Yulaf Samanı Zayıflatırmı

Özel gün çayı, adet dönemindeki kadınların ruhsal hem de fiziksel anlamda rahatlamak için tüketebilecekleri karışık bitki çaylarından biridir. Farklı bitkilerin harmanlanmasıyla hazırlanan bu çayı, hazır alabileceğiniz gibi evinizde kendiniz de hazırlayabilirsiniz.

Yazımıza başlamadan önce her bireyin deneyimlediği problemlerin kendine has olduğunu, aynı tarifin herkeste aynı sonucu vermeyeceğini hatırlatalım. Tariflerdeki içeriklere karşı hassasiyetiniz olma durumuna karşı tedbirli olmanızı, sorunlarınızın asıl sebebini anlamak ve tedavi edebilmek için bir sağlık kuruluşuna giderek muayene olmanızı tavsiye ederiz.

dönemi pek çok kadın için sıkıntılı geçmektedir. Hem duygusal anlamda hem de fiziksel anlamda bizi fazlasıyla yoran bu süreç daha başlamadan önce vücudumuzda ve duygularımızda belli değişimler meydana getirir.

Adet dönemlerimizde bazen fazlasıyla duygusal olabilirken bazen de çok sinirli olabiliriz. Yaşadığımız küçük bir olumsuzluk karşısında bir anda ağlayabilir ya da ani öfke patlamaları yaşayabiliriz. Hatta bazen hayatımızdaki insanları istemeden de olsa kırabiliriz. Kendimizi ne kadar kontrol etmeye çalışsak da ne yazık ki bu durumun önüne geçemeyiz.

Adet döneminde yaşadığımız fiziksel sorunların başında karın ağrısı gelmekle birlikte vücudumuzun belli noktalarında da çekilmez ağrılar ve kramplar oluşabilir. Belde ve bacaklarda ağrı, göğüs bölgesinde hassasiyet ve yorgunluk yaşadığımız sıkıntılar arasında yer alır. Bunun önüne geçecek tek şeyin ağrı kesici olduğunu düşünürüz fakat ağrı kesiciler adet döngümüzün olduğundan daha az sürmesine ve düzeninin bozulmasına neden olabilir.

Adet döneminde yaşadığımız tüm bu sıkıntılar hem iş hem de okul yaşantımızı olumsuz yönde etkiler. İş ve okul yaşantımızda performansımız düşebilir ve yapmamız gereken işler aksayabilir.

Özel gün çayı ise adet döneminde rahatlamamızı sağlayan bitkisel bir içecek. Farklı bitkilerin karışımıyla hazırlayabileceğimiz bu çay çeşidi bizi hem duygusal hem de fiziksel anlamda fazlasıyla rahatlatacak. Böylece adet dönemlerinin daha rahat geçmesini sağlayacak ve iş ya da okul yaşantımızdaki performansımızın düşmesine engel olacak.

Peki, özel gün çayını bu denli özel kılan içeriğinde neler var?

Özel Gün Çayı İçindekiler Nelerdir?

Özel gün çayı, farklı bitkilerin harmanlanmasıyla hazırlanan özel bir bitki çayıdır. Bu özel bitki çayının içerisindeki her bir bitki çeşidinin insan sağlığı üzerinde çeşitli olumlu etkileri vardır. Hatta bu bitkiler tek başına çay yapılarak da tüketilirler.

Özel gün çayının içerisinde bulunan farklı bitki çeşitleri;

• Melisa,
• Nane,
• Mayıs papatyası,
• Rezene,
• Sarı kantaron,
• Civanperçemi,
• Karahindiba,
• Ahududu yaprağı,
• Isırgan otu,
• Yulaf samanı,
• Hibiskus,
• Zerdeçal şeklindedir.

Bu bitki çeşitlerin her biri çok özel olmakla birlikte karahindiba ayrıca dikkatimizi çekiyor. Karahindiba çayı kramplara iyi gelen bir bitki çeşididir. Hatta bu bitkinin kökleri kavrulup çekilerek özel bir kahve çeşidi de hazırlanır. Karahindiba bitkisinin köklerinden elde edilen hindiba kahvesi ilginizi çektiyse bu kahve çeşidini anlattığımız blog yazımızı okuyabilirsiniz.

Özel Gün Çayı Ne İşe Yarar?

Kadınların özel günleri için özel olarak hazırlanan bu bitki çayının içerisinde bulunan her bir bitkinin ne kadar faydalı olduğuna bir üst başlıkta da değindik. Bu başlık altında ise bu bitkilerin adet dönemi üzerindeki olumlu etkilerine değineceğiz.

İşte, özel gün çayının içerisinde yer alan bitkilerin adet döneminde ne işe yarar?

• Melisa: Sindirim sistemini düzenlemesi ve sakinleştirici etkisiyle tanınan melisanın son yıllarda güçlü bir adet söktürücü olduğu da keşfedilmiştir.
• Nane: Pek çok derde deva olan nane de güçlü bir adet söktürücüdür. Adet döneminde yaşanan ağrıların dinmesini sağlayarak daha rahat bir adet döngüsü yaşamanıza yardımcı olacaktır.
• Mayıs Papatyası: Mayıs papatyası adet döneminde meydana gelen sinirsel gerginliklerin hafiflemesini sağlayarak kasları gevşetir. Bu dönemde meydana gelen ağrıların da hafiflemesini sağlar ve daha rahat regl dönemi geçirmenize yardımcı olur.
• Rezene: Adet döneminde görülen kanamayı düzenler ve kasları rahatlatarak sancısız bir regl dönemi geçirmenizi sağlar.
• Sarı Kantaron: Adet döneminde görülen ağrıların dinmesini sağlar. Menopoz dönemindeki kadınların da rahatlamak için sıklıkla kullandıkları bitki çeşitlerinden biridir.
• Civanperçemi: Bu bitki de güçlü adet söktürücü bitkiler arasında yer alır. Özellikle adet düzensizliği yaşayan kadınların sıklıkla başvurduğu bitkilerden birisidir.
• Karahindiba: Bu bitki de genel bir ağrı kesicidir. Vücudun belli bölgelerinde meydana gelen ağrıların dinmesine yardımcı olur. Ayrıca besin değerleri açısından da oldukça faydalı bir bitkidir.
• Ahududu Yaprağı: Rahim ve leğen kemiği boşluğundaki düz kasları rahatlatmak ve güçlendirmek için tüketilir. Aynı zamanda sancıların dinmesini sağlayan bu bitki adet döngüsünün de düzene girmesini sağlar.
• Isırgan Otu: Bu bitki hormon dengesine zarar vermeden ağrılı ve sıkıntılı geçen adet döneminin daha rahat geçmesini sağlar.
• Yulaf Samanı: Yulaf samanından elde edilen çay adet döneminin düzenlenmesine yardımcı olur. Aynı zamanda zengin besin değerlerine sahip bir bitki çayı çeşididir.
• Hibiskus: Adet söktürücü özelliği bulunan bu bitki, adet döneminde yaşanan krampların da hafiflemesini sağlar.
• Zerdeçal: Zerdeçal ağrı kesici etkisi olan bitkiler arasında yer alır. Bu bitkinin adet söktürücü özelliği bulunduğunu söyleseler de bu etki tam olarak kanıtlanamamıştır.

Özel Gün Çayı Tarifi

Yukarıda değindiğimiz farklı bitki çeşitlerini harmanlayarak özel günlerde tüketebileceğiniz bir çay hazırlayabilirsiniz. Bu tarz bitki çaylarını genellikle adet döneminden üç gün önce tüketmeye başlarsanız etkisini daha fazla görürsünüz.

Eğer emziren bir anneyseniz ve kronik bir rahatsızlığınız varsa bu bitkileri tüketmeden evvel bir doktora danışmanızı ve doktorunuz uygun gördüğü takdirde tüketmenizi tavsiye ederiz. Ayrıca bu bitkilerle hazırlayacağınız çayı tükettikten sonra beklenmedik bir etkiyle karşılaşırsanız derhal çayı tüketmeyi bırakıp en yakın sağlık kuruluşuna gidiniz. Çünkü bu bitkilerden herhangi birine karşı vücudunuz alerjik bir reaksiyon geliştirebilir.

Biz bu bitkilerin içerisinde 4 farklı bitkiyi seçtik ve oldukça faydalı bir çay tarifi hazırladık. Adet dönemlerinde tüketebileceğiniz özel çayı hazırlamak için kullanacağınız malzemeler; küçük bir kavanoz, 3 tatlı kaşığı kurutulmuş ahududu yaprağı, 4 tatlı kaşığı kurutulmuş ısırgan otu, 3 tatlı kaşığı hibiskus çayı ve 2 tatlı kaşığı yulaf samanı çayına ihtiyacınız var.

Hazırlanışı:

1. Bir kavanozun içerisine ahududu yaprağını, ısırgan otunu, yulaf samanı çayını ve hibiskus çayını ekleyin.
2. Kavanozun ağzını kapatın ve tüm malzemeler karışıncaya kadar güzelce çalkalayın.
3. Hazırladığınız bu bitki çayı karışımını serin ve kuru bir yerde muhafaza edin ve dilediğiniz zaman tüketin.
4. Hazırladığınız bu karışım ile çay hazırlamak için; French pressin içerisine bir tatlı kaşığı karışımdan ilave edin ve üzerine bir bardak sıcak su ekleyerek dakika demlendirip süzün.

Afiyet ve şifa olsun!

Bonus: Krampları Azaltan Zerdeçal Çayı

Antienflamatuvar özelliğiyle ağrıyı azaltan ve ödem sorununu çözen zerdeçal, regl döneminde sizi rahatlatacak bir kök bitkidir. Yanına birkaç malzeme daha ekleyerek rahatlamanızı sağlayacak baharatlı, lezzetli bir içecek hazırlayabilirsiniz.

Malzemeler:

• Yarım çay kaşığı zerdeçal
• 1 çay kaşığı tarçın
• 1/4 çay kaşığı zencefil
• 1 çay kaşığı bal
• 1 bardak vegan süt (Badem sütü, yulaf sütü ya da Hindistan cevizi sütü olabilir)

1 bardak vegan sütü cezvede ısıtın. Tüm baharatları ısınan sütün içerisine ilave edip karıştırın. Son olarak tatlandırıcı olarak bal ekleyin ve son bir defa daha karıştırın. Chai tea latte tadındaki içeceğinizle uzanın ve kadın olmanın tadını çıkarın!

Yulaf ezmesi, yulafın faydaları nelerdir, yulaf tohumu faydaları, yulaf samanı faydaları, yulaf bitkisi, yulafın faydaları ve zararları, yulaf nasıl yenir, yulaf zayıflatırmı.

YULAF VE ÇÖZÜNÜR LİFLER

BABA AYI&#;MN KAN TAHLİLLERİNE ŞÖYLE BİR GÜZ ATMAK İLGİNÇ OLURDU. AĞZINI ŞAPIRdatarak yediği onca bal yüzünden büyük olasılıkla trigliseridi yüksek çıkacak ama yulaf lapasına düşkünlüğü sayesinde kolesterolü gayet iyi durumda olacaktır. Goldilocks masalındaki tüm Ayı ailesi sürekli yulaf lapası yedikleri için beslenme konusunda örnek alınabilirler aslında.

İskoçlar bu işi biliyor. Yulaf lapası başlıca ürünlerinden biri. Yulafı yalnızca su ve sütle karıştırıp yemekle kalmıyorlar, geleneksel yemeklerinde de kullanıyorlar. Bildiğim kadarıyla lapanın bir tür yassı tahta kaşıkla ve sağ elle, saat yönünde karıştırılarak pişirilmesi ve huş ağacından yapılmış bir kaseden yenmesi gerekiyor. İskoçlar yulaf lapasının mideye yapışıp bağırsakları fırçalayarak temizlediğini iddia ederler. Doğruluk payı var. Yulafın gerçekten de yüksek bir doygunluk hissi verme özelliği mevcut çünkü sindirilmesi için uzun zaman geçmesi gerekiyor. Böylece daha uzun süre tokluk hissi veriyor. Kahvaltıda yenen yulaf ezmesi ile mısır gevreğini kıyaslayan bir çalışmada araştırmacılar, yulaf ezmesi yiyen deneklerin öğle yemeğinde üçte bir daha az kalori aldıklarını belirledi. Temelde yulaf, kilo vermenize de yardımcı olabilir.

“Bağırsakların fırçalanması” da anlamlı. Hem de birçok yönden. Yulaf hem çözünür hem de çözünmez lifler içerir. Lif, bitkilerin, tahılların, meyvelerin ve sebzelerin sindirim sistemimizdeki enzimler tarafından parçala-namayan kısımlarıdır ve bu nedenle besin değeri yoktur. Başka bir deyişle, yediğiniz şeylerin çoğu sizin bir parçanız haline gelir ancak lifler içinizden geçip gider. İki tür lif vardır: Çözünen ve çözünmeyen. Selüloz klasik bir çözünmeyen liftir, meyvelerde bulunan pektin ise çözünen liflere örnektir. Selüloz, sindirim sistemimizin düzenini sağlar, divertikül riskini azaltır ve kolon kanserinde rol oynayabilecek maddelerin elenmesine yardımcı olur. Ancak yulafın içindeki çözünür lif olan beta glukan sorun yaratır. Yulaf, bir besin olarak mucizeler yaratmaz (hiçbir besin bunu yapmaz) ancak somut araştırmalar yulaf yemenin kolesterolü düşürdüğünü, yüksek tansiyona iyi geldiğini, damarlarımızı sağlam tuttuğunu ve diyabeti kontrol altında almamıza yardımcı olduğunu göstermiştir.

Yulaf hakkındaki bu bilgilerin bir kısmı yeni değildir. Birkaç yıl önce yaşanan yulaf kepeği çılgınlığını hatırlayın. Dükkânlar, müşterilere mal yetiştiremez olmuştu. Yeni bir mal geldiğiyle ilgili dedikoduları duyan heyecanlı müşteriler süpermarketlere koştu ancak hepsinin kapışıldığım görünce hayalleri suya düştü. Hayvan yemi olarak kullanılan bir ürüne karşı neden bu kadar ateşli bir ilgi doğmuştu? Çünkü bazı kışkırtıcı çalışmalar, tahılın dış kabuğu olan yulaf kepeğinin mükemmel bir çözünür lif kaynağı olduğunu ve kolesterolü düşürebildiğini göstermişti. Bunun nasıl olduğunu açıklayan bir teori bile vardı. Beta glukan, bağırsaktaki suyu emerek yapışkan bir karışım haline gelir, bu da besinden gelen kolesterolü hapsederken yanında sindirim için ihtiyaç duyulan safra asidinin de bir kısmını tutar. Bu bileşenler vücutta kolesterolden meydana geldiği için sindirim sisteminden atıldıklarında daha fazlası sentezlenmek zorunda kalınır. Bunun sonucu kandaki kolesterolün yok olmasıdır. Ancak burada bir sorun vardı. Kolesterol üzerinde etkili olabilmesi için ne kadar yulaf kepeği tüketilmesi gerektiği konusunda halk hiçbir zaman düzgün bir şekilde bilgilendirilmedi. Bu, yabana atılacak bir miktar değildi.

Kolesterolü kabaca yüzde 5 oranında düşürmek için bir kişinin günde 3 ila 4 gram beta glukan yemesi gerekir. Fazlası iyi değildir! Daha fazla yenirse tokluk hissi artarak şişkinliğe dönüşür ve gaz birikmesi görülür. Yüzde 5 size çok fazla gelmeyebilir ancak bu oran, kalp krizi riskini yüzde 10 oranında düşürür. Bu miktarda beta glukanı bir kase ( mililitre) pişmiş yulaf kepeğinde ya da bir buçuk kase yulaf ezmesinde bulabilirsiniz. Üç paket hazır yulaf ezmesi de işinizi görecektir. Ancak yulaf kepekli kurabiyeler, yulaf kepekli cipsler ve yulaf kepekli sakız işe yaramaz. Bu aptalca ürünler yulaf çılgınlığından daha çok para kazanmak amacıyla mağazalara doldurulmuştu. Kolesterol üzerinde hiçbir etkileri olmadığı gibi tatları da iğrençti. Yulaf kepeğine duyulan bu ilginin çabucak sönmesi hiç de şaşırtıcı değildi. Ne kötü. Çünkü doğru miktarlarda tüketilirse yulafın gerçekten de faydası var. Yalnızca kolesterolü değil, tansiyonu da düşürüyor.

Minnesota’da yapılan bir pilot çalışma, hipertansiyon için en az bir ilaç kullanan bir grup hasta üzerinde yoğunlaştı. Yarısından bir buçuk kase yulaf ezmesi ya da Oat Square (yulaflı bir yiyecek) yiyerek günde 5 gram civarında çözünür lif tüketilmesi istendi. Diğerleri de daha az çözünür lif içeren gevrek ve yiyecekler yediler. Yulaf tüketenlerin tansiyonunda gözle görülür miktarda düşüş tespit edildi. Hatta hastaların yaklaşık yüzde 50’si ilaç kullanmayı bırakabilecek hale geldi. Yulafın tansiyonu nasıl düşürdüğü net olarak bilinmiyor ancak bunun büyük olasılıkla insüline verilen tepkiyi değiştirmesiyle bir ilgisi var. Pankreas, insülin salgılar ve bu, hücrelerin yemek yedikten sonra kan dolaşımındaki glükozu emmeleri için gereklidir. Ani glükoz artışı hızlı bir insülin tepkisini tetikler ancak bu tür artışlar sürekli olursa insülin daha az etkili hale gelir ve her seferinde daha fazla üretilmesi gerekir. Bu da insülin direnci dediğimiz duruma neden olur. Uzmanlar, insülin direncinin kan damarlarını sıkıştırarak tansiyonun yükselmesinde belirgin bir rol oynadığından şüpheleniyor. Çözünür lifler, besinlerin bağırsaktan emilimini yavaşlatır ve insülin direncini zayıflatır. Bu, yulafın aynı zamanda diyabetlilerin kandaki şeker seviyelerini nasıl kontrol altında tutmalarına yardımcı olduğunu da açıklar.

Bütün bunlar yulafa karşı iştahınızı açmaya yetmediyse LDL kolesterolün damarlara zarar veren oksitlenmiş formuna dönüşmesini engelleyen avenant-hramidler dâhil olmak üzere yalnızca yulafa özgü antioksidanlar içerdiğini de göz önünde bulundurun. Bu bilgiler ışığında Amerikan Gıda ve İlaç Kurumu (Food and Drug Administration &#; FDA) tarafından izin verilen ilk sağlık beyanının yulaf ürünlerini kapsaması şaşırtıcı değil. ’de FDA gıda üreticilerinin “tam yulaf, yulaf kepeği ya da yulaf unundan elde edilen çözünür liflerin düşük doymuş yağ, düşük kolestrol içeren besinlerle birlikte tüketildiğinde kalp hastalıkları riskini azalttığına dair beyanda bulunabileceği kararma vardı. Ancak bir şart koştular. Bu beyanat ancak bir porsiyonun en az 0,75 gram beta glukan, en çok 3 gram yağ ve en çok 1 gram doymuş yağ içermesi durumunda geçerli olabilecekti.

Yulaf, beta glukan içeren tek tahıl değildir. Arpa da çözünür lif bakımından zengindir. Yulafta olduğu gibi yalnızca dış kabukta değil, arpanın çekirdeğinin tamamında beta glukan bulunur. Bu sayede tahıl işlemden geçirilse de beta glukan kaybolmaz. Yani arpa unu, arpa gevreği ya da arpa lapası gibi işlenmiş ürünler bile beta glukan içerir. Böylece haklı olarak arpa üreticileri de etikete yazılan açıklamalar söz konusu olunca yulaf üreticilerinden geri kalmak istemedi. Onlar da FDA’ya başvurdular ve kuruma ürünlerinin yararlarını destekleyen çalışmalar yağdırdılar. Uzmanlar, hem tam tahıl olarak hem de öğütülmüş olarak arpa ürünleri tüketiminin etkilerini araştıran ve tutarlı bir şekilde kandaki kolesterol seviyesinin düşmesiyle sonuçlanan beş klinik deneyi inceledi. Onları mutlu edecek bir sonuç da aldılar ve arpa üreticileri de artık arpanın içindeki çözünür liflerin, düşük doymuş yağ ve kolesterol içeren bir beslenme biçimi dâhilinde tüketilirse kalp hastalıkları riskini düşüreceğini beyan edebilir. Kahvaltıda keten tohumu serpip üzerine yabanmersini, acai çileği ve kızılcık ekleyerek hazırladığınız bir kase yulaf kepeği, akşam yemeğinde de fasulye ve arpa çorbasına ne dersiniz?