bilinmeyen alfabeler / Hakkında Pek Şey Bilinmeyen, Dünyanın En İlginç 10 Dili

Bilinmeyen Alfabeler

bilinmeyen alfabeler

Türklerin Kullandığı Alfabeler

Türklerin Kullandığı Alfabeler

Türkler tarih boyunca yaşadıkları yerler, temas kurdukları diğer topluluklar ve kültürler, benimsedikleri dinler ve Türkçe’nin dönüşümü temelinde çok sayıda farklı alfabe kullanmıştır. Bu alfabeler temelde Göktürk, Uygur, Arap ve Latin alfabesi olarak sıralanır. Bu dört yazı sistemi Türkçe’nin gelişimine de ışık tutar. İşte, Türklerin kullandığı alfabeler ve özellikleri...

1. Göktürk (Orhun) Alfabesi

Türklerin kullandığı bilinen ilk alfabedir. Göktürk Devleti’nin yanı sıra Hunlar ve başka birçok Türk kavmi tarafından kullanılmıştır. Adını, 19. yüzyılda keşfedilen ve üzerine kazılı olduğu Orhun (Göktürk) Yazıtları'ndan alır.

Göktürk Alfabesinde Kaç Harf Vardır?

Göktürk alfabesi, Türklerin bugüne dek kullandığı alfabeler arasında en çok harfi içeren yazı sistemidir: 38 harften oluşur. Bu harflerin dördü sesli (ünlü), 26’sı sessiz (ünsüz), sekiz tanesi de hecelere karşılık gelen birleşik harflerdir. Zira alfabede ‘ok, uk, ko, ku, ük, kü, nç, nd’ hecelerinin her birine karşılık gelen birer ayrı harf bulunur. Dört sesli harf ise ‘a-e’, ‘ı-i’,‘o-u’ ve ‘ü-ö’ sesleridir; bunlar dört farklı işaretle ifade edilir. Bu sesler, kullanıldıkları sözcükte ünlü uyumlarının gerektirdiği şekilde okunur.

Göktürk Alfabesi Nasıl Yazılır?

Göktürk alfabesi Arapça ve Farsça gibi sağdan sola yazılır ve okunur. Tek noktalama işareti, sözcüklerin arasına konulan üst üste iki noktadır. Bundan başka noktalama işareti yoktur.

Nasıl Keşfedildi?

Orta Asya’da özellikle Yenisey Irmağı boyunca Göktürk alfabesi ile yazılmış çok sayıda küçük yazıt bulunmuştur. Alfabenin çözümlenmesine yönelik çalışmalar ise Orhun Yazıtları ismiyle anılan iki devasa yazıtın 1889’da Moğolistan’daki Orhun Irmağı’nın kıyısında keşfedilmesinin ardından yoğunlaştı. Danimarkalı Türkolog Vilhelm Thomsen, Orhun Yazıtları’nı 1893'te çözdü. Böylece, Kültigin ve Bilge Kağan tarafından diktirildikleri, yazıtların üzerindeki damgaların Göktürklere özgü bir yazı sistemini temsil ettiği ve bu dilin öz Türkçe’nin bir lehçesi olduğu tespit edildi.

Araştırmalara göre, Göktürk alfabesi ilk olarak 6. yüzyılda, Orhun Yazıtları’nın dikilmesinden yaklaşık 200 yıl önce kullanılmaya başlanmıştır. Alfabenin bu süreçte sadeleştiği, harf sayısının azaldığı ve mükemmelleştiği düşünülmektedir. Zira Yenisey’de bulunan daha eski yazıtlarda 150’den fazla işaret/harf bulunurken, bu sayı zaman içinde 38’e düşmüştür.

Göktürk alfabesi, çok sayıda Türk boyu tarafından Avrupa’ya da taşındı. Öyle ki, 16. yüzyıla dek Macaristan'da Sekeller tarafından hâlâ kullanılıyordu.

2. Eski Uygur Alfabesi

Türklerin Göktürk alfabesinden sonra ve Arap alfabesinden önce kullandığı yazı sistemidir. 8.-17. yüzyıllar arasında, Orta Asya’dan İstanbul’a uzanan bir coğrafyada kullanılmıştır. Türkler İslamiyet’i kabul ettikten sonra Arap alfabesini kullanmaya başlasa da, bazı Türk devletleri bu yazı sistemini kullanmaya devam etmiştir.

Eski Uygur alfabesinin, bugün Çin’in Sincan bölgesindeki Uygur Özerk Bölgesi’nde kullanılan ve Arap harfleri ile yazılan Uygur alfabesi ile karıştırılmaması gerekir. Bu nedenle, bu iki yazı sistemi arasında ‘eski Uygur alfabesi’ ve ‘yeni Uygur alfabesi’ olarak bir ayrım yapılmaktadır.

Yerleşik hayata geçen ve ticarete yatkın olan Uygur Türklerinin bu alfabeyi, Orta Asya’nın tüccar kavimlerinden Soğutlarla olan yakınlıkları sonucu geliştirdiği düşünülür. Zira eski Uygur alfabesi Soğd (Soğut) alfabesini temel alır; bu alfabedeki seslerin Türkçeleştirilmesiyle oluşturulmuştur.

Türk dili araştırmalarının temel kaynaklarından biri olan ve Türkçe’nin en önemli eserlerinden biri sayılan Kutadgu Bilig’in bir nüshası da bu alfabe ile yazılmıştır. Eski Uygur alfabesi, edebiyat, sanat, din, hukuk konularında sayısız kitabın yazımında da kullanılmıştır. Osmanlı sarayında Uygurca bilen kâtipler bulunduğu, Fatih Sultan Mehmet’in Otlukbeli Savaşı’ndan sonra Özbek Hanı’na gönderdiği zafernamenin Uygur alfabesiyle yazıldığı bilinmektedir.

Eski Uygur Alfabesinde Kaç Harf Vardır?

Eski Uygur alfabesinde 18 harf bulunur. Bu çerçevede Türklerin kullandığı en az harfli alfabe özelliğini taşır. Harflerin üçü sesli, 15’i sessizdir.

Eski Uygur Alfabesi Nasıl Yazılır?

Eski Uygur alfabesi sağdan sola yazılır, satırlar yukarıdan aşağıya doğru iner. ‘Z’ sesine karşılık gelen dışındaki tüm harfler bitiştirilerek yazılır. Harflerin içinde geçtikleri sözcüklerin başında, ortasında ya da sonunda yer aldıklarında değişen seslerine uygun olmak üzere üçer tane farklı yazım şekli vardır. Bu alfabe, Alman dilbilimci F. W. K. Müller tarafından çözülmüştür.

3. Arap Alfabesi


Türklerin 9. yüzyılda İslamiyet’i kabul etmeye başlamasından sonra kullandığı alfabedir. Türkçe’yi Arap alfabesi ile ilk yazanlar Karahanlılardır. Sonrasında bu alfabe Gazneliler, Tolunoğulları, İhşitler, Selçuklular ve Osmanlılar tarafından benimsenmiştir. Yani Türkler bu alfabeyi yaklaşık 700 yıl boyunca kullanmıştır.

Türkçe’de bu alfabeyle yazılan ilk eserin Divanü Lûgati't-Türk olduğu sanılmaktadır. Bu alfabe ile Türk-İslam tarihinde sayısız eser yazılmıştır.

Arap Alfabesinde Kaç Harf Vardır?

Dünyada Latin alfabesinden sonra en çok kullanılan yazı sistemi olan Arap alfabesi, hepsi ünsüz olmak üzere 28 harften oluşur. ‘Hareke’ adı verilen bu harflerin 22’si Sami alfabesinin değişikliğe uğrayan seslerinden, altısı da tümüyle Arapça'ya özgü seslerden oluşur.

Türklerin Türkçe’yi yazmak için kullandıkları Arap alfabesine ise Türkçe’ye uygun bazı sesler eklenmiştir. Bu sebeple, Türklerin kullandığı Arap alfabesi 31 ila 36 harften oluşur. Bu eklemeler nedeniyle, Osmanlı İmparatorluğu döneminde kullanılan Arap yazı sistemine ‘Osmanlı alfabesi’ de denmektedir.

Öte yandan, Arap alfabesinin özellikle ünlü eksikliği ve ünsüzlerin okunuşunun sözcük başı, ortası ve sonunda değişmesi nedeniyle Türkçe’nin seslerini yazmaya uygun olmadığı yönündeki tartışma Osmanlı İmparatorluğu’nun son yıllarında başlamış, Tanzimat sırasında reform çalışmaları için araştırmalar yapılmıştır.

Arap Alfabesi Nasıl Yazılır?

Arap alfabesi sağdan sola yazılır. Noktalama işaretlerinde kurallar yoktur. Harfler ise sözcüklerin başında, ortasında ve sonunda yer almalarına göre değişerek farklı şekillerde yazılır.

4. Latin Alfabesi

Bugün dünyada en yaygın kullanılan yazı sistemi olan Latin alfabesi, günümüzde Türkçe’yi yazarken kullandığımız alfabedir. Türkiye’de 1 Kasım 1928’de çıkarılan yasayla kullanılmaya başlanmıştır.

Latin alfabesi orijinal olarak antik Roma’da Latin dilinin yazılması için geliştirilen bir yazı sistemi olduğu için bu isimle anılır. Türkçe’ye uyarlanırken, dilimize uygun olan bazı sesler eklenmiştir.

Latin Alfabesinde Kaç Harf Vardır?

Klasik Latin alfabesi, 21’i Etrüsk yazı sisteminden alınmış 23 harften oluşur. Ortaçağ’da ise ‘I’ harfine ‘J’ harfinin, ‘V’ harfine de ‘U’ ile ‘W’ harflerinin eklenmesiyle harf sayısı 26’ya çıkmıştır. Bugün modern İngilizce bu 26 harf ile yazılırken, Latin alfabesinin kullanıldığı Avrupa dillerinin bazılarında harf sayısı farklılık göstermektedir.

Türkçe’de de, Mustafa Kemal Atatürk’ün liderliğinde yapılan araştırmaların sonucunda 29 harften oluşan bir Latin alfabesi kullanılmaktadır. Bu alfabedeki harflerin 21'i sessiz, sekizi seslidir. Türkçe’ye uyarlanması sırasında klasik Latin alfabesinde yer alan ‘q/Q’, ‘x/X’ ve ‘w/W’ sesleri alfabeden çıkarılmıştır. Öte yandan, klasik Latin alfabesinde yer almayan ancak Türkçe dilindeki sesleri ifade etmek için ihtiyaç duyulan ‘ı/I’, ‘ö/Ö’, ‘ü/Ü’, ‘ğ’, ‘ç/Ç’ ve ‘ş/Ş’ harfleri de eklenmiştir. Azerbaycan’da kullanılan Latin alfabesinde ise 34 harf bulunmaktadır.

Türkiye’de Latin alfabesine geçiş bugün hâlâ zaman zaman tartışma yaratsa da, dilbilimciler sesli harf içermeyen Arap alfabesinin Türkçe’nin ses yapısına uygun olmadığını düşünmektedir.

Latin Alfabesi Nasıl Yazılır?

Türklerin geçmişte kullandığı yazı sistemlerinden farklı olarak, Latin alfabesi soldan sağa doğru yazılır. Harfler yazı stiline göre bitiştirilerek de bitiştirilmeyerek de yazılabilir; bu konuda sabit bir kural yoktur.

Kiril Alfabesi

Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) topraklarındaki Türkler, bir devlet politikası olarak Kiril alfabesini kullanmaya zorlanmıştır. Kiril alfabesi, Bizans döneminde Hıristiyanlığın Slavlar arasında yayılması amacıyla, Yunan alfabesine bazı sesler eklenerek Slav dilinin yazılabilmesi için geliştirildi. Dolayısıyla Türkçe’ye uygun olmadığını söylemek mümkündür.

Ancak SSCB döneminde bu alfabe Azerbaycan, Kırgızistan, Özbekistan, Türkmenistan ve Kazakistan’da zorunlu hale getirilmiş, her bir Türk toplumu için ayrı alfabeler oluşturulurken dillerinde de bu yazı sistemine uygun değişiklikler yapmaları istenmiştir. Bu nedenle SSCB’de yaşayan Türkler 20 ayrı Kiril alfabesi kullanmak durumunda kalmıştır.

FacebookTwitter

DURSUN ALİ TÖKEL Künye: NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 ALFABEDEN SİMGEYE, SİMGEDEN ŞİFREYE: KADÎM MİLLETLERİN ALFABELERİNE DAİR ARAPÇA BİR RİSALE Dursun Ali Tökel* Bir kimsenin, özel olarak çevresinin, genel olarak milletinin, daha evren- sel plânda insanlığın takdir edeceği bir eylem alanı içinde olması her zaman tebrik ve övgüye mazhar bir iş olarak kabul edilmiştir. Akıl almaz bir sabır ve tahammülle buluş, keşif ve icatlarda bulunan insanlar her zaman hayır ve saygıyla yad edilmeyi hak etmişlerdir. İster teknolojik isterse kültürel plân- larda olsun bu tür insanların varlığı daima insanoğlunun önünde hiç sönme- yen bir meşale olarak durmaktadır. Türkiye İş Bankası tarafından 2001 yılı içinde Itır Arda‟nın gayretleriyle Türkçeye de tercüme edilen Carl Faulmann‟ın Yazı Kitabı adlı eseri yukarıda bahsini etmeye çalıştığımız insa- noğlunun âbide eserlerinden biridir1. Tüm Yerkürenin Tüm Zamanların Yazı Göstergeleri ve Alfabeleri alt başlığıyla neşredilen eser, ilk olarak 1878 yılında yayınlanmış, ardından hemen iki yıl sonra 1880‟de ikinci baskıyı yapmıştır. Bundan tam 105 yıl sonra ancak 1985 yılında üçüncü baskı olarak insanlığın istifadesine sunul- muştur. Faulmann‟ın ortaya koyduğu bu eser, azmin, çalışmanın, sabır ve tahammülün bir insanda hangi boyutlara ulaşabileceğini çok iyi gösteriyor. Büyük boy olarak 295 sayfa civarındaki esere baktığınızda yer yüzünde bu- güne kadar icat edilmiş ve kullanılmış bütün alfabeleri görmek mümkündür. O devrin olağanüstü kıt şartlarında bütün bu yüzlerce bir birine benzemez şekli toplamak, okumak hele hele de bunu matbaa harfi olarak dökmek, bütün bu yer yüzü alfabelerine vukuf kesbetmek, kesbedenlerin eserlerine ulaşmak insan aklının kolay kolay kavrayacağı işlerden değildir. Meraklı ve araştır- * Yard. Doç. Dr., 19 Mayıs Üniversitesi, Fen Edebiyat Fakültesi. NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 169 KADÎM MİLLETLERİN ALFABELERİNE DAİR ARAPÇA BİR RİSALE macı gözlere bir anda bütün insanlığın alfabelerini sunan bu eser, bu eseri ortaya koyan için de, bu eseri ortaya koyan insanı yetiştiren millet ve o mil- letin ait olduğu medeniyet dairesi için de büyük bir övünç ve iftihar kaynağı olmalıdır. Büyük bir gıpta ve biraz da hasetle süzdüğüm bu kitap, bende çok deği- şik duyguların uyanmasına da vesile oldu. Bizim medeniyet halkamızın bu tür bir eseri ortaya koymamış olması gerçekten üzücü bir durumdur. Osman- lılar ve daha önceki dönemlerde ilim adamlarımızın bu tür konularla iştigal edip etmediği biz araştırmacılar için bile meçhul bir konudur. Muhammet Hamdi Yazır‟ın Kalem Güzeli adlı eserinde bahsettiğine bakılırsa, Araplarda, geçmiş kavimlerin yazı ve alfabeleriyle uğraşan ve bunları neşreden pek çok alim vardır. Yazır, bu eser ve yazı çeşitlerinden örnekler de vermektedir. Fakat sadece kadîm milletlerin alfabe ve bunların şekillerine has olmak üzere geçmiş çağlarda eser kaleme almış ilim ehlinin olup olmadığı her za- man merakımı mucip bir hâl idi. Açıkça söylemek gerekirse bugüne kadar bu konularda özel bir araştırmaya girişmemiş, ilgim sadece bir merak seviye- sinde kalmıştı. Eğer birileri bana “Osmanlılar devrinde eski milletlerin alfa- beleri, bunların okunuş ve şekilleriyle ilgili bir eser var mıdır?” diye sorsa yüksel bir ihtimal “bilmiyorum” diye cevaplayacaktım; belki de ukalalık yapıp “ne gezer” diyecektim. Kütüphanelerimizin acıklı hâli ehlinin malu- mudur. Daha tasnifleri bile yapılmamış, içinde ne olduğunu bile kimsenin bilmediği yüz binlerce yazma eser sanki hakkıyla deşifre edildi mi de biz böyle kesin bir dille konuşuyoruz? Şüphesiz fetvamız araştırmamızdan değil, kulaktan dolma bilgilerimizden gelecekti. 2002 yılının Temmuz ayında Süleymaniye Kütüphanesinde yazmalar üzerinde çalışma yaparken, kitap tarihimiz hakkında ne kadar büyük bir ih- mal ve cahillik içinde bulunduğumuzu bir daha, hem de hakke‟l-yakîn anla- mış oldum. Bilindiği gibi eski yazma eserlerin büyük bir çoğunluğu tek bir kitaba değil, iç içe girmiş pek çok esere ev sahipliği yapardı. Yani siz bir yazma eseri elinize aldığınızda muhtemel pek çok farklı türde eserle karşı karşıyasınız demektir. Kütüphane kataloglarını taramam esnasında Eski 170 NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 DURSUN ALİ TÖKEL harfler ve yazılarla ilgili bir eser dikkatimi çekti ve bu eseri incelemeye karar verdim. Az evvel bahsini ettiğimiz gibi eser farklı konularda kaleme alınmış, 12 bölüm hâlinde düzenlenmiş 345 varaklık hacimli bir eser. Bu eserin 152b ve 173a arasında yer alan metinleri görünce “eski milletlerin kullanmış olduğu alfabelere ait şekil ve okunuşların bulunduğu eski yazma bir eser var mı?” sorusuna artık rahatlıkla “evet” diyebileceğimi anladım. Arapça olan bu eser insanı şaşkınlığa uğratacak ve hayretler içinde bırakacak muntazam ve mükemmellikteki çizim ve okunuşlarla geçmiş milletlerin alfabe ve onların okunuşlarından bahsediyor ve kendince özel bir dil-alfabe tasnifi yapıyordu. Fakat kitabın katalog adıyla içeriği arasında o kadar tutarsızlıklar vardı ki, kataloga bakarak eseri tanıma ve içeriği hakkında bir tahminde bulunma ihtimali çok düşüktü. Katalogda yazı ve kalemler hakkında ibaresi vardı. Bu duruma göre bu kitap yazılardan ve kalemlerden bahsetmektedir. Hâlbuki ehlinin de malumu olduğu üzere eski dilde eski kalem aynı zaman da yazı demektir. Necip Asım Yazıksız Kitap adlı kitabında bu konuda şöyle diyor2: “Alet ilgisi dolayısıyla yazıya (kalem) adı verilir.” Yani kütüphane katalogunda kitabın adında bile yanlış yönlendirici bir bilgi bulunmaktadır. Bıraktıkları kitapların adlarını bile bilemediğimiz/anlayamadığımız dedelerimizden özür dileriz. Kalemler Hakkında Risâle Faulmann‟ın Yazı Kitabı‟ından önce kaleme alındığından şüphe olmayan bu yazma eser bilhassa Samî dilleri alanında çalışan bilim adamları, Alfabe tarihi araştırmacıları ve dil uzmanları için son derecede önemli bir eser ko- numundadır. Benim bu tür eserlerin varlığından haberdar olmayışım, başkala- rının da haberdar olmayacağı anlamına gelmemektedir kuşkusuz. Fakat bu risaleyi görünce şaşkınlığımı gizleyemediğimi itiraf etmeliyim. Yazarını tespit edemediğim bu eserdeki harflerin çizimi gerçekten hayret verici dere- cede olağanüstü bir çizim uzmanlığı gerektirmektedir. Yazar, ayrıca o devir ilim dünyasının genel kabullerine uygun bir de alfabe-yazı sınıflandırması yapmakta ve bu sınıflama türü bugünün ilmî bölümlemesine hiç de uygun düşmemektedir. Yazar bu risaleyi yazarken yararlanmış olduğu bazı kaynak NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 171 KADÎM MİLLETLERİN ALFABELERİNE DAİR ARAPÇA BİR RİSALE kitapların adlarından da bahsetmektedir. Bahsi Geçen kaynaklar şunlardır: Kenzu’l-Kunûz, Kitâbu’l-A‘lâm, Kitâbu’l-Aklâm, Esrâru’l-Aklâmi’l-Munzele ve’l-Ehrufi’l-Muterceme (153a)3. Yazar, mevcut dil ve alfabeleri 24 ayrı ad ile adlandırmakta ve her biri- sini bir Peygamber veya başka bir şahıs ile irtibatlandırmaktadır. Anlaşıldığı kadarıyla peygamber merkezli bir tasnifin esas alındığı bu dil ve alfabe bö- lümlenmesinde bazı özel isimleri okumakta bir hayli güç olmaktadır. 24 ayrı dil ve alfabe yine 4 ayrı döneme ayrılmakta ve yazar tarafından bir tablo halinde bu tasnif verilmektedir (154b). Buna göre dönemler ve diller şöyle- dir: 1. DÖNEM: Adem : Hırmânî (veya Sûbânî) Nuh : Harzumî İbrâhim : Berhemî Mûsâ : Ibrî İsâ : Rûmî Muhammed : Arabî 2. DÖNEM: Şît : Sulbânî Sâm : Sâmî İshâk : Yûnânî Hârûn : Azrî (Arzî, Uzrî?) Şem’ûn : İfrencî Ali : Kûfî 3. DÖNEM: Kaynân : Kanyâvî (Kaynâvî) Yâfes : Hayşî (Hışî) ? 172 NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 DURSUN ALİ TÖKEL Sâb : Sayâbî (Sıyâbî) Dâvûd : Hıbrî Cercis : Kıbtî el-Huseyn : Irâkî 4. DÖNEM: Ahnûh : Berbâvî Hâm : Hindî Ya‘zûr : Ya„zûrî Süleymân : Kâhinî Danyâl : Ermenî Muhammed b. Huseyn : Berberî Ekli orijinal metinlerin fotokopilerinde de görüleceği gibi yazar 155b‟den sonra bütün bu bahsettiği dillerin alfabelerini vermekte ve ayrıca bu harflerin okunuşlarını da tek tek bir sütun hâlinde okuyucuya sunmaktadır. Harfler ve bunların okunuşları 159a‟ya kadar devam etmekte ve bundan sonra İbn-i Abbas‟dan bir rivayetle Ebced ve diller hakkında başka bilgiler verilmektedir.159b‟de Suryanî alfabesi ayrıca harf okunuşlarıyla birlikte zikredilmektedir. 160a‟dan itibaren sayfa altında Hurûfu’l-Mecûs ve Hurûfu’l-Yahûd başlıkları altında Mecusî ve Yahudî harfleri hakkında bilgi sunulmaktadır. 162a‟da Hakîm Eflatun‟un Şecer‟inden bahsedilmektedir. Buradaki şe- killere bakıldığında Eflatun‟a nisbet edilen bir işaret (rakamlar için) siste- minden konu açıldığı anlaşılmaktadır. 162b‟de de değişik bir alfabe çeşidin- den örnek verilmektedir. Yazarın değişik tasarruflarından biri de harfleri şekilleri itibariyle çıkış kaynaklarına göre sınıflandırmasında yatmaktadır. 164 b‟de Haç şeklinden ortaya çıkan Alfabe örneği verilmektedir. 165a‟da ise Hesap ve vakit belir- NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 173 KADÎM MİLLETLERİN ALFABELERİNE DAİR ARAPÇA BİR RİSALE lemede kullanılan harflerden bahsedilmektedir. Yine 165a‟da Filozof Diskordes‟in Yazı Ağacından bahsedilmekte ve örnek verilmektedir. 165b‟den sonra başka bir alana girilmekte ve şifre alfabeler hakkında bilgi verilmektedir. Yazar, Simya ve Tılsımda kullanılan sembolleri 20 gruba ayırmakta ve bunların şifre şekillerini bir bir vermektedir. Bu şifre işaretlerin yer aldığı sayfalar 171a‟ya kadar devam etmektedir. 171b‟de Burçlar ve onların sembolleri, 172a‟da ise gezegenler ve onların sembolleri çizilmekte ve okunuşları da ayrıca gösterilmektedir. 172b‟den anlaşıldığı kadarıyla eserin adı tam olarak sayfa içerisinde ve- rilmektedir. Buna göre eserin adı şudur: Kitâb-ı Mefâtîh-i Esrâr-ı Ulûm-ı Enbiyâ. Eser adının tam altına gelen satır sonunda zannımızca müellifin de adı kaydedilmiştir; fakat bu ad tarafımızdan okunamamıştır. Sonuç Araştırmacılar için çok önemli olduğuna inandığımız bu eserin mutlaka ilim dünyasına tanıtılması gerektiğinden yola çıkarak böylesi bir çalışma içinde bulunduk. Metnin Arapça oluşu ve çok özel ihtisaslar isteyen bir alana hasredilmiş olması metnin okumasını da güçlendirmektedir. Metin içerisinde yer alan, Danyal Peygamber-Ermenî dili; İsa-Rum Dili; Circis-Kıptî Dili; Süleyman-Kahinî Dili gibi bazı iddia ve eşleştirmeler ayrıca araştırılmaya ve anlaşılmaya muhtaç bir konudur. Dillerin ve alfabelerin Peygamber merkezli adlandırılması eski dünya için kabul edilen bir inanıştı belki ama bu eşleştir- melerde nelerin ölçüt alındığı da ayrıca sahanın uzmanlarını ilgilendirmekte- dir4. Bu eseri kaleme alan ve o bütün karmakarışık şekilleri âdeta kusursuzca çizen kişinin kimliği ve eğitimini de merak etmemek mümkün değil. Bu vesileyle araştırmacılarımızın eski eserler arasında bu ve buna benzer eserleri bulup ortaya çıkarmalarının ne kadar önemli olduğunu söylemek istiyoruz. Osmanlılar ve daha önceki devirlerde de Müslüman Ulemanın bu konularla yakından ilgilendiği ve bu alanda pek çok eser kaleme aldığı anlaşılmaktadır. Bu eserlerin neşirleriyle beraber kadîm çağlara ilişkin bilgilerimizin aratacağı 174 NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 DURSUN ALİ TÖKEL da şüphesizdir. Hiç bir şey olmazsa Faulmann‟ın eseri karşısında duyduğu- muz aşağılık kompleksinden bir nebze olsun kurtulmuş oluruz 5. 1 Carl Faulmann, Yazı Kitabı, Tüm Yerkürenin, Tüm Zamanların Yazı Göstergeleri ve Alfabeleri, (Çev: Itır Arda), T.İ.B. Yay., İstanbul 2001. 2 Necip Asım Yazıksız, Kitap, (Haz: Türker Acaroğlu), İletişim Yay., İstanbul, s. 41.Geçmiş milletlerin alfabe ve dillerinden örnek vermesi ve yazı hakkında etraflı bir malumata sahip olması açısından muhakkak incelenmesi gereken bir eser. 3 Metin dili Arapça olduğu ve bizim Arapçamız da o kadar ileri derecede olmadığı için, eserin anlaşılmasında bir Arapça uzmanına ihtiyaç hasıl olmuştu. Bu külfetli işi Doç.Dr. Musa Yıldız kabullendi ve metni tam olarak anlamamız yolunda hiç bir fedakârlıktan kaçınmadı. Fakat onun çabalarına rağmen yine de bizim anlamadığımız veya okunuşunu yanlış verdiğimiz yerler olabilir. Sevap hanesi Sayın YILDIZ‟a, hata hanesi ise bize aittir. Kendisine buradan teşekkürlerimi sunuyorum. 4 Dil sınıflamalarında Peygamber merkezli adlandırmalardan Healay da bahsetmekte ve “Semitic” adlandırmasının Nuh‟un oğlu Sam‟la alakasına değinmektedir. “The term „Semitic‟is an accident in the history of scholarship in this field, Which arose from an assumed connection with Shem, the son of Noah”. John F. Healay, Reading The Past: The Earty Alphabet, London 1990, s. 10. 5 Millî Kütüphanedeki araştırmalarımız esnasında ayrıca 1311 yılında basılmış bir eserden de bahsetmek istiyoruz. Hiyeroglif: Hurûf-ı Berbaiye Tercümesi adını taşıyan bu çeviri eser Mehmet Muhsin tarafından kaleme alınmış, 114 sayfalık bir eser. Bu eserde Mısır hiyerogliflerinden bahsedilmekte, bütün bu yazıya ait şekiller verilmekte ve Mısır dilinin grameriyle beraber metinlerin okunuşu tek tek gösterilmektedir. NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 175 KADÎM MİLLETLERİN ALFABELERİNE DAİR ARAPÇA BİR RİSALE 176 NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 DURSUN ALİ TÖKEL NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 177 KADÎM MİLLETLERİN ALFABELERİNE DAİR ARAPÇA BİR RİSALE 178 NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 DURSUN ALİ TÖKEL NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 179 KADÎM MİLLETLERİN ALFABELERİNE DAİR ARAPÇA BİR RİSALE 180 NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 DURSUN ALİ TÖKEL NÜSHA, YIL: II, SAYI: 6, YAZ 2002 181

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası