erzurum kongresi ulusal egemenlik maddeleri / Erzurum Kongresi

Erzurum Kongresi Ulusal Egemenlik Maddeleri

erzurum kongresi ulusal egemenlik maddeleri

Erzurum’dan Sivas’a Hey’et-i Temsiliye (Temsil Kurulu)

                    Birinci Dünya Savaşı’nın sonunda imzalanan Mondros Mütarekesi ile Türkiye’nin önünde yeni bir dönem açıldı. Savaş yıllarının biriktirdiği ölümler, acılar, felaketler toplum hayatını derinden sarsarken, siyasi, idari, iktisadi alanlarda değişiklikler meydana geldi. Dört yıllık savaşa girişte ve bunun inatla sürdürülmesinde baş sorumlu görülen ittihatçıların, yurt dışına kaçmaları siyasette önemli tesirler yaratırken mütarekenin işgaller biçiminde uygulanması karşısında, Türk Milleti iki alanda faaliyete koyuldu. Birincisi siyasi alanda müdafaa-ı hukuk hareketi, ikincisi de Kuvayımilliye’nin ortaya çıkışı oldu. Bu iki hareketin temellendirdiği Milli Mücadele başlatıldı. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya geçerken akıl süzgecinden geçirdiği, zihninde canlı tuttuğu mücadeleyi iki esasa bağlıyor ya da bunlar etrafında topluyordu: Ulusal egemenliğe dayanan, kayıtsız şartsız bağımsız olan yeni Türk Devleti kurmak. Hareketin bir yanı askeridir, diğer yanı anayasaldır. Bunu her anda ve yerde belli etmiş, halkı bunların etrafında toplamaya çalışmıştır. O, Samsun’a geldiği günlerde Türkiye’de anayasal düzen askıya alınmış, kapatılmasının üzerinden dört aydan fazla süre geçtiği halde seçimler yapılıp Mebuslar Meclisi toplanamamış, anayasa defalarca ihlale uğratılmıştı. Parlamento denetiminden uzak İstanbul hükümetleri bir yandan işgal güçlerinin baskılarını daha fazla hissederlerken, diğer yandan meşruiyet sorunu yaşıyorlardı. Sonuncusu o sıralarda fazla da önemsenmiyordu. Hâlbuki parlamento, bir hükümetin en büyük dayanağı, en önemli sığınağı idi. Parlamentosuz hükümetin, dalgalara açık gemiler gibi okyanusta yalpaladığı sonradan anlaşılacaktır. İşgallerin genişlemesi seçimlerin yapılmasındaki zorlukları ortaya çıkardı. Mustafa Kemal Paşa’nın kongreler yoluyla milletin sesini dünyaya duyurmak, millet iradesini egemen kılmak çabaları böyle bir ortamda kuvvet kazandı. Kongreler, tıpkı parlamento gibi toplanıyor, çalışıyor ve böyle bir görevi üstlenmiş görünüyordu. Ancak kongreleri sürekli açık tutmanın, tutabilmenin de olanaksızlığı ortadaydı. Hem kongre açık olmadığı zaman onun adına karar alabilecek hem de kongrelerden çıkacak kararları uygulamaya koyacak ondan farklı bir başka kurula, bir çeşit icra organına ihtiyaç duyuluyordu. İşte Hey’et-i Temsiliye (Temsil Kurulu) böyle bir ihtiyaçtan doğmuştur ya da problemin çözümü olarak görülmüştür.

         

        23 Temmuz ’da toplanan Erzurum Kongresi’nin ilk gününde Mebuslar Meclisi’ndeki çalışma yöntemi kabul edilmiş olduğundan yeteri sayıda komisyon kurulmuştu. Bunlardan biri olan Nizamname Encümeni (Tüzük Komisyonu ), yeni kurulacak cemiyetin tüzüğünü hazırlamakla yükümlü idi. Kongre iki ayrı cemiyet tarafından düzenlenmiş bulunduğundan bunların birleştirilmeleri ile önce cemiyetin unvanı belirlendi. Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti ile Trabzon Muhafaza-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti’nin yerini Şarki Anadolu Vilayâtı Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti aldı. Doğu vilayetleri ile Doğu Anadolu vilayetleri arasındaki en önemli fark, ikincinin birinciden daha geniş bir kapsama sahip olması idi. Nitekim Doğu vilayetlerinden maksat altı doğu vilayeti olup Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Elazığ ve Diyarbakır vilayetleri ile Erzincan bağımsız sancağı idi. Doğu Anadolu Vilayetleri ise söz konusu altı vilayetle birlikte Trabzon Vilayeti’ni ve tüzüğün yedinci maddesinin zeylinde[i] açıklandığı üzere bağımsız livalar meyanında Erzincan ve Canik Sancağı’nı da kapsıyordu.

         

                    Tüzüğe göre yeni cemiyetin kuruluşu, merkezi, Temsil Kurulu ile bu kurulun görev ve yetkileri şu şekilde belirleniyordu: a) Temsil Kurulu, Umumi Kongre tarafından, gereken özelliklere sahip kongre içinden veya dışından seçilecek en az dokuz, en çok 16 kişiden oluşacak, içlerinden biri başkan seçilecek, bir de yazı kurulu bulunacak, b) Temsil Kurulu’nun merkezi, duruma ve olayların gelişimine göre en uygun göreceği yer olacak, c) Temsil Kurulu, umumi kongreye karşı sorumlu olup, umumi kongre Temsil Kurulu’nu yerinde tutacak veya yeniden seçecek ve onun hesaplarını inceleyip kabul edecekti. Temsil Kurulu’nun üye sayısı vilayet ve bağımsız sancaklara göre belirlenmiş olup, en az sayı üzerinden dokuz üye vilayet ve sancaklardan birer temsilcinin, en çok sayı üzerinden 16 üye vilayetlerden ikişer, bağımsız sancaklardan birer temsilcinin seçilmesiyle gerçekleştirilmiş olacaktı. Temsil Kurulu’nun ne şekilde seçileceğine dair tüzüğün 7. maddesinin zeylinde açıklama getirilmiş bulunmaktaydı. Buna göre, Temsil Kurulu üyeleri, mensup bulundukları vilayet veya bağımsız sancaktan, kongrede hazır bulunan delegeleri tarafından belirlenen sayının iki katı olarak gösterilecek aday arasından Kongre Genel Kurulu’nca seçilecekti. Bu demektir ki vilayetlerin kongreye katılan delegeleri kendi vilayetleri adına dörder, bağımsız sancakların delegeleri ikişer aday belirleyip genel kurula sunacaklar, Temsil Kurulu üyelerinin seçimini genel kurul yapacaktı. Delegeleri kongreye yetişememiş olan vilayet ve sancaklar adına veyahut kongre toplanmamış olduğu bir zamanda her hangi bir sebepten dolayı boşalan üyeliğe seçilecek kişiler, Temsil Kurulu ile cemiyetin ilgili merkez heyetleri arasında haberleşme yapılarak kararlaştırılacaktı. Bu durumda yine merkez heyetleri, iki kat aday bildirecekler ve bunlar arasından seçimi, genel kurul toplantı halinde bulunmadığından, Temsil Kurulu yapacaktı. Temsil Kurulu da vilayetler adına duruma göre bir veya iki, bağımsız sancaklar adına bir kişiyi seçip Temsil Kurulu’na dâhil edeceklerdi.

         

                    İlk Temsil Kurulu, Erzurum Kongresi Genel Kurulu tarafından 7 Ağustos ’da dokuz kişi olarak seçildi ve tüzük gereğince bu seçim, 24 Ağustos ’da Erzurum Vilayeti Makamı’na bildirildi. İlk bakışta bundan, seçimin en az sayı üzerinden yapılmış olduğu anlamını çıkarmak kolay, fakat aynı zamanda yanıltıcıdır. Nutuk’ta ya da ona paralel yazılan hatıralarda dokuz kişilik liste verilirken bunların hangi vilayet ya da sancak adına seçilmiş oldukları belirtilmediğinden, sonraki çalışmalarda önemli yanılgıların ortaya çıktığı görülmektedir. Bu itibarla konuyu biraz daha irdeleyerek yanılgı sebeplerinin ortadan kaldırılması gerekmektedir.

         

         

         

        Temsil Kurulu’na Kimler Seçildi?

         

        Erzurum Kongresi Genel Kurulu, yeni bir cemiyetin tüzüğünü hazırlayıp kabul etmiş ve çalışmalarını nihai noktaya ulaştırmış bulunuyordu. Şimdi sırada son esaslı madde olarak Temsil Kurulu üyelerinin seçimi bulunuyordu. Bu arada Mustafa Kemal Paşa, en yakın beş arkadaşıyla, 5 Ağustos ’da gizli bir toplantı yaparak Temsil Kurulu’na girip girmemesi meselesini görüştü ve düşüncelerini yazılı olarak bildirmelerini istedi. Temsil Kurulu’na girmemesi yönündeki çoğunluk kararına rağmen o, sebeplerini de açıklayarak aksi doğrultuda hareket etti ve memleketin geleceği ile birinci derecede ilgili böyle bir kurulda bulunmayı gerekli gördü. Bununla birlikte son kararı verecek olan Kongre Genel Kurulu idi. Temsil Kurulu’na kimlerin seçildiği konusu ile ilgili olarak yapılan çalışmalar genellikle Nutuk’taki bilgilere ve 24 Ağustos ’da vilayet makamına verilen yeni cemiyetin beyannamesine dayanmaktadır. Söz konusu beyannamede Temsil Kurulu üyelerinin isimleri ve hüviyetleri şu şekilde belirtiliyordu:

         

        Mustafa Kemal Paşa   :Sabık Üçüncü Ordu Müfettişi, askerlikten müstafi.

        Rauf Bey                      :  Bahriye Nazırı Esbakı.

        İzzet Bey                      : Sabık Trabzon Mebusu.

        Raif Efendi                  : Sabık Erzurum Mebusu.

        Servet Bey                   : Sabık Trabzon Mebusu.

        Şeyh Fevzi Efendi       : Erzincan Nakşi Şeyhi.

        Bekir Sami Bey           : Beyrut Valii Esbakı.

        Sadullah Efendi          : Sabık Bitlis Mebusu.

        Hacı Musa Bey           : Mutki Aşireti Reisi.

         

        Bu listede yer alanlardan ilk üçü Erzurum, İzzet ve Servet Beyler Trabzon, Şeyh Fevzi Efendi de Erzincan delegesi olarak kongreye katılmışlardı. Diğer üç üye, yani Bekir Sami Bey, Sadullah Efendi ve Hacı Musa Bey, kongreye katılmamışlar, dolayısıyla Temsil Kurulu’na kongre içinden değil, kongre dışından seçilmişlerdi ki burada tüzüğe aykırılık söz konusu değildir[ii]. Böylece Erzurum’da seçilen ilk Temsil Kurulu’nun dokuz kişiden ibaret bulunduğu anlaşılmış olmaktadır.

         

         

        Temsil Kurulu Üyeleri Nasıl Seçildi?

         

        Temsil Kurulu üyelerinin nasıl ve ne şekilde seçilecekleri, tüzüğün 7. maddesinin zeylinde gösterilmiş bulunuyordu. Bununla birlikte Erzurum Vilayeti Makamı’na sunulan 24 Ağustos tarihli cemiyetin beyannamesinde, kimin hangi vilayet ve/veya bağımsız sancak adına seçilmiş olduğu belirtilmemiştir. Bu durum bazı hatıralarda ve araştırma eserlerde karışıklığa sebep olmuş görünmektedir. Mustafa Kemal Paşa Nutuk’ta Erzurum’dan Sivas’a gelişlerini anlatırken “Nihayet Hey’et-i Temsiliye azası olarak, Erzurum’dan üç kişi, Erzincan’dan bir kişi ve Sivas’ta bulduğumuz Bekir Sami Bey’le beş kişi olduk” demekte, Kâzım Karabekir Paşa da Temsil Kurulu üyelerini sayarken, Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Hoca Raif Efendi’den sonra parantez içinde Erzurum yazmaktadır. İlk bakışta bu ifadelerden Temsil Kurulu’na Erzurum’dan üç kişinin seçilmiş olduğu izlenimi edinilmektedir ki, söz konusu tüzük gereğince mümkün değildir. Çünkü vilayetler adına en çok iki kişinin seçilebileceği hususu kesinlik kazanmış bulunmaktadır. Erzurum Kongresi’nde Gümüşhane delegesi olarak bulunan Zeki (Kadirbeyoğlu) Bey’in hatıra notlarına dayanan Mahmut Goloğlu, Temsil Kurulu için Mustafa Kemal Paşa’nın hazırladığı listeden söz etmekte ve 7 Ağustos’ta oturum açılır açılmaz başkanlığa sunulan bir önerge ile dokuz delegenin aday gösterildiğini yazmaktadır. Esasen dokuz kişilik liste nizamnamenin seçimle ilgili 7. maddesinin zeyline aykırıdır. Her vilayet ayrı ayrı seçilecek üye sayısının iki katı, bağımsız sancaklar yine ayrı ayrı olmak üzere ikişer aday gösterebileceklerdi. Temsil Kurulu’nu seçmek için tek bir liste verilemezdi. Bu, kâğıt üzerinde böyle göründüğü gibi, tatbikatı da böyle olmuştur. Çünkü kongre zabıtları Temsil Kurulu üyelerinin seçiminin söz konusu nizamnameye uygun olarak yapılmış olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

         

        7 Ağustos Perşembe günü on üçüncü birleşimin birinci oturumunda başkan Mustafa Kemal Paşa Temsil Kurulu seçimine geçilmesini istediği zaman, Gümüşhane delegesi Zeki Bey, öncelikle üç kişilik tasnif kurulunun belirlenmesini önerdi ve bu önerge kabul edilerek Zeki (Gümüşhane), Rıfat (Tokat) ve Cevat (Hasankale) beyler söz konusu kurulun üyeliklerine getirildiler. Bundan sonra Temsil Kurulu’nun seçimine geçildi. Öyle anlaşılıyor ki Temsil Kurulu, her vilayetten ikişer üye hesabıyla en çok sayı üzerinden seçilecekti. Bunun için 7. maddenin zeyline göre hareket edildi ve her vilayetin delegeleri seçilecek üye sayısının iki katı yani dörder, Erzincan bağımsız sancağı iki adayı belirleyip ayrı ayrı mazbatalarla başkanlık divanına bildirdiler. Diyarbakır ve Elazığ vilayetleri ile Canik bağımsız sancağı kongreye delege göndermemiş olduklarından, Van delegeleri de Erzurum’dan seçildikleri ve temsil etmiş oldukları vilayetin durumuna hakkıyla vakıf bulunmadıkları gerekçesiyle kongrenin son günü istifa ettiklerinden dolayı üç vilayet ile bir bağımsız sancak adına Temsil Kurulu’na aday gösterilemedi. Geride kalan dört vilayet ile bir bağımsız sancak adına gösterilen adaylar şunlardı:

         

        Erzurum: funduszeue.infoa Kemal Paşa

                         funduszeue.info Raif Efendi

                         3. Hınıs Mümessili Celal Bey

                         4. Kiğı Mümessili Said Bey

         

        Trabzon:   1. İzzet Bey (Maçka)

                          2. Servet Bey (Merkez)

                          3. Hasan Efendi (Ordu)

                          4. Necati Efendi (Rize)

         

        Sivas     :   1. Bahriye Nazırı Esbakı Rauf Beyefendi

                          2. Beyrut Vali-i Esbakı Bekir Sami Bey

                          3. Karahisar Mebus-ı Sabıkı Mustafa Efendi

                          4. Suşehri Kazası Mümessili Hakkı Bey

         

        Bitlis    :     1. Mutki Aşireti Reisi Musa Bey

                           2. Bitlis Mebus-ı Sabıkı Sadullah Efendi

                           3. Muş Belediye Reis-i sabıkı Behlül Efendi

                           4. Siirtli Necmeddin Efendi

         

        Erzincan:    1. Erzincan Müftüsü Osman Fevzi Efendi

                           2. Mümessil Şeyh Hacı Ahmet Fevzi Efendi

         

        Oyların sayımı neticesinde,

         

        Erzurum adına Mustafa Kemal Paşa 46 rey ile

        Erzurum adına Hoca Raif Efendi 36 rey ile,

        Trabzon adına Servet Bey 42 rey ile

        Trabzon adına İzzet Bey 38 rey ile,

        Sivas adına Rauf Bey 46 rey ile

        Sivas adına Bekir Sami Bey 34 rey ile,

        Bitlis adına Sadullah Efendi 45 rey ile

        Bitlis adına Hacı Musa Bey 45 rey ile,

         

        Erzincan adına Hacı Fevzi Efendi 40 rey ile kongre genel kurulu tarafından Temsil Kurulu üyeliklerine seçildiler. Kurulun başkanlığına tüzüğün 7. maddesi uyarıca Mustafa Kemal Paşa getirildi. Vilayetlerden en çok sayı üzerinden seçilmiş olmalarına rağmen, en az sayı olan dokuzda kalan Temsil Kurulu üyeleri bir araya gelemediler. Mutki aşireti reisi Musa Bey, Mutki dağlarından çıkamamış, Sadullah Efendi ortalarda görünmemiş, Servet ve İzzet Beyler kongre biter bitmez birer mazeretle Trabzon’a dönmüşlerdi[iii]. Geride kalan beş kişi, - ki bunlardan bir olan Bekir Sami zaten o sırada Sivas’ta bulunuyordu- Şarki Anadolu adına Sivas Kongresi’nde bulunmak üzere Erzurum Kongresi’nce görevlendirildiler ve 29 Ağustos ’da Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Hoca Raif Efendi, Erzincan Şeyhi Fevzi Efendi kongreye katılmak üzere Sivas’a hareket ettiler. Bununla birlikte Erzurum’da seçilen dokuz kişilik Temsil Kurulu bütün hukuku ile varlığını sürdürdü.

         

        Temsil Kurulu’nun 2 Eylül ’da Sivas halkı ile ordu ve mülkiye mensupları tarafından pek gösterişli bir biçimde karşılandıklarını, Mekteb-i Sultani binasının ikametlerine tahsis edildiğini Erzurum’da yayımlanan Albayrak gazetesi okuyucularına duyurmakta idi. Mustafa Kemal Paşa da bu karşılamayı Nutuk’ta memnuniyetini belli edecek tarzda anlatmaktadır. Kurul onuruna verilen ziyafete Amerikalı muhabir Mr. Browne’ın da katıldığını belirten Albayrak, yazısını şöyle sürdürüyordu: “Şarkî Anadolu Hey’et-i Temsiliyesi namına Mustafa Kemal Paşa da kısa, fakat pek ruhlu bir nutuk ile cevap vererek, amal-i mukaddesat-ı milliyenin husûlü için bugün ordu ve taşra hükümetinin yek-vücud olduğunu söylemekte hiçbir beis görmediğini ilâve eyledi.” Erzurum, Sivas’taki kongreye genel bir kongre değil, Batı Anadolu vilayetleri kongresi olarak bakıyor ve Erzurum çevresini sözcülüğünü üstlenmiş görünen Albayrak gazetesi de bunu açıkça dile getiriyordu: ”Garbi Anadolu vilayetleri tarafından Sivas’ta akdi kararlaştırılan kongreye Şarkî Anadolu vilayetleri namına Hey’et-i Temsiliye’den müntehab bir hey’etin iştirak etmesi ve bu hey’etin Erzurum Kongresi mukarreratını teklif ve müdafaa ile mükellef bulunması kongrece takarrür etmişti. Bu kere Hey’et-i Temsiliye namına Sivas’a hareket eylemiş olan Mustafa Kemal Paşa ve Raif beyefendiler büyük bir ihtifal ile karşılanmışlar ve bu istikbal merasimi milli bir bayram mahiyetini iktisab eylemiştir.” Gazetenin haberine göre, Temsil Kurulu ya da bu kuruldan seçilen bazı üyeler, Erzurum Kongresi’nin kararlarını Sivas Kongresi’ne önerecekler ve bu kararların aynen benimsenmesini savunacaklardı. Fakat burada sadece Erzurum’u temsil eden iki isimden söz edilmesi dikkat çekicidir. Bir sonraki nüshasında Albayrak, “Sivas Kongresi’nin Şarkî Anadolu Erzurum Kongresi’nce takarrür eden esasları kabul edeceği şüphesiz görünüyor.” demek suretiyle, Temsil Kurulu’nun kongre üzerinde oluşturacağı etkiyi vurguluyordu[iv].

         

        Temsil Kurulu’nun Erzurum’da seçimini müteakip göreve başladığı, Müdafaa-ı Hukuk Erzurum Merkez Heyeti’ne gönderdiği 18 Ağustos ve 21 Ağustos tarihli iki ayrı yazısından anlaşılmaktadır[v]. Her iki yazının altında Şarkı Anadolu Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti Hey’et-i Temsiliyesi unvanının üzeri mühürlenmiş ve Mustafa Kemal Paşa tarafından imzalanmıştır. Daha sonra kurul üyelerinden İzzet ve Servet Beyler Trabzon’a gittiklerinden, Bekir Sami, Sadullah ve Hacı Musa Beyler Erzurum’a hiç gelmemiş olduklarından geride sadece dört kişi kalmış bulunuyordu. Bununla birlikte seçildiği andan itibaren halkın ve resmi idare yetkililerinin başvuru yerinin Temsil Kurulu olduğu bildirilmiş, adı geçen kurulun halk ve yönetimler üzerinde etkisi her geçen gün daha da artmış ve bu olay yeni bir dönemin başlangıcını teşkil etmiştir. Erzurum Hey’et-i Temsiliyesi döneminde kurul başkanı Mustafa Kemal Paşa yazışmalarında, kurul adıyla değil, önceki resmi göreviyle yani Üçüncü Ordu Müfettişliğinden Müstafi M. Kemal ya da sadece M. Kemal imzasını kullanmıştır. Toplantı yapılamaması ve karar alınamamasını çoğunluğun bulunmayışına bağlayan görüş, cemiyetin tüzüğü ve dernekler yasası göz önünde bulundurulduğunda haklı sayılsa da Sivas’ta Bekir Sami Bey’in katılımı ile salt çoğunluk temin edildiği ve Refet Paşa’nın dâhil edilmesiyle sayı arttığı halde toplantı yapılamaması ve karar alınamamasının başka bir açıklaması olması gerekir. Yayımlanmış kararlarının başlangıcı 8 Eylül tarihini taşımakta olduğundan, Sivas Kongresi çalışmalarının Temsil Kurulu toplantılarını aksatmadığı da ortadadır. Bununla birlikte Hey’et-i Temsiliye Namına M. Kemal imzalı yazışmalar başlangıçta yok denilecek kadar azdır. Muhtemelen ilk toplantı 9 Ağustos tarihli olup, Kâzım Karabekir Paşa’nın Temsil Kurulu’na istişari üye alınması ile ilgilidir ki burada Mustafa Kemal Paşa “Hey’et-i Temsiliyeden M. Kemal” imzasını kullanmıştır[vi].

         

        Dokuz kişilik Temsil Kurulu’nun üye sayısını on altıya yükseltme çalışmaları Sivas’ta başlatıldı. Canik Sancağı adına bir üyenin seçimi ile ilgili olmak üzere Canik Müdafaa-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti Hey’et-i Merkeziyesi ile haberleşmek suretiyle Temsil Kurulu’na iki aday gösterilmesi sağlandı. Sivas Kongresi toplantı halinde olmadığından Erzurum Kongresi’nde kabul edilen cemiyet tüzüğü gereğince, adaylardan Refet Bey[vii], Temsil Kurulu’na onuncu üye olarak yine Temsil Kurulu tarafından seçildi[viii]. Kongre toplandıktan sonra Erzurum’da kabul edilen tüzüğün veya yeni tüzük tasarısının Hey’et-i Temsiliye başlığını taşıyan yedinci maddesi, 7 Eylül ’da görüşülmeye başlandı. Erzurum Kongresi’nde kabul edilen tüzüğe göre, Temsil Kurulu Doğu Anadolu’nun bütününü temsil ediyordu. Sivas’ta daha işin başında Temsil Kurulu’nun nereleri temsil edeceği ve kaç kişiden ibaret bulunacağı gündeme getirilince, tartışmalar başladı. Bazıları on kişilik Temsil Kurulu’na vilayetlerden ikişer, bağımsız sancaklardan birer üye seçilmesini çok buluyorlar, on altı kişinin yeterli olacağını, dolayısıyla altı üyenin seçilmesiyle en azından bu senelik yetinilmesini savunuyorlardı. Nüfusun çoğunluğunu oluşturması bakımından Batı Anadolu için altı üyenin az olacağını düşünenler olduğu gibi, arada doğu ya da batı temsilciliği şeklinde ikilik bulunmadığı ısrarla dile getirildiğinden oturumu yönetmekte olan Reis Paşa, altı kişinin ilavesiyle Şarki ve Garbi Anadolu ve Rumeli Hey’et-i Temsiliyesi teşkilinin kabulünü oya sundu ve bu cihet ekseriyetle kabul olundu[ix]. Ayrıca söz konusu altı yeni üyenin Kongre heyeti tarafından seçilmesi de kararlaştırıldı. 11 Eylül’de on altı imza ile isimleri belirtilen altı adayın Temsil Kurulu’na üye seçilmesiyle ilgili bir önerge kongre başkanlığına sunuldu. Yapılan açık oylama sonucunda, Miralay Vasıf Bey (Karahisar-ı Sahip), Husrev Sami (Eskişehir), Hakkı Behiç (Bursa), Ömer Mümtaz (Ankara), Mazhar Müfit (Denizli ve Aydın) beylerle, Ratipzade Mustafa Efendi (Niğde) oy çokluğu ile Temsil Kurulu’na seçildiler[x]. Bu seçimde Erzurum Kongresi’ndekinden farklı olan husus, vilayetler ve bağımsız sancaklar adına sayının iki katı aday gösterilmemiş olmasından ibarettir. Bu suretle Temsil Kurulu ideal ya da en yüksek üye sayısına ulaştırılmış oldu.

         

        Temsil Kurulu’nun sayısındaki artışa ve Batı Anadolu’dan seçilen üyelerin katılımına bağlı olarak yedinci maddenin zeylinde kaçınılmaz değişikliğe gidildi. Erzurum’da kabul edilen tüzükte “Hey’et-i Temsiliye Şarki Anadolu’nun hey’et-i umumiyesini temsil eder.” denildiği halde, Sivas’ta “Hey’et-i Temsiliye vatanın hey’et-i umumiyesini temsil eder.” şeklinde düzeltme yapılmıştır[xi]

         

        Temsil Kurulu’nun yeni yapısı ve yetkileri konusunda, Erzurum’da seçilmiş ve Sivas Kongresi’ne iştirak etmemiş bazı üyeleri tarafından tüzük ve hukuk üzerinden yapılan eleştirileri, başka bir makalenin konusunu teşkil edecek mahiyet arz ettiğinden ve özellikle faaliyetlerinin çok kapsamlı olmasından, sadece yapılanma süreci ile yetinilmiş daha doğrusu bu hususta bir başlangıç girişiminde bulunulmuştur. Temsil Kurulu dönemi ve olaylarının yeni Türk Devleti’nin kuruluşunun nasıl gerçekleştirildiğini anlatması bakımından önemi çok büyüktür ve bu gün karşılaşılan bazı problemlerin benzerleriyle aynı günlerde karşılaşıldığı da bir gerçektir. Tarihte determinizm olmadığını unutmadan, o zamanki hatt-ı hareketin günümüzdeki problemin çözümünde üçüncü bir yol olarak denenmesi de düşünülmelidir.

         

         

         


        


        

        [i]Şarki Anadolu Vilayatı Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti (Nizamnamesi) -Türk Basma Evi- Erzurum Ayrıca bkz. Cevat Dursunoğlu, Milli Mücadelede Erzurum, Ankara s.


        

        [ii] Erzurum Kongresi ve Temsil Kurulu olgularının bir tanığı Kâzım Karabekir Paşa, iki ayrı eserinde farklı listelerden söz etmektedir. ’de basılan ilk eserinde (K. Karabekir, İstiklal Harbimizin Esasları, İstanbul , s. 91) Erzurum Kongresi’nin bir Temsil Kurulu yaptığını, üyeleri arasında kendisinin de bulunduğunu söyleyen Kâzım Karabekir Paşa, 10 kişilik bir liste sunmakta ve Mustafa Kemal Paşa’dan sonra kendi adını ilâve etmektedir: Mustafa Kemal Paşa. Kâzım Karabekir Paşa, Rauf Bey, Bekir Sami Bey, Hoca Raif Efendi, İzzet Bey, Servet Bey, Şeyh Fevzi Efendi, Sadullah Efendi, Hacı Musa Bey. Kâzım Karabekir Paşa ikinci eserinde (K. Karabekir, İstiklâl Harbimiz, Genişletilmiş Baskı, İstanbul , s. ) cemiyeti temsil etmek üzere dokuz kişilik bir temsil kurulunun seçildiğini belirtmekte, fakat bunlardan sekiz ismi kaydetmektedir: “Kongreye dâhil olanlardan Mustafa Kemal Paşa, Rauf Bey, Hoca Raif Efendi (Erzurum) , Servet, İzzet Beyler (Trabzon), Şeyh Fevzi Efendi (Erzincan), Kongreye dahil olmayanlardan ben ve Bekir Sami (Sivas Eski Valisi).” Bu ikinci listede Sadullah Efendi ile Hacı Musa Bey’in isimleri bulunmamaktadır. Kâzım Karabekir Paşa’nın Temsil Kurulu üyeliği bir problem gibi ortada durmaktadır. Üstelik o, her iki eserinde de buna işaret etmekte ve bununla ilgili belgeye de yer vermektedir:

                       

        Üçüncü Ordu Müfettiş Vekili ve 15 Kolordu Kumandanı

                        Kâzım Karabekir Paşa’ya Mahsustur

                        Paşa Hazretleri, Zat-ı Samileri Şarkî Anadolu Müdafaa-ı Hukuk Cemiyeti’nin derdest-i tabı ve takdim bulunan nizamnamesi madde-i mahsusası mucibince Hey’et-i Temsiliye azasından bulunduğunuzu arz ile takdim-i ihtiramat eyleriz, paşa hazretleri.

                       

                        Hey’et-i Temsiliye               azadan                        azadan                          azadan         azadan

                        Azasından                           Raif                            Süleyman                     Hüseyin               İzzet

                        M. Kemal                                                                 Necati                           Rauf

         

        Olayın tanıklarından Mazhar Müfit (Kansu) Bey de anılarında (M. Müfit Kansu, Erzurum’dan Ölümüne Kadar Atatürkle Beraber, I, Ankara , s. ) Kâzım Karabekir Paşa’nın “Hey’et-i Temsiliye’ye seçilmiş olmasına rağmen resmi listede, Onbeşinci Kolordu Kumandanı ve Üçüncü Ordu Müfettiş Vekili bulunması hasebiyle zikredilmediğini” yazmaktadır. Esasen bu konu bir tüzük meselesi olup adı geçen cemiyet tüzüğünün Teşkilat başlığını taşıyan üçüncü maddesinin sekizinci bendinde durum açıklığa kavuşturulmaktadır:

        “8- Hey’et-i Temsiliye, heyeat-ı merkeziye ve idareler, mesail-i mühimmede selahiyettar gördüğü zevatı azasından add ve istişare edebilir.” Bu çerçevede Kâzım Karabekir Paşa’nın kongrece seçilmiş değil, fakat Temsil Kurulu tarafından kendisine tebligat yapılmış istişari üyesi olduğu açıktır. Temsil Kurulu üyesi olarak Süleyman Necati’nin adını vermesi, ayrıca ikinci bir itiraz noktasıdır.         


        

        [iii] Dursun Ali Akbulut, “Heyet-i Temsiliye Nasıl Teşekkül Etti?”, Atatürk Üniversitesi Atatürk İlkeleri ve İnkılap Tarihi Enstitüsü Dergisi, I/4 (Mart ), s.


        

        [iv] Dursun Ali Akbulut, “Erzurum’dan Sivas Kongresi’ne Bakış”, Sivas Kongresi IV. Uluslar arası Sempozyumu Eylül , Ankara , s.


        

        [v] Yayına Hazırlayan: Prof. Dr. Bekir Sıtkı Baykal, Erzurum Kongresi ile İlgili Belgeler, Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü Yayınları No. 10 Ankara,  s.


        

        [vi] Bkz. Dip not 1.


        

        [vii] Diğeri Boşnakzade Süleyman Bey’dir.


        

        [viii] Mustafa Kemal Paşa ve beraberindekiler 2 Eylül ’da Sivas’a geldiklerinde Refet Paşa orada değildi. “Muhabere ile kendisinin Ankara’da olduğu anlaşıldı. Ankara’da Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşaya ‘derhal ve behemehâl Sivas’a gönderilmesini’ emrettim. Eylül’de geldi ve Heyeti Temsiliye azası olarak tarafımdan Kongre Heyetine takdim olundu.” (Nutuk, I, s. Ayrıca Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, Ankara , s. )  Sivas Kongresi’nin 7 Eylül Pazar günkü üçüncü birleşiminde Temsil Kurulu azasından Refet Bey’in kongre genel kuruluna takdimi Sivas’a geldiği güne tesadüf etmektedir. Bu durumda Refet Bey’in, yokluğunda ve kongrenin toplantı halinde olmadığı zamanda, muhtemelen 2 veya 3 Eylül günleri Temsil Kuruluna seçildiği var sayılabilir.


        

        [ix] Uluğ İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, Ankara , s


        

        [x] İğdemir, Sivas Kongresi Tutanakları, s


        

        [xi] Nizamname, Erzurum , s. Nutuk, I, s.

Milli M&#;cadele'nin kilit taşı 'Erzurum Kongresi' Cumhuriyetin ilk adımı oldu

Milli Mücadele hareketinin dönüm noktalarından olan ve Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Erzurum Kongresi, ulusal egemenliğin koşulsuz olarak gerçekleştirilmesine karar verilen ilk kongre olması ve Milli Mücadele'nin rotasının çizilmesi açısından önem taşıyor.

Ulu Önder Atatürk ve arkadaşları, 23 Temmuz 'da emperyalist güçlerin Osmanlı topraklarını paylaşmaya çalıştığı dönemde, Erzurum Kongresi ile Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atılmasını temin etti.

Düşman işgalindeki vatan toprağını kurtarmak için bağımsızlığa giden zorlu yolu Erzurum'dan sürdüren Atatürk ve silah arkadaşları, bu kongre sayesinde ülkenin bağımsızlığa giden yolunu açtı.

Doğu vilayetlerinden Erzurum, Sivas, Van, Bitlis, Diyarbakır ve Elazığ'a yönelik Ermeni tehlikesi ve kurulmak istenen Ermenistan'a tepki ile Trabzon vilayetinde de Trabzon, Rize, Gümüşhane, Ordu, Giresun'da Rum Pontus iddialarına karşı tedbir için toplanan Erzurum Kongresi, bölgesel bir kongre olmasına rağmen bütün yurdu ilgilendiren nitelikler taşıyor.

Erzurum Kongresi, hiçbir baskı ve yönlendirme olmadan Türk milletinin kendi hür iradesiyle almış olduğu milli bir kararın hayata geçirilmesiyle Türk milletinin var olduğu ve var olmaya devam edeceğinin en önemli göstergesi oldu.

Türk milletinin var olma mücadelesindeki ilk refleksini ve kararlılığını gösterdiği tarihi kongrede alınan "Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz." kararı ile Milli Mücadele yolunda büyük bir aşama kaydedildi.

Erzurum Kongresi'nin kapanışındaki konuşmasında "Tarih, bu kongremizi şüphesiz ender ve büyük bir eser olarak kaydedecektir." diyen Gazi Mustafa Kemal, bundan yıl önce Türkiye Cumhuriyeti'nin temellerinin atıldığı Kongre'nin önemine dikkati çekti.

Mustafa Kemal Paşa, "Milletimizin kurtuluş umuduyla çırpındığı en heyecanlı bir zamanda, fedakar sayın heyetimiz her türlü zahmete katlanarak Erzurum'da toplandı. Duygulu, asil bir ruh ve çok güçlü bir inançla vatan ve milletimizin kurtuluşuyla ilgili köklü kararlar aldı. Özellikle bütün dünyaya karşı milletimizin varlık ve birliğini gösterdi." sözleriyle kongrenin önemine vurgu yaptı.

"Milli sınırlar içinde vatan bir bütündür parçalanamaz"

Yoğun çalışma sonrası bugünlere de ışık tutan 23 Temmuz Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar şöyle:

- Milli sınırlar içinde vatan bölünmez bir bütündür, parçalanamaz.

- Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı millet topyekun kendisini savunacak ve direnecektir.

- Vatanı korumayı ve istiklali elde etmeyi İstanbul Hükümeti sağlayamadığı takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükümet kurulacaktır. Bu hükümet üyeleri milli kongrece seçilecektir.

- Kongre toplanmamışsa bu seçimi Temsil Heyeti yapacaktır.

- Kuvayımilliye'yi tek kuvvet tanımak ve milli iradeyi hakim kılmak temel esastır.

- Hristiyan azınlıklara siyasi hakimiyet ve sosyal dengemizi bozacak ayrıcalıklar verilemez.

- "Manda ve himaye kabul edilemez"

Cumhuriyetin temellerinin atıldığı kongredeki diğer kararlar ise şu şekilde:

- Manda ve himaye kabul edilemez.

- Milli Meclisin derhal toplanmasını ve hükümet işlerinin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için çalışılacaktır.

Tarihi kongrenin yılının kutlandığı bugünlerde, Atatürk öncülüğünde kurulan meclisin görüşmelerini gerçekleştirdiği Erzurum Kongre Binası, büyük ilgi görüyor.

"Erzurum'un birleştirici özelliği tarih boyunca öne çıkmıştır"

Erzurum Teknik Üniversitesi (ETÜ) Rektör Yardımcısı ve Tarih Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Murat Küçükuğurlu, Erzurum Kongresi'nin tarihteki önemini AA muhabirine anlattı.

Kongrenin tarih boyunca birleştirici rol oynayan Erzurum'daki en önemli toplantılardan olduğuna dikkati çeken Küçükuğurlu, "Erzurum'un birleştirici özelliği tarih boyunca öne çıkmıştır. Çünkü Erzurum, Anadolu'nun kuzeyini, doğusunu ve batısını birleştiren kavşak noktasındadır." dedi.

Küçükuğurlu, Erzurum'un büyük bir kongreyi yaparak şanlı bir şehir olduğunu bir kez daha ispatladığına işaret ederek şunları kaydetti:

"O günler Erzurum'un, tarihin en zor dönemiydi. Erzurum'un yarısı yakılmış yıkılmıştı ve harabeler arasında bir kongre yapıldı. Bu Kongre en zor sıkıntıları yaşamış olan insanların yaptığı kongreydi. Öncesinde Rus işgali ve Ermeni mezalimini yaşayan bir şehir, harabe halinde olmasına rağmen böyle bir kongreyi yaptı. Yani Erzurum en zor gününde en büyük görevi yaptı. Bu Kongre aslında Milli Mücadele'nin yerellikten ulusallığa geçişini simgeleyen ve bunun için en önemli kararların alındığı geçiş kongresidir. Çünkü Erzurum Kongresi'nde alınan kararlar daha sonra Sivas Kongresi'nde bütün yurda yayıldı."

Bu süreçte bütün önemli kararların Erzurum'da alındığını anlatan Küçükuğurlu, Erzurum Kongresi'nin aynı zamanda Milli Mücadele'nin lider kadrosunun belirlendiği kadro olduğunu söyledi.

"Kongrede fiili bir hükümet olan Temsil Heyeti kuruldu"

Küçükuğurlu, Atatürk'ün Erzurum'a geldikten sonra askerlikten istifa ettiğini ve kendisine Erzurumluların sahip çıkıp kongrede Milli Mücadele'nin lideri yaptığını anlatarak, "Erzurum Kongresi son gününde aldığı kararları uygulamak üzere fiili bir hükümet olan Temsil Heyeti'ni kurdu. Temsil Heyeti, kongrede alınan kararları uygulamakla görevliydi ve görevini 23 Nisan 'ye kadar devam ettirdi. Aslında buna geçici bir hükümet ve uygulama heyeti denilebilir." diye konuştu.

Erzurum Kongresi'ndeki kararların Misak-ı Milli'ye ve TBMM'nin açılışına kadar giden süreci belirlediğini bildiren Küçükuğurlu, şöyle devam etti:

"Misak-ı Milli bu kararlar üzerine son Osmanlı Mebusan Meclisinde kabul edildi ve temel Erzurum'da atılmıştı. Bu işin bir de psikolojik boyutu var. Erzurum'da bir umut ortaya çıktı. Belki de her şeyin bittiği nokta gibi düşünülürken Erzurum Kongresi bunun böyle olmadığını, milletin ayakta olduğunu, bütün zorluklara rağmen bu işe sahip çıkılacağını, milli birlik ve beraberlik konusunda geri adım atılmayacağını ortaya koydu, umut ışığı oldu. Hatta bazı yabancı gözlemciler Erzurum Kongresi'nin Cumhuriyete giden ilk adım olduğunu da söylerler. Çünkü burada halk kendi iradesiyle toplantı yaptı, temsilcilerini seçti, adeta bir meclis oluşturdu ve bunun başına da Mustafa Kemal Paşa'yı getirdi. Dolayısıyla Cumhuriyete giden yol da aslında Erzurum'da başladı ve bu yolda sonuna kadar devam edildi."

Küçükuğurlu, kongrede alınan kararların iç ve dış politikada belirleyici olduğuna değinerek sözlerini şöyle tamamladı:

"Erzurum'da pek çok temsilci bir araya gelmiştir, aslında ülkenin bütün meselelerini konuşmuşlardır ama konuştukları meseleler gerçek anlamda bir an önce çözüme kavuşturulması gereken meselelerdir. O yüzden Erzurum Kongresi'nde bir dakika bile boş geçilmemiştir, her anı ve saniyesi dolu dolu değerlendirilmiştir. Geçek meseleler üzerine konuşulan bir kongreden de gerçek sonuçlar ortaya çıkmıştır ve bu sonuçlar Milli Mücadele'nin sonraki rotasını belirlemiştir."

Anadolu Ajansı web sitesinde, AA Haber Akış Sistemi (HAS) üzerinden abonelere sunulan haberler, özetlenerek yayımlanmaktadır. Abonelik için lütfen iletişime geçiniz.

Efendiler, Erzurum Kongresi 14 gün sürdü. Çalışmalarının sonucu, tespit ettiği tüzük ve bu tüzükteki hükümleri ilân eden bildiri maddelerinden ibarettir.

Bu tüzük ve bildiri metni, zaman ve ortamın gerektirdiği bazı önemsiz ve ikinci derecede düşünce ve görüşler atlanarak incelenirse, birtakım köklü ve geniş çaplı ilkeler ve kararlara varmış oluruz.

Müsaade buyurursanız, bu ilkelerin ve kararların bence, daha o zaman, nelerden ibaret olduğuna işaret edeyim:

1 — Millî sınırlar içinde bulunan vatan parçaları bir bütündür. Birbirinden ayrılamaz (Bildiri, madde 6; Tüzük madde 3&#;ün açıklaması: Tüzük ve bildiri&#;nin l&#;inci maddeleri lûtfen okunup incelensin&#;)

2 — Her türlü yabancı işgal ve müdahalesine karşı ve Osmanlı Hükûmeti&#;nin dağılması halinde, millet topyekûn kendisini savunacak ve direnecektir. (Tüzük madde 2 ve 3; Bildiri, madde 3)

3 — İstanbul Hükûmeti vatanı koruma ve istiklâli elde etme gücünü gösteremediği takdirde, bu gayeyi gerçekleştirmek için geçici bir hükûmet kurulacaktır. Bu hükûmet üyeleri millî kongrece seçilecektir. Kongre toplanmamışsa bu seçimi Heyet-i Temsiliye (38) yapacaktır. (Tüzük, madde 4; Bildiri, madde 4)

4 — Kuva-yı Milliye&#;yi (39) tek kuvvet olarak tanımak ve millî iradeyi hâkim kılmak esastır (Bildiri, madde 3).

5 — Hristiyan azınlıklara siyasî hâkimiyet ve sosyal dengemizi bozacak imtiyazlar verilemez (Bildiri, madde 4).

6 — Manda ve Himaye kabul olunamaz (Bildiri, madde 7).

7 — Millî Meclis&#;in derhal toplanmasını ve hükûmetin yaptığı işlerin Meclis tarafından kontrol edilmesini sağlamak için

çalışılacaktır (Bildiri, madde 8).

Bu ilkeler ve bu kararlar çeşitli şekillerde yorumlanmışsa da, gerçek niteliklerini hiç değiştirmeden uygulanma imkânı bulabilmişlerdir.

Efendiler, biz Kongre&#;de özetlediğim bu kararları ve bu ilkeleri ortaya koymaya çalışırken, Sadrazam Ferit Paşa da basında birtakım demeçler yayınlıyordu. Bu demeçlere, Sadrazam&#;ın milleti jurnali dense yeridir. 23 Temmuz tarihli basın, dünyaya şunu ilân ediyordu: «Anadolu&#;da karışıklık çıktı. Kanun-ı Esasî&#;ye (40) aykırı olarak Meclis-i Meb&#;usan adı altında toplantılar yapılıyor. Bu hareketin askerî ve sivil memurlar tarafından önlenmesi gerekir.

Buna karşı gereken tedbirler alındı ve Meclis-i Meb&#;usan&#;ın toplantıya çağrılması istendi (Belge: 39).

Ağustos&#;un yedinci günü, Kongre, toplantısına son verirken üyelerine:

«Önemli kararlar alındığını, bütün dünyaya milletimizin varlık ve birliğinin gösterildiğini» söyledim ve «tarih, bu kongremizi ender görülen büyük bir eser olarak kaydedecektir» dedim (Belge: 40).

Sözlerimde isabetsizlik olmadığını zaman  ve olayların ispatlamış olduğuna inanıyorum, Efendiler.

Erzurum Kongresi, tüzüğü gereğince bir Hey&#;et-i Temsiliye seçmişti.

Dernekler Kanunu&#;na göre, dilekçe yerine geçmek üzere, Erzurum Valiliği&#;ne verilen 24 Ağustos tarihli yazıda, Heyet-i Temsiliye üyelerinin adları ve kimlikleri şu şekilde gösterilmiştir:

Mustafa Kemal Eski 3&#;üncü Ordu Müfettişi, askerlikten ayrılmış.

Rauf Bey Eski Bahriye Nâzırı (41).

Raif Efendi Eski Erzurum Milletvekili.

İzzet Bey Eski Trabzon Milletvekili.

Servet Bey Eski Trabzon Milletvekili.

Şeyh Fevzi Efendi Erzincan&#;da Nakşî Şeyhi.

Bekir Sami Bey Eski Beyrut Valisi

Sadullah Efendi Eski Bitlis Milletvekili.

Hacı Musa Bey Mutki Aşiret Bey&#;i (Belge: 41).

Efendiler, sırası gelmişken arz edeyim ki, bu kimseler hiçbir vakit bir araya gelip birlikte çalışmış değillerdir. Bunlardan İzzet, Servet ve Hacı Musa Bey&#;ler ile Sadullah Efendi hiç gelmemişlerdir. Raif ve Şeyh Fevzi Efendiler Sivas Kongresi&#;ne katılmışlar fakat ondan sonra biri Erzurum&#;a öteki Erzincan&#;a dönerek bir daha Hey&#;et-i Temsiliye&#;de bulunmamışlardır. Rauf Bey ve Sivas Kongresi&#;nde aramıza katılan Bekir Sami Bey İstanbul&#;da Meclis-i Meb&#;usan&#;a gidinceye kadar, bizimle birlikte bulunmuşlardır.


38) Temsil Hey&#;eti, yani 23 Temmuz &#;dan 23 Nisan &#;ye kadar Anadolu&#;da geçerli olan hükûmet.

39) Millî kuvvetler, millî güçler.

40) Anayasa&#;ya.

41) Deniz Kuvvetleri Komutanı&#;nın görevini yapan bir Deniz Kuvvetleri Bakanı, Donanma Bakanı.

Millî Mücadele Döneminde Kongreler

Millî Mücadele Döneminde Kongreler

PDF

Mondros Ateşkes Anlaşması sonrasında Trakya ve Anadolu’da 31 kongrenin düzenlendiği görülmektedir. Kongrelerin düzenlenmesinde göze çarpan genel amaç, halkın, varlığını korumak için çare arayışıdır. Çünkü Mondros ile devlet teslim olmuş, devlet otoritesi bitirilmiş, devlet halkını ve vatanını korumayı görevi olarak görmekten uzaklaşmıştır. Halk sahipsiz kaldığını yaşadıkları ile görmüş, sonrasında neler yaşayabileceğini anlamıştır. Yaşamını sürdürdüğü vatan topraklarının İngiltere, Fransa ve İtalya tarafından işgal edilerek elinden alındığını yaşamış, durumun bununla kalmayacağını, Yunanistan’a Ermenistan’a ve Gürcistan’a da toprak verileceğini haberlerden öğrenmeye başlamıştır. Gidiş bitişe doğrudur. Bu gidişi durdurmak için Türkiye’nin pek çok yerinde yerel, yöresel, bölgesel ve ulusal kongreler düzenlenmiştir. Atatürk Nutuk’ta, Mondros sonrasında düşünülen kurtuluş çarelerini açıklarken, birincisinin İngiliz himayesi istemek, ikincisinin Amerikan mandası istemek, üçüncüsünün de bölgesel kurtuluş çarelerine başvurmak olarak sıralar ve bu üçüncüsü ile ilgili şöyle tespitte bulunur: “… Bazı bölgeler kendilerinin Osmanlı devletinden koparılacağı görüşüne karşı ondan ayrılmama tedbirlerine başvuruyordu. Bazı bölgeler de Osmanlı devletinin ortadan kaldırılacağını ve Osmanlı ülkesinin taksim edileceğini bir oldubitti kabul ederek, kendi başlarını kurtarmaya çalışıyordu.” Devamında da, “Ben bu kararların hiç birisinde isabet görmedim. Çünkü bu kararların dayandığı bütün deliller ve mantıkları çürüktü, temelsizdi… O tarihte, Osmanlı devletinin temelleri çökmüş, ömrü tamamlanmıştı. Osmanlı memleketleri tamamen parçalanmıştı. Ortada bir avuç Türk’ün barındığı bir ata yurdu kalmıştı. Son mesele bunun da taksimini sağlamaya çalışmaktan ibaretti. Osmanlı devleti, onun bağımsızlığı, padişah, halife, hükümet, bunların hepsi anlamı kalmamış bir takım boş sözlerden ibaretti.” der. Atatürk bölgesel kurtuluş çarelerine yönelen eğilimler için, yani bu amaçla düzenlenen kongreler için dayanakları çürüktü, sonuca erişmeleri mümkün değildi, demektedir. Osmanlı devletinden ayrılmama amacı güden kongrelere Osmanlı devletinin çöktüğünü, ömrünü tamamladığını, padişahın ve hükümetinin yönetme gücünün bittiğini, bunların anlamı kalmamış içi boş sözler olduğunu belirtmektedir. Osmanlı devletinin ortadan kaldırılacağını ve ülkesinin de paylaşılacağını oldubitti olarak görerek kendi başlarını kurtarma yolunu tutan kongreler için de, tuttukları yolun çürük, temelsiz olduğunu, gerçekleşmesinin mümkün olamayacağını açıklamaktadır.

Atatürk gerçek kurtuluşu, Trakya ve Anadolu’daki kurtuluş mücadelesi yapma amaçlı kurulmuş tüm derneklerin bir çatı altında toplanması ile verilecek bir Millî Mücadele ile olabileceğini görmüş, Sivas Kongresi’ni bu amaçla düzenlemiştir. Milli Mücadele’de Mustafa Kemal’in ayrıcalıklı yeri de bu noktadan itibaren başlamaktadır. 19 Mayıs ’da Samsun’a çıkışının öncesinde Anadolu’nun birçok yerinde işgalcilere karşı silahlı mücadele başlamış, bu silahlı mücadeleyi kurma ve yönetme amaçlı kongreler yapılmıştı. Ancak bunlar yöresel ve bölgesel çapta idi. Yöreyi veya bölgeyi kurtarma amaçlı idi. Türkiye’yi bir bütün halinde kurtarma amaçlı bir düşünce ve hareket yoktu. Bu olmayınca da her bölgenin işgalcilerin gücü karşısında kendini kurtarma gücüne erişmesi ve bölgesini işgalden kurtarması olanaksızdı. Bir örnek olarak Batı Anadolu’da 90 bin mevcutlu Yunan işgal ordusu vardı. İşgale karşı direnişi hazırlamak ve yönetmek için burada 23 Nisan ’ye kadar 13 kongre düzenlenmiştir. Kongrelerle, Batı Anadolu’da Yunan ordusu karşısında kurulan cepheler desteklenmiş, ihtiyaçları karşılanmaya çalışılmış, Kuvâ-yı milliye olanaklar ölçüsünde güçlendirilmişti. Ancak Kuvâ-yı milliye en güçlü zamanında 12 bin silahlı gönüllü mevcuduna erişebilmişti. Düzenli ordu olanaklarına sahip olmayan bu mevcutla, 90 bin kişilik düzenli ordunun defedilmesi, denize dökülmesi düşünülemezdi. Kurtuluş bölgesel mücadelelerle değil, ulusal bir mücadele ile gerçekleşebilirdi. Atatürk, bunu gerçekleştirmiştir, bu yolu bulmuş ve hayata geçirmiştir. Bölgesel mücadeleleri ulusal mücadeleye dönüştürmesi ile kurtuluşu sağlamıştır. Mücadelelerin ulusal mücadeleye dönüştürülmesinden önce yapılmış olan kongreler de, ulusal mücadelenin alt yapısını oluşturmuştur. Millî Mücadele döneminde düzenlenen kongreler, tarih sırasıyla ve katılan delege sayıları ile şöyledir. Atatürk’ün katıldığı kongreler italik harflerle yazılmıştır:

Kongre AdıTarihiDelege
1. Kars İslam Şûrası5 Kasım ?
2. Birinci Kars Kongresi14 Kasım ?
3. Kars İslam Şûrası Büyük Kongresi30 Kasım-2 Aralık 70
4. Birinci Ardahan Kongresi Ocak 8
5. İkinci Ardahan Kongresi Ocak 20
6. Büyük Kars Kongresi Ocak
7. Birinci Trabzon Kongresi23 Şubat 27
8. İzmir Büyük Kongresi Mart
9. İkinci Trabzon Kongresi22 Mayıs 17
Erzurum İl Kongresi Haziran 21
Birinci Balıkesir Kongresi27 Haziran Temmuz ?
Erzurum Kongresi23 Temmuz-7 Ağustos 56
İkinci Balıkesir Kongresi Temmuz 48
Birinci Nazilli Kongresi Ağustos 16
Alaşehir Kongresi Ağustos 46
Muğla Kongresi18 Ağustos 32
Sivas Kongresi Eylül  1
Üçüncü Balıkesir Kongresi Eylül 35
İkinci Nazilli Kongresi Eylül 52
Üçüncü Nazilli Kongresi6 Ekim 18
Birinci Edirne Kongresi16 Ekim ?
Sivas İçin Muğla Kongresi Ekim 8
Dördüncü Balıkesir Kongresi Kasım ?
İkinci Edirne Kongresi15 Ocak ?
Oltu İslam Terakki Fırkası Kongresi21 Şubat 63
Beşinci Balıkesir Kongresi Mart 58
Lüleburgaz Kongresi31 Mart-2 Nisan 67
Üçüncü (Büyük) Edirne Kongresi Mayıs
Afyon Kongresi2 Ağustos ?
Birinci Pozantı Kongresi  5 Ağustos 75
İkinci Pozantı Kongresi8 Ekim  60

Kongreler listesinde önemli noktalar göze çarpmaktadır. İlk kongrenin Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasından 5 gün sonra, Türk ordusunun bölgeyi boşaltması olasılığına karşı, 5 Kasım ’de Kars’ta yapıldığı ve sonrasındaki 5 kongrenin de Kars ve Ardahan’da yapıldığı görülmektedir. Atatürk’ün katıldığı ilk kongre olan Erzurum Kongresi’ne kadar 11 kongre düzenlenmiş olduğu ve en dikkati çekenin ise Sivas Kongresi’nden sonra yani Trakya ve Anadolu’daki tüm derneklerin Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti adı altında birleştirilme kararından sonra da Trakya ve Batı Anadolu’da kongrelerin devam etmesi, Afyon ve Pozantı kongreleri hariç 11 kongrenin daha yapılmış olmasıdır. Kongreler, amaçları, sağladıkları hususlarla ilgili genel bilgiler ve bölgelere göre şunlardır:

Kars, Ardahan, Oltu Kongreleri

Bu bölge Doğu Anadolu’dadır; ama o yıllardaki durumu farklı olduğu için ayrı bir bölge olarak ele alınması gerekmektedir. Bölgenin o yıllardaki ismi Kars, Ardahan ve Batum’u kapsayan “Elviye-i Selase” dir, Üç Sancak bölgesidir. Osmanlı-Rus Savaşı’nda Rusya’ya bırakılmış, Rusya’nın Birinci Dünya Savaşı’ndan çekilmesi üzerine imzalanan Brest-Litowsk Antlaşması ile anavatana katılmıştı. Mondros Ateşkes Anlaşması sonrasında, İngilizler, Mondros hükümlerine dayanarak üç sancağın boşaltılmasını istemişlerdi (11 Kasım ). Türk kuvvetlerinin geri çekileceğine ilişkin haberler karşısında, Türkiye’den kopartılacakları ve bölgenin Ermenilerle Gürcülere verileceği kuşkusu ile bölge halkı örgütlenme gereği duyar ve Kars’ta, 5 Kasım ’de, Millî İslam Şûrası kurar. Amacı ordu çekildikten sonra Kars’ı yönetmek ve gerektiğinde savunmaktır. Şûra ilk örgütlenme kongresini 14 Kasım ’de (1. Kars Kongresi) yapar ve 8 kişilik bir yönetim kurulu oluşturur. 30 Kasım ’de Kars Büyük Kongresi’ni düzenler ve üç sancağın birleştirilmesi kararını alır. 12 üyeli bir hükümet kurar ve bölgenin savunulması için milis gücü kurulmasını kararlaştırır. İngilizler 24 Aralık’ta Batum’u işgal eder ve Türk yönetimi sona erer. Ardından Kars ve Ardahan’ın da boşaltılmasını ve 12 Ocak ’da İngiliz kuvvetlerinin bir Ermeni heyeti ile Kars’a gireceklerini bildirir. İngilizlerin işgallerini genişletme girişimi karşısında Ardahan’da Ocak ’da peş peşe iki kongre düzenlenir. Kars Millî Şurası, Ocak ’da, Üçüncü Kars Kongresi’ni düzenler. Güneybatı Kafkas Hükümeti’ni kurar. Hükümetin işleyişini düzenleyen bir anayasa kabul eder. Üç Sancağın (Kars, Ardahan, Batum) Osmanlı devletinin koruması altında birleşmesi ve özerk bir yönetime kavuşması kararı alır. Ancak bu kongre ile kurulan hükümet, Nisan ’a kadar yaşar. İngilizler 13 Nisan ’da Kars’ı işgal eder, hükümetin 11 üyesini tutuklayıp Malta’ya sürerler. Bunun üzerine Kars ve Ardahan bölgesinde kongre düzenlemeler sona erer, bölgede yapılan son kongre 21 Şubat ’de Oltu kongresi olur.

Doğu Karadeniz Kongreleri

Doğu Karadeniz’de, bir Pontus devletinin kurulması ya da Ermenistan’a katılması tehlikesi üzerine, bölgenin Türkiye’ye bağlı kalmasını sağlama amaçlı, Trabzon Muhafaza-ı Hukuk-ı Milliye Cemiyeti (Trabzon Ulusal Hakları Koruma Derneği) kurulmuştu (12 Şubat ). Dernek ilk kongresini 23 Şubat ’da Trabzon’da yapar. Doğu Karadeniz’in coğrafya ve nüfus olarak Türk olduğunu, Rum ve Ermenilerin çoğunlukta olmadıklarını kanıtlamak için çeşitli alanlarda çalışma kararı alır. Ayrıca bölgede Pontus devleti kurma amacıyla saldırılarını artıran Rum çetelerine karşı silahlı mücadeleye yönelme ve bunu yönetme yükümlüğünü dernek olarak üzerine alır. Dernek ikinci kongresini, İzmir’in işgali üzerine Trabzon’un da işgali olasılığına karşı 22 Mayıs ’da yaptı. İkinci Trabzon Kongresi’nde alınan en önemli karar, daha geniş çaplı bir bölgesel kongre düzenlenmesiydi. Doğu Karadeniz’in tek başına Pontus ve Ermenistan isteklerine karşı koyamayacağı, bunun için Doğu Anadolu illeri ile ortak hareket edilmesi ve ortak silahlı mücadele verilmesi için Erzurum’da bir genel kongre toplanması kararı idi. Bu karar üzerine, 30 Mayıs ’da 6 doğu iline (Erzurum, Van Bitlis, Diyarbakır, Elazığ ve Sivas) birer yazı gönderildi ve her ilçeden birer delegenin katılımı ile Erzurum’da bir kongre düzenlenmesi önerildi. Aynı gün büyük bir rastlantı ile Erzurum’daki dernek de böyle bir kongre toplanmasına ilişkin kararını aynı illere göndermişti. Erzurum Kongresi bu kararlar ve yazışmalar ile gerçekleşmişti.

Doğu Anadolu Kongreleri

Doğu Anadolu Bölgesi’nde üç kongre düzenlenmiştir. Bunlar; yöresel düzeyde yapılmış olan Erzurum İl Kongresi ( Haziran ), bölgesel düzeyde planlanan ancak Mustafa Kemal’in katılımıyla ulusal kimlik kazanan Erzurum Kongresi (23 Temmuz-7 Ağustos ) ve Mustafa Kemal’in düzenlediği Ulusal Sivas Kongresi ( Eylül )’dir. Erzurum İl Kongresi, Vilayat-ı Şarkiye Müdafaa-i Hukuk-i Milliye Cemiyeti (Doğu İlleri Ulusal Hakları Koruma Derneği)’nin Erzurum Şubesi tarafından, altı doğu ili (Erzurum, Van, Bitlis, Diyarbakır, Harput, Elazığ, Sivas) ile Trabzon’un katılacağı ve 30 Mayıs ’da duyurusu yapılan bölgesel büyük kongreden önce kendi il kongrelerini yapma gereği duymaları üzerine düzenlenmişti. Kongrede; bölgenin Ermeni saldırısına karşı savunulması, hiçbir şekilde bölgeden göç edilmemesi, düzenin korunması için bir bekçi örgütü kurulması, halkın ve özellikle köylülerin silahlandırılması, yalnız dilek ve emelde değil, işte de birliğin sağlanması kararları alınmıştı. Ayrıca bölgenin Osmanlı’dan ayrılmayacağı, İstanbul hükümeti bölgeyi terk etse bile, halkın son bireyine kadar vatan topraklarını savunacağı kararlaştırılmıştı. Erzurum ve Sivas Kongreleri için ilgili bölümüne bakınız.

Batı Anadolu Kongreleri

Millî Mücadele döneminde düzenlenen toplam 31 kongrenin 12’si Batı Anadolu’da yapılmıştır. Sayının çokluğu bu bölgede Yunan işgaline karşı duyulan tepkiyi ve verilen mücadelenin yoğunluğunu göstermektedir. 12 kongrenin 5’i Balıkesir’de, 3’ü Nazilli’de düzenlenmiştir.

İzmir Büyük Kongresi: Kongrelerin ilki, 17 Mart ’da İzmir’de düzenlenen İzmir Müdafaa-i Hukuk-i Osmaniye Cemiyeti (Osmanlı Haklarını Savunma Derneği)’nin İzmir Büyük Kongresi’dir. Kongreye İzmir, Aydın, Manisa, Balıkesir, Muğla ve Denizli delegeleri katılır. Katılan delege sayısı bakımından en büyük kongrelerdendir. Kongre’de “Memlekete yöneltilecek saldırıya silahla karşı konulacaktır.” kararı alınır. Böylece İzmir yöresinin Yunanistan’a verileceği haberlerine karşı Türk ulusunun tavrının ne olacağı açıklanmış olur. Kongrede kabul edilen bir metin de Paris Barış Konferansı’na iletilir. Metinde; bölgedeki nüfusun %80’ini Türklerin oluşturduğu ve Türklerin mülk ve servet bakımından çoğunluğa sahip olduğu; galip devletlerin izlediği politikanın Türk ulusunu yok etmeye yönelik olmadığına inanılmak istendiği bildirilir. Ancak bu metnin hiçbir etkisi olmaz.

Birinci Balıkesir Kongresi (27 Haziran Temmuz ): Kongrelerin ikincisi Birinci Balıkesir Kongresi’dir. İzmir’in Yunanlılara işgal ettirilmesi üzerine, Balıkesir ileri gelenleri ilk tepkilerini 16 Mayıs’ta protesto telgrafı ile gösterirler. 18 Mayıs’ta Reddi İlhak Cemiyeti kurarlar. Balıkesir adına her türlü karar almaya yetkili 41 kişilik bir kurul oluştururlar ve bu kuruldan bir Merkez Heyeti (Yönetim Kurulu) seçerler. Bölgenin savunulmasına yönelik kendi çaplarında ön hazırlıkları yaparken 29 Mayıs’ta Ayvalık’ın da işgali, Merkez Heyeti’ni hızlandırır. 25 Haziran’da ve doğumluların Kuvâ-y Milliye’ye katılmaları kararını alır. Arkasından, Balıkesir ve yöresi dışında Ayvalık, Soma ve Akhisar’dan da delegelerin katılmış olduğu, 27 Haziran’da başlayan Birinci Balıkesir Kongresi’ni düzenler. Kongre başkanlığına ve kongrede seçilen Merkez Heyeti başkanlığına Hacim Muhittin Çarıklı seçilir. İzmir’in işgalinden sonra Batı Anadolu’da düzenlenmiş olan bu ilk kongre ulusal direnişe geçişte ilk büyük adım olur. Silahlı savunmaya hazırlık olarak kazalardan asker toplanması ve Yunan ordusu karşısında kurulan cephelerin insan ve paraca güçlendirilmesine yönelik önemli kararlar alır. Birinci Balıkesir Kongresi’nden 11 gün sonra Erzurum Kongresi toplanır ama iki kongre arasında bir ilişki yoktur. Her bölge başının çaresine bakma yolundadır.

İkinci Balıkesir Kongresi ( Temmuz ): Birinci Balıkesir Kongresi sonrasında Ayvalık, Soma, Akhisar cepheleri güçlendirilmiş, ilçe ve bucaklarda da örgütlenme yoluna gidilmişti. Örgütün genişlemesi, bunlar arasında uyum ve iş birliğinin sağlanması gereğini doğurur. Bu amaçla 26 Temmuz’da İkinci Balıkesir Kongresi düzenlenir. Bu kongrede, Erzurum Kongresi seviyesinde olmasa da, bölgesellikten ulusallığa yönelen kararlar alınır. 29 maddelik kararlarını, “Balıkesir Millî Kongresi Kararları” başlığı altında toplarlar. 4. maddede “Kongrenin amacı yurdun kurtarılmasıdır.” denilir, tüm yurdu kapsayan bir genellemeye gidilir. Balıkesir Reddi İlhak Heyet-i Merkeziyesi adı “Harekât-ı Milliye Reddi İlhak Heyet-i Merkeziyesi” olarak değiştirilir. Kararlar ile genel seferberlik ilan edilir. Cephelerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere kazalarda da “teşkilat, maliye, levazım” kurulları oluşturulur. Ayvalık, Bergama-Soma ve Akhisar cephelerinin gerilerinde Menzil Müfettişlikleri kurulur. Cephelere gönderilecek subay ve erlere verilecek maaşın yerel örgütlerce karşılanması, doğumluların silah altına alınması, kararlara uymayanlara verilecek cezalar karar altına alınır. Kongrede, alınmış olan kararların sadece Yunanlıları yurttan çıkarmaya yönelik olduğunu göstermek için padişaha, sadrazamlığa ve İtilaf devletlerinin İstanbul’daki temsilcilerine birer telgraf çekilmesi de kararlaştırılır. Vahdettin’e gönderilen telgrafta, ona ve saltanata bağlılık belirtilir, isyan halinde bulunulmadığı anlatılır. Sadrazama çekilende ise, Yunan saldırısına uğradıklarında hiçbir makam tarafından savunulmadıkları için silaha sarıldıkları, bu amaçla ulusal bir kongre halinde toplanıldığı, amacın yurdun kurtarılması olduğu açıklanır. İtilaf devletleri temsilcilerine de; Anadolu’nun haksız yere işgal edildiği, işgallerde pek çok kötülükler yapıldığı, bunların giderilmesi için silaha sarılmak zorunda kalındığı, tek amacın vatanın kurtarılması olduğu, Türklerin yurtlarını Yunanlılardan kurtarıncaya kadar kesinlikle savaşmaya karar vermiş oldukları, bu konuda her türlü güçlüğün yenileceği, hiçbir öneri ve uyarının dinlenmeyeceği açıklandıktan sonra telgrafın sonu şöyle bağlanır: “Türk, hayatının son zerresini de sarf edecek fakat hiçbir kuvvet ve tehdit karşısında hiçbir zaman işgalleri kabul etmeyecektir.”

Birinci Nazilli Kongresi ( Ağustos ): Büyük Menderes Nehri vadisinde Yunan işgaline karşı oluşan Kuvâ-yı milliye arasında iş birliği sağlamak, keyfilikleri önlemek amacıyla Nazilli Heyet-i Milliyesi öncülüğünde düzenlenir. Kongreye Nazilli, Denizli, Karacasu, Karaağaç, Çal, Bozdoğan, Tavas ve Muğla’dan delegeler katılır. Aldığı kararları 18 maddede toplar. Amacını, Aydın vilayetinde işgal edilen topraklardan Yunanlıları atmak için idari, siyasî, fiili savunma olarak belirler. Nazilli’de bir yönetim merkezi ve yöredeki liva, kaza ve nahiyelerde de ona bağlı birer şube açılmasını kararlaştırır. Denizli ve Muğla’da silah ve malzeme için birer depo kurulması; Nazilli, Denizli ve Muğla’da maliye, ulaştırma, satın alma, haber alma ve göçmenlere yardım şubeleri ve kolları açılması; giderlerin halkın yapacağı para ve mal bağışları ile karşılanması; denetleme işlemleri için genel merkezde bir müfettişlik kurulması, bu işlemlerde keyfi hareket edenlerin cezalandırılması, devlet ambarlarında bulunan hububatın örgüte teslim edilmesi için hükümete başvurulması kararları alınır. Birinci Nazilli Kongresi çalışma alanı olarak Aydın’ın Yunan işgalinde olmayan bölgesi ile Denizli ve Muğla’yı seçer, bu bölge de Balıkesir Kongresi’nde olduğu gibi başının çaresine bakma yolunu tutar. Askere alma, para toplama, hatta yargılama gibi hükümet yetkilerini kullanır, mücadelede düzensizliği ve güç birliğini sağlamaya çalışır.

Alaşehir Kongresi ( Ağustos ): Mustafa Kemal’in Sivas Kongresi ile tüm yurtta işgallere karşı mücadele veren ve vermek amaçlı kurulan örgütleri bir çatı altında birleştirerek, yerel ve bölgesel mücadeleleri Millî Mücadele hâline dönüştürme amacını, Alaşehir Kongresi sadece Batı Anadolu için yapmak istemiştir. Batı Anadolu’da Yunan işgaline karşı direnişe geçilirken, kendiliğinden birbirinden kopuk, Manisa-Balıkesir, Alaşehir-Uşak ve Aydın Denizli bölgeleri olmak üzere üç ayrı bölge ortaya çıkar. Aradaki kopukluk Yunan saldırılarını durdurmayı olanaksız kılarken, bölgeler arasında bazı sürtüşmelere ve yakınmalara da neden olur. Örneğin Nazilli Kongresi’nden diğer iki bölgenin haberi olmamıştır. İşte bu bölünmüşlüğü gidermek amacıyla, Batı Anadolu’daki örgütleri birleştirmek ve güç birliğini sağlamak için bölgenin orta yerinde olan Alaşehir’de büyük bir kongrenin toplanması gereği duyulur. Önayak olan Balıkesir Hareket-i Milliye Merkez Heyeti’dir. Kongreye; İzmir, Aydın, Denizli, Manisa, Balıkesir, Uşak, Afyon il ve ilçelerinden ve İnegöl’den delegeler katılır. 26 maddelik kararlar alınır. Alınan kararlar ile Batı’daki direniş hareketini bütünleştirme, örgütlenmeyi tamamlama, bir merkezden yönetme yolu tutulur. Bunun için de Batı Anadolu’da Afyonkarahisar-İnegöl hattının batısındaki bölgede, Yunan yurttan kovuluncaya kadar, bölgesel bir idare şekli ile savaşın devam ettirilmesi sorumluluğunu üstlenir. Model ve ilkeler olarak İkinci Balıkesir Kongresi kararları esas alınır. Ayrıca üç ana bölgeye ayrılmış bulunan cephelerde hareket birliğini sağlamak için bir Genel Komutanlık kurulması kararlaştırılır. İkinci Balıkesir Kongresi’nde Harekât-ı Milliye Başkanı Hacim Muhittin Çarıklı’nın tutuklanarak İstanbul’a gönderilmesini isteyen Vahdettin ve Damat Ferit; bu kongrede, toplantının önlenmesini, önayak olanların tutuklanmasını ister. Ancak emirleri vali, komutan ve kaymakamlarca bu kez de yerine getirilmez. Kongre’de Sivas Kongresi’ne delege gönderilip gönderilmemesi de tartışma konusu olur. Alaşehir adına Sivas’a gitmiş olan İ. Süreyya Yiğit’in temsil etmesine, yeni bir delege gönderilmemesine karar verilir. Mustafa Kemal, Alaşehir Kongresi’nden zamanında ve ayrıntılarıyla haberdar olamaz. Öğrendiğinde; Doğu illerinin bütün varlığı ve hisleriyle, Batı Anadolu’nun vatansever girişimlerinden doğan kongreye destek olduğunu belirten bir kutlama telgrafı gönderir. Bu telgrafı kongrenin bitiminden iki gün sonra alan H. M. Çarıklı ise, verdiği yanıtta, Doğu’daki ve Batı’daki örgütlerin birleşip bütünleşmesi gerektiği üzerinde durmuştur.

Muğla Kongresi (18 Ağustos ): Nazilli Kongresi’ne katılan Menteşe delegelerinin Muğla’ya dönmesinden sonra yapılır ve Nazilli’de alınan kararların Menteşe’de hayata geçirilmesinin üzerinde tartışılır, bölgede daha güçlü bir ulusal direniş örgütü oluşturulması üzerine çalışılır. Muğla Kuvâ yı milliyesi kurulur. Başkanlığına Ulalı Hamza Hayati Bey getirilir. Askeri, mali, sağlık, ulaştırma, halkla ilişkiler (irşat) ve göçmenleri yerleştirme heyetleri kurulur. İşgal bölgelerinde kurulan cephelere yardım konusunda çalışmalar başlatılır.

Üçüncü Balıkesir Kongresi ( Eylül ): Alaşehir Kongresi’nde örgütlenmeye ilişkin alınan kararların uygulanmasını sağlamak için düzenlenmiştir. Balıkesir, Bandırma, Erdek, Gönen ve Edremit’ten delegeler katılmıştır. Bölgesel örgütlenme üzerinde durulmuş; Ayvalık, Soma, Akhisar cephelerinde millî alay komutanlıkları kurulmuş, bunların komutanları ile Burhaniye, Soma ve Akhisar menzil müfettişliklerine seçimler yapılmıştır. Kongre’de en önemli tartışma, Mustafa Kemal’in Heyet-i Temsîliye adına gönderdiği 13 Eylül tarihli, Büyük Anadolu Kongresi’ne delege seçilmesini isteyen telgrafı üzerinde olur. Mustafa Kemal, bu telgrafında İstanbul hükümeti ile Anadolu’nun haberleşmesinin kesildiğini hatırlatmakta, “memleketin idaresinin ve milletin mukadderatının kararlaştırılması ve tespiti için bir genel kongrenin fevkalâde olarak yapılması” için şimdiden delegelerin seçilmesini istemektedir. Bu istek üzerine Kongre, yedi delege gönderilmesini kabul eder ve seçimle delegeleri belirler. Ancak itirazlar olur. Tartışmalar sonucunda söz konusu kongreye delege gönderilmesinden vazgeçilir ve her kazanın kendi delegelerini kendisinin seçmesi benimsenir, kazalar serbest bırakılmış olur. Kongre’nin dağılmasından sonra Balıkesir Merkez Heyeti, İstanbul’a, hükümet ile görüşmek üzere iki temsilci gönderir. Bunlar 1 Ekim’de İçişleri Bakanı ile görüşürler. Bakan, “Batı Anadolu’daki Reddi İlhak Örgütlerinin Yunanlılara karşı mücadele ettiklerini, buna karşın Sivas’ta toplananların siyasal amaç güdüp kendilerine çıkar sağlamak istediklerini ve Sivas’la ilişkileri olmadığını ilan edecek olurlarsa Batı’daki örgüte her türlü yardımın yapılacağını” belirtir. Temsilciler bu koşulu kabul etmeyip, hükümeti eleştirirler ve geri dönerler.

İkinci Nazilli Kongresi ( Eylül ): Alaşehir Kongresi kararlarına göre Nazilli bölgesinde gerekli düzenlemelerin yapılması ve merkez heyetinin oluşturulması için düzenlenmiştir. Kongreye Nazilli-Aydın yöresi dışında Antalya, Burdur, Isparta, Denizli merkezlerinden ve kazalarından delegeler katılır. Kongre’de Aydın ve Havalisi Merkez Heyeti oluşturulur ve bu yönetim kuruluna verilecek yetkiler belirlenir, askere alma, bağış ve benzeri konularda yetki tanınır.

Üçüncü Nazilli Kongresi (6 Ekim ): Bu kongre bir bakıma bir önceki kongrede oluşturulan Aydın ve Havalisi Merkez Heyeti’nin toplantısı niteliğindedir. Ancak bazı kaynaklarda katılan delege sayısı 50 olarak görülmektedir. Bu yönüyle toplantı bir kongre kapsamındadır. Kongrede 21 maddelik Merkez Heyeti İç Yönetmeliği hazırlanır. Merkez Heyeti’nin sıhhiye şubesine ve yazı işlerine görevlendirmeler yapılır. Maliye, İstihbarat, Teşkilat ve Teftiş kurullarına ait yönetmelikler hazırlanır.

Sivas İçin Muğla Kongresi ( Ekim ): Nazilli Kongresi’nin bölgesel kurtuluşu amaçlayan kararlarını irdelemek amacıyla düzenlenir. Muğla merkez, Milas, Bodrum, Fethiye, Marmaris’ten delegeler katılır. Sivas Kongresi kararlarını savunan, Nazilli Kongresi gibi sadece bölgesini kurtarmayı amaçlayan faaliyetlerle kurtuluşun sağlanamayacağını belirten çok önemli kararlar alırlar. Bazı bölgelerde egemen olan “Biz evvela düşmanı toprağımızdan çıkaralım, sonra milli birliğimizi teşkil ederiz.” yaklaşımına karşı “işte en yanlış gördüğümüz fikir budur.” derler. Nazilli Heyet-i Milliyesine ve Alaşehir ve Havalisi komutanına gönderdikleri kararları özetle şöyledir: Kuvâ-yı milliye böyle mevzii ve mahdut kalmamalı; Konya, Ankara, Sivas gibi Anadolu içlerine kadar genişletilmeli ve oralarda çalışmakta olan Mustafa Kemal partisiyle birleştirilerek umumi bir ayaklanma vücuda getirilmelidir. Böyle yapılmazsa, İzmir ve havalisinde yapılacak mevzii hareketlerle Yunanlılar işgal ettikleri mıntıkalardan sökülüp atılsalar bile, düşmanın birini kapıdan çıkarırken diğerinin pencereden girmesinden başka bir sonuç vermeyeceği kesin ve açıktır. Tutulan yol Türkiye’yi kurtarmayacaktır. Hedef Türkiye’nin bütününü kurtarmak olmalıdır. Doğu’daki harekâtla Batı’daki harekâtımızın hedefi bir olmalıdır. Bunun için Doğu’daki millî harekâtı idare eden Mustafa Kemal Paşa ve emsali tanınmış kişilerden ve her taraftan gönderilecek delegelerden oluşacak bir Heyet-i Merkeziye kurmak ve idare merkezi olarak uygun bir yer seçmek, milli harekâtı içe ve dışa karşı buradan idare etmek tek çaremizdir. Ancak bu şekilde yaşanan fetret devrini önleyebilir, ulusal kurtuluşu sağlayabiliriz.

Dördüncü Balıkesir Kongresi ( Kasım ): Balıkesir Merkez Heyeti’nin, Sivas Kongresi’nde kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Derneği’ne katılma kararını aldığı bir kongredir. Balıkesir örgütü, 20 Ekim’de büyük bir kongre toplama kararı alır. Ancak Mustafa Kemal 14 Ekim’de Bursa ve Balıkesir’deki komutanlara gönderdiği telgrafla, böyle bir kongrenin toplanmasından yana olmadığını, “Sivas Kongresi kararlarından hâlâ haberleri bulunmadığı anlaşılan bu gibi Kuvâ-yı Milliye’nin A.R.M.H.C. Heyet-i Temsiliyesi ile doğrudan ilişki kurmaları ve Sivas Kongresi Tüzüğüne uygun olarak teşkilatlarını düzenlemeleri, tekliflerini ve taleplerini ancak Heyet-i Temsiliyemize yapmaları, vatanımızın bugün muhtaç olduğu birlik bakımından zorunlu bulunduğunun ilgililere izahı ve durumun kontrol altına alınması” nı bildirir. Bu uyarı üzerine Kongre toplamada duraksama yaşanır. Mustafa Kemal ile yapılan yazışmalardan sonra, birleşmeyi sağlama amaçlı, dördüncü kongre düzenlenir. Kongrede alınan kararlar özetle şöyledir:

  • Memleketin geleceğine millî iradenin hâkim olması, vatanın kurtarılması için her türlü fedakârlıkta bulunulması.
  • İzmir’i Yunanlılardan kurtarmak için kesin hareketlerde bulunulması.
  • İzmir’in işgali sonrasında kurulan ve Reddi İlhak Heyeti adı altında bağımsız olarak çalışan örgütlerin, kutsal ve genel bir amaç güden “Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti”ne katılıp bu ad altında ve aynı amaca yönelik olarak, birlik halinde çalışması.

Beşinci Balıkesir Kongresi (10–23 Mart ): Dördüncü kongrede alınan birleşme kararının işlemlerini tamamlama ve bölgeye ait bazı örgütsel ihtiyaçları giderme amacıyla düzenlenir. Balıkesir, Manisa, Bursa ve Bilecik ile buralara bağlı idari birimlerden delegeler katılır. Alınan kararlarla, bir yandan Sivas Kongresi’nde kabul edilmiş olan ana ilkelere uymaya, diğer yandan mevcut örgütü korumaya çalışır. Örgüt birimlerinde bazı değişikliklere gidilir. Menzil müfettişlikleri sayısı İvrindi’nin eklenmesiyle 4’e çıkartılır. bin liralık bir bütçe düzenlenir. Bunun için il ve belediye gelirlerinden pay alınması öngörülür.

Afyon Kongresi (2 Ağustos ): Afyon Kongresi, Batı Anadolu Kongreler Sisteminin son bulduğu ve Atatürk’ün katılmış olduğu dördüncü kongre olarak özel bir önem taşır. Bu kongre ile Batı Anadolu’daki kongreler yönetimi sona erer, Dördüncü ve Beşinci Balıkesir kongreleri ile başlamış olan Ankara Otoritesi’ne bağlanma, bu kongre ile sonuçlanır, Batı Anadolu TBMM Hükümeti’ne bağlanır. Bu kongre ile ilgili bilgiler, kongrenin açış konuşmasını yapan Mustafa Kemal’in aktardıklarının dışında birkaç satırı geçmemektedir. Katılan delegeler ve alınan kararlar hakkındaki bilgiler, M. Kemal’in 2 Ağustos Meclis konuşmasında verdikleri ile sınırlıdır: “Bundan sonra güneye seyahat ettik. Yalnız Afyonkarahi­sarı’nda diğer hususlar ile meşgul olundu. Mesela Uşak, Nazilli, Afyonkarahisarı, Konya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti üyelerinden bir kongre yapıldı ve kongreyi açtık. Levazım Başkanı, Genelkurmay Başkanı ve hazır bulunan Meclis üyelerinden bir kısmı görüşmeler yaptılar. Bu kongrede tavsiye ettiğimiz ve netice olarak talep ettiğimiz hukuk şu idi: Müdafaa-i Hukuk heyet-i merkeziyeleri son heyet-i vekile kararı ile üst seviyedeki mülki memurların başkanlığında ve emri altında bulunacaklar ve vazife yapacaklardır. Vazifeleri de memleket müdafaası hususunda sorumlu komutanların kendilerinden rica edeceği hususları kolaylaştırmak ve bu esasta kendilerinin de kanaatleri tahsil edilmek suretiyle kabul edildi. Efendim hepsiyle de kumandanla temasa gelmek için biz esaslar üzerinde anlaştıktan ve kendilerine kabul ettirdikten sonra kendilerini terk ettik.” Mustafa Kemal’in anlattıkları dışında bir başka kaynak da bu kongre ile ilgili olarak şunları yazmaktadır: “Bir gün Mustafa Kemal, Fevzi Paşa ve mâiyetleri Karahisar’a geldiler. Uşak’ta oturan iâşe heyeti de Afyon’a gelmişti. Hükümet konağının idare meclisi odasında müzakereler başladı. Çerkez Ethem’in millet emellerine aykırı hareket ettiği, Fahrettin Paşa’ya suikastta dahi bulunduğu söylendi. Bunun için Kuvâ-yı milliye’nin lâğvı teklifi ileriye sürüldü. Hükûmet içinde hükûmet gibi ve Kuvâ-yı milliye içinde muhtelif cereyanlar olabileceği, Çerkez Ethem’in harekâtından anlaşılmaktadır, deniliyordu. Bu teklifin hükümetten verilen bir emirden ibaret olduğu düşünüldüyse de Hükümeti Kuvâ-yı milliyelerin doğurduğu cihetle, rüştünü ispat edinceye kadar, hükümetin en büyük mülkiye memurları Kuvâ-yı milliye reisleri olması ve Kuvâ-yı milliyenin hükümete yardıma devam etmesi ve bu suretle bir müddet daha Kuvâ-yı milliye’nin lağvedilmemesi karşı bir teklif olarak ileriye sürüldü.”

Trakya Kongreleri

Trakya’da toplanan kongreler, amaç ve izlenen yol bakımından, Anadolu’daki kongrelerden farklıdırlar. Doğu ile Batı Trakya’yı birleştirerek, özerk ya da bağımsız bir Trakya devleti kurmak amacı güdülür. Bu nedenle Sivas’ta kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk derneğine katılmaya uzun süre yanaşılmaz. Birleşme ancak TBMM’nin açılışından sonra, Mayıs ’de sağlanabilir. Kongrelerin düzenleyicisi Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk Heyet-i Osmaniyesi (TPMHO) dir. 3’ü Edirne’de, 1’i Lüleburgaz’da olmak üzere 4 kongre düzenlenir.

Birinci Edirne Kongresi (16 Ekim ): TPMHO, Batı ve Doğu Trakya’ya ait bir örgüttü. Sivas Kongresi’nde mütareke sınırları içerisindeki toprakların birbirinden ayrılmaz bir bütün olarak kabul edilmesi, Batı Trakya’yı görünüşte dışta bırakması, Sivas’ta kurulan derneğin çatısı altında Anadolu ve Trakya’daki tüm derneklerin birleşmesi çağrısı ve arkasından Sivas Heyet-i Temsiliyesi’nin Batı Trakya’nın Doğu Trakya ile birlikte Müdafaa-i Hukuk örgütüne alınmasının tüzüğe aykırı olacağına karar vermesi, Trakya’da çözülmesi gereken bir durum ortaya çıkarır. Heyet-i Temsiliye’nin birleşme çağrısına karar oluşturmak için 7 Ekim’de Edirne’de büyük katılımlı bir toplantı yapılır. Toplantıda heyet-i Temsiliye’ye bağlanma anlamına gelen, yasal olan ulusal emel ve maksatlara uymaya, Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’ne (ARMHC) her bakımdan yardımcı olmaya karar verilir. Ancak bu karara rağmen TPMHO kapatılmaz, derneğin üyeleri aynı zamanda ARMHC’nin Trakya yönetimini üstlenirler. Dernek içinde dernek gibi bir durum ortaya çıkar. TPMHO derneğinin adı Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk olarak değiştirilir, Heyet-i Temsiliye’nin her türlü kararına uymayı ilke olarak benimsedikleri Sivas’a bildirilir. Birinci Edirne Kongresi, bu gelişmeler üzerine tüzükte ve örgütte gerekli değişikliklerin yapılması için düzenlenir. Kongreye Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Hukuk-u Milliye Kongresi adı verilir. Kongre’de, tüzükte bazı değişiklikler yapılır, yönetim kurulundaki üye sayısı 14’ten 16’ya çıkarılır ve yeni seçimler yapılır.

İkinci Edirne Kongresi (15 Ocak ): İç düzen sorunlarını ve silahlı ulusal müfrezeler kurma konusunu görüşmek üzere düzenlenir. Kentlerde “bekçi”, kırsal kesimlerde “korucu” adı altında müfrezeler kurulmasına karar verilir. Her idari birimin ne kadar korucu ve bekçi çıkaracağı belirlenir, giderlerinin yerel yönetimlerce karşılanması öngörülür. Bu silahlı müfrezeler bazı nedenlerle kurulamaz. Bu amaçla toplanan para da Kolordu Komutanlığına devredilir.

Lüleburgaz Kongresi (31 Mart–2 Nisan ): 16 Mart’ta İstanbul’un resmen işgali, Meclisi Mebusan’ın basılıp kimi üyelerinin tutuklanması üzerine, Kolordu Komutanı Cafer Tayyar, Mustafa Kemal’in 9 Ocak tarihli tüm kolordu komutanlarına ve bazı tümen komutanlarına gönderdiği plan doğrultusunda ve bu planın uygulamaya sokulmasını isteyen 16 Mart tarihli emri üzerine bazı önlemler alır. Trakya’da seferberlik ve sıkıyönetim ilan eder. İstanbul Hükümeti ile ilişkileri keser, Trakya’nın yönetimini Edirne’deki sivil idare ile kolordu komutanlığına bağlar. Seferberliğe ilişkin bildiride Trakyalılar vatanın ve bağımsızlığın korunması için göreve çağırılır. Fakat bazı yönetici ve komutanların çekimserlikleri uygulamada güçlükler doğurur. Ayrıca Nisan başında tekrar sadrazam yapılan Damat Ferit’in direnmeyin, bekleyin yollu telkinleri de Trakya’yı etkilemeye başlar. İşte bu karmaşık durum içerisinde Trakya-Paşaeli örgütü durumu görüşmek üzere Lüleburgaz Kongresi’ni düzenler. Kongre’de alınan karaların esasları özetle şöyledir.

  • İstanbul’un işgali ve Trakya’nın Yunanlılara verileceği haberlerinin uyandırdığı kaygılar belirtilir ve durum protesto edilir.
  • Trakya’nın savunulmasına karar verilir. Bunun için Merkez Heyeti gereken bütün önlemleri almakla görevlendirilir, bir direnişe geçmeden önce bütün siyasî girişimleri düşünme ve uygulama koşulu getirilir.
  • Edirne Kongresi’nde ARMHC’ne katılma kararı alınmış olmasına rağmen, doğan durum üzerine, bu kongrede ARMHC ile bağ kesilir, ARMHC’ne bağlı olarak kurulmuş olan köy, kaza ve liva örgütleri, bağımsız hareket etmesi kararlaştırılan Trakya Müdafaa-i Hukuk Heyeti Merkeziyesi’ne bağlanır.
  • Ankara’da toplanacağı bildirilen ulusal meclise 3 temsilci gönderilmesi kararlaştırılır.
  • Olayların gelişimine göre ileride kongrenin tekrar bir toplantıya çağırılması da öngörülür.

Üçüncü Edirne Kongresi ( Mayıs ): 24 Nisan San Remo Konferansı’nda, Aydın ile birlikte Doğu Trakya’nın da Yunanistan’a verilmesi kararı üzerine, Merkez Heyeti kongre toplamaya karar verir. Kongre’de; Trakya’nın Osmanlı’dan ayrılmayacağı, bunun için Paris barış görüşmelerine Osmanlı delegelerinin yanında katılmanın sağlanması konusu ile Trakya’nın Yunan işgaline karşı eylemli olarak savunulması görüşülür. Alınan kararlar ile Trakya’nın Yunanistan’a verilmesi kesinlikle reddedildi ve işgale karşı direnileceği ve savunulacağı belirtildi. Trakya’nın hukukunu Avrupa’da savunmak için bir heyet gönderilmesi uygun görüldü. Trakya Müdafaa-i Hukuk örgütü ile Trakya-Paşaeli Müdafaa-i Heyet-i Os­maniyesi birleştirildi ve yeni Heyet-i Merkeziye oluşturuldu. TBMM Başkanı Mustafa Kemal, bu kararlar üzerine 14 Mayıs’ta Heyet-i Merkeziye Başkanlığına gönderdiği telgrafta, Trakya’nın savunulması kararını uygun bulur, ancak Avrupa’ya heyet gönderilmesini tepkiyle karşılar, doğru olmadığını bildirir. Barış görüşmelerine katılacak Osmanlı delegelerinin dahi konferansın vereceği herhangi bir kararı ulus adına kabul etme yetkisini taşımadıklarını, onların imzalayacakları bir antlaşmanın yok hükmünde olduğunu vurgular. Buna rağmen seçilen heyet Roma’ya ve Paris’e gönderilir. Ama olumlu bir sonuç alınamaz. Kongre’de işgale karşı savunma kararı alınmasına karşın, karardan 3 hafta sonra, 20 Temmuz’da başlayan Yunan işgaline karşı savunulamaz. Trakya 5 günde işgal altına girer ve derneklerin çalışması da sona erer.

Çukurova Kongreleri

Millî Mücadele döneminde Çukurova’da, 1. Pozantı ve 2. Pozantı olmak üzere iki kongre düzenlenir. Bunların niteliği diğer bölgelerden farklıdır. Diğer bölgelerde işgal öncesinde ve işgal karşısında olası işgale veya başlamış işgale karşı direnişi hazırlamak, örgütlenmek ve yönetmek amaçlı kongreler yapılmışken, Çukurova bölgesinde kongresiz direniş başlar ve kongresiz yürütülür. Bunun birinci nedeni, Kilikya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti’nin 20 Kasım ’de İstanbul’da kurulmuş olmasıdır. İstanbul’daki Çukurovalılar tarafından kurulmuş olan bu derneğin bölge dışında kurulması ve bölgenin geleceğini Wilson prensiplerine güvenerek istatistikî bilgilerle güvence altına alacağını varsayması, dolayısıyla yerel düzeyde direniş örgütlemek gereğini duymamasıdır. Bu nedenle bölgedeki direniş dağınık bir biçimde başlar, daha çok saldırının olduğu bölgelerde karşı saldırı olarak gelişir. Direnişin dağınıklığı, işgallerin başladığı Aralık ’den Sivas Kongresi’nin yapıldığı Eylül ’a kadar sürer. Sivas Kongresi’nce Adana bölgesinde de savunma için kurulması düşünülen milli ordu hakkında gerekli kararlar alınır ve bunun için bir yönetmelik hazırlanır. Atatürk Nutuk’ta bunu şöyle belirtir: “Maraş ve Antep’e Kılıç Ali Bey’i ve Kilikya bölgesine de Topçu Binbaşı Kemal ve Yüzbaşı Osman Tufan Beyleri göndererek ciddi örgütlenmeye ve girişimlere geçtik.” Mustafa Kemal’in bu girişimleri olumlu sonuç verir. Bölgedeki birbirinden kopuk, dağınık direnişçiler düzenli ordu hâline getirilir. Bölge, Eylül ’dan itibaren Sivas’taki Heyet-i Temsiliye Başkanı Mustafa Kemal’e, Nisan ’den sonra ise Ankara’daki TBMM’ye bağlanır. İşte bölgede kongresiz direnişin ikinci nedeni de budur.

Birinci Pozantı Kongresi (5 Ağustos ): Çukurova bölgesindeki direnişçiler düzenli ordu hâline getirildikten sonra, Fransız ve Ermenilerce işgal edilmiş olan Toros tünelleri ile Pozantı kurtarılır ancak Mersin, Adana ve Osmaniye’de işgal sürmektedir. İlk Pozantı Kongresi, bu gelişmelerden sonra Mustafa Kemal’in Pozantı’ya gelmesi ile Pozantı’da ve diğer yerlerde mülki idarenin kurulmasını gerçekleştirmek için yapılmıştır. TBMM Başkanı Mustafa Kemal Kongre’ye, Genel Kurmay Başkanı Fevzi Çakmak ve Adana, Mersin, Kozan, Osmaniye’nin 15 milletvekili ile katılır. Kongre’de, Çukurova bölgesinin düşmandan kurtarılması üzerinde önemle durulur ve Mustafa Kemal’den cephe için silah ve mühimmat istenir. Mustafa Kemal yardımın esirgenmeyeceğini bildirir. Delegeler ayrıca Pozantı’nın bağımsız bir liva (Vilayet ile kaza arasında mülki idare biçimi) hâline getirilmesini önerirler. Mustafa Kemal bu öneriyi olumlu karşılar ve kendisi daha değişik bir öneri sunar: “Güzel Adana şimdi işgal altındadır. Biz burada yeniden vilayet teşkilatı kuralım. Bu suretle Adana’yı burada millî bir hareket merkezi ve vilayet teşkilatı olarak vücuda getirmiş oluruz. Böylece bütün kaza ve nahiyeleri de buradan, bir elden idare etmek imkân dâhiline girer. Bu düşman için daha büyük endişeler doğurur.” Mustafa Kemal’in bu önerisi alkışlarla karşılanır ve oy birliğiyle kabul edilir. Arkasından ikinci önerisini yapar: “Aranızdan bir heyet seçilsin. Bu heyet vilayetin mülki amirlerini bir liste halinde tespit etsin. Bu listeyi genel kurulun oylarına sunalım. Liste genel kurulca kabul edilirse, vilayetin mülki amirleri de seçilmiş ve derhal vazifeye başlamış olacaklardır.” Öneri doğrultusunda oluşturulan heyet tarafından hazırlanan liste, M. Kemal tarafından okunur ve herhangi bir değişikliğe uğramadan aynen kabul edilir. Böylece alınan bu kararla, o güne kadar bucak merkezi olan Pozantı, Adana vilayet merkezi yapılmış, valisi ve mülki erkânı atamayla değil, seçimle belirlenmiş olur. Ayrıca işgal altında bulunan Mersin’in merkezi Erçel köyüne, Osmaniye’nin ise Haruniye’ye alınır. Pozantı Kongresi, Mustafa Kemal’in katıldığı üçüncü kongre olur. Bu kongre ile Çukurova’daki Millî Mücadele yeni boyut kazanır. M. Kemal’in Adana Vilayeti Ahalisine yazmış olduğu bildiriyi bizzat kendisinin okumasıyla kongre sona ermiştir.

İkinci Pozantı Kongresi (8–9 Ekim ): Pozantı’da kurulmuş olan Adana Vilayeti’nin, Ağustos’tan beri yapılanların ve sonrasında yapılacakların görüşülmesi için düzenlenen bir kongredir. Kongrede; halkın mücadeleye daha etkin katılmasının sağlanması, göçmenlerin yerleştirilmesi, bozguncu faaliyetlerin önüne geçilmesi, cephede savaşanların kaput, ayakkabı gibi kışlık ihtiyaçlarının karşılanması için 10 bin lira bağış toplanması konularında kararlar alınır.

İsmet GÖRGÜLÜ

KAYNAKÇA

Anadolu ve Rumeli’de Gerçekleştirilen Ulusal ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri Bibliyografyası,Cilt I Ulusal Kongreler, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara

Anadolu ve Rumeli’de Gerçekleştirilen Ulusal ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri Bibliyografyası,Cilt II Yerel Kongreler, Kars, Ardahan, Oltu, Trabzon, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara

Anadolu ve Rumeli’de Gerçekleştirilen Ulusal ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri Bibliyografyası,Cilt III Yerel Kongreler, İzmir, Balıkesir, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara

Anadolu ve Rumeli’de Gerçekleştirilen Ulusal ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri Bibliyografyası,Cilt IV Yerel Kongreler, Alaşehir, Nazilli, Muğla, Afyon, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara

Anadolu ve Rumeli’de Gerçekleştirilen Ulusal ve Yerel Kongreler ve Kongre Kentleri Bibliyografyası,Cilt V Yerel kongreler, Edirne, Lüleburgaz, Pozantı, TBMM Kültür, Sanat ve Yayın Kurulu Yayınları, Ankara

TANÖR, Bülent, Türkiye’de Yerel Kongre İktidarları (–), Cumhuriyet Gazetesi Yayını,

TUNAYA, Tarık Zafer, Türkiye’de Siyasi Partiler, I, III, İstanbul, –

TURAN, Şerafettin, Türk Devrim Tarihi 1. Kitap İmparatorluğun Çöküşünden Ulusal Direnişe, Bilgi Yayınevi, Ankara

25/06/ tarihinde funduszeue.info adresinden erişilmiştir

Görüntülenme Sayısı

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası