b atasözü / Edebiyat Okulu: B Harfi ile Başlayan Atasözleri ve Anlamları

B Atasözü

b atasözü

Atasözleri b

Atasözleri ve Anlamları İçin Tıklayınız.

ABCÇDEFGHIİKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ

Deyimler ve Anlamları İçin Tıklayınız.

ABCÇDEFGHIİKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ


Baba koruk (ekşi elma, erik) yer, oğlunun dişi kamaşır: Bir babanın yaptığı kötü iş çoğunlukla aileye mal edilmeye çalışılır. Toplum içinde de çocuk zor duruma düşer.

Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır: Miras yoluyla bir mala sahip olan kimse, onun için ne çabalar gösterilip sıkıntı çekildiğini anlayamaz.

Baca eğri de olsa duman doğru çıkar: İyi ve doğru olan kişi uygun olmayan ortamda bulunsa bile bu niteliğini kaybetmez.

Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun: Bir işte başarı sağlamak, bir verim elde etmek için gereken çalışmayı, gerekli harcamaları yapmak gerekir.

Bahşiş atın dişine bakılmaz: Kişiye hediye edilen bir şeyin ufak tefek kusurlarını görmemek gerekir.

Baht olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta: Kişi, şansız,  talihsiz olursa giriştiği işlerden olumlu sonuç alamaz.

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur: Bir eşya bakılıp onarılırsa işe yarar. Bakımsız bırakılırsa işe yaramaz duruma gelir.

Bakmakla usta olunsa, köpekler kasap olurdu: Kişi bir şeyi bakarak değil yaparak, uygulayarak öğrenir. Bir işi o işin ustalarını seyrederek değil kendimiz bizzat yaparak öğrenebiliriz.

Bal demekle ağız tatlanmaz: Bir şeyin yalnızca ismini, hakkında güzel şeyler söylemekle o şeye kavuşulmaz. Önemli olan o iş için gerekli girişimlerde bulunmadır.

Bal olan yerde sinek de olur: Güzel şeyin çevresinde her zaman ondan yararlanmak isteyen fırsatçılar bulunur.

Balı dibinden, yağı yüzünden: Balın en güzel yeri yüzü, yağın da dibi güzeldir. Bunun gibi bazıları görünüşte bazıları da özünde değerlidir.

Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir: Tedbirsizliği nedeniyle bir felakete uğrayan insan, iş işten geçtikten sonra davranışının hatalı olduğunu anlar. Ancak, bu onu düştüğü sıkıntıdan kurtarmaz.

Balık baştan avlanır: Bir yer ele geçirilmek istendiğinde yapılması gereken orayı yönetenleri ele geçirmektir.

Balık baştan kokar: Balığın baştan korktuğu gibi yönetici durumunda olanlar görevlerini yapmaz ve görevlerini kötüyle kullanırlarsa toplum düzeni bozulur ve toplumda kokuşma başlar.

Balta değmedik orman olmaz: Hayatta felâket ve acılarla karşılaşmayan, hiçbir zarara uğramayan kişiye rastlanılmaz.

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın: Birtakım insanların zarara uğramaktan korkup yapılan kötülüklere ses çıkarmamaları.

Baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir: Kullanılan, faydalanılan değersiz bir şey, kullanılmayan oldukça değerli şeyden daha iyidir.

Baş ağır gerek, kulak sağır: Kişi daima ağırbaşlı olmalı ve dedikodu yapmaktan uzak durmalıdır.

Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz: İnsan, tek başına her işi yapamaz. Kimi işleri yapması için başka insanların gücüne ihtiyaç duyar. Güçlerin birleştirilmesiyle güzel şeyler başarır.

Baş dille tartılır: Kişinin aklı, öngörüsü söylediği sözlerle ölçülür, belli olur.

Baş kes, yaş kesme: Hayatı güzelleştiren ağaç olduğu için yaş bir ağaç kesmek, bir insan öldürmekle aynı değerdedir.

Baş nereye giderse ayak da oraya gider: Küçükler büyükleri örnek alır, onların izinde gider, her şeyde onlara benzemeye çalışırlar.

Baş sağ olursa börk çok bulunur: Kişinin sağlığı yerinde olursa işsiz kalmaz, her zaman yapacak bir şey bulur.

Baş sağlığı, dünya varlığı: Dünyada en büyük zenginlik, beden, vücut sağlığıdır.

Baş sallamakla kavuk eskimez: Bir kimsenin söylediklerini onaylamaktan zarar gelmez.

Başa gelen çekilir: Bazı felâketleri, kötü durumları önlemek mümkün olmayabilir. Yapılacak tek şey sabırlı olup bunlara katlanmaktır.

Başa gelmeyince bilinmez: Kişi, başkalarının uğradığı olumsuzlukların acı taraflarını gerektiği kadar idrak edemez. Ancak bu acıyı tattığında anlar.

Başak büyüdükçe boynunu eğer: Kişi, olgunlaştığı zaman daha çok alçakgönüllü olur.

Başına gelen başmakçıdır: Başından bir iş geçen kişiler tecrübeli olur. Ondan ders alıp bir daha o hataya düşmez.

Başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinde taşısın: İşi, ustalığı olmayan kişilere teslim eden, olacak olumsuzluklara katlanmaya da hazır olmalıdır.

Baykuşun kısmeti ayağına gelir: Allah, hiçbir canlıyı hiçbir şekilde aç bırakmaz, kımıldamadan duran baykuşun rızkını dahi önüne getirir.

Bayramda borç ödeyene ramazan kısa gelir: Ramazan günleri oruçlu kimselere ağır gelir. Süresi bayramda dolacak olan borcu ödemek zorunda olan kişiye o günler oldukça çabuk geçiyor gibi gelir.

Baz bazla kaz kazla, kel tavuk topal horozla: Herkes kendine denk olan, uyuşan kişiyle arkadaş olur.

Bazı dingil döner bazı teker: Karşılıklı ilişkilerde iki taraf da söz söyleme hakkı elde ederler.

Bedava sirke baldan tatlıdır: Masrafsız ya da emeksiz elde edilen şeyler kişiye tatlı gelir.

Bekâra karı boşamak kolaydır: Bilgi ve deneyimi olmayan, bir sorumluluk taşımayan kimsenin işi önemsememesi, yeterince düşünmeden karar vermesi kolaydır.

Bekârlık sultanlıktır: Evlenmemek, tek başına yaşamak kişileri daha mutlu kılar.

Belâ geliyorum demez: İnsan, hiç umulmadık bir zamanda felâketlerle karşı karşıya kalabilir. Onun için her zaman tedbirli olmalıyız.

Beleş atın dişine bakılmaz: Para ödemeden alınan bir şeyin kusuru da olsa oldukça hoş karşılanır.

Benzeye benzeye yaz, benzeye benzeye kış olur: Çok farklı olmadığı halde hava yavaş yavaş ısınarak yaz, aynı şekilde yavaş yavaş soğuyarak kış gelir.

Berber berbere benzer ama, başın Allah'a emanet: İşinde uzman görünen her kişiye güvenmemeli, uzman diye işe başlayanlar bazen canımızı tehlikeye atabilir.

Besle kargayı, oysun gözünü: Kıymet bilmez kişiler kendilerine yapılan iyiliğe, kötülükle karşılık verebilirler. İyilik yaptığımız bazı kimselerden kötülüğün gelebileceğini önceden öngörmeliyiz.

Beslemeyi eslemeden alma: Sürekli hizmetinde bulunduracağın kimseyi iyice soruşturmadan almamak gerekir.

Beş tavuğa bir horoz yeter: Beş kadını yönetmek ve onlara sahip çıkmak için bir erkek yeter.

Beterin beteri vardır: Kötü bir durum ile karşılaştığımızda bundan daha da kötüsünün olabileceğini düşünerek gereken sabrı göstermeliyiz.

Bey ardından çomak çalan çok olur: Güçlü kişilerin yüzlerine ağızlarını açamayan kişiler onlar gittikten sonra arkasından atıp tutarlar.

Bey aşı borç, düğün aşı ödünç: Toplumda bey olan kişilerin sofrası oldukça zengin olur. Bu sofrada ağırlanan kişiler için bu yemek borç olarak kalır çünkü o beye yemek vermek oldukça zordur.Düğün aşı yiyen de günü geldiğinde kendisinin yapacağı düğüne, birinci düğün sahibini çağırır, böylece borcunu ödemiş olur.

Beylik çeşmeden su içme: Resmi iş ve işlemlere yanaşmak tehlikelidir. Devlet, insana umulmadık yerden büyük bir sorumluluk çıkarabilir.

Bez alırsan Musul'dan, kız alırsan asilden: İnsan bir şey alacağı zaman cinsini ve aslını iyice araştırmalıdır.  Musul bezinin sağlamlığı herkesçe bilinir. Kızın da an makbulü soylu olanıdır.

Bıçak sapını kesmez: insanlar, yakınlarına, akrabalarına kolay kolay zarar vermez.

Bıçak yarası geçer dil yarası geçmez: Bıçağın kestiği yer zamanla iyileşir, kapanır, gider. Fakat insanların birbirine söyledikleri kötü sözler unutulmaz, hatta her karşılaşmada hatırlanır. Bu bakımdan kimseye kötü söz söylememeye, kalp kırmamaya çalışmalıyız.

Bıçağı kestiren kendi suyu, insanı sevdiren kendi huyu: Bir şeyin gerçek değeri kendisinde yer alır. Kişi, güzel huylu olursa sevilir. Bıçak da çeliğine iyi su verilmiş olursa daha iyi keser.

Bıldırcının beyliği arpa biçilene kadardır: Kişinin keyfi ancak yararlandığı şey devam ederse yerinde olur.

Bıyığın uzunsa borazan çal: Bir işi başarabilmek için gerekli koşulların oluşması gerekir.

Bilinmedik aş ya karın ağrıtır, ya baş: Anlamadığımız, bilmediğimiz bir iş yapmaya kalkışmak mantıksızdır. Bunun bize zarar verme riski oldukça yüksektir. Bu sebeple bir işe girişirken dikkatli olmalıyız.

Bilmemek ayıp değil, sormamak ayıp: İnsanın her şeyi bilmesi mümkün değildir. Fırsat varken insanın bilmediklerini sorup öğrenmemesi, fırsatları değerlendirmemesi yanlıştır.

Bin adama kırk gün ne dersen o olur: Kişileri sürekli olumlu veya olumsuz olarak nitelemek onlarda bu özelliklerin yerleşmesine vesile olur.

Bin bilsen de bir bilene danış: Belli konularda uzmanlaşmış kimseler vardır. Biz ne kadar bilsek de o işlerin uzmanları kadar bilmeyeceğimiz için gerektiğinde işi bilene, işin uzmanına danışmalıyız.

Bin dost az, bir düşman çok: Zor anlarımızda sadece dostlarımız yardımımıza geldikleri için ne kadar çok dostumuz olursa o kadar iyidir. Düşmanlarımız ise sadece bizim kötülüğümüzü istediklerinden onların az olmaları tercih edilir.

Bin ölçüp bir biçmeli: Yapmaya çalıştığımız işi önceden iyi düşünmeli, sonra işe girişmeliyiz. Yoksa istemediğimizle karşılaşmamızdan duyacağımız pişmanlık fayda sağlamayacaktır.

Bin tasa (üzüntü) bir borç ödemez: Üzüntü ve kederin borcu ödemeye katkısı olmaz.

Bir adamın adı çıkacağına canı çıksın: Toplumun kişi hakkındaki düşüncesi, kanaati kolay kolay değişmez. İsmi kötüye çıkan kişi, ne kadar iyi de olsa toplumun bu yargısı etkili olur.

Bir ağacın gölgesinde bir sürü yatar: Varlıklı, iyilik yapmayı adet edinenlerden çok kimse yararlanabilir.

Bir ağaçta gül de biter diken de: Bir ailede, çevrede iyi insan da kötü insan da yetişebilir.

Bir baş soğan bir kazanı kokutur: Kötü bir kişi, kötü bir söz ya da davranış büyük bir topluluğun havasını bozar.

Bir çiçekle yaz olmaz: Güzel, küçük bir belirti ile beklenen büyük bir sonuca ulaşmak mümkün değildir.

Bir çöplükte iki horoz ötmez: Bir toplumda, bir iş yerinde iki yönetici olmaz. Oldukları takdirde çeşitli sebeplerden anlaşmazlık ortaya çıkar.

Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış: Bazen insan öyle mantıksız bir iş yapar ve zarara sebep olur ki birçok akıllı kimse bir araya gelip bunu düzeltemez.

Bir elin nesi var iki elin sesi var: İnsan, gücüyle her işin üstesinden tek başına gelemez. İşbirliği, dayanışma ile ancak bazı işlerin altından kalkabilir.

Bir evde iki kız, biri çuvalsız biri biz: Bir evde aynı anda iki kız olursa aile birçok açıdan sıkıştırılır. Giyim, kuşam çeyiz çemen istenilir.

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır: İnsanın yapacağı iyilik çok küçük de olsa unutulmaz. Kişi, bunun için her zaman iyilik yapmalıdır.

Bir inat, bir murat: İnat eden kimse her inat ettiğinde istediklerinden birine kavuşur.

Bir kanatla kuş uçmaz: Bir işin yürümesi, iyi sonuç vermesi için gerekli şartlar, araç gereçler tamam olmalıdır. Çevresiyle, arkadaşlarıyla yardımlaşmayan kimse başarı sağlayamaz.

Bir koltuğa iki karpuz sığmaz: Aynı zamanda birden fazla işle uğraşmak, meşgul olmak başarı için sakıncalıdır.

Bir koyundan iki post çıkmaz: Bir kimseden, verebileceğinden daha çoğunu almak mümkün değildir.

Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır: Çok önemsiz görünen bir olayı, bir işi, bir ödevi asla küçümsememek gerekir. Onun üzerinde önemle durmak gerekir.

Bir musibet bin nasihatten yeğdir: Yaşanan bir olay, binlerce öğütten daha etkilidir.

Bir söyle iki dinle: Dinlemek her zaman konuşmaktan kişiye daha çok avantaj sağlar.

Bir sürçen atın başı kesilmez: Sürekli iyi iş gören, bunu her bakımdan kanıtlamış olan bir kimseyi, sadece bir hatasından dolayı gözden çıkarmak yanlış olur.

Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar: Bazı şeylerde adalet gözetilmeyip adaletsizliğe göz yumulup diğer insanların ondan yararlanmasına imkân tanınmazsa toplumdaki düzen bozulur, insanlar birbirlerinin kuyusunu kazmaya başlarlar.

Bitli baklanın kör alıcısı olur: Kötü şeylerin de müşterisi olur. Onları kimileri hiç anlamadığı, kimileri de onlar için bizim bilmediğimiz bir anlam taşıdığı için alır.

Biz attık kemik diye, el kaptı ilik diye: Birilerine değersiz görünen bazı şeyler birileri için çok değerli olabilir.

Bodurtavuk her gün piliç: Kişi, yeteneği ölçüsünde yükselir. Belirli bazı yeteneklere sahip olmayanlar yerinde sayarlar

Boğaz dokuz boğumdur: Bir söz çok iyi düşünmeden, tartılmadan söylenmemelidir.

Borcun iyisi vermek, derdin iyisi ölmek: Borç ve dert insanı sıkıntıya düşürür, üzer. Borçtan kurtulmanın yolu vermek, dertten kurtulmanın yolu ise olanaksızdır.

Borcun yoksa kefil ol, işin yoksa şahit ol: Başkasına kefil olmak demek onun borcunu kabul etmek demektir. Başkasına şahit olan kimse de sürekli rahatsız olur. Gider, gelir.

Borç ödemekle, (vermekle) yol yürümekle tükenirBir şeye başlamak en önemli şeydir. Bir yolu bitirmek yürümekle bir borcu ödemek de azar azar vermekle son bulur.

Borç yiğidin kamçısıdır: Borçlu olan, bunu da ödemek isteyen kişi kendini daha çok çalışmak zorunda hisseder.

Borç yiyen kesesinden yer: Borçla işini çeviren, aldıklarının karşılığını hemen ödemese de bir gün mutlaka bunları ödeyecektir.

Borçlu ölmez, benzi sararır: Borç insanı öldürmez fakat hasta eder, üzer.

Borçlunun döşeği ateşten olur: Borçlu kimse borcunu ödeyene kadar uykusuz kalır, uyuyamaz.

Borçlunun duacısı alacaklıdır: Borçlunun alacaklısı borcunu almak için borç verdiği kişiye her zaman dua eder.

Borçlunun yalımı alçak olur: Borçlu, borçlu olduğu kimsenin yanında suçlu gibi durur.

Boş başak dik durur: Bir şey bilmeyen kişiler kendini oldukça beğenir. Büyük konuşur ve insanlara tepeden bakar.

Boş çuval dik durmaz: Gerçeklerden uzak, temeli bulunmayan düşüncelerle bir sonuca ulaşılamaz.

Boş fıçı çok langırdar: Gösterişi seven, bilgisiz kişiler bilgiçlik taslamaktan aşırı ve gereksiz konuşur.

Boş eşek yorga gider: Bir görevi, işi olmayan kaygısız kişi, her istediğini rahat rahat yapar.

Boş ite menzil olmaz: Aylak, avare, boş kişinin yeri yurdu belli değildir.

Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir: Çalışmak insanı tembellikten, boş vermişlikten kurtarır.


Boynuz kulağı geçer: Yetenekli, becerikli olan çıraklar yaptıklarıyla ustasını geride bırakabilir. Ondan daha başarılı olabilir.

Bozacının şahidi şıracıdır: Aynı düşüncede aynı yolda olan kişiler sürekli olarak birbirlerini koruyup kollarlar.

Böyle baş böyle tıraş: Kişi neyi hak ediyorsa o muameleyi görür.

Böyle gelmiş böyle gider: Geçmişte bir iş nasıl devam edip gelmişse o iş öyle devam eder.

Böyle gerek danaya, buzağının hakkını yemeye: Kaba kuvvetine, gücüne dayanıp güçsüzleri ezenler ağır şekilde cezalandırılmalıdır. Böylece bu kişiler bu zorbalıklarından vazgeçmiş olurlar.

Bu kadar kusur kadı kızında da bulunur: Çok önemsiz, üzerinde durulmaya değmeyecek nitelikte küçük bir kusurdur.

Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu: Sözleri ve davranışları birbiriyle çelişen insanlar için kullanılır.

Bugün bana ise yarın sana: Kişi, başıma bir şey gelmez diye düşünmemelidir. Bugün başkasının başına gelmişse yarın benim de başıma gelebilir.

Bugünün işini yarına bırakma: Bir işi en iyi yapmanın yolu onu günü gününe, zamanında yapmaktır. Yarın nelerin olacağını insan önceden kestiremez.

Buğday başak verince orak pahaya çıkar: Bir şeye ihtiyaç duyulduğu zaman o şey değer kazanır.

Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok: Kişi, birini iyi bir şekilde ağırlayacak durumda olmayabilir. Tatlı dil ile onun gönlünü almak insanın elindedir.

Buğday Hicaz'a giderken arpaya "ince yufkaya karışma" demiş: Herkes kanun ve ortamın kendine verdiği yetkileri kullanmalı, kendinde olmayan bir yetkiyi kullanmamalıdır.

Buğday ile koyun, geri yanı oyun: Çiftçilikle uğraşanlar için en değerli şeyler buğday ve koyundur. Başka ürünler onlar için fazla bir şey ifade etmez.

Burun yüzden düşmez: Bir kimsenin akrabaları, yakınları her ne şekilde olursa olsun kendisinden kopmaz, onun bir parçası olur.

Buyuran yorulmamış: İşlerini başkasına yaptırmaya alışanlar yorulmaz. Kişi, başkasına her işi buyurmamalıdır.

Bülbülü altın kafese koymuşlar, "ah vatanım" demiş: Bir insan yurdunun dışında ne denli iyi yaşarsa yaşasın yine de yurdunu arar, onun özlemini çeker. Bir de özgür değilse, ne kadar rahat bir yaşam sürse de özgürlüğüne kavuşmak ister.

Bülbülün çektiği dil belâsıdır: Sonunun nereye varacağını hesaplamadan söylenilen sözler, insanın başına bela getirebilir.

Büyük balık, küçük balığı yutar: Güçlü olan kimseler, kendilerinden güçsüzleri ortadan kaldırır, ezerler.

Büyük başın derdi büyük olur: Sorumluluk isteyen işlerin başında bulunan kişilerin dertleri çoktur. Başında bulunduğu herhangi bir şeyin tüm sorunları onun üzerindedir ve bu sorunlarla uğraşmak zorundadır.

Büyük lokma ye büyük söz söyleme: Tam emin olmadan önemli şeyler söyleyip utanılacak bir duruma düşmemek gerekir.

Baba himmet. – Oğul hizmet atasözü ve anlamı

Büyüklerin, kendilerine el uzatıp yardım etmelerini istemeye hak kazanabilmek için küçüklerin görevlerini iyi yapmaları gerekir.

Baba koruk yer, oğlunun dişi kamaşır atasözü ve anlamı

Babanın yaptığı kötü işin sıkıntısını çocuk çeker

Baba malı tez tükenir, evlat gerek kazana atasözü ve anlamı

Baba malına güvenip kazanç yolunu tutmamak çok yanlıştır. Baba malının değeri pek bilinmediği gibi hazır mal da çabuk biter.

Babamın (anamın) öleceğini bilseydim, kulağı dolu darıya satardım atasözü ve anlamı

İnsan en değerli bir malının karşılıksız olarak elinden gideceğini, kaybedeceğini bilebilse, onu yok denilecek kadar az para ile satmak ister.

Babanın sanatı oğla mirastır atasözü ve anlamı

Çocuk daha küçük yaşta ister istemez babasının sanatı ile ilgilenir.

Baba oğluna bir bağ bağışlamış, oğul babayı bir salkım üzüm vermemiş atasözü ve anlamı

Babalar çocukları için büyük özveride bulunurlar. Ama çocuklar babaları için küçük bir özveride bulunmazlar. Başka koruyucular ve korunanlarda da durum budur.

Babasından mal kalan, merteği içinden bitmiş sanır atasözü ve anlamı

Malı kendi emeğiyle değil, miras yoluyla elde etmiş olan kişi, onun en büyük çabalar harcanarak ve ne denli sıkıntılar çekilerek kazanılmış olduğunu bilmez.

Baba vergisi görümlük koca vergisi doyumluk atasözü ve anlamı

Bir babanın kızı için harcadığı para, hazırladığı çeyiz, göstermelik olmaktan ileri geçemez.

Baca eğri de olsa duman doğru çıkar atasözü ve anlamı

Yaradılıştan iyi ve doğru olan kişi ya da nesne, ne denli elverişsiz ortam içinde bulunursa bulunsun, niteliğini yitirmez.

Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun atasözü ve anlamı

Kişi, verim beklediği şeyden istediğini alabilmek için gereken harcamalardan kaçınmamalıdır.

Bağ babadan, zeytin dededen kalmalı atasözü ve anlamı

Bağ, bir kuşak geçecek kadar yaşlandıktan sonra bol ürün verir. Zeytinin bol ürün vermesi için hiç olmazsa iki kuşaklık bir zaman geçmelidir.

Bağ bayırda, tarla çayırda atasözü ve anlamı

Her şey, kendisi için en uygun ortamda daha verimli olur. Nitekim bağ, suyu az olan yerde, tarla suyu bol olan yerde bulunursa daha çok ürün verir.

Bağda izin olsun, üzüm yemeye yüzün olsun atasözü ve anlamı

Bir kişi bir şeyden verim bekliyor, fayda temin etmek istiyorsa gereken çabayı sarf etmelidir. Gerekli harcamalardan kaçmamalı, o şeye bakarken özen göstermelidir. Aksi takdirde o şeyden yararlanmaya yüzü tutmaz.

Bağı ağlayanın yüzü güler atasözü ve anlamı

Bağ budanırsa bol ve güzel üzüm verir.

Bahanesiz ölüm olmaz atasözü ve anlamı

İnsan durup dururken ölmez. Her ölüm bir nedeni mutlaka vardır.

Bahşiş atın dişine bakılmaz atasözü ve anlamı

Yardım olarak verilen bir şeyin ufak tefek kusurlarını hoş görmek gerekir.

Baht (akıl) olmayınca başta, ne kuruda biter ne yaşta atasözü ve anlamı

Kişi talihsiz ya da akılsız olursa giriştiği hiçbir işten olumlu sonuç alamaz.

Bahtsızın bağına yağmur, ya taş yağar ya dolu atasözü ve anlamı

Talihsizin bütün işleri ters gider. Bağına yağmur yerine ya taş ya dolu yağar.

Bakan göze bağ (yasak) olmaz atasözü ve anlamı

Herkesin gözü önündeki şeye bakılması önlenemez.

Bakan yemez, kapan yer atasözü ve anlamı

Bir şey sadece bakmakla edinilmez. Onu ele geçirmek için davranmak gerekir.

Bakarsan at, bakmazsan mat atasözü ve anlamı

Kendisinden fayda beklediğimiz bağ, bahçe, ev, iş yeri, hayvan, eşya vb. gibi şeylerin sürekli olarak bakıma ihtiyacı vardır. Bizler de gerekli bakımı gösterirsek beklediğimiz faydayı görürüz.

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ (olur) atasözü ve anlamı

Bakılıp onarılan şeyler yararlanılacak duruma gelir. Bakımsız bırakılan şeyler ise yaramaktan kalır.

Bak bana bir gözle, bakayım sana iki gözle atasözü ve anlamı

Sen bana ne denli yakınlık gösterirsen ben sana ondan çok yakınlık gösteririm.

Bakmakla usta olunsa, köpekler kasap olurdu atasözü ve anlamı

Hiç yapılmadan, sadece nasıl yapıldığını görerek bir şey öğrenilemez.

Baktın yarın yar değil, terkini kılmak az değil atasözü ve anlamı

Kendine yakın bildiğin kimsenin içtenlikten, dürüstlükten uzaklaştığını görürsen dostluğa son vermekten utanma.

Bal bal demekle ağız tatlanmaz atasözü ve anlamı

Tatlı sözlerle güzel bir şey gerçekleşmiş olmaz.

Balcının var bal tası, oduncunun var baltası atasözü ve anlamı

Her iş yapılırken özel bir araç kullanılır. O işi yapan bu aracı elinde bulundurur.

Balı dibinden, yağı yüzünden atasözü ve anlamı

Balın dibi, yağın yüzü daha güzeldir. Bunun gibi, değerlerini derinleştikçe artan ve değerleri yüzde kalan insanlar vardır.

Balık ağa girdikten sonra aklı balına gelir atasözü ve anlamı

İnsan tedbirsizliği yüzünden bir yıkıma uğradıktan sonra ve iş işten geçtikten sonra neden böyle yapmadım, neden şöyle yapmadım diye üzülür.

Balık baştan avlanır atasözü ve anlamı

Bir şeyi ele geçirebilmek için onu yönetenleri ele geçirmek gerekir.

Balık baştan kokar atasözü ve anlamı

Baştakilerin tutumu bozuk olan toplumda her şey bozuk olur.

Balık “Çok konuşurum ama ağzım su dolu” demiş atasözü ve anlamı

Bir işi yapmaya gücü yetmeyen kişi, “yapamam” demez de inanılmayacak bir mazeret ileri sürer.

Balık demiş ki: “Etimi yiyen doymasın, avımı yapan gülmesin (olmasın)” atasözü ve anlamı

Canına kıyılan balığın böyle ilendiğine inanılır. Bu inanış, balık etine kolay doyulmamasından ve balık avcılarının hep geçim darlığı içinde bulunan kimseler olmasından ileri gelmektedir.

Balık kokarsa tuzlanır, ya tuz kokarsa ne yapılır? Atasözü ve anlamı

Bozulan bir şeyi düzeltecek çare bulunur. Ama o çare de bozulmuşsa artık bir çare yoktur.

Balın tazesi oğlun tazesinden atasözü ve anlamı

  • En güzel bal, taze oğul balıdır.
  • Ana baba için en tatlı şey, küçük çocuklarıdır.


Balı olan bal yemez mi? Atasözü ve anlamı

Bir kimsenin elinde başkasına verilecek, yada satılacak bir nesnenin bulunması, ondan kendisinin de yararlanmasına engel değildir.

Balı, parmağı uzun (olan) yemez, kısmetlisi yer (yememiş, kısmeti olan yemiş) Atasözü ve anlamı

Güzel bir şey, onu isteyen ve elde edecek gibi görünen kimsenin değil, umulmadık birinin eline geçer.

Bal ile kaymak isteyen akçesine kıymak gerek atasözü ve anlamı

Güzel, pahalı nesne elde etmek isteyen, bunun gerektirdiği özveriye katlanmalıdır.

Bal ile kaymak yenir ama her keseye göre değil atasözü ve anlamı

Güzel yemeyi, güzel giymeyi, güzel eşya kullanmayı herkes ister ama bunları ancak parası bol olanlar yapar.

Bal olan yerde sinek de olur atasözü ve anlamı

Güzel şeyin çevresinde, ondan yararlanmak isteyen asalaklar dolaşır.

Balta değmedik ağaç olmaz atasözü ve anlamı

Zarar görmeyen, yıkımlara uğramayan kimse yoktur.

Balta sapını yonamaz atasözü ve anlamı

Kişi, kendisinin yapamayacağı işleri için başkasının yardımına gerekseme duyar.

Bal tutan parmağını yalar atasözü ve anlamı

Başkalarının güzel şeyler dağıtmakla görevli olan kimse, dağıttığından az çok kendisi de yararlanır.

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın atasözü ve anlamı

Birçok kimseler, kendilerine kötülüğü dokunmayan zararlı birisinin bu durumuyla yaşayıp gitmesini hoş görürler.

Baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir atasözü ve anlamı

Kullanılan, işe yaratılan az değerli nesne, saklanan, kullanılmayan çok değerli nesnelerden daha iyidir.

Baskıdaki altından askıdaki salkım yeğdir.

Kullanılan, işe yaratılan az değerli nesne, saklanan kullanılmayan çok değerli nesnelerden daha iyidir.

Baskın basanındır atasözü ve anlamı

Düşmanı boş bulunduğu sırada basan, savaşı kazanır.

Baskısız tahtayı yel alır, yel olmazsa sel alır atasözü ve anlamı

Sıkı bir yönetim altında bulundurulmayan ya da korunmayan gençler kolayca kötü yollara sürüklenebilir.

Başa gelen çekilir atasözü ve anlamı

Uğradığımız kaçınılmaz yıkımlara katlanmaktan başka elimizden ne gelir? Sabırlı olmalıyız.

Başa gelmeyince bilinmez atasözü ve anlamı

Başkasının uğradığı bir yıkımın ne kadar acı olduğunu, başımızda böyle bir felaket gelmeyince, gereği gibi anlayamayız

Başa gelmez iş olmaz, ayağa değmez taş olmaz.

Hayat öyle çilesiz, dertsiz, sıkıntısız geçmez. İnsanoğlu yaşadığı hayat süresince çeşitli engeller, güçlükler ve olaylarla karşı karşıya kalır. Sıkıntılar, çeşitli felâketler yaşar. Kimi zaman tersi de olur. İnsan rahat ve mutlulukla da karşılaşır. Bu olaylardan tamamen uzak yaşamak insana elinde olmaz.

Baş ağır gerek, kulak sağı atasözü ve anlamı

Kişi ağırbaşlı olalı ve dedikoduları dinlememek ya da işitmemiş gibi davranmalıdır.

Başak büyüdükçe boynunu eğer atasözü ve anlamı

İnsan olgunlaştıkça daha çok alçakgönüllü olur.

Başa yazılan gelir atasözü ve anlamı

İnsan, yazgısı ne ise, onu görür ve yaşar.

Baş dille tartılır atasözü ve anlamı

Kişinin aklı, söylediği sözlerle ölçülür.

Başına gelen başmakçıdır atasözü ve anlamı

Başından bir iş geçmiş olan kimse o işte deneyimli olur. Uğradığı zarara bir daha uğramamak için önlem alır.

Başın başı, başı da başı vardır atasözü ve anlamı

Toplum içinde hiç kimse başına buyruk değildir. Başta bulunan her kişinin üstünde daha büyük bir baş vardır.

Başını acemi berbere teslim eden, cebinden pamuğunu eksik etmez atasözü ve anlamı

İş başına deneyimsiz yönetici getirenler, onun yaratacağı sıkıntı ve zararları çekmeye hazır olmalıdırlar.

Başını sallamayan kavak olmaz atasözü ve anlamı

Kendini bir sürü eğlence, çapkınlığa kaptırmamış genç yoktur.

Başın sağlığı, dünya (nın) varlığı atasözü ve anlamı

Dünyanın en büyük zenginliği, beden sağlığından başka bir şey değildir.

Baş kes, yaş kesme atasözü ve anlamı

”Ağaç kesmek, insan öldürmekten daha büyük suçtur” demeliyiz ki ağaç kesmenin ne kadar kötü ve zararlı bir iş olduğuna dikkati çekebilelim.

Baş nereye giderse, ayak da oraya gider atasözü ve anlamı

Başta bulunan nasıl bir yol tutarsa onun yönetimi altında bulunanlar da o yolu tutarlar.

Baş olan boş olmaz atasözü ve anlamı

Bir topluluğa baş olan kimse, taşıdığı değer dolayısıyla bir yere gelmiştir. Boş bir kişi değildir.

Baş ol da eşek başı ol atasözü ve anlamı

Başta bulunanların, yetkisi geniş, saygınlığı büyük olanakları çok olur. En önemsiz işlerde bile baş olmaz, buyruk altında bulunmaktan iyidir.

Baş sağ olursa börk çok bulunur atasözü ve anlamı

Kişinin en önemli işi, sağlığını korumaktır. Sağlığı yerinde olan kişi işsiz kalmaz.

Baş sallamakla kavuk eksilmez atasözü ve anlamı

Bir kimse suyunca gitmekten, söylediklerine “evet, peki” demekten zarar gelmez.

Baş yarılır börk içinde, kol kırılır kürk içinde atasözü ve anlamı

Bir aile içindeki kişilerin kusurları, anlaşmazlıkları, kavgaları sır olarak aile içinde kalmalı, dışarıya duyurulmamalıdır.

Baş yastığı baş derdini bilmez atasözü ve anlamı

İnsanın derdi içindedir. En yakını bile onu anlamaz.

Baykuşun kısmeti ayağına gelir atasözü ve anlamı

Tanrı hiçbir canlıyı aç bırakmaz. Kımıldamadan duran baykuşun rızkını bile önüne koyar.

Bayramda borç ödeyene ramazan kısa gelir atasözü ve anlamı

Oruç tutan kimse için ramazan günleri ağır ağır geçer. Süresi bayramda dolacak bir vorcu ödemek zorunda olan kimseye o günler çabuk geçiyor gibi gelir.

Baz bazla, kaz kazla, kel tavuk topal horozla atasözü ve anlamı

Bir kişi, kendine denk ve uygun olan kişiyle arkadaş olur.

Bedava sirke baldan tatlıdır atasözü ve anlamı

Para verilmeden ele geçen şeyler çok hoşa gider.

Bekar gözü, kör gözü atasözü ve anlamı

Bekar erkek, evlenme istek ve heyecan içinde olduğundan alacağı kızın kusurlarını göremez.

Bekarlık sultanlıktır atasözü ve anlamı

Aile sorumluluğundan kaçan ve başıboş bir yaşayış sürmeyi seven kimselere göre bekarlık, eşi bulunmaz bir sorumsuzluk ve rahatlık durumudur.

Beleş atın dişine bakılmaz atasözü ve anlamı

Para verilmeden gelen şey, eksiği kusuru olsa da hoş karşılanır.

Benden sana bir öğüt: Ununu elinde öğüt atasözü ve anlamı

Kişi, başkasına inanıp, güvenip anlamadığı işlere girişmemelidir. Kendi başına yapabileceği, anladığı işleri tercih etmeli, kendi işini kendisi gerçekleştirmelidir.

Beni sokmayan (bana dokunmayan) yılan bin yaşasın atasözü ve anlamı

Zararlı bir insanın doğrudan kişiye zararı yoksa kişinin umrunda olmamasıdır.

Benzeye benzeye yaz, benzeye benzeye kış olur atasözü ve anlamı

Günler birbirinden çok farklı olmadığı halde yavaş yavaş soğuyarak kış gelir.

Berber berbere benzer ama, başın Allah’a emanet atasözü ve anlamı

Kendisini uzman gibi gösteren her kişiye güvenmemeli. Uzman diye işe başlar da malınızı, canınızı tehlikeye sokarbilir.

Berberin solumazı, tellağin söylemezi, kahvecinin söylemezi atasözü ve anlamı

Yüzü yüzünüze pek yakın olarak iş gören berber soluyorsa nefesi, ağız kokusu burnunuza girer. Tellak terliyorsa sizi keselerken terleri üzerinize damlar; ayrıca ter kokusundan rahatsız olursunuz.

Beşe, bakma çiftten başka işe atasözü ve anlamı

”Yediye’nin yelleri beşe’nin selleri” sözünde de geçen “beşe” şubat sonlarıyla martı kapsayan zamandır.

Beş kuruşun varsa beş yere düğümle atasözü ve anlamı

Kişi savurgan değil tutumlu olmalı, parasını iyi korumalıdır.

Beş para giren ev yıkılmamış atasözü ve anlamı

Çalışıp para kazanmanın yoluna bakılmalıdır. Kazanç az da olsa ailenin yaşam düzeni bozulmaz.

Beş parmağın hangisini kessen acımaz? Atasözü ve anlamı

İnsan evlatlarını birbirinden ayırt etmez. Hangisine zarar gelse aynı üzüntüyü duyar.

Beş parmak bir değil (olmaz) atasözü ve anlamı

  • Ana ve babaları bir olduğu halde kardeşler birbirlerine benzemezler. Türlü görevle bir arada çalışan niteliklerle ayrılırlar.
  • Aynı görevle bir arada çalışan kimseler yetenek, başarı bakımından birbirlerinden farklıdırlar. Onun için sevgileri arasında da fark bulunur. 


Beş tavuğa bir horoz yeter atasözü ve anlamı

Beş kadını yönetmek ve korumak için bir erkek yeter.

Beterin beteri var atasözü ve anlamı

Çok kötü bir duruma düşen kimse, bundan daha kötü bir durumun da bulunduğunu düşünerek avunmalıdır.

Bey ardından çomak çalan çok olur atasözü ve anlamı

Güçlü kişi ile yüz yüze bulundukları zaman ağızlarını açmayan kimseler, gittikten sonra kendisini çekiştirirler.

Bey aşı borç, düğün aşı ödünç atasözü ve anlamı

Beyin sofrası çok zengin olur. O sofrada ağırlanan kimsenin, karşılık olarak beye yemek vermesi kolay olmadığından bu bir borç olarak kalır.

Beyde bulunmayan elde neler var atasözü ve anlamı

Ağalar, beyler, paşalar varlıklı, zengin, güçlü ve saygındır. Zannedilir ki her şey onlarda eksiksizdir. Ancak öyle şeyler vardır ki beyde yoktur halkta vardır.

Beyle bostan ekenin vay haline atasözü ve anlamı

Kurnaz, hileci bir kimseyle bir işte ortaklık yapmaya kalkışmayın. Bu işten kârlı çıkan o olur. Sizin ise, elinize bir şey geçmez. Elinize bir şey geçmediği gibi bu işte bir de zarar görürsünüz.

Beyler buyruğu yoksula kan ağlatır atasözü ve anlamı

Halkı yönetenler, uygulama olanağını düşünmeden buyruklar verirler. Halkı sıkıntıya sokar, ezerler.

Beylik çeşmeden su içme atasözü ve anlamı

Resmi işlere yanaşmak tehlikelidir. Hükümet, hatıra hayale gelmeyen bir noktadan size büyük sorumluluk çıkarır. Abartılarak denilebilen ki devletin kamuya hizmeti için yaptığı çeşmeden su bile içmeyiniz.

Beylik fırın has çıkarır atasözü ve anlamı

Kişilerin yaptığı işi devlet yaparsa dört başı mamur yapar.

Bey mi yaman “el” mi yaman?

Bazen halktan biri de zorba beylere aman dedirtir.

Bey oğlu kulluk, kul oğlu beylik atasözü ve anlamı

Hiç kimse için süreli bir yaşam düzeyi yoktur.Yüksek düzey insanı düşkün duruma gelebilir; düşkün durumda olan da yükselebilir; zenginleşebilir.

Bez alırsan Musul’dan, kız alırsan asilden atasözü ve anlamı

Ne alacaksanız cinsini, aslını biliniz, güvenerek alınız: Musul bezinin sağlam, güzel olduğuna, soylu kızın terbiyesine, namusuna güvendiğimiz gibi.

Bezirgan züğürtleyince geçmiş defterleri yoktur atasözü ve anlamı

Varlığını, gücünü ve gençliğini kaybeden kişiler, geçmişteki güzel günlerini anarak mutlu olmayı denerler.

Bıçağı kestiren kendi suyu, insanı sevdiren kendi huyu atasözü ve anlamı

Bir kimsenin, bir şeyin değeri, kendisinde aranan özel nitelikte artar: Kişi, huyu güzel olursa sevilir. Bıçak, çeliğine iyi su verilmiş olursa keskinleşme yeteneği kazanır.

Bıçak yarası geçer, dil yarası geçmez.

Söz ve yazı ile açılan yara kalpleri incitir, gönülleri yaralar iyileşmez.

Bıldırcının beyliği arpa biçilene kadar atasözü ve anlamı

Bir kimsenin keyfi, ancak yararlandığı nesne yarar sağlayamayacak duruma gelinceye değin sürer.

Bıyığın uzunsa borazan çal atasözü ve anlamı

Bir işi başarabilmek, gerekli koşulların bulunmasına bağlıdır.

Bilmemek ayıp değil, sormamak ayıp atasözü ve anlamı

İnsan her şeyi bilemez. Bu, kusur değildir. Ancak bilmediği bir işi, sorup öğrenmeden yapmaya kalkışmak kusurdur.

Bin atın varsa inişte in, bir atın varsa yokuşta bin atasözü ve anlamı

Üzerinde yük bulunan at, yokuş aşağı inerken zorluk çeker, hırpalanır, aksar, sakatlanır, düşüp ölebilir. Ancak üzerinde yük de olsa, yokuşa çıkmaya iyi dayanır. İnsan ise inişi yorulmadan iner de yokuşa çıkarken yorulur.

Bin bilsen de bir bilene danış atasözü ve anlamı

İnsan bir şeyi ne denli iyi bilirse bilsin, kendisinden daha iyi bilen bulunur. Onun için, bir işe başlamadan o iş üzerindeki geniş bilgisi herkesçe kabul edilen kimsenin düşüncesi alınmalıdır.

Bin dost az, bir düşman çok atasözü ve anlamı

Ne kadar çok dostun olursa, yararlanma olanağın o kadar artar. Bu durumdan bir zarar da gelmez. Ancak bir tek düşmanın bulunsa hep zarar görme tehlikesi içinde yaşarsın.

Binicinin sağı solu olmaz atasözü ve anlamı

  • Binici, ata sağdan da soldan da ayrı kolaylıkla biner.
  • Uzman kişi, hangi yöntemi uygularsa uygulasın işini başarı ile yürütür.


Bin işçi, bir başçı atasözü ve anlamı

Bir işin planını çizen, programını izleyen, düzenli olarak gerçekleşme yolunu gösteren bir baş bulunmadıkça, ne kadar çok işçi çalışırsa çalışsın, iş başarı ile yürütülemez.

Bin kişi değmez bir kişi, bir kişi değer bin kişi atasözü ve anlamı

Toplum içinde bir değerli kişinin yaptığı işi yapmayan bin kişi de vardır; bin kişinin başarabileceği işi tek başına yapabilen kişi de.

Bin merak, bir borç ödemez atasözü ve anlamı

Borcu ödemek için tasalanmanın faydası yoktur.

Bin nasihattan bir musibet yeğdir atasözü ve anlamı

Yanlış yolda olan bir kişiye verilen yüzlere öğüt, onu doğru yola getirmek için yararlı olmaz da tuttuğu bu yolda başına gelen bir yıkım, uyanmasına yarayan bir ders olur.

Bin ölçüp bir biçmeli atasözü ve anlamı

Yapılacak bir işin bütün yönleri önceden iyi üşünülmeli, sonucu hesaplanmalı, ondan sonra işe girişilmelidir.

Bin tasa bir borç ödemez atasözü ve anlamı

Borçlu, üzülmekle borç sıkıntısından kurtulamaz. Çalışıp vermekle kurtulur.

Bin adama kırk gün ne dersen o olur atasözü ve anlamı

Sürekli telkinle bir kişinin bilinçaltına birtakım inançlar, duygular yerleştirilebilir.

Bir adamın sözü bir adama kolay atasözü ve anlamı

Bir kişinin, hoşa gitmeyecek bir sözünü başkasına iletme görevini üstlenen, bu sözleri aktarırken kendisinin tarafsız olduğunu, sadece bir aracılık yaptığını bu anlatımla belirtir.

Bir ağacın gölgesinde bir sürü yatar atasözü ve anlamı

İyiliksever bilgili, varlıklı kimselerden pek çok kişi yararlanır.

Bir ağaçta gül de biter diken de atasözü ve anlamı

Bir ocaktan iyi insan da yetişir, kötü insan da.

Bir ağaçtan okluk da çıkar, bokluk da atasözü ve anlamı

Aynı aileden iyi adam da çıkar, kötü adam da.

Bir ağızdan çıkan bin ağza yayılır atasözü ve anlamı

Bir kişi, yayılmasını istemediği bir durumu kimseye söylememelidir. Söylerse, gizli kalmasını istediği şeyi dilden dile dolaşarak toplum içine yayılır.

Bir ambar buğdayın örneği bir avuçtur atasözü ve anlamı

Bir tümün küçük bir parçasını incelemek, tümü üzerinde yargıya varmaya yeter.

Bir avuç altının olacağına bir avuç toprağın olsun atasözü ve anlamı

Altın, yani para harcanan, tükenen bir maldır. Ama toprak, harcanıp tükenen bir mal değildir.

Bir baba dokuz oğlu besler, dokuz oğul bir babayı beslemez atasözü ve anlamı

Baba, ne kadar çok çocuğu olursa olsun hepsini yetiştirmek için gereken bütün özveride bulunur. Ancak, çocuklar para kazanmaya başladıktan sonra –birçok kardeş de olsalar –yoksul düşen babaları için, kendi paylarına düşen küçük bir yarsımı yapmazlar.

Bir başa bir göz yeter atasözü ve anlamı

Nimet ne kadar bol olsa o kadar hoşa gider; geri çevrilemez. Ama bunun hepsi zorunlu gereksemeleri karşılayan şeylerdir.

Bir baş soğan bir kazanı kokutur atasözü ve anlamı

Kötü bir kişi, kötü bir davranış, kötü bir söz, büyük bir topluluğun havasını bozar.

Bir çiçekle yaz olmaz atasözü ve anlamı

Güzel, ama küçük belirti ile, beklenen doyurucu sonuca erişilmiş olmaz.

Bir çöplükte iki horoz ötmez atasözü ve anlamı

Bir toplumda iki baş olmaz Olursa aralarında anlaşmazlık çıkar; biri ötekini uzaklaştırır.

Bir deli kuyuya taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış atasözü ve anlamı

Kimi zaman bir kişi öyle delice bir iş yapar ki birçok akıllı kimseler bir araya gelerek düşünür, çalışırlar da durumu düzeltemezler.

Birden çıkan bine yayılır atasözü ve anlamı

Bir kişi, sadece kendisinin bildiği bir şeyi, başkasına söyleyemeyeceği sandığı bir kimseye söylerse, az sonra konu herkesin diline düşer.

Bir dirhem gümüşün üstünde oturmaya bir kantar göl gerek atasözü ve anlamı

Tutumluluk, kazancın çok küçük bir parçasını bile artırabilmek, büyük bir irade gerektirir.

Bir dönüm gözlük on dönüm yazlığa bedeldir atasözü ve anlamı

Sonbaharda ekilen bir dönümlük yerden, yazın ekilen on dönümlük yerin ürünü kadar ürün alınır.

Bir el bir eli yıkar, iki el yüzü yıkar atasözü ve anlamı

Kimi durumlarda yardımlaşarak işler kolayca halledilebilir.

Bir sağ elinin verdiğini öbür elin görmesin atasözü ve anlamı

Bir yoksula, bir hayır işine yaptığınız yardımı, en yakınlarınız dahi bilmemelidir. Çünkü bu çeşit yardımlar dini, ya da sosyal bir ödevdir.

Bir elin nesi var, iki elin sesi var atasözü ve anlamı

İnsan büyük işleri tek başına yapamaz. Başkasıyla işbirliği yapmalıdır ki önemli bir varlık gösterebilsin.

Bir elin sesi çıkmaz atasözü ve anlamı

İnsan, güç birliği isteyen işleri tek başına başaramaz. Fakat başkalarıyla iş birliği yaparak başarılı bir sonuca ulaşabilir.

Bir elma bin akçaya, soy; bin armut bir akçaya, soyma.

Elmayı kabuğunu soyarak fazla sayıda tüketebilirsin. Ancak armudu rahatsız olmamak için az sayıda yiyebilirsin.

Bir ev, bir dev atasözü ve anlamı

Bir evde yaşayanların ihtiyaçları sürekli devam eder.

Bir evde düzen varsa düzen olmaz o evde atasözü ve anlamı

Bir evde iki rakip kadın varsa orada dirlik olmaz.

Bir evde iki kız, biri çuvalsız biri biz atasözü ve anlamı

Bir evde iki kız olursa her biri bir taraftan aileyi sıkıştırır: Giyim kuşam ister, çeyiz çemen ister.

Bir ev (gemi) donanır, bir kız donanmaz atasözü ve anlamı

Bir kızı donatmak, bir ev düzmekten daha güç, daha masraflıdır. Evin eksikleri bellidir. Alırsınız, biter. Kızın ne giyim giderleri biter, ne de çeyiz için alınacak eşyası.

Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır atasözü ve anlamı

Birisi size bir fincan kahve içirmek gibi küçük bir iyilik etmiş ya da sizinle bu kadarcık bir dostluk kurmuş olsa, bunu unutmamamız, o kişinin her zaman hatırını saymanız gerekir.

Bir fit bin büyü yerini tutar atasözü ve anlamı

Bir kimseyi başkasına karşı kışkırtmak için ara bozacak bir söz, bin büyü kadar etkilidir.

Bir görüş, bir kör biliş atasözü ve anlamı

Bir kez görmekle bir şey iyice anlaşılamaz, öğrenilemez.

Bir gözün gördüğü bir göze hayır etmez atasözü ve anlamı

Bir kişi bir nesneye göz koymuşsa, başka birinin o nesneyi elde etmesi kolay olmaz.

Bir günlük beyli, beyliktir atasözü ve anlamı

Çok kısa bir nesneye göz koymuşsa, başka birinin o nesneyi elde etmesi kolay olmaz.

Bir günlük ölüye üç gün yiyecek gerek atasözü ve anlamı

Gelenek böyledir: Bir evde ölüm olursa o evde üç gün yemek yapılamaz. Komşular ve tanıdıklar yemek gönderirler.

Bir hatır, iki hatır, üçüncüde vur yatır atasözü ve anlamı

Bir kimsenin densizlikleri, hatır sayılarak birkaç kez hoş görülebilir. Ama bu durumu sürüp giderse sert tepki gösterilmesi doğaldır.

Biri bilmeyen bini hiç bilmez atasözü ve anlamı

Küçük de olsa bir iyiliğin değerini bilmeyen, ona karşı teşekkür duygusu besleyen kişi, daha büyük iyilikler değerini de bilmez; onlara karşı da duygusuz kalır.

Biribiri, adamı yer diri diri atasözü ve anlamı

Akrabadan birinin ötekine can düşmanı olduğu çok görülmüştür.

Bir inat, bir murat atasözü ve anlamı

İnatçı kişi, her inadında istediği bir şeyi elde eder.

Biri yer biri bakar, kıyameti ondan kopar atasözü ve anlamı

Herkesin yararlanabileceği şeyden kimi kişiler yararlanır da başkalarına yararlanma olanağı vermezlerse bundan büyük kavga çıkar.

Bir kararda bir Allah atasözü ve anlamı

İnsanın yaşayışı bir düzende sürüp gitmez. Sağlık bozulabilir; zenginlik kalmayabilir. Görev elden gidebilir… Gücü, büyüklüğü eksilmeyip aynı kalan tek varlık, Tanrı’dır.

Bir katar deveyi bir eşek yeder atasözü ve anlamı

Sessiz, uysal bir topluluğu, niteliksiz, ahmak bir kişi bile yönetir.

Bir kılın bir örmeye faydası var atasözü ve anlamı

Büyük girişimlerin gerçekleştirilmesine önemsiz görünen araçların yardımı olacağı unutulmamalıdır.

Bir korkak bir orduyu bozar atasözü ve anlamı

Savaşta, yada birlikte iş yapacak topluluk, korkak bir kişi; kaygı, telaş, heyecan yaratan sözleriyle bozgunluğa yol açar.

Bir koyundan iki post çıkmaz atasözü ve anlamı

Bir kimseden verebileceği kadar bir şey alındıktan sonra dolambaçlı yolla aynı şeyi bir kez daha almaya çalışmak, boşuna emek harcamaktır.

Bir kötünün yedi mahalleye zararı vardır atasözü ve anlamı

Namusunu satmış birisi, yalnız kendi çevresi için değil, daha geniş çevreler için de tekedir. Bu durum, başka konularla, başka ortamlarda da görülür.

Bir mıh bir nal kurtarır, bir mal bir at kurtarır atasözü ve anlamı

Herhangi bir olayı, bir işi, bir ödevi küçük saymak, önemle ele almak gerekir. Küçük görünen işler, büyük sonuçlar doğurabilir.

Bir musibet bin nasihatten yeğdir atasözü ve anlamı

Yanlış yolda olan bir kişiye verilen yüzlerce öğüt, onu doğru yola getirmek için fayda sağlamaz da tuttuğu bu yolda başına gelen bir musibet uyanmasını sağlar.

Bir pire için bir yorgan yakılamaz atasözü ve anlamı

Küçük bir zararı önlemek için büyük bir zarar göze almak yanlıştır.

Bir selam bin hatır yapar atasözü ve anlamı

Selam bir ilgi ve sevgi belirtisidir. Küçük bir şeydir ama gönül kazanmakta büyük önemi vardır.

Bir senden büyüğün, bir de senden küçüğün sözünü dinler atasözü ve anlamı

Önemli bir işe girişecek kimse salt kendi düşüncesiyle yetinmemeli, büyüklerinin deneyimlerinden yararlanmalı; akıllıca düşünce ileri sürebilecek küçüklere de danışmalıdır.

Bir söyle iki dinle atasözü ve anlamı

Çok konuşan, gereksiz, yanlış sözler söyler.

Bir söz ara bozar, bir söz ara düzer atasözü ve anlamı

Öyle bir söz olur ki iki dostu düşman eder. Öyle bir söz de olur ki iki dargını barıştırır.

Bir söz bin büyüye bedeldir atasözü ve anlamı

Büyü, kişiyi yanlış şeylere inandırır. Etkili söz ise büyüden daha güçlü bir inandırıcılık taşır.

Bir söz yola getirir, bir söz yoldan çıkartır atasözü ve anlamı

Doğru yola götüren inandırıcı sözler de yanlış yola sürükleyen etkili sözler de vardır.

Bir tepe yıkılır, bir dere dolar atasözü ve anlamı

Dünyada hiçbir şey kaybolmaz. Birinin kaybettiğini başkası kazanır. Bir zengin yoksullaşırken bir yoksul da zenginleşir.

Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden atasözü ve anlamı

”Oturmam” diyen konuk, oturma şöyle dursun yatıya kalır. “Yemem” diyen de parçalarcasına sofraya saldırır.

Bodur tavuk her gün piliç atasözü ve anlamı

  • Ufak tefek kimseler, yaşlarından daha küçük görünürler.
  • Yetenekleri sınırlı kişiler, bir türlü yükselmezler;oldukları yerde sayarlar.


Boğaz dokuz boğumdur atasözü ve anlamı

Bir sözü söylemeden önce boğazın her boğumunda bir kez içimizden geçmeli, bunun nasıl bir sonuç doğuracağını düşünmeli, uygun olmayan yönlerini düzeltmeli, böylece tekrar tekrar düşünüp düzeltmeler yapılı, sonra söylemeliyiz. Bu provalar sırasında belki de bir sakınca hatırımıza gelir, sözü söylemekten büsbütün vazgeçeriz.

Bol bol yiyen bel bel bakar atasözü ve anlamı

Kazandığını bol bol yiyip ilerisi için bir şey arttırmayan kişi, kazançsız kaldığı zaman acıklı duruma düşer.

Borca haylık bir aylık atasözü ve anlamı

Borç altına girilerek yaşanan keyifli günler çok sürmez sıkıntıya dönüşür.

Borcu iyisi vermek, derdin iyisi ölmek atasözü ve anlamı

Borçlu ve dertli yaşamaya dayanılmaz. Borçtan kurtulmanın çıkar yolu vermek, onulmaz dertten kurtulmanın çıkar yolu ölmektir.

Borcun yoksa kefil ol, işin yoksa şahit ol atasözü ve anlamı

Tanıklık, boş oturan kimselerin, kefillik, parası çok kimselerin işi olur.

Borç iyi günde kalmaz atasözü ve anlamı

Borcu ilk fırsatta ödemek gerektir. Erteleyip durmak yanlıştır.

Borçlunun dili kısa gerek atasözü ve anlamı

Borçlu, alacaklısına karşı ileri geri konuşmamalı, aşağıdan almalıdır.

Borçlunun döşeği ateşten olur atasözü ve anlamı

Borçlu, borcunu ödeyinceye değin uyku uyuyamaz; yatağında döner durur.

Borçlunun duacısı alacaklıdır atasözü ve anlamı

Borçlunun ölmemesi ve para kazanması için en çok dua eden alacaklısıdır.

Borçlunun yalımı alçak olur atasözü ve anlamı

Borçlu, özellikle alacaklısının yanında göğsünü gere gere gezemez; kısılır, büzülür, suçlu gibi durur.

Borçlu ölmez, benzi sararır atasözü ve anlamı

Borç kişiyi öldürmez. Ama hasta edecek kadar üzer.

Borç ödemekle yol yürümekle tükenir atasözü ve anlamı

Birden ödenemeyen bir borcu azar azar vererek de ödemek mümkün olabilir.

Borçlu çoban yoksul beyden yeğdir atasözü ve anlamı

Kişi yoksulluk ve sıkıntı içinde olduktan sonra kuru bir bey adı neye yarar?Böyle bir bey olmaktansa borçsuz, tasasız bir çoban olmak daha iyi değil midir?

Borçtan korkan kapısını büyük açmaz atasözü ve anlamı

Borç etmek istemeyen fazla açılmaz; şuna buna ziyafet çekmez. Gidenleri kısar; kendi durumuna uygun bir yaşama yolu tutar.

Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır atasözü ve anlamı

Borcun ödenmesi geciktikçe borçluluk duygusu gevşer. Zamanaşımı ile borç ödenmez olur. Dert uzayınca da hastayı güçsüz bırakır.

Borç vermekle, yol yürümekle tükenir atasözü ve anlamı

Borçlu olan kişi ödemesini aksatır, geciktirir, günü gününe ödemezse borcu bir türlü bitmez. Birden ödenemeyecek kadar çok olan borç, azar azar ödenebilir.

Borç yiğidin kamçısıdır atasözü ve anlamı

Borç, kişiyi –borcunu ödeyebilmesi için –daha çok çalışmaya zorlar.

Borç yiyen kesesinden yer atasözü ve anlamı

Borca alışveriş yapan, hemen para ödemez ama, ödemek zorundadır. Aldıklarının parası kesesinden çıkacaktır.

Bostana dadanan eşeğin kuyruğu, kulağı olmaza atasözü ve anlamı

Çalıp çırpmayı huy edinen kişi, her birinde yakayı ele vererek ceza göre göre insanlıktan çıkar.

Bostancıya tere satılmaz atasözü ve anlamı

Bir işten en iyi o işin ustası, uzmanı anlar. Birine çok iyi bildiği bir şey öğretilemez, bir konuda o kişi bilgilendirilmez. Böyle bir tutum sergileyen kişi komik duruma düşer.

Bostan gök iken pazar(-lık) yapılmaz atasözü ve anlamı

Nasıl gelişeceği ve ayrıntıları belli olmayan bir iş üzerinde anlaşma yapılamaz.

Boş başak dik durur atasözü ve anlamı

Kafası boş olan kişi kendini beğenir; çevresine yüksekten bakar; iri laflar eder.

Boşboğazı cehenneme atmışlar, “odun yaş” diye bağırmış atasözü ve anlamı

Boşboğaz, çenesi düşüğün biridir. En umulmadık yerde ille densizce bir şey söyleyecektir.

Boş çuval ayakta durmaz atasözü ve anlamı

  • Karnı doymayan kimse çalışamaz.
  • Bilgisiz, yeteneksiz kişi, kendisine verilen görevde tutunamaz.


Boş eşek yorga gider atasözü ve anlamı

Üzerinde bir görev bulunmayan kaygısız kişi, rahat rahat istediği gibi yaşar.

Boş fıçı çok langırdar atasözü ve anlamı

Bilgili, erdemli kimse çok konuşmaz; gösterişten kaçınır. Ama bunlardan yoksun olan kişi, bilgiçlik taslar; çok konuşur; boş laflarla çevreyi rahatsız eder.

Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir atasözü ve anlamı

Boş gezmek, kişiyi tembelliğe alıştırır ve herkesin gözünden düşürür. Çalışmak ise, para karşılığında olmasa bile, kişinin yeteneğini arttırır ve tembel olmadığını göstererek paralı iş bulmasına yardım eder.

Boş lakırdı karın doyurmaz atasözü ve anlamı

Bir gayret göstermeden, bir yatırım yapmadan yalnızca boş sözlerle başarı elde edilmez.

Boş torba ile at tutulmaz atasözü ve anlamı

  • Çıkar göstermezseniz bir kimseyi bir yere bağlayamazsınız.
  • Özveride bulunmadan istediğiniz şeyi elde edemezsiniz.


Boynuz kulaktan sonra çıkar, ama kulağı geçer atasözü ve anlamı

Bir konu üzerinde sonradan yetişen, ama daha önce yetişmiş olanları geçenler vardır.

Boyuma göre boy buldum, huyuma göre huy bulamadım atasözü ve anlamı

Bir kimse, beden yapısı, zenginliği, soyu sopu, sosyal durumu kendisininkilere uygun olan kimseler bulabilir. Ama huyu kendisinin huyuna uyan bir kişiyi kolay kolay bulamaz.

Böyle baş böyle tıraş atasözü ve anlamı

Kişilere de durumlara da yaraşan işlemler uygulanır.

Böyle gelmiş böyle gider atasözü ve anlamı

Halk, ileriden beri sürüp gelmekte olan bir durumun, kolay kolay değişmeyeceği kanısındadır. Kanısının bu sözle kurallaştırmıştır.

Böyle gerek danaya, buzağının hakkını yemeye atasözü ve anlamı

Gücüne dayanarak güçsüzün hakkına el atanlar ağır biçimde cezalandırılmalıdır ki bir daha bu zorbalığı yaymasın.

Bugün bana ise yarın sana atasözü ve anlamı

Bugün bir kimsenin başına gelen yıkım, yarın başkasının da başına gelebilir. Bundan gerekli ders alınmalıdır.

Bugünkü işini yarına bırakma atasözü ve anlamı

Bugün yapılması gereken bir işi ertesi güne bırakmanın türlü sakıncaları vardır: Yarın daha önemli bir iş çıkabilir ve bugünkü iş yine kalır. Yada yarın çıkacak başka işler bugünküne ekleneceğinden hepsini yapmaya vakit yetmez.

Bugünkü tavuk yarın ki kazdan iyidir atasözü ve anlamı

Bugün ayağımıza gelmiş olan kazançla yarın gelmesi olasılığı bulunan daha büyük bir kazanç arasında bir seçme yapmak gerekirse, bugünkünü yeğlemek doğrudur.Çünkü bu gerçekleşmemiştir. Öteki türlü engellerle gerçekleşmeyebilir.

Buğday başak verince orak pahaya çıkar atasözü ve anlamı

Kendisine gerekseme artan şeyler çok değer kazanır.

Buğday ekmeğin yoksa buğday dilin de mi yok? Atasözü ve anlamı

Görüştüğün kimseyi ağırlayacak ya da onun istediğini verecek durumda olmayabilirsin. Ama tatlı dille gönlünü alabilirsin.

Buğday hicaz’a giderken arpaya “ince yufkaya karışma” demiş atasözü ve anlamı

Yetki, yetenek, kişiden kişiye değişir. herkes neleri yapabileceğini neleri yapmayacağını bilmeli, bunun dışında bir iş yapmaya kalkışmamalıdır.

Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa ermeyince (düşmeyince) atasözü ve anlamı

Bir şeyin senin olduğundan kuşkun kalmaması için gereken bütün koşullar gerçekleşmelidir.

Buğday ile koyun, geri yanı oyun atasözü ve anlamı

Çiftçi için en geçek değer, buğday ve koyundur. Başka ürünler bunlar kadar önemli değildir.

Buğday mısıra demiş ki: “Aş ol, keş ol, hamur işine karışma.” Atasözü ve anlamı

İnsanların yapabilecekleri, yetenekleri, becerileri çeşitlidir. Her insan neleri yapıp, yapamayacağını bilmeli, bunun dışında bir iş yapmaya çalışmamalıdır.

Buğday yanında acı at da sulanır atasözü ve anlamı

Toplum yararına gerçekleştirilen düzenlemeler, kötü niyetleri daha kolay fenalık yapmalarına yol açabilir.

Bulanık su, balıkçının yarı kazancıdır atasözü ve anlamı

Çıkar sağlaması, ortalığın karışmasına bağlı olan kişi için karışıklık çıkması, kazancının muştusudur.

Buldum bilemedim, bildim bulamadım atasözü ve anlamı

Kişi, elinde olanak varken bundan yararlanmayı bilmez. Yararlanma yollarını öğrendiği zaman da eline olanak geçmez.

Burun yüzden düşmez atasözü ve anlamı

Kişinin yakın hısmı, ne denli uygunsuz yakışıksız iş yaparsa yapsın, kendisinden kopmaz, koparılamaz.

Buyuran yorulmamış atasözü ve anlamı

İşlerini başkasına yaptıran kişi onun yorulacağını da düşünmeli, arka arkaya iş buyurmamalıdır.

Bükemediğin eli öp başına koy atasözü ve anlamı

İnsan, gerek meziyet gerekse diğer konularda kendinden ileri olanla yarışmamalıdır.

Bülbülü altın kafese koymuşlar, “ah vatanım” demiş atasözü ve anlamı

Kişi, yurdu dışında ne denli iyi bir yaşama ortamı bulunursa bulunsun, yine yurdunu arar; onun özlemini çeker.

Bülbülün çektiği dili belası atasözü ve anlamı

Güçlüler, güçsüzleri ezer, ortadan kaldırır; ya da kendime mal eder.

Büyük başın derdi büyük olur atasözü ve anlamı

Büyük işlerin başında bulunan, geniş sorumluluklar yüklenmiş olan kimselerin derdi çok ve büyük olur.

Büyük lokma ye büyük söyleme atasözü ve anlamı

Hiçbir kimse başkalarını kınayıp “ben söyle bir kötü duruma düşmem” gibi sözler söylememelidir. Dünya bu, bir gün aynı olaylar kınayanın da başına gelebilir.

Atasözleri ve Anlamları

ABCÇDEFGHIİKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ

Deyimler ve Anlamları

ABCÇDEFGHIİKLMNOÖPRSŞTUÜVYZ

Atasözü Nedir?

Toplumların asırlarca süren deneyimlerinden ve gözlemlerinden elde ettikleri yargılarını, ortak düşünce ve tutumlarını yansıtan; içinde mecazi bir anlam barındıran, eğitici ve öğretici pedegojik-didaktik) vasfı bulunan kalıplaşmış, kısa ve özlü sözlere atasözü denir.

Eş anlamlı sözcükler: Darb-ı mesel (Durub-ı emsal), Mesel, Sav.

Atasözlerinin Özellikleri

Bu sözler törelere, geleneklere, tecrübelere, akla ve gerçeğe dayanır. Halkın ortak düşüncesini, inancını, duyusunu, ahlak anlayışını, kültürünü, felsefesini yansıtırlar. Kültürün aynasıdırlar. Eğitici ve öğreticidirler. Genellikle mecazi bir anlam taşırlar. Anonimdirler. Halk arasında dilden dile dolaşarak gelecek kuşaklara aktarılırlar. Söz ve mâna sanatlarıyla (seci, tezat, cinas, Akisakis, mübalağa) örülmüşlerdir. Kalıplaşmış, doğal (tabii), kısa ve özlü sözlerdir.


Atasözleri üzerine yapılmış bazı çalışmalar

  • Teshil Risalesi: Bizde atasözlerine ait ilk yazma eserdir. Mevlana Şemsettin'e aittir. 1480 de yazılan bu eserde 695 atasözü vardır.
  • Durub-ı Emsal-i Osmaniye: Milli kütüphanemizin bazı demirbaş yazmalarıyla, halk şairlerinin (Atasözü destanları) ve divan şairlerinin (Manzume-i durub-ı Emsaliye) gibi denemeleri bir yana bıkarılırsa, gerçek anlamıyla, ilk atasözü kitabıdır. İlk baskısı 1863'de, İkinci baskısı 1870'de, üçüncü baskısı da -Ebüzziya Tevfik'in katıp karıştırdıklarıyla - 1884'de basılmıştır. Bu eserde 1800 atasözü vardır.
  • Türk Atalar Sözü: Yeni Türk harfleriyle bu alanda ilk basılan eserdir. Muzaffer Lütfü Bey'e aittir. 1928'de basılmıştır.
  • Türk Ata Sözleri, Mustafa Nihad Özön, 1952
  • Türk Atalar Sözü ve Deyimleri, Feridun Fazıl Tülbentçi, 1963
  • Atasözleri Sözlüğü, Ömer Asım Aksoy, 1965

atasözleri, deyimler, Türkçe atasözleri, atasözleri anlamlı, atasözleri ve anlamları, atasözleri ve deyimler, atasözleri sözlüğü, atasözleri nedir, atasözleri örnekleri, en güzel atasözleri,

A harfi başlayan atasözleri, deyimler, aile ilgili güzel sözler dini, f harfi başlayan atasözleri, deyimler anlamları cümleleri, i harfi başlayan atasözleri, v harfi başlayan atasözleri, d harfi başlayan atasözleri, t harfi başlayan atasözleri, Deyim, deyimler, atasözü, atasözleri, deyim ve atasözü örnekleri, deyimler ve atasözleri konu anlatımı, deyimler anlamları, atasözleri ve deyimler sözlüğü indir, atasözleri ve deyimler nedir, atasözleri ve deyimler sözlüğü tdk, atasözleri ve deyimler testi, güzel atasözleri,

Türkçe atasözleri, atasözleri anlamlı, atasözleri ve anlamları, atasözleri ve deyimler, atasözleri sözlüğü, atasözleri nedir, atasözleri örnekleri, en güzel atasözleri, deyimler konu anlatımı, deyimler örnek, deyimler ve anlamları ve cümleleri, deyimler kısa, Türkçe deyimler, deyimler karikatür, deyimler ve atasözleri sözlüğü, deyim örnekleri resimli, deyimler sözlüğü tdk, atasözleri sözlüğü, deyimler sözlüğü indir, deyimler ve anlamları ve cümleleri, deyimler ve atasözleri sözlüğü, deyimler ve açıklamaları, deyim örnekleri, en çok kullanılan deyimler, n harfi başlayan atasözleri, l harfi başlayan atasözleri, ç harfi başlayan deyimler, ö harfi başlayan deyimler, özdeyişler anlamları, t harfi başlayan deyimler, y harfi başlayan deyimler, i harfi başlayan deyimler, n harfi başlayan deyimler, g harfi başlayan deyimler, r harfi başlayan deyimler, atasözleri deyimler nedir, f harfi başlayan deyimler, z harfi başlayan deyimler

B Harfiyle Başlayan Atasözleri

Baba koruk (ekşi elma, erik) yer, oğlunun dişi kamaşır.
Bir babanın yaptığı kötü iş, sürekli tekrarladığı uygunsuz hareketler her nedense aileye yüklenmeye çalışılır. Toplum içinde de bunun sıkıntısını en çok, çocuk çeker; en çok o, güç duruma düşer.

Baba malı tez tükenir, evlât gerek kazana.
Çoklukla insanlar bir emek vererek kazanmadıkları malın değerini pek bilmezler, meğer ki bu baba malı ola. Babadan kalan mal, mülk ya da para hazır olduğu, değeri de pek bilinmediği için kolay ve çabuk harcanır; tez biter. Bu bakımdan babadan kalan mirasa güvenip çalışmamak, bir kazanç yolu tutmamak son derece sakıncalıdır. Kişilik sahibi olan kimse ise baba malına güvenmez, alın teri dökerek kazanmaya çalışır, kazandığının değerini de bilir, ona sahip çıkar, dolayısıyla onu dikkatle harcar.

Baca eğri de olsa duman doğru çıkar.
Dürüst, doğru, iyi ve güzel vasıflarını doğuştan getiren insan, ne denli bozuk, elverişsiz ortamlarda bulunursa bulunsun niteliklerini kaybetmeyip korur. Bu durum nesneler için de geçerlidir.

Bağa bak üzüm olsun, yemeye yüzün olsun (Bağda izin olsun, üzüm yemeye yüzün olsun).
Bir bağın bağ olması için gereken bakım gösterilmelidir. Üzümler zamanında budanmalı, gübrelenmeli, çapalanmalı ve sulanmalıdır. Bu yapılmazsa o bağdan istenilen üzüm alınamaz. Bu da bize gösteriyor ki emekle üzüm arasında sıkı bir ilişki var. Bir kişi bir şeyden verim bekliyor, fayda temin etmek istiyorsa gereken çabayı göstermeli; gerekli harcamalardan kaçmamalı, o şeye iyi bakmalıdır. Aksi takdirde o şeyden yararlanmaya yüzü olmaz.

Bağla atını, ısmarla Hakk’a.
Hayvanların bir yerde durmaları isteniyorsa onları mutlaka bağlamak gerekir. Bu durum at için de geçerlidir. Eğer onu başı boş bırakırsak oradan uzaklaşıp kaybolabilir, başına türlü hâl gelebilir. Bunun gibi pek çok şeyde önce tedbir alınmalı, sonra da Allah`a havale etmeliyiz. Kısacası önce tedbir, sonra tevekkül her işte kural olmalıdır.

Bağlı koyun yerinde otlar.
Nasıl ki bağlı koyun, bağlı olduğu ipin izin verdiği sınırların dışına çıkıp otlayamıyorsa, kimi insanlar da ellerinde olan imkânın dışına çıkıp iş göremezler; ellerindeki imkân ne kadarsa o kadar başarılı olurlar. Fazla imkânlara kavuşmak, becerikli insanların daha verimli ve başarılı olmalarına kapı aralar. Bu sebeple onlara gerekli olan imkân ve fırsat verilmelidir.

Bakarsan bağ, bakmazsan dağ olur.
İster bağ, ister iş yeri, isterse bir eşya olsun, ona gerekli bakımı gösterirsek beklediğimiz faydaya kavuşuruz. Bir bağa bakmaz, onu çapalamaz, budamasını yapmaz, yabancı otlardan temizlemez ve gübrelemezsek bir zaman sonra onu dağa, verimsiz bir yere dönmüş görebiliriz. Bakımı olmayan bir iş yeri, bir eşya için de durum bundan farklı değildir.

Bakımdan uzak tutulmuş bir iş yerinde düzen gözetilmezse aksaklıklar giderek büyür, önü alınamaz olur, sonunda iş yeri iflasın eşiğine gelebilir. Bir eşyanın bozuk, kırık, eksik bir yanı yerinde ve zamanında giderilmezse, o eşya bir süre sonra kullanılamayacak hâle gelir. Unutulmamalıdır ki, bakılan ve onarılan şeyler ancak yararlanılacak şeyler olarak ortada kalır.

Bakmakla usta olunsa, köpekler (kediler) kasap olurdu.
Öğrenmenin esası denemeye ve yapmaya dayanır. Bir şey, başkasının yaptığı işe bakılarak öğrenilemez. Eğer bilgi ve becerinin de kazanılmasının yapmaya dayandığı düşünülürse, bir işin öğrenilmesinin seyretmeye değil, bizzat denemeye ve o iş üzerinde çalışmaya bağlı olduğu daha açıkça görülür. Ustalık da ancak böyle elde edilir.

Bal bal demekle ağız tatlanmaz.
Bir şeyin yalnızca adını etmekle, onun hakkında tatlı sözler söylemekle o şeye kavuşulmaz. Önemli olan gerekli girişimlerde bulunup onu ele geçirmek için uğraş vermektir.

Balık ağa girdikten sonra aklı başına gelir.
Çoklukla düşünüp taşınmadan, olacakları hesaplamadan işe kalkışan insan, bu ihtiyatsızlığı sebebiyle bir felâkete düştükten sonra aklını başına toplar; kendine gelip uyanır. Ama dövünmesi, çırpınması bir fayda vermez; çünkü iş işten geçmiş olur.

Balık baştan avlanır.
Bir yeri yöneten oraya hâkim demektir. Eğer bir yeri ele geçirmek istiyorsan, oranın hâkimi olan yöneticileri ele geçirmen yeter.

Balık baştan kokar.
Gerek bir aile, gerek bir topluluk ve gerekse bir ülkede baştaki yöneticilerin niyetleri ve tutumları bozuksa o yerdeki her şey de bozuk ve düzensiz olur. Ortada değerini koruyan bir şey kalmaz.

Balın olsun tek, sinek Bağdat’tan gelir.
1. Yeter ki malın, mülkün ve paran olsun; ondan faydalanmak isteyen pek çok kimse olduğuna, hatta bunlardan kimilerinin çok uzaklardan geldiğine bile şahit olacaksın. 2. Kıymetli bir malın mı var? Kaygılanma, onun müşterisi eninde sonunda mutlaka çıkıp gelir.

Balta değmedik (girmedik) ağaç (orman) olmaz.
Hayat öyle çetrefilli bir yoldur ki, zorluk, felâket ve acılarla karşılaşmayan, bir zarar görmeyen kimse yoktur.

Bal tutan parmağını yalar.
Başkalarına yararı dokunan yerlerde çalışan, onlara iyi ve güzel şeyleri sunmakla görevli bulunan kimse, ürettiğinden ya da dağıttığından kendisi de faydalanır. Genellikle bu tutum da hoş görülmeye çalışılır. Çünkü o görevi yapan bunu hak ediyor kanaati yaygın hâle gelmiştir.

Bana benden her ne olursa, başım rahat bulur dilim susarsa.

1. Hemen her kişi kendi geleceğini kendisi hazırlar. Kendisine gelecek zararların ya da faydaların tümü onun tutumuna bağlıdır, her şeyin sorumlusu o olur. 2. Ne söylediğini bilmeyen, sözlerinin onu nereye ulaştıracağını hesap etmeyen, lüzumsuz ve çok konuşan kimse, dili yüzünden çeşitli zararlara uğrar. Aksine diline bir çeki düzen veren, susmasını bilen ve ancak gerektiği yerde konuşan kimseler bu belâlardan uzak olur.

Bana dokunmayan yılan bin yaşasın.
Bazı bencil, çıkarcı kimseler vardır ki, onlar, sırf kendilerine zarar vermiyor diye kötülük yapan kimselere engel olmazlar. Onların başkalarına kötülük yapmalarına, bu kötülüklerinin bütün bir toplumu zarara uğratmalarına ses dahi çıkarmazlar; onlara dokunmamaya çalışırlar. Oysa bu tavır son derece yanlıştır. Yalnız kendimizi değil, toplumun diğer bireylerini de düşünmek zorundayız. Bana ne demek, nemelâzımcı olmak toplumun dirlik ve düzenliğini temelden bozacak bir harekete yol açar.

Baskın basanındır.
Kim ki savaşta düşmanını gafil avlayıp fırsat vermeden hücum ederse, zaferi elde eder; savaşı kazanır.

Baskısız (çivisiz) yongayı (tahtayı) yel (el) alır, sahipsiz tarlayı sel alır.
1. İyi korunmayan araç ve gereçler çabuk yıpranır; sahiplenilmeyen mallar elden gider, onlara başkaları sahip çıkar. 2. Çocukların ya da gençlerin denetimini ve gözetimini iyi yapmalı; aksi takdirde onlar kötü yollara düşebilir, zararlı alışkanlıkların tutsağı olabilirler. Bunların yanında aile ile bağları kopup ilişkileri tamamen kesilebilir.

Başa gelen çekilir.
Ne kadar istersek isteyelim kimi felâketleri, kötü durumları önleyemeyiz; üstümüze çöken acılara katlanmaktan başka bir şey gelmez elimizden. Bu durumda yapılacak tek şey sabırlı olmak, sıkıntılara katlanmayı bilmektir.

Başa gelmeyince bilinmez.
İnsan başkalarının uğradığı felâketlerin, dertlerin ne denli acı olduğunu gerektiği gibi idrak edemez. Ne zaman ki benzer bir olayla karşılaşır ve acıyı tadar, işte o zaman anlar.

Baş başa bağlı, baş da şeriata.
Bulunduğumuz yerdeki yöneticiler, bir üst yöneticiye; üst yönetici ise en üst yöneticiye; o da şeriata, yani Cenab-ı Hakk`ın koymuş olduğu kanunlara bağlıdır. İnsanların başına buyruk hareket etmeleri böylelikle önlenir, bir sorumluluk zinciri oluşturulur. Alttakiler üsttekilere, üsttekiler de şeriate karşı sorumlu olurlar. Bu durum toplumların genel düzenini sağlamış olur. Ancak günümüzde bu sorumluluk bağı şeriatla değil, lâik kanunlarla sağlanmaya çalışılmaktadır.

Baş başa vermeyince taş yerinden kalkmaz.
Bir insanın gücü sınırlıdır, tek başına her işi yapamaz. Kimi zor işleri yapması için de başka insanların gücüne, işbirliğine ihtiyaç duyar. Güçler birleştirilince zor işlerin yapılması da kolaylaşır. Çünkü birlikten kuvvet doğar.

Baş dille tartılır.
Kişilerin ne kadar akıllı, ne kadar düşünceli oldukları söyledikleri sözlerle ölçülür. Çünkü konuşmaların tutarlı ve yerinde olup olmaması böyle bir ölçüm için en elverişli yolların başında gelir.

Başını acemi berbere teslim eden, pamuğunu cebinde taşısın.
Bir işin yapılmasını tecrübesiz, beceriksiz, ustalığı olmayan kişilere teslim eden, meydana gelebilecek zararlara katlanmaya da hazır olmalıdır.

Baş kes, yaş kesme.
Tabiatı zengin kılan, bir yeri yaşanılacak hâle getiren unsurların başında ağaç gelir. Hayatımız için yararları o kadar çoktur ki, yaş bir ağaç kesmek, bir insan öldürmek gibidir.

Baş nereye giderse ayak da oraya gider.
1. Küçükler çoklukla büyükleri taklit ederler. Onlara özenir, onların yaptıklarını yapmaya çalışırlar. 2. Bir ülkede iş başında bulunanlar, bir iş yerini yönetenler nasıl hareket edip bir yol izlerlerse, yönetilenler de onlar gibi davranıp onları takip ederler.

Baz bazla, kaz kazla, kel tavuk topal horozla.
Bir kimse, kendi niteliğine uyan, kendine denk olan, kendine benzeyen kimselerle beraber olur, arkadaşlık eder, düşüp kalkar.

Bedava sirke baldan tatlıdır.
Emek verilmeden, karşılığı ödenmeden ele geçirilen şeylerin kıymeti ne kadar düşük olursa olsun kişinin pek hoşuna gider.

Belâ geliyorum demez.
Hayat inişli çıkışlı bir yoldur. İnsanın karşısına neyi, ne zaman çıkaracağı hiç bilinmez. İnsan bir anda, hiç umulmadık bir zamanda kötülüklerle, felâketlerle karşı karşıya kalabilir. Bu yüzden tedbiri elden bırakmamak gerekir.

Beleş atın dişine (yaşına, yularına, dizginine) bakılmaz.
Bir çaba, bir emek harcanmadan, bedava elde edilen şeyler insana oldukça hoş gelir. Bu sebeple bir kusuru, bir eksiği var mı diye bakılmaz; güzel olup olmadığı aranmaz, niteliklerine pek dikkat edilmez.

Besle, büyük danayı; tanımasın anayı.
Anne ve babalar çocukların sağlıklı büyümeleri, iyi bir eğitim görmeleri için her türlü zorluğa katlanırlar. Ama buna karşılık çocuklarından umduklarını bulamazlar. Çocuklar kendilerine karşı gerekli saygı ve sevgiyi göstermezler, hayırsız olurlar, onların değerini bilmezler, onları tanımazlar. Dolayısıyla da anne ve babanın emeklerine karşı nankörlük etmiş olurlar.

Besle kargayı, oysun gözünü.
Kimi nankör, kötü niyetli, sütü bozuk kimseler vardır ki, hiç de lâyık olmadıkları hâlde sen onlara iyilik yaparsın, onlar da sana fenalıkla karşılık verirler.

Beş parmağın beşi bir değil (olmaz).
Bir eldeki parmakların kimisi uzun, kimisi de kısadır. Bunun gibi bir anne-babadan olmuş, aynı çatı altında yetişmiş kardeşlerin de fiziksel ve ruhsal yapıları birbirinden farklıdır. Huyları, becerileri, karakterleri birbirine benzemez. Bu durum toplumdaki diğer insanlar için de söz konusudur, onlar da birbirlerinden çeşitli nitelikleriyle ayrılırlar.

Beterin beteri vardır.
Kötü bir duruma düştüğümüzde, bir belâ ile karşılaştığımızda bundan kötüsü de olamaz diye düşünmemeli; daha da kötüsünün olabileceğini aklımızdan çıkarmadan gereken sabrı göstermeli, Allah`a sığınmalıyız.

Bıçağı kestiren kendi yüzü suyu, insanı sevdiren kendi huyu.
İyi su verilmiş çelikten yapılan, ustalıkla bilenen bıçak dayanıklı ve keskin olur; bu da onun değerini artırır. Kişileri değerli, sevimli kılan da huy güzelliğidir. Geçimsiz, huysuz kimseler toplumca sevilmezler.

Bıçak sapını kesmez.
Bıçağı bıçak yapan demir kısmı ile sap kısmıdır. Demir kısmı, saplı kısmına ilişemez. Ama başka bıçakların saplarına ilişip zarar verebilir. Bunun gibi insanlar da çok yakınlarına, anne-baba-evlâtlarına ve diğer akrabalarına kolay kolay zarar veremez. Aralarında onları bütünleyen, birbirlerine bağlayan bir kan, bir sevgi bağı vardır.

Bıçak yarası geçer (onulur), dil yarası geçmez (onulmaz).
Bıçak ya da herhangi bir silâhın açtığı yara bir süre sonra iyileşir, vücutça onulur. Ama dilden çıkan kötü ve acı sözlerin gönülde açtığı yara, bıraktığı izi kolay kolay kapanmaz; her hatırlamada yeniden açılır, insana üzüntü verir.

Bilen bilir, bilmeyen aslı var sanır.

İnsan bir şeyi duymuşsa, o ancak bir söylentidir; doğruluğu belirsiz, gerçekliği de şüphe götürür. Ancak insanlar söylentilerin bu yanına bakmazlar, duyduklarını başkalarına aktarıp dedikodu yaparlar. Konuşulan bir olayın aslının olup olmadığını ancak gören bilir, görmeyen ama söylenenleri duyanlar ise dedikoduları gerçekmiş gibi kabul ederler.

Bilinmedik aş ya karın ağrıtır, ya baş.
Anlamadığımız, daha önce denemediğimiz, iç yüzünü bilmediğimiz bir iş yapmaya kalkışmak akıl kârı değildir. Çünkü tanışık olmadığımız bu işin başımıza iş açması, bize zarar vermesi kuvvetle muhtemeldir. Bunun için bir işe girişirken dikkatli olmak zorundayız.

Bilmemek ayıp değil, sormamak (öğrenmemek) ayıp.
İnsan hayatı için bilgi oldukça önemlidir. Ne ki insan her şeyi bilmez. Bilmesine de imkân yoktur. İnsanın her şeyi bilmemesi doğaldır. Bunun utanılacak bir yanı da yoktur. Ancak imkân varken bilmediklerini sorup öğrenmemesi, biliyorum tavrıyla bir işe girişmesi son derece sakıncalıdır ve kusurludur. Çünkü yanlış bir yola saparak hem kendine, hem de başkalarına zarar verebilir.

Bin bilsen de bir bilene danış.
Herkes eşit bilgiye sahip değildir. Çok iyi bildiğimizi sandığımız konunun bilmediğimiz bir yanı olabilir, o konuyu bizden daha iyi bilenler de çıkabilir. Bu yüzden bir işe kalkışmadan önce bu gibi kimselere danışmalı, onların bilgi ve tecrübelerinden yararlanmalıyız. Eksiğimizi ancak böyle giderebilir, yanlışımızdan ancak böyle kurtulabilir, iyi bir sonuca da ancak böyle kavuşabiliriz.

Bin dost az, bir düşman çok.
Sıkıntılı bir anımızda, kötü bir günümüzde hemen yardımımıza koşan, daima iyiliğimizi isteyen dostlarımızdır. Derdimizi onlarla unutur, mutluluğu onlarla tadarız. Onlardan zarar değil, yalnızca fayda görürüz. Bu sebeple ne kadar çok olurlarsa, bizim için o kadar iyidir. Ama düşmanımız olan yalnızca bizim kötülüğümüzü ister, bir tane de olsa onun varlığı bizi rahatsız eder.

Bin merak bir borç ödemez.
Ne denli kaygı içinde olursan ol, bunun borcunun ödenmesinde hiçbir yararı yoktur. Tasalanmayı bırakıp borcunu ödemek için çaba harcamalı, yollar aramalısın.

Bin nasihatten bir musibet yeğdir.
Yanlış bir yol tutmuş kimi insanlar vardır ki, onlara ne kadar çok öğüt verirsen ver, tuttukları yanlış yoldan onları çevirmekte bu öğütler bir fayda temin etmez. Ama takip ettiği yanlış yolda başına gelen bir felâket, onu doğru yola getirmekte daha etkili olur. Çünkü kötü tecrübelerin öğretme gücü oldukça büyüktür.

Bin ölçüp bir biçmeli.
En basitinden en zoruna, yapmaya çalıştığımız işin bütün ayrıntılarını önceden düşünmeli; gerekli ölçümleri yapmalı, sonucu iyi hesaplamalı, sonra işe girişmeliyiz. Yoksa istemediğimiz bir zararın ortaya çıkmasından duyacağımız pişmanlık fayda etmez.

Bin tasa (kaygı) bir borç ödemez.
Çok tasalanmak ve üzülmekle borçtan kurtulunamaz. Çünkü borç durduğu yerde ödenmez. Borcu ödemek için bir şeyler yapmalı, harekete geçip çalışmalı, kimi çıkış yolları aranmalıdır.

Bir adama kırk gün deli desen deli olur.
İnsana yapılan sürekli telkinler sonunda bir neticeye ulaşmak mümkündür. Çünkü insan etkilenen bir varlıktır. Birtakım iyi ya da kötü duygular, düşünceler ve inançların sürekli telkin edilmesiyle insanlar biçimlendirilip yönlendirilebilirler.

Bir adamın adı çıkacağına canı çıksın.
Toplumun bir kişi hakkında verdiği yargı öyle kolay kolay değişmez. Toplum kişiyi nasıl nitelemişse, kişi o niteliğiyle tanınır. Adı bir kere kötüye çıkan kişi, iyi de olsa toplumun bu yargısının önüne geçemez. Adına sürülen bu leke onun yakasını bırakmaz. Nereye gitse bu leke yüzüne vurulur, itilip kakılır, sıkıntılar içinde kalır. Böyle yaşamak kişi için
ölmekten daha iyidir.

Bir ağızdan çıkar bin ağıza yayılır.
Bir sırrın yayılması istenmiyorsa, kimseye söylenmemelidir. Sır ağızdan çıktı mı hemen yayılır, gizli kalmasını önlemek çok zordur. Çünkü insanın merak ve dedikoduya eğilimi vardır. Bu eğilim sır olan şeyin dilden dile dolaşmasına, toplum içinde yayılmasına yol açar.

Bir ahırda at da bulunur, eşek de.
Bir toplumda iyi, yararlı ve güzel işler yapanlar bulunduğu gibi kötü, yararsız ve çirkin işler yapan insanlar da bulunabilir.

Bir başa bir göz yeter.
Ne kadar çok malı olsa da insan yine de elde etmek ister, geleni geri çevirmek istemez. Oysa insan hayatta ihtiraslı olmamalı, ihtiyacından fazlasını düşünmemelidir. Kanaatkâr olan kimseler ihtiyaçları kadar olanı yeter görürler.

Bir bulutla kış olmaz (Bir çiçekle yaz gelmez).
1. Önemli bir durumun netlik kazanması için küçük, önemsiz belirtilerin varlığı yeterli değildir. 2. Güzel ve hoş da olsa, küçük bir değeri elde etmekle mutluluk tam anlamıyla yakalanmış sayılmaz.

Bir çöplükte iki horoz ötmez.
Bir toplumda iki baş, bir iş yerinde iki yönetici olmaz. Olursa aralarında kıskançlık, çekememezlik yüzünden anlaşmazlık çıkar; fikir ayrılığına düşerler; biri diğerini yok etmeye, bulunduğu yere tek baş olmaya çalışır. Bu çatışma sonunda güçlü kalır, güçsüz gider. Bu da az şeye mal olmaz.

Bir deli kuyuya bir taş atmış, kırk akıllı çıkaramamış.
1. Aklî dengesini yitirmiş kimi insanların yaptıkları öyle işler vardır ki, bunu akıllı insanlar bir araya gelse ne yorumlayabilir, ne de çözebilirler. 2. Kimi zaman bir insan öyle delice bir iş yapar ve zarara yol açar ki, pek çok akıllı kimse bir araya gelir ama bu zararı gideremez; işi de düzeltemez.

Bir (sağ) elinin verdiğini öbür (sol) elin görmesin.
Yardım yapmak bir insanlık görevi, dinî bir emirdir. Ancak bunu yapmanın da bir yolu yordamı vardır. Yoksula yardım ederken insanın amacı kendini gösterip övünmek değil, görevini ve sorumluluğunu yerine getirmektir. Bu bakımdan yoksulları inciten gösterişlerden kaçınmak; kimsenin haberi, hatta en yakınların bile haberi olmadan yardım yapmak gereklidir. Yoksa tersine bir hareket yardım edilen kimseyi mahcup duruma düşürür, yapılan iyilik de iyilik olmaktan
çıkar.

Bir elin nesi var iki elin sesi var.
İnsanın gücü sınırlıdır. Bunun için büyük işlerin üstesinden tek başına gelemez. Bu tür işleri başarabilmek için başkalarıyla işbirliğine, dayanışmaya girer. Güçleri birleştirerek zor işlerin altından böylelikle kalkar.

Bir evde düzen olunca düzenbaz olmaz.
Eğer bir ailenin hemen bütün fertleri arasında bir uyum, bir anlaşma, karşılıklı sevgi ve hoşgörü varsa, o ailede düzen de var demektir. Dolayısıyla ailenin huzurunu kaçıracak bir kimsenin bu ailede barınması da mümkün değildir.

Bir göz ağlarken öbür göz gülmez.
Aile fertleri birbirine kan ve akrabalık bağlarıyla bağlıdırlar. Onlar bir vücudun azaları gibidirler. Dolayısıyla ailenin bir ferdine gelen zarar, bütün aile fertlerine gelmiş gibidir. Hemen hepsi de aynı ölçüde üzüntü çekerler.

Bir günlük beylik, beyliktir.
İnsanlar her zaman arzu ettikleri nimetlere kavuşup bunun sefasını süremezler. Bu sebeple çok kısa bir süre içinde de olsa, çevresindekilerden daha üstün, dertlerden uzak ve arzu ettiği biçimde bir an yaşamak o kişi için güzel bir şeydir.

Bir insanı tanımak için ya alış veriş etmeli, ya yola gitmeli.
Ortak bir işe girmeden insanların gerçek yüzünü anlamak oldukça zordur. Alış veriş etmek, onları tanımak bakımından önemli ölçüttür. Çünkü alış veriş bir şeye sahiplenmeyi gerekli kıldığı için kişinin çıkarcı yönünü bütün çıplaklığıyla ortaya koyar. Yolculuk ise fedakârlığı, cesareti, mertliği gerektirir; dolayısıyla yolculukta karşılaşılan zorluklar sebebiyle ortaya konan davranışlar kişilerin niteliklerini belirgin kılar.

Biri yer, biri bakar; kıyamet ondan kopar.
Bir toplumun sahip olduğu varlıklardan her fert bir adalet çerçevesi içinde yararlanmalıdır. Eğer böyle olmaz, adaletli davranılıp hak gözetilmez, sadece bir kısım insanların yararlanmasına göz yumulup diğer insanların yararlanmasına fırsat verilmezse kargaşa çıkar; kavga baş gösterir, toplumdaki sosyal barış zedelenir, düzen bozulur, insanlar birbirlerine düşer.

Bir koyundan iki post çıkmaz.
Bir iş, nesne ya da insandan temin edilecek faydanın bir ölçüsü, bir sınır vardır. Alınabilecek alındıktan sonra, onlardan bir kez daha verim istemek, onları bu konuda zorlamak doğru değildir. Bu davranışın devamı insanı yanlış bir yola götürüp zarara sokabilir.

Bir kötünün yedi mahalleye zararı dokunur (vardır).
Yalancı, düzenbaz, iffetsiz bir kimse sadece kendi çevresine zarar vermekle kalmaz; kötülüklerini daha geniş çevrelere de taşır. Kendinin, yakınlarının, çevresinin ve daha geniş muhitlerin adını lekeler; bu leke gittikçe yayılır.

Bir mıh bir nal kurtarır, bir nal bir at kurtarır.
Küçük ve kıymetsiz gördüğümüz şeyler zaman gelir çok önem kazanır ve büyük iş görebilir. Küçük bir somun parçası yüzünden bir dikiş makinesinin çalışmaması, işlerin yatması mümkündür. Bu sebeple herhangi bir nesne, iş ya da olayı küçük görmeyip önemle ele almak gereklidir.

Bir selâm bin hatır yapar.
Dinimizin bir emri olan selâm, bir bilgi ve sevgi belirtisidir. Dolayısıyla gönül kazanmanın önemli bir anahtarıdır. Yakınlarımıza, arkadaşlarımıza, hatta yabancılara bile vereceğimiz selâm onlarla aramızda bir yakınlığın doğmasına yol açar; gönülleri birbirine yaklaştırır. Bu sebeple selâmlaşmayı ihmal etmemek gereklidir.

Bir sıçrarsın çekirge, iki sıçrarsın çekirge, üçüncüde ele geçersin çekirge.
Bir suçu işleyebilir, kanunsuz bir işi yapabilir ve yakalanmayabilirsin. Hatta bunu birkaç kez de başarabilirsin. Ama bu böyle devam etmez, eninde sonunda yakayı ele verirsin.

Bir sürçen atın başı kesilmez.
Kusursuz insan olmaz. Hemen her insan bir yanlışlık yapabilir. Bu bakımdan sürekli iyi iş yapan, doğru yoldan çıkmayan, kişiliğini her yönüyle kanıtlamış olan bir kimseyi, bir kez hata yaptı diye gözden çıkarmak, olumsuzlamak ve cezalandırmak doğru değildir. Yapılacak şey, yalnızca uyarıda bulunmak olmalıdır.

Bir şeyin önüne bakma, sonuna bak.
Kimi işler vardır ki iyi başlamamış ama iyi sonuç vermiştir. Üstelik başlamış bir işte geri dönmek de zordur. Bu sebeple bize düşen yolumuza azimle devam etmek, gereken çabayı göstermek, işi lâyıkıyla yapmaya çalışmaktır.

Bir yemem diyenden kork, bir oturmam diyenden.
Kimi insanlar vardır ki dedikleriyle yaptıkları birbirine uymaz. Kimi isteksiz görünüp “yemem” diyen insanların isteklilerden daha çok yedikleri, kimi hevessiz görünüp “kalamam” diyen insanların da diğerlerinden daha çok oturdukları, hatta yatıya kaldıkları bile görülmüştür.

Bitli (kurtlu, çürük) baklanın kör alıcısı olur.
Değersiz, işe yaramaz, kötü şeylerin de müşterisi olur. Onları kimileri anlamadığı, kalitesini bilmediği için alır; kimileri de kendileri bakımından bizim kavrayamadığımız bir değer ifade ettiği için alır.

Bizim gelin bizden kaçar, tutar ellere başını açar.
Bize yabancı duran yakınımız, dostumuz, akrabamız başkalarına rahatça, içtenlikle yardım eder.

Boğaz dokuz (kırk) boğumdur (boğa boğa söyler).
Bir sözü düşünüp taşınmadan, içimizden geçirmeden, kendi kendimize ölçüp tartmadan, doğuracağı sonuçları hesaplamadan, düzeltmeden söylememeliyiz. Ola ki istemediğimiz bir sözü ağzımızdan çıkarmış olabiliriz. En doğrusu, uygun biçimi bulduktan sonra söylemektir.

Bol bol yiyen, bel bel bakar.
Bugünün yarını da vardır. Savurganlık yapıp elindekini bol bol harcayan, düşünceli davranıp ilerisi için bir şey bırakmayan kimse, yarın geçimini temin edecek bir şey bulamaz. Başkalarına muhtaç olur, onun bunun eline bakar.

Borç iyi güne kalmaz.
Borçlu olan, borcunu hemen ödemenin yollarını aramalıdır. “Elim genişleyince, ileride öderim” diye düşünmesi son derece sakıncalıdır. Çünkü gelecek günlerin ne göstereceği belli olmaz. Eli daha da darlaşabilir. Dolayısıyla borcunu ödemesi güçleşir, gün geçtikçe de borcu artar.

Borçlunun yalımı alçak olur.
Borçlu kimseler, borçlarını ödeyemedikleri için alacaklıları yanında rahat olamazlar; başları yukarıda yürüyemezler, üzülüp incinirler, sanki suçlu gibi dururlar, kendilerini ezik hissederler.

Borçsuz çoban yoksul beyden yeğdir.
Beyleri bey yapan cömertlikleri, ellerindeki varlıkları yoksullara dağıtmalarıdır. Varlıksız, sıkıntı içinde yüzen bir beyin sadece adı kalmıştır. Varlığı olmayan, yoksulları gözetme ve doyurma görevini yapamayan bir bey için bu durum acı vericidir. Böyle bir konumda bey olmaktansa borçsuz, tasasız, kıt kanaat geçinen bir çoban olmak daha iyidir. Çünkü, o yoksulluğa alışkındır.

Borçtan korkan kapısını geniş (büyük) açmaz.
Alacaklının yanında yüzü yerde olmak istemeyen, borç etmekten korkan kimse tedbirli olur; masraflarını kısar, gelişigüzel harcamalar yapmaktan kaçınır, kendine uygun bir yol seçip ona buna ziyafet vermekten uzak durur.

Borç uzayınca kalır, dert uzayınca alır.
Hemen her şeyin bir yapılma zamanı vardır. Borç da zamanında ödenmezse kişilerde bir gevşeklik görülür, borçluluk duygusu zamanla azalır. Borç uzun süre ödenmez olur, hatta hiç ödenmez bile. Dert de böyledir; zamanında önlem alınmaz ve hastalık uzarsa, kişi sonunda güçsüz kalır; dayanma gücü kalmaz ve ölür.

Borç yiğidin kamçısıdır.
Birisine borçlanan, borcunu da ödemek isteyen kimse kendini daha çok çalışmak ve kazanmak zorunda hisseder; bu yönde girişimde bulunur.

Bostan yeşil (gök) iken pazarlığa oturulmaz.
Ne olacağı, nasıl gelişeceği, nasıl sonuçlanacağı bilinmeyen bir konu, iş ya da durum üzerinde anlaşmaya varılıp söz verilemez.

Boş çuval ayakta (dik) durmaz.
1. Karnı aç olan kimse, iş yapamaz. 2. Beceriksiz, deneyimsiz, bilgisiz kimse bir iş tutunamaz. 3. Hiçbir tutamağı bulunmayan, gerçeklerden uzak, temelsiz düşünce ya da plânlarla sonuca ulaşılamaz.

Boş fıçı çok (fazla) langırdar.
Gösterişe düşkün, bilgisiz, deneyimsiz kimse kendini ön plâna çıkarmak ve bilgiçlik taslamak amacıyla çok konuşur; her sözün arasına girer, etrafındakileri rahatsız eder.

Boş gezmekten bedava çalışmak yeğdir.
Boş olmak, hiçbir uğraşa girmeden gezmek insanı tembelliğe, miskinliğe alıştırır. Öyle ki bu insanların kimisi can sıkıntısından ne yapacağını bilemez olur, yanlış yola sapar, kötülüklere bile bulaşır. Parasız da olsa çalışmak, boş oturmamak insanı hareketli ve canlı yapar; girişimcilik yeteneğini artırır, onu geliştirir, zararlı alışkanlıklardan kurtarır. İleri de para kazanacağı bir iş bulmasına da kapı aralar.

Boş torba ile at tutulmaz (Boş torbaya eşek gelmez).
1. Hiç kimse emeğinin boşa çıkmasını istemez, karşılığını mutlaka bekler. Bir kimseye iş yaptırmak, onu bir yere bağlamak istiyorsanız, ona emeğinin karşılığını da ödemek zorundasınız. 2. Hemen her iş çoklukla bir emek, masraf ve fedakârlık ister. Bunları gösteriniz ki elde etmek istediğinize kavuşmanız mümkün olsun.

Boynuz kulağı geçer (Boynuz kulaktan sonra çıkar ama kulağı geçer).
Eğitime sonradan da başlasa kimi yetenekli, becerikli, öğrenme ve kavrama gücü gelişkin olan çırak veya öğrenci, ustasından ya da öğreticisinden daha ileri gidebilir; onlardan daha başarılı olabilir.

Böyle gelmiş böyle gider.
Öteden beri süre gelen durum, kurulu düzen, halk arasında yaşayan gelenek ve görenekler kolay kolay değişmez.

Bugün bana ise yarın sana.
Neyin ne zaman olacağı bilinmez; bu ister felâket, ister nimet olsun. Bugün ben bir felâket ve haksızlıkla karşılaşmışsam, yarın da sen aynı durumla karşılaşabilirsin. Bugün sen nimetler içinde bulunup mutluysan, yarın da ben kavuşup mutlu olabilirim. Bunu aklından çıkarma.

Bugünün işini yarına bırakma.
Bir iş günü gününe yapılmalıdır. İşi yarına bırakmak kimi olumsuzlukları da beraberinde getirir. Yarın daha önemli bir işin çıkmayacağını nereden bilebiliriz? Diyelim ki çıktı, o zaman ne yapacağız? Kuşkusuz bugünkü işten önce onu yapacağız, bugünkü iş de kalacak. Dolayısıyla işler birikmeye başlayacak, çıkmaza girecek. Ayrıca bugün yapılması gereken işin sonraki güne bırakılmasıyla önemini yitirmesi, istenen sonucu vermemesi de söz konusu olabilir.

Bugünkü tavuk yarınki kazdan iyidir.
Az da olsa bugün elimizde bulunan bir nimet, imkân ya da nesne, büyük de olsa henüz elimize geçmemiş olandan daha daha iyidir. Çünkü henüz elimize geçmemiş olan, ihtimal dahilindedir. Bir engel çıkıp onun elimize geçmesi gerçekleşmeyebilir. Oysa ötekinin elimizde olması gerçekleşmiştir.

Buğday başak verince orak pahaya çıkar (kıymete biner).
Kimi zaman ortada duran, pek önemli görünmeyen şeyler kendilerine ihtiyaç duyulunca çok değer kazanırlar. İsteklisi çok olan nesnenin fiyatı artar. Sözgelimi yazın ortasında el sürülmek istenmeyen odun ya da kömür, kışa doğru birden kıymet kazanır; ucuzken pahalı olur.

Buğdayım var deme ambara girmeyince, oğlum var deme yoksulluğa düşmeyince.
Tarlada ya da harmanda duran, henüz hasadı yapılıp ambara girmemiş ürün bizim sayılmaz. Çünkü bir yangın, bir sel, yağmur ya da başka bir felâket onun harap olup yok olmasına yol açabilir. Anne ve babanın varlıklı olduğu günlerde oğulun gerçek kişiliği ortaya çıkmaz. Ne zaman anne-baba yoksullaşır, işte o zaman gerçek yüzü ortaya çıkar. Eğer oğul, anne-babasına karşı olan görevlerini yerine getirmiyor, onlardan yardımını esirgiyorsa, ona iyi bir oğul denemez.

Buğdayın yanında acı ot da sulanır.
Mümkün olduğunca dikkatli olunup iyi ve yararlının yanında, kötü ve yararsızın gelişip büyümesine fırsat verilmemelidir.

Bükemediğin eli öp.
Kendisiyle mücadele ettiğin rakibinin kuvveti, bilgisi ve becerisi karşısında başarı gösteremeyip mağlûp olduysan rakibinin üstünlüğünü kabul et; bu onurlu bir davranış olacaktır.

Bülbülü altın kafese koymuşlar, “ah vatanım” demiş.
İnsan, özgürlüğünü ancak vatanında bulur. Bu bakımdan vatan en değerli varlığıdır insanın. Orda doğmuş, orda büyümüş, orda doymuş, orda tatmıştır mutluluğu. Bu sebeple yurdundan uzakta yaşamak, ne denli bolluk içinde olursa olsun insana zor gelir. Nasıl ki bülbül asıl vatanı olan yeşil tabiatı, kanat çırpacağı mavi gökleri özleyip ister ve altın kafesten kurtulmaya çalışırsa, insan da (hele bir de tutsaksa) özgür yaşayacağı vatanını ister ve hasretini çeker.

Bülbülün çektiği dil (i) belâsıdır.
Bir karganın kafese konup beslendiği pek görülmemiştir. Ama bülbül için kafesler sürekli yapılır durur. Bunun tek sebebi, sesinin güzelliğidir. O oldukça güzel öter ve bunun için yakalanıp kafese konur. İnsanlar bundan ders almalıdır. Çünkü düşünüp taşınmadan, sonunun nereye varacağını hesaplamadan sarf edilen sözler, insanın başına dert açabilir. Dili yüzünden belâya saplanıp zarar görebilir.

Büyük balık, küçük balığı yutar.
Güçlü olan kendinden güçsüzü ya ezer, ya yok eder, ya da kendisine bağlı kılar. Bu durum insan için olduğu kadar, ticarî işletmeler ve devletler arasında da çoklukla söz konusudur. Kişiye düşen, yok olmamak için var gücüyle mücadele etmektir.

Büyük başın derdi büyük olur.
Bir iş ne kadar büyükse çözüm bekleyen sorunları da o kadar büyük olur. Dolayısıyla bir işletmeyi idare eden, bir toplumu yöneten, kısacası büyük işlerin başında bulunan kimselerin de hem sorumlulukları, hem de dertleri büyük olur.

Büyük lokma ye (de), büyük söz söyleme.
İnsan çoklukla nefsine yenik düşer. Kendini pek çok konuda ön plâna çıkarmak, ne kadar becerikli ve akıllı olduğunu belirtmek ister. Bu durum onun böbürlenmesine, “ben olsaydım öyle değil, böyle yapardım; şunu yapsaydı kötü duruma düşmezdi; ben asla onun yaptığı gibi kötü bir şey yapmam; o sözler de söylenir miydi?” gibi sözler sarf etmesine sebep olur ki, böyle bir tavır sergilemek son derece zararlıdır. Dünya ve insanlık hâli bu, öyle bir gün gelir ki, yerip kınadığımız kişinin başına gelenler bizim de başımıza gelebilir ve gülünç duruma düşebiliriz. Bu sebeple ağzımızdan çıkacak söze dikkat etmeli, büyük söz söylemekten kaçınmalıyız.

AÇIKLAMALI ATASÖZLERİ SÖZLÜĞÜ

nest...

çamaşır makinesi ses çıkarması topuz modelleri kapalı huawei hoparlör cızırtı hususi otomobil fiat doblo kurbağalıdere parkı ecele sitem melih gokcek jelibon 9 sınıf 2 dönem 2 yazılı almanca 150 rakı fiyatı 2020 parkour 2d en iyi uçlu kalem markası hangisi doğduğun gün ayın görüntüsü hey ram vasundhara das istanbul anadolu 20 icra dairesi iletişim silifke anamur otobüs grinin 50 tonu türkçe altyazılı bir peri masalı 6. bölüm izle sarayönü imsakiye hamile birinin ruyada bebek emzirdigini gormek eşkiya dünyaya hükümdar olmaz 29 bölüm atv emirgan sahili bordo bereli vs sat akbulut inşaat pendik satılık daire atlas park avm mağazalar bursa erenler hava durumu galleria avm kuaför bandırma edirne arası kaç km prof dr ali akyüz kimdir venom zehirli öfke türkçe dublaj izle 2018 indir a101 cafex kahve beyazlatıcı rize 3 asliye hukuk mahkemesi münazara hakkında bilgi 120 milyon doz diyanet mahrem açıklaması honda cr v modifiye aksesuarları ören örtur evleri iyi akşamlar elle abiye ayakkabı ekmek paparası nasıl yapılır tekirdağ çerkezköy 3 zırhlı tugay dört elle sarılmak anlamı sarayhan çiftehan otel bolu ocakbaşı iletişim kumaş ne ile yapışır başak kar maydonoz destesiyem mp3 indir eklips 3 in 1 fırça seti prof cüneyt özek istanbul kütahya yol güzergahı aski memnu soundtrack selçuk psikoloji taban puanları senfonilerle ilahiler adana mut otobüs gülben ergen hürrem rüyada sakız görmek diyanet pupui petek dinçöz mat ruj tenvin harfleri istanbul kocaeli haritası kolay starbucks kurabiyesi 10 sınıf polinom test pdf arçelik tezgah üstü su arıtma cihazı fiyatları şafi mezhebi cuma namazı nasıl kılınır ruhsal bozukluk için dua pvc iç kapı fiyatları işcep kartsız para çekme vga scart çevirici duyarsızlık sözleri samsung whatsapp konuşarak yazma palio şanzıman arızası