japon tek öğün / 20 yaş genç görünmenin sırrı: Günde tek öğün yemek | Ayşe ARMAN Köşe Yazısı - Hürriyet Haberler

Japon Tek Öğün

japon tek öğün

60'larında 30'unda gibi genç ve sağlıklı

Japonlar neden uzun yaşar? Bir asırlık ömrü geride bıraktıktan sonra bile sağlıklı bir hayat sürebilen Japonların sırrı ne?

Aslında bu sır Japonların binlerce yıllık beslenme geleneğine dayanıyor. Bu gelenek çok sade ve basit: Yemek yemek için karnının guruldamasını bekle! Günde tek öğün tüket! Neden mi? Çünkü araştırmalar da gösteriyor ki açlık halinde aktive olan sirtuin geni hücreleri yeniliyor, adeta bedene gençlik aşısı yapıyor. Japonya'nın en popüler hekimlerinden olan ve Dış görünüş sağlığın göstergesidir diyen Yoshinori Nagumo bizzat kendisi bu sırrın ispatı. Çünkü bugün 63 yaşında olan Nagumo 30'lu yaşlarında bir genç gibi görünüyor.

İşte Nagumo'nun Sağlıklı ve Uzun Bir Ömür İçin Önerdikleri

Paketlenmiş gıdalardan, şekerden uzak durun.

Sebzeleri kabukları, kökleriyle tüketin.

Ailenize zaman ayırın.

Minnet duymayı unutmayın.

Erken yatın.

Devamı

Format:Kitap
Barkod
Yayın Tarihi
Yayın Dili:Türkçe
Baskı SayısıBaskı
Sayfa Sayısı
Kapak:Karton
KağıtHamur
Boyut X

Dünya Bizim Kültür Portalı

Nagumo tekniği uygulaması oldukça zor görünse de yazar herkesin bu tekniği tek seferde uygulamasını beklemiyor. Bir anda tek öğün beslenmeye geçmekten ziyade daha pratik uygulamalar öneriliyor bu kitapta. Öncelikle ve temel olarak zevk için değil sadece hafif doygunluk hissi için yemek yemeyi amaç edinmek gerekiyor. Sonra bu diyetin getirdiği zindelik ile zaten tek öğün yemeğe siz kendi isteğinizle geçeceksiniz, diyor kitabın yazarı.

Açlıkla aktive olan sirtuin geni gençleşmenin sırrını içinde barındırmaktadır.

Her şeyden bol bol yemenin sağlık getirdiği anlayışı artık eskide kalmıştır. Hayvanlar üzerinde yapılan beslenme miktarı konulu deneyde her öğünde yemek miktarı yüzde kırk azaltılan maymunun yaşı daha ileri olmasına rağmen öğünlerinde bol besin tüketen genç maymunlara göre daha zinde ve tüylerinin daha parlak olduğu görülmüştür. Bol besin tüketen genç maymunların bir kısmında kelleşme dahi görülmüştür.

Bu çalışma aynı zamanda dış güzelliğin iç organların sağlıklı çalışmasıyla alakalı olduğunu göstermektedir. İç organlar sağlıklı çalışıp kan dolaşımı daha iyi olduğunda cilt daha parlak olur ve bel incelir. Dış görünüşteki kötüye gidişler iç organlarda bir sorun olduğunun göstergesidir.

Yukarıda bahsedilen deneyin asıl kanıtladığı şey ise hücreleri yenileyen sirtuin geninin önemidir. Bu gen aç kaldıkça daha aktifleşir, bu gen aktifleştikçe de kendinizi daha enerjik hissedersiniz. Dış görünüşteki gençleşme belirtileri de bu gen sayesinde olur. Sirtuin geni hasar görmüş genleri de onararak daha uzun bir ömür vadetmektedir.

Sade öğün diyeti, tek öğün beslenme tarzına geçişte size yardımcı olacaktır.

Günde tek öğün beslenme tarzına geçmeden önce sade öğün diyetini uygulamakta yarar vardır. Bu diyet bir geçiş dönemi niteliğinde olacaktır.

Sade öğün diyetinde kalorileri saymak yerine yemek çeşidi ya da yemeğin miktarı sınırlandırılır. Yani, her zaman yediğiniz yemekleri yiyebilirsiniz; sadece onları her zamankinden daha küçük porsiyonlarla yemelisiniz.

Porsiyon miktarının kontrolünü elinizde tutabilmek için yemeklerinizi bebek mama tabağına ya da çorba kâsesine koymanız tavsiye edilmektedir. Yemeğin yanında yiyeceğiniz şeyler için de kahve tabağı kullanabilirsiniz. Ve en önemlisi ikinci tabak yemek almamak ve üç öğün yemeği de bu tabaklarla yemek. Doğal diyet demek kişinin ideal kilosuna sağlıkla kavuşması demektedir. Sade öğün diyeti de bunu amaçlamaktadır.

Bu diyetle kilo verdikten ve mideyi hazırladıktan sonra tek öğün beslenme tarzına geçilebilir. Bu tek öğünün hangi öğünün olacağı size kalmıştır, fakat çoğunlukla bu öğünün akşam yemeği olması gerektiği tavsiye edilir. Bu akşam yemeğinde ne isterseniz yiyebilirsiniz. Ne var ki temel besin maddeleri olan salata, fasulye ve yumurta odaklı beslenmek sizin için daha iyi olacaktır.

Trans yağ, şeker ve tuz uzak durulması gereken üç ana besin maddesidir.

Doğada iki tür yağ vardır. Bunlardan biri oda sıcaklığında katılaşan hayvansal yağlar, diğeri de oda sıcaklığında katılaşmayan bitkisel yağlar. Kanda da katılaşmaları zor olduğu için bitkisel yağların tüketilmesi sağlık açısından daha yararlıdır.

Yağların en zararlısı ise yapay olarak üretilen ve genelde hazır besinlerde bulunan trans yağlardır. Trans yağ asitleri doğada bulunmadığı için vücudumuz bu asitlerle ne yapacağını bilemez. Bu nedenle vücudumuza yarardan çok zararları dokunur. Kanser, diyabet ve bunama gibi birçok kötü hastalığın sebebi trans yağlardır.

Şeker ise ikinci uzak durulması gereken besin maddesidir. Şeker alımıyla kanımızdaki şeker oranı çok hızlı bir şekilde yükselir. Bu hızlı yükseliş art arda dört sigara içmenin yol açtığı tahribata eşittir.

Şeker kan damarlarının iç kısmına yapışarak damar sertliğine sebep olur. Karın bölgesi yağlanmasını arttırdığı için de diyabetin bir numaralı sebebidir. Diyabet, şekerli şeyleri yemeyi bırakamayan kişilere daha fazla kilo aldırmamak için vücudun geliştirdiği bir savunma taktiğidir.

Bu nedenle canınız şeker çektiğinde tatlı patates, mısır ve tahıl gibi nişasta çeşitlerini tüketmelisiniz.

Üçüncü uzak durulması gereken besin maddesi de tuzdur. Sağlıklı tuz diye bir şey yoktur. Çünkü hayvan ve bitkilerde bulunan doğal tuz insan vücudu için yeterlidir.

Tuz da tıpkı şeker gibi damar sertliğine yol açmaktadır. Mineraller tuzlardan değil deniz yosunu ve diğer deniz ürünlerinden alınmalıdır.

Tek öğün beslenmenin temel prensibi karın guruldamadan bir şey yememektir.

Tek öğün beslenmeye geçen kişinin ilk günü zor olabilir. Fakat imkansız değildir. Tek öğün beslenmenin ilk gününde mide hazımsızlık hissiyle uyanabilir. Bu durumda ya sakız çiğnenmelidir ya da dulavratotu çayı içilmelidir. Gün boyunca kafeinden uzak durulmalıdır. Eğer karnınız guruldarsa kahvaltı yapabilirsiniz.

Tek öğün beslenmede sonrasında uyku bastırdığı için öğle yemeğini es geçmek önerilir. Fakat öğle yemeği pas geçildiğinde akşam üzerine doğru yoğun bir açlık hissedilebilir. Bu yoğun açlık durumunda abur cuburlardan uzak durmak çok önemlidir.

Akşam olduğunda mideniz hala guruldamıyorsa bu öğünü atlayabilirsiniz. Aslında tek öğün beslenmenin altın kuralı karnınız guruldayana kadar yemek yemeyin.

Peki, karnımız neden guruldar? İnce bağırsak belli bir süre geçmesine rağmen hala yiyecek bir şey göndermezseniz motilin denilen bir hormon salgılar. Bu hormon midede yemek kırıntısı var mı yok mu araştırır. Bu araştırma sırasında karın kasıldığı için guruldama denilen olay meydana gelir. Bu esnada ghrelin denilen büyüme ve gençlik hormonu da salgılanır. Yani her mideniz guruldadığında aslında gençleşiyorsunuz demektir.

Beslenme yöntemlerinde en temel kural besinlerin zevk alarak tüketilmesidir.

Gün içinde yenilen yemeklerin çeşidini sayarak besin tüketme yöntemine “günde 30 çeşit” ve besinlerin renklerine göre sınıflandırılarak tüketilmesine “dengeli beslenme için günde 5 renk” yöntemi denmektedir. Fakat insanlar için yemek yeme eylemi bir zevk iken bu yöntemler bu eylemi bir görev haline getirmektedir. Görev bilinciyle yenilen yemeğin ise insan vücuduna bir yararı olmadığı tespit edilmiştir.

Tüm bu besin tüketme yöntemlerinin yerine “bütün olarak yeme” yöntemi önerilmektedir. Bu yöntemde; yavru sardalya, yavru karides, yavru mürekkepbalığı gibi deniz ürünlerini derisiyle, kılçığıyla, kafasıyla; meyveleri kabuğuyla, yaprağıyla, köküyle bütün olarak; tahılları da tam tahıl olarak tüketmeniz önerilir.

Sağlıklı beslenme için önemli olan vücut için gerekli besin maddelerini aynı oranda almaktır. Ayrıca zevk ile yenilen her yemeğin vücut için faydası olduğu söylenmektedir. Yani, en basit kural tükettiğiniz besinleri zevk ile tüketmenizdir.

Aşırı yemek yemenin temelde üç nedeni vardır ve neredeyse hepsi beyin ile ilgilidir.

Aşırı yemek yememizin temelde üç nedeni vardır. Bunlardan ilki yaşam kalitesini kafanıza çok takmadığınız için zevk adına sürekli yemek yemektir.

İkincisi glusit bağımlılığıdır. Glusit karbon, hidrojen ve oksijenden oluşan, birçok alkol işlevinin yanı sıra aldehit ya da keton gibi indirgen bir grupta taşıyan bileşendir. Beyin glusiti bir besin kaynağı olarak algılar. Bu nedenle kişi glusit tükettiğinde mutluluk hormonu salgılar. Ne var ki glusitin sadece belli bir miktarı vücutta depolanabilir. Yani sabah yediğiniz glusit öğlene kalmaz. Hemen acıkırsınız.

Glusit bağımlısı olup olmadığınız fast food tüketiminizle ölçebilirsiniz. Ya da sadece karbonhidrat tükettiğiniz öğünlerinizle… Glusit kanda şeker miktarını arttırır ve yağlar hiç yakılmaz.

Üçüncü neden ise açlık ve açlık hissi arasındaki farkı tam olarak ayıramamaktır. Örneğin, yalnızlık ıssız bir adada tek başına kalmaktır. Fakat aile ortamında sadece yalnız hissedebilirsiniz. Aynı şekilde, eğer karnınız guruldamadığı halde bir şeyler yeme ihtiyacı hissediyorsanız bu sadece açlık hissidir.

Yorumunuz Onaylanmak Üzere Gönderildi

Canan Karatay: Tek &#;ğ&#;n beslenmeye karşı değilim

Haberin Devamı

60’tan fazla tezi yayımlanan, kitapları Türkçe dahil pek çok dile çevrilen “Japonların Kadim Beslenme Sırrı”nı anlatan ünlü profesör günde tek öğün beslenmeyi öneriyordu. Kendisi 20 yaş daha genç gösteriyordu. Sırrı, günde bir öğün yemek. Sadece akşamları yiyor. Sabahları tereyağlı kahve içiyor, öğlen tuzsuz ve yağsız fındık-badem, akşam da canı ne isterse

Böylece açlık geninin sürekli aktif halde olmasını sağlıyordu. Ben de Canan Karatay Hoca’ya bu beslenme tarzı hakkındaki görüşlerini ve yazın neler yiyip içmemiz gerektiği konusundaki fikirlerini sordum

Canan Karatay: Tek öğün beslenmeye karşı değilim


-Günde bir öğün yemeğe ne diyorsunuz? Geçenlerde bir Japon profesörle röportaj yaptım. Aslında sizin tavsiye ettiklerinize benzer şeyler söylüyordu. “Sadece sabahları tereyağlı kahve, öğlen badem- ceviz akşam da ne istersen ye” diyordu Siz bu formülü nasıl değerlendiriyorsunuz?
-Hakikaten ileri yaşlarda bir öğün yeterli olabilir. Ama herkesin yaşına başına göre farklı miktarda öğün yemesi gerekir. Kimine göre iki öğün sağlıklıdır. İbni Sina bunu seneler önce söylemiş. “3 öğün hastalıktır!” diyor. Ben yeni bir şey de söylemiyorum. Ama şimdiye kadar ara öğün - mara öğün derken 6 öğüne kadar çıkardılar! Milleti enine genişlettiler! Hz. Muhammed de 2 öğün yerdi. “Hatta 2 öğün yiyin, ama az yiyin!” derdi sünnet olarak. Japon profesör, “Kahvenize, çayınıza tereyağ koyun!” diyor. Doğru. Ben de demiştim, ona da tepki göstermişlerdi. Oysa tereyağı, kremadır. Biliyorsunuz Kuzey ülkelerinde krema konur çaya da kahveye de. Bizde de eskiden konulurmuş Eğer vücudunuz kaldırıyorsa bir öğünle de tabii ki idare edebilirsiniz. Ama 2 öğüne ihtiyacı olanlar da olabilir. Ama eğer hamileyseniz, bebek besliyorsanız ya da lohusaysanız daha sık yiyebilirsiniz. Yani vücudunuzun fizyolojik durumuna, vücudunuzun ihtiyacına göre Ben bunu şöyle formüle ediyorum: Acıktığınız zaman yiyeceksiniz! Fizyolojik olarak mide sularının, mide enzimlerinin ve diğer hormonların kendini toparlaması için vakte ihtiyacı var. Yani hücrelerin tekrar şarj olması gerekiyor. Ona fırsat vermemiz lazım. Ara öğün yediğimiz zaman buna fırsat vermeden tekrar tekrar vücudumuzu yüklüyoruz. Ne hazım oluyor ne bir şey. Onun için şişkinlik, gaz, ishal ya kabızlık sorunları başlıyor


SEKS HORMONLARININ ANA MADDESİ D VİTAMİNİDİR
-Günde ne kadar yüzüyorsunuz?
-Her sabah 2 saat mutlaka yüzüyorum. Ama yüzmek derken pata pata yüzmek değil. Suya giriyorum, su cimnastiği gibi yere basmadan yürüyorum. Derinde yürüyorum yani. Şarkı söylüyoruz kardeşimle, şiir okuyoruz. Kuşlara, balıklara bakıyoruz. O sırada güneş doğuyor.

-Kaçta kalkıyorsunuz?
-5 buçukta kalkıyorum, hazırlanıyorum, 6’da sudayım. 8’e kadar yüzüyorum, sonra geliyorum biraz dinleniyorum, bir kahve içiyorum. Sonra tekrar eşimle gidiyoruz, saat de eşimle yüzüyoruz. Sonra misafir ya da arkadaşlar gelirse bir kere daha gidiyoruz. Toplarsanız saat sürüyor suda geçirdiğim günlük süre.

-Yazın en çok ne yemeli? Ve neleri asla yememeli?
-Yazın tabii ki su çok önemli. Tuzlu su önemli. Kaya tuzlu su yani. Yoğurt ve tuzlu ayran. Çok sıcak olduğu zaman zaten aşırı yenmiyor, ama peynir, yoğurt, süt, yoğurtlu semizotu, cacık gibi şeyler bol bol yenebilir. Kızartmalar tabii ki yenmeyecek. Hafif ızgaralar yapılabilir. Menemen çok güzel. En sağlıklı besin. Hem yumurta var hem tereyağ hem sebze. Bol bol menemen yenebilir. Yanında peynir olabilir. Tabii ki zeytin, zeytinyağı, tereyağı, bunlar çok önemli, salatalık, domates

-D vitamini neden bu kadar önemli?
-Neden mi bu kadar önemli? Aslında D vitamini, vitamin değil. Vücudun ürettiği önemli bir hormon. ’lerin başında A,B,C bulununca, bunu da keşfedince, ne ürettiği bilinmiyor ama bir madde olarak çıkıyor ortaya, “Buna da D diyelim!” diyorlar. Vücudumuzda elzem olan en önemli hormonların ana maddesi D vitaminidir. Hangi hormonların? Başta seks hormonları, üreme hormonları, östrojen, progestron, testosteron Bütün bunların ana maddesinde D vitamini vardır. Bilhassa cildimizde daha çok ürüyor güneş ışığıyla. D vitamininin yüksek olması vücudun bağışıklık sistemini de güçlendiriyor. Bu yüzden önemli ve gerekli.

#Canan Karatay#Beslenme#AYŞE ARMAN

LinkedinFlipboardLinki KopyalaYazı Tipi

Yazarın Tüm Yazıları

nest...

batman iftar saati 2021 viranşehir kaç kilometre seferberlik ne demek namaz nasıl kılınır ve hangi dualar okunur özel jimer anlamlı bayram mesajı maxoak 50.000 mah powerbank cin tırnağı nedir