Îman nîmetine kavuştuğu hâlde, üzerinde günah lekeleri bulunan kimseler, temizlenmek için bir müddet Cehennem’e giriftâr olurlar. Bu kimseler, ya af ve şefaatle veya cezaları bittikten sonra Cehennem’den kurtulup Cennet’e nâil olacaklardır.
Nitekim PeygamberEfendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- şöyle buyurmuşlardır:
“…Mü’minler, Cehennem’den kurtulunca, orada kalan din kardeşlerinin kurtulması için Cenâb-ı Hakk’a ısrarla yalvarıp yakarır, yüksek sesle duâ ederler. Nefsim yed-i kudretinde olan Allâh’a yemin ederim ki; sizden hiç kimse, borçlusundan alacağını tam olarak alabilmek için, mü’minlerin kıyâmet günü Cehennem’deki kardeşlerini kurtarmak maksadıyla Allâh’a yalvarmasından daha büyük bir hırsla mücâdele edemez. Onlar:
«−Ey Rabbimiz! (Cehennem’de kalan kardeşlerimiz) bizimle birlikte oruç tutar, namaz kılar ve haccederlerdi!» diye ısrarla niyazda bulunurlar.
Bunun üzerine kendilerine:
«−Haydi, tanıdıklarınızı çıkarın; bundan böyle onların sûretleri Cehennem’e haramdır.» denilecek.
Onlar da, kimi bacaklarının yarısına kadar, kimi dizlerine kadar ateşe dalmış pek çok kimseyi Cehennem’den çıkaracaklar. Sonra:
«−Ey Rabbimiz! Sen’in bize çıkarmayı emir buyurduğun kişilerden Cehennem’de kimse kalmadı.» diyecekler.
(Fakat Hak Teâlâ Hazretleri:)
«−Dönün, kalbinde dinar ağırlığında hayır olan her kimi bulursanız onu da çıkarın!» buyuracak.
Bunun üzerine yine pek çok kimseyi çıkaracaklar. Sonra (tekrar):
«−Yâ Rabbi! Sen’in emir buyurduğun kimselerden tek bir kişi bile bırakmadık.» diyecekler.
Hak Teâlâ Hazretleri:
«−Geri dönün! Kalbinde yarım dinar miktarı hayır olan her kimi bulursanız onu da çıkarın!» buyuracak.
Yine pek çok insanı çıkaracaklar. Sonra:
«−Yâ Rabbi! Sen’in emir buyurduğun kimselerden Cehennem’de tek bir kişi bile bırakmadık.» diyecekler.
Hak Teâlâ Hazretleri yine:
«−Geri dönün! Kalbinde zerre miktarı hayır olan kimi bulursanız onu da çıkarın!» buyuracak.
Yine birçok kimseyi çıkaracaklar. Sonra:
«−Yâ Rabbi! Cehennem’de hiçbir hayır (sahibi) bırakmadık.» diyecekler.”
Hadîs-i şerîfi rivâyet eden Ebû Saîd el-Hudrî -radıyallâhu anh- buraya gelince şöyle der:
“Eğer bu hadis hususunda beni tasdik etmiyorsanız, Hak Teâlâ Hazretlerinin:
«Şüphe yok ki Allah zerre kadar haksızlık etmez. (Kulun yaptığı iş, eğer bir kötülük ise, onun cezasını adâletle verir.) İyilik olursa onu katlar (kat kat artırır), kendinden de büyük mükâfat verir.»[1] âyetini okuyuverin!”
Yine bu hadîs-i şerîfin devamında Peygamber Efendimiz -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sözlerine şöyle devam ettiler:
“Mü’minlerin, Cehennem’de hiçbir hayır (sahibi bırakmadık) demeleri üzerine Allah -azze ve celle- Hazretleri:
«−Melekler şefaat etti, peygamberler şefaat etti, mü’minler de şefaat etti, (o hâlde) Erhamu’r-Râhimîn’den başka şefaat edecek kalmadı!» buyurur ve Cehennem’den bir avuç insan alır. (Bununla) Cehennem’den, (sadece îmânı olup) hiç hayır işlememiş, âdeta kömüre dönmüş birtakım insanları çıkarır ve onları Cennet yolları üzerinde olup «Hayat Nehri» denilen bir nehre atar. O nehirden onlar, selin getirdiği millerin içinde biten ot gibi çıkarlar.
Görmüyor musunuz, sel atıkları içinde biten ot; taş altında da, ağaç altında da biter. Güneş’e bakan tarafı bir parça sarımtırak ve yeşilimtırak olur. Gölgede kalan tarafı ise bembeyaz kalır.”
Bu son söz üzerine ashâb-ı kirâm:
“−Yâ Resûlâllah, gâliba Siz çölde çobanlık yapmışsınız?!” dediler.
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- sözlerine devamla:
“Artık Hayat Nehri’nden boyunlarında inciden gerdanlıklar olduğu hâlde çıkarılırlar. Cennetlikler onları (bu alâmetle) tanırlar ve:
«İşte işlenmiş bir amelleri ve takdim ettikleri bir hayırları olmaksızın Allâh’ın Cennet’e koyduğu, Allâh’ın âzatlıları bunlardır!» derler.
Sonra Allah Teâlâ Hazretleri:
«−Cennet’e buyurun, (orada) gördüğünüz her şey sizindir.» buyurur.
Onlar da:
«−Ey Rabbimiz! Şu âlemde hiç kimseye vermediğin ihsânı bize lûtfettin!» diyerek şükranlarını arz ederler.
Bunun üzerine Hak Teâlâ Hazretleri:
«−Size bundan daha üstün bir atiyyem var!» buyurur.
Cennetlikler:
«−Ey Rabbimiz! Bundan daha üstün ne olabilir?» derler.
Hak Teâlâ Hazretleri:
«−Benim rızâm!.. Bundan böyle ebediyyen size gazaplanmayacağım!» buyurur.” (Müslim, Îmân, 302)
Unutulmamalıdır ki, din bir bütündür. Hayatın her safhasını tanzim eder. Dolayısıyla da bazen yaşanıp bazen terk edilemez, ömrün hiçbir ânında ihmâle gelmez. Aksi takdirde kişinin bu dînî eksikliği kendisine günah olarak yazılır ve -Allah korusun- Cenâb-ı Hakk’ın affı veya O’nun izniyle şefaat söz konusu olmadıkça, o eksikliğin sahibi Cehennem’de cezâsını çeker. Cehennem ise, âyet-i kerîmelerin ifâdesiyle; “varılacak yerlerin en kötüsü”dür.[2]
Resûlullah -sallâllâhu aleyhi ve sellem- Efendimiz, Cehennem’den en son çıkan mü’minin Cennet’e kavuşmasını da şöyle haber vermişlerdir:
“…Nihayet Allah Teâlâ kulları arasındaki meselelerde hükmünü tamamladıktan sonra, Cehennem ehlinden, Allah’tan başka ilâh olmadığına şehâdet edenlerden (yani mü’minlerden) dilediklerini çıkarmayı murâd edince meleklere onları çıkarmalarını emreder. Melekler onları secde izlerinden tanırlar. Zira Allah Teâlâ, Cehennem’e, Âdemoğlu’nun secde izlerini yakmayı haram kılmıştır.
Melekler onları, kavrulup simsiyah olmuş vaziyette Cehennem’den çıkarırlar. Üzerlerine «Hayat Suyu» denilen bir su dökülür de sel uğrağında biten yabanî reyhan tohumları gibi hızla canlanırlar. İçlerinden birinin yüzü Cehennem’e dönük olarak kalır:
«‒Yâ Rabbi! Kokusu beni zehirliyor, alevi de yakıyor! Ne olur yüzümü Cehennem’den başka tarafa çevir!» der. Bu şekilde duâ etmeye o kadar devam eder ki nihayetinde Cenâb-ı Hak:
«‒İstediğini verirsem, sen başka bir şey daha istersin!» buyurur.
Kul:
«‒İzzetine yemin ederim ki hayır! Sen’den, bundan başka bir şey istemeyeceğim!» der.
Allah Teâlâ onun yüzünü Cehennem’den başka tarafa çevirir. Bir müddet sabreden kul dayanamayıp:
«‒Yâ Rabbi! Beni Cennet’in kapısına yaklaştır!» der.
Cenâb-ı Hak:
«‒Başka bir şey istemeyeceğine dâir söz vermemiş miydin? Yazıklar olsun sana ey Âdemoğlu! Ne kadar sözünde durmaz, ahdine vefâ etmez birisin!» buyurur.
O kul, bu şekilde duâ etmeye devam eder. Nihayetinde Cenâb-ı Hak:
«‒Bu istediğini verirsem başka bir şey daha istersin!» buyurur.
Kul:
«‒İzzetine yemin ederim ki hayır! Sen’den, bundan başka bir şey istemeyeceğim!» diyerek Allah Teâlâ’ya bu hususta pek çok ahitler, sözler ve mîsaklar verir. Bunun üzerine Allah Teâlâ onu Cennet’in kapısına yaklaştırır.
O kul, Cennet’in içindeki güzellikleri görünce, Allâh’ın dilediği kadar bir müddet sükût eder ama yine dayanamaz:
«‒Yâ Rabbi! Beni Cennet’in içine koy!» der.
Cenâb-ı Hak:
«‒Başka bir şey istemeyeceğine dâir söz vermemiş miydin? Yazıklar olsun sana ey Âdemoğlu! Ne kadar sözünde durmaz, ahdine vefâ etmez birisin!» buyurur.
O da:
«‒Yâ Rab! Beni mahlûkâtının en bedbahtı eyleme!» der ve bıkıp usanmadan duâ etmeye devam eder.
Bunun üzerine Allah Teâlâ ona güler (yani ondan râzı olur). Râzı olunca da Cennet’e girmesine izin verir.
Cennet’e girdiğinde o kula:
«‒Şunları şunları da iste!» diye (hatırlayamadığı ve bilmediği şeyler de hatırlatılır), o da ister. Sonra yine:
«‒Şunları şunları da iste!» denir. O da uzun uzun taleplerde bulunur. Nihayet bütün arzu ve istekleri bitince Allah Teâlâ ona:
«‒Bunların hepsi ve bir o kadarı daha hep senindir!» buyurur.”
Ebû Hüreyre -radıyallâhu anh-:
“Bu adam, Cennet’e en son giren kimsedir.” demiştir. (Buhârî, Rikāk, 52)
Diğer bir rivâyete göre, günahları veya hatâları sebebiyle Cehennem’e giren mü’minler, bir müddet azap gördükten sonra, Cenâb-ı Hak onları bir çeşit ölümle öldürür ki fazla azap çekmesinler. Yanıp kömür hâline geldikten ve Allâh’ın dilediği kadar orada mahpus kaldıktan sonra da şefaatle oradan çıkarılırlar. Cennet nehirlerine atılarak kendilerine tekrar hayat lûtfedilir.[3]
Dipnotlar:
[1] en-Nisâ, 40.
[2] Bkz. el-Bakara, 206; Âl-i İmrân, 12.
[3] Bkz. Müslim, Îmân, 306; İbn-i Mâce, Zühd, 37.
Kaynak: Osman Nuri Topbaş, Ebediyet Yolculuğu, Erkam Yayınları
İslam ve İhsan
Kulun yapısını, dayanamayacağı bir şey karşısında verdiği sözü unutacağını çok iyi bilen Kâinatın Rabbi yine de onu istediği ağacın altına götürür. Bu bahtiyar mümin, yıllarca çektiği bin bir azaptan sonra, en güzel yer sandığı bu ağaçlıkta dinlenip rahatına bakar.
Fakat bir süre sonra ileride çok daha güzel bir ağaç görür. Dayanamaz ve:
- Ya Rabbi! diye yalvarır. Ne olur beni o ağacın yanına götür de oradaki güzelliklerden yararlanayım. Allah-ü Teâlâ ona verdiği sözü hatırlatır:
- Seni oraya götürsem, bir başka şey daha istersin, buyurur ve kulunun huyunu bilmekle beraber yine de onun isteğini yerine getirir. (Kul çok unutkandır, o çok nankördür.)
Daha sonra o mümin cennet kapısına yakın bir ağaç görür. O ağacın manzarası çok daha güzeldir. Dayanamaz bir daha boyun büker. Oraya giderse bir şey istemeyeceğine söz verir. Yüce Allah lütfeder ve onun oraya götürür. Sonunda isteğine kavuşur.
O ağacın bulunduğu yer cennetin sınırında bir yerdir. Bir adım ötesi cennettir. İçerideki cennet ehlinin keyfi eğlenmeleri dayanılacak gibi değildir.Cehennemden yeni kurtulan adam bir durur iki durur. Rabbine bir daha boyun büker:
- Ne olur Rabbim! Beni cennete koy, der.
Kulunun niyazından el açıp kendisine yalvarmasından pek memnun olan Cenab-ı Mevla:
Ey Âdemoğlu! Acaba senin bu isteklerin nasıl son bulur? Sana cennette dünya büyüklüğünde hatta dünyanın on misli büyüklüğünde bir yer versem razı olur musun?
Bu söz o zavallıyı adeta perişan eder. Çünkü o cennetin tamamen parsellendiğini herkesin yerini tuttuğunu ona bir evlik bile yer kalmadığını sanmaktadır. Ona göre Allah-ü Teâlâ’nın bu teklifi olacak şey değildir. Hayretle sorar:
- Ya Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi olduğun halde benimle alay mı ediyorsun?
Allah-ü Teâlâ onun bu sorusuna şu cevabı verir:
- Ben seninle alay etmiyorum. Fakat ben dilediğim her şeyi yapabilirim.
LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi
çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası