furkan suresi / Furkân Suresi Tefsiri - Diyanet İşleri BaşKanlığı

Furkan Suresi

furkan suresi

Furkan Suresi Okunuşu - Furkan Suresi Meali, Türkçe Anlamı, Arapça Yazılışı, Tefsiri Ve Fazileti

Furkan Suresi Arapça Okunuşu

Bismillahirrahmanirrahim

1. Tebarakellezı nezzelel fürkane ala abdihı li yekune lil alemıne nezıra

2. Ellezı lehu mülküs semavati vel erdı ve lem yettehız veledev ve lem yekül lehu şerıkün fil mülki ve haleka külle şey'in fe kadderahu takdira

3. Vettehazu min dunihı alihetel la yahlükune şey'ev ve hüm yuhlekune ve la yemlikune li enfüsihim darrav ve la nef'av ve la yemlikune mevtev ve la hayatev ve la nüşura

4. Ve kalellezıne kefer in haza ila ifkünifterahü ve eanehu aleyhi kavmün aharune fe kad cau zulmev vezura

5. Ve kalu esatıyrul evvelinektetebeha fe hiye tümla aleyhi bükratev ve esıyla

6. Kul enzelehüllezı ya'lemüs sirra fis semavati vel ard innehu kane ğafurar rahıyma

7. Ve kalu mali hazer rasuli ye'külüt taame ve yemşi fil esvak lev la ünzile ileyhi melekün fe yekune meahu nezıra

8. Ev yülka ileyhi kenzün ev tekunü lehu cennetüy ye'külü minha ve kalez zalimune in tettebiune illa racülem meshura

9. Ünzur keyfe darabu lekel emsale fe dallu fe la yestetıy'une sebıla

Tebarakellezı in şae ceale leke hayram min zalike cennatin tecrı min tahtihel enharu ve yec'al leke kusura

Bel kezzebu bis saati ve a'tedna li men kezzebe bis saati seıyra

İza raethüm mim mekanim beıydin semiu leha teğayyuzav ve zefıra

Ve iza ülku minha mekanen dayyikam mükarranıne deav hünalike sübura

La ted'ul yevme süburav vahıdev ved'u süburan kesıra

Kul e zalike hayrun em cennetül huldilletı vüıdel müttekun kanet lehüm cezaev ve mesıyra

Lehüm fıha ma yeşaune halidın kane ala rabbike va'dem mes'ula

Ve yemve yahşüruhüm ve ma ya'büdune min dunillahi fe yekulü e entüm adleltüm ıbadı haülai em hüm dallüs sebıl

Kalu sübhaneke ma kane yembeğıy lena en nettehıze min dunike min evliyae ve lakim metta'tehüm ve abaehüm hatta nesüz zikr ve kanu kavmen bura

Fe kad kezzebuküm bima tekulune fe ma testetıy'une sarfev ve la nasra ve mey yazlim minküm nüzıkhü azaben kebıra

Ve ma erselna kableke minel murselıne illa innehüm le ye'külunet taame ve yemşune fil esvak ve cealna ba'daküm li ba'dın fitneh e tasbirun ve kane rabbüke besıyra

Ve kalellezıne la yercune likaena lev la ünzile aleynel melaiketü ev nera rabbena le kadistekberu fı enfüsihim ve atev utüvven kebıra

Yevme yeravnel melaikete la büşra yevmeizil lil mücrimıne ve yekulune hıcram mahcura

Ve kadimna ila ma amilu min amelin fe cealnahü hebaem mensura

Ashabül cenneti yemeizin hayrum müstekarrav ve ahsenü mekıyla

Ve yevme teşekkakus semaü bil ğamami ve nüzzilel melaiketü tenzıla

Elmülkü yevmeizinil hakku lir rahman ve kane yevmen alel kafirıne asıra

Ve yevme yeadduz zalimü ala yedeyhi yekulü ya leytenit tehaztü mear rasuli sebıla

Ya veyleta leytenı lem ettehız fülanen halıla

Le kad edallenı aniz zikri ba'de iz caenı ve kaneş şeytanü lil insani hazula

Ve kaler rasulü ya rabbi inne kavmit tehazu hazel kur'ane mehcura

Ve kezalike cealna li külli nebiyyin adüvvem minel mücrimın ve kefa bi rabbike hadiyev ve nesıyra

Ve kalellezıne keferu lev la nüzzile aleyhil kur'anü cümletev vahıdeh kezalike li nüsebbite bihı füadeke ve rattelnahü tertıla

Ve la ye'tuneke bi meselin illa ci'nake bil hakkı ve ahsene tefsıra

Ellezıne yuhşerune ala vücuhihim ila cehenneme ülaike şerrum mekanev ve edallü sebıla

Ve le kad ateyna musel kitabe ve cealna meahu ehahü harune vezıra

Fe kulnezheba ilel kavmillezıne kezzebu bi ayatina fe demmernahüm tedmıra

Ve kavme nuhıl lemma kezzebür rusüle ağraknahüm ve cealnahüm lin nasi ayeh ve a'tedna liz zalimıne azaben elıma

Ve adev ve semude ve ashaber rassi ve kurunem beyne zalike kesıra

Ve küllen darabna lehül emsale ve küllen tebberna tetbıra

Ve le kad etev alel karyetilletı ümtırat metaras se' e fe lem yekunu yeravneha bel kanu la yercune nüşura

Ve iza raevke iy yettehızuneke illa hüzüva e hazellezı beasellahü rasula

İn kade le yüdıllüna an alihetina lev la en saberna aleyha ve sevfe ya'lemune hıyne yeravnel azabe men edallü sebıla

E raeyte menit tehaze ilahehu hevah e fe ente tekunü aleyhi vekıla

Em tahsebü enne ekserahüm yesmeune ev ya'kılun in hüm illa kel en'ami bel hüm edallü sebıla

E lem tera ila rabbike keyfe meddez zıll ve lev şae le cealehu sakina sümme cealneş şemse aleyhi delıla

Sümme kabadnahü ileyna kabday yesıra

Ve hüvellezı ceale lekümül leyle libasev ven nevme sübatev ve cealen nehar nüşura

Ve hüvellezı erseler riyaha büşram beyne yedey rahmetih ve enzelna menis semai maen tahura

Li nuhyiye bihı beldetem meytev ve nüskıyehu mimma halakna en'amev ve enasiyye kesıra

Ve le kad sarrafnahü beynehüm li yezzekkeru fe eba ekserun nasi illa küfura

Ve lev şi'na le beasna fı külli karyetin nezıra

Fe la tütııl kafirıne ve cahıdhüm bihı cihaden kebıra

Ve hüvellezı meracel bahreyni haza azbün füratüv ve haza milhun ücac ve ceale beynehüma berzehav ve hıcram mahcura

Ve hüvellezı haleka minel mai beşeran fe cealehu nesebev ve sıhra ve kane rabbüke kadıra

Ve ya'büdune min dunillahi ma la yenfeuhüm ve la yedurruhüm ve kanel kafiru ala rabbihi zahıra

Ve ma erselnake illa mübeşşirav ve nezıra

Kul ma es'elüküm aleyhi min ecrin illa men şae ey yettehıze ila rabbihı sebıla

Ve tevekkel alel hayyillezı la yemutü ve sebbıh bi hamdih ve kefa bihı bi zünubi ıbadihı habıra

Ellezı halekas semavati vel erda ve ma beynehüma fı sitteti eyyamin sümmesteva alel arşir rahmanü fes'el bihı habıra

Ve iza kıyle lehümüscüdu lir rahmani kalu ve mer rahmanü e nescüdü li ma te'müruna ve zadehüm nüfura

Tebarakellezı ceale fis semai bürucev ve ceale fıha siracev ve kameram münıra

Ve hüvellezı cealel leyle ven nehara hılfetel li men erade ey yezzekkera ev erade şükura

Ve ıbadür rahmanillezıne yemşune alel erdı hevnev ve iza hatabehümül cahilune kalu selama

Vellezıne yebıtune li rabbihim süccedev ve kıyama

Vellezıne yekulune rabbenasrif anna azabe cehenneme inne azabeha kane ğaram

İnneha saet müstekarrav ve mükama

Vellezıne iza enfeku lem yüsrifu ve lem yaktüru ve kane beyne zalike kavama ( Ayet secde ayetidir.)

Vellezıne la yed'une meallahi ilahen ahara ve la yaktülunen nefselletı harramellahü illa bil hakkı ve la yeznun ve mey yef'al zalike yelka esama

Yüdaaf lehül azabü yevmel kıyameti ve yahlüd fıhı mühana

İlla men tabe ve amene ve amile amelen salihan fe ülaike yübeddilüllahü seyyiatihim hasenat ve kanellahü ğafurar rahıyma

Ve men tabe ve amile salihan fe innehu yetubü ilellahi metaba

Vellezıne la yeşhedunez zura ve iza merru bil lağvi merru kiram

Vellezine iza zükkiru bi ayati rabbihim lem yehırru aleyha summev ve umyana

Vellezıne yekulune rabbena heb lena min ezvacina va zürriyyatina kurrate a'yüniv vec'alna lil müttekıyne imama

Ülaike yüczevnel ğurfete bi ma saberu ve yülekkavne fıha tehıyyetev ve selam

Halidıne fıha hasünet müstekarrav ve mükama

Kul ma ya'beü bi küm rabbı lev la düaüküm fe kad kezzebtüm fe sevfe yekunü lizama

Furkân Sûresi

Mekke döneminde nâzil olmuştur. 77 âyettir. âyetlerin Medine döneminde indiği rivayet edilir. İsmini birinci âyette geçen aynı kelimeden almıştır. Furkân, “hakkı batıldan ayıran” demektir ve aynı zamanda Kur’an’ın bir adıdır.

Rahmân ve Rahîm Allah’ın adıyla

1. Âlemleri (insanlar ve cinleri) uyarsın diye kulu (Muhammed’)e Furkân’ı (hakkı batıldan ayıran Kur’an’ı) indiren (Allah’)ın şânı yücedir (hayır ve bereketi çoktur). [bk. 17/1; 18/]

2. O (Allah) ki göklerin ve yerin mülkü ve hâkimiyeti O’nundur. O, hiç çocuk edinmemiştir. Mülkünde ve hükümranlığında O’nun hiçbir ortağı yoktur. O, her şeyi yaratmış, (özelliklerini, miktarını ve mukadderatını) bir ölçüye göre takdir etmiştir.

3. (Böyle iken küfre sapanlar) O’ndan başka birtakım ilâhlar edindiler (onlara bağlılık gösterdiler), oysa onlar hiçbir şey yaratamazlar, zaten kendileri yaratılmışlardır. Onlar ne kendilerine gelen bir zarar(ı savuşturabilir) ne de kendilerine bir fayda sağlayabilirler. Onlar, öldürmeye, yaşatmaya ve ölüleri (âhiret hayatı için) diriltip kaldırmaya muktedir değildirler.

4. O kâfirler: “Bu (Kur’an) onun uydurduğu bir yalandan başkası değildir; başka bir topluluk (olan yahudi ve hıristiyanlar) da ona yardım etti.” dediler. Böylece haksız ve asılsız bir söz (yalan) uydurdular.

5. “(Bu âyetler) evvelkilerin masallarıdır. Onları (peygamber bir başkasına) yazdırmıştır. Sabah akşam onlar kendisine (ezberlemesi için) okunmaktadır.” dediler. [krş. 16/24]

6. De ki: “Onu, göklerin ve yerin sır(la)rını bilen (Allah) indirdi. (Çünkü) O, çok bağışlayan, çok merhamet edendir.” [bk. 6/59; 14/38]

7. (Bir de) dediler ki: “Bu nasıl peygamberdir ki (bizim gibi) hem yiy(ip içiy)or, hem de çarşı (pazar)larda geziyor? Ona, kendisiyle beraber uyarıcı olacak bir melek indirilmeli değil miydi?” [krş. 6/9; 17/; 23/24]

8. “Yahut ona (gökten) bir hazine verilmeli yahut kendisinin içinden yiyeceği bir bahçesi olmalı değil miydi?” (Hâsılı,) o zalimler (mü’minlere karşı da): “Siz, büyülenmiş bir adamdan başkasına uymuyorsunuz.” dediler.

9. (Resûlüm!) Bak, senin için nasıl misaller getirdiler de (böylelikle) saptılar. Artık onlar hiçbir (doğru) yol bulamazlar.

10. O (Allah) öyle yücedir ki dilerse sana, bu (söyledikleri)nden daha hayırlısını, alt tarafından ırmaklar akan cennetleri verir ve senin için köşkler yapar.

11. Halbuki onlar (kıyamet) saati(ni) de yalan saydılar. Biz de, o saati yalan sayanlara alevli bir ateş hazırladık.

12. (O ateş,) onları uzaktan gördüğünde, onun (kendilerine) öfkelenip kükreyişini ve uğultusunu işitirler.

13. Elleri boyunlarına bağlı olarak onun dar bir yerine atıldıkları zaman, (azabın şiddetinden dolayı) yok olmayı (ölüp kurtulmayı) dilerler.

14. Bugün, yok olmayı bir kez değil, birçok (defa) dileyin (çünkü durmadan diriltilip yakılacaksınız).[1] [krş. 20/74; 52/16; 87/13]

15. De ki: “Bu mu daha iyi, yoksa muttakîlere (Allah’ın emirlerine uygun yaşayan, karşı gelmekten sakınanlara) vaadedilen sonsuzluk cenneti mi? Ki bu, onlara bir mükâfat ve varılacak yer ola(rak bahşedile)cektir.”

16. Onlar için orada istedikleri herşey ebedî olarak vardır. Bu, Rabbinin üzerine aldığı ve (yerine getirilmesi) istenen bir vaadidir.

17. (Rabbin) onları ve Allah’tan başka (bağlanıp) taptıklarını[2] topladığı gün: “Şu kullarımı (emirlerimden) siz mi saptırdınız, yoksa kendileri mi yolu sapıttılar?” diye soracak.

18. Derler ki: “Senin şânın yücedir. Senden başka dostlar edinmek bize yakışmaz. Fakat sen, onları ve babalarını öyle nimet içinde yaşattın ki, (onlar azıtıp) zikri (Kur’an ve hükümlerini) unuttular ve yok olacak bir kavim oldular.” [bk. 2/; 18/52; 29/25; 46/]

19. İşte söyledikleriniz de (kendilerine bağlanıp taptıklarınız da) sizi yalancı çıkarmışlardır. (Sizin kendi kendinize saptığınızı söylemektedirler.) Artık ne (azabı) çevirmeye ne de (kendiniz için) bir yardım bulmaya güç yetirebilirsiniz. Sizden kim zulmeder (küfre/inkâra sapar)sa, ona büyük bir azap tattırırız.

20. (Ey Resûlüm!) Biz senden önceki peygamberleri başka (türlü) göndermedik. Onlar da mutlaka yiyip içer, çarşı (pazar)larda dolaşırlardı. Siz (insanlar)ı birbirinize (durumlarınızın farklılığıyla) bir imtihan (konusu) yaptık. (Bakalım bu farklı durumlarınıza) sabredecek misiniz? Rabbin (her şeyi) hakkıyla görendir. [bk. 12/; 18/; 21/8; 23/24]

(Servet sahibi Ebû Cehil ve benzerleri, Bilâl-i Habeşî (ra.) ve diğer fakir mü’minleri gördüklerinde birbirlerine, “Biz de müslüman olup bunlarla eşit mi olalım? Hatta onlar önce müslüman oldukları için bizden üstün bile sayılır.” diyerek alay ederler ve böylece iman etmezlerdi. İşte bu âyette yüce Allah, bu farklılığın bir imtihan konusu olduğunu bildirmektedir.)

21. Bizimle karşılaşmayı ummayanlar: “Bize melekler indirilmeli veya Rabbimizi görmeli değil miydik?” dediler. Gerçekten onlar, kendi kendilerine büyüklük tasladılar ve büyük bir azgınlıkla haddi aştılar. [bk. 6/; 15/7; 17/92]

22. Gün gelecek (azap edecek) melekleri görecekler. (Bilsinler ki) o gün, artık günahkârlara hiçbir müjde yoktur. (Melekler) onlara: “Size cennet de, sevinmek de yasak edilmiştir, yasak!” diyecekler. [krş. 6/93; 8/50; 15/8]

23. (Dünyada hayır namına) yaptıkları her bir işi ele alacağız ve onu dağılmış toz zerresi yapacağız. (Çünkü iman olmaksızın hiçbir işin değeri yoktur.)

24. O gün cennet ehlinin kalacakları yer çok iyi ve dinlenecekleri yer çok güzeldir.

25. O gün gök, beyaz bulutlarla (veya beyaz bulutlar halinde) parçalanacak ve melekler (amel defterleriyle) indirildikçe indirilecek. [bk. 2/]

26. İşte o gün gerçek mülk (hâkimiyet) Rahmân’ındır. Kâfirler/inkârcılar için o, pek çetin bir gündür.

27. O gün o (her inkârcı) zalim, ellerini ısırıp: “Keşke ben, peygamberle beraber kurtuluş yolunu tutsaydım.” diyecek. [bk. 33/]

28. “Yazıklar olsun bana! Keşke falanı dost edinmeseydim.”

29. “Andolsun ki bana o (Kur’an) gelmişken, beni zikirden (Allah’ı anmaktan ve Kur’an’dan) o saptırdı. Zaten şeytan, (darlıkta) insanı yalnız ve yardımcısız bırakandır.”

30. Peygamber de (şikâyetle): “Yâ Rabbi! Benim kavmim bu Kur’an’ı (okumayı ve hükümlerine uymayı bırakıp hatta menedip onu)[3] terkettiler.” dedi.[4] [bk. 20/; 41/26 ve dipnotu]

31. (Resûlüm! Sana olduğu gibi) her peygambere aynı şekilde, (onlara uymayan) günahkârlardan bir düşman var ettik. (Ancak dert edinme!) Doğru yolu gösterici ve yardımcı olarak Rabbin sana yeter. [bk. 6/]

(Demek ki Kur’an’ın ve İslâm’ın hayatına hâkim olmasına karşı mü’minlere kendi kavminden düşmanlık yapanlar da çıkacaktır. Fakat mü’minler, batıla karşı sürdürdükleri mücadeleye devam etmeli, onlar karşısında ezilip büzülmemelidirler. Çünkü onların planları boşa çıkacaktır. Hakk’a bağlanan mü’minlere, maddî ve mânevî yardım için Rabbi kâfîdir.)

32. Küfre sapanlar/inkâr edenler: “Bu Kur’an ona bir defada topluca indirilmeli değil miydi?” dedi(ler). Oysa biz onu senin kalbine iyice yerleştirelim diye böyle (peyderpey) indirdik. Hem de onu tertîl üzere (tefekkür için bir okuyuşla)[5] okuduk. [bk. 17/]

33. Onlar sana bir temsil getirmeye görsünler, (hemen o batıl karşılığında) biz sana gerçeği ve en güzel yorumu getiririz.

34. O yüzüstü (sürünerek) cehenneme toplananlar yok mu, onlar, yer bakımından çok kötü, yolca da en sapıktır.

35. Andolsun ki biz, Musa’ya Kitab’ı verdik ve kardeşi Harun’u da beraberinde vezir (yardımcı) yaptık.

36. (Haydi!) “Âyetlerimizi yalanlayan kavme gidin.” dedik. (Firavun ve halkı inkârda inat edince) biz de onları (suda) batırıp yok ettik.

37. Nuh kavmini de. (Onlar) peygamberleri yalanladıkları zaman, biz onları (tûfanda) boğduk ve kendilerini insanlara bir ibret yaptık. Biz, zalimlere (daima) pek acıklı bir azap hazırladık. [bk. 69/]

38. Âd’ı, Semûd’u, Res halkını ve bu arada birçok nesilleri de (yok ettik).

(Res, örülmeyen kuyu demektir. Res halkı Hz. Şuayb’ın kavmi idi, puta taparlardı. Onu yalanladıkları için kuyunun başında toplandıkları sırada Hak Teâlâ onları büyük bir çöküntüyle helak etti. Diğer bir rivayete göre Res, Yemâme’de büyük bir kasaba olup peygamberlerini öldürdükleri için helak olmuşlardır. Başka rivayetler de vardır.) [bk. 50/12]

39. Her birine (öncekilerin uğradıkları azaba dair) misaller verdik. (Fakat küfürde ısrar ettikleri için) hepsini batırıp yerle bir ettik.

40. Elbette onlar (Kureyş müşrikleri ticaret için Şam’a giderlerken, önceleri halkına) felaket yağdırılmış olan o memlekete (yani Lût kavminin Sodom şehrine sık sık) uğramışlardı. (Acaba) onu (ibret için) görmüyorlar mıydı? Hayır! Onlar yeniden dirilmeyi ummuyorlar.

41. Seni gördükleri zaman: “Allah’ın peygamber olarak gönderdiği bu mu?” (diyerek) seni eğlenceye almaktan başka bir şey yapmazlar. [bk. 13/32; 21/36]

42. (Müşrikler) “Eğer biz (tapmada ve bağlılıkta) sebat etmeseydik, neredeyse bizi put/tanrılarımız(a bağlılık)tan saptıracak (Allah’a ve O’nun emirlerine bağlayacak)tı.” (derler). Onlar azabı gördükleri zaman, kimin yolunun daha sapık olduğunu bileceklerdir.

43. (Allah’ı ve hükümlerini unutup) hevâlarını/arzu ve heveslerini kendisine ilâh edinen kimseyi gördün mü? Artık ona sen mi vekil olacak (da onu koruyacak)sın?[6] [bk. 28/50; 45/23]

44. Yoksa sen, hakikaten onların çoğunun, (hakkı) dinlediklerini veya düşünüp anladıklarını mı zannediyorsun? Hayır! Öyle değil. Onlar hayvanlar gibidir, hatta yolca daha şaşkındırlar. [krş. 7/]

45. Görmedin mi Rabbin gölgeyi nasıl uzattı/yaydı? Eğer dileseydi elbette onu hareketsiz kılar (dünya dönmez, gölgeyi de olduğu yerde bırakır)dı. Sonra biz güneşi, o (gölgenin olması)na bir delil kıldık.

46. Sonra onu, (uzayan gölgeyi güneşin yükselmesiyle) azar azar kendimize çekip alırız.

47. O (Allah) ki geceyi sizin (sükunetiniz) için bir örtü, uykuyu bir dinlenme yapan, gündüzü de (çalışmak için) yeniden kalkış (ve yayılış vakti) kılandır. [bk. 28/73; 78/]

. O, (yağmur) rahmetinin önünde bir müjdeci olarak rüzgarları gönderendir. Onunla ölü (kupkuru) bir bölgeye can verelim, hem de yarattığımız nice hayvanları ve insanları onunla sulayalım diye gökten tertemiz bir su indirdik. [krş. 22/5; 35/9]

50. Andolsun ki onu, (suyu) ibret almaları için aralarında (yerlere göre) çeşitli şekilde evirip çevirmekteyiz. Ama insanların çoğu, ancak nankörlükte direndi(ler).

. Eğer dileseydik her kasabaya bir uyarıcı (peygamber) gönderirdik. Öyleyse sen kâfirlere/inkârcılara boyun eğme, bununla (yani Kur’an’la) onlara karşı büyük bir cihada giriş.

53. O (Allah)’dır ki iki denizi (birbirine) salmıştır. Bu(nlardan) biri tatlı, susuzluğu keser, şu (diğeri) de tuzlu ve acıdır. (Allah) aralarına bir perde ve (karışmalarını) önleyen bir engel koymuştur.[7]

54. İnsanı (nutfe olarak)[8] sudan yaratıp da ona soy sop ve akrabalık bağı veren O’dur. Senin Rabbin her şeye kâdirdir.

55. (Böyle iken) Allah’ı bırakıp kendilerine ne fayda ne de zarar verecek şeylere kulluk ederler. Zaten kâfir(ler), Rabbine karşı (O’nun düşmanlarına) arka çıkar. [bk. 58/22]

56. Biz seni, sadece müjdeleyici ve uyarıcı olarak gönderdik.

57. De ki: “Ben buna karşı sizden bir ücret istemiyorum, ancak Rabbine doğru bir yol tutmak isteyen kimse(ler olmanızı) istiyorum.” [krş. 6/90; 34/47; 42/23]

58. Hiç ölmeyen, daima diri (Hayy ve Bâkî) olan (Allah’)a güvenip dayan O’nu hamd ile tesbih et.[9] Kullarının günahlarından O’nun haberdar olması yeter.

59. O, gökleri, yeri ve aralarında olan şeyleri altı günde (devirde) yaratan, sonra Arş’ı hükmü altına alandır. Rahmân’dır. Bunu (ondan) haberi olana sor. [bk. 7/54; 11/7]

60. Onlara: “Rahmân’a secde edin.” denildiği zaman, “Rahmân da nedir? Senin bize emrettiğine mi secde edeceğiz?” dediler ve (bu secde emri) onların nefretini artırdı.[10]

61. Gökte burçları yaratan, içlerinde (ışık) saçan bir kandil (bir güneş) ve (yansıtıp) aydınlık veren bir ay var eden (Allah’)ın şânı yücedir.[11] [bk. 17/12; 28/; 36/]

62. O, (düşünüp) öğüt almak isteyen veya şükretmek dileyenler için, gece ile gündüzü birbiri ardınca getirendir.

63. Rahmân’ın (has) kulları o kimselerdir ki yeryüzünde mütevazi bir şekilde yürürler ve cahiller kendilerine laf atarsa (tartışmayıp): “Selametle (hoşça kal).” de(yip gider)ler.

64. Onlar ki gecelerini Rablerine secde ederek ve kıyamda durarak geçirirler.

. Onlar ki: “Ey Rabbimiz! Cehennem azabını bizden uzak tut, çünkü onun azabı devamlı bir azaptır. Doğrusu o (cehennem), ne kötü bir karargâh, ne kötü bir makamdır!” derler.

67. (Rahmân’ın o has kulları) ki harcadıkları zaman israf etmezler, cimrilik de yapmazlar, (harcamaları hususunda) bu (ikisi) arasında bir denge tuttururlar.[12] [bk. 3/; 17/; 59/9]

68. Yine onlar ki Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarıp tapmaz/tapınmazlar.[13] Allah’ın haram kıldığı canı, haksız yere öldürmezler. Zina etmezler. Kim bunları yaparsa, günahın(ın) cezasını bulur.

69. Kıyamet günü azabı katmerli olur ve onun içinde hor ve hakir bir şekilde ebedî kalır.

70. Ancak (küfürden, şirkten ve günahlardan) tevbe edip iman eden ve (Allah’ın rızasına uygun) iş yapanlar hariçtir. İşte Allah, onların kötülüklerini iyiliklere çevirir. Allah çok bağışlayan, çok merhamet edendir.

71. Kim (günahlarından) tevbe edip sâlih amel işlerse, gerçekten o, Allah’a tam bir yönelişle dönmüş (demek)tir.

72. Onlar ki yalana şâhitlik etmezler. Boş ve kötü sözlere rastladıkları zaman da, vakarlı bir şekilde (onlardan yüz çevirip) geçerler.

73. Onlar ki Rabbinin âyetleri hatırlatıldığı zaman, onlara karşı kör ve sağır davranmazlar (itaat için can kulağıyla dinlerler).

74. Ve onlar ki: “Ey Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve nesillerimizden gözler(imizin) nuru (olacak iyi insanlar) lütfet ve bizi (fenalıktan) sakınanlara rehber yap.” derler.

(Bu dua temiz toplum olmanın, dünya ve âhirette huzur bulmanın bir anahtarıdır.)

75. İşte bu (sayılan özelliklere sahip olarak Rahmân olan Allah’a kulluk görevini yapa)nlar[14] sabırlarından dolayı, cennetin en yüksek mevki(ler)i ile mükâfatlandırılacaklar ve orada bir sağlık dilekleri ve selam ile karşılanacaklardır.

76. Orada ebedî kalacaklardır. (O) ne güzel bir kalacak yer ve ne güzel bir makamdır!

77. (Resûlüm!) De ki: “Dua (ve ibadeti)niz olmasa, Rabbim size ne diye değer versin? (Ey inkârcılar!) Siz ise, (Allah ve Resûlü’nün bildirdiklerini) yalanladınız, bu yüzden (bu günah ve onun) cezası, boynunuza sarıl(ıp yakanızı bırakmay)acaktır.” [bk. 2/]

(Dua, kulun Allah’a olan kulluğunu bilmesi, O’nun dergâhına gelmesi ve kalben O’nunla irtibat kurmasıdır. Yüce Allah; “Ey iman edenler! Namazla ve sabırla/metanetle yardım isteyin&#;” (2/), “&#; duanızı kabul ederim&#;” (2/) buyuruyor. Ancak, hâcet dualarının Resûlullah’ın öğrettiği bir şekil ve âdâbı vardır. “Kimin Allah’tan veya insanlardan bir ihtiyacı varsa, iki rekat namaz kıldıktan sonra kıbleye yönelmiş olarak avuç içleri semaya bakacak şekilde, ellerini birleştirmeden omuz istikametinde kaldırır. Allahu Teâlâ’ya hamd, Resûlü’ne salât ve selam getirdikten sonra Allah’a tam teslimiyetle huşû içinde ve yavaş/hafif sesle (7/55), meşru olan şeyleri O’ndan ister ve yardım diler. Gerektiğinde bütün mü’minler de duaya dahil edilir.”)[15]


[1] Âhirette dirildikten sonra ne yeniden dünyaya dönüş, ne de ölüp kurtulma vardır. Reenkarnasyon da mümkün değildir.

[2] Allah’a ibadet ve itaatle kulluk etmek istemeyenler başka varlıkları yüceltip ona bağlılık gösterirler ve dolayısıyla ona tapmış olurlar. [bk. 1/4; 9/31]

[3] İbni Kesîr (Çetiner), II, ; Elmalılı, V,

[4] Fakat Hz. Peygamber, âlemlere rahmet olduğu için (21/) diğerleri gibi beddua etmedi. Bk. 71/,

[5] Tertîl; lahnden, tegannî ve tasannu’dan (hatadan ve yapmacık nağmelerden) uzak ve tecvid kâidelerine uygun bir okuyuş ile. [krş. 73/4]

[6] Hevâ, vahye karşı gelip Allah’ın ilâhlık ve Rabliğini kabullenmeyenlerin en büyük putudur. İslâm’a uymayan her arzu ve davranış hevâdır. Yüce Allah’ı Rab ve kendisini O’nun kulu olarak tanımayan ve O’nun koyduğu yasaları dışlayıp çiğneyen kişiler, bazen kendi arzu ve heveslerinin kulu olurlar; bazen Allah’a karşılık kendilerini tam yeterli görüp (41/), “Ben sosyal hayatımla ilgili işlerimde Allah’ın emirlerini kabul etmem, O’nun emirleri beni bağlamaz ve böyle de olmalıdır.” diyerek kendi kendilerini/hevâsını rab durumuna getirir ve başkaları üzerinde hâkimiyet kurmaya ve onları Allah’ın emirlerine değil kendilerine boyun eğmeye zorlarlar. Böylece tâğûtlaşırlar. Bu durumda elbette birtakım zulümler meydana gelecektir. Hevânın hâkim olduğu yerde hayat fesada uğramıştır. Allahu Teâlâ ise artık bunları kurtaracak bir yardımcı olmadığını bildirmektedir (krş. 45/23). Aynı zamanda bu hevâ ve heveslerine tâbi olanların kalbi, daima ıstırap içindedir. Çünkü vicdan onu ayıplar. Böylece kalbinde ıstırap bulunan kimseler mesut yaşayamazlar.) [bk. 33/36; 42/21]

[7] Bu karışmaya mâni olan ilâhî engel, ancak çağımızda tespit edilebilmiştir. Bu engeli ’de Alman bilim adamları, Aden Körfezi ile Kızıldeniz’in birleştiği Mendep Boğazı’nda bulmuşlardı. Daha sonra bu su engelinin, bütün denizlerin birleşme noktalarında bulunduğunu tespit eden, ünlü Fransız su altı araştırmacısı Kaptan Cousteau olmuştur. [Ayrıca bk. 27/61; 55/]

[8] İbni Kesîr (Sâbûnî), II, [bk. 21/30]

[9] “Sübhânallâhi velhamdülillâhi” veya “Sübhânallâhi ve bihamdihî” de (Celâleyn).

[10] Bu âyet secde âyetlerinin büyüklerindendir. Çünkü Hanefîlere göre okuyana da, dinleyene de hemen secde etmek vâciptir. Diğer imamlara göre sünnettir. [Secde âyeti konusunda bk. 7/]

[11] Âyet-i kerîmede geçen “burç” kelimesi astronomide, bir arada bulunan yıldız takımlarına denilir ki sayıları 12’dir. Aynı zamanda fezayı kesmiş gibi görünen bir dairenin altıya bölünmesiyle elde edilen 12 kısımdan biri demektir. Bazı âlimler,“Burçlardan maksat, ayın menzilleri/konaklarıdır.” demişlerdir.

[12] Peygamberimiz (sas.), “Cömertin yemeği deva, cimrinin yemeği ise hastalıktır.” buyurmuştur.

[13] Dînî ilimler tetkik edildiği zaman görülür ki Allah’a inanmakla beraber, O’nun dışındakilere, tevhid inancına aykırı olarak ölü ve dirilere yapılan bağlılık gösterisi ve tapınma şekilleri ister ilkel, ister modern şekilde olsun şirktir, hepsinde bir putlaştırma vardır.

[14] âyetten beri sayılan sıfatlara sahip olan “Rahmân’ın kulları.”

[15] Fetavâyı Hindiyye, V, ; Belîk, s.

 

Kur'an-ı Kerim - Diyanet İşleri Başkanlığı

Furk&#;n Suresi

Hakkında

Mekke döneminde inmiştir. âyetlerin Medine döneminde indiği konusunda bir rivayet de vardır. 77 âyettir. Sûre, adını ilk âyette geçen “elFurkân” kelimesinden almaktadır. Furkân, “hak ile batılı birbirinden ayıran”demek olup Kur’an’ın isimlerinden biridir. Sûre de temel konular olarak funduszeue.infober’in tüm insanlığa gönderildiği, onun tebliğ sırasında karşılaştığı zorluklar ve şirkin kökünün kazınacağı, geçmiş ümmetlerin hayatlarından bazı örnekler de verilerek ele alınmaktadır.

Nuzül

Mushaftaki sıralamada yirmi beşinci, iniş sırasına göre kırk ikinci sûredir. Yâsîn sûresinden sonra, Fâtır sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Abdullah b. Abbas’tan nakledilen bir rivayette âyetlerin Medine’de indiği belirtilirse de Buhârî’nin kaydettiği bir rivayette (“Tefsîr”, 25), âyetin Mekke’de indiğini belirten bir bilginin yer alması, bu üç âyetin de Mekke’de indiği ihtimalini güçlendirmektedir. Sûrenin ilk üç âyetinin Medine’de indiği yolunda da bir rivayet vardır (İbn Âşûr, XVIII, ).

Konusu

Furkan sûresi, Allah Teâlâ’nın yüceliğini, evrendeki hüküm­ranlığının mutlaklığını vurgulayan ve O’nu ulûhiyyetine yakışmayan niteliklerden tenzih eden âyetlerle başlar; Kur’an’ın ilâhî kaynaklı ve Hz. Muhammed’in hak peygamber olduğu hususundaki kuşkuları reddeden açıklamalarla devam eder. Ortaya konan delillere rağmen bu gerçekleri inkâr edenlerin, inat ve inkârları yüzünden âhirette uğrayacakları âkıbet hakkında bilgi verilerek uyarılarda bulunulur. Özellikle Hz. Muhammed’in peygamberliğini inkâr edenlerin, onun beşerî sıfatlara sahip olduğunu ileri sürerek bu durumu kendisi için bir kusurmuş gibi değerlendirmeleri eleştirilir. Daha sonra Hz. Peygamber için bir teselli olması maksadıyla geçmiş peygamberlerin de bu tür düşmanca davranışlara mâruz kaldıklarına dair örnekler verilir. Allah’ın yaratıcılığı ve evren üzerindeki hükümranlığını konu alan âyetlerin ardından Allah’ın has kullarının iman, ibadet ve ahlâka dair güzel hasletlerinden örnekler verilir ve bunların âhirette elde edecekleri mutluluktan söz edilir.

Fazileti

Furk&#;n Suresi 1. Ayet Tefsiri


Ayet


  • تَبَارَكَ الَّذٖي نَزَّلَ الْفُرْقَانَ عَلٰى عَبْدِهٖ لِيَكُونَ لِلْعَالَمٖينَ نَذٖيراًۙ

    ﴿١﴾

Meal (Kur'an Yolu)


﴾1﴿

&#;lemlere uyarıcı olsun diye kuluna Furkān’ı indiren Allah aşkındır, c&#;merttir.

Tefsir (Kur'an Yolu)


“Aşkındır, cömerttir” diye çevirdiğimiz tebâreke fiili, Türkçe’de bir kelimeyle karşılanması mümkün olmayan anlamlar içermektedir. Nitekim tefsirlerde bu kelimenin, “yücelik, aşkınlık, kutsallık, süreklilik, değişmezlik; zâtı, nitelikleri ve fiilleri bakımından eşsizlik ve benzersizlik, başka hiçbir varlıkla mukayese edilemeyecek derecede geniş çaplı cömertlik” gibi sadece Allah hakkında düşünülmesi mümkün olan bütün üstünlükleri kapsadığını gösteren açıklamalar yapılmıştır (meselâ bk. Râzî, XXIV, ; Kurtubî, XIII, ; Elmalılı, V, ). Tebâreke fiili, bu kapsamı dolayısıyla Kur’an-ı Kerîm’de sadece Allah için kullanılmıştır.

“Kul”dan maksat Hz. Peygamber’dir. Furkan kelimesi ise burada özellikle Kur’an için kullanılmış olup “hakkı bâtıldan, doğru yolu yanlış yoldan, helâli haramdan ayırıcı bir ölçü” anlamına gelmektedir (Taberî, XVIII, ; İbn Kesîr, VI, ; ayrıca bk. Âl-i İmrân 3/4). Kelime bu özel anlamı dolayısıyla da sûreye isim olarak verilmiştir.

Âlemîn, âlem kelimesinin çoğulu olup Allah’ın yarattığı ve yönettiği maddî ve mânevî, görülen ve görülmeyen bütün varlık türlerini, oluşları ve bütünüyle evreni ifade eden bir kavramdır (bilgi için bk. Fâtiha 1/2). Ancak burada özellikle Hz. Muhammed’in kendilerine peygamber olarak gönderildiği, akıl sahibi olan, yükümlü ve sorumlu tutulabilen varlıkları ifade ettiği anlaşılmaktadır.

Uyarıcı” diye çevirdiğimiz nezîr kelimesi, Hz. Muhammed’in peygamberlik özelliklerinden biri olup onun kurtarıcılık misyonunu; insanların göz alıcı, gönül çelici, fâni ve aldatıcı dünya zevklerine kendilerini kaptırıp yoldan çıkmalarını önlemek gibi ulvî bir amaçla gönderildiğini ifade eder. Uyarıcı nitelemesinin burada Kur’an için kullanıldığı da söylenmiştir ki buna göre yukarıda Hz. Peygamber’le ilgili olarak kaydettiğimiz açıklamalar bu yoruma göre de geçerlidir. Nitekim İsrâ sûresinin âyetlerinde de Kur’an’ın bu uyarıcı ve kurtarıcı özelliği vurgulanmıştı.

Kur'an-ı Kerim Portalı

Diyanet İşleri Başkanlığı Kur'an-ı Kerim Portalında Kur'an hakkında istediğiniz biligilere ulaşabileceksiniz

Bağlantılar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Uygulamalar

  • Windows
  • Windows Store
  • IOS
  • Android
  • Mac

Furkan Suresi

Surapdf

Furkan Suresi okunuşu

Sınıfı Mekki
İsmin anlamı Ayıran (F R K harflerinden tureyip fark olarak da kullanilmaktadir)
Sayısal bilgiler
Sure numarası 25
Ayet sayısı 77
Kelime sayısı
Harf sayısı

Furkan Suresi (Arapça: سورة الفرقان) Kur'an'ın suresidir.[1] Sure 77 ayetten oluşur.[2]

Sure ismini, ilk ayette geçen, “hak ile batılı birbirinden ayıran” anlamına gelen ve Kur’an’ın isimlerinden biri olan “el-Furkan” kelimesinden almaktadır.[3] Furkan, “hak ile batılı birbirinden ayıran” demek olup Kur’an’ın isimlerinden biridir. Sure Mekke döneminde indirildiğine inanılmaktadır. ayetlerin Medine döneminde indirildiğine inanılmaktadır.

Konular[değiştir

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası

© 2024 Toko Cleax. Seluruh hak cipta.