platon neden eflatun / Platon - Vikipedi

Platon Neden Eflatun

platon neden eflatun

kaynağı değiştir]

Fakat Devlet diyaloğuna geldiğimizde ruh bedenle daha iç içe anlatılan ve Phaidon'daki gibi 'bir' olsa da, parçalarından bahsedilen bir şeydir artık. Aslında sadece akıl ruhun "ideal" bileşenidir, Phaidon'da Sokrates, öldüğünde bedenin bütün sıkıntılarından kurtulmuş "saf akıl" olarak gerçek filozoflarla öbür dünyada sonsuza dek gerçeği konuşmaya gideceğine inanmaktadır. Fakat Devlet diyaloğunda ruh bedenin etkilenimleriyle beraber açıklanmaktadır. Platon en baştan ruhta birbirine zıt etkilenimler olduğunu, fakat birbirine zıt etkilenimlerin kaynağının aynı olamayacağını, dolayısıyla ruhta birbirine zıt etkilenimlere yol açan farklı kaynaklar olması gerektiğini savunur. Örneğin acıktığımız için yemek yemeyi isteriz ancak aynı anda (mesela yemeği beğenmediğimiz için) yemek yemeyi istemeyebiliriz. Arzular (ἐπιθυμητικόν) Platon'a göre akla en uygun olmayan etkilerdir, onlar en maddi şeylerin peşindedir, daha çok bir çeşit maddeye dönük 'dürtü', "kaba iştah" olarak anlaşılırlar; cinsel haz isteği, açlık, susuzluk bunlardandır. Platon arzuların doyuruldukları organlara denk gelen bel ve kasıklardan kaynaklandığını söyler. Duygular (θυμοειδές) ise Platon'a göre bizim duygu diyeceğimiz her şeyi kapsamaz, daha çok bir çeşit cesaret enerjisi, öfkeyle birlikte gelen güç, bir kuvvet etkileniminden bahsetmektedir, zaten "thumos" kelimesi daha çok "yürek" olarak çevrilebilecek bir anlama gelmektedir ve Platon thumos'un göğüsten kaynaklandığını söyler. Akıl ise ruhun gerçeği arayan ve onu bulmak için çabalayan kısmıdır, ruha esas yön vermesi gereken akıl olduğu için vücuda esas yön vermesi gereken yerde yani beyindedir. Phaedrus diyaloğunda Platon ruhun doğru yönetimini açıklamak için at arabası metaforunu verir: arzular ve duygular arabayı çeken iki at, akılsa onları yönlendiren arabacı olmalıdır. Dolayısıyla bir anlamda aklın bedene ve bedensel etkilenimlere hükmeden olması gerektiğini söylerken, arzuların ve duyguların yok edilmesi gerektiğini iddia etmemektedir, fakat onların doğru biçimde, olması gerektiği gibi, doğalarına uygun olarak ruha etki etmeleri gerektiğini yani aklın kontrolüne girmeleri gerektiğini söylemektedir.

Politika, Etik ve Estetik[değiştir kaynağı değiştir]

Kadın erkek eşitsizliğinin oldukça fazla olduğu Antik Yunan kültüründe kadınların hemen hemen bütün hayatları evin içinde geçmekteydi ve toplumsal hayata katılımları yok denecek kadar kısıtlıydı. Sadece Sparta toplumda kadınların daha fazla söz hakkı olduğundan bahsedilir. Platon da ideal şehirde kadınların da filozof ve yönetici olabileceğini, çünkü akıl ve ruh açısından kadınla erkek arasında fark olmadığını iddia etmesine rağmen Timaeus'ta asıl insan ruhunun erkek bedeninde ortaya çıktığını, kadınların ruhları erkek olamayacak seviyede insanlardan oluştuğunu iddia edecek kadar cinsiyetçidir. Dolayısıyla Platon'un varlık ve metafizik anlayışı yaşadığı toplumda yerleşik olan eşitsizliklerden bağımsız düşünülemez çünkü Platon bazen onları aşan, bazen de meşrulaştıran iddialarda bulunmuştur.

Platon'un yaşadığı dönemde ve öncesinde Antik Yunan medeniyetinde özellikle Atina'da en önemli ve en prestijli iş politkaya atılmaktı ve Atina gibi demokrasilerde politikanın temel biçimi topluluk önüne çıkıp konuşarak onları ikna edebilmekti. Eğitim sadece ailede ve çok büyük oranda babadan oğula idi. Zengin aileler çocuklarına özel hocalar tutarak eğitimlerini sağlıyorlardı, bu durum sofistler denilen meslek grubunu oluşturdu ve özellikle Atina'da büyük bir kültürel canlanma yarattı çünkü dört bir yandan kültürlü insanlar Atina'ya hoca olmaya geldiler. Sofistler temelde etkili konuşmayı öğrettikleri için asıl amaçları retorikti, dolayısıyla bir söylemin gerçek olmasıyla değil doğru olarak kabul ettirilebilmesiyle ilgileniyorlardı. Öte yandan pek çok sofist politik ve etik açıdan göreceliliğe dayanan yani tümel ahlaki değerler ya da doğrular olmadığını, söylemler düzleminde kurulan politik iktidarın belirleyici olduğunu düşünüyordu. Platon Devlet kitabının ilk bölümünde Thracymachus'u yermiş, ünlü sofistler Protagoras ve Gorgias hakkında diyaloglar yazmıştır. Sokrates'in Savunması'nda Sokrates kimseye para karşılığı bir şey öğretmediğini vurgular, Platon da Devlet'te ideal şehirde üretimin eşit paylaştırılması gerektiğini, kimsenin para için bilgiye dair bir şeyle uğraşmaması gerektiğini savunur, çünkü sofistlerin para karşılığı çalışırken yozlaştıklarını ve insanların gerçeğe ulaşmasını sağlamaktansa insanları gerçeklerden uzaklaştırdıklarını düşünmektedir.

Platon'un varlık ve bilgiyle ilgili temel iddiaları bu anlamda sofistlere cevap olarak düşünülebilir. Platon bir yandan mutlak bir bilginin imkânını bulmaya çalışırken bir yandan da tümel ahlaki değerlere bir zemin aramaktadır. Bu nedenle Platon kendinden önceki filozoflardan farklı olarak varlığı sadece ontolojik bakımdan değil, etik değerler üzerinden de düşünmektedir. En çok önem verdiği ve tartıştığı idealar iyi, güzel, eşit, büyük, benzer, bütün, varlık, aynı, farklı, değişim ve değişmeyen ideaları olan Platon [21], bir anlamda kendisinden önce zaten oldukça tartışılan ve geliştirilen doğaya dair düşünceleri, Sokrates'in tümel ahlaki doğrular üzerine yaptığı araştırma ile birleştirerek ontoloji, metafizik, epistemoloji, etik, estetik ve politikaya dair soruların tamamına cevap verecek teoriler aramaktadır.

Aristoteles Metafizik adlı metninde Platon'un Herakleitos'un anladığı biçimde her şeyin sonsuz bir akış içerisinde hareket ettiğine inandığını ve hayatı boyunca da bu inancı koruduğunu söyler. Platon'un Timaeus'u varlık ve varoluş arasında ayrım yaparak başlar, varlık "her zaman olandır" ve hiçbir zaman "oluşmaz", varoluş ise her zaman "oluşandır" fakat hiçbir zaman "olmaz". Benzer bir iddiayı Devlet'te de bilgi için bulabiliriz; insanın iki türlü kapasitesi olduğunu iddia eder, bilmek ve kanaat getirmek. Bilmek her zaman olanla ilgilidir, öte taraftan bilmemek yani cahillikse hiçbir zaman olmayanla ilgilidir. Kanaatler ise olan ve olmayanla ilgilidir. Bir anlamda kanaatler durmadan değişim içerisinde olan, dolayısıyla bazen öyle bazen böyle olan; ancak hiçbir zaman kendisi gibi kalmaya devam etmeyen akışla, algıladığımız varoluşla ilgili düşüncelerimizdir. Bilgi ise değişmeyen, yani her zaman ne ise o olarak kalmaya devam eden, akılla kavradığımız varlıkla ilgili düşüncelerimizdir. Bilginin varlıkta temellendiğini düşünen Platon, bilgiye ulaşma sürecinin ve varlıkta temellendiğine inanmaktadır, dolayısıyla bilgiye sahip olabilecek "bilge" insanlar, yani filozoflar, doğalarından gelen bir yatkınlık ve uygunlukla bunu başarabilirler. Bu açıdan Platon'un oldukça elitist, hatta ırkçı iddiaları bulunmaktadır.

Platon da Aristotales gibi maddenin dört elementten oluştuğunu düşünmekteydi ancak Aristotales'ten farklı olarak Platon, çok büyük ihtimalle Pisagor ve onun takipçilerinin düşüncelerinden etkilenerek, idealarla sayılar arasında bir ilişki olduğuna inanmaktadır çünkü sayılar arasındaki oranların ve uyumların ideaların mutlak gerçekliklerine oldukça yakın bir biçimde tutarlı, düzenli, değişmeyen ve mükemmel yapıda olduklarını düşünmektedir. Dolayısıyla pek çok noktada açıklamalarını sayısal olarak da temellendirmektedir, örneğin Devlet diyaloğunda ideal şehrin sayısını hesaplamıştır. Timaeus'ta da yaratıcı demiurgos evrenin ruhunu "varlık", "aynı" ve "farklı"yı belirli sayısal oranlarda karıştırıp biçimlendirerek yaratır. Daha sonra da 'formal' olarak yarattığı bu evrenle maddeyi bütünleştirerek dünyayı ve göğü yani evrenin ruhunun bedenini oluşturur. Evreni yaratırken evreni böldüğü çeşitli oranlar artık yıldızlar arasındaki oranlardır, ki yıldızlar tanrılardır, demiurgos tanrıları yarattıktan sonra tanrılara onları yarattığı gibi onların da demiurgosun yaratma gücünü 'taklit ederek' dünyaya biçim vermelerini ve insanları yaratmalarını söyler. Tanrılar mükemmel varlıklar oldukları için hareketleri de mükemmeldir dolayısıyla aynı dönme hareketini sonsuza dek sürdürmekte ve küre biçiminde kalmaktadırlar. Bu açıdan Platon Antik Yunan mitolojisini de kendi felsefesinin mantığına oturtmuş gibidir çünkü her ne kadar bir tane esas yaratıcı olduğunu iddia etse de bir alt seviyede pek çok tanrısal gücün varlığını kabul etmiş ve onları gök cisimleriyle eşleştirmiştir. Öte yandan önemli bir problemi de çözmüştür: eğer her şeyi demiurgos yaratsaydı bizim gibi düzensiz hareketlere sahip şeyler olmaz, her şeyin mükemmel olması gerekirdi, oysa dünyadaki hareketleri demiurgos kadar mükemmel olmayan, ölümsüz olsalar da yaratılmış olan tanrılar yönlendirmektedir.

Platon da Aristotales de Dünya ile gök cisimleri arasında kozmolojik bir farklılık olduğunu düşünüyorlardı. İkisine göre de dünyanın merkezi evrenin merkezinde ve dünya ateş, su, toprak ve hava elementlerinden oluşurken gök cisimleri hem farklı elementten, eterden oluşmakta ve diğer elementlerden farklı olarak mükemmel hareket etmektedir. Fakat Platon Aristoteles'ten farklı olarak evrenin ve zamanın bir başlangıcı olduğunu, yani bir anlamda demiurgosun evrenle birlikte zamanı da yarattığını iddia eder ki bu da mitolojiyle uyumludur. Varlık ve varoluş Platon'dan önce de Antik Yunan düşüncesinde olan kavramlarken Platon bunlara ek olarak bir de "uzay, mekan, alan" anlamlarında "kap" veya "koyacak" olduğunu öne sürer çünkü demiurgosun bir şeyleri var edebilmesi için onları var edebileceği bir yer olması gerektiğini, fakat bu "yerin" hiçbir özelliğe sahip olmaması gerektiğini söyler. Dahası demiurgos bu "yerde" bir şey yarattığında "yerin" yapısını etkilemiş olacağı için "yer" o nesneye bir etki uygulayacaktır. Bu anlamda günümüzdeki "vakum" kavramına oldukça yakın bir teori ortaya atan Platon, elementlerle ilgili teorisinde de metot olarak modern bilime oldukça yakındır. Dört element için (ateş, hava, su, toprak) dört üç boyutlu eş yüzlü geometrik cisim olduğunu söyler: ateş - dörtyüzlü (tetrahedron ya da üçgen piramit), hava - sekizyüzlü (octahedron), su - yirmiyüzlü (dodecahedron), toprak - altıyüzlü (küp). Ateş, hava ve su eşkenar üçgenlerden oluştukları için belirli bir oranda (10 ateş = 5 hava = 2 su) birbirlerine dönüşebilmektedirler, fakat toprak temel olarak dik üçgenlerden oluştuğu için diğer elementlere dönüşememektedir, dolayısıyla elementlerin temelde eşkenar üçgenlerden inşa edilenlerle dik üçgenlerden inşa edilenler olarak iki kategoride bulunduğunu söyleyebiliriz.

Platon bu elementleri anlatırken yüzeylerinden ve köşelerindeki açılardan bahsederek sadece geometrik özelliklerini dikkate alır ve içlerinin boş olduğunu söyler. Örneğin dörtyüzlü köşeleri en sivri olduğu için ateş diğerlerinden hızlı hareket etmekte ve diğerlerini ve parçalayabilmektedir. Dahası Platon bu elementlerin özelliklerine göre kendilerine uygun konumlar olduğunu da iddia eder, toprak en aşağıda, sonra su, hava ve ateş gelmektedir, fakat dünyadaki düzensiz hareket içerisinde elementlerin büyük bir kısmı iç içe geçmiştir. Platon deneyimlediğimiz pek çok doğa olayını ve maddelerin özelliklerini elementlerin geometrik yapılarından yola çıkarak açıklamaya çalışır, örneğin sıcak olma özelliği dörtyüzlünün sivri köşelerinin kesici etkisidir. En ilginç olanı ise ağırlıktır çünkü Platon ağırlığı göreceli olarak açıklar: tüm elementlerin doğal bir konumu olduğuna göre, eğer bir elementi doğal konumundan alıp başka bir konuma götürmeye çalışırsak o zaman o "ağır" olacaktır. Toprak doğal olarak en dipte olmalıdır, biz onu yerden alıp havaya kaldırdığımızda onu doğal konumundan uzaklaştırdığımız için bize ağır gelmektedir. Elementlerin toplam miktarının eşit olması gerektiğini iddia eden Platon, dünyada hiçbir elementin üretilmediğini ya da yok edilmediğini, sadece birbirlerine dönüştüklerini ve çeşitli oranlarda bir araya geldiklerini düşünmektedir.

Timaeus'un devamında uzun biyolojik incelemelere ve hastalıkların teşhislerine de giren Platon bu çalışmalarının büyük bir kısmını o dönemde onunla birlikte bilgi üreten başka insanlardan ya da ondan önce ulaşılmış bilgilerden yola çıkarak yapmış olmalıdır. Temel mantığı varoluşun altında yatan nedenleri değişmeyen idealara dayanarak açıklamak olan Platon, bilginin her zaman varlığa dair olduğunu düşündüğü için, durmadan değişen varoluşun içinde varlığı bilmeye çalışma sürecine de felsefe adını vermiştir. Bu anlamda gerçeğin ne olduğu sorusunu bir tartışma konusu haline getiren Platon bir yandan da evrenin yapısının metafizik koşullara göre nasıl olması gerektiğine bakarak evrenin yaratıcısının iyi olması gerektiği, çünkü evrenin iyi olduğu, çünkü evrenin "var" olduğu, bir varlığı olduğu sonucuna varmıştır. Platon'un anladığı biçimde ahlaki olarak bütün mükemmelliklere sahip bir yaratıcı düşüncesi Platon'dan önce Antik Yunan düşüncesinde o kadar sık rastlanmayan ya da bu kadar vurgulanmayan bir düşüncedir. Platon'un yaratıcı anlayışının o dönemin Yahudi ya da Mısır inanışlarından gelmiş olduğu, ya da Pisagorcuların da benzer bir tanrı anlayışı olduğu söylenmişse de bu çok açık değildir. Her halükarda, Platon'un evren, ruh ve yaratıcı anlayışı hem Hristiyanlıkta hem de İslam'da oldukça derinlemesine tartışılmış ve çoğu zaman da saygıyla karşılanıp kabul edilmiş, hatta Platon'un peygamberlerden birisi olarak kabul edildiği bile olmuştur.

Kendisinden önce varlığa dair tartışmalardan yola çıkarak sofistlerin şüpheciliklerine, yaşadığı dönemdeki bilimsel, etik ve politik sorulara cevap veren Platon'un, bir açıdan varlığın ne olduğu sorusunun yanı sıra varlığın yapısının nasıl olması gerektiğine dair tartışmalarıyla metafiziği, bilgiyle ilgili tartışmalarıyla epistemolojiyi, sanatla ilgili tartışmalarıyla estetiği, toplumla ilgili tartışmalarıyla politikayı birer felsefi konu haline getirdiği, etiği bütün bu alanlarla ilişkili bir seviyeye taşıdığı ve felsefe tarihi boyunca bu alanlarda yapılan tartışmaların çerçevesini belirlediği söylenebilir. Ontoloji, metafizik, epistemoloji, etik, estetik ve politika arasında ortak bir bağ kurarak gerçeğe ulaşmaya çalıştığı felsefesi, düşünce tarihinin en temel kavramlarını üretmiş, başka felsefi düşüncelerin üretilmesine zemin hazırlamıştır.

Kaynakça[değiştir

EFLATUN PLATON NEDİR? Yazdır


Eski Yunan filozoflardandır. M. Ö. - yıllarında yaşamıştır. Nüfuzlu bir ailenin çocuğu idi. İyi tahsil görmüştü. Sokrat'ın öğrencisi ve arkadaşı idi. Hocasının ölümünden sonra, uzun bir seyahate çıkmıştır. Dönüşünde Atina'da Akademiyi kurmuştur. Matematik ve felsefe dersleri verdiği akademi, Yunan uygarlığının ilk önemli öğretim kurumudur. Eflatun, felsefi inançlarından çoğunu Diyaloglarında ifade etmiştir. Diyaloglar, dile getirmek istediği fikirleri Sokrat'ın ağzından söylettiği bir eserdir. Diyaloglarda ifade edilmiş fikirlerde, Sokrat ile Eflatun'un paylarını birbirlerinden ayırt edebilmek güçtür. Esasen Sokrat hakkında Xenophon ile Eflatun tarafından anlatılanlar birbirine uymamaktadır. Eflatun, toplum düzeni ve iktisadi sorunlar hakkındaki görüşlerini ayrıca Cumhuriyet ve Kanunlar adlı eserlerinde de belirtmiştir. Bu Yunan düşünürünün iktisadi faaliyet hakkında beslediği kanaat, şöyle özetlenebilir: «Kazanç ve zenginlik, hür insanlar için lüzumlu ve temenniye şayan değildir. Kölelerin çalıştırılması, maddi ihtiyaçları karşılamaya yeterlidir. Hür insanlar vatanı korumak, toplumu teşkilatlandırmak ve fikir hayatını zenginleştirmek için yaratılmışlardır.» Eflatun ticaretin gelişmesi sonunda bir zenginler sınıfının belirmesini hoşgörürlükle karşılamamıştır. Ona göre, toplumda tedavisi gereken iki hastalık vardı: zenginlik ve fakirlik. Bu hastalıklarla savaşmak, devletin görevi olmalıydı. Yöneticiler, iktisadi sorunlarda, toplum çıkarlarını her şeyin üstünde tutmalıydılar. Eflatun, ticareti şerefli bir meslek saymamaktaydı. Vatandaşın maddi çıkarcılıktan uzak kalmasını ve dostların varlıklarını aralarında paylaşmalarını istemekteydi. Diyordu ki: «Altın ve fazilet, bir terazinin gözlerine konulmuş iki ayrı ağırlık gibidir. Biri ağır basarsa, diğerinin değeri azalır.» Eflatun'un iktisat ilmine başlıca hizmeti, iş bölümünün faydalarını belirtmiş olmasıdır. Sokrat'a atfen Diyaloglarında «insanların aynı olmadıklarını, aralarında kabiliyet farkları bulunduğunu ve herkesin kendi istidadına göre bir yön tutması» gerektiğini yazmıştır. İş bölümünde iktidarı filozoflara vermiş ve onların idaresindeki devlete geniş yetkiler tanınmasını temenni etmiştir. O çağda, Yunanistan'ın dış ticareti Karadeniz ve Akdeniz kıyıları boyunca uzanıyordu. Eflatun, hem yabancı kavimlerim ticaret yapılmasını yadırgıyor, hem bunlarla mübadelelerden kolaylıkla vazgeçilemeyeceğini takdir ediyordu. Bu nedenledir ki, devletin kendi ihtiyaçlarını sınırları içinde karşılayabilecek büyüklükte kurulmasını savunmuştur. Eflatun'un devleti bir otarki, kendi yağıyle kavrulabilecek bir makro birim olacaktı. Eflatun'un fikir sisteminde Komünizm ve Plancılık kavramları da yer almıştır. Yazar, en iyi yaratılışlı erkek ve kadınları bir araya getirerek bunlardan doğacak üstün nitelikteki çocukları devlet eliyle yetiştirmek taraftarı idi. Devlet icraatının zenginlik eşitsizliğini düzeltecek şekilde ayarlanmasını istiyordu. Faize taraftar değildi.

Almancası : Piston.
Fransızcası : Platon.
İngilizcesi : Plato.
(Bk; otarki, Aristo, Xénophon, Sokrat, Sofistler).

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası