir. biraz tuhaf olduğunuzda çok şaşırtıcı.
  • Benim gizli yeteneğim hiçbir şey yapmadan yorulmaktır.
  • Erkeklerin de duyguları vardır. Örneğin, aç hissederler.
  • Evlenmek, jakuziye girmek gibidir. Alışınca artık o kadar sıcak değil.
  • Dün gece gönderdiğim mesajlar için üzgünüm, telefonum sarhoştu.
  • Ya her seferinde bir kuş ön cama çarpıyor, Tanrı bizimle kızgın kuşlar mı oynuyor?
  • Ekonomiyi inceleyin – işsiz olduğunuzda en azından nedenini bileceksiniz.
  • Kadınlar, Rubik Küp'ün Tanrı'nın versiyonudur.
  • Kızlar zihin okuyabilseydi, erkekler her saniye tokatlanırdı…
  • İnsanların benim hakkımda ne söylediği veya düşündüğü umurumda değil , en azından sivrisinekler için çok çekiciyim.
  • Günümüz dünyasında akıllı olmak gerekmiyor, akıllı bir akıllı telefona sahip olmak yeterli.
  • Bazen keşke öyle olsaydım diyorum. bir ahtapottu ve aynı anda sekiz kişiye vuramadı.
  • Sindirella'nın ayakkabısı tam oturduysa, neden ilk etapta kayboldu?
  • Cüzdanım soğan gibi ve onu açtığımda ağlamaya başlıyorum.
  • Sağduyu deodorant gibidir, ona en çok ihtiyacı olanlar asla ihtiyaç duymaz' kullanmayın.
  • Kuaföre ihtiyacım yok, yastığım her sabah harika bir iş çıkarıyor.
  • Sessizlik altındır, eğer çocuğunuz yoksa sessizlik şüphelidir.
  • Çok çalışmaktan kaçmıyorum, koşamayacak kadar tembelim.
  • Don' Saçmalama, sana kızmaya çalışıyorum.
  • Tembellik ödülüm olsaydı, benim yerime alması için birini gönderirdim.
  • Belki söylersek insanlar beynin aplikasyon olduğunu anlarsa onu kullanmaya başlarlar.
  • Akıllı olmak, domatesin dut olduğunu bilmek demektir. Akıllı olmak, onu meyve salatasına bölmemektir.
  • Endişelendiğim şeylerin %90'ı asla gerçekleşmez.
  • Bir kariyer istediğimi sanıyordum, ama sadece bir maaş çekine ihtiyacım olduğu ortaya çıktı.
  • Asla kavga etmeyin ucubeler, kaybedecek bir şeyleri yok.
  • Küçük bir çocuk babasına, “Baba, evlenmenin maliyeti nedir?” diye sordu. Baba yanıtladı, “Bilmiyorum oğlum, hala ağlıyorum.”
  • Yapay zeka doğal aptallıkla boy ölçüşemez.
  • Asla, hiçbir koşulda, aynı anda hem uyku ilacı hem de müshil almayın.
  • Serçe parmak, karanlık bir odada eşya bulmak için tasarlanmış bir organdır.
  • İyi kızlar. asla yakalanmayacak kötü kızlar.
  • Hayır, acımasız hissetmiyorum, silahlı yaratıcı bir insan gibi hissediyorum.
  • Bir adam, babasının haklı olduğunu fark etmeye başladığında, onun yanlış olduğuna inanan bir oğlu zaten büyüyor.
  • Sessiz kalmak ve aptal olarak görülmek, konuşmaktan daha iyidir. ve tüm şüpheleri ortadan kaldırın.
  • li>
  • Sizinle aynı fikirde olsaydım, ikimiz de yanılmış olurduk.
  • Kadınların erkeklerden daha uzun yaşamasının gerçek nedeni, yaşamamalarıdır. kadınlarla yaşamak zorundasın.
  • Çocuklar: Hayatlarının ilk 2 yılını onlara yürümeyi ve konuşmayı öğreterek geçirirsiniz. Ardından 16 yıl boyunca onlara oturup susmalarını söylemek.
  • Politikacılar ve bebek bezlerinin ortak bir yanı var. Düzenli olarak ve aynı nedenle değiştirilmelidirler.
  • Akşam haberleri her zaman “İyi akşamlar” cümlesiyle başlar ve bunun neden böyle olduğunu kanıtlamaya başlar. öyle değil.
  • Bir kişiden fikir çalmak intihaldir. Birçok kişiden fikir çalmak araştırmadır.
  • İhtiyacımız olmayan şeyleri sahip olmadığımız parayla satın alırız, tanımadığımız insanları etkilemek için.
  • Daima bir karamsardan borç para alırız. Onları geri beklemez.
  • Diplomat, seyahatinizi dört gözle bekleyeceğiniz şekilde sizi cehenneme gönderebilen kişidir.
  • Sonsuza kadar yaşamak niyetindeyim. . Buraya kadar çok iyi.
  • Eskiden kararsızdım. Şimdi emin değilim.
  • Her gün egzersiz yapmanın faydası sağlıklı ölmenizdir.
  • Bazı insanlar sesler duyar. Bazıları görünmez insanlar görür. Bazı insanların hiç hayal gücü yoktur.
  • Kazanmak her şey değilse, neden hep skor bu?
  • Nuh neden o iki sivrisinekleri ezmedi?
  • Artı İnsanlar hayatın kurallarını öğrendiklerinde, bu oyunu oynamak için zaten çok yaşlılar.
  • Hepimiz saatte tam 60 dakika hızla hareket eden zaman yolcularıyız.
  • Köpeklerin sahipleri vardır. Kedilerin hizmetçileri vardır.
  • Benim bira bağırsaklarım yok, benim için harika bir zırhım var. zor karın kasları.
  • İnsanlar başkaları için kurallar ve kendileri için istisnalar koyma eğilimindedir.
  • Hayatımın geri kalanında bana yetecek bir servetim var… eğer bugün ölürsem öğleden sonra saat iki.
  • Hayat bir kuş gibidir, kafanıza sıçana kadar çok tatlıdır.
  • Çalmayın. Bu hükümetin işidir.
  • Para cezası, uygunsuz davranış için bir vergidir. Vergi sevapların cezasıdır.
  • Doktor, her sabah kalkıp aynaya baktığımda midem bulanıyor. Benim sorunum ne? Bilmiyorum ama harika bir görüşünüz var.
  • Hayatta kazanan yoktur … sadece hayatta kalanlar.
  • Bazıları gittikleri her yere mutluluk getirirler. Diğerleri gittiklerinde. Bensiz harika.
  • Mükemmel durumdayım. Daire bir şekildir, değil mi?
  • Gelecek ne kadar uzak görünürse o kadar iyi görünür.
  • I' Başka biri hatalardan ders almaya hazırsa, hata yapmaya da hazırım.
  • Bir kızın kusurlarını bulmak için onu arkadaşlarının önünde övün.
  • Bir polis arabası geçtiğinde kendinizi paranoyak hissettiğinizi ve güvende olmadığınızı fark ettiniz mi?
  • Eğitimin pahalı olduğunu düşünüyorsanız, vasat olmayı deneyin.
  • Kadınlar neden hep böyle olmayan sorular sorar? Doğru cevaplarınız yok mu?
  • Bazı insanlar bulutlar gibidir. Onlar gittiklerinde gün aydınlanır.
  • Her 5 kişiden 4'ü ishal olursa… bu, bir kişinin bundan keyif aldığı anlamına mı geliyor?
  • Geceleri yemek yememem gerekiyorsa, buzdolabının ışığı neden yanıyor?
  • “Bunu evde denemeyin”! Bunu denemek için evinize gidiyorum.
  • Bugün karın kaslarım ağrımaya başlayana kadar güldüm, bu yüzden antrenmanları atlayabiliyorum.
  • Biliyorum ki ben akıllı çünkü hiçbir şey bilmediğimi biliyorum.
  • Tabii ki kendi kendime konuşuyorum. Bazen uzman tavsiyesine ihtiyaç duyarım.
  • Evet, tabii ki sporcuyum, her gün internette gezinirim.
  • Bana katılmıyorsanız sorun değil, ben seni haklı olmaya zorlayamam.
  • Yemin ederim ki hiçbir işe yaramıyorum.
  • Acaba biz tembeller mi cennete kendimiz mi gidiyoruz yoksa peşimizden birini mi gönderiyorlar? ?
  • Patronum çocuk gibi çığlık atıyor ve yarım saatte bir beni uyandırıyor.
  • Bir kitabı asla bir filme göre yargılamayın.
  • Yalan bir iş olsaydı, bazı insanlar milyarder olurdu.
  • Gezegeni kurtarın, gidecek başka yerimiz yok!
  • Hayat çok uzun bir TV şovu gibidir ve uzaktan kumandayı kaybetmişsinizdir.
  • Kel kafa bir yalan gibidir, büyüdükçe saklanması daha da zorlaşır.
  • Tanrım, bana sabır ver, çünkü bana güç verirsen, kefalet parasına da ihtiyacım olacak.
  • Doktor bana sabahları koşmanın ömrüme birkaç yıl ekleyebileceğini söyledi. Sanırım haklıydı. Kendimi şimdiden on yaş daha yaşlı hissediyorum.
  • Her şeye “Hayır” diyen aptallar var. S. Siz de onlardan biri misiniz?
  • Üst kattaki komşunun gürültülü partisine orada olmaktan daha hoşgörülü olmamızı sağlayan hiçbir şey yoktur.
  • Bütün kadınlar sadece çocuklara bakabilmelidir. Ne de olsa çoğu bir gün bir kocaya sahip olacak.
  • Hayat sana bir limon fırlattığında, onu çok ender bulunan bir portakal gibi 20 dolara sat.
  • Yabancılara izin yok, biz yorulduk.
  • Tanrı, hafta sonu yaptıklarımız için bizi cezalandırmamız için Pazartesi gününü bize verdi.
  • Hayaletler neden asla yalan söylemez? Çünkü onları görmek kolaydır.
  • Duvarda örümcek görmek korkutucu değildir. Aniden gözden kaybolması korkutucu…
  • Medyumlar müşteriye neden soruyor?
  • Dünyanın dört bir yanındaki insanlar o kadar tembelleşti ki, eminim 3. Dünya Savaşı olacak. çevrimiçi savaştı !
  • Hayat olan her şeyi Tanrı yarattı, geri kalan her şey Çin'de yapıldı.
  • Hiç bir mezar taşı görmedim. yazıt: “Bu metni on kişiye göndermediğim için öldüm.”

Kuznetsov P I Turetskiy Yazyk Zavershayushchiy Kurs PDF

0 оценок0% нашли этот документ полезным (0 голосов)
5K просмотров373 страницы

Оригинальное название

kuznetsov_p_i_turetskiy_yazyk_zavershayushchiy_kurs.pdf

Авторское право

Доступные форматы

PDF, TXT или читайте онлайн в Scribd

Поделиться этим документом

Поделиться или встроить документ

Этот документ был вам полезен?

0 оценок0% нашли этот документ полезным (0 голосов)
5K просмотров373 страницы

Оригинальное название:

kuznetsov_p_i_turetskiy_yazyk_zavershayushchiy_kurs.pdf

со
о
гз
GJ
ТУРЕЦКОГО
ЯЗЫ КА
^БК-9*81.2(5Туц)
К 89

Печатается по постановлению
Издательского совета
Института стран Азии и Африки при МГУ
и Издательского Дома «Муравей»

Рецензенты
профессор Э. А. Грунина
доцент Г. П. Александров

ч Кузнецов П. И. Учебник турецкого языка. Завершающий


i курс. — М.: ИД «Муравей-Гайд», 2000. — 376 с.

' Учебник излагает все основные сведения по фонетике турецкого языка,


вводит и закрепляет наиболее важные правила морфологии и синтакси­
са, самую употребительную лексику н фразеологию. Предназначен для
работы в аудиторных условиях, а также для лиц, желающих изучать язык
самостоятельно.

Издательский совет
ИСАА прн МГУ и ИД «Муравей»:

проф. М. С. Мейер (председатель)


проф. А. А. Вигасин
проф. А. М. Карапетьянц
В. Я. Кофман
проф. А. В. Панцов
проф. JI. А. Фридман

ISBN 5-8463-0033-2

© П, И. Кузнецов, 2000
О Издательский Дом «Муравей-Гайд», 2000
ПРЕДИСЛОВИЕ

нием1аюно“!т 9 РС\У',еб',ИКа7>Рсщ:_0Г0я1ика яагмется прадолже-


" -гш п Т Г Г ’ ВМа"НОГ° курса. Этой книгой » .

грамматики турецкого языка Темном ИЗУЧеНие нормативного курса,


до усвоивший НС Менее’ ЧеловеК, достаточно твер-
Г ф р ^ о г и е й Т W ИВЛ»ДеЮЩИ* ВВадеНнбй в учебнике лексикой'
сочетаний и Лп ° К0Л° 00 СЛОВи окол° 1ОООустойчивых слово-

гг“-аЧ "^“
построенныхКпо v НаЧШ1ЬНЫЙ Курс’ “ ™ °raet и уроков (№№ 15—28), ,
тыре темы} слои * извеР™°и схеме: грамматическая часть (три-че-

вообразовательные^
прнипй „„ , аффтс^ы^с** ^раж невд^И^ на
; L упражнениями Ю^С ЯНеК°Т°РЫе ^вве­
закрепление
денной
стовымилексики и фразеологии и пйпИ.
общая (текстовая) часть с послетек-
стовыми Упражнениями.
чепгий гг В уучебнике ппспг^.
синике представлены также гГраммати-

лагаи,щ „йрео™ н” ™ и 1 Х Г е « Г “ еЛ
кто занимается языком без нренода^ля Г Ш> ’ - Т 0"
виду дополнить учебник фономаториатами лальне — ■
Лингнит^чГсктГтпГ,еРНЬг1.1 “ р"ант у ,е 6 »ика набирали студенты
ного университета ГИТУ иского государственного гуманитар-
Азии и Африки ГИГА д и ^ илологического отделения Института стран
ман, О. Хадарцев Е Копы ЛеЗКИНа’ ° ' СтреЛкович, М- Вуль, М. Гольд-
признательность.’ това и ДРУгие, которым автор выражает свою

3
УРОК 15{1)

ПРЕЖДЕПРОШЕДШЕЕ ВРЕМЯ
(b e lir s iz g e ç m iş z a m a n ın h ik â y e s i)

Преждепрошедшее I время образуется посредством сложного аффик­


са-mıştıf(T. e. -mış4+ i-di) и обозначает действие,совершившееся до опи­
сываемого момента в прошлом.
Можно говорить о следующих подзначениях (или оттенках значения)
этой формы: . ,
1. Ею обозначается второе из двух называемых действий, по времени
предшествующее первому.
İstasyona koşup geldi. Ne çare ki tren kalkmıştı (kalkmış idi). Он прибе­
жал на станцию. Увы, поезд (уже)ушел.
2. Внимание может фиксироваться не столько на действии (совершен­
ном до описываемого момента), сколько на его результате.
İyi giyinmişti. Он был хорошо одет (т. е. в то время, о котором ведет­
ся рассказ, находился в состоянии (уже) одетого). Форма на -miş(tir)
описывала бы состояние в момент речи: İyi giyinmiştir. Он хорошо одет
(сейчас, хотя действие— одет ься-—совершено ранее, и говорящий не
был ему свидетелем).
,, В описаниях наряду с -inişti часто употребляется также форма на
-(ı)yordu (определенный имперфект). При этом аффикс -dı (т. e. i-di) мо­
жет опускаться, но должен наличествовать в глаголе, который завершает
описание. '
Tablo bugünkü gibi gözümün önündedir. Büyük annem ...bir bahçe
iskemlesine oturmuş (oturmuş idi), Hüseyin namaz kılar gibi yanında diz
çökmüştü. Yavaş yavaş bir şey konuşuyorlardı (R. Nuri). Каргина, как жи­
вая, стоит у меня перед глазами. Бабушка сидела (букв, (уже) села) на
садовой скамейке, Хюсейин, словно совершая намаз,опустился рядом с
ней на колени. Они тихо о чем-то разговаривали.

4
3. Форма на -mıştı может обозначать действие, представляющееся гово­
рящему давно прошедшим.
— Babama bir şey söyleyeceğim. ...Karağıyı beiı kırm ıştım , otıu
söyleyeceğim.(Ö. Seyfettin). — Я должен признаться отцу. ...Это я (тогда)
сломал скребницу, вот об этом я (ему) скажу.
В видовом отношении давнопрошедшее I время равноценно формам
на-dı и -mış(tır): им обозначаются как однократные, так и многократные
действия.
Adamın yüzüne baktım ve hatırladım. Bu dairede onu birkaç defa
görmüştüm, bir gün konuşmuştukbile. Я взглянул ему в лицо и вспомнил. Я
его несколько раз видел в этом учреждении, однажды мы дажеразгова­
ривали.
В спряжении формы преждепрошедшего I времени нет никаких осо­
бенностей (по сравнению, в частности, с формой на -yordu — см.
урок 12).

Утвердительная форма

ben gelmiştim (gelmiş idim)


я (уже) пришел, приходил (к тому времени)
sen gelmiştin (gelmiş idin)
ты (уже) пришел, приходил (к тому времени)
о gelmişti (gelmiş idi)
он (уже) пришел, приходил (к тому времени)
biz gelmiştik (gelmiş idik)
мы (уже) пришли, приходили (к тому времени)
siz gelmiştiniz (gelmiş idiniz)
вы (уже) пришли, приходили (к тому времени)
onlar gelmişlerdi (gelmişler idi)
(gelmiştiler (gelmiş idiler))
‘они (уже) пришли, приходили (к тому времени)

Отрицательно-вопросительная форма

ben sormamış mıydım? (sormamış mı idim?)


я (еще) не'спросил, не спрашивал (тогда)?
sen sormamış mıydm? (sormamış mı idin?)
/ ты (еще) не спросил, не спрашивал (тогда)?
о sormamış mıydı? (sormamış mı idi?)
он (еще) не спросил, не спрашивал (тогда)?
5
biz sömiamış mıydık? (sormamış mı idik?)
мы (еще) не спросили, не спрашивали (тогда)?
siz sormamış mıydınız? (sormamış mı idiniz?)
вы (еще) не спросили, не спрашивали (тогда)?
onlar sormamışlar mıydı? (sormamışlar mı idi?)
(onlar sormamış mıydılar? (sormamış mı idiler?))
они (еще) не спросили, не спрашивали (тогда)?

ПРЕЖДЕПРОШЕДШЕЕ ИВРЕМЯ
( b e li r li g e ç m iş z a m a n ın h ik â y e s i)

Эта сложная временная форма, образующаяся посредством аффикса


-dıydı4/-tiydi4, (т. e. -dı/tı+ i-di), употребляется довольно редко. Ею обозна­
чаетсяранее илн когда-то совершенное действие, воспринимаемое как
отдельный, изолированный факт прошлого.
Форма на -dıydı4имеет два «конкурирующих» между собой типа спря­
жения:
I .geldimdi (gel-di-m i-di) «я приходил (тоща)», geldindi, geldiydi, geldikti
V.s.
II — geldiydim (gel-di i-di-m), geldiydin, geldiydi, geldiydik, v.s.
Отрицательно-вопросительная форма: sormadım mıydı (sor-ma-dı-m mı
i-di)? «разве я не спрашивал (тогда)?», sormadın mıydı?, sormadı mıydı?,
sormadık mıydı?, sormadınız mıydı?, sormadılar mıydı?.
ПРИМЕРЫ:
Biz buniı konuşmadık mıydı? — (Разве) мы не говорили об этом?
Konuştuktu: — Говорили.
О halde itiraz edemezsiniz. — В таком случае вы не можете возражать.
Hani akşamlan gelirim, dedindi, on beş gündür semtimize
uğramadın. (H. Edip)
— Помнишь, ты говорил «буду приходить по вечерам» и
вот уже полмесяца не появлялся у нас в квартале.

ALIŞTIRMALAR

1. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çeviriniz:


1. Öğleden sonra metroyu gezdik. Moskova’nın meşhur metrosunu. Bu metro
hakkında az çok fikrim vardı. Fotoğraflarını da evvele^görmüştüm. (Z. Sertel)
2. Defteri Vaçv.tX\:yorulmuştu. (O. Atay) 3. İyi bir iş var....— Ne? — Valinin
çocuğu için benden bir beyaz eşek istem işlerdi. Seksen liraya kadar
satabileceğiz. (Ö. Seyfettin)4. Yola öğle yemeğinden sonra çıktık. Babam çarşıya

6
gitm iş gelm iş, kahveye gitm iş gelm iş, sonunda yemeğe oturmuştuk.
(S. Kocagöz) 5. Düşünün bir kere, yüzünü ben bile unutmuşum. Hiç olmazsa
elli resmini çekmiştim. Çok değişmiş. (N. Hikmet). 6. Hani, sen ata binmeye
bayılırım (= binmeyi ...pek severim) demiştin. Unuttun mu? İşte Hakkı Bey
unutmamış. — A, ben ata binemem. O gün lâf olsun diye öyle bir şey
söylemiştim. (Y. Kadri) 7. Babam Andrey Petroviç Grinev gençliğinde graf
Münnich’in maiyetinde (=yanında)A/z/wef etmiş, 17.. yılında orâaâanayrılmıştı.
O zamandan beri Simbirsk’teki köyündeyayamı.? ve orada Avdotya Vasiliyevna
Yu...ile evlenmişti. Biz dokuz çocuktuk. Bütün erkek ve kızkardeşlerim daha
pek küçükken (= pek küçük yaşta) öldüler. (A. Puşkin. «Yüzbaşının kızı»
romanının başlangıcı) 8. Taş merdiveni koşarak indim, atımın yanına gittim. At
yiyemediği otların üstüne uzanmış, yatıyordu. 9. ...çitasını nereye koydun,
hanım?— ...Gene çocukların eline geçmesin diyesakladtydım. (İ. T.) 10. Radko
beş dakikayı boş geçirmek istemedi Sabahtanberi hiç bir şey yememişti.
Hizmetçisini çağırdı. (Ö. Seyfettin) 11. Dün gene Fakı Haşanın kızı buraya
gelmiş. — Geldi idi, ne olacak? (M. Yesari) 12. Dün gece radyoyu neden
kapamadın? — Ben kapadımdı, geceyansma doğru odaya giren ağabeyim
açık bıraktı. 13. ...kuyruğu (=sırasım) kim dinliyor? Ben kuyruğagirdimdi, birisi
...önüme geçti. 14. Başıma geleceği biliyordum. ...Kendisine söylediydim.
...korkuyorum, dediydim. (O. Kemal) 15. Vay, Nevres, nerede idin yahu?...—
Dün Mısır’dan geldim. — Mısır’dan mı geldin? Sen Mısır’a mıgitmiştiri? Niçin
gittin? (A.Nuri) 16. Burası eski bir kontaktı. ...Altmış sene evvel, doksan yaştan
sonra on dört yaşında bir kızla evlenen ...bir ihtiyar tarafından yaptırılmıştı.
Mal sahibi bahçenin duvarlarını yapan ustaya mütemadiyen (=durmadan)
«İçerisini kargalar (=kara renkli kuşlar) bile görmesin!» demişti. (Ö. Seyfettin)
17. Yeryüzünde görmediğim memleket, gezmediğim yerkalmamış gibi idi. Yalnız
Sovyetler Birliğiyle Çini ziyaret etmemiştim. Bu iki memleketi görüp yakından
tanımak benim için bir ideal idi. (Z. Sertel)
2. Aşağıda sıralanan eylemlerden birini alıp Belirli geçmiş zamanın hikâyesi (= -diydi)
ve Belirsiz geçmiş zamanın hikâyesi (= -mişti)nin asıl (=olumlu), olumsuz, soru ve
olumsuz soru biçimlerine kişi ekleri getirerek sıra ile çekimlerini yapınız (çekimleyiniz):
işitmek, üşümek, korkmak, yanılmak, dökmek.

3. Üç noktanın yerine -mış, -mıştı, -dı, -dıydı, -yor, -yordu gibi biçimlerden birini
koyun, gereğinde bir kişi eki de ekleyin.
1. Evden çıkıp kenti dolaşmaya koyulduk. Arkadaşım kentimize ilk kezgel...
Bu gezinti onun için çok ilginçti. 2. Yavaşça içeri girdim. Kardeşim kanapeye
otur..., bir şey oku... 3. Bunu bir defa Hilmi Bey Sabiha Hanımaлву/г... (H. Edip)
4. Ne düşünüyorsun?— Bir gün Handan seni tarif et...(=tanımla-, anlat-), onu
düşün.... (H.Edip) 5. Sokak kapısından bahçeye doğru bakındı. Herkes#//....
Kendisi gitmek için geri dönüp şapkasını al..., bu sırada kulağına müzik
odasından piyano seslerime/.... (S. Ali) 6. Ona elbiselerimden bir şey ver. Pek
7
hafif giyin.... (A. Puşkin) 7. Annesine: — Kendine bir iş bulsun. Ne derdi var?
Neden bir şey yapmak isteme...'? diye sordum. Esasen bu soruyu kendisine de
defarca sor.... 8. Yüzüme şaşkın şaşkın bakıyordu. Her halde sözlerimden bir
şey anlayama.... 9. Nihayet kapı açıldı, ...Nâzım göründü. Basit giyin.... Yavaş
adımlarla bize doğruyürü.... (Z. Sertel)

4. Aşağıdaki tümceleri Rusçadan Türkçeye çeviriniz.


1. Язаплакал, потому что говорил правду. Да, я видел его там. 2. Странно!
До вчерашнего дня ни он, ни я не понимали этого правила. 3. Как он
постарел! Впрочем, я не видел его пять лет 4. Был конецдекабря, но земля
еще не покрылась снегом. 5. Мы приехали в три десять. На перроне было
три-четыре человека. Пять минут назад поездушел. 6. Он согласился, так
как был приучен к этому с детства. 7. Почему вы ни у кого ничего не
спросили? — Мы спрашивали, но ннкто ничего не знал. 8.Разве мы этого
тоща не делали? —Делали. — В таком случае что же вы хотите"} 9. По­
мнишь, ты говорил: «Он не делает того, что может». Оказывается, ты
ошибся. 10. Я растерянно смотрел на его брата. Как изменила его бо­
лезнь!

ФОРМА -DIĞI ZAMAN


( - d ığ ı z a m a n b iç im i)

Сложная форма на -dığı zaman (или -dığı sırada, -dığı sıra, в старых
текстах-dığı vakit) состоит из нмени действия на-dık в сочетании с каким-
либо аффиксом принадлежности и служебного слова zaman (sıra, sırada,
vakit). Форма на-dık с аффиксом принадлежности может также стоять в
местном падеже: (-dığında1). Всеми этими формосочетаниями обознача­
ется сказуемое придаточного временного предложения. Подлежащее
такого предложения всегда ставится в основном падеже.
Перечисленные формы соответствуют по-русски словосочетанию:
союз «когда»+ та или иная форма изъявительного наклонения. Абсолют­
ное время совершения действия определяется по сказуемому главного
предложения, поэтому форма-dığı zaman (и другие) может переводиться
на русский язык не только прошедшим или настоящим, но также и буду­
щим временем. Названными формосочетаниями может обозначаться
действие завершенное или незавершенное, однократное или многократ­
ное.
Порядок слов внутри придаточного временного предложения обыч­
ный: форма -dığı zaman, как и всякое сказуемое, помещается в самом
конце придаточной конструкции, а сама эта конструкция обычно либо

1 Устаревшей являете* форма -dikta (-dik + -ta).


открывает сложное предложение, либо занимает место в его середине,
перед главным сказуемым. Возможны, однако, и случаи инверсии, тогда
придаточное временное замыкает собою предложение.

Образец спряжения глагола в форме


-dığı zaman (sırada, -dığında)

(ben) duyduğum zaman (sırada), duyduğumda


когда (я) (у)слышал, (у)слышу
(sen) duyduğun zaman (sırada), duyduğunda
когда (ты) (у)слышал, (у)слышишь
(о) duyduğu zaman (sırada), duyduğunda
когда (он) (у)слышал, (у)слышит
(biz) duyduğumuz zaman (sırada), duyduğumuzda
когда (мы) (у)слышали, (у)слышим
(siz) duyduğunuz zaman (sırada), duyduğunuzda
когда (вы) (у)слышали, (у)слышите
(onlar) duydukları zaman (sırada), duyduklarında
когда (они) (у)слышали, (у)слышат

ПРИМЕРЫ: (Ben) odaya girdiğim zaman (,girdiğim sıra(da), girdiğimde)


kardeşim uyumuştu (uyuyordu).
— Когда я вошел в комнату, мой брат уже заснул (спал).
Bana uğradığında (uğradığın zaman) sana o kitabı gösteririm.
— Когда ты зайдешь ко мне, я тебе покажу эту книгу.
Ona uğradığımız sıra(da) hep seni konuşur.
— Когда мы заходим к нему, он все время говорит
о тебе.
Birlikte olamadıkları zaman hemen her gün buluşurlar.
— Когда они не могут быть вместе, почти каждый
день встречаются.
1*
Формосочетание-acağı zaman (sıra, sırada) употребляется в тех слу­
чаях, когда в обозначаемое им действие включены значения намерения
или долженствования («когда собирался...», «когда должен был...» н т д.)
ПРИМЕР: *
Odadan çıkacağım zaman telefon çaldı.
— Когда я собирался выйти из комнаты, зазвонил
телефон.

Если слово zaman выступает в значении не послелога, а имейи суще­


ствительного («время»), то предшествующая ему форма на -dik (с аф­
9
фиксом принадлежности) является сказуемым придаточного определи­
тельного предложения (см. урок 14-й Начального курса).
ПРИМЕР:
Sergim/ı açılacağı zaman henüz gelmedi.
— Время, когда откроется выставка, еще не пришло.

ALIŞTIRMALAR

5. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çeviriniz:


1. Sigarayı, canım istediği zaman içerim. (Ş. Sıtkı) 2. Ben ok\ı\agittiğim zaman
öğretmenlerle öğrencilerin velileri (=anababaları) salonda konuşmaya
başlamışlardı. (Д. Nesin) 3. Topal gidip de odaya döndükleri zaman kadın
açtı ağzını, yumdu (=kapadı) gözünü. (O. Kemal) 4. Bu yazıyı bitirdiğim
zaman doğru gazeteye koştum. 5. Döndüğümüz zaman İstanbula Ordumuzla
döneceğiz. (S. Kocagöz) 6. O tarafa yürüdü. Kapısını açtığı sırada Macide
piyanonun kapağını kapamış, çantasını almıştı. (S. Ali) 7. Bizim üç ahbap
geldikleri sırada şehrin pazarıymış. (S. Ali) 8. Beni tekrar yukarı çıkardıkları
zaman âdeta bir zafer kazanmış (almış) gibiydim. (S. Ali) 9. ...en yakın
hastaneye geldiğimiz zaman çoktan gece olmuştu. (A. Nesin) 10. Kapıya
doğru yürüdüğüm zaman, koğuşta (büyük oda, salon) ...hiç bir ses
duyulmuyordu. (T. Gürkay) 11. Biraz sonra hepsi bir araya geldikleri zaman,
durumu kısaca anlattım. 12. ...ve çocukların İstanbula döndükleri zaman
seni burada, benim evimde bulacaklar. (Y. Kadri) 13. Bilseniz onlar sizi
gördükleri zaman nasıl sevinirler. (O. Pamuk) 14. Kardeşlerim mışıl mışıl
uyuyordu ben yatağımagirdiğimde. (S. Kocagöz) 15. Şu Alman doktorunun
karşısına, on üç yıl önce çıktığında böyle miydin ya? (B. Yıldız) 16. «Siz ne
zamandan beri bu köydesiniz?» dedim. «Elli sene oluyor her halde. Babam bu
köye yerleştiğinde on beş yaşmda vardım (S. A.) 17. İnsanlara inanmadığı
zaman onlardan kaçıyordu. (O. Atay) 18. ...Sonraları iş değişti. Kerim olmadığı
zamanlar, onun işlerini Câzim Bey görmeye başladı. (A. Nesin) 19. Dün yazıya
oturacağım zaman masanın üstünde uzun bir kâğıt elime geçti. (Ö. Seyfettin)
20. İçeriye (=odaya) gireceğim sıra, bir ses duydum. (B. Yıldız). 21. Bir şey
istemeyeceğin zaman da gel! (O. P.)

6. Aşağıdaki tümceleri Türkçeye çevirin:


1. Когда мы вышли на улицу, вечерело (спускался вечер). 2. Завтра,
когда вы его увидите, вы можете сказать и об этом. 3. Когда мой стар­
ший брат был призван в армию, я еще учился в шестом классе средней
школы. 4. Пока сидите здесь. Когда поезд прибудет на станцию, вы ра­
зыщете Свой вагон. 5. Когда проводилось («делалось») это собрание,
наши товарищи еще не вернулись из Измита. 6. Когда по тем же доро­
10
гам они вернулись, время подходило к девяти часам вечера. 7. Когда
мы видим таких людей, мы нередко спрашиваем сами себя:... 8. Разве,
когда вы вышли из дома, в котором живете, слева от вас, у ворот,, не
было автомобиля? 9. Когда ваш дядя приедет; передайте ему от меня
прнвет. 10. Когда я вошел в кабинет, он сидел у стола и писал письмо
своему отцу. 11. Подходит время, когда три наших товарища по пригла­
шению ректора университета отправятся в Стамбул. 12. Когда их дочь
не может посетить их, она звонит им («нщет их») по телефону.

ДОЛЖЕНСТВОВАТЕЛЬНОЕ НАКЛОНЕНИЕ
(g e r e k lik k ip i )

Долженствовательное наклонение передает идеюобъективного дол­


женствования, что по-русски выражается посредством оборотов типа
«(он) должен...» в сочетании с инфинитивом основного глагола.
. Долженствовательное наклонение имеет форму настоящего време­
ни и форму прошедшего времени. Настоящее время образуется путем
присоединения к основе глагола сложного ударного аффикса -malı/-meli,
за которым следуют личны е аффиксы первой группы.

Образец спряжения

(ben) sevinmeliyim я должен (мне следует) радоваться


(sen) sevinmelisin ты должен радоваться
(о) sevinmelidir) он должен радоваться
(biz) sevinmeliyiz мы должны радоваться
(siz) sevinmelisiniz вы должны радоваться
(onlar) sevinmelidirler) они должны радоваться

Отрицательная форма долженствовательного наклонения образуется


посредством аффикса отрицания -ma/-me, а при при образовании отри­
цательно-вопросительной формы чаще используется слоро değil «не»:
-malı değil nii...? «Разве не следует...?» Не исключено и формосочета-
ние -mamalı mı...?, семантически не равноценное первому: «следует
(ли) не...?»
ПРИМЕРЫ:
Kendi kendime: «Buradan derhal gitmeliyim (uzaklaşmalıyım)» dedim.
— Я сказал сйм себе: «Мне следует тотчас же отсюда
уйти (удалиться)».

11
Ona bu soruyu sormamaksınız.
— Вы не должны задавать ему этого вопроса.
Bu bilgileriyaymalı değil miyiz!
— Разве мы не должны распространять эти сведения?
(или: ...yaymamalı mıyız?
— Нам не следует распространять эти сведения?)

Форма прошедшего времени образуется путем присоединения к ос­


нове наклонения (-malı/-meli) аффикса прошедшего времени-(y)di н тре­
буемого личного аффикса второй группы, например: (ben) gitmeliydim
(git-meli-i-di-m) «мне следовало уходить».

Образец спряжения
в отрицательно-вопросительной форме
(ben) aramalı değil miydim? (aramamalı mıydım?)
разве я не должен был искать? (следовало ли мне
не искать?)
(sen) aramalı değil miydin? (aramamalı miydin?)
(разве) ты не должен был искать?
(о) aramalı değil miydi? (aramamalı mıydı?)
(разве) он не должен был искать?
(biz) aramalı değil miydik? {aramamalı mıydık?)
(разве) мы не должны были искать?
(siz)aramalı değil miydiniz? (aramamalı mıydınız?)
(разве) вы не должны были искать?
(onlar) aramalı değil ıtriydiler? (aramamalı mıydılar?)
(разве) они не должны были искать?
%
ПРИМЕРЫ:
Çûcuğa bu kitabı okutmamalıydınız.
— Вам не следовало давать ребенку читать эту книгу.
О da mıgitmeliydn — Ему тоже следовало идти?
Особенностью форм 3-го лица единственного числа в настоящем и
прошедшем времени (-malı(dır), malıydı) является то, что они использу­
ются и в тех случаях, когда субъект действия является неопределенным
(неопределенно-личные предложения). Подлежащее в таких предложени­
ях отсутствует.
ПРИМЕРЫ:
Oraya bir gitmeli(dir). — С лезет сходить туда.
Bu soruyu sormamalıydi. — Не следовало задавать этого вопроса.

12
Формы долженствовательнош наклонения от глагола olmak («быть,
становиться») имеют дополнительное значение: «должно быть». Они мо­
гут присоединяться не только к именам, но и к основе настоящего време­
ни (-yor) или прошедшего субъективного (-mış) времени.
ПРИМЕРЫ:
Herhalde Tüıkçekonuşuyor olmalılardı ki ...anlamıyordum. (R. Nuri)
— Безусловно, они (должно быть) говорили по-турецки,
ноль скоро я ...не понимала

ALIŞTIRMALAR

7. Aşağıdaki eylemleri asıl gereklik kipi (-ıhalı) ile bu kipin geçmiş zamanı, yani
Bileşik hikaye zamanı (-malıydı)nın olumsuz, soru, olumsuz soru gibi çeşitli
biçimlerine sokarak çekimleyiniz:
tutmak, yıkamak, yüzmek, seçmek.

8. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çevirin.


1. Beni dinle Rabia, sen mutlaka kocaya varmalısın. ...çocuklaryetiştirmelisin.
(H. Edip) 2. Bugün bir resim yapmaya karar vermişti bir şeylerbulmalıydı. (S. Ali)
3. Köpeği de hemen öldürmeli. Hemen. (A. Çehov). 4. «Artık sen de bizden mi
oldun? Çoktan böyle yapm alıydın .»(A. Puşkin). 5. İnsan olan bir insan evliliği
düşünmeli. (O. Kemal) 6. ...kara yoluyla döneceksin. Kımseşüphelenmemeli. Biz
hemen gitm eliyiz.^. Sıtkı) 7. «Buraya bir daha gelmeyeceğim! Daha çok
çalışacağım! Buraya bir dahagelmenKli.» (O. Pamuk) 8. Ama insan bunlan birisine
anlatmalı değil m il (O. Kemal) 9. Bütün bunlara tezelden (=çabuk, çabucak) bir
sonvermeliydim. (O. Kemal) 10. Hemen dışarı çıkıp kapının önünde onubeklemeli
miydim? (S. Ali) 11. ...bir tıraş olmalı değil mi idin ele güne (=her kese,
{tanımadığın} insanlara) karşı? (H. Taner) 12. Almanlar Urallar’dan öteyegeçmeli
mi geçmemeli mi? (F. Baysal) 13. Bu doğru ama ona bunu söylemeliydimj
(O. Pamuk) 14. Nadire Hanım: «Evlendirmel'ı bu kızı!» diye düşündü. (O. Pamuk)
15. Bu Hilmi Bey buraya şık sıkgeliyor olmalı. (Miz. Hik., 4) 16. Efendi, gene bir
oyun çıkarıyorsun olmalı. (M. Yesari)

9. Aşağıdaki tümceleri Türkçeye çevirin.


1. Мы обязательно должны посетить этот музей. 2. Мне не следует расска­
зывать ему об этом случае. 3. Вам следовало лучше готовиться к экзаме­
нам. 4. Следовало воспользоваться его предложением и посетить выстав­
ку, где ни один из нас не бывал. 5. «И действительно, мне не следовало
будить больного человека», — думает он. 6. К девяти часам ему следует
быть здесь. 7. Тебе следовало по крайней мере сказать об этом мне. 8. Не
нужно было этого делать. Ведь он и сам все знает. 9. Разве вам не следова­

13
ло навестить больного товарища? 10. Я не понял: куда я должен ехать? 11.
Он, должно быть, ничего н,е понял. Смотрит на нас с большим удивлени­
ем. 12. Надо было верить ему или не верить? 13. Разве не следует написать
ему письмо? 14. Следует ли не писать ему писем?

РЕДУПЛИКАЦИЯ (УДВОЕНИЕ) ИМЕН


( ik ile m e le r )

Различают полную и частичную редупликацию имен.


Полной редупликации могут подвергаться некоторые существитель­
ные^ многие прилагательные.
удвоенные имена существительные обычно образуют сложное сло­
во (словосочетание), часто с наречным значением.
уег уег местами
zaman zaman (vakit vakit) временами, время от времени
Kenti sokak sokak dolaştı. Он обошел весь город улица за улицей.

Adım adım ilerliyorlar. Они шаг за шагом продвигаются вперед.


Удвоение имени прилагательного указывает на повышенную степень
качества.

büyük büyük (evler) большие-преболыние (дома)


san san (çiçekler) желтые-прежелтые (цветы)

Прилагательные может разделять вопросительная частица пи.


Buradaki nehir yer yer derin mi derin!
— Ну и глубока же местами здешняя река!

Многие прилагательные, особенно отглагольные прилагательные,


удваиваясь,приобретает наречное значение.
şaşkın растерявшийся, изумленный
şaşkın şaşkm растерянно, изумленно
Yavaş yavaş kendine geldi. Он постепенно пришел в себя.
В некоторых случаях второе слово может быть отличным от ^ервош,
но сходным с ним по значению или по форме (хотя бы и не имеющим
самостоятельного значения).
В других случаях начальный согласный имен существительных за­
меняется звуком ш.
şen neşeli развеселый (оба слова означают
«веселый»)
eğri büğrü искривленный, весь перекошенный (büğrü
самостоятельно не употребляется)
eski püskil старый, драный (püskü самостоятельно
не употребляется)
tek tük единичные, отдельные; понемногу
kitap mitap книги и прочее; всякие там книги
Частичной редупликации (pekiştirme) подвергаются только имена
прилагательные. В этом случае к началу слова (слева) присоединяется
первый звук (гласный) или же два звука (согласный и гласный) этого же
слова в сочетании с одним из четырех согласных звуков — m, р, г,s. Этим
способом образуются слова:
bambaşka совсем другой
bembeyaz белый-белый
bomboş совершенно пустой
dimdik крутой, отвесный, прямой
dümdüz совершенно ровный
sımsıkı очень тесный; крепко-накрепко
simsiyah черный-черный, чернущий
yemyeşil зеленый-презеленый
apaçık совершенно открытый; без (всякой) утайки, откровенно
арак белый-пребелый
арауп совсем другой
dopdolu переполненный
ipince тоненький
kapkara черный-пречерный
kapkaranlık мрачнейший
kıpkırmızı краснейший, красный, как рак
kupkuru совершенно сухой
sapsağlam очень прочный, абсолютно здоровый (невредимый)
sapsan совсем желтый, резко побледневший
sapsakin абсолютно спокойный
taptaze свеженький, наисвежайший
upuzun длинный-предлинный
yepyeni абсолютно новый
çarçabuk очень быстро, молниеносно
tertemiz чистейший
besbelli совершенно ясный, очевидный
büsbütün целиком и полностью
dosdoğru совершенно прямой; прямехонько; совершенно верно
kaskatı очень твердый, жесткий
masmavi синий-синий
tastamam совершенно готовый; ровнехонько
yusyuvarlak совершенно круглый — и ряд других слов.
Метод частичной редупликации неприменим по отношению ко мно­
гим прилагательным (ciddi, fena, geç, glizel, dik, iyi, kötü, tuhaf и мн. др.),
хотя, вероятно, допустимы (но не фиксируются словарями) i акие слова,
как gemgeniş, dipderin, ирисиги др.

ALIŞTIRM ALAR

10. Aşağıdaki tümceleri (ve parçayı) Rusçayaçeviıiniz.


1.Ev ev gezerek durumu anlatıyorlar. 2. Ben ata mata binmem. 3. Zaman zaman
görüşürüz. 4. Bu odada dolap molap yok. 5. Simsiyah bir masa. 6. Birdenbire
kıpkırmızı oldu (sapsan kesildi). 7. Kapı apaçık duruyor. 8. Uzun uzun
(=upuzun) koridorlardan geçtik. 9. Şen neşeli bir delikanlı. 10. Kahveye tek tük
müşteri gelmeye başladı. 11. Dün mağazaya araba araba mal geldi. 12. Bana
şaşkın şaşkın ne bakıyorsun? 13. Gökmasmavi, güneş kıpkırmızı. 14. Bilmem
nereden eğri büğrü bir masa getirdiler.
15. Adamın biri, yeni bir eve taşınmak için bir arabacı çağırmış, evin
eşyalarım göstererek:
— Bak, bakalım, bıinlan kaldırmak için ne vereceğiz? demiş.
Arabacf:
— Efendi, on liradan aşağı kaldıramam bunu.
— Ama da çok istiyorsun.
"v—Bak bu eşyalara: karyola maryola, dolap molap, iskemle miskemle,
lamba mamba...
—Eh, öyle ise beş lira veririm.
— Neden?
— Karyolayı al, maıyolayı bırak, dolabı al, molabı bırak, iskemleyi al,
miskemleyi bırak, lambayı al, mambayı bırak...

Sözlük

1. iskemle — скамья, скамейка; табу- 5* ziyaret— посещение, визит


ретка •(birinin) -ine gitmek — нанести
2. kırm ak— (с)ломать; разбить; огор- визит (кому-л.)
чить; обидеть ~ etmek — посещать, наносить ви­
3. adım — шаг зит
шаг за шагом 6. yoklamak — осматривать; прове­
~ atmak —делать шаг, шагать рять; навещать
4. ıstırap(bı)— мучение, страдание 7. saklamak— прятать; скрывать; со­
~ çekmek— испытывать мучение, хранять
страдать 8. vali — губернатор

16
9. ek — 1) (ilâve) добавление, при­ -lenmek — развеселиться
ложение; 2) аффикс 25. randevu— свидание, встреча
eklemek (ilâve etmek) — доба­ 26. alıcı (reseptör, almaç, ahize) —
вить; присоединить приемник; телефонная трубка
10. sağlam — прочный; здоровый; на­ 27. kulak — ухо
дежный ~ı ağır — он туг на ухо, глуховат
11. katı — твердый, жесткий ~ asmak — прислушаться
12. sa k in — 1) спокойный, тихий 28. yapıştırmak — приклеить, приле­
2) житель, обитатель пить, влепить
13. dik — отвесный, крутой; перпен­ yapışkan — липкий, навязчивый
дикулярный 29. özür (zrü) —•извинение, оправда­
14. lâf — слово; словеса; болтовня ние
(sizden) - dilerim — прошу (вас)
~ olsun diye для красного словца;
простить меня
для проформы
30. af (ffı) — прощение, извинение
15. dert(di) — горе, беда; боль (ду­
affınızı rica ederim — прошу (вас)
шевная); болезнь
извинить меня
~li — огорченный; страдающий
affetmek — прощать, извинять
16. yuvarlak— 1) круглый; округлый
31. kahraman — герой, храбрец
2) шар 32. dikmek — 1) втыкать, водружать
yer ~ı — земной шар 2) шить
17. tez — быстро, скоро 33. bıyık — усы
- elden — быстренько, на скорую ~ bırakmak — отпустить усы
руку 34. sakal — борода
18. hafif ■— легкий ak— - почтенный старец, аксакал
19. ağır— тяжелый; медленный 35. sarışıh — блондин, светловолосый
—başlı — серьезный, степенный 36. kumral — шатен, светло-коричне­
~lık — тяжесть; вес вый
20. merdiven— лестница 37. esmer — брюнет; (yağız) темный,
-den (veya -i) çıkmak, inmek—под­ смуглый
няться, спуститься по лестнице 38. tüccar — купец, торговец
39. çehre (=yüz) — лицо, облик
* * *
40. kılık— внешность, внешний вид;
21. alışfmak (-e) — привыкать (к че­ одеяние
му, каиу-л.) * * *
~kan — привычный; привыкший
-kanlık (itiyat*(dı)) — привычка 41. şişmek — пухнуть, раздаваться
22. öğüt (nasihat) — совет; наставле­ -kin — опухший, припухлый
ние -m an — полный, толстый (о чело­
23. tavsiye— рекомендация, совет веке)
~de bulunmak — дать совет 42. omuz — плечо
~ etmek — рекомендовать (кого, 43. parm ak — палец
что-л.), советовать - oynatmak — шевельнуть паль­
24. neşe (=sevinç) — радость, весе­ цем
лость 44. dudak — губа
-1İ — веселый, радостный (о чело­ 45. yanak — щека
веке) 46. zayıf — слабый

17
-lam ak — слабеть, худеть 64. kurt (du) — 1) волк;
47. zavallı— несчастный, бедный 2) червь; червь сомнения
48. olasılık (ihtimal) — вероятность 65. yorgan — одеяло
olası (muhtemel, ihtimal) —г ве­ 66. sarmak — обвязывать, перевязы­
роятный, вероятно вать; завертывать; окружать
49. boyun (ynu) — шея sanlmak(-e) — браться (за что-
50. bağ — узел, связка, связь то); бросаться, припадать (к
boyun ~ı (kıra vat) — галстук
51. eğmek — сгибать, наклонять
чему-л.)
baş (boyun)-----склонить голову; 67. korumak — защищать, охранять,
смириться оберегать
52. kaş — бровь 68. top — 1) пушка; 2) мяч;
~la göz arasında — в мгновенье kar topu — снежки
ока 69. nikâh — обручение; бракосочета­
53. nöbet — 1) дежурство; черед ние
2) приступ (болезни) (i) ~ altına almak— взять в жены;
54. muhatap (bı)— собеседник жениться
55. buyurm ak— повелеть 70. ipek — шелк; шелковый
-unuz! — пожалуйте! пожалуйста! 71. adalet— справедливость; юстиция
56. kurtarm ak — спасать; выручать - yerini bulur — справедливость
57. vait, vaat (dı) —1обещание
восторжествует
-te bulunm ak— дать обещание
72. inşallah — если будет угодно Ал­
vadetmek — обещать
лаху; дай-то Бог; надеюсь (на
58. ilâç (cı) — лекарство
59. şü k ü r (teşekkür) — благодар­ это)
ность 73. el — посторонний, чужак
ço k премного благодарен el oğlu — посторонний, незнако­
allah a слава богу мец
hele (еще) спасибо (что...) 74. aziz — а) дорогой, милый
60. ümit (di) (umut) — надежда б)святой
- (-ini) kesmek (-den)— потерять 75. adî— простой, обычный; низкого
надежду качества
~siz— безнадежный; потерявший 76. bizzat — лично
надежду 77. alâka (= ilgi) — 1) (-е) интерес;
61. reçete — рецепт
2) (ile) отношение, связь
* * • 78. müteşekkir— благодарный, при­
знательный
62. nitelik (vasıf (sfı)) — качество, 79. medeni (uygar) — цивилизован­
свойство ный, культурный
63. tavır (vrı)— вид, манера 80. boz — серый, бурый

Türemiş sözcükler
1. kapak— крышка; обложка (книги)
2. boyuna— беспрерывно
3. iler(i)lemck— продвигаться; прогрессировать
4. duygu (his (ssi)) — чувство
18
5. vııryUmak (-p)— влюбиться
6. bakış (nazar*)— взгляд, взор
ilk - t a — с первого взгляда
7. tam dık-г- знакомый
8. oyuncak — игрушка
9. benzetmek (-i, -e) — 1) находить сходство (с чем-л.)
2) принять за... (другого)
3) сломать
10. b akan — министр
baş премьер-министр
11. başlangıç— начало
12. doğrulmak— 1) выпрямиться, подняться
2) направиться (куда-то)

Deyimler
1. ne çare k i...—-увы...
2. görülüyor (ki...) — видно (что...)
3. neredeyse (nerede ise) — того н гляди, вот-вот
4. akl(ın)a gelm ek— прнйти на ум; вспомнить(ся)
5. yan gözle bakm ak — посмотреть искоса
6. ne yapıp yapıp — во что бы то ни стало, приложив все усилия
7. nâsılsa (nasıl ise) —-как-то, каким-то образом

К ом м ентарий
Имена ağır и h a fif — антонимы, и соответствуют русским прилага­
тельным «тяжелый» и «легкий» в их основных значениях: «тяжелый ка­
мень», «тяжелая болезнь», «Тяжелая (=трудная) работа», «тяжелое ^ д о ­
рогое) пальто», «тяжело (медленно) идти» (ağır ağır уйгйтек)и т. п. В зна­
чении «это (сделаггь) легко/трудно» употребляются слова kolay/güç, zor.
Имя ihtimal в значении «вероятно» употребляется только как в в о д ­
н о е с л о в о (İhtimal gelir. «Вероятно, он придет»)иВ настоящее время
заменяется неологизмом olası, который употребляется и как п р и л а ­
г а т е л ь н о е : Buolası (muhtemej*) değil. «Это невероятно».
Глагол buyurmak «повелевать» при вежливо-почтительном обраще­
нии к собеседнику может заменять собою такие глаголы, как girmek, geçmek,
gitmek, almak, söylemek, а также вспомогательный шагал etmek.
ПРИМЕРЫ:
Şu odaya buyurun.
— Пожалуйте (=проходите, войдите) в эту' комнату.
Ne buyurdu?— Что он соизволил сказать?

19
Словообразовательный,аффикс -gan/-kan

Аффикс-gan, -gen/-kan, -ken присоединяется, как правило, к двуслож­


ным глагольным основам н образует от некоторых из них отглагольные
прилагательные обычно со значением постоянно проявляющегося при­
знака: konuşkan «разговорчивый», unutkan «забывчивый», çalışkan «тру­
долюбивый», çekingen «застенчивый», yapışkan «привязчивый, прилип­
чивый», alışkan «привыкший, приученный» и т. п.

Словообразовательный аффикс -gm/-kın

Аффикс-gın, -gin, -gun, -gün/-kın, -kin, -kun, -künприсоединяется в


основном к односложным глагольным основам, образуя прилагатель­
ные обычно со знамением завершенного действия, перешедшего в состо­
яние (чаще с пассивным оттенком): şaşkın «изумленный, изумившийся»,
şişkin «опухший, вздувшийся», seçkin «избранный», düşkün «падший»,
bitkin «слабый» (доел, «кончившийся»), yorgun «уставший, усталый»,
üzgün «огорченный» и др. Иногда образует также имена существитель­
ные: bilgin (âlim) «ученый, специалист», gezgin «путешественник».
Alıştırma 11. Şu tamlama gruplan ile tümceleri Rusçaya çevirin:
1. Çalışkan öğrenci. 2. Ne yapışkan biri! 3. Seçkin eserler. 4. Şaşkın şaşkın ne
bakıyorsun bana! 5. Düşkün kadın. 6. Yorgun görünüyordu, sesi de bitkindi.
7. Şu bilgin (âlim) biraz çekingen ama, hiç te unutkan değil. 8. Hasta olacak.
Bak, bir yanağı şişkin. 9. Alışkan bir tavırla kapının ziline bastı. 10. Üzgün
görünüyor. 11. Daha üç fincan kırgın. 12. Evliya Çelebi adındaki büyük Türk
gezgini 13. Altmış yaşım geçkin bir adam.
Alıştırma 12. Kalın harflarla yazılan sözcük ve deyimleri ezberlemek üzere aşağıdaki
tümceleri çeviriniz:
1. Allah Allah! Çocuk bardağı kırdı. 2. Kırdım mı? Üzülme canım. İsteyerek
yapmadım. 3. Dayısını ziyaret mi etmiş? Atıyor! 4. Galiba bi nsaklanıyorbmbda.
Evin her yanını yoklasınlar. 5. Yarın öğretmen bir yoklama ödevi verecek.
6. Vali kim, ben kim? Ne diye ziyaretine gideyim? 7. Bir iskemle al da otur
yanıma. 8. Yumurta (çatı olmuş. 9. Bu tahta katı, fakatgörülüyor ki pek sağlam
değil. 10. Dik çizgi. 11. Bugün deniz pek sakin. 12. Müşterileri arasında bu
köyünsakinleri de var. 13. Uzun/â/Â hacet (=gerek) yok. 14. Lâ/zamanı bitmiş,
iş zamanı gelmiş. 15. Ek bir zorluk. 16. Sözüne birşey eklemek istiyor.
17. Yuvarlak hesapla bu kentin nüfusu iki yüz bini aşkın. 18. Bu işi tez elden
yaptılar. 19. Durum pek ağır. 20. Hafifbir kahvaltı. 21 .Ağır ağ/r yürüyor (Ağır
adımlar atıyor). 22. Bize dik dik bakıyor. 23. Bütün eşya sağlam geldi.

20
24. — Ah doktor, tuhaf bir derdim var. 25. Dert ağlatır,aşk söyletir, (atalar
sözü). Yani dert. ıstırap verir, aşk sevindirir.
1. Надо навестить больного товарища. 2. Шаг за шагом они приближа­
ются. 3. Я хотел нанести ему визит. Не получилось. 4. Тяжелая болезнь.
5. Дорогое пальто. 6. Он одет очень легко. 7. Каков вес этого камня? 8.
Легкая головная боль. 9. Лавочник огорчен. 10. Это мы делаем не для
проформы. 11. Прочное здание. 12. Твердый согласный. 13. Почему вы
скрываете истину? 14. Сколько миллиардов лкщей проживает на земном
шаре! 15. Собраться за круглым столом. 16. Что у вас за беда? Видно, что
вы страдаете.
1. Bu yeni kurallara alışamıyorum. 2. Evet, bunlara alışkanlık (itiyat) gerek.
3. Şen neşeli bir delikanlı. 4.Merdiveni çıktığında...5. Öğüt terinizi kendinize
saklayın. 6. Reseptörü (alıcıyı, almacı) kulağına yapıştırdı. 7. Sizden özür
dilerim. Affediyor musunuz beni? 8. Biri esmer, biri sarışın, biri de kumral saçlı
üç çocuk...9. Şu tuhaf kılıklı sakallı bıyıklı adam neci? Bîr tüccar mı?
10. Öykünün baş kahramanı kim? 11. Kentin çehresi değişti. 12. Bahçeye
ağaç diktiler. 13. Gözleri yere dikilmişti. 14. Ben o kıza randevu vermedirn.
15. Bu kılıkta sokağa çıkılır mı hiç?
1. Детям шьют одежду. 2. Поставьте («воткните») сюда часового. 3. Ка­
кой геройский поступок! 4. Он вдруг развеселился. 5. Вы не смотрите на
внешний облик этого смуглого человека. Он очень богатый купец. 6. Я
вперил взор в его лицо. 7. Рекомендую вам этого товарища. 8. Я никак не
могу привыкнуть к его наставлениям.
1. Geniş omuzlu gür sesli bir adam. 2. Siz önden buyurun. 3. Buyurunuz
kahvenizi. 4. Hastanın harareti yükseliyor. Sıkı bir ilâç için doktora fcay vurmalı
(müracaat etmeli). 5. Bir zamanlar pek şişmandı. Bak, ne kadar (ne denli)
zayıflamış. Buna olasılık (ihtimal) bile vermiyordum. 6. Muhatabım temiz
kıyafetli, boyun bağlı (kravatlı) efendiden bir adamdı. 1. Hasta ümitsiz gibi
görünüyor, fakat Allaha şükür, doktor hâlâ umutlu. Hattâ bir reçete yazdı.
8. Ne? Nöbet bende mi? Bir yanlışlık olacak. Benparmağımı bile oynatmam.
9. İnsanparmakları şöyle adlanır: baş parmak, ikinci parmak (işaret parmağı),
orta parmak, dördüncü parmak (adsız parmak), küçük parmak. 10. Kız annesinin
boynuna atıldı. 11. Aralarında kardeşlik bağları var. 12 . Zavallı adam derdine
ilâç bulamıyor. 13. İnanmayın. Bunlar boş vaitler. 14. Size hastayı kurtarmayı
vadeden kim? 15. Istırap veren dert (hastalık), ıstırap çeken de zavallı
m uhatabınızın).
1. На лице каждого человека два таза, две брови, два уха, две щеки, и две
губы", верхняя губа и нижняя губа. 2. Премного благодарен, лекарство у
меня есть. 3. Ваши обещания нас не спасут. 4. Вы сегодня заступаете («вхо­
дите», «выходите») на дежурство! 5. Ярецептов не выписываю. Обра­
21
титесь к другому специалисту. 6. Вероятность этого мала . 7. В мгновенье
ока верхняя губа у негораспухла. 8. Надежда умирает последней. 9. Не­
счастная девушка все еще очень слаба. 10. Я вам обещаю это. ^

1. Bu tarım aracının niteliklerini (vasıflarım) saysın. 2. Zavallı üzgün bir tavırla


içeri girdi. Ъ.КиП kurdu yemez (atalar sözü). 4. Yorganına göre ayağım uzat
(a.s.). 5. Adalet bakanlığına kimi getirdiler? 6. İhtimal, beni başka birine
benzetiyorsunuz. 7. Evet, ilk bakışta bir tanıdığıma benzettim sizi. 8. Kitabın
kapağını beğendim, fakat başlangıcı ilginç değil. 9. Ele güne karşı bu kılıkta
çıkıjırmı? lO.İpekcor&p. 11. Yasa (kanun) bizi korur. 12. Şimdi aklıma geldi, o
söylediğiniz adam nikâh dairesinde çalışıyor. 13. Ne yapıp yapıp kar topu
oynamak istiyorlar. Ancak kar yok, boyuna yağmur yağıyor. 14. Yan gözle bize
baktı, fakat bir şey demedi. 15. Bu ülke son yıllarda çok ilerledi: 16. Benim
nazarımda (gözümde) o bir hiçtir. \1. İnşallah, yakında buluşuruz. 18.0 eloğlu
neredeyse gene gelecek. 19. Bu işe alâkanız tabiî. 20. Uygar ülkeler (medenî
memlekefler).
I. Ни начала, ни конца! 2. Бесчувственный человек. 3. Он взял в жены
эту девушку с густыми шелковистыми волосами. 4. Они играют не в
футбол, а в ручной-мяч. 5. Ребенок сломал игрушку. 6. Он подошел ко
мне с обиженным видом. 7. Волков окружили с четырех сторон. 8. На
этом собрании министра юстиции нет. 9. Во что бы то ни стало надо
купить новое одеяло. 10. Они шаг за шагом продвигаются вперед.
II. Несчастный вот-вот заплачет. Впрочем, понять его чувства легко.
12. Мне вспомнился один его знакомый. Он беспрерывно читал какую-
то книгу без обложки. 13. Увы, он сумел отсюда каким-то образом
выйти. 14. Я нахожу в вас сходство с моим другом. 15. Дорогом мой,
почему ты проявляешь интерес к этому зверю? Это же обычный се­
рый волк. 16. Вы лично видели этого незнакомца!. 17. Я порвал связи с
этим человеком. 18. Он признателен вам за оказанную ему помощь.

Alıştırma 13. Kaim harflerle yazılan sözcüklerin yerine eşanlamlılarını kullanın:


1. Ben kravatsız oraya gitmem. 2. Ne hafifiş! 3. Adamı çehresinden tanıdım.
4. Elbette tanırım, eskiftoramdır. 5. Hanemize teşrif buyurunuz. 6. Bu düşünceyi
doğru bulmuyorum. 7. Çokciddi bir adam. 8. Onu sahiden tanımayız.

B ir randevu

Sabahleyin gözümü açtığım zaman saat dokuzu geçiyordu. Demek, ona bir
saatten az bir zaman vardı. Hemen yataktan kalktım. Dünkü telefon konuşması
aklıma gelmişti. O konuşan kimdi acaba? Bu koskocaman kentte ne akrabam

22
vardı, ne de bir tanıdığım. Oysa (halbuki) dün gecenin geç saatinde, buraya
geldiğim gündenberi masamın üstünde gereksiz bir oyuncak gibi duran telefon
birdenbire çalmıştı. «Acaba kim olabilir?» düşüncesiyle telefonu açmıştım (yani
reseptörü kaldırıp kulağıma yapıştırdım). Tanımadığım bir ses:
— Sermet Beyle görüşmek istiyordum ...Dedi. ‘
— Sermet Bey benim.
— Affımzı rica ederim, beyim. Sizi böyle geç saatte rahatsız ediyorum
da...Fakat başka çare yoktu—
— Zaran yok. Kiminle konuşuyorum?
— Siz beni tanımazsınız. Zaten ben de yalnız adınızı biliyorum.
— O halde...
— O halde yarın sizinle görüşmeliyiz, daha doğrusu ben sizi bir iş için
görmek istiyorum (Bir rahatsızlık hissetmiştim. Çünkü böyle tanımadığım
kimserlerle görüşmek alışkalığı yok bende).
— Ne işi?
— Şimdi telefonla söyleyemem. Yarın buluşur, konuşuruz. Saat ondan sonra
boş vaktiniz var mı?
— Öğleye dek var.
— Ne âlâ. Öyleyse nerede buluşuruz?
— Oturduğum «Atlantik Palas» otelinin tâ karşısında bir kahve var. Sabahlan
orası bomboş...
— Tamam efendim. O kahveyi bilirim. Yarın sabah saat onda beni orada
bulursunuz. İçeri girdiğinizde dikkat edin: solumda bir gazete bulunduracağım.
İsmimi de yazınız: Lütfı Bey.
I
***

Taş merdiveni çıkıp kahveye girdiğim zaman saat onu ya geçmiş ya


geçmemişti. Biraz karanlık olan salonda gerçekten de hemen hemen kimse yoktu.
Yalnız biri ortada biri arkada duran iki masada iki adam oturuyordu. Biraz
yavaşlayarak ikisine de şöyle bir baktım.
Arkadaki masada oturan tüccar kılıklı bir adamdı. Şöyle geniş omuzlu,
şişman, iri yarı biriydi. Garsonun getirdiği kahveyi içiyor, derin derin bir
şeyler düşünüyordu. Gözleri uzakça bir yere dikilmişti. Sol elinin parmaklan
ile bir gazete tutuyordu. Henüz ihtiyar tdeğildi, fakat 45 yaşını her halde
geçkindi. Bıyıklı sakallı çehresinde iri burunla kalın dudaklardan başka iki de
şişkin yanak insanın dikkatini çekiyordu. Kumral saçları karışmıştı.
İkinci müşteri sarışın, gözlüklü, boyun bağlı (kıravatlı) bir gençti. Temiz,
fakat basit giyinmişti. Olası (ihtimal), üniversite öğrencilerindendi. Ötekiden
çok daha zayıftı. Eline bir gazete almış, gözden geçiriyordu. En tuhafı şuydu ki
solunda bir başka gazete vardı.

23
Şaşkınlığımdan olduğum yferde durdum ve kendi kendime: «Acaba
hangisi?» dedim. Arkadaki müşteri geldiğim tarafa başını bile çevirmemişti.
Rahat rahat kahvesini içmeye devam ediyordu. Oysa daha yakın olanı
okuduğu gazeteyi biraz indirerek yan gözle bana bakmıştı. Birini bekliyor
gibiydi. Ben de nihayet kararımı verdim, oturduğu masaya doğru gittim.
Kulağına eğilerek: «Lütfi Bey?» dedim. Kaşlan yukarıya kalktı. Gülümseyerek:
«Benzetiyorsunuz, bayım. Dedi. Adım bambaşka». Bu kez şaşmak nöbeti
bana geldi. Demek, beni arayan öteki adamdı. Salonun arka tarafına doğru
yürümeğe yükümlü (mecbur) kaldım.
Evet, tüccar kılıklı adam, Lütfi Beydi. Selâmlaştık. Meğer babamın eski
ahbaplarından biriymiş. İzmir’deki telefon numaramı nasılsa öğrenmiş, babam
için yazdığı mektubu şimdi bana uzatıyordu.
— Son görüştüğümüz zaman babanız esmer, gür saçlı, yuvarlak yüzlü, şen
neşeli bir delikanlıydı. Eh, nerede o günler! Acaba şimdi nasıl görünüyor? Ne
yapıp yapıp görüşmeliyim onunla.
Muhatabım sordu, ben yanıt verdim. Böylece yarım saatten fazla konuştuk.
Öteki müşteri çoktan gitmişti. Nihayet ayağa kalktım: «Bayım, bana müsaade.
Öğleden sonra göreceğim acele bir işim var. Sizinle tanışmaya pek memnun
oldum. Konya’ya gittiğinizde bizlere buyurunuz (hanemize teşrif buyurunuz).»
Dedim. Hararetle el sıkıştık, ayrıldık.

Sağlık (bir konuşma)

Kerim: Hele şükür! Artık ayaktasınız.


Şahap: Özür dilerim! Geceleyin iyi uyuyamadım. Birazkeyfsizim.
Кл Öyle mi? neniz var?
Ş.: Ben de bilmiyorum. Epey zamandan beri boyuna başım ağrıyor, nöbet
geliyor.
K: Demek oluyor ki bir süredenberi ıstırap çekiyorsunuz. Fakat genellikle
Sağlığınız yerindedir, değil mi? İştahınız var mı?
Ş.: Son zaman bir şey yiyemiyorum.
Kj Aman, aç mı duruyorsunuz? Azizim, derhal bir doktora müracaat etmelisiniz
(baş vurmalısınız).
Ş.: Ettim, fakat verdiği ilâçlardan şimdiye dek hiç yarar (fayda) görmedim.
İşte yazdığı reçete de yanımdadır. Oysa beni kurtarmayı vadetmişti.
K: Size hangi doktor bakıyor?
Ş.: Aile doktorumuz. Âli Bey.
K : Anneme de o baktıydı.
Ş.: Bayan anneniz şimdi nasıldır?
K : Artık kalkıp dolaşabiliyor. Hatta biraz bahçede geziniyor.
Ş- Buna pek memnun oldum Şey...Hasta dedim de aklıma geldi. Hakkı Beyden

24
haberiniz var mı? Acaba şimdi nasıl oldu? İyi midir?
İ t: Maalesef, hastalığı epey ağır. Doktoru bile ümidini kesti.
Ş.: Vah zavallı! Hastalığı nasıl başladı?
K : Bay Hakkı’nın, çocukluğundan beri gözleri zayıftı. Bu derde bir çare
bulunamıyor.
Ş.: Ne yapıp yapıp yüksek nitelikli göz hastalıkları uzmanı doktor Orhan Beye
başvurmalı.
K: Ne çare ki Orhan Bey pek pahalı bir doktormuş. Hani, söz var ya: yorganına
göre ayağını uzat. Biliyorsunuz, Hakkı Bey zengin bir adam sayılamaz.
Ş,: Evet, fakat sağlığı korumaktan önemli şey yok, sanırım. Nitekim medeni
insanlarız.
K : Doğrusunuz (hakkınız var). Gördüğüm vakit doktor Orhanı onlara bizzat
tavsiye ederim. Şimdi nasılsınız? Başınızın ağrısı hafifledi mi? Dışarıya
çıkabilir misiniz?
Ş.: Tamamiyle geçti.
К : O halde çıkalım. Şimdi arkadaşımız Nuri Beyin ziyaretine gideceğiz, değil
mi?
Ş.: Hay hay. Biliyorsunuz, bir(kaç) zaman önce Nuri Bey ipek saçlı güzel bir
kızı nikâh altına aldı.
K : Artık adalet yerini bulur. EskidenNuri Bey futbol topuna vurulmuştu.
Bundan böyle işine ve ailesine sarılır.
Ş.: İnşallah!

Alıştırma 14. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çeviriniz:


1. Gene içime o kurt düşüyor. Zafere nasıl inanmalı? Lâkin (=fakat) işte, asıl bu
gördüğüm şeyler için zafere inanmalıdır. ...Türk köylüsü top arabalarım kendi
yoıganına sarıp taşıyor, işte bunun için inanmalıdır. (Y. Kadri. Yaban) 2. Ne ise,
olan oldu. Şimdi bana bilârdo öğretmeyi teklif etti. (A. Puşkin) 4. Denıek ki
komutanın evinde idim. M.I.-na yanıma gelmişti. Saveliç’e bazı şeyler sormak
istedim, fakat ihtiyar ...kulaklarını tıkadı. (A. Puşkin) 5. Sofada PugaçoFa
rasladım, yol elbisesi giymişti. (P.) 6. Her şeyi gördüydük debunu görmediydik.
(Y.Kemal)7. ...gözlerini gözlerimin içine dikmiş bakıyordu. (S. Kocagöz) 8. «Vah
vah...Keşke bana varmalı idiniz...Artık nikâhınız olduğu gün kendimi
öldürmeli» demiş ve kaçmıştım. (R. Nuri) 9. Birinci soru: «Çocuğu hastalıktan
korumak için ne yapmalıdır?» (A. Nesin) 10. Merhaba, diyorum. Otobüs
bulamadın mı? — Var, diyor. ...Köyüme dönemem ama. İş bulmalıyım
Ankara’d a — Var mı tanıdığın birisi?— Var.— Kim?— Bizim köyden çıkan
ilk hükümet adamı. — Görevi (=vazifesi)? — Adalet Bakanlığında kapıcı.
— İyi. diyorum. Hadi, bir kaç saat uyu. Otobüs neredeyse kalkar. Gitmeliyim
ben. Eyvallah. (B. Yıldız) 11. Tuhaf kılıklı adam kapıdan içeri girdiği zaman
kabinede benden başka kimse yoktu. Baş vurmak istediği kulakçı henüz

25
çıkmıştı. Kumral sakalım karıştırarak düşünceli düşünceli odanın ortasında
durdu. 12. Şişman adam başını çevirdi, parmağıyla boş sandalyeyi göstererek:
«Müsaade eder misiniz?» diye sordu. Öteki müşteri ona şaşkın' şaşkın
baktıktan sonra «Rica ederim. Oturunuz.» dedi ve başını eğerek gazetesini
okumaya devam etti. (O. Kemal) 13. Niyazi hastalanmış, yattyordu. (O. Kemal)
14. Sonra «Şimdi ne yapmalı?» diye kendi kendime sordum. (S. Ali)
15. İçimden: «Mutlaka bütün bunlara alışmalıyım» diyordum. (Y. Kadri)
16. Ayol zavallı Hocanın kimi var ki? Kendi ölmüş, kendi geldi haber verdi!
...Bizim de kimimizvaı? Kendi yazımızı kendimiz yazarız. (B. Felek) 17.Meraktan
yerimde duramıyordum. Kalkacağım sırada o doğruldu, tekrar ...gitti. (S. A.)
18. Sonra, elindeki paralan sayacağı sıra Beytullah’i gördü. (B. Y.)

Alıştırma 15. Aşağıdaki tümceleri Türkçeye çevirin:


1. До сегодняшнего дня я не знал этого. Точнее говоря, и сейчас не знаю.
2. Ну слава богу,приступ прошел. Но все же я очень слаб.— А что гово­
рит ваш !ран?— Ничего...Два месяца тому назад, когда мы виделись впер­
вые, он обещал меня спасти. Но сейчас он, видимо, утратил надежду.
Такое у меня чувство. 3. Нам известны беды многих жителей этого горо­
да. Министерство юстиции должно проверить ситуацию и защитить не­
счастных. 4. Мое внимание привлекли его густые брови и ярко-красные
губы. 5. Мне не хотелось обижать моего собеседника. Но навестить я
хотел не его, а другого своего знакомого. 6. Вы хотите что-то добавить?
— Да, дать совет. Не следует ничего обещать. Особенно для красного
словца. 7. Такие прогулки дадут вам больше пользы, чем любое лекар­
ство. Сегодня вы выглядите не столько степенным, сколько здоровым и
веселым. 8. У этого незнакомца был вид морского волка. Кроме того, он
хорошо играл в ручной мяч. Другие его качества были пока неизвестны.
9. Ему как-то удалось войти в зал, но когда мы пришли, его там уже не
было. 10. Я поднял трубку и стал говорить. Мне пришлось отклонить сви­
дание, которое хотел мне назначить мой знакомый. Ибо мне хотелось встре­
титься с девушкой, в которую я влюбился с первого взгляда и которую
хотел во что бы то ни стало взять в жены.

Alıştırma 16. Aşağıdaki tümceleri Türkçeye çevirin:


Вы, конечно, знаете парк культуры в Измире. Несколько дней назад под
вечер я пошел туда, чтобы (дать голове) немного отдохнуть. Я живу неда­
леко от парка, в гостинице на бульваре Газилер, и время от времени посе­
щаю парк культуры. Когда я вошел (внутрь), часы уже пробили шесть.
Погода была теплой. Дождь, шедший после полудня, час назад прекратил­
ся, облака ушли на северо-запад. Вечерами здесь бывает многолюдно, но
сейчас гулявших по парку было мало. Я прошел мимо зоопарка и сел на

26
одну из скамеек. Поодаль сидел средних лет мужчина. Это был круглоли­
цый человек с каштановыми усами и внешностью чиновника или бизнес­
мена. Он не был толст, однако был крупным мужчиной. Одет он был
просто и легко, в парк пришел без пиджака и без галстука. Когда я сел, он
искоса взглянул на меня. Кого-то он мне напоминал (=я находил сход­
ство...), но кого? Вдруг, поднявшись (со своего места), он подошел ко мне
и сказал:
— Прошу прощения, вы такой-то,
— Да, вы не ошибаетесь, я он (самый),— ответил я, несколько удивив­
шись. — А вы...Не могу узнать.
— Омер. Ваш одноклассник.
— Да, теперь узнал. Но до чего же ты изменился! Ты же был слабень­
ким, болезненным ребенком, а стал широкоплечим, сильным мужчиной.
Ты в Измире живешь?
— Да, работаю в резиденции губернатора. Пойдем,^) дороге погово­
рим.
Мы двинулись в направлении Лозаннских ворог.

Alıştırma 17. Aşağıdaki atasözlerini ezberleyin:


1. Bir insanı tanımak için kendisiyle yol arkadaşlığı etmelidir. 2 Çok çocuk
anayı şaşkın babayı düşkün eder. 3. Dert derdi açar. 4. Dünyada rahat yaşamak
isteyen her şeyi hoş görmelidir. 5. Eğilen baş kesilmez. 6. El beş parmaktır,
hangisi bir boyda. 7. El işler baş buyurur. 8. Eski kurt yolunu şaşmaz. 9. Gezen
kurt aç kalmaz. 10. İki iş bir olmaz, başka başka düşünmeli. 11. Kırk kurda bir
a£lan ne yapsın. 12. Kurdu kurt ile avlamalı. 13. Lâfla iş bitmez. 14. Mart ayı dert
ayı. 15. Na oldum dememeli, ne olacağım demeli. 16. Sakalım yok ki sözüm
dinlensin. 17. Vaktine göre söz söylemeli. 18. Yalan söyleyen unutkan olmamalı.
19. Yerin kulağı var. 20. Yoıgamna göre ayağım uzat.
УРОК 16(2)

ПРИДАТОЧНЫЕДОПОЛНИТЕЛЬНЫЕ ПРЕДЛОЖЕНИЯ
(tü m le y ic i tü m c e )

В турецком языке придаточные дополнительные предложения, явля­


ющиеся частью сложного (полипредикативного) предложения, в струк­
турном плане напоминают распространенное дополнение простого пред­
ложения.
Ср.: Ben, ablanızın yeni çantasını (çanta-sı-n-ı) gördüm. «Я видел (кого?,
что?) новую сумочку вашей сестры».
Ben, ablanızın evden çıktığını (çık-tık-ı-n-ı) gördüm. «Я видел (что?), что
ваша сестра вышла из дома».
Сложные предложения указанного типа состоят из главного и прида­
точного предложений.
Главное предложение чаще всего разрывается: подлежащее (и отно­
сящиеся к нему слова) ставятся в начале сложного предложения, сказуе­
мое — в конце его: Ben (no/yresKai4ee)...gördüm (сказуемое).
Придаточное предложение обычно помещается внутри главного.
Подлежащее представляет собой имя существительное (или, факульта­
тивно, местоимение) в родительном падеже (ср.: ablamz-ın), сказуемое—
глагол в форме на -dik или -асак с аффиксом принадлежности, обозна­
чающим лицо, совершающее данное действие, и с падежным аффиксом,
которого требует управляющий глагол (ср. : çıktığını: çık-tık-ı-n-ı (gördüm)).
Винительного падежа имен действия на -dik и на -асак требуют такие
глаголы, как açıklamak «разъяснить (что...)», anlamak «понять»,anlatmak
«рассказать», belirtmek «передавать», bildirmek «сообщить», bilmek «знать»,
duymak«ycnbinıaTb, почувствовать», düşünmek «думать», farketmek «за­
метить», görmek «видеть», ispatlamak «доказать», öğrenmek «узнать», sanmak
«полагать», söylemek «сказать» (но не: demek!), yazmak «написать» и ряд
других.Дательным падежом имен действия управляют глаголы bakmak
«смотреть (, как...)», dikkat etmek «обратить внимание», inanmak «верить»,
karar vermek «решить (, что...)», şaşmak «удивляться»,yanmak «сокрушаться
(по поводу того, что...)» и некоторые др. Имя действия получает исход­
ный падеж, если оно предшествует, в частности, глаголу korkmak «бояться
(, что...)».
28
Второстепенные члены придаточного предложения помещаются в
обычном порядкемежду подлежащим и сказуемым (ср.: ablanızınevden
çıktığını...), иногда— перед подлежащим.
Имя действия на -dik указывает на то, что действие совершено в про­
шлом или совершается в настоящее время, например: Arkadaşım, ayın
yirmisinde Izmire’e geldiğini bildirdi. «Мой товарищ сообщил, что двадцато­
го числа прибыл (прибывает) в Измир».
Имя действия на -асак выступает в значении будущего времени на
-асак, настоящего-будущего на -ar/-ır, а также может заключать в себе
значение долженствования, например: Arabacıya iki sokak sonra sola
dönüleceğini söyledi. (O. Pamuk) «Он сказал извозчику (водителю), что
через две улицы нужно повернуть («будет повернуто») налево».
Спряжение имен действия на -dık/-acak с аффиксами принадлежно­
сти (выступающими в значении личных аффиксов) вутвердительной и
отрицательной формах не имеет никаких специфических особеннос­
тей.

Образец спряжения

О, (benim) gel(me)diğimi // gel(mey)eceğimi söyledi.


Он сказал, что я (не) приехал/приезжаю // (не) приеду.
О, (senin) gel(me)diğini // gel(mey)eceğini söyledi.
Он сказал, что ты (не) приехал/приезжаешь // (не) приедешь.
О, (onun) gel(me)diğini // gel(mey)eceğini söyledi.
Он сказал, что он (не) приехал/приезжает // (не) приедет.
О, (bizim) gel(me)diğimizi // gel(mey)eceğimizi söyledi.
Он сказал, что мы (не) приехали/приезжаем // (не) приедем.
О, (sizin) gel(me)diğinizi // gel(mey)eceğinizi söyledi.
Он сказал, что вы (не) приехали/приезжаете // (не) приедете.
О, (onlann) gel(me)diklerini // gel(mey)eceklerini söyledi.
Он сказал, что они (не)приехали/приезжают // (не) приедут.
К формам Ha-dık/-acak может присоединяться и вопросительная ча-
стицапи (mi, mu, mü), например:
О, (benim) gelebileceğimi // gelemeyeceğimi mi söyledi?
Он сказал, что я смогу // не смогу приехать?
Если подлежащее должно быть представлено личным местоимением, то
последнее в большинстве случаев опускается, так как лицо будет обозначено
аффиксом принадлежности (в сказуемом придаточного предложения), на­
пример: İzmir’e geldiğimi bildirdim. «Я сообщил, что прибыл в Измир».
29
Если подлежащее главного предложения является также и подлежа-
щим придаточного, то последнее всегда опускается, например:
Arkadaşım, İzmir’e geldiğini yazıyor. «Мой товарищ пишет, что приехал в
Изм&р».
Если имя действия образовано от непереходного глагола в страда­
тельном залоге, то подлежащее в придаточном предложении отсутству­
ет; а сказуемое (т. е. форма на -dık/-acak) всегда получает аффикс при­
надлежности 3-го лица единственного числа, например: Sonra tiyatroya
gidilecek. «Затем пойдут в театр». —> Sonra tiyatroya gidileceğini
söylüyor. «Он говорит, что потом пойдут в театр».
Подлежащее придаточного предложения иногда ставится в основ­
ном (а не родительном) падеже. Обычнсгэто бывает тогда, когда подле­
жащее непосредственно предшествует сказуемому и обозначает неоду­
шевленный или неопределённый предмет. Например: Gazete, caddenin
her iki yanında birçok yeni binalar kurulacağını yazıyor. «Газета пишет, что
по обеим сторонам проспекта будет построено много новых зданий».
, Чтобы трансформировать в придаточное дополнительное предложе­
ние простое именное предложение (с аффиксами сказуемости или пре­
дикативными именами var и yok), используется глагол olmak «быть»,
«стать», например: (Biz) Öğrenciyiz // öğrenciydik «Мы учащиеся //
были учащимися». —> (Bizim) Öğrenci olduğumuza dikkat çekti. «Он при­
влек внимание к тому, что мы учащиеся // были учащимися». <
(Onun) Oğlu var. «У него есть сын» —>(Onun) Oğlu (без родительного
падежа!) olduğunu söyledi. «Он сказал, что у него есть сын».
Когда логическое ударение падает на подлежащее главного предло­
жения, оно по общему правилу помещается непосредственно перёд
сказуемым, а придаточное дополнительное предложение перед ним, t. е.
в самом начале сЛожнОго предложения, например: Ablanızın evden
çıktığını ben de gördüm. « # тоже видел, что ваша сестра вышла из
дома».
Возможна также и такая инверсия: главное предложение, составляю­
щее рему (наиболее значимую часть) сообщения, помещается перед
придаточным предложением, например:
Benjde gördüm çıktığım. «Я тоже видел, что он вышел (она вышла)».
Формам на -dık/-acak могут предшествовать вопросительные сло-
ea (kim, ne, nerede, ne zaman, nasıl и т. п.). Предложения этого типа соот­
ветствуют аналогичным сложным предложениям русского языка, на­
пример: Arkadaşımın nereye gittiğini biliyorum. «Я знаю, куда уехал мой
товарищ». Ne yapacağımızı bilmiyorum. «Я не знаю, что нам делать
(что мы будем делать)».

30
Alıştırma İ. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çeviriniz:
1. Sen Yüzbaşım, vapurların geldiğine, geleceğine şaşıyorsun. (S. Kocagöz)
2. Benim vefat ettiğimi (=öldüğümü) gazetelerde okumadınız mı? (A. Nesin)
3. Benim de Camus gibi bir ahmak olduğuma karar verdi. (O. Atay) 4. Hangi
insan kendisinin de hakikaten (^gerçekten) öteki insanlar gibi günün birinde
mutlaka öleceğine inanır. (N. Hikmet) 5. Nigâr nereye gittiğine bakmayınız,
nasıl gittiğine bakınız. (Y. Kadri) 6. Mühendislerin kesinliği olmayan (kesin
olmayan) sorunlarla ilgilenmediğini mi söylemek istiyorsunuz? (O. Pamuk)
7. Kurtulduğuma hâla inanamıyorum. («Milliyet») 8. Yeni öğreniyorum kimlerle
arkadaş olduğunu. Son zamanlarda ne yaptığını da kimse bilmiyor. 9. Şükür,
tek bacağımı kaybettiğime. (B. Yıldız) 10. Alzylabaktıklarmı sandjm. (O. Kemal)
11. Kabahat(!) kimde olduğum biliyor musunuz? Babamda mı, onda mı?
(Y. Kadri) 12. Pek yakında ordularımızla birlik İstanbul’a dönebileceğimizi
sanıyoruz. (S. Kocagöz) 13. Ne zaman geleceklerini demin söylememiş miydim?
(Y. Kadri) 14. Hepsi ne yapacağıma bakıyordu. (Ö. Seyfettin) 15. Benbirşeyler
yapılacağına inanıyorum. (O. Pamuk) 16.0 zaman...gel; beni kitaplarımın temiz
arkadaşlığından ayıracağından korkma. (S. Ali) 17. Zeliha’yı bir sevdiğini
söylüyorsun, bir sevmediğini. (O. Atay) 18. Güzel! Çok güzel! Böyle
yazacağınızı ummuyordum doğrusu. Ustaca yazılmış. (Çehov) 19. Ne
gülüyorsun? dedi. Yoksa benim büyük çar olduğuma inanmıyor musun?
(Puşkin)
Alıştırma 2. Aşağıdaki tümceleri birer -dık’lı/-acak’lı tümce haline getiriniz:

Bir örnek: Dedi ki (kendisi) bu kitabı okumadı -(kendisinin).


Bu kitabı okumadığını söyledi.
1.0 söylüyor ki biz haklı değiliz. 2. Biliyorum ki kızı yoktur. 3. Dün bildirdi ki
gelmeyecekler. 4. Gazeteler yazıyor ki Ankara radyosuna genel müdür
olacaksınız. 5. Gazete bildiriyor ki festival iki ay sonra başlayacak.
Alıştırma 3. Aşağıdaki tümceleri, kaim harflerle yazılan sözcüğün yerine bir sora
sözcüğü kullandıktan sonra, Rusçaya çeviriniz:

Bir örnek: (sizin) İzmir 'den geldiğinizi biliyorum—


(sizin)Nereden geldiğinizi biliyorum.
1. Bu trende bulunduğunuzu bilmiyordum. 2. Bana bir şey söylemek istediğini
anlıyorum. 3. Ziya’mn buralara köylüleri aldatmak için geldiğini şimdi daha
iyi anlıyoruz. 4. Ancak gecenin ikisinde, doktorların saat on birde yatmayı
tavsiye ettiklerini hatırladık. 5. Masamda oturan genç kadın bana soruyor —
Nerelisiniz? Kendisine Türk olduğumu söylüyorum. 6. Bana bak, köpeği
generale götürüp sorarsın. Benim bulup gönderdiğimi de söyle. (Çehov)
7. Ablam mektubunda, bu haberimizden aldığını yazmıyor.

31
Alıştırma 4. Aşağıdaki tümceleri, kalın harflerle yazılan eylemleri yeterlik,
sonra yetersizlik biçimiyle genişlettikten sonra, Rusçaya çevirin:

Bir örnek. Dün buraya geldiğini biliyorum. —


Dün buraya gelebildiğini/gelemediğini biliyorum.
1. Tanıdığım, bunu yapacağını bildirdi. 2. Çocuk, kapıyı kapadığını söyledi,
i . Akrabamın buraların havasına alışacağına ihtimal(olasılık) vermiyorum.
4. Adamın bu sözleri işittiğini (duyduğunu) sanmıyorum (zannetmiyorum).
5. Onunla iyi geçineceğimi ne biliyorsunuz? 6. Uzmanların mühim bir şey
yaptıklarım anlıyorduk.

ПРИДАТОЧНЫЕ ПОДЛЕЖАЩНЫЕ ПРЕДЛОЖЕНИЯ


(« ö z n e -tü m c e » )

Если придаточное дополнительное предложение является как бы раз­


вернутым дополнением в составе предложения, то придаточное подле-
жащное играет роль развернутого подлежащего, (Ср.: «Сообщается
(кто?, что?) важная новость». «Сообщается (кто?, что?), что собрание
наннется в четыре часа».)
Формы на -dtk/-acak, выступающие в таких случаях в роли сказуе­
мого придаточного предложения и одновременно в роли подлежаще­
го главного предложения, оформляются аффиксами принадлежности
и нулевым падежным аффиксом (основной падеж). Сказуемым глав­
ного предложения обычно является какой-либо переходный глагол в
страдательном залоге или же слова типа belli «ясный; ясно», malûm
«известный; известно», yok «нет, не имеется» и некоторые другие.
ПРИМЕРЫ:
Toplantının saat dörtte başlayacağı bildiriliyor.
— Сообщается, что собрание начнется в четыре часа.
Bana inandığı yok. — Он мне не верит.

ОБЪЕКТНОЕ ЗНАЧЕНИЕ ПАССИВНЫХ ПРИЧАСТИЙ


НА -DIK/-ACAK

Следует различать: а) имена действия на -dık/-acak, выступающие в


значении непосредственно действия (okuduğum «то, что я читал (чи­
таю)») и б) омонимичные формы в значении объекта или результа­
та действия (okuduğum «то, чтб я читал/читаю»). В последнем случае
форма на -dık/-acak является не именем действия, а субстантивирован­
ным причастием с пассивным значением (okuduk «прочитанное/чита­
32
емое»; okuduk + um «прочитанное/читаемое мной», букв, «мое прочи­
танное/читаемое»)1.
Если глагол, следующий за причастием на -dık/-acak, требует по­
становки последнего в винительном (дательном, исходном) падеже, то
возникают конструкции, которые от придаточных дополнительных пред­
ложений отличают лишь следующие признаки:
1) Объект может быть множественным. Поэтому к пассивному
причастию может присоединяться аффикс -1ar. okuduklarım «все то
(многое), что мною прочитано/читаемо» (имена действия присоединя­
ют аффикс -1аг только в значении личного аффикса (3-е лицо множе­
ственного числа): bir kitap okuduklarını bilyorum «Я знаю, что они чита­
ли/читают какую-то книгу»);
2) Пассивное причастие, будучи объектом действия, не может
управлять прямым дополнением, т. е. именем в винительном падеже2;
3) Пассивному причастию не могут предшествовать вопроситель­
ные слова3.
ПРИМЕРЫ:
(Senin) gördüğünüZ/gördüklerini anlat.
— Расскажи, что//все, что ты видел.
(Benim) söylediğimi anladın mı?
— Ты понял, что я сказал/говорю
(сказанное/говоримое мной)?

Конструкции с пассивными причастиями в основном падеже омо­


нимичны придаточным подпежащным предложениям.
Gördüğüm şu(dur) — Я видел вот что.
(«Виденное мною — следующее».)
Alıştırma S. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çeviriniz:
1. Kim o gülen?.. — Kimsenin güldüğü yok. (N. Hikmet) 2. Kabahatin bizde
olmadığı hepsmee malûm (O. Kemal) 3. Ne kadar ağır yük taşıdığı belli
işte...(A. Nesin) 4. Fakat bu durum karşısında hâkimin duyduğu haklı öfkenin
gittikçe şiddetlendiği meydandaydı. (T. Gürkay) 5. Kimin ölüp kimin kalacağı

1Если субстантивированное причастие образовано от непереходного глагола,


оно не может считаться пассивным ( b Icz . Alışt. S, № 18).
2За исключением тех случаев, когда оно употреблено в значении не прямого, а
косвенного объекта, например: Özür dilediği kim? «У кого он просит прошения?»
{Тот. у кого он просит прощения, кто?); Çözünü diktiği ne? «Во что он вперил
взор?» (Что есть то, во что он вперил свой взор?).
1В отдаленном прошлом был и четвертый признак: связь объекта действия со
своим обладателем — притяжательная, а подлежащее придаточного предложения
родительного падежа не получало (пою не подпало под воздействие объектной кон­
струкции).

2—2949 33
belli olmaz ki Fettah efendi dedi. (Ş. Sıtkı) 6. ...ve nihayette bütün bildiklerintt
söylemeye mecbur etti. (R. Nuı 7. Üstat, şiirlerimden hangilerini çök
beğendiniz?— Okumadıklarınızı. («Meşh.») 8. Kim geliyor, Haşan?.. — Aha,
onlar...Senin dediklerin. (Y. Kadri) 9. Bu yaptığımızın makul bir hareket
olduğuna emin misin? (Y. Kadri) 10. Ne kadar iyi efendim, hep benim
söyleyeceklerimi, benim düşündüklerimi, hatta benim kendilerine tef’atle (çok
defa) söylediklerimi siz söylüyorsunuz. (Y. Kadri) 11. Bizim de, o eserlerden
öğreneceklerim z elbette ki olacaktır. (E. Çölaşan) 12. Herkese, müessesenin
kurulusunun yirminci yıldönümünün kutlanacağı bildirildi. (A. Nesin) 13.1960
Mayısının 29’una rastlayan Pazar günü akşamı Yeşiköy Havaalanına
Ankara’dan uçaklarla yüzelli tutuklu getirileceği bildirildi. (T. Gürkay) 14. Ama
Kantarcının istediği olmadı. (O. Kemal) 15. Seninle konuşacağım var (B. Nuri)
16. Bir şey olacağı yok (O. Pamuk) 17. Adam sen de... Yemeyeceği şeker
olsun...(0. Ken.al) 18. Bizim çalıştığımız, onun en eski işiydi. (A. Nesin)
19. ...neden sizler serbest dolaşıyor, istediğinizle görüşüyorsunuz? (H. Edip)
20. Kulağına yapıştırdığı ne, bir alıcı mı (bir almaç mı)?

Alıştırma 6. Aşağıdaki tümleyici tümceleri «özne- tümce» haline »okunuz:

Bir örnek. Yönetmenimi.., (sizin) İzmir’e gideceğinizi söylüyor. —


(Sizin) İzmir’e gideceğiniz söyleniyor.
1. Dayısı, o kentin çok büyük ve güzel olduğunu söylüyor. 2. Saat altıda
bana gelerek elbisemizin yarın hazır olacağını bildirdi. 3. Son posta gazetesi,
dün ülkemize kalabalık bir ticaret heyeti geldiğim yazıyor. 4. Kumpanyamı an
tecim kuruluna baş seçildiğini hepimiz biliyoruz. 5. Bana bir şey söylemek
istediğini gözlerinden anlıyorum.
Alıştırma 7. Aşağıdaki «özne-tümce» leri tümleyici tümce haline sokun:

Bir örnek: (sizin) İzmir’e gideceğiniz söyleniyor. —


Arkadaşım (kardeşiniz...) İzmir’e gideceğinizi söyledi.
1. Tjcim heyetinin kentimizde birkaç gün kalacağı bildiriliyor. 2. Yarın da bu
işe başlamayacaktan söyleniyor. 3. Bu güç ödevi yapmanın çok önemli ve
yararlı bir şey olduğu anlatılıyor. 4. Ali Ustanın şu bizim Cemal*' pek sevdiği
belli. 5. Şu adamın kim (kimin nesi) olduğu bilinmiyor mu?

Alıştırma 8. Aşağıdaki tümceleri Türkçeye çeviriniz:


1. Как, вы здеоь? Мы полагали, что вы несколько дней тому назад уехали
в Измир. 2. «Я вижу, что вы в хорошем настроении, — говорит мой
учитель. — Расска овайте, что вы видели на Востоке». 3. Слышали вы, о
чем говорили те двое? 4. Рефик, где ты? Пришли те, кого ты ждал. 5. Он
не знал, с чего ему начать. 6. Я, может быть, не прав. Но я же не знал,
что это будет так. 7. А теперь пусть переведет то, что прочитал. Ь. Изве­

34
стно, что у него нет ни земли, ни быка. Но корова все-таки есть! 9. Сооб­
щи своему брату, что мы завтра не сможем сюда приехать. 10. Вы не
знаете, кого спрашивал приходивший сюда человек? И. Сообщают, что
во время этой поездки губернатор проконтролирует несколько учреж­
дений. 12. Не обижай меня. Покажи то, что ты спрятал. 13. Несчастный
сказал, что в ближайшее время обратится в министерство юстиции. 14.
По его лицу было видно (ясно), что лекарство, которое порекомендовал
врач, пользы не принесло (не дало). 15. У кого ты просишь прощения?

ДЕЕПРИЧАСТИЯ ОБСТОЯТЕЛЬСТВА ВРЕМЕНИ


(z a m a n u la ç la r ı)

Деепричастия этой группы (а равным образом сложные формы дее­


причастного значения) отвечают на вопрос «когда?» (ne zaman?), т. е.
вместе с относящимися к ним словами представляют собою разверну­
тое обстоятельство времени (zaman zarfı)1. В данном уроке вводятся
два деепричастия и одна из нескольких сложных форм деепричастного
значения (ранее уже была введена форма -diktan sonra «после того
как...»).

ДЕЕПРИЧАСТИЕ НА -INCА
Деепричастие на -(y)ınca (восемь фонетических вариантов) обозна­
чает побочное действие, по окончании которого совершается главное
действие. Действие, обозначаемое деепричастием на -(y)ınca, может
быть как однократным, так и многократным. При переводе на русский
язык используются или деепричастия — чаще от глаголов совершен­
ного вида — или, когда деепричастный оборот имеет особое подлежа­
щее, глагольные конструкции (придаточные предложения), вводимые
союзами и союзными словами «когда», «как только», «стоило/стоит...,
как...» и т. п.
ПРИМЕРЫ:
Oğulunu görünce «Yanıma gel!» diye çağırdı (seslendi)
— Увидев сына, он позвал (окликнул): «Иди ко мне!»
General çıkınca subaylar oturdular.
— Когда (или: Как только) генерал вышел,
офицеры сели.
İki kadeh fazla içince akıllan başlarından gidiyor. (Y. Kadri)
— Стоит им выпить лишние две рюмки, и оии
теряют рассудок.
'В отличие от деепричастия образа действия (hal/durum ulacı) на -arak и соеди­
нительного (bağlama ulacı) деепричастия -ip.

2* 35
Значение деепричастия на -ınca, особенно когда речь идет о буду­
щем, может видоизменяться, приобретая смысловые оттенки, передава­
емые по-русски союзами и союзными словами «(до тех пор) пока»,
«если (уж)», «раз», «коль скоро» и т. п.
ПРИМЕРЫ:
Düşünce kim kaldırır? — А если она упадет, кто поднимет?
Deniz kenarında, güzel görüntülü geniş bahçeli, caddeye
yakın bir ev istiyordu. Olunca tam olmalı. (A. Nesin)
— Он хотел красивого вида дом на берегу моря,
с большим садом и вблизи проспекта.
Уж раз будет (дом), то должен быть что надо.

Отрицательная форма деепричастия (-mayınca) обозначает момент


или время, когда «не совершается» или выявляется невозможность со­
вершения побочного действия.. Она нередко передает также указанные
выше смысловые оттенки.
ПРИМЕРЫ:
Ali, aradığını bulamayınca (bul-a-ma-yınca) fena halde öfkelendi.
— Не найдя (не сумев найти) того, что искал, Али
страшно разгневался.
Gece olmayınca yıldız görünmez (atalar sözü).
— Пока не настанет ночь, звезд не видно.

Форма gelince(gel-ince), управляющая дательным падежом имени,


имеет еще особое значение: «что касается...», например: bana gelince
«что касается меня».

СЛОЖНАЯ ФОРМА -IR...-M AZ

Эта сложная форма образуется путем присоединения к основе од­


ного и того же глагола сначала показателя настоящего-будущего време­
ни (-ar/ır), а затем отрицательной основы того же времени (-maz). На­
пример: alır almaz, gider gitmez. Форма -ır...-maz является частичным си­
нонимом деепричастия на -ınca, однако ею специально подчеркивается
быстрота смены действий, что по-русски передается оборотами типа
«как только...», «едва...(как)».
ПРИМЕРЫ:
Para gelir gelmez size yeni bir palto alırız.
— Как только придут деньги, мы купим вам
новое пальто.
Sizi uzaktan görür görmez o kadar sevindim ki...
— Едва завидев вас издали, я так обрадовался.

36
ДЕЕПРИЧАСТИЕ НА İKEN

Деепричастие на iken отличается от других деепричастий способом


своего образования. Оно представляет собою деепричастную — исто­
рически причастную — форму от недостаточного глагола i(m ek)
«быть»: i + -ken = iken «будучи», «когда был». Эта форма, как и все
формы глагола i(mek), присоединяется либо к именам, либо к основам
времен. При этом начальное i обычно отпадает, и форма iken превра­
щается в безударный аффикс -(y)ken, не подчинающийся закону гармо­
нии гласных.
ПРИМЕРЫ:
asker iken//askerken — будучи военным (=когда был военным)
birinci sınıfta iken//sımftayken — будучи на первом курсе
Öğrenciyken Orhan Kemal’in birçok eserlerini okudum.
— Будучи студентом, я прочитал многие
произведения Орхана Кемаля.

ФОРМА -(A)RKEN, -İRKEN


Наиболее часто аффикс -ken присоединяется к основе настояще-
го-будущего времени. Сложная форма (a)rken, -irken, имеющая семь
фонетических вариантов, обозначает побочное действие незавершен­
ного вида (действие в его развитии), которое протекает/протекало (не-
(быпо) завершено), когда совершается/совершилось главное действие.
Форме на -irken в русском языке соответствуют деепричастия от
глаголов несовершенного вида. Если деепричастный оборот имеет
особое подлежащее, то деепричастию на -irken соответствует сказу­
емое придаточного предложения, вводимого союзом «(в то время)
когда», причем опять-таки используются глаголы несовершенного
вида.
ПРИМЕРЫ:
Odaya girerken (gir-er-(i)ken) arkama baktım.
— Входя в комнату, я оглянулся.
Arkadaşım odaya girerken pencerenin önünde duruyordum.
— Когда мой товарищ входил в комнату, я стоял
у окна.
Ben dışarı çıkarken komşum: «Uğurlar olsun» diyor.
— Когда я выхожу из дома, мой сосед говорит:
«Счастливого пути!»

Лицо субъекта побочного действия обозначается местоимением


или определяется по ситуации (по контексту). Если, однако, субъект

37
представлен 3-м лицом множественного числа («они»), то между аф-
te p шцлояцего-будувдего времени и деепричастным аффиксом
pijşjijbraa' помещается показатель множественности -1аг, например:
iorotit konuşurlarken (konuş-ur-Iar-(i)ken) neredeydin? Где ты
Ф к когда они там разговаривали?
, Если за деепричастием на -irken следуют такие глаголы, как görmek
«видеть», bulmak «найти; застать» и т. п., то словосочетания такого типа
часто переводятся оборотами «видеть, как...», «застать за (каким-то де­
лом)», например: Onu içeri girerken gördüm. — Я видел, как он входил
(ср. İçeri girerken onu gördüm. — Входя в помещение, я увидел его).
Деепричастие на -irken нередко выступает в противительно-усту­
пительном («в то время как...» — «между тем как...»), а иногда — в
причинно-следственном («раз уж...») значении. В этих случаях чаще
фиксируется и употребление отрицательной формы настоящего-буду­
щего времени (-mazken).
ПРИМЕРЫ:
Biz burada eğlenirken arkadaşlarımız ders çalışıyorlar.
— Между тем как мы здесь развлекаемся,
наши товарищи готовят уроки.
Onlar bir şey yapmazlarken siz buna hoş bakıyorsunuz.
— Между тем как они ничего не делают,
вы потворствуете этому.
Alı$tırma 9. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çeviriniz:
I. ...yolda üç beş sözle arkadaşlarına şehre varınca nasıl davranacaklarını
öğretmiş. (S. Ali) 2. Sofadaki muslukta yüzünü gözünü yıkadı. Tekrar odasına
gelip (minder)e oturunca biraz evvel elinden attığı kitabı aldı ve...yannki
dersi gözden geçirdi. (S. Ali) 3. Bu ödevleri öğretmenimiz evine gidince saat
kaçta okumaya başlar? (A. Nesin) 4. Daireye gidince «müdür seni istiyor»
dediler. (A. Nesin) 5. Bir gün hastalanınca, onu hemen hastaneye
göndermek istemiştim. (T. Gürkay) 6. Nigâr Hanım onu görür görmez tamdı.
(Y. Kadri) 7. Ve (ben) işe başlar başlamaz yanıma geleceksin. («T. Dili»)
8. Hele siz, şurada durup gözcü olun. Anastas gelirken bana haber verin.
(O. Cemal) 9. .. .mektepte (=okulda) en çok edebiyata çalışırken riyaziyatten
(=matematikten) birinci çıkıyordum. (Ö. Seyfettin) 10. Sakin bir tatlılıkla
sordu: — Biz bunıda otururken yanımıza kimse geldi mi? (Ö. Seyfettin)
II. Biz burada soğuktan donarken sen kocanın annesinin...evinde, kim bilir
ne kadar rahattasın («Ulus») 12. Evsahibi Hafız’a doğru yürüdü, Fakaf o
fırtınayı hissedince namaza durmuştu. (R. Nuri) 13. Bir köşeyi dönünce
birdenbire o...(0. Kemal) 14. Galiba şu mektup meselesini soracaksınız.
Sabahtanberi gelirsiniz diye bekledim...siz görünmeyince her halde kendisi
de hatâsını (=yanlışını) anlamıştır, dedim. (S. Ali) 15. Kapının önüne çıkarak

38
beklemiş, ancak araba gelmeyince evine girmiş ve o sıralarda vefat
etmişti(=ölmüştü). (M. Birand) 16. Özal orada ev sahibi olarak Devlet
Başkanı’nı gelirken karşılamıştı. Giderken de uğurhiyordtf. (M. Birand)
17. Köprüyü geçerlerken Cevdet Bey saatine baktı. (O. Pamuk) 18. Babamın
ahbaplarından birisi bana bir iş bulacağım vadetmişti ama iki haftadır bir ses
çıkmayınca ben de eskisi gibi balığa gitmeye başladım. (O. Kemal) 19. Arada
dinlenmeyince olmuyor. (O. Atay) 20. Onlar ge/ırge/znez...hep birden ayağa
kalkıldı. (Y. Kadri). 21. Döndüğümde Selim’i Zeliha’nın yanında ...onu
seyrederken buldum. Beni görmedi. (O. Atay) 22. Ve genç adamın, ilk defa
bu cümleleri (=tümceleri) söylerkendir ki sesi titremeye başlamıştı. (Y. Kadri)
23. Gerçekten amca ...o gece eve gelmeyince meraklanmış, sabaha kadar
uyumamış...tı. (K. Nadir) 24. Çıkarken, kendisine iyi geceler diledim.
Teşekkür etti. Çıktım. (T. Gürkay)

Alıştırma 10. Aşağıdaki tümcelerde kalın harflerle yazılan eylemleri çevirirken


-ınca, -irken, ir -maz, -diktan sonra, -ıp, -arak gibi biçimlerden
hangisini seçeceğinizi söyleyin:
1. И Ленский, жмуря левый глаз, стал также целить, (П.) 2. И усевшись
под сосной, кашу есть, ссутулясь. (Тв.) 3. А вы, уходя от его жены,
одели мои сапоги. (Ч.) 4. Чуть утро осветило пушки и леса синие вер­
хушки — французы туг как тут. (Л.) 5. Он метил в умники, (а) попался
в дураки. (Л.) 6. Шоссе Россию здесь и тут, соединив, пересекут. (П.)
7- И, в новый мир вступая, знаю, что люди есть и есть дела. (Бл.) 8. Он
крался над вечным покоем, жестокую месть утоля. (Бел.)

Alıştırma U. Aşağıdaki tümceleri Türkçeye çeviriniz:


1. Закончив это дело, он сел у стола. 2. Заслышав вдалй шаги, она повернула
пшову. 3. По правде говоря, я не знал, как следует вести себя, встречая
главу государства: 4. Не заметив насмешливых взглядов, поэт успокоился.
5. Почувствовав, что его обманули, разгневанный клиент направился к су­
дье. Но Вто время, как он был уверен, что продавец виноват, судья возлагал
вину на нега самого. 6. Как же его фамилия? Коща шел сюда, помнил...
7. То, что, я предлагаю, это надежный и разумный путь. Но если ты проиг­
раешь, ты не должен на меня сердтъся. 8. Сообщая категорически, что он
отправится послезавтра утром самолетом, маэстро не скрывал своей оза­
боченности, волнения и даже страха. 9. «Милости прошу!» — говорил хо­
зяин дома, улыбаясь своим гостям. 10. Как только придут деньги, мы выпу­
стим подготовленный нами поэтический сборник. 11. В то время как его
младший брат был далеко не глупец, его самого невозможно было назвать
разумным человеком. 12. Коща я взял в руки и раскрыл журнал, они с
интересом стали слушать перевод статьи известного литератора.

39
ФОРМОСОЧЕТАНИЕ -МАК AMACIYLA
(-так maksadıyla)
В книжкой речи употребляется ряд формосочетаний, первым со­
ставляющим которых является форма инфинитива, а вторым — слово­
формы типа amariyla, maksadıyla, şartıyla, suretiyle и др. Формосочета-
ние -так amacıyla (или maksadıyla) употребляется для обозначения цели
главного действия: «...с целью...».
ПРИМЕРЫ:
Yeni Demokrasi Partisi’nde aktif politika yapabilmek amacıyla...
— С целью получить возможность вести активную
политическую работу в партии новой демократии...
Türkçeyi öprenmek maksadıyla Türkiye’ye gittiler.
— Они поехали в Турцию с целью изучения
турецкого языка.

Sözlük

1. belirmek — 1) показываться, по­ kaybetmek — 1) (yitirmek) поте­


являться; ■ рять; 2) проиграть (что-л.)
2) выявляться, выясняться 10. suç (kabahat) — вина, проступок
belirtmek — определять; выяв­ ~ işlemek — провиниться, совер­
лять, прояснять шить проступок
2. fark— отличие, различие 11. ummak (-i; -den) — надеяться,
4 ı — отличный, отличающийся рассчитывать (на что-л.), задать
-etm ek — различить, заметить (чего-л. от кого-л.), думать
3. ispat — доказательство, подтвер­ 12. aldatmak— обманывать, вводить
ждение в заблуждение
~ la m a k (~ etmek) — доказывать, aldanmak — обмануться
подтверждать 13. yük — груз, ноша; бремя
4. yanmak — 1) гореть; сгорать; ■Чешек (-İ -е) — нагружать; воз­
«погореть»; 2) (-е) сокру­ лагать (обязанности и пр.)
шаться (о чем-то) 14. yargıç (hâkim) — судья
5. ahmak (kı) — глупец, дурак hfikimiyet // hâkimlik (egemen­
lik) — господство, владыче­
6. kesin (kati) — окончательный, ка­
ство; суверенитет
тегорический
15. öfke (hiddet) — гнев, ярость
~ lik — категоричность, реши­
-lenm ek (h.lenmek) — разгне­
тельность, твердость
ваться
7. alay — 1) насмешка; 2) процессия;
16. şiir — стихотворение, поэзия
толпа, полк; şair (ozan) — поэт
b ir много, куча, толпа 17. makul — разумный; разумно
~ etmek (ile)— смеяться (над кем-л.) 18. emin (-dan ve -e) — уверенный
8. bacak — нога (голень) (в ком, чем-л.); верный, надеж­
~ kadar крошечный, «от горшка ный;
два вершка» 19. uçmak —летать
9. kayıp (ybı) — потеря uçak — самолет

40
20. davranmak — действовать; вести anî— моментальный; внезапный
себя (как-то)', 38. basmak — 1) ступать, наступать;
gitmeye собираться уйти; начинаться; 2) нажимать; 3) на­
silâha ~ — браться за оружие грянуть
21. yazar (edip) — писатель, литера­ baskın — 1)налет, нападение;
тор; автор 2) превосходящий
yazın (edebiyat) — литература 39. bağımsız (müstakil) — независи­
edebiyat yapmak — выражаться мый
высокопарно, мудрствовать bağımlı (tabi) (-e)— зависимый
22. donmak — мерзнуть, замерзать 40. rivayet (söylenti) — предание,
23. namaz — намаз, молитва молва
~ kılmak — совершать намаз - etmek — рассказывать, переда­
~а durmak — становиться на мо­ вать
литву 41. havali — округа, местность, край
24. titremek — дрожать; трястись 42. zaptetmek (ele geçirmek) — за­
25. heyecan — волнение, возбужде­ хватывать, покорять; фиксиро­
ние вать
Чаптак — волноваться 43. damla — капля; капли (мед.)
26. uygulamak (tatbik etmek) — ~ hastalığı — апоплексия
осуществлять, применять, 44. mustarip (-dan) — страдающий
проводить в жизнь; 45. cenaze — покойник, тело
haksız uygulamalar — незакон­ ~ alayı— похоронная процессия
ные действия 46. türbe— усыпальница, гробница
*** , 47. gömmek — зарыть, закопать, хо­
ронить
27. torun — внук
28. gazi — победитель * * *

29. başbuğ — главнокомандующий


48. tez — 1) тезис; 2) диссертация
30. fetih (thi) — завоевание, покоре­
49. denemek — пробовать, испыты­
ние
вать
fethetmek — завоевывать, поко­
deneme (= tecrübe)— испытание,
рять
проба, опыт
fatih — завоеватель, покоритель
31. anahtar — ключ 50. hayran — изумленный, ошелом­
ленный; восхищенный
32. sunmak — вручать; направлять
33. ırıalik(-e) — владеющий, облада­ 4 ık —; изумление, восхищение
ющий 51. kalp (Ы) (yürek) — сердце
~ane (yurtluk) — владение; по­ 52. gizlemek — прятать, маскировать
местье gizli — скрытый, тайный
34. düğün — свадьба 53. çağ— пора, века
~ yapmak — устроить свадьбу orta средние века
35. tuzak — капкан, западня; ловуш­ ~daş — 1) современник;
ка 2) (muasır) современный
~ kurmak — устроить западню 54. lehçe — диалект
36. kale — крепость; ворота (фут­ Türk -leri— тюркские языки (ди­
больные) алекты)
37. ап— мгновение, миг 55. vadi — долина

41
bu ~de — в таком духе; в этой ~ gelmek — победить
области galebe (=yengi) — победа
56. saptamak (tesbit etmek) — уста­ galebe çalmak — победить
новить, определить 67. ortam — обстановка, среда
57. odak — средоточие, фокус 68. dizmek — расставлять, распола­
~lamak — сфокусировать, наце­ гать (рядами); нанизывать
лить dizin— список, опись, индекс
58. üretmek (istihsal etmek) — про­ 69. ifade — 1) выражение; 2) объясне­
изводить, изготовлять ние; показание; 3) значение
üretim (istihsal) — I) производ­ ~ etmek — выражать; объяснять,
ство; 2) продукция излагать; означать
59. detay — деталь 70. tutar (meblağ) — сумма, итог
4 ı — детальный 71. borç (си) — долг; долг, обязанность
60. kavramak — 1) охватывать; 72. pusu — заёада
2) постигать, схватывать р. kurmak (-е) — устроить засаду
61. güven — 1) (itimat /dı/) доверие; 73. damat (dı) — зять
2) уверенность 74. bozmak — 1) портить; нарушать;
- т е к (-е) — доверять(ся), пола­ 2) конфузить; теряться; 3) раз­
гаться менять
62. tanım (tarif) — определение, опи­ bozuk— 1) испорченный; 2) мел­
сание кий (о монете)
-lam ak (tarif etmek) — опреде­ 75. şahıs(hsı) (zat) — особа, лицо
лять, описывать 76. cihaz — прибор, аппарат
63. garip — странный, непонятный; 77. malzeme — материал
чужой 78. gütmek — 1) пасти; 2) вести, про­
64. dönem — период; созыв (парла­ водить, преследовать;
мента) . amaç преследовать цель
65. azim (zmi) — решимость, воля 79. menfaat — интерес, заинтересо­
azmetmek(-e) — намереваться, ванность, выгода
решаться 80. aykırı(-e) — противоречащий,
66. galip— победитель; побеждающий идущий в разрез

Türemiş sözcükler
1. ilgilenmek (ile) — интересоваться
ilgili (ile) — связанный (с кем, чем-л.)
2. kurtulmak — освободиться, спастись, отделаться
3. şiddetlenmek — усилиться
4. üstat (dı) — маэстро, мэтр
5. rahatlamak — успокоиться
6. kuruluş — 1) создание, устройство;
2) учреждение, организация
7. gözcü — 1) наблюдатель; дозорный;
2) окулист
8. hissetmek — чувствовать

42
9. başkan — председатель
devlet ~ı — глава государства, президент
10. karşılamak — встречать
karşılaşmak — встречаться
11. uğurlamak — провожать, желаггь счастливого пути
12. meraklanmak — 1) тревожиться; 2) интересоваться
13. kurucu — основатель, создатель
14. memur etmek (kimi neye) — поручить, уполномочить
15. ölüm — смерть
16. hükümdar — монарх, правитель, властелин
17. bilgisayar — компьютер
18. söz etmek (-den) — говорить (о ком, чем-л.)
19. sınırlı — ограниченный
20. matematiksel — математический
21. işlem — процедура, операция, действие
22. gerekmek— требоваться
23. yetinmek (ile) — ограничиться
24. satış — продажа
25. korku — страх
26. işletim — эксплуатация, использование
27. karıştırmak — путать; перемешать
karışık — запутанный, смешанный, сложный

Deyimler
1. arada (bir) — иногда, время от времени
2. yakınlarım olarak — ориентировочно, приблизительно
3. ortadan kaldırmak — устранять; отменять
4. (bir şeyin) altından kalkmak — преодолеть (что-то),
справиться (с чем-то)
5. kargacık burgacık — кривой, искривленный
6. Osmanlı İmparatorluğu — Османская империя
7. ortaya çıkmak — возникнуть, появиться
8. hoş görmek, bakmak — относиться снисходительно, прощать

Словообразовательный аффикс -İş


Словообразовательный аффикс -(y)ış\ свободно присоединяющий­
ся к любым глагольным основам (кроме производных основ с показате­
лем взаимного залога: -(ı)ş-4, образует глагольные имена, обозначаю­
щие название действия или манеру совершения действия. Превращаясь
в отглагольное имя, получает более конкретные значения существитель­
ного, называющего каюе-то явление или предмет.
43
ПРИМЕРЫ:
atış — бросание; стрельба
yürüyüş — ходьба; марш; походка
yazış — манера писать, почерк
kuruluş — создание, устройство; учреждение, организация

Alıştırma 12. Aşağıdaki sözcüklerin anlamlarını bilmeye (veya hatırlamaya) bakın:


açılış (toplantının açılışı), bakış, görüş (görüşleri belli), görünüş (görünüşüne
göre...), kapanış, biniş, kalış, kalkış (uçağın kalkışı), basış, vuruş, gülüş (pek
tatlı (içli) bir gülüşü var), sarılış, akış (nehrin akışı; akış aşağı; akış yukarı),
duruş (esas duruş), tanış (biliş tanış çok), düşüş, katılış.

Alıştırma 13. Kalın harflerle yazılan sözcükleri ezberlemek üzere aşağıdaki


• tümceleri çeviriniz:
1. Amacımı belirttim. Alayla baktı. 2. Hiç te ahmak değildir ama, herkesten
farklıdır. 3. Bacak kadar bir çocuk bu ağır suçu işler mi? Yargıca (hâkime)
kabahatsiz olduğunu ispatlamaya çalıştım. İnandığı yok. 4. Ozan
öfkeleniyor. Çok emek verdiği şiir kitabı satılmıyor. Fakat şair satıcının
kendisini aldattığına emin. 5. Yazar (edip) fazla sert davrandı. Böyle
davranacağım ummamıştım (ondan). Suçu bize yüklemek istiyor. Seçtiği yol
makul sayılamaz. 6. Yalancının evi yandı, kimse inanmadı. 7. İnsan kuş
değildir. Uçmak için bir uçağa binmelidir. 8. Heyecandan mı titriyor, ne? —
Hayır, burası epey soğuk. Ben de donmaya başladım. 9. Günde kaç kez
namaza durulur? — Kural olarak beş defa. 10. Haksız uygulamalara yer
vermemelidir.
1. Я не понял. Пусть пояснит свою мысль. 2. Это был другой человек,
с короткими ногами и густыми бровями. Решительно не наш поэт. Но
в темноте я не разобрал. Мои глаза меня обманули. 3. Они с гневом
требуют (хотят) полного суверенитета и готовы взяться за оружие. Я
надеюсь, что мы найдем разумный выход. 4. Вы смеетесь надо мной?
Разве я могу нести такой груз? 5. Вот глупец'. В то время как у него
горит дом, он сел писать стихотворение! 6. Летайте (совершайте по­
ездки) самолетами нашей компании (нашего общества). 7. Он, конечно,
не виноват (его вины нет). Но уверен ли ты, что сумеешь доказать это
судье? 8. Вероятно, направляясь (идя) сюда, он потерял эти три стихо­
творения. Большая потеря для нашей литературы! 9. Нет причин вол­
новаться. Правительство вот уже год осуществляет эту политику.
10. Он замерз. На молитву встал, но дрожал от холода и потом долго не
появлялся в зале.
1. Bir erkek torununuzun dünyaya geldiği rivayet ediliyor. 2. Başbuğ olarak
birkaç büyük kent fethetmiştir. Bundan dolayı adına Osman Gazi denir.

44
3. Kalpten tebriklerimi sunanm efendim! 4. Düğünden sonra yurtluğuna
(malikanesine) çekildi. 5. Bu havali güzel bir iklime malik. 6. Tuzak
kapanmıştı. Anî bir baskından sonra kale ele. geçirildi (zaptedildi). 7.
Ayaklarımızın ucuna basarak çıkalım. Zavallı edip ağır hastalıktan mustarip.
Demin damla içmiş, uyuyor. 8. Cenaze alayına katılmak istiyoruz. Ancak
nereye gömüleceğini bilmiyoruz.
1. Вероятно, ключ взяла моя младшая внучка. 2. Он главнокомандую­
щий, но имени покорителя не заслуживает. Из девяти сражений восемь
проиграл. Несколько дней назад мы потеряли еще одну важную кре­
пость. 3. В связи с его свадьбой мы вручили ему ценный подарок.
4. Ключа при мне нет. Нажмите на звонок. 5. Передают, что его усы­
пальница находится в этой округе. 6. К сожалению, я не зафиксировал
его слов. Что за капли он рекомендовал? 7. Да, страна некогда была
захвачена. Но сейчас она независима. 8. Он погряз в долгах. 9. Он стра­
дал от апоплексии. Сейчас его тело в больнице. 10. В одно мгновение
ловушка захлопнулась (закрылась).
1. Tezi hayranlığımı uyandırmadı. 2. Bu değerli mallar üzerine fiyatlar henüz
saptanmadı (tespit edilmedi). 3. Üretimde son dönemde de önemli bir artış
hissediliyor. 4. Ortam elverişli. Makinayı detaylı bir denemeden geçirmeli.
5. Ancak yapılan matematiksel işlemlere karşı tam bir güvenim yok. 6.
Ortaya çıkan zorluklara galip çıktı. 7. Bütün azmine karşın orta çağ lehçeleri
gramerinin altından çıkamadı. 8. Bilgisayardan söz ediyorsunuz. Oysa ben
bu vadide uzman değilim, kavrayamıyorum. Her şeyden önce bilgisayar
nedir, tanımını verir misiniz. 9. Borcumun tutarını görünce bozmadım,
damadıma baş vurdum. 10. Genç devletin kurucusu olan Devlet Başkanı
hava alanında yaşlı hükümdarı uğurladı. 11. Meraklanmayın. Üstadı
karşılamaya başkan sizi değil, beni memur etti. 12. Üstat yakınlama olarak
ne tarihte gelecek? — Garip, dersiniz ama, bu tarih henüz gizli tutuluyor. 13.
Yüzünün ifadesinden alana galebe çalmak {galip gelmek) için çıktığı
anlaşılıyordu. 14. Üstadın korkusundan çok şaşırdım, her şeyi karıştırdım,
gereken matematiksel işlemi yapamadım. 15. Gözcü olun. Yeni model
bilgisayar satışa çıkarıldı, fakat işletimi hususunda pek sınırlı bilgim var.
Bunun için de bir deneme dönemine gereksinim var. Bizimkileri buna
odaklayın. 16. Topladığımız malzemeye göre güttükleri gaye
(amaç)»ıen/aarimize aykırıdır.
1. Современный мир иногда кажется странным. А иногда мы смотрим на
него с восхищением. 2. В Институте стран Азии и Африки изучают мно­
гие современные тюркские языки. 3. В этой долине расположены два
больших города. 4. В то время эти испытания, разумеется, проводились
тайно. 5. Вы победили. Но обстановка не была благоприятна. Я не могу
постичь причины этого успеха. 6. Его показания были путаными, да и

45
сумма, которую он называл, очень отличалась от той, что мы знали.
7. Конечно, наш завод не может производить все требующиеся товары.
8. Они расставит часовых (дежурных), устроили засаду. 9. Период
(срок) эксплуатации этого прибора не очень велик. Не описаны также
многие детали. 10. Он испортил нам дело. Теперь уж мы не можем
ограничиться возвратом нашего долга. 11. Не сбиться бы нам с пути...
Я не очснь-то полагаюсь на этого человека. 12. Правитель поручил вам
встретить и проводить высокого гостя. 13. Избавиться бы нам от
страха. Тогда успехи будут большими. И все это почувствуют. 14. Он
любит говорить о зяте президента. Однако этот вопрос не в фокусе (не в
центре) нашего внимания. 15. Прежде всего установим сумму вашего
долга. 16. Лицу, о котором я сказал, этот прибор не требуется.

Türkiye tarihinden. Osman I


(1258— 1326)
Osmanlı devletinin kurucusudur. Ertuğrul Bey’in oğlu, Süleyman Şah’ın
torunudur. Söğüt’te doğmuştur. Ona Osman Gazi de derler. Anadolu Selçuk
devletinin Bizans hududunda bir uçbeyi' olan babasının ölümü üzerine 1288
de başbuğluğa geçirilmiştir. Osman babasının ölümünden birkaç gün önce
Karacahisar’ı fethetmiş, oğlu Orhan da o yıl içinde doğmuştur. Osman Bey,
Karacahisar’ın anahtarını Selçuk sultanına sunmuş, bunun üzerine Selçuk
hükümdarı Karacahisar’ı ona malikâne (yurtluk) olarak vermiştir. Bu hâdise
(olay) yakmlama olarak 1289 tarihindedir. Rumlar, Osman Beyi ortadan
kaldırmak için, onu Bilecik tekfurunun (= valisinin) düğününe davet
etmişlerdir. Fakat kurulan tuzağı haber alan Osman Bey kırk kişi ile Bilecik
kalesine âni olarak bir baskın yapmış, yolda düğün alayına pusu kurarak
damadı ortadan kaldırmış, ele geçirdiği güzel Nilüfer’i oğlu Orhan’a
peylemiştir (saklamıştır). Selçuk devleti 1299—1300 de batınca Osman Bey
müstakil (bağımsız) kalmıştır. Osman’ın amcası Dündar Bey bu sıralarda
ölmüştür, ki Osman’ın eliyle öldürüldüğü de rivayet edilir (söylenir). Bu
olaylardan sonra Osman, oğlu Orhan’ı İzmit ve havalisini almaya, sonra gene
Orîıan’ı Bursa’yı zapta memur etmiş, kendisi damla hastalığından muztarip
olarak Yenişehir’de otururken Bursa’nm fethini haber aldıktan biraz sonra
68 yaşında ölmüştür. Cenazesi Bursa’ya götürülerek oradaki türbesine
gömülmüştür. Osman'ın başbuğluğu 11, müstakil hükümeti 27 yıl sürmüştür.

B ir tezin hikâyesi
Üniversite yıllarımda Montaigne’ın Denemeler' ini büyük bir hayranlıkla
okumuştum. Denemelerde insan kalbinin derinlikleri gizlidir. İlim adamlarının
1 Sınır boyundaki bir küçük devletin başı.

46
nasıl çalıştıklarım hep merak etmişimdir. Ben de bu vadide yol almak
istiyordum.
O günlerde, değerli bir ilim adamı olan Ahmet Hoca’dan çağdaş Türk
lehçeleriyle ilgili dersler alıyorduk. Türkmence çalışmaya karar verdim.
Türkmenceyle ilgili bir tezin kolayca altından kalkabileceğimi sanıyordum.
Ancak Türkmenlerin yirminci yüzyılda yaşayan en büyük şairinin kim
olduğunu tespit etmek bile benim için büyük sıkıntı oldu. Türkmenistan’dan
sınırlı sayıda insan, Türkiye’ye gelip gidiyordu ve bunlarla
karşılaşamıyordum.
O günlerde kendini bilgisayar dünyasına odaklayan arkadaşım İbrahim,
bana bilgisayarla çalışmanın öneminden söz etti. Ben, o zamana kadar
bilgisayarın yalnız matematiksel işlemler yapmada kullanılan bir âlet
olduğunu zannediyordum.'Daha sonra sosyal bilimlerle ilgilenenlerin yavaş
yavaş bilgisayar kullanmaya başladıklarını gördüm. Kısa sürede çok iş
üretiyorlardı. Dostlarımı sevindirmek amacıyla ben de bilgisayar almaya
karar verdim.
Tanıdığım bir arkadaşımın çalıştığı bilgisayar firmasına gitmekle ne
kadar iyi ettiğimi sonradan anladım. Çünkü detaylı izah etmeye çalışan on
yıllık arkadaşımın bile ne demek istediğini tam olarak kavrayamamıştım.
Hayatımda ilk defa duyduğum kelimelerle konuşuyordu. «Disketle mi
çalışacaksın? Remi ne kadar olsun?..» Ne cevap vereceğimi şaşırmıştım.
Önce kendisine itimat ettiğimi söylemekle yetindim. Bana vermek istediği
bilgisayarı çalıştırdı. Satış yapmanın da heyecanıyla birçok şey anlattı. Çok
önemli olan bilgileri bir kâğıda not etmeye çalıştım. Sevinç ve korkuyla
kanşık bir his kaplamıştı içimi. Bilgisayarımı alıp evin yolunu tuttum. Tarif
ettikleri şekilde masamın üstüne kurdum. Sıra çalıştırmaya gelmişti.
Arkadaşımın yazdırdığı notlan uygulamaya başladım; ekranda garip şeyler
oluyordu. Hemen telefona sarıldım. Sattıkları âletin bozuk olabileceğini
söyledim. Arkadaşım güldü. Telefonla yardımcı olmaya çalıştı. Ama ben
işin böyle yürümeyeceğini anlamıştım. İşletim sistemiyle ilgili kitaplar
aldım. Bu dönem tam iki ay sürdü. Artık bilgisayarımı ne çocuklarım
seviyordu, ne de eşim.
Hocam, ana metinde bütün uzun ünlüleri göstermenin gerektiğini
söylemişti. Metne baktığımda hiç bir uzun ünlünün bulunmadığını fark
ettim. Zaten Kiril harfleri gözlerime kargacık burgacık görünüyordu. Neden
sonra çalışma azmi bütün hislerime galip geldi, bütün metni bilgisayar
ortamına taşımaya karar verdim. Bir yandan bunu yaparken bir yandan da
uzunluklarla ilgili bilgiler ediniyordum. İlk yirmi sayfada öğrendiklerimi
uygulamaya başladım. O kadar çok uzunluk vardı ki birinci sayfada
uyguladığım uzunluğu ikinci sayfada unutuyor ve her şeyi birbirine
karıştırıyordum.
Bir cumartesi günü bilgisayarı aldığım firmaya gittim, bilgisayar
programcısına, dizin programına ihtiyaç duyduğumu belirttim .
47
Yapabileceğini ifade etti. Ancak bilgisayarın yan fiyatına yakın bir meblağ
söyledi. Sonradan programcının mobilya borcunun da o kadar olduğunu
öğrenince şaşırmadım değil...
(Mehmet Kara; kısaltılmıştır).
Çalıştırma 14. Yukarıdaki metinleri anlatmaya hazırlanırken aşağıdaki sorulan
yanıtsız bırakmayın:
1. Ertuğrul Bey’in oğlu Osman kaç yılında ve nerede doğmuştur?
Söylediğiniz yer Anadolu’nun neresindedir? 2. Osman kaç yaşındayken, kaç
yılında ve ne gibi olay üzerine Anadolu Selçuk Devletinin başbuğluğuna
getirilmiştir? 3. Yakmlama olarak bir yıl sonra ne kalesi fethedilmiştir? Bunun
üzerine de neler olmuş? 4. Bilecik tekfuru (valisi) Osman Beyi düğününe
davet ederken ne gibi bir amaç (gaye) güdüyormuş? Bu zat (şahıs)
Osmandan korkuyor muymuş? Bu olaym sonu ne olmuştur? 5. Selçuk
Devleti batınca (kaç yılında?) Osman Beyin durumunda bir şey değişmiş
midir? Osman’ın amcası Dündar Bey’in davranışları bu sıralarda (fikrinizce)
Osmanın menfaatlerine neden aykm olmuş? Sonucunda Dündar Beyin
başına ne gelmiş? 6. Osman nerede, ne zaman ve oğlu Orhan’ın hangi büyük
kenti fethettiğini haber aldıktan sonra gözlerini dünyaya kapamıştır?
Gömüldüğü yer neresi? 7. Mehmet Kara, kimin öğütlerine (tavsiyelerine)
kulak vererek kendine bir bilgisayar almaya karar vermişti? Türkmenceye
dair topladığı malzeme zengin miydi? 8. Cihazı alıp evine götürdükten sonra
ne gibi güçlükler (zorluklar) ortaya çıktı?
Çalıştırma 15. Aşağıdaki parçayı Türkçeye çeviriniz:
Вы знаете, что основателем Османской империи был Осман Первый,
родившийся в середине XIII века. Разумеется, независимое княжество
(beylik), которое он создал в Западной Анатолии в нанале XIV века, пос­
ле того как распалось («утонуло») Сельджукское государство, еще не
было империей. Однако это государство быстро расширялось. В год,
когда родился сын Османа Орхан, т. е. в 1288 году, был завоеван неболь­
шой город Караджахисар, а через 38 лет; т. е. в 1326 году, когда умирал
сам Осман, его сын Орхан завоевал крупный город Бурса. Сюда из Ени-
шехира перенес Орхан столицу своего государства. Вообще говоря, у
Османа было два сына — Орхан и Аляэттин. Точно не известно, кто
(который) из них был старшим братом. Впрочем, властелином стал Ор­
хан, одержавший много побед. Поэтому его, как и его отца, называют
«Победитель».
Когда по приказу Орхана его сын Сулейман-Паша перешел в Румелию,
император Византии (Bizans) Кантаюозен стал думать, как ему действо­
вать в дальнейшем. Когда один за другим падали города, такие, как Гели-
болу, Текирдаг, Ипсала и другие, император с целью установить друже­

48
ственные отношения с Орханом отдал ему свою дочь принцессу Теодо­
ру. Орхан обвенчался с ней, но продолжал захватывать города и посел­
ки, находившиеся вблизи от столицы Византийской империи. Впрочем,
известно, что взял Константинополь лишь седьмой султан Мехмед Вто­
рой Фатих. Это событие произошло почти через сто лет после смерти
Орхана, в 1453 году.

Çalıştırma 16. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çevirin:


1. Düğün yaparken, nasılsa bir düğün armağanı getirmeyi unutmuştu.
2. Mektubu okuyunca bir ağladı, bir ağladı. 3. Yanlarından geçerken hepsi
birden kalkıp bana selâm verdiler (Y. Kadri). 4.Hazreti Muhammet gibi, dağ
ayağına gelmeyince, o dağın ayağma gitti (Ş. Sıtkı). 5. İsmaile yolun üstünde
raslıyorum. Ya ben giderken o dönüyor, yahut ben dönerken o gidiyor
(Y. Kadri). 6. Bak, bu kadar yıldır bir evde otururuz, karşı karşıya geçip iki lâf
etmemişizdir. Şimdi icap etti (= gerekti). Ortada neler olup döndüğünü
bilmiyorum (S. Ali). 7- Çocuk hasta mı ki? Günler var, bahçede göründüğü
yok (M. Yesari). 8. Merhum Hamdi Beyin hiç bir defa kendisine ait bir iş için
üzüldüğü, kızdığı, meraklandığı olmamıştır (Y. Kadri). 9. Otele döndüm. Bir
çay söyledim oturur oturmaz (B. Yıldız). 10. Nasıl hiç haber aldığın var mı?
(Y. Kadri.) 11. Korktuğum da başıma geldi (S. Kocagöz). 12. ...Ahmet Vefık
Paşa, Bursa’ya vali olur olmaz, bir tiyatro kurmayı düşünmüş...tür (gaz).
13. Yaşadıklarımız bizi şaşırtmıyor, üzüyor («Zaman»). 14. Özal, bazı
konularda (= sorunlarda) nasıl davranacağını kestıremiyordu (M. Birand).
15. Hepsi ne yapacağıma bakıyordu (ö. Seyfettin). 16. O akşam üstü,
yabancı kadından, öğreneceklerimi öğrendikten sonra odama gidiyordum
(R. Nuri). 17. Tam Menderes çıkarken, Ada Kumandanının gür sesi duyuldu
(T. Gürkay). 18. Sizi uzaktan görür görmez, ne sevinmiştim bilseniz! (M. S.)
19. Konuk umduğunu değil, bulduğunu yen 20. Kol kesilirken parmak acımaz.
t
Çalıştırma 17. Aşağıdaki tümceleri Tüıkçeye çevirin:
1. В то время как мы сокрушались о том, что его обманули и он потерял
столько денег, он в душе посмеивался над нами. Потому что знал, что
деньги ему вручат в другом месте. 2. Вот поэтому, переходя улицу, сле­
дует посмотреть сначала налево, а потом направо. 3. Всем известно, что
Турция — страна гористая. 4. Сын Орхана Сулейман-паша погиб. Но в
этом не было чьей-либо вины. Впрочем, мы не знаем, кто это доказал.
5. Борьба за национальный суверенитет, которую турки вели после Пер­
вой мировой войны, была необходимой и разумной. 6. Когда я был сту­
дентом, у меня было множество разных намерений. 7. Он не пояснил,
как будет действовать, если не докажет своей невиновности. Ведь судья
может принять неприятное для него окончательное решение. 8. Моло­
дая особа рассказывала: — Господи, недавно в трамвае был случай.

49
Когда кондуктор сзади сказал: «Османбей» (это название района в Стам­
буле), спереди толстый человек произнес: «Да. Я здесь». Мы умерли от
смеха. 9. Этот край обладает приятным климатом. Даже зимой мы не
мерзнем, не дрожим от холода. 10. Ясно, что они что-то от нас скрыва­
ют. Надо установить, что они производят. Если не объяснят, мы не мо­
жем им доверять. Обстановка сложная.
Çalıştırma 18. Aşağıdaki tümceleri ağızdan Türkçeye çevirin:
1. Кто победитель? 2. Странное определение! 3. Это не требуется. 4. Они
говорят о математических действиях. 5. На этой дороге они устроили
засаду. 6. Его зять очень сконфузился. 7. Мы, кажется, потеряли дорогу.
8. Их успехи были очень ограниченными. 9. Кого он уполномочил сде­
лать это (кому поручил...)? 10. Он не справится с этим делом. 11. При
виде похоронной процессии ребенка охватил страх. 12. Он глава госу­
дарства, но не его основатель. 13. Этот закон давно отменен. 14. Экс­
плуатация компьютера (эксплуатировать, (заставить) работать...)— дело
не простое, особенно для нашего мэтра. 15. От волнения он все перепу­
тал. 16. Этот молодой человек — внук главнокомандующего. Завтра у
него свадьба. 17. Я не схватываю его слов (сказанного им). Постарай­
тесь зафиксировать. 18. В это мгновение начался воздушный налет.
19. Они устроили западню. 20. В этой долине находится старинная кре­
пость. 21. — Как его сердце? — Он страдает от апоплексии. 22. Услышав
названную сумму, он встревожился. 23. Его лицо выражало решимость
(решимость действовать). 24. Он председатель этой организации. 25. Пи­
сатель собирается уходить. Проводим его.

Çalıştırma 19. Aşağıdaki atasözlerini ezberlemeye bakınız:


1. Akıl olmayınca ne yapsın sakal. 2. Alışın oğlu veriş. 3. Araba kırılınca yol
gösteren çok olur. 4. Ay doğuşundan insan yürüyüşünden bellidir. 5. Bir
kere aldanışta kabahat aldatanın, iki kere aldanışta kabahat aldananın.
6. Bilerek yapan aldanmaz. 7. Çok yeyen ahmak olur. 8. Fena haber tez
duyulur. 9. Gireceğini düşünme çıkacağını düşün. 10. Gökte ararken yerde
buldum. 11. Gönül çocuğa benzer gördüğünü durmayıp ister.
12. Güvendiğimiz dağlara karlar yağdı. 13. İnsanı görürsün yüreğindekini ne
bilirsin. 14. İstediğini söyleyen istemediğini işitir. 15. Kale içinden alınır.
16. Kaş yaparken göz çıkarır. 17. Köpek suya düşmeyince yüzmeyi
öğrenmez. 18. Misafir umduğunu yemez bulduğunu yer. 19. Ne kumaş
olduğunu biliriz. 20. Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir.
Урок 17(3)

ПРОШЕДШЕЕ НЕОПРЕДЕЛЕННОЕ ВРЕМЯ (-ARDI / -IRDI)


(geniş zamanın hikayesi)

Основа прошедшего неопределенного времени (или: неопределен­


ного имперфекта) слагается из ударного аффикса настоящего-будущего
времени -(a)r/-ır и безударного показателя прошедшего времени (i)di.
Таким образом, эта сложная форма имеет восемь фонетических вари­
антов: -rdı/rdi, -ardı/-erdi,-ırdı/irdi/-urdu/-ürdü. Например: uğrâ-rdı, уё-
rdi, sor-ârdı, ed-erdi, san-ırdı bil-ırdi, ol-ürdu, öl-ürdü. Спряжение осуще­
ствляется посредством личных аффиксов второй группы, например: ben
uğrâ-rdım (uğra-r i-di-m), sen uğrardın (uğra-r i-di-n) и т. д.
Прошедшее неопределенное время во многом сходно с настоящим-
будущим временем (см. урок 10), содержание которого перенесено в
прошлое. Оно имеет два основных значения.
Значение первое: форма на -ardı/-ırdı обозначает «абстрактное»
прошедшее действие, т. е. действие, не связанное с каким-либо конкрет­
ным моментом или отрезком времени. Такое действие может быть:
а) естественным по своей природе («Аму-Дарья некогда впадала в Кас­
пийское море»); б) совершавшимся в силу установленного порядка,
укоренившейся привычки и т. п. («Он ложился спать не позже 12 часов
ночи»).
Прошедшее неопределенное время в первом его значении всегда пе­
редается по-русски прошедшим временем несовершенного вида -
«брал», «приходил» и т. п.1
ПРИМЕРЫ:
Amu-Derya (Ceyhan) ıfehri eskiden Hazar denizine dökülürdü.
— Аму-Дарья некогда впадала в Каспийское море.
Her sabah uyanıp yataktan kalkınca jimnastik yapardı.
— Каждое утро, проснувшись и встав с постели,
он делал зарядку.
1 Однако форма прошедшего времени несовершенного вида в зависимости от
содержания высказываемой мысли может соответствовать различным турецким фор­
мам: 1) -yordu, 2) -irdi, 3) -dı, 4) -mış(tır), 5) -mıştı.

51
Значение второе. Утрачивая значение прошедшего времени,
форма на -irdi передает содержание своего рода сослагательного накло­
нения, т. е. обозначает: а) действие, совершению которого что-то пре­
пятствует («Я пошел бы сейчас в театр, но у меня нет билета»); б) дей­
ствие, которое при определенных условиях могло бы совершиться в
любой временной плоскости («Я дал бы такой совет»), включая и плос­
кость прошедшего времени («Разве я не мог (бы) (тогда) туда пойти?»)1.
ПРИМЕРЫ:
Şimdi tiyatroya giderdim ama biletim yok.
— Я сейчас пошел бы в театр, но у меня нет билета.
Bir dakika susamaz mıydınız?
— Разве вы не могли (бы) минуту помолчать?

Образцы спряжения глаголов


в прошедшем неопределенном времени
1. Утвердительная форма:
ben alırdım «я брал (вообще)», «я взял бы, брал бы», sen alirdın, о
alırdı, biz alırdık, siz alırdınız, onlar alırlardı (alırdılar).
2. Отрицательная форма:
ben gelmezdim «я не приходил (вообще)», «я не пришел бы», sen
gelmezdin, о gelmezdi, biz gelmezdik, siz gelmezdiniz, onlar gelmezlerdi
(gelmezdiler).
3. Вопросительная форма:
ben bilir miydim? «(разве) я знал (вообще)?», «знал ли бы я?», sen
bilir miydin?, о bilir miydi?, biz bilir miydik?, siz bilir miydiniz?, onlar bilirler
miydi? (bilir miydiler?)
4. Отрицательно-вопросительная форма:
ben sormaz mıydım? «(разве) я не спрашивал (вообще)?», «(разве) я
не спрашивал бы?», sen sormaz miydin?, о sormaz mıydı?, biz sormaz
mıydık?, siz sormaz mıydınız?, onlar sormazlar mıydı (sormaz mıydılar)?

Alıştırma 1. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çeviriniz


1. Amcam, akşamlan, çok defa, odasında pencerenin önünde iskemleye
oturur, ... Marmara’ya, uzaklardaki dağlara bakar, şarkı söylerdi.
(S. Üstüngel) 2. Macide etrafmdakilerde hoşuna gitmeyen herhangi bir şey

1 Отличие формы на - irdi от русского сослагательного наклонения в том, что


она не передает оттенков совета, рекомендации ( «Пошел бы ты прогуляться» - см.
урок 11).

52
gördüğü zaman aklına ilk olarak: «Acaba ben de aynı şeyi yapmıyor
muyum?» düşüncesi gelirdi. (S. Ali) 3. Kâğıtta ince, düzgün bir el yazısı ile
iki satır: «Selim'in bir arkadaşıyım. Sizinle görüşmek isterdim.» Ne imza, ne
adres. (O. Atay) 4. Size Almanca, Fransızca öğretirim... — Teşekkür ederiz
ama ... — Goethe' den şiirler ... okurum ... — çok iyi olurdu ama ...
Hapisane doktoru ... (O. Kemal) 5. Bizim lokantanın* bitişiğindeki
apartmanda, eski paşalardan birinin kızı olduğunu söyleyen bir kadın
oturuyordu: Naciye,... gayet güzel türkçe konuşurdu. Hemen ahbap olduk,
bize hayatını anlattı. (O. Kemal) 6. Araba hareket etti, önlerinde durdu. Bu
yirmi sekiz yaşmda, ama bembeyaz saçli adamı şehrin bütün arabacıları
sayarlardı. Üstelik o şehrin yerlisiydi. (Ş. Sıtkı) 7. ...sordum: «Kendisini
tebrik etmek istemez miydiniz?» (T. Gürkay) 8. «Bir çay içmez miydiniz'?»
dedi (T. G.) 9. Biz şimdi böyle düşünüyoruz, o zamansa büsbütün başka
türlü düşünüyorduk. Şimdi ona bin ruble bile verirdim, halbuki o zaman on
rubleyi de ... vermedim. (Çehov) 10. Gruşnitski yanıma yaklaşıp kolumu
tutarak: - Bunu senden beklemezdim, dedi. (Lermontof) 11. Amcam, iyi
yürekliydi. Halk adamlarını severdi. (S. Üstüngel).

Alıştırma 2. Aşağıdaki tümceleri Türkçeye çeviriniz.


1. Мы знали: президента всегда встречал и провожал премьер-министр.
2. Он просыпался довольно рано и немного погодя совершал свой пер­
вый намаз. 3. Они, конечно, устроили бы засаду в этой долине или со­
вершили внезапный налет на крепость. Однако противник может дей­
ствовать разумно, и тогда их план обнаружится и не даст результата, на
который они рассчитывают. 4. До часа работали, потом обещали. После
обеда работа продолжалась еще несколько часов. 5. Я бы с удовольстви­
ем прочитал новое произведение нашего уважаемого метра. Но нигде
не вижу его книги. Взять на неделю у Вас? 6. Летом мы не\ знали, как
спастись (как спасемся...) от жары, зимой дрожали и замерзали от холо­
да. 7. Он насмехался и над ним самим, и над стихами, которые слышал.
Тот, естественно, втайне сердился (гневался) и ждал своего часа. 8. По­
чему ты не послушал меня (моего слова)? Мы бы вернулись в гостини­
цу, поужинали, выспались, а завтра утром продолжали бы свой путь.
I
#
УСЛОВНЫЕ ФОРМЫ И КОНСТРУКЦИИ
(koşul kipi//şart sıygası)
Условные формы турецкого глашла сводятся к двум основным типам.
Формы первого типа называются формами условного накло­
нения. Условное наклонение совпадает с желательным (дезидератив-
ным) и в турецкой грамматике носит название условно-желательного
(dilek şart kipi).
53
Основная форма (иначе -настоящее время) этого наклонения обра­
зуется путем присоединения ударного аффикса -sa, -se к основе глаго­
ла: alsa (al-sa), gel-s£ (gel-se) (см. урок 11).
Форма прошедшего времени условно-желательного наклонения об­
разуется путем присоединения к ударному аффиксу -sa, -se показателя
прошедшего времени (i)di: -sâydı, -şeydi (-sa idi, -se idi), например:
alsaydı, gelseydi. Спряжение всех условных форм осуществляется по­
средством личных аффиксов второй группы (-m, -n, -k, -nız).
В значении желательного наклонения форма -saydı, как форма
главного сказуемого, обозначает неисполнимое желание, например:
(Keşke) gelseydi! «(Ах,) пришел бы он!» (но он не пришел (или: не при­
дет)).
Форма прошедшего времени условного наклонения является фор­
мой придаточного условного предложения. Эта форма (-saydı) всегда,
а основная форма (-sa) в большинстве случаев соответствует русскому
сочетанию «если бы» + глагол в форме прошедшего времени: gelseydi
если бы он пришел (чаще о прошлом); gelsd «если бы он пришел»,
«приди он», «если он придет».

Образец спряжения в форме прошедшего времени


условного наклонения
1.Утвердительная форма:
ben alsaydım «если бы я взял (брал)», sen alsâydın, о alsaydı, biz
alsâydık, siz alsâydınız, onlar alsâydılar (alsalardı).
2. Отрицательная форма:
ben âlmasaydım «если бы я не брал (не взял)», sen âlmasaydın, о âl*
masaydı, biz âlmasaydık, siz âlmasaydımz, onlar âlmasaydılar (âlmasalardı).
Формой прошедшего времени условного наклонения всегда переда­
ется нереальный тип условно-следственной связи; формой настоящего
времени — нереальный, а также предположительный тип (о котором
см. в последующих уроках).
Нереальный тип условно-следственной связи имеет место тоща, ког­
да выставленное условие оказывается в действительности неосуществ­
ленным или неосуществимым, что по-русски передается путем исполь­
зования союза (союз + частица) «если бы». Например: Если бы вчера
он пришел, то увидел бы нас (но в действительности он не пришел).
По-турецки в придаточном предложении используется любая форма
условного наклонения (несколько чаще - форма прошедшего времени), в
главном предложении —прошедшее неопределенное время. Формула
нереального случая (типа) условно-следственной связи такова: -saydı (или
-sa) irdi (в отдельных случаях также: -s a ır (или -асак)).

54
Примечания: 1. Порядок слов в придаточном условном предложении в
принципе аналогичен порядку слов в любом простом распространенном пред­
ложении. 2. Придаточное предложение может вводиться персидским по проис­
хождению союзом eğer «если» (изредка — şayet «ежели»), но постановка его
отнюдь не обязательна. Постановка каких-либо союзов или частиц между при­
даточным и главным предложениями недопустима.
ПРИМЕРЫ:
(О) gelseydi (gelse) bizi bulurdu (görürdü).
— Если бы он пришел, то нашел бы (увидел бы) нас.
(Eğer) Vaktiyle onunla konuşsâydık (konuşsak) bunu yapmazdı.
— Если бы мы в свое время поговорили с ним, он бы
этого не сделал.
Условные формы второго типа представляют собой форму -se
от недостаточного глагола i(mek) быть : i + -se = ise, причем возникает
безударный четырехвариантный аффикс -(y)sa, -(y)se, присоединяющий­
ся к именам, а также к основам времен: öğrenciyse (öğrenci ise), alırsa (alır
ise), geldiyse (geldi ise) v.s. Такие формы, называемые формами услов­
ной модальности, выражают реальный тип условно-следственной свя­
зи, передаваемый по-русски посредством союза «если», например:
«Ест он придет, то найдет», «Если он не ушел, то позови его сюда»
ит. п
Вводимая в данном уроке форма условной модальности от настоя­
щего-будущего времени (-ırsa; türkçesi: geniş zamanın şartı), как прави­
ло, соответствует по-русски сочетанию союза «если» с одной из форм
будущего времени, изредка настоящего; в главном предложении исполь­
зуется необходимая по смыслу форма изъявительного или повелитель­
ного наклонения.

Образец спряжения глагола


в утвердительной форме условной модальности
от настоящего-будущего времени

Ben alırsam («если я возьму, буду брать»), sen alırsan, о alırsa, biz
alirsak, siz alırsanız, onlar alırlarsa.
Отрицательная форма:
ben almâzsam («если я не возьму, не буду брать»), sen
almazsan, о almazsa и т. д.
ПРИМЕРЫ:
(Eğer) Yarın öğleden sonra bana uğrarsanız birlikte Kültürparka gideriz.
— Если завтра после полудня вы зайдете ко мне,
мы вместе пойдем в Культур-парк.

55
(Eğer) Selim* i bulamazsan bana haber ver.
— Если не сумеешь разыскать Селима, сообщи мне.
Форма ise, -(y)sa? (в «чистом» виде, без предварительного форманта
изъявительного наклонения) составляет формальную часть именного
сказуемого придаточного условного предложения. Поскольку глагол
i(mek) не имеет будущего времени и формы прошедшего времени ус­
ловного наклонения (форма *iseydi вышла из употребления), он в этих
случаях заменяется (как и предикативные слова var и yok) соответству­
ющими формами глагола olmak. Например: (о) öğrenci olursa... «если
он будет, станет учащимся ...», (о) öğrenci olsaydı... » если бы он был
студентом...», kızı olursa «если у него будет дочь...».
ПРИМЕРЫ:
(Eğer) Fakültemizin öğrencilerinden ise (öğrencılerinddnse) onu
da topla ıtıya çağırsınlar.
— Если он студент нашего факультета, пусть и его
позовут на собрание.
Yarın hava güzel olursa parka gideceğiz.
— Если погода завтра будет хорошая, мы пойдем
в парк.
Husuri otomobili olsaydı bu yaz ailece Sofya’ya giderdi.
— Если бы у него был свой автомобиль, он этим летом
(со своей) семьей поехал бы в Софию.
В главном предложении вместо формы olurdu обычно употребляют
именную форму idi, например: Yardımına koşsaydmız hali daha iyiydi —
Если бы вы поспешили ему на помощь, его состояние было бы лучше.

Alıştırma 3. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya çeviriniz:


1. .. .Hele Yusuf... kızı Şakir’e verseydi tabiî vaziyetleri ( =durumlan) başka
türlü olurdu. (S. Ali) 2. Manastırın kapısını kapadım, dünyaya döndüm.
Annem tabiî bir kadın olsaydı, ben de normal bir hayata dönerdim.
...Olamadı. Beni affetmedi. (H. Edip) 3. — Aman Paşa, sen de herkesi
evlendirmek istiyorsun, Rabia kocaya varırsa beni akşamları kim
eğlendirecek! (H. E.) 4. Tevfik evlenirse, sen görürsünl — İşte o olmaz.
(H. E.) 5. Paşadan yazılı kâğıt getirmezsen ... yanına koymazlar. — Paşa
efendi buradaysa bana izin verir. (H. E.) 6. Eğer oğlumuz olursa ben bu
mektebe (=okula) veririm. (H. E.) 7. Efendimizin düşüncesini bilmem ama,
bizim hanım çok başka bir kadındır. Bir daha gelirse size tanıttıracağım, çok
seversiniz. (H. E.) 8 .0 cesur, o akıllı, o sevimli Rabia! Eğer kalbinde Buâl’e
zerre kadar (=azıcık olsun) alâka varsa mutlak paşa onları birbirine verecek.
(H. E.) 9. «Yerimizden aynlmasak başımıza bu işler gelmezdi. (S. Ali)
10. Ömer, Bakır Efe’nin yanında değil mi? — Emine’ye sorarsan, konakta

56
diyor. Ben, hiç ummuyorum... Bakır Efenin niyetini bilseydim, Ömerin nerede
olduğunu söylerdim. (MYesari) 11. «...içinde onlara karşı en küçük bir
düşmanlık sakladığınıfarkederlerse seni ezerler» (S. Ali) 12. Karısını merak
etmeye başladı. Yakın komşularda olsalar muhakkak Yusufun geldiğini
mahalle çocuklarından duyup gelirlerdi. (S. A.) 13. Bağda köpek filân
olsaydı halim haraptı. (R. Nuri) 14. Zannederim ki, başka bir mektepte
(=okulda) bunu yapsam ya hapsedilir, yahut da bir başka ceza görürdüm.
(R. N.) 15. Cemal isterse misafirler geldiği zaman ben üe bulunurum. (H. E.)
16. Memlekette, ...bir avukat, bir gazetecinin oğlu olmaktan bıkmıştım.
.. .Öyle ki kaç sefer (= kerre, defa), ah, keşke bir eskicinin çocuğu olsaydım,
diye düşünmüştüm. (O. Kemal)

Alıştırma 4. Parantez içindeki eylemi gerekli biçime (biçimlere) sokarak ikişer


«şart-sonuç» tümcesi kurunuz (şu örneklere dayanarak:
Arkadaşım (gelmek), ben oı unla (konuşmak)
1. Arkadaşım gelseydi, (ben) onunla konuşurdum.
2. Arkadaşım gelirse onunla konuşurum)
1. Sen bize (gelmemek), biz sensiz (gitmek). 2. Okuduğunuz kitabı kitaplığa
(vermek), onu ben (almak). 3. Otomobilim (olmak), sizi her gün (gezdirmek).
4. Üstat (buradadır), mutlaka bizim odaya (uğramak). 5. Sevdiğin kız (hasta
düşmek), tiyatroya yalnız mı (gitmek). 6. Yazdığı şiirle (siz alay etmek), şair
öfkesini (tutamamak). 7. Yaptıkları denemeleri (devam ettirmek), belki bir gün
çalıştığımız kuruluş adına (namına) onları (kutlamak). 8. Gördüğü şeylere
hayranlığım (belirtmemek), duygusuz bir adam olduğuna (hüküm verilmek).

Alıştırma 5. Aşağıdaki tümcecikleri Türkçeye naklediniz:


I. Если бы он пришел... 2. Если бы он мог прийти... 3. Если бы он не
мог прийти.. .4. Если бы он купил... 5. Если бы он был куплен... 6. Если
бы он мог быть куплен... 7. Если бы он не мог быть куплен... 8. Если он
обманет... 9. Если он сможет обмануть... 10. Если он будет обманут...
II. Если у него есть сын... 12. Если у него будет сын... 13. Если бы у нею
был сын... 14. Если бы у вас не было сына... 15. Я рассказал бы... 16. Я
мог бы рассказать... 17. Я (обычно) рассказывал... 18. Я не мог бы рас­
сказать. .. 19. (Разве) вы не могли (бы) рассказать... 20. Если мы привык­
нем... 21. Если бы мы привыкли... 22. Если бы мы могли привыкнуть...
23. Если вы нас приучите... 24. Если бы вы нас не смогли приучить...
25. Если я смогу испытать... 26. Если ты сможешь применить... 27. Если
мы не сможем установить... 28. Если вы не сможете произвести...
29. Если они не смогут постичь... 30. Если бы они не выбирали...
31. Если бы мы не выражали (не излагали)... 32. Если бы они не намере­
вались уйти... 33. Если вы вознамеритесь зафиксировать... 34. Если вы
вручите.. .35. Если он будет завоеван... 36. Если он не разгневается...
57
Alıştırma 6. Aşağıdaki tümceleri Türkçeye geçiriniz:
1.Если бы он позавчера зашел к нам после полудня, то застал вы всех
нас дома. 2. Если он сейчас в библиотеке, то мы, конечно, его \зйдим.
3. Если ты не придешь к 6 часам вечера, то мы поедем в театр &з тебя.
4. Если бы у меня было столько денег, я бы давно купил себе автомо­
биль новой модели. 5. Он поступил разумно; он был бы глупцси, если
бы действовал иначе. 6. Он надежный товарищ. Впрочем, если бы
деньги потерялись (подумайте об этой сумме!), вина была бы его. 7. Я
бы с удовольствием прочитал ваши новые стихотворения, ноу меня
нет последнего номера журнала. 8. Я надеюсь, что он не виноват. Если
бы у судьи (у суда) были верные (окончательные) доказательств, па­
рень был бы давно арестован. 10. Если бы мы проиграли этот дач, то
первенство не могло бы быть завоевано. Теперь же у нас все еде есть
надежда. 11. Если бы я знал, что он не сумеет выполнить тако'о про­
стого задания, я поручил бы вам проводить нашего литератора.
12. Если свадьба будет проведена в поместье, то, возможно, наИпред­
стоит встретиться в тех краях. 13. Бедняга! Уж лучше бы он умер!
14. Очень странное определение! Разве вы не могли изложить это как-
то иначе. 15. Если бы мы прислушались (послушали) к их советам, то
еще в тот период и в той обстановке избавились бы от (любой) зависи­
мости. 16. Если у них нет каких-либо тайных целей, если на нгаможно
положиться, давайте установим с ними нормальные отношена.

ФОРМЫ -DIĞI//-ACAĞI İÇİN, -DIĞINDAN//-AСAĞINDAÜ


Присоединением послелога için к имени действия на -dik (или и -асак)
в личной форме образуется сказуемое придаточного предложенширычи-
ны (sebeptik tümce). Придаточное причины всеща предшествует ггвному
предложению (или помещается внутри его). Подлежащее приданного
причины ставится в основном (именительном) падеже. Все членыприда-
точного причинного предложения располагаются в обычном поря^е (см.
порядок слов в простом распространенном предложении).
Формосочетание-dığı/-acağı фппередается по-русски посредством
подчинительных союзов и союзных слов «поскольку», «так как»,«ввиду
того, что», «из-за того, что» и т. п. Например: (ben) aldığım için,.— по­
скольку (так как) я беру / взял, брал...(onlar) alamayacakları için../—так
как они не смогут взять (брать)...
ПРИМЕРЫ:
Dün arkadaşımı görmediğim için bunu haber veremedim.
— Поскольку я вчера не видел своего тоьрища,
я не мог сообщить ему of этом.

58
Salih Bey konsere gidemeyeceği için biletini size verebilirim.
— Так как Салих-бей не сможет пойти на концерт,
я могу отдать вам его билет.
Форме -dığı/-acağı için синонимична форма -dığından /-acağından,
представляющая собой имя действия на -dik или -асак в личной форме с
аффиксом исходного падежа: (ben) aldığımdan...— поскольку я беру
(взял, брал...).
ПРИМЕР:
Çantamı bulamadığımdan (=bulamadığım için) çantasız
gitmeye mecbur oldum.
— Так как я не нашел (не смог найти) своего портфеля,
я был вынужден идти без него.
К форме -dığından/-acağından могут присоединяться послелоги ötürü
или dolayı, а к форме dığı/-acağı изредка также служебное имя hasebiyle
«вследствие», которые не вносят в содержание формы существенных
оттенков: (о) hasta olduğundan ötürü..., hasta olduğu hasebiyle... —
вследствие того, что он (был) болен...
Примечания. 1. Постановка подлежащего в родительном падеже (анало­
гично подлежащему дополнительного предложения) является ошибкой - за
исключением тех, очень редких, случаев, когда форма -dığı/-acağı, сопровожда­
емая послелогом için («ради»), получает объектное значение (см. урок 16),
например: (onun) gördüğü için...— ради того, что он видел / видит («ради види­
мого им»)...
2. Следует учитывать, что сказуемое придаточного дополнительного
предложения также может иметь форму -dığından/-acağından (см. урок 16).

Alıştırma 7. Aşağıdaki tümceleri Türkçeden Rusçaya çevirin:


1. Köylüler... pek bir şey anlamadıkları için tercüman açıklamak zorunda
kaldı. (A. Nesin) 2. Size bir yardımda bulunamayacağım için çok üzgünüm.
(F. Baysal) 3. Necla, ...kendisi telefon ederken annesi girdiği için belki bu
adı işitebileceğini düşünmüştü. (K. Bekir) 4. Bana beş, on milyon dolar
kazandırdığınızdan dolayı size teşekkür ederim. (A. N.) 5. Daha önceden
tanışık olduklarından büyük bir içtenlikle el sıkştılar. (A. N.) 6. Havalar hayli
(=pek) serinlediği, ...üşündüğü için, deniz kıyısına inmiyor... lardı.
(O. Kemal) 7. ...sözünden dönmek mecburiyetinde kalacağı için üzülüyor
mu? (S. Ali) 8. Metin, yatak odasına gittiği için, sözlerinin sonu içerden
geliyordu. (A. N.) 9. Umduğundan önce eve döndüğünü anlayarak
sevindi.(0. Pamuk) 10. Anadili sayesinde kültürlü, aydın, başarılı insanlar
yetiştireceğimiz hasebiyle bu ders için genel lise, meslek lisesi gibi bir ayırım
son derece yanlıştır. («T. Dili»)

59
Alıştırma 8. Aşağıdaki tümceleri Rusçadan Türkçeye çevirin:
1. Поскольку ученик не понял, что спросил учитель, вопрос остал­
ся без ответа. 2. Поскольку с той поры (aradan) прошло восемь лет и к
тому же человек отпустил усы, я, конечно, не узнал его. 3. Поскольку
завтра вы, будучи в отпуске, собираетесь ехать за город, нам следует
поговорить сегодня. 4. Чтобы иметь возможность принять участие в
этом празднике, я полетел самолетом. 5. Так как автобус двигался
очень медленно, то когда мы подъехали к театру, опера уже началась.
6. В связи с тем, что мы выиграли два крупных сражения, противник,
можно сказать, подавлен. 7. Поскольку принять такое решение не в его
власти, дело мое гиблое. 8. Поскольку эти люди косо на меня смотре­
ли, у меня отнялся язык, я не смог говорить. 9. В связи с тем, что сути
дела я не знал, это заседание быстро мне надоело. 10. Поскольку пред­
ложенный вами метод не нов, давайте не поднимать (не открывать)
вопроса о первенстве.

Sözlük

1 .şarkı — песня 8. düşman — враг; противник


- söylemek — петь песни -—lık — вражда
2. düzmek— 1) упорядочивать, уст­ 9. ezmek — раздавить, истолочь;
раивать; 2) выдумывать, со­ подавить, изнурять
чинять 10. harap — разрушенный, запущен­
düzgün (muntazam) — упорядо­ ный; жалкий, гиблый
ченный, устроенный, пра­ - etmek — разрушать; терзать
вильный И. hapis (psi) — заключение в тюрь­
düzen — 1) (intizam) порядок; му
строй, система; 2) интриги, hapsetmek — арестовать, запе­
козни реть; заключить (кого-л. ку-
3. masal — сказка да-л.)
- düzmek — сочинять сказки ~(h)ane — тюрьма
4. satır — строка -e girmek — попасть в тюрьму
~ başı — красная строка, абзац -te yatmak — сидеть в тюрьме
5. imza —: подпись 12. cesur -— храбрый, смелый
~ atmak (-а) — поставить под­ cesaret — смелость, отвага
пись cesaret etmek (-e) — осмелиться,
-lamak (-İ) — подписать отважиться (сделать что-л.)
6. boylamak (-i) — 1) пройти, отма­ 13. mahalle — квартал (города)
хать ( какое-л. расстояние)-, 14. ceza —- наказание
2) шутл. попасть, «загре­ - görmek — понести наказание
меть» (куда-л.) - hapis —sı— тюремное заключение
7. paşa — генерал para -sı kesmek — оштрафовать
-m! -— почтенный!, любезный! ~4andırmak — наказать

60
15. sokmak— всовывать, втискивать; тельный (о мужчине); подо­
впускать; жалить бающий, уместный
16. yılan — змея 30. fırsat — подходящий случай
17. nakil (kli) — 1) перевозка, пере­ ~ düştü — представился удобный
броска; 2) перевод, пересказ случай
-etm ek — перебрасывать, от­ ~ kaçırmak — упустить случай
правлять; переводить; пере­ - bu ~! — вот он, случай!
сказывать 31. ansiklopedi — энциклопедия
nalkiye (ta şıt) — транспорт; 32. usul (lü) — метод, способ
транспортировка (metot(du))
taşıt (nakliye) araçları — транс­ 33. kurnaz — хитрый, хитрец
портные средства ~lık yapmak — схитрить
18. belediye — муниципалитет 34. ansızın — внезапно, вдруг
~ taşıtları — городской транс­ 35. atlamak — прыгать, впрыгнуть,
порт спрыгнуть, перепрыгнуть; пе­
19. mahkeme — суд рескочить, пропустить
~уе düşmek — попасть под суд 36. kafa — голова
mahkûm (-е) — осужденный, об- ~lı — с головой, головастый
реченый (на что-л.) 37. dam — крыша
mahkûm etmek — осудить, при­ -dan düşer gibi — ни с того ни с
говорить (кого-п. к чему-л.) сего
20. kazanmak — зарабатывать, приоб­ 38. saniye — секунда
ретать; выигрывать, завоевать
39. mahıv(hvı) — уничтожение, ис­
sınavı выдержать экзамен
требление
* * * -etmek— уничтожать, разрушать
-olmak — быть уничтоженным,
21. ense — затылок
погибать
22. sinek — муха; комар
40. rezil — опозоренный
- avlamak — бездельничать
rezalet — позор, срам
23. sivri — заостренный, острый
-sinek — комар * * *

24. mizah — юмор 41. felâket — несчастье, бедствие


25. telâş — тревога, беспокойство 42. sıtma — лихорадка; малярия
~ etmek (~а düşmek, -lanm ak)
-ya tutulmak (yakalanmak) —
— тревожиться, волноваться,
заболеть малярией
суетиться
~Ь — больной малярией, малярик
26. dehşet — ужас
43. mücadele (=savaş) — борьба
~е düşmek — ужаснуться
savaşmak (~ etmek) — бороться,
-И — ужасный; ужасно, страшно
сражаться (с кем-то)
27. din — религия, вера
28. çirkin — безобразный, некраси­
44. mikrop — микроб, бактёрия; зло­
вый вредный тип, зараза
29. yakışık — 1) пригожесть; 2) при­ 45. yaka — 1) воротник; 2) берег
личие, уместность (реки); сторона
- alm ak — приличествовать, -lamak — поймать, схватить
быть уместным 46. ters — 1) оборотная сторона, из­
-Ь — симпатичный, привлека­ нанка; наизнанку;

61
işi ~ gidiyor— у него дело не кле­ 58. bıkmak (-dan) — надоедать, пре­
ится сыщаться
2) нелюбезный; bundan bıktım — мне это надоело
~ adam— строптивый человек 59. karakol — караул, патруль;
- bakmak— косо смотреть участок
-ine — наоборот polis -и — полицейский участок
-temek — осадить, поставить на 60. iddia — 1) утверждение; 2) притя­
место (кого-л.) зание, претензия; обвинение
47. kanat(dı) — крыло; фланг - etmek — 1) утверждать; 2) (-а
48. sallamak — махать, размахивать; hak) претендовать (на что-л.)
кивать; 61. ayna — зеркало
başını salladı — он кивнул голо­ • • •
вой 62. bağırmak — кричать
elini salladı — он махнул рукой bağrışmak — кричать (о многих)
49. tokat — оплеуха, пощечина 63. kavga— ссора, скандал; драка
~ yemek — получить пощечину ~ etmek— ссориться, скандалить
~ yapıştırmak (atmak) — вле­ 64. hız — скорость, быстрота
пить оплеуху 4 ı — скорый, быстрый; быстро;
50. düdük — дудка; свисток, гулок громко
- çalmak — свистеть, гудеть 65. silmek(-i) — стирать, вытирать;
51. şaka — шутка вычеркнуть
- etmek — шутить, подшучивать silinmek — стереться; исчезнуть
- (olsun) diye — в шутку 66. kanape — диван
~cı — шутник 67. esna — промежуток времени; мо­
52. tesadüf — совпадение; случайная мент
встреча 68. alelâde — обыкновенный, обыч­
bir - (eseri) — случайное совпа­ ный
дение, по случайному совпа­ 69. aşırı — 1) чрезмерный, крайний;
дению 2) по ту сторону; через
- etmek (-е) — повстречаться; gün через день
приходиться (на какое-л. чис­ 70. azar — нагоняй, нарекание
ло) - lamak (-İ)—давать нагоняй, по­
53. herif — субъект; тип; малый прекать, отругать
54. inat — упрямство, упорство 71. aptal—глупый; глупец
- (olsun diye) (-а) — назло кому-л.;
- yerim koymak (-i) — принять
из упрямства
за дурака
72. cins — 1) род, вид, сорт; 2) поро­
~«ı — упрямый, упрямец
да; 3) пол; род
55. defi — сумасшедший, помешан­
- köpek — породистая собака
ный
73. beriki — находящийся по эту сто­
- olmak, -ye dönmek — обезу­ рону, тот, что ближе, этот
меть (прям, и перен.) 74. beyan— изложение; разъяснение
56. gayet — очень, весьма - etmek (-İ) — излагать, разъяс­
57. yenmek — побеждать, обыграть нять; заявлять
(кого-л.) ~at — заявление;
yenilmek (-е) — быть побежден­ -atta bulunmak — сделать заяв­
ным (кем-л.) ление
Türemiş sözcükler
L üstelik — к тому же, вдобаво , впридачу
2. sayın — уважаемый
3. sevimli — милый, симпатичный
4. birincilik — первенство
- i kazanmak — завоевать первенство
5. kaçırmak — дать убежать; упустить
tre n i опоздать на поезд
6. yollamak — посылать, направлять
yollanmak — быть посланным; направляться (куда-л.)
7. düşürmek — повергнуть (в какое-л. состояние)
(bu) beni meraka düşürdü — (это) возбудило во мне любопытство
8. gözlemek (-i) — 1) наблюдать (за кем-л., чем-л.); 2) ожидать (кого-
л., чего-л.)
9. konmak — быть поставленным; останавливаться (на ночлег,
и т. п.)
10. soğukluk— 1) прохлада; холодные отношения, холодок; 2) прохла­
дительный напиток
11. açmak — открыть (тайну), поведать (о чем-л.)
12i üzgün — расстроенный, огорченный; измученный
13. içten — сердечный, искренний
-lik — сердечность, искренность
14. ayrım — различие; различение, разветвление, подразделение; дис­
криминация
15. köpoğlu — сукин сын
16. kızgın — раскаленный, жгучий, распаленный; злой
17. belirli (muayyen) — определенный
18. serinle(ş)mek — стцровиться прохладнее, посвежеть
19. sözde — на словах; так сказать

Deyimler
1. günün birinde (=günlerden bir gün) — в один прецгасный день
2. yan bakmak — косо смотреть (на кого-то)
3. iş güç sahibi — занятой человек
4. neyse (ne ise) — ну (да) ладно; еще ладно
'5. ha bre (ha bire) — безостановочно, все время
6. (deli olmak) işten değil — тут недолго // ничего не стоит (сойти с ума)
7. (işin) iç yüzü — подоплека, суть (дела)
8. sessiz sedasız — беззвучно, молча
9. ne diye? — чего ради?, для чего?, зачем?
10. dilim tutuldu — у меня отнялся язык, я онемел
11. aklım başıma geldiği zaman — когда я опомнился, пришел в себя
12. bir aralık — в один из моментов, в какой-то момент у л у ч и в момент

63
13. aradan çok vakit geçti — с тех пор (с того момента) прошло
уже много времени
14. (bu) elimde değildir — (это) не в моей власти, не от меня зависит
elimde olmayarak — будучи не в состоянии противиться себе
15. (hasta) olmasın ■— уж не (болен) ли он?, как бы он не был (болен)
16. göz göre (göz göre göre) — прямо на глазах
17. aman yarabbi — о боже!, боже мой!
18. arkasına düştüm — я пошел следом за ним
19. önüne düştüm — я пошел впереди него
20. var kuvvetimle, olanca kuvvetimle — изо всех (моих) сил
21. ortalık karıştı — все перемешалось; началась сумятица
22. düşündüm taşındım — я поразмыслил, пораскинул умом
23. altı ayı giydi — он получил шесть месяцев (полгода)

Аффикс -gı/-kı
Отглагольный аффикс -gı/-kı4 образует

а) имена с конкретным значением:


çal-gı — музыкальный инструмент
iç-kı — напиток (чаще спиртной)
sar-gı — повязка; бинт
sil-gi — тряпка; резинка (для стирания)

б) имена с абстрактным значением:


bas-kı — печатание; давление, гнет; нападение, налет; издание;
тираж
bil-gi — знание
duy-gu — чувство
say-gı (hürmet) — уважение, почет
sev-gi — любовь
ver-gi — налог
vur-gu — ударение

К именам с показанием -gı/-kı могут присоединяться другие слово­


образовательные аффиксы (-Ü, -sız и др.):

bilgili(bii-gi-Ii)— знающий, сведущий


bilgisizlik (bil-gi-siz-lik)— незнание, невежество
saygılı (say-gı-h)— почтительный, учтивый, вежливый
saygısızlık (say-gı-sız-lık)— непочтительность
sevgili (sev-gi-li)— любимый
vuıgulu (vur-gu-lu) — ударный (слог и т. п.)
64
А ф ф икс -m
Относительно малопродуктивный отглагольный аффикс -ш4 образу­
ет несюэлько имен существительных (ak-ın «наплыв; налет, атака», bas­
ın «печать, пресса», ek-in «посев, всход(ы)», gel-in «невестка» (т. е. при­
ходящая в дом мужа), yay-ın «публикация, издание; передача») и прила­
гательное say-ın «уважаемый».

Alışırma 9. Aşağıdaki birkaç cümleciği Rusçaya geçiriniz:


İçkili lokanta, sevgili çocuğum, duygulu çocuk, sargılı kol, vurgulu hece,
bilgili adam, kitabın üçüncü baskısı; içkici midir?, bu içkiyle aranız nasıl?,
eğri çizgi, düz çizgi, herkesin sevgisini kazanmak, çok saygılı bir genç,
saygısız biri, saygısızlığı herkesi şaşırtıyor; Basın ve yayın bakanı, ekinlere
bakmak, hava akınlan, sayın (hürmetli) profesör.

Alışırma 10. Altı çizilen sözcükleri ezberlemek üzere aşağıdaki tümceleri çeviriniz:
I. Şu satırların altma imza(nızı) atar mısınız? 2. Konuştuğumuz ülkenin
politika düzeni ne imiş biliyor musun? 3. «O gün eve biraz geç dönmüştüm.
Niyazı hastalanmış, yatıyordu. Babam başucunda... Beni görünce: “Bu
çocuk niye hasta ulan?” diye sordu. “Bilmem...” dedim. “Bilmezsin ha? Ben
sana sorarım bilmemi... Kim bilir nasıl sokmuşsundur oğlanı yılan gibi...”»
(O. Kemal. Baba evi.) 4. Kentin bu mahallesinde harap binalar da yok
değildir. Belediye nereye bakar? 5. Nakil işini de düzene sokmalı. Belediye
taşıtları gereği gibi işlemiyor. 6. Efendiden sayın bir adam... Üstü başı
düzgün... Fakat odasındaki intizamsızlık adeta şaşırtıcı.. . — İş güç sahibi bir
adam. Ha bre şiir, şarkı, masal düzüyor. Etrafındaki şeylere dikkat ettiği yok.
7. Bunu yapmağa nasıl cesaret etti? Yaptığı, bir suç sayılırsa ceza görüp
hapse girebilir. 9. O, böyle şeyleri her zaman dinlemeye mahkûmdur.
Nitekim, çalışan kazanır. 10. önce mahkemeyi boyladı, sonra hapisaneyi.
II . Düşmanı adeta ezdiler. 12. Adam mahkemelik oldu. Kendisini harap eden
de budur. 13. Zaten Bulgaristanda her tarafta geniş ve muntazam yollar
yapılmış. Ülkenin her tarafını otomobille dolaşabilirsiniz. (Z. Sertel.) 14. İçeri
soksun diye biletçinin yanma sokuldu. 15. Paşam buraya gelsene. Her çeşit
mallarımız vair. 16. Üç yıl hapse mahkûm edildi.
1. В нашем квартале суда нет. 2. Этого сюда не пускай. Песен петь он
не может, а чтобы сочинять и рассказывать сказки, пусть поищет дру­
гое место. 3. Подпись не моя. Я это могу доказать. 4. Я не отважусь
подписать эту бумагу. 5. Он приговорен к пяти годам тюремного за­
ключения. 6. Сидел в тюрьме четыре года. 7. Не женщина, а змея1. И
всегда остается безнаказанной. 8. Его смелость подорвана (разбита). Он

Э—2949 65
прямо-таки раздавлен. 9. Мой личный автомобиль сломан. Такси не
найдешь. Воспользуемся городским транспортом. 10. Бедняга попал
под суд. Однако выиграл. 11. К сожалению, этот матч наша команда
выиграть не сумела. Мы его проиграли. А они вдобавок и первенство
выиграли. 12. Любезнейший). Не забудьте зайти к нам. Самый лучший
товар — у нас. 13. Он отмахал длинный путь.

1. Duvardan atladı. 2. Din sözcüğünü atladınız. 3. Oğlu hapse girince kadm


telâşa düştü. 4. Bu ne rezaleti 5. Aferin! Hem yakışıklı, hem çesur. Korku
nedir, bilmiyor. 6. Baksana onlara, sinek avlıyorlar. 7. Böyle davıamş yakışık
û/maz. 8. Bir saniye bekleyin, mizah dergisini yanıma alayım. 9. Böyle çirkin
hareket ondan beklenemezdi. 10. Bu bıçak sipsivri. 11. Tavsiye ettiğim usule
baş vursunlar. 12. Dehşetli kurnaz biri. 13. Harap olmak, ezilmek,mahvolmak
— bu üç eylem hemen hemen aynı anlama gelir. 14. Damdan düşer gibi: «Bu
fırsatı kaçırmayayım!» dedi. 15. Ansızın top kaleye sokuldu (girdi).
1. Дом с зеленой крышей? Знаю. 2. Увидев это, я ощутил ужас. 3. Я
погиб. 4. Видали способ? Ну н хитрый же он человек! 5. Разве он все
еще не уехал? — Нет, он опоздал на поезд. 6. Сути дела никто не знает.
7. «Вот он, подходящий случай!» — думал я. Но когда я сел сней рядом,
у меня отнялся язык. 8. Куда это он направился? 9. Когда я опомнился,
вокруг никого не было. 10. Уместно ли задавать такого рода вопросы?

1. Nefelâket] Evi yanmış. 2. Sol kanadımızın önünde düşman yoktur. 3. Şu


kaim enseli harife bak. Mikrobun biri. 4. Ciddi bir adamdır, fakat inatçının
biri. 5. Bak, bize elini sallıyor, galiba bizim kitaplar uçmuş, 6. Herif ceza
görmedi. Neyse, öyle olsun. 7. Şaka olsun diye bir toka atılır mı?
8. Paltosunun yakasını kaldırmış, hızlı hızlı yürüyordu. 9. İş bununla kalsaydı
neyse. 10. Bu herif her zaman bizi gözlüyor. 11. Bizi o kadar sıktılar ki bir
aralık: «Elimde olsaydı buradan hemen giderdim» diye düşündüm.
12. Herkes Mersine, o tersine. 13. Kitabı ters tutuyorsun. 14. Bize ters
bakıyorlar. 15. Gayet kuvvetli, fakat ben ona yenilmem. 16. Takımımız dijn
«Ankar9gücü»'nü yendi. 17. Bu nevi yemeklerden bıkılır иг? 18. Pek
üzgündü, içtenlikle söylediğime inanmıyordu. 19. Bizde gençler de var,
yaşlılar da var. Yaş ayırımı yapmıyoruz. 20. Aramızda çoktanberi soğukluk
var. Şimdi de bana inat (olsun diye) dediğimi yapmayacak. Bir terslemeli
herifi. 21. Bu toprağa hak iddiasına ne dersiniz?
1. Это же несчастье! А вы шутите. 2. «Эго он получил оплеуху?» Я
кивнул головой. 3. Парня быстро поймали. Теперь он понесет наказание.
4. У них натянутые отношения. 5. Женщины закричали, началась сумяти­
ца. 6. Хотел бы вам помочь, но это не в моей власти. 7*Прямо на глазах
у человека украли чемодан. 8. Я хотел поведать ему обо всем, но с тех
пор прошло уже много времени. 9. Он пошел следом за мной, но я сразу

66
же сел в «долмуш» и уехал. 10. Это, конечно, не что иное, как случайное
совпадение. 11. Мне надоело каждый раз его обыгрывать. К тому же
после каждой партии он сходил с ума. Но из упрямства снова садился
шрать. 12. Его вина была налицо. Боже! Как бы он не попал под суд и не
получил тюремного заключения (... и не получил подгода). — Даст Бог,
ограничатся штрафом (назначением штрафа). Надо зайти в полицейский
участок. 13. Я не утверждаю, что он сошел с ума. Но в таком случае его
надо поставить на свое место.

1. Bizimle kavga mı çıkaracak? Hep bağırıp dunıyor. 2. Alelâde bir adam


dersiniz, fakat aşırı solcu diye tanınıyor. 3. Deniz aşırı ülkelerde
bulunmadım. 4. Ortadan silindi, bu esnada hızlı hızlı yürüyor. 5. Sizinki cins
köpek mi? — Nerede! Ama erkek cinsi. 6. Beni azarlarken aptal aptal
yüzüne baktım. 7. Buraya muayyen (belirli) günlerde gelir. 8. Savaş esnasında
bu kent yeryüzünden (haritadan) silinmişti. 9. O kalemi istemedim, berikini
ver. 10. Yanlış var. Bunu beyan eden ben değilim, ben hiç bir beyanatta
bulunmadım.
1. Как громко говорит этот человек!. 2. Смотри не в зеркало, а в окно:
как быстро он бежит. 3. Мы видимся с ним чер'ёз Дёйь. 4. Они живут
через два дома от нас. 5. Его можно принять за дурака, но не обманы­
вайся, такого рода люди могут быть очень хитрыми. 6. Обыкновенный
диван. А тебе какой нужен? 7. Что ты кричишь? Кто дал тебе право
ругать меня? 8. Вычеркни его фамилию из списка. 9. Этот что спро­
сил, и тот что сказал? 10. На этом берегу (на этой стороне) я его не
видел. 11. Он так изложил свою мысль. 12. По этому поводу надо сде­
лать заявление.

Ensesinde bir sinek

(Hikâye. Kısaltılarak ve biraz değiştirilerek bir mizah


dergisinden alınmıştır)
Allah korusun, günün birinde mahkemeye düşersem halim dumandır.
Çünkü sabıkalıyım1. Dört sene önce bir sivrisinek öldürdüğüm için altı ay
hapse mahkûm olmuştum.
Bir sivrisinek yüzünden insan hapse girer mi? Girdim işte!.. Hem de altı
ay yattım.
O yaz Çegelköyüne gitmiştik. Sözde dinlenme için! Benim gibi iş güç
sahibine dinlenme olur mu? Sabahleyin erkenden İstanbula in; akşam üstü
geç vakit dön! \&puru kaçırdım kaçracağım telâşı da var üstelik.

1 Sabıka = geçmişte işlenmiş suç.

3*
67
Neyse orası lâzım değil; her sabah aynı vapurla indiğim için her gün
hemen hemen aynı yüzlerle karşılaşıyordum. Bunların arasında bir yolcu
vardı ki beni dehşetli meraka düşürmüştü.
Kim olduğunu ne iş yaptığını, hatta ne dinden ne milliyetten olduğunu
bilmiyordum. Gençten bir adamdı. Güzel, çirkin, yakışıklı, yakışıksız, nasıl
olduğunun farkında bile değildim. Yalnız gözlüklü olduğunu biliyorum.
Bu adam her gün vapurda birkaç gazete alır, cebinden kalemini çıkanr;
okur, okur ve habre birçok kelimelerin altını çizerdi. Bir gün, beş gün, on
gün... Hep böyle!.. Bu adamm ne yaptığını sözcüklerin altım niçin çizdiğini
çok merak ediyordum.
Hepimizin böyle merak ettiğimiz şeyler, vardır. Fakat çok defa sorup
öğrenmek cesaretini yahut fırsatını bulamayız. Ben de ne cesaret, ne de fırsat
bulabiliyordum. Adamın gazeteden baş kaldırdığı, bir an için olsun
etrafındakilerin yüzüne baktığı yoktu ki.
Bir gün yanındaki yere oturdum ve hangi sözcüklerin altım çizdiğine
baktım. Çok dikkat ettim; çok düşündüm ama sözcüklerin altını ne maksatla
çizdiğini bir türlü anlayamadım.
Deli olmak işten değildi. Hiç kimse ile konuşmuyordu ki onunla ahbap
olup sorayım. Ykpur köprüye gelinçe yerinden kalkar dosdoğru kapıya
yollanırdı.
Düşünüyordum: Bu kelimeleri niçin çizebilir? Belki bir ansiklopediye
hazırlık yapıyordur! Eğer öyle ise, pek garip bir usul.
Ancak işin iç yüzünü öğrenmek kolay değil. Siz benim yerimde
olsaydınız ne yapardım€1 Ben kurnazlığa baş vurmaya karar verdim, şöyle
bir çare buldum.
Bir gün tekrar adamın yanıbaşına oturdum. O yine elinde kalemi, hem
okuyor, hem çiziyordu. Bir zaman onu sessiz, sadasız seyrettikten sonra bir
aralık ansızın parmağımı uzatıp çizmediği bir kelimeyi göstererek: .....
— Atladınız! dedim.
— Hiç cevap vermedi, dönüp yüzüme bile bakmadı, gösterdiğim
kelimenin altını çizip işine devam etti. Fırsat bu fırsat. «Canım bu sözcüklerin
altını niçin çiziyorsunuz»? diye sorsaydım ya! Dilim tutuldu, soramadjm.
Aklım başıma geldiği zaman da aradan çok vakit geçmişti.
Bu işi ertesi güne sakladım. Ertesi gün yiiıe yanındaki yere oturdum.
Kafamı yaklaştırarak bir zaman yaptığı işi seyrettikten sonra damdan düşer
gibi:
— Bu çizdiğiniz sözcükleri ne yapıyorsunuz?
Diye sordum.
Başını bir saniye bana çevirdi. Günlerce uğraşarak topladığım cesareti bir
anda yok eden bir sertlikle:
— Lâzım mı?
Diye cevap verdi.
68
Aynaya bakmadım ama her halde kıpkırmızı kesilmiştim. Mahvoldum, rezil
oldum. Ne cevap verebildim, ne de bir şey yapabildim. Bir daha adamın
yanına da oturmadım.

***

Bir sabah (oturacak) yer bulamamış, ayakta kalmıştım. O-oturuyordu.


Gittim oturduğu kanapenin arka tarafında, ayakta durdum. Elimde olmayarak
onun durmadan kelimelerin altım çizen kalemini gözlüyordum.
Bu sırada kulağımın dibinde hafif bir ses iştildi: bir sivrisinek. Sol
kulağımdan burnuma doğru inerek tatlı bir uçuş yaptıktan sonra,dosdoğru
gitti, bizimkinin ensesine kondu.
Birden aklıma sıtma mücadelesi geldi. Mikroplu sivrisineklerden biri
olmasın bu! Hayvana dikkatle baktım, ta kendisi! Sıtma taşıyan
sivrisineklerden biri. Şimdi ne yapmalı? Mesele gayet ciddi idi. Göz göre
göre bir adam, hem de gayet çalışkan, ciddi bilgili bir adam sıtmaya
yakalanıyordu.
— Bayım, ensenize bir şey kondu. Bir sivrisinek!
Diyeceğim ama bir ters cevap verirse? Zaten aramızda bir soğukluk var.
— Sana ne?
Derse ne cevap veririm?
Köpoğlu sinek bir türlü uçup gitmez! Evet, ne kalkacağı var, ne de
gideceği..;. Eğer mikroplu ise herif yandı. Değilse iki ihtimal (olasılık) var.
Bu adam ya sıtmalıdır, yahut değildir. Sıtmalı değilse mesele yok. Fakat ya
sıtmalı ise hastalığı hayvan vasıtasıyla başka bir vatandaşa geçebilir. Aman
yarabbi! Burada büyük bir sıtma felâketi hazırlanıyor.
Ben böyle düşünürken sinek keyifli keyifli kanatlarını sallıyordu. O sırada
Köprüye gelmişiz. Vapurdan inmek için adam ayağa kalkınca hemen arkasına
düştüm. O gider, ben giderim. Sinek keyfinde... Deli olmak işten değil...
Birden ne oldu, nasıl oldu, nasıl yaptım, bilmiyorum, bilemiyorum. Olanca
kuvvetimle herifin ensesine bir tokat aşketmişim (=atmışım, yapıştırmışım).
Adam tokatı yer yemez düştü. Hem nereye? Denize!
Bitabiî ortalık karıştı. İnsanlar bağrıştı, düdükler çaldı, polis yetişti.
Kollarımdan yakalanınca aklım başıma geldi. Adamı çabucak kurtardılar. Tabiî
ben de karakolu, oradan da mahkemeyi boyladım.
Yolda düşündüm taşındım. Bu işi bir sivrisinek yüzünden yaptım dersem
gülecekler; kimse inanmayacak. Akıl muayenesi yaptıracaklar. Akıllı
olduğunu kim ispat edebilmiş ki ben edeyim?
Baktım ki o ceza daha ağır; sivrisinek sorununu hiç açmadım. Arkadan,
kendisini bir arkadaşa benzettiğimi, şaka diye ensesine bir tokat attığımı,
fena bir tesadüf eseri denize düştüğünü, kendisine karşı hiç bir düşmanlığım
olmadığını söyledim.

69
Fakat herif inatçı çıktı. Çoktandır kendisini takip ettiğimi, hattâ geçenlendç
işine karıştığım için beni terslemek zorunda kaldığını, bu yüzden kavga
çıkarmak ıtediğimi ve sonunda kendisini denize attığımı iddia etti. Kısası altı
ayı giydik!
Hiç bir şeye yanmıyorum. O adam gazetedeki sözcüklerin altım ne diye
çiziyor, onu bir türlü öğrenemedim, deli olacağım!
(Rakım Çalapala)
Alışırma 11. Aşağıdaki somlan yanıtlayın:
1. Okuduğunuz mizah öyküsünde başlıca kaç kahraman var? 2. Öyküyü
anlatan, birkaç yıl önce ne yüzden hapse girmişti? 3. İiban bir sivrisinek
öldürdüğü için hapis cezası (veya hatta para cezası) görür mü? 4, O yaz
nereye, ne için gitmişlerdi? 5. Hikâyeci istirahattan söz edeıken neden «sözde»
sözcüğünü kullanır? 6. Her sabah tstanbula indiği vapurda öykücünün
dikkatini çeken, merakım uyandıran adamı tarif eder misiniz*? Aledâdebir i ısan
mıydı? 7 .0 adam vapurda her gün ne yapardı? 8. Sözcüklerin altım çizmekte
amacı ne olabilirdi? 9. Beriki işin içyüzünü neden cğrenem:yordu? 10. Nihayet
ne yaptı? 11. Hazırladığı soruyu neden sormadı? 12. Ertesi sabah sorunca ne
oldu? Öteki bizimkini azarladı mı? Kavga mı çıkardı? bağırıp çağırdı mı? Nasıl
oldu da berikini aptal yerine koyda? 13. Bir sabah gencin ensesine konan
sivrisinek nasıl bir sinekti? 14. Bununla ilgili olarak beriki, akl ndan ne gibi
ihtimalleri geçirdi? 15. Sineğin konduğunu söylemeye neden cesaret
edemiyordu? Söyleseydi ne olabilirdi? 16. Bizimki, sineği öldürmek için nihayet
fırsat bununca ne oldu? 17.MaLkemede ne söyledi? Sivrisinek meselesini
niçin açmadı? 19. Genç adamın söyledikleri neydi? 19. Sonunda beriki
duyduğu hissi beyan edencen ne diyor? Yandığı şey neymiş?

Abşırma 12. Üç nokta yerine gerekli ekleri koyunuz:


1. Eğer (sent ileride bir daha kurnazlığa baş vur.,, (ben) seninle arkadaşlı*
etm e.... 2. Dün (ben) arkasına düş... nerede oturduğunu b il.... 3. Size yan
baktıklarına şaşmıyorum. Az çok cesur ol ...telâşa düşmeyip onlara yardım
göster.... 4. İşiniz duman. Eğer anlattıklarınızı ispat etme..., ceza gör.. „ hapse
gir... . 5. Keşke biz meraka düşme... de yolumuza devam et... . 6. (Siz)
zamanında her şeyi bana aç... şimdi her şey yerinde... . 7. Şaka etmeyin.
İleride başımıza bir felâket gel..., bunun cezasını siz g ö r.... 8. Uzaktan bir
polis filân görün..., bana haber ver. 9. Otoyu o kadar hızlı sürme. Polis dikkat
et...para cezası kesebilir. 10.0 gün kavgaya girişme..., şimdi hapiste yatma...,
annesi de üzülme.... 11. Alelade bir olay. O esnada aşırı heyecanlanıp kavga
çıkarma...adamla pekâlâ anlaşabil...

Abşırma 13. Aşağıdaki tümceleri Rusçaya nakledin:


1. Başkanın asıl kızgınlığı otelci Hüsnü’ye idi. Üstünde frak olduğu için en
başa geçmiş, birdenbire bir önem almıştı. Frakı giyince kimse de ona «Geri
70
Air!» deyemiyordu. (A.N.) 2 .... Lokantanın dehşetli iş yaptığını söyledin.
Herif cuma günü gelince rezil olacağız! (A.N.) 3. Treni kaçıracağım
telâşından evden çıkarken çantamı unutmuştum. 4. Türkiye’ye gezi yapmak
fırsatı düşerse vallahi kaçırmam. 5. Gazeteme röportaj göndereyim
düşüncesiyle postaya yollandım. 6. O herifi yakalatıp hapse yatırtmak
lüzumunu (gereğini) çoktanberi duyuyoruz ama, bunu yaptırmak elimizde
(değildir. 7 .0 yıllarda iyi kötü küçük bir sermayem (param) olsaydı, bugün
ben de en azından birkaç yüzbin liralık adamdım! (O.K.) 8. Meselâ N.
Hikmet’in hayatına bakınız. Nâzım Türkiyede ... hayatını kazanmak için bin
bir çareye başvurur, gazetelere yazı yazar, tiyatrolara piyes hazırlar,
sinem aya rejisörlük yapardı. Şiirlerinde beş para kazandığını
hatırlanıyorum. (Z.S.) 9. Bir plaja gitseydiniz? — Sonunda öyle yaptım.
(A.N.) 10. Bir gün sıkıldı:— Ben kitapların olduğu yere gitsem, dedi. (Ö.S.)

Alışırma 14. Aşağıdaki parçayı Türkçeye geçiriniz:


Селим и Кямиль — два одноклассника, выпускники одной школы.
Селим был серьезным, воспитанным и немного хитрым мальчиком. Он
хорошо учился и всегда оказывался первым среди своих товарищей,
Кямиль — смелый, но резкий человек и большой упрямец. В школе он
был лентяем, на уроках бездельничал («ловил мух»). Селим его иноща
стыдил, но он не слушал.
Недавно на голову Кямиля обрушилась (пришла) беда. Между ним н
каким-то человеком возникла ссора. О подоплеке этого дела Кямиль
рассказывать не хочет. Кто-то кому-то дал несколько оплеух, к тому же
изо всех сил. Кого-то увезли в больницу, кто-то попал в полицейский
.участок. Если Кямиль попадет под суд и понесет тюремное наказание,
то положение его семьи ужасное. Особенно при нынешней дороговиз­
не жнзнн. Кямиль и сам не знает, как ему следует действовать. Чтобы
получить какой-то совет, он едет к Селиму. Кямиль говорит:
«Два года тому назад Селим с неизвестной мне целью уехал в Кыр-
шехир, и с тех пор я с ним не виделся. Сегодня утром я случайно увидел
fero, проезжая на трамвае по улице Мешрутийет, и, конечно, очень об­
радовался. Селим симпатичный парень высокого роста. Я его сразу от­
личу среди сотни людей. Если бы я крикнул и махнул рукой, он, вероят­
но, меня узнал бы. Но у меня отнялся язык — кричать в трамвае пока­
залось стыдно. От растерянности я не знал, что делать. Потом, наконец,
я пришел в себя и на следующей остановке сошел с трамвая. Однако
Селим не показывался. Проходя мимо одного кафе, я подумал: «Уж не
здесь ли он?» — и зашел внутрь. Но и там его не было. Значит, я его
упустил. Однако, поразмыслив, я сказал сам себе: «Селим — занятой
человек. Но вечером он должен быть дома. Зайду к нему, и все будет в

1

2 Baranovichi State University Germany Institute of World of Turks Selcuk University Turkish Handicrafts Research and Application Center XI. ULUSLARARASI TÜRK KÜLTÜRÜ, SANATI VE KÜLTÜREL MİRASI KORUMA SEMPOZYUMU/SANAT ETKİNLİKLERİ TÜRKİYE BELARUS İLİŞKİLERİ XI. INTERNATIONAL TURKIC CULTURE, ART and PROTECTION OF CULTURAL HERITAGE SYMPOSIUM/ART ACTIVITY TURKEY-BELARUS RELATIONS Editörler: Prof. Dr. Osman KUNDURACI-Ahmet AYTAÇ Ekim 2017-Baranovichi/Belarus

3 Tüm hakları saklıdır. Copyright sahibinin izni olmaksızın, kitabın tümünün veya bir kısmının, elektronik, mekanik ya da fotokopi ile basımı, yayımı, çoğaltılması ve dağıtımı yapılamaz. Sayfa Tasarımı Ahmet AYTAÇ Kapak Tasarımı Ahmet AYTAÇ Dizgi ve Baskı Anka Basım Yayın Ltd. Şti. Basım Tarihi: ISBN: Kitapta Yer alan metinler, fotoğraf, resim, şekil ve çizimler, alıntı ile kaynakça sorumlulukları yazarlarına aittir.

4 İÇİNDEKİLER Baranovichi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vasiliy KOCHURKO nun Açılış Konuşması (Çeviri: Doç. Dr. Ümit YILDIZ)... XI Kongre Genel Sekreteri ve Sergi Küratörü Ahmet AYTAÇ ın Açılış Konuşması... XIII Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Osman KUNDURACI nın Açılış Konuşması... XV Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Necati DEMİR in Açılış Konuşması... XVII Açılış Konuşması Vasiliy KOCHURKO, Взаимодействие Учебных Заведений Как Механизм Конкурентоспособного Функционирования На Рынке Образовательных Услуг... Современная Оценка Oturum Galina NIKASHINA, Intellectual Creativity As A Stipulation For Outstripping Development Of Children Of Preschool Age III

5 Fatma ÜNAL, Yunus PINAR, Emine Ela KÖK, Çocuk Şarkılarında Ve Parmak Oyunlarında Değerler Aliaksei SOLAKHAU, Tьrkisms In The Modern Belarusian Language: Their Semantics, Word-Derivational Activity, Their Functioning In The Structure Of Phraseological Units Oleg N. FIENCHUK, Divine Secrets Of The Koran In The Collection Of Poems "Islam" I. A. Bunin Sabri CEYLAN, Yabancılara Türkçe Öğretim Setlerindeki Metinlerde Atasözleri Oturum Necati DEMİR, Oğuz-Name ye Göre Oğuz Kağan ın Avrupa yı Fethi Yüksel KAŞTAN, Alman Kaynaklarına Göre I. Dünya Savaşı nda Romanya Cehpesi Ve Romanya nın Stratejik Önemi Seda ÖZMEN,Avrupa da Yahudi Yaşamı Christian Johannes HENRİCH, Dealing With Cultural Heritage İn The 20th Century On The Examples Of Nagorny-Karabakh And Northern Cyprus A.V.

6 7. Oturum Vasily SCHUR, Natalya TOCHYLO, Words Ethnonyms Wıth Turkıc Roots In Dıalects Of Polesıa Dilek ZERENLER, Karagöz ün Filozofluğu Oyunuda Karagöz ün Felsefesi Ayşe Gülbün ONUR, From Shadow Theatre To Puppet Show Hakan KUYUMCU, Ağa Haşr Kaşmiri nin Turki Hoor Draması Üzerine Bir Çalışma Oturum Nurettin HATUNOĞLU, Muzaffer Han Dönemi Buhara Emirliği nde Siyasi Ve Askeri Gelişmeler Alla NIKISHOVA, Victoria KREMENEVSKAYA, Особенности Туристической Политики В Области Защиты Историко-Культурного Наследия В Республике Беларусь Iryna PINIUTA, Teaching Strategıes To Develop Intercultural Communıcation Skills Aleksandr ITSENKO, Features Of The Space Of Multiculturalism In The Post-Secular Era Oturum Alexander N. UNSOVICH, Сетевое Международное Взаимодействие Образовательных Ayşe Gamze ÖNGEN, Tekstil Tasarımcısına Yön Veren Tasarım Prensiplerinden Çizgi Öğesi Sevinç ÇELİKYAY, Günümüzde Hesap İşi Tekniğinin Şile Bezi Dokumalarına Uygulanması Gürbüz ARSLAN,The Establıshment Process Of The State Of Israel And Turkey's Recognıtıon Of Israel Sinan YÜKSEL, Bir Eflak Voyvodası Nikola Mavroyeni Tatsiana YATSENKA, Anti-Innovative Barriers In The High School: Classification Characteristic And Prevention Oturum Recep DURGUN, Nasim Hicazi nin Son Darbe Romanında Tarihi Gerçeklik Victorya N. POZNYAKEVICH, Modern Trends In Accounting Education Galina Y. ZHİTKEVİCH, Integratıon Of Educatıon And Scıence: Regıonal Aspect Alexandr N. KOROB, Creatıon Of A Busıness Incubator For O utsourcıng Of Accountıng Servıces At The Department Of Accountıng Ceyda ERDİN, Sarı Saltık Ve Kırım Kapanış Paneli Kongreden Görüntüler V

7 Panel ve Türk Sanatları Çalıştayı Necati DEMİR, Tarih İçerisinde Türkçe Ve Türk Kültürü Osman KUNDURACI, Türk Evi Ahmet AYTAÇ, Gelenekli Türk Dokumaları Çalıştay ve Sergi Uluslararası Türk Sanatları Sergisi VI

8 SYMPOSIUM HONORARY COMMITTEE Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN (Selçuk University, Rector, Turkey) Prof. Dr. Vasiliy KOCHURKO (Baranovichi State University, Rector, Belarus) SYMPOSIUM CO-CHAIRS Prof. Dr. Vladimir KLIMUK (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Osman KUNDURACI (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Necati DEMİR (Germany Turkish Institute of World President) SYMPOSIUM GENERAL SECRETARYS Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) SCIENTIFIC COUNCIL OF SYMPOSIUM Prof. Dr. Mehmet OKKA (Selçuk University, Vice Rector, Turkey) Prof. Dr. Mahmut ATAY (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Osman KUNDURACI (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Ahmet AY (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Yılmaz KOÇ (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Nuriye BİLİK (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Mehmet TEKOCAK (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Ahmet DALKIRAN (Selçuk University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Yaşar ERDEMİR (Selçuk University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Hakan KUYUMCU (Selçuk University, Turkey) Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) Prof. Dr. Alexander UNSOVICH (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Oleg PHENCHUK (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Tatsiana PUCHINSKAYA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Elena BELAYA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Zoya KOZLOVA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Irina PINYUTA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Zhanna MANKEVICH (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Zoya LUKASHENYA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Necati DEMİR (Gazi University, Turkey) Prof. Dr. Mustafa SEVER (Gazi University, Turkey) Prof. Dr. Salih YILMAZ (Ankara Yıldırım Beyazıt University, Turkey) Prof. Dr. İdris BOSTAN (İstanbul University, Turkey) Prof. Dr. H. Feriha AKPINARLI (Gazi University, Turkey) Prof. Dr. Ahmet ALTIN (İzmir Demokrasi University, Turkey) Prof. Aysen SOYSALDI (Gazi University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Kürşat ÖNCÜL (Osman Gazi University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Yüksel KAŞTAN (Akdeniz University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Mustafa ŞENEL (Alger 2 University Yunus Emre Institute Coordinator, Algeria) Assoc. Prof. Dr. Ümit YILDIZ (Akdeniz University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Berrin OKKA (N. Erbakan University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Osman Kubilay GÜL (Cumhuriyet University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Feryal SÖYLEMEZOĞLU (Ankara University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Özkan AYDOĞDU (Cumhuriyet University, Turkey) Assist. Prof. Dr. İbrahim ÖZBAKIR (Cumhuriyet University, Turkey) Prof. Dr. Shahid Iqbal KAMRAN (Allama İkbal Open University, Pakistan) VII

9 Prof. Dr. Gadir GOLKARİAN (Yakın Doğu University, KKTC) Prof. Dr. Qafar JEBIYEV- (National Academy of Sciences of Azerbaijan) Prof. Dr. John ZEMKE (Missouri University, Columbia) Prof. Dr. Mariya LEONTİK (İştip Gotse Delçev University, Macedonia) Prof. Dr. Ekrem CAUSEVİC (Hırvatistan Zagrep University, Croatia) Prof. Dr. Chakib BENAFRİ (Alger 2 University, Algeria) Prof. Dr. Julia PULİDO (Rey Juan Carlos University, Spain) Prof. Dr. Mahmut ÇELİK (İştip Gotse Delçev University, Macedonia) Prof. Dr. Galina MİŞKİNİENE (Vilnuis University, Lithuanian) Prof. Dr. Juan Carlos ZAPATERO (Autonoma University, Spain) Prof. Dr. Dmitriy SEN (Southern Federal University, Russia) Prof. Dr. İrfan MORİNA (Kosova University, Kosovo) Prof. Dr. Enrico CILIBERTO (Kataniya University, Italy) Prof. Dr. Muhammad KAMRAN (Punjab University, Pakistan) Prof. Dr. Alisia BORISENKO (Novosibirsk State University, Russia) Prof. Dr. Cherifa TAYAN (Alger 2 University, Algeria) Prof. Dr. Samoil MALCHESKI (Institute for Socio-Cultural Anthropology of Macedonia) Prof. Dr. Serghei ZAHARİA (Komrat State University, Moldova) Prof. Dr. Rubin ZEMON (Institute for Socio-Cultural Anthropology of Macedonia) Prof. Dr. Battulga TSEND (National University of Mongolia, Mongolia) Assoc. Prof. Dr. İsmet TOUATİ (Tlemcen University, Algeria) Assoc. Prof. Dr. Tudora ARNAUT (Taras Şevçenko Kiev University, Ukraine) Assoc. Prof. Dr. Mustapha BENHAMOUCHE (Bilda University, Algeria) Assoc. Prof. Dr. Belhadj MAROUF (Tlemcen University, Algeria) Dr. C. Johannes HENRICH (Southeast Europe and Caucasus Research Center, Germany) Dr. Shirin MELİKOVA (Carpet Museum, Azerbaijan) Dr. Farhat Jabeen WİRK (Fatima Jinnah Women University, Pakistan) Dr. Monika KOPERSKA (Varşova University, Poland) Dr. Hebibe ALİYEVA (Historia Museum, Azerbaijan) Irina GUSACH (Senior Staff Scientist Azov Museum, Russia) Nadia CHEREPAN (Vilnuis University, Lithuanian) Alexey PRONİN (Novosibirsk National University, Russia) EXHIBITION CURATOR Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Ahmet DALKIRAN (Selçuk University, Turkey) EXHIBITION BOARD OF JURY Prof. Dr. Elena PONOMARYOVA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Hüseyin ELMAS (Selçuk University, Turkey) Prof Dr. Nacereddine SAİDOUNİ (Alger 2 University, Algeria) Prof. Dr. Serap YANGIN BUYURGAN (Başkent University, Turkey) Prof. Dr. Zoya KOZLOVA (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Filiz Nurhan ÖLMEZ (Ahi Evran University, Turkey) Prof. Dr. Rachid KOURAD (Alger 2 University, Algeria) Prof. Dr. Zhanna MANKEVICH (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Nana JANASHIA (Tphilisensis University, Georgia) Prof. Dr. Meliha YILMAZ (Gazi University, Turkey) Prof. Dr. Marina ANDRIYASHKO (Baranovichi State University, Belarus) Prof. Dr. Özer KANBUROĞLU (İstanbul Aydın University, Turkey) Prof. Dr. Pınar GÖKLÜBERK ÖZLÜ (Gazi University, Turkey) VIII

10 Assoc. Prof. Dr. Ahmet DALKIRAN (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Fatma MOEEN (Jamia Millia İslamia University, India) Assoc. Prof. Dr. Mehmet KOŞTUMOĞLU (Dokuz Eylül University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Oğuz YURTTADUR (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Ruhi KONAK (Kastamonu University, Turkey) Assoc. Prof. N. Rengin OYMAN (S. Demirel University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Amila SMAJOVİC (Uluslararası Saraybosna University, Bosnia) Dr. Mohammet YOUNIS (Fayoum University, Egypt) Dr. Karim MIRZAYE (Islamic Art University, Iran) Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) Lela GELEISHVILI (State University, Georgia) Shefqet EMİNİ (Artist, Netherlands) Halit YALABAK (Yüzüncü Yıl University, Turkey) Byambajav TSOGBAYAR (Artist, Mongolia) SYMPOSIUM and EXHIBITION ORGANIZING COMMITTEE Ahmet AYTAÇ (Selçuk University, Turkey) Dr. Galina NIKASHINA (Baranovichi State University, Belarus) Assist. Prof. Dr. Hakan KUYUMCU (Selçuk University, Turkey) Dr. Anatoliy DEMIDOVICH (Baranovichi State University, Belarus) Assoc. Prof. Dr. Ahmet DALKIRAN (Selçuk University, Turkey) Assoc. Prof. Dr. Ümit YILDIZ (Akdeniz University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Berrin OKKA (N. Erbakan University, Turkey) Assist. Prof. Dr. Osman Kubilay GÜL (Germany Institute of World of Turks, Turkey) Dr. Tatsiana YATSENKO (Baranovichi State University, Belarus) Berker KURT (Akdeniz University, Turkey) Dr. Ülker ŞEN (Gazi University, Turkey) IX

11

12 Baranovichi Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Vasiliy KOCHURKO nun Açılış Konuşması (Çeviri: Doç. Dr. Ümit YILDIZ) Değerli misafirlerimiz sizleri aramızda görmekten ve Baranovichi Üniversitesi nde ağırlamaktan büyük şeref duymaktayım. Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Belarus Devleti tarafından resmi olarak Baranovichi Üniversitesi nde Türkçe eğitimi ve öğretimi yaklaşık 10 yıldır tamamlanmış bulunmaktadır. Ülkeler arasındaki eğitim ve öğretim, demokratik işbirliği anlaşmaları karşılıklı olarak düzenli ilişkilerle yapılacak bir deyiştir. Bizde bu özel ilişkileri Türkiye Cumhuriyeti ve Türk halkı ile kısa sürede karşılıklı olarak güçlendireceğimize inanıyorum. İlk seneler karşılıklı olarak bir anlaşma bulunmamaktaydı. Selçuk Üniversitesi ne ve değerli Rektörüne bize bu konuda aracı olduğu için teşekkür ederim. Tekrar bizim bu organizasyonu yapmamız için Selçuk Üniversitesi nin bize yaptığı bu öneriyi şerefle kabul ettik. Üniversitemizin anahtarı size aittir. İstediğiniz kadar kalabilir. İstediğiniz şekilde üniversitemizin imkânlarından yararlanabilirsiniz. Özellikle bu konferansın ve bu işlerimizin verimli sonuçlarını görmek için ilerde karşılıklı iş birliği anlaşmaları yapmayı öğrenci, öğretmen programlarını değiştirmeyi tabi ki ümit ederim. Geldiğiniz için teşekkür ederim. Şimdi sözü konferans genel sekreteri Sayın Ahmet AYTAÇ hocama vermek istiyorum. XI

13

14 Kongre Genel Sekreteri ve Sergi Küratörü Ahmet AYTAÇ ın Açılış Konuşması Sayın Rektör, değerli öğretim üyeleri hepinizi saygıyla selamlıyorum. Uluslararası Türk Kültürü Sanatı ve Kültürel Mirası Koruma Sempozyumuna hepiniz hoş geldiniz. Tabi ülkeler arası kültürel, sanatsal ve bilimsel işbirliğinin ne denli önemli olduğunu globalleşen dünyada günümüzde çok daha iyi anlıyoruz. Belarus ve Türkiye global dünyada daha iyi ilişkiler kurmak durumundadır. Baranovichi Üniversitesi nin Sayın Rektörü Vasilly Bey bu bilimsel ve sanatsal işbirliğine bir kapı açtı ve üniversitesinde bu sempozyumun düzenlenmesine imkan sağladı. Bu bizim için çok önemli bir konu. Selçuk Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN hocam, Sayın Rektör Vasilly Beye selamlarını iletmemizi istedi. Sayın Vasilly Beyin üniversitesi ile Selçuk Üniversitesi nin bu işbirliğinden son derece memnun olduğunu ve tüm katılımcılara ve sizlere de selamlarını iletmemizi istedi. Bu kongrede yine Almanya, Pakistan, Belarus ve Türkiye den değerli bilim adamlarının bildirilerini dinleme şansımız olacak. Tabi bir kongre düzenlemenin ne kadar zor olduğunu biliyoruz. Ama hele bir de bunu kendi ülkemizin dışında başka bir ülkede yaptığımızda bu zorluk ikiye katlanıyor. Ama biz bu zorlukları çok kolay aştık. Çünkü Belarus ta bir kahraman var. Benimle Ümit hoca 7/24 maille, telefonla gece yarıları belki de son birkaç aydır yani eşimden daha çok Ümit hocayla konuştuk desem yeri var. Ve kongremizin bir diğer ortağı da Almanya Türklerin Dünyası Enstitüsü ve bu enstitünün de değerli Direktörü hepinizin yakından da tanıdığı bilim adamı Prof. Dr. Necati DEMİR. Bu kongreye katkı sağladılar ve paydaş oldular. Ben burada merkezimizin yaptığı bütün kongrelerde, düşüncesiyle kongreye katkı sağlayan Merkez Başkanımız Prof. Dr. Osman KUNDURACI başta olmak üzere can dostum Ahmet DALKIRAN a, Prof. Dr. Necati DEMİR e, az önce ifade ettiğim gibi Doç. Dr. Ümit YILDIZ a ve bize bu imkânları bize buralarda bu kongreyi yapma fırsatı veren Sayın Rektörümüz Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN e ve Baranovichi Üniversitesi nin Değerli Rektörü Prof. Dr. Vasily KUCHORKO ya huzurlarınızda teşekkür ediyorum. XIII

15

16 Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Osman KUNDURACI nın Açılış Konuşması Evet benim açılış seremonilerinde alışık olduğum gibi konuyla ilgili açıklanacak şeyleri Ahmet hoca zaten söyledi. Şimdi bizler Selçuk Üniversitesi ni temsilen Türk El Sanatları Merkezi olarak Baranovichi Üniversitesi ile ortaklaşa gerçekleştirdiğimiz Türk Sanatları Kültür ve Folkloru ile Kültürel Mirası Koruma Sempozyumu nun 11. sini burada gerçekleştiriyoruz. Burada bize ev sahipliği yapan Sayın Rektör e teşekkür ederiz. Selçuk Üniversitesi nin Rektörü Prof. Dr. Mustafa ŞAHİN hocamızın selamlarını getirip kendisine ayrıca teşekkürlerimizi sunuyoruz. Bugün de gerçekleştireceğimiz kongre çerçevesinde yurt dışından yani Belarus tan, Belarus un dışında biz Türkiye den 30 kişilik bir ekiple geldik. Umarız Belarus ta katılımcılarla beraber 60 katılımcıya ulaşabiliriz. Türk Kültürü Sanatı ve Folklorü üzerine neler yapılacağına, işte bu da bizim yaptığımız kongrenin içeriği hakkında çok önemlidir. Belarus bayrağına bakarsanız Belarus bayrağının solunda bizim Anadolu kilimlerinin ve halılarının motifleri ve aynı zamanda da armalarımız yine başak, buğday başağı var. Demek ki bizim Belarus la ilgili olarak bir ortak kültürel mirasımız olduğunu görüyoruz. Bu kültürel miras birlikteliğinde inşallah birbirlerine daha da güçleneceği duygusuyla herkesi saygı ile selamlıyorum. XV

17

18 Kongre Eş Başkanı Prof. Dr. Necati DEMİR in Açılış Konuşması Sayın Rektörüm, kıymetli meslektaşlarım hepinizi saygı ile selamlıyorum. Değerli konuklara Türk kültürünü, tarihini tanıtmak üzere Almanya da kurduğum Türklerin Dünyası Enstitüsü adına buradayım. Bu sempozyum bu sene buraya hitap etmek üzere düşünülmüştür. Rektörümüz Vasilly Bey daha evvel Türk Tarihi Türk Kültürünü tanıtmak üzere bir konferans düzenleyerek buraya bizleri davet etmişti. Ben Mayıs ayında bu üniversiteye geldim ve Türk kültürüyle ilgili bir konferans verdim öğrencilere. Sayın Rektörümüz Vasilly Bey de beni bir devlet başkanı gibi ağırlamıştı o zaman. Ben gerçekten çok şaşırdım. Biz bu coğrafyanın iki önemli devletin Belarus ve Türkiye Cumhuriyeti dünyanın gelişen şartları bizi çok yakın olmaya zorluyor. Dost olmaya zorluyor. Ben en kısa zamanda Sayın Rektörü Ankara ya davet edeceğim. Orada kendisinden bir konferas isteyeceğiz. Dediğim gibi gelişen dünyada Belarus ve Türkiye daha güçlü ilişkiler kurmak zorundadır. Ve bu sempozyum biz bilim adamlarınca düzenlenmektedir ve devletlerarası işbirliğinin hızla artmasına inşallah vesile olur. Ahmet AYTAÇ çok ilginç bir adamdır. Ben, benim gibi çalışan bir ikinci kişi daha yoktur derdim. Bu Ahmet AYTAÇ beni yanılttı. Kendisine de enstitüm adına 2017 yılı Bilim ödülü takdim etmek istiyorum ki gerçekten yayınlarıyla da bir markadır Ahmet AYTAÇ. Evet Ahmet hocanın bu azmi Ümit YILDIZ ın da desteği ile birleşti ve bu sempozyum ortaya çıktı. Bilim dünyası için hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinizi saygı ile selamlıyorum. XVII

19

20 AÇILIŞ OTURUMU (OPENING SESSION)- A Salonu (A Hall) Oturum Başkanları (Session Moderators): Prof. Dr. Vasily SCHUR-Yrd. Doç. Dr. (Assist. Prof. Dr.) Yaşar ERDEMİR

21

22 ВЗАИМОДЕЙСТВИЕ УЧЕБНЫХ ЗАВЕДЕНИЙ КАК МЕХАНИЗМ КОНКУРЕНТОСПОСОБНОГО ФУНКЦИОНИРОВАНИЯ НА РЫНКЕ ОБРАЗОВАТЕЛЬНЫХ УСЛУГ Vasiliy KOCHURKO Взаимодействие организаций является одним из механизмов борьбы с конкуренцией на рынке. И рынок образовательных услуг в этом направлении не исключение. Образовательная среда представляет собой постоянно и динамично меняющийся организм, поэтому в условиях постоянной конкуренции на различных уровнях, в различных сферах деятельности одним из вариантов сохранения и возможного укрепления своих позиций выступает объединение организаций (долгосрочное, среднесрочное или краткосрочное). Взаимодействие партнеров на основе конкурентных преимуществ каждого создает условия для построения мощной, современной платформы качественной реализации обозначенных целей. Одной из основных и широко распространенных форм такого взаимодействия выступает сетевая форма сотрудничества, в рамках которой каждый из участников реализует индивидуальный блок закрепленных за ним функций. Специализация участников сети позволяет достичь высокого качества конечного результата, так как каждый является высококомпетентным партнером в указанной области. На основе данной формы объединения достигается синергетический эффект. В качестве альтернативной формы взаимодействия (блочного, не тотального) выступает дистанционная форма функционирования, позволяющая достичь экономии материальных средств, обеспечить мобильность, оперативность, индивидуальность в направлении реализации запланированного комплекса мероприятий: образовательных программ (в том числе магистратуры), научно-исследовательских, инновационных проектов, программ академической мобильности. Также в качестве одной из возможных форм альянса организаций выступает консорциум как добровольное объединение организаций в рамках реализации единой цели. Создание образовательных, научных консорциумов позволяет повысить эффективность работы каждого участника за счет широких возможностей реализации международных проектов, в том числе финансируемых (таких как Erasmus+, Horisont 2020). Также реализуются перспективы соответствия вектору развития формируемым и меняющимся тенденциям глобализации образования. Prof. Dr., Baranovichi University, Rector, Belarus. 3

23

24 WOODEN DECORATIONS ON THE DOORS OF THE HOUSES IN MUGLA PROVINCE, YATAĞAN DISTRICT- KATRANCI VILLAGE Osman KUNDURACI Muğla is an important province, which is located in south of Anatolia, surrounded by Aydın and Denizli in north, Antalya in east and Mediterranean in south and Egean in West. Muğla, in the Southwest Anatolia s indented, high mountains, has also plateaus such as Bozüyük, Ula and Gökova. Although its climate is generally mild, plateau climate can be observed locally. Muğla and that region s history is down to 2000 BC. Known as Karia in Antique Age, the region was under the control of Kingdom of Lydia 546 BC, after that for a short time was in Persian domination. Turkish periods settlements in Yatağan region was started in the Menteseogullari period which was played an important part of turkization of Anatolia. Ibn-i Batuta who travelled Anatolia in beginning of 14th century, mentioned about Turkmen emirates in the region. Sinan Efendi, who was a scholar in 16th century, indicated that he was from Leyne in one of his poems called Mesahib-i Serife shows Muğla was an important Ottoman province in that century. Evliya Çelebi, who was one of the 17th century travellers, mentioning flat earth roof houses in Muğla, 150 in Bozüyük and 250 in Eskihisar-, gave information about 17th century Ottoman domestic architecture. Comprehensive studies on Mugla s 19th century settlements and domenestic architecture were made. We see that in 18th and 19th century hipped roof houses took place instead of 17th century s flat earth roof houses. However in some villages flat earth roof still was in use. Examples, most of them built in end of 19th and begining of 20th century, are typical Turkihs houses both in point of plan and construction elements. Generally located in a yard, houses were built in exterior hall plan type which is called önlük. Sections such as kitchen, toilets, barn and hayloft were located in basement or yard. We see that exterior hall was encircled with wooden bars and the area is called çıkartmalık. In one corner of the çıkartmalık a place for ablution which is called abdestlik was built. Other parts of çıkartmalık are called kibet. Large closet, bathing cubicle, flowerpot, shelf (almelik or çanaklık), furnace and closet nishes were made in rooms. On basements hardly any windows were used, but on upper floors number of windows are increased. Windows were closed on both sides with wooden shutters or bars which are locally called dırbızan. Room ceilings are generally flat, lath ceilings which have straight or diagonal rosettes in the centre. Houses mostly built with stone and wood. The walls are cm. thickness and made of mortar-bond timber. Prof. Dr., Selçuk University Department of Art History, Konya. 5

25 The most important ornamental motifs in the district houses are the entrance doors and dırbızan (windowa bars). This study will introduce these gates which are important for ornamentation of Yatağan Katrancı Village houses. Having decorations on the door reflects Turkish people s perspective on life, culture, the status of the house owner and the sense of fashion of the period. For Turkish people, their houses are sacred places where they have in-family privacy. For this reason, doors have had specific importance and they have been decorated. Additionally, they have decorated their doors with symbolic motifs in an attempt to reflect their status, value judgement and beliefs. The artisans doing the decoration work tried to choose the motifs they were to engrave based on the wishes of the owner of the house and their experiences. Decorations on the doors of the houses in Yatagan-Katrancı village are generally on the room doors and the surfaces facing the sofa in the room. For wooden materials, turpentine tree, pine tree and mulberry tree were used and for technique batten-built-up, surface engraving and curve-cut techniques were applied. No paint was used on the wood, revealing the texture of the wood. If there are two doors decorated as in Huseyin Kocagöz s house, these two doors were decorated with similar decorations symmetrically(photo:1). On most of the vertical rectangular formed doors, there are semi-circle formed, arches engraved like lacework and looking like curtains fixed on the frame of the door. Along with the leaves of the doors, these arches resemble prayer rugs. As in Ramazan Karaoglu s house, there are stars or medallion shaped motifs on both sides of the cusped arches(photo:2). In some samples, there are crown formed caps above the cusped arches. On both sides of these caps, there are generally knobs places on wooden columns. Single sided leaves of the doors are where most of the decorations are placed. Rectangular door leaves are generally framed with 10 cm wide jambs. Inner sides are separated into smaller boards with 5 cm wide wooden laths, and each of these was decorated with different ornaments. These boards are placed in different organizations of square, rectangular, triangle and star shapes. The most common of these compositions are formed with rectangles, with a square part in the middle reflecting the circling move of the pinwheel. A thin moulding is circled in each plate. There are various symbolic motifs in the blank parts of the plates. The most common motif is named künar by the local people, which represents the top-view of the pine cone which grows in that region. This motif resembling the top view of a flower is used on almost every door(photo:3). Crescent and star, symbolizing the Turkish flag is another very common motif like künar, which can also be found on almost every door in the region. On the doors of Huseyin Kocagöz s house, there are dagger motifs above the cusped arches engraved in hemstitch technique(photo:4). As in Mehmet Bozkurt s house, arm motifs are engraved mostly with stars and flowers. They can be taken as the symbols of peace. Additionally, arm motifs indicate that most of the residents of that house are male(photo:5). In Osman Omak s and Mustafa Kocagöz s houses, heart motifs are placed in circles around star forms. 6

26 Birds are used in decorations, sometimes single and sometime as couples facing each other. In Mehmet Angın s house, there is a star in a circle in the middle of two bird motifs facing each other, and the evil eye talisman in the middle of that star looks like a protection for the affection within the family. These blue talismans were placed in the centre of the motifs afterwards. On the doors of Mehmet Alakaya s house, pinwheel motif reflecting the dynamism of circling movement is circled with small interwoven circles, which reflects the Turkish perspective of the universe and life. The flying bird motif with open wings in Mehmet Bozkurt s house is one of the most common motifs. Motifs of pitcher, which are used for washing hands and ablution represents the religious beliefs of the household. Flower bouquets coming out of vases are among the different applications(photo:6). On the doors of Abdullah Sivri s house, there are reverse S forms with three cusps on the edges. Besides the heavily ornamented doors, some doors are decorated with simple compositions of tulip motifs, as the doors in Faden Kocagöz s house. On the doors in Mustafa Dirik s house, there a tread motif placed on the edge of a pentagram. Pentagram or hexagram motifs placed in cusped circles like in Mustafa Tosun s house are also among the common motifs. On conclusion, some wooden door examples which are found in houses in Katrancı village of Muğla-Yatağan district are important in traditional handicrafts in terms of their construction and ornamentation characteristics. The doors, which are significant in the context of both composition and iconograhpic meanings, are the most important structural elements applied in Yatağan region traditional houses by local craftsman at the begining of 20th century. BİBLİOGRAPHY Ertuğrul Aladağ, Muğla Evi, Muğla, Oktay Ekinci, Yaşayan Muğla, İstanbul, Osman Kunduracı, Muğla-Yatağan Çevresindeki Ahşap Süslemeli Kapılar, 2000 li Yıllarda Türkiye de Geleneksel Türk El Sanatlarının Sanatsal, Toplumsal ve Ekonomik Boyutu Sempozyumu Bildirileri, Ankara, 1999 s Osman Kunduracı, Yatağan-Turgut Çevresindeki Eski Evler, Osmanlı nın 700. Yılında Muğla Sempozyumu (6-7 Mayıs 1999), Muğla, Osman Kunduracı, Batı Toroslar da Bulunan Geç Dönem Türk Evlerinde Ahşap Süsleme, Türk Tarihi Ansiklopedisi, Cilt: 18, Ankara, 2002, s Osman Kunduracı, Muğla-Yatağan Çevresindeki Türk Devri Mimarisi ve El Sanatları, Muğla, 2007 Osman Kunduracı, Denizli Serinhisar İlçesi nin Eski Evleri, Uluslararası Denizli ve Çevresi Tarih ve Kültür Sempozyumu, (6-7-8 Eylül 2006),Denizli, 2007,s

27 Osman Kunduracı, Muğla-Yatağan İlçesi Turgut(Leyne) Kasabasının Eski Evleri, Prof. Dr. A. Adil Tırpan a Armağan, Denizli, Photo1- Doors of Hüseyin Kocagöz House Photo2- Doors of Ramazan Karoğlu House 8

28 Photo3- Künar (Pinecone) Motif from Doors of Katrancı Houses Photo4- Dagger Motif from Door of Hüseyin Kocagöz House 9

29 Photo5- Arm Motif from Door of Mehmet Bozkurt House Photo6- Flowers in Vase motifs from Doors of Katrancı Houses 10

30 1. OTURUM (1. SESSION)-A Salonu (A Hall) Oturum Başkanları (Session Moderators): Prof. Dr. Necati DEMİR-Doç. Dr. (Assoc. Prof. Dr.) Galina NIKASHINA

31

32 INVESTIGATION OF HANDMADE DOLLS IN AYDIN REGION IN TERMS OF THEIR MATERIALS, MAKING AND EMBRODERY TECHNIQUES Aysel ÇAĞDAŞ * Fatma ÜLKÜ YILDIZ ** Miyase ÇAĞDAŞ *** INTRODUCTION With their rich variety and beautiful examples, our handcrafts make up colorful and the most important part of our culture. Transferred from thousands years ago to nowadays, handcrafts reflect the emotions, artistic tastes and cultural properties of the communities they emerge from (Doğan, 2016). One important value of Turkish culture is the handcrafts. Handmade dolls included in the handcraft works are significant in that they can introduce cultural values to children at early ages (Çağdaş and Yıldız, 2016). Stuffed dolls were first discovered in Egypt in 500s BC (İlhan, 2004). The first time that dolls were made at home by adults for children to play was in the 16 th century. (Ergün, 1980). Within family life in Turkish communities, dolls have always been made and their functionality has been maintained in the growth process of children. They have managed to survive throughout the Turkish history from Central Asia to Anatolia (Begiç, 2016). Made to entertain and educate children, toys provide valuable clues about their times (Onur, 2002). It is possible to understand social tendencies of Turkish culture by looking at the appearances of hand-made dolls as traditional toys. Clothes of the dolls and the accessories used display the characteristics of their regions (Güner, 2002; Onur and Demir, 2004). Children need dolls that carry the properties of their cultural and ethnic origin (Cited in Egemen, Yılmaz and Akil, 2004). Traditional handmade dolls will always continue to exist though handmade dolls are likely to be replaced with those manufactured by both national and international companies in parallel with the recent industrial and technological developments. The growth and diversification of tourism sector worldwide and people s interest in different cultures have increased the interest in handmade dolls belonging to certain regions (Begiç, 2016). An investigation into handmade dolls is needed to contribute to tourism, to create work areas for housewives by offering them opportunities to make regional handmade dolls, to keep the cultural values alive and to introduce Turkish culture to children at early ages. Purpose of the Study The main purpose of this study is to introduce handmade pillow dolls from Aydın (Turkey) region and examine the materials, making and embroidery techniques used in the making of dolls. * Assoc Prof. Selcuk University, Faculty of Health Sciences, Konya, [email protected] ** Lecturer, Selcuk University, Faculty of Health Sciences, Konya, [email protected] *** Assoc Prof. Selcuk University, Faculty of Art and Design, Konya, [email protected] 13

33 Research Questions Accordingly, the following research questions will be addressed; Regarding the handmade dolls made in Aydın region; 1. What are the materials used in the making process? 2. What are the stitch techniques applied in the making process? 3. What are the making and embroidery techniques applied? Significance of the study The findings of the study are expected to 1. Create a discussion platform by updating the topic of handmade dolls that are a part of Turkish handicrafts 2. Be effective in introducing Turkish culture to children at early ages 3. Be effective in supporting the production of handmade dolls, encouraging their manufacture and finding market for them 4. Contribute to the introduction and publicity of our cultural values at international platforms 5. Provide guidance to those working in the toy industry on how to make dolls characterizing Turkish culture METHODOLOGY The study was designed as a survey model. The research population of the study is the province of Aydın. As a result of field research, 10 handmade dolls were obtained and all of these dolls were included in the research sample. Observation sheets developed by the researcher were used to collect research data. Initially, handmade dolls were assigned a number based on the degree of difficulty of embroidery work, starting from the easier ones. Later, each doll was analyzed in numerical order in terms of the materials used in their making, stitch techniques used in the making process and the techniques used in their making and embroidery. Besides, pictures of the dolls were also taken. Photo 1 First 5 handmade dolls from Aydın region RESULTS, INTERPRETATION AND DISCUSSION In this part, the materials and the stitch techniques used in the making process and the techniques used in the making and embroidery of the handmade dolls from Aydın region were presented in tables. Findings were interpreted and discussed in accordance with the research questions. 14

34 Table 1 Materials used in the making of dolls Primary Materials Secondary Materials Embroidery Materials Doll No Fabric Sponge Scraps Sewing Thread Fabric Embroidery Thread Lace Thread (Cotton) Lace Thread (Nylon) 1 X X X X X X X 2 X X X X X X X 3 X X X X X X 4 X X X X X X X 5 X X X X X X X X 6 X X X X X X X 7 X X X X X X X X 8 X X X X X X X X 9 X X X X X X 10 X X X X X X X X Total % Bead Ready-made Lace Festoon As can be seen from the data given in Table 1, the same primary and secondary materials were used in all of the dolls. For embroidery, fabric and embroidery thread were used in all of the dolls, followed by lace thread (nylon), ready-made lace and bead. Lace thread and festoon were the least favored materials used in the embroidery. Based on the findings, it can be suggested that economy was a priority in the use of primary and secondary materials of the handmade dolls. The findings related to the primary and secondary materials used in the making of dolls are consistent with those reported by Temiz Çağdaş and Çağdaş (2011). Table 2 Stitch Techniques Used in the Making of Dolls DDoll No Machine made Handmade Straight Stitch Tacking Machine stitch Hemming Stitch 1 X X X X 15

35 2 X X X X 3 X X X X 4 X X X X 5 X X X X 6 X X X X 7 X X X X 8 X X X X 9 X X X X 10 X X X X Total % The data in table 2 shows that straight stitch made by machine and handmade tacking, machine and hemming stitches were used in all of the dolls. Results indicate that sewing machines are also used at homes in parallel with the rapid developments in technology. However, it is also seen that stitch techniques made by hand are the ones that are still implemented. Çağdaş and Yıldız (2016) found that machine straight stitch and handmade tacking were used in the clothing of all handmade dolls from Argıthanı. Çağdaş, Çağdaş and Temiz (2011) reported that machine straight stitch, and handmade tacking, hemming stitch and handmade machine stitch were used in the clothing of cultural dolls made in Nevşehir. Findings of these studies appear to share similarity with the stitch techniques applied in the making of the dolls examined in the present study. Table 3 - Techniques Used in the Making and Embroidery of Dolls Techniques Used in Making Techniques Used in Embroidery Doll No Filling Straight Stitch Applique Simple Needlepoint Stitches Crochet Lacework Use of Readymade Laces 1 X X X X X Crochet Lace Edging Festoon Beaded Lace Edging Tatting 2 X X X X X 3 X X X X 4 X X X X X 5 X X X X X 6 X X X X 16

36 7 X X X X X 8 X X X X X 9 X X X X X 10 X X X X X Total % Filling technique was used in all of the dolls, as evidenced by Table 3. Using this technique in all of the dolls might be resulting from the fact that it is an appropriate technique to make dolls, it is easier to apply and relatively economical. Data in Table 3 indicates that straight stitch applique and simple needlepoint stitches were used in the embroidery of all dolls, followed by the use of readymade laces, beaded lace edging, crochet lace edging, crochet lacework and festoon. Tatting was the least used technique. Termed by the Europeans as appliqué, this is an embroidery technique that has long been known by Turks (Ögel, 1991 a). Turks have also used beads in their embroideries (Ögel, 1991 b). Beaded lace edging is the most commonly used embroidery technique in Anatolia. It is commonly used in Aydın, as well (Tük Oyaları Kataloğu, 1998). Tatting is easier than needle-point lace yet more difficult than crochet lace edging (Türk Oyaları Kataloğu, 1998). Apparently, the use of tatting technique is rare and this could be because it is hard to apply and the number of those who still use this technique today has declined. Simple needlework stitches and crochet lace edgings are easier to apply; and the use of readymade laces is more practical and festoon is easily accessible. These all could be the reasons why they have been widely preferred over the others. Photo 2 Second 5 handmade dolls from Aydın region CONCLUSION 1. In all of the dolls, fabric and sponge scraps were used as the primary materials, and sewing thread as the secondary materials. For the embroidery of dolls, fabric and needlepoint thread were used in all of the dolls, lace thread (nylon) in almost all of the dolls, readymade lace in more than half and beads in half of the dolls. Lace thread (cotton) and festoon were preferred much less. 2. Machine-made straight stitch; handmade tacking, machine stitch and hemming stitch were used in the making of all dolls. 17

37 3. Filling was used in all of the dolls. Straight stitch applique and simple needlepoint stitches were used in the embroidery of all dolls and the use of readymade lace and beaded lace edging was observed in half of the dolls, followed by crochet lacework, festoon and tatting, Recommendations 1. Handmade doll makers need to be supported, making of handmade dolls should be encouraged and markets should be found by the Ministry of Culture. 2. Handmade dolls can be publicized in national and international exhibitions. 3. Competitions can be organized in the regions where handmade dolls are made widely. 4. Cooperating with the toy industry would be a good opportunity to produce on large-scales the dolls that help introduce Turkish culture to children 5. Further research is needed on the dolls belonging to different regions to provide valuable guidance and suggestions for future studies. REFERENCES Begiç, H. N. (2016) Türk Kültüründe Geleneksel Bebekler, Motif Akademi Halk Bilimi Dergisi. Cilt 9, Sayı: 18 (Temmuz - Aralık). Ankara Çağdaş, M, A. Çağdaş ve G. Temiz (2011). Nevşehir de Üretilen Kültürel Bebeklerin Giyim ve Aksesuar Özelliklerinin İncelenmesi, Birinci Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu (16-19 Kasım). Nevşehir Üniversitesi. Yayınları, Nevşehir Çağdaş, A. F. Ü, Yıldız (2016). Konya İli Argıthanı Kasabası El Yapımı Kültürel Bebeklerin Giyim Kuşam Özelliklerinin Çocukların Sosyo - Kültürel Gelişimine Katkı Sağlamak Açısından İncelenmesi, VI. Uluslararası Türk Sanatı, Tarihi ve Folkloru Kongresi / Sanat Etkinlikleri ( Mayıs). Konya Doğan, Ş. (2016). Konya Etnografya Müzesinde Bulunan Para Keseleri, Uluslararası Geçmişten Geleceğe Sanat Sempozyumu ve Sergisi (24 26 Eylül). Hitit Üniversitesi. Çorum Egemen, A. Yılmaz, Ö, Akil, İ. (2004). Oyun Oyuncak ve Çocuk, ADÜ Tıp Fakültesi Dergisi. 5 (2) Eskişehir. Ergün, M. (1980). Oyun ve Oyuncak Üzerine. Milli Eğitim Yayınları, Ankara Güner, Y. (2002). Türkiye de Tarih Öncesinden Bu yana Oyun Sanat Oyuncak İlişkisi. Yüksek Lisans Tezi. Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü. İstanbul İlhan, A. Ç. (2004). Dolgu Oyuncaklar Okul Öncesi Eğitimde Araç Geliştirme. Anadolu Üniversitesi Açık Öğretim Fakültesi Yayınları. Eskişehir Onur, B. (2002). Türkiye de Çocukluğun Tarihi. Ankara Onur, B. ve T. Demir (2004). Türkiye de Çocukların Oyuncak Sandığı: Ulusal ve Küresel Etkenler, Türkiye de Çocuk Oyunları Araştırmaları. (No:12) Ankara Üniversitesi Çocuk Kültürü Araştırma ve Uygulama Merkezi Yayınları. Ankara Ögel, B. (1991, a). Türk Kültür Tarihine Giriş. Cilt: 5. T.C. Kültür Bakanlığı Ankara Ögel, B. (1991, b). Türk Kültür Tarihine Giriş. Cilt: 6. T.C. Kültür Bakanlığı Ankara Temiz, G. A, Çağdaş ve M, Çağdaş (2011). Nevşehir Kültüründe Yer Alan El Yapımı Bebeklerin Malzeme Yapım Teknikleri ve Kültürel Özelliklerin İncelenmesi, 1. Uluslararası Nevşehir Tarih ve Kültür Sempozyumu. (16 19 Kasım) Nevşehir Üniversitesi Yayınları. Nevşehir Türk Oyaları Kataloğu (1998). Hazırlayan El Sanatları Şubesi. (Baskıyı Hazılayan Kahveci, M., A, Bahşişoğlu) Kültür Bakanlığı, Ankara 18

38 INVESTIGATION OF KONYA TRADITIONAL INFANT BODYSUITS AND THEIR PROPERTIES Miyase ÇAĞDAŞ Fatma ÜLKÜ YILDIZ Aysel ÇAĞDAŞ*** Rapid development in technology and industrialization today has also led to changes in the area of clothing. These changes are apparent in clothing types, materials and colors used, model and cutting techniques and embellishment techniques. It is a significant change that the bodysuits once made at homes are produced today using ready-made clothing techniques. Bodysuits are especially important in baby underwear as newborns have very sensitive skin. The purpose of this study is to investigate the handmade infant bodysuits from Konya region in terms of their materials, colors, models and their sewing and embellishment techniques. The present study is considered significant in terms of documenting cultural values to keep them alive and giving designers insights into making designs appropriate for cultural values and infant health. The study was conducted on the basis of the survey model. The province of Konya was selected as the target population of study. Five traditional infant bodysuits were obtained through field research and all were included in the sample. Pictures of the bodysuits were presented and tables were formed in accordance with their properties. Data obtained using observation forms was entered into the tables and, a conclusion was drawn and some recommendations were offered in the light of this data. INTRODUCTION Clothing is an indispensable phenomenon for human beings. It is a basic need that needs to be met starting from birth to death. Clothing has a special place and importance in modern and social life. Children s clothing, among three main clothing categories of Women s, men s and children s clothing, has different characteristics in comparison with the adult s clothing. Children continue to grow and develop physically from birth to adolescence. Children s clothes need to be designed on the basis of their development. When designing clothes for children, it is essential to be knowledgeable about children s body development and make accurate and careful assessments in order to produce clothes appropriate for their changing body size (Kuru and Çeğindir, 2001, 2). Assoc Prof. Selcuk University, Faculty of Art and Design, Konya Lecturer, Selcuk University, Faculty of Health Sciences, Konya *** Assoc Prof. Selcuk University, Faculty of Health Sciences, Konya 19

39 As children are important to societies and families, so is clothing to children. Children, after they begin to speak, use the word cici (means cute) pointing to their clothes (Sevüktekin, 1972, 8). An infant bodysuit, among the children s underwear, is a type of garment once worn by infants during the infancy between the ages of 0-2 years (Dursunoğlu Tavbek, 1976, 109). Today it is worn by infants between the ages of 0-8 months. In Turkish dictionary, the infant bodysuit is defined as 1. A short garment with sleeves made of fine cotton worn by infants as underwear (Türk Dil Kurumu,1988, 2509). Plain and comfortable models with fewer cuts and stitches are preferred in infant bodysuits (Tavbek Dursunoğlu, 1976, 109). Selection of fabric is really important as bodysuit is a garment that directly touches the skin of an infant. Looking at the examples survived until today, it is seen that fabrics such as opal and fustian were used (Berk and Emzen, 1941), and fabrics like muslin (finely-woven breathable fabric) and gauze-like muslin were also preferred in the past. Today, mostly combed cotton fabrics are used. The sewing and embroidery techniques by hand that were once used widely in infant bodysuits have now replaced with those made by machine. Today, infant bodysuits are manufactured as ready-made clothing. For that reason, handmade infant bodysuits made individually at homes by housewives have become a cultural heritage. This change in infant bodysuits has necessitated the investigation of traditional infant bodysuits and their properties. Purpose of the Study The purpose of this study is to investigate the infant bodysuits made at homes by women in Konya in terms of their materials, colors, models and cutting, sewing and embroidery techniques and also to identify their properties and thus pass them onto the next generations by providing documentary evidence. Significance of the Study Due to the changes occurred in industrialization, the materials and the sewing and embroidery techniques once used in infant bodysuits have also undergone some changes. In this sense, infant bodysuits once sewn and embroidered by hand at home have cultural characteristics. The present study is considered significant in terms of documenting cultural values to pass on to the next generations and giving designers insights into making designs appropriate for cultural values and infant health. The province of Konya was selected as the target population of study. Pictures of the bodysuits were presented and tables were formed in accordance with their properties. Data obtained using observation forms was entered into the tables and, a conclusion was drawn and some recommendations were offered in the light of this data. METHODOLGY The study was carried out on the basis of survey model. A literature review was conducted and the sources were contacted in person. Information was obtained on the topic. 20

40 Population and sample The target population of the study was the infant bodysuits made at homes by women in Konya. Five traditional infant bodysuits obtained through field research were included in the sample. Data Collection and Instruments Based on the properties of infant bodysuits, observation sheets were developed by the researchers and the properties of infant bodysuits were determined by means of these observation sheets. Information about cultural characteristics was collected through making contact with sources. Infant bodysuits were examined from simple to the complex ones based on their model and embroidery features. Tables were formed in accordance with the determined features and the data obtained using observation forms was entered into the tables. Also, images of infant bodysuits were presented. RESULTS It was found that, of the infant bodysuits sampled in the study, bodysuit no: 1, bodysuit no: 2, bodysuit no: 4 and bodysuit no: 5 were made at homes by women in 1995 and bodysuit no: 3 was made the same way in 1974 (Elmas Ünlüdüvenci, ; Hüsniye Kozlu, ; Miyase Çağdaş, ; Saniye Dil, ; Payende Saksağan, ; ile kişisel iletişim). Table 1 Materials used in Traditional Infant Bodysuits Primary Materials (Fabrics) Secondary Materials Materials used in Embroidery Bodysuit No Muslin (Cotton) Gauze-like Muslin (Cotton) Opal (Cotton) Fustian (Baby) (Cotton) Sewing Thread (Cotton) Embroidery Thread (Cotton and Thin) 1 X X X X 2 X X X X Ribbon Embroidery Thread (Cotton) Tram Silk (Silk Yarn) Edging 3 X X X 4 X X X 5 X X X Total % Among the fabrics used as primary materials, fustian comes first and it is followed by muslin, gauze-like muslin and opal in the second place, as seen in Table 1. 21

41 It is therefore noteworthy that cotton fabrics were used in all of the infant bodysuits. This can be considered an important feature in order to protect children s health. Muslin, gauze-like muslin and salaşpur (a sort of loosely woven fabric) are among Turkish fabrics muslin is the typical fabric widely used in 19 th and 20 th centuries (Yatman, 1945, 66; Barışta, 1988, 66). It is seen that embroidery thread (cotton and thin) is the material most commonly used in sewing infant bodysuits. The use of cotton and thin embroidery thread to make infant bodysuits can be considered an indication that skin sensitivity of the infants are taken into consideration. In their study on kıvratma undershirt - a type of underwear in traditional women s and men s underwear, Çağdaş et al. reported that cotton sewing thread was used as the secondary material (1996, 174). Their finding is in line with that of this study regarding the secondary materials used in infant bodysuits. Thread is the most widely used material in embroidery, which could be connected with the embroidery techniques implemented. Table 2 Colors Used in Traditional Infant Bodysuits Colors Used Fabric in Colors Used in Secondary Materials Colors Used in Embroidery Bodysuit No White White Light Pink Dark Pink White Grenadine Red Dark Pink 1 X X X X Mustard Yellow Lilac 2 X X X X 3 X X X 4 X X X 5 X X X Total % As can be seen in Table 2, white color was used in the fabric of all traditional infant bodysuits. It is noteworthy that white is the only color used in fabric. The wider use of white in fabric seems to be resulting from the fact that achieving hygiene in white-colored fabric is easier, when compared to the coloredfabrics, and this is importance for the protection of infant health. Ögel emphasizes the significance and the meaning of white color to Turks by stating that White color means whiteness, cleanness, purity and greatness to Turks (2000, 377). 22

42 The numerical value of white color is consistent with the numerical value seen in the choice of fabric color. The use of white thread to sew white fabric was naturally the reason for this result. It is seen that the colors of white, grenadine red, dark pink, mustard yellow and lilac wee preferred when embroidering infant bodysuits. It was also found that a different color was used in each of the sampled bodysuits and this choice indicates that a variety of colors were preferred for embroidery. Findings related to the colors used to embroider infant bodysuits could be explained through the rationale that white color combines well with other colors. Eronç reports that traditional children s clothes are decorated with colored threads (1984, 4), and this finding is in consistent with our finding regarding the colors used when embroidering infant bodysuits. Infant bodysuit 1 Infant bodysuit - 2 Table 3 Model Cutting Techniques Used in Traditional Infant Bodysuits Body Collar Sleeve Closure Bodysuit No Body Width Hemline Side Seam Length Falling Band Collar Model Cuff Sleeve Length Closure Technique Where to Close Wide Regular Cut Wide Pleated Cut Body-width Seamless Knee-length Below-Knee-Length Crew-Neck V Neck Set-in-Sleeve Raglan Sleeve Wide Cut Fastening with Ribbon Fastening with Drawstring or Bias Tape 1 X X X X X X X X X X X Long Sleeve Regular Closure Double Breasted Closure Front Center Back Center 2 X X X X X X X X X X X 3 X X X X X X X X X X X 23

43 4 X X X X X X X X X X 5 X X X X X X X X X X Total % Body features of infant bodysuits were analyzed in terms of body width, hemline, side seam and length. It ıs seen that wide regular cut and wide pleated cut were applied for body width. Wide regular cut is the most commonly applied model and cutting technique. It is seen in all of the infant bodysuits that seamless cutting was used in the hemline width. For the bodysuit length, knee-length and below-knee-length cuttings were applied. Based on these findings, it can be suggested that wide, simple and plain models were favored for traditional infant bodysuits. This choice appears to be an important factor in terms of suitability for children. Crew-neck and V-neck models among the falling band collars were chosen for the infant bodysuits. Crew-neck is the most commonly used collar model. It is obvious that crew-neck is a popular collar model used for infant bodysuits. Crew-neck is a suitable collar model for underwear. That s why it is widely used in traditional and modern underwear. The falling-band collars applied to traditional women s and men s underwear (Çağdaş et al., 1996, 209) have similarities with the collar model used in infant bodysuits. Set-in-sleeve and raglan were the two sleeve models applied to the bodysuits. Set-in-sleeve is the most preferred model of sleeve. For cuff, it is seen that wide cut, fastening with ribbon and fastening with drawstring or bias tape were used. Wide cut was chosen for the cuffs of all infant bodysuits. Long sleeve was used in the models, as seen in the sleeve length category of Table 3. Based on the findings related to the features of sleeves, it could be suggested that comfortable and easy-to-apply models convenient for children were favored by the women. It is also seen the closure mostly occured in the front central area and regular closure was applied generally as the closure technique. Closure in the front central area stands out as an important feature as it makes the bodysuit easier to be worn by infants. Regular closure is a simple, easily applicable and useful closure technique. It can therefore be said that this technique is suitable for infants and underclothing. Infant bodysuit 3 Infant bodysuit 4 Infant bodysuit

44 Table 4 Stitch and Embroidery Techniques used in Traditional Infant Bodysuits Stitch Techniques Embroidery Techniques Bodysuit No Machine Made English- Style Machine and Hand Made Blind Stitch Machine Made Braid Stitch with Bias Tape 1 X X Crochet Embroidery (Blanket Knit) Rib (Tacking) Handmade Antique Point Lace 2 X X 3 X X X X X 4 X X 5 X X Total % As can be seen in Table 4, blind stitch was used in all of the infant bodysuits and English-Style stitch was the other technique applied to the bodysuits. Blind stitch made by machine and hand could be considered an indication that infant bodysuits were made by hand at homes. This application can be explained through the technological conditions of the years when infant bodysuits were made. Considering that 80% of the bodysuits were made in 1955 and 20% in 1974, it could be argued that readymade clothing industry was not developed in those years. Of the handmade embroidery techniques, crochet embroidery (blanket knit) and point lace were the most used embroidery techniques. Crochet embroidery and particularly point lace are the demanding embroidery techniques. The use of these techniques to embroider infant bodysuits explicitly indicates that Turkish women really care about their children and underclothing. Crochet embroidery and point lace are two of the techniques that are widely used in traditional handicrafts (Barışta, 1988, 120; Özbağı, 1997, 127). Clothes once used to be embroidered by handicraft techniques, but today they are embroidered by the latest technological machinery that enables mass production (Yayla and Çağdaş, 2013, 76). 25

45 CONCLUSION It was found that traditional infant bodysuits were made at homes by house wives in 1955 and It was seen that cotton fabrics were use as primary material and cotton sewing thread and cotton (thin) embroidery thread were used as secondary materials when sewing the infant bodysuits. Cotton and silk yarn were the most used materials for embroidery work. White was the color preferred not only for fabric but for secondary material, as well. White, grenadine red, dark pink, mustard yellow and lilac were the colors used for embroidery work. Wide, simple, functional and ergonomic cutting techniques were applied to infant bodysuits. Blind stitch, which is done by hand as well as on a sewing machine, was applied in the sewing of infant bodysuits. It was discovered that handmade embroidery techniques were mostly used for embroidery work and, of these techniques, crochet embroidery and point lace were the most preferred ones. The study results revealed noticeable differences between traditional infant bodysuits and those used in modern life. It is seen that infant bodysuits that were once made by hand at homes have become cultural heritage due to the technological developments in readymade clothing industry. In this sense, it is recommended that; 1. Traditional infant bodysuits are preserved and exhibited in museums, 2. Further research is undertaken to investigate the infant bodysuits and other types of children s clothing that have cultural characteristics 3. Children s clothing with cultural characteristics is made use of when designing modern clothes for children. REFERENCES Barışta, H.Ö.(1998). Türk El Sanatları. Ankara. Berk, R. Emzen. L., (1941). Biçki Dersleri. 1. Ankara. Çağdaş, M., Barışeri, N., Kelleci F. (1996). Geleneksel Konya Merkez Kadın ve Erkek İç Giyimlerinden Kıvratma Gömleklerin Özeliklerinin Belirlenmesi. Selçuk Üniversitesi Araştırma Fonu Proje No:95/014. Konya. Dursunoğlu., T. (1976). Pfaff Biçki Sistemi ve Uygulama Kitabı III. Kadın-Erkek ve Çocuk İç Giyimleri. Ankara. Eronç, Y.P. (1984). Giyim Süsleme Teknikleri. İstanbul. Kuru, S., Çeğindir, Y.N. (2001). Çocuk Giysi Tasarımında Kalıp Çizimleri. Ankara. Ögel, B. (2000). Türk Kültür Tarihine Giriş. Cilt: VI, Üçüncü Baskı. Ankara. Özbağı, T. (1997). Geleneksel Türk El Sanatlarımızdan Oyaların Dünü Bugünü Geleceğin Sorunları, El Sanatları Dergisi. Sayı:1 (Türk El Sanatlarının Dünü Bugünü-Yarını Sempozyumu Tebliğleri, 4 Nisan 1994). Konya. Sevüktekin, M. (1972). Çocuk Giyimi. Ankara. Türk Dil Kurumu (1988). Türkçe Sözlük. Cilt 2, Sekizinci Baskı. Ankara. Yatman, N. (1945). Türk Kumaşları. Ankara. Yayla, M., Çağdaş, M. (2013) Konya Merkez Geleneksel Kadın İç Giyiminde Uygulanan Süslemelerin Sanatsal Açıdan İncelenmesi, Ulusal Sanat ve Tasarım Sempozyumu ve Sergisi. Konya. 26

46 CARPET CUSHION TRADITION IN ANATOLIA: TWO SAMPLES FROM BEKIR YAMAN S COLLECTION (ANADOLU DA HALI YASTIK GELENEĞİ: BEKİR YAMAN KOLEKSİYONUNDAN İKİ ÖRNEK) Ahmet AYTAÇ ÖZET Dokumacılıkta, Orta Asya gelenekli olarak Anadolu önemli bir üretim merkezidir. Selçuklularla birlikte Konya ve Karaman bölgesinde dokumacılık başlamıştır. Avrupalı ressamların tablolarında bile tasvirlenen Türk halıları içerisinde ise halı yastıklar önemli bir grubu oluşturur. Halı yastıklar genellikle ya günlük kullanım/çeyiz amaçlı, ya da taban halısı dokunduktan sonra varsa artan çözgü ipliğinin değerlendirilmesi ile üretilmişlerdir. Geleneksel Türk evlerinin iç dekorasyon düzenlemelerinin ve yaylak-kışlak hayat tarzının bir gereği olarak önemli olan halı yastıklar Karaman bölgesinde de geçmiş dönemlerde sıklıkla üretilmiştir. Bildiride Bekir Yaman ın özel koleksiyonunda yer alan iki adet Karaman yöresine ait halı yastık teknik ve desen özellikleri bakımından değerlendirilecektir. Anahtar kelimeler: Halı, dokuma, desen, çeyiz, gelenek. INTRODUCTION Traditional handicrafts, which are depicted in products through pattern compositions, and in which visual and aesthetic values are kneaded with their functions and become inseparable from each other are the mirrors of the national culture and important corner stones of material culture. It is known that every nation reflects their spiritual world and culture on their traditional crafts. Since the carpets form the basis for decoration, they have a special importance among the traditional handicrafts. Carpets can provide spaces with pureness, comfort, softness and inhabitability. They may be one of the easiest ways of personalizing a space. With its central Asian traditions, Anatolia is an important centre of weaving art. The Turkmen, who settled in Anatolia during Seljuk Empire period, have produced unique samples of hand weaving. Some carpets of Konya were depicted in paintings of European artists (Aytaç, 2009:250). Carpets, which have a very important place in Turkish handicrafts, have also been woven in smaller sizes to be used as cushions. There is not much evidence relating to the development of carpet cushions. Yet, due to their resemblance to Anatolian carpets in terms of design, they are associated with these. During the end of Seljuk in the early 14 th century, Ottoman took control in Anatolia. After that period, traditional designs were taken as heritage in the cushions. Cushions were woven with Seljuk carpet designs. Carpet motifs used in cushions are; geometrical and animal figures, Holbein motifs, medallion motifs, Memling roses and Uşak carpet motifs (Morehouse, 1996:7). Selcuk University, Turkish Handicrafts Research and Application Centre, Konya. 27

47 There is evidence for the existence of cushion covers besides small carpets and doormats in Turkey during Ottoman period. A hand written text from 1460 depicts a man standing on a small carpet. These carpet cushions were sent to other nations through diplomatic envoys as presents. These cushions carry the combination of European and Asian style motifs (Morehouse, 1996:8). While the original purpose of these was covering cushions, they started to be used as doormats after their export to the east. The term cushion was generally used to define cushions or pillows. They were sized inches long ( cm) and inches wide (49-69 cm) (Morehouse, 1996:13). With the changing socio-economic conditions in the world, a rich and dominant class emerged in the late 19 th century. In such an economic system, possession of old objects was considered as an investment tool and a hobby. Additionally, a new period started and collecting old carpets spread rapidly and antique carpets became the most wanted pieces of auctions. These antique carpets were demanded more in countries that didn t have carpet-weaving traditions. Carpet cushions became especially more important as they were more attractive due to their smaller size and affordability. CARPET CUSHION Classified in terms of their use, they form a group of carpet cushion or cushion carpet. They are generally sized 50X70 cm or 60X90 cm and were produced in Anatolia to be laid on higher seating wooden furniture named minderlik, somya (sofa) or by the wall in houses where seating is on the floor. They date back as old as floor carpets. In periods of nomadic life style (summer pasture-winter quarters), they were laid in the tents. There were two reasons for the production of carpet cushions, which existed in many parts of Anatolia and are used rarely today. The first of these was daily use/dowry purposes and the other is to utilize the extra warp yarn after the floor carpets were woven. There is evidence for the existence of cushion covers besides small carpets and doormats in Turkey during Ottoman period. A hand written text from 1460 depicts a man standing on a small carpet. These carpet cushions were sent to other nations through diplomatic envoys as presents. These cushions carry the combination of European and Asian style motifs While the original purpose of these was covering cushions, they started to be used as doormats after their export to the east. The term cushion was generally used to define cushions or pillows. They were sized inches long ( cm) and inches wide (49-69 cm) (Morehouse, 1996:19). 2. CARPET CUSHION IN ANATOLIA During the course of Anatolian history, hand-woven carpets from Seljuk Empire period have had an important place. Many different types of Turkish weaving samples, with their own unique quality, colour and style exist in Anatolia. In some areas where these weaving samples are produced, they have different functional uses. Carpet cushions, the first samples of which can be supplies bag and sacks when classified in terms of their functional uses, form good samples of weaving that still exists today. 28

48 Carpet cushions, which were an important part of traditional Turkish houses internal decorations and the nomadic life style (summer pasture-winter quarters) of Turkmen, existed commonly in Anatolia. Carpet cushions were generally woven as the small-sized samples of large-sized carpets (Aral, 2013:5) and they have existed for centuries in almost every region of Anatolia besides the well-known weaving centres, where local weaving existed. 3. TWO SAMPLES OF KARAMAN REGION FROM BEKIR YAMAN S COLLECTION Photo:1, Bekir YAMAN. A certain coterie, collecting this type of items, emerged in Konya. Both people, who conduct carpet business commercially, and the collectors started collecting Konya and around carpet cushions, which no longer are produced much today. Bekir Yaman, who conducts antique business named Ottoman Antique and also is a good collector, collects carpet cushions of Konya region, which are almost not produced any longer today. It is not very clear how consciously these carpet cushions, which are no longer produced today, are conserved by collectors and how well they will be transferred to the next generation. Therefore, this paper focuses on these carpet cushions, which are possessed by collectors and have been studied very little by the related literature, so that they are included in the literature and they can be recorded. Bekir Yaman, who trades ethnographic and antique items and also is a good collector, runs a store named Ottoman Antique in Konya. 29

49 Bekir Yaman, who learnt the business from his father, didn t receive any formal education on the subject. However, he runs a store, which has traded ethnographic and antique items for 40 years. He also keeps the items he likes for his collection and keeps them out of his business. Photo: 2. First Sample: SAMPLE NO : 1 DATE OF EXAMINE : RELATED COLLECTION : Ethnography Museum HOW IT WAS INCLUDED IN THE COLLECTION: Purchase REGION : Karaman DATES BACK : 1 st quarter of 20 th century TYPE : Cushion carpet SIZE Width : 53 cm Height : 95 cm Fringe length : - Pile height : 0,2 Width of Carpet Weaving : 6 cm FREQUENCY of KNOTS : 25x32 MATERIAL Warp : Wool Weft : Wool Pile : Wool TECHNIQUE : Turkish knot PRESENT CONDITION : whole COLOURS : Red, purple, green, yellow, brown, white, blue NAMES OF MOTIFS IN THE LITERATURE : Star, cufic PATTERNS 30

50 Geometrical pattern : x Object pattern : x Figure pattern : Symbolic pattern : Plant pattern : x COMPOSITION : There is an octagonal medallion in the middle composition area with red background. There are geometrical plant patterns in white hexagons in the edging. There are foot parts in the start and end directions. Second Sample: Photo: 3. SAMPLE NO : 2 DATE OF EXAMINE : RELATED COLLECTION : Ethnography Museum HOW IT WAS INCLUDED IN THE COLLECTION: Purchase REGION : Karaman DATES BACK : 1 st quarter of 20 th century TYPE : Cushion carpet SIZE Width : 54 cm Height : 94 cm Fringe length : - Pile height : 0,1 Width of Carpet Weaving : - FREQUENCY of KNOTS : 24x32 MATERIAL Warp : Wool Weft : Wool Pile : Wool TECHNIQUE : Turkish knot 31

51 PRESENT CONDITION : whole COLOURS : Red, purple, green, yellow, brown, white, blue NAMES OF MOTIFS IN THE LITERATURE : Star, cufic PATTERNS Geometrical pattern : x Object pattern : x Figure pattern : Symbolic pattern : Plant pattern : x COMPOSITION : There is an octagonal medallion in the middle composition area with BROWN background. There are geometrical plant patterns in white hexagons in the edging. There are foot parts in the start and end directions. CONCLUSION There have been many different types of weaving in terms of technique and pattern in Anatolia, from the Seljuk Period. Among these, some, such as sacks, rugs, prayer rugs, have different functions. Carpet cushions form another group. Carpet cushions, which have attracted collectors interest due to their small sizes and affordability compared to bigger carpets, existed in many of the weaving areas of Anatolia, where there was production. Carpet cushions, which can be preferred by people with limited purchasing power due to their smaller sizes, may provide hand weaving carpet sector with an outlet in terms of production and economic input. Carpet cushions offer an affordable price with their smaller sizes in today s world weaving market, where competition with countries like China, who supply low quality and cheap products, is more difficult due to increased costs. Therefore, carpet cushions can be easily afforded by people, who want to possess Turkish carpets, without being a problem for their budgets. Carpet cushions can provide hand-weaving sector with an outlet, through an advertising campaign, which puts the affordable prices forward. REFERENCES ARAL, Songül, Malatya Halı Yastıklar, Arış, Ankara, Mart 2013, s AYTAÇ, Ahmet, Bazı Yabancı Ressamların (XV-IXX yy.) Tablolarında Görülen Konya Halı Tasvirleri, Selçuk Üniversitesi, Selçuklu Araştırmaları Merkezi II. Uluslararası Türk El Dokumaları (Tekstil) Kongresi Bildirileri, Konya, Mayıs 2009, s AYTAÇ, Ahmet, Türk Dokuma Sanatında Konya Yöresine Ait Halı Yastıklar ve Bir Koleksiyon, S. Ü. Selçuklu Arş. Mrk. ve Akfid, IV. Uluslararası Türk Kültürü ile Sanatları Kongresi ve Sanat Etkinlikleri, (Editör: Yusuf Küçükdağ-Ahmet Aytaç), Sharm el Sheikh Mısır, Kasım 2009, s ÇETİN, Yusuf, Ağrı Yöresi Halı Yastıkları, Sanat Dergisi, Erzurum, 2013, s MOREHOUSE, Brian, Yastıks, Philadelphia 8th ICOC, Inc.,

52 EDİRNE DE MİSK MEYVE SABUNU VE YAPIM TEKNİĞİ EDİRNE, TÜRKİYE (PRODUCTION TECHNIQUE OF MISK FRUIT SOAP IN EDIRNE, TURKEY) Aynur SARICA * ABSTRACT The history of the soap is as old as human. The soap is produced by the chemical reaction of vegetable or animal based oils or fatty acid with alcalies. The soap has been used not just for cleaning, it has also been used for trading and as a drug during its long history. The soap is the main source used for the production of Misk Fruit Soap in Edirne which has been mentioned in the article called as Soap Production Teqhnique Although Edirne is a famous city because it has been a capital of Ottoman Empire about 92 years. But it is also famous due to Misk Fruit Soap. This soap is manufactured by hand, the soap is shaped and painted like a fruit. The first introduction date of the Misk Soap in Edirne is yet known clearly. As a result of the investigations, it is thought to have started with Arif Çamdere who migrated from Hasköy in Bulgaria since Misk Fruit Soap has been used as a cleaning material and ornament in the past, but today it is used only as a decorative material. This paper gives information about the Edirne Misk Soap which is gathered from the survey obtaining from the children and descendants of old producers. Thus, the production techniques, history and other details are given in this article. Key words: Misk Fruit Soap, Gifting Soap, Edirne. GİRİŞ Edirne Meriç, Arda, Tunca ırmakların suladığı bereketli topraklar üzerinde yer alan bir şehirdir. Traklar soyundan olan Odrisler, Edirne şehrinin en eski halklarıdır. Meriç, Tunca, Arda adlı üç nehirlerin birleştiği bu verimli topraklarda bir şehir kurdukları bilinmektedir. 1 Dünyadaki binlerce şehirlerden birisi olan Edirne, başkentlik yapma şansını yakalayan şehirlerden biridir. 2 Edirne, 14. yüzyılda Osmanlı Devletine Bursa dan sonra 92 yıl başkentlik yapmıştır. 3 İstanbul un başkent yapılmasından sonra bile Edirne 18. yüzyıla kadar önemini korumuştur. 4 Muradiye Cami, II. Bayezid Cami, Selimiye Cami, Eski Cami, Üç Şerefeli Cami gibi eserlerle, bugün günümüze * Lec., Trakya University, Şehit Ressam Hasan Rıza Vocational School, Hand Crafts Department, Edirne, Turkey, [email protected] 1 Neriman Köylüoğlu, Sarayda Su İle İlgili Yapılar, I. Edirne Sarayı Sempozyumu Bildirileri, Edirne 1995, s Nazım Hikmet Polat, Sa y ve Tetebbu Dergisi, Edirne İçin, Doğu Kitabevi, İstanbul 2013, s Gülbün Mesara, Edirne de Yaşayan Osmanlı Kültürü, Edirne de Osmanlı Kültüründen Dekoratif Örnekler ve Edirne Sarayı İznik Çinileri, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul 2014, s.9. 4 Peremeci Osman Nuri, Edirne Tarihi, Bellek Kitabevi, Edirne 2011, s

53 ulaşmayan birçok sivil mimari ile ünlü olmakla birlikte 5 günümüzde süpürgecilik, peynircilik, şekercilik, saraçlık, misk meyve sabunculuğu gibi el sanatları ile ünlü bir şehirdir. 6 Sabun kelimesi Latince kökenli bir kelimedir. Saipo, sapo olarak kullanılmış olup, buradan Doğu bölgesine de geçmiş ve yaygın bir şekilde kullanılmıştır. 7 Temizliği ve saflığı temsil eden sabun, günlük yaşantımızın önemli bir parçasıdır. Tarih içinde kimi zaman ilaç olarak kimi zamanda değiş tokuş aracı olarak kullanılmıştır. 8 Bazı dönemlerde ise eve misafir geleceği vakit sabunluklara her kesimin kullanamayacağı pahalı sabun konularak gösteriş amacıyla kullanılmıştır. 9 Bitkisel ve hayvansal yağların yağ asitlerinin kuvvetli bazlar (NaOH veya KOH) ile tepkimesi sonucu elde edilen ürüne sabun denir. 10 Günümüzde insanların konfor ve sağlık gibi sebeplerle sabun tüketimi ve üretimi giderek artmaktadır. 11 Büyüme, gelişme, yenilenme sonucu canlılar dış etkilere maruz kalarak kirlenirler. Temizlenmeyen bir insan vücudu da belli bir zaman sonra sıkıntı vermeye başlar. Dolayısıyla temizlik ihtiyaç ve mecburidir. 12 Alman kimyacı Justus Von Liebig in, Bir devletin sabun tüketimi sağlık ve medeniyetinin ölçüsü olabilir. Eğer iki ülkenin nüfus toplamları birbirine eşitse en fazla sağlıklısı ve en fazla medeni olanı daha çok sabun tüketeni olacaktır. demektedir. 13 Bu sözlerden de anlaşılacağı gibi temizlik maddelerin kullanım miktarı toplumların medeniyetinin bir göstergelerinden biri sayılmaktadır. 14 Sabunun ne zaman ortaya çıktığı konusunda çeşitli görüşler vardır. İlk kez kullanılan yer olarak bugün Mezopotamya gösterilir. 15 M.Ö.4000 li yıllarda dokumacılığın artık Mezopotamya da çok gelişmiş olduğu, ticarete yönelik olarak üretim yapan Susa şehrinde büyük çapta dokuma evleri kurulmuştur. Dokuma evlerinde iplik ve kumaşların yıkanmasında sabun, potas ve şap kullanıldığı 5 Akar Azade, 16. Yüzyıl İznik Çinilerine Dair Bir Araştırma, Edirne de Osmanlı Kültüründen Dekoratif Örnekler ve Edirne Sarayı İznik Çinileri, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul 2014, s İsmail Engin, Edirne de Meyve Sabunculuğu ve Meyve Sabunu Yapım Tekniği, Türk Halk Kültürü Araştırmaları, Ankara 1991, s File://C:\Users\Documents\Sabunotu ve Çöven SABUN VE DİĞERLERİ 8 s.1. 9 Halil Erdoğan. Cengiz, Eski Çamaşırlar, Killer, Sabunlar ve Leke Çıkarma Yöntemleri, Tarih ve Toplum, Nisan 1993, C. 19, Sayı:112, İstanbul 1993, s s. 11 R.Norrıs Shreve-Joseph A.brınk,JR., Kimyasal Proses Endüstrileri 2, Çeviren: A.İhsan Çataltaş, İnkılap Kitabevi İstanbul 1985, s Hüseyin Çelik, Temizlik Doğudan Gelir, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara Sait Öztürk, Osmanlı Kültürel Mirasında Sabun, Acta Turcia Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl: II, Sayı:2 İstanbul, Temmuz 2010, s Ergün Veren, Aydın-Sultanhisar da Yerel Sabun Yapımı ve Sabunun İşlevleri, II: Uluslararası Genç Halkbilimciler Sempozyumu Bildirileri, Hacettepe Üniversitesi Türk Halkbilimi Bölümü Yayınları: 1, Ankara 2015, s Sait Öztürk, a.g.m. s

54 bilinmektedir. 16 Antik dönemlerden itibaren sabun üretimi bilinmekte ise de endüstri haline gelmesi 10. yüzyılda başlamıştır EDİRNE DE MİSK MEYVE SABUNUNUN TARİHÇESİ Osmanlı-Rus Harbi nde Bulgaristan da yaşayan Türklerden yaklaşık olarak 300 bin Türk öldürülmüştür. Anadolu ya bu dönemde ise bir milyondan fazla Türk göç etmek zorunda kalmıştır. 18 Bu yıllarda Arif ve kardeşi Bulgaristan Hasköy den kaçıp Edirne ye yerleşmişlerdir. Soyadı kanunu çıktıktan sonra Arif Usta Çamdere, kardeşi Ramazan ise Hasköy soyadını almışlardır. Edirne ye yerleştikten sonra bugünkü Saraçhane Caddesinde bir dükkân satın alıp meyve sabunu yapmaya başlamıştır. Arif Ustanın nerede, kimden meyve sabunu yapımını öğrendiği bilinmemektedir. 19 Yapılan litaratür taramaları ile bilinen misk meyve sabunu ustalarının çocukları, torunları ve yerel araştırmacılar ile yapılan görüşmeler sonucun da Edirne de misk meyve sabunu yapımının yılında Bulgaristan Hasköy den göç eden Arif Çamdere ile başladığı düşünülmektedir. Çeşitli kaynaklardan edinilen bilgilere göre, yaklaşık üç yüzyıldan beri yapıldığı, İstanbul Topkapı Sarayı na Edirne den gönderildiği, padişah kızları ve cariyelerin çeyizlerine, odalarına konulduğu, çeşitli devlet yöneticilerine hediye olarak verildiği yazılmış olsa da bunu doğrulayan herhangi bir belge gösterilmemiştir. Ayrıca Edirne de bir mahalle olan Sabuni Mahallesinde yapılan sabunlarla meyve sabunları arasında bir bağ kurulmuş olmakla beraber bu mahallede yapılan sabunlarla bir alakası yoktur. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Sabuni Mahallesinde sabun yapıldığını belirtmekle birlikte meyve sabunu ile ilgili herhangi bir şey yazmamıştır. Arif Çamdere 1939 yılında vefat etmiştir. Arif Çamdere den sonra 1910 yılında doğan oğlu Reşat Çamdere, baba mesleği olan meyve sabunu yapımına devam etmiştir. Karısı da Reşat Çamdere den meyve sabunu yapmayı öğrenmiş, Reşat Usta ölene kadar beraber bu işi yapmışlardır. Reşat Ustanın üç kız çocuktan Şehriban ve Şahinde evlenene kadar babalarına yardım etmişlerdir. Reşat Çamdere 1938 yılında Selanik de düzenlenen bir fuarda altın madalya,1985 yılında Edirne Rotary Kulübünden Başarı Belgesi almıştır ile 1944 yıllarında iki sefer İzmir de düzenlenen fuarlara katılmıştır. 20 Bir diğer usta Mehmet Postancılgil (Kimlikte ismi Fazıl Postancılgil, D: İstanbul doğumlu, Ö: ) dir. Meyve sabunu mesleği yapmadan önce zabit görevinde bulunmuş olup, bir sürede öğretmenlik yaptıktan sonra sabun işine girmiştir. Fakat Mehmet(Fazıl) Ustanın da meyve sabunu yapımını kimden nerede öğrendiği bilinmemektedir. Mehmet usta yanına çırak olarak aynı zamanda damadı olan Basri Ergörsel i almıştır. Basri Usta daha sonra PTT ye memur olarak girmiş, boş zamanda meyve sabunu yapmış, emekli 16 Emre Dölen, Tekstil Tarihi, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi yayınları No:92/1, İstanbul 1992, s Ahmet N Özdal, Orta Çağ İslam Dünyasında Farklı İşletmecilik Türleri ve Organizasyonel Yapıları, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt I, Sayı I, Bahar 2014, s Kaynak Kişi: Reşat Çamdere nin kızı Şahinde Palabıyık, Doğum Yılı:1940, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: İlkokul, Yaşadığı Yer: Edirne 20 Şahinde Palabıyık ile yapılan görüşme. 35

55 olduktan sonra Bedestende meyve sabunu dükkânı açmıştır. Meyve sabununu ailesi ile yapıp kendi dükkânında satmıştır. 21 Basri Ergörsel i kimin yetiştirdiği konusunda iki iddia vardır. Reşat Çamdere nin kızı dedesi Arif Çamdere nin çırağı, 22 Basri Ergörsel in kızı 23 ve baldızı 24 ise Mehmet (Fazıl)Postancılgil in çırağı olduğunu söylemektedirler. Basri Ergörsel 1993 yılında vefat etmiştir. 25 Bir başka meyve sabunu ustası ise Selahattin Atakanı dır. Çok iyi el becerisi olan bu kişi, çeşitli işler yaptıktan sonra meyve sabunu yapmaya başlamıştır. Basri Ergörsel in akrabası olup, yapılmış olan meyve sabunlarını inceleyerek kendi kendine deneme yanılma yoluyla öğrenmiştir. 26 Çünkü Basri Ergörsel meyve sabunun nasıl yapıldığını gizli tutup, kimseyle paylaşmamıştır yılların başına kadar son usta olarak Selahattin Atakanı devam etmiştir. Selahattin Usta ile birlikte Kız Meslek Lisesinde de amatörce misk meyve sabunu yapılmıştır. 28 Selahattin Atakanı 2011 yılında vefat etmiştir. 29 Maliyetin artması, ekonomik nedenlerle çırakların bu işi tercih etmemeleri, ustaların işi bırakmaları vb. sebeplerle 20. yüzyılın son çeyreğinde eski değerini yitirmiştir. 30 Trakya Üniversitesi Rektörü Prof.Dr. Osman İnci bu konu ile yakından ilgilenmiş olup 2001 yılında Çamdere ailesinden belli bir ücret karşılığında tescilini almıştır. Misk meyve sabunun nasıl yapıldığını ortaya çıkarmak için Reşat Çamdere nin karısını misk meyve sabunun nasıl yapıldığını göstermesi için ikna etmiştir. 31 Çünkü Reşat Çamdere son vasiyetinde meyve sabunun yapımını kimseye anlatmamasını vasiyet etmiştir. 32 Trakya Üniversitesi, Şehit Ressam Hasan Rıza Güzel Sanatlar Meslek Yüksekokulu Öğr.Gör. Vahdet Malik e yapımını göstermiş olup, bu hoca da öğrencilere öğretmiştir. Emine Çamdere ye misk meyve sabunun yapım aşamaları ve konu ile ilgili bilgiler anlattırılmış olup kameraya çekilmiştir. 33 Fakat bu kaseti maalesef çok aramama rağmen 21 Kaynak Kişi: Basri Egörsel in kızı Nesrin Demirezer, Doğum Tarihi: 1956, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: İlkokul, Yaşadığı Yer: Edirne 22 Şahinde Palabıyık ile yapılan görüşme. 23 Nesrin Demirezer, ile yapılan görüşme. 24 Kaynak Kişi: Mehmet (Fazıl) Postancılgil in kızı Sevgi Yelgin, Doğum Tarihi:1940, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Okur yazar, Yaşadığı Yer: Edirne 25 Nesrin Demirezer ile yapılan görüşme. 26 Kaynak Kişi: Selahattin Atakanı nın yeğeni Yüksel Kuran ın kocası Şevki Kuran, Doğum Tarihi:1933, Doğum Yeri: Havsa/Edirne, Eğitim Durumu: Emekli Müfettiş, Yaşadığı Yer: Edirne. 27 Kaynak Kişi: Selahattin Atakanı nın yeğeni Yüksel Kuran, Doğum Tarihi:1938, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Emekli Öğretmen, Yaşadığı Yer: Edirne 28 Abdullah Kılıç, Mis Kokulu Meyve Sabunları, Skylife, Haziran 2000, s Kaynak Kişi: Selahattin Atakanı nın karısı Adalet Atakanı, Doğum Yılı:1933, Doğum Yeri: Havsa/Edirne, Eğitim Durumu: Okur yazar, Yaşadığı Yer: Edirne 30 İsmail Engin, Edirne de Süpürgecilik, Meyve Sabunculuğu ve Yapım Teknikleri, Edirne: Serhattaki Payıtaht, İstanbul 1998, s Kaynak Kişi: Vahdet Malik, Doğum Yılı:1955, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Emekli Öğretim Görevlisi, Yaşadığı Yer: Edirne 32 Şahinde Palabıyık ile yapılan görüşme. 33 Vahdet Malik ile yapılan görüşme. 36

56 bulunamamıştır. Bu çekimden başka Reşat Çamdere 34 ve Basri Ergürsel 35 ile TRT kanalı tahminen 1990 yılların başında çekim yapmışlardır yıllarında Edirne Valisi Fahri Yücel in girişimiyle açılmış olan kurslarda yeniden canlandırılmaya başlanmıştır. Bu kurslarda yetişen, çok iyi sabun ustaları olan Bahar Kelleci ve Emine Karapınar günümüzdeki misk meyve sabun ustaların yetişmesini sağlamışlardır. Fakat Bahar Kelleci genç yaşta vefat etmiş olup, Emine Karapınar ise rahatsızlığı nedeniyle artık misk meyve sabunu yapamamaktadır. Edirne Halk Eğitim Merkezinde açılan kurslarla misk meyve sabunu yapımı devam etmektedir. Ayrıca özel imalâthanelerde, evlerde yapılıp yurtiçi ve yurt dışı satışlar yapılmaktadır. Bununla birlikte son yıllarda çeşitli kalıplarla da meyve sabunu yapılıp satışa sunulmaktadır. 36 Misk meyve sabunculuğunun bir kalitesi ve standardı olmalıdır. Çünkü çoğu insan misk meyve sabunu yapıp satmaktadır. Ticari bir değer taşıdığından kâr amacı olduğu için kalite düşmektedir yıllarında aile geçimini sağlamakta, fakat bununla birlikte kalitenin bozulmasından dolayı misk meyve sabunculuğuda ölmektedir. 37 Günümüzde ise geçimini sağlayan aile sayısı 2009 yılların sayısına göre yarıya inmiştir. Misk meyve sabunu ile uğraşan zanaatçılara ait 1900 yılların ilk çeyreğinde yaklaşık 25 dükkân varken 38, günümüzde Star Misk, Hamarat ve Hanımeli sabun atölyesinde el yapımı, Edmis atölyelerinde ise kalıpla meyve sabunu yapan toplam dört atölye bulunmaktadır. Çeşitli iş yerlerine ev hanımları da evde meyve sabunu yapıp vermektedirler. 2- GÜNÜMÜZDE MİSK MEYVE SABUNU YAPIM TEKNİĞİ Misk Meyve Sabunculuğu Edirne ye özgü bir zanaat çeşidi olup Türk kültürüne damgasını vurmuştur. 39 Sabunlara meyve şekli verilerek yapılan misk meyve sabunları Edirneli ustaların elinde sadece temizlik maddesi olmamış, güzellik ve süslenme ürünü de olmuştur. 40 Meyve sabunları üç boyutlu olmaları yanında güzel boyaları ile de dikkat çekmektedir. 41 Bugün çeşitli mekânlar da misk meyve sabununa rastlanmaktadır. Günümüzde en önemli işlevi hem görüntü, hem de hoş kokusu ile ofislerde, otellerde, evlerde, mağazalarda 42 dekorasyon amaçlı 34 Kaynak Kişi: Reşat Çamdere nin torunu Hakan Akdere, Doğum Tarihi:1966, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Trakya Üniversitesinde öğretim üyesi, Yaşadığı Yer: Edirne 35 Nesrin Demirezer ile yapılan görüşme. 36 Kaynak Kişi: Emine Karapınar, Doğum Tarihi:1970, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Lise olup Edirne Halk Eğitim Merkezinde Sabun Usta Öğreticisi, Yaşadığı Yer: Edirne 37 Gamze Atalay, Arasta, Edirne, Edirne İl Özel İdare Yayınları, Sayı:28, İstanbul, Yıl:2009, s İsmail Engin, Edirne de Meyve Sabunculuğu ve Meyve Sabunu Yapım Teknikleri Türk Halk Kültürü Araştırmaları, Ankara 1991,s Osmanlı dan Günümüze Mis Kokulu Meyve Sabunları, Etso, Edirne, Cilt:7, Sayı:28, s Behiç Günalan, Edirne Misk Meyve Sabunu, Edirne Dergisi, Ocak-Şubat-Mart 2005, Sayı:15, s Örcün Barışta, Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Halk Plastik Sanatları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara 2005, s Kezban Karakaş, El imizdeki Sanat; Osmanlı Misk Sabunu, El Sanatları Dergisi, İstanbul Büyükşehir Belediyesi Yayınları, Sayı: 3, İstanbul 2007,s

57 olarak kullanılmasıdır. 43 Misk meyve sabunları bazı kaynaklarda 8-10 yıl kadar gerçek meyve görünümünde kullanılabilmektedir 44 diye yazılmışsa da çok daha uzun zaman bozulmadan kalmaktadır. Kullanılan Malzemeler Sabun Misk meyve sabunun ana malzemesi sabundur. Beyaz renk kullanılmalıdır. Yalnız bazı meyvelerde doğal rengi olan farklı renklerde sabun kullanılmaktadır. Boya Misk meyve sabunların boyanmasında gıda boyası kullanılmaktadır. Diğer Malzemeler Kiraz sapı, çeşitli meyve çekirdekleri (Şeftali, kayısı, karpuz, kavun) kuru karanfil, ince ağaç dalları, karanfil tozu, tarçın tozu. Kullanılan Araçlar Leğen Çeşitli ebatlarda olan, sabunu yoğurmak için kullanılmaktadır. Rende Çeşitli ebatlarda, sabunu rendelemek için kullanılan günlük hayatımızda mutfakta kullanılan alettir. Tel Meyve şekli verdiğimiz sabunları kurumasını sağlamak için bir yere asmada kullanılmaktadır. Küçük meyveler için soba teli, büyük meyveler için balya teli kullanılır. Fırça Farklı numaralarda, meyve sabununu boyamak içi kullanılmaktadır. Tencere Meyve sabunun cilası için kullanılan çeşitli ölçüde tencerelerdir. Meyve Sabununun Kuruması İçin Araçlar Meyve sabunların kuruması için çamaşır kurutmalığı yada bir yere gerdirilmiş ip kullanılmaktadır. Tartı Çeşitli meyve sabunları belli bir gramda yapılmaktadır. Hangi meyve kaç gram yapılacaksa o meyve sabununu tartmada kullanılır. Kap Meyve sabunu yapımı sırasında parmağın suya batırılması, boya hazırlamak için kullanılan çeşitli ölçülerde olan kap. Diğer Araçlar Çeşitli meyveler yapılırken, şekil vermede yardımcı olan ip, kalem, kürdan ve buna benzer araçlar kullanılmaktadır. 45 Misk Meyve Sabunun Yapılışı Misk meyve sabunu sabun yoğurulurken içine çeşitli kokular konulup yoğurulmuştur. 46 Bu nedenle güzel kokmasından dolayı adına misk meyve sabunu 43 Ender Bilal, Edirne de Kaybolan El Sanatları, Trakya Üniversitesi Dergisi, Sayı:6, s Mis Sabunu, Etso İş Rehberi, Edirne 2009, s Kaynak Kişi: Sibel Zaralı, Doğum Tarihi:1970, Doğum Yeri: Edirne, Eğitim Durumu: Üniversite, Edirne Halk Eğitim Merkezinde Sabun Usta Öğreticisi, Yaşadığı Yer: Edirne 46 Mis Sabunu, Edirne Kırkpınar Dergisi, Sayı:4, Yıl:4, Edirne, s

58 denilmiştir. Sabunlar rendelenir. Sonra yaklaşık 250ml 40 C deki su ile yoğurulur. 47 Hamurunun gereğinden fazla yoğurulması bezelerin çatlamasına sebep olur. 48 Hamur ne çok yumuşak nede çok sert olmalıdır. Gereğinden yumuşak veya sert olursa meyve şekli vermek zorlaşır. Normal oda sıcaklığında ortalama bir gün dinlenen hamurdan yapacağımız meyve büyüklüğünde parçalar alınıp tartılarak meyve yapımına geçilir. Günümüzde büyük meyve gr küçük meyve ise 30-50gr arasında değişmektedir. Ele alınan hamur birazda elde yoğurularak hava boşlukları alınarak, elde ya da düz bir zeminde yuvarlak hale getirilir. 49 Yoğurulma sonucu sıkıştırılarak, yuvarlak, küçük top haline getirilen hamura, beze denilmektedir. 50 Beze haline getirilen hamura, hangi meyve şekli verilecekse bir heykeltraş gibi o şekil verilir. Armut, şeftali, portakal, elma, çilek, kayısı, kavun, karpuz vb. gibi meyvelerin yapım aşamasında, meyvenin şekline göre usta parmakları ya da kürdan, kalem, ip gibi araçlar kullanmaktadır. Örneğin şeftali yaparken meyvenin doğal yapısı olan girinti şeklindeki görüntüyü verebilmek için bir tarafını ortadan ikiye bölerken kalem kullanıp, sonra suya batırılan baş parmağın yan tarafıyla çizilen yerin arasına girilip düzeltilir. Meyvenin şekli verildikten sonra baş parmak suya batırılarak meyve sabunun üzerindeki sivrilikler düzeltilir. Düzeltmeler düzgün olmazsa meyve sabunu güzel olmaz. Meyveyi gösteren üst düzeltmelerdir. Yapımı biten meyve sabunları hava sıcaklığına bağlı olarak ortalama iki gün ile bir hafta arasında kurumaya bırakılır. Eğer meyve sabunları gerektiği kadar kurumaz nemli olursa boyama işlemi düzgün olmaz. Çünkü boyayı tam olarak meyve sabunu tutmaz, tutsa da 2-3 gün içerisinde boya solar. Meyve sabunları kuruduktan sonra boyama işlemine geçilir. Boyamaya başlamadan önce iki ucu kanca haline getirilmiş tel meyve sabununa geçirilir ve boyama hazır hale gelir. Boyanacak olan meyve sabunu mesela kiraz ise bir kabın içine kırmızı boya konur. İçine ortalama 40 C ılık su konarak göz yardımı ile kiraz rengi ayarlanır. Kiraz meyve sabununda kiraz sapı olarak kirazın kendi doğal sapı kullanılmaktadır. Bu saptan tutarak hazırlanan kırmızı boya içine batırılır. Kuruması için asılır. Eğer boyanacak meyve sabunu çilek ise yaprak kısmı yukarda anlattığımız gibi hazırlanmış yeşil renge fırça yardımıyla boyanır. Daha sonra kırmızı renkli boyaya tel takılmış çilek yaprak kısımlarının yakınına kadar batırılıp yeşil yaprak kırmızı renge boyanmasın diye yaprağa yakın yerler fırça ile dikkatlice boyanır. Kayısı meyve sabunu boyanacaksa telden tutarak hazırlanmış sarı rengin içine bir miktar turuncu renk konulup hazırlanan boyanın içine batırılır daha sonra kayısının bir yüzünü fırça ile kırmızı renk sürülüp kuruması için asılır. Bütün meyve sabunları bu şekilde meyvenin cinsine göre doğal rengine, görünüşüne bağlı kalınarak boyanır. Yeşil elma, yeşil armut, siyah üzüm, sarı üzüm gibi meyve sabunları kendi doğal renginde olan sabunlardan yapıldığı için boya ve cila işlemine gerek yoktur. 47 Sibel Zaralı ile yapılan görüşme. 48 Ender Bilal, Edirne de Kaybolan El Sanatları Oluşum, Temmuz-Ağostos-Eylül 1999, Yıl:7, Sayı:27, s Kaynak Kişi Müberra Pomakoğlu, Doğum Tarihi: 1967, Doğum Yeri: Kırklareli, Eğitim Durumu: Üniversite Öğrencisi, Edirne Halk Eğitim Merkezinde Usta Öğreticisi, Yaşadığı Yer: Edirne 50 İsmail Engin, Edirne de Meyve Sabunculuğu, s

59 Boyama işleminden sonra cilalama işlemine geçilir. Cila şu şekilde hazırlanır: Ocağın üzerine içi su dolu tepsi, onun içine de iki litre su bulunan tencere konur. Tenceredeki su kaynamaya yakın ısındıktan sonra suya rendelenmiş 700gr. sabun aralıklarla sabun eridikçe serpilir. Sonra içine cilanın miktarına göre bir miktar sarı boya su içinde eritilerek katılır. Boyaması yapılmış olan meyve sabunları tellerden tutularak açık renkli olanlardan başlayarak cila içine batırılıp çıkarak kurumak üzere asılır. Oda sıcaklığında en az iki gün kurutulur. Daha sonra armut, elma gibi meyvelerin sap kısımlarına meyvesine uygun saplar takılarak işlem tamamlanır. 51 KAYNAKÇA 1- Akar Azade, 16. Yüzyıl İznik Çinilerine Dair Bir Araştırma, Edirne de Osmanlı Kültüründen Dekoratif Örnekler ve Edirne Sarayı İznik Çinileri, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul 2014, s Atalay Gamze, Selimiye den Sonra İlk Durak: Arasta, Edirne, Edirne İl Özel İdare Yayınları, Sayı:28, İstanbul Yıl:2009, s Bilal Ender, Edirne de Kaybolan El Sanatları Oluşum, Temmuz-Ağustos- Eylül 1999, Yıl:7, Sayı:27, s Bilal Ender, Edirne de Kaybolan El Sanatları, Trakya Üniversitesi Dergisi, Sayı:6, s Cengiz, Halil Erdoğan, Eski Çamaşırlar, Killer, Sabunlar ve Leke Çıkarma Yöntemleri, Tarih ve Toplum, Nisan 1993, C.19, S. 112, İstanbul 1993, s Çelik Hüseyin, Temizlik Doğudan Gelir, Türkiye Diyanet Vakfı Yayınları, Ankara Engin İsmail; Edirne de Meyve Sabunculuğu ve Meyve Sabunu Yapım Tekniği, Türk Halk Kültürü Araştırmaları, Ankara 1991, s Engin İsmail, Edirne de Süpürgecilik, Meyve Sabunculuğu ve Yapım Teknikleri, Edirne: Serhattaki Payıtaht, İstanbul 1998, s Emre Dölen, Tekstil Tarihi, Marmara Üniversitesi Teknik Eğitim Fakültesi yayınları No:92/1, İstanbul Günalan, Behiç, Edirne Misk Meyve Sabunu, Edirne Dergisi, Ocak-Şubat- Mart 2005, Sayı:15, s Karakaş Kezban, El imizdeki Sanat; Osmanlı Misk Sabunları, El Sanatları Dergisi, İstanbul Büyükşehir Beldiyesi Yayınları,, Sayı: 3, İstanbul 2007, s Kılıç Abdullah, Mis Kokulu Meyve Sabunları, Skylife, Haziran 2000, s Köylüoğlu Neriman, Sarayda Su İle İlgili Yapılar, I. Edirne Sarayı Sempozyumu Bildirileri, Edirne 1995, s Mesara Gülbün, Edirne de Yaşayan Osmanlı Kültürü, Edirne de Osmanlı Kültüründen Dekoratif Örnekler ve Edirne Sarayı İznik Çinileri, Edirne Valiliği Kültür Yayınları, İstanbul 2014, s Örcün Barışta, Türkiye Cumhuriyeti Dönemi Halk Plastik Sanatları, Kültür ve Turizm Bakanlığı Yayınları, Ankara Kaynak Kişi: Nilüfer Eren, Doğum Tarihi:1974, Doğum Yeri: Hayrabolu/Tekirdağ, Eğitim Durumu: Üniversite Öğrencisi, Edirne Halk Eğitim Merkezinde Misk Meyve Sabunu Usta Öğreticisi, Yaşadığı Yer: Edirne 40

60 16- Özdal, Ahmet N., Orta Çağ İslam Dünyasında Farklı İşletmecilik Türleri ve Organizasyonel Yapıları, Marmara Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Cilt: I, Sayı I, Bahar 2014, s Öztürk Sait, Osmanlı Kültürel Mirasında Sabun, Acta Turcia Çevrimiçi Tematik Türkoloji Dergisi, Yıl:2, Sayı:2, İstanbul, Temmuz 2010, s Peremeci Osman Nuri, Edirne Tarihi, Bellek Kitabevi, Edirne Polat, Nazım Hikmet, Sa y ve Tetebbu Dergisi, Edirne İçin, Doğu Kitabevi, İstanbul 2013, s Mis Sabunu, Edirne Kırkpınar Dergisi, Sayı:4, Yıl:4, Edirne, s Mis Sabunu,, Etso İş Rehberi, Edirne 2009, s Osmanlıdan Günümüze Mis Kokulu Sabunları, Etso, Edirne, Cilt:7, Sayı: 28, s Shreve R.Norrıs - A.brınk,JR Joseph, Kimyasal Proses Endüstrileri 2, Çeviren: A.

61 İNTERNET 1- sabun- icat%c4%b1-sabun-tarihi File://C:\Users\Documents\Sabunotu ve Çöven SABUN VE DİĞERLERİ

62 ANALYSIS OF TREE OF LIFE MOTIFS IN TURKISH CARPETS, KILIMS, CICIMS AND RUGS FROM A SEMIOTIC PERSPECTIV Gökçen ÇELİK ÖZBAHÇE ABSTRACK Immortality, post-mortal life, eternity, destruction, existence and transformation have been the focus of humanity in every aspect of human history. Mankind has found the answer to these questions that he or she is looking for with myths, diverse beliefs or religions, and also translates these answers into articles of furniture, artworks, weaving symbols and symbols. Therefore, life and death concepts have been the subject of the most widespread work in Turkish society as well as in woven and handicraft products, as well as in all societies. Life tree is often processed in Turkish textiles in terms of what it carries. These motifs, mostly stylized and woven, are indicative arrays that give us clues about the lives of the societies. The symbol of the tree of life, which is a symbol of the concepts of eternal life, immortality, life and the cycle of death, has become an indicator that we often encounter in the weavers before and after the Turks' transition to Islam. The purpose of this study is; To examine the motifs of the tree of life which are processed in Turkish carpet, kilim, martial arts and celadon in terms of semiotics and to relate them semantically with the tree cult and the religious beliefs in Turkey. In this study, relevant literature was searched and samples were examined. It has been determined that these examples are interpretations related to both the woven period and the old Turkish beliefs, and often a geometrical language is dominant. GİRİŞ Türk toplumunda oldukça yaygın bir uğraş olan dokumacılık; evrensel sembolleri de içinde barındırdığı gibi öz benliğinden, mitlerinden, yaşanmışlıklarından, acı, sevinç ve inançlarından beslenerek kendine özgü motiflerini de doğurmuştur. Bu motiflerin bir çoğunun Anadolu nun farklı bölgelerinde başkaca yorumlandığını görürüz. Dokumalara en sık işlenen motiflerden biri de ağaç motifleridir. Bunun sebebi, Türk kültürü ve inanç sisteminde, özellikle İslam öncesi dönemlerde, ağacın önemli bir yeri olması ve tanrısal bir varlık olarak kabul edilmesidir. Ağaç motifleri genellikle hayatın devamlılığını temsil eder ve Altay Şamanizmi nde beş kutsal unsurdan biridir. (Yurteri, Ölmez, 2015:1449,1462). Buradan da anlaşılacağı gibi ağaç, Türkler için hayatın merkez ögelerinden biridir ve bu nedenle de dokumalara sıkça konu olmuştur. Dokuma çeşitlerinden özellikle halı, kilim, cicim ve seccadeleri incelediğimizde ağaç motifleri arasında da hayat ağacının öne çıktığını görebiliriz. 1. Hayat Ağacı ve Türk Kültürü ndeki Yeri Sonbaharda yaprak döküp, baharda yeniden çiçek açan ağaçlar, insanoğluna yaşam ve ölüm döngüsünü hatırlatmıştır. Hayat ağacı veya yaşam Arş. Gör., Atılım Üniversitesi Güzel Sanatlar Tasarım ve Mimarlık Fakültesi Grafik Tasarımı Bölümü, Ankara. 43

63 ağacı olarak anılan bu ağaç ise bazen varolan ağaçlara yüklenmiş bir anlam, bazense şeklen gerçekte varolmayan soyut bir ağaç olarak işleme, dokuma ve mimari eserlerde karşımıza çıkar. Belirli coğrafyalara özgü yetişen, o coğrafyalar ile özdeşleşmiş bazı ağaçlar bölge insanı için önemli ve kıymetlidir. Kimi zaman onlardan geçim elde eder, hayatlarını kazanırlar kimi zamansa yalnızca heybetli görünüşleri hayranlık uyandırır. Bu nedenledir ki onlara hayat ağacı vasfı yüklenmiştir. Örneğin hurma gibi meyve veren ağaçlar genellikle hayat ağacını temsil eder. Afrika kültüründe Boabab ağacı, Arap ve Mısır kültüründe palmiye ağacı, Çin kültüründe de dut ağacına hayat ağacı anlamı yüklenmiştir. Yaprak dökmeyenler ölümsüzlük çağrıştırırken yaprak dökenler yeniden doğuş anlamını taşır (Wilkinson, 2014:94). Gerçek ya da soyut, her iki şekilde de hayat ağacı insanoğlunun derin anlamlar yükleyerek varettiği bir sembol ve benimsenmiş bir felsefedir. Bu simge, toplumların kendi mitlerini referans alan farklı anlamlar da taşımaktadır. Bir inanışa göre, cennette büyüyen hayat ağacı ölümsüzlüğü ve bir döngünün başıyla sonunu temsil eder. Kökleri nemli ölüler diyarında, gövdesi ölümlüler dünyasındadır ve göklere kadar yükselen yapraklarıyla büyüme, ölüm ve yeniden hayat bulmayı yani ölümsüzlüğü simgeler (Wilkinson, 2014:97). Bazı kaynaklarda, sürekli gelişim ve değişim içinde yaşayan evreni sembolize ettiği de yazmaktadır (Çelik, 2016:30). İnsanların doğada olup biteni gözlemleme ve ölüm sonrasını anlamlandırma gayesi, kökleri toprağın kim bilir kaç metre derinliklerine salınmış, her mevsim değişen, kuşaklarca daimi kalan ağaçlara tılsımlı anlamlar yüklemeyi kaçınılmaz kılmıştır. Hayat ağacının evrensel konumu içinde Türk mitolojisinde de önemli bir yeri vardır. Türklerin inançları ve meskenleri değiştikçe kutsal ağaç, can ağacı gibi farklı isimlerle ve yüklenen farklı anlamlarla bir çok Türk söylencesinde adı geçmekte ve çokça Türk sanat eserlerinde karşımıza çıkmaktadır. Türklerde Şamanizm kökenli olan bu motif dünyanın merkezi olarak kabul edilmiş ve aynı zamanda Şaman ın yer altı ve gökyüzü seyahatinde onu göğe ulaştıran merdiven olduğu düşünülmüştür. Hayat ağacı ile birlikte tasvir edilen kuşlarsa inanışa göre ya bu yolculuğunda Şaman a eşlik etmekte ya da Şamanın kendisidir (Etikan, 2015:549). Dede Korkut hikayelerindeki Kaba ağaç hayat ağacıdır (Sultan ve Nurhan, 2015:1446). Holmberg tarafından aktarılan, ilk insanların türeyişinin anlatıldığı bir Altay efsanesine göre Ülgen yeri yarattıktan sonra, yeryüzünde yedi erkek ve bu yedi erkeğin her biri içinse yedi ağaç yaratır. Sonra Maidere isminde sekizinci bir adamı ve Altın Dağ ın üzerinde onun ağacını yaratır. Altay Destanı nda ise Kögüdey Mergen in doğduğunda Hayat Ağacının öz suyuyla beslendiği anlatılmaktadır (Çoruhlu, 2013: ). Oğuz Destanında Oğuz Kağan ın Gök, Dağ ve Deniz ismindeki üç çocuğundan bahsedilir. Dikkat edilirse çocukların isimleri Gök ve Yer/Su unsurlarına işaret eder (Çoruhlu, 2013:135). Buradaki isimler de bizlere Kuzey mitolojisindeki Hayat Ağacı nı anımsatmaktadır. Yggdrasil isimli bu hayat ağacı tanrılar, insanlar ve ölüler alemlerini birbirine bağlar ve köklerinden bir çeşme, ondan da ırmaklar doğar (Wilkinson, 2014:96). Yakut Türkleri ise, yeraltındaki köklerin altından köpüklü bir sarı sıvı halinde güç veren bir suyun fışkırdığını kabul ettikleri, gövdesi dünyanın merkezinde yer alan ve dalları gök tabakalarını kateden bir Hayat Ağacından söz ederler. Bu efsane, Ak Genç efsanesinin bir varyantı olarak karşımıza çıkmaktadır (Çoruhlu, 2013:140). İlk adam olan Ak Genç yerin göbeğinde yaşar. Ortaya çıktığı yeri ve evinin şeklini görmek için dolaşmaya çıktığında büyük bir tepenin üzerinde büyük bir ağaç görür. 44

64 Ağacın tepesi büyük tanrı Urun-ay-toyon un bulunduğu göğün yedinci katına, kökleriyse yeraltının derinliklerine uzanmaktadır. Ağacın yaprakları göğün sakinleriyle konuşmaktadır. Yalnızlığından sıkılan Ak Genç, hayat ağacı olan bu ağaca yaklaşarak ona bir eş göndermesi için dua eder ve ağacın yaprakları hışırdamaya başlar. Süt şeklinde bir yağmur gencin üzerine yağar ve ağacın köklerinden yarı beline kadar çıplak bir kadın ortaya çıkar. Bu kadın Ak Genç e sütünü sunar ve Ak Genç bu sütü içtiğinde kendini yüz kat daha güçlü hisseder (Çoruhlu, 2013:137,140). Türkler in, hem kendi yaradılış ve türeyişleriyle ilgili hem de ilk insanın yaradılışıyla ilgili ağaç-orman kültünü görebileceğimiz ve sıklıkla hayat ağacının da dahil olduğu bu ve bunun gibi bir çok mitleri mevcuttur. Bunlar daha çok İslamiyet öncesi Türk toplumlarında türemiş efsanelerse de bu mitler ve inanışlar İslamiyetten sonra da devam etmiştir. Örneğin Mevlana nın yorumladığı bir rüyada, Hayat Ağacı cennetteki Tuba Ağacıyla ve Sidre ağacıyla bağdaştırılmıştır. (Kardeşlik, 2011:88). 2. Halı, Kilim, Cicim ve Seccadelere Dokunan Hayat Ağacı Motifleri ve Göstergebilimsel Açıdan Bir İnceleme Halı ve kilimler günümüzde çoğunlukla yaşadığımız mekanlarda zemine serdiğimiz bir ev eşyası olarak kullanılmaktadır. El halıları hâlâ üretilmekteyse de, halılar artık çoğunlukla dijital baskılı veya makinaların dokuduğu endüstriyelleşen bir obje haline gelmiştir. Halı ve kilimlerin üretilmeye başlandığı ilk zamanlarda günümüz anlayışıyla yalnızca mekan zeminlerinde kullanılması amaçlanmamıştır. Örneğin Orta Asya da yaşayan Türk sülale ve devletlerinde taht örtüsü olarak da kullanılmıştır. Göçebe kavimler arasında doğup, gelişmiş olan halı sanat kültürü, daha sonra yerleşik medeniyetler tarafından da benimsenmiştir (Kalabek, Vuruşgan ve Çoruh: 2014:53). Halı, kilim gibi dokuma ürünlerinin günümüz anlayışıyla kullanımı da işte bu yerleşik hayat sonrasında başlamıştır. Türk kültüründe oldukça önemli bir yeri olduğuna değindiğimiz hayat ağacı motifi bu dokumalarda çokça karşılaştığımız bir motiftir. Örnekleri incelediğimizde genelde kompozisyonun ana öğesi olarak dokunmuş olduğunu görürüz. Etrafında ve yanında ejderha ve bir takım mitolojik kuşlarla beraber de tasvir edilmiştir. Örneğin Anadolu motiflerinde hayat ağacı, ölümsüzlüğün sembolü olarak can ağacı adıyla nitelendirilmiştir. Kuş, ejderha ve hayat ağacı motiflerinin birlikte kullanımı, ruhun sürekliliğini ve ölümsüzlüğü temsil etmektedir. Hayat ağacı üzerinde yer alan kuşlar, yaşamı ve ruhu simgelemektedir. Ejderha ise, hayat ağacını koruyan hayvandır (Fotoğraf: 1). Fotoğraf: 1, Halı Müzesi arşivinden, E-1 envanter numaralı halı 45

65 Bunun en güzel örneklerinden biri, Halı Müzesi arşivindeki E-1 envanter numaralı halıda görülür. 14. Ve 15. Yüzyıllar arasında Orta Anadolu da dokunduğu kabul edilmektedir. Hayat ağacı, stilize iki ejder figürünün arasında tasvir edilmiştir. Dört köşeye de Zümrüd-ü Anka olduğu düşünülen mitolojik kuş figürü işlenmiştir. Hayat Ağacı, ejder ve anka kuşunun oluşturduğu üçlü kompozisyonda; sonsuz yaşamı simgeleyen hayat ağacı, hayat ağacının koruyuculuğunu üstlenmiş ejder ve ilim-irfan simgesi anka kuşunun misyonu, kozmolozik ve ikonografik anlatımın zengin ürünüdür (Aslanapa, 2005:81-88 / Aslanapa ve Durul, 1973:45 / Yetkin, 1991:20-21 / Yetkin, 1972: ). Seccade halılarında ise zeminde üst üste katlar halinde yer alan mihrap hayat ağacını sembolize etmekte, İslami inanışa göre de cennetin katmanları olarak yorumlanmaktadır (Etikan, 2015:547) (Fotoğraf: 2, Fotoğraf: 3, Fotoğraf: 4). (Fotoğraf: 2, Milas Seccade) (Fotoğraf: 3, Mucur Seccade) (Fotoğraf: 4, Kula Seccade) Göstergebilim doğada var olan her olayın belirti olarak ortaya koyduğu anlamları ve işaretleri çözümleyen bir bilim dalıdır. Ses, işaret ve davranış biçimlerinin bir dil olarak kabul edildiği, gösteren, gösterilen ve yorumlayan gibi elemanlardan oluşan göstergenin esas alındığı göstergebilim, dilbilim ve edebiyatın yanı sıra, plastik sanatlar veya iletişim gibi başka alanlarda da kullanılmaktadır. (Yılmaz, 2016:261). Hayat ağacı motifinin bu dokumalarda kullanımını göstergebilimsel açıdan değerlendirecek olursak düz anlamda, toplumların ölümü kavrayış biçiminin bir dışavurumu olduğunu ve hayat ağacı motiflerinin şekli ve ismi itibariyle bize bu dünyada sonsuzluğu yakalamayı anlattığı söylenebilir. Birçok farklı yörenin halı, kilim, cicim ve seccadelerinde dokunan hayat ağacı motifi, birbirinden farklı şekillerde stilize edilmiş ve bambaşka kompozisyonlarda kullanılmıştır fakat ortak bir kaç nokta vardır: hayat ağacı daima dikey formdadır ve dalları göğe, kökleri toprağa doğru uzanmıştır. Dikey şekilde sembolize edilmesi göğe varmak veya cennete ulaşmak kavramlarının yönsel yansıması ve yan anlamıdır (Fotoğraf: 5). 46

66 Fotoğraf: 5, Hayat ağacı motifli cicim örneği SONUÇ VE DEĞERLENDİRME Türk halı, kilim, cicim ve seccadelerde hayat ağacı motiflerinin kullanımı İslamiyet öncesi Şaman dönemine dayanmaktadır. Türkler in Şamanizm den İslamiyet e geçtikleri bu süreçte inanç sistemlerinde ve bununla beraber kaçınılmaz olarak yaşantı biçimlerinde de oldukça radikal değişiklikler meydana gelmiştir. Şamanizm kökenli bir sembol olan hayat ağacı, Türkler İslamiyet e geçtikten sonra da motif olarak kullanılmaya devam edilmiştir. Ölümsüzlüğü, sonsuzluğu anlatan bu motifin halı, kilim, cicim ve seccadelerde tüm bu radikal değişimlere rağmen kullanımı bize gösteriyor ki bambaşka bir dini kabul etmiş ve getirdiği hayat tarzını benimsemiş olsalar da bu dünyayla olan bağlarını mental anlamda koparamamışlar, yeni inanç sistemlerine de hayat ağacı motifini ve bu motifin anlamını başka bir pencereden yeniden yazıp aktarmaya devam etmişlerdir. İnançlar gereği ifade değişse de sonuç değişmemiş ve hayat ağacı motifi insanların yokolmama ve bir durumda bir yerlerde varlığını sürdürme arzusunun bir göstergesi olmuştur. KAYNAKÇA ASLANAPA, O. (2005). Türk Halı Sanatının Bin Yılı, İstanbul: İnkılap Yayınevi. ASLANAPA, O. ve DURUL, Y. (1973) Selçuklu Halıları, İstanbul. Ak Yayınları. ÇELİK, D. (2016). Kilim Motiflerinin ve Heybe Dokumaların Modern Giysilere Yansımaları, Selçuk Üniversitesi Sanat ve Tasarım Dergisi Yıl 1, Sayı 1: 30. ÇORUHLU, Y. (2013). Türk Mitolojisinin Ana Hatları. Kabalcı Yayınevi. ETİKAN, S. (2015). Seccade Halılarda Kullanılan Bazı Motifler ve Bu Motiflerin İslam Sanatında Yeri. Atatürk Kültüri Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Makale: 547,549. KALABEK AVCIOĞLU, N., VURUŞGAN, D., ÇORUH, E. (2014). Türk Halıcılığının Tarihçesi. Tekstil Teknolojileri Elektronik Dergisi Cilt 8 No 1: 53 KARDEŞLİK, Selman. (2007). "Vakıflar Halı Müzesinde Selçuklu Ve Selçuklu Geleneğindeki Halılarda Kozmolojik ve İkonografik Boyut." Restorasyon Yıllığı Dergisi, 2 (2011): 88 WILKINSON, K. (2014). Kökenleri ve Anlamlarıyla Semboller & İşaretler. Alfa 47

67 Yayıncılık. YETKİN, Ş. (1972). Yeni Bulunan Hayvan Figürlü Halıların Türk Halı Sanatındaki Yeri, Sanat Tarihi Yıllığı, Sayı V, İstanbul YETKİN, Ş. (1991). Türk Halı Sanatı, Ankara: Türkiye İş Bankası Yay. YILMAZ, A. H. (2016). Türklerde Ölüm Anlayışının Çağdaş Türk Resmı nde Göstergebı lı msel Açıdan İncelenmesı. İdil Dergisi Cilt 5 Sayı 1. YURTERİ, S. ve ÖLMEZ, F. N. (2015). Türk Dokumalarında Ağaç Motifi, Atatürk Kültüri Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Makale: 1446,1449,

68 2. OTURUM (2. SESSION)-B Salonu (B Hall) Oturum Başkanları (Session Moderators): Prof. Dr. Vladimir KLIMUK-Yrd. Doç. Dr. (Assist. Prof. Dr.) Gürbüz ARSLAN

69

70 TÜKETİM KÜLTÜRÜ VE REKLAMLAR (CONSUMPTION CULTURE AND ADVERTISEMENTS) Mustafa SEVER ABSTRACT The United States, Western Countries and as a result of this all the capitalist countries transformed their production system from Fordism to Post- Fordism to handle their economic and political crisis in 1970 s. This process indicates not only production and consumption systems but as a result of it a transformation in daily life. In the process of mass production and consumption, the subject is production of flashy and easily obtainable goods in accordance with global quality standards for the consumers. These developments are accepted as the sign of commodification of daily life and makes the belief popular that suggests people gain respect and status in society by the amount of their consumption. While the society evolves into a consumption society, the cultural situation as a result of this process is named as consumer culture. Consumer society is the social structure in the countries where market economy principles are applied. The concept of consumer culture is used to name hedonistic, brand-focused and pretentious consumption mentality in this kind of social structure. One of the most important instruments of the consumer culture is advertisements. Advertising can be defined as an activity to effect the perception, taste and choice of the consumers to provide them consume. The advertisements which are presented by using all the capability of the media, provide the encouragement of consumption in mass scale. Advertisements impose the society global consumption culture (charm of the products, payment advantages, international brands, etc.) no matter if they need to consume or not and make them believe that they can be more original than the rest of the society by consumption. Advertisements give the consumers the message to buy the product which is advertised. J. Williamson remarks that advertisements mostly don t give the right information about the product; even if the message is right the consumers are persuaded to buy the products that they don t need in fact (2001:15). While presenting the specialities of the advertised product advertisements are also broadcasted to give messages about mentality, belief and lifestyle. In this study, consumer culture and the role of advertisements in consumption is examined to analyse the role of global consumption culture in the erosion or even the disappearance of national cultures. GİRİŞ 1970 li yıllarda başta ABD nin, Batılı ülkelerin, Japonya nın ve dolayısıyla tüm kapitalist ülkelerin yaşadığı ekonomik ve siyasî krizden bir çıkış olarak serbest piyasa ekonomisi uygulayan ülkeler birtakım düzenlemeler yapma gereği duyarlar. Sonradan Post-Fordizm olarak adlandırılan bu süreçte, sadece üretim-tüketim sistemi açısından değil, gündelik hayata yansımalarıyla bir değişim/dönüşüm başlar. Bu süreçte kitlesel üretim-kitlesel tüketim bağlamında, ürünlerin küresel Prof. Dr., Gazi Üniversitesi, Güzel Sanatlar Fakültesi, Fotoğraf ve Video Bölümü, Ankara. 51

71 standartlarda, belli bir kalite ve gösterişte üretilmesi, orta gelirli tüketicinin kolay elde edebileceği ölçüde sunulması söz konusudur. Bu gelişmeler, gündelik hayatın metalaşmasının, insanların tükettiği oranda saygınlık ve statü kazanacağı insancıyla tüketime yöneldiklerinin işaretleri sayılır. Toplum, tüketim toplumuna evrilirken bu süreçte meydana gelen kültür de tüketim kültürü olarak adlandırılmıştır. Tüketim toplumu, serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerdeki toplumsal yapıdır. Tüketim kültürü de böylesi bir toplumsal yapıda hazcı (hedonist), markacı ve gösterişçi tüketim anlayışının adıdır. Reklamlar, tüketim kültürünün adeta lokomotifi rolündedir ve sadece malın, hizmetin, vd. tüketilmesini artırmaz, hızlandırmaz; aynı zamanda milli değerleri de yozlaştırarak, dönüştürerek tüketir. Toplumsal değer, reklam ve tüketim Toplumsal değer, toplumun her bireyi tarafından ortak şekilde algılanan, anlam yüklenen, adlandırılan, kabul edilerek savunulan ilkelerdir. Gelenek yoluyla nesilden nesle aktarılan toplumsal değerler, toplumun sağlığını ve devamını sağlayıcı etkidedirler. Toplumsal hayatta güncel olarak meydana gelen olaylarla, gelişmelerle bin yıllardan süzülüp gelen tecrübeler bir denge içinde olursa, birbirini denetleyici çerçevede yaşatılırsa, toplum sağlıklı ve huzurlu gelişimini sürdürür. Yani, bir milletin olgular dünyası (nesnel, dış dünyada meydana gelen olaylar, durumlar) ile değerler dünyası arasındaki ilişkilerde etki-tepki bağlamında paralellikler arttıkça, toplumsal düzen ve toplumsal barış tesis edilebilir. Aksi takdirde toplumda kargaşalar, huzursuzluklar meydana gelir. Her milletin bir şahsiyeti vardır. Bu şahsiyet, zamana ve zemine göre değişir ve gelişir; yani durağan bir yapıda olmayıp gelişmeye açıktır. Kimlikteki bu gelişme, kendi kültür kaynaklarından beslendiği ölçüde sağlıklıdır ve içtimaî hayatta sorunlar asgarî düzeydedir. Ancak, öteki ni taklit etme ve benimseme şeklindeki bir gelişme, daha doğrusu değişme ise, kimlik in yozlaşmasına, bozulmasına ve aslından uzaklaşmasına sebep olur. (Sever 2016:36). İşte bu noktada, öteki nin taklit edilmesi noktasında reklamlar ayrı bir etki ve öneme sahiptir. Reklam, Türkçe Sözlük te bir şeyi halka tanıtmak, beğendirmek ve böylelikle sürümünü sağlamak için denenen her türlü yol (1998/2:1853) olarak tanımlanmaktadır. Tanımdan da anlaşılacağı üzere reklamın amacı malın, ürünün, hizmetin satın almasını, yani sürümünü, tüketimini artırmaktır. Bu, reklamın görünen yüzü, herkesçe bilinen anlamıdır; ancak reklam, bir yandan tüketiciye satılmaya çalışılan ürünleri tanıtırken, beğendirmeye çalışırken veya özelliklerini sunarken, arka planda bir anlayış, inanış, yaşama biçimi mesajını verir. Bu mesaj psikolojik bir mesajdır ve kişinin/kişilerin bilinçaltını hedefler. Görsel, işitsel yollarla bir ürünün satışını artırmaktan bir anlayışın, inanışın toplumda yerleşmesine kadar geniş bir alanda kullanılırlar. Tüketim kültürünün en önemli araçlarından biri reklamlardır. Bu bağlamda reklam, tüketicilerin algı, zevk ve tercihlerini etkileyerek tüketime yönelmelerini sağlayıcı etkinlik olarak da tanımlanabilir. Medyanın bütün imkânları kullanılarak sunulan reklamlar, tüketimin kitlesel boyutta özendirilmesini sağlar. Kişinin ihtiyacı olsun olmasın, reklamlar, tüketiciye küresel tüketim kültürünü (ürünlerin sunuluşundaki albeni, ödeme kolaylıkları, uluslararası markalar, vd.) va z ederek tüketicinin tüketmekle toplumda daha üst bir statü elde edeceğini, diğer insanlardan farklı olacağını düşünerek hareket etmesini sağlar. Reklamla tüketiciye reklamı yapılan ürünün satın alınması mesajı verilir. J. Williamson, reklamlarda tüketiciye verilen bilginin çoklukla doğru olmadığını, doğru olduğunda bile zorunlu olmayan ürünleri alması için tüketicinin ikna edilmeye çalışıldığını (2001:15) belirtir. Bu ikna, küreselleşme adı verilen ve ekonomik, teknolojik gelişmişlikleriyle dünyayı yeniden düzenlemeye çalışan emperyalistlerin öngördüğü dünya insanının inşasına yöneliktir. Bu çerçevede bu çalışmada tüketim kültürünün yaygınlaşmasını ve 52

72 tüketimin artmasını sağlayıcı etkinliklerden olan reklam üzerinde durulacak, reklamların milli kültürlerin aşınmasındaki hatta yok olmasındaki etkisi değerlendirilecektir. Tüketicilerin ürünler ve tüketim olanakları hakkında bilgilenmelerini, hatta eğitilmelerini sağlayıcı bir etkinlik olarak da görülen reklamlar, bu yönüyle toplumun düşünce ve eylemlerini de şekillendirir. Tabii ki serbest piyasa ekonomisi açısından reklamlar, bir yandan ekonominin canlanmasında etkin olurken diğer yandan küreselleşen dünyada modernlik/çağdaşlık olarak sunulan tek tip bir yaşama şeklinin, Batı (Başta ABD olmak üzere günümüzün Batı ülkeleri) kültürünün yaygınlaşmasını da sağlayıcı özelliktedir. Reklamlarda görsel-işitsel kurgulamalarla sunulan ürünler, kültürlerarası farklılıkları da törpülemektedir. Çünkü reklamlar gerek ulusal gerekse uluslararası ürünlerin (beslenme, giyim, eğlenme, teknoloji, vd.) tüketiminin benimsenmesini ve yaygınlaşmasını sağlarken aynı ürüne sahip olan ve tüketen insanların aynı davranışlar göstermesi ve dolayısıyla aynı düşünceleri taşıması olağan hâle gelmektedir. Sözgelimi aynı markalı ürünleri tüketenler arasında bir duygudaşlık oluştuğu bugün herkesçe gözlenebilmektedir. Reklam, serbest piyasa ekonomisinin uygulandığı ülkelerde popüler kültürün yaygınlaşmasında, dolayısıyla tüketimin artmasında etkilidir ve adeta tüketicinin neyi tüketip tüketmemesi hususunda yönlendiricidir. Hiçbir ahlâkî, insanî değer gözetmeyen, her yolu meşrû gören pazar ekonomisinin efendileri (yabancı, uluslararası veya ulusal şirketler) tüketici üzerinde yaptıkları geniş araştırmalar sonunda kurguladıkları reklamlarla insanları -ihtiyaçları olsun veya olmasın- tüketmeye, dolayısıyla da onu yeni bir hayat tarzını benimsemeye zorlamaktadır. Çünkü reklamlar, sahte/yapay ihtiyaçlar üretmede en önemli araçtırlar. Oysaki hayat tarzı gelenekseldir ve kişi içinde yaşadığı toplum değerleri çerçevesinde hayat tarzını kendi biçimlendirir. Fakat, tüketim toplumu kültürü, kişinin hayatı üzerinde tahakküm kurmuştur. Günümüzde başta tv ler olmak üzere diğer iletişim araçlarından yayılan ve kitleleri etkisi altına alan reklamlar, uluslararası bir nitelikte de olabilmekte, dolayısıyla küresel etki altındaki insanlar, farklı ülke kültürlerinin, anlayış ve yaşayışlarının etkisiyle kendi yaşayışlarını onlara benzetmek yönünde çaba göstermektedirler. Çünkü Türkiye gibi Batı ülkeleri karşısında ekonomik, siyasi ve teknolojik yönden daha zayıf olan ülkeler, yönlerini Batı ya döndükleri için, adeta Batılı yaşayış standartlarını ideal yaşama standardı olarak görmekte, bu nedenle de yaşayış ve kültürel açıdan Batı etkisine açık hâle gelmektedir. Bu aşamada reklamlar yoluyla ürünler devreye girmekte, insanlar bu ürünleri tüketmek yoluyla Batı tarzı yaşama biçimine eriştikleri sanısına kapılmaktadır. Dahası, reklamların etkisiyle gerçek ihtiyaçlarının karşılanmasının ötesinde artan tüketimleri yoluyla toplumda daha özel bir statü elde ettiklerine inanmaktadırlar. Reklamlarda tüketici kendisine yeni özgürlükler sunulduğuna inanabilir, oysa acımasızca aldatılmaktadır. Sunulan şey özgürlük yanılsamasından başka bir şey değildir. Piyasanın ütopyacı ideallere, siyasal ve sosyal özgürlüğe, maddi refaha ve fantazyanın gerçekleştirilmesine bağlanması, hâkimiyet ve inkârın ortak işkembesinden çıkan bir kurtuluş gösterisi sergiler. Gösteri ortak çıkarların icadıdır (Robins 2013:182). Tüketim toplumunda reklam, yeni bir yaşam tarzını topluma ürünler yoluyla sunmakta, bireyler de bu yaşam tarzını -farkında olarak veya olmayarak- gündelik davranışları hâline getirmektedir. Ancak bu davranışlar, gerçekte öyle olmayıp da Türkçede -mış gibi olmak, mış gibi yapmak sözüyle ifade edilebilecek yapay bir durumu işaret etmektedir. Özellikle uluslararası ürün ve markaların pazarlamasındaki reklamların içeriği, hedef toplum insanlarının kendi kültürlerinin birçok değeri kullanılarak ve ürün nitelikleri standartlaştırılmış şekilde oluşturulmaktadır. Bu yolla farklı ülkelerdeki insanların ihtiyaçlarının ve dolayısıyla düşünüş ve davranışlarının aynılaşması hedeflenmektedir. ihtiyaçların homojenleşmesi[ni], kabul edilebilir bir 53

73 kaliteye sahip düşük fiyatlı ürünler için evrensel bir tercihin oluşumu nu (Mattelart 1995:83) sağlamak yönündeki reklamlarla dünyada aynı özelliklerde tüketici insan tipi oluşturmaya çalışılmaktadır; ki bu insan tipi, kompleks düşünmekten uzak, global düzeyde ürün ve markaları tüketmekten haz duyan ve bu tüketimiyle toplumsal hayatta statü elde edeceğine inanmış bir tiptir. Ürünlerin standart halde sunulması, tüketimi de standart hale getirdiğinden insanlar da tek tipleşir, adeta sürüleşir. Böylesi topluluklarda milli değerler hususunda hassasiyetler kaybolur; tüketim kültürünün vitrini olan modanın öngördüğü şekilde yiyen-içen, giyinen, davranan, tek kaygısı daha üst düzeyde tüketmek olan hazcı bir topluma ulaşılır. Bu toplum, hem bir mal üretimi hem de hızlandırılmış ilişki üretimi toplumudur. Aynı anda hem bir ilgi toplumu ve bir baskı toplumu hem de barışçıl bir toplum ve bir şiddet toplumudur. (Baudrillard 2013:204, 206). Çünkü, tüketim toplumunda kuralsızlık en önemli ilke haline gelir. İnsan ilişkileri maddileşir ve bunun sonucunda da millî, dinî, ahlâkî hassasiyetler değişime uğrar. Featherstone nin (2013:219) tespit ettiği gibi, küresel olarak yaygınlaşan tüketim kültürünün ABD nin dünyanın iktisadi düzeni üzerindeki iktidarının genişlemesini sağladığı, tüketim kültürünün her bir ülkenin kendi ulusal kültürünü çökertmeye yönelik bir evrensel kültür haline geldiği söylenebilir. SONUÇ Batı nın ekonomik, siyasî ve teknolojik gücü karşısında çağımız insanlarının gösterdiği sorgusuz, sualsiz itibar ve hürmet (Robins 2013:23) bu davranışlardaki yapaylığın ve edilgenliğin bir göstergesidir. Bu edilgenlik karşısında başta ABD olmak üzere gelişmiş Batılı ülkelerin 1 ekonomileri iyi ve kötü günde, hastalıkta ve sağlıkta, hormon verilmiş bir ergen gibi önüne çıkan her şeyi yiyerek ve ölçemeyeceğiniz kadar hızlı boy atarak büyü[rken] (Hararı 2015:302), gelişmek çabasındaki ülke ekonomileri belirsizliklerle, düzensizliklerle, kargaşalarla uğraşmaktadır. Çünkü, insanların akıl, mantık çerçevesinde düşünme ve davranmaları tüketim kültüründe çok çeşitli yöntemlerle engellenmektedir. İnsanın bulunduğu her ortamda (gerçek veya sanal dünyada, sosyal medyada, vb.) reklamın her türlüsüyle zihinler bombardıman edilmekte; insanlar adına neyin gerekli neyin gereksiz olduğuna karar verilmektedir. KAYNAKLAR BAUDRİLLARD, Jean 2013, Tüketim Toplumu, Ayrıntı Yay. (6.b), İst. FEATHERSTONE, Mike 2013, Post-modernizm ve Tüketim Kültürü, Ayrıntı Yay. (3.b), İst. HARARI, Yuval Noah 2015, Hayvanlardan Tanrılara: Sapiens-İnsan Türünün Kısa Bir Tarihi, Kolektif Yay., İst. MATTELART, Armand 1995, Beyin İğfal Şebekesi, Ayrıntı Yay., İst. ROBİNS, Kevin 2013, İmaj-Görmenin Kültür ve Politikası, Ayrıntı Yay., (2.b), İst. SEVER, Mustafa 2016, "Anlatım Türlerinin Kimlik İnşasındaki İşlevi", Bizim Külliye, sayı: 67, s Türkçe Sözlük (K-Z) 1998, TDK Yay. (9.b), Ank. WILLIAMSON, Judith 2001, Reklamların Dili-Reklamların Anlamı ve İdeoloji, Ütopya Yay., Ank. 1 Batılı ülkeler terimi, sadece coğrafî anlamda Batı Avrupa ülkelerini değil; ekonomik ve teknolojik gelişmişlikleriyle gelişmekte olan ülkeler üzerinde tahakküm kuran başka ülkeleri de, sözgelimi Jopanya yı da kapsayan bir sözdür. 54

74 ДИАЛОГ КУЛЬТУР В КУЛЬТУРНО-ИСТОРИЧЕСКОМ ПРОЦЕССЕ БЕЛАРУСИ (THE DIALOGUE OF CULTURES IN CULTURAL AND HISTORICAL PROCESS IN BELARUS) Zoya KOZLOVA Belarusian culture began to form an independent distinctive type as far back as the 10th-12th centuries, based on the ethnic substratum that inhabited this central European region. Due to the geopolitical situation and the historical fate of the people, the process of its development over a long period was at the interface of powerful cultural interactions, primarily of Western European and Russian cultures. For the first time the Eurocentric position of the Belarusian culture was justified in 1921 by the Belarusian philosopher Ihnat Kancheuski, who noted that there is a constant fluctuation between the West and the East in the territory of Belarus. The Belarusian culture did not act only as an intermediary for intercultural dialogue between Western and Eastern European regions. In the cultural space of Belarus there was a meeting and interaction of cultural values of many peoples: those who the Belarusians had a common state or border with (Poles, Russians, Ukrainians, Lithuanians), who lived on the land of Belarusians for centuries (Tatars, Jews) or wandered for it (gypsies). Religious ideas formed the basis of Belarusian culture. These ideas did not differ from the ideas that existed in neighboring countries. Their remarkableness and peculiarity was not in their content, but in the extraordinary freedom of their penetration and most importantly in intertwining and mutual influences. It is not only about the fact that Christianity, Judaism, Islam and paganism co-existed. The Vilnius Jews translated Christian literature into Belarusian. Tatars, having started usage of the Belarusian language, created religious handwritten monuments the Kitab, the Tajwid, the Hamail. While being on the territory of Belarus, gypsies took an active part in celebrations of national pagan holidays of the local population Vialikdzien, Kupala etc. Belarusian art culture is a unique phenomenon in the close intertwining of many ethnic traditions. Many writers, artists, composers of the 18th and 19th centuries born on the territory of Belarus made a great contribution to both Belarusian and Polish cultures: Adam Mickiewicz, Wladyslaw Syrokomla, Michal Kleofas Oginski, Napoleon Orda, Stanislaw Moniuszko. The Jewish culture of Belarus gave the world such famous artists as Zair Azgur, Marc Chagall, Iakov Kruger, Yehuda Pen. At this intersection of cultural traditions such basic features of the Belarusian mentality and national character of the Belarusians as tolerance, PhD in historical sciences, docent of the department of social and humanities disciplines Baranovichi State University, Baranovichi, [email protected] 55

75 openness, non-conflict, orientation to dialogue, aspiration for mutual understanding and consensus were formed. ВВЕДЕНИЕ В культурологии большой интерес у исследователей вызывают процессы, проходящие на стыке культурных образований, а также ценности, создаваемые людьми в ходе этих процессов. Взаимодействие культуры народа с другими этническими культурами, взаимопроникновение ценностей различных культур друг в друга является одной из важнейших закономерностей культурно-исторического процесса. От них зависит его насыщенность и динамичность. С этих позиций диалог культур, который на протяжении столетий проходил в культурно-историческом пространстве Беларуси, представляет собой несомненный интерес. ОСНОВНАЯ ЧАСТЬ Известно, что белорусская культура начала формироваться в самостоятельный, самобытный тип еще в X XII вв. на основе этнического субстрата, населявшего этот центральноевропейский регион. В то время по территории современной Беларуси, заселённой преимущественно индоевропейскими племенами балтов и, как считают в последнее время некоторые исследователи (Седов В. В., Третьяков П. Н., Шадыро В. И., Ласков И. А.) фино-угорскими племенами, с юга и юго-запада начинают продвигаться племена славян, которые также были индо-европейцами, но до этого компактно проживали в Прикарпатье, между Вислой и Одером. Переселенцы не стали враждовать, как это чаще всего встречается в истории, с автохтонным населением, а стремились к мирной жизни. Вследствие более высокого культурного развития пришельцев начинается растянувшийся на несколько столетий процесс славянизации местной балтской культуры. Однако этот процесс нельзя рассматривать как полную ассимиляцию балтов и балтской культуры. Довольно значительным было и обратное влияние балтов на доминирующие ценности культуры славян. Таким образом, диалог культур в культурном пространстве Беларуси начался ещё более тысячи лет тому назад. Весь дальнейший процесс развития белорусской культуры в следствие геополитического положения и исторической судьбы народа также шел на стыке мощных культурных взаимодействий. В первую очередь западноевропейской и российской культур. Впервые европоцентристская позиция белорусской культуры была обоснована еще в 1921 г. белорусским философом Игнатием Кончевским, который отмечал, что на территории Беларуси постоянно присутствует колебание между Западом и Востоком. На этом перекрёстке культурных традиций сформировалась уникальная, непохожая на другие белорусская культура. Белорусская культура не только выступила посредником межкультурного диалога между западно- и восточноевропейскими регионами. В культурном пространстве Беларуси происходила встреча и взаимодействие ценностей культур многих народов: тех, с которыми у белорусов было общее государство или граница (поляки, русские, украинцы, литовцы), кто на протяжении столетий проживал на земле белорусов (татары, евреи) или 56

76 кочевал по ней (цыгане). Так, благодаря цыганам из Европы на территорию Беларуси попали цимбалы музыкальный инструмент, который органично слился с белорусскими народными музыкальными мотивами и стал неотъемлемой составляющей и современной музыкальной культуры Беларуси. В процессе межкультурного взаимодействия в идеологической, этнической, религиозной, психологической сферах на нашей земле постоянно присутствовали механизмы и аккультурации, и ассимиляции, и адаптации. Например, представители татарского народа появились на белорусских землях ещё в конце XIII - начале XIV вв. Они служили в войсках великих князей Гедемина и Витовта, выделяясь отвагой и мужеством. Иногда правители Великого княжества Литовского приглашали к себе татар из Золотой Орды, из Крымского ханства, наделяя их здесь земельными участками, освобождая от налогов. Часть татарского населения княжества составляли военнопленные, часть добровольные переселенцы. Около 49 тысяч татар поселились на белорусских землях в конце XIV начале XV вв. при князе Витовте ( гг.), который разрешил им свободу вероисповедования, терпимо относился к татарским обычаям, обрядам, языку. Селились татары преимущественно колониями в западной и центральной частях Беларуси, чаще всего в городах и местечках. Отдельные улицы и кварталы в населённых пунктах обычно назывались «татарскими». Крупные колонии татар были в городах Клецк, Слуцк, Новогрудок, Гродно, Брест, Лида, Ошмяны и др. В настоящее время населённые пункты с названием Татары, Татарщина, Татарка есть в Вороновском, Сморгонском, Ивьевском районах Гродненской области, Молодеченском, Дзержинском, Столбцовском, Червеньском районах Минской области, Браславском районе Витебской области. В начале XX в. в Минске существовала Татарская слобода или Татарский конец, а на территории ныне прилегающей к проспекту Победителей в районе Дворца спорта располагались известные Татарские огороды, овощи с которых в большом количестве были постоянным товаром на минских рынках. Татары занимались также земледелием, цветочным семеноводством, скотоводством, обработкой кожи, изготовлением из кожи обуви и одежды, извозом. По причине угасания контактов с исторической родиной и преимущественно мужского состава населения с разрешения великих князей литовских татары вступали в брак с местными женщинами. При этом складывается традиция, в соответствии с которой мужчина-татарин брал фамилию жены, а жена принимала ислам. Это повлияло на обычай белорусско-литовских татар иметь только одну жену. В XVI начале XVII вв. татары Великого княжества Литовского постепенно потеряли родной язык, начали пользоваться белорусским, затем польским, а с XIX в. и русским. Но они сохранили своё этническое самосознание, хотя и подверглись значительному местному культурному влиянию. В то же время белорусская культура приняла многие ценности культуры татар: около 500 слов-тюркизмов (по подсчетам Я. Якубовского), культуру овощеводства и цветочного семеноводства, особенности традиционного женского костюма (строя) некоторых регионов Беларуси и многое другое (Энцыклапедыя гісторыі Беларусі, 2001: 510). 57

77 Важное место в белорусской культуре занимали и занимают религиозные идеи. Эти идеи ничем не отличались от тех идей, которые существовали в соседних странах. Примечательность и особенность их была не в содержании, а в необычайной свободе их проникновения и, что особенно важно, в переплетении и взаимовлияниях. Речь идет не только о том, что свободно сосуществовали христианство, иудаизм, ислам, язычество. Виленские евреи переводили на белорусский язык христианскую литературу. Татары, начав употреблять белорусский и польский языки, арабским письмом создали религиозные рукописные памятники китабы, тэджвиды, хамаилы. Предполагается, что даже текст Корана был переведён на белорусский язык. Цыгане, находясь на территории Беларуси, принимали активное участие в праздновании народных языческих праздников местного населения Великдень, Купалье и др. После принятия христианства на рубеже I и II тысячелетий на протяжении многих столетий на территории Беларуси сохранялось «двоеверие», когда население выполняло христианские обряды, но попрежнему молилось и языческим богам, принося им символические пожертвования (привязывание к деревьям разноцветных лент, рушников). Особенно это было распространено в сельской местности, где древние языческие капища оставались местами особого почитания. Элементы языческих обрядов, молитв и обычаев остаются в укладе жизни белорусов по сегодняшний день. Так, сохранился обычай после похорон умершего человека совершать «тризну» - поминальный ужин с приглашением родственников и знакомых при символическом участии умершего, посещать могилу на кладбище на следующий день и оставлять на ней угощение для покойника. Особое место в календаре семьи принадлежит Радунице и Дедам дням поминовения умерших предков. Христианская церковь стремилась искоренить язычество из сознания окрещенных, но так и не смогла это сделать. Поэтому она совместила свои праздники и обряды с языческим календарём, придавая языческим праздникам смысл церковных и имена христианских святых. Так Коляды стали Рождеством, Зеленец (Семуха) Троицей, Масленницу начали праздновать за семь недель до Пасхи и др. Еще во времена принятия новой религии на местах языческих капищ возводили христианские храмы. Этот процесс продолжается и сейчас. Несколько лет назад христианская церковь освятила на месте древнего языческого капища Стюденец возле деревни Новосады Дзержинского района Минской области комплекс родников, с которыми у местных жителей были связаны многочисленные легенды и языческие поверья. Многие древние языческие обряды и праздники в последние годы возрождаются, но они уже не носят религиозный характер. Их празднуют как древние народные обряды. Таким образом, в условиях диалога культур в конфессиональных отношениях на территории Беларуси сформировался феномен религиозной толерантности. Белорусская история не знает ни одной войны или серьёзного социального взрыва на религиозной почве. Она демонстрирует миру религиозную терпимость и сочувствие. Уникальным явлением по тесному взаимодействию многих этнических традиций является белорусская художественная культура. Многие писатели, 58

78 художники, композиторы XVIII XIX вв., которые родились на территории Беларуси, внесли большой вклад как в белорусскую, так и в польскую культуру: А. Мицкевич, В. Сырокомля, М.К. Огинский, Н. Орда, С. Монюшко. Еврейская культура Беларуси дала миру таких известных художников, как З. Азгур, М. Шагал, Я. Кругер, Ю. Пэн. Диалог культур в белорусской художественной культуре как нигде лучше прослеживается в производстве знаменитых Слуцких поясов, которые с середины XVIII до середины XIX вв. изготавливались на Слуцкой мануфактуре шелковых поясов. Сам по себе костюм шляхтича, дополнением к которому был пояс, явление уникальное по тесному переплетению идеологии сарматизма, популярной в XVII XVIII вв. в славянском мире, ценностей материальной культуры западноевропейских стран и местной культурной традиции, в которой пояс в мужском костюме имел особый смысл, т. к. символизировал собой мужскую сексуальность. Наличие в костюме богатого пояса указывало и на благородное происхождение владельца костюма, уровень его благосостояния. Первоначально пояса привозили с Востока из Османской империи, Персии, поэтому их называли «стамбульскими» или «персидскими». В середине XVIII в. Михаил Казимир Радзивилл, великий гетман Литовский, инициировал открытие в Великом княжестве Литовском ряда ткаческих мануфактур, в том числе и «персиарни» в Слуцке. В конце 1757 г. в Слуцк прибыл приглашенный из украинского города Станислава знаменитый турецкий мастер, армянин по национальности Ованес Маджаранц (его имя в Речи Посполитой Ян Маджарский). М.К. Радзивилл заключил с ним договор о создании «фабрики перской» для изготовления «пояса с золотом и шелком» с обязательным обучением «работе перской» местных мастеров. Для мануфактуры с целью заимствования узоров закупались фрагменты привозимых с Востока тканей. К тому же и мастеров первоначально приглашали из Османской империи и Персии. Поэтому в начальный период работы мануфактуры изготавливаемые пояса были с восточными узорами. Когда на мануфактуре в качестве художниц начали работать польки и француженки, процесс ткачества был освоен местными мастерами в узорах появились местные мотивы: незабудки, васильки, ромашки, листья деревьев. Растительный и геометрический орнамент на поясе свидетельствует не только о присутствии в ткачестве восточных мусульманских мотивов, но и влиянии местной культурной традиции, в которой одежда издревле, чаще всего с магической целью, покрывалась орнаментальными узорами. Орнаментарными ткались и простые пояса, которыми свою одежду подпоясывали крестьяне. Ткали Слуцкие пояса исключительно мужчины, т. к считалось что от прикосновения женских рук к золотым и серебряным нитям они потускнеют и пояс будет испорчен. Всего за время деятельности Слуцкой мануфактуры по подсчетам специалистов было изготовлено около поясов (Лыч Л., Навіцкі У., 1997: 113). В связи с тем, что производство поясов такого типа было освоено на ряде других мануфактур, в углу пояса с обеих сторон ткалась метка на старославянском или латинском языках: «Слуцк», «В городе Слуцке», «Сделано в Слуцке». После включения белорусских земель в состав Российской империи в значительной степени по политическим мотивам произошла смена 59

79 культурных приоритетов. Слуцкий пояс выступал идентификацией принадлежности к Великому княжеству Литовскому. Традиционный богатый куштун с поясом на территории Российской империи носить было запрещено. Спрос на пояса упал и в 1848 году приносящая убытки мануфактура была закрыта. В белорусском искусстве фиксируются все известные европейские художественные стили, которые творчески перерабатывались и осмысливались в своеобразном культурном пространстве. Белорусская культура таким образом выступила посредником межкультурного общения между западно- и восточноевропейскими регионами и в сфере художественной культуры. ЗАКЛЮЧЕНИЕ На протяжении своей более чем тысячелетней истории белорусская культура постоянно находится в ситуации взаимодействия с другими культурами, часто более сильными и влиятельными. Однако, в этих условиях она смогла не только сохранить свои основополагающие ценности, но и, вследствие постоянного культурного общения, плодотворно взаимодействовать с культурами народов, с которыми её сводила историческая судьба. Под влиянием этого плодотворного диалога и формировались основополагающие черты менталитета и национального характера белорусов: толерантность, открытость, неконфликтность, стремление к установлению взаимопонимания и консенсуса (Языкович В. Р., 2013: 301). Рассматривая национальную культуру ни как субстрат или синтез других культур, а как диалог в культурном пространстве, мы предоставляем ей возможность засиять новыми гранями и представить миру свои уникальные ценности, сформировавшиеся «здесь и сейчас», т. е. в данное историческое время, при конкретных обстоятельствах взаимодействия. БИБЛИОГРАФИЯ 1. Лыч, Л. Гісторыя культуры Беларусі / Л. Лыч, У. Навіцкі. 2-е выд. Мінск : ВП «Экаперспектыва», с. 2. Энцыклапедыя гісторыі Беларусі : у 6 т. / рэдкал.: Г. П. Пашкоў (галоўны рэд.) і інш. Мінск : БелЭн, Т. 6. Кн. 1 : Пузыны Усая Мінск. 592 с. 3. Языкович, В. Р. Культурология : учеб.-метод. пособие / В. Р. Языкович. З- е изд. Минск : РИВШ, с 60

80 SOSYAL BİLGİLER ÖĞRETMEN ADAYLARININ KÜLTÜREL MİRASIN KORUNMASINA YÖNELİK GÖRÜŞLERİ (SOCİAL STUDİES TEACHER CANDİDATES' VİEWS TOWARD THE PRESERVATİON OF CULTURAL HERİTAGE) Ülkü Tuğçe ÇAL Hilmi DEMİRKAYA ABSTRACT The social studies course in Turkey is taught in the fifth, sixth and seventh grades of middle school. The social studies textbooks are prepared in accordance with the social studies curriculum prepared by the education and training board presidency of the Turkish Republic Ministry of National Education. Culture and heritage learning is one of the learning areas in the social studies curriculum. In order to preserve cultural heritage and transfer it sustainably to future generations, it is important to determine the thoughts of social studies teacher candidates in terms of preserving the cultural heritage. The aim of this research is to reveal the views of social studies teacher candidates regarding the preservation of cultural heritage. The study was conducted during the fall semester of academic year. The study group of the study comprises 60 social studies teacher candidates. The research was designed in accordance with the qualitative research design. Data were analyzed using content analysis method. Participants were determined according to purposive sampling method. The findings have been discussed with relevant literature. Some suggestions for relevant institutions and researchers have been developed. Keywords: Cultural heritage, social studies teacher candidate, qualitative study, content analysis GİRİŞ Tarih içerisinde pekçok kültür ve medeniyetin kesişme ve çatışma ortamında bulunan ve günümüzde de bu özelliğini devam ettiren Türkiye bu medeniyetlerin bıraktığı kültürel miras unsurlarını bağrında barındırmaktadır (Dağıstan Özdemir, 2005). Türkiye dahilinde mevcut bulunan bu mirasın köklerinde eski Anadolu medeniyetleri olan; Hitit, Likya, Karya, Frigya vb. Orta Asya, İran, Arap etkileri ile Selçuklu ve Osmanlı yer almaktadır. Bu zenginlik ve çeşitlilik Türkiye yi dünyanın en zengin kültürel miras merkezi haline getirirken, bu mirası korumak ve gelecek nesillere sürdürülebilir bir şekilde taşımak için belirlenecek politikalar ve stratejiler için gerekli kaynakların tahsisi ve çabaların gösterilmesi elzemdir. Bu araştırmanın amacı, sosyal bilgiler öğretmeni adaylarının kültürel mirasın korunmasına yönelik görüşlerinin incelenmesi olarak belirlenmiştir. Arş.Gör.,Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Bilimleri Enstitüsü. Prof.Dr., Akdeniz Üniversitesi, Eğitim Fakültesi, Antalya. 61

81 YÖNTEM Bu araştırmada, nitel veri toplama tekniklerinden yapılandırılmış görüşme tekniği kullanılmıştır. Elde edilen veriler içerik analizi yoluyla çözümlenmiştir. Nitel içerik analizi, belirli nicel ölçümlere bağlı olmadan, analitik kurallar ve belli bir sistematikteki modeller takip edilerek, iletişimin ortaya çıktığı bağlam dikkate alınarak, metinlerin metodolojik ve bilimsel olarak analizidir (Mayring, 2000). İçerik analizinde temel amaç, toplanan verileri açıklayabilecek kavramlara ve ilişkilere ulaşmaktır. İçerik analizi yoluyla verileri tanımlamaya, verilerin içinde saklı olabilecek gerçekler ortaya çıkarılmaya çalışılır. İçerik analizinde özünde yapılan işlem, birbirine benzeyen verileri belirli nosyonlar ve temalar kapsamında bir araya getirmek ve bunları okuyucuların anlayabileceği bir şekilde düzenleyip yorumlamaktır (Yıldırım ve Şimşek, 2013). Nitel içerik analizinde kullanılan veriler, seçkisiz örneklem yöntemleri ile seçilmiş, araştırmanın sorusuna ilişkin metinlerden oluşur (Zhang & Wildemuth 2009). Araştırmanın çalışma grubunu eğitim-öğretim yılı güz döneminde Türkiye nin güneybatısında büyük bir üniversitenin eğitim fakültesi Sosyal Bilgiler Öğretmenliği lisans programına devam eden 60 sosyal bilgiler öğretmen adayı oluşturmaktadır. BULGULAR 1. Kültürel Miras ile ilgili film/ler izlediniz mi? Bu film/ler üzerinizde nasıl bir etki bıraktı? Bu soruya araştırmaya katılan sosyal bilgiler öğretmen adaylarının 26 sı evet, 34 ü hayır cevabını vermişlerdir. 2. Kültürel Miras ile ilgili bir kitap okudunuz mu? Bu kitap/lar sizi nasıl etkiledi? Araştırmaya katılan öğretmen adaylarının 15 i kültürel miras ile ilgili bir kitap okuduğunu ifade ederken, 45 i okumadığını belirtmiştir. 3. Kültürel miras ile ilgili etkinlik/lere katıldınız mı? Lütfen bilgi veriniz. Araştırmaya katılan sosyal bilgiler öğretmen adaylarının 26 sı kültürel miras ile ilgili bir etkinliğe katıldığını belirtirken, 34 ü bu tarz bir etkinliğe katılmadığını ifade etmiştir. 4. Kültürel miras nedir? Kısaca tanımlayınız a) Bir millete özgü olan ve o milletle bütünleşmiş maddi, manevi değerler, örf ve adetler bütünüdür. (K2,K4,K6,K8, K9,K12,K16,K17,K18,K19,K20,K28,K29,K32,K33,K35,K38,K40,K41,K42, K43,K47,K49,K51,K53,K54,K57,K58,K59,K60) K2: Geçmişten bizlere aktarılan örf, adetlerimiz, geçmişten gelen kıyafetlerimiz. b) Geçmişten günümüze kalan korunması gereken somut ve soyut değerlerdir. (K1,K3,K11,K13,K14,K21,K22,K23,K24,K25,K26,K27,K31,K37,K39,K46, K50,K52,K55). K1: Geçmişten günümüze kalmış evrensel değerleri olan maddi ve manevi bütün eserler. 62

82 c) Kültürel miras, geçmişle gelecek arasındaki köprüdür. (K5,K10,K15,K30,K34,K36,K44,K45,K48,K58,) 5. Sizce Türkiye nin en önemli kültürel mirası sizce hangisidir? a) Antik Kentler (Efes, Aspendos, Olimpos): (K1,K2,K3,K4,K12,K15,K24,K28,K33,K45,K46,K47,K60) b) Türk Dili: (K5,K6,K10,K19,K43,K56) 6. Türkiye açısından kültürel mirasın korunmasının önemini açıklayınız. a) Türkiye birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır (K6,K8,K10,K17,K26,K33,K34,K48,K53,K55,K60) K6: Anadolu toprakları yüzyıllar boyunca birçok kültüre sahiplik etmiştir. Bundan dolayı kültürel birikimi fazla olmuştur. Birden çok kültürün buluştuğu bir yer olmuştur. b) Kültürel mirası yaşatmak ve gelecek nesillere aktarmak (K1,K3,K13,K14,K18,K19,K21,K35,K36,K38,K39,K40,K41,K44,K47, K50,K51) K3: Şimdiki genç kuşağımızın batı merakı kültürünü ve kültürel mirasını unutturmaya yol açmıştır. Gençlerimiz özünü bilmemektedir. Halbuki geçmiş geleceğimizin aydınlatılmasında bir yoldur. Geçmişini, özünü, kültürünü bilmeyen bir nesil devamlılığını sürdüremez, tarih sahnesinde adı tozlu raflarda kalmaya mahkumdur. c) Türkiye nin geçmişi ile bugünü arasındaki bağlantısını kültürel miras sağlamaktadır (K9, K12,K16,K24,K45,K59) K9: Kültürel miras bizim ezelden beri süregelen korunan değerlerimizdir. Bu değerlere gereken önemi hassasiyetle vermek zorundayız. d) Türkiye kimliğini ve millî birliğini korumak için kültürel mirasına sahip çıkmalıdır (K2,K4,K5,K7,K11,K15,K20,K22,K23,K25,K27,K28,K29,K30,K31,K3 2,K37,K42,K43,K46,K49,K52,K54,K56,K57,K58) K11: Kültürel mirası dile benzetirim. Dilimizi kaybedersek benliğimizi kaybederiz. Kültürel mirasımızı kaybedersek aynen dilimizi kaybetmiş gibi benliğimizi, kültürümüzü kaybederiz. 7. Kültürel mirasın korunmasına yönelik hangi eğitim materyalleri geliştirilebilir? a) Kültürel mirası anlatan slaytlar (K1,K35,K36) K1: Kültürel miras hakkında bilgi veren slaytlar hazırlanabilir. b) Ders ve etkinlikler (K2,K3,K7,K11,K13,K14,K21,K22,K24,K30,K33,K38,K41,K43,K48,K 49,K51,K56,K59) K2: Öncelikle kültürün genç nesillere öğretilmesi için ders ve aktivitelerin yapılması gerekiyor. c) Kültürel miras alanlarına geziler düzenlemek (K3,K8,K9,K17,K25,K33,K37,K42,K46,K52,K54,K55,K58) K8: Kültürel mirasların olduğu yerlere geziler düzenleyip o yer hakkındaki bilgileri orada anlatarak gezi imkanı yoksa da o yerin videolarını izleterek. 63

83 d) Simulasyonlar (K5) K5: Kitap, dergi vb. yayınların yanısıra öğrencinin görebileceği dokunabileceği ortamlar oluşturulmalı (okullarda) savaşla ilgili araç gereçler, madalyalar ayrıca simülasyon tekniği ile gerçeğe yakın ortamlar oluşturularak merak ve ilgi uyandırılmalı. e) Belgesel, film, broşür ve kitaplar (K10,K18,K31,K44,K54,K55) K10: Belgeseller, kitaplar, broşürler. f) Maketler (K16,K30,K32,K50) K16: Maketler g) Yapbozlar, oyun kartları-görsel materyaller (K26,K27,K28,K34,K54) K26: Çocukların ilgisine çekecek kartlar olabilir. Bu yerlerin yapbozları olabilir. h) Kültürel miras panosu (K39,K56) K56: Okullarda bu konuda eğitim verilebilir. Toplumumuzu bilinçlendirmek adını bu konuyla ilgili duyurular, afişler geliştirilebilir. i) Takvim ve ajanda, Sempozyum ve panel (K48) K48: Takvim ve ajandalar geliştirilebilir. j) Kitap ve defter kapakları (K57) K57: Kültürümüzü anlatan kitap veya defter kapakları 8. Sosyal bilgiler derslerinde öğrencilerin kültürel mirasın korunmasına yönelik duyarlılıkları nasıl artırılabilir? a) Kültürel miras alanlarına geziler düzenleyerek (K1,K3,K4,K8,K9,K12,K14,K15,K17,K18,K19,K25,K26,K29,K33,K45, K50,K51,K59,K60) K1: Kültürel miras alanlarına geziler düzenleyerek öğrencilerin bu yerleri görerek değerlerini daha iyi anlaması sağlanır. b) Ders içinde etkinlikler yaptırarak (K2,K6,K7,K10,K16,K27,K28,K38,K41,K43,K46,K48,K58) K2: Aktiviteler yapılarak kültürel miraslarımız tanıtılabilir. c) Duyuşsal alanı geliştirici çalışmalar yaparak (K5,K15,K20,K32,K34,K35,K37) K5: Sevgi, ilgi, merak K20: Geçmişi bilmenin geleceğe nasıl yön verdiği bilinci öğrencilere aşılanmalıdır. d) Dersleri kültürel mirasın olduğu mekanda işleyerek (K11,K30,K52,K55,K56) K11: Dersleri sınıfta değil de konunun anlatıldığı yere gidilmelidir. Artık öğrenciler dersleri sınıf ortamından daha başka yerlerde görmesi gerekir. e) Kültürel mirasın korunmasının önemi vurgulanarak (K21,K22,K23,K24,K31,K36,K39,K40,K42,K44,K47,K49,K53,K54,K5 7) K21: Bilinçlendirmek çok önemli. Neyin ne olduğunu, nerden geldiğini ve bunun değerini bilmek önemli. Bunu bu derste aşılamalıdır. 64

84 9. Kültürel mirasın korunmasına yönelik hangi önlemler alınmalıdır? a) İnsanlar eğitilmeli ve bilinçlendirilmelidir (K1,K2,K4,K5,K6,K7,K8,K11,K12,K13,K17,K18,K19,K21,K22,K24,K 25,K29,K30,K34,K36,K39,K40,K44,K47,K49,K53,K56,K57) K1: İnsanlar bu konuda bilgilendirilmeli ve bunun için eğitimler verilmelidir. Bu konuda daha çok eğitimli kişiler yetiştirilmeli. Müzeler açılmalı. Bu konu hakkında kanunlar çıkarılmalıdır. b) Sit alanlarının sayısı artırılmalı (K2,K24,K41) K2: Kültürel miraslar için sit alanları artırılabilir. K41: En başta devlet ve devletin kurumları tarafından kültürel miras korunma altına alınmalıdır. c) Programa dersler konulmalı (K3,K14,K15,K46,K48) K3: Ortaokulda bu konuda dersler verilebilir. d) Film, belgesel ve dergiler yoluyla tanıtım yapılmalı (K3,K6,K20,K26,K32,K33,K46,K48,K50,K55) K50: Çeşitli medya araçları ile bilgilendirmeler yapılabilir. e) Kültürel mirasa zarar verenlere etkili yaptırımlar uygulanmalı (K9,K27,K28,K31,K32,K33,K37,K38,K45,K52,K54,K58,K59,K60) K9: Tarihi eser kaçakçılığı, yıkıp dökmelere engel olunmalı. f) Adet, gelenek ve göreneklerimizi yaşatma (K10,K35,K42,K43,K51) K35: Eserlerimiz, örflerimiz, adetlerimiz korunarak ve yeni nesillere aktarılarak bir şeyler elde edebiliriz. Korumak için ise yeni nesillere aktarmak ve değerlerimizi yaşatmak önemlidir. g) Restorasyon yapma (K16,K23,K25,K37,K50) K23: Tarihi yapıları restore edip manevi değerlerimizi de çeşitli etkinlikler yapıp bunları koruyabiliriz. SONUÇ VE TARTIŞMA Araştırmanın sonuçları değerlendirildiğinde, sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kültürel mirasın korunmasına karşı duyarlı ve belirli düzeyde farkındalıklarının olduğu söylenebilir. Öğretmen adayları kültürel mirası bir toplumda toplum bilinci oluşturan maddi manevi önemli öğeler olarak görmektedirler. Öğretmen adayları ayrıca sıkça görüşme sorularında kültürel miras öğelerinin milletin tarihle olan bağlantısına ve geçmiş hakkında bilgi kaynaklığı yapmasına vurgu yapmışlardır. Türkiye nin çok kültürlü bir yapısının bulunduğuna ve bu yapının korunup gelecek kuşaklara aktarılması gerektiğine yönelik görüşler belirtmişlerdir. Görüşme sorularından sosyal bilgiler öğretmen adaylarının kültürel miras ile ilgili film/belgesel izleme oranının bu konuyla alakalı kitap okuma oranına göre düşük olduğunu sonucuna varılabilir. TÜİK 2016 verilerine göre Türkiye'de kişi başına 8.4 kitap düşmekte ve kitap okuma alışkanlığı Türkiye de okur-yazar insanların ihtiyaç listesinde 235. sırada yer almaktadır. Günde ortalama bir dakika kitap okumaya ayırılırken, ortalama altı saat TV izlemeye, üç saat internete ayırılmakta. Bu veriler göz önüne alındığında kültürel miras ile ilgili kitap okuma oranın belgesel/film izleme oranına göre düşüklüğünün sebebinde kitap okumaya olan ilginin ülke çapında düşüklüğünün de büyük payı olduğu söylenebilir. Sosyal bilgiler öğretmen 65

85 adaylarının 26 sı kültürel miras ile ilgili bir etkinliğe katıldıklarını belirtirken 34 ü katılmadığını belirtmiştir. Katılımcıların büyük çoğunluğu Efes, Kapadokya, Camiler, Çanakkale, Müzeler gibi somut kültürel mirasa yönelik yapılar, sit alanları ve anıtların olduğu yerleri gezdiklerini belirtmişlerdir. Daha çok soyut mirasa yönelik yöresel festival ve etkinliklere bu araştırmaya öğretmen adayları içerisinde daha az katılım oranının olduğunu söylemek mümkündür. Yine öğretmen adayları antik kentlere, ören yerlerine, müzelere geziler düzenlenmesi gerektiğine hatta zaman zaman bu somut kültürel miras öğelerinin bulunduğu yerlerde ders işlenmesi gerektiğine ve derslerde kültürel miras konusuyla ilgili slaytların gösterilmesinin kültürel mirası anlama, yaşatma, korumaya ve gelecek kuşaklara aktarılmasına yönelik öneminin olduğunu belirtmişlerdir. KAYNAKÇA Dağıstan Özdemir, M. Z. (2005). Türkiye de kültürel mirasın korunmasına kısa bir bakış. PLANLAMA, TMMOB Şehir Plancıları Odası Yayını, 31(1), Güler, A., Halıcıoğlu, M.B. ve Taşğın, S. (2013). Sosyal bilimlerde nitel araştırma yöntemleri. Ankara: Seçkin Yayınları. Mayring, P. (2000). Qualitative content analysis. Forum: Qualitative Social Research, 1(2). Retrieved July 28, 2008, from TUİK (Türkiye İstatistik Kurumu) (2016). İstatistiklerle Türkiye. Ankara: Türkiye İstatistik Kurumu. UNESCO Genel Konferansı (1972). Dünya kültürel ve doğal mirasının korunmasına dair sözleşme. Paris. Yıldırım, A. ve Şimşek, H. (2013). Sosyal Bilimlerde Nitel Araştırma Yöntemleri (6. Baskı). Ankara: Seçkin Yayıncılık. Zhang, Y., & Wildemuth, B. M, (2009). Qualitative analysis of content. Applications of Social Research Methods to Questions in Information and Library Science, pp

86 TARİHİ VE KÜLTÜREL MİRASIN KİTLESEL BELLEĞE AKTARIMINDA BASININ ROLÜNE BİR ÖRNEK: 1950 YILI TÜRK ULUSAL GAZETELERİNDE TARİHİ YAPI VE ESERLERİ KONU ALAN YAYINLAR Mustafa ZENGİNBAŞ ÖZET Tarihi değerlerin toplumsal bellekte yer edinmesi ve nesiller arasında aktarımı, millet olarak yaşamanın önemli gereksinimlerinden birisidir. Okul, aile, çeşitli kurumsal yapılar, basın-yayın organları, sanatsal ve kültürel aktiviteler ve daha pek çok etken; bu değerlerin toplumsal bilince sunulmasında ve aktarılmasında rol oynarlar. Bir kitle iletişim vasıtası olan gazeteler de önemli bir aktarım kanalı olarak görülebilir. Gazeteler yayınları yolu ile toplumun güncel hayatındaki haber gereksinimini karşıladıkları gibi geçmişten çeşitli verileri de kitlenin düşünsel evrenine sunabilmektedirler. Sanat, kültür, tarih, edebiyat ve daha pek çok alanda ortaya koydukları yayınlar, geçmişten birçok değeri güncel gazete okuruna aktaran bir kanal vazifesi görür. Bu yayınlar okuru bilgilendiren, eğiten ve etkileyen bir işlev icra etme yeteneğine sahiptirler. Bu tebliğ, tarihi mirasın gündelik gazeteler vasıtası ile topluma aktarılması konusuna odaklanmaktadır. Bu kapsamda, seçilmiş bir örnek olarak 1950 yılı Türk ulusal gazetelerinde tarihi yapılar ve sanat eserleri konusunda kitleye sunulmuş yayınlar incelenmiş; bu yayınlarda ortaya konan tarihi değerler ve bunun okur kitlesinde yaratmaya elverişli olduğu etki irdelenmeye çalışılmıştır. Okt., Selçuk Üniversitesi, Konya. 67

87

88 АДАМ МИЦКЕВИЧ: СТАМБУЛЬСКИЙ ПЕРИОД. СОВРЕМЕННАЯ ОЦЕНКА Zuev Vladimir NIKOLAEVICH Адам Мицкевич славянский польскоязычный поэт, родоначальник польской романтической литературы. Родившись на стыке исторических эпох, он пронес через свое творчество традиции родной земли. Считая себя литвином, он был толерантным человеком. В силу исторических и жизненных обстоятельств Адам Мицкевич жил не только в Российской империи. Завершающий этап его творчества связан с Парижем. В 1855 году он попадает в Стамбул. Что его туда привело? Желание творить? Или помогать своему народу? Стамбульский период жизни поэта, продолжавшийся всего неполных три месяца, был наполнен встречами и беседами. Стамбульский период один из самых таинственных в жизни нашего земляка. Baranovichi State University, Belarus. 69

89

90 3. OTURUM (3. SESSION)-A Salonu (A Hall) Oturum Başkanları (Session Moderators): Prof. Dr. Mustafa SEVER-Yrd. Doç. Dr. (Assist. Prof. Dr.) Ayşe Gülbün ONUR

91

92

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir