kaynağı değiştir]
İbranicedeEyob (אִיּוֹב, `Iyyōḇ) olarak geçen isim, Septuaginta'da Iob şeklini almıştır. Martin Luther tarafından yapılan Kitâb-ı Mukaddes çevirisinde İbranicedeki Alef harfinin telaffuzunu korumak isteyen Luther, ismi Hiob olarak çevirmiştir. Türkçeye muhtemelen daha sonraları Arapçadan Eyüp olarak geçmiştir. Eyüp isminin kendisi tanrının yardımını arayan bir sorudur. Anlamı aşağı yukarı (İlahi) Baba nerede? şeklinde çevrilebilir. Öte yandan gerek İbranicede gerekse Arapçada isim birtakım kelimelerle yakın ilişki içerisindedir. İbranicede "’ôyeb" düşman" anlamına gelir ve tanrı tarafından düşman edilen şeklinde de yorumlanabilir, Arapçada ise "awab" kelimesi ile ilişkilendirilen Eyüp ismi bu karakteri büyük bir tövbekar olarak öne çıkarmaktadır.[1]
Diyalog bölümünde Eyüp'ün 3 arkadaşı (Temanlı Elifaz, Şuahlı Bildat, Naamalı Sofar) ile doğruluk, dindarlık, iyi ve kötü şans üzerine gerçekleştirdiği sohbetler yer alır. Diyalog bölümünü de kendi içerisinde 3 parçaya ayırmak mümkündür. İlk kısımda Eyüp'ün yarattığı varlıkları seven ve doğru bir dünya düzeni yaratmaya çabalayan inancı şüpheye düşmüştür. Arkadaşlarının bilgece tavsiyelerine rağmen Eyüp suçsuz olduğunu ve bu acıları hak etmediğini yeniler. İkinci parça olarak ayrılabilecek de Eyüp inançsızların sağlığının iyi olduğunu ve huzurlu bir hayat sürdüklerini ileri sürer ve yine doğru bir hayat düzeni yönündeki kaygılarını dile getirir. Arkadaşları Eyüp'ü yeniden tövbe etmeye ve günahlarını kabul etmeye çağırsalar da Eyüp bir kez daha suçsuz olduğunu söyler. Diyalog bölümü bir koro şarkısına benzeyen bilgelik adına yazılmış bir söyleyiş ile son bulur.
DERNEĞİMİZ
Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) hakkında bazı kimseler tarafından uydurulan ve doğru olmayan bir konu hakkında emr-i bi’l mârûf ve nehy-i ani’l münker kaidesi ışığında sizleri uyarmayı kendimize görev addettik.
Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) hakkında iftira olan kıssada deniliyor ki: “Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) çok hastalandı ve vücudunda yaralar çıkmaya başladı. Bu yaralar öyle bir hâl aldı ki, yaraların içinden kurtlar çıkmaya başladı. Bu kurtlar yere düştüğünde Eyyûb Peygamber, kurtları yerden alıp yarasının üzerine koyarak 'Ey mübarek, rızkından ye' dermiş. Hatta ailesi ve diğer Müslümanlar, Eyyûb Peygamberin (aleyhisselâm) kötü kokması ve kötü görünmesinden dolayı yanından kaçmışlar.” Bazı yanlış kaynaklarda ise kavminin onu, şehrin dışındaki çöplüğe attığı geçmektedir. Bu anlatılan kıssa şüphesiz ki bâtıldır, doğru değildir.
Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) elbette ki hastalanmıştır. Fakat hastalığının ne tür bir hastalık olduğu, Kur’ân-ı Kerîm’de ve Hadîs-i Şerîfler’de geçmemektedir. İmâm EI-Fâhûrî’nin dediği gibi bu meseleler Yahudilerin, Müslümanlar’ın kitaplarına soktukları iftiralardandır. Yani İsrâiliyat’tır.
Öncelikle anlatılan bu kıssa, peygamberliğin temel davasına ve temel ilkesine ters düşmektedir. Peygamberlerin en büyük görevlerinden birisi davet ve tebliğdir. İnsanları îmâna ve İslâm’a davet ederken, onları kendilerinden uzaklaştırıcı, iğrendirici, nefret ettirici ve tiksindirici hastalık gibi sebeplerin mevcut olması, üstlendikleri davaya ters düşmez mi?! Tabi ki düşer. Çünkü bizler bile günlük hayatta, en çok sevdiğimiz insanın ter kokmasına veya kötü kokmasına tahammül edemezken, kurtlu olup tiksindirici bir hâl almasına nasıl tahammül ederiz ki!
Allâh-u Teâlâ, Kur’ân-ı Kerîm’de, Eyyûb Peygamber (aleyhisselâm) hakkında şöyle buyurmaktadır:
Manası:“Eyyûb, Rabbine: 'Bana zarar dokundu. Sen merhametlilerin en merhametlisisin.' diye niyaz etmişti.” (El-Enbiyâ' Sûresi 83)
Âyet-i Kerîme’nin anlamında geçen ‘Bana zarar dokundu’ ifadesi, ‘hastalandım’ anlamına gelmektedir. Âyet-i Kerîme’de görüldüğü gibi Eyyûb Peygamberin sadece hastalandığı geçmektedir. Oysaki hastalığının ne olduğu hakkında bilgi verilmemektedir.
Allâh-u Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:
Manası:“Allâh, bütün peygamberleri yaratılmışlardan üstün kıldı.” (El En’âm Sûresi 86)
Peygamberler; vücutları, ahlâkları, güzellikleri ve sesleri ile yaratılmışların en üstünleridirler. Efendimiz ? bir Hadîs-i Şerîf’inde mana olarak şöyle buyurmaktadır:
“Allâh, yüzü ve sesi güzel olmayan bir peygamber göndermiş değildir.”
Vücudundan kurt çıkan birinin güzelliğinden nasıl bahsedilebilir ki? Dolayısıyla bâtıl olan bu kıssa, Âyet-i Kerîme ve Hadîs-i Şerîfler’e terstir. Peygamberimiz, yine bir Hadîs-i Şerîf’inde şöyle buyurmaktadır:
“Allâh; toprağa, Peygamberlerin vücutlarını yemesini haram kılmıştır.”
Toprak altındayken Peygamberlerin mübarek vücutlarını haşeratın yemesi imkânsız olduğuna göre, hayatta iken nasıl mümkün olsun ki?! Ayrıca bâtıl olan bu kıssada Eyyûb’un vücudundan düşen kurdu alıp: “Ey mübarek, rızkından ye!“ diyerek vücuduna koyduğu iddia ediliyor. Oysaki bir Müslüman’ın kendi vücuduna zarar vermesi harâmdır. Bunun haram olduğunu öğreten bir peygamberin, böyle bir şeyi yaptığı nasıl iddia edilebilir ki! Kaldı ki kurdun neresi mübarektir!
Bu inanç, kişiyi İslâm’dan çıkarır ve kişinin tekrar İslâm’a girme niyeti ile Kelime-i Şehâdet’i söylemesi gerekir. Allâh-u Teâlâ Kur’ân-ı Kerîm’de şöyle buyuruyor:
Manası:“Kendi kendinizi tehlikeye atmayın!” (El-Bakara Sûresi / )
Peygamber Efendimiz ? meâlen şöyle buyurdu: “Kişi kendi nefsine ve başkasına zarar veremez.” (İbn-i Mâce)
Ehl-i Sünnet Âlimlerinin Bu Konu Hakkındaki Görüşleri
Sadeleştirilmiş Hâli: Eyyûb’un hastalığı da böyle hariçten görenleri iğrendirecek bir hastalık değildi. Çünkü Peygamberler halkın nefretine sebep olacak şeylerden uzaktır ve Allâh onları korumuştur. Peygamberlerin tiksindirici şeylere müptelâ olmaları, Peygamberliğin bir icabı olan halkla bir arada olmaya, insanları hak ve doğru yola davete mâni olan bir durumdur. Bu ise “nübüvvet” rütbesine uygun değildir. (Hülâsatü’l-Beyân fî Tefsiri’l-Kur’ân / El-Enbiyâ' Sûresi)
“Hazreti Eyyûb’un hastalığı insanların nefretini çekecek bir vaziyette değildi. Öyle hastalıklardan Peygamberler bir hikmet gereği korunmuşlardır." (El-Enbiyâ' Sûresi Tefsîri)
Değerli kardeşimiz,
Sabır, sebat ve teslimiyet timsâli olan Eyyub Aleyhilsselâm, varlıkta ve darlıkta şükürden asla ayrılmayan, en mesut günlerinde ve en muztarip anlarında Allah'a olan bağlılığından zerre kadar kopmayan müstesna bir insandı.
Hz. Eyyub'un canlı bir örnek olan hâli ve kıssası Kur'anı-ı Kerim'de yer almaktadır. Onun uzun süren dayanılmaz bir hastalığa müptelâ olduğu, fakat bu İlâhî imtihanı üstün azmi ve sabrı neticesinde kazandığı, sonunda Rabbine yaptığı niyazı sayesinde sıhhat ve afiyete kavuştuğu anlatılmaktadır.
Hz. Eyyub'un (a.s.) kıssasının tafsilatına tefsirlerimizde yer verilirken, sancılı bir hastalığa tutulduğu bildirilmektedir. Öyle ki, vücudunun her tarafını saran yara ve ağrılar sadece kalb ve diline ulaşmamış; ne zaman ki, Allah'ı zikrine mâni olacak şekilde ağrılar kalp ve diline ilişince sadece "ubudiyet-i İlâhiye için" Allah'a iltica etmiş, duasının kabul edilmesiyle de bu musibetten kurtulmuşlar.
Hz. Eyyub'un bedenindeki yaralar ve yaralardan meydana gelen kurtlar (mikroplar), bakınca görenleri tiksindirecek, halkı kendisinden nefret ettirecek bir vaziyette değildi. Onu görenler ağır bir hastalık içinde bulunduğunu biliyorlar, ancak ondan tiksinip kaçmıyorlardı. Çünkü onda öyle bir hâl yoktu. Günümüzde verem ve kanser gibi yaygın halde bulunan birtakım iç hastalıklar vardır ki, dıştan bakışta hastada bir yara ve hastalık belirtisi görülmemekte, bakanlar bir tiksinti duymamakta, fakat hasta dayanılmaz bir acı içinde kıvranmakta ve için için erimektedir.
İşte Eyyub Aleyhisselâmın hastalığı da böyle hariçten görenleri iğrendirecek bir hastalık değildi. Çünkü peygamberler halkın nefretine sebep olacak arızalardan uzaktır ve Allah tarafından korunmuştur. Peygamberlerin tiksindirici şeylere müptelâ olmaları, peygamberliğin bir icabı olan halkla bir arada olmaya, insanları hak ve doğru yola davete mâni olan bir durumdur. Bu ise "nübüvvet" hikmetine uygun değildir. (Hülâsatü'l-Beyân fi Tefsiri'l-Kur'ân, IX/)
Yani, Hz. Eyyub bir peygamber olması dolayısıyla Allah tarafından insanları hakka ve hidayete çağırmakla vazifeliydi. Böyle iğrendirici bir hastalığa yakalansaydı, esas vazifesi olan tebliği ve dine daveti yapamazdı. Zaten malının, mülkünün, çoluk ve çocuğunun elinden alınması ve sonunda derin bir hastalıkla imtihana tâbi tutulması, neticede tahammül gösterip sabretmesi, insanlara bir örnek gösterilme hikmetine bağlıdır.
Eyyub Aleyhisselâmın kıssasına temas eden Bediüzzaman Hazretleri ise günümüz insanının alması gereken dersi şöyle ifade etmektedir:
"Hazreti Eyyub Aleyhisselâmın zahirî yara hastalıklarının mukabili, bizim bâtını ve ruhî ve kalbî hastalıklarımız vardır. İç dışa, dış içe bir çevrilsek Hazret-i Eyyub'dan daha ziyade yaralı ve hastalıklı görüneceğiz. Çünkü işlediğimiz her bir günah, kafamıza giren her bir şüphe, kalb ve ruhumuza yaralar açar. Hazret-i Eyyub Aleyhisselâmın yaraları, kısacık hayat-ı dünyeviyesini tehdit ediyordu. Bizim manevî yaralarımız, pek uzun olan hayat-ı ebediyemizi tehdit ediyor. O münacat-ı Eyyubiyeye o Hazretten bin defa daha ziyade muhtacız. Bahusus nasıl ki, o Hazretin yaralarından neş'et eden kurtlar, kalp ve lisanına ilişmişler. Öyle de, bizleri günahlardan gelen yaralar ve yaralardan hâsıl olan vesveseler, şüpheler (neûzübillah) mahall-i iman olan bâtın-ı kalbe ilişip imanı zedeler ve imanın tercümanı olan lisanın zevk-i ruhanîsine ilişip zikirden nefretkârâne uzaklaştırarak susturuyorlar." (Lem'alar, İkinci Lema)
İlave bilgi için tıklayınız:
Hz. Eyyub (a.s.) ın hayatı hakkında bilgi verir misiniz?
Selam ve dua ile
Sorularla İslamiyet
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası