sandıkta görüşürüz mesut bey / Mesut Yılmaz - Wikipedia

Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey

sandıkta görüşürüz mesut bey

Sandıkta g&#;r&#;ş&#;r&#;z Mesut Bey

Haberin Devamı

Büyük bir taraftar gurubunu, üstelik statta yükselen bir ses tonuyla alaşağı etmek, tuttukları, tutkunu oldukları takımlarının ismini geçirerek aşağılamak gerçekten cesaret işidir. Bu cesareti nedeniyle Toki başkanını nasıl konumlandırmak gerekir onu size bırakıyorum. Ancak yılında yaşanan bir olayı hatırlatmak isterim;
Fenerbahçe’nin Malatyaspor ile oynayacağı maçtan bir kaç gün once dönemin Başbakanı sayın Mesut Yılmaz bir TV kanalında Can Ataklı’nın konuğuydu. Mesut Bey sohbetin bir yerinde öyle bir laf etti ki, belki de o söz nedeniyle seçim kaybetmiş bile olabilir:
“Allahın izniyle bu sene de Galatasaray’ı şampiyon yapacağız.”
İşte Mesut Bey’in bir Galatasaray taraftarı olarak belki de samimi duygularla ettiği söz buydu. Peki sonra..? Fenerbahçe kapalı tribününde Malatyaspor karşılaşması öncesinde devasa bir pankart açıldı; “Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey” yazıyordu.
Fenerbahçe’nin Malatyasporla berabere kaldığı maçtan sonra Fenerbahçe Spor Kulübü Başkanı Aziz Yıldırım ne yaptı peki..? Basın toplantısı düzenleyip, “O pankartı açanları artık stada almayacağız, onlar Fenerbahçeli olamaz” deyip Sayın Başbakan Mesut Bey’e kamuoyu önünde özürlerini ve bağlılıklarını bildirdi mi? HAYIR. Hatırlatmak istedim.

Haberin Devamı

Efes Pilsen Basketbol Takımı

YENİ yasaya göre Efes Pilsen isminin değiştirileceğini sanırım herkes biliyordur. Bu ülkede basketbol deyince akla gelen, en az “Beyaz Gölge” kadar, Eczacıbaşı kadar, basketbolu bu millete sevdiren yatırım yapan bir kurumdur Efes. Şimdi yeni yasadan sonra ismi Anadolu Efes ya da başka bir şey olacakmış. Ama ben yazılarımda ya da sohbetlerimde, daha doğrusu zihnimde o ismi asla değiştirmeyeceğim. Televizyonlardaki, yazılı basındaki ve kamuoyundaki herkese tavsiye ederim.

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

Vedat BAYRAM

Herkes tarafından da bilindiği gibi bir spor adamı, bürokrat ve siyasetçi olmamla birlikte 80''li yılların tasviri ile "Devletten Yana" sıfatımdan hiç vazgeçmedim.

Bu özelliğimiz de; Devletin Başı''ndan, alışveriş yaptığımız bakkala kadar bilinen herkesin malumu bir husustur. Bilmeyenler adına da bunu köşemden tekrar belirtmemde bir mahsur görmüyorum.

Bu bilinilirliğin rahatlığı ile ifade etmek isterim ki; uğrunda tüm gençlik yıllarımdan beri büyük emek vererek, risk aldığım "Millî Devlet" ya da "Güçlü Devlet" imajına, Kayserispor-Fenerbahçe maçındaki "seyirci yasağı" kararı ile zarar verildiği kanaatindeyim.

Tüm bunların ışığında art niyetle mahsurlu bir yere yamanamayacağıma göre de gönül rahatlığı ile ifade ediyorum ki; tribünlerdeki vatandaşın  tezahüratını "üç-beş siyasi provokatöre" ciro etmek ve bunu bu şekilde değerlendirmek;

1- Devleti tanımamak.  

2- Stratejik cehalet. 

3- *Tribünlere hakaretten ibarettir. *

Bu cümleden hareketle tekrarlamam gerekirse Kayseri''de oynanan Kayserispor-Fenerbahçe maçında Spor Güvenlik Kurulu''nun aldığı karar sportif değil, siyasidir!..

Tabii bu ifadeyi kullanmamdaki kastım da siyasi iradenin bir "talimatı" olduğunu ima etmek değil,*"bürokratik bir yaranma çabası"*nı ortaya koymaktır.

Şimdi siz yönetenler, daha düne kadar kulüplerimizin tribünlerinden kendi kulüplerinin başkanlarına yapılan istifa çağrılarını unutur, merhum Başbakanımız Mesut Yılmaz Bey için açılan "Sandıkta Görüşürüz Mesut Bey!.." pankartını gözardı eder ve Fenerbahçe, Beşiktaş tribünlerinden atılan "Hükümet istifa!.." sloganlarına kafayı takarsanız, yaşananları da bir kaç provokatör diye takdim ederek, bu izahla da yasaklar getirirken, Bursaspor-Amedspor maçındaki tavırlara karşı ise önlem almak konusunda zayıf kalırsanız, yanlış yaparsınız. Yanlış algıyla, "Siyasi iradeye yaranayım" derken, yaranmaya çalıştığınız siyasi kuruma da zarar verirsiniz.

Ben ise; bu kabil yağcılığı alışkanlık haline getirebilecek devlet görevlilerine köşemden sesleniyorum

Yapmayın!.. "Biz seyirciye önlem alamayız…" derseniz, "devlet önlem alamıyor imajı" yaratır, büyük bir ayıp eder, devleti de küçültürsünüz.

Buna hakkınız yok!..

Bu tutumunuz karşısında, şayet ben de hükümet yetkilisi ya da Bakan olsam, önlem alamayan valiyi de, emniyet müdürünü de tüm İl Spor Güvenlik Kurulu''nu da "görevlerinde acze düşüyorlar…" diyerek görevden alır, görevini tam anlamıyla yerine getirecek liyakatli olanları hemen göreve getirirdim.

Devlet görevlileri sisteme yaranmak, birilerine yağcılık yapmak yerine görevlerini tam anlamıyla icra etmekle yükümlüdür.

Ayıp etmezler, etmemeliler!..

Fenerbahçeli taraftar: ‘Faili bulamadılar bizi yasakladılar’

Konyaspor maçında “Hükümet istifa” diye bağıran Fenerbahçeli taraftarlara sayılı kanun kapsamında verilen seyirden men cezasına tepkiler sürüyor. 27 senedir Fenerbahçe tribününde yer alan Alper Çağrı da evine ceza tebligatı gelen taraftarlardan. Cumhuriyet’e konuşan Çağrı, “27 senedir tribündeyim. Kendimizi her zaman siyasetten uzak tutmaya çalıştık. 3 Temmuz’la siyaset kendisi Fenerbahçe’yi içine çekmeye çalıştı. Mevcut iktidarın ve bakanların 3 Temmuz’daki açıklamaları ile işleyen süreçle bütün Fenerbahçe taraftarı siyasetin içinde kaldı” dedi. 

‘BİRİKİMİN PATLAMASI’

Çağrı, “Deprem felaketinde ortaya çıkan sonuçlar, bu birikimin bir patlaması. Yaşananlar ve yetersiz kalınması üzüntüyle birlikte bir tepkiyi ortaya çıkardı. ’de yine Fenerbahçe tribünlerinde Mesut Yılmaz’a karşı da pankart açıldı. Konyaspor maçında olan olayı eleştirenler, ‘Sandıkta görüşürüz Mesut Bey’ pankartını gururla paylaşan insanlar. Tebligat yapılanların hepsi devletçi ve vatanını, milletini seven insanlar” diye konuştu.

‘ELEŞTİRMEYECEKSEM’

Fenerbahçe taraftarı Çağrı, “Aldığımız ceza ‘ulan’ kelimesinden tehdit ve hakaret kapsamında. Ç.Rizespor Kulübü, bizlere ‘Lağım faresi’ dedi, asıl bunlar hakaret! 3 Temmuz döneminde Fenerbahçe, FETÖ’ye karşı mücadele ederken, onlarla kol kola, omuz omuza olan insanlar, şimdi bize ‘Vatan haini’ diyor. En çok bu zorumuza gidiyor. Hata görüp eleştirmeyeceksem, sorumluları istifaya davet edemeyeceksem, bu ülkenin vatandaşı olmanın ne anlamı kalıyor? 8 yıl önce Fenerbahçeli futbolcuları taşıyan otobüs kurşunlandı. 8 senedir bu cinayete teşebbüs faili meçhul kaldı. Bunları bulamadılar, maça ikinci defa gelen bir arkadaşımı yüz tanıma sisteminden bulup evine gitmişler! Madem böyle bir sistem var, 8 senedir failler neden bulunamıyor?” diye konuştu. 


‘Sandıkta görüşürüz Mesut bey’den ‘20 sene oldu, istifa’ya

Miting alanlarında toplananlar ne kadar halksa, Fener tribünü de en az o kadar halktır…

Türkiye’de futbol seyircisine “barbar” demek, “dünya yansa umurlarında olmaz, apolitikler” diye yaklaşmak artık günümüzde bir klişe haline geldi. Ancak bugün baktığımızda, çoğu medya organında, deprem sonrasında oynanan ilk lig maçında Fenerbahçe taraftarının hükümete tepki gösterdiği, cep telefonuyla çekilmiş videolar var. Bu anlar tabii profesyonel kameralar tarafından kayda alınmıyor, çünkü yıl olmuş , yayıncı kuruluş hala tepkiyi saklarsa yayılmayacağını düşünüyor. Televizyon ekranlarında saklanmaya çalışılsa da hem cumartesi günü Saracoğlu'nda, hem de pazar günü Beşiktaş'ın stadında yapılan 'hükümet istifa' sloganları sosyal medya hızla yayıldı. 

Şükrü Saracoğlu Stadyumu, cumartesi oynanan Fenerbahçe-Konyaspor maçına bu statta maç izlemeye alışık olanların farklılıkları direkt olarak fark edeceği şekilde hazırlanmıştı. Normalde gollerden sonra sallamak için maçlara ince taraftar atkılarıyla gelen Fenerbahçeliler, bu sefer deprem bölgesine gönderileceği için kalın atkıları tercih etmişti. Metrobüsten stada çıktığınızda karşılaştığınız ekranlarda bu sefer Fenerbahçe temalı reklamlar değil, simsiyah arka plan üzerine konulmuş Türk bayrağı ve “Ülkemizin başı sağ olsun, hepimize geçmiş olsun” ifadeleri vardı. 

Stadın çevresindeki tekel ve barların önünde toplanmış kitle çoğunlukla tezahürat yapmıyor, kalabalıklarda Galatasaray’la olan puan farkı yerine depremler konuşuluyordu. Stadın içindeki ekranlara depremlerde hayatını kaybeden Fenerbahçeli sporcu yakınları, taraftar ve dernek üyeleri, kulüple bağlantılı kurumların çalışanları ile yakınlarının ismi yansıtıldı. Taraftar stadı doldurmaya başladıkça, henüz düdüğe yaklaşık bir saat kala şimdi meşhur olan o tezahürat başladı:

“Yalan, yalan, yalan,

Dolan, dolan, dolan,

Yirmi sene oldu,

İstifa ulan”

Fenerbahçe taraftarı, yıllar önce eski başkanı Aziz Yıldırım için yaptığı bu besteyi, şimdi siyasi iktidar için söylüyordu.

Türkiye’de futbol stadyumları, artık on binlerce kişinin hala bir araya gelip, polis müdahalesine maruz kalmadığı sayılı yerlerden biri. Taksim’de 45 bin kişinin toplanıp, hükümet karşıtı slogan attığını günümüzde düşünmek çok zor. Özel tarihlerde bile polis, kalabalıklara anında müdahale ediyor. Ancak stadyumlarda durum daha farklı. Girişlerde istenildiği kadar pankartlara el konulsun, taraftarın ses tellerine müdahale etmenin bir yolu yok. Tabii bunları söylerken, 3 Temmuz sürecini takiben maç çıkışında Fenerbahçe taraftarına ’de uygulanan korkunç şiddeti de hatırlatmak isterim.

Ayrıca stadyumların, insanların sıklıkla unuttuğu bir başka özelliği de var. Bu statlarda dünyanın en zengin ailelerinden birinin oğluyla aylarca para biriktirip tuttuğu takımı izlemeye gelmiş fabrika işçisi, plazalarda çalışan beyaz yakalıdan öğrenciye bir çok farklı siyasi görüşten, gelir grubundan ve sosyal arka plandan insan birkaç metre arayla oturuyor. Prof. Dr. Sencer Ayata, bu kadar çeşitli arka planlardan grubun artık AVM’lerde aynı ortamda bulunduğunu söylüyor. Sanırım buna stadyumları da ekleyebiliriz. Çünkü biz kutuplaştıkça mahallelerimiz, sokaklarımız, mekanlarımız da kutuplaştı. Aynı gazeteleri okumamaya, aynı kafelere gitmemeye başladık. Ancak tuttuğumuz takımlar değişmedi. 

Maça Fenerbahçe ve Konyasporlu oyuncular, depremzede çocuklarla birlikte çıktı. Taraftar, getirdiği atkıları deprem bölgesine göndermek üzere sahaya attı. Maçtan önce Fenerbahçe kadrosu anons edilirken normalde anonsçu ismi okur, taraftar bağırır. Bu sefer anonsçu, kadroları monoton bir sesle sayarken, ne sahaya çıkışlarda ne de gol sonrasında müzik çaldı. Pazar günü Beşiktaş-Antalyaspor maçında da müzik yerine depremle ilgili anonslar yapıldı, afeti yaşayan şehirlere destek sloganları atıldı, sahaya depremzede çocuklar için binlerce oyunca yağdı ve hükümet istifaya davet edildi. Beşiktaş ve Fenerbahçe, TFF maçları başlatsa da, normale dönmeyeceğimizi bir kez daha vurguladı.

İlk düdükten sonra Fenerbahçe taraftarı da 10’dan geriye saymadı bu kez. Stada sessizlik hakimdi. Tek tük sesleri de taraftar, “şşş” diyerek susturdu. Önceden planlandığı üzere plaka numaralarına ithafen, Fener taraftarı ilk tezahüratı 1. dakikada (01) “Adana üşüme, Fenerbahçe seninle” diye yaptı. 2. dakikada (02), “Adıyaman üşüme, Fenerbahçe seninle” Daha sonra, 1 dakika 17 saniyelik sessizlik. Fenerbahçe taraftarının ciddi bir bölümü, 6 Şubat’ta Kahramanmaraş’ta meydana gelen ilk depremin saatine ithafen ’de tezahürata başladı: “Hükümet istifa”. 

Aslında birçok Fenerbahçeli taraftar, cumartesi günü depremler sonrası müdahalede geç kalınması nedeniyle hükümete tepki gösterilmesini bekliyordu, ancak bu kadar güçlü olması bekleniyor muydu emin değilim. Stadyumun bir bölümü, tezahüratları ıslıklarla susturmaya çalıştı ancak nafile. Hatta, tribünlerin bir bölümü “futbola siyaset sokulmamalı” tezine inat esprili bir şekilde Ayla Dikmen’in “Anlamazdın” şarkısına yapılan Fenerbahçe tribün bestesini ortasında aniden değiştirerek, aynı melodiyle “Hükümet istifa” demeye başladı. 

“Tribüne siyaset sokmamak” artık çürümüş, eskimiş bir söylem. Cumartesi ve pazar günü tezahüratı yapan taraftarlar herhangi bir siyasi partinin sloganını atmadı, herhangi bir isme küfür etmedi. Demokratik toplumlarda halk güçlüdür, bu yüzden siyasetin en üstündeki isim bile günün sonunda “Kamu memurudur”, görevi halka hizmet etmektir. Halkın, devletin başındaki isimleri zengin etme, onlara sorgusuz sualsiz boyun eğme gibi bir görevi yoktur. Bu sebeple, demokrasinin temel haklarından ikisi “özgür toplanma hakkı” ve “ifade özgürlüğüdür”. Fenerbahçe taraftarının bir bölümü cumartesi akşamı sadece hükümeti özgür iradesiyle istifaya davet etmekle kalmamış, aynı zamanda elimizden zorla alınan, ucunda demir parmaklıklar gösterilen bu iki hakkı da, demokratik kapsamda kullanmıştı. İktidara yakın isimler istediği kadar tezahüratları yapan Fenerbahçe taraftarına “ kişi” veya “paralı köpekler” desin, gerçekler değişmeyecektir. Türkiye’de siyasi iktidar, bu istifa çağrılarını duymamak için yıllar yılı her yolu denedi, bu yüzden Kadıköy’den yükselen bu sesin Dolmabahçe’ye, Aslantepe’ye yayılması ihtimali iktidara yakın isimleri korkutuyor. Yeni Akit’in de Fenerbahçe taraftarını sadece “beyaz yakalılar” gibi gösterme çabası bu yüzden. 

MHP lideri Devlet Bahçeli’nin pazar akşamı Beşiktaş Stadı’nda da “istifa” seslerinin yükselmesiyle panikle tweet atması, gerekirse maçların seyircisiz oynanmasını istemesi de bu yüzden. 

Öte yandan, spor kulüplerinin siyasete çekilmemiş gibi davranılması da komik. ’de Galatasaray’ın o dönem ismi TT Arena olan stadının açılışında ıslıklanan dönemin Başbakanı Tayyip Erdoğan stadı terk etmiş, kısa süre yaptığı açıklamada tepkilere değinerek, "Seyrantepe Stadı'nın A'dan Z'ye yapımında Galatasaray Kulübü'nün bir kuruşu yoktur" demişti, dönemin Galatasaray yönetimi siyasi baskıyla karşı karşıya bırakılmıştı. Fenerbahçe’nin başına 3 Temmuz sürecinde gelenler malum. Çarşı grubu, Gezi Eylemleri’ne katıldığı için yargılanıyor. Siyaset, demokratik hakkını kullanan taraftarı cezalandırmayı kendinde hak görüyor. “Tribüne siyaset sokulmamalı” söylemi de bunu meşrulaştırmaya çalışıyor. Siyaset hayatın her noktasına zorla sokulmuşsa, her noktada ona tepki verilir.

40 binden fazla insanın öldüğü depremde, bu ölümlerin önlenebilir olduğunu bilen her taraftar tepkisini de bu yüzden dile getirebilir, getirmelidir de. 

Tüm bu olaylar bana ’de yaşanan bir olayı hatırlattı. ’de ANA-SOL hükümetinde yer alan Anavatan Partisi Genel Başkanı Mesut Yılmaz bir televizyon yayınında “Allah’ın izniyle bu sene Galatasaray’ı şampiyon yapacağız” demişti. Bunun üzerine sinirlenen Fenerbahçe taraftarı iç sahadaki ilk karşılaşması olan 17  Mart  ’deki Malatyaspor maçında “Sandıkta görüşürüz Mesut bey” yazılı bir pankart açtı. Polis yine pankarta müdahale etti, ancak yayıncı kuruluş pankartı boydan boya gösterdi ve spiker yazanı okudu. 21 sene sonra dün, Katar merkezli bein Sports tezahürat başlayınca sesi nasıl kısacağını bilemedi. O gün polisin müdahalesi pankartı kaldırdı fakat “ANA-SOL istifa” tezahüratını susturamadı. Devamında olanları hepiniz biliyorsunuz, ’deki seçimleri AKP kazandı, Anavatan siyaset sahnesinden silindi. Fener taraftarının eylemi, tabii ki seçiminin sonucuna sebep olan okyanusta sadece bir damlaydı, ancak tribündeki her sesin, sandıkta oy kullanacak bir vatandaş olduğunu unutmamak gerek. Miting alanlarında toplananlar ne kadar halksa, Fener tribünü de en az o kadar halktır…

]]>Metin Kaan Kurtuluş‘Sandıkta görüşürüz Mesut bey’den ‘20 sene oldu, istifa’ya‘Sandıkta görüşürüz Mesut bey’den ‘20 sene oldu, istifa’ya

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir