ahraruş şam islami hareketi resmi sayfası / Ahraru'ş Şam'ın yeni lideri Ebu'l-Bera oldu - Türkiye Gazetesi

Ahraruş Şam Islami Hareketi Resmi Sayfası

ahraruş şam islami hareketi resmi sayfası

kaynağı değiştir]

Ahraruş Şam hareketi, Mısır Devrimi'nden hemen sonra ve Suriye'de isyanların patlak vermesinden önce kurulmuştur.[8] Grubu kuran kadronun büyük kesimi, yıllarca Sednaya Hapishanesinde kalmış ve Mart ile Mayıs tarihleri arasında Suriye rejiminin çıkardığı af sayesinde dışarıya çıkmış isimlerdir.[9]

yılının sonlarında 25 birlikten oluşan grup, birlik sayısını Temmuz 'de 50'ye, Ocak 'te ise 83'e çıkararak en önemli muhalif gruplardan biri haline gelmiştir.[10]

Ahraruş Şam grubu, İslamcı bir anlayışa sahip olduğu için ılımlı olarak adlandırılan Suriye Devrimi Muhalefet Güçleri Koalisyonu'nun yetkisini tanımamıştır.[11] Bununla birlikte, Suriye'deki savaşta Özgür Suriye Ordusu, El Nusra Cephesi gibi gruplarla sık sık iş biriliğine gitmektedir.

yılının Aralık ayında Suriye İslam Cephesi adı altında diğer muhalif gruplarla birleşen Ahraruş Şam, Kasım 'te İslami Cephe'nin kurulmasına liderlik etmiş ve bu grubun çatısı altına girmiştir.

Eylül ve Kasım 'te IŞİD iki kez yanlış anlaşılmalardan dolayı Ahraruş Şam komutanlarını öldürmüştür. İlkinde, esir alınan Ahraruş Şam komutanı Ebu Ubeyde'den çıkan Malezya bayrağınıAmerikan bayrağı zannetmişlerdir.[12] İkincisinde ise, Ahraruş Şam komutanı, Şii rejim yanlısı bir komutan sanılmıştır.[13] Aralık ayında IŞİD ile Ahraruş Şam arasında Halep kırsalında sert çarpışmalar yaşanmıştır.[14]

yılında Ahraruş Şam, IŞİD ve rejim güçlerine karşı pek çok muhalif grup ile koalisyona gitmiş ve Fetih Halep, Ensar eş-Şeriat, Fetih Ordusu gibi operasyon odalarında önemli roller oynamıştır. Günümüzde Halep, İdlip ve Şam başta olmak üzere pek çok bölgede faaliyet gösteren birlikleri mevcuttur.[15][16]

Amerika Birleşik Devletleri'nin eski Şam Büyükelçisi Robert Stephen Ford, Türkiye'nin Ahrar-uş Şam'a destek verdiğini iddia etmiştir.[17]

Kaynakça[değiştir

YAZARLAR

Thomas PierretEdinburg Üniversitesinde günümüz İslam’ı üzerinde dersler vermektedir. O, ayrıca “Suriye’de Din ve Devlet” isimli kitabın yazarıdır.

Suriye’de İslami hareketlerin uzun bir geçmişi var. Bunlardan en eskisi, kökü ’lara kadar uzanan Müslüman Kardeşler (İhvan). Seküler rejimle kavgaları yaklaşık 60 yıldır Suriye siyasetinde kutupları belirlemiş. Hareket ’lerin başındaki bir ayaklanma girişiminde ordu tarafından ezildi. Suriye’de organize varlık gösteremeyecek bir harekete dönüştü. Liderleri sürgünde.

’de patlak veren kalkışma Başkan Esed’e muhalif farklı gruplardan müteşekkilİslamcı militanlar ortaya çıkardı. Müslüman Kardeşler de yeniden ortaya çıktı ve ülke dışında yeni bir muhalefet koalisyonu oluşumunda önemli bir rol oynadı. ’de İstanbul’da kurulan yeni Suriye Ulusal Koalisyonunda ve ’te Gaziantep’te sürgünde kurulan Suriye Geçici Hükümette en etkili güçtü. Suriye içinde, Şam Tugayları gibi Kardeşlere bağlı savaşçı gruplar ise çatışmalarda zayıf bir etkiye sahipti. Çünkü çatışmalara liderlik eden grupların Suriye’de daha derin kökleri, daha yüksek maddi gelirleri ve üstün askerî tecrübeleri vardı.

İslamcı direnişçiler sonraki üç yılda daha da çoğaldı. Yelpazede Halep’teki Mücahidler Ordusu ve Cund’uş Şam gibi ılımlı İslamcı gruplar da bulunuyordu. Anaakım selefiler ise İslami Cephe altında toplanmıştı. Sert gruplardan biri IŞİD diğeri de el-Kaide’ye katılan Nusra Cephesi’ydi.

’te İslamcılar bölgeyi ele geçirdi. Anaakım İslamcı gruplar Halep ve Şam civarlarına hâkim idi. Nusra Cephesi de ABD destekli isyancı grupların dağılmasından sonraİdlib bölgesine hâkim oldular. IŞİD ise tüm Fırat havzasını ve ülkenin merkezindeki çöl ve civarının kontrolünü ele geçirmişti. Yeni İslam devleti ve halifelik ilan etti.

başlarında ise İslam Devleti (IŞİD) bölgedeki en güçlü unsurdu. Grup aynı anda 4 farklı cephede savaşıyordu; diğer isyancı gruplarla, Kürt ulusalcılarıyla, ABD destekli koalisyonla ve Esed rejimi ile.

Başlangıç

Müslüman Kardeşlerin Suriye kolu Fransız İşgal Ordusunun ’da Suriye’den çekilmesinin ardından resmen kuruldu. Suriye’deki Kardeşlerin ilk başlarda net tanımlamış bir ideolojisi yoktu. Temel hedefleri seküler siyasetin yükselişi karşısında İslami kuralları ve değerleri bilhassa hukuki alanda savunmaktı. Bununla birlikte başlangıçtan beri çarpıcı bir esneklik ve faydacılık da gösterdi. ’de İslam’ın “devletin dini” olması için anayasa değişikliği yapılması yönünde lobi faaliyeti yürüttü. Ama sonunda Kardeşler bunun yerine çoğunluğa uyarak devlet başkanının Müslüman olması gerektiğini içeren anayasayı onaylamak durumunda kaldı.

Suriye Kardeşler teşkilatı Arap milliyetçiliği ve sosyalizm gibi dönemin revaçtaki fikirlerini de benimsemişti. ’da Kardeşler üyeleri seçimlere Sosyalist İslami Cephe adı ile katıldılar. 10 yıl sonra, Mustafa es-Sıbai İslam Sosyalizmi adlı özgün eserini yayınladı. Daha muhafazakâr İslamcılar onu bu “ithal” ideolojiyi sahiplendiği için eleştirdiler.

ile arasında ülke darbeler ve istikrarsızlık nedeniyle parlamenter ile askerî yönetim arasında gidip geldi. Seküler rakipleriyle karşılaştırıldığında ordu içinde son derece cılız bir etkiye sahip Kardeşler teşkilatı parlamenter sistemi geri getirmeye çalışmakla suçlandı. Suriye’nin sözde liberal döneminde ise burjuva milliyetçi partilerle iyi ilişkiler içinde oldu. Teşkilatın üyeleri ile arasında yönetsel pozisyonlarda görev aldılar.

Mısır Müslüman Kardeşlerinin ilk döneminden farklı olarak, Suriye kolu o dönemler kitlesel bir hareket değildi. ’de seçimlerde aldığı en yüksek oy ile parlamentodaki sandalyelerin %8,7’sini aldı. Üyelerini geleneksel Sünni şehirli orta sınıfın eğitimlileri ile dindar akademisyen, tüccar ve zanaatkârların çocuklarının oluşturduğu teşkilat aslında elitist bir yapıya sahipti. Kırsal kesimde sınırlı bir varlığa sahipti. Ve kaçınılmaz olarak BaasPartisinin desteklediği köylü sınıfın ’lardaki siyasi yükselişinde mağdur oldu.

Sürgün Edilme

Baas darbesinin ardından Kardeşler çok daha saldırgan, radikal sekülerist bir rejimle karşı karşıya kaldı. Hareket yasaklandı, üyelerinin yüzlercesi sürgüne gönderildi. Onların arasında Sıbai’nin ’te ölümünün ardından hareketin liderliğine getirilen İsam el-Attarda vardı. Hareket ’lerin başında ülkeden tamamen silinene kadar yarı-gizli bir grup olarak faaliyet gösterdi.

Baas baskısı Kardeşlerin bir nevi kuyusunu kazan dinsel konulardaki ihtilafları da beraberinde getirdi. ’lerin başlarında -Şam’dan Almanya’ya kaçan- Attar’a, Halep kolu rakip bölgelerdeki güçlü kişilerin de desteğiyle meydan okudu. Halep koluna Mısır’daki ana organizasyon tarafından meşru lider olarak kabul edilen din âlimi Abdulfettah Ebu Gudda liderlik ediyordu.

Uzun süren askerî yönetim Kardeşleri yeni bir strateji geliştirmeye itti. Yıllardır ihmal edilmiş Suriye halkı arasında gayri resmi ders halkaları ile tebliğ faaliyetlerine başladı’lerde İslam dünyasını süpüren ve artan sayıda eğitimli genç insanı etkisi altına alan İslami uyanıştan oldukça istifade etti.

Kardeşler, Hafız Esed’in ’teki kanlı darbesinin ardından kısa bir dönem rahat nefes aldı. Ancak Esed rejiminin 70’lerin sonlarına doğru popülerliğini yitirmesiyle eski gerilimler tekrar ortaya çıktı. Kardeşler, bu dönemde Hama’daki güçlü bir hizipten Adnan Sa’deddin adlı yeni bir lider de seçtiler.

Silahlı Mücadele

Gerilim bir süre sonra silahlı mücadeleye dönüştü. Teşkilatın genç aktivistleri ’te önce Hama’da ellerine silah aldı. Fakat rejim tarafından kolaylıkla bastırıldılar ve kendi lider kadroları tarafından inkâr edildiler. Mervan Hadid adlı bir mühendisin liderliğindeki radikal bir hücre, hareketi pasiflikle suçlayarak teşkilattan ayrıldı.

Hadid’in cezaevinde ölümünün ardından, takipçileri,‘Savaşan Öncüler’i (et-Tali’a el-Mukatila) kurdu ve devlet yetkililerine suikastlar düzenlemeye başladılar. ’da Halep AskerÎ Topçu Okulunda onlarca Alevi kökenli askerî lise öğrencisinin öldürülmesi ülkede kargaşaya neden oldu. Kuzey şehirlerde kıyamlar baş gösterdi ve ciddi sayıda genç Savaşan Öncülere üye oldu. Haziran ’de Başkan Esed’in kardeşi Rıfat komutasındaki askerî birlikler PalmiraCezaevindeki civarı İslamcıyı Başkan’a karşı düzenlenen başarısız suikast girişimine misilleme olarak idam etti. Ardından rejim 49 numaralı kanunu yürürlüğe koyarak Müslüman Kardeşleri baş düşman ilan etti.

Kardeşlerin rejime karşı düzenlediği saldırılar Savaşan Öncülerin saldırıları kadar etkili değildi, çünkü Öncülerin suikast ve bombalamaları daha etkili idi. Kardeşlerin daha çok Suriye dışında medyayı harekete geçirmek ve siyasi destek sağlamak konusunda etkisi vardı. Propaganda bazen mezhepçiliğe kayıyor, Alevi karşıtı bir tona bürünüyor ama esas hedefleri hiç değişmiyordu. 'deki siyasi programı ideal siyasi sistemi liberal enstitüler ile İslami yasaların bir birleşimi olarak tanımlıyordu.

İslamcı kalkışma Şubat 'de Suriye'nin dördüncü büyük kenti olan Hama'da noktalandı. Esed rejimi silahlı isyana binlerce insanın öldüğü ağır topçu bombardımanı ile seri bir karşılık verdi. 'lerin ortalarına gelindiğinde Kardeşler ve Savaşan Öncülerin örgütleri tamamen çökertilmişti. Öncüler faaliyetlerini durdurdu ama Kardeşler Hama ve Halep kolları arasında derin çatlaklar oluşsa da varlığına sürgünde devam etme kararı verdi.

Sürgün

Rejimi devirme ihtimali olmamakla birlikte, Kardeşlerin temel kaygıları siyaseti belirleyebilmekti. 'te Suriye istihbaratıyla Almanya’da görüşmeyi kabul etti, fakat görüşmeler başarısızlıkla sonuçlandı. 'te, önceki lider Ebu Gudda'nın Suriye ziyareti kabul edildi ama Başkan Esed'le görüşme isteği görmezden gelindi'da daha umut verici görüşmeler gerçekleştirildi ama eski bir Kardeşler üyesi olan ve arabuluculuk vazifesini yürüten meşhur AminYakan'ın Halep'te suikast sonucu öldürülmesiyle görüşmeler aniden kesildi.

Aynı dönemde, İslamcı grup seküler muhalefetle birlikte hareket etti. 'de Suriye Özgürlüğü İçin Ulusal Birlik oluşturmak için Baas Partisinin Irak taraftarı koluna katıldı. Koalisyon 10 yıl sonra dağıldı. Kardeşler teşkilatı Hafız Esed'in ölüp oğlu BeşşarEsed'in 'de başkan olması ve siyasi reform rüzgârları esmeye başlamasına dek, muhalefeti tekrar bir araya getirmeyi denemedi.

'de Suriye-Ürdün barışından iki yıl sonra merkezini Amman'dan Londra’ya taşımaya mecbur kaldı. Burada Milli Onur Deklarasyonunu yayınladı. Belge şiddet kullanımını resmen reddediyor ve Suriye siyaseti ile diyalog çağrısı yapıyordu.

Kardeşler 'teki ABD'nin Irak işgalinden sonra muhatapları tarafından daha ciddiye alınmaya başladı. Çünkü işgal Suriye'nin kendini daha savunmasız hissetmesine sebep olmuştu. Teşkilat rejime pozitif sinyaller gönderdi. Bunlardan birisi lider Ali Sadreddin el-Beyanuni'nin kapsamlı bir ulusal barış çağrısıydı.

Eylül 'te BM'nin no'lu Suriye'nin Lübnan'dan çekilmesi yönündeki kararı, Şam üzerindeki uluslararası baskıyı artırdı. Kardeşler bundan sonra daha ısrarcı davranmaya başladı. Üç ay sonra, 'den sonraki ilk detaylı siyasi programı olan Geleceğin Suriye'si İçin Siyasi Proje'yi duyurdu. Bu proje rejime liberal aynı zamanda da "İslami" kurumlar ile "cumhuriyetçi ve demokratik" olma çağrısı yapıyordu; çünkü anayasa İslam'ı "devletin dini" addediyordu ve yasalar "aşamalı olarak İslamlaştırılacaktı".

Yanlış Hesaplar ve Liderlik

Lübnan Başbakanı Refik Hariri’nin ’te suikast sonucu öldürülmesi Suriye’yi de dramatik şekilde etkiledi. Lübnanlıların protestosu sonucu Suriye ordusu 29 yıllık işgali sonlandırmak durumunda kaldı.

Gerilen siyasi ilişkiler ortamı Kardeşlere seküler muhalefetle uzlaşma noktasında önemli fırsatlar oluşturdu. Ekim ’te siyasi güçlerin çoğunun dâhil olduğu Şam Demokratik Değişim Deklarasyonuna onların da katılması kararlaştırıldı. Ama Kardeşler yine kısa bir zaman sonra bulunduğu konumla ilgili hesap hatası yaptı. Martında Beyanuni ve henüz yeni yurtdışına kaçmış olan Suriye eski Başkan Yardımcısı Abdülhalim Haddam“Ulusal Kurtuluş Cephesi”ni kurduklarını duyurdu. Bu, Kardeşlerin Şam Deklarasyonu üyeleri arasında fiilî bir kırılmaya sebep olan tuhaf bir hareketti.

Haddam aynı zamanda eski pozisyonuna rağmen peşinden gidilecek doğru kişi olmaktan oldukça uzaktı. Suriye’de rejimin en çok yozlaşmış figürlerinden biri olarak algılanıyordu. Devlet unsurları içinde basit bir manivelaya dönüşmüş biri olarak yıllarca marjinal kalmıştı. Cephe kurulduğunda rejim Lübnan krizinin en zor aşamasını geride bırakmıştı. Cephe siyaset sahnesinde olumlu bir pozisyon elde etmekte çok geç kalmıştı.

’da Gazze ve İsrail savaşından sonra Kardeşler Cephe ile yollarını ayırdı. Ayrıca Şam’ın görüşmelere tekrar başlama sinyalleri vermesiyle, Kardeşler tek taraflı ateşkes ilan etti. Buna rağmen rejim Müslüman Kardeşler teşkilatı üyelerinin ölüm cezasına çarptırılmasıyla ilgili 49 nolu yasanın kaldırılmasına yanaşmadı.

Bu aksaklık yönetimde köklü bir değişikliğe sebep oldu. ’da Kardeşlerin kendi içinde gerçekleşen seçimde Halep kolu Hama koluna yenik düştü. 3. ve son dönemini tamamlayan Beyanuni, yerini Riyad Şufka’ya bıraktı. ’lerde teşkilatın askerî kanadını yöneten Şufka, sert birisi olarak anılıyordu. Grubun tek taraflı ateşkes ilan etmesine karşı çıkmıştı. Tunus ve Mısır’da kalkışma başladığı sıralarda İstişare Konseyine ateşkesi sonlandırma çağrısı yapmak üzereydi.

İntifadası

Suriyeliler Mart’ında kendi ayaklanmalarını başlattıktan sonra, Müslüman Kardeşler, sürgündeki muhalif Suriye Ulusal Konseyini bir araya getirmede birleştirici bir rol oynadı. Konsey yılının Ağustos ayında kurulmuştu. Kardeşler, derin bir şekilde bölünmüş muhalefetin aksine organize olmuş ve deneyimli bir hareketti. Kardeşler ayrıca Katar ve Türkiye’ninde desteğini almıştı. Fakat sürgündeki muhalefet üzerindeki egemenliği itirazlarla karşılaştı. Kardeşlere ilk meydan okuma rakip İslamcılardan gelmişti. Bu kişiler Konseyin yerine kurulan Suriye Ulusal Koalisyonunda etkili konumlar elde etmişlerdi. Koalisyon yılının Kasım ayında kurulmuştu.

Rakip İslamcılardan birisi Koalisyonun ilk başkanı Şeyh Muaz el-Hatip’ti. Hatip, tarihî Ümeyye Camiinin önceki vaiziydi ve Şam’ı terk ettiği için özel bir meşruiyeti vardı. Bir diğer rakip İslamcı, Şam Şeriat Fakültesinin önceleri dekan yardımcılığını yapmış olan İmameddin Raşid idi. Onun Suriye Ulusal Hareketi, laiklerden, ılımlı İslamcılardan ve selefilerden oluşmuştu. Ancak önemli sayıda bir takipçiye ulaşamamıştı. Fakat bu hareketin bir üyesi Bedir Jamus yılında Koalisyonun genel sekreterliğini yapmıştı. Üçüncü rakip İslamcı, Enes el-Abda idi. O, yılında Koalisyonda önemli bir konuma geldi. O, yılında Londra’da kurulan Adalet ve Kalkınma Hareketinin başkanlığını yapmıştı. Bu hareket yılında dağıldı.

İhvan’a ikinci meydan okuma Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Ürdün’ün muhalefet hatta düşmanlık yapmasıydı. Bu üç ülke Kardeşlerin Koalisyon içindeki gücünü zayıflatmaya çalıştılar. Laik Suriyelileri ve isyancı grupların temsilcilerini Koalisyona dâhil ederek etkinliğini azaltmaya çalıştılar. Onların etkisi Suudi yanlısı Ahmedel-Carba ve Hadi el-Bahra’nın seçilmesiyle sonuçlandı. Onlar yılının Temmuz ayından yılının Ocak ayına kadar Koalisyonu yönettiler. Riyad, muhalefet yapmaktan vazgeçince başkanlığa Türkiye yanlısı Halid Hoca seçildi. Suriye İhvanı, Suudi Arabistan’la karşı karşıya gelmekten sakındığı için Koalisyonda önemli pozisyonlar almaktan kaçındı. Özellikle başkan yardımcılığı almamak ve yılının Mart ayında oluşturulan geçiş hükümeti üzerinde etki kurmamak gibi. Ancak İhvan yılındaki iktidar belirleyen konumunu kaybetmiş durumda. İhvan yılında Vaadisimil siyasi bir parti kurdu. Vaad, Arapça Adalet ve Anayasa ifadelerinin kısaltılmış hali. Partinin lideri Muhammed Velid bir yıl sonra İhvan’a liderlik yapmak için parti başkanlığından istifa etti. İç savaşta siyasi öncelik etkisini kaybetmiş, askerî operasyonlar öne çıkmıştı.

İhvan, çeşitli isyancı gruplarla ittifaklar oluşturmaya çalıştı ancak sınırlı bir başarı elde etti. Sivilleri Koruma Komitesi ( yılında Şam Lejyonu ismini aldı) İdlib ve Halep’te makul derecede etkili bir savaş gücüne sahipti. Devrim Kalkanları Komitesi, hiçbir zaman egemen olmadı. Ve Suriye Devrimcileri Cephesi, yılındaki kuruluşundan haftalar sonra dağıldı. İhvan, başlangıçta İdlib’deki Sukur eş-Şam ve Halep’teki Tevhid Tugayı gibi isyancı grupların güçlü desteğini elde etmişti ancak bu desteği sonradan kaybetti.

Yeni İslamcı Oyuncular

İhvan, Suriye içerisinde halk desteğinin olmadığı durumlarda, pragmatik isyancı gruplarla işbirliği yaptı. Bu grupların sadakati büyük oranda mali desteklerle sağlanıyordu. Fakat İhvan, daha güçlü oyuncularla defalarca marjinal konuma düşürüldü. Bölgesel devletler, genellikle, Özgür Suriye Ordusu ismi altında savaşan İslamcı olmayan grupları desteklediler. Körfez’deki zengin bağışlar Selefi gruplara aktı.

Sururi ağları Selefi öğretilerle ılımlı İhvan’ın siyasi eylemciliğinin karışımdan meydana gelmişti. Bu ağlar, Suriye İslami Kurtuluş Cephesinin oluşumunu destekledi. Cepheyi oluşturan unsurlar, Sukur eş-Şam, Tevhid Tugayları, Şam’daki İslam Ordusu ve Humus’taki Faruk Tugaylarıydı. Haccac el-Acemi gibi Kuveyt’teki düzen karşıtı Selefiler Suriye İslami Cephesine mali destek sağladılar. Suriye İslami Cephesi Ahraruş Şam’ın egemenliği altındadır. Pasif durumdaki Suudi yanlısı Selefiler önce Doğruluk ve Kalkınma Cephesini desteklediler daha sonra ise İslam Ordusunu.

yıllarında ana akım İslamcı gruplar birkaç yeni ittifaklar oluşturdu. Suriye İslami Kurtuluş Cephesi ve Suriye İslami Cephesi, İslami Cephe adı altında birleştiler. İhvan’la gevşek bağlara sahip ılımlı İslami gruplar Şam’da Akdeniz Askerleri grubunu, Halep’te ise Mücahidler Ordusu grubunu kurdular. Akdeniz Askerleri ve İslam Ordusu ortak bir komuta yapısı oluşturdular. İslami Cephenin Halep kolu, Doğruluk ve Kalkınma Cephesi ve Mücahidler Ordusu Akdeniz Cephesini oluşturdular.

yılında cihadçı gruplar arasında iki grup öne çıktı, birisi Nusra Cephesi bir diğeri IŞİD idi. Her ikisinin de Suriye’yi aşan bağları vardır ve her ikisi de sahip oldukları yabancı savaşçılar ve uluslararası ağlar vasıtasıyla a uluslararası cihadiliğin bir parçasıdırlar. Her ikisinin de orijinal olarak el-Kaide ile bağlantısı vardır. Fakat onlar dahi benzer ideolojileri ve hedefleri paylaşsalar da İslamcılar arasındaki rekabeti en iyi şekilde yansıtmaktadırlar.

Nusra Cephesi, yılının başlarında Irak İslam Devletinin Suriye Cephesi olarak kuruldu. yılının Nisan ayında Irak İslam Devletinin lideri, Nusra ile Irak İslam Devletinin IŞİD (Irak-Şam İslam Devleti) adını alarak birleştiklerini resmen ilan etti. Fakat IŞİD’in Suriye kolu Irak’taki kolundan bağımsız olarak büyük oranda gelişti. Nusra Cephesinin lideri Ebu Muhammed el-Culani birleşmeyi reddetti. Bu reddediş IŞİD ile el-Kaide’nin ayrılışını hızlandırdı. El-Kaide liderliği, Bağdadi’nin kararını eleştirirken Culani’ninbiatını kabul etti. Bu gelişmeden sonra Nusra Cephesi, el-Kaide’nin Akdeniz yapılanması olarak bilinmeye başladı.

Her iki grubun liderleri ayrışma yaşanmadan öncede farklı stratejilere sahipti. Nusra, savaş meydanlarında da yerel yönetimlerde de (Halep İslam Komitesi) diğer isyancı gruplarla işbirliğine gidiyordu. IŞİD ise dışlayıcıydı. Türkiye sınırındaki bölgeleri ele geçirmek için diğer isyancı gruplarla çatıştı. Onun taktikleri pahalıya mal oldu. yılının Ocak ayında Nusra ve Özgür Suriye Ordusunun oluşturduğu ittifak IŞİD’e karşı bir saldırı başlattı. IŞİD, Suriye’nin kuzeybatısından çıkartıldı. IŞİD bu gelişme üzerine diğer isyancı gruplara yöneldi.

IŞİD yılının Haziran ayında Suriye’de Rakka ve Deyr ez-Zor bölgelerinin tamamını ele geçirdi. Sonrasında ise Irak’ın Sünni bölgelerine ani saldırılar başlattı. Büyük şehirleri ve büyük alanları ele geçirmesi sonucu halifelik ilan etti. İsmini İslam Devleti olarak değiştirdi. IŞİD’in sahadaki olağanüstü başarısı Nusra’ya taktik değiştirtti. Nusra, Kuzey Suriye’de diğer isyancı gruplarla yaptığı işbirliğini sona erdirdi. Yerel yönetim için kendi yargı sistemini kurdu. Sonrasında ise silahlarını İdlib’de faaliyet gösteren ABD ve Suudi destekli Suriye Devrimcileri Cephesi ve Hazm Hareketine yöneltti. Nusra, bu taktiksel değişimin sonucu olarak yılının sonunda bölgenin kontrolünü önemli oranda ele geçirdi.

Önemli Konumlara Yaklaşım

İhvan-ı Müslimin’in ve Suriye Ulusal Konseyinde faaliyet gösteren diğer İslamcıların konumları Selefi isyancı gruplardan özelliklede cihadçılardan daha ılımlıdır.

İslam ve Demokrasi

İhvan yılındaki programında yasaların tedrici olarak İslamileştirilmesiyle “İslam devleti” kurma hedefinden vazgeçmediğini açıkça belirtmişti. Fakat ideal devlet anlayışının teokratik değil sivil olduğunu ifade etmişti. Programda, hükümetin düzenli olarak yenilenen çok partili seçimlerde oluşturulan parlamento tarafından kurulması ve denetlenebilmesi gerektiği vurgulandı. Diğer bir ifadeyle İhvan, yürütme üzerinde demokratik kontrolü savunuyordu. Fakat kanun yapmanın demokratik karakterine sınırlamalar getiriliyordu. Seçilecek parlamentonun kararlarının şeriatın sınırlarına bağlı olması gerektiği belirtiliyordu.

yılında aralarında Ahraruş Şam’ında olduğu ana akım İslamcı gruplar bir Onur Sözleşmesi yayınladılar. Bu sözleşmede onlar, hukuk devletinin kurulacağına, özgürlük ve adaletin sağlanacağına ve insan haklarına saygı gösterileceğine söz verdiler. Bu gruplar buna rağmen detaylarda tamamıyla aynı görüşlere sahip değiller. Ahraruş Şam demokratik seçim sistemini kabul ettiğini açıkça ilan etmedi. Daha sert cihadçılar halk egemenliğinin hiçbir formunu kabul etmiyorlar. Ve tek parti yönetim modeline daha yakın duruyorlar.

Kadın Hakları

İhvan, kişisel hukuk açısından temel olarak şeriat temelli yasal çerçeveye aykırı hareket etme arzusunda olmayacak. İhvan’ın yılındaki programında sosyal ve siyasi haklar açısından kadınların yargıç, idareci ve bakan olmalarının yasaklanmayacağı belirtilmişti. Devletin katı bir kıyafet yönlendirmesi olmaksızın kadınların sade bir şekilde giyinmelerini teşvik edeceği ifade edildi.

Diğer isyancı grupların kadın haklarına yaklaşımı farklılık gösterir. Bazıları İhvan’ın görüşlerini kabul ederken diğerleri örneğin İslam Devleti kadınların hareket özgürlüğüne sınırlama getirir ve katı bir kıyafet mecburiyetini savunur.

Azınlık Hakları

İhvan ve diğer ılımlı İslamcılar azınlıklarla ilgili klasik İslami zimme kavramının modern vatandaşlık kavramıyla yer değiştirmesi gerektiğine inanmaktalar. İhvan, Suriye’nin Hristiyanlarla ilgili kişisel kanunlarını değiştirmeyeceğini belirtiyor. Mevcut kanunlar Hristiyanlara önemli bir özerklik sağlıyor. İhvan siyasi haklar açısından Suriye vatandaşlarının dinlerine bakmasızın eşitliklerini desteklediğini yılında ilan etiği Güvence ve Sözleşme belgesiyle ilan etti. Bu belgede her vatandaşın seçim ve yeterlilik temelinde en önemli konumlara gelme hakkına sahip olduğu belirtildi.

Ana akım İslamcı gruplar, geniş ölçüde İhvan’ın görüşlerini paylaşırken, bazıları devlet başkanının Müslüman olmasının anayasal olarak güvence altına alınması gerektiği hususunda ısrarcılar. Ahraruş Şam, bakanlık görevlerine gayrimüslimlerin gelememesi gerektiğini savunur. İslam Devleti (IŞİD) Hristiyanlar üzerinde katı sınırlamalar uygulanması gerektiğini ifade ediyor. Onların cizye yani korunma vergisi ödemeleri gerektiğini ve kiliselerin kutsal sayılamayacağını belirtiyor.

Savaşta ortaya çıkan mezhepsel kutuplaşmanın bir sonucu olarak, birçok isyancı grup Alevi ve Şii karşıtı bir söylem geliştirdi. Ancak Onur Sözleşmesinde ana akım İslamcı isyancılar, Suriye’nin çok etnik unsurlu ve çok mezhepli sosyal dokusunu göz önünde tutarak bütün Suriye toplumuna özgürlük, adalet ve güvenlik sözü verdiler. Onlar ayrıca rövanş ve intikam alınmayacağı ve rejim suçlarına karışanların adil bir şekilde yargılanacağı sözünü verdiler.

Etnik Azınlıklar

Etnik azınlıklar meselesi, teorik olarak dinî azınlıklar meselesinden daha az problemlidir. Çünkü Suriye’nin etnik azınlığını oluşturan Kürtler, Türkmenler ve Çerkezler Sünni Müslümanlardır. İhvan ve ana akım İslamcı isyancılar Kürtlerin özerklik ilan etmelerini ve bölgesel bütünlüğü bozacak hiçbir eylemi kabul etmiyorlar. Bazı isyancı gruplar, ülkenin kaynak bakımından zengin kuzeydoğu bölgelerinin kontrolünü ele geçirmek için Kürt ulusalcısı gruplarla savaştılar. yılından bu yana Kürt karşıtı mücadele IŞİD ile sınırlı kalmış durumda.

ABD ve Batı

İhvan temelde Batı’ya karşı değil. Çünkü liderliği önemli oranda Batı’da konumlanmış durumda ve İhvan geleneksel olarak Batı ile gergin ilişkilere sahip bir rejime muhalefet ediyor. Fakat İhvan, Irak işgalinden ve İsrail’e verdiği sınırsız destekten dolayı ABD’yi eleştirmekte. İhvan ve diğer İslamcılar Suriye Ulusal Konseyi çatısı altında ABD ile işbirliği içinde faaliyet göstermekteler. Onur Sözleşmesinde ana akım İslamcı isyancılar, Suriye halkı ile dayanışmalarını gösteren bölgesel ve uluslararası taraflarla işbirliğine sıcak baktıklarını ifade ettiler. Onlar, yılında ABD öncülüğünde İslam Devletine karşı yürütülen askerî kampanyanın Esed’in rejim güçlerini hedef almamasından duydukları hayal kırıklığını ifade ettiler.

İsrail

İhvan, resmi olarak İsrail’i tanımıyor. İhvan, programında Siyonist projeyle farklı yönlerden mücadele etmenin yollarını araştırıyor. İhvan’ın İsrail’e karşı olan tutumu İsrail Golan Tepelerinden çekilmedikçe değişmeyecek. İhvan ayrıca geleneksel olarak Hamas’ı destekliyor. Hamas, Mısır İhvanından doğan bir harekettir. Ana akım İslamcılar, İsrail’e karşı duyulan bu düşmanlığı paylaşırlar. Ancak bu hareketlerin bazı liderleri bu konuda Suriye’nin geleceğini belirleyecek Suriye halkının kararının önemli olduğunu ifade ediyorlar.

Gelecek

yılında asıl mesele, Suriye devletinin yaşayıp yaşamayacağı olacak. İslamcılar, kurulduğu günden bu yana Suriye devletinde en radikal değişikliği yaptılar. İslam Devleti, önümüzdeki uzun yıllar boyunca İslamcı gruplar tarafından yönetilecek bölgelerin komşuluğunu yapacak. İkinci temel mesele hangi İslamcılığın başat rol oynayacağı… Ana akım İslamcılar hayatta kalabilmek ve etkilerini sürdürme anlamında üç büyük tehditle karşı karşıyalar. İlk büyük tehdit Şam ve Halep çevresine büyük saldırılar düzenleyen Esed güçlerinden geliyor. İkinci tehdit İslamcıların kontrol ettikleri bölgelerde kanun ve düzeni sağlayamamaları. Ortaya çıkan başarısızlık aşırıcıların özellikle de İslam Devletinin büyümesi için elverişli bir ortam oluşturuyor. Üçüncü tehdit cihadçı militanların kontrol edilmesi. Ana akım İslamcılar aşırıcıların keskinlikleriyle baş edebilmek için İslam Devletinin yeni saldırılarına hazırlıklı olmalıdır. İslam Devleti Nusra’ya karşı saflarını sıklaştırırken, Ahraruş Şam kararsızların teveccühünü kazanmada önemli bir rol oynuyor.

funduszeue.info: İ. Emre Çetin & Murat Yürükoğulları

İslam Dünyası

Haksöz Dergisi Sayı: / - Mayıs/Haziran

Irak Nüceba İslami Direniş Hareketi Genel Sekreteri Ekrem el-Ka’bi, bugün, İran uzmanlar meclisi başkanı “Ayetullah Ahmet Cenneti” ile basına kapalı bir görüşme yaptı. El-Ka’bi, stratejik öneme sahip Halep kuşatmasına değinerek şunları söyledi: “Teröristler, son haftalarda Halep şehri içinde kuşatma altına alındı. Bu gelişmeden sonra Arabistan, Katar ve Türkiye, Halep’in kuşatmasının kırılması için ortak bir toplantı yaptılar.

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslim’in Ekrem el-Ka’bi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Bu ülkeler, Ramuse’nin işgal edilmesi ile Halep’in kuşatmasının kırılabileceği sonucuna vardılar, ancak biz şehre yeniden kuşatma yaptık ve şu anda Halep, tam bir kuşatma altında tutulmakta ve ne bu şehre girebilmekteler ve ne de çıkabilmektedirler. Çünkü Ramuse bölgesi de topçu ateşimiz altına bulunmakta.

Suriye’de aktif olarak terörist faaliyetlerde bulunan terörist gruplara değinen el-Ka’bi şunları söyledi: “Tekfirci Nusra Cephesi terör örgütü, Katar tarafından himaye edilmekte ve Arabistan Ahraruş Şam terör örgütünü desteklemekte. Bizler bu bilgileri ele geçirilen teröristlerin itirafları sonucu elde ettik. Bundan dolayı biz, İmam Hamaney rehberliğinde ülkeye karşı savaşıyoruz, diyoruz.

Haşdi Şabi’nin seçkin komutanlarından olan Şeyh Ekrem el-Ka’bi, Türkiye’nin Suriye’deki terör örgütlerini açıkça desteklediğini belirterek şunları söyledi: “Terörist grupların bir çoğunun Türkiye’de resmi merkezleri bulunmakta ve bu örgütler faaliyetlerini gizli kapaklı bir şekilde de yapmamaktadırlar, bilakis teröristlerin Türkiye’nin başkenti Ankara’da bile üstleri bulunmakta. Bu ülke halen teröristlerin Suriye topraklarına geçişindeki en iyi yer olma özelliğini sürdürmekte.”

Suriye Şialarının kötü koşullar altında yaşadıklarına da değinen Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslim’in Ekrem el-Ka’bi, konuşmasını şöyle sürdürdü: “Fua ve Keferya şehirleri, Şiaların yaşadığı iki Suriye şehridir. Suriye’de karışıklıklar çıkmadan önce buralarda 30 binin üzerinde insan yaşamaktaydı, ancak savaş başladıktan sonra, bu şehir halkının bir kısmı göç etmiş ve şu anda 10 ile 15 bin kadar kişi buralarda yaşamakta. Biz, Fua ve Keferya şehirlerine yönelik kuşatmayı yarmak için başlattığımız operasyonlarda çok sayıda Nusra Cephesi mensubu teröristi esir aldık. Onların sorgularında elde ettiğimiz bilgilere göre Suudi Arabistan yetkilileri, teröristlerin Fua ve Keferya’ya yönelik kuşatmasının yarılması halinde İran’ın savaşta galip geleceğini belirtmişler.”

Irak Nüceba İslami Direniş Hareketi Genel Sekreteri Ekrem el-Ka’bi, Türkiye’de yaşanan darbe girişimine de değinerek şunları söyledi: “Türkiye’de darbe kalkışması, bu ülkenin Suriye konusunda duruşunu değiştirmesi gerektiğini ortaya koymuştur.”

Hüccetü’l-İslam ve’l-Müslim’in Ekrem el-Ka’bi, Uzmanlar Meclisi Başkanı Ayetullah Ahmed Cenneti’yle görüşmesinin sonunda şunları söyledi: “İmam Humeyni’nin (r.a) yolunu sürdürmek bizim iftihar ve onurumuzdur.”

Kaynak: Nüceba'nın İran Bürosu

News Code

Türkiye'nin tedavi ettiği Ahrar'uş Şam militanı iyileşti

Al Monitor, Birleşmiş Milletler öncülüğünde varılan anlaşma kapsamında geçen yılın Aralık ayında Türkiye’ye getirilen Yusuf ve Muhammed adlı iki militanla konuştu. Anlaşma kapsamında, Hizbullah ve Suriye ordusunun kuşatması altındaki Zabadani’de yaralanan militan ve sivil Hatay’a getirilirken, Fetih Ordusu kuşatması altındaki Şii köyleri Fua ve Kefraya’dan militan ve sivil de Lübnan’a götürülmüştü.

Türkiye’nin güneyindeki bir kentte yer alan bir otobüs durağında Al Monitor’a konuşan ve kendini Yusuf olarak tanıtan bir militan, yaralarının çok ağır olmadığını söyledi. İstanbul’da yaşayan ve iki yıldır görmediği kız kardeşini beklediğini aktaran 30 yaşındaki Yusuf, eşi ve çocuğunun Madaya’da yaşadığını, ancak bombalardan korktukları için diğer aile üyeleriyle birlikte hükümet kontrolündeki bölgelere taşındıklarını belirtti. “Eşim de ayaklanmayı destekliyor, ancak şu anda o bölgede olması daha iyi” diyen Yusuf, aralarındaki iletişimin gizlice kurulduğunu ifade etti.

Yaklaşık dört buçuk ay önce Zabadani’de yaralanan 52 yaşındaki Muhammed adlı militan ise Al Monitor’a kaldığı otelde konuştu. Bacağını kaybeden Muhammed, “Ancak Allah bizi kurtardı” diyor. Muhammed, Suriye jetlerinin Zabadani’deki hastaneleri de hedef aldığını söylüyor. Kasabadan çıkarıldıktan sonra Lübnan sınırında Hizbullah destekçilerinin kendilerinin otobüslerine taş attığını ifade eden Muhammed, Esad karşıtları tarafından ise ‘kahramanlar’ olarak karşılandıklarını belirtti. Muhammed, eşi ve üç çocuğunun Zabadani yakınlarındaki Madaya kasabasında olduğunu söyledi. Muhammed, kendisinin, Yusuf’un ve Zabadani’deki silahlı militanların yüzde 90’ının cihatçı örgüt Ahrar’uş Şam’a bağlı küçük taburlardan olduğunu da sözlerine ekledi.

Şu anda bir başka militan ve akrabasına baktığını söyleyen Yusuf, kendisinin ve diğer militanın tedavisi bittiğinde Suriye’ye geri döneceğini vurguladı. Yusuf, gitmek istediği yerin “Ahrar’uş Şam’ın güçlü olduğu İdlib” olduğunu aktardı. İdlib şu anda El Kaide'nin Suriye kolu Nusra Cephesi ve Ahrar'uş Şam öncülüğünde kurulan Fetih Ordusu'nun kontrolü altında bulunuyor.

Ahrar’uş Şam’ı “ılımlı, ortalama Suriyeli” olarak tanımlayan Muhammed, bölgedeki herkesin örgütü desteklediğinin altını çizdi. Yaralarının aktif olarak savaşmasına izin vermeyeceğini belirten Muhammed, “savaşa başka bir yoldan dahil olacağını ve örgütün yanında yer almayı sürdüreceğini” ifade etti. Militan, Türkiye’deki konaklama ve tedavi masraflarının da örgüt tarafından karşılandığını da açıkladı.

Al Monitor’a göre, ABD hükümeti, örgütün el Kaide’yle ‘olası bağlantıları’ nedeniyle Ahrar’uş Şam’la konuşmayı reddediyor.

EL NUSRA'NIN İŞBİRLİKÇİ ÖRGÜTÜ

Ahraruş Şam, (Şam'ın Hürleri) ya da tam adıyla Şam'ın Hürleri İslami Hareketi, Suriye'de  yılındaHalep'te kurulan ve Beşşar Esad yönetimine karşı savaşan muhalif gruptur. Merkezleri İdlip'tedir.  yılından bu yana aktif faaliyet göstermektedir. Sünni ve Selefi mücahidlerden oluşmuştur.

Ahraruş Şam grubu, İslamcı bir anlayışa sahip olduğu için ılımlı olarak adlandırılan Suriye Devrimi Muhalefet Güçleri Koalisyonu'nun yetkisini tanımamıştıfunduszeue.infoa birlikte, Suriye'deki savaşta Özgür Suriye Ordusu, El Nusra Cephesi gibi gruplarla sık sık işbiriliğe gitmektedir.


nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası