izmirin en iyi onkoloji doktoru / Tıbbi Onkoloji - Dokuz Eylül Üniversitesi Araştırma Uygulama Hastanesi

Izmirin En Iyi Onkoloji Doktoru

izmirin en iyi onkoloji doktoru

Kanser tedavisinde yeni model İzmir'de Türkiye’nin en kapsamlı onkoloji merkezlerinden biri İzmir’de açıldı Kişiselleştirilmiş kanser tedavisi Kanser tedavisinde, Kent modeli Kent Sağlık Grubu, Houston Methodist Hospital (HMH) işbirliği ile Kent Onkoloji Merkezi’ni açtı "Hastaların kendi kanser hücrelerinden aşı"

Kent Sağlık Grubu, Houston Methodist Hospital (HMH) işbirliği ile Türkiye’nin en kapsamlı onkoloji merkezlerinden biri olan Kent Onkoloji Merkezi İzmir’de açıldı. Kişiselleştirilmiş tedavi sürecinin uygulanacağı merkeze gelen HMH Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler, hastaların kendi kanser hücreleri kullanılarak aşılar üreteceklerini, bunun henüz başlangıç aşamasında olduklarını kaydetti.
Kent Sağlık Grubu, Amerika’nın önde gelen kanser merkezlerinden Houston Methodist Hospital işbirliğiyle Türkiye’ye bölgenin en kapsamlı kanser merkezini kazandırdı. Çiğli’de Kent Hastanesi bitişiğinde 20 bin metrekare kapalı alana sahip, milyon liraya mal olan Kent Onkoloji Merkezi’nin resmi açılışı HMH yönetici ve hekimlerinin de katıldığı bir basın toplantısıyla gerçekleştirildi. Toplantıda, artık oldukça kompleks olan kanser tedavisinin kişiselleştirilerek verilmesi gerektiği belirtilirken, HMH Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler da kanser tedavisi hakkında önemli bilgiler paylaştı.

“Kişiselleştirmek ve özelleştirmek gerekiyor”
Toplantıda konuşan Kent Sağlık Grubu CEO’su Dr. Ruşen Yıldırım, büyüme stratejisi olarak onkoloji alanında büyümeyi tercih ettiklerini belirtti. Türkiye’de Sağlık Bakanlığı verilerine göre binin üzerinde tanısı konulmuş kanser vakası olduğunu vurgulayan Dr. Yıldırım, “Kanser ciddi, tehlikeli bir hastalık ve bu sayı her geçen gün artmaya devam ediyor. Günümüzde medikal teknolojilerde çok hızlı bir artış var. Ayrıca bilişim ve iletişim teknolojileri de bu elimizdeki bilgileri çok iyi şekilde işlememize yardımcı olarak kanser konusunda yapılması gerekenler ve ihtimaller artmaya başladı. Sonuç olarak kanser, tanısı erken konulabilen ve tedavi edilebilen bir hastalık haline gelmeye başladı. Fakat bu olumlu tablonun yanında olumsuz taraflar da var. Bu maliyetli bir iş. Pahalı yatırımlar gerekiyor. Kişisel seviyede tanı konulması gerekiyor. Artık genelleştirmeden uzaklaşıyoruz. Sadece ‘şu tip kanser, şu evrede, şu hastada’ diyerek tedavi programlarımızı genelleştiremiyoruz. Bunu kişiselleştirmek ve özelleştirmek gerekiyor. Bu da ileri teknolojilerin yardımı ile kişiselleşen tedaviye yol açıyor” ifadelerine yer verdi.

“Hastayı merkeze oturttuk”
Kanser tedavisinin multidisipliner olması gerektiğini dile getiren Dr. Yıldırım, şöyle konuştu: “Yani birden fazla uzmanlığın çalışması gereken bir uğraşıdır kanser tedavileri. Bu da çok ciddi bir iletişim becerisi gerektiriyor. En başta doktorlar arasında ve doktorların görev yaptığı kurumda, bir kurumsal iletişim mekanizmasının kurulması gerekiyor. Dolayısıyla Kent Onkoloji Merkezi’ni kurduğumuzda tüm bunları göz önüne alacak şekilde dünya standartlarında bir kanser, kanserli hastaya bakış ve onları tedavi etme modeli oluşturmaya çalıştık. Buradaki yaklaşımımız şu oldu; farklı disiplinlerin işin içinde olduğu, tanı ve tedavi süreçlerinde hastayı sistem içinde kaybetmeden, hastaya olan ilgiyi azaltmadan, hastanın bir taraftan hastalığı ile bir taraftan da bu medikal ve idari süreçlerle uğraşmak zorunda kalmaması için hastayı bu sistem içerisinde merkeze oturttuk. Başlangıç olarak şablon tedaviler yerine, hastanın ilk kanser tanısı alması takiben, eksper grubundan oluşan tümör konseylerini devreye soktuk. Burada hastanın cerrahı, radyoloğu, medikal onkoloğu, radyasyon onkoloğu, patalog, labratuvar uzmanları, nükleer tıp uzmanlarının bulunduğu kalabalık ve deneyimli ekip, önce hastanın kanseri hakkında bir tedavi programında bir uzlaşma sağlıyor. Bu, Türkiye’de daha çok adı olan ama pratikte hakkıyla yapılmayan bir uygulamadır. Bu bizim gördüğümüz en büyük boşluklardan biriydi. Aynı çatı altında, fiziksel olarak hasta çok zorlanmadan farklı tedavilerde bu farklı tanı işlemlerinin yapılacağı bir merkezin kurulması gerekiyordu. Hastanın cerrahisi yapılması gerekiyorsa bu merkezde yapılabiliyor. Kemoterapi bu çatı altında yapılıyor. Radyasyon onkolojisinde kullanılan cihazlar dünyada kullanılan en ileri teknolojiye sahip cihazlar. İzmir’de hiç olmayan yüksek teknolojiyi de bu merkeze getirdik.”

Navigasyon sistemi
Merkezde hemşirelerden oluşan navigasyon sistemi kurulduğunu belirten Dr. Yıldırım, sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu süreci iyi yönetebilmek için hastanın hakkını savunan, hastanın her zaman ulaşabileceği, bir telefon mesafesinde olan, onkoloji konusunda deneyimli ve eğitilmiş bir hemşirelerden oluşan bir navigasyon sistemi kurduk. Bu navigasyon sisteminde yol gösterici hemşireler bu hastaların 7/24 erişiminde olan, gerek tıbbi, gerekse diğer süreçlerini paylaşabilecekleri temas noktaları oldu. Ayrıca, klasik tıp tedavilerin yanı sıra hastanın beslenmesini düzene sokmakla ilgili diyetisyen, en az ayda iki kez kendileriyle görüşecekler. Psikologlarımız hastaların psikolojik problemleri ile ilgilenecek. Tedavi sırasında ortaya çıkan yan etkileri azaltmak amacıyla da yoga, nefes tedavisi, akapunktur uygulanacak.”

“Tecrübe ve bilgilerinden yararlanacağız”
HMH ile işbirliği hakkında bilgi veren Dr. Yıldırım, “Bu konuda çok deneyimli, yıllardır bu işi yapan ve dünyanın sayılı merkezlerinden birisiyle işbirliği yapmak için yola çıktık. 5 yıllık bir işbirliği imzaladık. Bu anlaşmanın kapsamı; onların tecrübelerinden yararlanmak, gerek medikal, gerekse kurumsal kanser yönetimi konusunda tecrübelerinden yararlanmaktı. Günümüzde doğru tanıyı, doğru tedaviyi ve doğru ilacı uyguladığınızı zannederken bunların doğru uygulanmadığını görebiliyorsunuz. Türkiye’de ne yazık ki bu konudaki çabalar ve emekler yeterli değil. Biz hasta güvenliğini de ön plana alarak bu çalışmaları onlarla yürüteceğiz. Şubat ayında teknik ekibimiz bir hafta boyunca Houston’daydı. Bu hafta da Houston’dan gelen ekip bizimle beraberler. Bu ziyaretlerinin asıl amacı bir haftalık eğitim çalışması” dedi.

“Kanser tedavisi artık çok kompleks”
Kent Sağlık Grubu Genel Müdür Dr. Rüçhan Uslu ise, “Kanser hastalarını tedavi eden bir doktor olarak belki en zor mesleklerinden biri diye düşünebilirsiniz” diyerek şu ifadeleri kullandı: “Onkoloji hastaları, teşhisten itibaren uzun süre birlikte olduğunuz hastalardır. Bir kere görüp reçete yazacağınız hastalar değil. O hastaya en iyi tedaviyi vermek gerekiyor. Dünyadaki en gelişmiş, hasta için en uygun ve hastaya en az yan etkili tedaviyi vermem gerekiyor. Kanser tedavisi artık çok kompleks. Tedavilerin yanı sıra teşhis aşamasında moleküler düzeyde teşhis edilen ve ona göre tedavi edilen bir hastalık. Büyük bir bilgi yığını var. Bu bilgiye tamamen sahip olmak mümkün değil. Kanser hastasını tedavi eden her hekimin birlikte çalışması artık kaçınılmaz bir şey. Kimde tecrübe ve bilgi daha fazlaysa bu bilgiyi alıp hastalarımız için uygulamamız gerekiyor."

“Türkiye sağlıkta sadece iyiye gitti”
HMH Global İş Geliştirme Başkan Yardımcısı José F. Nez de, Türkiye’deki sağlık hizmetlerinin çok iyi olduğunu vurgulayarak, “Huston kar amacı gütmeyen bir kurum. Hasta bakımı, hekimlerin eğitimleri gibi hizmetlerin yanı sıra araştırma yapan bir kurumuz. Tüm geliri bu akademik misyona aktarıyoruz. Elimizden gelenin en iyisini yaparak hastalarımız için inovasyon ve yenlik getiriyoruz. 30 yıldır Türkiye sağlıkta her zaman sadece ve sadece iyiye gitti. Sağlık alt yapısı sürekli geliştirdi. Kent Onkoloji Merkezi ile işbirliği, kanser alanındaki sağlık hizmetinin de en iyi şekilde verileceğini gösteriyor. Bu tek yönlü yol değil. Biz nasıl deneyim ve bilgimizi aktaracaksak biz de onlardan aynı şekilde bilgi ve deneyim alacağız. Bu birbirimizden öğrenme süreci olacak. Bunların hepsi hastalarımızı yarayacak. Bu ortaklığın çok uyumlu olacağını düşünüyoruz. Houston, dünyada ortaklar atayışında. Biz, misyon açısından uyumlu merkezleri arıyoruz. Hasta bakımı, eğitim ve araştırmada mükemmellik bir araya geldiğinde hastalara gerçek yarar sunabiliriz. Kent de bu vizyonla çalışıyor" diye konuştu.

Kanser hücresinden aşı
HMH Radyasyon Onkolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Brian Butler da, çok heyecanlı ve mutlu olduklarını belirterek kanser tedavisi hakkında önemli bilgiler paylaştı. Butler, “Çok heyecanlıyım. Bütün ekibim çok heyecanlı. Bu işbirliği mükemmel bir zamanlamada oldu. Yeni paradigmaya göre onlara özel tedaviler sunabileceğiz” derken, soru cevap bölümünde de şu bilgileri verdi: “Aşılar açısında bakıldığı zaman kansere yol açan virüslerin önlemesi hedefleniyor. Bizim yapmak istediğimiz farklı aşılar da var. Bunlar hastaların kendi kanser hücreleri kullanılarak üretilecek. Hastaların kendi hücrelerinden aşı oluşturmak istiyoruz. Bunun daha başlangıç aşamasındayız. Hastaların kendi hücrelerini kullanarak aşıların oluşturulması prostat kanserinde denendi. Zaman içinde bu konuda uzmanlaşacağız ve uzun süreli koruma sağlayacak. Bu tarz aşıların zaman içinde geliştirileceğini düşünüyorum. Bir şekilde tümörlerin silahsızlanmasını sağlayacağız. Koruyucu aşılardan ziyade kanser hastalarına verilecek aşılar heyecan verici olacak.”

Genetik profil
Kanser sebeplerinin sigara ve alkolün yanı sıra genetik de olduğunu vurgulayan Butler, sözlerini şöyle sürdürdü: “Kişinin kanser olup olmayacağını belirleyen en önemli faktör genetik. Sigara ve alkolün yanında genler de çok önemli. Gelecekte genetik profil çıkarıp daha fazla bilgi aldıkça, ‘genetik profiliniz şu, şu kansere daha yatkınsınız, daha yakından takip edeceğiz’ diyeceğiz. Zaman içinde DNA’ya bakarak ön görmeye çalışacağız. En önemli şey erken tanı. Biz bireylerin genetik yapısını iyi öğrendikçe riskleri belirleyip takip sıklığını artırarak sizi daha uzun süre sağlıklı tutmaya çalışacağız.

Hastalar hikayelerini anlattı
Öte yandan, Kent Onkoloji Merkezi’nde tedavi gören hastalar da, nasıl bir tedavi süreci geçirdiklerini anlattı. Meme kanseri tedavisi gören Demetgül Gelize, “Emin ellerdeyseniz, iyi bir hastanın, iyi bir doktorun elindeyseniz inanın aslında korkulacak hiçbir şey yok. Hastalığımız süresince bizi ayakta tutan iki şey var; biri ailemiz ve sosyal çevremiz, diğeri de kendimizi emanet ettiğimiz hastanemiz ve doktorlarımız. Bizim burada bir diyetisyenimiz var, tedavi süresinde beni yönlendiriyor. Onkoloji doktorlarım var, diğer rahatsızlıklarım var mı diye tamamen bana özel bir tedavi uyguluyorlar. Burada bizimle ailemizle ilgilenir gibi ilgileniyorlar. Bir süre sonra burada moral ortamı bile oluşmaya başladı. 40 yıldır tanıyormuşsunuz gibi sizinle ilgileniyormuş. Radyoterapide şunu anladım; sadece yat kalk ışın almak değilmiş olay. Size sağlık verdiklerine inandırıyorlar" dedi.

"Embriyo dondurma işlemi"
Gizem Özçiçek, "Ben hastalığımı evlendikten bir hafta sonra öğrendim. Aile kurmak ve çocuk sahibi olmak gibi farklı planlarımız vardı, arkasından bu hastalıkla yüzleştik. Bize önerilen embriyo dondurma işlemini gerçekleştirdik. Kemoterapiden önce bu süreci tamamlayıp 2 yıl sonra çocuk sahibi olma hayalini hayata geçirdik" derken, Tijen Çıkıkçı da, "Ben kendimi hiçbir zaman hasta olarak görmedim. Hastalık kelimesini de kullanmadım. Benim tavsiyem kadınlar, erkekler rutin kontrollerini yaptırsınlar, hiçbir şeyi aksatmasınlar. Kent Hastanesinde gördüğüm tedaviden memnun kaldım" diye konuştu.

"Herkesi daha önce tanıyor gibiydim"
Hastanede kendisine çok güzel bir yol haritası çizdiklerini kaydeden Nur Turcan şöyle konuştu: "Hangi safhalardan geçeceğimi o kadar güzel açıkladılar ki, hangi yoldan yürüyeceğimi bilmek beni çok rahatlattı. Radyoterapi tedavisinde bir nefes sorunum oldu, daha önce nefes almayı bilmediğimi anladım. Yoga ve meditasyona katıldım. Diyetisyen ne yemem gerektiğini anlattı. Psikoloğun yardımı ile süreci rahat geçiriyorum. Merkezdeki herkesi sanki daha önceden tanıyor gibiyim. Süreç zor ama insan doğru yerde ve doğru ekiple olduktan sonra bu hastalıktan korkacak hiçbir şey yok."

"Kendinizi özel hissediyorsunuz"
Merkezde kendilerini özel hissettiklerini söyleyen Yağmur Öztürk şunları belirtti: "Öncelikle kendinizi özel hissediyorsunuz. Yoğun bir hasta grubu yok, her şey çok düzenli. Saatiniz geldiğinizde o saatte girebiliyorsunuz. Çok temiz ve düzenli bir ortamdasınız ve güler yüzle karşılanıyorsunuz. Güler yüzle karşılaşınca mutlu oluyorsunuz, mutlu olunca da tedavi daha güzel geçiyor. İnanın ben hastaneye gelirken makyaj yapıyordum. Hastaneye gelirken mutlu oluyordum."

"Güler yüzle karşılaştık"
Yasemin Çimen, “Hastalığımı ilk duyduğumda kendimi çok kötü hissettim ama daha sonra iyi bir doktor bulmanın rahatlığını yaşadım. Kemoterapi bölümündeki arkadaşlarımız çok güler yüzlüydü. Yaklaşımları çok güzeldi. Güler yüze çok ihtiyacım vardı" derken, Zehra Canpolat ise, "Tedavim bugün bitiyor. Çok zor bir süreç ama doktorların, hemşirelerin, bütün personelin bize her şeyi açıklaması, destek vermesi, bu zor süreci kolay yaptı" dedi.

milyon yatırım maliyeti
Kent Onkoloji Merkezi’nin yatırım maliyeti milyon TL olarak belirtilirken, yataklı ve koltuklu tedavi ünitesi kapasitesinin ise 45 olduğu ifade edildi. Radyasyon onkolojisi cihazlarının Gamma Knife (radyocerrahi), Turebeam (Radyoterapi), Brakiterapi olduğu hastanede Houston Methodist ile işbirliğinin süresi ise 5 yıl.

Anadolu Ajansı, DHA, İHA tarafından geçilen tüm İzmir haberleri, bu bölümde funduszeue.info editörlerinin hiçbir editoryal müdahalesi olmadan otomatik olarak ajans kanallarından geldiği şekliyle yer almaktadır. İzmir Haberleri alanında yer alan haberlerin hepsinin hukuki muhatabı haberi geçen ajanslardır.

PROF. DR. KARABULUT: "KANSER İ&#;İN GE&#; KALMAKTAN DA KORKMAYIN"

Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi Medikal Onkoloji Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Karabulut, "Kanserden değil, geç kalmaktan korkun!" mesajının tarihe karıştığını söyledi. Prof. Dr. Karabulut, "Şimdi sadece ’Korkmayın!’ diyoruz. Çünkü yeni tedavi seçenekleri, uzun ve kaliteli yaşamı olanaklı kılıyor." diyerek kanserle savaşta önemli gelişmeler kaydedildiğinin altını çizdi.
Türk halkında kanser fobisi oluştuğunu söyleyen Prof. Dr. Bülent Karabulut, ’Kanserden korkma, geç kalmaktan kork!’ mesajının, kanser tedavilerindeki son gelişmelerle tarihe karıştığını hatırlattı. Her 3 kanser türünden 2’sinin engellenebileceğini söyleyen Prof. Dr. Karabulut, "Alarm semptomları olarak tanımlanan; kilo kaybı, iştahsızlık, herhangi bir yerde kitle, alttan ya da üstten kanama, burun kanaması, enfeksiyonlar, ateş gibi durumlarda acilen hekiminize başvurmalısınız. Tabii ki durup dururken tomografi, MR çektirmek kanser taraması yaptırmak anlamına gelmiyor. Sigara içmeyin, alkol almayın, ideal kilonuzda olun, spor yapın, gereksiz radyasyondan uzak kalın, katkı maddeli yiyecekleri çok fazla tüketmeyin, güneşlenme saatlerinizi belirleyin. Böylece çok basit önlemlerle kanserden korunmuş olursunuz." önerilerinde bulundu.
Türkiye’de hastaların yüzde 60’ının hastalığın belli bir aşamasından sonra hekime başvurduğunu, çok erken teşhis edilmiş bile olsa direkt ölüm korkusu başladığını söyleyen Prof. Dr. Karabulut, ’Çocuklarımın mürüvvetini görebilecek miyim?’ ya da ’Geride kalanlar ne olacak?’ gibi direkt ölüm ve onunla ilişkili korkuların yaşandığına dikkat çekerek şöyle konuştu:
"Kanser korkusunu toplumun üzerinden atmaya çalışıyoruz. Yeni mesajımız sadece ’Korkmayın!’ Kanser teşhis ve tedavileri multidisipliner bir yaklaşımla, tam teşekküllü hastanelerde başarıyla yürütülüyor. En ufak bir şüpheniz olduğunda cesurca doktorunuza gidin! Hangi evrede olursa olsun yeni tedavi seçenekleri olduğunu unutmadan organize ve tam teşekküllü bir merkeze başvurmalısınız. Kanser tedavisindeki gelişmeler sadece ilaçla sınırlı değil. Cerrahisinde de, radyoterapi tekniklerinde de, patoloji anlamında da çok önemli gelişmeler var. Hastanede yapılan işlemlerin sonrasında yoğun bakım, palyatif bakım ve aklınıza gelebilecek pek çok alanda gelişmeler var. Sadece bir doktorun bir sandalyede oturup kemoterapi vermesinin çok ötesinde bir kavram. Bu nedenle kanserli hastaların tedavi edildiği merkezlerin standardize edilmesi gerekiyor. Bu konuda Sağlık Bakanlığı’nın çok iyi organize olması gerekiyor. Dünyaya da baktığımızda, büyük referans merkezler kuruluyor, o merkezlerde hasta yakınlarının da kalabileceği imkanlar sunuluyor, bölge hastaneleri kuruluyor. İllerde, ilçelerde, her yerde bir onkoloji uzmanı bulunmasını sağlamak, bir kemoterapi ünitesi açmak yetmiyor. Mecburi hizmete giden doktorlarımızdan çok iyi biliyoruz ki gittikleri devlet hastanelerinde patoloğun, radyoterapi ünitesinin olmaması ellerini, kollarını bağlıyor. Bir onkolog tek başına ne yapabilir? Sağlık Bakanlığı’nın kaliteli hizmeti hedefleyen planlamaları olmalıdır. Sağlık hizmetlerinde, merkez sayısı, doktor sayısı, bakılan hasta sayısından daha önemli olan kaliteyi hangi ölçüye getirdiğinizdir."
"GENETİK YÜZDE 10, KENDİNE ÖZGÜ KANSERLER YÜZDE 90!"
"Kanser hastalarının yüzde 90’ı, bilinenin aksine genetik bir temelle hastalığa yakalanmıyor. Eğer bu geni taşıyorsanız, sigara ve kötü beslenme gibi alışkanlıklarla mekanizmanın tetiğini çekmeyin" uyarısında bulunan Prof. Dr. Bülent Karabulut, "Elbette sigara içmeyen, sağlıklı beslenen de kanser olabiliyor ama çok az. Yakalansalar bile daha geç yaşlarda yakalanıyorlar ve kanserleri biyolojik olarak daha iyi olabiliyor. Öte yandan birinci dereceden kan bağı olan kişilerde kanser gördüğümüz kişinin kansere yakalanma riski normal birine göre artar ama kanser olacak anlamına da gelmez. Bu kişilerin daha temkinli, daha dikkatli takip edilmesi ya da tarama programlarına alınması gerekir. Genetik kanser dediğimiz zaman; BRCA genleri, Protein53 genleri ve bir takım sendromlarla ilişkili genlere bakılabiliyor. Ailesel kanser tanımlamalarını buna göre yapıyoruz." dedi.
"GENETİK TESTLER, TEDAVİLERİ YÖNLENDİRİYOR"
Genlerin tedavi belirleyicilik açısından önem taşıdığını vurgulayan Prof. Dr. Karabulut, bir kişinin tümöründeki genetik özelliklere veya biyolojik özelliklere bakarak tümörü tanımlayıp, o tümöre özgü bir tedavi yani kişiye özel tedavi uyguladıklarını belirterek, konuyla ilgili şu bilgileri paylaştı:
"Genetik testlerden en önemlisi şu an RAS Testi. Eskiden ilk kolon kanseri tanısı konulduğu zaman yaklaşık altı aylık olan ortalama yaşam süreleri, yeni bir takım kemoterapi ilaçlarıyla 24 – 25 aylara kadar çıktı. Herkesin kanseri kendine özgüdür. Yani bugün bir meme kanseri olan yüz kişiyi yan yana koysanız, farklı biyolojide, farklı beklentilerde ve seyirlerde kanserler olduğunu görürsünüz. Her birinin tedavisi değişebilir. Örneğin, bir hastanın memesini komple alırken, diğerinin bir kısmını alırsınız. Kimisinin koltuk altına tamamen cerrahi müdahale gerekirken, kimisinin sadece üç beş tane lenf bezi alınır. Kimisi ışın ya da kemoterapi gerektirir, kimisi gerektirmez. Kimisi sadece hormon alır, kimi bunu yanında kemoterapi de alır. Bazen her iki pozitifliği olan hastalar akıllı ilaç da alır, kimi hastalar almaz gibi pek çok örnek sayılabilir. Metastatik hastalığa geçtiğimiz zaman da bir takım başka parametreler var. Kolon kanseri de buna benzer. Kolon kanserinin farmakolojik ve genetik birlikteliğiyle tanımlanmış, tek gen şu an RAS genidir. Bunun dışında henüz çok büyük yol katetmiş değiliz. Daha diğer genetik testler; BRAF geni, PTEN geni gibi genler üzerinde çalışılıyor. Ama biyolojik tedavileri ne kadar kişiye standardize etmeye başlarsak o zaman yaşam süreleri ve sağ kalım verileri de artacak. Araştırmalar yapıldıkça ortaya çıktı ki, artık kanseri biyolojik bir tedavi ya da pahalı ilaçlarla da tedavi edilse o ilaçların o hasta için uygun olup olmadığının test edilmesi gerekiyor."
"RİSK VARSA TARAMA PROGRAMLARI ÇOK ÖNEMLİ"
Dört temel tarama programına dikkat çeken Prof. Dr. Bülent Karabulut, "Risk varsa da kanser çıkacak diye bir kural yok!" hatırlatmasını da yaptı.
"Kadınlarda rahim ağzı kanseri, 20’li yaşlardan itibaren başlar, erkek ve kadınlarda kolon kanseri 50’li yaşlarda taraması başlar ancak riskli durumların tespitinde daha erken yaşlara kaydırılabilir." diyen Prof. Dr. Karabulut, "Kadınlarda meme kanseri 40’lı yaşlardan sonra tarama programlarına girmesi gerekir. Son zamanlarda en çok konuşulan, farkındalığın arttığı kanserlerden biri prostat kanseridir. Erkeklerde en sık görülen kanser türüdür. Erkeklerde 50 yaşından sonra yılda bir defa PSA (Prostat Spesifik Antijen)’ya bakılabilir. Dört kanserden bahsettik; prostat, rahim ağzı, meme ve kalın bağırsak (kolon) kanserleri. Bunların tarama programları, yaşam sürelerini uzatması ve erken tanı açısından avantajlıdır. Son olarak da akciğer kanserinin düşük rezolüsyonlu (patolojik bir sürecin şiddetinin azalması), radyasyonu düşük bilgisayarlı tomografi ile, senelik bilgisayarlı tomografi ile tarama programları konusunda gelişmeler var. Dünya literatüründe şu an tartışılan ve büyük oranda kabul gören bir konu. Kanser olup olmadığımızı öğrenmek için CA testi, kanser check-up’ı yaptırmak gereksizdir. PSA dışında, CA dediğimiz kanser testleriyle hiçbir şekilde kanser taraması yapılmaz. Bir şikayetimiz olmadığı halde ultrasona girmek, bir tarama yöntemi değildir. Bizler alarm semptomları dediğimiz; kilo kaybı, iştahsızlık, herhangi bir yerimizde kitle, alttan ya da üstten kanama, burun kanaması, enfeksiyonlar, ateş gibi durumlar olduğu zaman acilen hekime başvurmalıyız." ifadelerini kullandı.

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası