aleviler namaz kılar mı diyanet / Alevîler canımızdır - HASAN CELAL GÜZEL

Aleviler Namaz Kılar Mı Diyanet

aleviler namaz kılar mı diyanet

Diyanet İşleri Başkanı&#;na Alevi dedesinden yanıt

Uğur Can Yalçınkaya / YURT

Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, CNN TÜRK canlı yayınında Hakan Çelik'in sorularını yanıtlayarak Aleviliğe ve Cemevlerinin statüsüne ilişkin yaptığı açıklamada, "Diyanet İşleri Başkanlığı olarak biz bütün vatandaşlarımıza hizmet götürme noktasında hareket ediyoruz. Alevi kardeşlerimiz Cemevleri'nde muhabbetlerini yapabilirler. Zikirlerini yapıyorlar zaten. Namazlarını da kılmak istiyorlarsa kılsınlar. Ancak  devletimizin üniter yapısı dolayısıyla Müslümanlar'ın ibadethanesinin cami olması münasebetiyle cami hem sünninin ibadet yeridir hem Alevi'nin ibadet yeridir. Muharrem ayının girmesi vesilesiyle Alevi kardeşlerimizle birlikte muharrem iftarları da yapıyoruz. Yurt dışında Alevi kardeşlerimizle hizmet edecek bazı dede isimli kardeşlerimizi de diyanet işleri başkanlığı olarak görevlendiriyoruz" ifadelerini kullandı.

'ALEVİLER NAMAZ KILMAZ'

Alevi Dedesi Baki Güngör Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş'ın bu sözlerini, "Aleviler namaz kılmazlar. Cemevleri'nde namaz kılınmaz. Sevgili canlar Sayın Erbaş bilgi cahili çünkü Alevi toplumununun sünniler gibi namaz kılmadığını aslında biliyor. Sayın Erbaş bu sözüyle asimilasyon politikasını  veya insanların bilincinin altına namaz kavramını mı yerleştirmeye çalışıyor?  Bu söyleminiz asimilasyoncu bir söylem ve Alevi toplumuna da hakarettir sayın başkan. Alevi toplumu sünniler gibi namaz kılmış olsaydı, zaten cemevlerinde olmazdı. Onlar da sünni toplumu gibi camilerde sizin içtihatınız gereği namaz kılarlardı. Alevi toplumunu namaz kılmak için camilere davet eden Sayın Erbaş,  ötekileştirmenin asimilasyon politikasının en üst ağzıdır. Çünkü Sayın Erbaş Diyanet İşleri Başkanı'dır. Diyanet İşleri Başkanı kendi diliyle, kendi ağzıyla Alevi  toplumunu asimile etmek için bu söylemlerde bulunuyor. Bunlar size yakışmadı sayın başkan. Çünkü siz sözde okumuş mürekkep yalamış biri olarak ve bugünde sünni toplumunun Hanefi mezhebinin gerekleriyle kurulan Diyanet İşleri Başkanlığı'nın en üst tepesindesiniz" diyerek eleştirdi.

'ASİLEME ETME, ALEVİLERİ ÖTEKİLEŞTİRME AĞZIDIR'

Baki Güngör, "Bu sözler ne gerçekçidir ne de hakikattir güzel canlar. Cami Alevi toplumunun ibadet yeri değildir . Cami sünni toplumunun ibadet yeridir. Bize Kuran'da İslam'ın ibadet yeri camidir diye bir ayet gösterin Kuran'ı Kerim'de cami kavramıyla alakalı herhangi bir söylem bulunmamaktadır. Fakat Kuran'ı Kerim'de mescitler ve mescit kavramı yer almaktadır. Cami sünni toplumunun mescididir. Cemevleri Alevi toplumunun mescididir. Size şunu açıkça ifade ediyoruz; camiler Alevi toplumunun ibadet yeri değildir.  Alevi toplumunun ibadet yeri inanç önderleriyle ibadet ettikleri aynı zamanda sosyal kültürel bütün çalışmaların olduğu cenazelerinin kalktığı lokmalarının piştiği fakir ve yoksulların ihtiyaç sahiplerinin doyurulduğu cemevleridir. Camiler bugüne kadar bizim ibadethanemiz olmadı bundan sonrada olmayacakdır. Peki Erbaş'ın bu söylemi neyin ifadesi? Alevi toplumunu camiye çekerek asimile etme Alevi toplumunu ötekileştirme ağzıdır. Sayın Erbaş biz sizin inancınıza saygı duyuyoruz ama Diyanet İşleri Başkanı olarak Alevi toplumunu asimile etmek  ötekileştirmek  için bir takım söylemlerde bulunuyorsunuz" dedi.

HELAL LOKMA

Alevilerin Diyanet'in iftarına ihtiyacı olmadığını belirten Baki Güngör, "biz kuru ekmeğimizle bu halkın lokmalarıyla iftarlarımızı veya oruçlarımızı açarız. Biz oruçlarımızı kendi elimizin emeğiyle alnımızın teriyle  gözümüzün nuruyla kazandığımız helal kazanılmış lokmalarla açarız. Biz kimsenin vergilerini alıp yemeyiz. Bugün alınan vergilerde Alevi toplumunun da hakkı olduğunu unutmamamız gerekir" açıklamasında bulundu.

PASAPORT ALAN DEDELERE ÇAĞRI

Öte yandan Alevi Dedelerinin küçümsendiğini ifade eden Güngör, yurt dışında Alevi kardeşlerimize hizmet edecek bazı dede isimli kardeşlerimizi Diyanet İşleri Başkanlığı olarak görevlendiriyoruz açıklamasında bulunan Ali Erbaş'a, "dede isimli ne demek? Alevi toplumunun inanç önderleri rehberdir, pirdir, mürşittir  ve Alevi toplumunun ağzında kutsaliyet kazanmış dede kavramıyla ifade edilir. Bizim sizin hizmet pasaportunuza bizim sizin gri pasaportunuza ihtiyacımız yok. Alan dedelere de buradan bunu düşünerek almaları gerektiğini ifade ediyorum. Diyanet'in hizmet pasaportunu alan dedeler Diyanet İşleri Başkanı diyor ki 'dede isimli' Lütfen bizi tanımayan bir kurumun pasaportunu kullanmayın. Bizim kimliğimizi reddeden Diyanet İşleri Başkanlığı'nın gri pasaportunu alıp Avrupa'ya veya başka yerlere  gidip hizmet etmeyin. O kurumlar size davetiye yollasın. O davetiyeyle konsolosluğa başvurun. Vizenizi alın sonra hizmetinizi yapın" çağrısında bulundu.

fazla oku

Alevilik asimile mi ediliyor?

Bu soru yıllardır Alevilerin gündeminde. Sorunun yanıtı ise muhtelif.

Alevilerin asimile edildiğini savunan kesimler, bir yandan Cumhuriyet’in ilanı ile birlikte Alevi nüfusun devletin bilinçli politikalarıyla asimile edildiğini savunurken, bir yandan da Kemalizm ve sosyalizm ideolojileri içinde Aleviliğin özünün yok edildiğini söylüyorlar.

Aynı kesim ayrıca Alevilik ile ilgili son asimilasyon tehlikesinin İran bağlantılı Şiileşme olduğunu öne sürüyor.

Pek çok Alevi dedesinin, İran ve Irak’a götürülerek ‘Şii misyonerlere dönüştürüldüğünü öne süren bu kesimin en önemli eleştirisi, Aleviliğin İslamileştirilmesine dair.

Şiileştirme eleştirisine maruz kalan kesim ise, bütün Alevilerin aslında Şii olduğunu ve “Ali’siz Alevilik” diye bir nitelemenin yapılamayacağını söylüyor.

Independent Türkçe olarak, Alevilik araştırmacıları, kanaat önderleri ve Şii camiadan önemli isimlerle ‘asimilasyon’ meselesini konuştuk.

Anadolu’nun önemli bir Alevi merkezi olan ve hatta ’de yaşanan Çorum Katliamı ile Alevi-Sünni geriliminin de merkezlerinden biri olan Çorum, yaklaşık 20 yıldır Alevilerin ağır ağır da olsa Şiiliği keşfettikleri bir kent.

Bu konuyla ilgili araştırma yapan Hitit Üniversitesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Mustafa Onur Tetik, haber dosyamızın ilk konuğu. Nail Elhan ile birlikte yaptıkları Alevilerde Şiileşme araştırmasına dair sorularımızı yanıtlayan Tetik’in ilk tespitleri şöyle:

Çorum’da yoğunlaşmış Şiileşmiş bir Alevi topluluk var. Biz bu konuda İran’ın bir rolü olup olmadığına dair bir araştırmaya başladık, ancak daha sonra Çorum’la sınırlı tutmamaya karar verdik. Çorum’da eski SHP milletvekili Cemal Şahin’in oğlu, Teoman Şahin’le başlayan Şiileşme şimdiye kadar kişiye ulaşmış durumda. Dindar bir yaşam sürdürüyorlar.

mustafa onur tetik funduszeue.info

Araştırma ilerlerken Şii bakış açısının Aleviliği tanımadığını, Aleviliğin özgün kimliği hakkında bilgi sahibi olmadıklarını tespit ettiklerini söyleyen Tetik şöyle devam ediyor:

Onları da kendilerinden gördükleri için, Aleviliği tarihsel olarak çeşitli sebeplerden dolayı tamamlanamamış Caferilik olarak görüyorlar. Ve Aleviliklerde bir fıkıh olmadığına inanıyorlar, bunun dışında aralarında bir fark yok kendilerince.


Alevilerde dindarlaşma eğilimi başladığı zaman Şiileşmenin doğal bir gelişim izlediğini söyleyen Tetik, Caferi gruplarının da kendi aralarında Alevilere bakış açılarının değişebildiğini de söylüyor. Ancak bir tolerans diline de dikkat çekiyor:

Alevilerin ibadete mesafeli yaklaşımlarını toleransla yaklaşıyorlar ancak Sünnilik ve Şiilik dışında özgün bir Alevi kimliğinin varlığı konusunda sıkıntıları var, bunu kabul etmiyorlar.


Şiilerin Alevileri, “Caferilerin ibadet etmeyen hali” olarak gördüklerini söyleyen Tetik; bir bilim insanı olarak bu bakışı doğru bulmadığını, çünkü bu bakışın özgün Alevi kimliğini göz ardı ettiğini belirtiyor. Dr. Tetik, Şiileşmedeki İran bağına dair ise şu yorumu yapıyor:

İran’ın kamu diplomasisi TİKA gibi değil, daha istihbari. O yüzden bunu somutlaştırmak oldukça zor. Ancak bu grupların İran’a bakış açısı haliyle olumlu.  Kendileri İran’la politik bağı reddediyorlar. Yine de bu gruplar aracılığıyla Alevi dedelerinin İran ve Irak’a götürüldüğünü ve İran’dan buraya mollalar getirildiğini biliyoruz. Bir inancın mensupları otomatikman tebliğcidir, ancak bunların ne kadarı İran’la bağlantılıdır, ne kadarı Caferilerin kendi tebliğ faaliyetidir, bilmiyoruz. İran tarafından bakarsak, İran’ın burayı işlenebilir, devşirilebilir bir alan olarak gördüğü kesin. Caferi gruplar arasında ise İran’a mesafeli olanlar da var, İran’a müzahir olanlar da.


Peki Şiilik gerçekten bir tehlike mi?

Tetik’e göre bu sorunun yanıtı ‘hayır’. Buna gerekçe olarak da, dünyada küresel olarak sekülerleşme eğilimin daha fazla olduğunu söylüyor.

Bu yüzden Aleviler açısından Şiileşmeyi yakın gelecekte bir risk olarak görmediğini söyleyen Tetik şöyle konuşuyor:

Buradaki Şiiler gücü elinde tutmuyorlar, o yüzden bir gönüllü asimilasyon dışında bence böyle bir risk yok.

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Devletin, Şii grupların Alevileri devşirme politikasına yönelik yaklaşımını ise “Devlet Alevilerin Şiileşmesini istemez” diye yorumluyor:

Devlet Caferileşmeyi şu anda büyük bir tehdit olarak görmüyor. Hatta bir Diyanet yetkilisinin, ‘Alevilerin Alevi kalmasını tercih ederiz’ dediğini de biliyoruz.


“Makbul Alevilik Bir Asimilasyon Modeli” ve “Alevi İnanç Kırımı” kitaplarının yazarı Özcan Öğüt ise, Alevi asimilasyonunu Sünni sistem dışarıdan yapmaya çalışsa da, en can alıcı tehlikenin Alevilerin mabedinde inanç yürütücüleri tarafından gerçekleştirilmeye çalışılan Şii kuşatması olduğunu düşünenlerden.

Bunu “Şii ablukası” olarak niteleyen Öğüt, önlemler alınmazsa bir inanç kırımının gerçekleşeceğini düşünüyor.

ozcan funduszeue.info

İran’ın 90’lı yılların sonlarından itibaren başlattığı çalışmalarla Şiacı Alevilerin ortaya çıktığını söyleyen Öğüt şu bilgileri veriyor:

“Bu süreçteki asimilasyon çalışmaları; ’li yıllardan itibaren başta İstanbul, Ankara, İzmir, Tekirdağ, Çorum ve Adıyaman gibi iller olmak üzere Türkiye’de Alevi nüfusun yoğun olduğu birçok yerde tabela Alevi dernek ve vakıfları kurdurtarak yeniden kendini göstermiştir.” Bu süreçten sonra bazı Alevi dedeleri, yazarlar ve kurum temsilcilerinin İran’a gitmeye başladığını anlatan Öğüt şöyle devam ediyor:

Devrim muhafızlarından İran Şiilerinin dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’e kadar Şia’nın çekirdek kadrosuyla çeşitli temaslarda bulunuldu. Yüzlerce Alevi dedesi ve cemevlerinde Alevi yol hizmeti yürüten kişiler, İran ve Irak’taki Şia’nın kutsal mekânlarına gönderilmişlerdir. Bir kısmı da İran’ın Kum şehrinde Şia öğretileri doğrultusunda yetiştirilip dönüştürülerek, Şia’nın misyonerlik faaliyetlerinin tebliği için Türkiye’ye gönderilmiştir. Alevilik adı altında gerçekleştirilen Şia’nın tebliğ faaliyetleri ekseriyetle cemevlerinde ve Alevilerin sosyalleşme mekânlarında aktif bir şekilde yürütülmüştür.


Günümüzde Şiacı grupların dönüştürme faaliyetlerinin aktif bir şekilde devam ettiğini söyleyen Öğüt “İsimlerinin önlerine koydukları unvanlarla kendilerini ekseriyetle “Seyyid” olarak tanımlayan bu grupların Aleviliği dönüştürme çalışmaları, Dersim ve Erzincan gibi Alevilerin köken coğrafyalarının yanı sıra Alevilerin yoğun yaşadıkları İstanbul, Ankara, İzmir ve Tekirdağ gibi çeşitli büyükşehirlerde de günümüzde halen aktif bir şekilde devam etmektedir” diyor. Bu kesimlerin “Alevilerde ramazan orucu vardır” başlığı ile Şia ezberlerini savunan bir yazı yayınladıklarını da belirten Öğüt, “Bunlar içerisinde İran’a gidene kadar Alevi Cemlerinde zakirlik yapan ama İran’dan döndükten sonra Alevi ritüellerini beğenmeyip radikal Şiacılara dönüşen örnekler de mevcuttur”  diyor.

Şiacı misyonerlerin Alevilik ve Şiiliği aynı göstermek amacıyla, yılın belli zamanlarında İran ve Irak’taki Şiilerin ve Safevilerin kutsal mekânlarına çeşitli geziler düzenlediklerini belirten Öğüt iki inancın birbirinden tamamen farklı olduğunu anlatıyor:

Şiilikle Alevilik arasındaki farklar, Sünnilikle Alevilik arasındaki farklardan az değildir. Bu anlamda camide ibadet, ibadette imamların cemaate öncülük etmesi, ibadetin namaz (rükû ve secde) şeklinde gerçekleşmesi,  ezanla ibadete çağrı, harem-selamlık ayrımı, muta nikâhı, çok eşlilik, kadınların örtünme zorunluluğu ve kadına bakış açısı gibi temel konular başta olmak üzere, Alevilikle hemen hemen hiçbir ortak noktası bulunmayan geleneksel Ortodoks İslam’ın kalıpları içerisindeki Şiiliği, Aleviliğin özü olarak pazarlamak için son zamanlarda çok yoğun bir çaba sarf edilmektedir.


“Şiacı misyonerlerin” Alevilere Ramazan orucunu dayattığını, “tarikat namazı” adı altında namazlı cemler organize ettiğini, cemevlerinde Kuran kursları açtıklarını, cemlerde kadınlara başörtüsü dağıttıklarını ve erkek-kadın ayrımı olmayan Alevilikte insanların haremlik selamlık olarak ayrıldığını söyleyen Öğüt şöyle devam ediyor:

Şiacıların İslamcı Alevilik tezleri hiçbir gerçekliğe uygun değildir. Böyle yaparak Aleviliğin bütünsel hümanist yaşam felsefesini dar çatıların altına zoraki sığdırma çabalarıyla Şiiliğe uydurmaya çalışıyorlar. Oysa Aleviliğin Hak ve Hakikat yolu için asıl önemli olan ne kadar İslami olduğunuz değil, ne kadar insani olduğunuzdur.


Alevilerin Ehlibeyt sevgisinin dönüştürücü bir zaaf olarak kullanılmaya çalışıldığını ileri süren Öğüt, Alevi mabetlerinin bir Truva atı gibi kullanıldığını öne sürüyor:

Alevi postuna bürünen Şia’nın içeriden kuşatan asimilasyonu, bazı molla zihniyetli sözde dedeleri ve İslamcı Alevi kurumlarını Truva atı olarak kullanarak en sinsi şekilde ilerlemektedir. Asimilasyonu direkt mabedin içerisinde başlatmalarından ötürü ortada suiistimal ettikleri ciddi bir boşluk var demektir.

kitap funduszeue.info

Alevi asimilasyonuna ilişkin kapısını çaldığımız bir diğer isim ise yazar Ayhan Aydın.

Alevi gelenekselliğine ilişkin pek çok kitaba ve saha araştırmasına imza atan Aydın; Osmanlı’da katliamlar yaşayan ve o yüzden kırsal alanlarda yaşamayı tercih eden Alevi toplulukların, Cumhuriyet’le de kaderinin değişmediğini söyleyerek başlıyor sözlerine.

Cumhuriyet döneminde Alevi-Bektaşi topluluğunun inançlarını ve kültürlerini inançlarının yasaklandığını hatırlatarak, tarihli Tekke ve Zaviyeler Kanunu ile Alevi ocaklarını kapattığını anımsatarak devam ediyor:

Dolayısıyla bugüne değin hayata geçirilen uygulamalar devlet eliyle bir asimilasyonun hayata geçtiğini öncelikle olarak söyleyebiliriz.


Alevilerin, Cumhuriyet’in laiklik ilkesi nedeniyle ‘laisizm, Kemalizm, CHP’lilik’ gibi etiketlerle anıldığına dair sorumuza ise şu yanıtı veriyor, Aydın:

Bu da bir asimilasyondur. Alevilerin laik olmasını, sanki laikliği bir dinmiş gibi sunmak bambaşka bir politikadır. Ama pek çok araştırma da ortaya koyuyor ki, Aleviler cemlerini Cumhuriyet döneminde bile gizli saklı yapmıştır. Sahada halkla, dedelerle yaptığım 3 bine yakın söyleşi var ki, bu söyleşiler Alevilerin Cumhuriyet döneminde bile kendini güven içinde hissetmediğini ortaya koyuyor. Alevi köylerine zorla yapılan camiler bunun bir örneğidir. Alevi köylerine götürülmeyen hizmetler bunun kanıtıdır. Yani tıpkı Osmanlı döneminde olduğu gibi, Cumhuriyet döneminde de devlet mekanizmasına göre Alevi olmak kötü bir şey.


Ayhan Aydın, sonrası özellikle Alevi nüfus içinde örgütlenen sosyalist hareketlerin inancın gelişimi yönünde teşkil ettiği engeli ve bunun sonucunda gelişen asimilasyonu ise şöyle değerlendiriyor:

Sosyalist hareketlere saygı duyuyorum fakat bir bütün olarak baktığımız zaman Türkiye’de sosyalist sol hareket Alevi gerçeğini tam anlayamamıştır, kabul etmemiştir. Bir kısmı Alevileri gerici olarak nitelemiştir, çünkü bu kesime göre inanç varsa bu gericiliktir. Sosyalist hareket içindeki bazı gruplar ise, biraz daha kurnaz davrandılar. Alevi gençlerinden kendilerine katılanlardan hareketle Alevi kitlesini kullanma yolunu tercih ettiler. Dolayısıyla bu kitleyi istismar ettiler. Geri kalan azınlık bazı grup ve Hikmet Kıvılcımlı gibi isimlerin ise, Aleviliği çok önemsediğini biliyoruz.


Yazar Aydın, Şiileşme riskine karşı da tespitler yapıyor:

Bana göre Alevi kurumlar ve Alevi aydınlar, İran ve Şiilik etkisini hala tam anlamıyla ciddiye almıyorlar. Bu büyük bir açmazdır ve Aleviler sınıfta kalmıştır. Alevi aydınlar hala Aleviliği tanımlama derdindeler ve halka hikâye anlatıyorlar. Biz Alevi yazarlar olarak Şiiliği bilmiyoruz, bunu açıklıkla söylüyorum, bunu araştıran da yok. İkincisi olarak kurumlarımız Aleviliğe hizmet etmiyor, yozlaşmanın ana yapılarına dönüşmüş durumda. Dolayısıyla asimilasyon süreçleri, bu kurumların etkisizliğinin üzerinde yükseliyor. O nedenle istisnasız bütün Alevi kurumları asimilasyona açıktır, bu Şii asimilasyonu da olabilir, Marksizm üzerinden Aleviliğin inançsızlaştırılması da olabilir. Bunun nedeni, Alevi kurumlarının inanç değerlerine uygun faaliyet yürütmemesi.


Şiiliğin İran’ın ‘her şeyi’ ve adeta ‘silahı’ olduğunu söyleyen Ayhan Aydın; “Şiilik İran’ın avazı çıkana dek bağıran ağzı, eli, kolu, silahı, hırsıdır” diyor ve Şiilikte takiyyenin varlığına da dikkatini çekiyor.

Takiyye yöntemi Alevi kitlesini çeken en önemli sarmaşık. İran bu konuda çok ciddi çalışıyor. Azerbaycan ve Gürcistan’da İran Şiiliğinin ne kadar etkisi olduğunu duyuyoruz. Bu iki ülkenin yanı sıra Balkanlarda da, İran konsoloslukları misyoner gibi çalışıyor. Burada Bektaşi tekkelerine kadar girmiş durumdalar.

ayhan funduszeue.info

İranlı görevlilerin gittikleri her Alevi topluluğuna ‘Aynı Ali’yi seviyoruz’ düsturuyla yaklaştığını anlatan Aydın; “İğnenin ucu kadar bir benzerlik bile takiyye yetiyor” diye konuşuyor:

Bizim bilinçsiz, bilgisiz, paraya muhtaç, ezilmiş, yükselmek isteyen, kendi pirini-ocağını tanımayan yığınlar bu inanç eksikliğini bir yerden gidermek istiyor. İran bu yollarla Türkiye’deki Alevileri keşfediyor, Balkanlardaki Bektaşileri keşfediyor.


İran Şiiliği ile Aleviliğin hiçbir ortak noktası olmadığını, Şiilikte üç vakit namaz, Ramazan orucu gibi ibadetlerin olduğunu anlatan Aydın “Bizim Aleviler bilmez ama İran Şiileri kesinlikle muharrem orucu tutmazlar. Yüzyıllarca İmam Hüseyin için gözyaşı döküp oruç tutan bizim Alevi-Bektaşi kitlesine sormak lazım, siz mi bu kadar şuursuzlaştınız, başınızdaki dernekler mi?” diye soruyor. İran ve bağlantılı kesimlerin, Alevileri yıldır devşirmeye çalıştığını öne süren Aydın bunun yansımalarını şöyle anlatıyor:

Bütün cemevlerini gezin, hepsinde Şii yayınlarını görürsünüz. Bizim kurumlarımız, belediyelerin imarethaneleri gibi çalıştığı için bunun farkında değiller. Sadece yayınlar değil, cemevlerine geliyorlar, genç dede adaylarını İran’a götürüyorlar. Böyle bir şebeke ile karşı karşıyayız.


Ehlibeyt Âlimleri Derneği Genel Başkanı Kadir Akaras, Öğüt gibi isimlerin eleştirilerine muhatap olan kesimden. Akaras; Şiilik, Alevilik ve Caferilik arasında hiçbir fark olmadığını belirterek başlıyor sözlerine ve devam ediyor: 

Şiilik, Aleviliği de Caferiliği de barındırır. Ali taraftarlarına genel olarak Şii denir. Bunların bir kısmı fıkıh olarak Caferidir, bir kısmı Alevidir, bir kısmı İsmaili’dir, Zeydi’dir.


Iğdır Azerilerinden olan Kadir Akaras, Türkiye’deki Aleviliği şöyle tarif ediyor:

Türkiye de tüm Ortadoğu ülkeleri gibi mozaik bir yapıya sahiptir. Bu türden yapıların siyasi, kültürel ve inanç bağlamında değerlendirilmesinden yanayım. Siyaset mekanizmasının, insanların inancını ve kültürünü yaşamasını garanti etmelidir. Maalesef Türkiye’de geçmişten günümüze kadar devam eden bir baskın inanç ve siyaset vardır. Kendisi gibi olmayanları dönüştürmek isteyen bu baskın kültürün etkisinde Aleviler, kimi zaman farklılık gösterseler de, köken olarak tamamı Ali taraftarıdır.


‘Ali’siz Alevilik’ kavramının kendi içinde tezat teşkil ettiğini söyleyen Akaras, “Hem Alevilikten bahsedip hem de Ali’sizlikten bahsetmek imkânsızdır” diyor. Bazı Alevilerin fıkıh anlamında ehlibeytin fıkhına uymadığını, ancak bunun her inançta da görülebilen bir durum olduğunu dile getiren Akaras “Her Hıristiyan ya da her Sünni de inancının gereğini yerine getirmeyebiliyor” diye konuşuyor.

Ehlibeyt Alimleri Derneği olarak, baskın kültürün kendi inançlarını dönüştürme politikalarına karşı direnmek için faaliyet yürüttüklerini anlatan Kadir Akaras “Camilerimizi yaptırma-yaşatma, camilerimize hoca temin etme, hocalar arasındaki diyaloğu sağlama gibi çalışmalarımız var” diyor.

İnanç merkezi olarak camiyi tarif ediyor ve namaz kıldıklarını söyleyen Akaras’a, Alevilerin inanç kurumu olarak cemevini gördüklerini ve namaz gibi ibadetlere mesafeli olduklarını hatırlatınca şu yanıtı veriyor:

Ali taraftarlığının temel inanışları vardır. Allah’ın tek olduğuna, kıyamet gününe, Hz. Muhammed’in peygamber olduğuna, 12 imamın peygamberin vasileri ve halifeleri olduğuna inanmaktır. Bu konuda Alevilerin ve Caferiler arasında hiçbir fark yoktur. Ancak yaşam biçimi olarak yani fıkıh olarak, kişilerin tercihi önemlidir. Namaz, oruç,  hac bize göre farzdır ama bunu ehlisünnette de yapmayan var. Alevi toplumu Osmanlı’dan günümüze uzanan baskıların etkisiyle, içine kapanmış bu farzlardan uzak kalmıştır. Ancak bunu inkâr etme noktasında değillerdir. Biz cemevine karşı değiliz, toplum kendisini nasıl tanımlıyorsa siyaset mekanizması da bu tanıma uygun o kesimin hukukunu korumalıdır. Ayrıca hem cami hem de cemevi toplanma yeri anlamına gelir zaten. Bizim için bu türden ibadetler teferruattır ve Aleviliğin İslam dışı olarak tarif etmekten daha büyük bir haksızlık ve zulüm yoktur.

kitap funduszeue.info

Aleviliğin tarihsel olarak Şii olduğunun belgelerle kanıtlandığını ileri süren Akaras, Caferiler ile Aleviler arasında mesela kadınların örtünmesi ile ilgili farka dair sorumuza ise şu yanıtı veriyor:

Bizim inancımızda kadın hiçbir zaman dışlanmamıştır. Cenaze namazlarına, Cuma namazlarına katılır, cami ve mescitlerinde günlük namazlara kadınlar da iştirak eder. Kadın-erkek ayrımı söz konusu değildir. Evet, giyim kuşam tarzında bir kapalılık vardır ama bu kapalılığın ölçüsü de kişiye göre değişebilir. Çarşaf mıdır, pardösü müdür, türban mıdır kişinin kendi kararıdır. Biz diyoruz ki, kadın ve erkek sadece maddesel olarak toplumda yer almamalıdır. Cinsel çağrışımlar olmamalıdır. Bunu her iki cins için de söylüyoruz. Herkesin İran ya da Arabistan’daki giyinme mecburiyeti olmayabilir ama toplumun kültürüne uygun giyinmesi de gerekir. Kadını sosyal hayatın oyuncağı haline getirmemek gerekir.


Akaras Alevi ileri gelenlerini İran’a götürme ve onları Şii misyonerlerine dönüştürecek eğitimler aldırma eleştirilerine ise ‘turistik gezi’ tabiriyle yanıt veriyor:

Bakış açısı çok önemli. Burada kötü bir niyet var. İnanç turizmi diye bir şey var. Aleviliğin ulu ozanlarından Şah Hatayi’nin mezarı Erdebil’de (Şah İsmail), Hacı Bektaş Veli Nişabur doğumlu. Buralardan nasıl kopulabilir ki? İnanç turizmini elbette teşvik ediyoruz. İmam Hüseyin’in anma törenlerinden pek çok kutsal mekâna gidilmesini teşvik ediyoruz. Bunu sadece Türkiye’de değil, Azerbaycan’da da yapıyoruz. 12 imamın türbeleri İran ve Irak’tadır, buralara gitmekten daha doğal bir şey yok. Bu inanç turları düzenleniyor ve düzenlenmesi gerekir. Ama bu iddia sahiplerine sormak istiyorum, Aleviler o kadar mı akılsız ki, üç gün gidip gelmekle Şii olacaklar?


Bu sorusundan hareketle “Alevileri Şiileştirmek mi istiyorsunuz ya da Alevileri yola mı getirmek istiyorsunuz” sorumuzu da şöyle yanıtlıyor:

Aleviler yoldan çıkmamıştır ki, yola gelsinler. Ama insanlar birbirlerinden etkilenir, bu kaçınılmazdır. O yüzden Alevileri Şiileştirme iddiası tek kelimeyle iftiradır. Bu iddialardan fazlasıyla rahatız. Bu konuda özel bir çabamız yok, böyle bir çabayı da doğru bulmuyoruz. Çünkü ben eğer birilerini etkileyip Şiileştirmek istiyorsam, Sünnilerin de beni Sünnileştirmesini meşru görmüş olurum. Bence inançlar birbirini tolore etmelidir, asimile değil.


On İki İmam Sosyal Dayanışma Eğitim ve Kültür Derneği başkanı ve “Alevi İslam’ında İnanç ve İbadetler” kitabının yazarı Sefer Akkuş, ilahiyat eğitimini İran’da almış bir isim. Seyyid bir aileden geldiğini söylüyor ve o yüzden bu unvanı kullanıyor. Alevi sözcüğünün manasının bizzat Hz. Ali soyundan gelenlere verildiğini ileri süren Akkuş; bu sözcüğün Arapça “Aliyy” isminden meydana geldiğini ve “Aliyy” isminin son harfinin “ya” harfi olması nedeniyle Alevi kelimesine dönüştüğünü söylüyor:

Alevi hem Hz. Ali soyundan olan kimselere Seyyidlere denir hem de Hz. Ali’nin taraftarı dostu izleyicisi olan kimselere denir. Tarih kaynaklarına baktığımızda Alevi isminin Seyyidlere verildiğini görüyoruz. Alevi kavramı son yıl içerisinde herkese verilen bir kavram olmuştur. Ehlibeyt taraftarları için Osmanlı arşivi kayıtlarında da yazıldığı üzere Rafizi, Şii, Kızılbaş, İmamiye, Caferi, Mülhit vs gibi isimler verilmiştir ki, bazıları bizim kendimize verdiğimiz isimlerdir bazıları da bizleri dört mezhep harici ve İslam dışı kafir gören ve hakaret için veren saltanat için kendi evlatlarını bile katleden ve fetva veren Yavuz ve Kanuni döneminin şeyhülislamları kadıların marifetidir.

sefer funduszeue.info

Cemevlerinin son 25 yılın ürünü olduğunu söyleyen Akkuş; Alevilerin esas ibadet merkezlerinin tekke ve cami olduğunu söyleyerek sözlerini şöyle sürdürüyor:

İnancı yok sayılan ve türbe dergahlarına el konulup asimile ile camiye davet edilen Alevi toplumu bunu kabul etmemiş ama ibadet edecek mekan ve âlimleri de olmadığından sonradan yapılan 25 yıllık cemevleri bu sorunu içinden çıkılmaz hale getirmiştir. Eğitimsiz, bilgisiz birçok insan bu yüzden namazını ve orucunu öğrenememiştir. Lakin araştırıp öğrenen ve istisna bazı dergâh ve cem evlerinde orucunu tutup namazını kılan Aleviler az da olsa günde güne çoğalmaktadır.


Bazı dedelerin Alevilere namaz ve orucun Alevilikte olmadığını söylediğini belirten Akkuş; bu konuda hayli sert konuşuyor:

Maalesef ismi sadece dede olduğu halde bilgi birikimi olmadığı halde posta oturup din adına ahkâm kesen insanlar yüzünden toplumumuz bilgi kirliliği ve karmaşası yaşamaktadır. Oysa hepimizin eğitimi Kuran ve Ehlibeyt bilgileri, ilim ve irfanları çerçevesinde olmuş olsa idi bugün toplumumuzda bu ayrılıklar, başka fikir ve düşünceler bu kadar olamazdı.


Anadolu Aleviliği kavramına da karşı çıkıyor, Akkuş ve Aleviliğin Şiilik ile anlamdaş olduğunu ve Anadolu’ya hapsedilerek, Şiadan uzaklaştırıldığını öne sürüyor:

Anadolu Aleviliği tabiriyle toplumumuz, Ehlibeyt inancından uzak tutuldu. Anadolu’ya hapsedilen Alevilik inancı, bağlı olduğu mektep ve inançtan koparılınca ‘Alisiz Alevilik’,  başka bir din, Luvilik, Hititler, İslam’dan önce var olan bir inanç gibi saptırılmış sözler ve yollar ortaya çıkarılarak Aleviliğe büyük darbeler ve zararlar verildi.


Almanya’da kabul edilen Aleviliğin başka bir din olduğu şeklindeki yasaya da tepki gösteriyor Akkuş ve “Alevilik, İslam’ın kendisidir” diyor:

Kuran ve Ehlibeyt inancı yerine birçok kültürü inanç diye, ibadet diye toplumumuza inandıranlar ve inandırmaya çalışanlar buna sebep olanlardır. Aleviliği Anadolu’ya hapsettirmek isteyen karanlık odaklar Alevilerin oralara gidip yollarını öğrenmelerini, Alevi türbelerini görmeyi ve Alevi Seyyidler ile tanışıp, ilim adamlarından bilgi alıp bilinçlenmelerini istememişlerdir. Hatta bazı ateist, inançsız, sol ideoloji, kendini Alevi gösteren bazı örgütler; o türbelere ziyarete gidenleri haber sitelerinde paylaşıp işte “İrancı, Irakçı, Aleviler Şiileşiyor” gibi saçma yazılarla sanki Aleviler Şii düşmanı imiş gibi gösteriyor.


Alevilerin İran ve Irak kentlerinin bir devşirme merkezi olarak kullanıldığına dair iddiasına karşı çıkıyor ve Alevi dedelerinin ve gençlerinin İran ve Irak’a gitmesini savunuyor:

Hz. Ali’ye talip olan, taraftar olan Şii/ Alevi olanların o türbeleri ziyaret etmelerinden daha doğal ne olabilir? Derneklerimizde, vakıflarımızda, cemevlerinde, gerçek yol erlerinin doğru bilgilendirmesi ve organizesi ile bu ziyaret turları daha çoğaldığı zaman elbette toplumumuz daha bilinçlenecektir. Ancak bilinçlenmesini istemeyenler oralara gitmeyi kötü bir şeymiş gibi zannetmektedirler. Tememnim, Alevi toplumumuzun yalancıların, inkârcıların, hilekarların sözünden ve tuzaklarından kurtulup imamlarının mübarek şehadet mekanları Kerbela şehitlerinin mekanlarını ziyaret edip maneviyat ile yolunu sürüp dünya da ziyaretlerini ahirette şefaatlerini temenni edecek duaları topluca yerine getirmeleridir.

Aleviler neden namaz kılmaz?

Fam Yayınları tarafından çıkarılan Doğan Munzuroğlu'nun "Toplumsal Yapı ve İnanç Bağlamında Dersim Aleviliği" isimli kitap, Alevilik ile ilgili araştırmalar içerisinde önemli bir yere sahip olma özelliği taşıyor.

Yazar önsöze; “Bu kitabın isminden hareketle okuyucu, Dersim'de diğer Alevi bölgelerinden tamamen farklı bir Alevilik mi var? diye düşünecektir. Tamamen farklı olmasa da önemli farklılıkları olan bir Alevilikten söz ediyoruz” cümleleri ile başlamış.

Yazar kitabında Anadolu Aleviliği içerisinde farklı bölgelerin Alevilik inancını farklılıklarla yaşadığını Aleviliğin homojen bir inanç olmadığını özellikle Dersim Alevileri üzerinden anlatmış.

Toplumsal Yapı ve İnanç Bağlamında Dersim Aleviliği isimli kitap Aleviliğin Türk dini olduğu iddiasını eleştirdiği gibi Aleviliği tamamen mana ve batın dünyasına ait gizemli bir boyut olarak ele alanları da eleştirilmekte.

Yazar Alevi inancının maddi yaşamın bir yansıması olduğu fikrinden hareketle gizem-sır kavramları ile Aleviliğin açıklanamayacağı görüşünü dile getirerek Aleviliğin maddi temellerini açıklamakta.

Kitabın birinci bölümünde Dersim'deki "Alevi Zaza/ Kırmanc" yaşam geleneğiyle ilgili bir değerlendirme var. Bu bölümde, toplumsal yaşamın analizi konusunda bazı tespitler yapılmış. Pirlik, rayberlik, mürşitlik, aşiret bağı, kirvelik, musahiplik gibi kurumsal yapılanmaların Dersim gelenekleri içindeki yeri irdelenmiş.

İkinci bölümde yakın tarih ve inançtaki değişim süreci, sol hareketlerin Dersim’e girişi, Kürt hareketinin bölgeye etkisi gibi konular ele alınmakta.

Üçüncü bölümde Türklük, Kürtlük, Zazalık, Kırmanç kavramları üzerine değerlendirme yapılmış.

Ekler bölümünde ise Dersim Alevi inancında Tarıq kültü, Taba (tabu) inanışı, Kesim Vergisi, Ahmet Yesevi Efsanesi gibi konular işlenmiş.

Kadınlarda Yüz Kapatma Geleneği, Ver Lewaynê-Cı Antenê, Qurç-Nisangê bölümleri Alevilik ile ilgili kitaplar arasında ilk defa ele alınmış kavramlar.

Yazar, Alevilerin referansı olan Buyruk Üzerine tartışmış ve Alevi Terminolojisinde Kullanılan Terimleri açıklamış, kitabın son kısmını Yedi Ulu Ozan üzerine yeni dosyalar oluşturmuş.

Soylu ırk mı?

Dersim Aleviliğin en belirli özelliklerinden birisi musahipliktir. Alevilier yol kardeşliği anlamına gelen musahip tutar. Cem'de, darda ve bir çok geleneksel ilişkide musahipler aynı suçun ortağıdır. Birbirleriyle musahip olanlar arasında gerçek bir kardeşlik varmış gibi, beş göbek evlilik ve cinsel ilişki günah sayılır.

Kitapta bugün Dersim Aleviliği'ndeki uygulamalardan biri olan musahiplik kavramı farklı olarak irdelenmekte; Hz. Muhammed'in Hz. Ali ile musahip ve kardeş olduğu ama aynı zamanda damadı olduğu tespiti yapıldıktan sonra "Peygamber'in, kızını verdiği biriyle musahip olması günümüz Kızılbaş töresine göre ahlaki değildir" değerlendirilmesi yapılıyor.

Kitapta Kızılbaş Alevilerde kirvelik olduğu ve bu durumun Bektaşi ve Tahtacılarda olmadığı belirtiliyor. Nusayrilerde ise bu kurumsal yapının "emmilik" olarak bilindiğini ifaden eden yazar, "Emmilik, kirvelik ve musahiplik arası bir ilişkidir" diyor.

Yazara göre Yahudilik de olduğu gibi Alevilik'te de "soylu ırk" "kurtulmuş halk" iddiası görülür. Bektaşilik'te ise böyle bir iddia yoktur.

Aleviler'in inançları ve yaşam felsefeleri gereğince devlete hep uzak durduklarının tespitinin yapıldığı kitapta, yaşanan katliamların Aleviler'in bu tutumunu keskinleştirdiği belirtiliyor.

Tek eşlilik

Yazar, Aleviler'de evliliği ise, "Aleviler genel olarak tek eşlidir. Boşanma kurumu yoktur. Boşanmaya karşı sert tedbirler uygulanır. Alevilikte çok kadınla evlililk ancak kadın çocuk doğurmaz, ya da ailenin erkek çocuğu olmazsa görülür. Yalnız ataerkillik çoğu kez Alevi inancının bu kuralının işlevsiz kılmıştır. Bu nedenle Dersim Aleviliği'nde de erkeğin bir çok kadınla evlililk yaptığı görülmüştür" sözleriyle anlatıyor.

Neden namaz kılmazlar?

Aleviler'in kendilerini İmam Cafer mezhebinden saydıklarını ifade eden yazar, namaz konusunda ise şu görüşleri dile getirmiş: "Oysa Alevi inancında 'namazımız kılınmıştır' mantığı egemendir. Hz. Ali'nin camide namaz kılarken öldürüldüğü ileri sürülerek namaz kılınmaz. Bu açıklama işin görünen kısmıdır. Esasında, İslam'ın ibadet formasyonunu gereksiz ve anlamsız bulup, kendi yaşam tarzlarına uyduramayan İslam öncesi inanç topluluklarının tepkiselliğidir gerçek neden"

Kırklar Cemi

Yazar Kızılaş inancında oldukça önemli bir yere sahip olan Kırklar Cemi ile ilgili çokça bilinen bir ayrıntıya yer veriyor: "Kırklar Cemi'nde engürle mest eden yanı, şarabı meşrulaştırmakta, meşrulaştırmaktan öte kutsamaktadır. Burada Hristiyanlığın etkisinden ya da İslam'ın şarabı yasaklamasına karşı bir tepkiden söz edilebilir."

Toplumsal Yapı ve İnanç Bağlamında Dersim Aleviliği
Doğan Munzuroğlu
Fam Yayınları /

Tartışma:Alevilik

Tartışma arşivi: Arşiv 1, Arşiv 2

Bu madde baştan sona bir akımın inanışını alevilik olarak sunmuş görünüyor. Aleviliği inanç olarak görmeyip bir yaşam felsefesi olarak kabul eden aleviler bile vardır. tümüyle taraflı ifadelerle doludur. Bu haliyle tarafsız bir wiki makalesi değildir. Bu makalede tarafsızlık ilkesi doğrultusunda tüm görüşleri yansıtmalıdır. Ağırlıklı olarak Caferilik anlatılmıştır. Bu imzasız yazı Orfeadk (mesaj • katkılar) tarafından eklenmiştir. , 5 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Osmanlı Dönemindeki Sorunlar[kaynağı değiştir]

Tarihi İpek Yolunun kara bölümünü kontrol eden ve bu ticareti elinde bulunduran Türkmenlerin gittikce güçlenerek Karadeniz ve Akdenizdeki limanlara inmeleri başta Osmanlılar olmak üzere Ceneviz ve Venediklileri telaşlandırmıştır. Safavi Şahı İsmail'in daha fazla batıya gelmemesini isteyen Osmanlılar Çaldıran'da Şah İsmail'in ordusunu bozguna ugratarak bölgede kesin hakimiyet sağlamıştır. Yükselme, Varlık döneminde sessiz kalan Aleviler duraklama zamanında çiftçilerin vergi sorunu(ekonomik), Tımar sisteminin bozulması(askeri) ve iyice teokratikleşen yönetim nedeni ile Celali ayaklanmaları ile başkaldırmaya başladılar. Bu ayaklanmalar IV. Murat ve Kuyucu Murat Paşa gibi padişah ve sadrazamlar tarafından kanlı bir şekilde bastırıldı. Gerileme döneminde Pir Sultan Abdal'ın bir vali tarafından asılması ile sorunlar yeniden baş gösterdi ve Sivas bölgesi ayaklanmaya başladı. Daha sonra Amasya ve Tokat bölgelerinde de başlayıp süren baş kaldırmalara Tanzimat sonrası Osmanlı Dağılma Dönemin'de Tunceli'de katıldı. Dağılma döneminde Dersim ayaklanmaları ile devam eden Celali ayaklanmaları, Türkiye Cumhuriyeti devletinin kurulmasıyla sona ermiştir. , 17 Eylül (UTC)

Bazı ifadeler onur kırıcıdır[kaynağı değiştir]

""Bazı Alevilerin Cuma namazı dahil olmak üzere beş vakit namaz kıldıkları görülmektedir. Bu gruplar Semah yapmamakta, ibadetleri de kadın-erkek karışık gruplar halinde değil, İslam'daki esasa göre yapmaktadırlar."" Bu ifade Alevi toplumuna karşı onur kırıcıdır. Aleviler kendi ibadet biçimlerini İslamdaki esaslara göre yaparlar. Yanısıra cuma namazı kılıp beşk vakit namaz kılan alevi tipinin kaynağı nedir? Bu tür mesnetsiz ifadeler objektif değildir. Bu imzasız yazı (mesaj•katkılar) tarafından eklenmiştir. 7 Temmuz

Alevilik sadece Türklere ait bir inanış değil, zaza ve kürt alevileride sözkonusu , 20 Ağustos (UTC)

Bu içerik olma doğru ihtimaline karşın kaynaksız olarak eklendi.xrazymesaj , 5 Nisan (UTC)Yanıtla[yanıtla]

İsim[kaynağı değiştir]

  • Peygamber efendimizin ismini yazarken saygılı olun lütfen, sıradan bir isimmiş gibi yazılmamalı funduszeue.infoed s.a.v olarak yazılır bilmeyenler için.
  • Vikipedi kuralları çerçevesinde Hz. veya SAV gibi kısaltmalar ve ünvanları kullanmıyoruz. Vikipedi’de tarafsız bakış açısı için şu sayfayı okumanızı öneririm. İyi çalışmalar. Mimar77 , 27 Kasım (UTC)
    • İyi güzel, peki madde bu haliyle ansiklopedik mi? Tarihi oluşumu, nasıl gün yüzüne çıktığı, öğretilerin sahibi ve şekli? Madde baştan sona düzmece içi boş ve tutarsız şeylerle doldurulmuş ve kimse de düzeltme zahmetine girmemiş , 25 Mayıs (UTC)

Birçok Aleviye göre, Alevilik, İslam tarafından çok etkilenmiş olmasına karşın, İslam dışında bulunan bir inançtır. Dolayısıyla, madde girişinin değiştirilmesi gerekiyor. Örneğin şöyle: "Alevilik, kimilere göre İslam içinde, kimilere göre İslam dışında bulunan bir inanç sistemidir." --Benne , 20 Aralık (UTC)

"islamiyetin icinde olmasinda ne olursa olsun" gibi bir mantik dogru degildir. Alevilik, islamiyetin bir parcasidir. katolikler ve protestanlarda hristiyan toplumunun uyeleridir ama kendilerine biz hrisyoyanligin disindayiz demezler .??

O sizin dusuncenizdir. Bir ansiklopedide bilimsel kaynaklara dayanilir, kisisel dusuncelere degil. --Benne , 3 Ocak (UTC)
  • Bir dini oluşturan bazı temel kurallar vardır. İslamiyette ise İslam ya da Müslüman olmanın şartlarıdır bu kurallar. Bu şartlar:
1-Kelime-i Şehadet getirmek
2-Namaz kılmak
3-Oruç tutmak
4-Zekat vermek
5-Hacca gitmek'tir.

Alevilerin inançlarında bu beş şartın herhangi biri yoktur. Ayrıca bir insan hangi dine inanıyorsa o dine ait ibadethanelerde dini vecibelerini yerine getirir. Hristiyan olan herhangi biri mezhebi farklı bile olsa kendi mezhebine ait kiliseye gider. Müslümanlarda da böyledir. Örneğin Şiilik Müslümanlığın farklı bir koludur ve onlar da kendi mezheplerine ait camiler bulunur. Oysa Alevilerde camide ibadet etmek gibi bir şey söz konusu değildir çünkü onlar namaz kılmazlar. İbadetlerini cem dönerek yaparlar. Bu yüzden Aleviliğin Müslümanlığın bir mezhebi olduğunu savunmak tamamen yanlış bir görüştür. Alevileri İslamlaştırarak yok etmek gibi tehlikeli bir öz içerir. Kaynak: Erdoğan Çınar. Nejat Birdoğan.??

  • Bu beş şart olsa olsa müslümanlığın şartlarıdıfunduszeue.info'ın şartları saymakla funduszeue.info arada Alevi'ler Hacca da gider , oruç da tutar , ibadet de eder , zekat da verir ve kelime-i şehadet de getirir.

Not: Hacca gitmeyen,namaz kılmayan,zekat vermeyen, ramazan orucu tutmayan Aleviler gayette mevcuttur. Bakınız: Sıraçlar , 31 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

O bütün mezheplerde mevcuttur. Alevilik ile alakalı değildir, insanlık ile ilgilidir. Birçok namaz kılmayan zekat vermeyen Sünni de gayet mevcuttur. , 5 Nisan (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Sıraçlar[kaynağı değiştir]

Alevi-kızılbaşlığı en özgün biçimde yaşayan Türkmen gruplarından sıraçlar yalnızca tokat dolaylarında değil sivas-kangal ilçesindede yaşadıkları, yıllık bir alevi geçmişleri olanlardan söz edilirken tarihten,temelden alevi olan kangal sıraçlarındanda söz etmek gerekmezmi.??

Obejktif Bilgi[kaynağı değiştir]

Burası belirli kesimlerin kişisel görüşlerinin dikta edildiği bir yer değil, insanlara objektif bilginin sunulduğu bir platformdır. Aleviliğin islam içi olup olmadığı burada tartışılması gerekilen bir konu değildir. İsteyen pekala aleviliği islam içi yahut dışı da sayabilir. Otoritelerin bilgileri paylaşılır. Konuya ek olarak bazı kesimlerin aleviliği islam dışı gördüğü de eklenebilir.?? , 20 Mayıs (UTC)

Söz ettiğiniz türden bir eklenti yapıldı. Giriş kısmında görebilirsiniz. --Vitruvian , 25 Ocak (UTC)

Kutsal Günler[kaynağı değiştir]

Kutsal Günlerde Kadir Orucunuda yaza bilirsiniz. Aleviler Ramazanda Kadir Orucunu üc gün tutarlar.

  • Elinizde güvenilir kaynaklar varsa bilgiyi ekleyiniz. Sonuna da şeklinde kaynaklarınızı ekleyiniz, biz düzenlerizAbuk SABUKmsj , 27 Ocak (UTC)
  • Bu Madde'de yaziyor: Kadir Gecesi 'ni bağlayan günlerde üç gün ve Muharrem ayında ise 12 gün oruç tutarlar Alevilikte Ibadete bakarsaniz görürsünüz. Kutsal Günlerde Kadir Orucunuda yazarsaniz cok sevinirim.

turkmenıstan ve azerbeycanda da alevıler vardır bunlarında yazması lazım. , 23 Mart (UTC)

ALEVILIK INANCI[kaynağı değiştir]

Alevılık'de cuma namazı yoktur. sadece cem vardır , 23 Mart (UTC)

Hangi alevilikte yok?xrazymesaj , 2 Mayıs (UTC)
  • Cem ibadeti Perşembe'yi Cuma'ya bağlayan gece yapılıfunduszeue.info Alevi'lerin Cuma namazıdır.(Araplar'da perşembe gecesi Cuma olarak bilinir)

DERSİM ALEVİLERİ NERDE[kaynağı değiştir]

Dersim (Tunceli), Erzincan, Bingöl, Varto, Erzurum, Kelkit, Şiran, Kangal, Ulaş, Zara, İmranlı gibi yörelerde, özellikle Alevilerin tek çoğunluk sağladığı Tunceli ilinden neden hiç bahsedilmemesi ilginç --Asmêno Bêwayir (mesaj) , 24 Ekim (UTC)


Şunu kabullenmek çok zor olmamalı Alevilik anadolunun islam anlayışıdır bir çok ortadoğu ülkesi islamı araplardan öğrenmiştir anadolu alevileri islamı kendi içinde yetişen kanaat önderleinden öğrenmiştir herkes islamı araplar gibi öğrenmek zorundada değildir

Sen kimsin ki, imza atmasını dahi bilmiyorsun? --Dılmıc (mesaj) , 5 Ocak (UTC)

Madde içinde geçen İslâmî, i’tikadî, Alevîler’in dinî i'tikadı, Câferiyye Şiîliği gibi bir sürü kesme işareti ile gereksiz yere ayrılmış ve a ve i gibi harflerin üstüne şapka işareti konulmuş ve Türk Dil Kurumu^nca kabul edilen yazıma uygun olmayan sözcükler kullanılmış. Bu maddenin anlaşılırlığını da engelliyor. Bence bunlar değiştirilmeli. Cem Yıldız (mesaj)

DestekDestek okunması güçleşiyor bu haliyle.xrazymesaj , 2 Mayıs (UTC)
Aslında bu maddenin özelinde bir tartışmamı bilemiyorum. Maalesef eski kullanımların meraklısı var. Konuşma dilinde bile bu ağdalı konuşma yokken wikipediada bunun peşinden koşma merakını anlamıyorum. bence de yüzyıl Türkçesine uygun olmayan bu kullanımların Türk Dil Kurumu bile kullanmazken burada yer alması abes. --Muratero , 3 Eylül (UTC)

A, e, i, o, u gibi uzunca okunan harflere şapka (^) eklenir. Bu Türk dilinde mevcuttur. Eskide olsa yenide olsa yinede yer almakta. Herhangi alakasız şeylerle bağdaştırmamak gerek. Eleştirilesi mevzu bile olmamalı. Gâzî Mustafa Kemal Atatürk önderimizin kurduğu mukaddes Türkiye Cumhuriyetimizin Türk Dil Kurumu'da bunu kabul ediyordur, çünkü Anayasa kanunlarında bile arşivlerde şapkalı harfler mevcut. عہۗلہٰےاہۣۗلعہرہۣۗاقہۗے (mesaj) , 13 Ocak (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Mezhep mi tarikat mı?[kaynağı değiştir]

Bazı cümleleri değiştirdim. Alevilik aynı anda hem mezhep hem de tarikat olamaz. "Alevi mezhebinden olan tarikatlar" denebilir. Bektaşilik için bir Alevi tarikatıdır diyebiliriz. Alevilik için itikadi mezhep diyebiliriz.

Bazı kelimeleri Vikisözlüğü kullanarak değiştirdim. Her tarikat kelimesinin yanına (yol) yazmak gerekmez. Tarikat bir terim. Parantez içinde anlamını belirtmek gerekmez. İsteyen arayıp bulabilir.

Osmanlı Türkçesine göre tamlamalar yapma geleneği şöyle: İlk kelime (tamlanan) ünlüyle bitmişse ikinci kelimeye (tamlayana) bağlarken "-yı" ekleniyor. Bu yüzden doğru yazılış en azından şöyle olmalı: Şîa-yı Bâtınîyye. Şöyle değil: Şîʿa-i Bâtınîyye. --Şinray Dekiru (mesaj) , 12 Temmuz (UTC)

Isvicre'nin Basel sehrindeki meclis Alevilik'i 'de taninmistir maddede bahsedilebilir mi? funduszeue.info , 22 Ekim (UTC)

İstek yapıldıYapıldıbakınızxrazymesaj , 5 Nisan (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Hoca Ahmed Yesevi ile Hacı Bektaş-ı Veli arasında bağ kurmaya çalışmak çok büyük bir zorlama olmuş. Arada tek delil ise kaynak gösterilemeyen lokman parande. Gerçekten bilgiye bilime çok uzak. Aralarında, kısaltmada en hoş görülebilecek 80 yıl dahi bu durumu kotarmıyor. Ayrıca alevi dergahlarının pagan sembolleri ile dolu olması bu inancın Şaman değil pagan kökenli olduğunun en büyük ispatıdır. Bazılarınız diyecekki o dergahlar eski dönemde romalılar ve bizanslılara ait idi. Tamam peki ozaman bu sembol ve kabartmaların, bir çoğu yeni ve en eskisi yıl önce yapılmış alevi mezarlarında neden kullanılmaya devam edilmiş? Bu imzasız yazı Hyorophan (mesaj • katkılar) tarafından eklenmiştir.

Kaynaksız bilgileri eleştirirken kaynak vermemek ikilem. Zor değil kaynak göstermek. Lütfen bahsettiğiniz bilgileri gösteren kaynakları burada paylaşın bizzat ben uğraşıp maddeyi geliştirmek üzere ekleyeceğim. xrazymesaj , 5 Nisan (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Alevilik islamın bir mezhebidir. Hz ali nin soyundan gelmeyen insanlarda alevi olabiliyor Indila (mesaj) , 5 Şubat (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Tarihte Ali taraftarlarına Alevi denilmiştir ancak günümüzde Alevi denilince Türkiye'deki Alevilik akla gelir. Bu sayfa resmen bir çorba gibi her şeyi birbirine katmış. Bu maddenin içeriği Şiiliğin tarihi sayfasına taşınmalıdır ve Türkiye Aleviliği olarak içeriği doldurulmalıdırNushirevan11 , 30 Nisan (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Kaynaklar varken size mi kaldı Aleviliği kendileriyle alakası olmayan Şiiliğe saymak? Alevilik zaten tarihte Anadoluya Horasan, Taberistan, Gilan'a kaçan Aleviler'den gelerek Anadoluya Türk islamı getirdiler. Tasavvuf ittikadli Kuran ve Ehli Beyt ittikadli toplumun tarihini neye dayanarak "farklı, ama Türkiyede böyle" diyebiliyorsunuz? Şafiilerle Hanefiler aynı mı? Kaldı ki Alevilikle Şiiliğin neyi aynı? Aleviler zaten Emevi ve Abbasi zulmünden acemi devletlere (selçuklu Türk devleti) gibi ülkelere sığınıp onların müslüman olmasını sağladılar. Zaten Anadolu Alevilerin Türk kültürüde buna dayanmakta. Selçuklu Türkleri islamı Alevilerden kabullenmişlerdi. Ayrıca bunun hepsi bir kenara Alevi kelimenin manası zaten Ali evladı demektir, arapça kelimedir, böylece Aleviliğin köküde nettir. Kaynaklar belirtilmesine rağmen size uymasada. Alevilik ocak sistemi olduğu ve Bektaşi, Kalenderi, Mevlevi Kadiri vs gibi tarikatların İmam Ali'ye ulaşmasından dolayı Tarikat-ı Aleviyye denir. Taeikat-ı Aliyye diye Alevi kelimesini değiştiriyorsunuz sadece. Alevi önderlere Sünni imajı verenler bi o zatların ittikadini Sünnilikle kıyaslasınlar, Batınilik (Tasavvuf) Ehli Beyt öğretisidir, Aleviliğin ittikadidir. Sünnilik bunu şiddetle reddeder, hatta sünnilikte batınilin "sapıklık" veya "şirk" olarak görülür. Bugün kendilerine Sünni imajı verilen Alevi önderleri zaten Sünni ittikadli kimseler tarafından katledildi detaya girebilirimde bu kadar örnek yetmelidir sizinde anlamanıza.. Bozkurt (mesaj) , 8 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Selamlar sayın Chansey ve sayın Vikiçizer, son haftalardır Alevilik sayfasında edilen Vandalizm ve Tahribatı durdurmak için birçok defa değiştirildiği görülmektedir. Eski sürümde detaylı bilgiler varken, nedensizce devriye tarafından (Nushirevan11 içerikler Alevilikle alakası olmayan ve sadece son 8 yılın medya haberleriyle bir kaç cümleyle değiştirilmişti. Tüm tarih, gelenek / kültür, ibadet, zikir ayinleri vs yok sayılıp silinmiş ve geri kalan Alevilikle alakalı bir kaç ibadet etkinleride alakasızca Şiilik sayfasına taşındı. Aleviliğin ittikadi Şiiliğe benzese bile bu Alevileri Şii yapmaz, çünkü birçok fark var. Detaya girmeden defalarca değişiklerde nezaketle anlatılmasına rağmen sayın devriye Nushirevan11 maalesef kaynaklara rağmen yine olumsuz olarak değerlerndirdi ve "+yapıcı olmayan değişiklik" ifadesiyle reddetti. Aleviliğin son 8 yılın medyasıyla tanıtılması Alevilikle alakası olmayıp siyasi bir meseleden ibarettir.

Sizden ricam Alevilik sayfasındaki değişiklik geçmişine ve değişiklik özetindeki ifadelere balınız. ~ tarihinden bugüne kadar bir zahmet bakınız.

Ek olarakta şunu belirtmek isterim ki aynı devriye tarafından geçmişte Alevilikle alakalı diğer sayfalardada buna benzer vandalizm uygulanmıştır. Pamir Aleviliği / Türkistan Aleviliği, İdrisi Aleviler Hanedanlığı vs gibi sayfalarda Alevilikle ilgili maddeleri silip etnik kökeni çarpıtmış bulunmakta. Alevilik sayfasında ve diğer Alevilikle ilgili sayfalarda ırkçılık/mezjepçilik/faşizm olduğunu düşünüyorum, çünkü o aynı devriye değişiklil savaşına yol açtı ve Alevilikle ilgili kaynaklara rağmen zannettiği gibi alakasız şeyler yazdı. Lrneğin Alevilik sayfasının eski sprümünde detaylı bilgiler vardı. Peygamberimiz Hz. Muhammed ile ilgili bilgileri silmiş ve sanki sadece İmam Ali'ye ilahilik atfetmişçesine önyargılı ve alakasız birkaç cümleyle tanıtmış, sanki peygamberi yok saymışçasına silmiş hepsini. Bir de yine Nuhsirevan11 adlı devriye tarafından değişiklik savaşı uygulandı. Bu da (VP:TBA) & (VP:TW) kurallarına aykırı değilmidir, özellikle bir yetkili / devriye olarak ? Hatta kendisi uyarılmasından sonra söyledi "değişiklik savaşına sebep olmamak için yaptığım değişiklikleri geri alıyorum" diye. (funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/). Dalga geçercesine durduğu yerden devam etmiş. Tahribata devam etti

Ama yinede sonradan devam etti tahribatına ve değişikliklerine. Şiilik sayfasına aktardığı bilgileri Şiilik sayfasındanda çıkardı, sinsi vandalizm ve bilgi silmesi uyguladı. Şuan o bilgiler Vikioedi'den silinmiş durumda.

Linkler: funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/

Pamir Aleviliği / Türkistan Aleviliği sayfasındaki vandalizm (silinmeye aday gösterilmiş beyfendinin hoşuna gitmediği için); Link: funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/

Nasır-ı Hüsrev (Pamir Aleviliğin kurucusu ve Pîri) sayfasındaki kimlik çarpıtması ve silinmesi; Link: funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/

Lütfen gereken işlemler yapılsın ve düzeltilsin. Başka bir toplum hakkında bu tür saygısızlıkların Vikipedide yeri yoktur. Bilgi edinmesi için kaynaklar bile verildi ama reddetti, çünkü kendi düşüncesine uymuyor diye. (VP:TBA).

Şimdi ise dalga geçer gibi "içerik silinmesi" bahanesiyle suçlamada bulunuyor, kendi vandalizm uyguladığı sürümünü haklı göstermek için, halbuki 1 haftadır kendisi silip taşıyıp çarpıttı Bu imzasız yazı Bozkurt (mesaj • katkılar) tarafından eklenmiştir. , 8 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Lütfen madde üzerinde değişiklik savaşı yapmak yerine burada sorununuzu çözmeye çalışın. Delbatrosmesaj , 8 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Merhaba Delbatros, 1 hafta önceki sürümle kıyaslar mısınız bir zahmet? Zaten kaynaklı sürüme vandalizm uygulandığı için tepki gösterildi birçok kullanıcı tarafından. Yetkisini kötüye kullanıyor. Bari siz bi zahmet okuyun ve inceleyin, görevlisiniz sanırım. Teşekkürler ve selametle. Bozkurt (mesaj) , 8 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Ben sadece beyaz listeyim ama hizmetli veya devriye ekibi ilgilenebilir ben sadece değişiklik savaşı olmaması için uyarabilirim. @Nanahuatl@Chansey@Dr. Coal@Birazdangelicem rica etsem ilgilenebilirmisiniz Delbatrosmesaj , 8 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Sayın Dr. Coal, bu sayfada 1 hafta önceki sürümden büyük farkla tahribata uğramış, ben eski kaynaklı ve detaylı sürüme geri aldım, lütfen inceleyin bi zahmet, teşekkürler. Bozkurt (mesaj) , 8 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Siz, bi zahmet, VP:3GD'yi inceleseniz Bozkurt ?.. Anlaşmazlığın çözülmesi gereken yer burası, yani tartışma sayfasıdır. Sonu yokmuşcasına geri almalar sürdüğü takdirde ya engele başvurmak ya da maddeyi koruma altına alarak her türlü değişikliğe kapalı hâle getirmek gerekecektir. Böylesi ne sizin, ne benim, ne de bir başkasının işine gelir. Onun için konuyu diyalogla çözmeye çalışmanızı, acele etmemenizi ve başka kullanıcıların görüş bildirmesini beklemenizi tavsiye ederim. İyi çalışmalar. Dr. Coalmesaj , 8 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Anlaşıldı sayın Dr. Coal, peki kaynak üzere diyalog kurulsa önceki mevcut kaynaklı sürüm geri getirilecek mi? Yoksa Alevilikle ilgili tüm tarihin yok edildiği gibi sadece son 8 yılın medya haberiyle ilgili bilgiler mi kalacak? Gönderdiğiniz kuralı inceliyorum, teşekkür ederim. Bozkurt (mesaj) , 8 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Bozkurt , ben teşekkür ederim anlayışınız için. Madde geçmişine bakıldığında oldukça karışık bulduğum bir durum söz konusu; belki hesap oluşturmadan önce sizin, belki bir başkasının katkı sağladığı IP'ler dolayısıyla içerik anlaşmazlığı aylar öncesine kadar dayandırılabilir gibi görünüyor. Önceki müdahalemde bu nedenle sizin mevcut hesabınızla yaptığınız değişikliğin anlaşmazlığa yol açtığı düşüncesiyle ve VP:CGT dayanağıyla geri alma yapmıştım. Şu anda hangi sürümün kararlı olduğunu tespit etmek bile başlıca bir mesele ki ben de bu konuda Vito Genovese, Seksen iki yüz kırk beş ve Chansey'den hangisi müsaitse -veya bu yazışmaya denk gelip konuyla ilgilenen kim varsa- onların yardımlarına, görüşlerine başvurmak isterim. İçerik anlaşmazlığı ise bu "kararlı sürümün hangisi olduğu"ndan bağımsız olarak çözülmesi gereken bir konu. O tartışmaya da yine konuya ilgi duyan ve tartışmaya rastlayan kişiler katılacaktır diye umuyorum. Önemli olan acele etmemek; hiçbir madde, hiçbir ansiklopedi bir anda, "şak" diye oluşup, gelişip, tamamlanmayacak nihayetinde. Dediğim gibi, benim önceliğim kararlı sürümü tespit edebilmek şu aşamada, onun için de yardıma ihtiyaç duyuyorum ne yazık ki, çünkü madde geçmişi bir hayli çetrefilli. Bu esnada, yani sürüm konusu konuşulur ve içerikle ilgili tartışma sürerken, tartışmaya yanıt beklenirken siz de ilgi duyduğunuz başka maddelerde vakit geçirerek Vikipedi'nin keyfini çıkarabilirsiniz. Naçizane tavsiyemdir. İyi çalışmalar dilerim. Dr. Coalmesaj , 9 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]
Alevilik ve diğer dini akımlarla ilgilenen birisi olarak bu konu hakkında konuşmak istiyorum: Söz konusu kullanıcı pek çok maddeye gelişigüzel bir şekilde Alevi-Bektaşi tabirini ekleyen birisi. Ansiklopedik kaynaklara müracaat etmeden siyasi-ideolojik saiklerle kitaplar yazmış kişilere atıf yapan birisi. Misal Alevilik konusunda TDV İslam Ansiklopedisi'ne, Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak'ın eserlerine ve aynı zamanda İngilizce Vikipedi'ye bakılabilir. Sayfayı resmen çorba haline getirmiş. Alevilik ve Şiilik ile ilgili diğer pek çok sayfada tahrifat had safhada. Bu ansiklopediye vermiş olduğu zarar çok büyük. Eklediği içerikler hiçbir şekilde ansiklopedik değil. Bu mesele geri al, tartış meselesi değil. Bu mesele tafrifat ve güvenilirlik meselesi. Bu konuda bilgi sahibi olan @HectorTroi'ye de sorabilirsiniz. Ayrıca eklemek istediği bilgiler Şiiliğin tarihi maddesine aktarıldı. Emevi dönemi Aleviliğiyle bugünkü Alevilerin bir ilgisi yok. Şemşiye terim olan Şiiliğin tarihi maddesine eklenmesi gereken içeriklerdi.@Dr. Coal--Nushirevan11 , 9 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]
Neresinden tutayım, neye bakayım Dr. Coal madem ping gönderdin sen söyle Bunun yeri burası değil ki bir çok maddeye bağlantı verilmiş bu durumun ivedilikle VP:Ş taşınması gerekmekte. chansey mesaj? , 9 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]
Ne yazık ki aynı soruları ben de soruyorum Chansey. Şikayet sayfasında bir girişim olmuş, gördüğüm kadarıyla. Dr. Coalmesaj , 9 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]
Yani hem VP:ÖZGÜN, hem VP:GÖRÜŞ, hem VP:D, hem VP:GÜVEN bir ton ihlal ve onun üzerine VP:İÜYYKÜD, VP:N Ne diyeyim Şikayetten buraya bir bağlantı faydalı olacaktır. chansey mesaj? , 9 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]
Maalesef bu çetrefilli konuyla bu günlerde ilgilenebilecek vaktim bulunmuyor, not düşeyim --Seksen iki yüz kırk beş / GGT (mesaj) , 10 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Şimdilik doğruluk şablonu ekliyorum çünkü ortada karmakarışık durum var kim doğru söylüyor belli değil sonuca varıldığında şablon kaldırılabilir ancak bu süre içinde şablon kaldırılmamalı. Delbatrosmesaj , 9 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]


Ben zaten sizin yapmış olduğunuz nedensizce içerik silinmelerini geri aldım sayın Nushirevan Zaten sayfa geçmişine bakan herkes anlayacaktır, bu kadar kıvırmaya gerek yoktur. "Gelişigüzel" her yere keyfime göre mi ekliyorum zannediyorsun? Zaten o zatların ittikadini inceleseydin belgelediğim kaynakta ozaman görürdün. Bir de Alevilik tarihini Emeviler ve bugünki zamanla kıyaslayamazsın, bir cümleyle reddedilebilen mevzu değildir, hangi kaynağa dayanarak öyle bir kanaate varabiliyorsun? Zaten kaynaklar vardı madde madde, bunları neden çıkardınız? Aleviler ittikadi olarak Şiilikle ortak yönleri olsa bile Türkiye'deki Aleviler zaten Emevi ve Abbasi dönemlerinde acem (Arap olmayan) ülkelere kaçan kimselerdir ve sonradan Rum olan Anadoluya Horasan Erenleri olarak Türk İslamı getiren Alevi önderleridir, bunu Hacı Bektaş Veli ve Evliya ile ilgili kaynakları inceleseysiniz bilirdiniz, ama incelemeden kestirip attınız. Detaya giremeyeceğim birçok böyle mevzular oldu, siz hiç incelemediniz, ne kadar kaynak eklesemde hep "+ yapıcı olmayan değişiklik" diye bahaneler bulmuşsunuz. Hem sadece ben değil, birçok kişi sayfayı neden kafanıza göre değiştirip tüm kaynaklarį silmenizi sormalarına rağmen yapıcı niyet ve cevap veremediğinizde ortadadır. Ettiğiniz hatayı düzeltmeniz için birçok defa nezaket çerçevesinde anlattım ama siz bana "çorba haline getirdi", "o kişi zaten hep her maddede Alevi-Bektaşi yazıyor" gibi suçlamalarsa bulunuyorsunuz. O sayfalara öyle yazdiysam zaten öyle olduğundandır. Bi de Vikipediye zarar verdiğimi iftira ediyorsunuz, kişi üzerinden değil, madde üzerinden tartışma yapmaktır mevzumuz. Siz peki hangi kaynağa göre değişikliklerinizi yaptınız? Size göre Alevilik son 8 yılın siyasi medyasıyla ilgili mi? Başka toplumun tarihiyle ilgili kasıtlı olarak oynadįğınızı tespit ettim, yukarda birçok tahribatınıza şahit olduğum Linkleri gönderdim. Kısacası Alevilik sayfasını ve değişiklik özetini bu Linkin sürümünden itibaren günümüze kadar inceleyin bi; funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/ hatta verilen kaynakları ne sebeple reddettiğinizide bilmiş değilim, o tarihli sürümde kaynak verildiği halde siz bahane buldunuz. O tarihi kaynaklar daha nasıl olmalı? Bir de değişiklik savaşı olmasın diye nezaketli uyarılarıma rağmen bana bir keresinde "değişiklik savaşı olmaması için yaptığım değişiklikleri geri alıyorum" gibi cümle kullandınız ve 2 gün sonra durduğunuz yerden değiştirip çarpıtmaya devam ettiniz. Yani daha nasıl çözülsün bu mevzu siz kaynakları incelemeyip reddederseniz? Bir de diğer Alevilikle ilgili maddelerde de eksiltmeler etmişsiniz geçmişte, onlarıda geri getirdiğim için bana her maddese Alevi yazdigimi söylüyorsunuz. Galiba her düzenleme yapanı benim olduğumu zannediyorsunuz Her neyse, dönelim konuya; Aleviliklenilgili her sayfada, örneğin Benî İdris Alevîler Hânedanlığı sayfasınıda silip gönlünüze göre çarpįttınız, onuds düzeltmeye kalktım, kaynaklar verdim ama reddettiniz. Asıl siz vikipediye zarar verdiğiniz ve değişiklik savaşlarına yol açıp bir de huzuru kaçırıyorsunuz. Ben size bunlar olmasın diye değişiklik özetinde detaylı açiklamalar yaptim. İnsafsız olmanın sonucu bunlar işte. Şimdi eski sürüme aldığım sürümde, kaynaklarda örneğin Prof. Dr. Yaşar Nuri Öztürk gibi kimselerin araştırmaları ve devlet arşivindeki bilgiler yazmaktadır, onları çıkarıp Aleviliği son 8 yılın siyasi medya haberiyle sınırlaymazsınız. Bu birincisi Alevi vatandaşlara kimliklerini ve tarihlerini yok saymaktır ve böylece saygısızlıltır, ikincisi açık vandalizmdir, çünkü kaynakları silmeyi gerektiren yapįcı nedeniniz bile yoktur. Bundan dolayı sayfa eski sürümüne geri alınması gerek ve konununda uzamaması ve burada kapanması gerektiğini savunuyorum. Farkındaysanız sizin bu nedensizce içerik silmeleriniz yüzünden şuan bu mevzuları tartışıyoruz. Ben ne değişiklik ettiysem hep olumlu ve yapıcı sebebi vardır, değişiklik özetlerine yazdığım gibi. Ben hiç bir toplumu veya inancı hor görmem ve önyargı yapmam. En çok sahip çıkılması ve ülkemizi temelini atan bu Alevi vatandaşlarını savunmamız gerekirken onların tarihi ve ittikadi ile ilgili bilgileri yok sayıp saygısızlık ediyorsunuz böylece. Bunu demek istemezdim ama bi gözden geçirmenizi dilediğim için açık konuştum, herhangi kimse incindiyse kusura bakmasın. Hepimiz mantıklı ve kaynaklı çerçevede ortak sonuca varabilecek yaştayız. Polemiğe girmeye gerek yoktur. En basiti Alevi kelimenin kökünü incelemektir, bilmiyorsanız ben deyimmsize; Alevi kelimenin kökü arapçadır, Ali evladı demektir, Ali'ye mensup demektir. İslam ümmetin ilk iki Alevileri, Ali oğlu Hasan ve Ali oğlu Hüseyin'dir. Bu zatların torunlarından olan kimselerede el-Alevi denmiştir, örneğin Hasan b. Zeyd'ûl Alevi veya çarpıttığınız sayfa olan İdris b. Abdullah b. Hasan b. Ali b. Ebu Talib. (Çarpıtılan ve sizin tarafınızdan kaynaklara rağmen reddedilen sürüm Link: funduszeue.info%C3%96zel:MobileDiff/ )

Kaynak: funduszeue.info İşte bu gibi bilgileri hiçe sayıo Alevilik tarihini yaftalayıp çarpıtıyorsunuz. Galiba Alevilerin etnik kökenini kabullenemeyip yakıştıramıyorsunuz. Anadolu Alevileri zaten bu zatların torunlarıdır, yani Kızılbaş Alevi Hanedanı vs. Yine çarpıttığınız Alevilik sayfasındaki Alevi ocak sistemiyle ilgili kaynaklar varken onlarıda kabul etmemişsiniz. Alevi (Ali evladı) ocakları ve mensupları Peygamber Muhammed ve İmam Ali soylarına mensup bir hanedandır. Hacı Bektaş Veli gibi Ehli Beytin 7. İmamı olan İmam Musa Kazım'ın soyundan gelen Alevi Türkmenleri ile birlikte 8. İmam olan İmam Ali Rıza'nın soyundan gelen Alevi Türkmenlerin ocaklarıda çoktur Türkiyede. Bu ocakların sadece bir kaç tanesinin ismi Şah İbrahim Veli Ocağı ve Ağuiçen Ocağıdır, daha çok ocaklar vardır. Buyrun kendiniz inceleyin sayın Nushirevan11, madem benim verdiğim kaynaklara bahane buluyorsanız. Bozkurt (mesaj) , 9 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Selam @Dr. Coal. Sayfada bugün yapılan değişikliği geri almak gerekiyor mu? Burada yapılan bir tartışma sonucu geri eklenmiş gibi gözükmüyor. ~StyyxEvet? , 16 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Geri aldım Styyx, teşekkürler. Dr. Coalmesaj , 16 Mayıs (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Selam @Dr. Coal, bu sayfada tam olarak hangi mevzulara kaynak gerekiyor eski bilgilerle ilgili? Arşivlerden kaynak ekleyebilirim. Bir de aklıma takılan şu soru var, neden kaynak gerektiği düşünülen içerikler değilde tüm sayfa o kadar kaynaklara rağmen siliniyor, Alevilik sayfası önceki sürümüyle kıyaslanınca pekte iyi niyetli olunmayıp silindiği gözükmektedir. Bu durumda akıla direkt dışlanma vey ataraf tutmaktan dolayı oluşan geeginlikler düşünülebilir. Kısacası bu sayfanın eski sürüme getirilip, sadece kaynak gerektiren içeriklerin silinmesi daha mantıklıdır. O kaynak gerektiren içerikler tartışılıp kaynakları eklenebilir. Tüm sayfayı silip önceki kullanıcıların dediği gibi son 8 yılın medya haberleriyle kısıtlanmamalı Alevilik veya Alevi tarihi, kökeni vs. Selametle. E2:BABEEC:E , 14 Haziran (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Neden Alevilikle ilgili her bilgiler siliniyor ve yerine yozlaşmış özgün içerikler ekleniyor? Kelime manasına kadar detaylı bilgili sürüm varken neden çarpıtılıp ayrı din mensubu gibi gösteriliyor Aleviler? Aleviler Peygamber Muhammed'in damadı olan İmam Ali'nin soyundan gelenlerdir. Kaynaklar bile varken bir kaç hoşuna gitmeyen devriyeler kendi görüşlerine göre yaftalanmış içerikler ekliyor ve kaynaklara rağmen gerçek bilgileri siliyorlar. Aynısı Türk devletlerin Alevi olan Liderlerine de ediliyor, "Sünni islam" diye sanki takım gibi mezhep tutar gibi mezhepçilik ediliyor, Sünni oldukları tek kaynakta bile geçmediği halde hangi kaynaktan ekledikleri bile yazmıyor ama onaylanıyor otomatikE2:BCFCA9 , 30 Ekim (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Kaygusuz Abdal sayfasında İsim ve doğum tarihi nedensizce silinmiş ve diğer maddelerde de bu aynı vandalizmi uygulayıp düzelten kullanıcılara karalama ve kışkırtmada bulunuyor. Daha önceleri Alevilik sayfasındaki detaylı bilgileri silmiş tarihi civarı ve bir de Şiilik sayfasına taşıyıp son 7 yılın siyasi Haberlerine göre yağmaladı. Düzeltenlere vandalizm suçlaması yaptığı gibi bir de kuklacılık bahanesiyle engelletiyor. Alevilere ayrımcı motifiyle birçok Alevilikle ilgili sayfada bu tür vandalizmler yapılmış aynı devriye tarafından.

  1. funduszeue.info?title=Kaygusuz_Abdal&diff=prev&oldid= (Kaygusuz Abdal sayfasında vandalizmi, isim ve doğum tarihi siliyor ve yerine soru işareti koyuyor)
  2. funduszeue.info?title=Alevilik&diff=prev&oldid= (Alevilik sayfasında vandalizmi, kaynaklar verilmesine rağmen reddettiği düzenlemede rakamları bile değiştiriyor)
  3. funduszeue.info?title=Alevilik&diff=next&oldid= (daha sonrasında kaynakları tamamen siliyor)
  4. funduszeue.info?title=Alevilik&diff=prev&oldid= (sayfada kaynakla belgelenen bilgileri kendi fikrine göre yeniden tanımlayıp Alevi vatandaşların inancına "Hanefi-Maturidi" diye Sünnilik mezhebini eklemiş)
  5. funduszeue.info?title=Alevilik&diff=next&oldid= (Alevilikte kullanılan terimöeri ve etmolojileri silip yorum içeren cümle kuruyor)
  6. funduszeue.info?title=Alevilik&diff=next&oldid= ("Ancak günümüzdeki Aleviler şöyle böyle" diyerek yine kendi fikrine göre Alevi tarihini yağmalıyor ve bilgileri çarpıtıyor)
  7. funduszeue.info?title=Alevilik&diff=next&oldid= ("Bazı kaynaklarda" diyerek şahsi fikrine göre bir sürü maddeleri siliyor)
  8. funduszeue.info?title=Alevilik&diff=next&oldid= (Vandalizmi şu değişiklikte tüm maddeyi silip tekrardan şahsi fikrine göre düzenlemesiyle başlıyor)
  9. Zaten bu son linklenen değişikliğin ardından gelen diğer değişikliklerde açıkça göeülmektedir, böyle devam ediyor gidiyor ve hatta değişiklik savaşı dahi oluyor düzeltmek usteyen kullanıcılarla vandalizm uygulayan devriye arasında. Bu silinen bilgileri düzelten nice kullanıcıları kukla suçlamasıyla ve vandalizm karalamasıyla engelletti ve durduğu yerden vandalizme devam etti. Vikipedi'ye oldukça birçok maddelerde bu tür zararlar veren birinin devriyelik yetkisinin alınması gerekir.

E2:BCFFCC:CB8B1 , 19 Haziran (UTC)Yanıtla[yanıtla]

İncelediğim kadarıyla bu sayfada verilen 1 Mayıs tarihi dönemleri "normal" haldeyken birden bire nedensizce çok defa içerikler eritilerek bir yetkili ile birçok kullanıcılar arasında değişiklik savaşına yol açmış. Bu karışık durumu vandalizm edilen ilk tarihe geri almayı bir çözüm olarak sunuyorum. KurdBull (mesaj) , 4 Kasım (UTC)Yanıtla[yanıtla]

Alevilik Türklük turkmenlik veyada başka ırkların, kültürü veyada sentezi funduszeue.infoed peygamber ve 12 imamların kurduğu yoldur yani İslam'ın özüdüfunduszeue.infoi Erzincan Sivas Maraş yöresinde yaşayan ocakzadeler (dedeler) evladı resul yani 12 imamların soyundan gelirler , 26 Aralık (UTC)Yanıtla[yanıtla]

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası