arapça asr ne demek / Asr Suresinin Okunuşu, Anlamı ve Tefsiri | Asr suresi arapça ve meali

Arapça Asr Ne Demek

arapça asr ne demek

Asr Suresinin Okunuşu, Anlamı ve Tefsiri

Asr ne demektir? Asr suresi ne zaman ve nerede indi? Asr suresi kaç ayettir? Asr suresi nasıl okunur? Asr suresinin faziletleri nelerdir? Asr suresinde nelerden bahsedilmektedir? Asr suresi Arapça ve meali Asr suresinin okunuşu, anlamı ve tefsiri

Asr sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Sûre, 3 âyettir. Asr; “çağ, ikindi vakti, uzun zaman” demektir.

ASR SURESİ ARAPÇA

Asr Suresi Arapça Yazılışı

بِسْمِ اللَّهِ الرَّحْمٰنِ الرَّحِيمِ

وَالْعَصْرِۙ اِنَّ الْاِنْسَانَ لَف۪ي خُسْرٍۙ اِلَّا الَّذ۪ينَ اٰمَنُوا وَعَمِلُوا الصَّالِحَاتِ وَتَوَاصَوْا بِالْحَقِّ وَتَوَاصَوْا بِالصَّبْرِ

ASR SURESİ TÜRKÇE OKUNUŞU

Bismillâhirrahmanirrahim.

  1. Vel asr(i).
  2. İnnel insâne le fî husr(husrin).
  3. İllâllezîne âmenû ve amilûs sâlihâti ve tevâsav bil hakkı ve tevâsav bis sabr.

ASR SURESİ ANLAMI*

(*Türkçe okunuşlarından Kur'an-ı Kerim okumak uygun görülmemektedir. Ayetler Türkçe olarak arandıkları için aramalarda çıkmak için sitemize eklenmiştir.)

Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla.

  1. Asra yemîn olsun ki,
  2. İnsan gerçekten ziyândadır.
  3. Ancak iman edip sâlih ameller yapanlar, birbirlerine hakkı tavsiye edenler ve birbirlerine sabretmeyi öğütleyenler müstesnâ!

ASR SURESİ TEFSİRİ

Cenâb-ı Hak “asr”a yemin ederek, insanın büyük bir zarar ve ziyan içinde olduğunu haber verir. Buna göre “asr” ile “insanın ziyanı” arasında çok yakın bir münâsebetin olduğu anlaşılır.

اَلْعَصْرُ (asr) kelimesi;

  • Mutlak zaman,
  • İkindiden güneşin batmasına kadar olan zaman,
  • Seksen veya yüz yıllık zaman, çağ,
  • İnsan ömrü,
  • Resûlullah (s.a.s.)’in yaşadığı asr-ı saadet gibi mânalara gelir.

Âyet-i kerîme için bu mânaların her biri geçerli olup, ona göre de bir tefsir yapılabilir. Ancak bunlar içinden “mutlak zaman” mânası tercih edildiği takdirde bu, diğer bütün mânaları da şümûlüne alır. Çünkü zaman insan ömrünün esasıdır. İnsan bütün işlerini zaman içinde yapar. Geçen her an insan ömrünü azaltır ve onu ölüme yaklaştırır. İnsan, kendisine tanınan zamanı değerlendirmesi için imtihan edilir. Onu değerlendirip değerlendirmemesine göre de bir netice elde eder.

Bu gerçeği şöyle bir misalle daha açık izah etmek mümkündür:

Bir imtihan sınıfında öğrencilere sorular verilmiştir. Zaman çok hızlı geçmektedir. Saatimizin durmadan akan saniye göstergesi, zamanın ne kadar hızlı geçtiğine dair yeterli bir fikir verebilir. Burada bir saniyelik zaman bile uzun bir süredir. İşte ömür dediğimiz sınırları belirli süre de bize dünyada bir fırsat olarak verilmiştir. Asıl sermayemizin çok hızlı geçen zaman olduğunu bir an önce farketmek zorundayız. Bu sebeple geçen zamana yemin edilmesinin mânası, hızla geçen zamanın, söz konusu dört özellikten yani “iman, sâlih amel, hakkı tavsiye ve sabrı öğütleme”den mahrum insanın dünyada ne işle meşgul olursa olsun hayatını boşa harcadığına ve zararda olduğuna şehâdet etmesidir. Kârlı çıkanlar ancak bu dört özelliği taşıyanlar ve bu dünyada ona göre davrananlar olacaktır. Bu, misâlin başında değindiğimiz üzere imtihan sınıfında kendisine belli bir süre tanınan öğrencinin, o süre içinde sorulara cevap vermek yerine başka işlerle uğraşması gibidir. Öğrenciye, yakınındaki saate işaret edilerek geçen zamanın zararına olduğu ve ziyana uğrayacağı belirtilir. Rabbimizin zamana yemin etmesi aslında bizim için böyle bir jesttir. Kârlı çıkacak öğrenciler ise, kendilerine tanınan zamanın her anını soruları cevaplamak için kullananlardır.

Fahreddin er-Râzî (r.h.) der ki:

“Buz satan birisi pazarda şöyle bağırıyordu:

«- Sermayesi eriyen bu şahsa merhamet edin!»

Onun bu sözünü duyunca, «İşte bu söz Asr sûresinin mânasını izah etmektedir» dedim. Aslında insana verilen ömür güneşin altında bir buz gibi hızla erimektedir. Eğer bunu ziyan eder veya yanlış yere harcarsa insanın hüsranına sebep olur.” (Fahreddin er-Râzî, Mefâtîhu’l-gayb, XXXII, 81)

Bilinmelidir ki, zamanı değerlendirmede ne kadar dikkatli olursa olsun insanın kendisini zarardan ve hüsrandan bütünüyle kurtarması mümkün değildir. Şöyle ki:

İnsanın sermayesi ömrüdür. Ömür ise her saniye, her nefes, her dakika, her saat harcanıp tükenmektedir. Her nefes geçtikçe bu nimetin sonu ve hesabı yaklaşmaktadır. Ömürden her geçen an, her harcanan nefes, ya bir iş için harcanır veya boşa geçer. Boşa geçtiyse bu elbette bir zarardır. Bir işe harcandıysa, o iş ya iyi ve güzel olan bir itaattir yahut kötü ve çirkin olan bir günahtır. Ya da ne iyi ne kötü; ikisi ortası mubâh olan bir iştir. Bir “mubah” ise, ona harcanan vaktin istikbâlde faydalı bir eseri kalmaması itibarıyla boşuna geçmiş gibidir. Bir “kötülük” ise zaten kesin bir zarardır. Eğer yapılan, “bir ibâdet ve itaat” ise, ona harcanan vakit içinde onu veya bir başka ibâdeti ondan daha güzel, daha mükemmel bir şekilde yapabilmek elbette mümkündür. Çünkü Allah Teâlâ’ya ihlas ve tevazu içinde kulluğun dereceleri sayısızdır. Zira Allah Teâlâ’nın yücelik mertebeleri ve mutlak güzellik tecellileri nihâyetsizdir. Bu sebeple insanın Allah’ı mârifeti ne kadar çok olursa korku ve muhabbeti de o nispette çok; Cenâb-ı Hakk’a olan itaat ve kulluğu da o nispette daha tamam ve mükemmel olur. O halde her nefeste daha güzelini yapamayıp, daha düşük seviyede kalmakta, zâhiren kâr gözükse bile, yine bir tür ziyan olduğu görülür. Bu itibarla insanın her an bir şekilde ziyan içinde olduğu ve kendini ziyandan tamamen kurtarmasının mümkün olmadığı anlaşılır.

Ancak insan, hüsrandan kurtuluşun yolu olarak gösterilen şu dört hususu ne kadar kâmil mânada yerine getirebilirse, o nispette zarar ve ziyandan kurtulma imkânı bulur:

Birincisi; iman etmek:Allah’a, âhirete, Kur’ân-ı Kerîm ve Peygamberimiz (s.a.s.)’in haber verdiği bütün esaslara kâmil mânada inanmak. Bunlar hakkında zerre kadar bir şüphe ve tereddüt taşımamak. Çünkü ancak böyle bir iman insanı, tüm kötülüklerden alıkor, onu  Allah ve Rasûlü’ne itaata, Kur’an ve sünnete uymaya sevk eder.

İkincisi; sâlih ameller yapmak: İbadet, muamelât ve ahlâkâ dair bütün güzel ve hayırlı işler amel-i sâlihtir. Dolayısıyla Allah Teâlâ’ya ibâdet sâlih amel olduğu gibi, muhtaçlara iyilik, yardım, İslâm’ı tebliğ, Allah yolunda cihad, zulme ve zâlimlere karşı mücadele etmek; hak, adâlet, doğruluk, emânet, iyilik ve takvâ üzerinde yardımlaşmak; helâl kazanmak; ailesine, akrabasına, komşularına ve topluma karşı vazifelerini yerine getirmek; insanlara faydalı olmak ve onlara güzel davranmak hep amel-i sâlihtir. Bu sebepledir ki İmam Şafi (r.h.) şöyle buyurur:

“Şâyet, bütün bir Kur’ân-ı Kerîm yerine sadece Asr sûresi indirilmiş olsaydı, bu bile yeterdi. Çünkü onda İslâm’ın bütün esaslarını bulmak müm­kündür”

Hüsrandan kurtuluş için “iman ve sâlih amel”, her fertte olmalıdır. Ancak hüsrandan kurtulmak için bu iki esasa ilaveten lüzumlu iki esas daha belirtilir. Bunlar, iman edip sâlih amel işledikten sonra, mü’minlerin birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye etmeleridirr. Bunun iki hikmeti olabilir: Birincisi, iman edenler ve sâlih amel işleyenler bunu ferdî olarak yapmakla kalmamalı, aynı zamanda mü’min ve sâlih bir toplum meydana getirmelidirler. İkincisi, bu toplumu bozulmaktan koruyabilmek için her fert kendi mesuliyetini idrak etmelidir. Onun için toplumunun bütün üyelerine, birbirlerine hakkı ve sabrı telkin etmeleri farzdır:

Üçüncüsü; hakkı tavsiyeleşmek: “Hak” gerçek ve doğru demektir. Allah Teâlâ’nın güzel isimlerinden biridir. Hak, bâtılın zıddıdır. Genellikle şu iki mânada kullanılır: Birincisi, doğruya, adâlete uygun ve gerçek sözdür. İster dinî, ister dünyevî meseleler hakkında olsun aynıdır. İkincisi, insanın yerine getirmesi vacip olan haktır. Bu, Allah’ın hakkı, insanların hakkı veya nefsinin hakkı olabilir. “Hakkı tavsiye etme”nin mânası ise, mü’minlerden oluşan İslâm toplumunun, hakka karşı bâtılın yayılmasına seyirci kalmayacak kadar duyarlı olmasıdır. İslâm toplumunda ne zaman ve nerede bâtıl baş kaldırsa, hakkın yanında olanlar seslerini yükseltmelidirler. Toplumda her fert sadece kendisi hakkı, doğruluğu ve adâleti yerine getirmekle kalmamalı, aynı zamanda bunu başkalarına da tavsiye etmelidir. Zira bir toplumu ahlâkî düşüş, çözülme ve yok olmaktan korumak ancak bu yolla mümkün olabilir. Eğer fert ve cemiyette bu ruh kaybolmuşsa toplum hüsrandan kurtulamaz. Şahsî olarak hak üzerinde bulunanlar, toplumun bozulmasına seyirci kalırlarsa, neticede kendileri de hak üzere devam edemezler. Hüsrandan kurtulamazlar.

Kur’ân-ı Kerîm bunun câlib-i dikkat misallerini verir. Toplumlarında yaygın olan günah, kötülük, haksızlık ve zulümlerden birbirlerini menetmemeleri sebebiyle İsrâiloğulları Hz. Dâvûd ve Hz. İsa diliyle lanetlenmişlerdir. (bk. Mâide 5/) Yine İsrâiloğullarından Cumartesi yasağını çiğneyerek balık tutmaya başlayanlar üzerine azap inmiş, hepsi cezaya çarptırılmış, bu azaptan sadece günahı önlemeye çalışanlar kurtulabilmiştir. (bk. A‘râf  7/)

Cenâb-ı Hak bizleri şöyle ikaz buyurmaktadır:

“Öyle bir fitneden sakının ki, geldiği zaman içinizden sadece zulmedenlere dokunmaz, herkesi kuşatır. Yine bilin ki Allah’ın cezalandırması çok şiddetlidir.” (Enfâl 8/25)

Bu sebepledir ki iyilikleri emretmek ve kötülükleri yasaklamak ümmete farz kılınmış (bk. Âl-i İmrân  3/); bu farızâyı yerine getiren bu ümmete, bunu devam ettirmeleri şartıyla “en hayırlı ümmet” denmiştir. (bk. Âl-i İmrân  )

Dördüncüsü; sabrı tavsiyeleşmek: Birbirlerine hakkı tavsiyenin yanı sıra, mü’minlerin fert ve toplum olarak hüsrandan kurtulabilmeleri için, birbirlerine sabrı da telkin ve tavsiye etmeleri şart koşulmuştur. Onlar hak ve onu koruma uğrunda karşılaştıkları bütün zorluk, musibet, meşakkat, zarar ve mahrumiyetler karşısında birbirlerine sabırlı olmayı ve sebat göstermeyi telkin etmelidirler. Her fert, bu şartlara karşı sebat göstermesi için diğerine cesaret vermelidir. Çünkü zamanın fitneleri, dünyanın aldatması, nefislerin bâtıl temâyülleri, hüsrana uğrayanların çokluğu karşısında hayır yapmak, doğru söylemek, Hak yolunda gitmek mü’minleri bir çok acılar çekmeye, zorluklara katlanmaya, mücâdele etmeye mecbûr kılar. Bunları başarabilmek de bütünüyle sabırlı olmaya dayanmaktadır. Nitekim Lokmân (a.s.)’ın oğluna nasihati söz konusu edilerek şöyle buyrulur:

“Evlâdım! Namazı dosdoğru kıl, iyiliği emret, kötülükten sakındır ve bu uğurda başına gelecek musîbetlere sabret. Çünkü bunlar azim ve kararlılık gerektiren mühim işlerdir.” (Lokmân 31/17)

Mü’minler, zamanlarını bu dört güzel amelle doldurdukları nispette hüsrandan kurtulacak ve kendilerine ebedî kurtuluşun yollarını aralayabileceklerdir. Hem fert hem de toplum olarak kötülüklerden uzaklaşıp Allah’ın rızâsı istikâmetinde mesafe alma imkânı bulacaklardır. Böylece insanlığı şefkat ve merhametle kucaklayacak, onlara hak ve adâlet tevzi edecek, her din, ırk ve milletten insanların İslâmla buluşmasına zemin hazırlayacak ve onları İslâm’ın ebedî huzur ikliminde buluşturacak mükemmel bir İslâm toplumu inşâ edebileceklerdir. Mehmed Âkif’in şu mısraları bu hakîkati ne güzel dile getiri:

Hâlık’ın nâ-mütenâhî adı var, en başı: Hak.

Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak!

Hani, Ashâb-ı Kirâm, ayrılalım derlerken,

Mutlaka Sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş, bu neden?

Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh;

Başta iman-ı hakiki geliyor, sonra salâh,

Sonra hak, sonra sebât, işte kuzum insanlık.

Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık. (Nâ-mütenâhî: Sayısız. Meknûn: Saklı, gizli. Esrâr-ı felâh: Kurtuluşun sırları, yolları. İman-ı hakikî: Gerçek iman. Salat: Namaz. Hüsrân: Zarar, ziyan, kayıp.)

ASR SURESİ HAKKINDA BİLGİLER

Asr sûresi, Mekke döneminde inmiştir. Sûre, 3 âyettir. Asr; çağ, ikindi vakti, uzun zaman demektir.

Asr Sûresinin Nüzûlü

Asr sûresi, Mushaftaki sıralamada yüz üçüncü, iniş sırasına göre on üçüncü sûredir. İnşirah sûresinden sonra, Âdiyât sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır. (bk. Şevkânî, V, )

Asr Sûresinin Adı / Ayet Sayısı

Sûre adını 1. âyette geçen ve “zaman, çağ, ikindi vakti” gibi anlamlara gelen asr kelimesinden almıştır. Sûre, 3 âyettir.

Asr Sûresinin Konusu

Sûrede insanı ebedî hüsrandan kurtaracak yollar gösterilmektedir.

Asr Sûresinin Fazileti

Ashâb-ı Kirâm’dan iki kişinin karşılaştıkları zaman biri diğerine Asr sûresini okumadan ve ardından selâm vermeden ayrılmadıkları rivayet edilir. (Beyhakî, Şu‘abü’l-îmân, Nuruosmaniye Ktp., nr. , III, vr. b)

Kaynak: funduszeue.info

İslam ve İhsan

Asr Suresinin Fazileti

Asr Suresinin Sırları

PAYLAŞ:                

Asr Suresi Okunuşu: Asr Suresi Arapça Yazılışı, Anlamı, Meali, Tefsiri, Sırları ve Türkçe Okunuşu

Kur'an-ı Kerim'in yüz üçüncü suresi olan Asr suresi, Mekke devrinde inmiştir. İniş sırasına göre suredir ve tamamı 3 ayetten oluşur. Asr suresi, adını ilk ayetinden alır. Asr Suresi, halk arasında “Vel Asr suresi” olarak da bilinir. Birçok dini kaynakta, Asr suresi duası faziletleri, anlamı ve meali ile ilgili önemli bilgiler bulunmaktadır. Asr suresi okunuşu bilmek önem arz eder. Asr suresi okunuşu sık sık yapılmalıdır; çünkü bu surenin fazileti ve faydaları olduğuna inanılmaktadır. Ezberlemek ve dinlemek isteyenler için Asr suresi anlamı (meali), Arapça yazılışı, Türkçe okunuşu, fazileti ve dinle seçeneği hakkında bilgiler haberimizin devamında bulunuyor

ASR SURESİ ARAPÇA OKUNUŞU

Bismillahirrahmânirrahîm.

  1. Vel asr
  2. İnnel insane le fi husr
  3. İllellezıne amenu ve amilus salihati ve tevasav bil hakkı ve tevasav bis sabr

ASR SURESİ DİNLE

ASR SURESİ TÜRKÇE ANLAMI

Rahmân ve Rahîm olan Allah'ın ismiyle.

  1. Asra yemin olsun ki,
  2. İnsan mutlaka ziyandadır.
  3. Ancak iman edenler, salih amel (iyi işler) işleyenler, birbirlerine hakkı tavsiye eden ve sabrı tavsiye edenler bunun dışındadır.

ASR SURESİ ARAPÇA YAZILIŞI

ASR SURESİ NUZÜL

Asr suresi, mushaftaki sıralamada yüz üçüncü, iniş sırasına göre on üçüncü sûredir. İnşirah sûresinden sonra, Âdiyât sûresinden önce Mekke’de inmiştir. Medine’de indiğine dair rivayet de vardır (bk. Şevkânî, V, ).

ASR SURESİ KONUSU NEDİR?

Asr suresinde insanı ebedî hüsrandan kurtaracak yollar gösteril­mektedir.

ASR SURESİ FAZİLETİ

Ashâb-ı kirâmdan iki kişinin karşılaştıkları zaman biri diğerine Asr suresini okumadan ve ardından selâm vermeden ayrılmadıkları rivayet edilir (Beyhakî, Şu‘abü’l-îmân, XI, ).

ASR SURESİ TEFSİRİ (KUR’AN YOLU)

Asr (asır) kelimesi isim olarak “mutlak zaman, içinde bulunulan zaman, karn (80 veya yıllık zaman dilimi), gece, sabah, akşam, ikindi vakti, ikindi namazı, bir neslin veya bir hükümdarın, bir peygamberin yaşadığı zaman dilimi, bir dinin yaşandığı dönem” gibi mânalarda kullanılır. Müfessirler burada zikredilen asr kelimesini ikindi vakti, ikindi namazı, mutlak zaman, Hz. Muhammed’in asrı ve âhir zaman gibi farklı şekillerde tefsir etmişlerdir. Bize göre bunlar içinde sûrenin içeriğine ve mesajına en uygun düşeni “mutlak zaman” anlamıdır. Buna göre sûrenin başında zamana yemin edilerek onun insan hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir. Çünkü zaman, kendisi zaman üstü olan Allah Teâlâ’nın yaratma, yönetme, yok etme, rızık verme, alçaltma, yüceltme gibi kendi varlığını ve sonsuz kudretini gösteren fiillerinin tecelli ettiği bir varlık şartı olması yanında, insan bakımından da hayatını içinde geçirdiği ve her türlü eylemlerini gerçekleştirebildiği bir imkân ve fırsatlar alanıdır. Yüce Allah böyle kıymetli bir gerçeklik ve imkân üzerine yemin ederek zamanın önemine dikkat çekmiş; onu iyi değerlendirmeyen insanın sonunun, 2. âyetteki deyimiyle “hüsran” (ziyan) olacağını hatırlatmıştır. Burada “ziyan”la âhiret azabı kastedilmiştir. Çünkü zamanı ve ömrü boşa geçirmiş insan için en büyük ziyan odur (bk. İbn Âşûr, XXX, ). Sûrede bu ziyandan ancak şu dört özelliğe sahip olanların kurtulacağı ifade edilmiştir:

  1. a) Samimi bir şekilde iman etmek (iman hakkında bk. Kur’an Yolu, Bakara 2/; Nisâ 4/);
  2. b) Dünya ve âhiret için yararlı işler yapmak, yani din, akıl ve vicdanın emrettiklerini yerine getirmek, yasakladıklarından kaçınmak;
  3. c) Hakkı tavsiye etmek;
  4. d) Sabrı tavsiye etmek.

İkinci şıktaki “iyi işler”in içinde hakkı ve sabrı tavsiye etmek de vardır; fakat bunlar, hem bireyin erdemini ve hemcinslerine karşı sorumluluk bilincini yansıttığı hem de bireyi aşarak toplumsal yararlar doğurduğu için önemi dolayısıyla ayrıca zikredilmiştir (hak için bk. Bakara 2/42; sabır için bk. Kur’an Yolu, Bakara 2/45). Hakkı ve sabrı tavsiye buyruğunda, bu görevlere kişinin öncelikle kendisinin uyması gerektiği anlamının da bulunduğu kuşkusuzdur. Bu husus, her akıl ve iz‘an sahibi tarafından kolayca anlaşılıp benimsenecek kadar açık olduğu için âyette bunun özellikle belirtilmesine gerek görülmediği anlaşılmaktadır.

Âyetteki hakkı ve sabrı tavsiye, eğitimin önemine ve mahiyetinin nasıl olması, amacının ne olması gerektiğine de ışık tutmaktadır. Çünkü her eğitim faaliyeti sonuçta bir tavsiye yani nasihat ve irşaddır. Doğru bir eğitim faaliyetinin amacı ise insanlara inançta, bilgide ve ahlâkta hakkı yani gerçeği ve doğruyu aktarmak; bunun yanında hayatın çeşitli şartları, maddî ve mânevî zorluklar, saptırıcı duygular, hata ve suç sebepleri karşısında da kişiye sabır ve dayanıklılık aşılamaktır. Hakkı ve sabrı tavsiye, toplumsal hayat ve birlikte yaşamanın getirdiği bütün ahlâkî görevleri içine alan geniş kapsamlı bir görevdir. Hakkın karşıtı bâtıldır; bâtıl ise inanç ve bilgide asılsızlık ve yanlışlığı, ahlâkta kötülüğü içine alan bir kavramdır. Ayrıca hak, adaletle de yakından ilişkilidir. Bu açıdan âyette insanların âdil olmaları ve adalet düzeninin, yani herkesin hakkına razı olduğu ve herkesin hakkının korunduğu bir toplumsal düzenin kurulmasına katkıda bulunmaları gerektiği de anlatılmaktadır. Sonuçta kul, sûrede sıralanan dört ilkeden iman ve sâlih amel sayesinde Allah’ın hakkını, hakkı ve sabrı tavsiye ile de kulların hakkını ödemiş olur.

Görüldüğü gibi Asr suresi en kısa sûrelerinden biri olmakla birlikte Kur’an-ı Kerîm’deki bütün dinî ve ahlâkî yükümlülüklerin, öğütlerin özü sayılmaya değer bir anlam zenginliğine sahiptir. Bu sebeple İmam Şâfiî’nin sûre hakkında, “Şayet Kur’an’da başka bir şey nâzil olmasaydı, şu pek kısa sûre bile insanlara yeterdi. Bu sûre Kur’an’ın bütün ilimlerini kucaklıyor” dediği nakledilmiştir (bk. İbn Kesîr, VIII, ; Muhammed Eroğlu, “Asr Sûresi”, DİA, III, ). Mehmet Âkif Ersoy’un deyişiyle Asr sûresi bize şunu anlatır:

“Hâlikin nâ-mütenâhî adı var en başı Hak

Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak

Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken

Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden?

Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh

Başta îmân-ı hakîkî geliyor sonra salâh

Sonra hak sonra sebât: İşte kuzum insanlık

Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık”

(Safahât, İstanbul , s. ).

ASR SURESİ NE ZAMAN İNMİŞTİR?

  • Asr suresi, Mekke döneminde inmiştir.
  • Mushaftaki sıralamada yüz üçüncü, iniş sırasına göre on üçüncü sûredir.
  • İnşirah sûresinden sonra, Âdiyât sûresinden önce Mekke’de inmiştir.
  • Medine’de indiğine dair rivayet de vardır

ASR SURESİ KAÇ AYET?

  • Asr suresi, 3 ayetten oluşmaktadır.

ASR SURESİ KAÇINCI SAYFA VE CÜZDE YER ALIYOR?

  • Asr suresi, Kur'an-ı Kerim'in cüzünde bulunuyor. Asr suresi, sayfada yer almaktadır.

ASR SURESİ KONUSU NEYİ ANLATIYOR?

Asr suresinde Allah-u Teâlâ Asr’a yemin etmekte ve sadece iman edip doğru işler yapan, birbirlerine hakka uymayı tavsiye eden ve birbirlerine sabrı tavsiye edenlerin dışında, insanın ziyan içinde olduğu belirtilmektedir.

İmam Şâfiî’nin bu sûre hakkında, “Şayet Kur’an’da başka bir şey nâzil olmasaydı şu pek kısa sûre bile insanlara yeterdi. Bu sûre Kur’an’ın bütün ilimlerini kucaklıyor” dediği nakledilir. Sûrenin birinci ve ikinci âyetlerinde Allah asra yemin ederek insanların hüsran içinde bulunduklarına dikkat çekerken üçüncü âyetinde sırasıyla, iman edenlerin, amel-i sâlih işleyenlerin, birbirlerine hakkı ve sabrı tavsiye edenlerin bundan müstesna olduklarını haber vermiştir.

ASR SURESİ DİĞER İSMİ NEDİR?

Bu sureye “Vel Asr” Suresi de denilmektedir.

ASR SURESİNE NEDEN BU İSİM VERİLMİŞTİR?

  • Asr Suresi, Allah-u Teâlâ’nın birinci ayette “Asr”a yemin etmesinden dolayı bu adı almıştır. “Ve’l-Asr” (Andolsun asra).

ASR NEDİR, NE ANLAMA GELİR?

  • Asr kelimesi, “çağ, ikindi vakti ve uzun zaman” anlamlarına gelmektedir.

ASR SURESİ NE ZAMAN OKUNMALI?

Asr suresi, zaman ve mekân ayırt etmeksizin okunabilen sureler arasındadır. Kişi, sıkıntıya, derde ya da kedere düştüğü durumlarda Asr suresine başvurabilir. Bu sureyi gün içerisinde 70 defa okuyanlar sıkıntıdan ve kederden kurtulur.

ASR SURESİ NE İÇİN OKUNUR, NEYE İYİ GELİR?

Asr suresinin sıklıkla okunmasıyla ilgili bir araya gelen cemaatlerin Asr suresini okuyarak Allah’ı zikretmelerinin çok faziletli olduğu din âlimleri tarafından aktarılmaktadır. Kısa bir süre olan Asr Suresi namazda da okunabilmektedir. Asr Suresi faydaları, faziletleri ve yararları şu şekilde sıralanabilir:

- Asr suresini her gün düzenli olarak okumayı alışkanlık hâline getiren kişinin dertleri azalır. Yüce Allah’a sığınarak dua ettiğinden sıkıntılarından tez vakitte arınır.

- Hastalara şifa olur.

- Sıkıntı ve kederi alır.

ASR SURESİ ÖLÜLERE OKUNUR MU?

İslam âlimlerinin ölülere okunan dualar ve sureler konusunda farklı görüşleri vardır.

Buna karşın, Asr suresinin ölülere okunmasında bir sakınca yoktur. Mezarlık ziyaretlerinde okunabilir.

ASR SURESİ ABDESTSİZ OKUNUR MU?

Vakıa suresi, ayette “Temizlenmiş olanlardan başkası ona el süremez.” şeklinde emredilir. Bu nedenle, cünüp olan ya da abdestsiz birisinin Kur’an-ı Kerim’e el süremeyeceği gibi herhangi bir ayeti de okuyamaz.

Özetle, abdesti olmayan birisi, Kur’an-ı Kerim’e el dokundurmadan ezberinden bildiği ayet ve sureleri okuyabilir. Bu caizdir; ancak abdestsiz olan birisi Kur’an’a dokunarak Asr suresini okuyamaz. Ayet el-Kürsi, Fatiha ve İhlas gibi ayet ve sureleri okumak isteyen kimse, bunları dua niyetiyle okursa caizdir. (Elmalılı Hamdi YAZAR, Tefsir, Vakıa ayet in izahı; Celal Yıldırım, İslam fıkhı, IV/)

Keza, başörtüsü olmadan da Asr suresi okunabilir; ancak Kur'an'a saygıdan dolayı başörtülü olmak daha iyidir.

ASR SURESİ ADETLİYKEN OKUNUR MU?

  • Asr suresinin adetliyken Kur'an-ı Kerim'den ya da ezberden okunması caiz olmamaktadır.

EZBERLEMENİZ İÇİN DİĞER DUALAR VE SURELER

Asr Suresi Okunuşu - Vel Asr T&#;rk&#;e Anlamı, Arap&#;a Yazılışı ve Fazileti (Diyanet Tefsiri & Meali)

Haberin Devamı

Asr Suresi Şifa İçin Okunur mu?

Asr suresi şifa veren surelerdendir. Bütün sıkıntılara ve hastalıklara karşı Asr suresi okunabilmektedir. Bu sure özellikle ateşli hastalar için okunur. Surenin tesirini artırmak için sürekli okumak gerekir. Hastaya 70 defa okunduğu zaman o hasta şifa bulur. Asr suresi suya okunup hasta kişiye ne içilebilir bu sayede hasta kişi şifa bulur.

Asr Suresi Uzun Bağışlama Duası

Asr suresi kulların günahlarını affettiren bir duadır. Kur'an-ı Kerim'in bütün hikmetlerini içinde bulunduran asr suresi tüm samimiyeti ile Allah'a sığınan ve günahlarının affolmasını isteyen kişiler tarafından okunabilir. Allahu Teala Asır Suresi sayesinde kullarının günahlarını bağışlayabilir.

Asr Suresi Üzerinde Taşımak

Asr suresi insanın kötü durumlarda daha sabirli ve daha imanlı olmasına yardımcı olur. Üzerinde asr suresi taşıyan kişiler Allah-u Teâlâya he daim samimi şekilde iman ederler. Bu sureyi taşımak kişiyi iç sıkıntısından kurtarır.

Asr Suresi Ne Zaman Okunmalı?

Asr suresi hastalık, sıkıntı veya stres anında okunması gereken duaların başındadır. Asr suresi genellikle yatmadan önce okunmalıdır. Bu sureyi Günde 70 defa okuyan kişiye bütün sıkıntılarından kurtularak Allah'a olan inancını güçlendirir.

ASR SURESİ TEFSİRİ

Asr (asır) kelimesi isim olarak “mutlak zaman, içinde bulunulan zaman, karn (80 veya yıllık zaman dilimi), gece, sabah, akşam, ikindi vakti, ikindi namazı, bir neslin veya bir hükümdarın, bir peygamberin yaşadığı zaman dilimi, bir dinin yaşandığı dönem” gibi mânalarda kullanılır. Müfessirler burada zikredilen asr kelimesini ikindi vakti, ikindi namazı, mutlak zaman, Hz. Muhammed’in asrı ve âhir zaman gibi farklı şekillerde tefsir etmişlerdir. Bize göre bunlar içinde sûrenin içeriğine ve mesajına en uygun düşeni “mutlak zaman” anlamıdır. Buna göre sûrenin başında zamana yemin edilerek onun insan hayatındaki yerine ve önemine dikkat çekilmiştir. Çünkü zaman Allah Teâlâ’nın yaratma, yönetme, yok etme, rızık verme, alçaltma, yüceltme gibi kendi varlığını ve sonsuz kudretini gösteren fiillerinin tecelli ettiği bir varlık şartı olması yanında, insan bakımından da hayatını içinde geçirdiği ve her türlü eylemlerini gerçekleştirebildiği bir imkân ve fırsatlar alanıdır. Yüce Allah böyle kıymetli bir gerçeklik ve imkân üzerine yemin ederek zamanın önemine dikkat çekmiş; onu iyi değerlendirmeyen insanın sonunun, 2. âyetteki deyimiyle “hüsran” (ziyan) olacağını hatırlatmıştır. Burada “ziyan”la âhiret azabı kastedilmiştir. Çünkü zamanı ve ömrü boşa geçirmiş insan için en büyük ziyan odur (bk. İbn Âşûr, XXX, ). Sûrede bu ziyandan ancak şu dört özelliğe sahip olanların kurtulacağı ifade edilmiştir:

  1. a) Samimi bir şekilde iman etmek (iman hakkında bk. Bakara 2/; Nisâ 4/);
  2. b) İyi işler yapmak, yani din, akıl ve vicdanın emrettiklerini yerine getirmek, yasakladıklarından kaçınmak;
  3. c) Hakkı tavsiye etmek;
  4. d) Sabrı tavsiye etmek.

İkinci şıktaki “iyi işler”in içinde hakkı ve sabrı tavsiye etmek de vardır; fakat bunlar, hem bireyin erdemini ve hemcinslerine karşı sorumluluk bilincini yansıttığı hem de bireyi aşarak toplumsal yararlar doğurduğu için önemi dolayısıyla ayrıca zikredilmiştir (hak için bk. Bakara 2/42; sabır için bk. Bakara 2/45). Hakkı ve sabrı tavsiye buyruğunda, bu görevlere kişinin öncelikle kendisinin uyması gerektiği anlamının da bulunduğu kuşkusuzdur. Bu husus, her akıl ve iz‘an sahibi tarafından kolayca anlaşılıp benimsenecek kadar açık olduğu için âyette bunun özellikle belirtilmesine gerek görülmediği anlaşılmaktadır.

Âyetteki hakkı ve sabrı tavsiye, eğitimin önemine ve mahiyetinin nasıl olması, amacının ne olması gerektiğine de ışık tutmaktadır. Çünkü her eğitim faaliyeti sonuçta bir tavsiye yani nasihat ve irşaddır. Doğru bir eğitim faaliyetinin amacı ise insanlara inançta, bilgide ve ahlâkta hakkı yani gerçeği ve doğruyu aktarmak; bunun yanında hayatın çeşitli şartları, maddî ve mânevî zorluklar, saptırıcı duygular, hata ve suç sebepleri karşısında da kişiye sabır ve dayanıklılık aşılamaktır. Hakkı ve sabrı tavsiye, toplumsal hayat ve birlikte yaşamanın getirdiği bütün ahlâkî görevleri içine alan geniş kapsamlı bir görevdir. Hakkın karşıtı bâtıldır; bâtıl ise inanç ve bilgide asılsızlık ve yanlışlığı, ahlâkta kötülüğü içine alan bir kavramdır. Ayrıca hak, adaletle de yakından ilişkilidir. Bu açıdan âyette insanların âdil olmaları ve adalet düzeninin, yani herkesin hakkına razı olduğu ve herkesin hakkının korunduğu bir toplumsal düzenin kurulmasına katkıda bulunmaları gerektiği de anlatılmaktadır. Sonuçta kul, sûrede sıralanan dört ilkeden iman ve sâlih amel sayesinde Allah’ın hakkını, hakkı ve sabrı tavsiye ile de kulların hakkını ödemiş olur.

Görüldüğü gibi Asr sûresi en kısa sûrelerinden biri olmakla birlikte Kur’ân-ı Kerîm’deki bütün dinî ve ahlâkî yükümlülüklerin, öğütlerin özü sayılmaya değer bir anlam zenginliğine sahiptir. Bu sebeple İmam Şâfiî’nin sûre hakkında, “Şayet Kur’an’da başka bir şey nâzil olmasaydı, şu pek kısa sûre bile insanlara yeterdi. Bu sûre Kur’an’ın bütün ilimlerini kucaklıyor” dediği nakledilmiştir (bk. İbn Kesîr, VIII, ; Muhammed Eroğlu, “Asr Sûresi”, DİA, III, ).

Mehmet Âkif Ersoy’un deyişiyle:

 Hâlikin nâ-mütenâhî adı var en başı Hak

 Ne büyük şey kul için hakkı tutup kaldırmak

 Hani ashâb-ı kirâm ayrılalım derlerken

 Mutlaka sûre-i ve’l-Asr’ı okurmuş bu neden?

 Çünkü meknûn o büyük sûrede esrâr-ı felâh

 Başta îmân-ı hakîkî geliyor sonra salâh

 Sonra hak sonra sebât: İşte kuzum insanlık

 Dördü birleşti mi yoktur sana hüsrân artık

 (Safahât, İstanbul , s. ).

Asr Suresi HAKKINDA MERAK EDİLEN DİĞER KONULAR

Asr Suresi ne zaman ve nerede indirilmiştir

Asr Suresi Faziletleri nelerdir

Asr Suresi anlamı nedir

Asr Suresi abdestsiz ve adetliyken okunur mu?

Okumak İsteyenler için Namaz Sureleri

İhlas Suresi

Felak ve Nas Suresi

İnşirah Suresi

Yasin Suresi

Bakara Suresi

Ayetel Kürsi

Kadir Suresi

Fil Suresi

Fetih Suresi

Kevser Suresi

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası