Pdf Yds

©Ertan Metin Bu belgede, YDS, YÖKDİL ve YDT (LYS-5) Hazırlık sürecindeki öğrencilerimizin çoktan seçmeli test sorularında faydalanacağını düşündüğümüz konu bilgisi, kelime bilgisi ve doğru şıkkı bulduran / şık eleten ipuçlarının bulunduğu KURAL yer almaktadır. Android Uygulamamızı ücretsiz olarak Google Play'den indirebilirsiniz. © KURAL 1: KURAL 2: each year Bir cümlede herhangi bir zaman ifadesi yer almıyorsa ve cümlede every weekend PRESENT SIMPLE ile kullanılır. verilen bilgi bilimsel ya da genel (her zaman doğru) nitelikliyse, usually PRESENT SIMPLE tercih edilir. generally am / is / are often V1 / Vs am / is / are seldom am/is/are + V3 V1 / Vs rarely am/is/are + V3 KURAL 3: KURAL 4: (right) now PRESENT CONTINUOUS ile kullanılır. Süreklilik gösteren bir artış ya da azalmadan bahsederken nowadays kullandığımız ifadelerin geçtiği cümlelerde at the moment am/is/are + Ving gradually PRESENT CONTINUOUS kullanılır. for the time being am/is/are being V3 day by day current am/is/are + Ving * Cümlenin fiili STATE VERB ise (bkz. each passing day currently am/is/are being V3 KURAL 5), Present Simple kullanmamız more and more at present gerekir. better and better presently * Cümlenin fiili STATE VERB ise (bkz. KURAL 5), Present Simple kullanmamız gerekir. KURAL 5: Cümlenin fiili, bir oluş (hareket) değil, bir durum bildiriyorsa (STATE VERBS), cümledeki zaman ifadesi ne olursa olsun Continuous Tense'leri kullanamayız. Bunun yerine Simple grubundan bir Tense seçmemiz gerekir. Aşağıda verdiğimiz örnek fiiller, yalnızca SIMPLE TENSE'lerle kullanılabilir: know remember prefer fear understand forget mean care funduszeue.info realise suppose love possess believe doubt hate own funduszeue.info feel need contain taste funduszeue.info Ertan Metin 1 © KURAL 6: KURAL 7: "Yeni", "son", "güncel" anlamı veren sözcüklerle Present Grubu Okuduğumuzda bizi geçmişte bir tarihe ya da olaya götüren zaman Tense'ler kullanılır. ifadeleri ile PAST SIMPLE kullanırız. latest PRESENT SIMPLE 10 years ago new PRESENT CONTINUOUS yesterday PAST SIMPLE contemporary PRESENT PERFECT SIMPLE last weekend was / were modern PRESENT PERFECT CONTINUOUS in V2 in the 's was/were + V3 during the Cold War KURAL 8: KURAL 9: Aşağıdaki zaman ipuçlarıyla Present Perfect Simple ya da Present "until recently", "until quite recently" ifadeleri, anlamları gereği Perfect Continuous kullanılır. PAST SIMPLE ile kullanılmalıdır. lately PRESENT PERFECT SIMPLE was / were * recently V2 recent have / has + V3 have/has been V3 was/were + V3 so far until now PRESENT PERFECT CONTINUOUS over the years for 10 years now have / has been Ving *bkz. KURAL 9 KURAL KURAL (ever) since KULLANIMI (ZAMAN ZARFI / BAĞLACI): PRESENT PERFECT S. ZAMAN İFADESİ ANA CÜMLE 10 years have / has + V3 over since + geçmişte tarih PRESENT PERFECT SIMPLE last 50 years have/has been V3 for the have / has + V3 past decade during World War II have/has been V3 ya da century PRESENT PERF. CONT. , (ever) since + S + V2 + O PRESENT PERFECT CONT. have / has been Ving + Past Simple have / has been Ving * Since bağlacı, sebep bağlacı olarak kullanılmışsa bu kurala uyulmaz. (since = because) KURAL CONTINUOUS / PERFECT CONTINUOUS AYRIMI: Cümlede "for + zaman aralığı (for 5 days; for 10 years; for a decade)" varsa, Perfect Continuous, Perfect Simple, Past Simple ya da Future Simple Tense'ler tercih edilir. İçinde "How long for? (Ne kadar süredir, ne kadar bir süre boyunca?)" sorusunun yanıtı geçen cümlelerde basit Continuous Tense'ler kullanılamaz. Ertan Metin 2 © KURAL KURAL PERFECT SIMPLE / PERFECT CONTINUOUS AYRIMI: soon FUTURE SIMPLE before long will V0 Bu Tense'ler çoğu zaman birbirinin yerine kullanılabilir. Ancak, in will be V3 in the next century am/is/are going to V0 a) Cümlede verilen fiil durum fiiliyse (STATE VERBS; bkz. KURAL 5) next year am/is/are going to be V3 SIMPLE kullanılmalıdır. in 10 years' time in the following years FUTURE CONTINUOUS b) Cümlede "How many (times)? (Kaç tane (kere)?)" sorusunun yanıtı for many years to come varsa SIMPLE kullanılmalıdır. in the near future will be Ving KURAL KURAL by + tarih KULLANIMI: Cümlenin başında Present Simple ile bir tahmin, endişe v.b. By + tarih verilmişse, (burada "before" da aynı anlamda kullanılabilirdi) bildiriliyorsa, (that +) Future bir cümlecikle devam edilir: tarihin zamanına göre, aşağıdaki Tense'lerden herhangi biri kullanılır: by + tarih / olay ANA CÜMLE I expect S+V+O They predict ↓ by PAST PERFECT by the end of last century PAST PERFECT CONT. I'm sure FUTURE SIMPLE (that) by the end of World War II PAST CONTINUOUS Scientists fear FUTURE CONTINUOUS FUTURE PERFECT We hope FUTURE PERFECT SIMPLE by FUTURE PERFECT CONT. by the end of the / this century He is afraid FUTURE PERFECT CONT. FUTURE CONTINUOUS by the turn of the next century FUTURE SIMPLE KURAL KURAL TENSE UYUMU Zaman bağlaçlı cümlecikte aşağıdaki Tense ya da Modal'lar kullanılamaz. Cümle içerisinde zaman bağlacı + cümlecik verilmişse, bağlaçlı cümlecikle ana cümle arasında Tense Uyumu aranır. Tense sorularında ana cümleye zaman bağlaçlı bir cümleciğin bağlandığını görüyorsak, şıklarda ana cümleye ait kısımda yukarıdaki Tense'ler verilenleri eleriz. Bağlaç sorularında ana cümle Present Perfect verilmişse, zaman bağlaçlarını eleriz. Ertan Metin 3 © KURAL KURAL EYLEM SIRALAMASI (1) EYLEM SIRALAMASI (2) Öncelik- sonralık ilişkisi kuran bağlaçlarla, ne bağlaçlı cümlecikte ne de Aşağıdaki bağlaçların ardından gelen eylem, birbirine bağlanan iki ana cümlede Continuous Tense'ler kullanılmaz. eylemden ilk (önce) olandır. ZAMAN C. ANA C. Bu ipucumuz anlamsal açıdan da ZAMAN CÜMLECİĞİ ANA CÜMLE biçimsel açıdan da faydalıdır. After After Şıklarda Past Perfect yer alıyorsa, Before am/is/are Ving am/is/are Ving As soon as bu Tense ancak iki eylemden ilk As soon as was/were Ving , was/were Ving + 1. eylem , 2. eylem. Once gerçekleşeni anlatırken kullanılabilir. Until will be Ving will be Ving Only when Yani bağlaç bunlardan biriyse, ana … cümle Past Perfect olamaz. KURAL KURAL EYLEM SIRALAMASI (3) BY THE TIME ZAMAN BAĞLACI Aşağıdaki bağlaçların ardından gelen eylem, birbirine bağlanan iki "By the time" özel formüllerle kullanılır: eylemden ikinci (sonra) gerçekleşendir. had V3. ZAMAN C. ANA C. Bu ipucumuz anlamsal açıdan da had been V3 By the time + V2 , biçimsel açıdan da faydalıdır. had been Ving Before Şıklarda Past Perfect yer alıyorsa, was/were Ving Until bu Tense ancak iki eylemden ilk will have V3 + 2. eylem , 1. eylem. + V1 / Vs will have been V3 Till gerçekleşeni anlatırken kullanılabilir. By the time , By the time Yani bağlaç bunlardan biriyse, + have/has V3 will have been Ving bağlaçlı cümle Past Perfect olamaz. 3/4 If + had V3 would/could + V0 (4) TYPE 5= Koşul şimdinin, sonuç gemişin hayali. , KURAL IF CLAUSES (3) If'li cümlede bizi geçmişe götüren bir zaman ifadesi varsa, had V3 kullanılmalıdır. Ana cümlede bizi geçmişe götüren bir ifade varsa, would / could have V3 kullanılmalıdır. Ertan Metin 4 © KURAL KURAL IF CLAUSES (4) IF CLAUSES (5) If ya da if benzeri bağlaçara bağlı cümlecikte şu Tense ve Modal'lar Yan cümlecikte koşul bağlacı (if ya da benzeri bir bağlaç [bkz. yerine kullanılabilir. Bu bağlaçların anlamları gereği, ana cümleleri her as long as zaman soru biçimindedir. so long as provided (that) suppose (that) if = providing (TYPE 0 / 1) supposing on condition that if = assume (that) (TYPE 2/ 3/ 4 / 5) ana cümleleri soru (?) in the event that assuming only if imagine (that) KURAL KURAL UNLESS IN CASE a) "unless + SVO" bağlacı, olumsuz bir if cümleciğine eşdeğerdir: a) "in case", "-sa diye, -ması ihtimaline karşılık" anlamına gelir. Burada tam unless = if …not anlamıyla bir koşul-sonuç değil, olumsuz bir ihtimale karşılık alınan tedbir Cümlede unless görürsek, bağlacı karalayıp yerine "if", cümlenin fiilinin öncesine anlamı görüyoruz. de "not" yazarsak anlamca kafamız karışmaz. b) "in case" cümle başında kullanılmaz. Dolayısıyla in case bağlacının ilk b) unless her zaman If Clause Type 0/1 formüllerine göre kullanılır. harfi asla büyük olamaz. Unless + am/is/are/ V1 / Vs , V1 / Vs (0) c) "in case" her zaman If Clause Type 0/1 formüllerine göre kullanılır. have/has V3 , will/may/can/should V0 (1) d) "in case" kullanılan cümlelerde, yedek, fazladan anlamında "extra, c) Bağlacı unless olan cümleler, ilk bakışta koşul-sonuç değil, zıtlık ilişkisi spare" ve bir şeyin bitmesi, tükenmesi anlamında "run out (of sth.)" ifadeleri gösterir. yer alabilir. KURAL EVEN IF "even if" bağlacı, "-sa bile" anlamına gelir, dolayısıyla burada bağlanan cümlecikler arasında koşul-sonuç değil, zıtlık benzeri bir anlamsal ilişki bulunur: koşul ne olursa olsun, sonuç değişmez. Bu bağlacı if formüllerinin tamamıyla kullanabiliyoruz. Buna karşılık, Test ve Cümle Tamamlama soruları dışında formüllere uyulmayan cümleler de görülmektedir. Ertan Metin 5 © KURAL KURAL AS IF / AS THOUGH "BUT", "OR", OTHERWISE", "OR ELSE" İLE KOŞUL SONUÇ a) as if / as though + SVO bağlaçları, bir durumun neye benzediği, nasıl Yukarıda yazılı bağlaçlar, içinde "if" geçmeyen bir cümlede, üstü örtük göründüğü v.b. bilgisini verirler. (= like) (… gibi, … mış gibi) bir koşul -sonuç ilişkisi kurabilir. Bu durumda formül uyumu aranmaz, yalnızca anlamsal ilişkiye bakılır. b) Bu bağlaçlar cümlede belirli algı, duyu fiillerinin ardından gelmelidir. En yaygın örnekler: look, seem, sound, smell, behave, describe I could help you, but I'm busy. (if I weren't busy) We had better hurry up, or we will be late. (if we don't hurry up) c) as if / as though bağlaçları cümle başında kullanılmaz. Yani bu I was really ill; otherwise, I would have come to the party. (if I hadn't been ill) bağlaçların ilk harfleri her zaman küçük olmalıdır. Read carefully, or else you'll miss important details. (if you don't read carefully) d) Bu iki bağlaçta if formüllerine uyum aranmaz. KURAL KURAL MODAL'LARDA ZAMAN (1) MODAL'LARDA ZAMAN (2) Çoğu modal yardımcı fiilin kendine ait bir zamanı yoktur. Dolayısıyla, Yanına V0 aldığı halde zamanı geçmiş olan ya da görünürde geçmiş olup modal'ın hangi anla ilişkili olduğunu bulmak için kendine bağlanan fiilin aslında şimdiden/gelecekten bahseden modal'lar şunlardır: biçimine bakmamız gerekir: had to V0 * V0 / be V3 → PRESENT- FUTURE used to V0 be Ving → PRESENT CONT. → PAST SIMPLE modal + was / were able to V0 have V3 / have been V3 → PAST SIMPLE was / were supposed to V0 have been Ving → PAST CONTINUOUS had better ('d better) V0 → PRESENT / FUTURE * Bazı modal'lar yanlarına V0 alıp kendiliğinden geçmişe dönük bilgi verebilir. bkz. KURAL 37, 38, 39 KURAL KURAL WOULD COULD would + V0, hem şimdi/gelecek, hem de geçmişle ilgili olabilir: could + V0, hem şimdi/gelecek, hem de geçmişle ilgili olabilir: a) PAST: Geçmişteki alışkanlıklardan, "eskiden yapardım, eskiden böyleydi" a) PAST: Geçmişteki yeteneklerden, "eskiden yapabiliyordum" anlamında anlamında kullanılır. (=used to V0) İpuçları: Geçmişe dönük zaman zarfları kullanılır. İpuçları: Geçmişe dönük zaman zarfları ve yetenek gibi düşünülen ve tekrarlanabilecek nitelikte eylemler. DİKKAT! Bu anlamda would'dan eylemler. sonra STATE VERB kullanılmaz. (bkz. KURAL 5) b) PAST: Noun Clause'da "said" gibi fiillerden sonra "can"in Tense Uyumuna b) PAST: Noun Clause'da "said" gibi fiillerden sonra "will"in Tense Uyumuna zorlanmış hali. İpuçları: Past ana cümleye bağlanan bir Noun Clause. zorlanmış hali. İpuçları: Past ana cümleye bağlanan bir Noun Clause. c) PRESENT: If Clause ana cümlede şimdinin hayali, "but", "or" v.b. bağlaçları c) PRESENT: If Clause ana cümlede şimdinin hayali, "but", "or" v.b. bağlaçları ile de kullanılabilir. İpuçları: If ya da benzeri bağlaçlar, bağlaçlı cümlede ile de kullanılabilir. İpuçları: If ya da benzeri bağlaçlar, bağlaçlı cümlede Past Tense. (bkz. KURAL 24) Past Tense. (bkz. KURAL 24) d) PRESENT: Rica, teklif, olasılıklar. İpuçları: Yerine "can" gelebilir. d) PRESENT: Rica ve teklifler. İpuçları: Yerine "will", "can", "could" gelebilir. KURAL MODAL'LARLA FİKİR / TAHMİN YÜRÜTME Bir durumun gerçekleştiğinden emin değilsek, tahmin yürütüyorsak, tahminimizin kesinliğe yakınlık derecesine göre belirli modal'lar kullanırız. Ayrıca, tahminimizin zamanına göre de modal ardından uygun fiil biçimini getiririz. Kesinlik Derecesi Modal Tahmin Zamanı % 90 (-malı / -amaz) must / can't + V0 (PRESENT) + be Ving (PRESENT) + have V3 (PAST) %50 (-abilir) may / might / could + have been Ving (PAST) Ertan Metin 6 © KURAL KURAL MODAL + HAVE V3 (Perfect Modals) CÜMLEDE RELATIVE (ADJECTIVE) CLAUSE NASIL BULUNUR? Bazı modal'lar, yanlarına have V3 aldıklarında, normal anlamlarından farklı Şu üç sorunun üçünün de cevabı "evet" ise, bağlaçlı cümlecik Relative bir işlev üstlenirler: Clause'dur. TAHMİN / FİKİR YÜRÜTME BAHSEDİLEN DURUMUN TERSİ 1- Bağlaçlı cümlecik cümlede ismin ardından mı geliyor? must have V3 = -mış olmalı could have V3 = (2) -ebilirdi 2- Bağlaçlı cümlecik içinde eksik öğe var mı? can't have V3 = -mış olamaz needn't have V3 = -maya gerek yoktu 3- Bağlaçtan önceki isim, cümleciğin içindeki eksik öğenin yerini doldurabilir may have V3 = -mış olabilir should have V3 = -ması gerekirdi mi? ([Hangi + isim?] sorusunu yanıtlıyor mu?) might have V3 = -mış olabilir ought to have V3 = -ması gerekirdi could have V3 = (1) -mış olabilir shouldn't have V3 = -maması gerekirdi Relative Clause'lar, bir cümle içindeki bir isimle ilgili açıklama yapan, ek bilgi veren yan cümleciklerdir. İsim açıkladıkları için sıfat işlevi üstlenirler. "emin değilim" anlamında "ama tam tersi oldu" anlamında KURAL KURAL Relative Clause'ların açıkladıkları isim, cümleciğin içinden çıkarılıp, yerine Relative Clause içinde eksik öğe özneyse, yani cümlecik bağlaç + bir bağlaç getirilir. whom, where, when ardından özne gelmelidir. Nesne Zaman in-on + which / whose + noun whom / where / when / in which / on which + S + V whose + noun KURAL KURAL Relative Clause içinde eksik öğe nesneyse, yani cümlecik bağlaç + Non-Defining (ana cümleden virgülle ayrılan) Relative Clause'lar "that" özne + fiil biçiminde başlıyorsa, "whose" hariç tüm bağlaçlar ile başlamaz. Yani, kullanılabilir. Yani "whose + noun" sabit, asla değişmez bir dizilimdir. b) Şıklarda "whose" ihtimali varsa, öncelikle ardından bir isim gelip gelmediğine bakarız. Eğer bir isim görüyorsak, bu ismin diğer cümlenin öznesi mi, yoksa boşluktan önceki isme ait bir şey mi olduğunu anlamamız gerekir. Eğer boşluğa "-nın" anlamında " 's " eklediğimizde, boşluktan önceki isimle boşuktan sonraki funduszeue.info isim arasında anlamca bir sahiplik bağı kurabiliyorsak ve bu isim's isim funduszeue.info cümledeki anlamsal boşluğu dolduruyorsa "whose" doğru yanıt olur. funduszeue.info Ertan Metin 7 © KURAL KURAL WHOSE (2) MİKTAR BELİRTECİYLE BAŞLAYAN RELATIVE CLAUSE c) "whose" bağlacının ardından gelen isim, şunlardan biri olamaz: Relative Clause, ismin ardından "some, many, all" v.b. gibi bir miktar a / an / the ifadesiyle başlıyorsa, "of + which", "of + whom" ya da "of + whose + noun" some / one / many / all / most … ihtimallerine odaklanırız. Bunların arasında seçim yaparken, açıklanan isme whose + I / you / we / they / he / she / it bakmamız gerekir. my / your / our / their / his / her / its some of which Ertan / David / Jane all most isim , of whom d) "whose", yalnızca kişilere ait şeylerden bahsetmez. Bir nesneye, yere, ya both one da zamana ait bir şeyden bahsetmek istesek, yine "whose" kullanmamız of whose + isim … gerekir. KURAL KURAL PREPOSITION + WHICH / WHOM / WHOSE NEDEN EDAT + WHICH / WHOM / WHOSE? (1) Relative Clause, ismin ardından bir edatla (in / on / at / to / from / through, Relative Clause içinde yer alan öğelerden biri hep eksiktir demiştik. Bu öğeyi of v.b.) başlıyorsa, açıklanan isme göre which, whom ya da whose + isim tamamlayan bilgi, cümleciğin dışında (hemen önünde) yer alır. Anlamca ile devam edilir. Edatlar, bu üçü dışında bir bağlacın önüne gelemez. sağlamayı yapmak için, Relative Clause bağlacının önündeki ismi, cümleciğin içine geri eklememiz gerekir. Bu ekleme esnasında, in which + S a) isim olduğu gibi cümleye geri eklenebiliyorsa, who / whom / which / that doğru on yanıt olur. at isim , to whom + S b) isim geri eklenirken önünde bir edat istiyorsa, ismin türüne göre "where" ya da by "when", veya bunların alternatifi olan edat + which kullanılır. with whose + isim c) cümlecik içinde kendine bağlı bir isim bulunmayan, havada duran bir edat … varsa, which, whom ya da whose doğru yanıttır. örnekler için bkz. KURAL KURAL KURAL NEDEN EDAT + WHICH / WHOM / WHOSE? (2) NEDEN EDAT + WHICH / WHOM / WHOSE? (3) Bolu is a city. (I live in that city.) Parantez içini, "city" ismini açıklayan Bolu is a small city. (That city is in the Black Sea Region.) Parantez içini, cümlecik olarak ele alalım: "city" ismini açıklayan cümlecik olarak ele alalım: "Bolu is the city where I live." ilk ihtimalimiz olurdu. Bunu soruya "Bolu is a small city which is in the Black Sea Region." ilk ihtimalimiz dönüştürsek: olurdu. Bunu soruya dönüştürsek: Bolu is the city I live. Sağlamasını yapalım, "the city" ismi, bağlaçlı Bolu is a city is in the Black Sea Region. Sağlamasını yapalım, "that cümleciğin içine geri dönmeli: city" ismi, bağlaçlı cümleciğin içine geri dönmeli: "I live the city." diyemiyoruz, "şehir yaşarım" değil "şehirde yaşarım" olmalı. "That city is in the Black Sea Region." diyebiliyoruz, "ismi cümleciğe geri "I live in the city." Burada "in" edatı kullanmamız gerekiyor. O halde, yerleştirirken herhangi bir edata gerek duyulmuyor. Bu durumda "where" ya Relative Clause'u yazarken "where" ya da "in which" tercih edilebilir: da "in which" kullanamayız. Bolu is the city where / in which I live. Bolu is a small city which / that is in the Black Sea Region. KURAL NEDEN EDAT + WHICH / WHOM / WHOSE? (4) Bazı fiiller, sıfatlar ve isimler, yanlarında yeni bir isim gelmesi gerektiğinde, ismin önünde bir de edat bulunmasını isterler. Örneğin, "listen music" diyemiyoruz, "listen to music" şeklinde ifade etmemiz gerekiyor. Relative Clause içinde, eksik öğe geri eklenirken, bu tür bir fiil, sıfat ya da ismin arkasına denk geliyorsa, uygun edat + which / whom / whose kullanırız. Bu tür fiil, sıfat ve isimlere örnekler: FİİL + EDAT: concentrate on; depend on; introduce to; participate in SIFAT + EDAT: responsible for; based on; equivalent to; immune to İSİM + EDAT: alternative to; advice on; demand for; interest in Ertan Metin 8 © KURAL KURAL CÜMLEDE NOUN CLAUSE NASIL BULUNUR? (1) CÜMLEDE NOUN CLAUSE NASIL BULUNUR? (2) İsmin yerine geçen her türlü cümlecik, İsim Cümleciği olarak adlandırılır. İsimleri Cümlede Noun Clause'u saptamak için yapmamız gereken, ana cümle fiilini ana cümle içerisinde özne ya da nesne konumunda kullanabildiğimiz gibi, İsim bulmamızın ardından, bağlacın getirileceği boşluk fiilden önceyse (öznenin Cümlecikleri de bir cümlenin öznesi ya da nesnesi olabilirler; dolayısıyla bir İsim başındaysa) Ne/Kim + eylem? (Kim ödeyecek? / Ne şaşırtıcıydı?), boşluk Cümleciği, ya ana cümle fiilinin önünde Ne? ya da Kim? sorularını, veya ana ana cümle fiilinin ardından getirilmişse Neyi / Kimi + eylem? (Neyi belirtti? cümle fiilinin ardında Neyi? ya da Kimi? sorularını cevaplar nitelikte, kararlı ya da / Kimi cezalandıracak?) sorularını sorarız. Bağlaçlı cümlecik bu soruyu kararsız durum bağlaçlarına bağlanmış şekilde yer alır. cevaplıyor, cümlenin anlamsal bütünlüğünü sağlıyorsa burada bir Noun İsim cümlecikleri, ana cümle fiilinin tamamlayıcısı niteliklidir. Dolayısıyla, Noun Clause vardır. Noun Clause bağlaçları, "that", "whether", "if (=whether)" ya Clause analizinde isim cümleciği özne konumundaysa, ana cümle fiiline Ne? ya da soru sözcükleridir. da Kim?, isim cümleciği nesne konumundaysa, ana cümle fiiline Neyi? ya da Kimi? soruları sorulur. KURAL KURAL NESNE KONUMUNDAKİ NOUN CLAUSE "THAT" İSTEYEN FİİLLER S+ V+ O Bazı fiiller, anlamları gereği kesin bir yargıyla devam etmek isterler. Bunlara S+ (kararlı) → "kararlı fiil" diyebiliriz. Aşağıda listelediğimiz fiiller, olumsuz halde değillerse, believe + S + V + O (Öğeleri tam, alternatifsiz, kesin bir that ya da bir zorluk, güçlük gibi sözcüklerle birlikte kullanılmamışlarsa, admit durumdan bahseden cümlecik.) (-dığı, -eceği) declare yanlarında gelen cümlecik net bir yargıdan bahsediyorsa, kendilerine + S+ V +O (Öğeleri tam, içinde iki ihtimalli bir whether bağlanan Noun Clause "that" ile başlar. durumdan bahseden, (or not) ya da (or + if (kararsız) → alternatif) geçen cümlecik.) (ıp -madığı) accept believe declare maintain doubt when + (S) + V + (O) (Bir öğesi eksik ya da öğeleri admit claim estimate predict wonder where tam olduğu halde, içinde bir duruma dair announce complain expect prove + that don't know how sorgulama bulunan bir cümlecik.) (ne zaman - argue conclude forecast report … dığı, nereye -tiği, nasıl -dığı v.b.) assume confirm indicate suggest KURAL KURAL It + passive + that ARDINDAN SORU SÖZCÜĞÜ İSTEYEN ÖZEL YAPILAR (1) Cümledeki bilginin takip edilmesini kolaylaştırmak amacıyla "it" yalancı HOW + SIFAT öznesi + edilgen çatıda çekimlenmiş fiille başlayan ana cümlelerde, Noun Clause içindeki öznenin önünde, cümlenin normal öğe Noun Clause "that + SVO" biçimindedir. sıralanışını bozan, havada duran bir sıfat varsa, "HOW" kullanırız. Bir kişinin söylediği bir söz, daha sonra bir başkasına aktarılıyorsa, bu sözü aktarırken "say", "tell" gibi bazı fiillerin ardından, söylenen söz bir Noun Noun Clause'larda çoğu durumda whether ve if birbirinin yerine kullanılabilir. Fakat Clause olarak getirilir. Söylenen sözün fiili de (Noun Clause içinde kalan fiil), "say" "tell" fiillerinin zamanı geçmişse, bir derece geçmişe götürülür. a) Noun Clause özne ise "If" ile başlayamaz. Yani bir cümle "if" ile başlıyorsa, koşul-sonuç ilişkisi vardır. S+ aktarma fiili + that + Noun Clause (söylenmiş olan söz) b) Noun Clause "be" fiilinin ardından geliyorsa, "if" olamaz. said S+V+O c) Noun Clause'un bağlandığı ana cümle fiili, edatıyla birlikte verilmişse, told me ↓ S+ (that) Ana cümle fiili (said / told) geçmiş biçimde (decide on + NC gibi, "if" kullanılamaz. Yani "if" edattan sonra gelmez. declared olduğu için bu eylemin bir derece PAST'ı Bu durumlarda "if" yerine "whether" kullanmamız gerekir. announced alınır.) bkz. KURAL 67 KURAL KURAL REPORTED SPEECH (AKTARIM CÜMLELERİ) (2) NOUN CLAUSE'LARDA TENSE UYUMU Aktarılan sözün bir düz cümle mi yoksa bir soru mu olduğuna göre aktarım Noun Clause'ların fiilleri, Reported Speech konusuna da benzetebileceğimiz fiili ve aktarılan cümlenin başına gelecek bağlaç değişir: üzere, bağlandıkları ana cümle fiilinin Tense'ine göre şekil alırlar. Yani, istisnai birkaç durum hariç ana cümle ile Noun Clause fiilleri, Tense açısından uyumlu cümle / soru? aktarım fiili ihtimalleri olası bağlaç Noun Clause olur (burada kesin kurallar değil, Tense Grubu açısından tutarlılık arayınız): said / told me / S+V+O (that) ANA CÜMLE NOUN CLAUSE Düz cümle announced / declared / Soru aktarılsa [söylenmeyebilir] PRESENT reported v.b. bile cümlecik PRESENT → FUTURE Evet/Hayır ? asked whether / if düz cümle PAST → PAST Nerede? Kim? questioned where / who / biçiminde wanted to know olmalıdır. Bu kuralın tek istisnası, ana cümle geçmişken Noun Clause içinde genel, bilimsel Nasıl? … how / which v.b. bir gerçeğin verildiği durumdur. KURAL HE IS SAID TO + V0 It is said that + SVO biçiminde verilen cümlelere eş anlamlı olarak, aşağıdaki cümle yapısı kullanılabilir: It is said that Ertan +V + O. was believed ↓ has been reported Ertan is said to V0 / be V3 (Simple) +O was believed be Ving (Cont.) has been reported have V3 / have been V3 (Perf.) have been Ving (Perf. Cont.) Ertan Metin 10 © KURAL KURAL BAĞLAÇ TÜRLERİ (1) BAĞLAÇ TÜRLERİ (2) ADVERBIAL CLAUSE PREPOSITIONAL PHRASE Bağlaçlı cümlecik (bağlaç + SVO) ile ana cümle (SVO) arasında anlamsal ilişki Bir ana cümle (SVO) ile bağlaca bağlanan isim (edat işlevli bağlaç + isim türevli kuran, ana cümleden en fazla bir virgülle (nokta ya da noktalı virgülle değil) sözcük [isim / Ving / İsim Cümleciği) arasında anlamsal ilişki kuran, ana cümleden ayırabileceğimiz bağımlı cümleciklerdir. Cümledeki görüntüsü: en fazla bir virgülle (nokta ya da noktalı virgülle değil) ayırabileceğimiz bağımlı cümleciklerdir. Cümledeki görüntüsü: SVO (,) bağlaç + SVO. Bağlaç + SVO , SVO. SVO (,) bağlaç + isim / Ving / Noun Clause. Bağlaç + isim / Ving / Noun Clause , SVO. En yaygın kullanılan örnekler: because / if / when / as / since / although En yaygın kullanılan örnekler: because of / despite / contary to / due to KURAL KURAL BAĞLAÇ TÜRLERİ (3) BAĞLAÇ TÜRLERİ (4) COORDINATING CONJUNCTION TRANSITION İki bağımsız cümle (SVO) (SVO) arasında anlamsal koordinasyon sağlayan, İki bağımsız cümle (SVO) (SVO) arasında anlamsal koordinasyon sağlayan, ilişkilendirilen cümleciklerin birbirinden en fazla bir virgülle (nokta ya da noktalı ilişkilendirilen cümleciklerin biri tamamlandıktan sonra (nokta ya da noktalı virgül değil) ayrılabileceği bağlaçlardır. Bu bağlaçlar cümle başında değil, virgülün ardından) başlatılan ikinci cümleciğin başında bulunan bağlaçlardır. Yani bağlanan cümleciklerden birinden sonra kullanılabilir. Cümledeki görüntüsü: bu bağlaçların kullanılabilmesi için, tamamlanmış bir cümleden sonra, yeni bir cümleye anlamsal geçiş yapılıyor olması gereklidir. SVO , bağlaç SVO. SVO . Bağlaç, SVO. Bu bağlaçlar şunlardır: for / and / nor / but / or / yet / so SVO ; bağlaç, SVO. En yaygın kullanılan örnekler: however / therefore / moreover / for example KURAL KURAL BAĞLAÇ TÜRLERİ (5) SEBEP GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (1) PARALLEL STRUCTURE Aşağıdaki bağlaçların ardından gelen ifade, ana cümledeki eylemin sebebidir: Cümle içerisinde, dilbilgisel açıdan işlevleri birbirine denk olan (isim - isim / sıfat - ADVERBIAL CLAUSE: because / as / since / now that / seeing that / inasmuch sıfat / fiil- fiil / cümlecik - cümlecik gibi) ifadeler arasında anlamsal ilişki kurmaya as / due to the fact that / in view of the fact that (ardından cümlecik alır) yarayan, her zaman belirli ikililer halinde (both + A + and B gibi) kullanılan bağlaçlardır. COORDINATING CONJUNCTION: for / in that (iki cümle ortasında) PREPOSITIONAL PHRASE: because of / due to / owing to / as a result of / in En yaygın kullanılan örnekler: both … and … / either … or … / neither … nor … view of / on account of / thanks to (ardından isim alır) KURAL SEBEP GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (2) ÖZEL DURUMLAR (1) "AS" bağlacı iki farklı anlamda kullanılır: as 1 = Zaman Bağlacı (= while); Burada "as" bağlacına bağlı cümleciğin Continuous grubundan olması ve ana cümleyle Tense Uyumu göstermesi gereklidir. Bu durum yoksa, "as" Zaman bağlacı değil, Sebep bağlacıdır. as 2 = Sebep Bağlacı (= because); Burada "as" bağlacına bağlı cümlecikte sebep, ana cümlede de bu sebebe bağlı sonuç anlamsal olarak verilmelidir. Ertan Metin 11 © KURAL KURAL SEBEP GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (3) SEBEP GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (4) ÖZEL DURUMLAR (2) ÖZEL DURUMLAR (3) "SINCE" bağlacı iki farklı anlamda kullanılır: a) "Now that" bağlacının ardından Present Grubu Tense'ler kullanılmalıdır. Bu bağlacın ardından Past Tense'ler gelmez. since 1 = Zaman Bağlacı (= ever since); Bu bağlaç, özel bir Tense uyumu kuralına göre kullanılır. (bkz. KURAL 11) Cümle bu kurala uymuyorsa, "since" sebep gösterir. b) Prepositional Phrase grubuna giren sebep bağlaçlarının bazıları (because of / due to / owing to / in view of / thanks to) yanlarında Ving Since + S + V2 + O, S + have/has V3 + O. almazlar. Bu bağlaçların ardından bir isim ya da isim cümleciği gelmelidir. since 2 = Sebep Bağlacı (= because); Burada "since" bağlacına bağlı cümlecikte Cümlede bağlacın ardından gelen sözcük "Ving" biçimine girmiş bir fiilse, bu sebep, ana cümlede de bu sebebe bağlı sonuç anlamsal olarak verilmelidir. bağlaçları eleyiniz. KURAL KURAL SEBEP GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (5) SEBEP GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (6) ÖZEL DURUMLAR (4) SEBEP- SONUÇ İLİŞKİSİNDE ZAMAN UYUMU a) "owing to" bağlacının anlamı gereği, yanına aldığı isim olumsuz anlamlı Sebep - sonuç ilişkisi kurulacak biçimde birbirine bağlanan cümlecikler, Tense olamaz. Bu bağlaçla birlikte iyi, faydalı şeylerden bahsederiz. Grubu açısından birbiriyle tutarlı olmalıdır. Yani çoğu durumda bu tür bağlaçların Tense Uyumu gösterdiğini söyleyebiliriz. b) "owing to / as a result of / in view of " bağlaçları, "be" fiilinin hemen ardından getirilemezler. Bu durumda aynı grupta yer aldıkları diğer Sebep- sonuç ilişkisinde, sebep her zaman ilk olan eylemdir. Dolayısıyla, Perfect Tense'ler, sonuç kısmından ziyade sebep kısmında kullanılmalıdır. Örneğin, bağlaçları (örn. due to) kullanmamız gerekir. S + V2 + O, S + had V3 + O biçiminde verilen bir cümlede sebep bağlacı kullanamayız. KURAL KURAL SONUÇ GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (1) SONUÇ GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (2) Aşağıdaki bağlaçların ardından gelen ifade, ana cümledeki eylemin sonucudur: ÖZEL DURUMLAR (1) ADVERBIAL CLAUSE: so + adj. + that / such + noun + that (ardından V + SO + SIFAT + THAT + SVO / V + SUCH + İSİM + THAT + SVO cümlecik alır) Bu bağlaçlar, "o kadar / öyle … ki" anlamına gelir ve de her zaman COORDINATING CONJUNCTION: so (iki cümle ortasında) cümle ortasında, yukarıda verildiği biçimde kullanılırlar. Soruları da bu TRANSITION: therefore / thereby / thus / hence / as a result / as a consequence güne dek iki şekilde sorulmuştur: / consequently / for this reason / that's why (bir cümleden diğerine geçiş) a) sıfat SVO = so / that b) so + sıfat SVO = that a) isim SVO = such / that b) such + isim SVO = that KURAL SONUÇ GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (3) ÖZEL DURUMLAR (2) a) "That's why" (Transition) bağlacının ardından virgül getirilmez. Bu durum, bildiğimiz Transition grubu bağlaçların kullanım biçimine aykırıdır. b) "therefore / thereby / thus / hence" bağlaçları, "and" ardından getirilirlerse noktalama kuralları şu şekilde değişir: S+ V+ O, and therefore (, S) + V + O. (Burada "and"den dolayı özne tekrarlanmayabilir. Özne tekrarlanmıyorsa bağlaçtan sonra virgül de getirilmez.) Ertan Metin 12 © KURAL KURAL SONUÇ GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (4) SONUÇ GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (5) ÖZEL DURUMLAR (3) SEBEP- SONUÇ İLİŞKİSİNDE ZAMAN UYUMU a) "therefore" bağlacı, ikinci cümlenin öğelerinin arasında, iki virgül arasına Sebep - sonuç ilişkisi kurulacak biçimde birbirine bağlanan cümlecikler, Tense sıkışmış biçimde yer alabilir. Grubu açısından birbiriyle tutarlı olmalıdır. Yani çoğu durumda bu tür bağlaçların Tense Uyumu gösterdiğini söyleyebiliriz. S+V+O. S, therefore, V+ O. S+ V+ O. S + is/are/was/were , therefore, O. Sebep- sonuç ilişkisinde, sonuç her zaman sonra olan eylemdir. Dolayısıyla, b) "therefore / thereby / thus " bağlaçları, ilk cümlenin sonunda, virgülün Perfect Tense'ler, sonuç kısmından ziyade sebep kısmında kullanılmalıdır. ardından getirilirse, ardından Ving + O alır. Örneğin, S + V2 + O, S + had V3 + O S + V + O , therefore / thereby / thus + Ving + O. biçiminde verilen bir cümlede sonuç bağlacı kullanamayız. Dolayısıyla bu bağlaçlarla birbirine bağlanan some others cümlelerin özneleri birbirinden farklı, ama birbiriyle kıyaslanabilecek cinsten most few While şeyler olmalıdır. Bağlanan cümleler içinde çoğu zaman aynı sözcüklerin American women European women Whereas underdeveloped countries developed countries tekrarlandığını ya da eş anlamlı sözcükler kullanıldığını görüyoruz. (bkz. KURAL the poor the wealthy 88) KURAL ZITLIK GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (5) ÖZEL DURUMLAR (3) WHILE While bağlacı, iki farklı anlamda kullanılır: while1 = Zaman Bağlacı (= as / just as); Zaman bağlacı olan "while", ardından Continuous Tense ister, yani bağlaçlı cümleciğin Continuous grubundan bir Tense'i içermesi gerekir. Ayrıca bağlanan cümleciklerde Tense Uyumu bulunmalıdır. while2 = Zıtlık Bağlacı (= whereas); Birbiriyle karşılaştırılabilecek nitelikteki zıt durumları birbirine bağlar. Herhangi bir Tense uyumu bulunmak zorunda değildir. Ardından gelen Tense'in de önemi yoktur. (bkz. popular belief contrary to However + sıfat/zarf + S + V + O, S + V + O. prevailing view in contrast to what most people think as opposed to however2 = Transition (= even so, nevertheless, nonetheless); bu bağlaç, what scientist expected / predicted / estimated tamamlanmış bir cümle ile, ardından gelen cümle arasında zıtlık ilişkisi kurar. S + V + O. However, S + V + O. a) Yukarıda verilen bağlaçların ardından bir özne gelmez. b) Bu bağlaçların ardından gelen cümlede sıklıkla "can / will / could / b) Bu bağlaçların ardından doğrudan V0 biçiminde bir eylem getirilir. would" modal yardımcı fiillerine rastlıyoruz. c) Bu bağlaçların olumsuz biçimleri: "in order not to V0 / so as not to V0"dır. c) Bu bağlaçlarla birbirine bağlanan cümleciklerin Tense'leri uyumlu d) Eğer bağlacın içine "kim için" sorusunun yanıtını eklersek, "in order (for sb.) to olmalıdır. V0" tek ihtimaldir. KURAL AMAÇ GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (4) ÖZEL DURUMLAR (3) TOO + SIFAT/ZARF + TO V0 / SIFAT/ZARF + ENOUGH + TO V0 to V0 bağlacını, bir şeyin yeterliliğini ya da aşırılığını gösteren yukarıdaki ifadeler içinde de görmekteyiz: too + sıfat/zarf + (for sb.) + to V0 =-mak için çok … (not) sıfat/zarf + enough + (for sb.) + to V0 = -mak için yeterince … (değil) Ertan Metin 14 © KURAL KURAL ZAMAN GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (1) ZAMAN GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (2) Aşağıdaki bağlaçların ardından gelen ifade, ana cümledeki eylemin gerçekleştiği ÖZEL DURUMLAR (1) andır: a) Zaman bağlaçlı cümlecikler, bağlandıkları ana cümleler ile TENSE UYUMU ADVERBIAL CLAUSE: after / as soon as / once / whenever / only when / before göstermelidir. (bkz. KURAL 17) / by the time / until / till / when / while / as / just as / since / ever since (ardından cümlecik alır) b) Zaman bağlaçlı cümlecikte "will / would / might" kullanılmaz. (bkz. KURAL 18) PREPOSITIONAL PHRASE: after / following / before / until / till / since c) Zaman bağlacı verilen cümleciklerde (since hariç), ana cümle Present Perfect (ardından isim [tarih] alır) ya da Present Perfect Continuous olamaz. (bkz. KURAL 19) Verilen soru cümlesi bunlara uygun değilse, zaman bağlaçlarını elememiz gerekir. KURAL KURAL ZAMAN GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (3) ZAMAN GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (4) ÖZEL DURUMLAR (2) ÖZEL DURUMLAR (3) a) Aşağıdaki bağlaçların ardından Continuous Tense gelemez: "Since" ve "by the time" bağlaçları özel formüllerle kullanılır: (bkz. KURAL 11, 23) after / as soon as / once / whenever / Zaman Cümleciği Ana Cümle + PRESENT SIMPLE only when / before / by the time / until / Since + + PAST SIMPLE Past Simple Present Perfect (Cont.) till / when Ever since + Past Perfect (Cont.) Bağlaçlı cümlecik Continuous ise, yukarıdaki bağlaçlar elenmelidir. By the time + Past Simple Past Cont. (bkz. KURAL 20, 21, 22, 23) Present Simple Future Perfect (Cont.) By the time + Present Perfect Future Cont. b.] TRANSITION: or / or else / otherwise (bir cümleden diğerine geçiş) KURAL KOŞUL GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (3) KOŞUL CÜMLECİKLERİNDE FORMÜL UYUMU (1) Adverbial Clause biçiminde kullandığımız koşul bağlaçları, ana cümleleri ile belirli formüllere göre Tense Uyumu gösterirler. (bkz. Bağlaçlı cümlecikte bu Tense'ler varsa, koşul that / only if / unless / in case" bağlaçları, If Clause Type 0/1 formüllerine göre bağlaçlarını eleriz. (bkz. KURAL 27) kullanılmalıdır. (bkz. KURAL 29, 31, 32) b) "supposing / suppose / assume / assuming / imagine (that)" bağlaçları, If b) Bağlaç koşul bağlacı ise, ana cümlede Present Cont. / Past Cont. / Present Clause Type 2/3/4/5 formüllerine göre kullanılmalıdır. Bu bağlaçların ana Perf. (Cont.) / Past Perf. (Cont.) / Past Simple Tense'ler kullanılamaz. Ana cümle cümleleri her zaman soru biçimindedir. (bkz. KURAL 30) bu Tense'lerden birinde verilmişse, koşul bağlaçlarını eleriz. (bkz. KURAL 28) Cümle bu kurallara uygun biçimde verilmemişse, bu bağlaçları elememiz gerekir. KURAL KURAL KOŞUL GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (6) KOŞUL GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (7) ÖZEL DURUMLAR (2) ÖZEL DURUMLAR (3) UNLESS IN CASE a) "unless"e bağlı cümlecik her zaman biçimsel olarak olumlu yapıdadır. "Unless" a) "in case" If Clause Type 0 / 1 formüllerine göre kullanılır. bu olumlu cümleye "-mazsa; "-madıkça" anlamı katar, yani zihnimizde olumsuz b) "in case" bağlacı cümle başında kullanılamaz. bir if cümleciği oluşturur. Dolayısıyla, "unless" bağlacını gördüğümüzde, bağlacı karalayıp yerine "if", bağlı cümlecikteki fiilin önüne de "not" yazıp anlamca koşul- c) Bağlacı "in case" olan cümlelerde, olumsuz bir ihtimal yer almalıdır. Bu sonuç ilişkisi kurulup kurulmadığına bakmalıyız. ihtimalin yazıldığı kısımda "run out of" fiili, tedbirin yazıldığı kısımda ise, "extra, b) "unless" her zaman If Clause Type 0 / 1 formüllerine göre kullanılır. Yani böyle spare" ifadeleri sıklıkla görülmektedir. (bkz. KURAL 32) bir cümlede Past grubu Tense'ler kullanılamaz. (bkz. KURAL 31) KURAL KURAL KOŞUL GÖSTEREN BAĞLAÇLAR (7) ÖRNEKLEME BAĞLAÇLARI (1) ÖZEL DURUMLAR (4) Aşağıdaki bağlaçların ardından gelen ifade, ana cümlede verilen bir duruma dair örneklerdir: AS IF / AS THOUGH TRANSITION: for example / for instance (bir cümleden diğerine geçiş) a) Bu bağlaçlar, cümle başında kullanılamazlar. PREPOSITIONAL PHRASE: such as / namely / including (ardından isim alır) b) Bu bağlaçlar, ana cümle fiilinin nasıl göründüğünü, nasıl davrandığını ifade ederler, yani "nasıl + fiil" sorusunu yanıtlarlar ve yanıtladıkları fiilin hemen ardından gelirler. Bu fiiller: look / seem / sound / smell / behave / describe sth. + as if / as though KURAL ÖRNEKLEME BAĞLAÇLARI (2) FOR EXAMPLE / FOR INSTANCE Bu iki bağlaç, cümle içerisinde iki farklı yerde karşımıza çıkıyor: a) S + V + O. For example / For instance , S + V + O. b) S + V + O. S , for example / for instance, + V + O. Ertan Metin 16 © KURAL KURAL ÖRNEKLEME BAĞLAÇLARI (3) ÖRNEKLEME BAĞLAÇLARI (4) SUCH AS / NAMELY / INCLUDING THAT IS Bu üç bağlaç, cümle içerisinde, bir kategori gösteren bir ismin ardından gelir ve o Bu bağlaç, cümlede teknik bir terimin ardından, o terimin açıklamasını yapmada isme ait örnekleri isimler halinde sunarlar: kullanılır: kategori nitelikli isim (,) such as / namely / including + örnek1 (and + örnek2) S , that is, isim + relative clause, + V + O. (isim) (isim) Örnekler: Photosynthesis, that is, the process by which green plants produce car manufacturers such as FIAT and Renault carbohydrates, occurs only when there is sunlight. pets such as cats and dogs KURAL KURAL HARİÇ TUTMA, DIŞLAMA BAĞLAÇLARI ÖZETLEME BAĞLAÇLARI Bu bağlaçların ardından gelen isimler, ana cümlede verilen bilginin dışında Bu bağlaçların ardından gelen cümle, bir önceki cümledeki ifadeyle aynı kalan, istisna olan durumlardır. anlama gelen, öz bilgiyi verir. Besides, S + V + O. cümleden diğerine geçiş) PREPOSITIONAL PHRASE: besides / as well as / in addition to / coupled with besides2 (Prepositional Phrase): (-a ek olarak, -nın yanı sıra) (ardından isim alır) Besides + noun, S + V + O. İKİNCİ CÜMLENİN SONUNDA: too / as well KURAL BİLGİ EKLEME BAĞLAÇLARI (3) İkinci cümlenin sonuna gelen bağlaçlar: İki cümlede de olumlu ifadelerden bahsediliyorsa, ikinci cümleden sonra "too" ya da "as well" getirilir. S + (+)V + O. S + (+)V + O , too / as well. Cümleler olumsuzsa, bu sefer "too" ya da "as well" değil, "either" kullanılmalıdır. S + (-)V + O. S + (-)V + O, either. Ertan Metin 17 © KURAL KURAL PARALEL YAPI BAĞLAÇLARI (1) PARALEL YAPI BAĞLAÇLARI (2) Bu bağlaçlar, dilbilgisel açıdan birbirine denk ifadeler (isim - isim; sıfat- sıfat; edat ÖZEL DURUMLAR (1) + nesne- edat + nesne; fiil - fiil; cümlecik- cümlecik v.b.) arasında anlamsal koordinasyon sağlar: a) both … and … cümlecikleri birbirine bağlayamaz. Ancak tek bir özneye iki farklı fiil + nesne grubunu bağlayabilir. Yani, * both … and … = hem … hem de … (+ ekleme) * not only … but also … = sadece … değil, aynı zamanda … da (+ ekleme) both + S + V + O olamaz * either … or … = ya … ya da … (alternatif sunma) * whether … or … = ya … ya da … (-ıp -madığı) (alternatif sunma) S + both + V + O and V + O olabilir * neither … nor … = ne … ne de … (- ekleme, ikisi de değil) * not either … or … = ne … ne de … (- ekleme, ikisi de değil) * not … but … = … değil … (düzeltme) KURAL KURAL PARALEL YAPI BAĞLAÇLARI (3) PARALEL YAPI BAĞLAÇLARI (4) ÖZEL DURUMLAR (2) ÖZEL DURUMLAR (3) a) Not only ardından bir cümlecik geliyorsa, bu cümlecik devrik yapıda olmalıdır. a) neither … nor … olumsuz cümlelerle kullanılmaz. Cümle olumsuzsa, ne o ne (Not only does he work / not only did she wake up / not only will you help v.b.) de o anlamını vermek için either … or … kullanırız. b) Neither … nor … bağlacı, cümlecikleri birbirine bağlıyorsa, nor'a bağlı b) not only … but also … bağlacı, farklı biçimlerde de ifade edilebilir: cümlecik devrik yapıda olmalıdır. (nor does he work / nor did she wake up / nor not only / not just / not merely … but (S) also … / but … as well will you help v.b.) KURAL KURAL DEVRİK YAPI (1) DEVRİK YAPI (2) Cümlede olumsuzluk vurgulanmak isteniyorsa, edebi bir kullanım olan devrik DEVRİK YAPI İLE KULLANILAN İFADELER (1) yapılardan faydalanırız. İngilizce'de olumsuz zarfla başlayan, sıfatı vurgulanmak Yanında devrik yapı isteyen bağlaçlar / ifadeler şunlardır: istenen, "yalnızca / sadece" vurgusuyla başlayan cümlelerde devrik yapı kullanıyoruz. a) Olumsuz Sözcükler Cümle Başındaysa: Never / Rarely / Seldom / Not + isim / Little / Under no circumstances / Nowhere / In no way / Not until Devrik yapılı cümleler, soruya benzerler (does he go / did he study / had we b) Bazı Zaman Bağlaçlarıyla: Hardly/Scarcely + had + S + V3 + O when SVO started v.b.) ancak cümle sonunda soru işareti yoktur. Buna benzer bir durumla No sooner + had + S + V3 + O then SVO karşılaşırsak, yanında devrik yapı isteyen bağlaçlara odaklanmamız gerekir. Bu bağlaçlar KURAL , , 'te verilmiştir. TYPE 1 → Should + S + V0 2- Sadeleştirme, bağlaçlı cümleciği öznesiz ve Tense'siz hale getirir. Bazı TYPE 2 → Were + S + (to V0) durumlarda özne ve Tense ile birlikte bağlaç da cümleden atılabilmektedir. TYPE 3 → Had + S + V3 3- Fiiin Tense'i kaldırılsa bile, eylemlerin öncelik- sonralık ilişkisi ve etken-edilgen çatı durumları korunmalıdır. KURAL KURAL BAĞLAÇLI CÜMLECİKLERDE SADELEŞTİRME (PARTICIPLES) (2) BAĞLAÇLI CÜMLECİKLERDE SADELEŞTİRME (PARTICIPLES) (3) CÜMLECİK FİİLİNİN TENSE'SİZLEŞTİRİLMESİ Ving İLE SADELEŞTİRİLEN BAĞLAÇLAR Bir önceki kuralın 2. ve 3. KURAL COMPARATIVE (1) Comparative yapılar iki şeyin kıyaslanmasında (daha …) kullanılır. Bu kıyası yaparken sıfatlar ve zarflar kullanılır. (a) kısa sıfat + er smaller bigger A (b) more/less + uzun sıfat than + B (kıyaslanan 1. +V more beautiful (kıyaslanan 2. öğe) less interesting öğe) (c) düzensiz sıfatlar better worse Ertan Metin 19 © KURAL KURAL COMPARATIVE (2) COMPARATIVE (3) Comparative yapılarda sıfatların comparative'e dönüşmüş hallerinin önüne, Comparative yapılarda kıyaslamaya katılan ikinci şey söyleniyorsa, önünde farkın azlığını/çokluğunu göstermek amacıyla şu sözcükler kullanılabilir: "than" yer almalıdır. "than" ifadesinin ardından bazı sözcükler sıklıkla much DİKKAT! kullanılmaktadır: a lot smaller bigger Bu biçimde sorulan sorularda, şıklarda than I expected far şu ifadeler de verilmektedir. ifadeler doğru yanıttır. KURAL KURAL SUPERLATIVE (1) SUPERLATIVE (2) Superlative yapılar, ikiden fazla şeyin arasında yapılan karşılaştırmada, en üstün Superlative yapılarda cümle içinde şu sözcükler ipucu sayılır: olanı ifade etmeye yarar. Örnekler: It's no use spend time / energy It's no good waste time / energy + Ving accuse sb. of afraid of It's worth be busy charge sb. with concerned about + Ving / It's a waste of time have a good time + being V3 devote oneself to essential for having V3 It's a waste of money catch sb. forgive sb. for good at + being V3 / look forward to responsible for having been V3 prevent sb./sth. expect sb. / sth. remind sb. determined motivated ready allow sb. /sth. force sb. / sth. tell sb. + to V0 disappointed pleased reluctant + to V0 cause sth. pay sb. urge sb. glad prepared sad enable sb. / sth. permit sb. / sth. want sb. likely proud willing + to be V3 encourage sb. persuade sb. warn sb. + to be V3 KURAL ARDINDAN HEM GERUND HEM INFINITIVE ALAN FİİLLER (1) Aşağıdaki eylemlerin nesnesi hem gerund hem de infinitive biçiminde olabilir. Burada fiilin anlamında herhangi bir değişim olmaz: attempt dislike love + Ving begin hate prefer continue like start + to V0 Ertan Metin 21 © KURAL KURAL ARDINDAN HEM GERUND HEM INFINITIVE ALAN FİİLLER (2) ETTİRGEN YAPI (THE CAUSATIVE) Aşağıdaki eylemlerin nesnesi hem gerund hem de infinitive biçiminde olabilir. Bir eylem bir başkasına yaptırılıyorsa bunu normal Tense'lerle ifade etmek Burada fiilin anlamı değişir: mümkün değildir. Bu amaçla, "yaptırmak" anlamını veren şu yapıları kullanmamız gerekir: (make / have / get fiilleri farklı Tense'lere göre çekimlenebilir) forget / remember + to V0 = planlanan bir şeyi unutmak / hatırlamak forget / remember + Ving / having V3 = geçmişte yapılan bir şeyi unutmak / hatırlamak make + sb. +. V0 + sth. Bir şeyi (sth.) birine (sb.) regret + to V0 = kötü haber verirken, üzgün olduğunu dile getirmeye yarar S + have + sb. +. V0 + sth. yaptırmak. regret + Ving / having V3 = geçmişte yapılan bir şeyden dolayı pişmanlık duymak get + sb. + to V0 + sth. stop + to V0 = bir başka şey yapmak için bir şeye ara vermek stop + Ving = bir şeyi bırakmak, eyleme son vermek S + have + sth. + V3 try + to V0 = bir şeyi yapmaya çabalamak Bir şeyi (sth.) yaptırmak. S + get + sth. + V3 try + Ving = bir şeyi yapmayı denemek KURAL KURAL PREPOSITIONS (EDATLAR) (1) PREPOSITIONS (EDATLAR) (2) FİİL + PREPOSITION EZBER LİSTESİ SIFAT + PREPOSITION EZBER LİSTESİ Aşağıdaki fiiller, yanlarında verilen edatlarla birlikte kullanılır. Bu ezber Aşağıdaki sıfatlar, yanlarında verilen edatlarla birlikte kullanılır. Bu bilgi, edat sorularında ipucu sayılır. ezber bilgi, edat sorularında ipucu sayılır. Bu Aşağıdaki isimler, önlerinde edatlarla birlikte kullanılır. Bu ezber bilgi, ezber bilgi, edat sorularında ipucu sayılır. edat sorularında ipucu sayılır. b. üretmek Cümle İçinde İpucu Sözcükler: Cümle İçinde İpucu Sözcükler: illness, disease, hastalık adları idea, plan, project, solution, theory KURAL PHRASAL VERBS (ÖBEK FİİLLER) (8) COUNT ON / RELY ON Anlamı: bir iş için bir şeye ihtiyaç duymak, bir şeye dayanmak Cümle İçinde İpucu Sözcükler: resources, energy, fuel, harvest (ismin ardından ne amaçla olduğunu göstermek için to V0 kullanılır) Ertan Metin 23 © KURAL KURAL PHRASAL VERBS (ÖBEK FİİLLER) (9) PHRASAL VERBS (ÖBEK FİİLLER) (10) CUT DOWN DEAL WITH Anlamı: Anlamı: (1) ağaç v.b. funduszeue.info organization, institution, company, business, committee funduszeue.info twitter.

İNGİLİZCE SINAVLARINA
HAZIRLIK KİTABI

Esra KABASAKAL - Fatih Mehmet CİĞERCİ

funduszeue.info
YDS
İngilizce Sınavlarına
Hazırlık Kitabı

Esra KABASAKAL - Fatih Mehmet CİĞERCİ

© TUSEM Eğitim Sağlık Ltd. Şti

Ziya Gökalp Cad. No: 3 Kat: 5 (Soysal İşhanı) Kızılay / ANKARA

Grafik & Kapak Tasarımı

ANKARA
Ailelerimize
CONTENTS
MODULE 1 (GRAMMER)
1. NOUNS,PRONOUNS, ARTICLES, PREPOSITIONS, QUANTIFIERS
NOUNS .
PRONOUNS
ARTICLES
PREPOSITIONS
QUANTIFIERS
NOUNS, PRONOUNS, ARTICLES, PREPOSITIONS TEST

2. ADJECTIVES & ADVERBS

3. TENSES
THE VERB “BE” .
THE PRESENT CONTINUOUS TENSE
THE SIMPLE PRESENT TENSE
THE STATE VERBS
THE PRESENT PERFECT TENSE
THE PRESENT PERFECT CONTINUOUS TENSE 43
THE SIMPLE PAST TENSE
THE PAST CONTINUOUS TENSE
WHEN &WHILE SENTENCES .
THE PAST PERFECT TENSE
SIMPLE PAST & PAST PERFECT TENSES WITH TIME CLAUSES
THE PAST PERFECT CONTINUOUS TENSE 50
PAST CONTINUOUS & PAST PERFECT CONTINUOUS
THE FUTURE TENSE
FUTURE TENSES WITH TIME CLAUSES 52
THE FUTURE CONTINUOUS TENSE
THE FUTURE PERFECT TENSE
THE FUTURE PERFECT CONTINUOUS TENSE
TENSE AGREEMENT IN TIME CLAUSES 53

4
4. MODALS
ABILITY .
NECESSITY&PROHIBITION .
ADVISABILTY
REQUESTS
EXPECTATIONS
SUGGESTIONS .
CERTAINTY
PREFERENCE
HABITS
MODALS TEST 66

5. PASSIVE VOICE
PASSIVE FORMS
USAGES OF PASSIVE
PASSIVE WITH “BY”
PASSIVE WITH “GET”
QUESTION FORMS OF PASSIVE
PASSIVE WITH TWO OBJECTS
PASSIVE WITH "BORN"
PASSIVE WITH MODALS
STATIVE PASSIVE
PASSIVE WITH GERUND &INFINITIVE 72
MAIN CLAUSE + NOUN CLAUSE PASSIVE 73
TENSES-PASSIVE TEST

6. GERUND & INIFINITIVE

7. CONDITIONALS & WISH CLAUSE

8. NOUN CLAUSES
NOUN CLAUSES
THE USAGES OF NOUN CLAUSES
NOUN CLAUSES WITH THAT / THE FACT THAT
NOUN CLAUSES WITH WHETHER / IF .. (OR NOT)
NOUN CLAUSES WITH WH- WORDS
TENSE AGREEMENT FOR NOUN CLAUSES
REDUCTION OF NOUN CLAUSES

5
9. ADJECTIVE (RELATIVE) CLAUSES
THE FORMS OF PRONOUNS .
THE USAGE OF RELATIVE CLAUSES
REDUCTION OF RELATIVE CLAUSES
NOUN& ADJECTIVE (RELATIVE) CLAUSES TEST

ADVERBIAL CLAUSES

SENTENCE CONNECTORS / TRANSITIONS / PREPOSITIONAL PHRASES

MODULE 2 (QUESTION TYPES)

2. SENTENCE COMPLETION & TESTS

3. TRANSLATION & TESTS

6
YDS

4. PARAGRAPH COMPLETION & TESTS

MODULE 3 (VOCABULARY)
1. PREPOSITIONAL PHRASES
2. PREPOSITIONAL IDIOMS
3. PHRASAL VERBS
4. THE WORD LIST FOR EXAMS .
5. VOCABULARY TESTS & ANSWER KEYS
TEST - 1
TEST - 2
TEST - 3
TEST - 4
TEST - 5
TEST - 6
TEST - 7
TEST - 8
TEST - 9
TEST - 10
ANSWER KEYS

MODULE 4 (DENEME SINAVLARI)

İlkbahar Dönemi Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (YDS)

İlkbahar Dönemi Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavı (YDS) & Açıklamalı Cevap Anahtarı

7
MODULE
1 Grammer
1. Nouns / Pronouns / Articles / Prepositions / Quantifiers

2. Adjectives & Adverbs

3. Tenses

4. Modals

5. Passive Voice

6. Gerund & Infinitive

7. Conditionals & Wish Clause

8. Noun Clauses

9. Adjective (Relative) Clauses

Adverbial Clauses

Sentence Connectors/ Transitions/Prepositional Phrases

NOUNS
a. Countable Nouns: Sayılabilir isimler tekil ve çoğul durumda kullanılabilirler. Bu tür isimler, ismin yapısına göre –s,
-es, -ies ekleriyle çoğul isme dönüşür.

- book → - books - pen → - pens - enemy → - enemies

***Irregular Plural nouns:

man (adam) men deer (geyik) deer phenomenon (olgu) phenomena

woman (kadın) women fish (balık) fish analysis (analiz) analyses

mouse (fare) mice sheep (kuzu) sheep thesis (tez) theses

child (çocuk) children series (dizi) series basis (kaynak) bases

die (zar) dice means (araç) means crisis (kriz) crises

foot (ayak) feet species (tür) species oasis (vaha) oases

tooth (diş) teeth goose (kaz) geese bacterium (bakteri) bacteria

ox (öküz) oxen criterion (kriter) criteria datum (bilgi) data

b. Uncountable Nouns: Sayılamayan isimler; çoğul yapıda kullanılmazlar, rakamlarla ifade edilemez ve başına a ya
da an getirilemez.
1. Groups (grup): money, furniture, fruit, jewellery, weaponry etc.
2. Solids (katılar): cheese, meat, iron, silver, ice etc.
3. Liquids (sıvılar): water, milk, blood, oil etc.
4. Gases (gazlar): oxygen, air, steam, pollution

5. Abstract nouns (soyut isimler): love, anger, behavior, hospitality, justice, knowledge, truth, work, homework,
time, energy, information, heath, help etc.
6. Gerunds (isim fiiller): dancing, swimming, walking etc.
7. Sports (spor alanları): tennis, basketball, voleyball etc.
8. Study fields (çalışma alanları): science, history, chemistry etc.
9. Languages (diller): German, English, Chinese etc.
Nature and weather (doğa ve hava): fog, rain, snow, wind, humidity, thunder etc.

10
YDS

c. Confusing countable and uncountable nouns: Bazı isimler hem sayılabilen hem de sayılamayan olarakkullanılabilir,
fakat anlamları değişir.
countable uncountable
work eser iş
paper gazete kağıt
iron ütü demir
glass bardak cam
experience olay deneyim
noise ses gürültü
lamb kuzu kuzu eti
light ışık (lamba) gün ışığı
chicken tavuk tavuk eti
country ülke kırsal kesim
time kez, kere zaman

Sayılamayan isimler "çeşit" anlamı veriyorsa 's takısı alarak çoğul gibi kullanılır.
• I would like to change all furniture in my office. (uncountable - mobilya)
• We can find a lot of furnitures in this new shopping mall. (countable - ev eşyaları)

d. Possessive Nouns: Sahiplik bildiren isimler, 's takısı veya of edatıyla kullanılır. 's takısı genelde canlılar, of ise cansız
varlıklar için kullanılır.
• My mother’s name = the name of my mother = annemin ismi
• My school’s students = students of my school = okulumun öğrencileri
• Jane’s job = job of Jane = Jane'n işi
• Students’ homework (Çoğul isme sahiplik anlamı verilecekse, ikinci bir 's takısı getirilmez sadece kesme işareti
kullanılır.) = öğrencilerin ödevi
• My children’s room (Kelime 's takısı almayan bir çoğul kelime ise bile, yine de 's takısı alır.) = Çocuklarımın odası

*** Possessive adjectives:

11
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

PRONOUNS
İngilizce de bir cümlenin sözcük dizimi, Türkçe cümle yapısından farklıdır.

*Türkçe cümle yapısı: *İngilizce cümle yapısı:

Subject (Özne) + Object (Nesne) + Verb (Fiil) Subject  +  Verb  +  Object

Aşağıdaki tabloda cümlede özne ve nesne görevi gören yapıları ve bunların diğer görevlerini göreceksiniz.
Subject pronoun Possessive adjectives Object pronouns Possessive pronouns Reflexive pronouns
I MY ME MINE MYSELF
(ben) (benim) (beni-bana) (benimki) (on my own)
(in person)
(kendi kendime)
YOU YOUR YOU YOURS YOURSELF
(sen) (senin) (seni-sana) (seninki) (on your own)
(kendi kendine)
HE HIS HIM HIS HIMSELF
(o)-erkek (onun) (onu-ona) (onunki) (on his own)
(in person)
(kendi kendine)
SHE HER HER HERS HERSELF
(o)-kadın (onun) (onu-ona) (onunki) (on her own)
(in person)
(kendi kendine)
IT ITS IT ITS ITSELF
(o)-cansız ve hayvan (onun) (onu-ona) (onunki) (kendi kendine)
WE OUR US OURS OURSELVES
(biz) (bizim) (bizi-bize) (bizimki) (kendi kendimize)
YOU YOUR YOU YOURS YOURSELF
(siz) (sizin) (sizi-size) (sizinki) (on your own)
(kendi kendinize)
THEY THEIR THEM THEIRS THEMSELVES
(onlar) (onların) (onları-onlara) (onlarınki) (on their own)
(kendi kendilerine)

***Indefinite Pronouns
Kişiler için; Nesneler için; Yerler için;
Somebody= someone (biri) Something (bir şey) Somewhere (bir yer)
Everybody=everyone (herkes) Everything (her şey) Everywhere (her yer)
Anybody=anyone (hiç biri / herhangi biri) Anything(hiçbirşey / herhangi birşey) Anywhere (hiçbir yer / herhangi bir yer)
Nobody = no one (hiçbiri) Nothing (hiçbir şey) Nowhere (hiçbir yer)

12
YDS

• Olumlu cümleler için hem kişi, hem nesne, hem de yer bildirirken some ve every yapıları kullanılır. Bu yapılar çoğul
anlam verseler bile tekilmiş gibi kullanılır.
- Everybody is here (Herkes burada).
- I know somewhere to go (Gidilecek bir yer biliyorum).
- Everything will be ready for the party (Parti için herşey hazır).
- Something is wrong for this programme (Bu programda birşey yanlış).

• Anyone, anybody, anything ve anywhere yapıları olumsuz cümlelerde kullanılır.

• No one, nobody, nothing ve nowhere olumsuz anlam verir ama cümle yapı olarak olumludur.
- He hasn’t seen anybody. = He has seen nobody.
- There wasn’t anything to eat at home. = There was nothing to eat at home.
- We couldn’t find anywhere to stay in that town.= We could find nowhere to stay in that town.

• Nowhere, something, everybody etc. gibi zamirler (pronouns) –else yapısıyla birlikte kullanılırsa anlamları
“başka” yapısıyla birleşir.
- We couldn’t stay in this hotel, we have to find somewhere else. (başka bir yer)
- There is only little cheese in the fridge, nothing else. (başka hiçbirşey)

• Anybody, anything ve anywhere olumlu cümlede kullanılıyorsa anlamı herhangi biri, herhangi bir şey ve herhangi
bir yer olmaktadır.
- I need some help. Anybody can come here. (Herhangi biri)
- I am starving, so I can eat anything. (Herhangi birşey)
- We are planning to go out, but we don’t know where to go. We can go anywhere. (Herhangi bir yer)

ARTICLES
a. Indefinite articles (a / an)
• Sessiz harfle başlayan belirsiz isimlerin önüne a, sesli harfle başlayan belirsiz isimlerin önüne an getirilerek
"bir" anlamı elde edilir. a ve an sadece sayılabilen tekil isimlerle kullanılır.
- a book- a teacher - a hospital
- an object - an elephant - an apple
• Sayılabilir tekil isimler mutlaka a veya an ile kullanılır.
- I am a doctor.
- She is reading an article.
- It is an exciting film. (bir ismin önünde sıfat varsa onun ilk harfine göre "a / an" kullanımı değişir.)

13
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

• u harfi ile başlayan bazı isimler, yu şeklinde okunduğu için an takısı, h harfiyle başlayan bazı sözcüklerde
a şeklinde okunduğu için a takısı alır.
- a university- an hour
- a unit- an honest person

• Sayılamayan veya çoğul isimlerin önüne “bazı, birkaç” anlamı vermek için some kullanılabilir.
- I know a book which is very interesting.
- I know some books which are very interesting.
- He wants to withdraw some money from the bank.

b. Definite article (the)

• "The” takısının kullanıldığı durumlar:

2. Bazen özel isimlerin önünde “ ……. adındaki kişi” anlamında kullanılır.

3. Herhangi bir eşya ya da nesne grubundan bahsediliyor, genelleme yapılıyorsa "the" kullanılır ama kelime tekil
olmalıdır.
- The giraffe lives in Australia. (or Giraffes live in Australia)

4. Bazı sıfatların önüne "the" getirilerek sıfat çoğul isme dönüştürülür ve dolayısıyla çoğul fiil kullanılır.
- The rich (zenginler)
- The poor (fakirler)

5. Yer isimleri, sanat eserleri gibi dünyada tek olan kelimeler ifade edilirken "the" kullanılır.
- The World Trade Centre
- The Blue Mosque
- The Bible
- The Vatican
- The Eiffel Tower
- The Kremlin
- The Mona Lisa
- The White House
- The Parthenon

14
YDS

6. Sinema, tiyatro, müze, hastane, otel, kütüphane gibi halka açık yerleri ifade ederken "the" kullanılır.
- The Florance Nightingale Hospital
- The Istanbul Museum
- The Trio Cinema
- The King Restaurant
- The Hilton

7. Superlative (en üstünlük) yapıların önüne "the" kullanılır.

8. Göl grupları, sıradağlar, takım adalar ve coğrafi bölgeler “the" alır.

9. Koy, körfez, deniz, kanal, çöl, nehir, okyanus isimleri "the" alır.
- The Sahara - The Black sea
- The Mediterrean - The Mississipi River
- The Atlantic - The Nile
- The Pasific Ocean - The Panama Canal

Ünvanların önünde "the" kullanılır.

Birleşik ülke isimlerinde "the" kullanılır. (Union, republic gibi sözcüklerle birlikte)
- The United Kingdom
- The European Union
- The United States of America
- The Czech Republic

15
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

Enstrümanlarla "the" kullanılır.

Tarihlerin önünde "the" kullanılır.

Derecelendirme/Sıralama sayılarıyla "the" kullanılır.

• “The” takısının kullanılmadığı durumlar:

• Confusing “THE”
1. Televizyondan, "cihaz" anlamında bahsediyorsak "the" kullanılır fakat "program" anlamında bahsediyorsak
"the" kullanılmaz.
- I hate watching TV.
- Who has turned on the TV.

2. Space, "boşluk" anlamındaysa "the" kullanılır, "uzay" anlamındaysa "the" kullanılmaz.

16
YDS

3. "Sea" kelimesi "denizin içinde" anlamında "the" alır, "denizde" anlamında ise "the" almaz.
- I like being at sea.
- I don’t know if Tim is swimming in the sea now.

PREPOSITIONS
a. Prepositions with TIME
saatlerde at 10

yemek vakitlerinde at breakfast time

yaşta at the age of 12

bayram ve kutlamalarda at Easter, at Christmas

özel kullanımlar at the moment, at the weekend, at the end of the day, at the same time

günlerde on Friday

ON tarihlerde on 3rd of Dcember

gün ifade eden her kelime ve özel günlerle birlikte on Saturday afternoon, on Easter day

aylarda in May

yıllarda in

yüzyıllarda in the 18th century

IN mevsimlerde in Summer

günün bazı bölümlerinde in the morning, in the afternoon

çağlarda in the Middle Ages

içinde anlamında in three days, in a week

*** at the weekend= on the weekend

17
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

b. Prepositions with PLACE and MOVEMENT

18
YDS

QUANTIFIERS
*** Quantifiers; nicelik-(miktar) ifade eder ve bazıları sayılabilir isimlerle, bazıları sayılamayan isimlerle, bazıları
ise her ikisiyle de kullanılabilir.
1. Miktar bildirir.
2. İsimlerden önce kullanılır.
3. Geldikleri ismin çoğul, tekil ya da sayılamayan olmasına göre fiili etkiler.
4. Bazı niceleyiciler her zaman “of” ile kullanılır.
- a couple of teenagers
5. Quantifiers yapıları of’lu ve of’suz kullanılma özelliğine sahiptirler. Bunlar of’lu iken zamir görevi görür.
- Both of my friends / Both friends …
Aşağıdaki tabloda tüm Quantifiers bildiren sözcükler verilmiştir.
A B C D E F G
a lot of (lots of ) few most all both one a number of
some a few several whole either each a great / large number of
any little plenty of none neither every a great/ good many
many a little enough half couple a good deal of
much quite a few
too many a large/great /small amount of
too much hardly any / almost no
no

A. A LOT OF (LOTS OF ),SOME,ANY,MANY,MUCH, TOO MANY, TOO MUCH, NO

2. Olumlu cümlelerde, sayılabilir kelimelerde “birkaç”, sayılamayan kelimelerde “biraz” anlam vermek için SOME;
olumsuz cümleler veya soru cümlelerinde sayılan ya da sayılamayan isimlerin önüne ise “hiç” anlamı vermek için
ANY kullanılır. NOT ANY yerine NO yapısı da kullanılabilir.
- Are there any tickets to buy for the concert? (Konser için hiç bilet kaldı mı?)
- No there aren’t any tickets for the concert. (Hayır, konser için hiç bilet kalmadı.)
- There are some tickets for the concert. (Konser için birkaç tane bilet var.)
- Is there any butter for breakfast? (Kahvaltıya hiç yağ var mı?)
- There is no butter for breakfast. (Kahvaltı için hiç yağ yok.)
- There is some butter for breakfast. (Kahvaltı için biraz yağ var.)

3. Olumsuz cümleler veya soru cümlelerinde sayılabilen isimlerin önüne “bir çok” anlamında MANY;
sayılamayanisimlerin önünde MUCH kullanılır.
- How much money do you need? (Ne kadar paraya ihtiyacın var?)
- How many books have you read? (Kaç tane kitap okudun?)
- There aren’t many books to read. (Çok fazla okunacak kitap yok.)
- There isn’t much money to withdraw. (Çok fazla çekilecek para yok.)

19
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

4. Olumlu cümlelerde; sayılabilen isimlerin önüne TOO MANY, sayılamayan isimlerin önüne TOO MUCH kullanılarak
“aşırılık” anlamı verilir.
- There is too much traffic in İstanbul. (İstanbul'da çok fazla trafik var.)
- There are too many people who are waiting in the line. (Sırada bekleyen çok fazla insan var.)

5. Bu niceleyiciler "OF" edatıyla da kullanılır.

B. FEW,A FEW,LITTLE,A LITTLE

2. LITTLE ve A LITTLEyapısı olumlu cümlelerde "biraz” anlamını verir ama A little var ve yeterli, little ise var ama
yetersiz anlamı taşır.
- I would like to make a cake but I need to buy some sugar because there is little sugar (çok az şeker) to do it but
I don’t need to buy any flour because there is a little flour (yeterli miktarda un) in the kitchen.

C. ENOUGH,PLENTY OF,MOST,SEVERAL
1. PLENTY, "çok" anlamındadır. Kendisinden sonra isim geliyorsa OF alır.
- There are plenty of audiences to give the concert. (çok seyirci)
2. ENOUGH "yeterince" anlamındadır sayılabilen ve sayılamayan isimlerin önünde kullanılabilir.
- There isn’t enough time to finish this report. (Raporu bitirmek için yeterli zaman yok)
- There aren’t enough places to see.
3. SEVERAL "birkaç" anlamındadır sadece sayılabilen çoğul isimlerin önünde kullanılır.
- There are several options to have a good holiday. (İyi bir tatil için bir kaç seçenek var)
4. MOST "çoğu" anlamındaır ve OF’la birlikte kullanılacağı zaman ismin önüne my, your, the, this, these, that, those
gibi bir sözcük kullanmak gerekir.
- Most people believe that he is innocent. (Bir çok insan)
- Most of my friends are going to here tonight. (Arkadaşlarımın birçoğu)

D. ALL,WHOLE, NONE, HALF

20
YDS

3. NONE, "hiçbiri" anlamındadır ve genel anlamında kullanılırsa of almaz; özel bir durumda kullanılıyorsa OF alır.
- None of you will be the winner. (Sizin hiç biriniz)
- A: How much money do you have?
B: None. (Hiç.)
4. HALF, "yarısı" anlamındadır ve genel anlamında kullanılırsa of almaz özel bir durumda kullanılıyorsa OF alır.
- He has been sleeping half day. (günün yarısı)
- Half of the money will be spent on education. (paranın yarısı)

E. BOTH,EITHER,NEITHER
1. BOTH, "her ikiside" anlamındadır. OF ile kullanımı da vardır.
- Both twins have blue eyes. (ikizlerin ikisi de)
- Both of these doctors are from Germany. (Bu doktorların ikisi de)
2. EITHER, "ya o ya bu" anlamındadır. OF ile kullanımı da vardır.
- I need some help. Can either of you come to help me? (Sizden biri)
- Either of the twins is / are at home. (İkizlerin herhangi biri)
3. NEITHER, “ne o ne de bu” anlamındadır. OF ile kullanımı da vardır.
- Neither of the questions was/ were answered. (Soruların hiçbiri)

F. ONE,EACH,EVERY,COUPLE
1. ONE sayılabilen tekil isimlerle kullanılır. “Bir” anlamındadır.
- There is only one book that I can read now. (Tek bir kitap)
2. EACH, “her biri” anlamındadır; hem sıfat hem zamir olarak kullanılabilir.
- Each student has a sports club. (Her bir öğrenci)
3. EVERY, “her biri/her” anlamındadır.
- Every staff in this company waits for a promotion. (Her bir personel / çalışan)

G. A NUMBER OF, A GREAT / LARGE NUMBER OF,A GREAT/ GOOD MANY, A GOOD DEAL OF,QUITE A FEW,A LARGE/
GREAT / SMALL AMOUNT OF, HARDLY ANY / ALMOST NO, ANY / SOME / NO MORE,NO LONGER,MAJORITY

1. A NUMBER/ GROUP OF, “bir grup” anlamında sayılabilen isimlerle kullanılır.

21
NOUNS, PRONOUNS, ARTICLES, PREPOSITIONS TEST

1. In hay fever, the symptoms vary from one patient 6. The belief that anyone can aspire to anything is
, and treatment will also vary. America’s greatest gifts to the world.
A) and to others B) to the others A) as much as B) some of
C) and to another D) to another C) one of D) another
E) to others E) the other

2. The remedies they use in the East are very 7. A robot is machine that can make decisions
different from those we use in the West; rely independent of human control.
more on the natural properties of herbs and A) either B) some
plants while are more chemically orientated. C) such D) both
A) to them / to us B) they / us E) a
C) their / we D) theirs / ours
E) themselves / ourselves

3. Income tax can be fitted more closely to the 8. The recent rise in drug addiction young
individual taxpayer’s ability to pay than tax. people has been given publicity in the media
A) any other B) any all proportion to the size of the problem.
C) other D) some A) with / through B) for / over out of all
E) one another C) in / above D) among / out of
E) between / from

4. Actually, though he and I are both hydrologist, 9. The mentally handicapped have difficulty in
duties and responsibilities are rather different; he coping tasks that are well the capabilities
is more concerned with flood defense activities, of the average person.
whereas field is strategic planning. A) under / over B) to / beyond
A) their / his B) our / my C) with / within D) through / into
C) your / our D) his / mine E) along / above
E) my / your

5. Middle children are obviously affected by the fact The name Adonis was given a stream rising in
that they never have their parents’ attention all Mount Lebanon which runs red the soil of the
to hills after a sudden fall of rain.
A) themselves B) each A) in / by B) for / in
C) itself D) one another C) at / from D) to / with
E) each other E) by / over

22
YDS

In the Franco - Prussian war, balloons were used Advances the understanding of brain structure
to maintain the city’s contacts the outside have placed novel treatments for brain disorders
world the siege of Paris. reach.
A) from / over B) for / at A) with / on B) of / at
C) through / in D) out of / under C) in / within D) through / in
E) with / during E) on / off

The sustaining role of the family may go Some delicate fruits and vegetables need to ripen
unappreciated the younger members, but the gradually as they make their way producer
older ones are fully aware its value. nations to consumer markets the globe.
A) for / from B) by / of A) from / around B) with / on
C) from / off D) to / by C) for / in D) of / over
E) with / into E) through / at

Some observers estimate that all the African Centenarians appear more resistant disease
wildlife will be danger of extinction within because of their genetic make-up.
forty years if numbers diminish this rate. A) from B) to
A) in / at B) by / in C) by D) over
C) within / from D) under / for E) off
E) at / through

Miners who inhale large quantities manganese The pilots’ space suits offer protection the
dust prolonged periods, may show symptoms °C temperatures and the low pressures they
of a brain disease. will encounter very high altitudes.
A) out of / in B) from / during A) off / for B) from / on
C) by / after D) of / over C) against / at D) through / with
E) through / under E) over / under

Malaria is caused a single-celled parasite that Japan spends a huge amount on its fire service
invades the red blood cells its host. but return has extraordinary low rates of
A) through / from B) from / in damage fire.
C) of / to D) out of / around A) out of / over B) on / through
E) by / of C) for / over D) by/for
E) in / from

Evidence a link sudden infant death the suggestions I’ve listened to, this was the
syndrome and long QT syndrome has been most outrageous.
mounting in recent years. A) From all B) Of all
A) of / over B) for / between C) All of D) All
C) through / with D) to / through E) Overall
E) in / for

23
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

Thesiger’s writings show that an increasing The Republicans in America are in danger
admiration and understanding tribal destroying their reputation managing the
customs. economy.
A) from / over B) to / in A) by / in B) about / over
C) for / of D) through / for C) of / for D) at / through
E) at / into E) for / by

recent months Latin America has itnessed a It is financially unsound to put a product the
growing popular revolt globalization and the market first testing it.
free market. A) for / through B) into / by
A) Through / towards B) In / against C) at / after D) to / over
C) Over / for D) Within / on E) on / without
E) Along / of

Although we can learn something about Last January, “Hygens”, a space probe built by
ourselves introspection and self-perception, the European Space Agency, landed Titan,
we can probably learn more about ourselves by Saturn’s largest moon, and began to deliver its
comparing ourselves other people. data waiting scientists.
A) in / towards B) by / at A) above / from B) in / with
C) through / with D) for / to C) on / to D) off / about
E) under / from E) to / by

He believes that the best scientists are curious Such information is not being used in engineering
everything, and not solely focused a single applications present, but it is much
discipline. importance to the food and beverage industry.
A) about / on B) for / at A) at /of B) in / with
C) of / by D) over / through C) by / to D) on / about
E) into / over E) from / for

They suspect that those charge of the nuclear An intracerebral haemorrhage begins abruptly
energy plant may be using security considerations a headache, followed signs of steadily
as a way concealing a serious environmental increasing neurologic losses.
risk. A) at / through B) from / in
A) under / for B) at / to C) after / on D) in / up
C) for / over D) over / into E) with / by
E) in / of

24
YDS

anxiety, depression is the most common We need to worry the effects of fossil-fuel
psychiatric disorder and typically begins the carbon dioxide the atmosphere.
20s, 30s or 40s. A) onto / below B) on / by
A) In / through B) Over / during C) for / at D) about / in
C) After / in D) Through / by E) towards / on
E) By / for

Moreover, its own statutes, the EU itself is There’s a broad range of opinions the
obliged to consult the trade unions a number biological consequences of being exposed the
of topics. contaminated environment near Chernobyl.
A) under / on B) with / at A) for / of B) in / with
C) from / for D) on / against C) on / to D) about / at
E) to / over E) through / from

After the collapse of the Soviet Union and the Lung cancer is the most common cause of death
opening of formerly closed borders, traders cancer both men and women.
Georgia and Armenia, crossed over the borders A) about / with B) from / in
Turkey to make a living. C) with / for D) in / over
A) at / with B) of / about E) through / about
C) from / to D) between / back
E) on / towards

In February , a meeting in Bermuda, While dialysis is an option people suffering
international partners in the Human Genome from kidney disease, no similar treatment is
Project agreed to formalize the conditions of data available for people severe liver disease.
access, including release of the sequence into A) in / without B) with / at
public databases 24 hours. C) for / with D) of / within
A) at / within B) from / in E) over / on
C) in / by D) during / to
E) on / through

The United States government is about to start an average of five credit cards per person, the
monitoring the air major cities for biological people in the United States buy more credit
weapons looking for bacteria and viruses in than the people in any other country in the world.
the air filtres that now monitor pollution. A) By / from B) For / of
A) of / on B) at / towards C) To / with D) With / on
C) out of / with D) in / by E) At / by
E) from / through

25
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

The Bush Administration’s restoration of Perhaps the most crucial factor patient
diplomatic relations with Libya more noncompliance is poor verbal communication
than a quarter of a century of often violent the practitioner and the patient.
confrontation is largely the result of several years A) for / by B) of / among
painstaking and mostly secret diplomacy. C) about / of D) in / between
A) for / by B) in / over E) to / for
C) after / of D) through / through
E) at / with

Gregor Mendel probably chose to study garden Psychological studies show that Belgian and
peas because he was familiar with them his French workers place greater importance
rural upbringing; they were easy to grow, and personal independence than do workers
they came many readily distinguishable many other countries.
varieties. A) in / of B) on / in
A) from / in B) at / for C) about / by D) to / for
C) with / on D) in / by E) of / within
E) on / over

Sunspots, a barometer solar activity in Ancient Pompeii, destroyed in A.D. 79 an
general, seem to have been unusually numerous eruption of Vesuvius, lay buried rock and ash
the last century. until the 18th century.
A) for / at B) of / over A) by / under B) at / for
C) within / by D) for / about C) with / below D) in / on
E) above / from E) through / over

In biofeedback, biological responses are Insects that live in colonies, such as ants, bees,
measured electronic instruments, and the wasps, and termites, have long fascinated
status of those responses is immediately available everyone, naturalists artists.
the person being tested. A) among / with B) about / between
A) with / at B) by / to C) in / of D) between / above
C) in / about D) from / on E) from / to
E) through / with

26
YDS

A gene giving humans a preference sweet Today, spam mail constitutes more than 90 per
foods was recently identified researchers. cent all e-mail traffic all the world.
A) over / among B) on / with A) with / through B) to / across
C) to / at D) for / by C) at / around D) by / within
E) into / within E) of / over

In the late s and early s, 85, Some types of microscopic organisms, called
baby teeth were collected children in the hyperthermophilic bacteria, can survive
Midwestern US as part of a study of a possible extremely high temperatures, sometimes even
link the testing of atomic bombs and human °C.
health. A) under / for B) on / with
A) around / beside B) with / from C) in / by D) at / above
C) inside / throughout D) from / between E) within / as
E) under / among

Evidence clearly shows there is a preventive Scientists estimate that an individual bone has
effect aspirin and other anti-inflammatory a one three per cent lifetime risk of fracture,
drugs colorectal cancer. based on data a variety of species.
A) after / with B) on / to A) by / of B) for / on
C) of / on D) without / by C) to / from D) from / over
E) between / beside E) of / about

The Houston Caribbean Festival brings a feast The great majority of osteoporotic hip fractures
music and colour the streets of downtown in the US occur in adults - -- 50 and result from
Houston each year. minimal moderate trauma, usually a fall from
A) on / by B) at / over standing height or less.
C) of / to D) above / off A) of / between B) at / through
E) to / within C) towards / up to D) over / to
E) by / out of

Mount Kilimanjaro in Tanzania, the highest We humans, like all warm-blooded animals, can
mountain Africa, rises 5, metres sea keep our core body temperatures pretty constant
level. regardless the physical conditions in the world
A) over / at B) across / into us.
C) at / through D) below / to A) to / through B) with / for
E) in / above C) about / inside D) on / over
E) of / around

27
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

Compared with the United States after 9/11, India On entering a traditional Japanese home, you
has reacted the Mumbai attacks restraint. should take your slippers and leave them
A) over / from B) for / in the door.
C) by / to D) to / with A) away / before B) out / at
E) at / over C) up / through D) over / by
E) off / in front of

The changes of energy in nuclear reactions are A Marine Protected Area is an area of the ocean
enormous comparison those in chemical that is protected law in order to preserve
reactions. areas high biological importance.
A) above / over B) in / for A) over / for B) with / in
C) beyond / to D) by / with C) to / at D) by / of
E) of / after E) within / off

CEVAP ANAHTARI
1. D A C D
the fourteenth century, some architects 2. D B A C
broadened their studies light and began to 3. A C D C
explore the science of optics. 4. B E D E
A) Over / over B) During / of 5. A B C E
C) Through / throughout D) At / in 6. C C B D
E) Among / under 7. E B C C
8. D C D D
9. E A C E
D E A D
An understanding of the link inflammation E C B D
and cancer requires knowing how the body reacts B E B B
invaders.
A C D B
A) with / through B) between / to
D A B D
C) to / for D) by / from
E E A E
E) in / over
B C E D
C A D

stress or heavy exercise, the normal heart can

28
2. ADJECTIVES & ADVERBS

ADJECTIVES ORDER

PRESENT & PAST PARTICIPLE ADJECTIVES

FORMS OF ADVERBS

29
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

Adverbs Examples
Manner (durum) slowly / nicely
Place (yer) here / somewhere
Frequency (sıklık) always / sometimes
Time (zaman) now / yesterday
Degree (derece) quite / very

- The twins always speak slowly.(manner)

ADVERBS OF DEGREE

He was going to have an extremely bad accident but he was incredibly lucky and the airbag saved his life (oldukça
kötü bir kaza, inanılmaz şanslı).

SO / SUCH THAT

So+ adjective/adverb + (that)

Such + a/an + adjective + a singular noun + (that)

* such a cute girl, such a sunny day, such an interesting film etc.
- I have never seen such a big hamburger in my life.
- It was such a complicated case that nobody could find a solution. (O kadar karışık bir durumki, hiçkimse
çözüm bulamadı.)

30
YDS

Such + adjective + plural noun + (that)

* such pretty girls, such happy days, such expensive shoes etc.
- They should be such patient friends that I can trust them.
- We have watched such good movies that we can watch them twice.

Such + adjective + uncountable noun + (that)

* such awful weather, such difficult vocabulary, such strong coffee etc.
- There was such delicious bread at restaurant that we didn’t want to eat the beef.
- It was such sour cheese that we couldn’t eat it.

• Süreç ve mesafe bildirenler;

TOO & ENOUGH

TOO: too + adjective / adverb +to do

ENOUGH: adjective / adverb + enough to do

31
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

Enough, ismi niteliyorsa şu şekilde kullanılır:

COMPARATIVE & SUPERLATIVE OF ADJECTIVES

- A cat is fast, a tiger is faster than a cat but a cheetah is the fastest.
- A bike is heavy, a car is heavier than a bike but a truck is the heaviest.
- A chair is comfortable, an armchair is more comfortable, than a chair but a sofa is the most comfortable of all.

1. Irregular comparative and superlative adjectives:

2. Comparative +than: Karşılaştırma yapılırken than kullanılır.

3. The + Superlative: Superlative kullanılırken önüne the getirilir.

4. As + Adjective + As: İki nesne, kişi, yer gibi karşılaştırmalarda kullanılır.

32
YDS

5. Comparisons of Quantity: Miktar bildirmek için more, less, fewer kullanılır.

a. Sayılabilen isimlerle; more ve fewer

b. Sayılamayan isimlerle; more ve less

- They have as many books as us.

d. The same …. as: Karşılaştırılan iki ögenin aynı olduğu anlamını verir.
I am as old as my friend.
- I am the same age as my firend.

I have blue eyes. My sister has blue eyes too.

e. Similar to / different from: Benzerlikleri similar to ile farklılıkları different from ile ifade ederiz.
- Your hair style is similar to mine.
- My life is different from yours.

33
ADJECTIVES-ADVERBS & QUANTIFIERS TEST

1. Bacteria are small that they can be seen 5. In his book Beyond Laughter, the psychiatrist
under a microscope. Martin Grotjahn claims that an infant begins
A) very / rather C) as / thus to smile and laugh, intelligent he is likely to
B) too / hardly D) so / only prove.
E) much / just A) the earlier / the more
B) the earliest / the most
C) earlier / more
D) as early / as much
E) as early as / the more

2. The occupational psychologist is often regarded 6. Research suggests that older children are likely
by Industrialists as being academic to serve to develop allergies their younger siblings.
any practical purpose. A) more / than B) most / from
A) too much B) so C) less / as D) least / than
C) too D) more E) so / as
E) as much

3. All cells, whether they come from animals, plants 7. Multinational companies account for 60
or bacteria, contain elements in very nearly per cent of trade in manufactured goods in the
proportions. developed world.
A) more / all B) some / more A) so much B) rather than
C) any / the most D) the same /the same C) as far as D) by no means
E) the other / some E) no less than

4. two-thirds of the energy the average person 8. Some people reckon that, in the workplace, being
spends in a day supports the body’s metabolic popular is important being effective.
activities. A) more / while B) so / that
A) Already B) As C) too / for D) even / enough
C) At least D) Such as E) as / as
E) So

34
YDS

9. Such an investment would save many times Temperate rain forest, occurs on the
water as could ever be supplied by draining the northwest coast of North America, receives high
Ebro river. precipitation and is dominated by large conifers.
A) the more B) more A) as well as B) more than
C) as much D) as more C) such as D) same as
E) the most E) then

Some anthropologists think that man today is--

Coal produces CO2 per energy unit any Human activity has destroyed plant species
other fossil fuel. that collective action is essential for the
A) also / as C) such / that conservationof those that remain.
B) more / than D) either / or A) more B) so many
E) so / as C) many more D) the most
E) as many

In the developing world, the public-sector health CEVAP ANAHTARI

35
3. TENSES

Aşağıdaki tabloda gördüğünüz gibi İngilizcede on iki tane zaman yapısı vardır. Bunlar Present, Past ve Future olmak
üzere üç temel zamana bağlıdır.

PAST PRESENT FUTURE

• The past continuous • The present continuous • The future cont

• The past perfect • The present perfect • The future perfect

• The past perfect cont. • The present perfect cont. • The future perfect cont.

the verb "be"

Subject(Özne)+Object(Nesne)+Verb (Fiil) Subject+Verb + Object

- Ben dondurma severim. -I love ice cream.

• To be: "be" fiili "am /is /are" şekline dönüşür. Fiil kullanılmayan, durum bildiren cümlelerde yardımcı fiil görevi görür.
Singular Subject Pronouns Plural Subject Pronouns
I am We are
You are You are
He / she / it is They are

-I am a doctor - Are you sad?

-He is a lawyer. - Is he single?

- We are happy. - We are not from England.

- She is tall. - It is not my dog.

- They are at home. - They are not mine.

• To be fiili, fiil olmadığı durumlarda kullanıldığı gibi, zamanlarda da kullanılır.

36
YDS

PRESENT TENSES
THE PRESENT CONTINUOUS TENSE
• Bu zamanın kullanım kuralı:
I am
You are
He
she is
(not) V ing
It
we
You are
They

• Bu zaman ile birlikte kullanılan zaman zarfları:

- now
- right now
- at present
- at the moment
- still
- currently
- for the time being
- these days
- nowadays

• Kullanım yerleri:
a. İçinde bulunduğumuz ânı anlatırken;
- Mother is in the kitchen now. She is cooking dinner.

b. Konuşma esnasında olmasa da o günlerde yapılan bir işi anlatırken;

c. Değişmekte olan durumları anlatırken;

d. Memnun olunmayan durumaları anlatırken (always, forever gibi süreklilik bildiren yapılarla);
- You are always smoking. Unless you give up smoking, you won’t get better.

e. Yakın gelecek zamanda planlanmış durumu anlatırken (next week, tomorrow gibi zarflarla);
- I’m leaving tomorrow.

37
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

THE SIMPLE PRESENT TENSE

• Bu zaman ile birlikte kullanılan zaman zarfları:

• Every day / week / month …

• Kullanım yerleri:
a. Genel durumları anlatırken (yukarıda verilen zarflarla);
- She always sings in English.
- I sometimes feel depressed.
- They usually don’t go out on Saturdays.
- A: Do you smoke? B: No I never smoke.
- I generally have a rest in the evenings.
- A: I have a headache. B: Why don’t you take an aspirin?

b. Doğa kanunlarını anlatırken;

c. Gelecek zamanda gerçekleşecek ya da düzenli olarak gerçekleşen olayları ifade ederken;

d. Haber bilgileri (geçmişte kalmış bile olsalar)bu zamanla anlatılır.

38
YDS

• Present Continuous ve Present Simple: Genel durumlar için Present Simple kullanılırken geçici
durum ifade ederken Present Continuous kullanılır.
- I live in Ankara but I’m living in Istanbul with my cousin for a while.
- She always reads the newspaper after breakfast but now she is writing a report.

THE STATE VERBS

• Kural Bozan Durum Fiilleri (State Verbs):

2. Have:
Non-progressive She has blue eyes. Mavi gözleri var. (Sahiplik bildirir.)
Progressive She is having a party now. O şu anda bir parti veriyor. (Eylem bildirir.)

3. Think:
Non-progressive I think she knows the truth. Bence gerçeği biliyor. (genel durum)
Progressive She is thinking about her boy friend. Erkek arkadaşını dşünüyor. (Eylem bildirir.)

39
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

4. Smell:
Non-progressive These plants smell very nice. Bitkiler çok güzel kokuyor. (kokmak)
Progressive I am smelling the flowers. Çiçekleri kokluyorum.
(koklamak)

5. See:
Non-progressive Whenever I go to this disco I always Ne zaman o diskoya gitsem, ünlü insanlar görürüm.
see famous people. (görmek)
Progressive She is seeing her dentist tomorrow. Yarın diş doktoruyla görüşecek. (görüşmek)

6. Taste:
Non-progressive My mom’s meals always taste delicious. Annemin yemekleri her zaman lezzetlidir. (Durum bildirir.)
Progressive The dinner is about to get ready. My Yemek neredeyse hazır ve babam çorbanın tadına
father is tasting the soup. bakıyor. (tadına bakmak)

7. Feel:
Non-progressive The armchair feels very hard so I can’t Koltuk çok sert görünüyor bu yüzden oturamıyorum. (gibi
sit there. görünmek)
Progressive She is feeling / feels very upset O hastalığı yüzünden çok mutsuz hissediyor. (hissetmek)
because of her illness.
("feel" fiili bu kullanımda her ikisi de
olur.)

8. Look:
Non-progressive The staff looked surprised when they Haberi duyduklarında çalışanlar çok şaşırmış
heard the news. görünüyorlardı. (gibi görünmek)
Progressive They are looking at me surprisingly. Bana şaşırmış bir şekilde bakıyorlar. (bakmak)

9. Appear:
Non-progressive The investigation appears ambigious. Araştırma belirsiz görünüyor. (gibi görünmek)
Progressive When everybody concentrates on the Herkes oyuna dikkatini vermişken, oyuncu aniden
play, the actor is appearing suddenly. göründü. (ortaya çıkmak)

Weigh:
Non-progressive She weighs only 30 kilosgrams. O sadece 30 kilodur. (Durum bildirir.)

Progressive She is weighing the cheese in the O markette peyniri tartıyor. (tartmak)
supermarket.

40
YDS

Have / has: Sahiplik bildiren have/has kalıbı have got / has got şeklinde de kullanılır. Fakat kullanımlarında
farklılık vardır.
They have a boat. = They have got a boat.
We don’t have a baot. = We haven’t got a boat.
He doesn’t have a boat. = he hasn’t got a boat.
Do you have a boat? = Have you got a boat?

THE PRESENT PERFECT TENSE

I He
You + have (not) + V3 She + has (not)+ V3
We It
They

• Bu Tense ile kullanılan zaman zarfları:

- today / this morning

• Kullanım yerleri:
a. Geçmişte edindiğimiz tecrübeleri ifade ederken;
- I have been to Germany before.
- She hasn’t had any operations in her life.
b. Geçmişte yaptığımız bir eylemi zaman ve yer belirtmeden kullanırken;
- I have sent her a lot of e-mails but she hasn’t replied any of them yet.
- Has he told the truth?

41
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

c. Geçmişteki bir eylem ya da olayın sonucunun şu an görüldüğünü anlatırken;

d. Today, this morning, this year gibi henüz tamamlanmamış bir dönemden bahsederken;
- My grandmother has had two operations this month.
- The scientists have completed their investigation this week.

e.
This is superlative + noun (that) + Present Perfect

- This is the worst day I have ever had in my life.

f.
This is the first / second etc. time + Present Perfect
her.
- It is / has been eight hours since I last ate / have eaten something.

g. gone / been kullanımı: “go” fiilini Perfect Tense de been yada gone olarak iki farklı şekilde kullanırız. "Been"
olarak kullanıldığında "bulundu" anlamında, "gone" olarak kullanıldığında "gitti" anlamındadır.
- I have been to Japan many times.
- My children have gone to the cinema. They haven’t come back yet.

• Zaman zarflarının kullanım yerleri;

now
(since )

- We have known each other for 3 years.

Examples:
for 2 years since
3 days 18th century
years I moved there.
5 hours I graduated from the university

42
YDS

b. lately / recently
Son zamanlarda, son günlerde anlamında cümlenin sonunda kullanılır.
- I haven’t seen my doctor recently / lately.
- There have been too many traffic accidents recently / lately.

c. already / just / yet

Recently zarfını, "kısa bir süre önce" olarak Simple Past Tense de görebilirsiniz.
- We ate hamburgers recently. (çok kısa bir süre önce)

• Yet henüz anlamında cümlenin sonunda olumsuz cümleler ve soru cümlelerinde kullanılır.
- She hasn’t phoned me yet.
- Have you finished your dinner yet?

d. once / twice / three times / several times / many times (bir kez, iki kez, üç kez, birkaç kez, birçok kez anlamında
kullanılır)
- I have been to France once.
- I have eaten sushi many times.

e. so far / up to now / till- until now / upto this date (Şimdiye kadar anlamındadır.)
- The surgeon hasn’t explained anything so far / up to now / till- until now.
- They have searched the case many times so far / up to now / till- until now.

THE PRESENT PERFECT CONTINUOUS TENSE

I He
You    + have (not)+ been + Ving She     + has (not)+ been + Ving
We It
They

43
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

• Bu Tense ile birlikte kullanılan zaman zarfları:

- today

- still

- this week / year / month / century vb.

- for / since

- lately / recently

- all day / week / month / year vb.

• Kullanım yerleri:
a. Geçmişte başlayıp, içinde bulunduğumuz anda hala devam eden veya henüz bitmiş olayları anlatırken;
- I have been staying at this hotel for three days.
- It has been raining since last night.

b. "for, since, all day, all year" gibi yapılarla çok sık kullanılır.
- She has been writing her report all week.
- They have been preparing dinner for two hours.

THE PRESENT PERFECT OR THE PRESENT PERFECT CONTINUOUS

2. Durum bildiren fiiller, (state verbs) bu zamanla kullanılmaz.

3. Bu zaman yapısı süreklilik bildirmediği once, twice, three times, always, never gibi sıklık zarflarıyla için kullanılmaz.
- They have always had a row.
- He has been to Europe twice.

44
YDS

PAST TENSES
THE SIMPLE PAST TENSE

I
You
He
she
It V 2 /did not V1
we
You
They

• Bu Tense ile birlikte kullanılan zaman zarfları:

- yesterday
- last night / last year / last week etc.
- 2 years ago / five hours ago
-in / in the 16th century / in the past
- in the Middle Age / during s
- at 3 o’clock yesterday
-when / while / as / just as bağlaçları
- this time last year / at this moment yesterday / at 4 o’clock last night . etc.

• Kullanım yerleri:
a. Geçmişte belli bir yerde olup bitmiş olayları anlatmak için kullanılır.
- She went to Paris last year.
- The twins left here at ten o’clock this morning.
- I lived in İzmir for five years.
- I didn’t live in İzmir .
- A: Did you live in İzmir?
B: No I didn’t /Yes , I did.
- She worked this company.
- He didn’t wear a suit last night.
- I became a doctor 8 years ago.
- Where did you go on holiday last summer.

b. Geçmişte yapılan alışkanlıkları ifade etmek için kullanılır. Sıklık zarflarıyla da kullanılabilir.
- I always went to the cinema when I had free time.
- They sometimes studied science when they were at university.

45
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

• Fiiller "düzenli" ve "düzensiz" olarak ikiye ayrılır. Past yapısında düzenli fiillerin sonuna -d, -ed, -ied takılarından
biri gelirken, düzensiz fiillerde fiillerin geçmiş halleri farklıdır. Aşağıda düzensiz fiillerin listesi verilmiştir.

Regular verbs examples:

IRREGULAR VERBS
V1 Base Form V2 Past Simple V3 Past Participle V1 Base Form V2 Past Simple V3 Past Participle
awake awoke awoken hurt hurt hurt
be was, were been keep kept kept
beat beat beaten know knew known
become became become lay laid laid
begin began begun lead led led
bend bent bent learn learned/learnt learned/learnt
bet bet bet leave left left
bid bid bid lend lent lent
bite bit bitten let let let
blow blew blown lie lay lain
break broke broken lose lost lost
bring brought brought make made made
broadcast broadcast broadcast mean meant meant
build built built meet met met
burn burned/burnt burned/burnt pay paid paid
buy bought bought put put put
catch caught caught read read read
choose chose chosen ride rode ridden
come came come ring rang rung
cost cost cost rise rose risen
cut cut cut run ran run
dig dug dug say said said
do did done see saw seen
draw drew drawn sell sold sold
dream dreamed/dreamt dreamed/dreamt send sent sent
drive drove driven show showed showed/shown
drink drank drunk shut shut shut
eat ate eaten sing sang sung
fall fell fallen sit sat sat
feel felt felt sleep slept slept
fight fought fought speak spoke spoken
find found found spend spent spent
fly flew flown stand stood stood
forget forgot forgotten swim swam swum
forgive forgave forgiven take took taken
freeze froze frozen teach taught taught
get got gotten tear tore torn
give gave given tell told told
go went gone think thought thought
grow grew grown throw threw thrown
hang hung hung understand understood understood
have had had wake woke woken
hear heard heard wear wore worn
hide hid hidden win won won
hit hit hit write wrote written
hold held held

46
YDS

THE PAST CONTINUOUS TENSE

I was
You were
He
she was
It (not) V ing
we
You were
They

• Bu Tense ile birlikte kullanılan zaman zarfları:

- (at) this time yesterday/last year

• Kullanım yerleri:
a. Geçmişte devam eden olayları anlatmak için kullanılır.
- I was sleeping this time last night.
- My mother was cooking when the guests arrived.
- A: What were you doing at around noon last Sunday?
B: I was playing football with friends.

b. Geçmişte bir olayın başlangıç ve bitiş tarihi verildiğinde kullanılır.

WHEN & WHILE SENTENCES

When + Simple Past, Past Continuous

- When the ambulance arrived, the man was lying on the street.
- What were you doing when I called you.

47
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

2. When’li cümle yan cümleyi oluşturur ve ard arda yapılmış olayları anlatır.

When + Simple Past, Simple Past

- When I finished the report, I went out yesterday.

While + Past Continuous, Simple Past

- While the babies were crying, she fainted.

While + Simple Past, Simple Past

- While she had an interview, we waited her in the café.

While + Past Continuous, Past Continuous

- While the students were trying to answer the questions, the children were playing outside.
- While we were having breakfast, she was still sleeping.

Bu üç yapı da esnasında anlamındadır fakat just as tam o esnada anlamı verir.

THE PAST PERFECT TENSE

48
YDS

• Kullanım yerleri:
a. Geçmiş zamanda olan iki olaydan birincisini anlatmak için kullanılır. Present Perfect Tense geçmişte başlayıp
bugüne etki ettiği gibi, Past Perfect Tense'te de geçmişte olan bir olay yine geçmişte olan ikinci olayı funduszeue.info
yüzden öncelik sonralık durumunu bildirmek için zaman zarf cümlelerinden birine (when, after, before, until, by
the time gibi) ihtiyaç duyar.
- When my mother arrived at home, I had prepared dinner.
- Before I went out, I had finished my homework.
b. Since, for, always, never , already, yet, just etc. zaman zarfları geçmişte gerçekleşmiş olan bir olayı anlatmak
için kullanılır.
- When my father got retired, he had worked as an engineer for 30 years.
- When the family heard the news, the couples had already got married.

When’li cümlenin ana cümlesinde Past Tense yada Past Perfect Tense kullanmak olayların sırasını
belirtmede değişik anlama yol açar.
- When we arrived at the station, the train left. (İstasyona ulaştığımızda, tren hareket etti.)
- When we arrived at the station, the train had left. (İstasyona vardığımızda, tren hareket etmişti.)

SIMPLE PAST & PAST PERFECT TENSES WITH TIME CLAUSES
1.
Before + Simple Past, Past Perfect / Simple Past

- Before he came to the office, the meeting finished / had finished.

2.
After + Past Perfect / Simple Past, Simple past

- Afterhe come / had came to the office, the meeting started.

3.
Until + Simple Past / Past Perfect, Simple Past

- He didn’t call me until I finished / had finished my meeting.

4.
When + Simple Past, 1) Simple Past
2) Past Continuous
3) Past Perfect/Cont.

- When we performed ERCP, we saw a stone.

49
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

5.
As soon as / Once + Past Perfect / Simple Past, Simple Past

- Once / As soon as the rain stopped / had stopped, we went out.

6.
By the time + Simple Past, Past Perfect

- By the time the teacher came, the students had already finished their exam.

THE PAST PERFECT CONTINUOUS TENSE

I
You
He
she had (not) been V ing
It
we
You
They

• Kullanım yerleri:
Present Perfect Continuous yapısının past yapıda kullanılan halidir. Geçmişte başlayıp yine geçmişte bitmiş olayları
ya da o noktada devam eden olayları anlatır.
- The condition of the patients had been improving when their relatives heard the news.
- They had been investigating Behçet’s syndrome when it was accepted as an illness.

PAST CONTINUOUS & PAST PERFECT CONTINUOUS

- The doctors had been having an argument about him for hours.
When the patient arrived, (Past Perfect Continuous) (doktorlar onun hakkında saatlerdir tartışmaktaydılar.)

(Hasta geldiğinde) - The doctors were having an argument about him.

FUTURE TENSES
THE FUTURE TENSE

I
You
He
she will / shall / be (am / is / are) (not) going to V
It
we
You
They

50
YDS

• Bu Tense ile birlikte kullanılan zaman zarfları:

- tomorrow
- next year / next week . etc.
- in / in the 24th Century
- at 3 o’clock tomorrow
- in two days
- soon
- two days from now

• Kullanım yerleri:
a. Gelecekle ilgili tahminde bulunulduğunda WILL / BE GOING TO; (Bu yapıyla birlikte I think, I hope, Perhaps,
Maybe gibi yapılarda kullanılır.)
- According to the weather forecast It will / is going to rain in an hour.
- It’s almost 5 o’clock, she is going to / will arrive home.

b. Gelecekle ilgili bir plandan bahsediliyorsa BE GOING TO;

c. Bir durum karşısında o anda bir şey yapmaya karar veriyor veya söz veriyorsak WILL;
-A: I need some money.
B: Don’t worry, I will lend you some.
-A: I couldn’t find anybody to move the box.
B: I promise, I will help you.

d. Gelecekle ilgili bir belirti varsa BE GOING TO;

e. Geçmiş zamanda gelecekle ilgili planladığımız ama yapamadığımız eylemleri anlatmak istediğimizde am/is/
are going to’nun past biçimi WAS / WERE GOING TO;
- I was going to study for the exam but I had a fever.
- The workers were going to go on strike but the boss accepted their demands so they gave it up.

51
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

FUTURE TENSES WITH TIME CLAUSES

THE FUTURE CONTINUOUS TENSE

I
You
He
she
will (not) be Ving
It
we
You
They

• Kullanım yerleri:
a. Gelecekte bir zamanda yapıyor olacağımız eylemler için kullanılır.
- I will be studying science at this time next week.
- I will be lying on the beach this summer andyou will be working here.

b. Birinden bir ricada bulunduğumuzda kullanılır.

THE FUTURE PERFECT TENSE

I
You
He
She will have (not) V3
It
We
You
They

52
YDS

• Kullanım yerleri:
a. Gelecekte bir zamanda tamamlanmış olaylar anlatılırken kullanılır.
- My daughter will have graduated from the university by
- I will have completed my speech in half an hour.

b. “By” ve “By the time” kullanımı bu yapı için önemlidir.

By + Noun (3 o’clock, next funduszeue.info)

- The staff will have finished the meeting by 8 o’clock.

THE FUTURE PERFECT CONTINUOUS TENSE

I
You
He
She will (not) have beenVing
It
We
You
They

• Kullanım yerleri:
Gelecekte bir eylemi ne kadar zamandır yapıyor olacağımızı ifade ederken kullanılır.
- By next year,my homemate and I will have been living together for six years.
- When I retire next April, I will have been working here for 25 years.

TENSE AGREEMENT IN TIME CLAUSES

YAN CÜMLE ANA CÜMLE

Past Cont. Past Continuous

53
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

When
yan cümle, ana cümle
1 When Present, Present
2 When Present, Future
Future Cont.
Future Perf./Cont.
Modal (Present)
İmperative
3 When Present Perf., Future
Modal(present)
İmperative
4 When Present Cont., Future
Modal(present)
İmperative
5 When Past, Past ( two actions happening at the same time)
6 When Past, Past Cont.
7 When Past Cont., Past
8 When Past. , Past Perf./ Past funduszeue.info
9 When Past Perf., Past

While (As)
yan cümle, ana cümle
1 While Present Cont. , Future
(As) Present, Modal(present)
İmperative
2 While Past Cont., Past
(As)
While Past, Past Cont.
(As)
3 Past Cont., Past Cont.

After
yan cümle, ana cümle
1 After Present, Present
2 After Present, Future
Present Perf., Modal(present)
İmperative
3 After Past, Past
Past Perf., Past Perfect

Once , Directly, Immediately, Just after, As soon as, The moment ,The minute formül olarak After ile aynı

kullanılır.

54
YDS

Before
yan cümle, ana cümle örnek
1 Before Present, Present
2 Before Present, Future
Future Perf./Cont.
Modal(present)
İmperative
3 Before Past, Past
Past Perfect

By the time
yan cümle, ana cümle
1 By the time Present, Future Perf./Cont.
Present Perf., Future (to be)will be
2 By the time Past, Past Perf./ Past funduszeue.info
Past ( to be) was-were
Past Cont. (still)

Until
yan cümle, ana cümle
1 Until Present, Present
2 Until Present, Future
Present Future Perf.
Perf., Modal (Present)
İmperative
3 Until Past, Past
4 Until Past Perf., Past

Since
yan cümle, ana cümle
1 Since Past, Present Perf.
Present Perf. Cont.

Just as
yan cümle, ana cümle
1 Just as Past Cont., Past
2 Just as Past, Past

Hardly / Barely / Scarcely when

55
4. MODALS

• Türkçede cümlenin sonuna –meli/-malı, -ebilmek gibi ekleri getirerek oluşturduğumuz modal verbs yapıları
İngilizcede can, could, will, should, must, may, might gibi yapılarla fiillerin önüne getirilerek gereklilik, zorunluluk,
tavsiye, yetenek gibi anlamlar ifade etmeye yararlar.
• Modal verbler bütün tenselere dönüştürülerek kullanılabilir fakat anlamları değişebilir.
• Modal verblerden sonra kullanılan fiiller yalın haliyle kullanlır.
- I can play a guitar.
- I must study hard.
- I have to tidy my room.

ABILITY: can / be able to / be capable of

Subject +can / be able to / be capable of + V

• Yeteneklerimizi ifade ederken;

• Can yapısı sadece past tense could olarak dönüşebilirken be able to yapısı bütün tenselere çevrilerek kullanılabilir.
is able to
was able to
He has been able to drive a car.
had been able to
should be able to

• Can yapısı izin alma ve verme anlamında kullanılırken;

• Could yapısı geçmişte izin ifade etme anlamında was /were allowed to yapısı gibi kullanılır.
- We couldn’t / weren’t allowed to go out at night when we were students.

• Past yapıda, yetenek ifade ederken could ve was / were able to kullanılabilirken, bir durumun üstesinden gelme
anlamında sadece was/ were able to kullanılır;
- I could / was able to play the violin when I was only 5.
- The doctor was able to treat the patient after he had an heart attack.

56
YDS

NECESSITY and PROHIBITION: must / have to / have got to

S + must / have to / have got to + V1

• Bu yapılar gereklilik ve zorunluluk bildirmektedir.

• Must- Mustn’t:
Must yapısı olumlu haliyle kullanıldığında gereklilik ve zorunluluk bildirirken mustn’t yasak anlamı vermektedir.
- I must take the pills before the operation.
- You mustn’t smoke or drink alcohol before the operation.
- You mustn’t take any photos in the museum. It’s forbidden.

• Don’t-doesn’t have to / don’t-doesn’t need to / needn’t

Mustn’t ve don’t have to / don’t need to / needn’t yapıları arasındaki farka dikkat ediniz. Her iki
yapıda must ve don’t have to’nun olumsuzu gibi görünse de anlamları tamamen farklıdır. Mustn’t yasak
bildirirken, don’t have to / don’t need to / needn’t gerek yok anlamındadır.
- You mustn’t smoke here. (yasaklama ifadesi)
- At weekends we don’t have to get up early. (gerek yok ifadesi)

Had to : Zorunluluk veya gereklilik bildiren yapıların (must / have to / have got to) past hali had to'dur.

S + had to + V1

- My parents didn’t let me go out at night for the party so I had to stay at home.
- I had to get up early when I was in the military.

57
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

• Was / were to: Was / were to yapısı had to gibi zorunluluk bildirirken bu yapı daha çok bir otoriteden kaynaklanan
zorunluluk ifadesinde kullanılır.

SUBJECT + was / were to + V1

- The firm was to close all the factories because of the banktruptcy.
• Didn’t have to / didn’t need to and needn’t have done:
Didn’t have to / didn’t need to geçmişte bir işi yapmaya gerek kalmadı anlamı verirkeni, needn’t have done yapısı geçmişte
bir işi yapmaya gerek yoktu boşu boşuna yapıldı ve boşuna enerji, zaman yada para vb. harcandı anlamı vermektedir.
- After we ate dinner, I didn’t have to / didn’t need to wash the dishes because my mother put them in the dish
washer. (yıkamama gerek kalmadı ve yıkamadım)
- After we ate dinner, I needn’t have washed the dishes, because my mother said “I was going to put them in the
dishwasher.” (yıkamama gerek yokmuş ama yıkadım ve boşuna enerji ve zaman harcadım.)

ADVISABILITY
• Should / ought to / had better: Tavsiye bildiren yapılardır.

S + should / ought to / had better + V1

- The students should / had better / ought to study regularly.

- Why are you still watching TV? You should be studying for your exam.
- He was driving fast and had an accident. He should have driven carefully / he shouldn’t have driven fast.
- Last night my children were playing computer games and stayed very late so they couldn’t get up on time in the
morning. They shouldn’t have been playing computer games. They should have been sleeping.

REQUESTS
• I ve you özneleriyle kullanılırlar. Please kullanılarak daha kibar bir hale getirilir.
Can I informal
May I
formal
Could I
Will You
Could You formal
Would You
Can You informal

58
YDS

• Daha samimi ifadelerde;

• Daha nazik ve resmi durumlarda;

• Kızgınlık ifade ederken;

 Olası Cevaplar:
- Sure.
- Certainly.
- Yes, certainly.
- Of course.
- Of course, you may.
- Yes, I’d (would) be happy.
- Yes, I would be glad to.
- No, of course not.
- Not at all.
- Don’t worry.
- No, sorry.

• Aşağıda yer alan birinci yapı, “Ben bir şey yaparsam sizce bir sakıncası var mı?”, 2. yapı “Siz bunu yaparsanız bir
sakıncası var mı?” anlamı verir ve bu yapılar rica etmenin en kibar şeklidir.

1. Would you mind If I + V2

- Would you mind If I turned on the light?

• Requests with imperatives: Emir cümleleriyle de ricada bulunulabilir. İfade please kelimesiyle yumuşatılır.
- Keep quiet, please!
- Come here, please!
- Please, don’t be late!
- Don’t switch on the TV, I am studying.

59
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

EXPECTATIONS
• Be to / be due to / be supposed to: Bir tarifeye, bir plana ve programa göre olması gereken durumları ifade eder.
Be to ve be due to,be supposed to'ya göre daha güçlü bir ifadedir.
- The flight is to be here in ten minutes.
- The exam is due to finish at
- The doctors are supposed to explain the results of the operation.

SUGGESTIONS

Shall we / I
Let’s
May / Might
Why don’t / doesn’t
Could

• Shall we / I …? : yapalım mı? / yapayım mı?

• Let’s: Let us yapısının kısaltmasıdır. "Hadi" anlamı verir, sonuna shall we ya da okey eklenerek soru haline
dönüştürülebilir.
- Let’s have a pizza.
- Let’s not stay stay at home.
- Let’s walk for a while to relax, okey / shall we?

• May / Might: Öneride bulunurken, düz cümlede kullanılır.

• Why don’t / doesn’t …? Cümle yapısı olarak soru cümlesi olmasına rağmen öneride bulunma amaçlı kullanılır.
- A: I’m getting bored. B: Why don’t we invite our friends to have fun?
- If he doesn’t feel good, why doesn’t he see a doctor?

• Could …: Öneri getirirken kullanılır; geniş zaman ve geçmiş zaman kullanımları mevcuttur.
- We could go to the cinema after work.
- If you had told me that you didn’t want to see them at your home, we could have told them we weren’t at
home. (isteseydik yapardık ama yapmadık)
- It was too late for that patient, the doctors couldn’t have done anything for him even if they tried. (deneselerdi
de yapamazlardı)

60
YDS

CERTAINTY
Modal verb’ler birinci anlamları dışında bir de kesinlik derecesi bildirmek için kullanılırlar.
FORMS RULES
must
may
PRESENT might +do
could
can’t
must
may
PRESENT PROGRESSIVE might +be doing
could
can’t
must
may
PAST might + have done
could
can’t
must
may
PAST PROGRESSIVE might +have been doing
could
can’t
will
Should
ought to
FUTURE
may +do
might
could

• Must: Olumlu cümlede % 95 kesinlik bildirir.

• Present forms;
Where is the nurse?
- She is in the surgery. (Ameliyathanede.)
- She must be in the surgery. (Ameliyathanede olmalı.)
- She may / might / could be in the surgery. (Ameliyathanede olabilir.)

61
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

Is the nurse in the surgery or anywhere else?

• Present Progressive forms;

Are they operating the patient or diognasing the tumor?

• Past Forms;
I couldn’t find the the painkiller, I put it in the cupboard in the morning.
- Someone took it. (Biri almış.)
- Someone must have taken it. (Biri almış olmalı.)
- Someone may /might / could have taken it. (Biri almış olabilir.)
- Someone may / might not have taken it. (Biri almış olmayabilir/ biri almış da olabilir almamışda.)
- Someone can’t have taken it. (Biri almış olamaz.)

• Past Progressive Forms;

Were they waiting for withdrawing some money or paying in?

• Future Forms;
When is he going to gradute from the university?
- He will gradute from the university next year. (Gelecek yıl mezun olacak.)
- He should / ought to graduate from the university next year. (Gelecek yıl mezun olmalı.)
- He may / might / could gradute from the university next year. (Gelecek yıl mezun olabilir.)
- He won’t gradute from the university this year. (Bu yıl mezun olmayacak.)

62
YDS

PREFERENCE
Prefer: Tercihler ifade edilirken kullanılır. Fakat yapılar kullanım olarak birbirinden farklılık gösterebilir.

a. Present Preferences;
1.
S+ would rather / would sooner / would just assoon +V1 ….. than + V1

- I would rather / would sooner / would just as soon go abroad than stay five star hotel in my country. (Beş
yıldızlı bir otelde kalmaktansa yurt dışına gitmeyi tercih ederim.)
- The guests would rather / would sooner / would just as soon drink cold water than eat some sandwiches
because they are very hot because of the boiling weather.

2.
S+ would rather / would sooner / would just as soon + someone / something + V2

- I would rather / would sooner / would just as soon my students studied regularly. (Öğrencilerimin düzenli
çalışmalarını tercih ederim.)
- The President would rather / would sooner / would just as soon the public voted him again.

3.
S+ would prefer + to do something + than / rather than (do ) something else.

- I would prefer to eat less than / rather than do sports regularly. (Düzenli spor yapmaktansa, az yemeyi
tercih ederim.)
- The children prefer to play outside than / rather than watch a movie inside.

4.
S+ would prefer +someone + to do + something

- Her mother would prefer her to study her lessons every day. (Annesi onun hergün ders çalışmasını tercih eder.)
- My parents would prefer me to study abroad.

5.
S+ prefer + doing +something + to + (doing ) + something else.

- She prefers drinking coffee to (drinking) tea. (Kahveyi çay içmeye tercih eder.)
- I prefer walking to running.

6.
S+ prefer + to do+ something + rather than + (do ) something else.

- She prefers to drink coffee rather than (drink) tea. (Kahveyi çay içmeye tercih eder.)
- I prefer to walk to run.

63
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

b. Past Preferences;
1.
S+ would rather / would sooner + have V3 + than + (have) + V3

- I would rather / would sooner have gone to work on foot than (have) gone to work by bus. (Otobüsle
gitmektense yürüyerek gitmeyi tercih ederim.)
- The people would rather / would sooner have listened to radio than (have) watched TV in the past.

2.
S+ would rather / would sooner + someone / something + V2

- I would rather / sooner my father played me when I was a child. (Çocukken babamın benimle oynamasını
tercih ederim.)
- The doctor would rather / sooner the patient stayed in the hospital one more night.

3.
S+ would rather / would sooner / would just as soon + someone / something + V2

- I would rather / would sooner / would just as soon the patient stayed one more night. (Hastanın bir gece
daha kalmasını tercih ederim.)
- The guests would rather / would sooner / would just as soon me stayed with them.

HABITS: used to do / would do / accustomed to

Past habits: Geçmişteki alışkanlıklar Past Tense ile de ifade edilir fakat aşağıdaki yapılar da kullanılır.
a. USED TO: Geçmişteki alışkanlıklar ifade edilirken used to yapısı kullanılır.

*** S +used to + V1 (Affirmative +)

- He used to drive a car before the accident, but now he doesn’t. (Araba kullanmaya alışkındı)
- He didn’t use to be very hardworking when he was a student.

b. WOULD: Used to gibi kullanılır fakat aralarında önemli bir fark vardır. Used to her iki durumda da kullanılabilirken
would sadece eylem bildiren durumlarda kullanılır.

*** (+ ) S + would + V1
*** (- ) S + wouldn’t + V1
*** (? ) Would + S + V1

- He drove / used to / would drive a car before the accident but now he doesn’t.
- I was / used to be very shy when I had to talk in front of the people. (Bu cümlede eylem bildirdiği için would
kullanılmaz.)

64
YDS

c. WAS / WERE + USED TO / ACCUSTOMED TO + Ving:"Geçmişte yapmaya alışkındım." anlamı verir.

S + was / were used to / accustomed to + Ving / Noun

- My friends and I were used to / accustomed to going out after school when we were at university.

• Present habits; "….. yapmaya alışkınım." anlamı verir.

S + am/is/are used to / accustomed to + Ving / Noun

- I used to drink tea when I was at university but I am used to / accustomed to drinking coffee now.
- The people are used to / accustomed to cycling in this town.

• GET USED TO + Ving: Bu yapı alışmak anlamı verir ve her zamanda kullanılabilir.
- I used to go to work by bus before but these days I am getting used to going to work on foot. (Yürüyerek işe
gitmeye alışıyorum.)
- After I retire, I will get used to reading books a lot.

65
MODALS TEST

1. Pure carbolic acid on a suspected rabies wound 5. Our modern knowledge of cell structure
the incubation period but probably won’t kill without the electron microscope, first developed
all the viruses; so its use into general disfavour in the late s with what then the latest in
among doctors. electronic technology.
A) may prolong / has fallen A) could not have been obtained / was
B) might prolong / had fallen B) had not been obtained / had been
C) might have prolonged / might have fallen C) would not be obtained / has been
D) will prolong / fell D) was not obtained / is
E) would prolong / would have fallen E) has not been obtained / could be

2. In the s, the modernist idea that there 6. Western scholarship impose itself on the
only one authentic style for the modem age in developing world, but at last the West is beginning
favour of the idea of the plurality of styles. to realize that it has much to learn itself.
A) could be / will have been rejected A) ought to B) has to
B) can be / is rejected C) used to D) might
C) could have been / is being rejected E) would
D) could be / was rejected
E) can be / would be rejected

3. Though vitamin and mineral supplements , 7. No one the powerful influence that Plato
the preferred course of action is food choices on much subsequent philosophical work.
and eating habits. A) disputed / will have had
A) might be warranted / to have improved B) can dispute / has had
B) might have been warranted / having improved C) had disputed / had
C) might warrant / being improved D) may have disputed / had had
D) may have been warranted / to have been E) will have disputed / would have had
improved
E) may be warranted / to improve

4. Recently DNA molecules to solve a particular 8. Wolfram’s type of research to practical
problem in computing, leading to speculation developments, but it 50 or years before
that one day DNA-based computers these developments appear.
A) are used / are developed A) would have led / would be
B) were used / are being developed B) has led / has been
C) are being used / could have been developed C) can lead / could be
D) had been used / may have been developed D) may lead / had been
E) have been used / may be developed E) leads / would have been

66
YDS

9. Geologists that the Paleozoic sedimentary Cosmologists believe that equal amounts of
rocks of the Peruvian Andes are made of debris matter and antimatter in the early universe,
that from a neighboring landmass. but since matter and antimatter annihilate each
A) had found / should have eroded other, something to create an excess of
B) have found / must have eroded matter, leading to the universe we see today.
C) would find / could have been eroding A) are created / happened
D) find / would be eroding B) have been created / had happened
E) would have found / was eroding C) had been created / has happened
D) may have been created / must have happened
E) would be created / has been happening

Heatstroke is a life-threatening condition which

Doctors who had been studying longevity an 15 I can still remember my excitement when I
assortment of genes that life span in different for the first time how one’s understanding of the
organisms. concepts of probability and risk to and enhance
A) will identify / had influenced diagnostic and therapeutic problems in clinical care.
B) have identified / will be influencing A) saw / could be applied
C) identified / will have influenced B) had seen / could have been applied
D) had identified / could influence C) could see / will be applied
E) identify / could have influenced D) have seen / was applied
E) see / had been applied

Sea bindweed Calystegia soldanella a missing heat-shield tiles or a failed
fleshyleaved cousin of the more widespread, undercarriage door have allowed the airframe?
whiteflowered hedge bindweed (C. sepium) that A) Could / to melt
fences and hedges everywhere in the summer. B) Would / melt
A) might be / had clothed C) Might / to be melting
B) is / clothes D) Can / melting
C) should be / has clothed E) Will / be melting
D) could be / would have clothed
E) was / can clothe

67
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

Common fungicides for the puzzlingly high levels Migraine-patients who go untreated for too long
of DDT still found in some soils, even in regions structural changes in their brains, so they
where this potent insecticide decades ago. proper therapy.
A) are blamed / would have been banned A) are incurring / insisted on
B) could be to blame / was banned B) incurred / would insist on
C) were blamed / must be banned C) incur / used to insist on
D) might be blamed / would be banned D) must incur / would have insisted on
E) are to blame / has been banned E) may incur / should insist on

For a long time, scientists believed that functional Japanese researchers that tomato juice
deficits in certain brain regions autism – the prevent emphysema, a smoking-related lung
result of complications in brain structure that no disease.
change in wiring among neural networks A) will say / may have helped
B) said / will have helped
A) might cause / had fixed
C) say / had helped
B) caused / could fix
D) have said / could help
C) have caused / fixes
E) had said / will help
D) cause / could have fixed
E) would have caused / fixed
Rising health insurance costs and harsh social
stigmas many employers to overlook workers’
We chemistry as the science of the
mental health needs, but ignoring the problem
composition and structure of materials and of
more than addressing it.
the changes that materials
A) will cause / had cost
A) had defined / underwent B) cause / will have cost
B) can define / undergo C) are causing / may have cost
C) have defined / had undergone D) caused / has cost
D) defined / will have undergone E) have caused / should have cost
E) define / would have undergon
Julius Caesar a great historian if the making
Scientists various methods over the years to of history him the time and the inclination to
search for genes that to the development of write it.
human intelligence. A) could be / could have allowed
A) have used / may have contributed B) would be / allowed
B) use / will contribute C) had been / would have allowed
C) used / have contributed D) would have been / could allow
D) had used / contribute E) could have been / had allowed
E) are using / should contribute

New experiments on animals hope that a cure CEVAP ANAHTARI
based on transplanting stem cells a reality in
1.A 2.D 3.E 4.E 5.A
the future for patients with Parkinson’s disease.
6.C 7.B 8.C 9.B B
A) could have given / had become
D B D D A
B) gave / becomes
C) will give / has become A B B B A
D) give / could become D E D C E
E) had given / became

68
5. PASSIVE VOICE

PASSIVE FORMS

• Bir cümlenin Passive olabilmesi için fillin mutlaka geçişli fiil (nesne alabilen fiill) olması gerekir. Kimi ve neye
sorularına cevap vermelidir. Geçişsiz fiillerle Passive cümle oluşturulamaz.
Geçişli fiillere örnekler wash, read, write, clean, develop, tell … etc.
Geçişsiz fiillere örnekler come, go, rain, snow, walk, run… etc.

• Passive’e çevrilemeyen zaman yapıları da vardır. Passive yapılabilen zaman yapıları aşağıdaki tabloda verilmiştir.
ZAMANLAR ETKEN CÜMLELER EDİLGEN CÜMLELER
Present Simple Tense I clean my house. My house is cleaned.
(am/is/are (not) V3)
Present Continuous Tense I am cleaning my house. My house is being cleaned.
(am/is/are (not) being V3)
Past Tense I cleaned my house. My house was cleaned.
(was/were (not) V3)
Past Continuous Tense I was cleaning my house. My house was being cleaned.
(was/were (not) being V3)
Present Perfect Tense I have cleaned my house. My house has been cleaned
(have/has(not) been V3)
Past Perfect Tense I had cleaned my house. My house had been cleaned.
(had(not) been V3)
Future Tense I will clean my house. My house will be cleaned.
*(will(not) be V3) I am going to clean my house. My house is going to be cleaned.
*(am/is/are(not) going to be V3) I would clean my house. My house would be cleaned.
*(would(not) be V3) I was going to clean my house. My house was going to be cleaned.
* (was/were(not) going to be V3)
Future Perfect tense I will have cleaned my house. My house will have been cleaned.
(will (not) have been V3) I would have cleaned my house. My house would have been cleaned.
(would (not) have been V3)

USAGES OF PASSIVE (Edilgen Yapıların Kullanım Yerleri)

69
İNGİLİZCE SINAVLARINA HAZIRLIK

• Eylemi yapan kişinin belli olmadığı durumlarda;

PASSIVE WITH "BY"

• Eylemin kim tarafından yapıldığı bilinmediği durumlarda by yapısı kullanılmaz;

PASSIVE WITH "GET"

QUESTION FORMS OF PASSIVE