Kaygı insanlar üzerinde oldukça olumsuz etkileri olan bir duygu halidir. Kaygı ile başa çıkmak ise hayata konforlu bir şekilde devam etmenin en iyi yoludur. İnsan vücudunun kaygı halinde yaşadığı ciddi fizyolojik etkiler vardır. Kalp ritminin yükselmesi, terleme, iştahsızlık veya tam tersi iştah artışı gibi etkiler kaygı sorunu olduğuna işaret eder. İnsan vücudu zihnen rahatsızlık duyduğu, baskı altında hissettiği durumlarda bu tür tepkiler verir. Endişeli olmak ve uzun süreli bu duyguyu taşımak hem fiziksel hem de zihinsel olarak yorucu olduğu için bu durumla baş etmek gerekir. Kaygı ile başa çıkmayı öğrenmek yaşam kalitesini arttırmanın yanı sıra daha doğru kararlar almayı, hedefler doğrultusunda daha emin adımlar atmayı mümkün kılar. Bu yazımızda kaygıyla nasıl baş edebileceğinize dair bazı ipuçlarını bulabilir ve daha kaliteli bir yaşam için ufak adımlar atmaya başlayabilirsiniz.
Uyku ve kaygı arasında çift yönlü bir ilişki vardır. Kaygı hali kişinin uyku sorunlarına yol açabildiği gibi yeterli miktarda kaliteli uyku uyumamak kaygı halini kötüleştirebilir. Bu nedenle günlük uyku süresine dikkat etmek ve kaliteli uyumaya özen göstermek gerekir. Her gün aynı saatte uyumak ve uyanmak iyi bir uyku düzeni elde etmeye yardımcı olur. Uyku öncesinde sıcak bir duş almak, ekranlardan uzaklaşmak, kafein tüketimini uykudan saat öncesinde bırakmış olmak kaliteli bir uyku için yardımcı olacaktır.
Kaygı ile başa çıkmanın en iyi yöntemlerinden birisi kaygıya neden olan durumları yazmaktır. Bu sayede kaygı fiziksel bir şekle sahip olur. Yazı ile ifade ettiğimiz duygular daha gerçekçi olsa da bir noktada hislerimize uzaktan bakabilmemize yardımcı olur. Endişe duyulan konular üzerine yazmak daha net bir zihinle düşünmeyi ve sakinleşmeyi beraberinde getirir.
Anksiyete ile başa çıkmanın en iyi yöntemlerinden birisi de hareket etmektedir. Yürüme, koşma, yüzme veya yoga gibi aktiviteler sayesinde durup düşünmek ve daha fazla stres yaşamak yerine zihni boşaltmak kaygı ile başa çıkmaya yardımcı olur. Hareket halinde olmak, düzenli egzersiz yapmak endorfin salınımını olumlu yönde etkiler. Bu sayede insan vücudu ağrıya veya strese daha az tepki verir.
Anksiyete hissi genellikle terleme, baş dönmesi, kalp çarpıntısı, mide bulantısı gibi fiziksel tepkileri beraberinde getirir. Bu hisse kapıldığınız zaman yaptığınız her şeyi bir kenara bırakın ve nefesinize odaklanın. Hızlı ve sık nefes almak anksiyete hissinin daha çok artmasına neden olur bu nedenle nefes egzersizlerini doğru yapmanıza yardımcı olacak kaynaklardan destek alabilirsiniz. Derin ve yavaş nefes almak, sesli nefes vermek rahatlamaya yardımcı olurken aynı zamanda hem zihnin hem de vücudun sakinleşmesini sağlar.
Fazla kafein tüketimi kan basıncının artmasına ve buna bağlı olarak kaygının da artmasına neden olur. Bu nedenle günlük kafein tüketim miktarını sınırlayarak fiziksel açıdan kaygı hissinin artmasına yardımcı olacak etkenleri azaltmak mümkündür.
Kendi kendinize kaldığınız zaman kaygınızın arttığını, düşüncelerinizin sizi daha çok sarıp sarmaladığını mutlaka fark etmişsinizdir. Kişi, konfor alanından ayrılmadığı sürece de bu farkındalık doğru kabul edilebilir. Doğada yalnız başına sakin yürüyüşler yapmak kan basıncının düşmesine ve kaygının azalmasına yardımcı olur. Yalnız yapılan doğa yürüyüşlerinin kaygı üzerinde olumlu etkileri olduğu gözlemlenmiştir.
Kaygı günlük hayatın bir parçası olsa da mutlaka üzerine çalışılması ve kontrol altına alınması gereken bir sorundur. Eğer kaygı günlük hayatı olumsuz etkileyecek seviyedeyse, kişi kaygı sebebiyle yaşam kalitesinin düştüğünün farkındaysa profesyonel destek alınması gerekir. Profesyonel psikolojik destek almak zaman zaman hâlâ tabu olarak görülse de bu desteğin aslında insanın kendi içindeki gücü keşfetmesini sağlamak için bir araç olarak görülmesi gerekir. Psikolojik danışmanlık kişide olmayanı kişiye veremez. Psikolojik danışmanlık alırken yargılanmayacağımızı bildiğimiz bir ortamda, tamamen objektif olduğundan emin olduğumuz bir bakış açısı karşısında kendimize hiç olmadığımız kadar dürüst olma fırsatı elde ederiz ve gerçekten bize zarar veren duygu ve düşünceleri çok daha kolay fark ederiz. Avita Online Psikolog Hizmetleri ile alanında uzmanlaşmış profesyonellerden istediğiniz zaman istediğiniz yerde, konfor alanınızdan uzaklaşmadan destek almanıza olanak sağlar.
Bazen dünya çok korkunç bir yer gibi gelir. Maddi sıkıntılar, değişen iklim koşulları, savaşlar hepimizin ortak korkuları arasındadır. Aynı zamanda bireysel korkularımız da bizi çok yorar. Ancak korkularımızla başa çıkmak zorundayız. Korku yüzünden çok garip şeyler yapabiliriz. Bağımlılıklarımız genellikle korkularımıza dayanır. Utangaçlığınızı yenmek için sigara içebilirsiniz. Duygusal acılardan kurtulmak için aşırı spor yapabilirsiniz. Korku aslında bir enerjidir ve isteklerinize ulaşmak için korkuyla bir ilişki geliştirebilirsiniz. Bu duyguyla baş etmek için birkaç önerimiz var:
Sağlık Bilimleri Üniversitesi (SBÜ) Öğretim Üyesi Ruh Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Mustafa Solmaz, Dünya Ruh Sağlığı Günü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, Kovid salgınının tüm dünyada ve Türkiye'de derin etkiler oluşturduğunu, salgın nedeniyle herkesin zor ve farklı bir süreçten geçtiğini söyledi.
Salgının sadece fiziksel koşulları değiştirmekle kalmayıp aynı zamanda duyguları, düşünceleri ve davranışları da etkilediğine işaret eden Solmaz, olguların artmasıyla birlikte tedbirlerin yoğunlaştığını, hayata, sosyal mesafe ve hijyenin korunması, bayramlarda, düğünlerde toplanmamak, hasta ziyaretlerine gitmemek, çocukların online eğitim görmesi, webinarlar gibi kavramların girdiğini aktardı.
Doç. Dr. Solmaz, "Kovid sürecinin hayata getirdiği değişiklikler, kaygı ve korku hislerini de beraberinde getiriyor. Hastalığa yakalanma korkusunun verdiği stres, yakalananlarda da karantina sürecinde ortaya çıkan bazı ruhsal durumlardan toplumun bir kısmı etkilemiştir. Özellikle karantina sürecinde en sık karşılaşılan şikayetler; kafa karışıklığı, dikkat ve yoğunlaşma güçlüğü, korku, huzursuzluk, çaresizlik ve yalnız hissetme, öfke ve tahammülsüzlük, suçluluk hissi, matem hisleri, uyuşukluk ve motivasyonda azalma, tükenmiş hissetme, sağlık kaygısı, sürekli hastalık belirtisi arama, anksiyete (panik) atağına bağlı çarpıntı, nefes almada güçlük, ateş basması, iletişim sorunları ve kaygıya bağlı uykusuzluk gibi şikayetlerdir." diye konuştu.
Bu süreçte görülen ruhsal bozuklukların ise akut stres bozukluğu, travma sonrası stres bozukluğu, majör depresyon, yaygın anksiyete bozukluğu, uyum bozukluğu, disosiyatif tepkiler, ağır yas tepkileri, alkol yoksunluk/deliryumu, strese ve izolasyona bağlı olarak veya tedavi aksaması nedeniyle eski ruhsal rahatsızlığın tetiklenmesi olarak sıralanabileceğine işaret eden Solmaz, şu bilgileri verdi:
"Salgın sırasında, güvende olduğumuz ve sağlığımızla ilgili tehlikelerin farkında olduğumuz durumdan, hiç hazırlıksız ve beklenmedik bir şekilde, belirsiz ve bilinmez bir durumun içine düşülmesi kişilerde korku ve kaygı durumlarını tetiklemiştir. Aslında bu duygular son derece normal duygulardır, hatta riskleri belirlemek, önlem almak ve gerekeni yapmak için gereklidir ve motivasyon sağlar. Fakat bu süreçte kaygı miktarı çok fazla artarsa, kaygı ve korku işlevsel olma özelliğini yitirebilir ve baş etme becerilerimize zarar verebilir."
"Kaygımızı normalize edip, günlük hayatımıza devam edelim"
Doç. Dr. Mustafa Solmaz, kaygı kaynağı olan düşüncelerin, belirsizlik düşünceleri olduğunu belirterek, "Hastalığın nereden, nasıl bulaşacağı, nasıl dikkat edileceği, hangi belirtilere neden olacağı ve hastalığın seyrinin hafif mi yoksa ölümcül mü olacağı gibi hastalığın doğasıyla ilgili merak ve araştırmalar kişinin yaşamında yer edinebilir. Hastalığın kişinin yakınlarına bulaşıp bulaşmamış olması, şimdiye kadar geçirilmiş olması ihtimali, bundan nasıl emin olunabileceği, yakınlarımızı kesin yolla nasıl koruyabileceğimiz gibi belirsizlikler, kimlerin hastalanınca iyileşebildiği, hafif atlatabilmek için ne yapılması gerektiği, aşının ne zaman piyasaya sürüleceği; kişinin ekonomik durumunda değişiklik, işini kaybetme tehlikesi, maaşını alıp alamama gibi durumlarla ilgili belirsizlikler bunlara örnek verilebilir." diye konuştu.
Bugün Kovid hakkında daha fazla bilgiye sahip olunduğunu, virüsün genetik yapısının büyük oranda aydınlatıldığını, nasıl bulaştığının, nasıl tedbirler alınması gerektiğinin, el hijyeni ve sosyal mesafenin en güçlü korunma yöntemi olduğunun bilindiğini vurgulayan Solmaz, şunları kaydetti:
"Hastanede tedavi yöntemleri ve kılavuzlar güncellendi. Tüm dünya tedavi ve aşıyla ilgili çalışmalar yürütülüyor. Bu gelişmeler virüsün bize ve yakınlarımıza bulaşmasını tamamen engelleyeceğini garanti etmese de tehlike algımızın gerekenden daha fazla olmamasını sağlamakta ve tedbirlerin faydalı olduğunu göstermektedir. Bu kanıtlar kaygı düzeyimizi işlevsel olacak düzeyde tutmakta bize yardımcı olabilir. Kısaca özetlersek, Kovid'un beraberinde getirdiği kaygı ve korku ile baş etmek mümkün.
Kaygı ve korku ile baş etmenin temel unsurları arasında ise yetkili makamların uyarılarına riayet edip, maske, mesafe ve hijyen kurallarına dikkatle uyarak, olağan yaşamımızı yeni koşullarda devam ettirmek geliyor. Bu sayede Kovid'un getirdiği hem fiziksel hem de ruhsal sorunlarla rahatça baş edebiliriz. Paniğin, sıkıntının, takıntının çok fazla olduğu durumlarda da profesyonel psikiyatrik yardım almaktan kaçınılmaması gerekir. Belirli psikoterapi teknikleriyle, gerekirse ilaç kullanımıyla bunların tedavisi de kolay. Pandemi sürecinin başında değiliz, tünelin sonundaki ışık gözükmektedir. Aşı çalışmaları hızla devam ediyor. Aşı insanoğlu için kovid konusunda büyük bir ışık olacak. Aşırı kaygıdan sakınalım, aşırı kaygıdan kendimizi alıkoymanın yollarını belirleyelim. Kaygımızı normalize edip, günlük hayatımıza devam edelim."
Pandemi sürecinde şu uyarılara dikkat
Kovid pandemisi sürecinde dikkat edilmesi gereken hususlara da dikkati çeken Solmaz, şu tavsiyelerde bulundu:
"Günlük yaşamınızı düzenli ve planlı hale getirmek, egzersiz yapma, okuma, hobiler, telefon gibi iletişim araçlarıyla arkadaşlarla haberleşmek gibi etkinliklere düzenli zaman ayırmak, sevdiklerimizle sosyal mesafe uygulayarak görüşmek, sosyalleşmeyi bırakmamak, ekran karşısında geçirdiğiniz süreyi sınırlandırmak, düzenli egzersiz yapmak, balkon, teras, bahçe gibi müsait ortamlarda temiz hava ve güneş ışığı almak, sağlıklı uyku alışkanlığı edinmek ve uyku düzenine dikkat etmek, tedavi gören ve ilaç kullanan hastalar için, hekimleriyle ile temas halinde kalmak, ilaçları düzenli almak ve yeterli ilacı olduğundan emin olmak önemlidir. Kişinin kaygı düzeyinin artması, nefes almada zorluk, titreme, terleme, karın ağrısı gibi bedensel belirtilerin ortaya çıkmasına neden olabilir. Bu belirtiler stresle tetiklenmekte ve o sırada aklımızdan geçen düşüncelerle şiddetlenmekte veya azalmaktadır.
Kaygı ve panik hissedildiği anda kişinin kendisine 'Şu anda en korktuğum şey nedir, bunun olma olasılığı nedir, bunun olacağını destekleyen somut kanıtlar var mıdır, olasılıkları abartıyor olabilir miyim, kendime dışarıdan birinin gözüyle baksaydım riski yine bu kadar yüksek görür müydüm, varsaydığım olumsuz durumla baş etme becerimi küçümsüyor olabilir miyim?' gibi soruları sorması, tehlikeyi yeniden değerlendirmesi için faydalı olabilir. Hastalık bir durumuyla karşılaşılması halinde kimlerin aranacağı, kime haber verileceği, nereye gidileceği önceden belirlenmesi güvenlik duygusunu kuvvetlendirebilir. Yoğun kaygı anında yavaş soluk alıp vererek nefes egzersizleri yapmak, gerekirse bunu günde defa tekrarlamak faydalı olabilir."
Korku hayattan elde edeceğimiz olumlu herhangi bir şeyin önündeki en güçlü engellerden biridir. Karışık bir zihin hali olarak bir tür farkındalık-dışı durumdur ve özellikle güvende hissetmenin ne anlama geldiği ile ilişkilidir. Ancak hem acil hem de geçici yöntemlerden oluşan geniş bir çerçevedeki yöntemlerle kendimizi korkunun felç edici etkisinden kurtarabiliriz.
Tibet Budizm’inde, dişi Buddha figürü Tara Buddha’nın bizi korkudan koruyan yönünü temsil eder. Tara esasında bedenin enerji rüzgarları ile nefesi temsil eder. Arılaştırıldığı zaman, harekete geçme ve amaçlarımızı gerçekleştirme becerisini de temsil eder. Bu simgecilik ile korkuyla başa çıkmak için nefesle ve gizil enerjilerle çalışmaya yönelik bazı acil durum yöntemlerine işaret edilir.
Acil durum yöntemleri meditasyon yapmadan, çalışmadan veya öğretileri dinlemeden önce yaptığımız hazırlık niteliğindeki pratiklerden türemiştir. Bu pratikler özünde acil durumlarda, çok büyük korkuya kapıldığımızda veya paniklemeye başladığımızda kendimizi yatıştırmamıza yardımcı olur. Ayrıca daha derin yöntemler uygulamaya başlamadan önce atılacak ilk adımlar vazifesi de görürler.
Korku, üzerinde onu kontrol etmeye, onunla başa çıkmaya veya onu dilediğimiz yöne doğrultmaya dair hiçbir gücümüz olmadığını hissettiğimiz, bilinen veya bilinmeyen bir şeye karşı duyulan fiziksel ve duygusal bir huzursuzluktur. Korktuğumuz şeyden kurtulmak isteriz ve bu sebeple güçlü bir itim hissederiz. Bu korku, korkumuzun belirli bir nesnesinin olmadığı genel bir kaygıysa bile, bu tanımsız “bir şey”den kurtulmaya yönelik şiddetli bir istek duyarız.
Korku öfkeden ibaret değildir. Bununla beraber, öfkeye benzer bir şekilde, korktuğumuz nesnenin olumsuz niteliklerinin şişirilmesine ve bununla beraber “ben”in de şişirilmesine yol açar. Korku öfkeye, durumu denetleyemeyeceğimiz veya onunla başa çıkamayacağımızın ayırdına varma (Tib. ' du-shes, tanıma) zihinsel faktörünü ekler. O zaman, bu şekilde ayırdetmek anlamında, dikkatimizi korktuğumuz şeye ve kendimize veririz (Tib. yid-la byed-pa). Bu şekilde ayırdetmek ve dikkat etmek doğru olabilir veya olmayabilir.
Korkuya daima bir gerçeklik olgusuna dair farkındalık yoksunluğu (cehalet, zihin karışıklığı) eşlik eder; bu, söz konusu olguyu bilmemekten veya bunu gerçeklikle çelişen bir biçimde bilmekten kaynaklanır. Bunun altı olası varyasyonunu ele alalım.
(1) Bir durumu denetleyemeyeceğimizden veya onunla başa çıkamayacağımızdan korktuğumuzda, korkumuza neden-sonuca ve şeylerin nasıl var olduğuna dair farkındalık yoksunluğu eşlik edebilir. Korkuyla dikkatimizi kendimize ve korktuğumuz şeye verdiğimiz zaman kavramsallaştırdığımız nesneler (Tib. zhen-yul, kastedilen nesne) şunlardır:
Bunlar var olmanın imkansız yolları ile neden sonucun işleyişinin imkansız yollarını teşkil eder.
(2) Bir durumla başa çıkamayacağımızdan korktuğumuz zaman, buna eşlik eden farkındalık yoksunluğu zihnin ve gelip-geçiciliğin tabiatına sahip olabilir. Duygularımızla veya bir sevdiğimizin kaybıyla başa çıkamayacağımızdan korkarız; yaşadığımız acı ve üzüntünün yalnızca görünümlerin ortaya çıkışına ve bunların idrakine dair olduğunun bilincinde değilizdir. Bunlar, dişçi dişlerimizi matkapla delerken hissettiğimiz acı gibi gelip geçicidir ve geçip gidecektir.
(3) Bir durumla başa çıkamayacağımıza dair korkumuz bununla kendi başımıza başa çıkamayacağımıza dair bir korku olabilir. Ayrıca kendi başımıza kalmaktan korkmak ya da yalnızlık korkusunu da içerebilir. Durumu hafifletebilecek bir başkasını bulabileceğimizi düşünürüz. Burada kavramsallaştırılan nesneler şunlardır:
Bu da başkalarının ve kendimizin nasıl var olduğumuza dair farkındalık yoksunluğunun ve neden-sonuç farkındalığı yoksunluğunun bir diğer biçimidir. Şu anda belli bir şeyle başa çıkabilecek yeterli bilgimiz olmadığı doğru olabilir; örneğin arabamız arızalandığında bu bilgiye sahip olan bir başkası bize yardımcı olabilir. Fakat, bu durum, neden sonuç zincirinin işleyişi yoluyla bizim de öğrenemeyeceğimiz anlamına gelmez.
(4) Bir kimseden, örneğin işverenimizden korktuğumuz zaman, onların bilindik tabiatlarının farkında değilizdir. İşverenlerimiz de aynı bizimki gibi hislere sahip insanlardır. Mutsuz olmayı değil, mutlu olmayı ister ve sevilmemeyi değil, sevilmeyi arzu ederler. Ofisin dışında da bir hayatları vardır ve bunlar da ruh hallerini etkiler. Onun ve kendi konumlarımızın farkında olarak, kendimizi işverenimizle insan olarak ilişkilendirebilirsek, daha az korku duyarız.
(5) Aynı şekilde, yılanlardan veya böceklerden korktuğumuz zaman, aynı zamanda onların da aynı bizim gibi hissedebilen varlıklar olduğunun ve mutsuz değil, mutlu olmak istediklerinin farkında değilizdir. Budist bakış açısından, onların şu veya bu tür olarak doğası itibarıyla bir kimliği olmayan bireysel bir zihinsel devamlılığın mevcut tezahürü olduklarının farkında olmayabiliriz. Onların önceki yaşamlarımızdan annelerimiz olmuş olabileceklerinin bile bilincinde değilizdir.
(6) Başarısızlıktan veya hastalıktan korktuğumuz zaman, sınırlı samsarik varlıklar olarak bilindik tabiatlarımızın farkında değilizdir. Kusursuz değiliz ve tabii ki hatalar yapıp, bazen başarısızlığa uğrayacak veya hasta düşeceğizdir. “Samsaradan ne bekliyorsunuz?”
Budist bir bakış açısından, kendini emniyette hissetmek şu anlamlara gelmez:
Kendimizi emniyette hissetmek için şunları yapmak gerekir:
Yukarıdaki bu yedi adım Budizm’in “emin istikamet benimsemek” (sığınmak) dediği şeydir. Bu edilgin bir durum değil, yaşamlarımıza emin bir istikamet, yani kendimizi korkularımızdan kurtarmak için gerçekçi bir şekilde çalışma istikameti kazandırmaya ilişkin etkin bir durumdur. Bunun sonucunda kendimizi emniyette ve güvende hissederiz çünkü yaşamda sonunda tüm sorunlardan ve güçlüklerden kurtulmamıza olanak verecek olumlu ve doğru istikamette gittiğimizi biliriz.
Şunları hatırlamamız gerekir:
Korkuya yenik düştüğümüzde onunla başa çıkacak bu yöntemleri hatırlayabilirsek sakinleşebilir ve bizi korkutan durum her ne ise onunla gerçekçi bir şekilde başa çıkabiliriz.
İnternet sitemizin varlığını sürdürmesi ve içeriğinin genişletilmesi tamamen sizin desteğinize bağlı. Eğer sunduğumuz içeriği faydalı buluyorsanız lütfen bir kerelik ve aylık bağışta bulunma seçeneklerini gözden geçirin.
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası