Araştırmacıların, embriyoların ve kuluçkadaki yetişkinbalıkların ısınan okyanuslara karşı daha savunmasız olduklarını tespit etmesiyle birlikte balıkların, iklim değişikliğinden sanıldığından çok daha fazla etkileneceği anlaşılmış oldu.
Yaşamlarının farklı dönemleri göz önünde bulundurulduğunda, öngörülen en kötü senaryoya göre yılı itibariyle 5°C’lik bir küresel ısı artışıyla birlikte, balık türlerinin %60’ı, kendi yaşam alanlarındaki sıcaklıklarla baş edemeyecek. Paris İklim Anlaşması'nın hedefi olan sadece %°C’lik küresel ısı artışı bile, balık türlerinin %10’u için tehlike arz etmektedir.
Daha önce, 5°C’lik bir küresel ısı artışıyla, balık türlerinin %5’inin sıcaklıkla baş etmekte zorlanacağı tespit edilmişse de bu araştırma sadece yetişkin balıklardan elde edilmiş bir takım analizlere dayanıyordu. Almanya’nın Bremerhaven şehrindeki Alfred Wegener Enstitüsü’nden ve bu çalışmayı yapan ekibin mensubu olan Hans-Otto Pörtner şöyle söylüyor:
%°C’lik ısı artışı (Paris İklim Anlaşması’nın hedefi olan) tatminkar değildir; değişimler olacaktır. Ancak iklim değişikliğini durdurmayı başarabilirsek bu değişimleri sınırlandırabiliriz. Balıklar insanın beslenmesi için çok önemlidir, bu nedenle bu çalışma ekosistemimizi ve doğal ortamlarımızı korumak için önemli bir kapı açmaktadır.
Yaşam Safhaları
Araştırmacılar, tatlı su ve deniz balığı türünün ısı toleransı hakkındaki mevcut bilimsel literatürü analiz ettiler. Önceki analizler, çok dar bir yaşam safhasına odaklanmışken şimdiki ekip, yumurtlayan ve yumurtlamayan yetişkinler, larvalar ve embriyolar arasındaki farklılıkları da dikkate aldı. Kuluçkadakilerin ve embriyoların başa çıkabildikleri asgari ve azami sıcaklık değişimi ortalama °C ve °C iken bu durum yetişkinlerde °C olarak tespit edildi. Pörtner bu araştırmanın büyük ölçüde göz ardı edilen bir yaşam safhasına ışık tuttuğunu söylüyor.
Araştırmadan ayrı olarak Science’ta konuyu yorumlayan Kanada'nın Montreal kentindeki McGill Üniversitesi'nden Jennifer Sunday, asıl endişe kaynağı olarak embriyoların ve kuluçkadaki yetişkinlerin savunmasız oluşlarını ifade ediyor. Kuluçkadaki balıkların okyanusun ısınmasına karşı daha toleranssız oluşlarının temel sebebi, yüksek oksijen ihtiyaçlarıyla bağlantılıdır çünkü oksijen, soğuk sularda daha kolay çözünürken sıcak sularda daha zor çözünmektedir. Soğuk suların embriyolara bundan başka faydaları da vardır.
Ne yazık ki, denizlerin evrimsel adaptasyonun mümkün olamayacağı kadar hızlı ısınmaktadır. Balıklar daha soğuk yerlere göçebilseler de yeni kuluçka bölgeleri her zaman yumurtlama için müsait olmamaktadır. Pörtner’e göre, mümkün olan en az iklim değişikliği için mümkün olan en fazla çabayı sarf etmeye değecektir.
İçeriklerimizin bilimsel gerçekleri doğru bir şekilde yansıtması için en üst düzey çabayı gösteriyoruz. Gözünüze doğru gelmeyen bir şey varsa, mümkünse güvenilir kaynaklarınızla birlikte bize ulaşın!
Bu içeriğimizle ilgili bir sorunuz mu var? Buraya tıklayarak sorabilirsiniz.
Soru & Cevap Platformuna Git
Küresel ısınmanın balık türleri üzerindeki etkisine dair en kötü senaryonun sonucu bilim insanlarınca ne olarak öngörülmüştür?
Öngörülen en kötü senaryoya göre yılı itibariyle 5°C’lik bir küresel ısı artışıyla birlikte, balık türlerinin `’ı, kendi yaşam alanlarındaki sıcaklıklarla baş edemey
Bu araştırmayı daha önceden yapılmış araştırmalardan ayıran nokta nedir?
Önceki araştırmalar sadece yetişkin balıklarla yapılan deneylere dayanırken, bu araştırma hem kuluçka sürecindeki hem de larva halindeki balıkları da analizlere dahil etmiştir.
Balıkların küresel ısınma ile başat etkileşimi hangi noktada gerçekleşir?
Kuluçkadaki balıkların okyanusun ısınmasına karşı daha toleranssız oluşlarının temel sebebi, yüksek oksijen ihtiyaçlarıyla bağlantılıdır ve oksijen, soğuk sularda daha kolay çözünürken sıcak sularda daha zor çözünmektedir.