atatürkün önderliğinde kazandığımız hak ve hürriyetler / Atatürk ve Hukuk Devrimi - Atatürk Ansiklopedisi

Atatürkün Önderliğinde Kazandığımız Hak Ve Hürriyetler

atatürkün önderliğinde kazandığımız hak ve hürriyetler

YAŞAM ÖYKÜSÜNDEKİ OLAYLAR DİZİNİ ()


19 Mayıs - Ali Rıza Efendi ile Zübeyde Hanım'ın "MUSTAFA" adını verdikleri çocukları, Selanik Kasımiye Mahallesi, Islahane Caddesi'ndeki evde, bugün müze olarak kullanılan iki katlı pembe evde dünyaya geldi.

- Mustafa çok kısa bir süre Mahalle Okulu'nda okuduktan sonra, modern eğitim yapan Şemsi Efendi İlkokulu'nu bitirdi. Babası ölünce, annesiyle dayısının çalıştığı çiftliğe gitti. Orada tarla bekledi, daha sonra annesiyle Selanik'te oturan teyzesinin yanına döndü. Burada kısa bir süre Mülkiye Hazırlık Okulu'na devam etti.

- Küçük Mustafa, Selanik Askeri Okulu'na (rüştiye'ye) girdi. Sınıfta aynı adı taşıyan Matematik Öğretmeni Mustafa, sınıf birincisi olan küçük Mustafa'nın adını "Mustafa Kemal" olarak değiştirdi.

- Mustafa Kemal, Manastır Askeri Okulu'na (idadiye) girdi.

13 Mart - Mustafa Kemal, İstanbul'da Harp Okulu'na girdi.

10 Şubat - Mustafa Kemal, Harp Okulu'ndan mezun oldu. Kurmay Okulu'nda öğrenci iken tarihsel konulara ilgi duydu. Bu sıralarda kimi arkadaşlarıyla el yazısı bir dergi çıkardı.

11 Ocak - Mustafa Kemal, Harp Akademisi'nden Kurmay Yüzbaşı rütbesi ile mezun oldu. Merkezi Şam'da bulunan 5. ordu emrine verildi.

- Mustafa Kemal, arkadaşlarıyla Şam'da "Vatan ve Hürriyet Cemiyeti'ni" kurdu.

- Mustafa Kemal, gizlice Selânik'e giderek, bu cemiyetin orada bir şubesini açtı.



13 Nisan - Mustafa Kemal, Selanik'te bulunduğu sırada, İstanbul'da, 31 Mart Olayı oldu. Mahmut Şevket Paşa komutasındaki Hareket Ordusu, Selanik'ten İstanbul'a yürümeye başladı. Mustafa Kemal, bu ordunun kurmaybaşkanı idi.

22 Eylül - Mustafa Kemal, Selanik'te toplanan İttihat ve Terakki Kongresi'ne katıldı. Burada yaptığı konuşmada: "Devletin iç ve dış tehlikelere karşı koyabilmesi için güçlü bir orduya ve partiye ihtiyacı bulunduğunu, fakat bunların ayn ayrı çalışması gerektiğini" söyledi. Bu görüşünden dolayı ittihatçılarla arası açıldı.



- Mustafa Kemal, Arnavutluk isyanının bastırılmasında kurmay başkanı olarak görev yaptı. Aynı yıl içinde, Fransız ordularının manevralarını " izlemek üzere bir askerî heyetle Fransa'ya gitti.

13 Eylül
- Mustafa Kemal, İstanbul'daki Genelkurmay Karargâhı'nda görevlendirildi.

5 Ekim - Mustafa Kemal, Tobruk'ta ve Derne'de italyanlara karşı savunma savaşlarına katıldı.

27 Kasım - Mustafa Kemal, Trablusgarp'ta bulunduğu sırada
binbaşılığa terfi etti.



9 Ocak - Mustafa Kemal, Trablus-İtalyan-Osmanlı Savaşı'nda Tobruk saldırısını başarıyla yürüttü.

8 Ekim - Mustafa Kemal, Balkan Savaşı'nın çıkması üzerine anavatana dönerek, Bolayır'da kurulan kolordunun harekât şubesi müdürlğüne getirildi.

25 Kasım - Mustafa Kemal, Çanakkale Boğazı Kuvayı Birlikleri Harekât Şubesi Müdürlüğü'ne atandı.

- Mustafa Kemal, Kolordu Kurmay Başkanı olarak Edirne'nin kurtarılmasına katıldı.



1 Mart - Mustafa Kemal, yarbaylığa terfi etti.

2 Şubat - Mustafa Kemal Eceabat (Maydos)'ta bulunan Tümen Komutanlığı'na atandı,

18 Mart - İngiliz ve Fransızların büyük bir donanma ile Çanakkale Boğazı'nı zorlamaları üzerine. Mustafa Kemal, burada düşman birliklerini denize dökerek Çanakkale Deniz Zaferi'ni kazandı.

25 Nisan - Mustafa Kemal komutasındaki Türk birlikleri, Arıburnu'nda çıkarma yapan ingiliz ve Anzaklar'ın saldırılarını durdurdu.

1 Haziran - Mustafa Kemal, Albaylığa terfi etti.

8/9 Ağustos - Mustafa Kemal, Anafartalar Komutanlığı'na atandı. 10 Ağustos'ta düşmanı yenilgiye uğratü.

17 Ağustos
- Mustafa Kemal, Kireçtepe Zaferi'ni
kazandı.

21 Ağustos
- Mustafa Kemal, ikinci Anafartalar Zaferi'ni kazandı.

19 Aralık - Düşmanlar sayısız ölü bırakarak, bir daha dönmemek üzere gittiler.



14 Ocak - Mustafa Kemal, Edirne'de bulunan Kolordu Komutanlığı'na atandı.

1 Nisan - Mustafa Kemal, Tuğgeneralliğe terfi etti.

6/7 Ağustos
- Mustafa Kemal. 7. Ordu Komutanı iken, 18 Martta 2. Ordu Komutanhğı'na getirildi.

5 Temmuz
- Mustafa Kemal, 7. Ordu Komutanhğı'na atandı.

20 Eylül - Mustafa Kemal, 7. Ordu Komutanı iken memleketin ve ordunun durumunu açıklayan tarihsel bir rapor hazırladı.

15 Aralık - Mustafa Kemal, Veliaht Vahdettin'le Almanya'ya gönderildi.

5 Ocak - Mustafa Kemal, Almanya'dan geri döndü.

16 Ağustos - Mustafa Kemal, yeniden 7. Ordu Komutanhğı'na getirildi. Düşmana karşı Halep'in kuzeyinde bir savunma hattı kurdu.

26 Ekim - Halep yakınlarında düşman saldırısını durdurdu.

31 Ekim
- Mustafa Kemal, Limon Fon Sanders'ten Yıldırım Orduları Komutanhğı'nı teslim aldı.

13 Kasım - Mustafa Kemal, İstanbul'a döndü.

21 Kasım - Mustafa Kemal, Fethi Bey'le (Okyar) İstanbul'da Mimber Gazetesi'ni çıkarttı.


20 Nisan - Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişliği'ne atandı.

30 Nisan
- Mustafa Kemal, 9. Ordu Müfettişi olarak Anadolu'ya tayin edildi.

15 Mayıs
- Mustafa Kemal, Vahdettin'le görüştü.

16 Mayıs
- Mustafa Kemal, Bandırma Vapuru'yla İstanbul'dan Samsun'a hareket etti.

19 Mayıs
- Mustafa Kemal, Salı günü sabah saat sekizde Samsun'a çıktı.

28 Mayıs - Mustafa Kemal Paşa, Havza'da yayınla dığı genelge ile Kurtuluş Savaşı'm başlattı.

21/22 Haziran - Mustafa Kemal Paşa, Amasya'da millî mücadeleyi başlatan, "Amasya Genelgesi"ni yayınladı.

25 Haziran - Mustafa Kemal Paşa, Amasya'dan Sivas yoluyla Erzurum'a hareket etti.

3 Temmuz - Mustafa Kemal Paşa, "Doğu İlleri Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti" toplantısına katılmak üzere Erzurum'a geldi.

8 Temmuz - Mustafa Kemal Paşa, çok sevdiği askerlik mesleğinden istifa etti. Türk ulusunun bir kişisi olarak vatanı ve ulusu kurtarmak için çalış malara başladığını açıkladı.

23 Temmuz - Mustafa Kemal Paşa, Erzurum Kongresi'nde, Temsil Heyeti Başkanlığı'na seçildi. Bu toplantıda, "Misak-ı Millî Kararları" kabul edildi.

4 Eylül - Mustafa Kemal Paşa, Sivas Kongresi Başkanlığı'na seçildi.

11 Eylül - Mustafa Kemal, Anadolu ve Rumeli Müdaffa-i Hukuk Cemiyeti Temsil Heyeti Başkanlığı'na seçildi.

12 Eylül
- Mustafa Kemal, illere ve komutanlıklara, İstanbul Hükümeti ile her türlü haberleşmenin kesildiğini bildirdi.

20/22 Ekim - Mustafa Kemal Paşa'nın Amasya'da İstanbul Hükümeti temsilcileri ile görüştü ve Amasya Protokolü'nü imzaladı.

7 Kasım - Mustafa Kemal, Erzurum'dan milletvekili seçildi.

27 Aralık - Mustafa Kemal Paşa, Temsil Heyeti ile Sivas üzerinden Ankara'ya geldi.

28 Aralık - Mustafa Kemal Paşa'nın Ankara'lılarla yaptığı konuşmada: "Vatanı düşman istilâsından mutlaka kurtaracağız. Fakat vazifemiz bununla bitmeyecektir. Medenî milletler arasında yerimizi alacağız." diyordu.



10 Ocak - "Hâkimiyet-i Milliye" Gazetesi Ankara'da kuruldu.

12 Ocak - Meclis-i Mebusan İstanbul'da toplandı.

28 Ocak - "Misak-ı Millî", Meclis-i Mebusan'ın İstanbul'da yaptığı gizli toplantıda kabul edildi.

16 Mart - Mustafa Kemal Paşa, İstanbul'un İtilâf Devletleri tarafından işgalini. İstanbul Hükümeti'ne ve bütün devletlere gönderdiği bir yazı ile protesto etti.

19 Mayıs - Mustafa Kemal Paşa, Anadolu'ya geçen Osmanlı milletvekillerine bir çağrıda bulunarak, olağanüstü yetkilere sahip ve ulusun gerçek iradesini temsil edecek bir meclisin Ankara'da toplanmasını istedi.

23 Nisan - Mustafa Kemal Paşa, Ankara'da Hacı Bayram Camii'nde kılınan Cuma namazından sonra Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı.

24 Nisan - Mustafa Kemal Paşa, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına seçildi.

11 Mayıs - Mustafa Kemal Paşa, istanbul'da toplanan bir Divan-ı Harp tarafından idam cezasına varptınldı. Bu karar, 24 Nisan günü padişah tarafından onaylandı.

10 Ağustos
- istanbul Hükümeti ile itilâf Devletleri arasında, Türkiye'yi parçalayan ve bağımsızlığımızı sona erdiren SEVR ANTLAŞMASI imzalandı.

13 Eylül - Halkçılık programı, Mustafa Kemal Paşa tarafından TBMM'sinde okundu.

29 Eylül - TBMM'si kuvvetleri, Sarıkamış'ı düşman istilâsından kurtardı.

30 Ekim - TBMM'si kuvvetleri, Kars'ı düşman işgalinden kurtardı.

8/9 Aralık - Ali Fuat (Cebesoy) Paşa, Moskova Büyükelçiliğine; Genelkurmay Başkanı İsmet Bey (İnönü) de Batı Cephesi Komutanlığı'na atandı.

2/3 Aralık - Türkiye-Ermenistan arasındaki sınırı çizen belge, TBMM'si ile Rusya arasında yapılan Gümrü Antlaşmasıyla tespit edildi.

5 Aralık - Mustafa Kemal Paşa, istanbul'dan gelen Osmanlı delgeleıi ile (izzet ve Salih Paşalar) Bilecik Tren fstasyonu'nda görüştü.

25 Aralık - Mustafa Kemal Paşa; "Hiçbir kimse, hiçbir neden ve sebeple Ankara'daki Hükümet'in bilgisi olmadan kuvvet toplamaya yetkili değildir, "bildirisini yayınladı.

29 Aralık - Kuva-i Seyyare Komutanı Çerkez Ethem ve arkadaşlarının ulusal otoriteye karşı oldukları anlaşıldı.

10 Ocak - Yunanlılarla yapılan Birinci inönü Savaşı'nda, Mustafa Kemal Paşa, inönü'ye çektiği bir telgrafta: " Bu başarının kutsal topraklarımızı düşman istilâsından tamamiyle kurtaracak olan kesin zafere bir hayırlı başlangıç olmasını Allah'dan dilerim., "diyordu.

20 Ocak - Yeni Türk Devleti'nin ilk Anayasası kabul edildi.

12 Mart - Mehmet Akif'in yazdığı İstiklâl Marşı, TBMM'si tarafından millî marş olarak kabul edildi.

16 Mart - TBMM'si ile Rusya arasında "Moskova Antlaşması" imzalandı.

1Nisan - Yunanlılara karşı İkinci İnönü Zaferi kazanıldı. Mustafa Kemal Paşa, ismet İnönü'ye çektiği telgrafta: "Siz orada yalnız düşmanı değil, ulusun makûs talihini de yendiniz." diyordu.

10 Mayıs
- Mustafa Kemal Paşa'nın önerisiyle, TBMM'sinde "Anadolu ve Rumeli Mûdafaa-i Hukuk Grubu" kuruldu; Mustafa Kemal, bu grubun
başkanlığına seçildi.

21 Haziran - Mustafa Kemal Paşa. Fransız elçisi F. Boullion ile Ankara'da görüştü.

5 Ağustos
- TBMM'si tarafından-geniş yetkilere dayalı üç aylık süre ile Mustafa Kemal Paşa'ya Başkomutanlık yetkisi verildi. Bunun üzerine
kürsüye gelen Başkomutan Gazi Mustafa Kemal, yaptığı konuşmada şöyle diyordu: "Efendiler., düşmanı kesinlikle yeneceğimize dair olan güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır. Bu dakikada, bu gönül dolusu güvenimi, yüksek
heyetinize karşı, bütün millete karşı ve bütün âleme karşı ilân ederim".

23 Ağustos
- Bu tarihte 22 gün ve 22 gece süren Sakarya Meydan Savaşı başladı. Başkomutan, or-duya yayınladığı bir emirde: "Müdafaa hattı yoktur; müdaffa sathı vardır. O satıh bütün vatandır. Vatanın her karış toprağı vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz." diyordu.

19 Eylül - Mustafa Kemal Paşa'ya TBMM tarafından "Mareşallik ve Gazi" unvanı verlidi.

20 Ekim - Fransa Hükümeti'nin Ankara Hükümeti'ni tanıması ve Fransa, Türkiye arasında Ankara Antlaşması'mn imzalanması.

5 Ocak - Fransızların çekilmesiyle Türk Ordusu'nun Adana'ya girişi.

26 Ağustos - Mustafa Kemal Paşa, Büyük Taarruz'u, Kocatepe'den saat 'da topçu ateşiyle başlattı.

30 Ağustos - Mustafa Kemal Paşa, Dumlupınar'da Yunan ordusunu kesin yenilgiye uğrattı. Başkomutanlık Meydan Savaşı'nı kazandı.

30/31 Ağustos - Kütahya kurtuldu. Belediyeye Türk Bayrağı çekildi.
1 Eylül - Mustafa Kemal Paşa'nın Başkomutanlık emri: "Ordular! İlk hedefiniz Akdenizdir, ileri!"

2 Eylül - Yunan askeri birlikleri komutanı General Trikopis ile Digenis esir alındı. Ertesi günü Mustafa Kemal'in huzuruna getirildiler.

9 Eylül - Türk ordusu İzmir'e girdi. Türk Bayrağı Kadife Kale'ye çekildi.

10 Eylül - Başkomutan Gazi Mustafa Kemal İzmir'e geldi. Aynı gün Türk Ordusu, Bursa'yı düşmandan geri aldı.

3 Ekim - Mudanya Konferansı toplandı. Bu tarihte Batı Cephesi Komutanı ismet Paşa, İngiltere delegesi General Harrington, Fransız delegesi General Charpy ile İtalyan delegesi General Monbelli bir araya geldiler.

11 Ekim - Mudanya Ateşkesi imza edildi.

1 Kasım - Mustafa Kemal'in emriyle, TBMM'si tarafından saltanat kaldırıldı.

17 Kasım - Vahdettin, İngiliz savaş gemisi Malaya ile İstanbul'dan ayrıldı.

20 Kasım - Lozan'da barış görüşmelerinin başlaması.

25 Kasım - Edirne'deki düşman yönetiminin TBMM'si Hükümetine geçmesi.

26 Kasım - Çanakkale'deki yönetimin TBMM'si Hükümeti'ne geçmesi.

2 Aralık - Anadolu'daki yenilgileri nedeniyle Yunan hükümet üyeleri ile Yunan orduları başkomutanı Hacıanesti Atina'da idam edildi.


-

14 Ocak - Mustafa Kemal Paşa'nın annesi Zübeyde Hanım, İzmir'de öldü.

20 Ocak - Mustafa Kemal Paşa, Lâtife Hanım'la evlendi. 5 Ağustos günü boşanarak ayrıldılar.

4 Şubat - Lozan Konferansı, önemli görüş ayrılıkları nedeniyle kesildi.

17 Şubat - Mustafa Kemal Paşa'mn emriyle İzmir'de ik kez "Türkiye İktisat Kongresi" toplandı.

23 Nisan - 4 Şubat'ta kesilen Lozan Konferansı'nın yeniden başlaması.

24 Temmuz - Lozan Barış Antlaşması imzalandı.

13 Ekim - Çıkarılan bir yasayla Ankara, Hükümet merkezi yapıldı.

29 Ekim - Anayasa değişikliği yapılarak Cumhuriyet ilân edildi. Gazi Mustafa Kemal, meclisin gizli oylamasında, oybirliği ile Cumhurbaşkanlığına seçildi.

3 Mart - Eğitimi birleştiren yasa kabul edildi. Halifelik kaldırıldı. Osmanlı hanedanı Türkiye Cumhuriyeti sınırları dışına çıkartıldı.

20 Nisan
- Yeni Anayasa (Teşkilât-ı Esasiye Kanunu) kabul edildi).



13 Şubat - Doğu'da Şeyh Sait isyanı başladı. 13 Mayıs tarihinde bu isyan kesin olarak bastırıldı.

27 Ağustos - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, şapka ile inebolu Türk Ocağı'na geldi. Kastamonu gezisi boyunca giysi yeniliği hakkında konferanslar verdi, toplantılar yaptı.

2 Eylül - Tekke, zaviye ve türbeler kapatıldı. Din görevlileri hakkında giysi değişikliği ile ilgili kararname çıkarıldı.

25 Kasım - Şapka Kanunu onaylanarak yürürlüğe girdi.

30 Kasım - Tekke, zaviye ve türbelerde çalışan kişilerin tüm unvanları bir yasa çıkartılarak yasaklandı.

26 Aralık - Bir yasa çıkartılarak uluslararası saat ve takvim kabul edildi.

17 Şubat - Medenî Kanun kabul edildi. Türk kadını medenî haklara kavuştu. Çok evlilik yasaklandı. Hukuk düzenimiz çağdaşlaştınldı.

20 Mayıs - İlkokul öğretmenleri hakkında yasa çıkartıldı.

5 Haziran - Türkiye, ingiltere ve Irak arasında, Türk-Irak sınırını belirten antlaşma imzalandı.

15/6 Haziran - Gazi Mustafa Kemal Paşa'ya izmir'de suikast düzenlendi. Eylemi düzenleyenler yakalanarak idam edildi. Bu üzücü olaydan sonra Gazi Mustafa Kemal, Türk Ulusu'na yayınladığı bir duyuruda şöyle diyordu: "Benim naçiz vücudum bir gün elbet toprak o lacaktır; fakat, Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır".

3 Ekim
- Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'in ilk heykeli, İstanbul Sarayburnu'na dikildi.



15/20 Ekim - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Büyük Söylev'ini okudu.

1Kasım - Gazi Mustafa Kemal Paşa, ikinci kez Cumhurbaşkanı seçildi.

4 Kasım - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal Paşa'nın ikinci heykeli, Ankara Etnografya Müzesi önüne dikildi.

28 Ekim - Türkiye'de ilk kez nüfus sayımı yapıldı. O tarihteki nüfusumuzun 13 milyon olduğu belirlendi.

10 Nisan - Anayasa değişikliği yapılarak Türkiye Cumhuriyeti Devleti, Lâik bir devlet haline getirildi.

24 Mayıs - Uluslararası rakamların kullanılmasıyla ilgili yasa çıkartıldı.

28 Mayıs - "Millet Mektepleri" açıldı. Türk vatandaşlığı yasası çıkartıldı.

1 Kasım - Yeni Türk Harfleri'nin kabul ve uygulanmasıyla ilgili yasa TBMM'si tarafından onaylanarak yürürlüğe girdi.



5 Ocak - TBMM'sinden çıkartılan bir yasa ile Anadolu-Bağdat, Mersin, Tarsus, Adana demir yolları ile Haydarpaşa Limanı satın alındı.

3 Nisan - Menemen'de Cumhuriyete karşı ayaklanma yapıldı. Öğretmen yedeksubay Kubilây bu olayda şehit edildi.

12 Nisan - Atatürk'ün emriyle Türk Tarih Kurumu kuruldu.

15 Nisan - Gazi Mustafa Kemal, üçüncü kez Cumhurbaşkanı seçildi.

25 Ekim - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Balkan Konferansı'nın Ankara'da yapılan kapanış toplantısında: " Balkan milletleri kardeştir . İnsanları mesut edeceğim diye onları birbirine boğazlatmak insanlık dışıdır", diyordu.



12 Temmuz - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal'in emriyle Türk Dil Kurumu kuruldu.

4 Ekim - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Diyarbakır gazetesi sahibine verdiği bir demeçte: "Diyarbakırlı, Vanlı, Erzurumlu, Trabzonlu, istanbullu, Trakyalı, Makedonyalı, hep bir ırkın evlâtları, hep aynı cevherin damarlarıdır", diyordu.

26 Ekim - Türk kadınlarına köy ihtiyar heyetlerine seçilme ve seçme hakkı tanındı.

29 Ekim - Cumhurbaşkanı Gazi Mustafa Kemal, Cumhuriyetin onuncu yıl dönümü törenlerinde "ONUNCU YIL SÖYLEVl'ni okudu. Bu söylevinin bir
yerinde şöyle diyordu:".. Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti bundan sonraki inkişafıyla, geleceğin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır.. Ne mutlu Türk'üm diyene!"



21 Haziran - Soyadı Yasası kabul edildi. Bütün Türk yurttaşlarının öz adından başka bir soyadı taşımaları zorunlu hale getirildi.

24 Kasım - Gazi Mustafa Kemal'e, TBMM'sinin çıkardığı bir yasa ile 'ATATÜRK' soyadı verildi.

3 Aralık - Hangi dinden olursa olsun, ülkemizde din adamlarının mâbet ve âyinler dışında dinsel giysi kullanmaları yasaklandı.

5 Aralık - Anayasa değişikliği yapılarak, Türk kadınlarına milletvekili seçme ve seçilme hakkı verildi.

14 Haziran - Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi'nin kuruluş yasası mecliste onaylanarak kabul edildi.

11 Aralık - Atatürk, Siyasal Bilgiler Fakültesi'nin kuruluş yıldönümü nedeniyle yapılan törene gönderdiği kutlama yazısında şöyle diyordu: "Yüksek Türk! Senin için yüksekliğin hududu yoktur, işte parola budur!"



20 Temmuz - Montreux Boğazlar Sözleşmesi imzalandı. Boğazlar tamamiyle Türk egemenliğine geçti. Türk askeri, "gayri askeri" adı verilen yerlere girdi.

9 Ekim -Türk Hükümeti, Fransız Hükümeti'ne bir nota vererek Antakya ve İskenderun sancağına bağımsızlık verilmesini istedi.

27 Ocak - Hatay'ın Bağımsızlığı, Milletler Cemiyeti tarafından kabul edildi.

5 Şubat - TBMM'sinin aldığı bir kararla, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'na: "Cumhuriyetçilik, milliyetçilik, halkçılık, devletçilik, lâiklik, devrimcilik" ilkeleri kondu.

9 Haziran - Ankara Tıp Fakültesi'nin kurulması için yasa çıkartıldı.

11 Haziran - Atatürk, Trabzon'dan, Cumhuriyet Hükümeti'ne, bütün çiftliklerini ve mallarını Türk Ulusuna bağışladığını bildirdi.

25 Ekim - İnönü Başbakanlıktan çekildi. Başbakanlığa Celâl Bayar atandı.

28/29 Ekim - Atatürk, son kez Ankara'da Cumhuriyet Bayramı törenlerine katıldı.


14 Ocak - Türkiye, Irak, Iran, Afganistan arasında kurulan "Sâdâbat Paktı", TBMM'si tarafından onaylandı.

19 Mayıs - Atatürk, son kez 19 Mayıs Gençlik ve Spor Bayramı gösterilerini izledi. Rahatsız olmasına karşın Hatay sorunuyla ilgili güney gezisine çıktı.

20 Mayıs - Atatürk, Mersin'de askeri geçit törenini izledi.

24 Mayıs - Atatürk, Adana'da askeri geçit törenini izledi.

3 Temmuz - Antakya'da Türk ve Fransız askeri heyetleri arasında, Hatay'la ilgili bir antlaşma imzalandı.

4 Temmuz - Hatay bunalımı nedeniyle feshedilen Türk Fransız Dostluk Anlaşması Ankara'da yeniden imzalandı.

5 Temmuz - Türk askeri birlikleri, coşkun sevgi gösterileri içinde Hatay ve İskenderun'a girdi. Anlaşmada öngörülen yerlerde göreve başladı.

2 Eylül - Hatay Millet Meclisi toplandı; Tayfun Sökmen'i Devlet Başkanı seçti.

7 Eylül - Hatay Millet Meclisi Başkanı A. Melek, Hükümet Programı'nı sunuşunda şöyle diyordu: ".. Programımızın ruhu ve esası KEMALiZM rejimi ve bütün icabatıdır.."

17 Ekim - Atatürk, yakalandığı hastalıktan kurtulamayarak ilk komaya girdi.

29 Ekim - Atatürk'ün bulunamadığı Cumhuriyet Bayramı büyük bir üzüntü içinde kutlandı. Cumhuriyetin yıl dönümü nedeniyle Atatürk'ün hasta yatağından Türk Ordusu'na yayınladığı son bildiride şöyle diyordu:
" Zaferleri ve mazisi insanlık tarihi ile başlayan, her zaman zaferle beraber medeniyet ışıklarını taşıyan Kahraman Türk Ordusu Türk vatanının ve Türklük dünyasının şan ve şerefini, iç ve dış her türlü tehlikelere karşı korumaktan iba-ret olan görevini her an yapmaya hazır ve amade olduğuna benim ve büyük milletimizin tam bir inan itimatlınız vardır".

8 Kasım - Atatürk'ün hastalığının ağırlaştığını bildiren bir rapor yeniden yayınlandı.

10 Kasım - Saat dokuzu beş geçe, Türk Ulusu'nun yetiştirdiği bu en büyük Türk, son nefesini vererek hayattan ayrıldı.

21 Kasım - Atamızın tabutu, geçici olarak Etnografya Müzesi'ne kondu.

10 Kasım - Atamızın tabutu, yapılan büyük bir törenle bugünkü Anıt-Kabre kaldırıldı.

Geri

Meb Logo

ATATÜRK'ÜN KİŞİLİĞİ VE ÖZELLİKLERİ

   Mustafa Kemal Atatürk, çok yönlü ve üstün kişiliği olan bir liderdir. Birinci Dünya Savaşı sonunda imzalanan Mondros Ateşkes Anlaşması'yla ortaya çıkan tehlikeli durumu ilk olarak görüp milletin dikkatini çeken odur. Mustafa Kemal, Amasya Genelgesi'nde, vatanın bütünlüğünün ve milletin istiklâlinin tehlikede olduğunu söyledi. Erzurum Kongresi'nde, millî sınırlar içinde vatanın parçalanmaz bir bütün olduğunu bütün dünyaya ilân etti. Kurtuluş Savaşı'nı bunun için başlattı. Bu konuda hiçbir taviz vermedi. Vatan savunmasını her şeyin üzerinde tuttu. Sakarya Savaşı sırasında "Vatanın her karış toprağı, vatandaşın kanıyla ıslanmadıkça terk olunamaz" diyerek bu konudaki kararlılığını gösterdi. Vatanı için her şeyini feda etmeye hazır olduğunu şu sözü ile açıkça ifade etmiştir: "Yurt toprağı! Sana her şey feda olsun. Kutlu olan sensin. Hepimiz senin için fedaiyiz. Fakat sen Türk Milleti'ni ebedî hayatta yaşatmak için feyizli kalacaksın."

   Mustafa Kemal, vatanı ve milleti için canını feda etmekten kaçınmazdı. Daha Çanakkale savaşları sırasında Anafartalar grubu komutanı iken en ön safta savaştı. Bu savaş sırasında Atatürk'e bir şarapnel parçası isabet etmiş, fakat sağ cebinde bulunan saati kendisini ölümden kurtarmıştı. Sakarya Savaşı sırasında ise atından düşmüş ve kaburga kemikleri kırılmıştı. Buna rağmen cepheden ayrılmamış, savaşı sedye üzerinden yönetmişti.

   Mensubu olduğu Türk Milleti'ni sonsuz bir aşkla seven Mustafa Kemal Atatürk, milleti için her türlü zorluğa katlanmış ve kendini ona adamıştır. Onun "Ben, gerektiği zaman en büyük hediyem olmak üzere, Türk milletine canımı vereceğim" sözü, milletini ne kadar çok sevdiğini göstermektedir.
Mustafa Kemal Atatürk, idealist bir liderdi. Onun idealizmi, yüksek vasıf ve kabiliyetlerine inandığı milletinin sonsuz hürriyet ve bağımsızlık aşkından kaynaklanıyordu. Mustafa Kemal'in en büyük ülkülerinden birisi de millî birlik ve beraberlik içerisinde vatanın bölünmez bütünlüğünü sonsuza dek yaşatmaktı.

   Mustafa Kemal Atatürk'ün en büyük ideali, millî sınırlarımız içinde millî birlik duygusuyla kenetlenmiş uygar bir toplum oluşturmaktı. Vatanı kurtaran, hür ve bağımsız Türkiye idealini gerçekleştiren Mustafa Kemal, yeni Türkiye'yi modernleştirmek amacı ile çağdaş medeniyet idealine yöneltmiştir.

   Atatürk'ün en büyük ideallerinden birisi de milletler arasında kardeşçe bir insanlık hayatı meydana getirmekti. İdeallerini gerçekleştirmek için çok çaba harcadı. Bu çabalarına örnek olarak 'te imzalanan Balkan Antantı, 'de imzalanan Sâdâbat Paktı gösterilebilir.
Atatürk'ün inkılâpçılığı, akıl ve mantığın toplumsal gelişmeye egemen kılınması esasına dayanır. Onun şu sözü akıl ve mantığa verdiği değeri en güzel şekilde ifade eder: "Bizim akıl, mantık ve zekâ ile hareket etmek en büyük özelliğimizdir. Bütün hayatımızı dolduran olaylar bu gerçeğin delilidir".
Mustafa Kemal'in olaylara yaklaşımı hep mantıklı ve gerçekçi olmuştur. Milletine hep hakikatleri söylemiş ve bunu tavsiye etmiştir. "Milleti aklımızın ermediği, yapmak kudret ve kabiliyetini kendimizde görmediğimiz hususlar hakkında kandırarak geçici teveccühler elde etmeye tenezzül etmeyiz" sözü çok anlamlıdır. O, akıl ve bilime çok önem verirdi. Gerçeğe akıl ve bilim yoluyla ulaşılacağına inanan Atatürk, "Dünyada her şey için, medeniyet için, hayat için, muvaffakiyet için en hakiki mürşit ilimdir, fendir" sözü ile bunu en güzel şekilde açıklamıştır.

   Mustafa Kemal, yaratıcı düşünceye sahip bir liderdi. Türk Milleti'ni Kurtuluş Savaşı'na hazırlarken düşmanı yurttan atmak için savaşmak gerektiğine halkını inandırmakla işe başladı. Yapacağı işlerin plânını en ince ayrıntılarına kadar tespit edip bunları uygulamak için değişik yöntemler denedi. Sakarya Savaşı öncesinde, ülkenin kaynaklarından en verimli şekilde yararlanılmasını sağlayarak ordumuzun ihtiyaçlarını karşıladı.

   Atatürk, bütün inkılâplarını gerçekleştirmeden önce, kamuoyunu hazırlamaya, millete inkılâpların gerekliliğini anlatmaya büyük bir özen göstermiştir. Ona göre: "Milleti hazırlamadan inkılâplar yapılamaz". Atatürk, yurt gezilerinde halkla konuşmalar yaparak bunu gerçekleştirmiştir.
Gerek Kurtuluş Savaşı'mızın başarıyla sonuçlanması, gerek gerçekleştirilen inkılâplarla, Türkiye'nin çağdaşlaştırılması onun dehasının bir eseridir.
Başarılı olmanın sırlarından birisi de sabır ve disiplindir. Mustafa Kemal Atatürk, her engeli sabır ve disiplin ile aşıp Kurtuluş Savaşı'nı başarıya ulaştıran bir liderdir.

   O, meseleler karşısında önce düşünür, gerekli araştırmayı yapar, tartışır, kararını ondan sonra verirdi. Verdiği kararı uygulamaya koyarken uygun zamanı beklerdi. Zamanlamaya çok önem verirdi.
Samsun'a çıkmadan çok önce, millet egemenliğine dayanan bağımsız yeni bir Türk devleti kurmayı düşünmüştü. Bu fikrini, o zaman açıklamadı. Samsun'a çıktıktan bir süre sonra vatanın kurtuluşu ile ilgili fikirlerini uygulamaya başladı. Kongreler topladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'ni açtı. Türkiye Büyük Millet Meclisi açıldığı zaman, saltanatı kaldırıp cumhuriyet yönetimini kurmayı düşünüyordu. Fakat mecliste saltanat yanlıları olduğundan zamanlamayı uygun görmemişti. Ancak Kurtuluş Savaşı başarıya ulaştıktan sonra açılan ikinci meclis döneminde Atatürk'ün önderliğinde saltanat kaldırılıp cumhuriyet ilân edilmiştir.

   Atatürk, Millî Mücadele'nin kazanılmasından sonra yaptığı inkılâpları çok önceden plânlamıştı. Ancak, bunları uygulayacak ortam sağlanıncaya kadar büyük bir sabırla bekledi ve tam bir disiplin ile düşündüklerini gerçekleştirmeyi başardı.

   Mustafa Kemal Atatürk, daha Birinci Dünya Savaşı devam ederken Osmanlı Devleti'nin hızla felâkete doğru sürüklendiğini görüp çareler aramaya başlamıştır. Ülkemizin içinde bulunduğu durumu en doğru şekilde tespit etmiş ve ilerisi için en doğru kararları almıştır.

   Atatürk, ileri görüşlü bir devlet adamıdır. Atatürk'ün 'de Amerikalı General Mc. Arthur'la yaptığı bir konuşma, bunu en iyi şekilde ortaya koymaktadır. Atatürk bu konuşmasında; Avrupa'da Almanya'nın Versailles Antlaşması'nı ortadan kaldırmaya çalışacağını söylemiştir. Avrupa'da savaş çıkarsa, bundan Bolşevikler'in yararlanacağını; Sovyet Rusya'nın yalnız Avrupa'yı değil, Asya'yı da tehdit eden başlıca kuvvet hâlini alacağını belirterek, İkinci Dünya Savaşı ve sonrasındaki gelişmeleri önceden görebilmiştir.

   Atatürk'ün gençlere söylediği "Yolunda yürüyen bir yolcunun yalnız ufku görmesi kâfi değildir. Muhakkak ufkun ötesini de görmesi ve bilmesi lâzımdır" sözü, onun ileri görüşlü bir lider olduğunu açıkça ortaya koymaktadır.

   Mustafa Kemal Atatürk, doğru bildiği şeyleri açıkça söylemekten çekinmezdi. Şu sözleri bunun en güzel örneğidir: "Ben düşündüklerimi sevdiklerime olduğu gibi söylerim. Aynı zamanda lüzumu olmayan bir sırrı kalbimde taşımak iktidarında olmayan bir adamım. Çünkü ben bir halk adamıyım. Ben düşündüklerimi daima halkın huzurunda söylemeliyim".
Büyük adamları ancak büyük milletler yetiştirir. Toplumların büyük adamlara ihtiyacı en çok bunalımlı dönemlerde ortaya çıkar. Toplumları, bunalımlı dönemlerden ancak büyük liderler kurtarır. Mustafa Kemal Paşa, bu özellikleri taşıyan çok yönlü bir liderdir. O, Millî Mücadele'nin önderi, Türk inkılâbının hazırlayıcısıdır. Ayrıca birleştirici ve toplayıcı bir lider, büyük bir asker ve teşkilâtçı bir devlet adamıdır. Bütün bu yönleriyle çağa damgasını vuran bir dâhidir.

   Atatürk, eğitimi sosyal ve kültürel kalkınmanın en etkili araçlardan biri olarak görmüştür. Kurtuluş Savaşı kazanıldıktan sonra yeni devletin varlığını sürdürebilmesi için çağdaş eğitim metotlarıyla yetiştirilecek bir nesle ihtiyaç vardı. Bu sebeple eğitim konusuna büyük bir önem verdi. Kurtuluş Savaşı'ndan sonra kendisine sorulan "işte memleketi kurtardınız, şimdi ne yapmak istersiniz?" sorusuna Atatürk: "Maarif vekili olarak millî irfanı yükseltmeye çalışmak, en büyük emelimdir" cevabını verir.
Türk Milleti'nin aydınlık yarınları için elinde tebeşir, kara tahta başına geçerek Türk Milleti'ne okuma-yazma öğreten Atatürk, milleti tarafından başöğretmenliğe lâyık görüldü. O, maarif vekili olmadı ama modern bir eğitim politikasının esaslarını belirleyip eğitim alanında büyük inkılâplar yaptı. Öğretim programlarının hazırlanmasıyla ilgili komisyonları yönetti, ders kitabı yazdı, kürsüye çıkıp ders verdi. Milletin eğiticisi oldu. Atatürk, eğitimin toplumun ihtiyaçlarına cevap vermesi ve çağın gereklerine uygun olması gerektiğini belirtmiştir.

   Atatürk, Türk milletinin manevî ihtiyaçlarının da karşılanması gerektiğini biliyor ve bu nedenle kültürel kalkınmaya büyük önem veriyordu.
Atatürk, Türk kültür ve sanatını dünyaya tanıtmak için çok çalıştı. Bu konuda araştırmalar yapılmasını, sergiler açılmasını ve kültürle ilgili kongreler düzenlenmesini teşvik etti. Sanat ve sanatçılar hakkında takdir ve teşvik edici sözler söyledi. Bunlardan bazıları:
"Sanatsız kalan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuş demektir."
"Hepiniz mebus olabilirsiniz, vekil olabilirsiniz, hatta cumhurbaşkanı olabilirsiniz, fakat bir sanatkâr olamazsınız." '''
"Bir millet, sanat ve sanatkârdan mahrum ise tam bir hayata malik olamaz."
Atatürk, sanatçı yetiştiren kurumlar açtı. Çağdaş Türk sanatını geliştirmek amacıyla Avrupa'ya resim, heykel ve müzik öğrenimi için gençler gönderdi. Bu durum, onun sanata ve sanatçıya ne kadar önem verdiğini gösterir.
İyi bir yönetici, milletinin huzur ve saadetini sağlamak için çalışır. Mustafa Kemal Atatürk, bütün hayatı boyunca bunu yapmaya çalıştı. Milleti için çalışmayı bir görev saydı. "Millete efendilik yoktur. Hadimlik vardır. Bu millete hizmet eden, onun efendisi olur" sözü ile yöneticilerde bulunması gereken özelliği belirtmiştir. Mustafa Kemal, hayatı boyunca Türk devletinin ve milletinin çıkarlarım kendi çıkarlarının üstünde tutan, ender devlet adamlarından birisidir. Savaştaki kahramanlığı kadar, devlet kurup yönetmedeki ustalığı, ileri görüşlülüğü ve barışseverliği ile Atatürk, tarihte eşine az rastlanan bir yöneticidir.

   Mondros Ateşkes Anlaşması'ndan sonra başlayan işgal günlerinde, toplumu olaylar karşısında yönlendirecek bir öndere ihtiyaç vardı. İşte o karanlık günlerde Atatürk, milletine rehber oldu. Anadolu'ya geçerek kongreler topladı. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin açılmasını sağladı. Millî Mücadele, Atatürk'ün önderliğinde başarıya ulaştı. Türk Milleti'nin her alanda çağdaşlaşmasını hedef alan inkılâplar onun önderliğinde gerçekleşti. O'nun ilke ve inkılâpları, Türk milletine günümüzde de rehber olmaya devam etmektedir. Mustafa Kemal Atatürk, askerî zaferlerini ve başardığı inkılâpları kendisine mal etmemiştir. Büyük eserlerin, ancak büyük milletle başarılabileceğine inanan bir önderdi.

   Atatürk'ün, milletine sonsuz bir güveni vardı. Türk milletinin geçmişte olduğu gibi büyük hamleler yapacağına bütün kalbiyle inanmıştı. Şan ve şerefle dolu tarihindeki başarılarına yenilerini ilâve edeceğine bütün kalbiyle inanmıştı. O, "Atatürk Zaferleri" denmesinden hoşlanmazdı. "Atatürk İnkılâpları" sözünü reddeder, "Türk İnkılâbı" sözünün kullanılmasını isterdi. Bütün başarıları milletine mal etmekten zevk duyardı. Mustafa Kemal bir konuşmasında "Millî Mücadele'yi yapan doğrudan doğruya milletin kendisidir, milletin evlâtlarıdır" demişti.

   Atatürk, kararlı ve mücadeleci bir liderdi. Güçlükler karşısında yılmayan, ümitsizliğe düşmeyen kişiliği onun Millî Mücadele'nin lideri olmasını sağlamıştır. Samsun'a çıktıktan sonra, Kâzım Karabekir Paşaya çektiği bir telgrafta, o günlerdeki ağır durumu belirttikten sonra "Bununla beraber bütün umutlar kaybolmuş değildir. Memleketi bu durumdan ancak Türk milletinin mukavemet azmi kurtarabilir" diyordu. Eskişehir-Kütahya Savaşları'ndan sonra Yunanlılar, Ankara'ya doğru ilerlemeye başladıkları zaman, Mustafa Kemal, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından başkomutanlık görevine getirilmişti. Başkomutan olarak yaptığı ilk konuşmasındaki "Milletimizi esir etmek isteyen düşmanları, behemehal (ne yapıp edip) yeneceğimize dair güvenim bir dakika olsun sarsılmamıştır" sözleri onun hiçbir zaman ümitsizliğe yer vermediğini ve mücadelesindeki kararlılığı gösteren başka bir örnektir.

   Atatürk, bütün çalışmalarını bir plân dahilinde yapardı. Bir işe karar verdiğinde; bu kararı bütün yönleriyle inceler, en iyi sonucu alacak şekilde uygulamaya geçerdi. Mustafa Kemal, yapacağı inkılâpları önceden düşünmüş, kamuoyunu bu değişiklikler konusunda aydınlattıktan sonra inkılâplarını yapmıştır. Kurtuluş Savaşı'nın plânını, İstanbul'dan Anadolu'ya geçmeden önce yapmış ve bunu yakın arkadaşlarıyla tartışmıştı. Zamanı geldikçe düşündüklerini uyguladı. Uygulamaya başladıktan sonra hiç taviz vermedi. Bütün hayatı boyunca metotlu çalışmayı hiç bırakmadı.

   Atatürk, milletimizi çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkaracak ileri bir zihniyetin yerleşmesi çabasındaydı. Bu yolda birtakım inkılâplar yaptı. İnkılâpların amacı, modern bir devlet, çağdaş bir toplum meydana getirmekti. Atatürk, Türk Milleti'nin çağdaş milletlerin seviyesine çıkartmak için siyasal, toplumsal, ekonomik alanlarda inkılâplar yapmıştır.
O'nun şu sözleri inkılâpçı karakterini ortaya koyar: "Büyük davamız, en medenî ve en müreffeh millet olarak varlığımızı yükseltmektir. Bu yalnız kurumlarında değil, düşüncelerinde de temelli inkılâp yapmış olan büyük Türk Milleti'nin dinamik idealidir. Bu ideali en kısa zamanda başarmak için, fikir ve hareketi beraber yürütmek mecburiyetindeyiz".
Atatürk'ün birleştirici ve bütünleştirici özelliği sayesinde, Millî Mücadele başarıya ulaşmıştır. Atatürk, Millî Mücadele'nin karanlık günlerinde, değişik fikirlere sahip insanları bir mecliste, kendi etrafında toplamayı başardı. Kısacası, Atatürk'süz Millî Mücadele düşünülemezdi. Atatürk'ün birleştirici gücü, kişisel özelliğinden ve karakterinden geliyordu. O, yalnız askerlerin değil, sivil halkın da güvenini kazanmıştı.

   Atatürk'ün bu üstün meziyetleri, sıkıntı ve bunalım içinde bulunan insanların, ona sevgi ve saygıyla bağlanmasını sağladı.
Atatürk, tarihte büyük devletler kuran ve yüksek bir medeniyet meydana getirmiş olan Türk Milleti'nin büyüklüğüne inanan ve bununla gurur duyan bir insandı. Atatürk; kahramanlık, vatan sevgisi, çalışkanlık, bilim ve sanata önem verme gibi değerlerin, Türklüğün yüksek vasıflarından olduğunu ifade etmiştir. O, milletinin bu özelliklerini her fırsatta dile getirip insanlık ailesi içinde lâyık olduğu yeri almasına çalıştı. Milletimizin yüksek karakteri, çalışkanlığı, zekâsı ve ilme bağlılığı ile millî birlik ve beraberlik duygusunu geliştirmeyi başlıca ilke kabul etti. Ona göre: " Türklüğün unutulmuş büyük medenî vasfı ve büyük medenî kabiliyeti, bundan sonraki gelişmesi ile geleceğin yüksek medeniyet ufkundan yeni bir güneş gibi doğacaktır".

   Atatürk, yalnız yakın geçmişte büyük hizmetler yapmış bir lider değildir. Eserleriyle ve düşünceleriyle, gerek Türk Milleti'nin gerekse başka milletlerin geleceğine ışık tutmaya devam eden bir liderdir.

   Atatürk, kendi milletini ve bütün insanları samimî duygularla seven, iyi kalpli bir insandı. Bütün milletleri bir vücut, her milleti de bu vücudun bir organı olarak görürdü. Dünyanın herhangi bir yerinde bir rahatsızlık varsa ilgisiz kalamazdı. "İnsanları mesut edecek tek vasıta, onları birbirlerine yaklaştırarak, onlara birbirlerini sevdirerek, karşılıklı maddî ve manevî ihtiyaçlarını karşılamaya yarayan hareket ve enerjidir" derken insanlar için ne kadar iyi duygular beslediğini açıklıyordu.

   Atatürk, çocukları ve gençleri çok sever, onların en iyi şartlarda yetişip yükselmesini isterdi. Çünkü bir milletin ancak iyi nesiller yetiştirebilirse yükseleceği düşüncesini taşıyordu.

   Atatürk, insanlara değer vermiş, insanlığın hizmetinde çalışmayı amaç edinmiştir. Romanya dışişleri bakanı ile yaptığı bir konuşmada insanlık ailesinin yerini ve değerini şu sözlerle belirtmiştir: "İnsan, mensup olduğu milletin varlığını ve mutluluğunu düşündüğü kadar, bütün dünya milletlerinin huzur ve refahını düşünmeli ve kendi milletinin mutluluğuna ne kadar kıymet veriyorsa, bütün dünya milletlerinin mutluluğuna hizmet etmeye elinden geldiği kadar çalışmalıdır. Bütün akıllı adamlar takdir ederler ki bu yolda çalışmakla hiçbir şey kaybedilmez. Çünkü dünya milletlerinin mutluluğuna çalışmak, diğer bir yoldan kendi huzur ve mutluluğunu temine çalışmak demektir"

   Atatürk, barışa önem veren bir liderdi. Ona göre barışın bozulmasından bütün dünya ülkeleri ıstırap duymalıydı. Anlaşmazlıkların ortadan kalkması, insanlığın başlıca dileği olmalıydı. Dünyada yalnızca sevgi egemen olmalıydı. Atatürk'ün bu sevgi anlayışının nedeni insana duyduğu saygıdır. Onun "Yurtta sulh, cihanda sulh" sözü barış idealinin simgesi hâline gelmiştir.

Geri

MEB © - Tüm Hakları Saklıdır. Gizlilik, Kullanım ve Telif Hakları bildiriminde belirtilen kurallar çerçevesinde hizmet sunulmaktadır.

Atatürk’ün Kazandırdığı Hak ve Hürriyetler Kısaca - Özet


Atatürk’ün Kazandırdığı Hak ve Hürriyetler Kısaca - Özet: Bu günkü Çağdaş ve Demokratik Türkiye Cumhuriyeti’ne millet olarak çok şey borçlu olduğumuz Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kavuştuk. Gazi Mustafa Kemal Atatürk sayesinde kazandığımız hak, hürriyet ve özgürlükleri kısaca şu şekilde maddeler halinde sıralayabiliriz:

Eğitim ve Kültür Alanında Yapılan İnkılaplar

- Tevhid-i Tedrisat kanunu'nun Kabulü
- Yeni Türk Harflerinin Kabulü
- Maarif Teşkilatı Hakkında Kanun'un Kabulü
- Türk Tarih Kurumu'nun Kurulması
- Türk Dil Kurumu'nun Kurulması
- Mederselerin Kapatılması
- Modern Üniversitelerin Açılması
- Güzel Sanatlar Alanında Yapılan Çalışmalar

Hukuk Alanında (Hukuksal Alanda) Yapılan İnkılaplar

- Şeriye ve Evkaf Vekâleti kaldırıldı.
- Şeriye Mahkemeleri kardırıldı.
- Anayasası yürürlüğe girdi ( Anayasasına son verildi)
- Ankara Hukuk Mektebi açıldı.
- Medeni Kanun kabul edildi (İsviçre’den uyarlandı).
- Ceza Kanunu kabul edildi (İtalya’dan uyarlandı).
- Borçlar Kanunu kabul edildi (Almanya’dan uyarlandı).
- Devletin dini İslam’dır, hükmü anayasadan çıkartıldı.
- İdare Hukuku kabul edildi (Fransa

’dan uyarlandı).
- Kadınlara siyasal haklar tanındı.
- Atatürk ilkeleri anayasaya konuldu

Siyasi Alanda Yapılan İnkılaplar

- Saltanatın kaldırılması
- Cumhuriyet'in ilanı
- Halifeliğin Kaldırılması
- İlk Anayasanın kabulü
- Ankara'nın başkent olarak seçilmesi
- Çok partili yaşama geçiş denemeleri

Toplumsal – Sosyal Alanda Yapılan İnkılaplar

- Tekke, Zaviye ve Türbelerin Kapatılması
- Kılık - Kıyafette Değişiklik (Şapka Kanunu)
- Soyadı Kanunu'nun Kabulü
- Takvim, Saat ve Ölçülerde Değişiklik
- Kadın Haklarının Kabulü
- Sağlık Alanında Yapılan Değişiklikler

Ekonomi Alanında Yapılan İnkılaplar

1- Milli Ekonominin Kurulması - İzmir İktisat Kongresi
2- Tarım Alanında Yapılan İnkılaplar
3- Sanayi Alanında Yapılan İnkılaplar
4- Ulaştırma Alanında Yapılan İnkılaplar
5- Bayındırlık Alanında Yapılan İnkılaplar
6- Madencilik Alanında Yapılan İnkılaplar
7- Turizm Alanında Yapılan İnkılaplar

- Yılları Arasındaki Ekonomik Gelişmeler

- 26 Ağustos 'te Türkiye İş Bankası kuruldu.
- 17 Şubat 'te Aşar vergisi kaldırıldı.
- 19 Nisan 'te Türkiye Sanayi ve Maden Bankası kuruldu.
- 28 Mayıs 'da TBMM tarafından Teşvik- Sanayi Kanunu kabul edildi.
- 1 Temmuz 'da, Kabotaj Kanunu yürürlüğe girdi.
- yılında İstatistik Genel Müdürlüğü kuruldu.
- yılında, İktisat Bakanlığı kuruldu. Osmanlı Devleti'nden kalma demiryolları yabancılardan satın alınarak yeni demiryolları yapıldı.

- Yılları Arasındaki Ekonomik Gelişmeler

- - yılları arasında, İzmir İktisat Kongresi'nde alınan Misak-ı İktisadi kararlarının temel amacı olan özel girişimciyi sanayi alanına çekmek mümkün olmadı.
- yılında çıkartılan Teşvik-i Sanayi Kanunu'nun başarılı olamaması üzerine, sanayileşmenin devlet eliyle yürütülmesine karar verildi.
- yılında Birinci Beş Yıllık Sanayi Planı hazırlandı. Bu dönemde, Sümerbank önderliğinde büyük bir dokuma sanayi kuruldu.
- yılında İkinci Beş yıllık Sanayi Planı hazırlandı.
Bu dönemde; madencilik, elektrik santralleri, gıda, kimya, deniz ulaşımı, makine sanayi, deri sanayi gibi alanlarda birtakım planlar yapıldı.
- 'te Maden Tetkik Arama Enstitüsü kuruldu.
- 'de Etibank önderliğinde Türkiye'nin ilk demir çelik fabrikası Karabük'te açıldı.
- 'da başlayan İkinci Dünya Savaşı nedeniyle İkinci Beş Yıllık Sanayi planı tamamlanamadı.

Kaynak: monash.pw – En Kapsamlı Atatürk Sitesi tarafından hazırlanarak ilk, orta ve lise eğitimi yapan öğrencilere sunulmuştur.

- Okuma Sayısı: Bu yazı defa okunmuştur.

YORUMUNUZ

Cumhuriyet’le Gelen 10 Temel Hak

92 yıl önce bugün bir lider, Anadolu’yu özgürleştiren en büyük adımı attı yaşadığımız topraklarda

Yayınlanma: - 29 Ekim Güncellenme:

Cumhuriyet’le Gelen 10 Temel Hak

Hazırlayan: Çağrı Kaçmaz

92 yıl önce bugün; kadın ve erkeğin eşit, bağımsızlığın daimi, demokrasinin belirleyici, bilimin yol gösterici olduğu cumhuriyet, maddi manevi yıkıma uğramış topraklarda canlandı.

Türk milletinin yaşadığı topraklarda sömürgeci güçler bir daha vatanı cetvelle paylaşmasın, kendi ülkesinde halk misafir olmasın diye Cumhuriyet ilan edildi 92 yıl önce bugün.

92 yıl önce bugün, bir lider kendi sultanlığını oluşturabilecek tüm koşullar müsait iken en zorunu seçti. Bağımsızlığı şiar edinmiş halkın hak ettiği koşullarda özgürce yaşayabilmesi için, hayatını kendisine değil millete adamayı görev edindi. 92 yıl önce bugün Ortadoğu'nun sınırları cetvelle çizilen amaçsız ve bedel ödememiş ülkelerine benzememek için başlatılan bu devrimin, 92 yıl sonra o bataklığa düşmemek adına yapılan mücadelesi devam etmektedir.

Bir milletin aydınlandığı yüzyıldan ekranların karartıldığı yüzyıla Cumhuriyet'in değeri her geçen gün daha iyi anlaşılmaktadır. Biz de yakın tarihimizin en özel gününde Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde kurulan cumhuriyetin önemli kazanımlarını derledik. Derledik ki, hiçbir insanın düşüncesinin zorla karartılmadığı bir gelecek dilerken yüzümüz aydınlık olsun..

1. Yaşama Hakkı

Cumhuriyet'in ilanıyla birlikte elde ettiğimiz en önemli haklardan biri; hiçbir şekilde sınırlandırılamaz ve engel olunamaz olan yaşama hakkıdır. Öncesinde herhangi bir yetkili ağızdan çıkacak söz ile sonlandırılabilen bu hak yasalar ile koruma altına alınmıştır. 

2. Sağlık Hakkı

Cumhuriyet ile birlikte tüm vatandaşların hangi statüde olursa olsun sağlık hizmetinden yararlanma ve sağlıklı bir ortamda yaşama hakkı anayasa ile birlikte koruma altına alınmıştır

3. Eğitim Hakkı

Herkesin eşit şartlarda eğitim almasını sağlayan haklar Cumhuriyet döneminde tanınmıştır. Bu sayede belirli bir zümreye özel olan okuma ve yazma tüm ulusa yayılarak toplumsal bilincin önü açılmıştır.

4. Kadınlara Seçme ve Seçilme Hakkı

Kadının adının dahi olmadığı bir toplumdan, erkekler ile eşit şartlarda toplumsal yaşama katılma haklarından en önemlisi olan seçme ve seçilme hakkı Cumhuriyet döneminde verilmiştir. Fransa, İtalya, İsviçre gibi ülkelerden çok daha önce bir tarihte kadınlarımız hak ettiği haklara kavuşmuştur.

5. Düşünce, Toplantı ve Gösteri Özgürlüğü

Hangi düşünceye sahip olursa olsun insanların fikirlerini özgürce dile getirebilmesi Cumhuriyet ile beraber güvence altına alınmıştır. Ayrıca herhangi bir sebep ile bireylerin düşüncelerini açığa vurmak amacıyla toplanabilmeleri ve yürüyüş yapabilmeleri özgürlüğü getirilmiştir. Anayasanın Maddesi ile beraber farklı düşüncelerin özgürce bir arada barınabildiği bir ülkenin temelleri atılmıştır.

 monash.pw ve Vicdan Özgürlüğü

Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde yaşayan tüm vatandaşların sahip olduğu inançlar konusunda serbest olduğunu, hiçbir dış müdahale ve zorlamaya tabi tutulamayacağı anayasada güvence altına alınmıştır. Günümüzde ne kadar yıpratılsa ve değeri yeni anlaşılsa da bu kanunun ve din özgürlüğünün en önemli güvencesi, tüm inançlara ortak uzaklıkta olan koruyucu görevdeki anayasamızda tanımlanmış laik bir yönetim sistemidir.

7.Özel Hayatın Gizliliği

Halkın özel hayatının hiçbir yasal güvence altında olmadığı ve nedensiz ihlal edilmesinin önüne geçilmesine engel olmak için vatandaşların özel hayatı Cumhuriyet döneminde güvence altına alınmıştır. Anayasa ile birlikte her vatandaş özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir.

8. Dilekçe Hakkı

Halkın yönetimde hiçbir söz sahibi olmadığı ve denetleme mekanizmasında vatandaşın bulunmadığı bir yönetim şeklinden sonra, herkesin şikayetlerini ve isteklerini yetkili makamlara ve TBMM'ye iletme hakkı Cumhuriyet ile beraber verilmiştir.

9. Konut Dokunulmazlığı

Cumhuriyet döneminden önce belli bir zümre dışında konut hakkı bölgedeki önemli kişilere bağlı olmak koşulu ile veriliyor ve gerekli görüldüğü zaman izin gerekmeksizin girilebiliyordu veya alıkoyulabiliyordu. Cumhuriyetin sağladığı en önemli kazanımlardan biri de hiç kimsenin konutuna izinsiz girilmemesini yasa ile güvence altına almak oldu.

Basın Özgürlüğü

Basın özgürlüğü sahip olduğumuz en önemli hakların başında gelmektedir. Çünkü basın özgürlüğünün olmadığı yerde diğer hak ve özgürlüklerinizden haberdar olmamanın yanı sıra, onların elinizden alınıp alınmadığı hakkında da bilgi sahibi olamayabilirsiniz. Bu sebeple medya ve basın vasıtasıyla görüş ve düşüncelerini açıklayabilme, yayabilme hakkı anayasa tarafından güvence altına alınmıştır.

Derlediğimiz 10 maddedeki oldukça temel ve herkesçe bilinen hakları bile kısa tanımlarıyla düşündüğümüzde Yüzyılda dahi hakkını ne kadar vererek yaşadığımız muammadır. Her şeye rağmen bu hakların varlığından konuşabiliyorsak, 92 yıllık cumhuriyetimizin bize kazandırdığı yurttaşlık bilinci sayesinde olsa gerek. Daha özgür, daha insan odaklı, daha bağımsız bir ülkede, bize emanet edilen cumhuriyeti ve haklarımızı bilimin ışığında geleceğe taşımak dileğiyle…

aileANAYASAAtatürkFransaİsviçreİtalyaKadınLaikMustafa KemalMustafa Kemal AtatürkOrtadoğuSağlıksözTBMMTürkiye

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır