insan kaderinden kaçamaz / Kader Sözleri | Kaderim ile İlgili En Anlamlı ve Özlü Sözler

Insan Kaderinden Kaçamaz

insan kaderinden kaçamaz

 

ŞANS, KADER, KISMET

 

  

  "Allah rast getirirse işini mermerlere takarsın dişini,

Allah rast getirmezse işini muhallebi yerken kırarsın altın dişini"

Güngör abimden öğrendiğim bir sözdür

 Yollarda seyahat ederken  eğlenerek bu sözü tekrar ederiz

***

Hayat ne getirir bilinmez!

Hayatın hayatımıza neler getirip neler götüreceğini asla bil(e)meyiz!

 

 

Kendimden örnek vereyim

Büyük seyahatlere çıkmadan gereken tüm plan ve hazırlıkları yaparım..  Riskleri en aza indirecek  tüm gerekli tedbirleri alırım ve sonra şu sözle yola çıkarım!

 

Hayırlısı olsun!

her şeyin hayırlısı!

 

Bahala na!

Que sera, sera!

Whatever wil be, wil be!..

 

Aynen böyle!

Sen tüm önlemleri al, gereken neyse onu yap ve gerisini Tanrı'ya bırak!

Gerisini hayatın içinde  kendi akışına bırak!

Hayatın akışını takip et!

Ventis secundis, tene cursum

 

Sonra bir şeyler yolunda gitmezse "böylesi hayırlıymış! de

Ah, vah etmeden!

Olanları kabul et!

Sus!

Unutma ki, her şey şans, nasip, kader  ve kısmet!

Bunlara inan!

ve zamana bırak!..

Zaman her şeyin ilacıdır!

 

***

Kader.. alın yazısı İllaki dini referans alarak değil! Ama kadere ve alın yazısına inanırım!

"Hiç kimse kaderini değiştiremez ve kaderinden kaçamaz."
Goethe

Kaderime razıyım!.. Biliyorum ve inanıyorum ki her şey olur ve her şey olacağına varır!

"Hayat yolculuğuna hazırlanırken ilk hazırlanacak malzeme, kafi miktarda kadere rızadır."
Arthur Schopenhauer

 Benim irademin çok üstünde ve ötesinde bir irade ve karar olduğunu bilir ve kabul ederim!

"Kendi planlarımızı yapıyorduk, ama kaderin de planları olduğunu unutmuştuk. "
Dostoyevski

Buna rağmen..

Buna rağmen!

Yenilmek istemem!

Hayatımın akışı için önce dua ederim!

İnanırım! ve sonra mücadele ederim!

Kaderime razıyım ama, kaderimi değiştirmek için  pençemi hazır tutarım! Gerektiğinde gösteririm!

"Kadere, cahil insan pençe gösterir."
Sadi

"Alın yazımı değiştiremem ama istediğim kadere de boyun eğmem."
W illiam Shakespeare

 

Hayat bilgeliği ile kadere boyun eğmeden kader ile mücadele ederek kader yolunun bir kısmının değiştirilebileceğine inanırım!

"Kadere karşı koymaya kimsenin gücü yetmez."
Charles Dickens

 

Yenilirim belki!..

O zaman da  kaderin gücünü belki kabul ederim!

Ama yine de kalkarım!

Cesaretimi toplarım ve yoluma devam ederim!

Kaderine boyun eğmeyen yiğit ve mücadeleci insan Tanrı'nın göreceğine inanırım!..

"Tanrım bana bir şans ver!  Bana güç ver! " diyen bir sesin Tanrı'ya ulaşacağına inanırım!

"Şans, cesaretli ve atılganlara güler yüz gösterir. "
Erasmus

"Talih, çalışmak istemeyenlere yardım etmez."
Sophokles

 

 

Kader S&#;zleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili S&#;ylenmiş En G&#;zel S&#;zler

Son Dakika Haberler

G&#;zel S&#;zlerKader S&#;zleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili S&#;ylenmiş En G&#;zel S&#;zler

Son Güncellenme:

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Bazen hep bir şeylerin eksik olduğu kanısına varırız. Bunun nedeni ise şüphesiz ki bir Yaradan olmasıdır. Yaradan takdir buyurur ve kader tecelli eder. Bu kısımda kişilere ise sabretmek ve beklemek düşer. Ancak o anki ruh halinde yaşanılan sıkıntıyı bir şekilde karşı tarafa aktarmak kader ile ilgili sözler paylaşmak kişileri rahatlatan bir davranıştır. Bunu yapabilmek için ise kader sözleri: nasip, kısmet ve kaderle ilgili söylenmiş en güzel sözler ile ilgili tüm detayları derledik.

1/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
2/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
3/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
4/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
5/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
6/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
7/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
8/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
9/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
10/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
11/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
12/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
13/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
14/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
15/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
16/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
17/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
18/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
19/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
20/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
21/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
22/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
23/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
24/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
25/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
26/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
27/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
28/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
29/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
30/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
31/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
32/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
33/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
34/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
35/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
36/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
37/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
38/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
39/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
40/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
41/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
42/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
43/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
44/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
45/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
46/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
47/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler
48/49Kader Sözleri Nasip, Kısmet Ve Kaderle İlgili Söylenmiş En Güzel Sözler

Bizim ne yapacağımız kaderimizde yazılmış ise, ne suçumuz var?

Değerli kardeşimiz,

Sorunuzu bazı soru ve cevaplarla açıklamaya çalışalım.

Kader, bir iman rüknüdür ve şöyle tarif edilir: “Kader, hak teâlâ’ nın, ezelden ebede kadar olmuş ve olacak her şeyin, her şeyini ve her hâlini, zamanını ve mekânını, sıfatlarını ve özelliklerini ezelî ilmiyle bilip, ona göre, takdir etmesidir.”

Kaza ise, kaderde planlanan bir şeyin yaratılması, varlık sahasına çıkarılmasıdır.

Kâinatın altı devrede yaratılışından, insanın ana rahminde dokuz ayda teşekkülüne kadar her hâdise kaderi gösteriyor!..

Güneş sisteminden atom sistemlerine kadar her hikmetli tanzim, kaderi ilan ediyor!.. Elementlerin sayıları ve özellikleri, kaderden haber veriyor!.. Bitkilerin ve hayvanların cinslere, türlere ayrılmış olması, her türe farklı kabiliyetler takılması, hep kader ile olmuş!..

Meleklerin, hayvanların ve cansızların sabit makamlı kılınması, insanların ve cinlerin ise imtihana tâbi tutulması, kader ile plânlanmış!

Cennet ve cehennemin yaratılması, ilâhî ilim ile takdir edilmiş! O menzillere hangi yollardan gidileceği de yine kader ile tespit edilmiş!..

Hangi güzel amele ne kadar sevap, hangi günaha ne kadar azap verileceği de kader ile tayin edilmiş!..

Bir bilim dergisinde, insan bedenindeki harika nizam anlatılıyor ve ilâhî takdir konusunda çok güzel misâller sıralanıyordu. Ve yazı şöyle bağlanıyordu:

“Bedenimizin tamamı bir yana, sadece baş parmağımız olmasaydı teknik ve medeniyet ortaya çıkmazdı.”

Gerçekten de bütün buluşlar, keşifler, sanatlar bir yönüyle, baş parmağa bağlı. O da diğer parmaklarla yan yana gelseydi, ne kalem tutabilirdik, ne kaşık, ne de çekiç. İnsanoğlu, bütün varlık âlemi bir yana, sadece başparmağına ibret nazarıyla bakabilse, ilâhî takdiri en açık bir şekilde görecektir.

Kader konusunda ezberledikleri birkaç soruyu durmadan tekrarlayan adamlar, kaderin bu aslî manasını hiç düşünmezler. Şu haşmetli kâinatın bir ezelî ilim ve takdirle, safha safha yaratıldığı akıllarından bile geçmez. Kaderin bu haşmetli tecellilerini seyredemedikleri gibi, çekirdekleri, tohumları, yumurtaları, spermaları, genleri de bu açıdan değerlendiremezler. Halbuki, bu küçük yaratıklar sanki cisimleşmiş birer plan, birer program Allah’ın hârika takdirini ve ince hikmetini aklı başında olanlara ilan ediyor, ders veriyorlar.

Ve insan, yaratılışı icabı, kadere inanmakla mükellef!.. Çünkü ölçüden, tartıdan anlıyor. Yapmaya karar verdiği bir evin odalarını bilerek takdir ediyor. Mutfağını, banyosunu, hep yerli yerine koyduruyor. Yarını hakkında planlar kuruyor, hedefler tespit ediyor, kararlar veriyor. İşte bu yaratılışı onu kadere imanla mükellef kılıyor.

Düşünelim bir kere: şu görünen varlıklar içerisinde bizden başka hangi fert kendi varlığından ve yaratılış safhalarından haberdar? Ne olduğunu, niçin yaratıldığını ve nereye gittiğini bilen hangisi?!.. Kuşlar mı, ağaçlar mı, güneş mi, ay mı?!.

Hayvanlar kendi organlarından habersiz. Bitkiler yapraklarını tanımaz. Deniz, içinde yüzen balıklardan gafil. Ay, neyin etrafında döndüğünü bilmez.

Ama insan öyle mi? Kendi bedenindeki nizam kadar, ruhundaki intizamı da biliyor. Elementlerin vazifelerini bildiği gibi, hayvan türlerini, sema sistemlerini de tanıyor. Her ferdin, her nevin ve her sistemin niçin yaratıldığını, ne gibi hikmetler taşıdığını, az da olsa, anlayabiliyor. Bu yaratılışı sayesinde, kaderin eşyadaki o sonsuz tecellilerine de bir derece muhatap olabiliyor.

Kadere iman huzur kaynağı

Kadere iman, insan için, en büyük huzur kaynağıdır. Mümin olan insan, gerek kendi nefsinde gerek dış âlemde gördüğü bütün tanzim ve takdirlerin nice hikmetlerle dolup taştığını ve hepsinin de rahmeti netice verdiğini düşünür. “Kaderin her şeyi güzeldir.” diyerek, başına gelen her türlü hâdisenin altında rahmet ve hikmeti arar.

Dünya ve âhiret saadeti için gerekli her teşebbüsü yapar ve sonunda Allah’ın rahmet ve keremine itimat eder, huzur bulur!.. Kaybettiğine gam çekmez. Geçmişte kaçırdığı fırsatlara "ah!" etmez. "Şöyle olsaydı böyle olmazdı!" yahut, "Böyle olmasaydı şöyle olurdu!" gibi lâfların ruha sıkıntı vermekten öte bir fayda sağlamadığını bilir. Mazinin yükünü sırtından atar. Allah’a güvenerek istikbale doğru yol almaya koyulur, huzur bulur!..

Allah’ın kendisine lütfettiği nimetlerle, servetlerle, kabiliyetlerle övünmez, gururlanmaz. Her hayrı ondan bilir, huzur bulur!..

Kadere inanmayanlar insanlığa neyi takdim ediyorlar?

Çalışmayıp, tembelce oturmayı mı? Yoksa, sebeplere teşebbüs etmekle birlikte sonra neticeyi rıza ile karşılamayıp üzülmeyi, dövünmeyi mi?.. Bunda insanlığı ıstıraba sürüklemenin ötesinde ne fayda umuyorlar?!. Hassas ruhu ve tahammülsüz bedeni ile şu aciz insanı, nasıl bu ağır yükün altına sokuyorlar!?. Yoksa huzursuz, asabi ve isyankâr ruhlardan, kendi yıkıcı emelleri hesabına bekledikleri bir şeyler mi var?

Suçlarımızı kadere yükleyebilir miyiz?

Kaderi ikiye ayırabiliriz; ızdırari kader, ihtiyari kader.

"Izdırari kader"de bizim hiçbir tesirimiz yok. O, tamamen irademiz dışında yazılmış. Dünyaya geleceğimiz yer, annemiz, babamız, şeklimiz, kabiliyetlerimiz ızdırari kaderimizin konusu. Bunlara kendimiz karar veremeyiz. Bu nevi kaderimizden dolayı mesuliyetimiz de yok.

İkinci kısım kader ise, irademize bağlıdır. Biz neye karar vereceksek ve ne yapacaksak, Allah ezeli ilmiyle bilmiş, öyle takdir etmiştir.

Kalbimiz çarpıyor, kanımız temizleniyor, hücrelerimiz büyüyor, çoğalıyor, ölüyor. Vücudumuzda, bizim bilmediğimiz birçok işler yapılıyor. Bunların hiçbirini yapan biz değiliz. Uyuduğumuz zaman bile bu tür faaliyetler devam ediyor.

Ama şunu da çok iyi biliyoruz ki, kendi isteğimizle yaptığımız işler de var. Yemek, içmek, konuşmak, yürümek gibi fiillerde karar veren biziz. Zayıf da olsa bir irademiz, az da olsa bir ilmimiz, cılız da olsa bir gücümüz var.

Yol kavşağında, hangi yoldan gideceğimize kendimiz karar veriyoruz. Hayat ise, yol kavşaklarıyla dolu.

Şu halde, bilerek tercih ettiğimiz, hiçbir zorlamaya maruz kalmaksızın karar verip işlediğimiz bir suçu kendimizden başka kime yükleyebiliriz?

Yaptıklarımızı Allah yarattığına göre bizim suçumuz ne?

İnsanın cüz-i ihtiyari adı verilen iradesi, önemsiz gibi görülmekle beraber, kainatta geçerli olan kanunlardan istifade ederek büyük işlerin meydana gelmesine sebep olmaktadır.

Bir apartmanın üst katının lütuflarla, bodrum katının ise işkence aletleriyle dolu olduğunu ve bir şahsın bu apartmanın asansörü içerisinde bulunduğunu farz ediniz. Kendisine, apartmanın bu keyfiyeti daha önce anlatılmış bulunan bu zat, üst katın düğmesine bastığında lütfa mazhar olacak, alt katın düğmesine bastığında ise azaba duçar olacaktır.

Burada iradenin yaptığı tek şey, sadece hangi düğmeye basılacağına karar vermesi ve teşebbüse geçmesidir. Asansör ise, o zatın kudret ve iradesiyle değil, belirli fizik ve mekanik kanunlarla hareket etmektedir. Yani, insan üst kata kendi iktidarıyla çıkmadığı gibi, alt kata da kendi iktidarıyla inmemektedir. Bununla beraber asansörün nereye gideceğinin tayini, içindeki şahsın iradesine bırakılmıştır.

İnsanın kendi iradesiyle yaptığı bütün işler, bu ölçüyle değerlendirilebilir. Mesela; Cenab-ı Hak, meyhaneye gitmenin haram, camiye gitmenin ise faziletli olduğunu insanlara bildirmiş bulunmaktadır. İnsan bedeni ise kendi iradesiyle, misaldeki asansör gibi her iki yere de gitmeye müsait bir yapıdadır.

Kainattaki faaliyetlerde olduğu gibi, beden içindeki faaliyetlerde de insanın iradesi söz konusu olmamakta ve insan bedeni, kanun-u külli adı verilen ilahi kanunlarla hareket etmektedir. Fakat onun nereye gideceğinin tayini, insanın irade ve ihtiyarına bırakılmıştır. O hangi düğmeye basarsa, yani nereye gitmek isterse, beden oraya doğru hareket etmekte, dolayısıyla da gideceği yerin mükafatı veya cezası o insana ait olmaktadır.

Kader zulüm eder mi?

Bazı insanlar zengin, güzel ve sıhhatli doğarlar; bazıları da fakir, çirkin ve sakat. Bunlar, insan iradesinin karışmadığı “ızdırari kader”in konusudur. Bu farkı bahane ederek zulümden söz edenler duyarız. Halbuki, zulüm bir hakkın çiğnenmesidir. Kulun ise, Allah'ta hiçbir hakkı yoktur. O, ne vermişse sırf lütfundan dolayıdır.

Bize düşen, verilmeyen nimetleri düşünüp isyana yeltenmek değil, verileni hatırlayıp şükretmektir. Eksiklikler, kulun denenmesi içindir. Dünyayı bir imtihan salonuna benzetirsek, hoşa gitmeyen durumlar birer imtihan sorusudur. Kul isyan mı edecek, yoksa verilen nimetlere şükürle, mahrum kaldığına sabır ile mi karşılık verecek?

Zengin bir tüccar düşünelim. Dükkanına gelen iki fakire, sırf merhametinden dolayı iyilik etmek istiyor. Birine gömlek ve pantolon giydirdi, diğerine ise, bunlara ilaveten ceket ile palto hediye etti. Sadece gömlek ve pantolon alan adam, “Tüccar bana zulmetti, öbür adama fazla verdi.” diyebilir mi? Derse, bu sözü edepsizlik olmaz mı?

Biz insanlar da bu fakirlere benziyoruz. Allah, sonsuz merhameti sebebiyle, tükenmez hazinesinden nimetler veriyor. Vücudumuzu, aklımızı, hayalimizi, soluduğumuz havayı, içtiğimiz suyu, yediğimiz gıdayı yaratan o. Çalışmadık, kazanmadık, hak etmedik. O, sırf lütfundan dolayı ikram ediyor. Eksik alan sabrederse ebedi nimetler kazanacak.

Dünya hayatı kısa bir imtihandan ibaret Az nimetlenen kul, birinci adam gibi asi olur, “zulüm” derse, edepsizlik eder. Vazifesi, verilene şükretmektir. Aksi halde azaba davetiye çıkarır.

Allah, her işinde adildir, asla zulmetmez. Musibetlere de bu açıdan bakmak gerekir. Belalar ya işlediğimiz bir hatanın sonucudur veya imtihanın ürünüdür.

Evi yanan kişi, kadere dil uzatmadan önce, bildiği bir sebep yoksa bile, yine suçu kendisinde arasın. Belki bir insanın kalbini kırmıştır! Ev yakan suç işler, ama kader adalet eder!

Rüzgarın önünde bir yaprak mıyız?

Dikkat edilirse, kaderi bahane ederek, “Benim ne suçum var.” diyen kişinin, iradeyi yok saydığı görülür.

Eğer insan, “rüzgarın önünde sürüklenen bir yaprak” ise, seçme kabiliyeti yoksa, yaptığından mesul değilse, o zaman suçun ne manası kalır? Böyle diyen kişi, bir haksızlığa uğradığı zaman mahkemeye müracaat etmiyor mu?

Halbuki, anlayışına göre şöyle düşünmesi gerekirdi: “Bu adam benim evimi yaktı, namusuma dil uzattı, çocuğumu öldürdü, ama mazurdur. Kaderinde bu fiilleri işlemek varmış, ne yapsın, başka türlü davranmak elinden gelmezdi ki.”

Hakkı çiğnenenler gerçekten böyle mi düşünüyorlar?

İnsan yaptığından sorumlu olmasaydı, “iyi” ve “kötü” kelimeleri manasız olurdu. Kahramanları takdire, hainleri aşağılamaya gerek kalmazdı. Çünkü, her ikisi de yaptığını isteyerek yapmamış olurlardı. Halbuki hiç kimse böyle iddialarda bulunmaz. Vicdanen her insan, yaptıklarından sorumlu olduğunu ve rüzgarın önünde bir yaprak gibi olmadığını kabul eder.

Allah’ın ne yapacağımızı bilmesi, bizi sorumluluktan kurtarır mı?

Bir film senaryosu tasarlayalım: dedektif, soygun planı hazırlayan üç adamı gizlice dinliyor. Zamanı gelince, soyulacak yere gidiyor. Maksadı suçüstü yakalamak. Fakat soyguna başlarken, adamlar planı değiştiriyorlar. Biri vazgeçiyor, ikisi başka türlü hareket ediyorlar. Eğer bir başkasının bilmesi soyguncuların hareketlerini engelleseydi, planın değişmemesi gerekirdi. Polisin önceden bilmesi olaya hiç tesir etmedi.

Plan değişmese yine etmeyecekti. Çünkü onlar, bu işi polis öyle biliyor diye yapmayacaklardı. Zaten polisin neler bildiğini de bilmiyorlardı.

Eğer planı uygulasalar, yakalansalar ve polis, yaptıklarını önceden bildiğini söyleseydi, “Sen böyle bildiğin için, biz bu suçu işledik. Gerçek suçlu sensin. Biz masumuz.” mu diyeceklerdi?

Günah işleyip de suçu kadere, yani “o işi önceden bilen ilahi ilme” yüklemek isteyen günahkârın bunlardan ne farkı var?

“Kaderimden kaçamam, yazılan başa gelir, olacak denen olur. Öyleyse günahımdan dolayı niçin suçlu sayılıyorum?” diye düşünenler hiç de az değil.

Bu mantığın, mesuliyetten kurtulmak isteyen bir suçluya ait olduğu gün gibi ortada. İşte formül: suçu kadere yükle ve rahatla! Adil bir hakem olan vicdanın, bu düşünüş biçimiyle huzura kavuşacağını sanmıyorum. Çünkü, yapıp ettiklerimizin dikkatli bir şahididir o. Şüphesiz bir “kader kanunu” vardır ve hükmünü yürütür, ama “irade” de bir kanundur. Her günahı isteyip dileyerek işlediğimizi nasıl unutabiliriz? Alınyazımızı okuyamıyoruz, kaderde olanı bilmiyoruz. Bizim bildiğimiz, önümüzde biri iyi, diğeri kötü iki yol bulunduğu. Asla inkar edemeyeceğimiz irademizle birinden gidiyoruz. Giderken de nefsimizden başka bir zorlayıcı olmadığını pekala hissediyoruz. Önce değil, ancak her şey olup bittikten sonra öğreniyoruz alın yazımızı.

Şu misalin meselemize ışık tutacağına inanıyorum. Harika bir kameraman düşünelim. Diyelim ki, bu adam, bizim gelecekteki on günlük hayatımızı gizlice filme aldı. Yani o, on günlük yaşantımızı önceden bildi. Biz de film olayını öğrendik, ama bantta neler olduğunu bilmiyoruz. On birinci gün filmi bize gösterdi. İşlediğimiz hataları, günahları ve suçları seyrettik. Kameramana,“Sen bizim on günlük geleceğimizi bilmesen, görüntülemesen, biz bu suçları işlemezdik.” diyebiliriz miyiz?

Bilmekle yapmanın çok farklı şeyler olduğunu vurgulamak gerekir. Bir misal vermiştik. Bizlerin bir çekirdeğin ağaç olacağını bilmemiz onun ağaç olmasına gerek olmadığı anlamına gelmez.

Ayrıca bir makine veya bina için bir plan yapılsa, madem ki plan var, öyleyse binaya ve makinaya ne gerek var denilebilir mi?..

Yarın bir yere gideceğimizi ve şunları yiyeceğimizi planlıyalım. Buna göre madem ne yapacağımız belli öyleyse ne gerek var gitmeye ve yemek yemeye diyor muyuz?..

Biz bile gündelik basit şeyler için bunu diyemezsek, Allah'ın sayısız hikmetlerle yarattığı insanı, madem ne yapacağını biliyordu öyleyse neden imtihan ediyor denilemez.

Kaderin esas anlamı, "Allah’ın, olmuş olacak her şeyi bilmesi" demektir. Dikkat edersek insan iradesini yok saymıyor. Bilmek ayrı yapmak ayrıdır. Bilen Allah’tır, yapan kuldur. Bu konuya bir misal verelim:

Peygamberimiz (asm) İstanbul'un fethini ve komutanını yüz yıllar önce müjdelemiş ve haber vermiştir. Zamanı gelince de dediği gibi çıkmış. Şimdi, İstanbul Peygamberimiz (asm) dediği için mi fethedildi, yoksa fethedileceğini bildiği için mi söyledi. O zaman Sultan Fatih yatsaydı, çalışmasaydı, ordular hazırlatıp savaşmasaydı yine olacak mıydı? Demek ki Allah Fatih'in çalışıp İstanbul’u fethedeceğini biliyordu ve bunu elçisi Hz. Peygamber (asm)'e bildirdi.

Buradaki ince nokta: Allah bildiği için yapmıyoruz; biz yapacağımız için Allah biliyor. Zaten Allah’ın geleceği bilmemesi düşünülemez. Bilmese veya bilemese yaratıcı olamaz.

Buna bir örnek verelim; Allah dostu evliyadan bir öğretmen düşünelim. Öğrencilerinden birisine “Yarın seni şu kitaptan imtihan edeceğim.” diyor. Fakat öğretmen Allah’ın izniyle onun filim, maç, oyun, eğlence, derken sabah okula çalışmadan geleceğini bilerek, akşamdan karnesine “0” yazıyor. Ertesi sabah öğrenci sorulan sorulara cevap veremiyor ve sıfırı hak ettiğini bildiği anda, öğretmen cebinden not defterini çıkarıp “Senin çalışmayıp sıfır alacağını bildiğim için önceden deftere sıfır yazmıştım.” diyor. Buna karşı öğrenci “Hocam sen sıfır yazdığın için ben sıfır aldım. Yoksa geçer puan yazsaydın geçerdim.” diyebilir mi?

Demek ki Allah yazdığı için biz yapmıyoruz, bizim yapacağımız şeyleri bilerek Allah yazıyor. İşte buna kader diyoruz.

Teşbihte hata olmasın, Allah da, bizim ömrümüz boyunca yapacaklarımızı “ezeli kamerasıyla “Levh-i Mahfuz” denilen bir banda alıyor. Fakat biz o filmde neler bulunduğunu asla bilmiyoruz. Bu tespit hareketimize, niçin tesir etsin! Gerçek bu olunca, mesuliyet elbette bizimdir. Hür irademizle kötüyü seçip, günah işlediğimiz için suçlanıyoruz, başka şey için değil. “Kaderimde yazılıysa suçum ne?” demeye hiç hakkımız yok. İsteyerek suç işlemek “suç” değilse, suç ne peki?

Bize düşen, günahımıza tövbe etmek, affı için yalvarmak ve güzel ameller işleyip cezadan kurtulmaya çalışmak. Suçu kadere yüklemeye çalışmakla ancak kendimizi aldatabiliriz, Allah'ı, asla!..

Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası