Pazartesi günler kapalı
Burası Neresi? Dünyanın hem en büyük hem de en eski çarşılarından biri olan Kapalıçarşı, İstanbul’un Fatih ilçesinde, Beyazıt, Nuruosmaniye ve Mercan semtlerinin ortasında yer alıyor. Yıl içerisinde ortalama 91 milyon turist tarafından ziyaret edilen Kapalıçarşı, bu oranla dünyanın en çok turist çeken noktalarından biri olma özelliğine sahiptir.
Kapalıçarşı’da yaklaşık 4 bin dükkan ve 14 han hizmet vermektedir. Çarşının inşasına Fatih Sultan Mehmet Han’ın isteği üzerine yılında başlanmış; asıl büyük çarşı ise Kanuni Sultan Süleyman tarafından ahşap olarak inşa ettirilmiştir.
Evliya Çelebi, Seyahatnamesi’nde Kapalıçarşı’dan şöyle bahsetmiştir: “…İstanbul’un kalabalık ve seçme yerinde, Osmanoğulları’nın büyük hazinesidir ki güya kahkaha kalesidir. Bütün sefere gidenlerin, vezirlerin ve âyanın malları buradadır ki yeraltında nice yüz demir kapılı mahzenleri vardır… Doğuya açılan kuyumcular kapısı vardır ki bu kapı üzerinde kanatlarını açmış korkunç bir kuş sureti vardır… Bu sureti kapıya nakşetmekteki amaç şuydu: Kazanç denilen şey havaya uçan vahşi bir kuştur. Eğer bu kuşu nezaketle avlayabilirsen bu bezistanda kâr edebilirsin!”
Neden Gitmeliyim? Kapalı Çarşı’ya giriş için 22 ayrı kapı bulunmaktadır. Bunlardan en büyükleri Beyazıt, Çarşıkapı, Çuhacıhan, Kuyumcular, Mahmutpaşa, Nuruosmaniye, Örücüler, Sepetçihan, Takkeciler, Tavukpazarı ve Zenneciler olup; en çok kullanılan kapılar ise Beyazıt ve Nuruosmaniye kapılarıdır. Çarşı iki ana cadde boyunca uzanmaktadır. Bunlardan ilki Sandal Bedesteni’ne ev sahipliği yapan Kalpakçılar Caddesi olup; Nuruosmaniye ve Beyazıt kapılarını birbirine bağlamaktadır.
İkincisi ise içinde Şark Kahvesi ve Kapalıçarşı’da esnafın sabah işe başlamadan önce beraber dua ettikleri iki alandan birinin bulunduğu Yağlıkçılar Caddesi’dir. Cadde, Çarşıkapı ve Örücüler kapılarını birbirine bağlamaktadır. Kapalıçarşı’da her sokak esnaf gruplarına göre ayrılmıştır. Bundan ötürü sokak isimleri Hasırcılar, Kilitçiler, İpekçiler, Sarraflar, Kürkçüler, Varakçılar, Yorgancılar, Aynacılar, Çuhacılar, Terlikçiler, Fesçiler ve Kaşıkçılar gibi meslek gruplarından oluşmaktadır.
Kapalıçarşı içerisinde Sandal Bedesteni ve Cevahir Bedesteni (İç Bedesten) gibi alanlar bulunmaktadır. Eski Türkçede Bezzazistan olarak anılan ve içinde bez satılan yer anlamına gelen Bedesten, günümüzde; kumaş, mücevher, silah ve benzeri değerli eşyaların satıldığı kapalı çarşı anlamında genel bir terim olarak kullanılmaktadır.
Kapalıçarşı’nın en ünlü hanı ise Nuruosmaniye kapısının girişinde sağdan ikinci sokağın sonunda bulunan Zincirli Han’dır. Bu tarihi han, turistlerin bolca fotoğraf çekip, vakit geçirdiği popüler noktalardan biridir. Kapalıçarşı’nın en meşhur ürünlerinin başında ise çiniler, kumaşlar, halı ve kilimler, antikalar ve deriler gelmektedir. Kapalıçarşının tümünü gezebilmek için 2 3 saatinizi ayırmalısınız!
Burası Neresi? İstanbul’un ilk Mevlevihanesi olan Galata Mevlevihanesi, yılında, II. Bayezid döneminde, Afyon Mevlevihanesi Şeyhi Divane (Semai) Mehmed Dede tarafından kurulmuştur. İskender Paşa’nın Galata sırtlarındaki av köşkü üzerinde kurulan Mevlevihane, Beyoğlu semtinde Yüksekkaldırım’a inen yokuşun başında yer almaktadır.
Türk kültürüne etkileri büyük olan Mevlevihaneler, yüzyıllar boyunca musiki ile bilimi bir arada kaynaştıran kurumlardan biri olmuştur. Öyle ki mevlevihanelerde toplanan birçok kişi, güzel sanatların her bir dalında öğrenim görmüş; alanlarında kendilerinden söz ettirmeyi başarmışlardır.
Neden Gitmeliyim? yılına kadar faaliyetlerine devam eden Galata Mevlevihanesi, Sultan III. Mustafa zamanında bir yangın faciası atlatmış; yine aynı sultan tarafından bugünkü haliyle yeniden inşa ettirilmiştir. yılından bu yana müze olarak hizmet veren Galata Mevlevihanesi, semahane, derviş hücreleri, şeyh dairesi, hünkar mahfili, bacılar kısmı, kütüphane, sebil, muvakkithane, mutfak, türbeler ve hazine gibi bölümlerden oluşmaktadır. Galata Mevlevihanesi sekizgen planlı yapısıyla yüzyıl Barok mimarisinin en güzel örneklerinden birini teşkil etmektedir.
Kaçırmayın! Türk musiki aletleri ile Mevlevi kültürüne ait eserlerin sergilendiği müzede; kronolojik sırayla divan şairlerinin divanları ve mevlevihanede yetişmiş olan İsmail Ankaravî, Şeyh Galib, Esrar, Fasih Dedeler ile Şair Leylâ Hanıma ait el yazması eserler yer almaktadır. Devrinin kültürünü ve sanatını en iyi yansıtan kurumlardan biri olan Galata Mevlevihanesi, diğer adıyla Kulekapı Mevlevihanesi’ni mutlaka ziyaret etmelisiniz!
Burası Neresi? İstanbul’un en güzel köşelerinden biri olan Heybeliada’da yapılacak pek çok şey var! Lakin bunlar arasında en popüleri şüphesiz Değirmenburnu Tabiat Parkı… Adanın kuzeybatısında, İstanbul’a bakan burnunda bulunan tarihi yel değirmeni dolayısıyla Değirmenburnu adıyla anılan park, hem piknik ve mangal gibi haftasonu etkinlikleri için hem de plajda denize girip güneşlenmek için harika bir yer!
Neden Gitmeliyim? İstanbul’a bakarak yüzüp, ada vapurlarının geçişlerini izleyebileceğiniz Değirmenburnu Tabiat Parkı’nda çok farklı deneyimler sizleri bekliyor. Değirmenburnu Parkı, bir tarafı İstanbul’a, diğer tarafı Kaşık Adası’na bakan bir yarımada üzerinde yer alıyor. Çam ağaçlarıyla kaplı bu alan aynı zamanda İstanbul manzarasını önünüze seren Değirmentepe’ye de ev sahipliği yapıyor.
Ayrıca park içerisinde kahvaltı ve ızgara gibi seçenekleriyle hizmet veren bir restoran bulunuyor. Piknik yapacaklar için özel semaver ve hamak gibi imkanlar da parkta mevcut. Bunun yanı sıra dileyenler 20 TL karşılığında mangal kiralayabiliyor. Park alanına giriş kişi başı 7 TL olup; tuvalet giriş ücreti ise 1 TL civarında seyrediyor. Değirmenburnu Plajı için de ayrı bir giriş ücreti talep ediliyor.
Kaçırmayın! Adanın iskeleye en yakın ve giriş ücreti en uygun plajlarından biri olan Değirmenburnu Halk plajı ücreti, itibariyle kişi başı 30 TL olup; duş-kabin, şezlong ve şemsiye gibi hizmetler ücrete dahil ediliyor. Ayrıca dışarıdan yiyecek ve içecek getirilmesine izin veriliyor. İstanbula yakın denize girebileceğiniz en güzel plajlardan biri olan Değirmenburnu Halk Plajına mutlaka gidin ve buz gibi suyun tadını çıkarın! İstanbuldan Heybeliadaya nasıl gidebilirim, diye merak ediyorsanız tıklayın
İçindekiler
Hakkında:Türkiye’nin gözbebeği İstanbul… Dünyanın en köklü şehirlerinden biri olan ve yine dünyanın merkezi sayılan İstanbul’un dillere destan güzelliğini anlamaya sayfalar dahi yetmez. Marmara Bölgesi’nde yer alan Avrupa ve Asya Kıtası’nı birbirine bağlayan İstanbul, kültür, sanat, ekonomi, ticaret ve turizm merkezidir. Buradan da İstanbul’da yapılacak şeylerin ne denli fazla olduğu rahatlıkla anlaşılabilir.
Türkiye’nin kalbi olan İstanbul, aynı zamanda ülkedeki en kalabalık şehirdir. Bu açıdan gelmiş bir metropol niteliğindedir. İstanbul’un nüfusu yılı verilerine göre 15,52 milyondur. Tarihi ve kültürel açıdan fazlasıyla zengin bir değerler bütününe sahip olan İstanbul gezip görülecek yerler açısından da fazlasıyla tatminkar! Peki, İstanbul’da ne yapılır? Gelin bu soruyu en doğru şekilde cevaplayalım!
Kullanılan kartlar:
Şehir içi ulaşım: İstanbul oldukça gelişmiş bir ulaşım ağına sahiptir. Hatta Türkiye’nin en gelişmiş toplu taşıma ağının İstanbul’da olduğunu söyleyebilirim. Şehirde hemen her yere toplu taşıma vasıtalarıyla ulaşabilirsiniz. İstanbul şehir içi ulaşım ili ilgili en net bilgiyi burada bulabilirsiniz!
İkonik gezi noktaları:İstanbul’un ikonik veya simgesel noktaları saymakla bitmez; lakin sizler için bir şeyler yapalım! İstanbul’un en ikonik noktaları: Ayasofya, Topkapı Sarayı, Galata Kulesi, Kız Kulesi, Sultanahmet Camii, Gülhane Parkı, Süleymaniye, Dolmabahçe Sarayı, Ortaköy Camii…
Pazar günü ne yapılır?
İstanbul’da Pazar günü için en ideal aktivitelerin başında hiç şüphesiz Pazar kahvaltısı geliyor. Zira şehirde doğa içinde, boğazda, manzarada, açık büfe, serpme derken kahvaltı için pek çok alternatif bulunuyor. İstanbul’daki kahvaltı seçeneklerinizi görmek ister misiniz? O halde durmayın, tıklayın!
Kahvaltının yanı sıra Pazar günü, İstanbul’un meşhur Adaları’na gidebilir, bisiklet veya yürüyüş turlarına katılabilir ya da Şile, Ağva ve Polonezköy gibi noktalarda doğayla baş başa zaman geçirebilirsiniz. Son olarak Sarıyer, Tarabya, Üsküdar, Kadıköy Moda, Caddebostan, Beykoz, Beylerbeyi, Bebek, Kuruçeşme ve Çengelköy gibi İstanbul Boğazı’nın en meşhur sahillerinde yürüyüşe çıkabilirsiniz.
Bir günde ne yapılır?
İstanbul’da bir gün size asla yetmeyecektir ama bir gününüzü Tarihi Yarımada’yı dolaşarak ya da Kuzguncuk, Moda, Üsküdar ve Kadıköy gibi Anadolu Yakası semtlerini; Balat, Karaköy, Cihangir gibi Avrupa Yakası’nın en meşhur semtlerini keşfederek geçirebilirsiniz. Bunun yanı sıra Boğaz’da bir tekne turuna katılabilir veya Eminönü’nde balık ekmek yedikten sonra Mısır Çarşı’nı gezebilirsiniz. İstanbul’da dolu dolu bir gün için oldukça fazla seçeneğiniz var… Dilerseniz İstanbul’da bir günde ne yapılacağına yazımızı okuduktan sonra kendiniz verin!
Burası Neresi?İstanbul’u simgeleyen en önemli ve en değerli yapılardan biri olan Ayasofya, yıllara meydan okuyan mimarisi ve tarihi önemiyle mutlaka ziyaret etmeniz gereken bir yer. Uzun yıllardır müze işleviyle, her yıl yerli ve yabancı milyonlarca kişi tarafından ziyaret edilen Ayasofya, 24 Temmuz itibariyle, Cumhurbaşkanı R. Tayyip Erdoğan’ın girişimiyle müze statüsünden alınarak camiye dönüştürülmüştür. Tüm ülkede büyük bir sevinçle karşılanan bu haber sonrası, milyonlar bu muazzam yapıyı görmek için Ayasofya’ya akın etmiştir.
Neden Gitmeliyim? Resmi adı Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi olan yapı, ilk olarak, yılları arasında Bizans İmparatoru I. Justinianus tarafından bir bazilika, katedral olarak İstanbulun tarihi yarımadasındaki eski şehir merkezine inşa ettirilmiştir. yılında İstanbul’un fethedilmesinden sonra Fatih Sultan Mehmet Han tarafından camiye dönüştürülen Ayasofya’nın yapısı bozulmamış ve hatta azami titizlikle korunmuştur. Yapı içerisinde bulunan insan figürü içeren mozaikler tahrip edilmemiş; içermeyenler ise olduğu gibi bırakılmıştır.
Lakin cami içerisinde bu tip figürler eşliğinde ibadet edilemeyeceği için mozaikler ince bir sıvayla kaplanmış ve bu sayede yüzyıllarca doğal ve yapay tahribattan korunmuştur. yılında yayımlanan Bakanlar Kurulu Kararnamesi ile müzeye dönüştürülen Ayasofya, o dönem tadilata alınmış ve mozaikler sıva altından çıkarılıp tekrar gün yüzüne çıkarılmıştır. Ayasofya son olarak Temmuzunda cami statüsüne alınmıştır.
Cami içindeki mozaikler günümüzde de büyük bir titizlikle korunmaya devam ediyor. Başka dinlere mensup insanlar tarafından da ziyaret edilebilen Ayasofya’yı sizler de mutlaka ziyaret etmelisiniz. Velhasıl İstanbul’da yapılacak şeyler nelerdir diye merak edenlere, ilk cevabımız ‘‘Ayasofya’yı ziyaret etmek!’’ olacaktır. Üstelik bu kez giriş ücreti vermenize gerek yok!
Burası Neresi? Büyük Kostantin yılında başkentini Roma’dan İstanbul’a taşırken birçok kurum ve yapısını da burada uyarlayıp, Haliç’in kenarındaki yükseltileri tepe ilan etmesiyle yedi tepe oluşmuştur. Bu nedenle aslında yedi tepe üzerine kurulan İstanbul değil, Roma’dır. Siz de Sultanahmet, Nuruosmaniye Çemberlitaş, Süleymaniye Beyazıt, Koca Mustafa Paşa, Fatih Cami, Yavuz Selim Cami ve Edirnekapı Mihrimah Sultan Cami tepelerini gezerek Roma’dan İstanbul’a uzanan bir tarihe tanıklık edebilirsiniz.
Neden Gitmeliyim? Bizantion antik şehrinin kurulduğu birinci tepe, Sarayburnu ile başlayıp; Ayasofya, Sultan Ahmet Camii ve Topkapı Sarayı’nın bulunduğu alanları kapsar. Eminönünün doğusunda Bab-ı Aliden itibaren uzanan oldukça derin bir vadi ile ikiye ayrılmış olan İkinci tepede, Nuruosmaniye Camii, Kapalıçarşı ve Çemberlitaş Sütunu bulunur. Üçüncü tepe, günümüzde İstanbul Üniversitesi ana binaları bulunduğu alan olup; güneyinde Bayezid Camii, kuzeyinde Süleymaniye Camii, güney yamaçlarında Kumkapı ve Langa’ya ev sahipliği yapar.
Etekleri kuzeyde Haliçe keskin, güneyde ise Aksaraya daha yumuşak eğimle inen dördüncü tepeye önce Havariyyun Kilisesi sonra Fatih Camii inşa edilmiştir. Beşinci ve altıncı tepeler, batıda Haliç kıyısındaki Balata uzanan bir vadi ile ayrılıp; Beşinci tepede, Yavuz Selim Camii bulunur. Yumuşak eğimli etekleri, savunma surlarının dışına taşan altıncı tepede, Edirnekapı ve Ayvansaray yer alır.
Aksaraydan Theodosius Surları ve Marmara Denizine kadar uzanan Yedinci tepe ise Bizans zamanında Xerolophos ya da Kurutepe olarak bilinmektedir. Bu geniş tepenin zirveleri Topkapı, Aksaray ve Yedikulede üçgen bir şekilde zuhur etmektedir. Türkiyenin en değerli tarihi yapılarına ev sahipliği yapan bu yedi tepeyi mutlaka gezmelisiniz. Velhasıl Yedi Tepe İstanbul harika bir tur için sizleri bekliyor!
Burası Neresi? Moğolların Azize Meryem Kilisesi ya da Kanlı Kilise olarak anılan yapı, İstanbul’un fethinden sonra kubbeli kiliseler arasında camiye çevrilmeyen tek kilise olma özelliğine sahiptir. Kanlı Kilise, Fatih semtinde yüksek duvarların arkasında, Tevkii Cafer Mektebi Sokakta yer almaktadır.
Neden Gitmeliyim? Kilise ilk olarak, Bizans imparatoru Maurikiosun kızı prenses Sopatra ve arkadaşı Eustolia tarafından 7. yüzyılın başlarında, İstanbulun beşinci tepesinde bir manastır olarak kurulmuştur. Sonrasında, şehrin Bizanslılar tarafından yeniden ele geçirilişinin ardından de, Georgios Akropolitesin kayınpederi ve VIII. Mihailin dayısı İsaakios Doukas, aynı yerde tek katlı basit bir manastır inşa ettirmiştir.
Son olarak İmparator VIII. Mihailin gayrimeşru kızı ve Moğol İlhanlı hükümdarı Abak Hanın karısı olan Maria Despina Palaiologina, kocasının ölümünün ardından İstanbula dönmüş ve günümüzdeki haliyle Kanlı Kiliseyi yaptırmıştır. Kanlı Kilise bu tarihten itibaren Moğolların lakabını almış ve bu şekilde anılmaya başlamıştır.
Yaşadığı dönemin en güzel kadını olarak anlatılan Bizans Prensesi Maria’nın, masalları aratmayan hikayesi, kırmızı tuğlalı şatoya benzer bu kiliseyle adeta taçlanmıştır. Maria, İstanbulda sarayda, babası ve üvey annesiyle birlikte yaşayıp giderken, fakir bir genç olan Carlosa aşık olur. Maria Carlos ile yine saraydan kaçtığı bir gün tanışmıştır. Lakin bu iki aşık, tam da kaçacakları gün İstanbulda bir ayakkabı fabrikasında çıkan yangın sebebiyle birbirlerine kavuşamadan ayrılmıştır.
Zira Galataya bile sıçrayan bu yangın esnasında Carlos ölmüş, Maria ise yüzündeki yanıklarla birlikte hayatta kalmıştır. Yüzünün yarısı yanan ve bir gözünü kaybeden Maria, uzun bir müddet tedavi görmüş ve sonunda eski güzelliğine kavuşmuştur. Üstelik kaybettiği gözün yerine yeni bir göz bile konulmuştur. Maria, sonrasında babasının isteği üzerine Moğol Hükümdarı Hülagü ile evlendirilmek üzere bozkıra gönderilmiştir. Lakin Hülagü Han Maria henüz yoldayken vefat etmiş yerine oğlu geçmiştir.
Bu sebeple Hülagünün oğluyla evlendirilen Maria, kısa süre sonra tekrar dul kalmıştır. Zira Hülagünün oğlu da beklenmeyen bir şekilde hayata veda etmiştir. Bu olaydan sonra Maria büyük bir mirasla birlikte Bizansa geri gönderilmiştir. Sevgilisini, annesini, gözünü, gençliğini ve mutluluğunu kaybeden, zorla evlendirilerek bozkırlara gönderilen Maria, İstanbulda bulunduğu süre içerisinde kendisini dine verip; varlığını Tanrı’ya ve İsa’ya adayarak yaşamın anlamını bulmaya çalışmıştır.
Maria, Moğolistan’da da misyonerlik faaliyetleri yürüterek Hristiyanlığı yaymaya çalışmış; kadın ve çocuklarla yakından ilgilenmiştir. Yaptığı iyilikler ve hayır çalışmaları sonucu Doğu’nun Meryem’i ya da Moğolların Meryem’i olarak anılmaya başlanmıştır.
Burası Neresi?Mimar Sinan’ın en oranlı ve göz alıcı bezeklerle yaptığı, Rüstem Paşa Cami, küçük olmasına rağmen içindeki çinileriyle son derece dikkat çekici bir mimariye sahiptir. Ve hatta yılında Avrupa’daki en güzel cami seçilmiştir. Rüstem Paşa Camii Fatih ilçesi, Tahtakale semtinde, Hasırcılar Çarşısı içinde yer almaktadır.
Neden Gitmeliyim? yılında yapımı tamamlanan cami, Kanuni Sultan Süleymanın hem sadrazamı hem de kızı Mihrimah Sultanın kocası olan Damat Rüstem Paşaya ithafen Mimar Sinan tarafından inşa edilmiştir. Dikdörtgen bir plana sahip olan cami, merkezi kubbe kemerlerle, dört fil ayağına ve sütunlara oturtulmuştur. Sonrasında önüne kemerler, sütunlar ve ahşap çatılı, saçaklı bir kısım eklenmiştir.
Kubbe eteklerine kadar her tarafı çinilerle kaplı olan Rüstem Paşa Camii üzerindeki lale motifli çiniler oldukça dikkat çekicidir. Zira lale motifli bu çiniler, Osmanlı çini sanatının en başarılı örneklerinden sayılmaktadır. Ayrıca son cemaat yeri altı sütunla beş kısma ayrılmış olan caminin sağında binaya bitişik tek şeref eli bir minaresi bulunmaktadır. Caminin şadırvanı ise sol tarafta yer almaktadır.
Burası Neresi? İstanbul’un ve hatta Türkiye’nin en ünlü caddesi olan İstiklal, Beyoğlu ilçesinde, Tünel ile Taksim Meydanı arasında metre boyunca uzanan bir caddedir. yüzyılın sonlarından itibaren popülaritesini koruyarak varlığını sürdüren İstiklal Caddesi, İstanbul’a geldiğinizde rotanızı ilk çevirmeniz gereken yerlerden biridir.
Neden Gitmeliyim? Paralelinde uzanan Tarlabaşı Bulvarıyla beraber Beyoğlu’nun ana eksenini oluşturan İstiklal Caddesi, ticari ve sosyal yönden fazlasıyla hareketlidir. Bizans Dönemi’nde Pera ismiyle anılan cadde, Osmanlı Dönemi’yle birlikte hareketlilik kazanmıştır. Öyle ki Osmanlı’nın yükseliş devrinde İtalya, İngiltere, Hollanda ve Fransa gibi yabancı ülkelerin vatandaşları, caddenin ticari kapasitesini de fark ederek, buraya akın etmiştir.
Osmanlı Dönemi’nde Cadde-i Kebir adıyla anılan cadde, Cumhuriyet’in ilanıyla İstiklal Caddesi adını almış ve bu şekilde günümüze kadar gelmiştir. Bugün içerisinde, kafelerden barlara, mağazalardan butiklere, restoranlardan büfelere, sinema salonlarından gece kulüplerine kadar birçok etkinlik alanı bulunan İstiklal Caddesi, 24 saat boyunca hareketli ve canlı bir yapıya sahiptir. Dolayısıyla günün her saati gidilebilir.
Caddeye ulaşım için Taksim Meydanı’ndan yürüyebilir veya İstiklal dolmuşlarına binebilirsiniz. Diğer bir seçenek olarak Şişhane Taksim arasında çalışan tarihi füniküleri hattını kullanabilirsiniz.
Mimari açıdan adeta bir açık hava müzesini andıran İstiklal Caddesi’nde; Salt Beyoğlu, Borusan Kültür ve Sanat Merkezi, Atlas Pasajı, Aznavur ve Halep pasajları, Terkos Pasajı, Saint Antuan Kilisesi, Aya Triada Beyoğlu Rum Ortodoks Kilisesi, Çiçek Pasajı ve Elhamra Han gibi görülmeye değer bir dizi tarihi yapı bulunmaktadır.
Kaçırmayın! İstiklal’e gitmişken ıslak hamburger, kestane kebap ve süt mısır gibi sokak lezzetlerinin tadına bakmayı unutmayın!
Burası Neresi? İstanbul Boğazı kıyısında, Sarıyer ilçesi, Emirgan İstinye semtleri arasında yer alan Emirgan Korusu, İstanbul’un simgesi rengarenk lalelerin süslediği yemyeşil korulardan biridir. Uluslararası platformda İstanbul’un sembolü haline gelen laleler, her yıl Büyükşehir Belediyesi’nin desteğiyle bir festival kapsamında sergileniyor. “İstanbul Lalesiyle Buluşuyor” sloganıyla yılından beri düzenlenen İstanbul Lale Festivali’nin kutlandığı en popüler mekanların başında tabi ki Emirgan Korusu geliyor. Emirgan Korusu aynı zamanda İstanbulda görülmesi gereken yerlerden biri!
Neden Gitmeliyim? Nisan ayından itibaren rengarenk lalelerle süslenen Emirgan Korusu’na sizler de mutlaka bahar aylarında gitmeli, bu harika manzarayı yakından görmelisiniz! 47,2 hektarlık bir alan üzerinde sırtlar ve yamaçlar üstüne yayılan ve çevresi duvarlarla çevrilmiş durumda olan Emirgan Korusu, Yüzyılda, IV. Murad tarafından İranlı Emir Güne Hana armağan edilmiştir.
Önceleri Feridun Bahçeleri olarak anılan koru, birkaç kez el değiştirmiş en sonunda yılında dönemin İstanbul belediye başkanı Lütfi Kırdarın uğraşları sonucu kamulaştırılıp parka dönüştürülmüş ve halka açılmıştır.
Kaçırmayın! Her yıl nisan ayında Lale Festivali’ne ev sahipliği yapan koru, özellikle hafta sonları dolup taşıyor. Koruda aynı zamanda Sarı Köşk, Beyaz Köşk ve Pembe Köşk olmak üzere üç tarihi konak bulunmakta olup; konakların her biri belediyeye ait restoran olarak hizmet veriyor.
Burası Neresi? İstanbul Anadolu Yakası’nda yapılacak şeyler nelerdir, denildiğinde akla ilk gelen yerlerden biri Kuzguncuk olur. Zira nostalji kokan bu kent, tarihi atmosferi ve renkli konaklarıyla gören herkesi kendisine hayran bırakıyor. Kuzguncuk, İstanbul’un Üsküdar ilçesinde, Paşalimanı ile Beylerbeyi arasında yer alıyor. Boğaziçi kıyılarına açılan bir vadi içinde gelişen Kuzguncuk, Asya kesimindeki ilk Musevi yerleşim bölgesi olarak bilinip; Yüzyıl kaynaklarında bir Musevi köyü olarak anılıyordu.
Neden Gitmeliyim? Yıllar içerisinde dokusunu bozmamayı başaran Kuzguncuk, Arnavut kaldırımlı sokakları, rengarenk cumbalı evleri, tarihi kahvehaneleri ve kilise gibi antik yapılarıyla İstanbul’un en ünlü semtlerinden biri oluyor. Dolayısıyla sizler de mutlaka Kuzguncuk’a gitmeli bu harika semtte dolaşarak, nostaljik ve huzur dolu bir yolculuğa çıkmalısınız! Güzelliğiyle dizi ve filmlerin en popüler setlerinden biri olan semtte, meşhur Ekmek Teknesi dizisinin çekildiği fırını, Perihan Abla sokağını ve daha fazlasını yakından görme şansı elde edebilirsiniz.
Kaçırmayın! Bunun yanı sıra Kuzguncuk Üryanizade Camii, Marko Paşa Köşkü, Cemil Molla Köşkü, Fethi Ahmet Paşa Yalısı, Fethi Paşa Korusu, Nakkaştepe Millet Bahçesi, Kuzguncuk Bostanı, Kuzguncuk Bet Yaakov Sinagogu, Haigos Panteleimon Kilisesi ve Surp Krikor Lusavoriç Ermeni Kilisesi gibi tarihi ve turistik yerleri mutlaka ziyaret edin! Dolayısıyla sizler de İstanbulda yapılacak şeyler listenize Kuzguncukun nostaljik sokaklarını dolaşmayı mutlaka ekleyin.
Burası Neresi?İstanbul’un tarih kokan semtlerinden bir diğeri de tarihi konakları ve nostaljik sokaklarıyla Balat… İstanbul’un Fatih ilçesine bağlı bir semt olan Balat, Haliç kıyısında, Ayvansaray ile Fener arasında yer alıyor.
Surlardaki Blaherna Sarayına yakınlığından dolayı Rumca saray anlamına gelen Palation kelimesinden gelen Balat adıyla anılan semt, eskiden İspanya’dan gelen Yahudilerin yaşadığı meşhur bir Yahudi Mahallesi olarak biliniyordu. Lakin yüzyıllarca yalnızca Yahudilerin değil; Müslüman ve Hristiyan halkın da iç içe yaşadığı Balat, bu zenginliğini mimari dokusuna yansıtmayı da başarmıştır.
Neden Gitmeliyim? Tarihi sokakları ve cumbalı evleriyle gören herkesi kendisine hayran bırakan Balat, eski İstanbul diye tabir edilen bölgede, şehir surlarının içindeki konumuyla UNESCO Dünya Kültür Mirası kapsamında korunan bir semttir. Günümüzde şehir içinde oldukça meşhur bir gezi noktası olan bu nostaljik semtte, konsept kafelerden, salaş restoranlara, meyhanelerden, mütevazı butiklere kadar vakit geçirebilecek pek çok etkinlik noktası bulunuyor.
Özellikle meyhaneleriyle de ünlü olan Balat, meşhur Agora Meyhanesi’ne ev sahipliği yapıyor. Agora Meyhanesi tüm İstanbul’da oldukça meşhur bir müessese olarak birçok müdavime sahip! Bunun yanı sıra Balat’ta; Cibali Tütün Fabrikası, Balat Ahrida Sinagogu, Cibali Şerefiye Sokak, Orhan Kemal Evi, Gül Camii, Aya Nikola Rum Ortodoks Kilisesi, Fener Rum Patrikhanesi, Cibali Ayakapı Hamamı, Aya Yorgi Kilisesi ve Yıldırım Caddesi gibi görülmesi geren yerler bulunuyor.
Kaçırmayın! Yukarıda bahsettiğim yerlerin arasına; Dimitri Kantemir Müzesi – Merdivenli Mektep Sokak, Fener Rum Erkek Lisesi, Meryem Ana Kanlı Kilise, Kiremit Caddesi, Balat Kültür Evi, Demir Kilise-Sveti Stefan Bulgar Kilisesi, Tahta Minare Cami, Merdivenli Yokuşu, Çıfıt Çarşısı, Surp Hreşdagabed Ermeni Kilisesi, Fethiye Camii ve Müzesi’ni de ekleyebilirsiniz.
Burası Neresi? İstanbul’un en eski çarşılarından biri olan Mısır Çarşısı, Eminönünde Yeni Camiinin arkasında ve Çiçek Pazarının yanında yer alıyor. Önceden Yeni Çarşı veya Valide Çarşısı olarak anılan çarşı, rivayete göre Mısırdan alınan vergilerle inşa edildiği için yüzyıldan bu yana Mısır Çarşısı olarak anılıyor.
Çarşının ilk olarak; yılında III. Murat’ın annesi olan Safiye Turhan Sultan tarafından Hassa baş mimarı Kazım Ağaya yaptırıldığı biliniyor. ve ta iki büyük yangın tehlikesini atlatan Mısır Çarşısı, son olarak son olarak yılları arasında Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından restore edilmiştir.
Neden Gitmeliyim? Geçmişten bugüne aktarlarıyla meşhur olan çarşıda, günümüzde hala; tabii ilaçlar, baharat, çiçek tohumları, nadir bitki kök ve kabukları gibi eski geleneğine uygun ürünler satılıyor. Bunun yanı sıra şarküteri ürünleri, kuruyemiş, esanslar, kurutulmuş meyve, paşmina, seramik, tekstil, altın, gümüş, lokum ve bunun gibi değişik gıda ürünlerinin satıldığı dükkanlar da çarşı içinde hizmet veriyor.
Mısır Çarşısı’nda, turizm şirketlerinin ve ünlü konukların kendileri için tahsis edilmiş dilimlerde ve hatta akşam saatlerinde ziyaretçilere kapalı bir şekilde alışveriş yapabilmesi için kiralamaya yönelik özel bir imkan sunuluyor. Kiralamaya ek olarak dileyen herkes için kokteyl, yemek ve gösteri gibi etkinlikler de çarşı içerisinde düzenlenebiliyor.
Kaçırmayın! İstanbul’un hakkını tam anlamıyla vermek için Mısır Çarşısı’na mutlaka gitmelisiniz. Çarşıda dilediğiniz gibi alışveriş yapabilir, tarihi atmosferin tadını çıkarabilirsiniz.
İstanbul‘u ziyaret edenler, ilk bakışta şehrin büyüklüğünü kavramakta güçlük çekebilirler. Özellikle yabancı ziyaretçiler, İstanbul’da yapılacak aktiviteler listesi hazırlarken seçeneklerin çokluğu sebebiyle hayrete düşerler.
Nüfusu 15 milyonu aşan bu mega şehirde, 24 saat boyunca süren bir hayat var. Şehrin bazı bölümlerinde gece saatlerinde sokaklar ıssızlığa bürünürken, diğer yerlerinde ise hareket sabaha kadar sürüyor.
İstanbul‘un enerjisini tam anlamıyla hissetmek için, akşam saatlerinde Beyoğlu, Beşiktaş, Ortaköy veya Kadıköy semtlerinde zaman geçirmek gerek. Zira tarihi eserlerin bulunduğu Sultanahmet (Ramazan ayı haricinde) saat ‘ten sonra sessizliğe bürünüyor.
Yazdıktan sonra gelen not: Şöyle bir bakıyorum da, İstanbulda yapılacak şeyler listesi biraz uzun oldu. Bir seferde hazmedilecek bir yazı olmasa da, ara sıra dönüp bakacağınız bir kaynak ortaya koyduğumu ümit ediyor ve keyifli okumalar diliyorum.
İstanbulda yapılacak şeyler bol yürüyüş içeriyor. Bir turist rehberi olarak size tavsiyem, gezeceğiniz yerlere mümkün olduğu kadar arabasız gitmeniz. Bir şehri tanımanın en güzel yolu yürümektir.
Özellikle Sultanahmet, Fener-Balat, Karaköy-Galata gibi semtlerin her sokağı tarih doludur. İstanbulda yapacağınız aktivitelere arabayla giderseniz, keşfetmeniz gereken birçok ayrıntıyı kaçırabilirsiniz.
İstanbul’u ziyarete gelen yerli ve yabancı tüm ziyaretçiler, şehri keşfetmeye önce Sultanahmet‘ten başlarlar. Ayasofya, Sultanahmet Camii ve Topkapı Sarayı gibi tarihi eserleri göz önüne aldığımızda elbette haksız da sayılmazlar.
Roma, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarına başkentlik yapmış olan Tarihi Yarımada‘nın en önemli yeri elbette Sultanahmet‘tir. Sultanahmette tarihi eserleri gezmek, İstanbul’da fotoğraf çekmek isteyenlere nefis instagram kareleri sunar.
Sultanahmet‘te gezintiye çıktıktan sonra, Kapalıçarşı‘ya gitmek ve günü alışveriş ile taçlandırmak adettendir. Kapalıçarşı, yılına kadar uzanan tarihiyle, adeta bir mıknatıs gibi insanları kendine çeker.
Sultanahmet‘in müzelerinde uzun kuyruklar bekleyen ve gün boyunca yorulan insanlar bile, Kapalıçarşı‘da alışveriş yapmak isteğine karşı koyamazlar (özellikle de şehirdeki vakti kısıtlı olan yabancı turistler).
67 adet sokağı ve ‘den fazla dükkanı ile devasa bir tarihi eser olan Kapalıçarşı, geleneksel alışveriş tarzının günümüze kadar uzanan son temsilcisidir. Kapalıçarşıyı gezmek nostalji sevenler için İstanbulda yapılacak en güzel şeyler arasındadır.
Eminönü Meydanı‘na gelmek ve Mısır Çarşısını gezmek, İstanbul’da hafta sonu yapılacak en güzel şeyler arasındadır. Eminönü‘nün simgesi haline gelmiş Yeni Cami Meydanı, adeta San Marco Katedrali’nin avlusu gibi güvercinleri besleme noktasıdır.
Bölge ne kadar Mısır Çarşısı ile ön plana çıksa da, tarihi çarşıyı çevreleyen sokaklarda envai çeşit şey bulunabilir. Tekstil ürünlerinden, pastacılık malzemelerine; takı eşyalarından, oyuncaklara kadar her şeyin en ucuzu bu civarda bulunur.
Yeni Cami ne kadar heybetiyle ve konumuyla civarda en çok dikkat çeken tarihi eser olsa da, ara sokaklarda bir mücevher saklıdır. İznik Çinileri‘nin en güzel örnekleri ile süslü olan küçük ancak çok kıymetli Rüstem Paşa Camii‘ni görmeden bu bölgeden ayrılmayın derim.
Karaköy, Bizans döneminde Tarihi Yarımada‘nın karşı kıyısı olarak uzak bir yer olarak görülürmüş. O zamanlar iki yakayı birleştiren Galata Köprüsü de olmadığı için, Bizans halkı Beyoğlu‘na “karşı taraf” anlamında gelen Pera adını vermiş.
Haliç‘in iki yakası arasında uzanan ve düşman gemilerinin içeri girmesini engelleyen büyük zincirin bir ucu Sarayburnuna bağlı iken, diğer ucu ise Karaköy Limanı‘na bağlıymış.
Bizans İmparatorluğu, Doğu Akdeniz ticaretinden aldığı vergiden büyük gelirler elde edermiş. Ancak denizcilik işlerini Ceneviz ve Venedik kolonilerinin mahir denizcilerine bırakmış. Konstantinopolis şehrine Asya’dan gelen kıymetli ipekler ve baharatlar, asırlar boyu Avrupa‘ya bu iki İtalyan kolonisi tarafından taşınmış.
Osmanlılar da bu sistemi bozmak istememişler ve İtalyan kolonilerine imtiyazlar vermişler. Asırlarca süren bu ticaretin merkez noktası ise Karaköy ve Galata mahalleleri olagelmiş. Karaköy’de Cenevizlilerin izini sürmek ve geçmişin kadim liman kentinin mirasını görmek halen mümkün.
Fener ve Balat, son yıllarda popülerliği her geçen gün artan iki semt. Birbirine komşu olan bu semtler, birkaç saat sürecek bir yürüyüş turu ile rahatlıkla gezilebiliyor.
Osmanlı dönemi İstanbul‘unu en iyi şekilde yansıtan bu iki semtin, tarihi önemi oldukça büyük. Fener Balat semtleri, komşu sokaklarda bulunan cami, kilise ve sinagogları ile İstanbul‘un mozaik yapısını temsil ediyor.
Geçmişte gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının ağırlıkta yaşadığı bu semtler, hatırı sayılır bir kültür mirasını barındırıyor. Fener Balat yürüyüşü yapmak, İstanbulda hafta sonu yapılacak aktiviteler arasında başlarda gelir.
İstanbul Boğazı’nın hem Anadolu, hem de Avrupa kıyıları hafta sonları çok hareketlidir. İstanbul‘un oldukça geniş bir katılımcısı olan “Kahvaltı Kültürü”, hafta sonları kendini şehrin her yanında gösterir.
Şehrin Boğaz’a komşu olmayan Galata, Cihangir, Sultanahmet veya Kadıköy gibi noktalarında da harika kahvaltı imkanları olsa da; Boğaz’da kahvaltı etmenin yerini elbette tutamaz.
Avrupa Yakası‘nda Ortaköy, Bebek, Rumeli Hisarı en iyi kahvaltı mekanlarına ev sahipliği yapar. Buna karşılık Anadolu Yakası da Beylerbeyi, Çengelköy ve Anadolu Hisarı gibi güzide semtleri ve koruları ile karşı taraf ile tatlı bir rekabet içerisindedir.
İstanbul‘da turizmin ’li yılların başından itibaren çıkışa geçmesiyle, onlarca otel açıldı ve tarihi hamamlar restore edildi.
Son yıllarda bakımdan geçip turizme kazandırılan en güzel Türk Hamamı, Ayasofya‘ya komşu olan Haseki Hürrem Sultan Hamamı olarak göze çarpıyor. Sultanamet Parkı‘na komşu olan bu hamam, Yüzyıl’da Mimar Sinan tarafından inşa edilmiş.
Bunun haricinde Çemberlitaş, Cağaloğlu, Süleymaniye, Kılıç Ali Paşa ve Galatasaray Hamamları da, İstanbul’un tarihi hamamları arasında yer alıyor.
Yabancı turistler için tarihi Türk hamamına gitmek, İstanbul’da yapılacak eğlenceli şeyler arasında yer alıyor. Biraz tarihe ve mimariye merakınız varsa, siz de bu geleneksel atmosferin tadını çıkarmayı deneyebilirsiniz.
Üst satırlarda İstanbul‘da Boğaz kıyısında kahvaltı etmekten bahsetmiştik. Hafta sonları İstanbul‘da yapılacak şeyler arasında, Ortaköy‘de bir kahvaltı edip; Bebek veya daha ilerideki Rumeli Hisarı‘na bir yürüyüş yapmak, en keyifli şeylerden biri olsa gerek.
Ortaköy ile Bebek arasında uzanan Arnavutköy, Boğaz kıyısında yapılacak yürüyüş ve koşu gibi aktivitelerin en keyifle yapılacağı parkur. Ortaköyden Bebeke yürürken, denizin hemen kıyısından Boğaz’ın taze havasını soluyarak köprüleri ve yalıları izleyebilirsiniz. Hatta balık tutanlarla beraber denizi seyre dalabilir ve harika instagram fotoğrafları çekebilirsiniz.
İstanbul‘da sevgiliyle yapılacak en güzel şeylerden biri, İstanbulda Boğaz turuna çıkmaktır. İstanbul Boğazı’nı tekne veya vapur ile gezmek söz konusu olduğunda, karşımıza iki seçenek çıkar.
Bunlardan biri Turyol teknesi ile 1,5 saat süren turlara katılmaktır. Turyolun boğaz turu tekneleri Eminönü ve Üsküdardan kalkar. Fatih Sultan Mehmet Köprüsüne kadar devam ettikten sonra geri dönerler.
İkincisi seçenek ise Eminönünden kalkan Şehir Hatlarının Özel Gezi Vapuru ile Anadolu Kavağı‘na gitmektir. Bu aktivite yaklaşık 6 saat sürecektir ve tüm gününüzü alır. Ancak Anadolu Kavağında verilen 3 saatlik mola keyiflidir.
Şehir Hatları ile İstanbulda Boğaz turu yaparsanız, gidiş ve dönüş arasında verilen mola sırasında Cenevizliler tarafından yapılmış olan Yoros Kalesine tırmanalabilir ve deniz kenarında balık yiyebilirsiniz.
Önceki satırlarda Tarihi Yarımada’nın Sultanahmet, Eminönü ve Fener-Balat bölgelerini gezmenizi önermiştik. Şimdi biraz daha derinlere doğru gidip, Eyüp semtinden bahsedelim.
Eyüp’ün sırtlarında bulunan Pierre Loti Tepesi, İstanbul’da fotoğraf çekilecek en güzel yerler arasındadır. Teleferikle Pierre Loti Tepesine çıkmak ise İstanbul’da sevgiliyle yapılacak aktiviteler arasında gelir.
İstanbul’un en kutsal Camii kabul edilen, Eyüp Camii de bu semtin sınırları içerisinde bulunur. Camiyi ziyaret ettikten sonra kısa bir otobüs veya taksi yolculuğu ile Miniatürkü de ziyaret edebilirsiniz.
Türkiye‘nin en ünlü sanatçılarının yaz konserleri verdiği Harbiye Açıkhava Tiyatrosu, şehrin tam kalbinde konumlanıyor. Sertab Erener veya Tarkan gibi nice sanatçıların güzel şarkılarını, güzel bir bahar akşamında dinlemek büyük keyif.
Harbiye Açıkhava konselerine gittikten sonra İstiklal Caddesine akabilir ve akşamınızı Nevizade veya Asmalı Mescitte eğlenerek noktalayabilirsiniz. Açıkhava konserine gitmek, İstanbulda akşam yapılabilecek aktiviteler arasında favoridir.
Galata Kulesi‘ne çıkıp fotoğraf çekmek ve İstanbul’u derece açıyla görmek, İstanbul’da yapılacak en güzel şeyler arasındaki sarsılmaz yerini halen koruyor.
Tarihi Yarımada‘nın yedi tepesini görebilme şansı tanıyan Galata Kulesi, Beyoğlu semtine ve Boğaziçi‘ne de kuşbakışı bakmanızı sağlıyor. Şayet kuleye güneşin çok güçlü olmadığı bir saatte çıkarsanız, nefis fotoğraflar çekebilirsiniz.
Ayrıca Kuledibi olarak bilinen meydan da son yıllarda açılan harika kafelerle hareketlendi. Galata Kulesi çevresinde vakit geçirmek ve ara sokakları keşfe çıkmak, İstanbul’da mutlaka yapılması gereken şeyler arasında gelir.
İstiklal Caddesi, her yaştan insanın birbiriyle buluştuğu ve vakit geçirdiği bir yer. Son birkaç yılda yapılan çevre düzenlemeleri büyük tartışma konusu olsa da; İstiklal, hala çekim noktası olma özelliğini koruyor.
İstiklal Caddesi‘ni keşfe çıktığınızda, ana yoldan ayrılmak ve pasajlara girmek gerekiyor. İstiklal Caddesi‘nin ilk bakışta ilgi çekmeyen noktalarında, paha biçilemez tarihi eserler görmek mümkün. Bu caddenin Osmanlı döneminde Türkler tarafından Cadde-i Kebir, yabancılar tarafından ise Grand Rue de Pera olarak anıldığını da hatırlatmak gerek.
Osmanlı‘nın son yüzyılında ( Yüzyıl) renklenen bu bölge, halen o dönemin kozmopolit yaşamının derin izlerini yansıtıyor. Bunu en iyi gördüğümüz yer ise İstiklal‘deki binaların ön cepheleri. Dikkatle baktığınızda, birçok farklı mimari üslubun birbirine karıştığını ve eşsiz bir ahenk oluşturduğunu fark edeceksiniz.
Çukurcuma, Beyoğlu‘nun en kendine has semtlerinden biri. Nobel ödüllü Orhan Pamuk‘un Masumiyet Müzesi‘ne de ev sahipliği yapan semt, aslında en çok antika dükkanları ile meşhur.
Çukurcuma Caddesi boyunca sıralanmış olan Çukurcuma antikacılarını gezmek ve bütçenizin yettiği kadar alışveriş yapmak oldukça keyiflidir. Şayet fotoğraf çekmeye meraklı biriyseniz, burada harika hatıralar edineceğinize şüphe yok.
Çukurcuma ve komşu semti Cihangir, İstanbul’da yürüyüşe çıkmak için en güzel semtlerden. Ayrıca eğlenerek yorgunluğunuzu atmak için, günü Cezayir Sokağı‘nda noktalayabilirsiniz.
Romalıların İstanbul‘a ilk ayak basması, M.S. yılında hüküm süren Septimus Severus dönemine kadar dayanır. M.S. yılında İmparator Konstantin, İstanbul’u Roma’nın ikinci başkenti olarak ilan eder.
Roma İmparatorluğu‘nun ikiye bölünmesinden sonra, Konstantinopolis (İstanbul’un eski adı) yılına kadar Doğu Roma‘nın (modern tarihte Bizans) başkenti olarak kalır.
yıldan uzun bir süre Roma mimarisi ile yükselen şehirde, günümüze kalan önemli tarihi eserler var. Bizans eserlerinin çoğu ‘teki Latin İstilası sırasında tahrip edilmiş olsa da; Ayasofya Camii, Kariye Camii, Fethiye Camii, Zeyrek Camii gibi çok önemli tarihi yapıları halen gözlemlemek mümkün.
İstanbul‘un Sultanahmet, Fener-Balat, Vefa-Zeyrek gibi kadim semtlerinde, Bizans dönemi yapılarını gezmek ve harika fotoğraflar çekmek mümkündür.
İstanbul’daki imparatorluk camilerinin, mimari açıdan ikiye ayrıldığını söyleyebiliriz. Birincisi, Mimar Sinan‘ın yön verdiği “Klasik Dönem Mimarisi”, ikincisi ise Balyan Ailesi‘nin imzasını attığı “Modern Dönem Mimarisi”.
İstanbul’un Tarihi Yarımadası‘nda, yoğunluklu olarak klasik dönem mimari eserlerini görürüz. Örneğin Sultanahmet Camii, Süleymaniye Camii, Şehzade Camii, Fatih Camii gibi muhteşem Selatin Camileri; Osmanlı İmparatorluğu‘nun dorukta olduğu klasik dönemi yansıtır.
Buna karşılık, Yüzyıl‘dan itibaren; Osmanlılar dünyadaki mimari akımlardan esinlenmiş ve Modern Mimari öğelerini kullanmaya başlamış. Nusretiye Camii, Ortaköy Camii, Dolmabahçe Camii, Beylerbeyi Camii gibi İstanbul Boğazı boyunca sıralanmış camilerde bu mimarinin izlerini sürebiliriz.
Elbette iki mimarinin birbirine bir üstünlüğü yoktur. İkisi de yıl boyunca İstanbul‘da hüküm sürmüş bir kültürün izlerini taşır. Klasik Mimari, gösterişten daha uzak, sade ve hacimli yapıları tercih ederken; Modern Mimari, göz alıcı bezeme ve süsleme sanatlarına çok önem verir.
Dilerseniz, İstanbul’un en güzel camileri yazımızda, bu camilerin detaylarını inceleyebilirsiniz. İstanbul Camilerini keşfetmek, mimari üsluplarını incelemek ve içlerindeki asırlık çinilerin fotoğraflarını çekmek, İstanbul’da yapılacak değişik aktiviteler arasındadır.
İstanbul’da hafta sonu yapılacak şeyler arasında, vapurla Adalar gezisine çıkmak ilk sıralarda geliyor. Siz de hafta sonu binlerce insanın yaptığı gibi Adalar‘a gidebilir ve sokakları şenlendirebilirsiniz. Adalar içinde en popüler olanları Büyükada, Burgazada ve Heybeliada olarak göze çarpıyor.
Büyükada‘ya giderseniz, bisiklet kiralayıp tarihi sokaklarda pedal çevirmenin keyfini yaşayabilirsiniz. Ayrıca adanın en yüksek noktasındaki Aya Yorgi (Aziz George) kilisesine gitmek adettendir.
Burgazada ise Sait Faik Abasıyanık Müzesi ile meşhur bir yer. Müze-evde meşhur yazarın iç sesini duyacak kadar gizemli bir atmosfer var. Burgazada, ayrıca sakinliği ve kafeleri ile dikkat çekiyor.
Heybeliada‘ya giderseniz, adanın tepesindeki ormanda bulunan Heybeliada Ruhban Okulu‘na gidebilir ve yaşanmışlıkların izini sürebilirsiniz.
Yazının girişinde bahsettiğimiz boğaz turuna çıkmak ve şimdi değindiğimiz Adalar gezisine çıkmak, İstanbul’da yapılacak eğlenceli aktiviteler arasında ilk iki sırada.
Çamlıca Tepesi, İstanbul‘un seyrine doyum olmayan manzarasını en geniş açıyla görebileceğiniz yer. Çamlıca Tepesi’nden İstanbulu izlemek ve güzel fotoğraflar çekmek; İstanbul’da yapılacak en iyi aktiviteler arasındadır.
İstanbul’da alışveriş yapmanın elbette birçok yolu var. Önceki satırlarda bahsettiğimiz üzere tarihi çarşıları ve çevresini de gezebilirsiniz, modern alışveriş merkezlerine de gidebilirsiniz.
Ancak İstanbul’da alışveriş merkezi gezmek için kapalı bir alana tıkılmak istemiyorsanız, kilometrelerce uzunluğunda bir alışveriş yeri olan Bağdat Caddesinde alışveriş yapmayı deneyebilirsiniz.
Dünyanın en kaliteli markalarının bulunduğu Bağdat Caddesi, Anadolu Yakası‘nın kalbindeki konumuyla İstanbulda alışveriş yapılacak yerler arasında sarsılmaz bir konuma sahip.
Moda tutkunları için İstanbul‘un en kaliteli butiklerinin olduğu Nişantaşı, çok önemli bir yer. Herhangi bir alışveriş merkezinde bulacağınız sıradan giysiler yerine, kendinize özel bir şeyler satın almak istiyorsanız; gideceğiniz yer Nişantaşı olsa gerek.
Türkiye’nin en önde gelen moda tasarımcılarının olduğu Nişantaşındaki butikleri gezebilir ve modayı yakından takip edebilirsiniz. Nişantaşı ayrıca İstanbul’da kahvaltı edilecek veya kahve içilecek en güzel semtlerden biridir.
Avrasya Maratonuna katılmak yerli ve yabancı spor tutkunları için vazgeçilmez bir şey. İki yakayı birbirine bağlayan Boğaz Köprüsü’nün trafiğe kapandığı yegane gün olan Avrasya Maratonu, yayaların bir kıtadan diğerine koşarak geçmesini sağlıyor.
Avrasya Maratonu‘na İstanbulluların yanı sıra, yabancı atletler ve turistler de ilgi gösteriyor. İstanbul’da yapılacak en güzel etkinlikler arasındaki Avrasya Maratonunu, genç veya yaşlı herkese tavsiye ederiz.
Tarihi Yarımada‘nın kalbi olan Sultanahmet yakınlarında her sene oldukça eğlenceli bir etkinlik düzenleniyor. Sultanahmet‘in Marmara Denizi‘ne açılan sur kapısı olan Ahırkapı‘da düzenlenen Ahırkapı Hıdırellez Şenlikleri, baharın gelişini kutlamak isteyen binlerce insanı kendine çekiyor.
Romanların müzikleri ve danslarıyla renk kattıkları bu etkinliğin, İstanbul‘da yapılacak en eğlenceli aktiviteler arasında olduğu muhakkak. Baharın gelişini müjdeleyen Hıdırellez Bayramı, Türkiye’nin hemen her yerinde coşkuyla kutlansa da, Ahırkapı Şenlikleri‘nin atmosferi bambaşka oluyor.
Kumkapı, Tarihi Yarımada‘nın en merkezi yerinde konumlanan eski bir semt. Sultanahmet‘e komşu olan Kumkapı’ya yabancı turistler de büyük ilgi gösteriyor. Onlarca milletten insanın bir araya geldiği Kumkapı‘da, akşam saatlerinde renkli bir ortam oluyor.
İstanbul‘da balık yemek için gidilecek en güzel yerlerden olan Kumkapı, sokak müzisyenlerinin güzel tınıları ile keyif veren bir atmosfere sahip. Kumkapı Balık Pazarı‘ndan restoranlara gelen taze balıklar, rakı eşliğinde neşeyle tüketiliyor.
Kumkapıda rakı balık yapmak ve fasıl müziğinin keyfini çıkarmak, İstanbul’da arkadaşlar ile yapılabilecek en eğlenceli sosyal aktiviteler arasındadır.
Şehirleşmenin her yeri kapladığı İstanbulda, doğa ile iç içe olmak lafı biraz manasını kaybetmiş gibi duruyor. Ancak halen bize İstanbulda olduğumuzu unutturacak kadar güzel doğal alanlar da mevcut. İstanbulun doğasını keşfetmek için en güzel yerler Atatürk Arboretumu ve Yıldız Parkı.
Atatürk Arboretumu, yoğun şehir hayatından kaçmak isteyen İstanbullular için çölde vaha gibi bir yer. Arboretumda doğa ile iç içe bir yürüyüş yapmak ve harika fotoğraflar çekmek mümkün.
Yıldız Parkı ise Beşiktaş gibi şehrin en yoğun semtlerinden birinin tam ortasında duruyor. Parka girdiğiniz anda Beşiktaşın trafiğinden ve kalabalığından soyutlanıyorsunuz.
Parkta güzel bir yürüyüşe çıkmak ve üstteki gibi sincapları izlemek, İstanbulda yapılacak en güzel aktiviteler arasında geliyor. Ben de üstteki fotoğrafı Yıldız Sarayını gezmek üzere parkın içinden geçerken çekmiştim.
Plajda güneşlenmek deyince aklımıza gelen ilk yerin İstanbul olduğunu söyleyemeyiz. Ancak Sağlık Bakanlığı‘nın, İstanbul’da denize girilecek yerler üzerinde yaptığı deniz suyu ölçümleri, birçok noktada yüzmenin mümkün olduğunu gösteriyor.
İstanbulun Şile, Kilyos, Riva ve Büyükada gibi yerlerinde oldukça dikkat çekici plajlar var. Plaj düzeni ve içinde yapılan aktiviteler ile Ege ve Akdeniz plajlarını aratmayan bazı mekanları keşfedebilir ve İstanbulun plajlarında günleşlenmenin keyfine varabilirsiniz.
İstanbulda rakı balık yapmak, asırlardan beri süregelen bir gelenek. Osmanlı İstanbulunun önceleri Haliç, sonra ise Boğaz kıyısı semtleri; ezelden beri birçok meyhaneye ev sahipliği yaptılar.
Osmanlı döneminde en ünlü meyhaneler, Rum meyhaneleriydi. İstanbulun nüfusunun 3te birinin gayrimüslim olduğu Yüzyılda, meyhaneleri ile öne çıkan Kurtuluş, Pera (Beyoğlu) ve Balat gibi semtler vardı.
Bugün İstanbulun en iyi meyhaneleri halen bu semtlerde konumlanıyor. Bu saydığım semtlerin haricinde Boğaz kıyılarındaki Beşiktaş, Arnavutköy ve Anadolu Yakasındaki Kadıköyde de keyifli mekanlar var.
İstanbul’da Yapılacak Eğlenceli Şeyler ve Aktiviteler by Serhat Engül
Filed Under: Aktiviteler, Featured
Tüm haftanın iş yoğunluğundan sıkılıp farklı aktiviteler yapmak istiyorsan bu yazımız tam da sana göre!
Eğer sen de İstanbul’da yaşıyor veya yakın zamanda İstanbul’a seyahat planlıyorsan ve "İstanbul’da farklı neler yapılır?" diye düşünüyorsan yazımızı okumaya devam etmeni öneririz.
Hafta sonunu yeşil ve mavinin içinde geçirmek isteyenlere Çilingoz’u tavsiye ederiz. Burası, diğer bildiğimiz tabiat parklarından farklı olarak daha az bilindik ve henüz herkesin keşfetmediği bir park.
Çatalca’da bulunan, İstanbul’dan kendi arabanız ile 1, saat sürenbu parka geliş yolları bol yeşillikli ve gelirken yolda hiç sıkılmıyorsunuz. Ayrıca Çilingoz’a gelirken yolda durabileceğiniz ve vakit geçirebileceğiniz farklı yeşillikli alanlar da mevcut.
Milli parkta dilerseniz kamp yapabilir, ateş yakabilir ve gölde su sporu deneyimi yaşayabilirsiniz. Fakat su sporları yaparken havanın sakin olduğu günleri seçmeyi ve Karadeniz’e kıyısı olduğundan yaşanabilecek olumsuz durumlar için önlem almayı unutmayın.
Çilingoz Tabiat Parkı'nı Ontrail Maps'te Keşfedin
Tabiat parkının içinde market, tuvalet ve konaklamak için yerler bulunuyor ve parkın içine girmek için bir ücret ödüyorsunuz. Binek aracın TL giriş ücreti bulunuyor eğer kamp yapacaksanız ise aracınız üzerinden TL'lik bir ücreti var. Fakat siz gitmeden önce resmî sitesinden tekrar kontrol etmeyi ve ona göre rotanızı oluşturmayı unutmayın. Burada dilerseniz ateş de yakabiliyorsunuz. Fakat bizim önerimiz buraya gelip gölde balık tutmanız.
Şehrin stresinden uzaklaşıp arabanızla gelip burada kamp ve kumsal keyfi gibi aktiviteler de yapabilirsiniz. Ayrıca doğanın güzelliğinden faydalanıp kendinize anı bırakabileceğiniz fotoğraf kareleri de çıkartabilirsiniz.
Ek olarak; denize çıkan yeşillikli orman yollarında yürüyüş yapabilir, hafta sonunuza böylece hareket katabilirsiniz.
📸: fatihbelediyesiŞehrin ortasında kano deneyimi tatmak isteyenler için güzel bir öneriyle geldik. Kontenjan ile sınırlı bu etkinliğe 18 yaş üzeri yüzme bilen herkes katılabilir. Eğitmen eşliğinde küçük bir teorik dersten sonra deneyiminiz başlıyor.
Gün batımı ve kanoların loş ışıkları ile Haliç kıyılarında görsel şölen yaşatan bu etkinlik için Fatih Belediyesi ile iletişime geçerek detaylı bilgi alabilirsiniz. Eğer gündüz vakitlerinde kano yapmak ve güneşin tadını sevdiklerinizle çıkartmak istiyorsanız Küçükçekmece gölünde veya Boğazda kano yapmayı düşünebilirsiniz. Sezonluk kuruldukları için gitmeden önce araştırıp rezervasyon yapmayı ihmal etmeyin!
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası