şeyh ismail kimdir / ŞAH İSMÂİL - TDV İslâm Ansiklopedisi

Şeyh Ismail Kimdir

şeyh ismail kimdir

Erdebil Tekkesinin şeyhi ve Safevi Devleti’nin kurucusu Şah İsmail, 25 Receb /17 Temmuz tarihinde Erdebil’de doğdu. Babası Safevi şeyhi Haydar (ö. ), annesi ise Akkoyunlu Uzun Hasan (ö. )’ın Alemşah unvanıyla bilinen kızı Halime Begüm (ö. /)’dür. Babaannesi Hatice Begüm de Uzun Hasan’ın kız kardeşidir.

İsmail, henüz bir yaşındayken babası Şeyh Haydar, Gürcistan’a düzenlediği akında Şirvan hükümdarı Ferruh Yesar tarafından öldürüldü. Akkoyunlu Yakup, İsmail ile diğer kardeşleri Sultan Ali ve İbrahim’i Şiraz valisi Mansur Bey Purnak’a göndererek İstahr Kalesi’nde hapsettirdi. Sultan Yakup’un ölümünden sonra (), onun halefleri arasında çıkan kargaşa ortamında iktidarı ele geçiren Rüstem Bey, Safevilerin desteğini almak için Şeyh Haydar’ın oğullarını serbest bırakmakla kalmadı, Sultan Ali’yi Erdebil’e hâkim tayin etti. Ancak Sultan Ali’nin Akkoyunlu Baysungur’u yenerek nüfuz kazanması Rüstem’i kuşkulandırdı. Sultan Ali’nin üzerine asker sevk ederek öldürttü (). Şeyh Haydar’ın müritleri İsmail ve kardeşi İbrahim’i Gilan hâkimi Hasan Han’ın yanına götürdüler. Orada korunan İsmail, bir yandan da Lala Hüseyin’in gözetiminde eğitim gördü. Akkoyunlu şehzadeleri arasındaki iktidar mücadelesinde Rüstem Bey, Akkoyunlu Göde Ahmet tarafından öldürülünce () karşısında güçlü bir otoritenin kalmadığını anlayan İsmail, Akkoyunlu mirasını devralmanın zamanının geldiğini düşünerek müritlerini etrafında toplayıp Erdebil’e doğru harekete geçti. Bu arada Akkoyunlu şehzadeleri arasındaki kavga iyice hızlandı. Elvend Bey devletin kuzey, Murad Bey ise güney bölgesinde egemenliklerini sürdürmeye başladı. Ancak öncelikli olarak atalarının intikamını almak üzere Ferruh Yesar’ı ortadan kaldıran İsmail, sonra üstüne ordu gönderen Akkoyunlu Elvend’i yenerek Tebriz’i ele geçirdi ve taç giyerek “şâh” unvanını aldı (/) ve taraftarlarınca Ebu’l-Muzaffer Şah İsmail Bahadır Han diye anıldı. Şah İsmail, siyasi kişiliğinin bütün bileşenlerini içeren künyesini resmî yazışmalarında kullandı. Döneminin sanatkârları da Şah İsmail adına ürettikleri eserlere bu künyeyi işlediler (Malekzadeh ).

Şah İsmail, Akkoyunlu egemenliğine fiilen son verince ülkesinin sınırlarını genişletmek, görüşlerini yayabileceği emniyetli bir ortam oluşturmak için girişimlerde bulundu. Batısındaki Osmanlı Devletini ve doğusundaki Özbekleri tehdit edecek konuma erişti. Özbeklerden Şeybani Han’ı mağlup ederek öldürdü (). Osmanlı sultanı II. Bayezid’le aralarında başlayan gerilim, Yavuz Sultan Selim döneminde doruğa ulaştı ve Çaldıran Savaşı ile neticelendi (23 Ağustos ). Çaldıran yenilgisi Şah İsmail için tam manasıyla narsist kırılmaya neden oldu. Müritleri nezdindeki yenilmezlik imajı sarsıldı. Yenilginin yarattığı ruhsal çöküntü yetmezmiş gibi Osmanlılar tarafından esir alınan eşi Bihruze Hanım üzerinden sürdürülen itibarsızlaştırma siyasetinden bunaldı. Bir yandan Çaldıran yenilgisinin ardından ortaya çıkan karışıklıkları sert tedbirlerle bastırırken diğer yandan da Batılı devletler nezdinde Osmanlılara karşı ittifak arayışlarına girişti (Gündüz ). Bu girişimlerinden sonuç alamadan, 23 Mayıs tarihinde Tebriz’de öldü. Cenazesi Erdebil’de Şeyh Safî’nin yanına defnedildi.

Şah İsmail öldüğünde en büyük oğlu Tahmasb () Safevi tahtına oturdu. Tahmasb on yaşındaydı. Diğer erkek kardeşleri; Elkas Mirza (), Sam Mirza (/67) ve Behram Mirza () ise ondan iki, üç yaş daha küçüktü. Dolayısıyla Şah İsmail’in vefatından sonra Kızılbaş beyleri ve bürokratlar Safevi yönetiminde etkili oldu. Tahmasb’a karşı kardeşi Elkas Mirza iktidar mücadelesine girişti. Başarılı olamayınca tıpkı Kanuni Süleyman’ın şehzadesi Bayezid’in Safevi sarayına sığınması gibi Elkas Mirza da Osmanlı sarayına sığındı. Şehzadeler arası mücadeleden Tahmasb başarıyla çıktı ve kırk iki yıl Safevi Devletini idare etti. Tahmasb’ın şahlık dönemi () ile Kanuni’nin uzun süren saltanat yılları () aşağı yukarı örtüşür. Dolayısıyla Osmanlı-Safevi ilişkilerinin bu iki hükümdarın siyasi ve kültürel rekabetleri çerçevesinde biçimlendiği söylenebilir. Siyasi mücadelelerine rağmen Osmanlı muhitlerinden Safevi başkenti olan Tebriz, Kazvin ve Isfahan’a; bu şehirlerden de İstanbul’a çeşitli nedenlerle göç eden sanatkârlar marifetiyle edebî ve kültürel açıdan şaşırtıcı düzeyde etkileşim oldu. Bilhassa iktidar mücadelesini kaybeden şehzadelerin muhitlerindeki sanatkârlarla birlikte rakip devletin himayesine girmesi ve elçiler aracılığıyla takdim edilen kıymetli eşyalar arasında yer alan sanat eserlerinin yeni muhitin nakkaşları ve hattatları nezdinde itibar görmesiyle tür ve üslup aktarımı gerçekleşti (Tanındı ).

Şah İsmail ve şehzadelerinin himayesinde başta hat ve nakış olmak üzere güzel sanatlar altın çağını yaşadı (Canby ). Tebriz, Kazvin ve Isfahan gibi Safevi başkentlerinin yanı sıra Şiraz ve Meşhed gibi kültür merkezlerinde pek çoğu Herat mektebinde yetişmiş sanatkârlar, Safevi şehzade ve bürokratlarının himayesinde en güzel eserlerini verdiler. Adeta mitolojik bir şahsiyete dönüşen Behzad’ın yanı sıra Sultan Muhammed, Mir Ali, Ağa Mirek gibi nakkaşlar; Şah Mahmud Nişapurî, Yarî-i Şirazî, Iyşî ve Mir İmad gibi hattatlar; Habîbî, Kişverî, Surûrî ve Tufeylî gibi divan şairleri Şah İsmail ve şehzadelerinin himayesinde sanat faaliyetlerini sürdürmüşlerdir.

Şah İsmail, sanatkârlığı kadar kültür ve sanat adamlarını himaye etmesiyle, yani patronaj konumuyla da önemli bir yere sahiptir. Osmanlı merkezî otoritesinin sarsıldığı devrelerde, Teke yöresinde baş gösteren Şah Kulu ayaklanmasında olduğu gibi merkezî otoriteyi tanımayan kenardaki oymak ve aşiretlerin Erdebil Tekkesini sığınılacak bir merci olarak gördükleri bilinmektedir. Anadolu’dan bilhassa Akkoyunlu ve Safevi merkezlerine yönelen Türkmenler, Türkçe söyleyen kızılbaş şairler ve dervişler Şah İsmail döneminde Safevi sarayında ilgi görmüşlerdir. Şah İsmail’in sayesinde Türkçenin edebî dil olarak Safevi sarayında gördüğü itibar, şehzadeleri döneminde de korunmuştur. Safevi muhitlerinde Türkçe ve Farsça şiir söyleyen Türkmen şairlerin olduğunu Hatâyî’nin şehzadesi Sam Mirza’nın Tuhfe-i Sâmî adlı eserinden (Karaismailoğlu ) ve Mecmau’l-Havass’tan öğreniyoruz (Sadıkî, ). Hanedan mensupları arasında da Hatâyî seviyesinde olmasa bile Türkçe şiir söyleme geleneği devam etmiştir. Safevi şehzadelerinden İbrahim Mirza’nın divanında “Türkiyyat” başlığı altında yer verilen Türkçe söylenmiş 24 şiir bunun en önemli kanıtıdır (Çınarcı ). Fakat Safevi hanedanı içinde Türkçenin en güzel şiirlerini söyleyen hiç şüphesiz Şah İsmail’dir.

Eserleri

Şah İsmail’in çocukluğunda Lahican’da istinsah ettiği Kuran’ı, daha sonra Necef’te yeniden imar edilen Hz. Ali Türbesi’ne hediye ettiğine dair rivayet (Gündüz 91) doğruysa el yazısı konusunda özgüvene sahip olduğu söylenebilir. Lakin şimdiye kadar kendi şiirlerini istinsah ettiğine dair herhangi bir kayda, müellif hattı bir Dîvân-ı Hatâyî veya Deh-nâme nüshasına henüz rastlanmamıştır.

Dîvân. Şah İsmail’in en önemli eseri hiç kuşkusuz divanıdır.Şimdiye kadar Dîvân-ı Hatâyî’nin çoğu yurt dışında olmak üzere yirmi beş nüshası tespit edilmiştir. Hatâyî Dîvanı, ve yüzyılda Şah Mahmud Nişapurî, Ali Meşhedî, Yârî, Iyşî, İmad Hasenî ve Nureddin Isfahanî gibi çok ünlü müstensihler tarafından Herat, Tebriz, Kazvin, Meşhed ve Isfahan gibi kültür merkezlerinde istinsah edilmiştir. Bilhassa / yılında Mahmud Nişapurî (ö. /) tarafından nestalik hatla istinsah edilen Taşkent nüshası, müstensihi ve müzehhibi belli olmamakla birlikte özenle hazırlandığı hat ve minyatürlerinden anlaşılan Arthur M. Sackler Gallery nüshası (Thackston ) ve / yılında Yârî tarafından istinsah edilen ve Tebriz’de Muhammed Emin Sultan el-Kurrai’nin şahsî kütüphanesinde bulunan Külliyât-ı Hatâyî (Sultan el-Kurrai / ) kitap sanatının da en güzel numuneleridir.

Eserin tespit edilen yirmi beş yazma nüshasının yanı sıra buyruk, mecmua ve cönklerde yüzlerce Hatâyî mahlaslı şiir vardır. Hatâyî Dîvânı İstanbul, Napoli, Bakü, Tebriz ve Tahran’da yayımlanmıştır. Geçen yüzyılın başından itibaren Şah İsmail’in şiirleri Azerbaycan, İran ve Türkiye’deki araştırmacıların dikkatini çekmiştir. Selman Mümtaz, Erdebil ve Londra nüshalarını karşılaştırmak suretiyle Hatâyî Dîvânı’nı hazırlamıştır. Selman Mümtaz’ın temize çekip neşretmeye muvaffak olamadığı bu müsvedde, Bakü Elyazmaları Enstitüsü Nu: ’dadır. Selman Mümtaz’ın çalışması müsvedde olarak kalsa da Hatâyî Divânı’nın bilimsel neşrinin yapılması gerektiğine dair bir anlayışın gelişmesine öncülük etmişfunduszeue.infom yılından günümüze kadar Hatâyî Divânı; Sadeddin Nüzhet Ergun (), Hamid Araslı (), Turhan Gencei (), Azizağa Memmedov (), Eliyar Seferli-Halil Yusufov (), Nejat Birdoğan (), İbrahim Arslanoğlu (), Mir Salih Hüseyni (/), Mirza Resul İsmailzade (/),Babek Cavanşir- Ekber N. Necef (),Şah Hüseyin Şahin () ve Adil Ali Atalay () tarafından yayımlanmıştır.

Hatâyî Dîvânı’nın tenkitli neşri Muhsin Macit tarafından yapılmıştır (). Bu neşirde; 19 kaside, gazel, 1 müseddes,2 mesnevi (Deh-nâme ve Nasihat-nâme dışında), 10 tuyug, 1 kıta ve 1 matla‘ olmak üzere Şah İsmail’in Türkçe şiirine yer verilmişfunduszeue.infoycan ve İran’da yapılan Hatâyî Dîvânı neşirlerinde çoğu matla/müfred olmak üzere 32 Farsça, 1 Arapça şiir bulunmasına rağmen bunlardan sadece yazma nüshalarda yer alan 1 tahmis, 4 gazel olmak üzere toplam 5 Farsça şiir tercümeleriyle birlikte metne dâhil edilmiştir (Macit ).

Deh-nâme. Hatâyî’nin () yılında, henüz yirmisine varmadan yazdığı Deh-nâme, Fars ve Çağatay edebiyatındaki deh-nâmelerin (on mektup) Azeri sahasında bilinen ilk Türkçe örneğidir. Şah İsmail, bu eserini hezec bahrinin mefʿûlü mefâʿilün feʿûlün kalıbıyla yazmıştır. Bazı mısralarda bu veznin mefʿûlün fâʿilün feʿûlün şekline dönüşerek sekt-i melih yapıldığı görülmektedir. Aşk konulu bu mesnevi, Hatâyî Divânı’nın bazı yazma nüshalarında ve mevcut baskılarında da yer almıştır.

Deh-nâme hakkında derli toplu bilgi verip ilk defa neşreden Selman Mümtaz’dır. Maarif ve Medeniyet dergisinde “Azerbaycan Şairleri” üst başlığıyla neşrettiği yazı dizisinde Şah İsmail hakkında klasik biyografi kitaplarında verilen bilgileri derleyip şairliğine dair değerlendirmeler yaptıktan sonra şahsi kütüphanesinde bulunan Deh-nâme metnini neşretmiştir (Selman Mümtaz ). Selman Mümtaz’dan sonra Hamit Araslı eserin Bakü ve Leningrad nüshalarına dayalı bir neşrini yapmıştır. Araslı, eserdeki dinî içerikli şiirlere yer vermemiştir (). Bu iki neşirden sonra Azizağa Memmedov, eserin metnini hem Arap harfleriyle () hem de Kiril harfleriyle yayımlamıştır (). yılında Minaye Cavadova, Deh-nâme’yi esas alarak hazırladığı Şah İsmayıl Hatai’nin Leksikası adlı eserinde o güne kadar eser üzerine yapılan çalışmaları değerlendirmiş, Deh-nâme’nin bilinen yazma nüshalarını tanıtmış ve söz varlığını incelemiştir. Kitabın sonuna Şah Mahmud Nişapurî’nin istinsahı olan Taşkent nüshasının metnini eklemiştir. Azerbaycan, İran ve Türkiye’de yapılan Hatâyî Dîvânı neşirlerinde Azizağa Memmedov’un yılında Kiril harfleriyle yayımladığı metin esas alınmıştır.

Nasihat-nâme. Şah İsmail’in mesnevi şeklinde yazdığı bu eseri didaktiktir. Hatâyî’nin dinî görüşlerini anlattığı öğüt nitelikli bu küçük mesnevi ( beyitli), mefâ‘īlün mefâ‘īlün fe‘ûlün kalıbıyla yazılmıştır. Hatâyî Dîvânı’nın neşirlerinde –Turhan Gencei ve Mir Salih Hüseyni neşri hariç- Nasihat-nâme’ye yer verilmiştir.

Edebî Kişiliği

Şah İsmail’in şairliği, “şeyh” ve “şah” sıfatlarının gölgesinde kalmıştıfunduszeue.info kendi muhitinde hem de Osmanlı kültür çevrelerinde eser veren tezkire yazarları Şah İsmail’in şairliği üzerinde yeterince durmamışlardır. Hatâyî’nin şairliğini vurgulayıp şiirlerinden alıntılar yapan diğer kaynaklar da araştırmacılar tarafından göz ardı edilmiştir. Dolayısıyla Şah İsmail’in şairliğine dair kabuller, özellikle Alevi/Kızılbaş muhitlerinde ve musiki meclislerinde dolaşıma giren Hatâyî mahlaslı güfteler, hiçbir ayıklamaya tabi tutulmadan ona mal edilen şiirler çerçevesinde biçimlenmiştir. Özellikle Anadolu Aleviliği içinde biçimlenen Şah Hatâyî imgesi, sözün ve müziğin eşlik ettiği ritüellerle süreklilik kazanmış, Sadeddin Nüzhet Ergun’un İstanbul kütüphanelerinde bulunan mecmualara dayalı olarak hazırladığı Hatâyî Dîvânı (, ikinci baskı ) da bu algıyı yaygınlaştırmıştır.

Bilindiği üzere Şah İsmail’in de mensup olduğu Erdebil Tekkesi, benzerleri gibi diğer güzel sanatların yanında şiirin de çiçeklendiği mekânlardandır. Erdebil Tekkesinin kurucusu Şeyh Safiyüddin’in (ö. ) türbesinde bulunan kitaplar arasındaki Farsça divan ve mesneviler, Külliyat-ı Nevâyî(Özgüdenli ), menâkıbnâmelerde Safevi şeyhlerine atfedilen manzumeler Erdebil şeyhlerinin geleneğe uygun biçimde şiirle ilgilendiklerini göstermektedir. Ayrıca Şah İsmail, Karakoyunlu ve Akkoyunlu Türkmenlerinin sadece siyasal mirasını değil edebî birikimini de devralmıştır.

Şah İsmail’in dinî-mistik kimliğinden ayrı düşünülmesi nerdeyse imkânsız gibi görünen şairliğine dair en fazla bilgi veren ve değerlendirmeye girişen tezkire müellifi Garîbî’dir. Garîbî, Külliyatı’nda hayranlıkla andığı, şiirlerini tahmis ve tanzir ettiği Şah İsmail’e dair yorumlarını Tezkire-i Şuʿarâ-yı Mecâlis-i Rûm adlı eserinde biraz daha netleştirir. Tezkirenin mukaddimesinde benzersiz olarak nitelendirdiği Hatâyî Dîvânı’ndan söz ederek Şah İsmail’in şiirinin mistik gücüne dair değerlendirmelerde bulunur (Babacan ).

Safevi muhitlerinde Hatâyî’nin şairliğinden bahseden diğer bir tezkire yazarı ise Şah İsmail’in şehzadesi Sam Mirza’dır. Ne yazık ki Sam Mirza (ö. ) Tuhfe-i Sâmî adlı eserinde babasının Türkçe ve Farsça şiirlerinde Hatâyî mahlasını kullandığını söyleyerek Farsça bir beytini alıntılamakla yetinir (Sam Mirza 11).Heratlı Fahri de Hatâyî’nin Türkçe ve Farsça şiir söylemekte yetenekli olduğunu söyler(Fahri ).

Şah İsmail’in şairliğinden bahseden bir başkası ise Safevi şahı I. Süleyman döneminde (–) eserini yazan Şeyh Hüseyin Zahidi’dir. Şeyh Hüseyin, Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye adlı eserinde Şah İsmail’in Hatâyî mahlasıyla Farsça ve Türkçe birçok şiir yazdığını, divanının talipleri arasında meşhur olduğunu belirttikten sonra dört şiirinin metnini verir ( ).

Osmanlı tezkire yazarlarından, Kafzade Fâizî’den başka hiçbiri Hatâyî’den bahsetmemiştir. Fâizî’nin verdiği bilgi de şairin ölümüne düşürülen tarih ve bir gazelden alıntılanan iki beyitten ibarettir (Kayabaşı 37a /). Osmanlı biyografi yazarlarından Kâtip Çelebi’nin Keşfü’z-Zünûn’da, Şemseddin Sami’nin Kâmûsu’l-A’lâm’da Hatâyî hakkında verdikleri bilgi kırıntılarını derleyen Nail Tuman, şairin Fâizî’nin örnek gösterdiği Türkçe iki beytini iktibas etmiştir (Tuman I/). Muhammed Ali Terbiyet de Hatâyî’nin Farsça ve Türkçe şiirler yazdığından söz ederek sadece Farsça beyitlerinden örnekler alıntılamıştır ( ).

Osmanlı tezkire yazarlarının Şah İsmail’in şiirlerine ilgisizliğine karşın Şah İsmail’in vefatından yaklaşık on sene sonra tamamlanan Edirneli Nazmî’nin Mecmaʿu’n-Nezâir’inde (Köksal ), her ne kadar dördü Hatâyî Divânı’nın muteber nüshalarında bulunmasa da Hatâyî mahlaslı on gazele yer verilmiştir. Aynı şekilde eserini / tarihinde tamamlayan Pervane Bey de mecmuasında (Gıynaş ), Hatâyî mahlaslı iki gazeli alıntılamıştır. Bu gazellerden biri ile Hitâbî adına kaydedilen on bir gazelin dördü, Hatâyî Divânı’nın en güvenilir nüshalarında bulunmaktadır. Hatâyî mahlaslı başka şairlerin bulunma ihtimalinin yanı sıra mahlas benzerliğinden ötürü Hitâbî’ye ait bazı gazellerin de Şah İsmail’e mal edilerek yüzyılda derlenen mecmualarda kaydedilmesi önemlidir. Bu durum, Sadeddin Nüzhet Ergun’un meşhur nazire mecmualarına Hatâyî’nin hiçbir şiirinin kaydedilmediğine dair iddiasının da doğru olmadığını göstermektedir ( 26).

Şah İsmail’den söz eden eski kaynakların verdiği bilgiler ve eserlerinin metinlerarası ilişkileri onu Nesîmî, Habîbî, Kişverî ve Fuzûlî gibi Azeri sahasının klasik şairleri arasında değerlendirmeye elverişlidir. Azeri sahasının Seyyid Nesîmî’yle ivme kazanan ve sözlü gelenekten de beslenerek bir terkibe ulaşan şiir dilini devralmıştıfunduszeue.infoıbesine ve şiirine ilgi duyduğu Nesîmî’nin gazellerine nazireler söylemiştir. Hatâyî’nin Nesîmî’ye söylediği nazirelerde muhit ortaklığı kadar dinî-mistik duyarlıklarındaki müşterekliğin de payı vardır. Hatâyî’nin Nesîmî’ye yazdığı nazirelerden ötürü zamanla iki şairin şiirleri müstensihler tarafından karıştırılmıştır (Csirkés ).

Şah İsmail, özellikle âşıkâne gazellerinde Çağatay ve Osmanlı edebiyatının önde gelen şairleriyle alışveriş içindedir. Çağatay sahasının en büyük şairi Ali Şir Nevâyî, Azeri sahasının diğer şairlerini etkilediği gibi Hatâyî’yi de büyülemiştir. Öte yandan Şah İsmail, Osmanlı şairlerine nazireler söylemiştir. Hatta Şeyhî, Ahmet Paşa, Safî mahlaslı Cezeri Kasım Paşa ve Karamanlı Nizâmî’nin divanlarındaki birer gazel, Hatâyî Dîvânı’nın bazı yazma nüshalarında ve neşirlerin tamamında ufak tefek farklılıklarla yer almaktadır. Nazire geleneğinin sınırlarını zorlayan bu durum, aynı zamanda aradaki siyasi rekabete rağmen Safevi-Osmanlı kültür muhitlerinde alışverişin sanıldığından karmaşık olduğunu gösterir. Hatâyî Dîvânı’nın hem Osmanlı hem de Çağatay sahasıyla poetik ilişkisinin yanı sıra Şah Mahmud Nişapurî, Ali Meşhedî, Yârî-i Şirazî, Iyşî ve Nureddin Isfahanî gibi hattat ve nakkaşlar marifetiyle kurulmuş daha derin münasebetleri vardır (Gelibolulu Âlî ; Serin ).

Şah İsmail, diğer sultan şairler gibi bulduğu bir damarı sonuna kadar işlemek eğilimindedir. Divanının en muteber nüshalarında bile mısra ve bazı ifade kalıplarının yinelendiği görülür. Bu durum eski şiirin doğasına uygundur. Yine bütün sultan şairler gibi onun şiirlerinde de rezm ve bezm kavramları etrafında kümelenen söz varlığı önemli yer tutar. Doğrusu Hatâyî Dîvânı’nın, rezm ve bezmin istiaresi niteliğindeki “Ali” ve “aşk” kavramlarının çağrışımlarından ibaret olduğu söylense yeridir. Dinî muhtevalı şiirlerinin tamamında mihver Ali’dir. Diğer gazellerinde de Ali muhabbetine, son derece zarif bir üslupla hitap ettiği güzellere duyduğu sezilen aşk refakat eder.Şah İsmail’in klasik estetiğin lügatine, kültürüne, teknik bilgisine vakıf olduğu en yalın biçimde Deh-nâme’de görülür. 

Hatâyî klasik şiirin biçimsel kurallarına ve söz sanatlarına riayet eder. Hatâyî Dîvânı’nın en eski tarihli nüshalarında bulunan ve diğer muteber nüshalarda da yer alan şiirlerde vezin ve kafiye kusuru azdır. Muahhar nüshalarda, tek nüsha veya nüsha grubunda yer alan şiirlerde vezin ve kafiye kusurlarıyla karşılaşırız.  Bu şiirlerin takipçileri tarafından çoğaltılmış olması muhtemeldir. Hece ölçüsüyle yazılmış Hatâyî mahlaslı koşmalar bir yana, aruz ölçüsüyle yazılmış Hatâyî mahlaslı şiirlerin de bir kısmının Şah İsmail’e aidiyeti imkânsızdır. Hatâyî Divânı’nın eski tarihli nüshalarında civarında şiir bulunmasına karşın daha sonra istinsah edilen nüshalarda şiirlerin çoğalması, hece ölçüsüyle koşmaların mecmualara girmesi tarihî bir kişilik olan Şah İsmail’in bir anlatı kahramanına dönüştürülmesiyle gerçekleşmiş olabilir.

Osmanlı-Safevi kavgasının doğal bir sonucu olarak Şah İsmail, tarihsel kimliğiyle ve Hatâyî Dîvânı’nda tecessüm eden şair kişiliğiyle değil, mistik ve propagandacı bir “şeyh/şâh” imajıyla Osmanlı tebası olan Alevi/Kızılbaş zümreleri etkilemiştir. Biçimi ve retoriği göz ardı eden bu duyarlık, bilhassa yüzyılın ikinci yarısından itibaren hece ölçüsüyle söylenmiş Hatâyî mahlaslı şiirlerin temel referansı olmuştur. Şah İsmail, muhipleri ve müritlerinin gönlünde mistik karakteriyle yer bulmuştur. Sözlü gelenekte anlatılan Şah İsmail hikâyesi ile Alevi/Bektaşi geleneğinin yedi ulu ozanından biri mertebesindeki Hatâyî imgesi birbirini besleyerek cem törenlerinin başat figürü etrafında bir kült oluşturmuştur. Aleviler arasında tapşırma/mahlas kavramının yerine “hatâyî” sözcüğünün kullanıma girdiğine dair rivayetler (Birdoğan 30) ile bu anlayışın şiirin üretiminden törensel amaçla icrasına kadar her aşamada gördüğü itibar (Gölpınarlı 29) Hatâyî mahlaslı şiirlerin varyantlaşmasında etkili olmuştur. Köprülü’nün de işaret ettiği gibi “dinî şöhretinin büyüklüğünden dolayı, sair Kızılbaş şairlerine ait bir takım manzumelerin de ona isnat edildiği unutulmamalıdır” (Köprülü 64). Bunun sonucunda cönk ve mecmualarda Hatâyî mahlaslı, fakat gerçek söyleyeni bilinmeyen şiirlerin sayısı artmıştır (Kaya ; Koz ; Köksal ). Ayrıca Hatâyî Divânı çok geniş bir coğrafyada ve farklı muhitlerde okunduğu için Şah İsmail’e atfedilen bazı yazma nüshalarda başka şairlere ait olabileceği muhtemel bazı gazeller bile günümüzdeki yayınlara Hatâyî mahlasıyla girmiştir. Dolayısıyla çok haklı olarak araştırmacılar Hatâyî’den değil, Hatâyîlerden söz etmek gereğini duymuşlardır (Arslanoğlu ; Koz ).Dolayısıyla buyruk, mecmua ve cönklerdeki Hatâyî mahlaslı şiirlerin pek çoğunu, Şah İsmail’in şairliğinden ziyade mistik kişiliğinin yansımaları olarak değerlendirmek daha doğru olur.

Tarihî kişiliğine dair somut belgelere rağmen yukarıda sıraladığım nedenlerden ötürü bir anlatı kahramanına dönüşen Şah İsmail imgesi, dinî törenlerle, bu törenlere eşlik eden müzik icrasıyla özellikle Alevi/Bektaşi kültürel belleğinde yaşama kabiliyetini muhafaza etmektedir. Sözlü gelenek içinde bir halk hikâyesine dönüşen Şah İsmail (Gallagher ), modern Türk edebiyatında da roman kahramanı olarak kurgulanmıştır. Alisa Nicat’ın Kızılbaşlar’ı (Yazıcı, Bakü ), Feridun Fazıl Tülbentçi’nin Şah İsmail’i (İnkılap Yayınları, İstanbul ), Reha Çamuroğlu’nun İsmail’i (Om Yayınları, İstanbul ) ile İskender Pala’nın Şah&Sultan’ı (Kapı Yayınları, İstanbul ) tarihî bir kahramanın etrafında oluşan folklorik algının farklı ideolojik yorumlarını da barındıran birer Şah İsmail hikâyesi olarak okunabilir.

Araslı, Hamid (). Şah İsmâil Hatâyî. Bakü: Azerbaycan İran İle Medeni Alaka Cemiyetinin Neşriyatı.

Arslanoğlu, İbrahim (). Şah İsmail Hatâyî ve Anadolu Hatâyîleri. İstanbul: Der Yay.

Atalay, Adil Ali (). Hatayî-Şah Hatayî-Anadolu Hatayileri Divanı. İstanbul: Can Yay.

Birdoğan, Nejat (). Şah İsmail Hatai. İstanbul: Cem Yay.

Canby, Sheile R. (). The Golden Age of Persian Art . London: British Museum Press.

Cavadova, Minaye (). Şah İsmayıl Hatainin Leksikası- Dehname Poeması Üzre. Bakü: İlm Neşriyat.

Cavanşir, Babek-Ekber N. Necef (). Şah İsmail Hatâi Külliyatı. İstanbul: Kaknüs Yay.

Csirkés, Ferenc (). “Mehdici Yapıtlar Arası Etkileşimler: Şah İsmail ve Nesîmî’ye Atfedilen Şiirler”. çev. Ali Aydın Karamustafa. Gazelden Gazele: Dünün Şiirine Bugünden Bakışlar. hzl. Hatice Aynur vd. İstanbul: Klasik Yay.

Çınarcı, Mehmet Nuri (). “Safevi Sarayında Türkçe Şiir Yazan Bir Şehzade İbrahim Mîrzâ (Câhî)”. Türkiye Sosyal Araştırmalar Dergisi. (19/3):

Ergun, Sadeddin Nüzhet (). Hatâyî Dîvânı-Şah İsmail-i Safevi, Edebi Hayatı ve Nefesleri. İstanbul: Maarif Kitabevi Yay.

Fahri-i Herevî (). Tezkîre-i Ravzatü’s-selâtîn. hzl. Hayyampûr, Tebriz: İntişarat-ı Müessese-i Tarih u Ferheng-i İran.

Gallagher, Amelia (). “The Transformation of Shah Ismail Safavi in Turkish Hikâye”.  Journal of Folklore Research. 46(2):

Gencei, Turhan ().  Il Canzoniere Di Sâh Ismâ’îl Hatâ’î. Napoli: Estituto Universitarro Orientale.

Gelibolulu Âlî (). Menâkıb-ı Hünerverân. hzl. Müjgan Cunbur. Ankara: KTB Yay.

Gıynaş, Kâmil Ali (). Pervâne Bey Mecmuası. Eskişehir: Eskişehir Valiliği.

Gölpınarlı, Abdülbaki (). Kaygusuz Abdal-Hatâyî-Kul Himmet. İstanbul: Kapı Yay.

Gündüz, Tufan (). Son Kızılbaş Şah İsmail. İstanbul: Yeditepe Yay.

Hüseyni, Mir Salih (/). Divân-ı Şah İsmail Safevi. Tebriz: Hemvatan.

İsmailzade, Mirza Resul (/). Şah İsmail Safevi Külliyatı. Tahran: Alhuda Neşriyat.

İsmailzade, Resul (/). Şah İsmail Safevi Külliyatı. Tahran: Alhuda Neşriyat.

Karaismailoğlu, Adnan (). “Türk Edebiyatı Kaynaklarından Tuhfe-i Sâmî ve Altıncı Bölümünün Tercümesi”. Türk Dünyası Araştırmaları 57 (Aralık):

Kaya, Doğan (). “Sivas Kaynaklı Cönklerde Şah Hatâyî”. Birinci Uluslar Arası Şah İsmail Hatâî Sempozyum Bildirileri ( Ekim ). hzl. Gülağ Öz. Ankara: Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı Yay.

Kayabaşı, Bekir (hzl.) ().  Kaf-zade Faizî’nin Zübdetü’l-eş’âr’ı. Doktora Tezi. Malatya: İnönü Üniversitesi.

Koz, Sabri (). “Belli Mahlaslar Üzerinden Şiir Söyleme Geleneği ve Türkiye’de Yazılan Alevi-Bektaşi Cönk ve Mecmualarındaki Hatâî Mahlaslı Şiirler”. Birinci Uluslar Arası Şah İsmail Hatâî Sempozyum Bildirileri ( Ekim ). hzl. Gülağ Öz. Ankara: Hüseyin Gazi Kültür ve Sanat Vakfı Yay.

Köksal, M. Fatih (). Edirneli Nazmî Mecmaʿu’n-Nezâir [İnceleme-Tenkitli Metin]. Doktora Tezi. Ankara: Hacettepe Üniversitesi.

Köksal, M. Fatih (). “Hatâyî’nin Yayımlanmış Divanlarında Bulunmayan Şiirleri”. Alevilik Araştırmaları Dergisi. (3):

Köprülü, M. Fuad (). Edebiyat Araştırmaları II. İstanbul: Alfa Yay.

Kurnaz, Cemal ve Mustafa Tatcı (hzl.) (). Mehmet Nâil Tuman, Tuhfe-i NâilîDîvân Şâirlerinin Muhtasar Biyografileri. Ankara: Bizim Büro Yay.

Macit, Muhsin (). Hatâyî Dîvânı. İstanbul: Yazma Eserler Kurumu Yay.

Malekzadeh, Farrokh (). “İstanbul Topkapı Sarayı Müzesinde Bulunan Şah İsmail-i Safevi’ye Ait Kupa”. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Tarih Enstitüsü Dergisi

Memmedov, Azizağa (). Şah İsmail Hatai Eserleri-I. Bakü: Azerbaycan İlimler Akademisi Neşriyatı.

Memmedov, Azizağa (). Şah İsmail Hatai, Bakü: Azerbaycan Uşak ve Gençler Edebiyatı Neşriyatı.

Memmedov, Azizağa (). Şah İsmail Hatai Eserleri-II. Bakü: Azerbaycan İlimler Akademisi Neşriyatı.

Memmedov, Azizağa (). Şah İsmail Hatai Eserleri-I. Bakü: Azerbaycan Devlet Neşriyatı.

Memmedov, Azizağa (). Şah İsmail Hatai Eserleri-II. Bakü: Azerbaycan Devlet Neşriyatı.

Özgüdenli, Osman G. (). “Şeyh Safiü’d-dîn Erdebîlî’nin Türbesinde Bulunan Kitaplar”. Ortaçağ Türk-İran Tarihi Araştırmaları. İstanbul: Kaknüs Yay.

Sadıkî (). Tezkire-i Mecma‘ü’l-Havas. hzl. Abdurresul Hayyampur. Tebriz. Çaphane-i Ahter-i Şimal.

Seferli, Eliyar- Halil Yusufov (). Şah İsmail Hatâyî- Geçme Namerd Köprüsünden. Bakü: Yazıcı.

Selman Mümtaz (). “Azerbaycan Şairleri Şah Hatâyî-1”. Maarif ve Medeniyet. (3):

Selman Mümtaz (). “Azerbaycan Şairleri Şah Hatâyî-2”. Maarif ve Medeniyet. ():

Selman Mümtaz (). “Azerbaycan Şairleri Şah Hatâyî-3”. Maarif ve Medeniyet. ():

Selman Mümtaz (). “Azerbaycan Şairleri Şah Hatâyî-4”. Maarif ve Medeniyet. (10):

Selman Mümtaz (). “Azerbaycan Şairleri Şah Hatâyî-4”. Maarif ve Medeniyet. (11):

Serin, Muhittin (). Hat Sanatı ve Meşhur Hattatlar. İstanbul: İTO Yay.

Sultan el-Kurraî, Muhammed Emin (/). “Mu‘arref-i Nüsha-i Hattî Münhasır be-Ferd Külliyât-ı Şâh İsma‘îl Safevi (Hatâyî) ez-Kitâb-hâne-i Üstâd Allâme Ca‘fer Sultân el-Kurrâî”. Gurub 1 (Bahar):

Şahin, Şah Hüseyin (). Hatâyî Divânı ve Diğer Hatâyî Şiirleri. Ankara: Pir Sultan Abdal 2 Temmuz Kültür ve Eğitim Vakfı Yay.

Tanındı, Zeren (). “Osmanlı Sarayında Safevi Şehzadeler ve Elçiler”. Uluslararası Sanatta Etkileşim Sempozyumu Bildiriler. İstanbul: Türkiye İş Bankası Yay.

Terbiyet, Muhammed Ali (). Dânişmendân-ı Azerbaycan. Tebriz: Neşr-i Ahter.

Thackston, Wheeler  (). “The Diwan of Khata’i: Pictures for the Poetry Shah Isma’il”.  Asian Art 1. 4 (Fall):

Zahidi, Şeyh Hüseyin (/). Silsiletü’n-Neseb-i Safeviyye. Berlin: İntişârât-ı İranşehr.

Madde Yazım Bilgileri

Yazar: PROF. DR. MUHSİN MACİT
Yayın Tarihi:
Güncelleme Tarihi:

Eserlerinden Örnekler

Ey iki âlem penâhı şâh u server yâ Alî

Sâhib-i fazl-ı velâyet şîr-i Haydar yâ Alî

Geldi destün şânına ism-i yedu’llah bî-gümân

Oldı zât-ı bi-misâlün Hakka mazhar yâ Alî

Rûz-ı heycâ sâ’idün ber-fark-ı a’da bes durur

Kabzuna hâcet degül şemşîr ü hançer yâ Alî

Ey şecâ’at ma’deni sen hışm ile hükm eylesen

Kün fe-kân bir almadur destine yekser yâ Alî

Fazl u ihsân u mürüvvet hem sehâvet kânısın

Lutfına hâk ile cevherdür berâber yâ Alî

Ol Alî’sin kim senün şânına geldi hel etâ

Vasfun oldı ma’nî-i Kur’ân serâser yâ Alî

Senden özge gelmedi er kılıcundan özge tîğ

Bu söz evsâfunda Hak’dandur mukarrer yâ Alî

Kim kalur rûz-ı kıyâmet hevl-i mahşerde susuz

Anda sensin sâki-i ebrâr u kevser yâ Alî

Sensin ol Haydar ki dest-i mu’cizâtunı görüp

Hükmüne râm oldı Şâm u Rûm u Berber yâ Alî

Ol Alî’sin kim şehâdet barmağın kullâb idüp

Kopdı yirden kuvvetünle bâb-ı Haydar yâ Alî

Ol kerâmet kânısın kim Hak Te’alâdan sana

Şark u garb u arş u kürs oldı musahhar yâ Alî

Üç yüz ıldan sonra Selmân itdi senden imtihân

Virdün anun destine gül tâze vü ter yâ Alî

Sadr-ı dîvân-ı ezelsin pîşvâ-yı enbiyâ

Kutb-ı dîn ü kıble vü mihrâb u minber yâ Alî

Lahmüke lahmi rumûzınun beyânı sendedür

Hem-dem ü hem-sırr u hem-râz-ı peyamber yâ Alî

Bu Hatâyî hasteye hem-râh kılgil himmetün

Kim sana sıdk ilen oldı bende çâker yâ Ali                   

(Macit, Muhsin (). Hatâyî Dîvânı. İstanbul: Yazma Eserler Kurumu Yay. )

 

2

Cân olmaz ise sen teki cânân yeter mana

Vaslun bu haste gönlüme dermân yeter mana

Hicrün cefâsı öyle yahupdur bu gönlümi

Her şeb kapunda nâle vü efgân yeter mana

Zulmât içinde âb-ı hayât istemez gönül

La‘lün zülâli çeşme-i hayvân yeter mana

Zâhid korıma sen meni peymâneden bugün 

Rûz-i ezelde yâr ile peymân yeter mana

Gerçi Hatâyî gitdi elünden visâl-i dost

Her dem hayâli dîdeye mihmân yeter mana                

(Macit, Muhsin (). Hatâyî Dîvânı. İstanbul: Yazma Eserler Kurumu Yay. )

3

Hâr boldı yüregüm hicründen ey gül yüzlü yâr            

Yâr bağrum yarasın gör kim nice hâr anda var

Varma yanumdan menüm ey hicr-i cân-sûzân dost

Dost u düşmen cümlesi ağlar menümçün zâr zâr       

Zâr zâr ağlar çü bülbül gül yüzün çün murg-ı cân

Cândan itmişdür meni cevr ile devr-i rüzgâr                

Rûzgârum tîredür sensiz eyâ ârâm-ı dil

Dil niçük ârâm dutsun hadden ötdi intizâr                   

İntizârum va‘de-i vaslun yolında her zamân

Her zamân divâne tek dağlara düşdüm bî-karâr

Bî-karâr oldum saçun tek ruhlarundan ayru men

Men niçün ârâm idem sensiz ki oldum dil-figâr

Dil-figâr oldı Hatâyî firkâtünden rûz u şeb                   

Rûz u şeb vaslun hayâli gözde kaldı yâdigâr                 

(Macit, Muhsin (). Hatâyî Dîvânı. İstanbul: Yazma Eserler Kurumu Yay. )

4

Aks-i sâyendür vücûdum ey saçı zıll-ı hümây

Nişe kim sen pâdişâhsın men kapunda bir gedây

Kevkeb olmışdur menüm çeşmüm cemâlün görmege

Bir nazar doğgil gözüm karşusına ey yüzi ay

Ol mehün ışkına düşdüm ta‘ne kılma zâhidâ

Kaçmazam ışkun yolından çün mana Hak kıldı tay

Tâ ezelden var menüm gûşumda ışk âvâzesi

Çalma ey mutrıb dahı meclisde ûd u çeng ü nây

Ey Hatâyî oldı Mecnûn dağa düşdi âhû tek

Nâsıhâ dağdan anı ürkütme kılma hûy u hây               

(Macit, Muhsin (). Hatâyî Dîvânı. İstanbul: Yazma Eserler Kurumu Yay. )

5

Men Hüseynî mezhebem şâhun kulı

Ya‘ni kim ma‘nîde Allah’un kulı

Ey Hatâyî pâdişâh olmaz kişi

Olmayınca uşbu dergâhun kulı                                       

(Macit, Muhsin (). Hatâyî Dîvânı. İstanbul: Yazma Eserler Kurumu Yay. )


İlişkili Maddeler

Sn.Madde Adıfunduszeue.info / Ö.TarihiBenzerlikİncele
1ZİKRÎ, Zikrî Erdebilîd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
2MUHAMMED, Meşkinlid. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
3FERDÎ-İ ACEMd. ? - ö. ?Doğum YeriGörüntüle
4CELÎLÎ, Hâmidî-zâde Abdülcelîl Efendid. - ö. Doğum YılıGörüntüle
5EMİN KÖSESİ YAHYA, Yahya Efendid. - ö. Doğum YılıGörüntüle
6ATÂ, Üsküplü Atâd. ? - ö. , veya \'den sonraÖlüm YılıGörüntüle
7TURÂBÎ, Şuayb Efendid. ? - ö. Ölüm YılıGörüntüle
8SÛZÎd. - ö. 29 Ekim Ölüm YılıGörüntüle
9ŞAH ÂDİL, Şah Abbasd. - ö. MeslekGörüntüle
10MÜŞTÂK, Muhammed Hüseyin Hand. ? - ö. MeslekGörüntüle
11SULTÂN ALÎ MÎRZÂd. ? - ö. ?MeslekGörüntüle
12MEYLÎ,Mîrzâ Kulud. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
13MUHAMMED EMÎN SULTÂNd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
14PİR KULI BİGd. ? - ö. ?Alan/Yüzyıl/SahaGörüntüle
15KUL DERVİŞd. ? - ö. ?Madde AdıGörüntüle
16HÂTEMÎ, Salih Hâtemi Efendid. ? - ö. Madde AdıGörüntüle
17VÜCÛDÎ, Ahmed Vücûdî Efendid. ? - ö. Madde AdıGörüntüle

şah ismail

  • yavuz sultan selim'in yıktığı ülkelerden birinin şahı..

  • şahkulu ayaklanmasını başlatan adam

  • hatayi mahlaslı şair ve devlet adamı.

  • divanı özbeöz türkçedir. faşolarımızın taptığı ve aradaki ihtilafta kayıtsız şartsız yanında yer aldıkları yavuz'un divanı ise farsçadır. yani bu ne paradokstur tengirim durumu sözkonusu. ayrıca akkoyunlu hükümdarı uzun hasan'ın torunudur. ii içermiş.

  • divani özbeöz türkçe olduğu gibi köken olarak katıksız bir türkmen'dir. benim için önemli olduğundan yazmıyorum ancak dönemin ve hatta günümüzün söylencelerinde türklüğün temsilcisi olarak gösterilen osmanlı'ya göre has türktür. şairdir ve şiirlerinde türkçe'yi çok iyi kullanır. pek çok bektaşi/türkmen gibi kökeni horasan'a dayanmaktadır. osmanlı'ınn başında 80 yaşında yaşlı beyazıt varken 16 yaşında hükümdar olmuş ve anaolu'daki pek çok türkmen/alevinin gönlünde taht kurmuştur. bu nedenle osmanlı anadolu alevilerine büyük zulümler yapmıştır. yüzbinlerce kişi kılıçtan geçirilmiştir. eğer anadolu'da bir katliam'dan ve soykırımdan bahsedilecekse bu ne acı ne ermenilere ne kürtlere aittir, bu acının en büyüğünü anadolu alevileri çekmiştir. işin ilginç yanı sunni osmanlı alevilere zulüm yaparken şah ismail de iran'da boş durmamış ve iran'da azınlık durumundaki sunnilere büyük zulüm uygulamıştır.

  • (bkz: safeviler)

  • divanında alkolü överken yavuzun kullandığı afyonu kötülemiştir.

  • erdebil'deki türbesinde duvarları fars alfabesiyle ama kelime-cümle olarak tam anlamıyla türkçe yazılmış şiirleri süslemektedir. rehber okuduğu vakit sanki anadolu ozanlarını dinliyor gibi olur insan. misafirleri gezdiren aynı azeri rehbere göre "şah ismail yavuz'un ipini kırmış"tır. çaldıran'da osmanlı'yı mağlup etmiştir. aynen böyle dedi eleman. itira edecek oldum lakin deplasmanda olduğum için ses çıkarmadım.

    türbesi pek sade ama çok güzeldir. ailesi ve hocası ile yanyanadır sandukaları. ayrıca şah ismail'in türbesinde bir zamanlar serili olan kocaman ama koskocaman halının sadece fotoğrafı vardır çünkü medeniyetperver ingilizler halıyı çalıp bizim demişler.
    halı şimdi oxfordda sergilenmekteymiş.

  • ünlü safevi hükümdarı. seyittir. türkmendir. aynı zamanda şeyhlik ünvanı vardır. bu yüzden tabiyetindeki din alimleri ona şah'ım yerine şeyh'im diye seslenirler.

    ii. beyazıt'tan kaçan bir grup eşkiyayı, "siz henüz hamsınız, pişmeniz lazım" deyip kazanlarda diri diri kaynattıktan sonra beyazıt'a göndermiştir.

    yavuz sultan selim tahta geçtiğinde ona gönderdiği mesajda, yüce osmanlı'nın cihadının her zaman arkasında olduğunu, yavuz'un başarılı bir hükümdarlık sürmesini istediğini ve zaferlerden zaferlerden koşması dilediğini ve aynı zamanda "osmanlı'nın bir daha asla timur gibi doğudan gelen bir orduya karşı bir felaket yaşamamasının en büyük arzusu olduğunu" söyleyerek inceden mesaj vermiş, laf çakmış, sinir etmiştir.

    denir ki, yavuz sultan selim, tebriz'de karşısına çıkmadığı zaman ona gönderdiği kadın elbisesinden sonra o da yavuz'a "bunları yazan koskoca bir padişah olamaz, olsa olsa bu padişah'ın bol bol afyon içen katiplerinden birinin aklı başında değilken yazdığı şeylerdir." diye bir cevap yazmış, yanında da bir miktar afyon göndermiştir.

    sanılanın aksine yavuz ve ismail birbirlerini oldukça çok severler ve derinden bir saygı duyarlar. gel gör ki politik koşullar savaşmalarını gerektirmiştir.

  • (bkz: ela gözlü pirim geldi)

  • nest...

    çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası