ezan nezaman türkçe okundu / - Ezanın Arapça Okunması Resmen Yasaklandı

Ezan Nezaman Türkçe Okundu

ezan nezaman türkçe okundu

II. Meşrûtiyet’i takip eden yıllarda ortaya çıkan; Türkçülük cereyanı ve dilde sadeleşme akımının bir konusu olarak, ibadet dilinin Türkçeleştirilmesi hususu da gündeme getirilmişti. Bu kapsamda örneğin Ziya Gökalp; ’de Selanik’e yerleşmesinin ardından ’de yazdığı Yeni Hayat kitabındaki “Vatan” şiirinde, “Bir ülke ki camiinde Türkçe ezan okunur / Köylü anlar manasını namazdaki duanın // Bir ülke ki mektebinde Türkçe Kur’an okunur / Küçük büyük herkes bilir buyruğunu Hûda’nın / Ey Türk oğlu işte senin orasıdır vatanın” mısralarına yer vermiş, aynı görüşler, daha sonra yayımladığı Türkçülüğün Esasları adlı kitabında da tekrarlamıştır. Cumhuriyet’in kurulmasını takiben bu doğrultudaki resmi faaliyetlerin önemli ilk adımını; İstanbul Darülfünun’da müderris İsmail Hakkı (Baltacıoğlu) tarafından, İlahiyat Fakültesi Müderrisler Meclisinde görüşülmek üzere, yılında hazırlanan “Islahat Lâyihasının oluşturduğu kabul edilmektedir. “İlahiyat Fakültesince Hazırlanan Lâyiha” başlığıyla hazırlanan bu raporun üçüncü maddesinin bir bendinde, “İbadet lisanı Türkçe olmalıdır. Ayetlerin, duaların, hutbelerin Türkçe şekilleri kabul ve istimal edilmelidir” ifadeleri yer almıştı. Daha sonra; yılında Atatürk’ün bizzat ilgilenmesiyle, ezanın Türkçe okunması fikri uygulamaya konulmuştur. Bu çerçevedeki faaliyetlerde Atatürk’ün üzerinde durduğu ana konular; tekbir, ezan, kamet, sala ve hutbenin Türkçeleştirilmesi ile namazın, Kur’an Türkçe okunarak kıldırılması noktasında yoğunlaşıyordu: Atatürk’ün emri üzerine; Maarif Vekili Reşit Galip (sonraki yıllarda Maarif Vekili oldu.) ile Hasan Cemil Çambel’in yönetiminde, Türk Tarihi Tetkik Cemiyeti’nin Dolmabahçe Sarayı’ndaki odasında Ramazan ayı öncesinde (Aralık ) dokuz meşhur hafız bu işle görevlendirildi. Beşiktaşlı Rıza, Süleymaniye Camii müezzini Hafız Kemal (Gürses), Hafız Sadettin (Kaynak), Hafız Burhan (Sesyılmaz), Hafız Fahri, Hafız Nuri, Hafız Yaşar (Okur), Hafız Zeki ve Sultanselimli Hafız Ali Rıza’dan (Sağman) oluşan bu heyet çalışmaya başladı. Tekbir, ezan ve kametin Türkçesi hazırlandı. Çalışmalarda tereddüt edilen noktalarda bizzat Atatürk’ün görüşüne başvurularak kesin kararlar, onun tercihleri doğrultusunda verildi. Nitekim bütün hafızlar tekbiri “Allah büyüktür” diye tercüme etmişken Atatürk, Ali Rıza Sağman’ın “Tanrı uludur” ifadesini daha güzel bulduğu için, bu şekil kabul edildi. Ezandaki “Hayye ale’l-felâh” ibaresinin de “Haydi kurtuluşa” diye Türkçeleştirilmesi düşünülmüştü. Ancak, “kurtuluş” İstanbul’da çoğunlukla Rumlar’ın oturduğu Tatavla semtinin halk arasındaki adı olduğu için tereddüt gösterilince, Atatürk’ün de uygun görmesiyle “Haydi felaha” şekli kabul edildi. Türkçe ezanın çeşitli makamlarda bestelenmesi için, konservatuar hocalarından İhsan Bey’le bazı sazendelerin de katılımı sağlanarak yeni metin meşk edildi. Fakat bütün gayretlere rağmen bu bestenin Ramazan’a kadar (10 Ocak ) İstanbul’daki bütün müezzinlere öğretilmesinin mümkün olamayacağı anlaşılınca, ezanın aslî şekliyle okunmasına geçici olarak izin verildi. Sürdürülen hazırlıklardan sonra Türkçe Kur’an; tekbir ve kamet Atatürk’ün emriyle 3 Şubat gününe rastlayan Kadir gecesinde, Ayasofya Camii’ndeki mevlit töreninde okundu ve radyodan naklen yayımlanarak uygulama başlatıldı. Bu çalışmalar esnasında görüşü alınmayan Diyanet İşleri Riyâsetinin de, aradan geçen ve neredeyse altı ayı bulan zaman zarfında uygulamaya karşı çıkmaması sağlandı (18 Temmuz ). İlk Dil Kurultayı’nın ardından (26 Eylül ); bütün görevlilerin ezanı Türkçe okumaları için, hazırlık yapmalarını sağlamak üzere, Evkaf Umum Müdürlüğü tarafından hem vilâyetlere, hem de cami ve mescit görevlilerinin âmiri sıfatıyla Evkaf Müdürlüklerine Türkçe ezan metni gönderildi: “Tanrı uludur (4 kere) / Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı’dan başka yoktur tapacak (2 kere) Şüphesiz bilirim bildiririm Tanrı’nın elçisidir Muhammed (2 kere) / Haydi namaza (2 kere) / Haydi felaha (2 kere) / Namaz uykudan hayırlıdır (yalnız sabah namazında, 2 kere) / Tanrı uludur (2 kere) /Tanrıdan başka yoktur tapacak (1 kere)”. Bu tamimden sonra; bütün vilâyetlerle karakol ve jandarma teşkilâtının ulaşabildiği tüm yerleşim birimlerinde, Türkçe ezan okutulmasına başlandı ve uygulama sıkı bir şekilde takip edildi. Daha sonra Diyanet İşleri Riyaseti de; Dâhiliye Vekâleti’nden gelen bir yazı üzerine, 4 Şubat tarihinde bütün müftülüklere bir tamim göndererek görevlilerin, ezanı ve kameti Türkçe okumalarını, buna uymayanların “kat”î ve şedid bir şekilde” cezalandırılacağını bildirdi. Müftülüklere yollanan 6 Mart tarihli diğer bir tamimle de, “her tarafta Türkçe ezan okunduğu bir zamanda minarelerde Arapça “salât ü selâm” okumak ahenksiz düşeceği ve hükümetin takip ettiği maksad-ı millîye de uygun gelmeyeceği” gerekçesiyle gönderilen örnek üç Türkçe sala ve tekbir metninden birinin seçilerek okunması bildirildi. Ezanın Türkçe okunmasına ilk büyük tepki 1 Şubat ’te Bursa’da meydana geldi. Ulucami’de Topal Halil adında halktan biri ezanı asıl şekliyle okuyunca, minare kapısında bekleyen bir sivil polis tarafından tartaklanarak karakola götürülmek istendi. Buna tepki gösteren halk, hükümetin bu konuya müdahalesini protesto maksadıyla, önce Evkaf Müdürlüğüne, oradan da valiliğe yürüdü. Valiliğin askerî garnizondan yardım istemesi üzerine durum o sırada İzmir’de Atatürk’ün yanında bulunan garnizon kumandanına bildirildi. Hadiseyi öğrenen Atatürk, gezisini yarıda keserek Bursa’ya geldi. Anadolu Ajansı’na verdiği beyanatta; “Cahil mürtecilerin Cumhuriyet adliyesinin pençesinden kurtulamayacaklarını, olaya bilhassa dinî herhangi bir tahrike vesile etmeye asla müsamaha edilmeyeceğinin anlaşılması için önem verdiklerini” belirterek, “Meselenin esas mahiyetinin dinle değil, dille ilgili olduğunu” söyledi. Ayrıca konu ile bizzat ilgilenerek yetkililere gerekli talimatı verdi. Bu arada Bursa müftüsüne, savcı ve sulh hâkimine işten el çektirildi. Hadiseye karışan on dokuz kişi, Çorum Ceza Mahkemesinde bir yıl süren muhakemeden sonra ağır hapis ve sürgün cezasına çarptırıldı. Atatürk; Kur’an’ın Türkçe okunması ve namazın Türkçe ile kıldırılması konusundaki teşebbüslerinden umduğu neticeyi alamadığı ve bu konudaki çalışmalar toplumda büyük huzursuzluklara sebep olduğu için bundan vazgeçmiş olmakla birlikte, Türkçe ezan okunması uygulaması sürdürülmüştür. Atatürk’ün vefatından sonra uygulama daha sıkı bir şekilde devam ettirilmeye çalışılmıştır. Kanûnî yaptırımlar: Ezanın Türkçe okunması kararına uymayan görevliler, yılına kadar Türk Ceza Kanunu’nun maddesinin kapsamında, “yetkili mercilerin kamu düzenini sağlamaya yönelik emrine aykırılık” suçunu işlemekle, dolaylı olarak cezalandırılıyordu. Ancak ’de yürürlüğe giren sayılı kanunla değişik maddeye, “Arapça ezan ve kamet okuyanların üç aya kadar hapis veya on liradan iki yüz liraya kadar para cezası ile cezalandırılması” fıkrası eklenmiş (Düstûr, Üçüncü tertip, XXII, ) ve cezalandırma bu fıkraya göre yapılmıştır. seçimlerinin ardından uygulamada esneklik gösterildiği görülmektedir. Bu kapsamda Diyanet İşleri Başkanlığı, “Mevlitlerde, hatim duası esnasında, bayram namazı ve günlerinde okunması gereken tekbirlerin Arapça olmasının sayılı Arapça ezan ve kametin memnuiyeti kanununun şümulüne girmediği, İçişleri Bakanlığı ile yapılan görüşme ve yazışmalar neticesinde Başkanlığın bu konudaki görüşlerinin kabul edildiği” şeklinde bir tamimi 22 Eylül tarihinde bütün müftülüklere bildirmiştir. Ancak yasağın kaldırılması seçimlerinden sonra TBMM’ndeki yoğun çalışmalarla gerçekleşmiştir. Ceza Kanunundan ilgili fıkranın çıkarılması için 31 Mayıs ’de Tokat Milletvekili Ahmet Gürkan’ın Meclis’te başlattığı kanun teklifi verme sürecini, 2 Haziran’da Kayseri Milletvekili İsmail Berkok ve on üç arkadaşı, 14 Haziran tarihinde Başbakan Adnan Menderes hükümetince TBMM’ne sunulan kanun tasarıları takip etmiştir. Bunların gerekçelerinde Ceza Kanununa hüküm konulmasının din ve vicdan hürriyetine baskı olduğu belirtildiği görülmektedir: “Müslüman Türkler’e sebepsiz yere manevî huzursuzluk veren böyle bir yasağın demokrasi ile idare olunan bir devlet nizamı içinde yer alabilmesi de müstahil­dir. Fıkranın tayyı Müslüman Türkler’e muhakkak bir huzur ve vicdan rahatlığı verecektir” (15 Haziran tarihli, Türk Ceza Kanunu’nun maddesinin değiştirilmesi hakkında TBMM Başkanlığına sunulan teklifin gerekçesi S. Sayısı: , 2/6,7). Böylece Ceza Kanunu’nun maddesinde gerekli değişiklik yapılarak 16 Haziran tarihinde Ramazan öncesinde ezanın asli şekliyle okunması serbest bırakıldı. Bu durum, Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’nin imzasını taşıyan 23 Haziran tarih ve sayılı tamimle bütün müftülüklere resmen tebliğ edildi. Bu tarihî metinde, “Elfâz-ı mahsûsa ezanın rüknü ve sıhhatinin şartı olduğuna göre, hususî lafızlarından başkası ile okunan ezana velev en doğru bir tercüme ile de olsa itibar yoktur. Tamamıyla dinî bir ibadet mevzuu olan ezan ve kameti aslî şeklinden çıkarıp şu veya bu dille okumaya zorlayıcı hükümlerin, ezan ve kameti din lisanıyla okumak yasağının TBMM’nce kaldırılmasının, vatandaşlar üzerinde büyük ferahlık ve hoşnutluk husule getirdiği” tespitine yer verilmesi, Diyanet teşkilâtının ve halkın karşı tavırlarının anlaşılması bakımından önemlidir. Yasağın kalkmasıyla birlikte Ramazan ayında ibadet diliyle minarelerden yükselen çifte ezan ve salalar büyük bir sevinçle karşılanmış, ülkenin her tarafında kurbanlar kesilmiş, bunları dinlemek için camilerin etrafında toplananların secdeye kapanıp yeri öptüklerine ilişkin haberler devrin basınında yer almıştır.

Mustafa İsmet UZUN

KAYNAKÇA

ALBAYRAK, Sadık, Türkiye’de Din Kavgası, İstanbul

Ayas, “Mürteciler Karşısında Din” , Millî Talim ve Terbiye Cemiyeti Mecmuası, S 5, İstanbul , s

AYHAN, Halis, UZUN, Mustafa, “Ezan”, DİA, XII.

BAŞGİL, Ali Fuad, Din ve Laiklik, İstanbul

“Büyük Millet İnkılâbı Karşısında”, Sebîlürreşâd, C 4, S 84, , s

ÇAĞLI, Yusuf Ziya, “Ezan Meselesi Hakkında”, Sebîlürreşâd, C 13, S , , s

Düstûr, üçüncü tertip, XXII, Ankara

DÜZDAĞ, M. Ertuğrul, Düşman Acımaz, İstanbul

ERGİN, Osman Nuri, Türkiye Maarif Tarihi, V Cilt, İstanbul

“Ezan Hakkında Kanun”, Sebîlürreşâd, C 4, S 82, , s

“Ezan”, TA, XVI,

GÖKALP, Ziya, Yeni Hayat, İstanbul ; Doğru Yol, Haz. Müjgan Cunbur, Ankara

GRANDA, Cemal, Atatürk’ün Uşağı İdim, İstanbul

İNAN, Abdülkadir, “Hafız Yaşar ve Türkçe Ezan”, TK, C 6, S 62, , s

JASCHKE, Gotthard, Yeni Türkiye’de İslâmlık, Çev. Hayrullah Örs, Ankara

Kanun Lâyihaları, TBMM Kütüphanesi Dokümantasyon ve Tercüme Müdürlüğü, nr. 1/ 3/1/9. 2/6. 7.

KOCATÜRK, Utkan, Atatürk ve Türkiye Cumhuriyeti Tarihi , Ankara

LEWIS, Bernard, Modern Türkiye’nin Doğuşu, Çev. Metin Kıratlı, Ankara

Tahirü’l Mevlevî, “Ezan Hakkında Malumat ve Halisane Bazı Temenniyat”, Sebilür­re­şad.

TANSEL, Fevziye Abdullah, Ziya Gökalp Külliyatı &#; 1 Şiirler ve Halk Masalları, Ankara

TUNAYA, Tarık Zafer, İslamcılık Akımı, İstanbul

25/06/ tarihinde funduszeue.info adresinden erişilmiştir

Görüntülenme Sayısı

Ezan 18 yıl T&#;rk&#;e okundu

Haberin Devamı

Elli yıl önce bu gün, onca yıldan sonra tekrar Arapça okunmaya başlamıştı

YARIN: YASAK NASIL KALKTI?

Yaşlı bir kadın, Beşiktaş'taki Vişnezade camii önünde gözyaşlarına boğulmuş, gazetecilere anlatıyordu:

- Allah Gazi'mize dünya durdukça çok ömür versin. Bize Kur'anımızın manasını da öğretti. Aklımızın erdiği gündenberi namaz kılar, dua ederim. Fakat ne yaptığımı, neler söylediğimi ben kendim de bilmezdim. yılı Ramazan ayında yaşanan bu tablo, o günlerde İstanbul'un birçok camiinde tekrarlanıyordu. Hareketliliğin nedeni, Mustafa Kemal Atatürk'ün emriyle, Kuran'ın Türkçe okunmaya başlanmasıydı.

Türkçe Kuran'ı ilk okuyan Hafız Yaşar Bey'di. 22 Ocak günü Yerebatan camiinden yükselen bu ses, Cumhuriyet yönetiminin organizasyonu sayesinde hızla öbür camilere yayıldı. Giderek daha fazla camide Türkçe Kuran okunuyor, bu camiler, meraklı kalabalığıyla dolup taşıyordu. Asıl gösteri, 27 Ocak günü Süleymaniye camii, 29 Ocak günü de Sultanahmet camiinde gerçekleşti.

HALK İSTİYORCamilerdeki bu hareketliliğe, ‘‘Halk Türkçe Kur'an Dinlemek istiyor’’ başlığını taşıyan gazeteler de destek veriyordu:

‘‘Fatih vaızlarından Hüsamettin Efendi demiştir ki:

- Kur'an'ın türkçesini okumak da aynen Kur'an okumak gibidir. Elverir ki Türkçe Kur'an selahiyet sahibi zevat tarafından tercüme edilsin. Hafız Beylerin okudukları Kur'an tercümesi şayanı itimattır. Halkın bin senedenberi Allah'ının kelamını işittiği halde manasını anlamaması zaten şayanı hayret bir şey idi. Mes'ut Cumhuriyet devrinde bu cehaletten de kurtulmak ne mutlu bizlere

Ayasofya'da Cebeci sokağında Halit Bey de şunları söylemiştir:

- Bilerek ibadet etmek kadar zevkli bir şey var mıdır? Bilmediğin lisanla ibadet sayılırsa da bilerek ibadet elbette daha başkadır.’’

DİN ADAMLARI SAVUNDU

İbadet dilinin Türkçeleşmesi kampanyasına karşı çıkanların sesi cılız kalıyor; birçok din adamı bile kampanyaya demeçleriyle destek veriyordu. Bursalı Hafız Rıfat Bey, Kuran'ı Türkçe okumanın yararını savunan din adamlarındandı:

‘‘Kur'an'ı Kerim'in Türkçe tercümesi herkes tarafından seve seve mütalaa edildiği gibi ibadet halinde Arapça yerine okunmasında hiç bir mahzur yoktur. Cenabı Hak bile kelamı ilahisinde ve ‘Sure-i Yusuf’’un başında diyor ki: ‘Ben size Kur'an'ı Arapça gönderdim ki halk kelamından anlatın.' Kezalik ‘Sure-i Mümin' de de ‘Biz Kur'an'ı kendi lisanlarında gönderdik ki anlaşılması kolay olsun. Ya Muhammet sen, onlara o suretle tebliğ et ki anlamış olsunlar' diyor. Hatta Türkçe Kur'an ile namaz kıldırmak bile caizdir.’’

Atatürk

'ün bazı din adamlarına Türkçe Kuran hediye etmesiyle de desteklenen kampanyada asıl yenilik, 30 Ocak'ta geldi. O gün ikindi ezanının Türkçe okunacağını duyanlar, Fatih camiine koştular. Büyük bir kalabalık Fatih camii önünde toplandı. Hafız Rifat Bey, ezanı önce Arapça, ardından Türkçe okudu:

‘‘Allah büyüktür

Tanrı'dan başka tapacak yoktur

Ben şahidim ki Tanrım büyüktür’’

İlk kez Fatih camiinden halka duyurulan Türkçe ezan, ertesi gün öbür minarelerden de duyulmaya başlandı. Kampanya, Kadir gecesi Ayasofya camiinde zirveye ulaştı. 4 Şubat tarihli Cumhuriyet gazetesine göre, o gece, Ayasofya'da 40 bin kişi teravih namazı kılmış, 30 bin kişi de cami dışında kalmıştı:

‘‘Dün gece Ayasofya'da toplanan kırk bine yakın kadın, erkek, Türk Müslümanlar, on üç asırdan beri ilk defa olarak Tanrılarına kendi lisanlarile ibadet ettiler. Kalplerinden, vicdanlarından kopan en samimi, en sıcak muhabbet ve an'anelerile Tanrılarından mağfiret dilediler.

Ulu Tanrı'nın Ulu adını, semaları titreten vecd ve huşu ile dolu olarak tekbir ederken her ağızdan çıkan bir tek ses vardı. Bu ses Türk dünyasının Tanrı'sına kendi bilgisi ile taptığını anlatıyordu.’’

ARAPÇA EZAN YASAK

Diyanet İşleri Başkanlığı da birkaç gün sonra ‘‘fetva mahiyetinde’’ bir genelge yayınladı. Ramazan bayramında camilerde hutbenin Türkçe okunması sağlandı ve başkanlıktan vesika almayanların Türkçe Kuran okuyamayacağı duyuruldu.

Ramazan sonrasında kampanyanın ardı kesilmedi ve 18 Temmuz tarihinde Diyanet İşleri Başkanlığı yeni bir genelge yayınlandı. Atatürk'e atfen yayınlanan bu genelgeyle, Arapça ezan okunması yasaklandı. O tarihten itibaren Türkiye'de tüm camilerde ezan Türkçe okundu; Arapça okumakta ısrar edenler yakalandı, haklarında soruşturma açıldı.

Türkçe ezan uygulaması, yılına kadar da Diyanet İşleri Başkanlığı genelgesine dayanarak sürdürüldü. 'de Atatürk'ün ölümünden sonra Arapça ezan yasağıyla ilgili sorunlar giderek artınca Arapça ezan okuyanların cezalandırılması için bir yasa çıkarılması gündeme geldi.

EZAN TARTIŞMALARINDA UNUTULANLARBugün 16 Haziran. Arapça ezan yasağının kaldırılmasının yıldönümü. Demokrat Parti iktidarının ilk icraatı niteliğini taşıyan bu karar, aradan 50 yıl geçmesine karşın hala tartışma konusu. Yasağın nasıl kaldırıldığı ve Türkçe ezana nasıl başlandığı konusunda farklı tezler öne sürülüyor. Doğal ki, her kesim, yaşananlara farklı cephelerden bakıyor. İşte bu nedenle, 31 Ocak 'de Atatürk'ün emriyle başlayan Türkçe ezan uygulamasının 16 Haziran 'de kaldırılmasına kadar uzanan tarihi süreçte yaşananları topladık. Amacımız, toplumsal belleğin tazelenmesine katkıda bulunmak; bugünkü tartışmalara TBMM tutanakları ve o günkü gazetelere dayanarak ışık tutmak.

Türkçe okumayanlar mı, Arapça okuyanlar mı cezalandırılsın tartışması

Refik Saydam hükümetinin TBMM'ye sevk ettiği Türk Ceza Yasası değişikliği, Arapça ezan okuyanlara üç aya kadar hafif hapis, on liradan iki yüz liraya kadar hafif para cezası öngörüyordu. Yasa değişikliği, 23 Mayıs günü Meclis'te görüşüldü. İlk sözü Bursa milletvekili Nevzad Ayas aldı. Türkçe ezan okunmasını milliyetçilik açısından doğru buluyordu:

- Ezan ve kametin (farz namazlara başlamadan önce müezzinlerce alçak sesle tekrarlanan ezan cümleleri) Türkçe veya Arapça okunması mevzuunda iki cephe vardır: Laiklik ve milliyetçilik. Laiklik prensibi noktasından bu mevzu dinidir, kanun mevzuu olmamak lazım gelir. Fakat milliyetçilik prensibi noktasından kendi dilimizi ileriye sürmek için böyle bir hükmün kanun mevzuu olması doğru olabilir.Ancak Ayas, ‘‘Arapça ezan okuyanlar’’ın değil, ‘‘Türkçe ezan okumayanlar’’ın cezalandırılması gerektiği kanısındaydı. Metinde bu yönde değişiklik yapılmasını istedi.

Adliye Encümeni adına konuşan Kocaeli milletvekili Salah Yargı, Ayas'ın bu istemine karşı çıktı:

- Esas suç sayılacak ve cezalandırılacak şey, Arapça okunmasıdır. Binaenaleyh Türkçe okunmasını tavsiye etmek ve o tavsiyeyi ceza teyidi altında bulundurmak maksut değildir.

DUDAKLARI KIPIRDIYORDU

Antalya milletvekili Rasih Kaplan, ‘‘Ne demek, biraz tavzih edilsin’’ diyerek, ayağa fırladı:

- Ecnebi lisanla, mesela, Fransızca okumak günah olmaz da, Arapça okumak nasıl günah olur? Rumca okunur, Ermenice okunur

Salah Yargı,

sinirlendi. ‘‘Rica ederim’’ dedi, Kaplan'ın sorusunu sert bir üslupla yanıtladı:

- Ezanın ve kametin Türkçe okunması diye bir esas konmuş. Diyanet İşleri riyaseti diye bir teşekkül var. Bu teşekkül hatiplere, müezzinlere, imamlara bunu tamim etmiş. ‘‘Allahüekber’’ yerine ‘‘Tanrı uludur’’ diye Türkçesi kullanılırken bunun bir cezai müeyyide altına alınması lazımdı.

Nevzad Ayas,

yine söz aldı. İlk görüşünde ısrar etti. Ezanın Türkçe okunmasının Anayasa'daki milliyetçilik ilkesine uygun olacağını vurguladı ve metinde ‘‘Arapça ezan okuyanlar’’ denilmesini bir kez daha eleştirdi.

Asıl itiraz, Rasip Kaplan'dan geldi. ‘‘Laiklik icabı olarak bu gibi işlere karışmayalım. Bu mevzuu ceza mevzuu değildir’’ dedi ve bir örnek verdi:

- Antalya'dayım. Savcının yanında müftüyü gördüm.Hayret ettim. Çünkü Milli mücadelede çok çalışmış, karakterli bir arkadaşımızdır. Gittikten sonra hayretle sordum. Savcı dedi ki, ‘‘Birisi imam olmak istemiş, polis kaydında, uyuşturucu madde kullandığı görülmüş. Müftü, (Sen imam olamazsın) demiş. İşte bu adam savcıya bir ihbarname veriyor; Dün öğle namazında camiye gittim, müftü camide idi, müezzin Türkçe kameti getirdikten sonra müftü namaza başlamadı, dikkat ettim dudakları kıpırdıyor, Arapça kamet getiriyordu.’’ Savcı, bunun üzerine takibata başlamış.

Y

asa hükümetin istediği şekilde çıktı. Böylece Arapça ezan yasağı, hapis cezasıyla da desteklenmiş oldu.

Ezan, 'ye değin Türkçe okundu. İnsanlar, tam 18 yıl süreyle günlük yaşamda kullandıkları dille namaza çağrıldılar.

FALİH RIFKI ATAY

İbadet reformunun başlangıcıydı

Atatürk'ün amacı, Arapça'yı ibadet dili olmaktan çıkarıp, Türkçe'yi camiye hakim kılmaktı. Falih Rıfkı Atay'ın ‘‘Çankaya’’ adlı kitabından okuyalım:

‘‘Atatürk ibadet devrimine ezan ve namazı Türkçeleştirmekle başlamıştı. Gerçekte verdiği ilk emir ezan ve namazın Türkçeleşmesi idi. Muhafazakarların sözcülüğünü yapan İnönü, Atatürk'e yalvarmış, ‘‘Önce ezanı Türkçeleştirelim, sonra namaza sıra gelir’’ demişti. Arkadan dil ve Kuran metni meseleleri çıkıp namazın Türkçeleşmesi gecikti idi. Atatürk sağ kalsaydı ibadet reformu olacağında da şüphe yoktu.’’

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası