devlet malını çalmanın cezası / Hırsızlık Suçunun Cezası ve Unsurları (TCK Maddeleri) | Delil Hukuk Bürosu

Devlet Malını Çalmanın Cezası

devlet malını çalmanın cezası

fazla oku

Türkiye'de kamu malını bireysel ihtiyaçları için kullanmak, zimmetine geçirmek, yolsuzluk ve usulsüzlük yapmak hep tartışılagelmiştir. 

Özellikle siyasetçiler ve onların yakınlarının yaptıklarına ilişkin iddialar hiç gündemden düşmüyor. 

Kamu kurum ve kuruluşların başındaki yetkililerin, bireysel işleri için kamu kaynaklarını kullanma iddialarına sürekli yenileri ekleniyor. 

Şimdi de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan eşi Emine Erdoğan tarafından yazıldığı ifade edilen kitap için kamu bütçesinden 1 milyona yakın paranın harcandığı iddia edildi. 

Farklı basın yayın organlarında yer alan haberlere göre Emine Erdoğan'ın, "Asırlık Tariflerle Türk Mutfağı" kitabının basımı için bin TL harcandı.  

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kitabın, İstanbul Cam ve Billur Müzesi'nde düzenlenen tanıtım toplantısı için de kamu bütçesinden bin lira kullanıldı. 

Henüz ilgili kişi, kurum ve kuruluşlardan bu paranın harcandığına ilişkin bir yalanlana gelmezken bir suç duyurusu da gerçekleştirildi. 

Halkın Kurtuluş Partisi (HKP), sorumlular hakkında Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.

HKP'nin avukatları; Emine Erdoğan, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcıları, Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı (TGA) Yönetim Kurulu Üyeleri, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü Genel Müdür Vekili Ali Odabaş, Kütüphaneler ve Yayımlar Genel Müdürlüğü Genel Müdür Yardımcıları hakkında yasal işlem başlatılmasını istedi. 

Tartışma bu yönüyle devam ederken, sosyal medyada ise kamu mallarının, bireysel işler için harcanmasının yanlışlığına dikkat çekildi. 

Öyle ki bireysel işleri için kendi bütçesinden değil de kamu bütçesinde harcama yapanların cenaze namazının kılınmayacağı ifade edildi.

Peki devlet malını kendi şahsi hesabına kullanan, çalan veya yolsuzluk yapanın cenaze namazı kılınır mı?

İslam peygamberi Hazreti (Hz.) Muhammed, devlet malını yiyenlerin cenaze namazı kıldırmadığı doğru mu?

Independent Türkçe konuyu ilahiyatçılara sordu ve "ilginç" cevaplar aldı.

"Peygamberin cenaze namazı kılmadığına dair bazı rivayetler var"

Ankara Üniversitesi İlahiyat Hadis Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mehmet Hayri Kırbaşoğlu, Hz. Peygamberin bu gibi durumlarda bazen cenaze namazı kıldırmadığına dair bazı rivayetlerin olduğunu söyledi.

hayrikırbaşoğfunduszeue.info

Mehmet Hayri Kırbaşoğlu / Fotoğraf: Twitter

Kırbaşoğlu, Hz. Muhammed'in benzer eylemlere sert tepki gösterdiğini ve yapılanların kesinlikle doğru olmadığını belirtti.

"Tüyü bitmemiş yetimin hakkı" deyimini hatırlatan Kırbaşoğlu, "Vatandaşlardan toplanan vergilerden oluşan imkanları millete hizmet dışında harcamak kanunen de ahlaken de dinen de doğru değil" dedi.

Kırbaşoğlu'na göre milletin parasının israf ve haksız yere sarf edilmesi ve müteahhitlerin vergi borçlarının silinmesinin dolaylı bir tür hırsızlık olduğu ve asıl bu konuya odaklanmalı.

"Kur'an saçıp savuranlar için ‘şeytanın kardeşleri' tabirini kullanır"

Yapılanların İslami öğreti ile uzaktan yakından bir alakasının olmadığını ifade eden Prof. Dr. Kırbaşoğlu, "Daha önce sosyal medyada da paylaştım. Siyasal İslamcılara göre İslam'ın şartı 5'ten 3'e düştü: Masa, kasa ve nisa. Maalesef ne kanun ne ahlak ne vicdan ne de İslami değerlerin umursuyorlar" ifadelerini kullandı. 

Hz. Ömer'in halifeliği döneminde valilik dönüşünde Ebu Hüreyre'nin edindiği ciddi servetin kaynağını sorduğu ve tamamına el koyup hazineye aktardığını hatırlatan Kırbaşoğlu, sözlerini şöyle tamamladı:

"Buna benzer birçok örnek var. İslam geleneği bu konularda tavizsiz olarak milletin parasının kanunun izin verdiği yerler dışında kullanılmasına şiddetle karşı çıkmıştır. Kur'an-ı Kerim pek çok günahtan bahseder ama sadece saçıp savuranlar için ‘şeytanın kardeşleri' tabirini kullanır. Maalesef İslami kesim imtihanı kaybetti.  Namuslu, dürüst, temiz ve çalmayacağız diye gelen insanlar maalesef hepsini yapar hale geldiler. Bu yüzden deizm ile ateizm arttı ve gençler dinden soğudu."

"Devletin malını çalan ateşte yanar"

İlahiyatçı Prof. Dr. Mehmet Azimli de bir duadan ibaret olan cenaze namazının kılınıp kılınmasının çok önemli olmadığını, asıl devlet malını yiyen ve ganimet gören zihniyetin çok tehlikeli bir zihniyet olduğuna dikkat çekti.

Mehmet Azimli

Mehmet Azimli / Fotoğraf: Twitter

Hz. Ömer'in halifeliği döneminde kendi mumu ile devletin mumunu ayıran uygulamalarından söz eden Prof. Dr. Azimli, Peygamber efendimizin devletin malından çalanın ateşte yanacağına ilişkin uyarıları var. Dolayısıyla devletin malı halkın bütünün malıdır ve 91 milyonun hepsinin hakkı vardır. Bu çok ağır bir vebaldir" diye konuştu. 

"Bu dünyanın en ahlaksız şeyidir"

Azimli'ye göre devletin malını yağma eden ve hak etmediği bir şeyi zimmetine geçiren -alnı secdede kalmayacak nitelikte Müslümansa- bile bunun Müslümanlığı'na Müslüman denilmez.

Aslolanın insanın hak ve hukukunu yememek olduğunu kaydeden Azimli, şunları kaydetti:

"Namaz, oruç veya zekat gibi ibadetler bizim Allah ile aramızda olan ibadetlerdir. Allah dilerse af eder ama yatay ve toplumsal ilişkiyi yağmaya çevirdiğinizde o insanları kastetmektir. Bu da dünyanın en ahlaksız şeyidir. Peygamber efendimizin devletin malını yiyenlerin cenaze namazını kıldırmadığına ilişkin bilgiye sahip değilim. Hiç cenaze namazı kılınmayan biri cennete gidebilir ama öte yandan anlı şanlı cenaze namazı yapılan birçok kişi de ateşe gidebilir."

İlhami Güler

İlhami Güler / Fotoğraf: Twitter

"Günahkâr insanın da cenaze namazı kılınabilir"

Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. İlhami Güler ise Müslüman olan herkesin cenaze namazının kılınacağı görüşünde.

Günah işlese de cenaze namazının kılınabileceğini aktaran Prof. Dr. Güler, "Kılınmaz diye bir şey yoktur. Namazı kılınır neticede günah işlemiştir" dedi.

Peygamberin devlet malını yiyenlerin cenaze namazlarını kıldırmadığına ilişkin bir hadisi hatırlamadığını olsa bile uydurma olduğu için doğru bulmadığını ifade eden Güler, devamında şunları aktardı:

"Çünkü Kur'an-ı Kerim'de cenaze namazı kılma diye ayet var ama o münafıklar yani inanmayanlar içindir. Peygamber efendimiz kendi toleransıyla kıldırmak istemiş ama ayet onların namazını kıldırma diyor. Ancak Müslüman olduğu halde ne kadar büyük günah işlerse işlesin onların cenaze namazı kılınır."

TÜRK CEZA KANUNUNDA MEMUR SUÇLARI: ZİMMET,  İRTİKAP VE RÜŞVET

 

GİRİŞ

Türk Ceza Kanununun İkinci Kitabının Üçüncü Babının birinci, ikinci ve üçüncü fasıllarında; devlet idaresi aleyhinde işlenen suçlardan basit ve nitelikli zimmet ile devlet alım ve satımlarında menfaat sağlama, irtikap ve rüşvet suçları düzenlenmiştir.

Bu yazıda Türk Ceza Kanunun ,  , ve inci maddelerinde yer alan zimmet ( basit ve nitelikli), zimmete neden olma, irtikap ve rüşvet suçları incelenmiştir.

Bahsedilen suçlar öncelikle ancak memurlar tarafından işlenebilir. Bunun için öncelikle memur tanımının bilinmesi ve belirlenmesi gereklidir.

sayılı Devlet Memurları Kanunundan farklı olarak Türk Ceza Kanununda tatbikatında memur tanımı uncu maddede şu şekilde yapılmıştır:

&#;1. devamlı veya muvakkat surette teşrii, idari veya adli bir amme vazifesi gören Devlet veya diğer her türlü amme müesseseleri memur ve müstahdemleri,

 2. devamlı veya muvakkat, ücretli veya ücretsiz, ihtiyari veya mecburi olarak  surette teşrii, idari veya adli bir amme vazifesi gören diğer kimseler memur sayılır,

ceza kanununun tatbikatında amme hizmeti görmekle muvazzaf olanlar:

funduszeue.infoı veya muvakkat surette bir amme vazifesi gören Devlet veya diğer amme müessesesinin memur ve müstahdemleri,

2. devamlı veya muvakkat, ücretli veya ücretsiz, ihtiyari veya mecburi surette bir amme hizmeti gören diğer kimselerdir&#;.

 

A.       ZİMMET  SUÇU

TANIMI

Zimmet suçu TCK&#;nin nci maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre; &#;Görevi sebebiyle kendisine tevdi olunan veya muhafaza, denetim veya sorumluluğu altında bulunan para veya para yerine geçen evrak ve senetleri veya diğer malları zimmetine geçiren memura altı yıldan oniki yıla kadar ağır hapis ve meydana gelen zararın bir misli kadar ağır para cevazı verilir.

Yukarıdaki fıkrada gösterilen cürüm, dairesini aldatacak ve fiilin açığa çıkmamasını sağlayacak her türlü hileli faaliyette bulunmak suretiyle işlenmiş ise faile oniki yıldan aşağı olmamak üzere ağır hapis ve meydana gelen zararın üç misli kadar ağır para cezası verilir.

Zararın kovuşturma yapılmadan önce tamamen ödenmiş olması halinde yukarıdaki fıkralarda yazılı cezaların yarısı, ödeme hükümden önce gerçekleştirilmiş ise üte biri indirilir.

Meydana gelen zararın ödenmemesi halinde mahkemece ödettirilmesi re&#;sen hükmolunur.

Bu fiiller kamu bankaları aleyhine işlenmiş ise faile verilecek ceza üçte bir oranında arttırılır.&#;

nci madde ile zimmet fiilinin basit ve nitelikli şekilleri gösterilmek suretiyle, kişilerin Devlete karşı koruması zorunlu olan itimat duygusu ve memuriyet görevi korunmaktadır.

nci maddenin birinci fıkrasında basit zimmet suçunun tanımı yapılmakta ikinci fıkrasında ise cürmün nitelikli hale dönüşme biçimini tespit ederek ihtilasen (nitelikli ) zimmet tanımlanmaktadır.

Maddenin üçüncü fıkrası zimmet nedeniyle ortaya çıkan zararın kovuşturmaya başlamadan (fail hakkında dava açılmadan) giderilmesi halinde cezanın yarıya kadar indirileceği, hüküm verilmeden önce ödenmesi halinde cezanın üçte birinin indirileceği hüküm altına alınmış bulunmaktadır.

Dördüncü fıkraya göre, mahkeme zararın ödenmesine res&#;en yani hiçbir talep olmasa da ara verebilecektir.

Yapılan zimmet suçu kamu bankaları aleyhine işlenmesi halinde faile verilecek cezanın üçte bir oranında arttırılacağı dördüncü fıkrada hüküm altına alınmıştır.

Zimmet eyleminin suç olarak kabul edilmesi ve bunun yaptırıma bağlanması, kuruluşa ait ekonomik değerleri kuruluş görevlileri eliyle kullanırken kuruluşa ait malvarlığının dürüstlük ilkesine uygun biçimde ve kuruluşa ait değerlerin amaca uygun biçimde kullanılmasının sağlanması amaçlanmıştır. Kuruluşun amacına tam olarak ulaşabilmesi, ancak görevlilerin kendilerine tevdi edilmiş malvarlığının tamamını bu amaç doğrultusunda kullanmalarıyla olanaklıdır. Bu nedenle, devlet idaresinin zarara uğramasının önüne geçilmesi için zimmet suç olarak yaptırıma bağlanmıştır.

 

BASİT ZİMMET SUÇUNUN UNSURLARI VE SUÇUN FAİLİ

Genel suç teorisinde her suçta bulunması gerekli  unsurları; kanunilik (tipiklik), hukuka aykırılık, kusurlu hareket olarak sayılmıştır. Bundan başka bir suçun oluşması için bulunması gerekli unsurlar vardır ki bunlara da suçun özel unsurları denmektedir.

Zimmet suçu ancak bir memur tarafından işlenebilir. Memur olmayan kişilerin zimmet suçunu işlemeleri halinde suçun zimmet değil inancı kötüye kullanmak suçu olacağı açıktır. Ceza kanununun uygulamasında kimlerin memur sayılacağı TCK da belirtilmiştir. Memur tanımına ilişkin açıklamalar bu yazının başlangıç kısmında verildiği için ayrıca burada tekrar edilmeyecektir. Ancak şu bilinmelidir ki ilke olarak kamu hizmetlisi bu suçun faili olamaz.

Ceza kanunundan başka Anayasanın inci maddesi ile Devlet Memurları Kanununun 4 üncü maddesinde yapılan memur tanımları yapılmıştır. Ancak, bu yasalardaki memur tanımlarının kendi alanları dışında ceza kanununu ilgilendirmemektedir.

Memurun ceza uygulaması bakımında tespit edilmesinde kamu görevi ve kamu hizmeti kavramlarının ayırımının göz önünde tutulması gerekmektedir. Devletin, esaslı nitelikte amaçlar edinmesine yönelik çalışmalar kamu görevini, esaslı olmayan çalışmalar ise kamu hizmetini oluşturmaktadır. Bu ayırımdaki en önemli özellik kamu görevinin devlet tarafından yapılma zorunluluğu varken kamu hizmetinin devlet dışındaki kişi veya kuruluşlarca da yapılabileceği hususudur.

Bu noktada memur tanımının yapıldığı uncu maddenin birinci fıkrasının birinci bendinde belirtilen müstahdem  kelimesinin üzerinde durmak gerekmektedir. Burada kastedilen müstahdem devlet dairelerindeki hizmetli değildir. Müstahdemler, kamu görevlerinin yapılmasını sağlamak için bazen sürekli hizmet kadrosuna girmeden geçici olarak idare adına çalışmalar yapan kişilerdir. Müstahdemlerin yasama, idare veya yargısal kamu görevini (kamu hizmetini) üstlenmiş olmaları şarttır. Yasama görevi gören müstahdemler arasında milletvekillerini, idari kamu görevinin yürüten müstahdemler bakan, müsteşar, genel müdürler, vali, kaymakam ve belediye memurlarını, yargısal kamu görevini üstlenen müstahdemler arasında da hakim, savcı ve adli kolluk görevlilerini sayabiliriz.

Aynı maddenin ikinci bendinde belirtilen kamu görevi üstlenen diğer görevliler ise fahri ajanlar ve özel kişilerdir. Fahri ajanlar, il ve belediye meclisi üyeleri gibi seçimle belirli bir süre için kamu görevine katılan kimseler, özel kişiler ise yasaların açıkça kamu görevi ile görevlendirdiği, devlet ile aralarında kamu hukuku ilişkilerinin bulunması gerekli olan bilirkişiler, hakemler (resmi kuruluşlarda veya kuruluşlarla kişiler arasındaki anlaşmazlıkları çözen görevli) gibi kimselerdir.

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere kamu hizmetlileri memur olmadıkları için zimmet suçunun da faili olamazlar.

Zimmet suçunun işlendiği anda failin memur olması yeterlidir. Failin daha sonra bu sıfatı kaybetmiş olması veya zimmet suçunun görevini yerine getirmediği sırada işemiş bulunması önem taşımamaktadır.

Türkiye&#; görevli yabancı devlet memurları da zimmet suçunun faili olamazlar çünkü, zimmet suçunda failin sıfatı bu suçun oluşumunda asli unsurlardan biridir ve sayılı yasaya göre bir yabancı devlet memurunun Türk memur olarak kabulüne imkan yoktur.

 

BASİT ZİMMET SUÇUNUN MADDİ KONUSU VE ÖN KOŞULLAR

Para veya para yerine geçen belgeler veya senetlerle sair mallar zimmet suçunun maddi konusunu oluşturmaktadır.

Para kavramının içine yasa gereği ülke içerisinde tedavülde bulunan ulusal paralarla yabancı ülkelerde yasaları uyarınca tedavülde bulunan paralar girmektedir.

Para yerine geçen belge veya senetler ise, poliçe, bono, çek gibi kambiyo senetleridir. Bunların yanısıra, para gibi tedavülde olan kağıtlar, hükümet tarafından çıkarılmış hamiline yazılan senetler, kuponlar ve haiz oldukları mezuniyet uyanıca kuruluşla tarafından çıkarılıp yasa gereği tedavül eden diğer belge ve senetler de zimmete konu olabilirler.

Maddede bahsi geçen sair mallar kavramına ise, taşınır eşya niteliğine haiz mallar girmektedir. Taşınmaz mallar üzerinde zimmet suçu işlenmemekle birlikte taşınmazdan elde edilen gelirler zimmet suçunun işlenmesine elverişlidir.

Basit zimmet suçunda ön koşullar şunlardır:

A)   Zimmet suçunun yaptırıma bağlanması ile devlet idaresine olan güven korunmak istendiğinden zimmet suçunun konusunu oluşturan şeyin mülkiyet veya zilyetliğinin devlete veya kişilere ait olması arasında bir fark bulunmamaktadır. Zimmetin konusu olan para veya eşya devlete veya ferde ait olabilir. Burada önemli olan malın veya paranın memura görevi sebebiyle tevdii edilmiş olmasıdır.

B)   Suçun konusunun memura görev nedeniyle tevdi edilmiş olması veya onun muhafaza &#;denetim ve ya sorumluluğu altında bulunması gerekmektedir. Bir Arapça sözcük olan tevdii kelimesi bırakmak vermek anlamına gelmektedir. Zimmetin konusu oluşturan para veya sair şeylerin memura görevi nedeniyle bırakılmasıdır.

Yargıtay 5 inci Ceza Dairesinin,  Örneğin, tarih / sayılı kararında &#; bir daire mutemedinin zimmet suçunun oluşması için paraların kendisine görevinin normal fonksiyonu gereği tevdi edilmiş olması gerekmektedir. Sanığın mutemetlik sıfatından yararlanarak bordrodaki sütunları fazla toplamak suretiyle yaptığı eyleminde yasal bir tevdi bulunmadığından zimmet suçu oluşmaz&#; veya tarih / sayılı kararında &#; suç konusu paraların sanığa görevi gereği teslim edilmediği ve düzenlediği sahte belgelere dayanarak verilen emri ile banka hesabından çekip mal edindiği anlaşılmasına göre belgelerin iğfal kabiliyeti taşıması halinde resmi belgede sahtekarlık, aksi halde görevi kötüye kullanma suçunun oluşacağı&#; gibi bir çok kararında &#; tevdii&#; kelimesi ile &#; görev&#; kelimesi arasında ilişki kurulmak suretiyle zimmet ile diğer suçlar arasında ki ince çizgi çekilmeye çalışılmıştır.

Zimmet suçuna konu olabilen şeylerin memura doğrudan doğruya resmen teslim edilmiş olması gerekmemektedir. Tevdi görev nedeniyle mala zilyed olma anlamını taşıdığından mal memur tarafından fiilen kullanılmakta ise doğrudan doğruya resmen teslim edilmemiş olsa bile memur bu mala zilyeddir.

Zimmete konu olan para, belge veya eşya üzerindeki zilyedlik eğer tevdiden dolayı oluşmamışsa memurun zilyedliğinin bu para, belge veya eşyayı koruma, denetim veya sorumluluğu altında bulunması gerekmektedir. Bu bulundurmanın nedeni ise memurun görevinden kaynaklanması gerektiği unutulmamalıdır.

 

BASİT ZİMMET SUÇUNUN MADDİ VE MANEVİ UNSURLARI

Zimmetin maddi unsuru bir memurun görevi nedeniyle kendisine tevdi olunan veya korunması, denetimi veya sorumluluğu altında bulunan para veya para yerine geçen evrak ve senetleri veya diğer malları zimmete geçirmesinden ibarettir.

Buradaki zimmete geçirmekten maksat, şey üzerinde o şeyin zilyetliğini meşru gösteren nedenle bağdaşmayan bir kısım işlemlerde bulunmadır. Bir başka deyişle zilyetliğin fiilen mülkiyete dönüştürülmesidir.

Zimmete geçirmeden söz edebilmek için, suça konu şey üzerinde onun maliki imiş gibi tasarrufta bulunulmuş olmak gerekmektedir. Memur, zimmete konu olabilen ey üzerinde, bu şeyi tahsis amacından farklı olarak ve mal edinme kastı ile hareket ederse suç oluşacaktır. Örneğin, resmi aracı tahsis amacı dışında kendi işinde kullanan memur bu taşıtın içinde bulunan akaryakıtı zimmetine geçirmiş olarak kabul edilmesi gerektiği hukuk yazınında görüş olarak ileri sürülmektedir. Ayrıca, Yargıtay Ceza Kurulunun tarih ve / sayılı kararında, idareye ait parayı temellük etmeyip bu paranın 10 ve 23 günlük gibi kısa aralıklarla nemasından faydalandıktan sonra hiçbir uyarı olmadan iade edilmesi kullanma zimmetidiryolunda karar alarak kullanma zimmetinin de suç oluşturduğuna dikkat çekmiştir.

Zimmete geçirme fiili bir değerin failin malvarlığına girmesi veya tahsis amacının dışına çıkarılması ile tamamlanır. Oluşan zararın giderilmesi veya tazmini suçun tamamlanmasına engel olmaz. Burada amaç oluşan zararın giderilmesi değil Devlet&#; e karşı olan güvenin korunmasıdır.

Zimmet kasıtlı bir suçtur. Bunun için failde zimmete geçirme bilinç ve iradesinin bulunması gerekir. Bu nedenle zimmet suçu taksirle işlenmiş olamaz.

Zimmet suçunda genel kastın yeterli olup olmadığı tartışmalıdır. Genel kastın unsurları &#;bilme&#; ve &#;isteme&#; dir. Failin görevi nedeniyle zilyedi bulunduğu suça konu olan şeyi kendisi veya üçüncü kişinin malvarlığına katarak tahsis amacından farklı olarak kullandığı para veya sair şeyin kendisine ait olmadığını bilmesidir. Yargıtay Ceza Kurulu, taksir ile zimmet suçunun işlenemeyeceğini, bilgisizlik ve meslekte yetersizlik halinde kasttan söz edilemeyeceği yönünde değerlendirmeler yapmıştır.

Fiilin işlendiği sırada failin iade niyetinin bulunması suçu ortadan kaldırmaz. Bunun yanında zimmetten sağlanacak menfaatin mutlaka faile ait olması gerekmez.

 

NİTELİKLİ ZİMMET (İHTİLAS)

Türk Ceza Kanununda yılında yapılan değişiklikten önce TCK üncü maddede düzenlenmiş olan nitelikli zimmet, değişiklikten sonra nci maddenin ikinci fıkrasına alınmış, daha önceleri ihtilas olarak nitelendirilirken değişiklikten sonra nitelikli zimmet olarak nitelendirilmeye başlanmıştır.

Nitelikli zimmet suçunun oluşması için, suçun dairesini aldatacak şekilde ve fiilin ortaya çıkmamasını sağlayacak hileli faaliyetlerde bulunmak suretiyle işlenmesi gerekmektedir.

Nitelikli zimmet suçunun oluşabilmesi için; zimmetin, hile ile gerçekleştirilmesi ve yapılan hilenin aldatıcı nitelikte olması gerekmektedir. Hile, yapılan faaliyetlerle muhatabı yanıltmak, aldatmak anlamına gelmektedir. Failin, işlediği zimmet suçunun ortaya çıkarılmasını engellemek amacıyla yaptığı her türlü aldatıcı faaliyet hileyi oluşturmaktadır. Zimmet suçunun tamamlanmasından sonra gerçekleştirilen hileli faaliyetler zimmet suçunu gizlemeye yönelik olsa bile nitelikli zimmet değil belgede sahtekarlık suçunu oluşturur. Failin zimmetinin ortaya çıkmaması için yaptığı hile dairesini aldatacak ve zimmetin ortaya çıkmamasını sağlayacak nitelikte bulunması gerekmektedir. İşlenmiş olan zimmet suçunu örtmeye, gizlemeye yönelik olmalı ve bu amacı sağlamaya elverişli bulunmalıdır. Oluşan zimmet olayında yapılacak incelemeyle, hilenin ilk bakışta anlaşılabilir nitelikte olup olmadığı araştırmalı ve hilenin yapılacak soruşturmalar sonucunda saptanmasının mümkün olduğu anlaşılmış ise, nitelikli zimmet suçu söz konusu olabilmelidir. Örneğin, memur zimmetini sağlamak için silinti ve kazıntı yapmış ve bu silinti ve kazıntı ilk bakışta anlaşılabilir nitelikte ise hilenin aldatıcılık niteliği bulunmadığından nitelikli zimmet suçu değil basit zimmet suçu işlenmiş olacaktır. Bu noktada Yargıtay Ceza Kurulunun kararları bulunmaktadır.

 

NİTELİKLİ ZİMMET SUÇUNU AĞIRLAŞTIRICI VE HAFİFLETİCİ NEDENLER

Kanun bu suçla ilgili olarak 3 ayrı ağırlaştırıcı neden öngörmüştür. Bunlar, zimmet suçunun;

-Kamu bankaları aleyhine işlenmiş olması,

-Emir ve idare yetkisine sahip olanlarla hakim ve savcılar tarafından işlenmiş olması halleridir.

İşlenen zimmet suçu, kamu bankaları aleyhine işlenmiş olduğu takdirde faile verilecek ceza üçte bir oranında arttırılarak verilmektedir. Zimmet suçu emir ve idare yetkisine sahip olanlarla hakim ve savcılar tarafından işlenmiş olması halinde verilecek cezalar yarı oranında arttırılır. Burada amaç, suça konu olan şeylerin kullanma biçimini belirlemek ve bu şeyler üzerinde tasarruf yetkisini taşıyanların sorumluluğunun arttırılmasıdır.

Zimmet suçuyla ilgili olarak iki ayrı hafifletici neden öngörülmüştür:

Zimmet sonucu sağlanan yararın değeri hafif veya pek hafif olması ve zararın ödenmesidir.

Suça konu olan şeyin değerinin hafif veya çok hafif olması cezayı hafifletici neden olarak görülmektedir. Değerin hafif veya pek hafif olmasına göre belirlenen miktarlar TCK uncu madde de belirlenmiştir. uncu maddeye göre sağlanan yararın hafif olması takdirde verilecek cezanın yarısı, pek hafif olması halinde üçte ikisi indirilir.

Zararın ödenmesi halinde cezadan indiririm yapılabilmesi için zararın tamamen ödenmesi gerekmektedir. Kısmi ödeme cezanın indirilmesini gerektirmez.

Cezanın azaltılmasında zararın ödeme zamanı da önem kazanmaktadır. Ödeme kovuşturma yapılmadan önce yapılırsa verilecek ceza yarısına kadar indirilir. Ödeme hüküm verilmeden önce yapılırsa yine cezadan indirim yapılmaktadır.

 

NİTELİKLİ ZİMMET SUÇUNDA MÜEYYİDE

yılında yapılan değişiklikten önce basit zimmet suçunun müeyyidesi yıl ağır hapis idi ve ağır para cezası öngörülmemekteydi. daki değişiklikten sonra basit zimmet suçunun yaptırımı yıl ağır hapis ve meydana gelen zararın bir misli ağır para olmuştur.

Suçun kamu bankaları aleyhine işlenmesi halinde hapis cezası üçte bir oranında artırılırken kovuşturma yapılmadan önce zararın ödenmesi halinde hürriyeti bağlayıcı ceza yarı oranında, ödeme hükümden önce yapılmış ise hapis cezası üçte bir oranında indirilir.

Suça konu olan şeyin değeri  hafif ise basit zimmet nedeniyle ortaya çıkan hapis cezanın yarısı, hafif ise 2/3 ü indirilmektedir. Eğer suçun faili emir veya yönetme yetkisine sahip veya yargıç ya da savcı ise ceza yarısı oranında arttırılır.

Nitelikli zimmet suçunda ağır hapis cezasının alt sınırı 12 yıl üst sınırı 24 yıl  olarak belirlenmiştir. Buna ek olarak zararın üç misli kadar ağır para cezasına hükmedilir.

Yukarıdakilere ilaveten faile ömür boyu memuriyetten mahrumiyet cezası da verilmektedir.

Zimmet nedeniyle ortaya çıkan zararın fail tarafından ödenmemesi halinde mahkemece kendiliğinden ve istek aranmadan karara bağlanır.

 

ZİMMET SUÇUNUN KOVUŞTURULMASI YÖNTEMİ

sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet ve Yolsuzluklarla Mücadele Yasasının 17 inci maddesinde, &#;bu Kanunda yazılı suçlarla irtikap, rüşvet, nitelikli zimmet, zimmete para geçirme, görev sırasında veya görevinden dolayı resmi ihale veya alım satımlara fesat karıştırma, devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara katılmaktan sanık olanlar hakkında Memurin Muhakematı Hakkında Kanun uygulanmaz&#; hükmü yer almış olduğu için zimmet suçunun CMUK hükümlerine göre kovuşturulması gerekmektedir.

 

DENETİM GÖREVİNİN SAVSAKLANMASIYLA ZİMMETE SEBEBİYET VERMEK

Türk Ceza Kanunun üncü maddesinde denetim görevini ihmal ederek inci maddesinin birinci fıkrasında yazılı olan zimmetin oluşmasını veya artmasını mümkün kılmış olan kimseye üç aydan iki yıla kadar hapis ve beşyüzbinliradan iki milyon liraya kadar ağır para cezası verilir hükmü yer almak suretiyle denetim görevinin ihmali sonucu oluşan zimmet cezalandırılmaktadır. Fail meydana gelen zararın ödenmesinden asıl fail ile birlikte sorumlu tutulmaktadır.

Bu maddede belirtilen suçun faili denetim görevini üstlenmiş olan memurdur. Bu memur zimmet suçunu işlemiş memurun amiri durumundaki memur olması yanında zimmet suçunu işleyen memuru denetleyen denetim elemanı da olabilir.

Zimmete sebebiyet vermek suçunun ön koşulu tamamlanmış bir zimmet suçunun varlığıdır. Bu suçta maddi unsur, denetim görevini yerine getirmemek suretiyle bir memurun basit zimmet suçu işlemesine veya zimmetine geçirilen değerin artmasına sebep olmasıdır. O halde suçun faili denetim görevini yerine getirmemiş bulunmalı ve denetim görevinin yerine getirilmemesi nedeniyle zimmet oluşmalı veya zimmete geçirilen miktar artmış olmalıdır. Buradaki denetim görevinin yerine getirilmemesi deyimiyle görev gereğinin hiç yapılmaması veya zamanında ya da gerektiği yapılmaması anlaşılmalıdır.

Zimmete sebebiyet verme suçunun manevi unsuru diğer zimmet suçunda da olduğu gibi kasıttır.

Bu suçun müeyyidesi ise 3 aydan 2 yıla kadar hapis ve bin liradan iki milyona kadar ağır para cezasıdır. Ağırlaştırıcı sebeplerin varlığı halinde cezalar yarı oranında arttırılır.  Hafifletici sebepler varsa yarısı veya üçte ikisi indirilir. Ayrıca, zimmetten mahkum olanla birlikte zincirleme olarak zararın ödettirilmesine karar verilir.

 

B.      İRTİKAP SUÇU

TANIMI

İrtikap Türk Ceza Kanununun (TCK) uncu maddesinde şu şekilde tanımlanmıştır:  &#;Memuriyet sıfatını veya görevini kötüye kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına haksız olarak para verilmesine veya sair menfaatler sağlanmasına veya bu yolda vaatte bulunulmasına, bir kimseyi icbar eden memura altı yıldan az olmamak üzere ağır hapis cezası verilir.

Yukarıdaki fıkrada yazılı cürüm ikna suretiyle işlenirse faile dört yıldan altı yıla kadar ağır hapis cezası verilir.

Memur kanunen almaması gereken bir şeyi diğerinin hatasından yararlanarak almış bulunursa iki yıldan dört yıla kadar hapis cezası verilir&#;.

Bu Maddenin Birinci fıkrasında geçen icbar kelimesinin anlamı manevi cebirdir. Zira cebirin maddi cebir olması halinde suçun yağma suçunu oluşturacağı açıktır. İrtikap suçunun mağdurunda meydana getirilen korkunun etkisiyle suçun işlenmesi halinde icbar gerçekleşmiş olur.

Maddenin ikinci fıkrasında yer alan ikna kavramı failin yeteneklerini kullanmak, kandırmak suretiyle mağduru kendisine haksız bir menfaat sağlama veya vaat etme gereğine inandırmasıdır.

Maddenin son fıkrasında hatadan yararlanmak suretiyle işlenen irtikap suçunu cezalandırmaktadır. Fail, mağdurun hatasından yararlanmak suretiyle almaması gereken şeyi almakta ve bu yolla menfaat sağlamaktadır.

Tek taraflı olan irtikap suçunun yaptırıma bağlanması ile kamu idaresinin itibarı ve dürüstlük korunmak istenmektedir.

 

İRTİKAP SUÇUNUN FAİLİ VE ÖN KOŞULLARI

İrtikap suçunun faili memurdur ve sadece devlet memurları tarafından işlenebilir. Bu itibarla kamu hizmeti gören kişilerin bu suçu işlemelerine imkan yoktur. Bu kimselerin irtikap suçuna benzer eylemlerde bulunmaları halinde irtikap suçu değil yağma, dolandırıcılık, güveni kötüye kullanma suçları oluşabilir.

Suçun işlendiği zaman memurun görev başında olması gerekmediği gibi suç işlendikten sonra memuriyete atanma halinde de irtikap suçundan söz edilemez.

İrtikap suçunda suçtan zarar gören, failin çalıştığı kurum değil menfaat teminine zorlanan veya kandırılan kişi mağdurdur.

İrtikap suçunun oluşması için failin, para verilmesine, sair menfaatler sağlanmasına,bu yolda vaatte bulunulmasına memuriyet sıfat ve görevini kötüye kullanarak işlemesi gerekmektedir.

Devlete ait işlemlerin yerine getirilmesinde memur, devleti temsil eder. Bu temsil devam ettiği sürece memuriyet sıfatı kişiye güç vermektedir. Bu nedenle, memuriyet sıfatı kötüye kullanılarak haksız çıkar sağlanması irtikap suçunu oluşturur.

İrtikap suçunun oluşmasında ön koşullarından biri de memuriyet görevinin kötüye kullanılmasıdır. Memurun kendi görev ve yetki alanına giren bir işlemi yaparken haksız çıkar sağlamak amacıyla bundan faydalanmasıdır.

 

İRTİKAP SUÇUNUN MADDİ VE MANEVİ UNSURLARI

İrtikap suçunda maddi unsur, icbar, ikna veya hatadan yararlanma suretiyle haksız olarak para veya sair menfaatler sağlanması veya bu yolda vaat sağlanmasıdır. Suçun maddi konusu kişilere ait para veya sair şeylerdir.

İcbar, zorlayıcı söz ve davranışları ifade eden bir kavramdır. Bu hareketlerin çıkar veya vaat istenmeden önce yapılması gerekmektedir. Mağdurun iradesinin baskı altında tutulmak istenmesi koşuluyla doğrudan doğruya veya dolaylı biçimde yapılan her türlü zorlayıcı hareket bu kavrama dahildir.

Toroslu, icbarı, bir kimse üzerinde iradesinin oluşumunu değiştirecek ve yapmak istediğinden başka bir hareketi yapmasına neden olacak biçimde şiddet veya tehdit ile baskı yapmaktır şeklinde tanımlamıştır.

İkna ise, kişinin tutum ve davranışlarını zorlama olmaksızın etkilemek amaç olup irade inandırılmıştır. Mağdur, çeşitli yöntemlerle inandırılmış, faile sağladığı çıkarın yasal olmadığını bilmemektedir. İkna, hile, desise, yalan ve aldatma ile olabilmektedir.  Yargıtay 5 inci Ceza Dairesi tarih ve / sayılı kararında iknaya &#;bu itibarla memurun, memuriyet sıfat ve görevini kötüye kullanarak, yalan, hile, desise gibi araçlarla mağduru bir çıkar sağlamaya veya vaade inandırması yoluyla yapabildiğini görmekteyiz. Hatta , failin üstü kapalı bir takım sözlerle, kendisine bir çıkar sağlaması gereğine mağduru inandırıp, teklifin onun tarafından gelmesini sağlaması halinde iknanın varlığı kabul edilmelidir&#;  tanım getirmiştir.

İrtikap suçunun icbar ve iknadan başka üçüncü yolu hatadan yararlanma yoluyla irtikaptır. Bu durumda fail, herhangi bir zorlayıcı veya inandırıcı bir hareket yapmadığı halde mağdur kendiliğinden bir çıkar sağlar. Hatadan yararlanmak suretiyle irtikap suçunun oluşabilmesi için mağdurun hataya düşmesinde failin hiçbir etkinliği bulunmamalıdır. Örneğin, mağdurun ödemesi gereken vergi önceki dönemden ödenmiş ve mağdur unutarak ikinci bir defa ödeme yapar ve failde parayı mağdura iade etmezse ve zilyedine geçirirse hataen irtikap suçu oluşmuş demektir.

uncu maddede bahsi geçen sair çıkar, failin mali ve kişisel durumunda iyileştirme yapan, ona yarar sağlayan şeylerdir. Memura maddi olarak bir mal verilmesi, bedelsiz veya düşük bedelle memura bir şeyin kiraya verilmesi veya sigortalanması, mesleğinde ilerlemesinin sağlanması ve buna benzer beşeri ve sosyal, kişisel çıkarlar sair çıkar kavramı altında değerlendirilebilir.

İrtikap suçunun anlatıldığı uncu maddede bahsi geçen vaat sağlama veya sağlama, para veya sair şeyin üçüncü bir kişiye fiilen veya hukuken verilmesidir. Burada, para veya sair çıkar failin veya üçüncü kişinin malvarlığına girmeli ve sebepsiz zenginleşmeye neden olmalıdır. vaat, mağdurun failin veya üçüncü kişiye para veya sair çıkar sağlayacağını söfunduszeue.info geçerli olması veya yerine getirilmesi önemli olmayıp mağdurun böyle bir vaadde bulunmaya icbar veya ikna edilmiş olması yeterlidir.

İrtikap kasten işlenen bur suç olup taksirle işlenemez. Fail, memuriyet görevini ve sıfatını kötüye kullanarak icbar veya ikna suretiyle mağdurun kendisine veya üçüncü bir kişiye haksız çıkar sağlaması veya vaadde bulunmasını istemesidir. Bundan dolayı genel kast yeterlidir.

 

İRTİKAP SUÇUNU AĞIRLAŞTIRICI VE HAFİFLETİCİ NEDENLER

Eğer irtikap suçunun faili emir ve yönetim yetkisine sahip ise veya hakim veya savcı ise TCK&#;nin /1 inci maddesi uyarınca verilecek cezalar ½ oranında artırılır.

TCK uncu maddenin 3 üncü fıkrası uyarınca sağlanan yararın veya vaat edilen çıkarın hafif veya vaat edilen çıkarın hafif olması halinde verilecek cezanın ½  si,  pek hafif olması halinde 2/3 ü indirilir.

 

İRTİKAP SUÇUNUN MÜEYYİDESİ

İrtikap suçunun cezası failin suçu işleyiş biçimine göre değişmektedir. Buna göre:

Eğer suç icbar suretiyle işlenmiş ise cezası yıl arası ağır hapistir. Eğer burada ağırlaştırıcı neden varsa bu cezanın alt sınırı 9 yıl ağır hapistir.

İkna suretiyle işlenmiş irtikap suçunun cezası yıl ağır hapistir. Ağırlaştırıcı neden olduğu takdirde yarısı kadar artırılacaktır.

Hatadan yararlanma suretiyle irtikap suçunun cezası yıl arası hapis cezası olup

 

C.      RÜŞVET SUÇU

TANIMI

TCK&#;nin inci maddesinde düzenlenen Rüşvet suçu bahsi geçen madde de şu şekilde tanımlanmıştır: &#;Ceza Kanunun tatbikinde memur sayılanların, kanunen veya nizamen yapmaya veya yapmamaya mecbur oldukları şeyi yapmak veya yapmamak için aldıkları veya başkalarına aldırdıkları para, hediye ve her nam altında olursa olsun sağladıkları diğer menfaatler ile bu maksatla alıp sattıkları veya ihale eyledikleri taşınır ve taşınmaz malların gerçek değeri ile verilip alınan bedel arasındaki fahiş fark rüşvet sayılır.

Bu Kanundaki memur tanımı dışında kasalar dahi özel kanunlarında belirli hallerde Devlet memuru sayıldıkları açıklananlar ile bazı yükümlülük ve sorumlulukları bakımından Devlet memurları gibi cezalandırılacakları belirtilenlerin yukarıdaki fıkrada gösterilen şekilde sağladıkları her türlü menfaat de rüşvet sayılır&#;.

Maddeden de anlaşılabileceği üzere, TCK kapsamında bulunan bütün kişilerin aldıkları para, hediye, her ne ad ile olursa olsun sağladıkları diğer menfaatler ile malların gerçek değeri ile fiili bedeli arasındaki fahiş fark rüşvet sayılacaktır.

Kendi kanunlarında Devlet memuru gibi cezalandırılacakları belirtilen kişilerin aldıkları şeyler de rüşvet sayılacaktır.

Sözcük anlamı ile rüşvet, haksız çıkar sağlama anlamındadır ve memurun kendi görevi kapsamına giren bir işlem nedeniyle bir başka kimseden verilmesi gerekmeyen bir karşılık sağlamasına neden olan bir anlaşmadır. Bu haliyle rüşvet iki taraflı suçlardandır ve haksız çıkar veren kişinin eylemi ile bunu kabul eden kişinin eylemi birbiriyle sıkı sıkı ilişkilidir.

İrtikap suçunda olduğu gibi rüşvet suçunun yaptırıma bağlanması ile kamu idaresine olan güvenin sarsılmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.

Rüşvet suçu basit rüşvet alma ve nitelikli rüşvet alma suçu olarak ikiye ayrılmakta ve bu TCK&#;nin nci maddesinde açıklanmaktadır.

 

BASİT RÜŞVET ALMA SUÇU

Basit rüşvet alma suçu nci maddenin 1 inci fıkrasında şu şekilde tanımlanmıştır: &#;Kanun ve nizam hükümlerine göre yapmak zorunda olduğu şeyi yapmak veya yapmamak zorunda olduğu yapmamak için rüşvet alan veya bir vaat veya taahhüt kabul eden kimseye dört yıldan on yıla kadar ağır hapis cezası verilir&#;.

Rüşvet alma suçunun faili  memurdur. Yargıtay uygulamalarına göre TCK da tanımı yapılmış olmakla birlikte inci maddede gösterilmeyen görevlilerin de rüşvet suçunun faili olabilecekleri kabul edilmektedir. Ayrıca, özel idare, TBMM üyeleri, jandarma er ve erbaşları ve Belediye memurları  bu bağlamda değerlendirilebilmektedir.

Basit rüşvet alma suçunda failin görev gereği yapması veya yapmaması gereken bir işin varlığı önemlidir. Bu nedenle her şeyden önce yapılması veya yapılmaması gereken iş memurun görevi alanına girmeli ve bu işin yapılması veya yapılmaması mecburi  olmalıdır.

 

BASİT RÜŞVET ALMA SUÇUNUN MADDİ VE MANEVİ UNSURLARI

Maddi unsur, madde metninde de belirtildiği gibi görev dolayısıyla yapılması gereken bir işlemi yapmak veya yapılmaması gereken bir işlemi yapmamak için rüşvet almak veya bir vaat ya da taahhüt kabul etmektir.

Suçun maddi unsuru rüşvet anlaşması ve rüşvetin kabul edilmesi olarak iki bölümden oluşur. Memurun görev alanına giren bir işin yapılması veya yapılmaması için bu işi yapacak veya yapmayacak olan memura bir çıkar sağlanması hususunda memurla bireyin rızalarının uyuşmuş olması halinde rüşvet anlaşması gerçekleşmiş olmaktadır.

Rüşvetin maddi unsurunun ikinci kısmı rüşveti kabul etmektir. Rüşvetten söz edilebilmesi için memurun yaptığı hizmet ile kişinin sağladığı menfaat arasında belirli bir oranın olması gerekmektedir. Örneğin, nezaket ifadesi olan ikram bir rüşvet değildir. Çünkü bu memurun görevini yapması veya yapmaması konusundaki iradesine etki etmez.

Rüşvet suçu tarafların anlaşmasıyla tamamlanır. Bu nedenle, para veya çıkarın memura sağlanamaması suçun oluşumuna engel değildir.

Basit rüşvet alma suçu kasten işlenen bir suçtur. Fail yani memur, aldığı para veya sağladığı çıkarın alınması, sağlanması veya kabul edilmesinin hukuka aykırı olduğunu bilmesi ve bunu istemesi ve bunu özgür iradesiyle yapması gereklidir.

 

BASİT RÜŞVET ALMA SUÇUNUN MÜEYYİDESİ

Basit rüşvet alma suçunun yaptırımı yıl ağır hapis cezası ve sağlanan çıkarın beş misli para cezasıdır. Ayrıca, TCK uyarınca memuriyetten müebbetten men cezası verilir. Öte yandan, rüşvete konu olan para veya sair eşyanın zor alımına karar verilir.

 

BASİT RÜŞVET ALMA SUÇUNU AĞIRLAŞTIRICI VE HAFİFLETİCİ NEDENLER

TCK&#;nin nci maddesinin son fıkrasında memuriyet, maaş, nişan  veya sair rütbe, derece ve kademeler verilmiş ise faile altı yıldan on beş yıla kadar ağır hapis cezası verilir denilmiştir.

Rüşvet alma suçu hakimler ve savcılar ile emir  ve yönetim yetkisine sahip kişiler tarafından işlendiği takdirde cezalar ½ arttırılır.

Eğer alınan rüşvet sonucunda memurun bulunduğu kurum sözleşme veya taahhütlere girmiş ise ceza arttırılarak verilir.

Eğer alınan rüşvet kesinleşmiş bir mahkeme kararına etkili olmuş ise ağırlaştırıcı sebep olarak kabul edilmektedir. Bilirkişinin aldığı rüşvet sonucunda yanıltıcı rapor vermesi ve bu yolla da karar verilmesini sağlaması buna bir örnek olarak verilebilir.

Rüşvet olarak alınan para veya sağlanan çıkarın değeri hafif olduğu takdirde cezadan indirim yapılacaktır. Ayrıca TCK&#; nin inci maddesi uyarınca rüşveti kabul eden kimse rüşveti almadan önce veya aldıktan sonra fakat istenilen hususu kısmen dahi yerine getirmeden ve hakkında soruşturmaya geçilmeden evvel durumu merciine bildirir ve aldığı para ve diğer şeyleri aynen iade ederse sorumlu olmaz.

 

NİTELİKLİ RÜŞVET ALMA SUÇU

TCK&#; nin inci maddesinin 2 nci fıkrasında düzenlenmiştir. Buna göre: &#; Cürmün, yapılması gereken işin yapılmaması veya yapılmaması gereken işin yapılması için işlenmesi halinde faile beş yıldan oniki yıla kadar ağır hapis ceza ı verilir&#;.

Bu suçun faili de ancak bir memur olabilir. Bu suçta memurun o işi yapmakla yükümlü memur olması gerekmektedir.

Rüşvet almak veya bir vaat ya da taahhüt kabul edilmesi suçun maddi unsurunu oluşturmaktadır. Ancak, anlaşma önerisinin memur tarafından gelmesi zorunludur. Görev gereği yapılması gereken bir işlemi sadece belirli bir süre yapmayarak geciktirmek için yapılan anlaşma da nitelikli rüşvet alma suçuna girmektedir.

 

NİTELİKLİ RÜŞVET ALMA SUÇUNU AĞIRLAŞTIRICI VE HAFİFLETİCİ NEDENLER VE MÜEYYİDESİ

TCK&#; nin nci maddesinin 3 üncü fıkrasına göre, bu suçun işlenmesi sonucunda, memuriyet, nişan, rütbe, maaş , kademe ve derece ilerlemesi verilmiş ise faile verilecek ceza arttırılır.

TCK /3&#; e göre, kanun ve nizama aykırılık veya hakkı ihlal eden bir hâl meydana gelmiş ise faile verilecek ceza arttırılır.

TCK /1&#; e göre, rüşvet alan hakim veya yargıç ya da yönetim yetkisine sahip kişilerden ise ceza arttırılır.

Fail rüşvet anlaşmasını, hakkında kovuşturmaya başlanmadan ve rüşvete konu olan işi kısmen dahi yerine getirmeden merciine bildirir ve aldığı para veya sair eşyayı iade ederse sorumluluktan kurtulmuş olur.

Nitelikli rüşvet alma suçunun müeyyidesi yıl ağır hapis ve alınan paranın 5 katı nispi para cezasıdır. Öte yandan memuriyetten ömür boyu mahrumiyetin yanı sıra rüşvete konu para veya sair çıkarın zor alımına karar verilir.

 

İRTİKAP SUÇU İLE RÜŞVET SUÇU ARASINDAKİ FARKLAR

Yukarıdaki açıklamalardan da anlaşılacağı üzere, irtikap ve rüşvet suçları birbirlerine çok benzemektedir. İki suçu birbirinden ayırmak için doktrinde çeşitli ölçütler ileri sürülmüştür.

Bu ölçütlerden ilkine göre ilk teklif memurdan gelmiş ise irtikap, kişilerden gelmiş ise rüşvetten söz edilir. Bir başka ifadeyle memurun hakkı olmayan fakat kişi tarafından sunulan bir karşılığı &#;kabul etme&#;si durumunda rüşvet, memurun kendiliğinden harekete geçerek sağlanması zorunlu olmayan bir yararı, &#;isteme&#;si durumunda irtikap söz konusu olacaktır.

Ancak bu ölçüt çeşitli eleştirilere uğramıştır. Çünkü irtikap suçunun gerçekleşmesi için memurun gerçek anlamda &#;teklif&#;te bulunması şart değildir. Örneğin, memurun engelleyici davranışı ile kişiyi kendisine bir miktar para vermeye itmesi durumunda olduğu gibi. Ayrıca memur önceden harekete geçmiş ve haksız bir yarar sağlıyorsa irtikaptan değil rüşvetten söz etmek gerekecektir.

Getirilen bir ölçüte göre, rüşvetin esası memur ile özel kişi arasında bir &#;serbest anlaşma&#;da yer almaktadır. Bu ölçüte göre rüşvet özelliğini taraflar arasındaki eşitlik durumundan alır. Buna karşılık irtikabın ayırıcı özelliği, memurun üstün durumda olmasıdır.

Diğer bir ölçüt, yukarıdaki ölçütü temel almakla birlikte onu tamamlayıcı niteliktedir. Gerçekten eğer kişi kamu yönetimi zararına meşru olmayan bir avantaj elde etmek istemekteyse, memur ile kişi arasındaki durum eşitlik esasına dayanmasa bile, irtikap değil rüşvet söz konusu olacaktır. Çünkü bu gibi durumlarda kişi, kamu görevlisinin mağduru değil, kamu kurumunun menfaatlerine zarar veren bir hareketin gerçekleştirilmesinde onunla işbirliği yapan kimsedir. 

 

YARARLANILAN KAYNAKLAR

1.     Türk Ceza Kanunu

2.     Memurlar ve Suçlar, İsmail Malkoç ve Mahmut Güler, Adil Yayınevi, Ankara

3.     Ceza Hukuku, Nevzat Toroslu

Askerî Ceza Kanununda Hizmete Mahsus Eşyayı Tahrip ve Terk ve Kaybetmek Suçu (AsCK m)

Devastation and Abandonment and Lose of Ministerial Property in the Military Criminal Code (Art of MCC)

tarihli Askerî Ceza Kanunu (AsCK)’nun Üçüncü Bap, ‘Mallara karşı yapılan diğer cürümler’ başlıklı Sekizinci Faslının, ’uncu maddesinde ‘Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve kaybedenler’ başlığı altında askerî bir suça yer verilmiştir. Bu düzenleme ile hizmete tahsis edilen askerî eşyanın korunması, daima hizmete hazır ve işler bir durumda bulundurulması böylece askerî hizmetin aksamadan yürütülmesi ve devamlılığı amaçlanmaktadır. Makalede, suçun unsur ve özellikleri, suçla ilgili diğer kanunlarda ve AsCK’da yer verilen benzer düzenlemeler, doktrindeki görüşler ve Yüksek Mahkeme kararları ile birlikte karşılaştırılarak açıklanacaktır.

Askerî Eşya, Tahrip Etmek, Terk ve Kaybetmek.

A military crime regulated in Paragraph Three of Article under the Chapter Eight, title of “Devastation and Abandonment and Lose of Ministerial Property in the Military Criminal Code” of the Military Criminal Code (MCC) dated This regulation is aimed to protect the military goods allocated to the service, to keep them always ready for the service, to ensure the continuity of the military service and it is carried out without interruption. In this article, elements of this crime and its properties, comparison between similar offences in other Codes and MCC, views in judgments and doctrine will be examined.

Military Property, Devastation, Abandonment and Lose.

Türk Silahlı Kuvvetleri (TSK)’nin vazifesi; yurt dışından gelecek tehdit ve tehlikelere karşı Türk vatanını savunmak, caydırıcılık sağlayacak şekilde askerî gücün muhafazasını ve güçlendirilmesini sağlamak, Türkiye Büyük Millet Meclisi (TBMM) kararıyla yurt dışında verilen görevleri yapmak ve uluslararası barışın sağlanmasına yardımcı olmaktır. (Bkz. sayılı TSK İç Hizmet Kanunu1 m).

Bu görevlerin yerine getirilmesinde yetişmiş askerî personel gücünün yanı sıra, silah, teçhizat, mühimmat, diğer askerî araç ve gereçlere, yiyecek, içecek, barınma ihtiyaçlarının karşılanmasına diğer bir anlatımla, her türlü askerî malzemeyi kapsayan askerî lojistik2 bir güce de ihtiyaç bulunmaktadır.

Askerî lojistik gücün unsurlarını oluşturan askerî malzeme gibi bir kaynağın askerî hizmete ilişkin olarak doğru yer ve zamanda yetkili kişilerce kullanılması askerî bir görevin yerine getirilmesi açısından önem taşımaktadır. Yine bu malzemelerin, doğru yer ve zamanda kullanılması yanında, kaybedilmeden eksiksiz olarak savaşa hazır bulundurulması, her zaman çalışır vaziyette bulundurulması için gerekli periyodik bakım ve tutumlarının yapılması amacı dışında, tahrip edilmemesi ya da hasara uğratılmaması da gerekmektedir.

Bu nedenle askerî malzemenin korunması maksadıyla; hizmet amacı dışında kullanılması, hasara uğratılması, tahrip edilmesi, terk ya da kaybedilmesi gibi eylemler gerek askerî disiplin kanunlarında bir disiplinsizlik, gerekse de askerî ceza kanunlarında askerî bir suç olarak düzenlenmiştir.

Aslında Türk Ceza Kanunu (TCK)’nda3 kamu malına zarar verilmesi, mala zarar verme suçunun (TCK m) cezasını artıran nitelikli bir hal (TCK m) olarak düzenlenmiştir. Ancak askerî malzemelerin korunması ve her an göreve hazır bulundurulması zorunluluğunun bir sonucu olarak kanun koyucu askerî eşyaya karşı işlenen suçları Askerî Ceza Kanunu (AsCK) gibi özel bir kanunda düzenlemeyi uygun görmüştür.4

Nitekim bu suçlara, tarihli AsCK’nın5‘Sekizinci Fasıl’, ‘Mallara karşı yapılan diğer cürümler’ başlığı altında yer alan ‘Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve kaybedenler’ başlıklı m’da ve ‘Eşyayı ve malları çalan, satan, rehine veren ve alanlar’ başlıklı m’de yer verildiği görülmektedir.

Askerî eşyanın bir görev veya vazifenin yerine getirilmesi sırasında kasten hasara uğratılması eylemleri yine AsCK m kapsamında değerlendirilebilecekken, bu eylemlerin failin tekasül oluşturan taksirli hareketleri ile gerçekleştirilmesi durumunda ise failin ceza sorumluluğunun AsCK’nın ‘Hizmet ve vazifenin ihlali’ başlıklı ‘Dokuzuncu Fasıl’ altında düzenlenen, ‘Tekasül dolayısiyle esliha ve harb malzemesinden bir şeyin hasara uğramasına sebep olanlar’ başlıklı ’nci maddesi gereğince cezalandırılması gerekecektir.

Aslında failin bu eyleminde de askerî eşya hasara uğratılmakla birlikte, kanun koyucu hizmet ve vazifenin yerine getirilmesinde objektif özen yükümlülüğüne, talimat ve emirlere harfiyen uyulması gerektiğinden hareketle bu suçu ‘Mallara karşı cürümler’ başlığı altında düzenlemek yerine, AsCK’nın ‘Hizmet ve vazifenin ihlali’ başlığı altında düzenlemeyi uygun görmüştür.

Kanun koyucu, asker kişilerin askerî eşyaya karşı işledikleri bazı eylemlerin disiplin hükümlerine göre de, cezalandırılmasını uygun görmüştür. Nitekim sayılı TSK Disiplin Kanunu’nun6 19’ncu maddesinin 1’nci fıkrasının (ç) bendinde, ‘Hizmete mahsus eşyaya zarar vermek’ disiplinsizliği ile sayılı Kanun’un yürürlüğe girmesinden önce barış zamanı disiplin mahkemeleri uygulaması olan ve mevcut durumda savaş zamanında uygulanacak olan sayılı ‘Disiplin Mahkemeleri Kuruluşu, Yargılama Usulü ve Disiplin Suç ve Cezaları Hakkındaki Kanun (DMK)’un,7‘Hizmete Mahsus Eşyanın Harap Olmasına Sebebiyet Verenler veya Kaybedenler’ başlıklı 52’nci maddesinde düzenlenen disiplin suçu, bu tür eylemlerin cezalandırıldığı disiplinsizliklerdir.

Makalemizde, asıl inceleme konumuz AsCK m olmakla birlikte, askerî disiplin kanunlarında, AsCK ve TCK’da bu suç tipine benzer düzenlemeler, doktrindeki görüşler ve Yüksek Mahkeme kararları ile birlikte incelenecektir.

AsCK’nın ‘Mallara karşı yapılan diğer cürümler’ başlıklı ‘Sekizinci Fasıl’, ‘Hizmete mahsus eşyayı tahrip ve terk ve kaybedenler’ başlıklı ’uncu maddesinin orijinal metni şöyleydi:8‘Askerî hizmete mahsus bir şeyi makbul bir sebep olmaksızın kaybeden, kasden tahrip veya terk eden veya hususi menfaatlerinde kullanan bu şeyin kıymetine göre kısa hapis veya üç seneye kadar hapis veya beş seneye kadar ağır hapis ile cezalandırılır ve tahrip veya kaybedilen şey ödettirilir.’

Daha sonra bu madde, 22/3/ tarih ve sayılı Kanun’la madde başlığı aynı kalmak suretiyle değiştirildi.9 Maddenin yürürlükteki hali ise şöyledir:

‘Askerî eşyayı kasten terk veya kısmen yahut tamamen tahrip eden, özürsüz kaybeden veya harabolmasına sebebiyet veren veya özel menfaati için kullanan asker kişiler, eşyanın değeri, önemi, meydana gelen hasarın miktarı ve fiilin işleniş şekline göre üç aydan iki seneye kadar hapis cezası ile cezalandırılırlar.

Suç konusu eşya; silah, mühimmat, savaş aracı veya gereci ise ceza artırılır.

Kaybedilen, kasten terk veya kısmen yahut tamamen tahrip edilen veya harabolmasına sebebiyet verilen eşyanın ödettirilmesine de ayrıca hükmolunur.’

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası