lozan antlaşması içeriği / Lozan Antlaşması - Vikipedi

Lozan Antlaşması Içeriği

lozan antlaşması içeriği

Lozan Antlaşması nedir? İşte Lozan Antlaşması’nın şartları, maddeleri ve bilinmeyenleri

Lozan Antlaşması'nın 94. yıldönümü geldi çattı. Ülkemizin Kurtuluş Savaşı'ndaki zaferinin devamı niteliği taşıyan Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 yılında imzalandı. Peki Lozan Antlaşması nedir, maddeleri, şartları ve bilinmeyenleri nelerdir? İşte Lozan Antlaşması ile ilgili tüm bilgiler...

Yayınlanma: 12:22 - 24 Temmuz 2017 Güncellenme:

Lozan Antlaşması nedir? İşte Lozan Antlaşması’nın şartları, maddeleri ve bilinmeyenleri

Kurtuluş Savaşı'nda kazanılan zafer sonrası Lozan Antlaşması, 24 Temmuz 1923 tarihinde İsviçre'nin Lozan şehrinde, Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileriyle Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri tarafından, Leman gölü kıyısındaki Beau-Rivage Palace'ta imzalanmıştır. Peki Lozan antlaşması nedir, Lozan süreci nasıl yaşanmıştır ve Lozan'ın şartları nelerdir?

ZAFER SONRASI BARIŞ İÇİN GÖRÜŞMELER BAŞLADI

TBMM Hükümeti'nin Yunan kuvvetlerine karşı elde ettiği zaferin akabinde Mudanya Ateşkes Antlaşması imzalanmıştır. Bunun üzerine Sevr'in tarafı olan İtilaf Devletleri 28 Ekim 1922'de TBMM Hükümeti'ni Lozan'da toplanacak olan barış konferansına davet ettiler. Lozan'da barış şartlarının görüşülmesi için Mustafa Kemal Atatürk İsmet Paşa'yı görevlendirmiştir. Mudanya görüşmelerine de katılan İsmet Paşa'nın Lozan'a baş temsilci olarak gitmişti. Bu süreçte İsmet Paşa Dışişleri Bakanı oldu ve çalışmalar hızlandırıldı. İtilaf Devletleri Lozan'a TBMM Hükümeti üzerinde baskı kurmak için İstanbul Hükûmeti'ni çağırsalar da bu duruma tepki gösteren TBMM Hükümeti, 1 Kasım 1922'de saltanatı kaldırmıştır.

lozan_antlasmasi_1Mustafa Kemal Atatürk Nutuk'ta Lozan zaferini böyle anlatmıştı: Benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir!İlginizi ÇekebilirMustafa Kemal Atatürk Nutuk'ta Lozan zaferini böyle anlatmıştı: Benzeri görülmemiş bir siyasi zafer eseridir!

TBMM Hükûmeti Lozan Konferansı'na Misak-ı Milliyi gerçekleştirmeyi, Türkiye'de bir Ermeni devletinin kurulmasını engellemeyi, kapitülasyonları kaldırmayı, Türkiye ile Yunanistan arasındaki sorunları (Batı Trakya, Ege adaları, nüfus değişimi, savaş tazminatı) çözmeyi ve Türkiye ile Avrupa devletleri arasındaki sorunları (ekonomik, siyasal, hukuksal) çözmeyi amaçlamış Ermeni yurdu ve kapitülasyonlar hakkında anlaşma sağlanamazsa görüşmeleri kesme kararı almıştır.

Lozan'da 20 Kasım 1922'de başlayan ilk görüşmelerde Osmanlı borçları, Türk – Yunan sınırı, boğazlar, Musul, azınlıklar ve kapitülasyonlar üzerinde durulmuş ancak kapitülasyonların kaldırılması, İstanbul'un boşaltılması ve Musul konularında anlaşma sağlanamamıştır.

Temel konularda tarafların taviz vermeye yanaşmaması üzerine 4 Şubat 1923'te görüşmeler kesildi. Tabii bu savaş ihtimalini gündeme getirdi. Başkomutan Mareşal Mustafa Kemal Paşa Türk Ordusu'na savaş hazırlıklarının başlamasını emretti ki Sovyetler Birliği de yeniden savaş çıkarsa bu sefer Türkiye'nin yanında savaşa gireceğini ilan etti. Haim Nahum Efendi öncülüğündeki azınlık temsilcileri de Türkiye'yi destekleyerek arabulucu oldular. Yeni bir savaşı ve kendi kamuoyunun tepkisini göze alamayan İtilaf Devletleri barış görüşmelerini tekrar başlatmak için Türkiye'yi tekrar Lozan'a çağırdı.

Lozan Zaferi'ni yenilgi gibi gösterenlerin asıl hedefi Atatürk'türİlginizi ÇekebilirLozan Zaferi'ni yenilgi gibi gösterenlerin asıl hedefi Atatürk'tür

Taraflar arasında karşılıklı verilen tavizler ile görüşmeler 23 Nisan 1923'te tekrar başladı. 24 Temmuz 1923'e kadar devam eden görüşmeler ile bu süreç Lozan Barış Antlaşması'nın imzalanması ile sonuçlanmıştır. Taraf ülkelerin temsilcileri arasında imzalanan anlaşma, uluslararası anlaşmaların ülke meclislerince onaylanmasını gerektiren yasalar gereğince taraf ülkelerin meclislerinde görüşülmüş ve Türkiye tarafından 23 Ağustos 1923'te, Yunanistan tarafından 25 Ağustos 1923'te, İtalya tarafından 12 Mart 1924'te, Japonya tarafından 15 Mayıs 1924'te imzalanmıştır. İngiltere'nin anlaşmayı onaylaması ise 16 Temmuz 1924 tarihinde olmuştur. Anlaşma, tüm tarafların onaylarında dair belgeler resmi olarak Paris'e iletildikten sonra, 6 Ağustos 1924 tarihinde yürürlüğe girmiştir.

Türkiye'nin tapusu Lozanİlginizi ÇekebilirTürkiye'nin tapusu Lozan

lozan_antlasmasi_2
LOZAN ANTLAŞMASININ ŞARTLARI

  • Fransızlarla imzalanan Ankara Anlaşması'nda çizilen sınırlar kabul edilmiştir.
  • Irak Sınırı: Musul üzerinde antlaşma sağlanamadığı için, bu konuda İngiltere ve Türkiye Hükûmeti kendi aralarında görüşüp anlaşacaklardı.
  • Türk-Yunan Sınırı: Mudanya Ateşkes Antlaşması'nda belirlenen şekliyle kabul edildi. Meriç Nehri'nin batısındaki Karaağaç istasyonu ve Bosnaköy, Yunanistan'ın Batı Anadolu'da yaptığı tahribata karşılık savaş tazminatı olarak Türkiye'ye verildi.
  • Adalar: Gökçeada ile Bozcaada özerk bir yönetime tabi tutulmak şartıyla (Türkiye antlaşmanın bu maddesini uygulamadı) Türkiye'de, diğer Ege Adaları İtalya'ya kaldı. İtalya'nın Türk sınırına yakın adaları silahsızlandırması kararlaştırıldı. Sevr Antlaşmasıyla Oniki Ada İtalya'ya diğer adalar Yunanistan'a bırakılmıştı. Oniki Ada ve Rodos 1945 yılında müttefiklerin eline geçti ve Nisan 1947'de resmen Yunanistan'a teslim edildi.
  • Türkiye-İran Sınırı: Osmanlı İmparatorluğu ile Safevî Devleti arasında 17 Mayıs 1639'da imzalanan Kasr-ı Şirin Antlaşması'na göre belirlenmiştir.
  • Kapitülasyonlar: Tamamı kaldırıldı.
  • Azınlıklar: Lozan Barış Antlaşması'nda azınlık, Müslüman olmayanlar olarak belirlenmiştir. Tüm azınlıklar Türk uyruklu kabul edildi ve hiçbir şekilde ayrıcalık tanınmayacağı belirtildi. Antlaşmanın 40. maddesinde şu hüküm yer almıştır: “Müslüman olmayan azınlıklara mensup Türk uyrukları, hem hukuk bakımından hem de uygulamada, öteki Türk uyruklarıyla aynı işlemlerden ve aynı güvencelerden yararlanacaklardır. Özellikle, giderlerini kendileri ödemek üzere, her türlü hayır kurumlarıyla, dinsel ve sosyal kurumlar, her türlü okullar ve buna benzer öğretim ve eğitim kurumları kurmak, yönetmek ve denetlemek ve buralarda kendi dillerini serbestçe kullanmak ve dinsel ayinlerini serbestçe yapma konularında eşit hakka sahip olacaklardır.”[6] Batı Trakya'daki Türklerle, İstanbul'daki Rumlar dışında, Anadolu ve Doğu Trakya'daki Rumlar ile Yunanistan'daki Türkler'in mübadele edilmeleri kararlaştırıldı.
  • Savaş tazminatları: İtilaf Devletleri, I. Dünya Savaşı nedeniyle istedikleri savaş tazminatlarından vazgeçtiler. Sadece Yunanistan savaş tazminatı olarak Karaağaç bölgesini verdi.
  • Osmanlı'nın borçları: Osmanlı borçları, Osmanlı İmparatorluğu'ndan ayrılan devletler arasında paylaştırıldı. Türkiye'ye düşen bölümün taksitlendirme ile Fransız frangı olarak ödenmesine karar verildi. Düyun-u Umumiye idare heyetinde bulunan yenik Alman İmparatorluğu ve Avusturya-Macaristan İmparatorluğu devletlerinin temsilcileri idare kurulundan çıkartılmış ve kurumun faaliyeti devam ettirilerek antlaşmayla birlikte yeni görevler verilmiştir. (Lozan Barış Antlaşması madde 45,46,47…55, 56).
  • Boğazlar: Boğazlar, görüşmeler boyunca üzerinde en çok tartışılan konudur. Sonunda geçici bir çözüm getirilmiştir. Buna göre askeri olmayan gemi ve uçaklar barış zamanında boğazlardan geçebilecekti. Boğazların her iki yakası askersizleştirilip, geçişi sağlamak amacıyla başkanı Türk olan uluslararası bir kurul oluşturuldu ve bu düzenlemelerin Milletler Cemiyeti'nin güvencesi altında sürdürülmesine karar verildi. Böylece Boğazlar bölgesine Türk askerlerinin girişi yasaklandı. Bu hüküm, 1936 yılında imzalanan Montrö Boğazlar Sözleşmesi ile değiştirilmiştir.
  • Yabancı okullar: Eğitimlerine Türkiye'nin koyacağı kanunlar doğrultusunda devam etmesi kararlaştırıldı.
  • Patrikhaneler: Dünya Ortodokslarının dini lideri durumundaki patrikhanenin siyasi yetkilerinden arındırılarak İstanbul'da kalmasına izin verildi.
Lozanİlginizi ÇekebilirLozanLozan'a doğru kısa bir yolculuk!İlginizi ÇekebilirLozan'a doğru kısa bir yolculuk!Kendi ayağına kurşun sıkmakİlginizi ÇekebilirKendi ayağına kurşun sıkmakZincirlerimizi Lozan'da kopardıkİlginizi ÇekebilirZincirlerimizi Lozan'da kopardıkBirileri “dünya devine” Lozan'ı iyice anlatsın!İlginizi ÇekebilirBirileri “dünya devine” Lozan'ı iyice anlatsın!

AtatürkAvrupaAvusturyaBelçikaBozcaadaBulgaristanDışişleri BakanıFransaGökçeadaLozanLozan AntlaşmasıMustafa KemalMustafa Kemal AtatürkMusulTBMM

Son yıllarda nereye dönsek şöyle bir iddiayla karşılaşıyoruz: ‘Lozan Antlaşması 100 yıl süreli yapılmıştır. Antlaşmaya ekli gizli maddelerde, Türkiye’nin bor ve petrol başta olmak üzere madenlerini çıkarması yasaklandığı için biz bunlardan yararlanamıyoruz. Antlaşmanın süresi 2023 yılında dolacak, dolayısıyla 2023’den itibaren madenlerimizi yer üstüne çıkarıp kullanarak ve ihraç ederek hızla gelişmiş ülke statüsüne geçeceğiz.’

Bu iddia doğru mu yoksa bir şehir efsanesi mi? Eğer doğruysa bugüne kadar çıkaramadığımız madenlerimizi çıkararak 2023’den sonra zengin olacağız demektir. Eğer bu bir şehir efsanesiyse o zaman bunu kanıtlayalım ve tarihin çöplüğüne atalım.  


Lozan Antlaşması 100 Yıllık Geçici Bir Antlaşma mı?

Lozan Antlaşması metnine aşağıdaki linkler aracılığıyla ulaşılabilir:

https://ttk.gov.tr/wp-content/uploads/2016/11/3-Lozan13-357.pdf 

Metni baştan sona incelediğimizde Lozan Antlaşmasının süreli olmadığını, Türkiye’nin bor ve petrol başta olmak üzere yer altı zenginliklerinin çıkarılmasını engelleyici herhangi bir madde veya düzenleme içermediğini görmek mümkün. Lozan Antlaşması’na ekli gizli maddeler veya antlaşma ekleri olup olmadığı konusunda bugüne kadar ortaya herhangi bir şey çıkmadı. O nedenle madenlerimizi çıkarmamızı engelleyen gizli düzenlemeler olup olmadığı konusunun gerçek olup olmadığını en kritik konumdaki üç kaynağın (bor, ham petrol ve doğal gaz) çıkarılıp çıkarılmadığını inceleyerek anlayabiliriz.

Madenlerimizi Çıkaramıyor muyuz?

Türkiye’nin madenlerini çıkarıp çıkaramadığı konusunu incelerken üzerinde en çok durulan üç kaynağa ilişkin verileri ele alacağız: Bor, ham petrol ve doğal gaz.

Bor madeni

Bor madeni, cam ve seramik ürünleri üretiminde, demir – çelik sektöründe (kompakt yapıda cüruf elde etmek için), temizlik malzemeleri sektöründe (deterjan vb temizleyiciler üretiminde), tarım sektöründe (gübre üretiminde) ve daha birçok alanda kullanılan önemli bir madendir.

Bor madeni ile ilgili veriler ve bilgiler için aşağıda linki verilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Eti Maden İşletmeleri Bor Sektör Raporu 2015’e bakılabilir: 

http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT%2f1%2fDocuments%2fSekt%C3%B6r+Raporu%2fET%C4%B0+MADEN+2015+Sekt%C3%B6r+Raporu.pdf

Dünyadaki bor rezervi 2015 yılı itibariyle 1,3 trilyon ton olarak hesaplanmaktadır. Bu rezervin yüzde 73,2’si Türkiye’de, yüzde 6,1’i ABD’de, yüzde 3,6’sı Çin’dedir. Görüleceği gibi Türkiye bor rezervinde dünyada açık ara ilk sıradadır. Aynı yılda dünya bor üretimi 4,2 milyon tondur. Bu üretimde Türkiye yüzde 48 ile birinci sırada, ABD yüzde 29 ile ikinci sırada ve Güney Amerika ülkeleri (Arjantin, Şili, Peru ve Bolivya) yüzde 12 ile üçüncü sırada yer almaktadır.

Türkiye, bor madeni ihtiyacında kendi iç talebini karşıladıktan sonra ihracat da yapmaktadır. Türkiye’de bor madeni üretimini üstlenmiş olan Eti Maden İşletmelerinin 2015 yılı bor madeni satış gelirleri toplamı 809 milyon Dolar olup bunun 787 milyon Doları ihracat geliridir. 

Petrol, yaşamımızda her alanda kullanılan önemli bir kaynaktır. Ham petrol, arıtılarak enerji hammaddesi olarak kullanılmasının yanı sıra birçok türevi de farklı sektörlerde girdi olarak kullanılmaktadır. Doğal gaz, özellikle üretim ve ısınmada enerji kaynağı olarak kullanılan hayati bir kaynaktır.

Ham petrol ve doğalgaz

Ham petrol ve doğal gaz ile ilgili veriler ve bilgiler için aşağıda linki verilen Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı, Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu 2016’ya bakılabilir: 

http://www.enerji.gov.tr/File/?path=ROOT%2f1%2fDocuments%2fSekt%C3%B6r+Raporu%2fTP_HAM_PETROL-DOGAL_GAZ_SEKTOR_RAPORU__2015.pdf

Dünya petrol rezervi (konvansiyonel olmayan petrol hariç) 1,7 trilyon varil, doğal gaz rezervleri 187,1 trilyon m3’dür. Türkiye’nin 2015 yılı itibariyle saptanmış ham petrol rezervi 334,5 milyon varil, doğalgaz rezervi ise 3,7 milyar m3’dür.  Dünyada petrol üretimi günlük olarak 91 milyon varil, doğal gaz üretimi yıllık olarak 3,5 trilyon m3’dür. 2015 yılında Türkiye, günlük ortalama olarak tükettiği 503 bin varil ham petrolün 51 bin varilini kendi kaynaklarından (yüzde 10) üretmiş, kalan miktarını ithal etmiştir. Aynı yılda Türkiye, yıllık olarak tükettiği toplam 48,8 milyar m3 doğal gazın 398 milyon m3’ünü kendisi üretmiş (yüzde 0,8) kalan kısmını ithal etmiştir.

Madenleri arama ve kullanma faaliyetlerimiz engelleniyor mu?

Buraya kadar yaptığımız inceleme bize Türkiye’de bor, ham petrol ve doğal gazın bulunduğunu ve herhangi bir engelle karşılaşmaksızın çıkarılıp üretildiğini ve satıldığını gösteriyor. Acaba iddia edildiği gibi Lozan Antlaşmasına bağlı gizli maddeler veya eklerde doğal kaynaklarımızı aramamızı, bunlara ilişkin rezervleri saptamamızı engelleyen düzenlemeler var mıdır? Bu sorunun yanıtını vermek için var olup olmadığını veya var ise nerede olduğunu bilmediğimiz gizli düzenlemelere bakamayacağımıza göre elimizde sadece arama faaliyetlerine bakma seçeneği kalıyor.

Yukarıda değindiğimiz Bor Sektör Raporundaki veriler Türkiye’nin dünyada en büyük rezerve ve üretime sahip olduğunu ortaya koyduğuna göre Türkiye’nin bor rezervlerini belirleme, arama ve üretme konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadığı açıkça ortaya çıkıyor. Yine yukarıda değindiğimiz Ham Petrol ve Doğal Gaz Sektör Raporu’na göre son on yılda Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı tarafından açılan sondaj kuyusu sayısı 1.594 adettir. Mart 2016 itibariyle Avrupa’nın en fazla sondaj yapan ülkesi Türkiye’dir. Türkiye’de bu tarih itibariyle açılan aktif sondaj kulesi sayısı 28’dir. Türkiye’yi 19 kule ile Norveç ve 10 kule ile İngiltere izlemektedir. Petrol ve doğal gaz aramaları Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının yanı sıra yerli ve yabancı şirketler tarafından yoğun biçimde yapılmaktadır. Bu bilgi ve veriler bize Türkiye’nin ham petrol ve doğal gaz arama, saptama ve çıkarma konusunda herhangi bir engelle karşılaşmadığını gösteriyor.

Sonuç

Lozan Antlaşması’nın, doğal kaynaklarımızı aramayı engelleyici gizli maddeleri olduğu ve antlaşmanın 100 yıl süreli olması nedeniyle 2023’de yürürlükten kalkacağı, ondan sonra bizim bu kaynakları çıkararak hızla gelişmiş ülke konumuna geçeceğimiz biçimindeki iddiayı ele aldık ve inceledik. Lozan Antlaşması metnine ilişkin incelememizde; antlaşmanın süreli olduğuna ilişkin hiçbir düzenleme olmadığını gördük. Ardından antlaşma metninde yer almayan ve doğal kaynaklarımızı çıkarmamızı engelleyen gizli düzenlemeler olup olmadığını araştırmaya geçtik. Burada elimizde gizli metin vb olmadığı için doğal kaynaklarımızı arayıp aramadığımızı analiz etmeye giriştik. En kritik üç kaynak olan bor, ham petrol ve doğal gazı örnek olarak seçip devletin resmi raporlarından konuyu araştırdık. Bu araştırmalarımızda gördük ki doğal kaynaklarımızı yeterince arıyoruz ve bulduklarımızı devreye sokabiliyoruz. Yani bunları aramamıza engel olan hiçbir düzenleme veya başka bir engel söz konusu değil. 


Ve sonuçta bu iddianın sadece bir şehir efsanesinden ibaret olduğunu kanıtlamış ve tarihin çöplüğüne atmış olduk.  

nest...

oksabron ne için kullanılır patates yardımı başvurusu adana yüzme ihtisas spor kulübü izmit doğantepe satılık arsa bir örümceğin kaç bacağı vardır