genç osman tiyatrosu kimin eseri / Genç Osman (A. Turan Oflazoğlu) Fiyatı, Yorumları, Satın Al - seafoodplus.info

Genç Osman Tiyatrosu Kimin Eseri

genç osman tiyatrosu kimin eseri

Genç Osman Destanı

II. Osman ile karıştırılmamalıdır.

Genç Osman Destanı, yüzyılda Kayıkçı Kul Mustafa tarafından yazılan ve Türk halk edebiyatının en önemli epik eserlerinden biri sayılan duygusal koçaklamadır. Yapıtta Osman adındaki genç bir yeniçerinin savaş sırasındaki yiğitliği ve ölümü anlatılmaktadır.

Yapıtın öyküsü ve Türk edebiyatı açısından önemi[değiştir

Turan Oflazoğlu Kimdir? Hayatı, Edebi Kişiliği, Eserleri

Turan OFLAZOĞLU (d. 17 Şubat , Adana) Yazar.

  • Turan Oflazoğlu, Vefa Lisesini ve İstanbul üniversitesi Edebiyat Fakültesi İngiliz Dili ve Edebiyatı, Felsefe bölümlerini bitirmiş, Washington&#;da tiyatro öğrenimi görmüştür.
  • Birçoğu basılmış, TV&#;de yayınlanan tarihsel konulu oyunlar yazdı.
  • Tiyatro eserleri dışında şiir, deneme, çeviri, senaryo türlerinde eserler vermiş; Nietzche, Rilke, Shakespeare, Kafka, Lorca ve Bergman&#;dan çeviriler yapmış, tiyatro üstüne yazılar yayınlamıştır.

Oyunlarında daha çok, tarihi olayları ve tarihi şahsiyetleri işlemiştir. İsmail Dede Efendi&#;nin yaşamını anlattığı &#;Yine Bir Gülnihal&#; ve henüz tahta çıkmaya hazır olamayan bir şehzadenin içinde bulunduğu durumu anlattığı &#;Deli İbrahim&#; adlı oyunları bunun başarılı örnekleridir.

Ayrıca Kafka, Nietsche, Rilke, Shakespeare gibi yazarlardan çeviriler yapmıştır.

Turan Oflazoğlu Eserleri

Tiyatro (Oyunları):

  • Keziban-Allah&#;ın Dediği Olur (),
  • Deli İbrahim (),
  • IV. Murat (),
  • Sokrates Savunuyor (),
  • Elif Ana (),
  • Fatih (Bizans Düştü adıyla, ),
  • Genç Osman (),
  • Kösem Sultan (),
  • III. SelimKılıç ve Ney (),
  • Güzellik ile Aşk (Şeyh Galib&#;in Hüsn ü Aşk&#;ından, ),
  • Atatürk (),
  • Cem Sultan(),
  • Sinan (),
  • Gardiyan (),
  • Dörtbaşı Mamur Şahin Çakır Pençe (),
  • Kanunî Süleyman (),
  • Yine Bir Gülnihal (),
  • Korkut Ata (),
  • Yavuz Selim ().

Senaryoları:

  • Topkapı (),
  • Mütarekeden Büyük Taarruza ().

Diğer Eserleri:

  • Seçme Şiirler (Rilke&#;den, ),
  • Shakespeare (),
  • Molière (),
  • Duino Ağıtları (Rilke&#;den, ),
  • Seçme Şiirler (Hölderlin&#;den, ).

Oyunları (Özet)

1. Keziban: Kan davası konusunu işlediği, eseridir. Oyunda kan davası vasıtasıyla öc alma tutkusu işlenmiştir.

2. Allah&#;ın Dediği Olur: Bir köy ağasının köylüyü sömürmesi, mallarını, topraklarını alması ve köy gençlerinden birisinin dini değerleri istismar ederek ağaya oynadığı oyun anlatılmıştır.

3. Deli İbrahim: Sultan İbrahim&#;in yaptığı iç savaşın anlatıldığı tiyatro eseridir. Genç Osman, IV. Murat, Deli İbrahim, Kösem Sultan iktidar dörtlemesinden biri olan bu oyunda iktidarda bulunanların zaafları, cehaleti ve bu durumdan yararlananların entrikaları anlatılmıştır.

4. Sokrates Savunuyor: Bilinçsiz halk ile aydın çekişmesinin işlendiği eserin konusu Sokrates&#;ın fikirleri ve içgüdülerine, geleneğe ve kişisel çıkarlara düşkün insanlar arasındaki çatışma anlatılır.

5. IV. Murat: İktidar tutkusunun, yükselme hırsıyla çevrilen entrikaların ele alındığı tiyatro eseridir. Çocukluğunda kendisini hırpalayanları büyüdükten sonra baskı altına alan, mutlak bir şekilde kişisel iktidarını kurmaya çalışan, sınırsız gücüne ve iktidarına yenik düşen Osmanlı padişahı IV. Murat anlatılmıştır.

6. Güzellik ile Aşk: İnsanın iradesinin yüceltildiği tiyatro eseridir. Şeyh Galib&#;in Hüsn ü Aşk mesnevisinden yararlanılarak yazılmış bu eserde sevgiliye, diğer bir deyişle hedefe ulaşmanın bir bedel gerektirdiği düşüncesi vardır. Bu düşünce oyunun kişileri aracılığıyla anlatılır.

7. Cem Sultan: İktidar mücadelesi anlatılır.

8. Dört Başı Mamur Şahin Çakırpençe: İnsanoğlunun iki zıt karakterinin, güçlü ile güçsüzün işlendiği tiyatro eseridir.

9. Kösem Sultan: İktidar tutkusunun getirdiği ihtiraslara kapılmış bir insanın ruhsal yapısının işlendiği tiyatro eseridir.

Yine Bir Gülnihal: İsmail Dede Efendi, yaptığı güzel bestelerle II. Mahmut&#;un beğenisini kazanmış ve himayesine girmeyi başarmıştır. Saray&#;da bulunduğu sıralarda, gönlünü haremden Gülnihal adlı bir cariyeye kaptırır. Gülnihal de ona aşıktır. Karısının adı da Gülnihal olan İsmail Dede Efendi, iki aşk arasında acı çekmektedir. Ayrıca Mevlevi dergahına bağlıdır ve Saray ile dergah arasında da seçim zorluğu yaşamaktadır.

İki Gülnihal&#;in sevgisi arasında çıkmaza düşen İsmail Dede Efendi, Mevlana&#;dan yardım ister. Mevlana da ona, aşkın en büyük mutluluk olduğunu ve aşkını Allah&#;a yöneltmesi gerektiğini söyler.

Düşsel bir ışık içinde beliren Mevlana, Allah&#;a ulaşmanın en güvenli yolunun musiki olduğunu belirtir. İsmail Dede Efendi&#;ye yaşadığı acıları ezgiye dönüştürmesini öğütler. Bu çelişkili duygularını, yaptığı güzel bestelerle dile getirir.

Padişahın Batı müziğine yöneldiğini düşünen İsmail Dede Efendi, sanatına son noktayı koymaya kararlıdır. Öğrencisi Dellalzade&#;den kendi bestelerini bir kitapta toplamasını ister.

Edebiyat

GENÇ OSMAN OYUNU NE ANLATIYOR

Sümeyye Erdoğan'ın Ankara'da izlemeye gittiği "Genç Osman" oyununda ve oyun sonrasında yaşananlar ilk bakışta odatv'nin sayfalarında yer almaya yakışmayacak bir kişisel olay gibi göründü. Bu konuda çekimser kaldık. Ancak Erdoğan'ın internet sitelerine düşen açıklamasını okuyunca yanıldığımızı anladık.

Sümeyye Erdoğan'ın "alınganlık"ı, öyle kişisel bir alınganlık değil, tarihsel bir alınganlıktır! İnsanın insanlaşma tarihini oluştururken sürdürdüğü mücadelede önemli bir çatışma noktasıdır! "Aydınlanma" diye bir zorunlu tarihsel süreci, hepsi dinsel gücün karşısında olmuş ve milyonlarca insanının acılarıyla kanı pahasına yapılmış (,,, vs) devrimleri yaşamış insanlığın bu gelişiminin sonuçlarını kavrayamamış ve buna ayak uyduramamış, ama bu karşıkonulmaz tarihin karşısında, "simge"lerden güç alarak ve de "modern" bir olgu olan sakızıyla (Alınganlık 1: "sahnenin önüne gelerek 'pardon ben anlayamadım da sormak istiyorum, bu nedir??' diyerek sakız çiğneme hareketi yaptı!.. Seyirciden birinin ufacık bir ağız hareketinden dolayı!.. -Sessiz ve gayet sıradan bir şekilde- sakız çiğnediği için!..") bu gerçek karşısında denge sağlamaya çalışmış bir insanın ruh halini görüyoruz. (Psikolojik bir inceleme için iyi bir veri olacağına inandığım "twitter" mektubunu psikoloji bilimiyle uğraşanlara havale ediyorum.)

*

Sümeyye Erdoğan, niçin "Genç Osman" oyununa gitmeyi tercih etti? 10 yıllık devr-i iktidarında ne "baba" Erdoğan'ı, ne Cumhurbaşkanını, ne de AKP'den bir bakanı, (belki milletvekilini de) tek bir tiyatro oyununda, operada, müzikalde, klasik müzik konserinde gören olmadı. Şimdi bu sevdanın nedeni "Muhteşem Yüzyıl"dan kaynaklanıyor olabilir diye düşünüyorum. Ancak büyük yanılgı da "Muhteşem" duygularla ve beklentilerle izlemeye geldiği oyunun Turan Oflazoğlu gibi "Muhteşem" bir adamın yazdığı biraz "başka" bir oyun, "Genç Osman" oyununun olmasından doğmuştur. Sümeyye Erdoğan'ın beklentilerini boşa çıkaracak zevzekliklerle(!) dolu bu oyunun, izleyicimizin kafasındaki "gerçek"leri hayli rahatsız ettiği anlaşılıyor. (Alınganlık 2: "Bir de şarkının 'halkın çoğu aç, azı toksa' kısmında 'azı tok' derken bariz bir şekilde eliyle bizi gösterdi!..")

*

Genç Osman, meczup ve biraz aklı yerinde olmayan amcası Mustafa'nın yerine padişah yapılınca genç ve "toy" olmasına karşın büyük işlere girişir. Yeniçerilerin ve sipahilerin haydutluklarının önüne geçmek ister: "OSMAN Hicazdan dönerken Anadolu'da kalıp yeni bir ordu kuracağım oradaki Türkmenlerimden. O bozulmamış kanla yenileyeceğim devletin bünyesini!" (Genç Osman, s. T. Oflazoğlu, Kültür Bakanlığı Yayınları-Ankara) 

Tek eşliliği savunur! "OSMAN Harem hayatına, yüzyılların bu rezaletine son verip tek kadınla evlenmeyi başlatacağım ülkede!" (s) Buna haremi dağıtarak kendisi örnek olur! Bu iş kayınpederi olduğu halde Şeyhülislam Esat Efendi'nin bile hoşuna gitmez.

Kuranın Türkçe söylenmesini ister! "OSMAN Öz halkım anlamıyor Kuran dilini, Tanrıyı Türkçe konuşturmalıyız!" (s. 57)

Anadolu'da eşkıyalarca tahılları, malları talan edilen yoksul köylülerin İstanbul'a göç etmelerini araştırır, onlara sahip çıkar! Yeniçeriler ise sipahilerle birleşip, Genç Osman'ın Anadolu'ya geçme isteğinden rahatsız olurlar: "1. SİPAHİ Niçin gitmek istediği bilinmektedir. Anadolu'ya geçmesi bizden vazgeçmesidir!" (s)

Her ay yapılan kutlamaları, bayramları tek güne indirir. "OSMAN Ne bayram delisidir bu benim milletim!" diyerek "Lala"ya emir verir: "Padişah yılda bir gün tebrik kabul edecek bundan sonra, bütün bayramlar kutlanmış olacak böylece!" (s. 97)

Ülkesindeki insanların "Kul" değil de "Halk" olmalarını ister: "OSMAN Ya ben kul değil, halk istiyorsam? Kulluk ortadan kalksın istiyorsam?" (s. 45)

*

"Genç Osman" oyunu anlaşılacağı gibi tarihsel konumunun çok ilerisinde işler yapmaya çalışan padişahın trajik sonunu anlatır. Karşısındaki güç "Yeniçeriler" ve "Sipahiler" ve gizli düşman aynı zamanda padişahın da kayınpederi olan Şeyhülislam Esat Efendi'dir. Turan Oflazoğlu, dinciler, askerler ve yönetim arasında süren bu açık/gizli savaşın gerilimini oyunun merkezine koyar. Oyunu sahneye koyan Şakir Gürzumar, anlaşılan, sipahi ve yeniçerilerin "dansı"na özel bir önem vermiş, bu diyalogları sahne hareketleriyle, -seyirciyle "göz" teması dahil- temas kurarak oyunun bir yana sarkmasını önlemiştir. Sümeyye Erdoğan'ı rahatsız eden sahnelerin çoğunun burada olduğu anlaşılıyor:

"1. SİPAHİ (bir kadeh yuvarlayıp)

Rakı değil mübarek elmas tozu, yıldızlar çaktı boğazımda!

(Dudağını yalıyarak)

Kemençe yoksa zulüm işkence çoksa durum bomboksa;

kanun yoksa töreler kurallar çoksa ama düzen yoksa

durum bomboksa; hele ney yoksa

sevda denen şey çoksa ama sevgili yoksa

iştah pek çoksa cepte metelik yoksa

çoklar aç azlar toksa durum bomboksa

çalmazsa çalmasın sazlar!"  (s)

()

"1. YENİÇERİ

Edepten çıkmak yok, biz bize değiliz;

burda soylu kişiler var, boylu kişiler var." (s. 73)

*

Sümeyye Erdoğan'ın, bu büyük eylemini, "başörtüsü" nedeniyle hakarete uğradığı için yaptığını söylemesi ise başörtüsü denen -bence- özel örtünün, tüm toplum tarafından artık kanıksanmış bir "mağduriyet" aracı olduğunu, bir başka deyişle artık bir mağduriyet ifade etmediğini kanıtlamaktadır. (Alınganlık 3: "Fakat durum belliydi, çünkü adam aslen sakıza değil, başörtüsüne takmıştı!..")

*

Sümeyye Erdoğan anlaşıldığı kadarıyla, naif, içten ve oldukça dürüst bir insan. Eğer onu yetiştiren şartlara isyan etmeyi başka bir biçimde yapabilse ve oyunu –salondaki diğer başörtülüler gibi- sonuna dek izleyebilseydi, içten inanıyorum ki yazarın/yönetmenin/oyuncu Tolga Tuncer'in vermek istediği gerçeklerin mesajını alacaktı. Ve muhtemelen babasına, niçin partisinde üç-beş eşli milletvekilleri olduğunu, niçin Kuran'ın geniş halk yığınlarınca anlaşılmaz bir dille okunmasında inat edildiğini, yüzyılda niçin insanların kutsal dinimizi ticarete alet ettiğini soracaktı.

Bu genç izleyicimizi, işte bu dürüstlüğü yüzünden, ne başörtüsü, ne askerlerin dansı, ne şu, ne bu, gerçekte, -oyunun başlarında geçtiği için terk etmeden önce izlediği- aşağıdaki repliğin rahatsız ettiğine inanıyorum:

"OSMAN

Yeryüzünün en güçlü devleti,

en zengin ülkesiyiz sözde.

Açlıktan ölenlerin bulunduğu bir ülkede

şölenler düzenlenip tıka basa yeniyorsa,

çıplakların soğuktan titreştiği yerde

kürklere sarınanlar olabiliyorsa;

ve bütün bunlardan sorumlu olan kişiye

cihan padişahı diye alkış tutuluyorsa

yazıklar olsun o padişaha da ona alkış tutanlara da!" (s. 12)

*

Ve Sümeyye Erdoğan'a son söz oyunun sonundaki replikten: "1. SİPAHİ Kabahat küçükten, bağışlamak büyükten!" (s. )

 

NOT: Eskiden, sosyalist devrimi yaptığımızda ilk işimizin, her şeyi devletleştirip tiyatroları özelleştirmek olduğunu hayal ederdim. Daha özgür, bağımsız ve eleştirel olabilmeleri ancak böyle sağlanabilirdi! Oysa şimdi, -bir zamanlar Tansu Çiller'in dediği gibi- dünyada devletinin tiyatrosu olan tek "komünist! ülke belki de Türkiye kaldı! Ve ben artık bunca müdahaleye karşın bu durumu savunuyorum. Dışarısı, yani “sivil” ortam o kadar kirlendi ki “resmi” olan onun yanında pak kalıyor. Yoksa tiyatro bu saldırganlık altında toptan yaşamımızdan silinip kaybolacak. Oyuncular dizilerde, reklamlarda sürünüp sanatı, sanatçı kavramını ayağa düşürecekler. Tiyatro Türkiye'de, kamunun kucağında daha güvende ve belki daha özgür diye düşünüyorum. Buna da Devlet Tiyatroları'nın oyunlarını tüm ülke sathında hınca hınç dolduran izleyiciler yanıt veriyor zaten.

Ahmet Yıldız

seafoodplus.info

İnsanlığın üstün bir anlayışa yükselmesi
ancak büyük birinin batmasıyla olur bazen.
Halkın gecesine Tanrı&#;nın uzattığı
yeni tutuşmuş bir meşaledir bu ölüm.
Yüz bin güneş birden ışık salsa,
onun kadar genişletemez bilinç ufuklarını&#;

&#; Sanat Kurumu En İyi Kostüm Tasarımı Ödülü &#; Gülümser Erigür
&#; Sanat Kurumu En İyi Işık Tasarımı Ödülü &#; Şükrü Kırımoğlu

AKIN EROZAN

TOLGA TUNCER

AHMET ERKUT

KUTAY SUNGAR

VOLKAN ÖZGÖMEÇ

NUSRET ŞENAY

CAHİT ÇAĞIRAN

KAYHAN SARIGÖLLÜ

UĞUR KAYA

MİNE MEDYA HAKTANIR

İHSAN SANIVAR

NEŞE BAYKENT

FÜSUN AKAY

HALİT GÜNGÖR

NEJAT ARMUTÇU

METE YAVAŞOĞLU

EFE ÜNSAL

SİBEL DURAK

İLHAN DELİKTAŞ

ÜLKER KILIÇASLAN

ÇAĞILHAN ÖZTORNACI

ÇAĞLAR EKİNCİ

GİYSİ TASARIMI

GÜLÜMSER ERİGÜR

IŞIK TASARIMI

ŞÜKRÜ KIRIMOĞLU

MÜZİK

CAN ATİLLA

KOREOGRAF

HANDAN ÖZER

YÖNETMEN YARDIMCILARI

MURAT GÖKÇER

ASUMAN BORA

SAHNE AMİRİ

ERTUĞRUL ÖZKAN

KONDÜVİT

H. ALP DUMAN

IŞIK KUMANDA

YUSUF ERGİN

SUFLÖZ

DİLEK ALTINTAŞ

DEKOR SORUMLUSU

SEMİH KOLAÇ

AKSESUAR SORUMLUSU

SATILMIŞ ÇAKIR

This site uses Akismet to reduce spam. Learn how your comment data is processed.

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.