koronavirüs belirtileri gün gün / Koronavirüsün (Covid-19) gün gün belirtileri nelerdir, nasıl bulaşır?

Koronavirüs Belirtileri Gün Gün

koronavirüs belirtileri gün gün

KORONAVİRÜS (COVİD-19) NEDİR? CORONAVİRUS BELİRTİLERİ VE TEDAVİSİ

Koronavirüsler, soğuk algınlığı, ağır akut solunum yolu yetersizliği sendromu (SARS), Orta Doğu solunum yolu yetersizliği sendromu (MERS) gibi hastalıklara yol açan bir virüs grubudur. 2019 yılında Çin’de başlayan ve dünyaya yayılan salgın hastalık da koronavirüs olarak tanımlanmıştır. 

Bu virüs şu an ağır solunum yolu yetersizliği sendromu koronavirüs 2 (SARS-CoV-2) olarak bilinmektedir. Bunun neden olduğu hastalığa 2019 koronavirüs hastalığı adı verilmiştir. 2020 yılının Mart ayında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), COVID-19 salgınını pandemi olarak duyurmuştur. 


Virüs Nedir?

Bir virüs, bir protein kaplamasıyla çevrili, DNA veya RNA'dan oluşan submikroskopik bir organizmadır. Bir virüs tek başına çoğalamaz. Virüsler, hücrelere bulaşmalı ve kendi kopyalarını oluşturmak için konakçı hücrenin bileşenlerini kullanmalıdır. Çoğu zaman, işlem sırasında konakçı hücreyi öldürürler ve konakçı organizmaya zarar verirler. Dünyanın her yerinde virüsler bulunmaktadır. Araştırmacılar, virüslerin bakterilerden 10'a 1 oranında daha fazla olduğunu tahmin etmektedir. Virüsler, bakterilerle aynı bileşenlere sahip olmadıklarından, antibiyotikler tarafından öldürülemezler; yalnızca antiviral ilaçlar veya aşılar, AIDS, COVID-19, kızamık ve çiçek hastalığı gibi viral hastalıkların şiddetini ortadan kaldırabilir veya azaltabilir.


Koronavirüs Covid-19 Hastalığı Neden Olur?

Yeni koronavirüs virüsünün enfeksiyonu, COVID-19 olarak bilinen hastalığa sebep olur. 

COVID-19’a neden olan bu virüs insandan insana çok çabuk yayılır ve yayılma hızıyla ilgili araştırmalar hala sürmektedir. Şu anki bilgilere göre virüs, yaklaşık 2 metre mesafe içinde bulunan insanlardan birbirlerine bulaşmaktadır. Bu virüs, bir kişi hapşırdığında, öksürdüğünde, soluk alıp verdiğinde ve konuştuğunda havaya geçen damlacıklar ile bulaşır. Bu damlacıklar nefes yoluyla ya da ağıza, buruna ve gözlere konarak bulaşabilir. 

Bazı durumlarda COVID-19 virüsü havada birkaç dakika ya da saat kalabilen damlacıklara maruz kalarak kişiye bulaşabilir. Bir kişi virüsün bulaştığı bir bölgeye dokunup, ardından ağzına dokunursa virüse maruz kalabilir.


Delta Varyantı

Delta Varyantı Nedir?

Delta veya B.1.617.2 olarak adlandırılan koronavirüs varyantı, ilk olarak Aralık 2020'de Hindistan'da tanımlandı. Birkaç ay içinde, bu özel varyant dünya çapında 98'den fazla ülkeye yayıldı ve bir düzineden fazla ülkede en yaygın görülen varyant haline geldi. Delta şu anda çoğu ülkede vakaların büyük bir yüzdesinden sorumludur ve toplam nüfusunun yalnızca belirli bir kısmı tamamen aşılanmışken, SARS-CoV-2'nin devam eden evrimi ve yayılması için koşullar olgunlaşmıştır. 

Delta varyantı ne kadar bulaşıcıdır?

Veriler, Delta varyantının bir diğer varyant olan Alpha'dan %40-60 daha fazla bulaşıcı olduğunu ve orijinal Wuhan SARS-CoV-2 virüsünden ise neredeyse iki kat daha fazla bulaşıcı olduğunu gösteriyor. Ayrıca, Delta varyantı ile enfekte olan hastaların hava yollarında önemli ölçüde daha fazla viral partikül bulunmuştur. Çin'de yapılan bir araştırma, Delta enfeksiyonlarındaki viral yüklerin, diğer varyantların neden olduğu enfeksiyonlardakinden 1.000 kat daha yüksek olduğunu bildirdi. Bu bilgiler ışığında Dünya Sağlık Örgütü (WHO), Delta'yı şu ana kadar "en hızlı yayılan ve en güçlü" varyant olarak görmektedir.

Delta varyantı, diğer varyantlardan daha mı tehlikelidir?

Delta'nın mevcut COVID-19 vakalarının ~%90'ını oluşturduğu Birleşik Krallık'ta yapılan anketlere göre, Delta varyantının semptomları diğer suşlardan biraz farklı olma eğilimindedir, ancak bu, ilişkili semptomların daha şiddetli olduğu anlamına gelmez. Ateş, baş ağrısı, boğaz ağrısı ve burun akıntısı sık görülürken öksürük ve koku kaybı yaygın değildir. Diğer raporlar, Delta'yı işitme bozukluğu, ciddi gastrointestinal sorunlar ve doku ölümüne ve kangrene yol açan kan pıhtıları gibi daha ciddi semptomlarla ilişkilendirmektedir. Delta varyantı enfeksiyonunun artan hastaneye yatış ve ölümle ilişkili olup olmadığını belirlemek için araştırmalar devam etmektedir. İskoçya'da hastaneye yatış riskini değerlendiren erken bir çalışma, Delta varyantı ile enfekte aşılanmamış bireylerde hastaneye yatış olasılığının Alpha varyantı ile enfekte aşılanmamış bireylere göre iki kat daha fazla olduğunu bildirmiştir.

Özellikle aşılama yüzdelerinin düşük olduğu ve Delta varyantının arttığı bölgelerde vaka sayıları ve hastaneye yatışlar artmaktadır. 16 Temmuz 2021'de Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), yeni COVID-19 vakalarında 7 günlük ortalama %69,3 artış ve hastaneye yatışlarda %35 artış bildirdi. Yine de Delta'nın insanları virüsün önceki türlerinden daha mı hasta ettiğini, yoksa vaka sayılarının yüksek, aşılama oranlarının düşük olduğu ve hastane sistemlerinde artan stresin hasta bakımını etkilediği daha savunmasız popülasyonlar arasında mı artışı sağladığını belirlemek zor. 

Delta varyantı belirtileri nelerdir? Covid 19 belirtilerinden farklı mı?

Delta varyantının semptomları, COVID-19'un orijinal versiyonunun belirtileriyle aynı görünüyor. Ancak doktorlar, özellikle genç insanların delta varyantı ile daha hızlı hastalandığını raporlamakta. Son araştırmalar, Delta varyantının solunum yollarında orjinal virüse göre çok daha hızlı çoğaldığını göstermektedir.

Aşılanmış kişiler genellikle Delta varyantı ile enfekte olduklarında hastalığı ya semptomsuz şekilde ya da çok hafif semptomlarla geçirmektedir. Delta virüsü belirtileri genellikle öksürük, ateş veya baş ağrısı gibi soğuk algınlığına benzer belirtiler ve buna ek olarak bazı hastalarda ciddi seviyede koku kaybını içerir.

Aşılar Delta Varyantına Karşı Koruma Sağlıyor Mu?

Dünya Sağlık Örgütü (WHO), şu ana kadarki verilerin Pfizer-BioNTech ve AstraZeneca aşılarının delta varyantının neden olduğu şiddetli COVID-19'u önlemeye görevini gerçekleştirdiğini açıklamıştır.

Ancak araştırmalar, aşıların tamamen aşılanmış kişilerin "delta varyantına karşı önemli ölçüde koruma sağladığını" öne sürmesine rağmen, aşıların deltanın neden olduğu daha hafif, semptomatik hastalıklara karşı daha az koruma sağlayabileceğini de göstermektedir.

Pfizer-BioNTech mRNA COVID-19 aşısının aşısının tam iki doz olarak uygulanmasının delta varyantına karşı çok daha etkili olduğu gösterilmiştir.

Sonuç olarak, mevcut aşılardan herhangi birinin mevcut olduğu aşılama programı, virüsün aşılanmamış konakları enfekte etmesine ve ardından delta gibi varyantlara dönüşmesine izin vermeyerek yayılma döngüsünü kırmanın tek yoludur. Bu aşılar güvenlidir ve daha fazla hastalık ve ölümleri önlemek için yüksek derecede etkinliğe sahiptir.

Omicron Varyantı Nedir? Omikron Belirtileri Farklı Mı?

26 Kasım 2021'de Dünya Sağlık Örgütü, B.1.1.529 varyantını, DSÖ'nün Virüs Evrimi Teknik Danışma Grubunun (TAG-VE) tavsiyesi üzerine Omicron adlı endişe verici bir varyantı olarak belirlemiştir. Bu karar, Omicron'un ne kadar kolay yayıldığını veya neden olduğu hastalığın ciddiyetini etkileyebilecek çeşitli mutasyonlara sahip olduğuna dair kanıtlara dayanmaktadır. Omikron varyantı dünya çapında 20 den fazla ülkede görülmüştür.

Omicron hakkında güncel bilgiler

Güney Afrika'daki ve dünyadaki araştırmacılar, Omicron'un birçok yönünü daha iyi anlamak için çalışmalar yürütüyor ve bu çalışmaların bulgularını ortaya çıktıkça paylaşmaya devam edecekler.

Omikron Varyantı Daha Mı Kolay Bulaşıyor?

Omicron'un Delta dahil diğer varyantlara kıyasla daha bulaşıcı olup olmadığı (örneğin, kişiden kişiye daha kolay yayılıp yayılmadığı) henüz belli değil. Güney Afrika'nın bu varyanttan etkilenen bölgelerinde testi pozitif çıkan insan sayısı arttı, ancak bunun Omicron'dan mı yoksa diğer faktörlerden mi kaynaklandığını anlamak için epidemiyolojik çalışmalar sürüyor. Bununla birlikte bazı çalışmalar ise omikron varyantının delta varyantına göre 3 ila 6 kat daha bulaşıcı olduğunu raporlamaktadır.

Omikron Varyantının Belirtileri Daha Mı Şiddetli?

Omicron ile enfeksiyonun, Delta dahil diğer varyantlarla enfeksiyonlara kıyasla daha ciddi belirtilere neden olup olmadığı henüz net değil. Ön veriler, Güney Afrika'da omikron varyantı sebebiyle hastaneye yatış oranlarının arttığını gösteriyor, ancak bu, Omicron ile spesifik bir enfeksiyonun bir sonucu olmaktan ziyade, genel olarak enfekte olan insan sayısının artmasından kaynaklanıyor olabilir. Şu anda Omicron ile ilişkili belirtilerin diğer varyantlardan farklı olduğunu gösteren hiçbir bilgi yoktur. İlk bildirilen enfeksiyonlar üniversite öğrencileri arasındaydı - daha hafif hastalığa sahip olma eğiliminde olan daha genç bireyler - ancak Omicron varyantının belirtilerinin ciddiyet düzeyini anlamak günler ila birkaç hafta sürecektir. Dünya çapında baskın olan Delta varyantı da dahil olmak üzere COVID-19'un tüm varyantları, özellikle savunmasız insanlar için ciddi hastalığa veya ölüme neden olabilir ve bu nedenle önlem her zaman önemlidir.

İlk çalışmalar omikron varyantının oluşturduğun koronavirüs hastalığını hafif şiddetli belirtiler ile ilişkilendirmektedir. Ancak bu konu ile ilgili olan veri sayısı çok azdır. Bu çalışmalarda incelenen hastaların çoğu önceden covid geçirmiş veya hastalığa ilk defa yakalanan genç kişiler olduğu için hastalığın belirtileri daha hafif gözlenmiş olabilir. Omikron varyantının neden olduğu covidin belirtilerinin daha şiddetli olup olmadığının keşfi için birden çok ülkede, farklı popülasyonlarla çalışmaların gerçekleştirilmesi gerekmektedir.

Önceden Covid Geçirmek veya Aşı Olmak Omikron Varyantına Karşı Korur Mu? 

Ön kanıtlar, endişe duyulan diğer varyantlara kıyasla Omicron ile hastalığı geçirmiş kişilerde yeniden covid enfeksiyon riskinin arttığını (yani, daha önce COVID-19 olan kişilerin Omicron ile daha kolay yeniden enfekte olabileceğini) düşündürmektedir, ancak bilgi sınırlıdır. Bununla ilgili daha fazla bilgi önümüzdeki günlerde ve haftalarda ortaya çıkacaktır. Omikron varyantı nedeniyle hastalanan kişi sayısının nüfusunun 4 de 1 i aşılı ve büyük bir bölümü hastalığı geçirmiş olan Güney Afrika'da hızla artması bu varyantın mevut aşılar ile kazanılmış bağışıklıktan etkilenmediğini düşündürmektedir Omikron varyantının delta varyantı ile hastalanmıl ve hastalığı yenmiş kişilerde tekrar hastalık oluşturduğu da görülmektedir.

Aşıların omikron varyantına karşı etkinliği: DSÖ, bu varyantın aşılar dahil mevcut karşı önlemlerimiz üzerindeki potansiyel etkisini anlamak için çalışmaktadır. Aşılar, dolaşımdaki baskın varyant Delta'ya karşı da dahil olmak üzere, ciddi hastalık ve ölümlerin azaltılmasında kritik olmaya devam etmektedir. Mevcut aşılar ciddi hastalık ve ölüme karşı etkili olmaya devam etmektedir.

Mevcut tanı testleri omikron varyantında kullanılabilir mi?: Yaygın olarak kullanılan PCR testleri, diğer varyantlarda da gördüğümüz gibi, Omicron enfeksiyonu da dahil olmak üzere enfeksiyonu tespit etmeye devam ediyor. Hızlı antijen tespit testleri de dahil olmak üzere diğer test türleri üzerinde herhangi bir etkisinin olup olmadığını belirlemek için çalışmalar devam etmektedir.

Mevcut tedavilerin omikron varyantında etkinliği: Kortikosteroidler ve IL6 Reseptör Blokerleri, şiddetli COVID-19 hastalarının tedavisi için hala etkili olacaktır. Diğer tedaviler, virüsün Omicron varyantındaki bölümlerindeki değişiklikler göz önüne alındığında hala etkili olup olmadıklarını görmek için değerlendirilecektir.


Koronavirüs Covid-19 Hastalığı Risk Faktörleri

COVID-19’un bilinen bazı risk faktörleri şunlardır:

• COVID-19 hastası bir kişiyle 2 metreden az mesafede bulunmak 

• Virüs bulaşmış kişinin başka bir kişiye doğru hapşırması veya öksürmesi



Virüs Nasıl Bulaşıyor?

COVID-19'un, fiziksel olarak birbirine yakın insanlar arasında dahil olmak üzere, kişiden kişiye yakın temas yoluyla yayıldığı düşünülmektedir. Enfekte olan ancak semptom göstermeyen kişiler de virüsü başkalarına bulaştırabilir. COVID-19 geçiren kişilerde yeniden hastalığın görüldüğü vakalar bildirilmiştir, ancak bunlar nadirdir. Hala virüsün nasıl yayıldığı ve hastalığın ciddiyeti konusunda yüzde yüz bilgiye erişilmemiştir.

COVID-19 kişiden kişiye çok kolay yayılır. Bir virüsün kişiden kişiye ne kadar kolay yayıldığı değişebilir. COVID-19'a neden olan virüs, gripten daha verimli bir şekilde yayılıyor gibi görünüyor, ancak insanları etkilediği bilinen en bulaşıcı virüslerden biri olan kızamık kadar da bulaşıcı değil.

Koronavirüs Sinekler veya Keneler Aracılığıyla Bulaşabilir Mi?

Şu anda, CDC'nin bu yeni koronavirüs veya diğer benzer koronavirüslerin sivrisinekler veya keneler tarafından yayıldığını gösteren hiçbir verisi yok. COVID-19'un yayılmasının ana yolu kişiden kişiye bulaş şeklindedir. 

Kargo, Posta, Eşyalara Temas ile Koronavirüs Bulaşabilir Mi?

Koronavirüslerin genel olarak solunum yolu ile yayıldığı düşünülmektedir. Virüs bazı yüzeylerde kısa bir süre hayatta kalabilse de, kargodan, postadan, ürünlerden veya ambalajlardan yayılma olasılığı düşüktür. Bununla birlikte, insanların üzerinde virüs bulunan bir yüzeye veya nesneye dokunarak ve ardından kendi ağızlarına, burunlarına veya muhtemelen gözlerine dokunarak COVID-19 almaları mümkün olabilir, ancak bu, ana yol olarak düşünülmemektedir.



Hastalığa Yakalanmanız veya Hasta Biri İle Temas Halinde Yapmanız Gerekenler

COVID-19 hastası çoğu kişi evde iyileşebilir. Hastalık döneminde aşağıdaki önerilere uymanız gerekmektedir.

  • Tıbbi bakım için hastaneye gittiğiniz zamanların haricinde hasta olduğunuzda evde kalın.
  • COVID-19 hastalığına yakalandıysanız, yakın temas kurduğunuz kişileri bilgilendirin.
  • Mümkün durumlarda hasta bireyin kullanımı için farklı bir tuvalet ayarlayın.
  • Hasta olan kişiyi diğer aile üyelerinden izole edin.
  • Özellikle burnunuzu sildikten, öksürdükten veya hapşırdıktan sonra ellerinizi sık sık en az 20 saniye sabun ve suyla yıkayın.
  • Sabun ve su hemen bulunamıyorsa, en az% 60 alkol içeren alkol bazlı bir el dezenfektanı kullanın. Eller gözle görülür derecede kirliyse ellerinizi daima sabun ve suyla yıkayın.
  • Hasta olan kişi evde başkalarının yanındayken maske takmalıdır. 
  • Hasta kişiyle gereksiz temastan kaçınmak için hasta odasını ve banyoyu gerektiği gibi temizleyin.

Bununla birlikte, bazı kişilerin acil tıbbi müdahaleye ihtiyacı olabilir. Belirtileri izleyin ve ne zaman acil tıbbi yardım alacağınızı öğrenin.

Kendinizi ve başkalarını korumanın en iyi yolu, COVID-19 hastası biri ile temas ettiğinizi düşündüğünüzde kendinizi 14 gün evde kalarak karantinaya almaktır.



Koronavirüs Covid-19 Belirtileri Nelerdir?

COVID-19 belirtileri temastan sonra iki ila 14 gün arasında ortaya çıkabilir. Temastan sonra covid belirtilerinin henüz görülmediği sürece kuluçka süresi adı verilir. En sık karşılaşılan covid belirtileri genellikle ateş çıkması, öksürük, halsizlik ve bitkin hissetme olabilir. Erken koronavirüs belirtilerinde koku almanızda ve tat duyunuzda kayıp yaşamanız mümkündür.

Diğer covid belirtileri şunlardır:

• Nefes darlığı veya nefes alma güçlüğü 

• Kas ağrıları

• Üşüme

• Boğaz ağrısı

• Burun akıntısı

• Baş ağrısı

• Göğüs ağrısı

• Göz kızarıklığı

Bu listeye henüz tüm covid belirtileri dahil değildir. Kaşıntı, mide bulantısı, kusma ve ishal gibi az karşılaşılan diğer covid belirtileri olduğu da bilinmektedir. Çocuklarda yetişkinlere benzer covid belirtileri görülmekle birlikte, genelde hastalığı hafif geçirirler. 

COVID-19 belirtilerinin şiddeti hafif ve şiddetli olarak değişiklik gösterebilir. Bazı insanlarda çok az koronavirüs belirtisi görülürken, bazılarında hiç belirti görülmeyebilir. Koronavirüs belirtilerinin başlamasından bir hafta kadar sonra nefes darlığı ve pnömoni gibi belirtilerin seyri kötüleşebilir. 

İleri yaştaki insanların COVID-19’a yakalanma riski yüksektir; yaş ilerledikçe risk de artar. Kronik hastalığı bulunan insanlar da yüksek risk altındadır. COVID-19’a yakalanma riskini artıran bazı sağlık problemleri vardır. Kalp yetmezliği ve koroner kalp rahatsızlıkları, kanser, kronik obstrüktif akciğer hastalığı(COPD),Tip 1&2 diyabet, obezite, kronik böbrek hastalığı, orak hücre hastalığı, solid organ nakliyle zayıflamakta olan bağışıklık sistemi rahatsızlığı, astım, karaciğer hastalıkları, kistik fibrozis ve pulmoner fibrozis gibi kronik akciğer hastalıkları, beyin ve sinir sistemine bağlı hastalıklara sahip kişilerde görülme olasılığı daha yüksektir.

Covid 19 Erken Belirtiler

Bir kişiye koronavirüs bulaştıktan sonra semptomların ortaya çıkması 2-14 gün sürebilir. Koronavirüs 19 ortalama kuluçka süresi kabaca 5-6 gün gibi görünüyor.

Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre, koronavirüs semptomları hafif olabilir ve yavaş yavaş ortaya çıkabilir. Genellikle hastaneye yatış ihtiyacı 7. günden itibaren gerçekleşir.

Hastalık Kontrol ve Önleme Merkezleri (CDC), COVID-19'lu bir kişinin genellikle kuru öksürük ve nefes darlığı dahil olmak üzere çok çeşitli semptomlar yaşayabileceğini belirtmektedir.

Ayrıca aşağıdaki semptomlardan en az ikisinin bir kombinasyonuna sahip olabilirler:

  • ateş
  • titreme
  • kas ağrısı
  • baş ağrısı
  • boğaz ağrısı
  • yeni başlayan tat veya koku kaybı

Araştırmalara göre, koronavirüs hastalığında bu semptomların bazılarının yaygınlığı şöyle görünüyor:

Belirti Görülme Yüzdesi (%)
Kuru öksürük60.4
Nefes darlığı veya nefes almada zorluk41.1
Ateş55,5
Kas ağrısı44.6
Baş ağrısı42,6
boğaz ağrısı31.2
Koku ve tat bozukluğu64.4
Yorgunluk68,3

Covid 19, Soğuk Algınlığı, Grip, Alerji Belirtilerinin Farkları

BELİRTİLER ALERJİLER SOĞUK GRİP 
COVID-19


Vücutta AğrıNadiren 
TitremeYokYok
Yüksek AteşYokNadiren 
Baş AğrısıBazenBazenBazen
Burun TıkanıklığıBazenBazen
Burun AkıntısıBazenNadiren 
HapşırmaBazenNadiren 
Gözde yaşarma/kaşıntıYokYokYok
Kuru ÖksürükBazen
Nefes DarlığıBazenBazenBazen
HırıltıBazenBazenBazenBazen
Koku KaybıHafif Nadiren Nadiren 
Boğaz AğrısıBazenBazen
Mide Bulantısı,Kusma,İshalYokBazenBazenBazen

Koronavirüs Zatürre Oluşturabilir Mi?

COVID-19'a yakalanan çoğu insanda öksürük, ateş ve nefes darlığı gibi hafif veya orta şiddette semptomlar görülür. Ancak koronavirüse yakalanan bazı hastaların her iki akciğerde de şiddetli zatürreoluşmaktadır. COVID-19 pnömonisi ölümcül olabilen ciddi bir hastalıktır.

Zatürre, akciğerlerinizdeki küçük hava keselerinde iltihaplanmaya neden olan bir akciğer enfeksiyonudur. Bu hava keseleri nefes almak zor hale gelecek kadar çok sıvı ve irinle dolabilirler. Şiddetli nefes darlığı, öksürük, ateş, göğüs ağrısı, titreme veya yorgunluk olabilir.

COVID-19 enfeksiyonunuz zatürreye neden olmaya başlarsa, aşağıdaki belirtileri gözlemleyebilirsiniz:

  • Kalp atım sayısında artış
  • Nefes darlığı
  • Hızlı nefes alma
  • Baş dönmesi
  • Aşırı terleme

COVID-19 vakalarının yaklaşık %15'i şiddetlidir. Bu, bir hastanede oksijenle tedavi edilmeleri gerekebileceği anlamına gelir. Koronavirüs hastalarının yaklaşık %5'i kritik enfeksiyonlara sahiptir ve ventilatör ile dışarıdan oksijen desteğine ihtiyaç duyar.

Zatürre olan kişilerde akut solunum sıkıntısı sendromu (ARDS) adı verilen bir durum da oluşabilir. Bu sendrom hızla ortaya çıkan ve solunum problemlerine neden olan bir hastalıktır.

Koronavirüs akciğerlerinizde şiddetli iltihaplanmaya neden olur. Akciğerlerinizdeki hava keselerini oluşturan hücrelere ve dokulara zarar verir. Bu keseler, soluduğunuz oksijenin işlendiği ve kanınıza iletildiği yerdir. Hasar, dokunun kopmasına ve ciğerlerinizi tıkamasına neden olur. Keselerin duvarları kalınlaşabilir ve nefes almanızı çok zorlaştırabilir.



Koronavirüs Covid-19 Teşhisi

COVID-19 belirtileri gösteriyorsanız ya da hasta biriyle temasta bulunduysanız vakit kaybetmeden bir doktora haber verin. 

COVID-19’a neden olan virüs için teste ihtiyacınız olup olmadığı, yaşadığınız bölgeye göre değişiklik gösterebilir. Doktor muayenesinden sonra test yapılmasına karar verilebilir.

Doktorunuz öncelikle COVID-19 belirtilerine ve hasta biriyle temasınız bulunup bulunmadığına göre test yapmaya karar verebilir. Ciddi hastalık riskiniz yüksekse de test yapmanız istenebilir. 

COVID-19 virüsü testi sırasında pamuklu bir çubuk yardımıyla burnunuzdan ve boğazınızdan örnek alınır. Balgam çıkarıyorsanız, bu da test için yeterli olabilir. Alınan bu testler daha sonra laboratuvarda değerlendirilir ve COVID-19 virüsü olup olmadığına bakılır. 

Hastalığın seyri ve genel sağlık durumunuza göre uygun bir tedavi planı doktorunuz tarafından oluşturulur ve gerekli görüldüğü durumda detaylı tahliller, görüntülemeler ve ilaç tedavisi önerilir.

COVID-19 teşhisi konulduğu andan itibaren 14 gün boyunca kendinizi izole etmeli, insanlarla temastan kaçınmalısınız. Tedaviniz bitene kadar teması en az seviyede tutup, doktorunuz tarafından size önerilen uygulamaları yerine getirmelisiniz. Tedaviniz sona erdiğinden tekrar test yaptırıp, COVID-19 virüsünün vücudunuzda varlığını koruyup korumadığınıza baktırmanız gereklidir. Tedavi ve tedavi sonrasında iyileşme sürecini hızlandırmak için sağlınıza özen göstermelisiniz. 



Koronavirüs Hastalığını Daha Ağır Geçirmesi Beklenen Gruplar Hangileridir?

Koronavirüs hastalığını daha ağır geçirme riski yüksek olan gruplar şunları içerir:

  • Yaşlı yetişkinler
  • Altta yatan belirli tıbbi rahatsızlıkları olan her yaştan insan
  • Hamile insanlar da COVID-19 nedeniyle ciddi hastalık riski altındadır.

Koronavirüs Hastalığı Sırasında Almaktan Kaçınmanız Gereken İlaçlar?

Şu anda, tansiyon ilaçları veya ibuprofen gibi belirli bir ilacı almanın daha ağır COVID-19 hastalığına sebep olduğunu gösteren hiçbir kanıt yoktur.

  • İlaçlarınızı almaya ve doktorunuzun önerdiği şekilde tedavi planınıza uymaya devam edin. İlaçlarınızdaki herhangi bir değişiklik yalnızca doktorunuzla görüştükten sonra yapılmalıdır.
  • Sorularınız veya endişeleriniz varsa doktorunuzla iletişime geçin.

Engelli Bireyler Koronavirüs Açısından Yüksek Risk Grubunda Mıdır?

Engelli yetişkinlerin, obezite, kalp hastalığı, felç, diyabet, kronik böbrek hastalığı, kanser, yüksek tansiyon dahil ancak bunlarla sınırlı olmamak üzere COVID-19'dan kaynaklanan ciddi hastalık riskinin artmasına neden olabilecek altta yatan bir tıbbi duruma sahip olma olasılığı daha yüksektir. Ek olarak, bir engele sahip olmak, sosyal mesafeyi, maske takmayı ve el hijyeni uygulamayı zorlaştırabilir.

Mevsimsel Alerjiler Koronavirüs Hastalığının Bulaşma Riskini veya Ciddiyetini Arttırır Mı?

Şu anda, mevsimsel alerjilere sahip olmanın COVID-19'a yakalanma riskini artırıp artırmadığını veya COVID-19 hastalığında daha şiddetli semptomlara neden olup olmadığını bilmek için yeterli bilimsel bilgi bulunmamaktadır. Yaşlı yetişkinlerin ve obezite, diyabet veya kalp, akciğer hastalığı gibi altta yatan ciddi tıbbi rahatsızlıkları olan kişilerin COVID-19 hastalığına yakalandığında daha ciddi komplikasyonlar geliştirme riskinin daha yüksek olduğunu biliyoruz. 

Hamilelerde Koronavirüs

COVID-19 semptomlarınız varsa doktorunuza söylemeniz gerekmektedir. Hamileyseniz, koronavirüsün (COVID-19) sizi, bebeğinizi ve hamilelik bakımınızı nasıl etkileyeceğinden emin olamayabilirsiniz.

Hamilelik ve koronavirüs kapma riskiniz

Hamileyseniz, COVID-19 alma şansınız herkesten daha yüksek değildir 

Hamile kadınlar önlem olarak orta derecede riskli (klinik olarak savunmasız) gruptadır. Bunun nedeni, hamileyseniz bazen grip gibi virüslerden daha fazla risk altında olabilmenizdir.

Hamileliğiniz boyunca ve özellikle 28 haftadan fazla hamileyseniz (3. trimesterde) sosyal mesafe tavsiyelerini takip etmek önemlidir.

Doğmadan önce bebeğinize COVID-19 geçirmeniz mümkün olabilir. 

 COVID-19'un düşüklere neden olduğuna veya bebeğinizin hamilelikte nasıl geliştiğini etkilediğine dair hiçbir kanıt yok.

Hamileyseniz ne yapmalısınız?

Hamile olduğunuzu öğrenir öğrenmez bir hekim başvurun

Pandemi döneminde hamileyseniz bunlara çok dikkat edin

• Ellerinizi düzenli olarak yıkayın

• Olabildiğince evde kalın ve diğer insanlardan en az 2 metre (3 adım) uzakta kalmak gibi sosyal mesafeyle ilgili tavsiyelere uyun

• COVID-19 semptomları olan herkesten uzak durun

28 haftadan fazla hamileyseniz, bu tavsiyelere uymanız özellikle önemlidir.

Yapmamanız söylenmedikçe, yine de tüm hamilelik (doğum öncesi) taramalarınıza ve randevularınıza gitmeniz gerekir

COVID-19'unuz varsa ve doğuma giriyorsanız

COVID-19 semptomlarınız varsa ve doğuma girerseniz, bir doktorun (doğum uzmanı) önderlik ettiği bir birimde doğum yapmanız tavsiye edilir. Bu, takımın size ve bebeğinize daha yakından bakabilmesi içindir.

Sadece hamile kadınlar ve COVID-19'lu kişiler için olan doğum ünitesinde bir alanda bakılacaksınız.

Ebelerin ve doğum ekibinin önlük, maske veya göz koruması ekipmanları ile doğumunuzu gerçekleştirecektir. Bunlar sizi, bebeğinizi ve sizinle ilgilenen personeli güvende tutmak ve enfeksiyonun yayılmasını durdurmak içindir.

COVID-19'a sahip olmak, vajinal veya sezaryen doğumunuz üzerinde herhangi bir etkiye sahip olmamalıdır.

Hastanemizdeki tüm doğum ekibimize sizi ve bebeğinizi nasıl güvende tutacakları konusunda eğitim verildi. En iyi bakımı almanızı sağlayacak ve doğum tercihlerinize mümkün olduğunca yakından saygı göstereceklerdir.

Doğumdan sonra

Bebeğiniz doğduktan sonra, bebeğiniz hasta olmadığı ve yenidoğan ünitesinde bakıma ihtiyacı olmadığı sürece cilt teması sağlayabilmelisiniz.

Ayrıca emzirmeye teşvik edileceksiniz. COVID-19'un bebeğinize anne sütünden geçebileceğine dair hiçbir kanıt yoktur, bu nedenle emzirmenin faydaları ve sunduğu koruma, tüm risklerden ağır basar.

Yeni doğan bebeğinizle bu zamanın tadını çıkarmanın yanı sıra, herhangi bir rahatsızlık belirtisinin farkında olmak da önemlidir. Şu anda ne yapılacağını bilmek zor olabilir. 

 Örneğin, bebeklerin yeni doğan sarılığına yakalanması yaygındır . Sarılık genellikle zararsızdır, ancak belirtileri fark edebilmek ve bebeğinizde varsa tıbbi yardım almak önemlidir.

Çocuklarda Koronavirüs

Çocuklarda Koronavirüs Hastalığına Yakalanma Riski Nedir?

Çocuklara COVID-19'a neden olan virüs bulaşabilir ve çocuğunuz koronavirüs hastalığı geçirebilir. COVID-19'lu çocukların çoğu hastalığı hafif semptomlar veya hiç semptomları olmadan ("asemptomatik") şekilde atlatır. Yetişkinlere kıyasla COVID-19 hastalığı çocuklarda daha nadir görülmektedir. 1 yaşından küçük bebeklerin ve farklı tıbbi rahatsızlıkları olan çocukların COVID-19 hastalığını daha ağır geçirme olasılığı daha yüksektir. Bazı çocuklar, multisistem inflamatuar sendrom (MIS-C) adı verilen COVID-19 ile bağlantılı, nadir fakat ciddi bir hastalık geliştirebilir.

Multisistem Enflamatuar Sendrom (MIS-C) Nedir?

Çocuklarda multisistem enflamatuar sendrom (MIS-C), kalp, akciğerler, böbrekler, beyin, deri, gözler veya gastrointestinal organlar dahil olmak üzere farklı vücut parçalarının iltihaplanabildiği COVID-19 ile ilişkili ciddi bir hastalıktır.

Çocuğum Kronik Hastalıkları Olan Yaşlı Bireyler İle Yan Yana Gelebilir Mi?

Yaşlı bireyler ve kronik hastalıkları olan insanlar, COVID-19 hastalığını çok daha ağır geçirme riski altındadır. COVID-19 hastalığından ciddi hastalık riski yüksek olan kişileri korumak için ekstra önlemler almayı düşünebilirsiniz.

  • Çocuğunuzu, aynı evde kalan yaşlı ve kronik hasta bireylerden uzak tutun.
  • COVID-19 için daha yüksek risk taşıyan yaşlı bir yetişkin veya kronik hastalığı olan biri çocuğunuza bakıyorsa çocuğunuzun diğer insanlarla iletişimini sınırlayın.
  • COVID-19 nedeniyle ağır hastalık riski yüksek olan büyükanne ve büyükbabaları, yaşlı aile üyelerini ve aile üyelerini görmek için ziyaretleri veya gezileri erteleyin. Sanal olarak veya mektup yazarak iletişim kurun.

Çocuğunuzun Kronik Hastalığı Var İse Yapmanız Gerekenler

Kronik hastalıkları olan çocuklar, kronik hastalıkları olmayan çocuklara kıyasla koronavirüs hastalığını daha ağır geçirebilmektedir. Çocuklarda hangi tıbbi durumların koronavirüs hastalığında artmış riskle ilişkili olduğuna dair mevcut kanıtlar sınırlıdır. Obezite, şiddetli genetik bozukluklar, ciddi nörolojik bozukluklar, kalıtsal metabolik bozukluklar, orak hücre hastalığı, doğuştan gelen kalp hastalığı, diyabet, kronik böbrek hastalığı, astım ve diğer kronik akciğer hastalığı veya bağışıklığı zayıflatan ilaçlara bağlı immünosüpresyon çocuklarda koronavirüs hastalığının daha ağır geçmesine sebep olabilecek durumlardır. Aileler, hastalanmayı önlemeye yönelik tavsiyelere ek olarak, kronik hastalıkları olan çocuklar için aşağıda önerilen adımları atabilir.

  • Sizin veya diğer düzenli bakıcıların hastalanması ve çocuğunuza bakamama ihtimaline karşı, potansiyel alternatif bakıcıları belirlemeyi düşünün. Mümkünse, bu alternatif bakıcıları COVID-19'dan kaynaklanan ciddi hastalık için yüksek risk altında olmayan kişilerden seçin. 
  • Çocuğunuz evde kişisel bakıcılardan, doğrudan destek uzmanlarından veya terapistlerden gelen hizmetler gibi herhangi bir destek bakım hizmeti alıyorsa, çocuğunuzun doğrudan bakım sağlayıcıları veya ailenizdeki herhangi biri hastalanırsa ne yapacağınızı planlayın.

Çocuğuma Koronavirüs Testi Yaptırmalı Mıyım?

Her çocuğun test edilmesine gerek yok. Aşağıdaki durumlarda, bebeğinizin veya çocuğunuzun COVID-19 için test edilmesi gerekebilir:

  • COVID-19 semptomları varsa 
  • COVID-19 testi pozitif çıkan biriyle yakın temasta bulunduysa
  • COVID-19 bulaşması riskini arttıran faaliyetlerde bulunduysa

Çocuğunuz COVID-19 semptomları olduğu veya COVID-19'lu biriyle yakın teması olduğu için test ediliyorsa, izolasyonu veya karantinayı güvenli bir şekilde sona erdirene kadar çocuğunuzu evde tutun ve doktorunuzun tavsiyelerine uyun. 



Koronavirüs Covid-19 Komplikasyonları

COVID-19 hastalarının çoğunda belirtiler hafif ya da orta şiddette görülmekle birlikte, bu hastalık ciddi sağlık sorunlarına yol açabilir ve bazı kişilerde ölüme bile sebep olabilir. İleri yaştaki insanlar ve kronik hastalığı olan kişilerde COVID-19 çok ciddi sorunlara neden olabilir. 

Bu komplikasyonlardan bazıları şu şekildedir:

• Pnömoni ve solunum güçlüğü 

• Organ yetmezliği

• Kalp hastalıkları

• Akut solunum sıkıntısı sendromu

• Kan pıhtılaşması

• Akut böbrek hastalığı

• Viral ve bakteriyel enfeksiyonlar



Koronavirüs Tedavisi

COVID-19 hastası birçok kişi hastalığı hafif atlatır ve destekleyici bakımla tedavi edilebilir. Destekleyici bakım semptomları hafifletmeyi amaçlar ve şunları içerebilir:

  • Ağrı kesiciler (ibuprofen veya asetaminofen)
  • Öksürük şurubu veya ilaç
  • Dinlenme
  • Sıvı alımı

Hafif semptomlarınız varsa, doktorunuz evde iyileşmenizi tavsiye edebilir. Belirtilerinizi izlemek ve hastalığı başkalarına yaymamak için size özel talimatlar verebilir. Muhtemelen hastayken kendinizi ailenizden ve evcil hayvanlardan mümkün olduğunca izole etmeniz, insanların ve evcil hayvanların yanındayken bir maske takmanız ve ayrı bir yatak odası, banyo kullanmanız istenecektir.

Doktorunuz büyük olasılıkla tıbbi bakım dışında bir süre evde yalnız kalmanızı tavsiye edecektir. Doktorunuz sizi düzenli olarak takip edecektir. Evde izolasyonu ne zaman sona erdirebileceğiniz konusunda doktorunuzdan ve yerel sağlık departmanından gelen yönergeleri izleyin.

Ağır semptomların varlığında hastanede tedavi gerekmektedir. Koronavirüsün kesin tedavisi hala keşfedilememiştir ve ilaçlar üstüne gerçekleştirilen çalışmalar sürmektedir. Mevcut zaatürre ilaçlarının hastalık tedavisinde kullanılıp kullanılmayacağı konusunda araştırmalar devam etmektedir. Hastalık virüs kaynaklı olduğu için tedavide antibiyotikler etkili değildir. Hastanedeki tedavi semptomların hafifletilmesi ve bağışıklık sisteminin hastalığı yenmesinin sağlanmasını amaçlamaktadır.



Koronavirüs Covid-19 Nasıl Önlenebilir?

Dünya Sağlık Örgütü’nün COVID-19’a karşı önerdiği bazı önlemler şu şekildedir; 

• Hasta veya belirtileri olan kişilere 2 metreden fazla yaklaşmayın. 

• Diğer insanlarla aranızda en az 2 metre mesafe bulundurun. Hastalığa yakalanma riskiniz yüksekse bu uygulamaya özen gösterin. Etrafınızdaki insanlar farkında olmadan COVID-19 virüsü taşıyabilir. 

• Ellerinizi sabun ve su ile en az 20 saniye yıkayın, ya da en az %60 alkol içeren el dezenfektanları kullanın. 

• Ağız ve burnunuzu özellikle kalabalık olan, temastan kaçınmanın zor olduğu halka açık yerlerde, bez maskeyle koruyun. Cerrahi maskeler günlük kullanım için idealdir. 

• Hapşırırken ve öksürürken ağzınızı ve burnunuzu bir mendille veya dirseğinizin içiyle kapayın. Kullanılmış mendili atın, ellerinizi yıkayın. 

• Gözünüze, burnunuza ve ağzınıza dokunmaktan kaçının. 

• Hastaysanız tabak, bardak, havlu, çarşaf ve diğer ürünleri başkalarıyla birlikte kullanmayın. 

• Kapı kolları, elektrik düğmeleri, elektronik cihazlar ve tezgahlar gibi yüzeyleri her gün temizleyin ve dezenfekte edin. 

• Hastaysanız evde kalın, işe, okula veya halka açık yerlere gitmeyin. Toplu taşıma araçlarını kullanmayın.

Dezenfektanlar Mutasyonlu Covid Virüslerini Öldürebilir Mi?

COVID-19'a genetik mutasyonlar, dezenfektanların etkinliğini etkilemez. Bir virüsün yok edilmesi fiziksel özelliklerine bağlıdır ve son genetik değişiklikler, COVID-19'a neden olan virüsün temel fiziksel özelliklerini değiştirmemiştir.

Tesisler ve evler için temizlik ve dezenfeksiyon önerileri hakkında daha fazla bilgi edinin.

Lens Kullanan Kişiler Covid İçin Özel Bir Önlem Almalı Mı? 

  • Şu anda, kontakt lens kullanıcılarının COVID-19 edinme riskinin gözlük kullananlara göre daha fazla olduğunu gösteren hiçbir kanıt yoktur.
  • Kontakt lens kullanıcıları, lensleri kullanmadan önce her zaman sabun ve suyla el yıkamak gibi, kontakt lensle ilgili enfeksiyonların bulaşmasını önlemeye yardımcı olmak için güvenli kontakt lens kullanımı ve hijyen alışkanlıklarını sürdürmelidir.
  • Sağlıklı kişiler, göz sağlığı uzmanlarının önerdiği şekilde kontakt lenslerini takmaya ve bakımına devam edebilirler.

Koronavirüsten korunmak için el yıkama mı yoksa dezenfektan kullanımı mı?

El yıkama, kendinizi ve ailenizi hastalanmaktan korumanın en iyi yollarından biridir. Özellikle burnunuzu sildikten, öksürdükten veya hapşırdıktan sonra, banyoya gittiğinizde, yemek sırasında veya yemek hazırlamadan önce ellerinizi sık sık en az 20 saniye sabun ve suyla yıkayın. Sabun ve su hemen bulunamıyorsa, en az% 60 alkol içeren alkol bazlı bir el dezenfektanı kullanın.


Ne zaman doktora görünmelisiniz?

COVID-19 belirtileri taşıyorsanız ya da COVID-19 hastasıyla temasta bulunduysanız, en yakın zamanda bir doktora danışın. Doktora gitmeden önce belirtilerinizi ve temasınızı sağlık çalışanlarına bildirin. 

COVID-19 belirtileri acil seviyedeyse vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna gidin. Acil belirtiler arasında;

• Nefes alma güçlüğü

• Göğüste devam eden ağrı ve baskı

• Uyanık kalmada güçlük

• Bilinç bulanıklığı

• Dudak veya yüzün mavileşmesi görülebilir. 

Koronavirüs (Covid-19) Sık Sorulan Sorular

Koronavirüs (Covid-19) Yüzeylerde Yaşayabilir Mi? Ne Kadar Yaşar?

Çok sayıda araştırma, koronavirüsün çeşitli gözenekli ve gözeneksiz yüzeylerde ne kadar süre hayatta kalabileceğini araştırdı.Gözenekli yüzeylerde yapılan çalışmalar, canlı virüsün dakikalar ila saatler içinde öldüğünü bildirirken; gözeneksiz yüzeylerde, canlı virüs günler veya haftalar boyunca varlığını devam ettirebilir. Gözenekli yüzeylere kıyasla gözenekli yüzeylerde SARS-CoV-2'nin belirgin, nispeten daha hızlı etkisizleşmesi, gözenekler içindeki kılcal harekete ve daha hızlı aerosol damlacık buharlaşmasına bağlanabilir.

Yüzeyde hayatta kalma çalışmalarından elde edilen veriler, tipik kapalı ortam koşulları altında paslanmaz çelik, plastik ve cam gibi yaygın gözeneksiz yüzeylerde 3 gün (72 saat) içinde bulaşıcı covid 19 ve diğer koronavirüslerde virüsün %99 beklenebileceğini göstermektedir.

COVID-19'a neden olan virüsün yüzeylerde ne kadar süre hayatta kaldığı belli değil, ancak diğer koronavirüsler gibi davranması muhtemel görünüyor. Koronavirüsler farklı yüzeylerde 2 saat ile 9 gün arasında değişen sürelerde hayatta kalabilirler.

Hayatta kalma süresi, yüzey tipi, sıcaklık, bağıl nem ve virüsün spesifik türü dahil olmak üzere bir dizi faktöre bağlıdır.

Koronavirüs (Covid 19) Ter, İdrar veya Gözyaşı İle Bulaşabilir Mi?

COVID-19 bir solunum yolu hastalığı olduğundan, virüsün bulaşmasını önlemeye yönelik uygulamalar, öksürme veya hapşırma yoluyla atılan mukus ve damlacıklara odaklanıyor.

Dışkı: SARS-CoV-2 RNA tespit edildi, ancak bu tür örneklerdeki virüsün bulaşıcı olup olmadığı henüz bilinmiyor.

Kusmuk, idrar, anne sütü, meni: Enfekte bir kişiden bu tür sıvıların canlı, bulaşıcı SARS-CoV-2 içerip içermediği henüz bilinmemekte.

Gözyaşı: Amerikan Oftalmoloji Akademisi'nden yapılan bir uyarı, aynı zamanda konjonktivit (pembe göz), göz küresi ve göz kapağı iltihabı olan bir COVID-19 hastasının "göz salgılarında" virüsün bulunduğuna işaret etti. Diğer COVID-19 hastalarının gözyaşlarında bulunamadı.

Ter: Koronavirüsün terleme yoluyla yayılabileceğine dair bir kanıt yok - ancak bazı araştırmalar, terin "bir kişinin burnundaki sıvıya teması veya kişi öksürmesi sonrası" virüsü başka bir kişiye bulaştırabileceğini raporlamaktadır.

Covid 19 ve Diyabet

Diyabetli kişilerin COVID-19'a yakalanma olasılığının genel popülasyondan daha yüksek olup olmadığını gösterecek yeterli veri yok. Diyabetli kişilerin karşılaştığı sorun, virüsü kapma risklerinin yüksek olması değil, alırlarsa daha kötü komplikasyonlar yaşama risklerinin daha yüksek olmasıdır. Ayrıca, bir kişinin sahip olduğu sağlık problemleri (örneğin, diyabet artı kalp hastalığı), COVID-19'dan bu ciddi komplikasyonların oluşma risklerini artırır. Yaşlı insanlar da virüsü kaparlarsa daha yüksek komplikasyon riski altındadır.

Diyabetli kişilerin COVID-19 sebebiyle ciddi problemler geliştirme olma olasılığı daha yüksektir. Genel olarak, diyabetli kişilerin herhangi bir virüsle enfekte olduklarında daha şiddetli semptomlara ve komplikasyonlara sahip olma olasılığı daha yüksektir. Ancak diyabetiniz kontrol altındaysa, COVID-19 u çok ağır geçirme riskiniz muhtemelen daha düşük olacaktır. Diyabete ek olarak kalp hastalığı veya başka komplikasyonlara sahip olmak, diğer viral enfeksiyonlar gibi COVID-19'dan ciddi şekilde hastalanma riskini arttırabilir, çünkü birden fazla durum vücudunuzun enfeksiyonla savaşmasını zorlaştırır.

Viral enfeksiyonlar, diyabetli kişilerde iltihabı artırabilir. Buna hedefin üzerindeki kan şekerleri de neden olabilir ve bu iltihaplanma daha ciddi komplikasyonlara katkıda bulunabilir.

Koronavirüs Uyku Problemi Yapar Mı?

Devam eden COVID-19 salgını sırasında uyku problemlerinin de sayısı artmaktadır. Ancak yapılan çalışmalarda, uyku sorunlarının daha yüksek düzeyde psikolojik sıkıntı ile ilişkili olduğu bulunmuştur. Uyku problemlerini tedavi eden etkili programların kullanılması ile psikolojik sıkıntı azaltılabilir. Psikolojik sıkıntıları tedavi eden etkili programların kullanılması, uyku sorunlarının azalmasını sağlayabilir.

Kan Grupları ve Covid İlerleyişi Arasında Bir İlişki Var Mı?

Birçok çalışma, A kan grubunun, kişiyi koronavirüs ile enfeksiyona karşı artan duyarlılığa yatkın hale getirebileceğini ve tip O ve Rh negatif kan gruplarının koruyucu olabileceğini bildirmektedir. Bu yeni bir trend gibi görünse de, kan grubunun klinik sonuçlar üzerindeki etkisi belirsizliğini koruyor. Şu anda, kan grubu ile COVID-19 ile ilişkili hastalık şiddeti veya ölüm oranı arasında herhangi bir ilişki yok gibi görünüyor. Mevcut literatür, viral hastalık veya mortalitenin öngörü modelinin bir parçası olarak kan grubunu desteklememektedir. Kan gruplarının koronavirüs enfeksiyonuna yatkınlığa yol açabileceği ve nihayetinde viral enfeksiyon ve hastalığa karşı önlemler geliştirebileceği moleküler mekanizmaları anlamak için daha ileri çalışmalar gereklidir.

Koronavirüs (Covid 19) Neden Ölümcül?

Şiddetli Akut Solunum Sendromu koronavirüsü (SARS-CoV-1 ve SARS-CoV-2) ve Orta Doğu solunum sendromu koronavirüsü (MERS) gibi koronavirüs 19 enfeksiyonu da, özellikle akciğerler gibi büyük organlarda önemli doku hasarına sebep olarak organ yetmezliği riskini arttırır ve ölüme neden olabilir.

Bu hasardan sorumlu mekanizmaların ayrıntılı bir açıklaması, her bir varyantın farklı enfeksiyon ve ölüm riskleri sunan benzersiz özelliklere sahip olması nedeniyle hala net olmaktan uzaktır.

Covid 19 Sonrası Sırt ve Kas Ağrıları Görülür Mü?

Covid 19 hastalığı hareketinizi kısıtlayabilir. Düzenli olarak hareket ettiğimizde eklemler ve kaslar daha sağlıklıdır. Hareketsizlik ağrı ve sızılara, sertliğe ve kas güçsüzlüğüne neden olabilir. Kas zayıflığı, ayakta durmak, merdiven çıkmak, ellerinizle nesneleri tutmak veya kollarınızı başınızın üzerine kaldırmak gibi aktivitelerde zorluklara yol açabilir. COVID hastalığınız sırasında ihtiyaç duyulan bazı tedaviler, bazı eklem ve kaslarınıza ekstra baskı, zorlamalar getirmiş olabilir. Bunlar yeni veya artmış eklem ve kas problemlerine neden olmuş olabilir.

Koronavirüs (Covid-19) Nedir? Coronavirus Belirtileri ve Tedavisi Hakkında Bizimle İletişime Geçin

Koronavirüsün (Covid-19) gün gün belirtileri nelerdir, nasıl bulaşır?

COVID-19, farklı kişileri farklı şekillerde etkilemektedir. Uzmanların yaptığı araştırmalara göre, hapşırma, burun akıntısı, boğazda yanma gibi klasik nezle belirtisi de korona semptomu olabiliyor. Ancak her hapşırma ve burun akıntısı covid-19 belirtisi olmayabiliyor. Peki, koronavirüsün en yaygın belirtileri nelerdir, nasıl bulaşır? İşte, Sağlık Bakanlığı’nın bilgilendirmelerine göre koronavirüsün belirtileri gün gün şu şekilde;

En yaygın semptomlar:

  • Ateş
  • Kuru öksürük
  • Yorgunluk
  • Daha seyrek görülen semptomlar:
  • Ağrı ve sızı
  • Boğaz ağrısı
  • İshal
  • Konjunktivit
  • Baş ağrısı
  • Tat alma veya koku duyusunun kaybı
  • Ciltte döküntü ya da el veya ayak parmaklarında renk değişimi

Ciddi semptomlar:

  • Solunum güçlüğü veya nefes darlığı
  • Göğüs ağrısı veya göğüste baskı
  • Konuşma veya hareket kaybı

KORONAVİRÜS NASIL BULAŞIR?

COVID-19, hasta kişilerin öksürme, hapşırma veya konuşmayla ortaya saçtığı damlacıkların ortamdaki diğer bireyler tarafından solunması, damlacıkların yapıştığı yüzeylere dokunduktan sonra ellerin ağız, burun veya göze götürülmesiyle bulaşmaktadır.

KORONAVİRÜS NE KADAR SÜRER?

Virüsle enfekte olan kişiler ortalama 5-6 gün içinde semptomları göstermeye başlar. Bununla birlikte, bu süre 14 günü bulabilir.

KORONAVİRÜS İLK BELİRTİLERİ NELER? (GÜN GÜN)

  • 1-3. gün: Soğuk algınlığı ve gribe benzeyen belirtiler. Hafif ateş ve boğaz ağrısı görülebilir. Bağışıklık zayıfsa mide bulantısı ve ishal görülebilmektedir.
  • 4. gün: Boğaz ağrısı ile seste boğuklaşma söz konusudur. Yeme ve içmede zorluk yaşanabilir ve hafif baş ağrısı ile birlikte ishal başlar.
  • 5. gün: Boğaz ağrısı şiddetlenir. Yeme ve içme oldukça ağrılı bir hale gelir. Vücutta eklem ağrıları başlar.
  • 6. gün: Kuru öksürük başlar. Halsizlik ve mide bulantısı artar. Zaman zaman nefes almada zorluk yaşanabilir.
  • 7. gün: Ateş yükselir. Öksürük ve balgam artar. Bununla birlikte kusma çok şiddetli bir hale gelir.
  • 8. gün: Nefes alıp vermede güçlük artar. Göğüs bölgesi çok ağır olarak hissedilir. Öksürükle birlikte baş ve eklem ağrısında artış gözlemlenir. Vücut sıcaklığı 38 derecenin üzerine çıkar.
False

Coronavirus Nedir? Coronavirus Ne Demek?

İlk olarak Çin’in Wuhan bölgesinde, 2019 yılı Aralık ayının başında görülüp, bu bölgedeki yetkililer tarafından tanımlandığı için gayri resmi Wuhan koronavirüsü adıyla da bilinen yeni koronavirüs solunum yolu enfeksiyonuna neden olan ve insandan insana geçebilen bulaşıcı bir virüstür.

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) tarafından virüsün resmi adı SARS-CoV-2 (Şiddetli Akut Solunum Sendromu-Koronavirus-2) olarak belirlenmiştir. Dünya Sağlık Örgütü virüsün neden olduğu hastalığı tanımlamak için COVID-19 terimini kullanmaktadır.

30 Ocak 2020'de CoViD-19, Dünya Sağlık Örgütü tarafından küresel bir sağlık acil durumu ilan edilmiştir. 11 Mart 2020 tarihinde ise virüs pandemi, yani küresel salgın hastalık olarak ilan edilmiştir.

Yeni Coronavirus Nedir? (Covid-19)

Yeni koronavirüs hastalığı (Covid-19), ilk olarak 13 Ocak 2020 tarihinde Çin’in Vuhan eyaletinde yüksek ateş ve nefes darlığı ile tanımlanan yeni viral solunum yolu hastalığıdır. Hastalığın damlacık ve temas yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Oluşturduğu küresel salgın durumundan ötürü pandemi olarak tanımlanmaktadır.

Yeni koronavirüs hem hayvanları, hem de insanları etkileyebilen koronavirüs ailesinin bir türüdür. Geçmişe bakıldığında koronavirüs ailesinden bazı farklı virüslerin, MERS (Orta Doğu Solunum Sendromu) ve SARS (Şiddetli Akut Solunum Sendromu) gibi şiddetli görülen solunum hastalıklarına sebep olduğu görülmektedir.

Koronavirüsler, elektron mikroskobuyla bakıldığından yuvarlak ve üzerinde çıkıntıları olan bir taça benzetildiği için, Latince’de taç anlamına gelen koronadan kelimesiyle adlandırılmışlardır

Toplumumuzda yıllardır koronavirüsler görülmektedir. Bunların en basitleri ve en sık görüleni nezledir. Burun akıntısıyla birlikte üst solunum yolu enfeksiyonuna neden olan, 20 farklı virüs türünün bir grubu da koronavirüstür.

Koronavirüs ailesinden pek çok diğer koronavirüs, yeni koronavirüse göre daha hafif semptomların görüldüğü, daha hafif seyirli hastalıklara neden olmaktadır. Bu nedenle koronavirüsler, konu soğuk algınlığı gibi hastalıklar olduğunda herhangi bir paniğe yol açmamıştır.

Zaman zaman koronavirüsler insanlar ve hayvanlar arasında geçiş gösterebilmektedir. Virüslerin genetik bilgisi, RNA’sının mutasyona uğraması sebebiyle değişiklik göstermektedir. Özellikle yüzey proteinlerinde hücreye tutunup, içeriye girmekte kullandığı proteinlerde değişiklik yaratarak, daha önce oluşmuş bağışıklık sisteminden kaçmakta, hem de daha hızlı çoğalıp hücrelere çok daha fazla zarar verebilmektedir.

Daha önce SARS adı verilen virüs, bugünkü yeni koronavirüse çok benzer bir hastalık oluşturdu. SARS ismi, şiddetli akut solunum sendromunun İngilizce karşılığının baş harfleri kullanılarak oluşturulmuş isimdir. Günümüzde gündemde olan koronavirüs için de, ikinci SARS virüsü benzetmesi kullanılmaktadır.

Bunun dışında koronavirüs ailesinden bir başka virüs de ciddi hastalık oluşturabilme potansiyeli ve neden olduğu salgınlarla dünya gündemine gelmişti. MERS ismi verilen, Orta Doğu Solunum Sendromu, develerden insanlara geçiş gösteren bir koronavirüs türünün neden olduğu hastalık, bir süre Orta Doğu bölgesinde bir epidemi oluşturmuştur.

Ancak MERS’in hastalık bakımından etkileri bütün dünyada görülmediği için pandemi olarak adlandırılmamıştır. MERS hala daha Orta doğu bölgesinde belirli aralıklarla zaman zaman olgular şeklinde görülmektedir.

Şu anda etkilerini gördüğümüz koronavirüs hastalığının, ilk olarak 2019 yılında tanımlanması nedeniyle, küresel olarak kabul gören adı CoViD-19’dur.

Video Galeri

Yeni Koronavirüs (Covid-19) Nasıl Bir Virüstür?

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz “Koronavirüs (Covid-19)” ile ilgili soruları yanıtlıyor.

Virüs Nedir?

Virüsler kendi kendini çoğaltabilen, en basit organizmalar olarak bilinmektedir. Sadece genetik yapısını taşıyan DNA veya RNA denilen molekülleri çevreleyen bir protein tabakasından ibarettir.

Bazı virüslerde örneğin yeni koronavirüste olduğu gibi zarf adı verilen, onu çevreleyen bir yağ tabakası bulunmaktadır. Bu kadar basit bir organizmanın kendi kendine dışarda çoğalma yeteneği yoktur.

Virüsler zorunlu hücre içi parazitidirler; konak adı verilen, kendilerinin özgün bir şekilde seçtiği hücrenin içerisine girdikleri zaman çoğalma yetenekleri olan mikroorganizmalardır. Bu durumu bilgisayar virüslerine benzetebiliriz.

Bilgisayar virüsleri de çok küçük bir programdır; tek başına bir bilgisayarı işletip, çalıştıramaz. Mutlaka kendini çoğaltabilmek için bilgisayar programı içerisine girip oradaki işletim sistemini kullanarak, kendisinin kopyalarını başka bilgisayarlara göndermeyi hedefler.

Bilgisayar programı nasıl kendini çoğaltıp yayılıyorsa, bu programlara virüs benzetmesi doğadakine benzer bir örnektir.

Virüsler, çok özgül hücreleri seçerler; örneğin yeni koronavirüs, solunum yolu mukozalarını sevdiği için damlacık yoluyla insandan insana bulaşma özelliğindedir. Virüsün, solunum yolu mukozalarına girdiği zaman çoğalıp dokulara zarar vermesi belirli bir süre aldığı için bu süreye kuluçka dönemi denilmektedir.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Belirtileri Nelerdir?

Yeni koronavirüs enfeksiyonu belirtileri arasında ateş, öksürük, nefes darlığı ve solunum güçlüğü bulunur. Daha ağır vakalarda enfeksiyon zatürreye, akut solunum yetmezliğine, böbrek yetmezliğine ve hatta ölüme neden olabilir.

Bütün virüs türleri gibi zaman içinde sürekli evrimleşen koronavirüsler 2002 senesinden itibaren grip benzeri semptomlar gösteren daha ciddi sağlık sorunlarına neden olmaya başlamıştır.

Koronavirüsler hayvanlar ve insanlar arasında bulaşma riski taşıyan, yani zoonik virüslerdir. Geçmişte MERS adıyla bilinen Orta Doğu Solunum Sendromu’nun develerden, SARS adıyla bilinen Şiddetli Akut Solunum Sendromu’nun da misk kedilerinden insana geçtiği düşünülmektedir.

Koronavirüs enfeksiyonlarının yayılmasını önlemek için standart öneriler arasında düzenli olarak alkollü el dezenfektanları veya su-sabunla el yıkanması ve temizliği, öksürme ve hapşırma sırasında ağız ve burnun mendil veya dirsek içi ile kapatılması, bu semptomları gösteren kişilerle yakınlaşmaktan kaçınılması yer alır. Kullanılan mendilin derhal çöpe atılması gereklidir.

Koronavirüs vakalarının görüldüğü yerlerde canlı hayvan pazarlarından uzak durulması tavsiye edilir.

Koronavirüsün belirtileri arasında en sık karşılaşılan semptomlar birkaç gün boyunca devam eden yüksek ateş, baş ağrısı ve kuru öksürük olarak bilinmektedir. Fakat bazı hastalarda aşağıdaki semptomlarda gözlemlenmektedir;

  • Nefes darlığı,
  • Balgamlı öksürük,
  • Boğaz ağrısı,
  • Kas ve eklem ağrıları,
  • Mide bulantısı veya kusma,
  • İştahsızlık,
  • Burun akıntısı,
  • Baş ağrısı,
  • Ağır solunum yetmezliği,
  • Böbrek yetmezliği gibi durumlar koronavirüsün belirtileri arasında yer alabilmektedir.

Koronavirüsü belirtileri gösteren kişilerin ilgili sağlık kurumlarına gitmeden önce, çevresindeki kişilere bulaştırmamak için maske takarak önlem alması gerekmektedir.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Tedavisi Nasıl Yapılır?

SARS-CoV-2 Akut Solunum Yolu Hastalığı için şu anda belirli bir kesin tedavi yolu mevcut değildir. Gerçekleştirilen tedavi ateş, kuru öksürük ve nefes darlığı gibi belirtilerin hafifletilmesine odaklanır.

Mevcut zatürre tedavilerinin, bu hastalık için etkin olup olmadığı yönünde araştırmalar sürmektedir. Hastalık virüs temelli olduğu için antibiyotikler etkili değildir.

Koronavirüs (COVID-19) hastalığının teşhis edilmesinin ardından hastalığın belirtilerini kontrol etmek için doktor kontrolünde ağrı kesici ve ateş düşürücü ilaçlar kullanılabilir.

Hasta bireyin bulunduğu odaların neminin dengelenmesi, çay gibi sıcak içeceklerin tüketilmesi ile ılık duşlar boğaz ağrısı ve/veya öksürüğün hafiflemesine yardımcı olacaktır.

Bol sıvı tüketmek, dinlenmek ve düzenli uyku hastalığın belirtilerinin hafiflemesi için önemlidir. Ancak hastalığın belirtileri normal soğuk algınlığı sürecinden daha ağır seyretmeye başlarsa mutlaka uzman bir doktora başvurmak gereklidir.

Eğer, kendinizde veya çevrenizde kişilerde yeni koronavirüs hastalığı belirtileri olduğunuz düşünüyorsanız, en kısa zamanda, vakit kaybetmeden, maske takarak bir sağlık kuruluşuna başvurulması gerekmektedir.

Bağışıklık Sistemi Koronavirüsle Nasıl Savaşıyor?

Vücudumuza yabancı bir organizma, bir madde girdiği zaman bağışıklık sistemi hücrelerimiz bunu hemen algılarlar. Bunu algıladıkları zaman ona karşı hem hücresel düzeyde hem de antikor adı verilen proteinler düzeyinde vücudumuzu bu organizmalara karşı korumaya çalışırlar.

Vücudumuza yabancı bir madde girdiği zaman, bu yabancı maddelerin üzerindeki yabancı protein vücutta bulunan diğer proteinlerden farklı olduğu çeşitli savunma hücrelerinin yüzeyinde bulunan almaçlar tarafından algılanır.

Algılanan bu yabancı proteinle tam anahtar kilit usülü bağlanacak ve onu etkisiz hale getirecek antikor proteinleri vücut tarafından üretilir.

Antikorlar yabancı proteinlere bağlanarak onları işlevsizleştirir. Örneğin, virüslerin hücrelerimize girmekte kullandıkları proteinler vücudun antikorları tarafından işlevsizleştirildiğinde virüs hücrelere tutunamaz ve içeri giremez. Aşı üretiminde de bu mantık kullanılır.

Aşı içerisinde bulunan madde virüsün kendisi değil, hücre içine girmekte kullandığı proteinleridir. Bu sayede vücudumuz önceden bu proteini bloke edecek, bağlayacak antikorları vücudumuzda oluşturur.

Bu sayede vücut, etkenin kendisi olan virüsle karşılaşsa dahi, virüsün hücre içine girmekte kullandığı proteinleri antikorlar sayesinde hızlıca işlevsizleştirerek hasta olmamızı engeller.

Coronavirus (Koronavirüs) Tanısı Nasıl Konulur?

Yeni koronavirüsün tanısı için laboratuvar ortamında test yapılması gereklidir. Koronavirüsün kesin tanısı moleküler testler ile gerçekleştirilir.

Olası vaka tanımına uyan kişilerden alınabilecek boğaz sürüntüsü, balgam gibi örnekler üzerinde virüsün genetik materyalinin tespit edilmesi ile tanı konmaktadır. Alınan örnekler yapılan tanı testleri, şu anda ülkemizde “Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında” ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen “Halk Sağlığı Laboratuvarlarında” yapılabilmektedir.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Aşısı Bulundu Mu?

Wuhan Koronavirüsü olarak da anlılan Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın Çin tarafından yayınlanan genomu temel alınarak bir aşı oluşturulması çalışmalarına uluslararası düzeyde başlanmıştır. ABD, Avustralya, Çin, İngiltere ve Kanada’da çeşitli üniversiteler ile özel kuruluşlar klinik testlere başlama aşamasına oldukça yaklaştıklarını açıklamaktadır.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Testi Nasıl Yapılır?

Yeni koronavirüsün tanısı için laboratuvar ortamında test yapılması gereklidir. Koronavirüsün kesin tanısı moleküler testler ile gerçekleştirilir.

Olası vaka tanımına uyan kişilerden alınabilecek boğaz sürüntüsü, balgam gibi örnekler üzerinde virüsün genetik materyalinin tespit edilmesi ile tanı konmaktadır. Alınan örnekler yapılan tanı testleri, şu anda ülkemizde “Halk Sağlığı Genel Müdürlüğü Ulusal Viroloji Referans Laboratuvarında” ve Sağlık Bakanlığı tarafından belirlenen “Halk Sağlığı Laboratuvarlarında” yapılabilmektedir.

Corona Virüsü (Koronavirüs) Nasıl Bulaşır?

Yapılan araştırmalar sonucunda virüsün tek zincirli RNA virüsü olan koronavirüs ailesinden olduğu görülmüştür. İlk vakalar bölgedeki büyük bir deniz ürünleri ve hayvan pazarı ile bağlantılı olduğu için virüsün hayvan kaynaklı olduğu düşünülmektedir.

Virüsün insandan insana damlacık yoluyla ve doğrudan temas ile geçebildiği bilinmektedir. Öte yandan öksürük gibi yollarla yüzeylere yayılabilecek solunum damlacıklarının da bir süre bulaşıcılık özelliği taşıdığı gösterilmiştir.

Virüs solunum sistemine yerleşmektedir. Yapılan araştırmalar semptom göstermeden virüsü taşıyan, kuluçka dönemindeki kişilerin de bulaşıcı olduğunu göstermiştir. Ancak kuluçka döneminde yayılma virüsün en etkili yayılma gösterdiği dönem değildir.

Virüs hasta bireylerden öksürme, hapşırma yoluyla ortaya saçılan damlacıklarla ve hastaların solunum salgılarının temas ettiği yüzeylere dokunulmasından sonra ellerin göz, ağız, burun mukozası teması ile bulaşmaktadır.

Coronavirusler (koronavirüs) genel olarak vücut dışı ortamda uzun süre varlığını sürdürme imkanı olmayan virüslerdir.

Yapılan araştırmalar COVID-19’un bulaşıcılık süresi ve dış ortama dayanma süresi hakkında henüz yeterli ve doğrulanabilir bilgiyi sağlamamıştır.

Koronavirüs virüs damlacık yoluyla bulaşıyor. Damlacık yoluyla bulaş, hasta kişinin solunum yolunda olan sıvı partiküllerinin öksürme, hapşırma gibi durumlarda dış ortama salınarak diğer kişileri hasta etmesi ile meydana geliyor. Damlacıkların havada asılı kalmadığı ve hızla yere düştüğü tahmin edilmekle beraber, düştüğü yüzeye yapıştığı ve bu yüzeylere elle temas edildikten sonra, buruna, yüze, göze, ağıza dokunmakla hastalığın bulaştığı bilinmektedir.

Aslında korunmak için çok basit önlemler var. Bulaşmayı azaltmak için devlet önemli önlemler almaya çalışıyor: Okulların tatil edilmesi veya iş yerlerine mümkün olduğu kadar gidilmemesini sağlanması insanlar arasındaki teması azaltabilmek için uygulanan tedbirlerden bazıları. Ancak, bu teması tamamen önlemek bir devlet hareketiyle mümkün değil. Burada en büyük görev bireylere düşüyor. Herkesin aslında suyu sabuna dokunması gerekiyor. Ellerimizi sık, sık ve doğru bir şekilde yıkamamız gerekiyor. Ellerin doğru yıkanması 20 saniye sürecek şekilde bol su ve sabunla elimizin her tarafını kapsayacak şekilde, parmak araları, başparmağın çevresini ovuşturarak ve elin tüm yüzeyine sabunun değdiğinden emin olacak şekilde tarif ediliyor. Su ve sabunun bulunmadığı ortamda ise yanımızda virüsü öldürecek el dezenfektanı veya kolonya bulundurmak ve bununla ellerimizi sık sık temizlemek oldukça önemli. Yüzeyleri benzer şekilde temizleyerek bulaş riskini azaltabiliriz. Eğer bu önlemler alınırsa, ki korunmanın %90’ı buradan geçiyor, kendimizi korursak toplumu da korumuş oluruz. Öte yandan “Ben gencim bende hafif seyreder” gibi yaklaşımlar tedbirsizlik için bir bahane oluşturmamalı. Gençleri ve çocukları enfekte eden virüs onların yakını olan yaşlılara da bulaşacaktır. Yaşlılara bulaştırmamak görevi de gençlere düşmektedir. Bu nedenle genç olsun, yaşlı olsun herkesin aynı sorumluluğu hissetmesi ve başkalarına da bulaştırmamak için bu önlemlere dikkat etmesi gerekmektedir. Bir kişinin hata yapması tüm toplumu tehlikeye atacaktır. Bu yüzden her beraber çok dikkatli bir şekilde çalışmak zorundayız.

Coronavirus (Koronavirüs) Korunma Yolları Nelerdir?

Bir koronavirüsün türünün neden olduğu Covid-19 hastalığını önleyecek aşılar henüz geliştirilme aşamasında olduğu için hastalığı engellemenin en etkili yolu bu virüse maruz kalmaktan kaçınmaktır. Virüs esas olarak insandan insana yayıldığı için çok basit, ancak önemli önlemler alınması hastalığı engelleme yolunda büyük adımlar atacaktır.

COVID-19 ‘u engellemek için alınacak en önemli önlemlerden ilki elleri sık sık sabun ve suyla yıkamaktır. Özellikle halka açık bir yerdeyken burnunuzu sildikten, öksürdükten veya hapşırdıktan sonra elleri en az 20 saniye boyunca sabun ve suyla yıkamak gereklidir. Su ve sabunun bulunamadığı zamanlarda eller alkol bazlı el antiseptiği ile temizlenmelidir.

Video Galeri

Kimler Zatürre Aşısı Yaptırmalıdır?

Zatürreye en sık neden olan mikroplar pnömokoklardır. Pnömokoklara karşı aşılama yapılmaktadır. Pnömokokların riskli olduğu ve sık enfeksiyona yol açtığı gruplar aşılanması gereken gruplardır. 65 yaş üstünde kişilerin herhangi bir hastalığı olmasa da pnömokokların tehdidi altındadır. Bu nedenle pnömokok aşılaması, 65 yaş üstü herkese muhakkak yapılmalıdır.

Bunun dışında kronik hastalıkları olan kişilerinde aşı yaptırması gereklidir. Kronik kalp hastalıkları arasında yer alan kalp yetmezliği veya kalp kası yetmezliği olan kişilerinde pnömokok aşısı yaptırması önerilir. Ancak hipertansiyon dışında başka bir kalp problemi yoksa aşı yaptırılmasına gerek yoktur.

Yine diyabetikler, kronik akciğer hastaları, kanser hastaları da aşı yaptırmalıdır. Kronik bağışıklık problemi olan olgularda aşı yaptırması gereken gruptadır. Ancak alerjik nezle gibi tedavi gerektirmeyen yine de sık hastalanan kişilerin bağışıklıkta tıbbi olarak kanıtlanmış bir eksikliği yoksa aşı yaptırmasına gerek yoktur.

Kronik böbrek yetmezliği, kronik karaciğer yetmezliği olan kişilerin aşı yaptırmayı unutmamaları gerekir. 65 yaş üstü herkes aşı olmalıdır. Kronik problemi olan 19-65 yaş grubu kişilerinde hekimlerine sorarak, hastalıklarının pnömokok için riskli olup olmadığını öğrenerek, aşı yaptırmasında yarar vardır.

Video Galeri

Zatürre Aşısı Covid-19'dan Korur Mu?

Zatürre yani pnömokok aşısı ile koronavirüs arasında doğrudan hiçbir ilişki yoktur. Tek kelime ile yanıt verilecek olursa, pnömokok aşısı koronavirüse karşı bir koruma sağlamaz. Ancak koronavirüs enfeksiyonu ağır bir virütik enfeksiyondur. Bunun sonrasında insanlarda zatürre gelişebilmektedir. Bu yüzden yapılan aşı, koronavirüs sonrasında gelişecek zatürreye karşı bir koruma sağlayacaktır.

Açıkçası bundan bir yıl önce pnömokok aşısı kime yapılması gerekiyorsa bu salgın döneminde de pnömokok aşısı yine onlara yapılmalıdır. Salgın olduğu için değil, pnömokokların oldukça ciddi sorunlara yol açabilen zatürrelere yol açtığı için bu yöntem uygulanmaktadır.

Coronavirus (Koronavirüs) Kuluçka Süresi

Koronavirüs belirtileri kişinin bağışıklık sistemi ve yaşına bağlı olarak da değişiklik gösterebilir. Fakat elde edilen verilere göre kuluçka süresinin, genellikle hastanın enfekte olmasından sonraki 2 ila 14 gün içerisinde gerçekleştiği yönündedir.

Fakat, yapılan gözlemlerde, enfekte kişilerin pek çoğunun 3 ila 10 gün arasında enfeksiyon belirtilerinin ortaya çıktığı tespit edilmiştir.

Grip, Alerji ile Yeni Koronavirüs Hastalığı (Covid-19) Birbirinden Nasıl Ayrılır?

Alerji, oluşum mekanizmasıyla virüs enfeksiyonlarından oldukça farklı bir hastalık. Ama belirti olarak bazı virüs enfeksiyonlarıyla karışabilir.

Bunlardan en çok karışabilecek olanı saman nezlesi olarak bilinen, bahar aylarında, özellikle çeşitli ağaçların polenlerine karşı oluşan bir tür alerji.

Bunlar göz mukozasıyla veya burun mukozasıyla temas ettiğinde aynı nezle olmuş bir kişi gibi kişinin gözleri yaşarabilir, kızarabilir, burnu akabilir ve hapşırık nöbetleri şeklinde belirtiler görülebilir.

Virüs enfeksiyonlarında saptanan bazı belirtiler bu alerjide bulunmaz. Ateş, aşırı halsizlik, yorgunluk, kas ağrıları, boğaz ağrısı gibi belirtileri alerjide saptanmamaktadır.

Virüs enfeksiyonu grip de olsa, koronavirüs de olsa başta göreceğimiz ve enfeksiyonu bize anlatacak önemli ayırt edici belirtiler ateş, boğaz ağrısı, kas ağrıları gibi belirtilerdir.

Video Galeri

Grip, Alerji ile Yeni Koronavirüs (Covid-19) Enfeksiyonunu Ayıran Temel Özellikler Neler?

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz “Koronavirüs (Covid-19)” ile ilgili soruları yanıtlıyor.

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Klinik Tablosu

Yeni Koronavirüs Hastalığı genel olarak yüksek ateş ve öksürük, ilerleyen durumlarda ise solunum güçlüğü ile seyreden bir hastalıktır. Bunlara ilave olarak bulantı-kusma, diyare, kas-eklem ağrısı, iştahsızlık gibi farklı semptomların da ortaya çıkabildiği gösterilmektedir.

Hastalık genç ve sağlıklı kişilerde daha hafif bir klinik tablo ortaya çıkarırken, özellikle akciğer hastalığı bulunan, ileri yaşta, diyabet ve/veya tansiyon hastası, bağışıklık sistemi hastalığı bulunan hastalar gibi kişilerde daha ağır ve hastane koşullarında yönetilmesi gerekebilecek klinik tablolarla ortaya çıkmaktadır.

Yeni Koronavirüs Hastalığı (COVID-19) Ölümcül Müdür?

Hastalığa yakalanan kişiler üzerinden elde edilen verilere göre, hastalık yavaş bir seyir izlemekle birlikte 65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı kişilerde genç ve sağlıklı kişilere göre daha ağır seyretmekte, neden olduğu solunum yetmezliği sendromuyla özellikle bu grupta ölümlere neden olabilmektedir.

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Ölüm Oranları Nelerdir?

Koronavirüs genç hastalar ve çocuklar üzerinde hafif semptomlarla atlatılırken, 65 yaş üstü kişiler, akciğer, şeker, tansiyon gibi kronik hastalıkları olan kişileri daha fazla etkilemektedir.

Çeşitli bilimsel kaynaklarda farklı veriler bulunabilmekle beraber, yaş gruplarına göre ölüm oranları genel olarak;

  • 60 - 69 yaş grubu için yüzde 3.6,
  • 50 - 59 yaş grubu için yüzde 1.3,
  • 40-49 yaş grubu için yüzde 0, 4
  • 39 yaş ve altı için ise yüzde 0, 2 olarak belirtilmektedir.

Verilen istatikler doğrultusunda çocuklarda ve gençlerde (10 ila 39 yaş grubunun) koronavirüs nedeniyle ölüm oranlarının en az grup olduğu gözlemlenmektedir.

Koronavirüs Salgınında Kalabalık Yerlere Gitmek Tehlikeli Mi?

Koronavirüs temas ve solunum yoluyla bulaşan bir virüs çeşididir. Bu sebeple kişilerin birbirine temasını önlemek amacıyla toplu alanlarda bulunmaması tehlikenin kontrol altında tutulması açısından oldukça önemlidir.

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) Hamileler Üzerindeki Etkileri

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın sağlık açısından risk oluşturabileceği gruplar arasında hamileler de yer almaktadır. Hamilelerin hormonal değişikliklerinden dolayı hem yapısal olarak, hem de bağışıklık sistemlerinde meydana gelen değişimler nedeniyle solunum hastalıklarına yakalanma riskleri bulunmaktadır.

Özellikle 35 yaş üstü, akciğer hastalıklarına sahip, kalp, böbrek ve HIV pozitif olan hamile kadınların bu risk grubunda olduğu gözlemlenmektir. Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın gebelerde düşük gibi problemlere neden olup olmadığı konusunda henüz yeterli veri bulunmamaktadır.

Annenin enfekte olması durumunda bunun bebeğe geçip geçmeyeceği ile ilgili olarak da yeterli bilimsel veri bulunmamaktadır.

Hamile kadınların olabildiğince temastan kaçınması ve bu nedenle kalabalık ortamlarda bulunmaması gereklidir. Virüsün en çok damlacık yoluyla bulaştığı bilinmektedir. Hamilelerin, etrafında öksüren veya hapşıran kişiler varsa ortamdan uzak durması gerekmektedir.

Bunun dışında sağlıklı beslenmeli, bol sıvı tüketmeleri, vitaminlerini ihmal etmemeleri, kefir veya ıhlamur gibi içecekler tüketmeleri ve egzersizlerini ihmal etmemeleri tavsiye edilmektedir.

COVID-19 Olan Anne Emzirmeye Devam Edebilir Mi?

Emziren annelerde koronavirüsün sütten geçtiğine dair bilimsel bir kanıt bulunmamaktadır. Yine aynı şekilde koronavirüsüne ait diğer türlerin de sütten geçtiğine dair bir kanıta rastlanmamıştır. Fakat yine de eğer annede koronavirüs şüphesi var ise, hijyen kurallarına üst düzeyde dikkat edilmesi gerekmektedir.

Annenin, bebeği emzirmeye ara vermesi tıbben önerilmemekle birlikte annenin emzirmeden önce ellerini yıkaması ve mümkünse sütü sağarak enfeksiyon riski olmayan bir kişi tarafından verilmesi önerilmektedir.

Seyahat Edenler İçin COVID-19 Önlemleri

Ülkemizde alınan önlemler doğrultusunda birçok yurt dışı ülkesi için yasak getirilmiştir. Fakat yurt içi veya zorunlu seyahatler için kişilerin aşağıdaki kurallara dikkat etmesi gereklidir.

Hasta insanlara karşı dikkatli olunması, mümkünse en az 1 metre mesafenin korunması,

Eğer hasta biri ile temas edildiği düşünülüyorsa ellerin en az 20 saniye süre ile sabun ve su veya alkol bazlı el dezenfektanı ile yıkanması,

Öksürme, hapşırma, burun akıntısı gibi durumlarda tek kullanımlık kağıt mendil ile ağız ve burun bölgesinin kapatılması, eğer kişinin yanında mendil yoksa dirsek içini kullanıp etrafa bulaştırmaması,

Üst solunum yolu enfeksiyonu semptomları var ise mutlaka maske kullanılması

Az pişmiş veya çiğ et ürünlerinden uzak durulması, bunun yerine iyi pişmiş yiyecekleri tercih etmesi,

Özellikle canlı hayvan pazarları, çiftlik gibi alanlardan olabildiğince uzak durulması

Seyahat sonrası kişinin kendisini 14 gün boyunca evde gözetmesi ve yüksek ateş ya da solunum güçlüğü gibi şikayetleri varsa en yakın sağlık kurumuna maske takarak gitmesi gerekmektedir.

Karantina Nedir? İzolasyon Nedir?

Karantina veya izolasyonun amacı, hasta kişinin başkalarına da hastalığı bulaştırmaması adına ayrı bir yerde tutulmasıdır.

Karantina, latince de kırk anlamında gelmektedir. Eskiden gemilerin limana yanaşmasıyla birlikte, gemi tayfasından herhangi bir hastalık kapmamak için 40 gün boyunca bekletilmeleri sonucunda karantina kavramı ortaya çıkmıştır.

Günümüzde ise benzer şekilde karantina ismi yine farklı hastalıklara karşı da kullanılmaktadır. Örneğin, yeni koronavirüs enfeksiyonunun (Covid-19), kuluçka süreninin 14 gün olarak gözlemlenmiştir.

Bu sebeple yeni koronavirüs hastalığı şüphesi olan kişilerin 14 gün boyunca izolasyona veya karantina altına alına alınarak diğer kişilerden ayrı tutulması gerekmektedir. Koronavirüs şüphesi olan kişiler eğer ölümcül bir risk taşımıyorsa, evlerinde izolasyona alınabilir.

Eğer şüphelenilen kişiler evlerindeki diğer kişilerle temaslarını kesebileceklerse, izolasyonun hastanede yapılması gerekmeyebilir. Kişi evinde de izolasyon veya kendi kendine karantina uygulaması yapabilir.

Video Galeri

Karantina Nedir? İzolasyon Nedir?

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz “Koronavirüs (Covid-19)” ile ilgili soruları yanıtlıyor.

Yeni Koronavirüs Hastalığı’nın (COVID-19) İspanyol Gribiyle Farkı Nedir?

İspanyol gribi Birinci Dünya Savaşı yıllarında yaşanmış bir pandemidir. O güne göre, bugünün sağlık koşulları oldukça farklıdır. Dönem koşulları da göz önünde bulundurulduğunda,

İspanyol Gribi bulaşma yolları tam anlaşılamamış, dolayısıyla koruyucu önlemlerin alınamadığı ve yoğun bakım ünitelerindeki destek tedavilerinin iyi bir şekilde yapılamadığı günlerde yaşanmış bir pandemidir.

Bu nedenle İspanyol Gribi denilen, o yıllarda yaşanan bu pandemiden dolayı Birinci Dünya Savaşı’nda savaşta doğrudan ölen insanlardan daha fazla insanın bu hastalıktan öldüğü bilinmektedir.

Günümüz bilimsel gelişmelerinin sağladığı tıbbi bakım imkanları ve önlemlerle, COVID-19’un bu ölçüde yaşanmaması elimizdedir.

Önemli olan bulaşma zincirini mümkün olduğu kadar kırarak, toplumun büyük bir kesiminin enfekte olmasını engellemektir.

Kişilerin tavsiye edilen tedbirleri alarak kendilerini olabildiğince hastalıktan koruması hastanelerin ve sağlık sisteminin hasta yükünü arttırmamak adına oldukça önemlidir; bu sayede sağlık kuruluşları ve sağlık profesyonelleri tıbbi bakıma daha çok ihtiyaç duyabilecek, risk grubunda bulunan hastalara daha iyi bakım verme fırsatı bulacak ve hastalığın neden olabileceği kayıpları olabildiğince indirgeyebilecektir.

Şu anda alınmaya çalışılan bütün önlemler bulaşma zincirini mümkün olduğunca kırarak toplum içerisinde bulaşma oranını yavaşlatmaya yöneliktir.

Video Galeri

Koronavirüsün İspanyol Gribiyle Farkı Nedir?

Acıbadem Üniversitesi Tıp Fakültesi Temel Tıp Bilimleri Tıbbi Mikrobiyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Tanıl Kocagöz “Koronavirüs (Covid-19)” ile ilgili soruları yanıtlıyor.

Covid-19 Akut Karaciğer Yetmezliğine mi Sebep Oluyor?

Yeni koronavirüs hastalığı pandemisi tüm dünyada yaygın bir biçimde gözleniyor. Üst ve alt solunum yollarında daha keskin etkileri söz konusu olsa da karaciğer ve diğer organlarda tutulumu olup olmadığı bilimsel alanda hala bir tartışma konusudur. Koronavirüs enfeksiyonları üzerine yapılan bir takım araştırmalara göre, vakaların bir kısmında yapılan tetkiklerde karaciğer enzimlerinde hafif derecede yükselme mevcut olduğu saptanmakla beraber, bunun karaciğer yetmezliği ile ilişkilendirilemeyeceği ve COVID-19 hastalarında akut karaciğer yetmezliklerinin nadiren görüldüğü halihazırda genel kanıdır.

Koronavirüs Böbrek Hastalarını Nasıl Etkiler?

Yeni tip koronavirüs, diyalize giren, nakil olan kronik böbrek hastalarını daha çok tehdit ediyor. Böbrek hastalarında Covid-19 hastalığında görülen yüksek ateş ve öksürük, nefes darlığı gibi diğer tipik belirtiler hiç olmayabilir ya da daha hafif görülebilir.

Kronik Böbrek Hastaları Covid-19’dan Nasıl Korunmalı?

Tüm dünyaya yayılan yeni tip koronavirüs, özellikle kronik hastalığı olanları ve ileri yaştakileri etkiliyor ve Covid-19 hastalığına yakalanan bu kişilerde daha ağır seyrediyor. Kalp damar hastalığı, tansiyon, diyabet, KOAH gibi kronik hastalığı olan kişilerin yanı sıra kronik böbrek hastaları da daha dikkatli olmalı.

Kronik Böbrek Hastaları Kimlerdir?

Klinik, radyolojik ya da patolojik olarak böbrek hastalığı tanısı konan ve bu hastalıkları en az 3 aydır süren kişiler, kronik böbrek hastası olarak kabul edilir. Böbreklerin çalışma oranı azaldıkça, kronik böbrek hastalığının ciddiyeti artar. Özellikle, böbrek fonksiyonları yüzde 60’ın altına indiğinde, bulaşıcı hastalıklar da dahil olmak üzere, ek hastalıkların görülme sıklığı artar.

Hangi Böbrek Hastalarını Koronavirüs Nasıl Etkiler?

Kronik böbrek hastalarının, özellikle diyaliz ve böbrek nakli olan hastaların bağışıklık sistemleri zayıftır. Böbrek nakli olan kişiler, sürekli bağışıklığı baskılayıcı (immünsüpresif) ilaç kullanmak zorundadır. Her türlü enfeksiyon, Covid-19 da dahil olmak üzere, bu hasta grubunda yüksek sağlık riski yaratır. Böbrek fonksiyonları bozuldukça, hem bakteriyel, hem de viral enfeksiyonların görülme oranı artar. Koronavirüsün bulaşıcılığı çok yüksek olduğu için, böbrek hastalarındaki risk genel topluma göre daha fazladır.

Diyaliz Hastalarının Riski

Düzenli olarak hemodiyaliz tedavisi için haftada 3 ya da 2 kez diyaliz merkezlerine giden hastalar Covid-19 açısından daha yüksek riske maruzdurlar. Virüsün bilinen bulaş yolları arasında kan yolu yoktur. Bu nedenle, diyaliz makinası aracılığıyla hastalığın bulaşmadığı kabul edilir.

Covid-19 Belirtileri Böbrek Hastalarında Nelerdir?

Covid-19 belirtileri yüksek ateş ile başlar. İleri evre kronik böbrek hastalarında, vücudun ısı düzenleme mekanizmaları (termoregülasyon) bozulmuştur. Bu nedenle, hastaların çoğunda ateş yüksekliği olmadan da hastalık bulunabilir. Diğer Covid-19 bulgularının, diyaliz hastalarında daha silik görüldüğüne ilişkin erken yayınlar mevcuttur. Bu açıdan, kronik böbrek hastaları, belirti göstermeden bulaş kaynağı olabilirler.

Covid-19 Hastalığı Böbrek Hastalarında Nasıl Seyreder?

Covid-19 hastalığı özellikle solunum yollarını tutsa da, böbreklerin de etkilendiği gözlenir. Bu hastalıkta akut böbrek yetmezliğinin yüzde 3-9 arasında ve idrarda protein kaçağının yüzde 40-45 arasında olduğu saptanmıştır. Akut böbrek yetmezliği olan hastalarda can kaybına daha çok rastlanır. Kronik böbrek hastalarında, akut böbrek hastalığına daha sık rastlanır. Bu nedenle, bahsedilen hasta grubu yüksek riskli kabul edilir ve bu grupta Covid-19 enfeksiyonunun daha ağır seyredeceği öngörülebilir.

Covid-19 Belirtileri Görülürse Ne Yapmalı?

Kronik hemodiyaliz hastaları, sürekli olarak diyaliz hekimlerinin bulunduğu diyaliz merkezlerinde tedavilerini yaptırır. Ateş yüksekliği, boğaz ağrısı, öksürük ve nefes darlığı yakınması olan hastalar ilk başvurularını diyaliz hekimlerine yapmalıdır. Böbrek nakilli hastalar, benzer yakınmalarının olması durumunda, kendilerine organ nakli yapılan merkeze telefonla ulaşmalı, genel durumlarıyla ilgili bilgi vermeli ve izleyen nefroloji uzmanının talimatları doğrultusunda hareket etmelidir. Diyaliz ya da nakil hastası olmayan kronik böbrek hastaları evde kalmaya özen göstermeli, yakınmaları varsa, kendilerini izleyen nefroloji uzmanına telefonla ulaşarak, nasıl davranacakları konusunda bilgi almalıdır. Enfekte olduğunu düşünen kişi, öncelikle, koronavirüsü çevreye bulaştırmamaya özen gösterilmelidir. Bu nedenle, sosyal mesafeye, maske takmaya, el yıkamaya özen göstererek ivedi olarak bir sağlık kuruluşuna başvurulmalıdır.

Rutin Tedavi Kesinlikle Aksatılmamalı!

Kronik böbrek hastalarının hemen tamamı düzenli olarak ilaç kullanırlar. Özellikle tansiyon ilaçları, kalp ilaçları, çeşitli vitaminler, kan ilaçları, bağışıklığı baskılayıcı ilaçların kullanılmasına kesinlikle ara verilmemelidir. Covid-19 tanısı konan kronik böbrek hastalarının rutin tedavilerine devam edilmelidir. Diyaliz hastaları, kesinlikle diyaliz tedavilerini aksatmamalıdır. Zorunlu olarak yapılacak diyaliz gün ve sıklığına ilişkin değişikliklere uyum göstermelidir.

Diyaliz Hastaları Nasıl Korunabilir?

Diyaliz hastaları, sürekli evde kalamazlar. Haftanın 3 günü, diyaliz merkezlerine gitmek zorundadırlar. Diyaliz merkezlerinde, temel bulaş önlemleri alınmalı, her yatağın arasındaki mesafe en az 2 metre olmalıdır. Tüm sağlık personeli ve hastalar maske takmalıdır. Covid-19 tanısı kesinleşen diyaliz hastası, hemodiyaliz merkezi ya da makinası olan bir hastaneye yatırılarak takip edilmelidir.

Maske Takmalılar

Böbrek nakilli hastalar, diyaliz hastaları ve ileri evre kronik böbrek hastaları koronavirüse karşı mutlaka maske takmalıdır. Basit bir cerrahi maske yeterlidir. Bunun yanında, sık el yıkama, elleri yüze götürmeme, toplu aktivitelerden kaçınma koronavirüsten korunmada çok önemlidir.

Koronavirüs Kalp Hastalarını Nasıl Etkiler?

Koronavirüs Covid-19 hastalığına sebep olarak, Çin’den başlayıp tüm dünyaya yayılmıştır. Covid-19, bilinen diğer influenza virüslerine benzer şekildedir. Ancak gösterdiği etkilerle influenzadan ayrışır. Zira koronavirüs daha fazla organı tutar. Özellikle ileri yaştaki kişilerde (immün sistemi baskılanmış) daha ağır, gençlerde daha hafif seyreder. Kısacası organlar ne kadar yaşlıysa koronavirüse karşı kendini o kadar zor korur.

En Çok Hangi Kronik Hastalığı Olanlarda Görülür?

Koronavirüste en riskli grup 60-65 yaşın üzerindeki kişilerdir. Çocuklar ve genç yetişkinlerde görülse de can kaybı ve organ hasarı ileri yaştaki kişilerde daha fazladır. Kalp ve damar hastalığı, hipertansiyonu ve diyabeti olanlar büyük risk taşır. Çin’de yayınlanan bir raporda, Covid-19’a yakalananlarının yüzde 40’ında kalp hastalığının, yüzde 12’sinde diyabet hastalığının var olduğunu belirtilmiştir. Çin’de yayınlanan bir başka bilimsel yayına göre ise enfeksiyon hastaları kronik kalp damar hastalığı, hipertansiyon ve diyabeti olanlardır. Can kayıpları da yine yüzde 10,5 ile en fazla kalp damar hastalığı olanlarda. Bunu yüzde 6 ile hipertansiyonu olanlar takip ediyor. Kronik kalp damar hastalığı olanlarda daha Covid-19 daha yaygın ve ağır seyrederken can kayıplarıyla seyrediyor.

Kronik Hastalarda Covid-19 Belirtileri

Covid-19 belirtileri genel olarak halsizlik, bitkinlik, kırgınlık hissi ile gribal enfeksiyona benzer. Ancak gripten şu özelliklerle ayrışır; şiddetli öksürük, yüksek ateş ve daha az burun-göz akıntısı, fazla nefes darlığı ve aşırı halsizlik. Kronik kalp hastalığı olan kişilerde ise daha farklı belirtiler görülebilir. Bu kişilerde tansiyonun anormal yükselmesi söz konusu olabilir. Çünkü virüs vücutta enzim reseptörlerini etkileyerek hücrelere girer. Bu yüzden tansiyon yükselmeleri olur. Kalp yetmezliği olan kişilerde ise bu durum daha ağırlaşabilir. Koronavirüsün oluşturduğu immün kompleksler ve ateş yüzünden vücutta iltihabi durum arttığı için kalp damar hastalığı olan kişilerde kalp krizi riski yükselir.

Kalp Hastalığını Da Ağırlaştırıyor

Covid-19’un seyri kronik kalp hastalığı olanlarda çok daha ağır ve uzun süreli seyreder. Kişilerin kalp hastalıkları da daha ağırlaşır. Örneğin; 2’nci derece kalp yetmezliği olan kişilerin kalp sorunu 3’üncü ve 4’üncü derece geçebilir. Tansiyon kontrolden çıkabilir ve ritim bozuklukları yapabilir.

Tansiyon İlaçları Kullanabilir mi?

Hipertansiyon ve koronavirüsün ilişkisi incelenmelidir. Zira koronavirüs, özellikle akciğerdeki hücrelerin içerisine anjiyotensin reseptörü üzerinden girer. Bu virüs bu şekilde hücrede canlılığını korumaya başlar. Bu reseptör hipertansiyon açısından önemlidir. Buna yönelik ilaçlar da hem Türkiye’de hem de dünyada en sık kullanılan tansiyon ilaçlarıdır. Bu ilaçların virüsün etkilerini vücutta artıracağına ilişkin tartışmalar yaşandı. Ancak Amerikan Kalp Cemiyeti ve Avrupa Kalp Cemiyeti’nin bildirisine göre, bu anjiyotensin konverting reseptör inhibitörleri ve anjiyotensin reseptör blokerleri denilen ilaç grubunun kullanmanın hastalar üzerinde, olumsuz bir etkisi olmadığını belirtti. Tansiyon hastaları bu ilaçları endişe etmeden kullanabilir.

Kalp Hastaları Ne Zaman Doktora Gitmeli?

Kronik hastalığı olan kişiler, koronavirüs teşhisi koyulmadan tansiyon veya şeker düzeylerinde herhangi beklenmedik bir değişiklik olduğunda mutlaka kalp doktorlarına gitmeliler. Yine anormal bir çarpıntı, normalin dışında nefes darlığı ve yorgunluk hissettiklerinde beklemeden doktora danışmalılar. Kısacası “Normalde bu kadar yorulmazdım, 3 gündür aşırı yoruluyorum”, “tansiyonum 2 gündür yüksek” gibi cümleler kuruyorlarsa derhal kendi doktorlarına danışmalılar. Ateş, öksürük, yeni bir nefes darlığı gibi bir durum varsa kalp doktorlarına, dahiliye ya da enfeksiyon doktorlarına “Bende viral bir enfeksiyon mu var?” diyerek gitmeliler.

Tedavileri Nasıl Etkilenir?

Özellikle kalp ilaçlarına düzenli olarak devam edilmelidir. Kolesterol, tansiyon, kalp ilaçları kullanılabilir. Bu virüs kalbi, akciğerleri, beyni, iç organları ve kalbin kasını tutabilir. Koronavirüs kalp kasını tuttuğunda miyokardit denilen kalp iltihabı görülür. Miyokardit; çarpıntı, çabuk yorulma, halsizlik gibi şikayetlere sebep olur. Yani beklenenden daha hızlı ve aşırı bir nefes darlığı ve çarpıntı görülür. Bu noktada koronavirüsün kalbi de tutup tutmadığı kalp doktoru tarafından tetkik edilerek incelenir. Kısacası, kalp damar hastalığı ve tansiyon hastaları anormal gördükleri durumları karşısında kendi hekimlerine ya da bir kardiyoloğa müracaat etmeliler.

Kalp Hastaları Koronavirüsten Nasıl Korunur?

  • Özellikle 60-65 yaş üstündeki kişiler kalabalık ortamlara girmemeli.
  • Gribal enfeksiyonu olan kişilere 5 metreden daha fazla yaklaşmamalı.
  • Bol su içmeli.
  • Düzenli beslenmeli.
  • Vücudu fiziksel ve psikolojik olarak yormamaları ve iyi uyumaları gerekir.
  • Bağışıklığı zinde tutmalılar.
  • Kalabalık ortamlara mecbur kalmadıkça girmemeli.
  • Dışarıda eldiven ve maske ile takılmalıdır. Ancak bu eldiveni daha sonra hemen çöpe atmalılar. O eldivenle cep telefonu, tarak ve mendil gibi gündelik eşyalarına dokunmamalılar. Eldiven metro gibi kamuya açık alanlarda kullanıldıktan sonra hemen sıyrılıp çöpe atılmalıdır.
  • Beklenmedik bir sorun olduğunda doktora danışmalılar.

Koronavirüs Pandemisinde Kalp Damar Hastaları Nelere Dikkat Etmeli?

Öncelikle sosyal izolasyona en fazla kalp damar hastaları uymalı. Özellikle 60 yaş üstü hastalarımız çok yüksek risk altında. Bu dönemde sağlıklı olduğunu düşündüğümüz bireylerle bile taşıyıcı olma ihtimallerini göz önünde tutarak teması azaltmalıyız. Kişisel hijyene çok dikkat etmeliyiz.

Bu dönemde daha önceden operasyon veya tedavi planlaması yapılmış olan bazı hastalarımız da var. Kalp ve damar hastalığı nedeniyle şuan için bir operasyon planlaması yapılmış olan hastaların işlemlerinin acil bir durum yok ise ertelenmesi daha uygundur. Erteleme kararı sizi takip eden hekiminiz uygun görürse verilebilir. Bu konuda özellikle ciddi şikayeti olmayan kalp kapak hastalarında erteleme mümkün olabiliyor. Koroner by pass veya stent planlanacak hastaların hiçbir şikayeti yok ise konu sıklıkla ertelenebilir. Ancak bu tarz hastalarda bazen şikayetler ileri veya damar tıkanıklıkları yaygın olabiliyor. Bu nedenle erteleme bazı hastalarda mümkün olmayabilir.

Bir diğer konu; kalp ve damar hastalarının rutin muayene ve kontrolleri. Acil bir durumunuz yok ise hekiminiz ile görüşerek kontrolünüzü erteleyebilirsiniz. İlaç ve reçete temini konusunda Sağlık Bakanlığı bazı kolaylıklar uyguluyor.

Daha önceden kalp veya damar ameliyatı olmuş hastalar için bazı riskler söz konusu olabilir. Ancak her kalp ameliyatı olmuş kişi yüksek risk altındadır diye yaklaşmak uygun değildir. Öncelikle kalp ameliyatı geçirmiş kişilerde kronik kalp veya akciğer fonksiyon bozukluğu mevcut ise bu enfeksiyonun ağır geçirilmesi açısından bir risk teşkil edebilir. Daha dikkatli olunmasında fayda var. Bir diğer risk grubu kalpte protez takılmış hastalardır. Örneğin; kalp kapak değişimi yapılmış olan kişiler. Bu hastaların genel olarak enfeksiyona hassasiyetleri biraz daha yüksek olabilir veya enfeksiyon sonucu oluşabilecek tablolar biraz daha ağır geçebilir.

Bazı hipertansiyon ilaçlarının kullanımı ile koronavirüs bulaşma riski arasında bazı spekülasyonlar mevcut idi. Ancak bunlar bilimsel verilerle reddedildi. Avrupa Kardiyoloji Derneği’nin en son yayınladığı güncelleme ile hipertansiyon hastalarının kullandıkları ilaçlara aynen devam etmeleri önerilir.

Bir diğer önemli konu ise egzersiz. Kalp damar hastalarına veya risk grubundaki kişilere düzenli yapılmasını önerdiğimiz bazı egzersizler mevcut. Özellikle ev izolasyonu altında iken hareketsiz kalmak olumsuz sonuçlara neden olabilir. Sosyal izolasyon altında kalp damar sağlığı açısından riskli olan hastalar egzersiz programları uygulayabilir. Bunun için sosyal medyada bazı grup egzersiz programlarını takip edebilirsiniz. Kullandığınız egzersiz aletlerini her seferinde yüzey dezenfektanları ile temizlemenizde fayda var, çalıştığınız odayı düzenli havalandırmalısınız. Ancak egzersiz konusunda dikkat edilmesi gereken çok önemli bazı noktalar mevcut...

Egzersiz ile İlgili Kurallar

  • 1. Egzersiz programınızı hastalık ve risk durumunuza göre planlamanız gerekir. Hasta değil iseniz ve daha önceden düzenli egzersiz yapan bir kişi iseniz bu dönemde sadece kuvvet koruyucu egzersizler yapın, geliştirici egzersizler bu dönemde uygun değildir. Bu haftada 3 kez, günde 20-45 dakikalık bir program şeklinde olabilir. Haftada 5 günden fazlası uygun olmaz.
  • 2. Daha önceden spor yapmayan birisi iseniz bu dönem egzersize başlamak adına bir fırsat olabilir, ancak haftada 3 gün ve sadece hafif-orta yoğunluklu hareketler yapmalısınız. Aşırı yorucu geliştirici egzersizler solunum yollarında bazı koruyucu antikor salgılamasını azaltabileceği için bağışıklık sistemi açısından bu dönemde uygun olmaz. Aşırı yorucu bir dönem sonrası egzersiz yapmak da uygun değil, enfeksiyon riskinizi artırabilirsiniz.
  • 3. Hasta iseniz, ateş yüksekliğiniz varsa kesinlikle egzersiz yapmayın. Dinlenmeniz daha uygun. Hafif üst solunum yolu rahatsızlığınız var ise (örneğin kırgınlık veya burunda dolgunluk) haftada 3 kez, günde 20-30 dk hafif egzersiz yapabilirsiniz. Ateşiniz olmasa bile alt solunum yolu enfeksiyonu bulgularınız (nefes darlığı, balgamlı öksürük) var ise egzersiz yapmayın, dinlenmeniz daha uygun.
  • 4. Bazı ağır durumlarda egzersiz programı öneremediğimiz kalp hastalarımız da olabiliyor. Bu açıdan doktorunuza danışmanızda fayda var.

Tüm bunlara dikkat etmenin yanında kalp hastalarımız için çok önemli diğer konular ise sağlıklı beslenme ve kaliteli uyku. Bu ikisi sağlam bir bağışıklık sistemi için olmazsa olmaz. Koronavirüs pandemisi döneminde sağlam bir bağışıklık sistemine de her zamankinden daha çok ihtiyacımız var.

Covid-19 ile Sekonder Enfeksiyon Bağlantısı

Covid-19 hastalık seyrinde sekonder enfeksiyonlara rastlanılabilmektedir. Araştırmalara göre, COVID-19 ile hastaneye yatırılan hastalarda yüksek sekonder enfeksiyon insidansı mevcut. İkincil enfeksiyonlar için risk faktörleri olarak erken YBÜ ihtiyacı, solunum yetmezliği ve şiddetli lenfopeni tanımlandığı bilinmektedir.

Sepsis ve Septik Şok Covid-19 ‘un Bir Sonucu Olabilir!

Septik şok, çok yaygın olmasına rağmen insanlar tarafından bilinmeyen ve ölüme en fazla yol açan klinik durumlardan biridir. Sepsis, vücutta bir enfeksiyona neden olan bakterilerin kana karışması ile vücuttaki bağışıklık sisteminin bu bakterilere karşı büyük bir tepki göstermesiyle gün yüzüne çıkar. Sepsis, vücudun enfeksiyonlara karşı verdiği en ağır yanıttır ve tedavi edilmediğinde ölümcül olarak seyredebilmektedir.

Konuşma bozukluğu, zihin bulanıklığı, aşırı titreme, kas ağrısı, ateş, tüm gün idrar yapamama durumu, şiddetli nefes darlığı, ciltte solukluk veya beneklenme sepsis belirtileri arasında yer almaktadır. Sepsisin önüne geçmenin en iyi yolu öncelikle enfeksiyonu önlemektir. Tüm önlemlere rağmen sepsis geliştiği takdirde, enfeksiyon odağının hızla kontrol altına alınması ve yoğun bakım desteğinin verilmesi hayat kurtarıcı olabilir.

Covid-19 nedeniyle yaşanan kayıpların çoğunluğu sepsis kaynaklı olduğu ve sepsisin Covid-19’ın olası sonuçlarından biri olabileceği düşünülmektedir. Bakteri, mantar, virüs ve parazit gibi mikroorganizmalar, mevsimsel grip virüsleri, kuş ve domuz gribi virüslerinin yanı sıra koronavirüs kaynaklı da ortaya çıkabileceği görülmüştür. Covid-19 hastalarından hastalığı şiddetli geçirenlerin bir kısmında, sepsis nedeniyle çoklu organ yetmezliği görülebilmektedir.

Ağır sepsis vakalarında tüm vücutta yangısal bir süreç meydana gelir ve buna septik şok adı verilir. Septik şok beraberinde tansiyon düşüşünü getirir ve ölümle sonuçlanabilmektedir. Enfeksiyonla mücadele için antibiyotik tedavisi, solunum desteği, kan basıncını artırmak ve su kaybını önlemek için sıvı yüklenmesi yaşamsal bir öneme sahiptir.

Covid-19 Kronik Yorgunluk Sendromu Bağlantısı

Covid-19 hastalığının uzun vadede bırakabileceği hasarlar tam olarak belirlenmemiş olsa da Kronik Yorgunluk Sendromunun, Covid-19’un olası uzun vadeli bir etkisi olarak devam ettiği düşünülüyor. Yapılan araştırmalara göre, tedavi sürecinin sonucunda testleri negatif olan birçok hasta, hala bazı belirtilerin ortadan kaybolmadığını ve sorunların devam ettiğini bildirmiştir.

Pandemi sürecinde şimdiye kadar hayat kurtarılmaya odaklanılsa da, şimdi koronavirüsün uzun vadeli etkilerini ortadan kaldırmak da önemli bir sorun ve endişe haline gelmiştir. Çünkü insanların yaşam kalitesinin tamamen yok olması söz konusu.

Uzmanlar uzun süre devam eden viral enfeksiyonların, hastalık geçtikten sonra da devam eden diğer sağlık problemleri için katalizör olabileceğini fark etmiştir. Kronik yorgunluk sendromu tipik olarak, hastanın tam bir iyileşme sağlayamadığı bir üst solunum yolu enfeksiyonunu takip ediyor. Ana belirti derin kas yorgunluğudur ancak zayıf hafıza, konsantrasyon eksikliği ve uyku bozukluğu da ortak özellikleridir.

Video Galeri

Yeni Koronavirüs (Covid-19) Nasıl Bulaşır?

Video Galeri

Yeni Koronavirüs (Covid-19) Nasıl Bir Virüstür?

Video Galeri

Grip, Alerji ile Yeni Koronavirüs (Covid-19) Enfeksiyonunu Ayıran Temel Özellikler Neler?

Video Galeri

Karantina Nedir? İzolasyon Nedir?

Video Galeri

Koronavirüsün İspanyol Gribiyle Farkı Nedir?

Video Galeri

Toplu Taşımada Koronavirüse Karşı Ne Gibi Önemler Alabiliriz?

Video Galeri

Koronavirüsle (Covid-19) İlgili Sosyal Medya Bizi Korkutuyor Mu?

Video Galeri

Koronavirüsten Korunmak İçin Tuzlu Su ile Gargara Yapmak Yararlı Mıdır?

Video Galeri

Koronavirüse Yakalanmış Bir Kişi Ne Zaman Çevresi İçin Risk Haline Gelir?

Video Galeri

Yeni Koronavirüs ile İlgili Kişilerde Panik Söz Konusu Mu?

Video Galeri

Maske ya da Eldiven Kullanmak Sağlıklı Kişileri Koronavirüse Karşı Korur Mu?

Video Galeri

Islak Mendil Kullanmak Yeni Koronavirüsün Bulaşmasını Engeller Mi?

Video Galeri

Yeni Koronavirüsün Yaygınlaşması Mutasyon Geçirmesini Hızlandırır Mı?

Video Galeri

20. Yüzyılda Pandemi Yapan Virüsler Hangileridir?

Koronavirüs belirtileri neler, corona virüs semptomlar değişti mi? İşte Covid-19'un yeni varyantı BA.5'in gün gün en önemli belirtileri

Güncelleme Tarihi:

Oluşturulma Tarihi: Temmuz 23, 2022 18:03

LinkedinFlipboardE-postaLinki KopyalaYazı Tipi

Koronavirüs belirtileri, salgının yeniden kendisini gösterdiği son günlerde gündeme geldi. Dünyada olduğu gibi Türkiye'de de vaka sayısında artış yaşanırken, 2019'un son aylarında hayatımıza giren koronavirüsün (Kovid-19) yeni varyantı BA.5'in en önemli belirtileri belli oldu. Yapılan araştırmalara göre BA.5 varyantında, tat ve koku duyularını kaybetme veya nefes darlığı yaşama olasılıkları daha düşük olarak bildirildi. Uzmanlar BA.5 varyantının son derece bulaşıcı olduğunun da altını çiziyor. Peki, Koronavirüs belirtileri neler, semptomlar değişti mi? İşte, BA.5 korona virüs belirtileri hakkında bilgiler...

3/6GÜN GÜN BELİRTİLER
4/64. VE 14. GÜN: SEMPTOMLARIN BAŞLANGICI VE GELİŞMESİ
5/615. GÜN VE SONRASI: BİTİŞ
6/6Koronavirüs belirtileri neler, corona virüs semptomlar değişti mi İşte Covid-19un yeni varyantı BA.5in gün gün en önemli belirtileri

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır